Professional Documents
Culture Documents
[Kitabu'ş-Şeri'a] İmam Acurri
[Kitabu'ş-Şeri'a] İmam Acurri
Kitâbu’s-Serîa
Kur’ân ve Sünnet Işığında İslâm İnancının Esasları
ve Sapık Fırkalara Reddiye
el-Âcurrî
Ebû Be kr Muhammed b. Hüseyn b. AbdillA
Tahkik ve Tahriç
Dr. Abdullah h. öınered Dünvevei
KARINCA
POL€N
Özgün Adı
Kitâbu'ş-Şerî'a
Mütercim
Şahin Baş
Tashih
Polen Yayınları
Mizanpaj
Polen Yayınları
Kapak Tasarımı
İnkreativ Art
Baskı
Milli Basımevi
Davutpaşa Cad. No: 83 Güven Sanayi. C - blok. No: 201-202
Zeytinburnu / İSTANBUL
Cilt
Sağlam Mücellit
Halkalı Cd. 1320 Sk. No:9/A
K. Çekmece / İSTANBUL Tel: 0212 693 19 33
ISBN
978-625-7948-88-3
Nisan 2022
İletişim:
Yakuplu merkez mah. 31. sk. No: 12A Beylikdüzü / İSTANBUL
0212 875 65 14 - 0532 356 47 44
www.karincakitap.net
karincakitap@hotmail.com
CamScanner ile tarandı
Kitâbu’ş-Şerî’a
Kur'ân ve Sünnet Işığında İslâm İnancının Esasları
ve Sapık Fırkalara Reddiye
el-Âcurrî
Ebû Bekr Muhammed b. Hüseyn b. Abdillâh
Tahkik ve Tahriç:
Dr. Abdullah b. Ömer ed-Dümeyci
BİRİNCİ BÖLÜM................................................................................................................. 37
MÜCAHİD........................................................................................................................... ..
TABİÎN VE DİĞER ÂLİMLERDEN BİR TOPLULUK....................................................354
CENNETTEKİ DERECELERİ.................................................................
YÜZ OTUZ SEKİZİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) EBÛ BEKİR VE ÖMER’E
(R.ANHUMÂ) UYULMASI KONUSUNDAKİ EMRİ....................................... 77Q
YÜZ OTUZ DOKUZUNCU BÂB: MÜ’MİNLERİN EMİRİ ÖMER’İN (R.A.)
FAZİLETLERİ..........................
. . A ................................................................................................. 771
YÜZ KIRKINCI BAB: İSLAM’A ONUNLA İZZET VERSİN DİYE NEBÎ’NİN (S.A.V.)
ÖMER B. HATTÂB (R.A.) İÇİN ALLAH’A ETTİĞİ DUA.................................. 771
YÜZ KIRK BİRİNCİ BÂB: ÖMER’İN (R.A.) MÜSLÜMAN OLUŞU NASILDP 771
YÜZ KIRK İKİNCİ BÂB: MÜSLÜMANLARIN ÖMER B. HATTÂB’IN (R.A.)
MÜSLÜMAN OLUŞUYLA İZZET BULMALARI......................................................... 774
YÜZ KIRK ÜÇÜNCÜ BÂB: ALLAH TEÂLÂ’NIN HAKKI ÖMER’İN (R.A.) KALBİ VE
DİLİ ÜZERİNE KOYDUĞU VE SÜKÛNETİN ONUN DİLİ İLE KONUŞTUĞU
KONUSUNDAKİ RİVAYETLER...........................................................................................
YÜZ KIRK DÖRDÜNCÜ BÂB: NEBÎ’NİN (SAV.) ŞU SÖZÜ: “ÖNCEKİ ÜMMETLERDE
KENDİSİYLE KONUŞULAN KİMSELER OLURDU. EĞER BENİM ÜMMETİMDE
OLACAKSA, ÖMER B. HATTÂB OLUR.” ALLAH KENDİSİNDEN RAZI OLSUN..... 777
YÜZ KIRK BEŞİNCİ BÂB: ÖMER’İN (R.A.) KIZMASININ İZZET, RIZASININ
ADALET OLMASI KONUSUNDAKİ RİVAYETLER.......................................................... 778
YÜZ KIRK ALTINCI BÂB: ÖMER B. HATTÂB’IN (R.A.), İNDİRDİĞİ KUR’AN’DA
RABBİ TEÂLÂ İLE UYGUN DÜŞMESİ............................................................................. 778
YÜZ KIRK YEDİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (SAV.) ŞU SÖZÜ HAKKINDA:
“ŞAYET BENDEN SONRA BİR PEYGAMBER OLSAYDI, KESİNLİKLE
ÖMER B. HATTÂB OLURDU.” -ALLAH KENDİSİNDEN RAZI OLSUN-.................... 780
YÜZ KIRK SEKİZİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) ÖMER B. HATTÂB’A (R.A.)
