Professional Documents
Culture Documents
HUKUKA GİRİŞ
HUKUKA GİRİŞ
Ayrıca; sanık, hakkında verilen mahkumiyet kararı kesinleşinceye kadar masumdur. Yani suç
işlememiş sayılır. Suç işlememiş kişinin özgürlüğünü kaldıramazsınız; onu tutuklayamazsınız. Bir
kişinin tutuklanmazsa işlemeye başladığı suçu sonlandıracağı ya da bir başka suç işleyeceği konusunda
güçlü deliller varsa o kişi ancak o zaman ve kısa bir süre için (örneğin en çok altı ay süreyle)
tutuklanabilir. Kaçacaksa? Kaçırmayın! Kaçarsa yakalayın! Yakalayamıyorsanız, istifa edin! Delilleri yok
edecekse? Ettirmeyin! Delilleri toplamadan soruşturma başlatmayın! Bunları yapamıyorsanız istifa
edin! Özgürlüğü sınırlamayın, özgürlüğü sınırlamaya kalkmayın!
Ben yıllar oluyor, hukuktan istifa ettim; hukuk artık yok diye istifa ettim. Olmayan bir şey sanki varmış
gibi yazamıyorum, yazmak da istemiyorum. Tutuklama bakımından tutuklanan kişiler arasında veya
tutuklama kararı verilen suçlar arasında eşitlik talebi adaletsizliği giderecek çözüm gibi algılanmaya
başlamışsa: ya da düşünce özgürlüğü savunulurken bu düşünce beyanında propaganda yok, şu
düşünce şiddet içermiyor diye savunma yapılıyorsa ya da nefret içeriyor diye bir düşünce
açıklamasının suç sayılması isteniyorsa hukuka, özellikle özgürlüğe oldukça uzaktayız demektir.
Özetle, toplumsal ilişki kavramı sadece insanın ya da insan bireylerinin kendi aralarında kurdukları
ilişkileri ele almaz; hatta, hukuk insanı toplumsal ilişkinin öznesi olarak dahi anmaz.
Hukuk, toplumsal yaşamda, hukukun ‘kişi’ ve ‘eşya olarak tanımladığı varlıklar arasında kurulan ve bir
kurala bağlanmasına ihtiyaç duyulan ilişkileri düzenler. Kişi, kurulan ilişkide, o ilişki çerçevesinde bir
şeyi yapma ya da yapmama, üçüncü kişiden bir şeyi yapmasını ya da yapmamasını talep edebilme
yetisine sahip olduğu varsayılan varlıktır. Yani kurgusaldır: Kişi doğada var olabilir, olmayabilir, doğada
varsa gerçek kişidir, doğada yoksa tüzel kişidir. Hukuk, kişi olarak tanımladığı varlıların ilişki
çerçevesindeki taleplerini (ki, hukuk buna hak talebi der) meşru bulursa kendi sistematiği içinde
düzenler (ki, hukuk meşruiyeti kabullenilerek düzenlenmiş talepleri hak kategorisiyle tanımlar). Kişi
toplumsal ilişkinin öznesidir, dolayısıyla hukukun ve hakkın da öznesidir. Eşya ise hukukun
belirlemediği, sadece hukuki olarak isimlendirdiği ve evrende somut olarak var olan, yani kurgusal
olmayan, kişi olarak tanımlanmamış tüm canlı-cansız varlıkları ifade eder.
Özetle hukuk, toplumsal yaşamda kişi ile kişi ya da kişi ile eşya arasındaki ilişkileri düzenler; hukuk
eşya ile eşya arasında kurulan ilişkiye el atmaz, çünkü eşya hukuk kapsamında ilişkinin öznesi değildir,
dolayısıyla hukukun da hakkın da öznesi olamaz.
Yargı ise hukukun kendisi değildir. Yargı hukukun uzantısı örgütlü bir yapıdır.