AF.Projedevirnekleri

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 32

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/348920040

AÖF. Proje Ödevi Örnekleri

Chapter · January 2021

CITATIONS READS

0 13,600

1 author:

Erkan Tosun
Manisa Celal Bayar University
87 PUBLICATIONS 7 CITATIONS

SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Erkan Tosun on 31 January 2021.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr
www.youtube.com/erkantosun
bayar.academia.edu/erkantosun
www.facebook.com/erkntosun
Aşağıdaki linklerde Erkan Tosun tarafından üretilen AÖF. Proje ödevleri yer almaktadır:

https://www.researchgate.net/publication/335175737_Turkiye'de_Kirdan_Kente_Gocun_N
edenleri_ve_Sonuclari

https://www.researchgate.net/publication/335175636_Turkiye'de_Karsilastirmali_Kirsal_ve
_Kentsel_Aile_Yapisi

https://www.researchgate.net/publication/335175722_Cocuklar_Kadinlar_ve_Gocmenler_E
kseninde_Turkiye'de_Enformel_Sektor_Sorunsali

https://www.researchgate.net/publication/344454880_Ziya_Gokalp_ve_Sosyoloji

https://www.researchgate.net/publication/344455032_Turkiye%27de_Sosyolojinin_Mimari
_Ziya_Gokalp_Fikirleri_Uzerine_Sosyolojik_Bir_Degerlendirme

https://www.researchgate.net/publication/344455031_Turk_Sosyolojisinin_Ziya_Gokalp%2
7i_Fikirleri_Uzerine_Bir_Degerlendirme

https://www.researchgate.net/publication/344455028_Gecmisten_Gunumuze_Yasayan_Tar
ih_Aigai_Antik_Kenti

https://www.researchgate.net/publication/344454875_Erken_Cumhuriyet_Doneminde_Ma
nisa

https://www.researchgate.net/publication/344455021_Ahmet_Riza_ve_Abdullah_Cevdet_B
aglaminda_Jon_Turk_Hareketi

https://www.researchgate.net/publication/338513800_Teknolojik_Gelismelerin_Turkce%27
ye_Etkileri_Sorunlar_ve_Oneriler_Baglaminda_Bir_Degerlendirme

https://www.researchgate.net/publication/348907451_GUNUMUZ_TURKIYE'SINDE_YENI_K
ORONAVIRUS_ve_SAGLIK_CALISANLARI

https://www.researchgate.net/publication/348907454_YENI_KORONAVIRUSUN_SAGLIK_CA
LISANLARI_UZERINDEKI_ETKILERI

https://www.researchgate.net/publication/348907136_Covid-
19_Salgininin_Saglik_Calisanlari_Uzerindeki_Etkileri_Sorunlar_Baglaminda_Bir_Degerlendir
me

https://www.researchgate.net/publication/348907336_COVID-
19_SALGINININ_SAGLIK_CALISANLARI_UZERINDEKI_ETKILERI

https://www.researchgate.net/publication/348907253_Turk_Dili_Konusan_Ulkeler_Isbirligi_
Konseyi_Turk_Kenesi

https://www.researchgate.net/publication/348907249_Fenomenolojik_Kavramlari_Baglami
nda_Edmund_Husserl'in_Dusunceleri
Günümüz Türkiye’sinde Yeni Koronavirüs ve Sağlık Çalışanları - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.3-6
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 3-6.

GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE YENİ KORONAVİRÜS ve SAĞLIK ÇALIŞANLARI

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr
Giriş

Toplumlar sürekli değişkenlik gösteren bir özelliğe sahiptir. Bu bağlamda; teknolojik gelişmeler,
savunma yatırımları, ekonomik yatırımlar, insani gelişmişlik düzeyi, sosyo-ekonomik hamleler, vb.
birçok unsur bir toplumun gelişmişlik düzeyi bakımından ölçütler olarak genel kabul gören
kriterler arasında sayılabilmektedir. Bu kapsamda en önemli kritik olan bir şeyi unutmamak
gerekir; sağlık. Geçmişten bu yana salgın hastalıklar hem ulusal, hem de küresel düzeyde bütün
insanların mücadele ettiği önemli bir kritik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda
insanoğlunun sağlıklı bir bedene ve ruh haline sahip olması durumu Maslow’un İhtiyaçlar
Hiyerarşisi piramidinde de görüleceği üzere Temel İhtiyaçlar grubuna dahil edilebilmektedir.
Çünkü atalarımızın da tecrübelerle tasvir ettiği üzere “her şeyin başı sağlık” olmakla birlikte diğer
gereksinimlerimiz sağlığın varlığıyla birlikte anlam kazanabilmektedir. Bir toplumda salgın
hastalığın çoğalması ve önlemlerin yetersiz kalması; hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesi
etkileyebilmektedir. Fakat en fazla etkilenen bir toplumsal sınıf var ki; sağlık çalışanları.
Çalışmamızın da konusunu oluşturan sağlık çalışanları, toplum sağlığı söz konusu olduğunda; nasıl
ki bir savaş halinde ordu ülkenin savunması için en önemli güç olur, sağlık çalışanları da salgın
hastalıklar söz konusu olduğunda adeta cephede çarpışan bir asker gibi mücadele etmek
durumunda kalmaktadır.

Hâlen etkilerini yaşıyor olduğumuz 2020 yılı boyunca her gün gerek şahsen, gerek yazılı ve görsel
basında tanık olduğumuz, gerekse de akademik çalışmalara konu olan yeni tip Koronavirüs veya
covid-19 olarak bilinen salgın hastalık günümüz post-modern toplumların mücadele etmesi
gereken bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Şüphesiz yeni koronavirüs de diğer salgın
hastalıklar gibi herkesi etkilemektedir fakat biz çalışmamızın kapsamı gereği covid-19 salgınının
sağlık çalışanları üzerindeki etkilerini irdeleyeceğiz.

Salgının Seyri ve Sağlık Çalışanları

Çin’in Hubei eyaletine bağlı Wuhan şehrinde 2019 yılının aralık ayında ortaya çıkan ve hızla
yayılmış olan yeni tip koronavirüs sonucunda 11 Mart 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü
tarafından küresel bir “pandemi” ilan edilmiştir. Aynı gün Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı

1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

3 https://www.youtube.com/erkantosun
Günümüz Türkiye’sinde Yeni Koronavirüs ve Sağlık Çalışanları - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.3-6
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 3-6.

tarafından Türkiye’deki ilk covid-19 vakasının tespit edildiğini açıklanmıştır (Yüncü ve Yılan,
2020). Bu salgının en önemli özelliği çok hızlı yayılabilmesidir. Bu salgın, sağlık hizmetleri
kapsamında “profesyonel mesleklerin nitelikleri”nin ön plana çıkmasında etkili olmuştur. Diğer
bir ifade ile covid-19 toplumsal düzlemde, sağlık sisteminde çalışanların yaptıkları işlerin öneminin
daha iyi anlaşılması sonucunu doğurmuştur.

Salgın, tıbbi tedaviye ihtiyaç duyacak şekilde çok sayıda insana bulaşmış ve hastanelere kısa sürede
çok fazla sayıda hasta yatışının gerçekleşmesine neden olmuştur. Bu acil durum, hastanede başta
hemşire ve hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının iş yükünün artmasına neden olmuştur.
Bundan daha da önemlisi karşı karşıya oldukları hastalık, sağlık çalışanları arasında da enfeksiyon
bulaş riskinde artışa yol açmıştır (Duygulu ve diğerleri, 2020). Bu salgın sürecinde toplum ve
sağlık çalışanları; ilgili otoritelerce alınan ve yürütülen önlemlerin sonucu olarak yeni normal
hayatla yaşamak durumunda kalmış, sağlık sistemi bağlamında; pandemi hastaneleri, yeni yoğun
bakım üniteleri oluşturularak “sağlıkta dönüşüm” süreci de gerçekleştirilmektedir.

Psikolojik ve Fizyolojik Etkiler

Pandemi döneminde artan ve öngörülemeyen çalışma temposuyla birlikte, henüz tüm yönleri
ortaya konulamamış bir virüs ve hastalığın bulaşma riski bu durumu daha da kötüleştirmektedir.
Maruz kalınan enfeksiyon yükünün, hastalığın şiddetinde belirleyici etkenlerden biri olması
nedeniyle, enfeksiyona yakalanan sağlık çalışanlarında hastalık, sağlık çalışanı olmayan kişilere göre
daha şiddetli seyretmektedir. Ayrıca, virüsün belirti göstermeyen taşıyıcılar tarafından da
bulaştırılabilmesi, sağlık çalışanlarındaki korku ve anksiyeteyi arttırmaktadır. Sağlık çalışanları gibi
vardiya veya nöbet usulü çalışma düzenine sahip mesleklere mensup kişilerde, uyku bozuklukları
da bu dönemde daha sık görülmektedir (Ataç ve diğerleri, 2020). Ayrıca yeni tip koronavirüs
salgınının bilinmezlikleri “sağlık sistemi” üzerinde olumsuz etki yaratmakla birlikte, bu durumdan
en çok sağlık çalışanları etkilenmektedir.

Salgından dolayı artan iş yükü, beslenme düzeninin bozulması, hastalık hakkındaki bilinmezler,
sosyal izolasyon ve enfekte olma olasılığı, özellikle iş stresinin artması ile aileden ve arkadaşlardan
uzak kalma, sağlık çalışanları kişiler üzerinde kötü etki yapmakta ve psikolojik dayanımı
azaltmaktadır (Yıldırım ve Çetin, 2020). Ayrıca sağlık otoritelerince alınan “karantina”
uygulamaları ve yoğun çalışma temposuna bağlı olarak “esnek çalışma” sayesinde de sağlık
çalışanları görev yaptığı alanda adeta dış yaşamdan soyutlanmış bir biçimde görev yapmakta, bu

4 https://www.youtube.com/erkantosun
Günümüz Türkiye’sinde Yeni Koronavirüs ve Sağlık Çalışanları - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.3-6
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 3-6.

durumun sonucu olarak da çalışanlar üzerinde olumsuz anlamda psikolojik etkiler ortaya
çıkabilmektedir.