VERİLEN İLİM VE DİN KONUSUNDA VERDİĞİ HABER............................................ 780
ORTAK FAZİLETLERİ..........................................................................................
YÜZ ELLİ BEŞİNCİ BÂB: CİNLERİN ÖMER B. HATTÂB’A (R.A.) AĞLAMASI .794
VERDİĞİ HABER...............................................................................................................
YÜZ ALTMIŞINCI BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) OSMAN’IN (R.A.) MAZLUM OLARAK
ÖLDÜRÜLECEĞİ KONUSUNDA VERDİĞİ HABER......................................................
YÜZ ALTMIŞ BİRİNCİ BÂB: OSMAN’IN (R.A.) MÜSLÜMANLARIN KANI
DÖKÜLMESİN DİYE KENDİ KANINI FEDA ETMESİ VE GÜCÜ YETTİĞİ
HALDE YARDIM İSTEMEMESİ..........................................................................................804
YÜZ ALTMIŞ İKİNCİ BÂB: RASÛLULLAH’IN (SAV.) ASHÂBININ OSMAN’IN
(RA.) ÖLDÜRÜLMESİNE KARŞI ÇIKIR BUNU ÇOK BÜYÜK BİR İŞ GÖRMELERİ
VE NEFİSİ ERİNİ ONA YARDIM İÇİN ARZ ETMELERİ AMA ONUN ONLARA
ENGEL OLMASI..................................................................................................................806
YÜZ ALTMIŞ ÜÇÜNCÜ BÂB: RASÛLULLAH’IN (S.A.V.) ASHÂBININ OSMAN’I
(R.A.) MAZUR GÖRMELERİ.............................................................................................. 810
YÜZ ALTMIŞ DÖRDÜNCÜ BÂB: OSMAN’IN (R.A.) ÖLDÜRÜLME SEBEBİ............... 814
YÜZ ALTMIŞ BEŞİNCİ BÂB: İBN SEBE -ALLAH’IN LANETİ ONUN ÜZERİNE
OLSUN- HAKKINDA........................................................................................................... 817
YÜZ ALTMIŞ ALTINCI BÂB: OSMAN’IN (R.A.) ÖLDÜRÜLMESİ HARKINDAKİ
RİVAYETLER................................................................................................ 820
YÜZ ALTMIŞ YEDİNCİ BÂB: OSMAN’A (R.A.) KİN GÜDENLER HAKKINDA...
823
YÜZ ALTMIŞ SEKİZİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) OSMAN’A (R.A.) İKRAMI VE
ONUN YANINDAKİ DEĞERİ....................................................................................
.824
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM.........................................................................
828
YÜZ ALTMIŞ DOKUZUNCU BÂB: MÜ’MİNLERİN EMİRİ ALİ B. EBİ TALİB’İN
(RA) FAZİLETLERİ.....................................................................
828
YÜZ YETMİŞİNCİ BÂB: ALİ B. EBİ TALİB’İN (R.A.) MENKIBELERİ
YÜZ YETMİŞ BİRİNCİ BÂB: ALLAH TEÂLÂ VE RASÛLÜ’NÜN (S AV)............ 828
ALİ B. EBİ TALİB’E (R.A.) OLAN SEVGİLERİ İLE ALİ'NİN ALLAH TEÂLÂ VF
RASÛLÜ’NE (SAV.) DUYDUĞU SEVGİ.
