Professional Documents
Culture Documents
Acil Strok
Acil Strok
Dünya sağlık örgütüne göre inme, vasküler nedenlere bağlı fokal serebral fonksiyon kaybına
ait belirti ve bulguların hızla yerleşmesi ile karakterize klinik bir tablodur. İnme dünyada
üçüncü ana ölüm sebebidir, özürlülüğe yol açan hastalıklar arasında ise birinci sırada yer alır.
İnme, nöroloji kliniklerine başvuran hastalar arasında önemli bir yer tutar. Yapılan
çalışmalarda yıllık inme insidansı; 55-64 yaş arası 1.7-3.6/1000 kişi, 65-74 yaş arası 4.9-
8.9/1000 kişi, 75 yaş üzeri 13.5-17-9 /1000 kişidir. Kadınlarda 55-64 yaş arası inme insidansı
erkeklere oranla 2-3 kat artmaktadır. Tüm olguların %3-5’ini oluşturan 15-45 yaş arası inme
olgularında insidansın 10/100.000 olduğu tahmin edilmektedir. İnmenin erken döneminde
etkin şekilde tedavisi, inmeye bağlı gelişebilecek komplikasyonların ve tekrarlayan inmelerin
önlenmesi ile ölüm ve özürlülük oranları azalabilir. Son yıllarda inmenin birincil ve ikincil
korunması yanısıra inmeli olguların erken dönem tanı ve spesifik tedavilerindeki önemli
gelişmeler sayesinde inmede acil tedavi yaklaşımları ön plana çıkmaktadır. Akut inme tablosu
ile gelen olguda acil tedavinin amacı serebral perfüzyonu ve oksijenasyonu optimal düzeyde
tutmak, serebral metabolik devamlılığı sağlayarak doku hasarını en aza indirmektir.
İnmeli olgularda acil tedavi hızlıca başlanmalıdır. Inmenin tipine bakılmaksızın öncelikle vital
parametreleri kontrol altına almak önemlidir. Ayrıntılı muayene ve inmeye spesifik tedavilere
başlamadan önce her olgunun mutlaka hava yolu kontrol edilmeli, ateşi ve kan basıncı
ölçülmeli, kalp ritmi ve oksijen saturasyonu monitorize edilmelidir. Bilinci kapalı olguların
havayolu açık tutulmalı ve nazal oksijen desteği sağlanmalıdır. Buna rağmen arter kan gazları
düzelmeyen veya hava yolu korunamayan olgular entübe edilmeli, ve mekanik ventilasyon
desteği sağlanmalıdır. Solunum puls oksimetre ile izlenebiliyorsa nazal kanül veya maske ile
oksijen tedavisi başlanmalıdır, hipoventilasyon olasılığını takip etmeli ve gerekirse mekanik
ventilasyon uygulamalıdır. Olguların damar yolu açık tutulmalı, kan basıncı ve kardiyak ritm
monitorize edilmelidir. Hipotermiye yönelik semptomatik tedavi uygulanmalı, olguyu
sedatize etmekten kaçınılmalıdır. Olgular nörolojik yoğun bakım veya varsa inme ünitelerinde
izlenmelidir. Trombolitik tedavi yapılacak olan olguların, zaman kaybından kaçınmak için
tedavi sonrası transport tercih edilmelidir. İnme ünitelerinde tedavi gören olguların hastanede
kalış süresi daha kısa, mortalite ve morbidite oranları da daha düşüktür.
Akut inmede spesifik tedaviler
Bir başka trombolitik ajan olan rt-PA ile yapılmış çalışmalardan biri olan “National Institute
of Neurological Disorders and Stroke (NINDS)” anlamlı sonuçlar vermiştir. Bu çalışmanın
sonuçlarına göre, üçüncü ayın sonunda minör sekelli kalan veya nörolojik muayenesi normal
olan hasta oranı, tedavi grubunda kontrol grubundan %11-13 oranında yüksek bulunmuştur.
Rt-PA alanlarda semptomatik intraserebral hemoraji oranı %6, fatal intraserebral hemoraji
oranı %3 olarak bulunmuştur. Tedavi alan gruptaki intrakranial hemoraji oranı kontrol
grubundan 10 kat fazladır. Ancak üçüncü ayın sonunda mortalite iki grup arasında anlamlı
fark göstermemiştir. İntraserebral hemorajinin, başlangıçta nörolojik durumu ağır olanlarda,
akut dönem BT’de erken infarkt bulguları görülenlerde, diyabeti veya hiperglisemisi olanlarda
ve kan basıncı kontrol altına alınamayanlarda daha sık olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmayı
takiben, IV rt-PA ile trombolitik tedavi 1996 yılında ABD’de “Food and Drug Administration
(FDA)” onayı almıştır.