Aile İçi İlişkilere Etkiler

Covid-19 pandemisi sürecinde sağlık çalışanları; mesleği gereği uygulamanın bir parçası olarak
artan enfeksiyon riski ile karşı karşıya kalarak, özellikle yaşlı, bağışıklığı zayıflamış ya da kronik
hastalığı olan aile üyelerini içeren aile içi bulaş riskinin de olması konusunda kaygı yaşamaktadırlar.
Ayrıca toplumsal cinsiyete dayalı işlev ve yükümlülük ayrımı, sağlık çalışanı kadının iş yüküne ev
işlerini de eklemektedir. Kadın ve erkek sağlık çalışanları olarak değerlendirildiğinde her iki
cinsiyeti farklı şekilde etkileyebilecek önemli unsur, çalışma yükümlülüklerinin aile rollerini
olumsuz etkilediği iş-aile çatışmasıdır (Baki ve Piyal, 2020). Sağlık çalışanları görevi gereği covid-
19 enfeksiyonuna maruz kalma “risk” düzeyinin yüksek olması nedeniyle, yazılı ve görsel basında
da şahit olduğumuz üzere aile üyelerine bulaş riskini en aza indirmek adına ailelerinden kendini
yalıtmak durumunda kalmaktadır.

Bulaş riski dolayısıyla sağlık çalışanları aile içi ilişkilerde bazen dezavantajlı duruma bile
düşebilmektedir. Bu durumu güncel “medya” haberlerinden bir örnekle açıklayalım; Ordu ilinde
Cemile ve Mehmet Atakan Deniz çifti karşılıklı olarak birbirlerine boşanma davası açar. Bu süre
içinde mahkeme, geçici olarak çocuğun velayetinin hemşire olan anneye verilmesine karar verir.
Ancak koca, eşinin ambulans hemşiresi olduğunu ve sürekli evlere girip çıktığını, çocuğunun
salgın nedeniyle ağır risk altında olduğunu savunarak, velayetin kendine verilmesi talebiyle
başvurur. Mahkeme heyeti, çocuğun velayetinin babasına verilmesine karar verir
(www.sabah.com.tr ). Sonradan çocuğun velayeti tekrar anneye verilse de bu durum özellikle
“pandemi” sürecinde sağlık çalışanlarının aile ilişkilerinde yaşadığı soruna güzel bir örnek
olmuştur.

Sonuç

Küresel çapta tüm toplumları etkisi altına alan yeni tip koronavirüs; post-modern çağı insanlarının
mücadele etmesi gereken zorlu bir sınavı olarak karşımızda durmaktadır. Bu virüsün canlılar
arasında çok hızlı yayılması, devletler tarafından karantina ve kısıtlama uygulamalarının yoğun
olarak uygulanmasına neden olmaktadır. Bu süreçte yaptıkları işin önemi daha da öne çıkan sağlık
çalışanları covid-19’dan en çok etkilenen grup olmuştur. Yeni salgının sonucu olarak artan iş
yükü, bulaş riski ve yaşanan ölümler sağlık çalışanları üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.

5 https://www.youtube.com/erkantosun
Günümüz Türkiye’sinde Yeni Koronavirüs ve Sağlık Çalışanları - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.3-6
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 3-6.

Salgın sonucunda sağlık çalışanları; psikolojik sorunlar, aile ilişkileri bağlamında yaptığı işin gereği
olarak ailesine covid-19 bulaştırma riskini en aza indirmek için kendini sürekli izole etme, yoğun iş
temposu nedeniyle beslenme ve uyku düzensizlikleri, diğer hastalara ve çevresine covid-19
bulaştırmama konusunda titiz davranmak zorunda kalmaktadırlar.

Çalışmamızda da bahsettiğimiz sorunlardan dolayı sağlık çalışanları bu süreci en ağır geçiren


gruptur. Hatta bu süreçte covid-19 saflarında birçok sağlık çalışanı enfekte olmuş, bazıları
sağlığına kavuşmakla birlikte bazıları maalesef vefat etmiştir. Bu zorlu süreci sancısız atlatmak
adına bizler toplumun bir ferdi olarak; sağlık otoritelerinin uyardığı gibi kısıtlamalara riayet
etmekle birlikte maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymak durumundayız. Aksi durumda bulaş
hızı gün geçtikçe artacak, vaka ve ölüm oranları da bunun sonucu olarak artacaktır. Son
zamanlarda özellikle aşı uygulamalarının başarı sağlaması bu süreç için önemlidir; umuyoruz ki
tedbirler ve bilimin ışığında bu zorlu süreç de geride kalacaktır.

Kaynakça

Ataç, Ö. ve Diğerleri. (2020). “COVID-19 Pandemisinde Görev Yapan Sağlık Çalışanlarında Anksiyete
Belirtileri ve Uykusuzluk”. Turk J Public Health. 18(Özel Sayı):47-57.

Baki, S. ve Piyal, B. (2020). “Covid-19 Pandemisi ve Benzeri Olağanüstü Durumlarda Sağlık Çalışanları
Açısından İş-Aile Çatışması”. Sağlık ve Toplum. Özel Sayı: 119-123.

Duygulu, S. ve Diğerleri. (2020). “COVID-19 Salgını: Yönetici Hemşirelerin Rol ve Sorumlulukları”.


Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 7(Özel Sayı): 34-46.

https://www.sabah.com.tr/yasam/2020/12/02/son-dakika-corona-virus-nedeniyle-cocugunun-
velayeti-elinden-alinmisti-hemsirenin-itiraziyla-ilgili-mahkeme-kararini-verdi Erişim Tarihi:
15.12.2020.

Yıldırım, M. ve Çetin, M. (2020). “Bir Salgın Örneği Olarak Covid-19 Salgını ve Bunun Riskli
Popülasyonda Yer Alan Sağlık Çalışanları Üzerine Etkileri”. Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi. 9(2):
121-126.

Yüncü, V. ve Yılan, Y. (2020). “COVID-19 Pandemisinin Sağlık Çalışanlarına Etkilerinin İncelenmesi:


Bir Durum Analizi”. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. Ek Sayı: 373-401.

6 https://www.youtube.com/erkantosun
Yeni Koronavirüsün Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.7-11.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 7-11.

YENİ KORONAVİRÜSÜN SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr

Giriş

Salgın hastalıklar, insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte; nasıl ki toplumlar canlı bir organizma
gibi yaşamını devam ettiren bir yapıdadır, salgınlar da toplumlarla birlikte yaşamaktadır. Fakat
insanoğlu zaman içinde bilimsel gelişmelerin de katkısıyla salgın hastalıkların üstesinden
gelebilmektedir. Hiç şüphe yoktur ki; salgınların olumsuz etkileri küresel ve ulusal çapta tüm
toplumları ve toplumsal sınıf ve sektör ayrımı yapmaksızın herkesi etkilemektedir. Salgın
hastalıkların hayati önemde tehlikeye sahip olmasındaki en önemli rol insanların doğrudan
yaşamını hedef almasıdır. Bu yüzden insanlar ve toplumlar sağlıklarını korumak ve yaşama
döngüsünün devamını sağlamak için salgın hastalıklara karşı etkili mücadeleler vermek
zorundadır.

Çalışmamızın da konusunu oluşturan sağlık çalışanları; toplumsal sağlığı da ilgilendiren salgın


hastalıklar kendini gösterdiğinde ön saflarda mücadele eden sağlık ordusudur diyebiliriz. Covid-19
sürecinin başlamasıyla birlikte; hastanelerde artan iş yükü sağlık çalışanlarını doğrudan
etkilemektedir. Ne yazık ki yeni tip koronavirüs’e en fazla maruz kalan grup da sağlık çalışanları
olmaktadır. Bu süreçte hayatı ve sağlığı pahasına görev yapan sağlık çalışanlarının bazıları enfekte
olup hastalanmakta, bazıları virüsü atlatmasına rağmen, bazıları ise maalesef hayatını
kaybetmektedir. Salgının bu acımasız seyri sağlık çalışanları üzerinde olumsuz etkilere yol
açmaktadır. İşte bu noktadan hareketle bu çalışmada covid-19 salgınının sağlık çalışanları
üzerindeki etkileri sorunlar bağlamında incelenecektir.

Yeni Koronavirüs ve Sağlık Çalışanları

2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılarak dünyada
milyonlarca kişinin enfekte olmasına, yüz binlerce kişinin ölmesine yol açan ve Dünya Sağlık
Örgütü tarafından “Pandemi” ilan edilen Covid-19 salgını, sağlıktan ekonomiye, çalışma
hayatından günlük hayata yaşamı derinden etkilemiş, bugüne dek süregelmiş dengelerin
değişeceğine dair öngörüleri gündeme getirmiştir. Salgın öncesinde mevcut çalışma yaşamına
1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

7 https://www.youtube.com/erkantosun
Yeni Koronavirüsün Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.7-11.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 7-11.

ilişkin bir takım sorunlar, özellikle sağlık sektöründe salgın ile birlikte önemli ölçüde artış
göstermiştir (Kavas-Nakışçı ve Develi, 2020). Bu yeni salgın “küreselleşme” sürecinin de etkisi
sonucu “coğrafi hareketliliğin” hız kazanmasıyla birlikte çok kısa bir sürede ülkemizde de hızla
yayılmaya başlamıştır. Ülke genelinde kısıtlama ve “karantina” uygulamalarıyla hâlâ yaşanan bu
süreç en az zararla atlatılmaya çalışılmaktadır. Bu süreçte “hizmet sektörü” olarak
tanımlanabilecek sağlık alanında görev alan “beyaz yakalı” sağlık çalışanlarının üstlendiği rol
oldukça önemlidir.