832
ON DOKUZUNCU BÖLÜM................................................................................870
İKİ YÜZ YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÂB: TALHA, ZÜBEYR, SA’D, SAİD, ABDURRAHMAN
B. AVF VE EBÛ UBEYDE B. CERRAH’IN (R.ANHUM) FAZİLETLERİ...................... 937
İKİ YÜZ OTUZ BİRİNCİ BÂB: EBÛ BEKİR İLE ÖMER’İN (R.ANHUMÂ)
NEBÎ’NİN (S.A.V.) YANINA DEFNEDİLMELERİ............................................................... 964
İKİ YÜZ OTUZ İKİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) “KABRİMLE MİNBERİM ARASI
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇEDİR” SÖZÜ HAKKINDA.............................. 965
İKİ YÜZ OTUZ ÜÇÜNCÜ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) VEFÂTI VE RUHU
KABZEDÎLDİĞİNDE KAÇ YAŞINDA OLDUĞU............................................................... 967
İKİ YÜZ OTUZ DÖRDÜNCÜ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) ÂİŞE’NİN (R.ANHÂ)
EVİNE DEFNEDİLİŞİ.......................................................................................................... 970
İKİ YÜZ OTUZ BEŞİNCİ BÂB: EBÛ BEKİR İLE ÖMER’İN (R.ANHUMÂ)
NEBÎ’NİN (SAV.) YANINA DEFNEDİLMELERİ............................................................... 972
İKİ YÜZ OTUZ ALTINCI BÂB: NEBİ (S.A.V.) İLE EBÛ BEKİR VE ÖMER’İN
(R.ANHUMÂ) KABİRLERİ................................................................................................... 981
İKİ YÜZ OTUZ YEDİNCİ BÂB: ÂİŞE’NİN (R.ANHÂ) FAZİLETLERİ............................... 984
İKİ YÜZ OTUZ SEKİZİNCİ BÂB: NEBİ (S.A.V.) İLE ÂİŞE’NİN (R.ANHÂ)
EVLENMESİ......................................................................................................................... 985
İKİ YÜZ OTUZ DOKUZUNCU BÂB: ÂİŞE (R.ANHÂ) RASÛLULLAH (S.A.V.)
İLE EVLENDİĞİNDE KAÇ YAŞINDAYDI?......................................................................... 986
İKİ YÜZ KIRKINCI BÂB: RASÛLULLAH’IN (S.A.V.) ÂİŞE’YE (R.ANHÂ)
OLAN SEVGİSİ.................................................................................................................. 987
İKİ YÜZ KIRK BİRİNCİ BÂB: CİBRİEİN (A.S) ÂİŞE’YE (R.ANHÂ) SELAM VERİŞİ 990
İKİ YÜZ KIRK İKİNCİ BÂB: ÂİŞE’NİN (R.ANHÂ) İLMİ..............................................
İKİ YÜZ KIRK ÜÇÜNCÜ BÂB: ÂİŞE’NİN (R.ANHÂ) TOPLUCA FAZİLETLERİ 992
İFK (İFTİRA) HADİSESİ..........................
........................................................................ 994
YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM...................
.............................................................. 1002
ıra YÜZ KIRK DÖRDÜNCÜ BÂB: MUAVİYE B. EBİ SÜFYAN'IN (R ANHUMÂ)
FAZİLETLERİ ^nuMA)
.................................................................................................... 1002
İKİ YÜZ ALTMIŞ BİRİNCİ BÂB: İMAM VE EMİRİN HEVÂ (BİDAT) SAHİBİNİ
CEZALANDIRMASI.............................................................................................................. 1048
Şüphesiz ki hamd Allah Teâlâ’ya mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım
ister, O’ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötü
lüklerinden Allah Teâlâ’ya sığınırız. Allah Teâlâ kime hidayet verirse artık onu sap
tıracak yoktur. Kimi de saptırırsa artık ona hidayet verecek yoktur. Şehadet ederim
ki Allah’tan başka ilah yoktur. O, tektir ve hiçbir ortağı yoktur. Yine şehadet ederim
ki Muhammed, O’nun kulu ve rasûlüdür.