Tedavi öncesi kan basıncı tedaviye rağmen 180/110 mmHg’nın altına düşürülemeyen
hastalara trombolitik tedavi verilmemelidir. Hastaların rt-PA infüzyonu sırasında ve
sonrasında ilk gün, saatte bir nörolojik durumları değerlendirilmelidir. Nörolojik durumun
kötüleşmesi halinde ilk dışlanması gereken şey intrakranial kanamadır. Eğer klinik kötüleşme
infüzyon sırasında gelişirse, infüzyonun kesilmesi ve acil BT tekrarı yapılması gerekir.
İntrakranial hemoraji durumunda intraventriküler drenaj veya hematomun boşaltılması
gerekebilir ve bu tedavi seçenekleri için hasta nöroşirürji ile konsülte edilmelidir. Sistemik
kanamalar için önceden hastanın kan grubunun belirlenmiş olması ve acil durumlar için taze
donmuş plazma, eritrosit ve trombosit süspansiyonlarının hazırlanmış olması gerekir.
Trombolitik tedavi sonrası antiagregan ve antikoagülanların güvenli olduğunu gösterir
çalışmalar yoktur ve bu nedenle bu tedavi seçeneklerine trombolitik tedaviden 24 saat sonra
başlanmalıdır. Trombolitik tedavi sonrası ilk 24 saat santral venöz kateter uygulanmamalı,
arteryel kan alınmamalıdır ve nazogastrik tüp yerleştirilmemelidir. İnfüzyon sonrası ilk yarım
saatte ise üriner kateter takılmamalıdır.
3-İntraarteryal rekanalizasyon:
Büyük trombüs boyutu mevcut ise trombolizise oluşan direnç ve bu sırada kaybedilen zaman
nedeni ile daha hızlı ve başarılı rekanalizasyon sağlamak için çeşitli mekanik trombektomi
cihazları geliştirilmektedir. Son dönemde giderek artan mekanik olarak pıhtının parçalanması
(geri alınabilir stentlerle) yöntemi ile rekanalizasyon başarısının arttığı bildirilmiştir. MERCI
(Mechanical Embolus Removal in Cerebral Embolism) çalışmasında, bir intrakranyal arterden
trombüs çıkarıcı alet değerlendirilmiştir. İnme semptomlarının başlangıcından sonraki ilk 8
saat içinde, uygun şekilde yerleştirilen alet ile hastaların %48’inde rekanalizasyon
sağlanmıştır. MERCI ve Penumbra ilk kuşak mekanik trombektomi cihazları iken, Solitaire ve
Trevo ikinci kuşak cihazlar olarak gruplanabilir. MERCI, multi-MERCI, Penumbra ve
SWIFT çalışması geniş damar oklüzyonlarının tedavisinde mekanik cihazların kullanımını
desteklemiştir. Solitaire standart mikrokateter tekniği ile taşınan, tamamen geri çekilebilir
intrakranyal stent temelli bir trombektomi cihazıdır. Solitaire stent sistemi ile mekanik
trombektomi işlemi efektif ve güvenilir bir uygulamadır. Stent ilk yerleştirildiğinde hızlı
olarak akım restorasyonu sağlanmakta, ardından mekanik olarak trombüsün uzaklaştırılması
işlemi uygulanmaktadır. Stent yerleştirilmesi ile akımın hızlıca sağlanması ve reperfüzyon
için geçen sürenin kısalması Solitaire sistem mekanik trombektominin en önemli
üstünlükleridir. Stentin yerleştirilmesi ile embolik materyal arter duvarına doğru itilir ve arter
lümeninde hızlı bir akım restorasyonu sağlanır. Solitaire stent aracılı mekanik trombektomi
diğer mekanik trombektomi cihazlarına göre damar duvarında daha az gerilim yaratmakta,
ayrıca perforan arterlere daha az hasar vermektedir.
İskemik inmeli olgularda inmenin akut döneminde rutin ve ekin dozda heparin veya düşük
molekül ağırlıklı heparinlerle antikoagulan tedavinin yararı olmadığı gösterilmiştir. Bunun
nedeni, antikoagulan tedavilerin serebral ve sistemik kanama riskini artırması ve prognozu
kötüleştirmesidir. İnmenin akut döneminde aspirinin ılımlı da olsa olumlu etkilerini gösteren
iki çalışma vardır. Bu çalışmalarda aspirin, inmenin ilk 48 saatinde 160-300 mg dozlarda
başlandığında, rekürren inme ve ölüm oranlarında belirgin düşme sağlandığı gösterilmiştir.