Sağlık çalışanları, rol ve sorumlulukları nedeniyle ciddi enfeksiyon “risk”i altındadırlar. Dünya
Sağlık Örgütü, sağlık çalışanları korunmadan covid-19'un durdurulamayacağını belirtmiştir. Bu
nedenle, salgınla mücadelede ön cephede savaşan sağlık personelinin güvenliğini, zihinsel ve
fiziksel iyiliklerini sağlamak ve salgınla başa çıkabilmek için önemlidir (Yücel ve Koç). Diğer bir
ifade ile öncelikle sağlık çalışanlarının üzerindeki salgının etkilerinin azaltılması önem arz
etmektedir.

Psikososyal Etkiler

Sağlık çalışanları için enfekte olma korkusu, toplumun genelinde olduğundan daha yüksek
seyretmektedir. Diğer taraftan bu korku, sağlık çalışanının kendisinin virüse maruz kalma
korkusundan ziyade ailesine ve yakın ilişki ağındaki kişilere bulaştıracağına ilişkin bir korku olarak
deneyimlenmektedir. Bu nedenlerle sağlık çalışanları evlerinden ve aile üyelerinden uzun süreler
boyunca ayrı kalmayı tercih etmekte, eşleriyle ve çocuklarıyla fiziksel temas olmadan ve genelde
telefonla iletişim sürdürmektedirler. Bu süreçler de şüphesiz aileden sağlanan duygusal ve sosyal
desteğin belirgin düzeyde azalmasına yol açmaktadır (Enli-Tuncay ve diğerleri, 2020). Bu
azalmaya paralel olarak sağlık çalışanları salgının yol açtığı psikososyal etkilerle de baş etmek
durumunda kalmaktadır.

Covid-19 sürecinde sağlık çalışanları hastalığın yayılım türünü ortaya koymak, mücadele
stratejilerini belirlemek ve tedavi olanakları için çalışırken, küresel boyutta hastalığın bilinmeyen
nedenleri ve olası ölümcül sonuçlarından dolayı korku ve anksiyete davranışlarının ortaya çıktığı
gözlemlenmiştir (Yıldırım ve Çetin). Ayrıca sağlık çalışanlarında enfekte olma ve ölümlerin
yaşanması diğer çalışanlar üzerinde korku, kaygı gibi etkiler oluşturmaktadır. Bu bağlamda sağlık
çalışanlarının virüse maruz kalmalarından dolayı maruz kaldıkları “karantina” sürecinde sosyal

8 https://www.youtube.com/erkantosun
Yeni Koronavirüsün Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.7-11.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 7-11.

hayatla bağlarının kısıtlanması, virüsün yol açtığı yoğunluktan dolayı bazen “sağlık sistemi”
üzerinde yaşanan aksamalar da sağlık çalışanlarını olumsuz etkilemektedir. Özellikle kadın sağlık
çalışanları bu sürecin yoğunluğu ve sonucu olarak psikolojik etkilerden dolayı sağlık çalışanı
olmanın yanında ev içinde kendinden beklenen rol ve sorumlulukları yerine getirme konusunda
“rol çatışması” sorunu yaşayabilmektedir.

Fiziksel Etkiler

Sağlık personelinin uzun süreli Kişsel Koruyucu Donanım kullanımına bağlı olarak cilt lezyonları
görülebilmektedir. Bunun yanında artan stres seviyesinin de cilt lezyonları ile ilişkili olabileceği
düşünülmektedir (Yıldırım ve Çetin). Korunma önlemleri nedeniyle maske-gözlük-siperlik
takılması ve koruyucu kıyafet giyilmesi hastalarla terapötik bir etkileşim kurulabilmesinde önemli
araçlar olan mimikler, yüz ifadeleri ve jestlerin kullanımını, hatta sağlık çalışanlarının sesinin bile
tam olarak duyulmasını engellemekte ve sağlık çalışanı-hasta etkileşimini sınırlandırmaktadır.
Diğer yandan, artan hasta sayıları nedeniyle covid-19 için bakım sunulan kliniklerde, acil
servislerde ve yoğun bakım ünitelerinde daha fazla sağlık çalışanına ihtiyaç duyulması, bu süreçte
sağlık personelinin enfekte olması nedeniyle çalışmaya ara vermesinin gerekmesi tüm sağlık
çalışanlarının iş yükünün artmasına ve daha uzun süreler çalışılmasına neden olmaktadır
(Hiçdurmaz ve Üzar-Özçetin). Artan iş yoğunluğuna bağlı olarak “esnek çalışma” biçiminde
vardiyalı olarak çalışan sağlık çalışanlarının beslenme ve uyku düzensizlikleri nedeniyle virüs
dışında da sağlık problemleriyle karşı karşıya gelme riski her zaman vardır.

Ayrıca özellikle ulusal ve sosyal “medya” platformlarından zaman zaman şahit olduğumuz bazı
üzücü olaylar da yaşanmaktadır. Bu kapsamda bazı hasta yakınları da maalesef sağlık çalışanlarına
şiddet uygulama eğilimindedir. Şiddet olayına maruz kalan sağlık çalışanları bireysel anlamda
öncelikle kendine güven problemi yaşamaktadır. Sağlık çalışanlarında, şiddetin örgütsel
sonuçlarına örnek olarak işe devamlarının azalması, verimliliğinin düşmesi, işgücü kayıplarının
artması gösterilebilir. Sağlık çalışanlarına yönelik yaşanan şiddet nedeniyle sağlık çalışanlarının
verimliliklerinin düşmesi, işten ayrılmalarının artması ya da meslekten ayrılmaları sebebi ile
sunulan genel sağlık hizmetinde bir daralma görülebilir (Evracı-Boz, 2014). Artan hasta yükü
nedeniyle hastanelerde hasta yakınları tarafından sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eğilimi de
artmaktadır.

9 https://www.youtube.com/erkantosun
Yeni Koronavirüsün Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.7-11.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 7-11.

Sonuç

Çalışmamızda ortaya koymaya çalıştığımız; yeni tip koronavirüs şüphesiz küresel anlamda her
toplumu etkilemektedir. Bu bağlamda ülkelerin gelişmişlik düzeyi değil, sağlık alt yatırımları güçlü
olan ülkeler bu süreci en az kayıpla atlatmaya çalışmaktadır. Görsel ve yazılı medya araçlarında
şahit olduğumuz üzere, bazı gelişmiş ülkeler bile bu yeni salgın karşısında yetersiz kalabilmektedir.
Özellikle bu salgın döneminde en önde sağlık çalışanları mücadele etmekte, böyle dönemlerde
sağlık sistemi ve çalışanlarının önemi daha görünür olmaktadır. Amiyane tabirle ön saflarda;
virüsle göğüs göğüse çarpışan sağlık çalışanları maalesef bu süreçten psikolojik ve fiziksel anlamda
olumsuz etkilenmektedir. Bu etkileri ve sonuçları çalışmamızda ana hatlarıyla açıklık getirmeye
çalıştık.

Bu zorlu süreçte; sağlık çalışanlarına karşı devlet ve toplum olarak yediden yetmişe herkese
sorumluluk düştüğünü biliyoruz. Devletin ilgili kurumlarının resmi duyuruları, kamu spotları,
medya araçlarıyla toplum olarak alınabilecek önlemler duyurulmaya çalışılmakta, zaman zaman
kısıtlamalara gidilmekte, uymayan kişilere ise cezai yaptırım yoluna gidilmektedir. Virüsün
etkilerini asgari düzeyde atlatabilmek; bir takım önlemlere uyulmasıyla gerçekleşecektir. Ayrıca bu
süreçte sağlık çalışanlarını destekleyici uygulamalar, politikalar ve kanunlar yapmak da yararlı
olacaktır. Hem toplum, hem de devletin yetkili kurumları yeterli gayretle bu süreci de
atlatabileceklerdir. Özellikle yakın gelecekte öncelikle sağlık çalışanlarından başlayarak yapılacak
olan aşılama uygulamaları bu alanda son derece umut verici gelişmeler olarak karşımızda
durmaktadır.

Kaynakça

Kavas-Nakışçı, B. ve Develi, A. (2020). “Çalışma Yaşamındaki Sorunlar Bağlamında Covid-19


Pandemisinin Kadın Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkisi”. Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler
Dergisi. 4(2):84-112.

Yücel, Ç. ve Koç, G. (2020). “Perinatal Dönemde COVID-19 Enfeksiyonu Yönetimi: Sağlık


Çalışanlarına Öneriler”. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 7(Özel Sayı): 25-
33.

10 https://www.youtube.com/erkantosun
Yeni Koronavirüsün Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.7-11.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 7-11.

Enli-Tuncay, F. ve Diğerleri. (2020). “Pandemilerde Sağlık Çalışanlarının Psikososyal Sağlığını Etkileyen


Koruyucu ve Risk Faktörlerine İlişkin Bir Derleme”. Ankara Medical Journal. (2):488-501.

Yıldırım, M. ve Çetin, M. (2020). “Bir Salgın Örneği Olarak Covid-19 Salgını ve Bunun Riskli
Popülasyonda Yer Alan Sağlık Çalışanları Üzerine Etkileri”. Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi. 9(2):
121-126.

Hiçdurmaz, D. ve Üzar-Özçetin, Y.S. (2020). “COVID-19 Pandemisinde Ön Safta Çalışan


Hemşirelerin Ruhsal Sağlığının Korunması ve Ruhsal Travmanın Önlenmesi”. Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 7( Özel Sayı): 1-7.

Evracı-Boz, D. (2014). “Şiddet; Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkisi, Risk Faktörleri: Bir Kamu
Hastanesi Örneği”. Uzmanlık Tezi. T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi: Ankara.

11 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sorunlar Bağlamında Bir
Değerlendirme - Erkan TOSUN https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.12-16.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 12-16.