“Ey iman edenler! Allah’tan hakkıyla sakının ue ancak Müslüman olarak can
verin!” (Âl-i İmrân, 102)
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden
de birçok erkek ve kadınlar var eden Rabbinizden sakının! Kendisiyle birbirinizden
dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağını kesmekten) sakının! Şüp
hesiz ki Allah üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1)
“Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve düzgün söz söyleyin. Ki böylece amel
lerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat
ederse, gerçekten büyük bir başarıya kavuşmuştur. ” (Ahzab, 70-71)
Akılların tek başına bunları bilmesi ve detaylarını idrak etmesi imkânsız oldu
ğundan rahmet edenlerin en merhametlisi olanın rahmeti; O’nu tanıtacak, O’na
çağıracak, onlara icabet edenleri müjdeleyecek, muhalefet edenleri korkutup uya
racak rasûller göndermeyi gerektirmiş ve mabudun isimleri, sıfatları ve fiilleri ile
tanıtılmasını, davetlerinin anahtarı ve mesajlarının özü kılmıştır. Çünkü başlangı-
çından bitimine dek ilahi mesaj ile hedeflenen tüm gayeler ve yanında dünya
ahiret mutluluğunun gerçekleşmesi, sadece mabudun tanınmasına bağlıdır1
Hikmetlilerin en hikmetlisi olanının hikmeti; rasûllerin mührü, sonuncusu
en faziletlisinin nebimiz Muhammed (s.a.v.) olmasını ve ona verilen kitabın ke^
dişinden önceki semavi kitaplar hakkında güvenilen bir kaynak kılınmasını gerek
tirmiştir. “İnsanlara, kendilerine neyin İndirildiğini açıklamasın ue ayrıca belki dü
şünürler” (Nahl, 44) âyetinde de belirtildiği üzere ona kitabı ve hikmeti indirmiştir
Yine onun çağrısını kıyamet gününe kadar baki olarak küçük olsun büyük olsun
cin ve insanların tümüne genel kılınıştır. "Sana, her şeyi açıklayıcı olarak bu kitab
indirdik. ” (Nahl, 89)
Ona yapılan itaati kendisine itaat, ona yapılan isyanı da kendisine yapılan
isyan saymış ve bizzat kendi nefsi üzerine yemin ederek tâ ki aralarında çıkan
anlaşmazlıklarda onun hükmüne başvurup sonrasında içlerinde hiçbir sıkıntı duy
maksızın onun verdiği hükme tam manasıyla teslim olana dek insanların mü’min
sayılamayacağını söylemiştir.2
Derken Allah Teâlâ, onunla dinini kemale erdirmiş, hüccetini ikame etmiş ve
doğru yolun ne olduğunu açıklığa kavuşturmuştur. O da ümmetini, gecesi ile gün
düzü eşit olan bir beyazlık üzere bırakıp dünyadan ayrılmıştır.3 Öyle bembeyaz,
öyle aydınlık bir yol ki ondan ancak helak olan çıkıp başka yola sapar...
İbn Abbâs’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre o, Allah Teâlâ’nın “Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm’dan razı oldum” (Maide, 3) kavli hakkında şöyle demiştir: “Allah, Nebîsi
ve mü’minlere onlar için dinlerini kemale erdirdiğini haber vermiştir. Artık ebedi
olarak (dine) ilave etmeye ihtiyaç duymazlar. Gerçekten Allah dini tamamlamış,
artık onu ebediyen eksiltmeyecektir. Gerçekten Allah dinden razı olmuş, artık ona
ebediyen kızmayacaktır.”4
Sözü edilen kemale erdirme, tamamlama ve razı olmadan sonra artık herhan
gi bir Müslüman için hiçbir durumda Allah’ın Kitabı ve Nebîsi’nin (s.a.v.) sünneti
dışında bir kaynak araştırması ve Rabbi Teâlâ’yı tanıma ile akidesi ve dininin diğer
hususları hakkında oradan yararlanmaya çalışması caiz değildir. Aksine kim böyle
bir yola koyulursa, Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle buyurduğu kimseler zümresine
dahil olur: “Her kim İslâm’dan başka blr din arzu ederse, ondan kabul edilmeyecek
ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. ’’ (Âl-i İmrân, 85)
1 Bu paragraf, İbn Ebi’l İzz’in Tahavi Akidesi üzerine yaptığı şerhin mukaddimesinden alıntı yapılmı?t,r-
2 Bk. Nisa, 65 (Çev.)
3 İbn Mâce, Mukaddime, 5 (1/4)
4 İbn Cerir, kendi senediyle rivayet etmiştir. Bk. Tefsir-i Taberi (9/518)
Yaşadığı çağda fırkalar iyice kökleşmiş, tâbileri çoğalmış, her fırkanın ayrı ayrı
davetçileri ve telifleri oluşmuş, rasûlün ilmi yıpranmış, kendilerine indirilenler in
sanlara karmakarışık hale gelmiş, anlayışlar karışmış, ölçüler bozulmuş; sünnet,
ona karşı harp eden düşmanlan tarafından bir kenara fırlatılmış ve sünnete yapı
şan kimselere en çirkin, en iğrenç vasıflar yakıştırılın işti. Öyle ki sünnet ehline -ya-
5 Bu, müellifin kendisiyle kitabına başladığı hadisin bir bölümüdür. Hadisin tahrici ilgili bölümde
gelecektir.