Bu nedenle, inmenin akut döneminde mümkün olduğu kadar erken aspirin başlanması
önerilmektedir.
İskemik inme sonrası kan basıncı genellikle yüksektir. İskemik infarkt varlığında,
kollaterallerin ve daralmış damarların perfüzyonunu en iyi hale getirmek ve
otoregülasyonunun bozuk olduğu kritik bölge penumbrada yeterli akımı sağlamak için kan
basıncı yüksek tutulmalıdır. Tekrarlanan ölçümlerde kan basıncı değerleri çok yüksek
bulunmadıkça (iskemik inme için >200-220 mmHg sistolik ya da 120 mmHg diyastolik,
hemorajik inme için >180/105 mmHg) kan basıncının rutin olarak düşürülmesi
önerilmemektedir. Bununla birlikte, geniş kanama varlığında ya da kardiyolojik durumlar
gerektirdiğinde kan basıncı düşürülmelidir. İnme ve kalp yetersizliği, aort diseksiyonu, akut
miyokard infarktı, akut böbrek yetmezliği, tromboliz ya da i.v. heparin uygulanması
durumlarında, orta derecede hipertansiyon için acil antihipertansif tedavi önerilmektedir.
Trombolitik tedavi alan olgularda kan basıncının 180/110 mmHg’nin altında tutulması
önerilmektedir. Hemorajik inmeli olgularda halihazırda sistolik kan basıncı 200mmHg veya
ortalama kan basıncı 130mmHg üzerinde olan olgularda daha agresif bir tedavi, sistolik 180
veya ortalama kan basıncı 130mmHg üzerinde olanlarda ise daha konservatif tedavi
önerilmektedir. Bu olgularda ortalama kan basıncının 1330 mmHg üzerine çıkmayacak
şekilde regüle edilmesi önerilmektedir. Genel olarak hemorajik inmeli olgularda 160/90
mmHg düzeyinde kan basıncı veya 110 mmHg düzeyinde ortalama kan basıncı hedef
seviyelerdir.
Hiperglisemi tedavisi
İnme olgularında diabetes mellitus sıktır. Ancak öyküsünde DM olmayan olgularda da akut
inme sonrası hiperglisemi saptanabilir ve her iki durumda da hiperglisemi anaerobik
metabolizmayı ve laktik asidozu artırarak iskemik beyin hasarının şiddetlenmesine neden
olabilir. Akut hiperglisemi beyinde iskemi ortaya çıktıktan sonraki nöron hasarını daha da
artırır. Beyinde hiperglisemi hasarına en duyarlı iskemik penumbra bölgesidir. DM, akut
iskemik inme gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. İlk inme riskini 1.5 ile 3 kat,
tekrarlayan inme riskini de 2 kat artırmaktadır. Özellikle 55 yaşından önce inme geçirenlerde
önemli bir nedendir. DM’li hastalarda iskemik inme, hemorajik inmeden daha sık görülmekte
ve bu hastalarda laküner infarkt, geniş infarkt, beyin sapı infarktı ve posterior dolaşım
alanındaki infarktlar daha sık görülmektedir.
Kaynaklar
Adams HP. Treatment of acute ischemic stroke. Selecting the right treatment for the right
patient. Eur Neurol. 2001; 45:61-66.
Hickenbottom SL, Barsan WG. Acute ischemic stroke therapy. Neurolö Clin 2000;19:379-
397.
Saposnik G, Demchuk A, Tu JV, Johnston SC; Stroke Outcomes Research Canada (SORCan)
Working Group. The iScore predicts efficacy and risk of bleeding in the National Institute of
Neurological disorders and Stroke Tissue Plasminogen Activator Stroke Trial. J Stroke
Cerebrovasc Dis. 2013 Aug;22(6):876-82.
del Zoppo GJ, Higashida RT, Furlan AJ, Pessin MS, Rowley HA, Gent M. PROACT: a phase
II randomized trial of recombinant pro-urokinase by direct arterial delivery in acute middle
cerebral artery stroke. PROACT Investigators. Prolyse in Acute Cerebral Thromboembolism.
Stroke. 1998 Jan;29(1):4-11.
Shi ZS, Loh Y, Walker G, Duckwiler GR; MERCI and Multi-MERCI Investigators.
Clinical outcomes in middle cerebral artery trunk occlusions versus secondary division
occlusions after mechanical thrombectomy: pooled analysis of the Mechanical Embolus
Removal in Cerebral Ischemia (MERCI) and Multi MERCI trials.Stroke. 2010
May;41(5):953-60.