COVİD-19 SALGINININ SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ:


SORUNLAR BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr

Giriş

Sağlık çalışanları özellikle toplum sağlığı söz konusu olduğunda diğer meslek gruplarından önemli
bir biçimde ayrışmaktadır. Çünkü verdikleri hizmet doğrudan insan ve toplum sağlığını ilgilendirir
durumdadır. Özellikle salgın dönemlerinde; sağlık çalışanlarının verdiği hizmetlerin bu denli
önemi bir kez daha görünür olmaktadır. Çalışmamızın da konusunu oluşturan ve hala etkilerini
yaşadığımız yeni tip koronavirüs günümüz dünyasında tüm ülkelerin öncelikli mücadele etmesi
gereken bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır. Çünkü bu yeni tip koronavirüs toplumun tüm
sınıflarını ayrım yapmadan etkilemektedir. Bu etkiler maalesef hep kötü seyirde olmaktadır.
Modern toplumların bile gelişmiş ekonomileri bu salgın karşısında bazen yetersiz kalmaktadır.

Küresel anlamda Dünya Sağlık Örgütü, ulusal çapta ise ülkelerin sağlık otoriteleri ve hükümet
yetkilileri yeni tip koronavirüsün takibi ve önlemler noktasında toplum sağlığı açısından bir takım
uygulamalara gitmektedirler. Konu güncelliğini korumakla birlikte birçok alanı da bu yeni virüsün
alanı etkilemesinden dolayı yapılabilecek araştırmalar oldukça fazla olabilmektedir, fakat biz
çalışmamızın sınırı gereği, yeni tip koronavirüsün sağlık çalışanları üzerindeki olumsuz etkilerini
ele alacağız.

Salgının Ortaya Çıkışı ve Sağlık Çalışanlarına Yansımaları

Covid-19 Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan bir virüstür. İlk
ortaya çıktıktan sonra Çin, Asya, Orta Doğu, Avrupa, Kuzey Amerika ve dünyanın diğer
bölgelerine hızla yayılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, 11 Mart 2020 itibarıyla 114 ülkede
toplamda 118 bin kişinin virüsle enfekte olması ve 4 bin 291 kişinin virüs nedeniyle yaşamını
yitirmesi nedeniyle “pandemi” olarak ilan edilmiştir. Ülkemizdeki ilk vaka 10 Mart 2020 tarihinde
tanılanmıştır (Ateş ve Karayılan, 2020). Yeni tip koronavirüsün bu denli hızlı yayılmasının en
önemli nedeni hiç şüphesizdir ki; günümüz dünyasındaki toplumların “küreselleşme” bağlamında

1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

12 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sorunlar Bağlamında Bir
Değerlendirme - Erkan TOSUN https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.12-16.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 12-16.

kazanmış olduğu “coğrafi hareketlilik” noktasında ülkeler arası seyahatlerin hız ve kolaylık
kazanmasıdır.

Yeni koronavirüsün sağlık çalışanları tarafına baktığımızda; salgın, hastanelere kısa sürede çok
fazla sayıda hasta yatışının gerçekleşmesine neden olmuştur. Bu acil durum, hastanede başta
hemşire ve hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının iş yükünün artmasına neden olmuştur.
Bundan daha da önemlisi karşı karşıya oldukları hastalık, sağlık çalışanları arasında da enfeksiyon
bulaş riskinde artışa yol açmıştır (Duygulu ve diğerleri, 2020). Salgının sağlık çalışanları tarafındaki
durumu, toplumun diğer kesimlerine göre “risk” seviyesi oldukça yüksek seyretmektedir. Ayrıca
salgından dolayı artan iş yüküne bağlı olarak sağlık çalışanları fiziksel ve ruhsal açıdan “iş üzerinde
kontrol” noktasında zorluklar da yaşayabilmektedirler.

Sağlık Çalışanları Üzerindeki Ruhsal Etkiler

Toplumun tümünü etkilemesinin yanında virüsten etkilenen özellikli grupların başında sağlık
çalışanları gelmektedir. Sağlık çalışanlarının etkilenmesinin fazla olmasının nedenleri arasında
virüsle karşılaşma ve maruz kalma, sürekli tetikte olma hali, ekip uyumu ve takibi gereksinimi,
“yabancılaşma”, ev/iş gereksinim çatışması, uzun çalışma saatleri, psikolojik yük, psiko-sosyal
baskı, yorgunluk, mesleki tükenme, ayrımcılık ve damgalanma ile fiziksel ve psikolojik taciz, şiddet
sayılabilir. Salgın devam ederken normalleşme sürecine geçilmesinde hızlıca atılan adımlar sağlık
çalışanlarında öfke, kaygı, keder gibi duyguların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Sahada
salgının etkilerini yakından hisseden sağlık çalışanları yayınlanan verilere güvenmemekte ve
güvensizlik ortamı tükenmişlik duygusunu artırmaktadır (Güvenç ve Baltacı, 2020). Bu yoğun
süreçte sağlık çalışanları görevinin yüklediği sorumluluklar gereği iş-aile arasında “rol çatışması” da
yaşayabilmektedir.

Yapılan çalışmalar, covid-19 hastalarına tedavi ve bakım veren cephede sağlık hizmeti
sağlayıcılarının anksiyete, depresyon, uykusuzluk ve stres gibi psikolojik sağlık sorunları için daha
büyük risklere sahip olduğunu göstermiştir. İzole olmak, yüksek riskli pozisyonlarda çalışmak,
sürecin yeni ve belirsiz olması ve enfekte kişilerle temas kurmak psikolojik problemlerin yaygın
nedenleridir. Covid-19 salgını sürecinde, potansiyel olarak ölümcül bir virüsle doğrudan temas
eden sağlık çalışanları, kişisel veya aile sağlığı için yüksek endişe ve bu endişeyi bakım sağlamaya
devam etmenin etik yükümlülükleri ile dengeleme stresi ile karşı karşıyadır. Salgından bugüne
kadar ortaya çıkan diğer stres faktörleri arasında, personelin ve kişisel koruyucu ekipmanların

13 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sorunlar Bağlamında Bir
Değerlendirme - Erkan TOSUN https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.12-16.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 12-16.

eksikliği, bilinmeyen bir ortamda veya bakım sisteminde gezinme ve örgütsel destek eksikliği ile
ilgili endişeler bulunmaktadır (Aktura-Çevik ve Özden, 2020). Sağlık çalışanları bu dönemde
yaptığı işin bir sonucu olarak bulaş riskinin yüksek olmasından dolayı iş-aile dengesi noktasında,
ailesine karşı kendini bir nevi “karantina” altına almakta, bu izolasyon süreci de sağlık çalışanları
üzerinde psikolojik etkilere neden olmaktadır.

Sağlık Çalışanları Üzerindeki Diğer Etkiler

Covid-19 “sağlık sistemi” kapasitesini zorlamakta, sağlık personeli üzerinde oluşturduğu hasta
yükü ve enfeksiyon bulaşma riskini de içeren birçok olumsuz etki oluşturmaktadır. Yoğun bakım
gibi çok kritik alanda çalışan sağlık personelleri gerektiği gibi kişisel koruyucu ekipman giydikten
sonra bir şey içemez, yemek yiyemez veya tuvalete gidemezler. Hemşireler, hekimler ve diğer
sağlık personelleri uzun çalışma saatleri nedeniyle; yorgunluk, uzun maske takma süresi nedeniyle;
göğüs sıkışması ve koruyucu elbiselerden dolayı; allerji riski ile karşı karşıya kalmışlardır (Cengiz,
2020). Ayrıca “esnek çalışma” biçimine ayrı bir yük getiren yeni koronavirüs dolayısıyla yoğun
çalışma temposuna yetişmeye çalışan sağlık çalışanları beslenme ve uykusuzluk gibi problemlerle
de mücadele etmek zorunda kalmaktadır.

Yeni koronavirüs ile birlikte maalesef sağlık çalışanlarına şiddet olayları da artış göstermiştir. Bu
duruma yazılı ve görsel “medya” araçlarında neredeyse her gün şahitlik ediyoruz. Yazılı basından
bir örnek verelim; Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde randevusu olmadığı halde
polikliniğe girmeye çalışıp, doktorun üzerine yürüyen hasta; Mehmet K., kendisine müdahalede
eden sağlık çalışanını sarp etmiş,yüzünden ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan sağlık
çalışanı Cumhur B., şikayette bulunduğunu belirterek, pandemi ile birlikte şiddet olaylarının
arttığını dile getirmiştir (Kılıçaslan, 2020). Bu üzücü olay bu durumun birçok örneklerinden
sadece biridir.

Sonuç

Sağlık çalışanları yaptığı işin gereği olarak, kişilerin ve toplumun sağlığı söz konusu olduğunda en
yoğun çalışan kişilerdir. Bu bağlamda günümüzde hala varlığını sürdüren yeni koronavirüs
sürecinde sağlık çalışanlarının verdiği özverili gayretleri de yadsınamayacak derecede değerlidir.
Ülkemizde 12 Mart 2020 itibariyle, yeni tip koronavirüs (Covid19) hastalığı endişe verici bir hızla
yayılmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir salgın olarak kabul edilen bu

14 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sorunlar Bağlamında Bir
Değerlendirme - Erkan TOSUN https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.12-16.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 12-16.

ölümcül salgın, dünya çapında milyonlarca insanı etkilemiş ve ciddi ekonomik ve sosyal
aksamalara neden olmuştur. Milyonlarca insan koronavirüs karantinası nedeniyle evlerinde sıkışıp
kalmışken, farklı alanlardan sağlık çalışanları birçok zorluğa rağmen titizlik ve özveri ile mücadele
etmeye devam etmektedir. Bu süreç göz önüne alındığında sağlık çalışanları için artan iş yükü,
baskı altında çalışma, hastaların şiddetine ve hakaretlerine maruz kalma, hastaların ve hastane
yönetiminin isteklerini karşılayabilme gibi dinamikler açısından çalışma ortamı ve koşullarının
zorlaştığı görülmektedir. Sağlık çalışanlarının genel olarak yaptıkları işler; bir kişinin hayatının
korunması, kurtarılması ve sürdürülebilmesi ile ilgili olduğu için bulundukları iş ortamı doğası
itibariyle son derece streslidir. Bu durum düşünüldüğünde onların yaptıkları işler; psikolojik,
sosyal, zihinsel ve iş ilişkileri açısından onlara çok ağır sorumluluklar yüklemektedir.