6 Buhârî, Menakıb, 3641 (6/632) - Müslim, İmare, 1920 (3/1523) - Tirmizî Fiten 219?
2229 <4/504) - İbn Mâce, Mukaddime, 6/! 1 - Müsned (3/436) - Hâkim Müstedmk dMO
7 Er-Reddu Ale’l Cehmiyyeti Ve’z Zenâdika, Mukaddime, s. 75
Tüm bunlan da sağlam temellere oturtulan bir araştırma ile yapmıştır. Ayrıca
her bir görüşü, (rivayet zinciri ile) sahibine isnat etmiştir ki; o görüşün, sahibine
aidiyetinin kesinliğini ispat etmek kolay olsun. Zaten bu, görüşlerin sahibine aidi
yetini ispatlamanın en yüksek derecesidir.
alabileceği şu ibret vardır: Yoldan ayrılıp fırkalara bölünme, yalnızca sözünü ettiği
miz doğru menheçten kayıldığında meydana gelmiştir.
Tüm bunlardan dolayı doktora tezi olarak bu kitabı ders ve tahkik etmeyi seç
tim. Her ne kadar gayretim yetersiz olsa da ben, sözü edilen işaretlerin yer aldığı
köşelerin gösterilmesi ve insanların sahih akideleri ile görmesine katkı sağlamayı
umuyorum. Tâ ki bu uyanış, yoldan sapmaktan yana emin olsun, ayak kaymasın
dan selamette kalsın. İnşaallah bu geri dönüş; neticeleri güvende, eğrilik ve sapma
dan veya yere düşüp savrulmadan yana selamette kalan, övülmeye değer doğru
bir dönüş olsun.
• Bir hadis veya eser hakkında “İsnadı sahihtir” veya “İsnadı zayıftır” dediğim
zaman, bununla bizzat Musannif’in senedini kastediyorum. Bunun yanında “Hadis
sahihtir” vb. dediğimde kastım, tahriçte zikredilecek olan başka yollardan gelen
rivayeti kastediyorum.
Beni, iyilik ve nimeti sayesinde şer’î ilim ile bağı olan biri eylemesinden dolayı
Allah’a hamd ve şükürler olsun. O beni, özellikle kayıtsız şartsız en şerefli ilim olan
akide ilmi başta olmak üzere ilmi seven biri ve ilim talebelerinden olmakla şeref
lendirdi.
GİRİŞ
Bildiğim kadarıyla elimizdeki kitabın ismi hakkında bir hilaf yoktur. Nitekim
Musannif (r.h.) bu kitabı “eş-Şerîa” olarak isimlendirmiş ve birkaç yerde bu ismi
açıkça belirtmiştir. Örnek olarak;
• Tüm bölümlerin sonunda “Bu Şerîa kitabının falan bölümünün sonu olup,
bunu filan bölüm izleyecektir” demektedir.
• On birinci bölümün başında açıkça şöyle demiştir: “İsmi eş-Şeria olan bu
kitapta Nebî'nin (s.a.v.) bazı faziletlerini de zikretmeyi istedim.”
• Kitabın ortasına yakın bir yerde şöyle demiştir: “Daha önce kitabın, yani eş-
Şerîa kitabının “Şefaati Yalanlayan Kimse” babında açıklamamız geçmişti.
• Kitabın sonunda şöyle der: “Başından sonuna dek bu kitapta, yani eş-
Şerîa’da, çoğu insanın mezhebinin bozukluğu dolayısıyla İslâm’ın kendisini bün
yesinde barındırdığı herkesin bilmeye ihtiyaç duyduğu şeylerden bildiğim kadannı
yazdım.”