Ayrıca Covid-19’un enfekte olma riski, sağlık çalışanları bakımından ayrıca değerlendirilmesi
gerekli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık çalışanlarının, yoğun çalışma ortamlarında
virüsle karşılaşma ve ilk elden maruz kalma riski çok daha fazladır. Yani, diğer mesleklere nazaran
Covid-19 etkileri için en yüksek riskli meslek grubu, sağlık çalışanlarıdır diyebiliriz. Tüm bu veriler
ışığında çalışmamızda yeni koronavirüsün sağlık çalışanları tarafındaki etkilerine yer vermeye
çalıştık.

Kaynakça

Aktura-Çevik, S. ve Özden, G. (2020). “Salgının Psikolojik Etkileri: COVID-19 Hemşireleri”.


Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 13(73): 1146-1151.

Ateş, S. ve Karayılan, B. (2020). “Covid-19 Pandemi Sürecinde Çalışan Yoğun Bakım Hemşireleri Ne
Hissediyor?”. Huriye Emen. (Ed.). 4. Uluslararası Tıp ve Sağlık Bilimleri Araştırmaları
Kongresi. ss. 13-19. Elazığ: Asos Yayınevi.

Cengiz, Z. (2020). “Salgının Sağlık Personeli Üzerindeki Etkileri”. Rukiye Aylaz ve Erman Yıldız.
(Ed.). Yeni Koronavirüs Hastalığının Toplum Üzerine Etkileri ve Hemşirelik
Yaklaşımları. ss.206-215. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Duygulu, S. ve Diğerleri. (2020). “COVID-19 Salgını: Yönetici Hemşirelerin Rol ve Sorumlulukları”.


Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 7(Özel Sayı): 34-46.

15 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sorunlar Bağlamında Bir
Değerlendirme - Erkan TOSUN https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.12-16.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 12-16.

Güvenç, R. ve Baltacı, E. (2020). “Covid-19 ve Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı”. Türk Tabipler
Birliği, Covid-19 Pandemisi 6. Ay Değerlendirme Raporu.
https://www.ttb.org.tr/kutuphane/covid19-rapor_6/covid19-rapor_6_Part41.pdf Erişim Tarihi:
16.12.2020.

Kılıçaslan, İ. (2020). “Hastanede bir şiddet olayı da Manisa’dan”.


https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/hastanede-bir-siddet-olayi-da-manisadan-6052612/
Erişim Tarihi: 16.12.2020.

16 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.17-20.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 17-20.

COVİD-19 SALGINININ SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr
Giriş

Salgınlar, çok sayıda can kaybına ve fiziksel, ruhsal sorunlara sebebiyet vererek ciddi halk sağlığı
tehdidi oluştururlar. Sağlık çalışanları, salgınlarda yüksek risk taşıyan meslek gruplarındandır. Çin,
31 Aralık’ta nedeni bilinmeyen virüs vakaları kümelenmesini Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ)
bildirmiş, artan vaka sayıları ve sonuçlarından etkilenimin yaygınlığı nedeniyle 11 Mart 2020’de
pandemi ilan edildi. Geçmişten günümüze pandemiler çok sayıda can kaybına ve fiziksel, ruhsal
sorunlara sebebiyet vererek ciddi halk sağlığı tehdidi oluşturmuşlardır. Sağlık çalışanları farklı bir
çok bulaşıcı hastalıktan etkilenmiş olup gelecekteki salgınlardan da etkilenme potansiyeli en
yüksek gruplar arasında sayılmaktadır.

COVID-19’dan etkilenen sağlık çalışanı sayısı azımsanmayacak düzeydedir. Bugüne kadar, sağlık
çalışanları ve COVID-19 hakkında sınırlı sayıda yayın ve rapor bulunmaktadır. Sağlık
çalışanlarının COVID-19 sürecindeki durumları konusunda ayrıntılı incelemeye ihtiyaç olduğu
açıktır. 2019 yılının Aralık ayında ilk kez Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı
etkisi altına alan Corona virüsü, sağlık sektöründe istihdam edilen çalışanlar için çalışma yaşamına
ilişkin sorunların daha da derinleşmesine neden olmuştur. Corona virüs pandemisinden önceki
süreçte zaten iş yaşamına dair problemler yaşayan sağlık çalışanları, salgının beraberinde getirdiği
fiziksel ve psikolojik etkilere bağlı olarak daha fazla sorunla karşı karşıya gelmiştir. Bu çalışmada
covid-19 salgınının sağlık çalışanları üzerinde etkileri; psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik etkileri
incelenecektir.

Salgınının Psikolojik Etkileri

11 Mart 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir “pandemi” ilan edilmesinin
ardından sağlık çalışanlarının yükü daha da artmıştır. Artan iş yoğunluğu ile birlikte sağlık
çalışanlarının pandemi sürecinde verdiği hizmetlerde; virüsle mücadele ederken, aynı zamanda
kendi sağlığını ve hayatını koruması gerektiği düşüncesi onlarda stres oluşturabilir. Bu strese bağlı
olarak çalışanda gerginlik, kaygı, huzursuzluk, uyku bozuklukları, depresif bozukluklar vb.

1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

17 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.17-20.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 17-20.

davranışlarda artış görülebilmektedir. Pandemi sürecinin sağlık çalışanlarının üzerinde oluşturacağı


etkilerden birisi de tükenmişliktir. Sağlık çalışanlarının duygusal kaynakları tükendikçe, psikolojik
düzeyde artık kendilerini işlerine veremeyebilirler. Sağlık çalışanlarına yönelik yapılan
araştırmalarda, tükenmişlik ile ilgili özellikler farklılık gösterebilmektedir. Cinsiyet, yaş, çalışma
şekli, deneyim ve çocuk sahibi olma tükenmişliği belirlerken dikkate alınabilir.

Sağlık çalışanları salgına dair bilinmezlikler devam ederken bir yandan görevlerine devam etmek
durumunda kaldıkları için, hastalığa yakalanmaya daha açık hale gelmişlerdir. Bu belirsizlik ruh
sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bir salgının kontrol altına alınmasında, salgının toplumun
içinden yönetilmesi ve takip edilmesi hayatî öneme sahiptir. Bu açıdan sağlık çalışanları öncelikli
“risk” grubunu oluşturmaktadır.

Fizyolojik Etkiler

Salgın dolayısıyla uzun saatler boyunca yoğun bakımda koruyucu ekipman ile kalmak, uzun saatler
boyunca yoğun çalışma, sağlık çalışanlarının bağışıklık dirençlerinin azalması riskiyle karşı karşıya
bırakmıştır. Ayrıca “esnek çalışma” nedeniyle, salgının da getirdiği yükle birlikte, sağlık çalışanları;
yetersiz beslenme ve uyku problemleriyle karşı karşıya kalmakla birlikte; enfekte olma ve ölüm
riskiyle de her zaman karşı karşıya kalmışlardır. Uzun süre maske ve koruyucu ekipman kullanımı
da sağlık çalışanlarından cilt hastalıklarına neden olmaktadır. Sağlık çalışanları hastalandıklarında,
salgını durdurma ve hastaları tedavi etme yetenekleriyle ilgili de endişe yaşamaktadır.

Ayrıca bir parantez açmak gerekirse; ulusal basın ve “medya” araçlarında gördüğümüz sağlık
çalışanlarına şiddet haberleridir. Bazen şahsen, bazen sosyal medya bazen de gazete ve televizyon
haberlerinde maalesef hasta yakınları tarafından sağlık çalışanlarına uygulanan şiddeti görüyoruz.
Şiddete maruz kalan sağlık çalışanları darp edilmek üzere mağdur edilmektedir. Salgının da
etkisiyle şiddet olaylarının arttığını söylemek mümkündür. Bu bağlamda “Sağlık sistemi”
noktasında şiddetin önlenmesi adına adımlar atmak yerinde olacaktır.

Sosyolojik Etkiler

Pandemi dolayısıyla adeta sosyal hayattan kopan ve “yabancılaşma” yaşayan sağlık çalışanları;
virüs bulaş riski dolayısıyla aileleriyle kısıtlı görüşmeler yapmaktadır. Bu bağlamda yüzyüze
görüşme yerine iletişim araçlarıyla aileleriyle iletişim kurarak adeta kendilerine “karantina”

18 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.17-20.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 17-20.

uygulamaktadırlar. Salgının getirdiği yük ve sorumluluklar nedeniyle; sosyal yaşamdan uzak bir
hayat sürdürmektedirler. Bu bağlamda özellikle pandemi sürecinde görev alan sağlık çalışanları
toplumsal bağlamda kendilerini soyutlamak zorunda kalmaktadırlar. Sosyal etkinlikleri kısıtlanan
sağlık çalışanları bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Sınırlı bir alana kapatılmanın kendisi
zaten istenmeyen ve zihinsel baskı oluşturan bir durumdur. İlaveten günlük rutinlerin kaybı, hem
sosyal hem de fiziksel temasların kısıtlanması sağlık çalışanlarını olumsuz etkilemektedir.

Sonuç

Ülkemizde ve dünyada koronavirüs nedeniyle yaşanılan pandemide özellikle en ön safta savaşan


sağlık çalışanları başta olmak üzere çalışanların bu süreçte maruz kalım sonucu hastalık
geliştirdikleri ve hatta hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir. Sağlık çalışanları, COVID-19
pandemisinde en ön safta savaşan, en temel ve en etkin olması beklenen iş gücüdür. SARS-CoV-
2'den etkilenen hastalarla yakın temaslarından dolayı sağlık çalışanlarında COVID-19 riski diğer
çalışanlara göre daha yüksektir.

2019 yılının Aralık ayında ilk kez Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına
alan Corona virüsü, sağlık sektöründe istihdam edilen çalışanlar için çalışma yaşamına ilişkin
sorunların daha da derinleşmesine neden olmuştur. Corona virüs pandemisinden önceki süreçte
zaten iş yaşamına dair problemler yaşayan sağlık çalışanları, salgının beraberinde getirdiği fiziksel
ve psikolojik etkilere bağlı olarak daha fazla sorunla karşı karşıya gelmiştir.

Kaynakça

Açıkel, G. Y., & Pakyüz, S. Ç. (2015). Akciğer tüberkülozlu hastalarda damgalamanın


değerlendirilmesi. FN Hem. Dergisi, 23(2), 136-145.

Arslanoğlu-Çetin Ece (2016) Koşullu Salıverme İle Tahliye Olmuş Hükümlülerde Damgalanma
Algısı ve Damgalanma İle Başa Çıkma Stratejileri Arasındaki İlişki T.C. İstanbul Üniversitesi Adli
Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

19 https://www.youtube.com/erkantosun
Covid-19 Salgınının Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Sosyolojide Araştırma ve Uygulamalar, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.17-20.
Research and Applications in Sociology, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 17-20.

Brooks, S. K., Webster, R. K., Smith, L. E., Woodland, L., Wessely, S., Greenberg, N., & Rubin,
G. J. (2020). The psychological impact of quarantine and how to reduce it: rapid review of the
evidence. The Lancet.

Chua, S. E., Cheung, V., McAlonan, G. M., Cheung, C., Wong, J. W., Cheung, E. P., ... & Lee, P.
W. (2004). Stres and psychological impact on SARS patients during the outbreak. The Canadian
Journal of Psychiatry, 49(6), 385-390.

Çam, O., & Çuhadar, D. (2011). Ruhsal hastalığa sahip bireylerde damgalama süreci ve
içselleştirilmiş damgalama. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 2(3), 136-140.

Demirkıran Bedriye Cansu (2019) Sedef Hastalarında İçselleştirilmiş Damgalanma Ve Yaşam


Kalitesinin Değerlendirilmesi T.C. Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İç Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.

20 https://www.youtube.com/erkantosun
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Tarih İncelemeleri, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.21-25.
History Reviews, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 21-25.

TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER İŞBİRLİĞİ KONSEYİ (TÜRK KENEŞİ)

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr

Giriş

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi), Türk dili konuşan ülkeler arasında
kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak 2009 yılında kurulmuştur.
Türk Keneşi’nin kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’dir. Ekim 2019’da
Bakü’de gerçekleştirilen 7. Zirve sırasında Özbekistan, Konsey'e tam üye sıfatıyla katılmıştır.
Macaristan ise Eylül 2018’de Kırgızistan’ın Cholpon-Ata şehrinde düzenlenen Türk Keneşi 6.
Zirvesi sırasında gözlemci statüsü kazanmıştır. Türk Keneşi’nin temel belgeleri olan 3 Ekim 2009
tarihli Nahçıvan Anlaşması ve 16 Eylül 2010 tarihli İstanbul Bildirisi'ne göre, üye ülkeler,
Birleşmiş Milletler Anlaşması'nın amaçları ve ilkelerinin yanı sıra uluslararası hukukun diğer
evrensel olarak tanınan ilkelerini benimsemiştir. Barış ve güvenliğin korunması ile iyi komşuluk
ilişkilerinin geliştirilmesine ilişkin uluslararası normlar, Türk Keneşi çatısı altında yürütülecek
işbirliğinin zeminini oluşturmaktadır.

Türk Keneşi, 1992 yılından beri toplanan, “Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları
Zirveleri” sonucunda ortaya çıkan ortak siyasi irade üzerine kurulmuştur. Bu zamana kadar 10
Zirve gerçekleşmiş olup, bunlardan İstanbul’da düzenlenen 16 Eylül 2010 tarihli son Zirvede
konseyin kuruluşu resmen ilan edilmiş, öncelikleri ve yol haritası ortaya konulmuştur. Türk
Konseyi'nin daimi bir yapı olarak kurulmasıyla birlikte yapılan Zirveler, Türk Konseyi Zirveleri
olarak yeniden adlandırılmıştır.

Tarihçe

Türk dili konuşan ülkeler arasındaki entegrasyonun ilk dönüm noktasını eski Rusya’nın dağılması
oluşturmuştur. Soğuk Savaş dönemi sırasında Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgeleri, sosyalist
bloğun liderliğini yapan Rusya’nın kontrolünde ve bölge devletleri iç-dış politikalarını
Moskova’nın direktifleriyle yürütmüşlerdi. İki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasına kadar, yani

1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

21 https://www.youtube.com/erkantosun
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Tarih İncelemeleri, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.21-25.
History Reviews, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 21-25.

1944-1991 yılları arasında Türk dili konuşan ülkelerin, karşıt bloklarda bulunmaları sebebiyle
küresel güçlerden bağımsız olarak, doğrudan kendi aralarında siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerini
geliştirme imkânları bulunmamaktaydı. Bu devletler, birbirlerini daha iyi tanıma ve çok taraflı
ilişkileri geliştirme imkânını Sovyetler Birliği’nin dağılması ve iki kutuplu dünya düzeninin
yıkılmasıyla elde etmişlerdir (Amirbek ve diğerleri, 2017).

Uluslararası sistemin yeni bir döneme girdiği 1990’lı yıllar Türkiye ve bağımsızlığını yeni kazanan
Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan için büyük bir heyecanın söz
konusu olduğu bir dönem olmuştur. Türk Dünyası’nın aktörleri olan bu devletler ve Türk
Dünyası için yeniden tanışma ve kavuşma ortamıyla beraber söz konusu devletler bir yandan
bağımsızlık sonrası ulus-devletlerini inşa etmeye çalışırken diğer yandan ise birbirleriyle ikili ve çok
aktörlü ilişkiler kurmaya çalışmaktalardı. 2010 yılına kadar devam eden zirveler sürecinin bir
ürünü olarak resmi adı Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi olan Türk Keneşi; Türk dili
konuşan ülkeler arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacıyla uluslararası bir örgüt
statüsünde 2009 yılında kurulmuştur. Ekim 2009 tarihinde imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile
kurulan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin, 16 Eylül 2010 tarihinde İstanbul’da
gerçekleştirilen son Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları zirvesiyle kuruluşu resmen ilan
edilmiştir (Erol ve Çelik, 2017).

Organizasyon Yapısı

Türk Konseyi (Türk Keneşi) bir uluslararası örgüt olması itibariyle daimi organlara sahiptir. Bu
organlar ve görevleri şunlardır: “Devlet Başkanları Konseyi”; üye devletlerin devlet başkanlarının
periyodik olarak her yıl bir kez yapılan düzenli toplantılarda, güncel uluslararası sorunların
çözümüne ilişkin olarak üye devletler arasındaki etkileşimler, Türk Konseyi kapsamında öncelikli
işbirliği alanlarının belirlenmesi amacıyla bir araya gelerek faaliyetlerini sürdürmektedirler.
“Dışişleri Bakanları Konseyi” ise; Türk Konseyi’nin gündemdeki faaliyetleriyle ilgili konular, ele
alınacak güncel uluslararası meselelerin tespiti, Sekretaryanın personel yapısı ve mali raporunun
onayı, bu organın yetkileri çerçevesindedir. “Kıdemli Memurlar Komitesi”; yetkileri çerçevesinde,
sekretaryanın faaliyetlerinin koordine etmekte olup, sekretarya tarafından hazırlanan taslak
belgelerin Dışişleri Bakanları Konseyi’nin tasvibine takdiminden ve Devlet Başkanları Konseyi’nin
onaylamasından önce değerlendirmekte ve onay vermektedir. “Aksakallar Konseyi”; Türk Dili

22 https://www.youtube.com/erkantosun
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Tarih İncelemeleri, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.21-25.
History Reviews, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 21-25.

Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi himayesinde faaliyet gösteren daimi bir danışma teşekkülü
olup, faaliyetlerini üye devletlerin halklarının ortak tarihi, dili, kültürü ve gelenekleri bazında
yürütmektedir. “Sekreterya” ise; Türk Konseyi’nin amaç ve görevlerinin icrasına yardımcı olmak
üzere daimi bir yürütme ve organizasyon organıdır (Bıyıklı, 2018).

Resmi beyanla da ilişkili olunduğu ifade edilen diğer bağlı organlar ise şunlardır: Uluslararası örgüt
uzmanlık kuruluşu olarak; TÜRKSOY, danışma organı olarak; TÜRKPA, Uluslararası hükümet-
dışı örgüt bağlamında danışma organı olarak; Türk İş Konseyi, Uluslararası örgüt bağlamında
uzmanlık kuruluşu olarak; Türk Akademisi, uzmanlık kuruluşu olarak ise; Türk Kültür ve Miras
Vakfı (Şahin, 2015).

Faaliyet Alanları

Türk Konseyi, benimsediği çalışma ilkeleri doğrultusunda, üye ülkeler arasında pek çok alanda
mevcut olan ikili işbirliğini, kapsamlı işbirliği çerçevesinde çok taraflı hâle dönüştürmeyi
hedeflemektedir. Bu çerçevede siyasi alanda; ekonomik konularda; gümrük ve ulaştırmada; kültür,
eğitim ve bilim konularında; turizm alanında; diaspora ve uluslararası konularda işbirliğinin
geliştirilmesi hedeflenmektedir. Söz konusu alanlarda işbirlikleri geliştirilirken önce işbirliğinin
önündeki mevcut ya da muhtemel engeller tespit edilmekte; daha sonra söz konusu engellerin
bertaraf edilebilmesi için girişimlerde bulunulmakta; işbirliğinin ilerletilmesi için gerekli adımlar
atılmakta ve beraberinde ilave iş birliği alanları açılmaktadır (Mert, 2015).

Türk Konseyi, üye ülkelerin birbirleriyle ve dünya ile olan ekonomik işbirliğini sürdürmektedir.
Özel sektör ve kamu sektörü birlikteliğine önem verilen bu alanda Konsey bünyesinde yatırım
ortamının iyileştirilmesi, ekonominin çeşitlendirilmesi ve ekonomik ilişkilerin temeli olarak
girişimcilik isimli çalışma grupları tesis edilmiş ve ekonomi bakanları düzenli olarak bir araya
gelmiştir. Ayrıca gümrük ve ulaştırma işbirliği alanındaki çalışmalar hız kazanmıştır. Bu bağlamda
bakan yardımcıları düzeyinde kurulan “Ulaştırma Koordinasyon Kurulu” üye ülkeler arasında
faaliyet gösteren taşıyıcı firmaların sahada karşılaşabilecekleri sorunlara pratik çözümler bulmak
üzere bir iletişim hattının kurulması üzerinde çalışılmakta olup; turizm, tarihi İpek Yolu’nun
üzerinde yer alan üye ülkeler arasında turistik ziyaretlerin arttırılacağı ve İpek Yolu’nun bir turizm
markası olarak üçüncü ülkelere tanıtılacağı bir işbirliği söz konusudur. Üye ülkelerin

23 https://www.youtube.com/erkantosun
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Tarih İncelemeleri, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.21-25.
History Reviews, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 21-25.

yükseköğretim kurumları arasında işbirliğinin arttırılması amacıyla, Zirveler Süreci son


toplantısında kurulması tavsiye edilen Türk Üniversiteler Birliği, dört üye ülkede faaliyet eden 15
üniversiteden müteşekkil bir şekilde Konsey bünyesinde kurulmuştur. Eğitim, bilim ve kültür
konularında işbirliğinde de son dört senede hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Ayrıca, ortak eğitim
televizyonu kanalı kurulması hususunda da işbirliği süreci yürütmektedir (Musabay-Baki, 2014).

Sonuç

Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Azerbaycan'ın taraf olduğu uluslararası anlaşma niteliğindeki


Nahçıvan Anlaşması ile kurulan Türk Konseyi uluslararası bir örgüttür. 1992 yılından itibaren
gerçekleştirilen zirveler sürecinin kurumsallaşarak uluslararası bir örgüte dönüşmesinin temelini
oluşturan Türk Dili konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin Kurulmasına Dair Nahçıvan Anlaşması
3 Ekim 2009 tarihinde Nahçıvan'da düzenlenen 9. zirve toplantısı sonucunda imzalanmıştır. Türk
Konseyi çerçevesinde Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Dili Konuşan
Ülkeler Parlamenterler Asamblesi (TÜRKPA), Türk Akademisi, Türk Kültür ve Mirası Vakfı,
Türk İş Konseyi gibi kuruluşlar faaliyette bulunmaktadır. Bu açıdan çatı veya şemsiye örgüttür.
Türk Akademisi, Türk Kültür ve Mirası Vakfı, TÜRKSOY, Türk Konseyi'nin uzmanlık
kuruluşları iken TÜRKPA ve Türk İş Konseyi ilgili kuruluşlarıdır.

Türk Konseyi, benimsediği çalışma ilkeleri doğrultusunda, üye ülkeler arasında pek çok alanda
mevcut olan ikili işbirliğini, kapsamlı işbirliği çerçevesinde çok taraflı hâle dönüştürmeyi
hedeflemektedir. Bu çerçevede siyasi alanda; ekonomik konularda; gümrük ve ulaştırmada; kültür,
eğitim ve bilim konularında; turizm alanında; diaspora ve uluslararası konularda işbirliğinin
geliştirilmesiyle birlikte Türk keneşinin daha da güçlenmesi hedeflenmektedir.

Kaynakça

Amirbek, A. ve Diğerleri (2017). “Türk Dili Konuşan Ülkeler Entegrasyonu: Tarihsel Geçmişi ve
Kurumsallaşması”. ANKASAM Bölgesel Araştırmalar Dergisi. 1(3): 164-204.

Erol, M.S. ve Çelik, K.E. (2017). “Türk Dünyası’nda İşbirliği Denemesi: Türk Keneşi ve Kazakistan”.
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi. 17(2): 15-32.

24 https://www.youtube.com/erkantosun
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi) - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Tarih İncelemeleri, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.21-25.
History Reviews, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 21-25.

Bıyıklı, M. (2018). “Ortak Kuruluşlar İlişkiler ve İşbirlikleri”. Yunus Emre Gürbüz. (Ed.). 25 Yıllık
Tecrübenin Ardından Türk Keneşi Bünyesindeki Ülkelerde Ortak Etkinlikler ve
İşbirlikleri. ss.9-120. Bişkek: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi.

Şahin, Ç. (2015). “Uluslararası Örgüt İşlevleri Açısından Türk Konseyi (Türk Keneşi)”. Vecdi Can ve
Diğerleri. (Ed.). 13. Uluslararası Türk Dünyası Bildiriler Kitabı. ss. 1165- 1174. İstanbul:
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.

Mert, O. (2015). “Türk Konseyi (Keneşi) Türk Üniversiteler Birliği ve Türk Üniversiteler Birliği I. Genel
Kurulu”. Erzurum Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. 0(53):
273-290.

Masabay-Baki, P. (2014). “Avrasya’da Bölgesel İşbirliği Sürecinden İşbirliği Mekanizmasına: Türk


Konseyi”. Bilge Strateji. (6)11: 133-162.

25 https://www.youtube.com/erkantosun
Fenomenolojik Kavramları Bağlamında Edmund Husserl’in Düşünceleri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Felsefi Araştırma ve Yazı, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.26-30.
Philosophical Research and Writing, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 26-30.

FENOMENOLOJİK KAVRAMLARI BAĞLAMINDA EDMUND HUSSERL’İN


DÜŞÜNCELERİ

Erkan TOSUN1
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr

Giriş

Fenomenoloji diğer adıyla görüngübilim; Edmund Husserl tarafından geliştirilmiş olan felsefe
görüşüdür. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde görülen bilimlerdeki ve düşüncedeki genel bunalım içinde
doğup gelişen bir felesefe akımıdır. Husserl’in fenomenolojisi bu bağlamda, metafiziği sona
erdirerek somut yaşantıya dönmek ve böylece tıkanmış olan felsefeye yeni bir başlangıç yapmak
iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Onun fenomenolojisi bir felsefe akımı olmaktan çok bir yöntem olarak
bilinmektedir. Bu bağlamda fenomenoloji, her şeyden önce, fenomeni, yani dolaysız olarak
verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir. Diğer yandan, fenomenoloji, bu yöntem
üzerinden kavramlar ve kategoriler geliştirerek özgün bir felsefe akımı da meydana getirir.

Fenomenolojinin kurucusu olan ünlü Alman filozof Huuserl; 1859 yılında Moravya'da dünyaya
gelmiş, önce matematik tahsil etmiş ve daha yirmi üç yaşındayken ünlü bir matematikçinin asistanı
olmuştur. O, daha sonra psikoloji alanına da yönelmiş, bu alandaki çalışmalarının da etkisiyle, yeni
ve orijinal bir öğreti meydana getirmiştir. Temel eserleri arasında: Mantık Araştırmaları, Aritmetik
Felsefesi, Kartezyen Düşünceler, Formel ve Transendental Mantık, Avrupa Bilimlerinin Krizi ve
Transendental Fenomenoloji sayılmaktadır. Fenomenoloji, 20. yüzyıl felsefesinde ve kuramsal
tartışmalarında etkili ve belirleyici bir yere sahiptir. Heidegger'den Sartre'a, Frankfurt Okulu'ndan
Foucault'a ve Postmodern düşünürlere kadar pek çok düşünür ve felsefî eğilimde etkisi görülür.
Bu çalışmada Fenomenoloji ekseninde Husserl’in savunduğu temel kavramlar ve iddialarına yer
verilecektir.

Reduktion

Reduktion kavramının ilk olarak ele alınmasının sebebi başkasının beni sorununun, Husserl’in
düşüncesindeki ana kaynağını görmektir. Ben dışında konumlanan başkası bir bilgi ve anlam
sorunudur. Sorunun temeline işaret eden reduktion, temel anlama götürmeyi olanaklı kılmaktadır.

1
Sosyolog, Bilim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı, Özel Güvenlik Yönetimi Uzmanı, Elektrik-Elektronik Teknikeri.

26 https://www.youtube.com/erkantosun
Fenomenolojik Kavramları Bağlamında Edmund Husserl’in Düşünceleri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Felsefi Araştırma ve Yazı, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.26-30.
Philosophical Research and Writing, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 26-30.

Reduktion’un gerektirdiği, benin paranteze alınması ve dünyanın apaçık varlığından vazgeçmektir.


Husserl, dünyanın var olduğuna dair kesin düşünceye doğal davranışın genel savı adını verir.
Doğal davranışın genel savına karşı olarak Husserl, bu bakış açısında kalarak onu kökten
değiştirmeyi önerir. Çünkü Husserl’e göre doğal tavrın bakış açısından, dünya dışında hiçbir şey
görülemez. Husserl’in düşünce yapısında en can alıcı rolü oynayan önem bağlamı, birden çok
değil, bir tek ana kavramda toplanmıştır; bu ana kavram da reduktion’dur. Husserl’e göre
reduktion kavramı, yaşamın ve doğal tavrın köklü şekilde değiştirilmesi ile gerçekleşir (Can, 2020).

Yönelimsellik

Edmund Husserl’in fenomenolojik felsefesinin en önemli özelliği yönelimselliktir. Buna göre


bilinç her zaman bir şeye yönelmiş olarak, yani bir şeyle ilişkili olarak veya bir şeyin bilincinde
olarak vardır. Örneğin bilinç toprağın, ağacın bilincinde olarak vardır. Başka bir deyişle, ağaç ve
bilinç şeklinde iki ayrı şey yoktur. Dolayısıyla nesne ve özne ayrımı yoktur. Nesne ancak bilincin
ona yönelmesi anlamında bir gerçekliğe sahip olur. Böylece bu tanımlamaya göre nesne belirli
türdeki yönelimsel deneyimlerimiz tarafından inşa edilmektedir. Husserl’in fenomenolojik
felsefesine göre gerçeklik, insan öznenin bilincini nesnelere yöneltmesi anlamında yönelimseldir.
Nesneler bir yapıya ve bir anlama bilincin etkinliği ile kavuşacaklardır. O halde nesnenin anlamı
nesnenin kendisinde değil, öznenin kendisinde içkindir. Hayatında hiç anahtar görmemiş birinin
anahtara bakınca bunun bir anahtar olduğunu söyleyememesinin nedeni budur. Çünkü anahtarın
anlamı, anahtar şekli ve işlevi yüklenmiş değil, anahtarı algılaması ve yorumlaması gereken özneye
içkindir (Şavran-Gönç, 2018).

Paranteze Alma

Huuserl’e göre fenomenolojik yöntem, fenomenlerin özüne ulaşabilmek için daha önce edinilmiş
bilgilerden, ön yargılardan, rastlantısal özelliklerden uzaklaşmak ve bu bilgileri paranteze almaktır.
Husserl, paranteze almayı üç durum için gerekli görür. Bunlar; Toplumsal yaşantının oluşturduğu
görüş ve ön yargılardan uzaklaşma için, tarihle ilgili paranteze alma, incelenen nesnelerin gerçekten
var olup olmadıklarına yönelik şüpheden uzak durma biçiminde ortaya çıkan varoluşla ilgili paranteze
alma ve nesneleri renk ve şekil gibi özelliklerinden arındırmayı sağlama biçiminde ifade edilen
idelerle ilgili paranteze alma. Ona göre, paranteze alma yöntemiyle fenomenlerin özüne ulaşılacaktır.
Örneğin bir insanın masanın özüyle ilgili bilgisi, karşısında duran masaya dair fenomenolojik

27 https://www.youtube.com/erkantosun
Fenomenolojik Kavramları Bağlamında Edmund Husserl’in Düşünceleri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Felsefi Araştırma ve Yazı, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.26-30.
Philosophical Research and Writing, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 26-30.

yöntemle elde edilir. Masaya dair tüm ön bilgiler ve masanın rengiyle şeklinin paranteze
alınmasıyla birlikte kişide oluşan bilgi, masanın özüne dair bilgidir. Bu bilgi öze dair sezgidir
(Koluaçık ve diğerleri, 2019).

Saf Ben

Husserl, fenomenolojik indirgemeden sonra kalan bu bilinç için hep aynı anlama gelmek üzere,
yerine göre saf ben kavramını kullanır. Saf ben, indirgemenin dokunamadığı, ayraca alamadığı
mutlak bendir. Saf ben, psişik benden ayrıdır. Psişik ben, saf benden ayrı olarak dünyanın bir
parçasıdır ve ayraca alınmıştır. Saf ben, sayılar gibi ideal bir varlık değildir ama o da ideal varlıklar
gibi uzay-zaman belirlenimlerinin ötesindedir. Bununla birlikte saf ben, ister real ister ideal olsun,
kendisinden şu ya da bu şekilde söz edebileceğimiz ne varsa, her şeye anlamını veren, bütün
varlıkları kuran bir kaynaktır. Bu bağlamda saf ben, biz kendisini bilelim bilmeyelim, kendisi
olmadan hiçbir varlık olmayacak olan sarsılmaz, vazgeçilmez, kendinde bir varlıktır (Taşkın,
2013).

Transendental Konstitution

Maddi şeyler paranteze alındığında arta kalan transendental özne değil, kişinin bilinç yaşantısıdır.
Duyu verilerine bilinç yaşantıda da ihtiyaç vardır. Duyu verileri tek başına anlam taşımaz ancak
bilinç yaşantısı özde bir araçtır. Husserl’deki transendental kavramı öz yaşantıdaki nesneyi, ruhsal
dünya ve tanrısallık anlamlarında olmadan aşkın olarak görebilme aracıdır. Ona göre öz yaşantılar
öz yasalarına uyar. Bu temellendirme transendental konstitution olarak adlandırılır. Yani öz
yaşantılar öz transendental konstitutionla kurulmuştur. Husserl bu transendental temellendirmeyi
bundan sonra çok sık başvurulacak olan bir deyimle transendental konstitution olarak
adlandırmaktadır. Bilinç yaşantısı, özün kavranıp tarif edilmesinde kullanılan ve bizlerin anlama
düzeyini kolaylaştıran; farklı boyutlarıyla algılatılmaya çalışılan öz nesnelerdir. Öz nesnelerle
kurduğumuz dünya bizim esas uğraşı alanımız olacaktır (Esen, 2015).

Apaçıklık

Amacı doğrudan doğruya, kesin ve apaçık bir bilgi elde etmek olan Husserl'e göre, böyle bir bilgi,
ancak içkin aktlarla elde edilebilir. İçkin aktlarla mutlak varlık, aşkın aktlarla ise, göreceli varlıklar
hakkında bilgi elde edilir. Husserl'e göre, bir bilginin mutlak olması için, o bilginin konusu olan

28 https://www.youtube.com/erkantosun
Fenomenolojik Kavramları Bağlamında Edmund Husserl’in Düşünceleri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Felsefi Araştırma ve Yazı, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.26-30.
Philosophical Research and Writing, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 26-30.

alanın da mutlak olması gerekir; çünkü mutlak bir bilgiyi ancak mutlak bir varlık sağlayabilir. Ona
göre, bilginin niteliği, yani mutlak veya relatif olması, sadece varlığın niteliğine bağlıdır.
Fenomenolojik bilgi teorisi, saf bir bilgi teorisidir (Öktem, 2005).

Sonuç

Transendental bir filozof olarak Husserl, her tür bilginin nesne kuran öznelliğin başarılarında
temellendiğini öne sürmüş ve yaşamı boyunca, bilmenin öznelliği ile bilinen içeriğin nesnelliği
arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Husserl, bu çerçeve içinde bilincin apaçıklığına vurgu yapar. Onun
kurduğu fenomenoloji, nesnel doğruya ulaşmak amacıyla, öznelliğe dönüşten meydana gelir.
Hakikat bilinçte, bende bulunmak durumundadır, başka hiçbir yerde değil. Buna göre,
fenomenoloji, deneyimin, tecrübenin zorunlu ve tümel doğrularını çıkarsamak ve tasvir etmek
amacıyla, bilincin özsel yapılarının incelenmesinden oluşur. Fenomenolojik tasvirin amacı,
deneyimde verilen özlere ya da idealara ulaşmak, deneyimin çeşitli olgularının ve teorilerinin
göreliğinin ötesine geçerek, doğrudan ve aracısız sezgide verilen yönlerini yakalamaktır. Husserl,
Kant ve Hegel’den farklı olarak, dedüksiyon ya da diyalektiğe değil de, apaçıklığa; duyuların
açıklığına değil de, bilincin doğrudan ve aracısız olarak sezilen apaçıklığına yönelir.

Öze ilişkin sezgi, Husserl'in paranteze alma adını verdiği bir dizi fenomenolojik tekniğin ardından
gelir. Ona göre, ideal özler alanı duyularla algılanan tüm nesnelerin ötesinde bulunur. Bununla
birlikte, onlar asla havada, boşlukta kalan şeyler değillerdir. İdeal özler de duyusal yaşantılara
dayanır. Ancak bu yaşantılar, birçok rastlantılar ve arızi niteliklerle yüklü olduklarından, özlere
yükselebilmek için, onları bir yana bırakmak ya da “parantez içine almak” zorundayız.

Kaynakça

Can, E. (2020). “Fenomenolojide Hakikta Sorunu ve Edmund Husserl'de Dolayımsız Olarak Algılanamayan
Başka”. ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar. 13(2): 159-171.

Esen, E. (2015). “Edmund Husserl'in Fenomenolojisi ve Batı Krizi”. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi.
Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Koluaçık, A. ve diğerleri (2019). Felsefe 11. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı.

29 https://www.youtube.com/erkantosun
Fenomenolojik Kavramları Bağlamında Edmund Husserl’in Düşünceleri - Erkan TOSUN
https://bayar.academia.edu/erkantosun
Felsefi Araştırma ve Yazı, Manisa: Aralık, 2020-Güz. ss.26-30.
Philosophical Research and Writing, Manisa: December, 2020-Autumn. pp. 26-30.

Öktem, Ü. (2005). “Fenomenoloji ve Edmund Husserl'de Apaçıklık (Evident) Problemi”. Ankara


Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi. 45(1):27-55.

Şavran-Gönç, T. (2018). “Fenomenoloji ve Fenomenolojik Sosyoloji”. Serap Suğur. (Ed.). Modern


Sosyoloji Tarihi. ss.116-143. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.

Taşkın, F. (2013). “Varoluşçuluğun Fenomenolojiye Temelllendirilmesi Üzerine”. Yayınlanmış Yüksek


Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

30 https://www.youtube.com/erkantosun
Ders notları ve örnek ödevler;
https://bayar.academia.edu/erkantosun veya

https://www.researchgate.net/profile/Erkan-Tosun
profilinde,

Video anlatımlar;
https://www.youtube.com/erkantosun kanalında
yayınlanmaktadır.

Sorularınıza cevap almak için;


https://www.facebook.com/erkntosun veya
erkan_tosun@aof.anadolu.edu.tr adresine mesaj
yazabilirsiniz.

View publication stats

You might also like