Bu kitaptaki eş-Şerîa (şeriat) lafzına gelince; bana görünen o ki, bununla lü
gat manası kastedilmiştir. Yani hakkı gösterip ona ulaştıran dosdoğru yol. Nitekim
Allah Teâlâ “Sonra seni de dinden bir şeriat üzere kıldık. O halde sen ona uy,
bilmeyenlerin hevâlarına uyma!" buyurmaktadır. Yani seni de bir yol, sünnet ve
yöntem üzere kıldık.10 Nitekim Musannif (r.h.) da şöyle demektedir: “Doğrusu bu,
Müslümanlar için açıklamamız gereken hakkın, Allah’ın insanları çağırıp ona yapış
malarını emrettiği ve dinlerinde fırkalara ayrılmaktan sakındırdığı şeriatmdandır.
Ayrıca malum olduğu üzere hiçbir şüphe yok ki akaid ile alakalı meseleler de
şeriat lafzının genel manasına dahildir.
Zaten bu isimle akidenin mukabilindeki ameli hükümlerle alakalı şeylerin
kastedilmiş olması uzaktır. Çünkü başından sonuna dek kitabın konusu, her Müs-
lümanın iman etmesi vacip olan akide konularından bahsetmekte, Ehli Sünnet
Ve’l Cemaat’in yolunu ve akide hususundaki şeriatını beyan etmekte ve onların
yolundan çıkıp menheçlerinden ayrılan hevâ ehli ile sapık fırkalara reddiye ver
mektedir.
KİTABİN KONUSU
Bu kitap, Ehli Sünnet ve’l Cemaat menheci üzere İslâmi akidenin genel yar-
gılannı açıklar. Bunu da onları izah edip Allah Teâlâ’nın kitabı, Nebîsi’nin (s.a.v.)
sünneti ve raşid halifeler’in, onlardan sonra gelen sahâbe, sonra tabiîn, sonra onla-
nn tâbileri ve dinde fazilet ve öncülüğe sahip imamların sünnetlerini delil getirerek
yapar.
Aynı şekilde bu akideye muhalif olan diğer gruplar ile sapık fırkalara reddiye
verir. Ki çoğunun Musannifin (r.h.) zamanında açıktan faaliyetleri ve kapsayıcı
etkileri vardı.
Kitabın ilk bölümü; cemaate yapışma emri, fırkalara ayrılmanın yasaklığı, ön
ceki ümmetlerin dinlerinde fırkalara ayrıldıklarının beyanı ve özel olarak bu ümme
tin de fırkalara ayrılması ile başlar.
Peşinden Hariciler’den, mezheplerinin kötülüğünden Ali’nin (r.a.) onlarla sa
vaşmasından ve bu savaşın faziletinden bahseder.
Daha sonra akidenin kaynaklarından ve o kaynakların nasıl karşılanması oe
rektiğini anlatır. Derken Allah Teâlâ’nın kitabına, Rasûlü’nün (s.a v) sünnetine ve
sahabenin sünnetine yapışma emri ve Kitap ile Sünnet’e muhalif olan konularda
bıd atlerın, münazaranın ve tartışmanın terk edilmesi hakkında konuşur
İkinci bölüme, dinde tartışma ve husumetin kötülenmesi Kur’ân h.bi, j
Mn»k ve müteşâbih âyetlerle çekişmek konulan ile giriş y“ ” hakklnda tar’
Sekizinci bölüme, Hulûliyye’ye reddiye ile başlar. Sonra Cehmiyye ile onlarla
uyum içinde olan Mutezile, Maturidiler ve Eşarilerin reddettiği Allah’ın arşının üze
rinde olması, konuşması, inme sıfatı, sûret, parmaklar, sağ, el ve Allah Teâlâ’nın
uyumaz oluşuna iman edilmesi vb. sıfatları ispat eder.
Onuncu bölümde kabir azabına iman, iki meleğin sorguya çekmesi, Deccal,
İsa nm (a.s.) inişi, mizan, cennet ile cehennemin yaratılmış olduklarını tasdik, cen
net nimetlerinin kesilmeyeceği, kâfirler için cehennem azabının ebediyen son bul
mayacağı konularını içerir. Sonra Musannif, Nebî’nin (s.a.v.) cennete girişini, cen
net ve cehennem ehlinin oldukları yerde ebediyen kalacaklarını anlatır.
On birinci bölüme, Nebî nin (s.a.v.) faziletleri ile başlar, bu bölümü Nebî nin
(s.a.v.) ahlakından bahseden on ikinci bölüm takip eder.
Son bölüm olan yirmi üçüncü bölüme gelince; Musannif bu bölümü özel ola
rak Muaviye b. Ebi Süfyan’ın (r.anhumâ) faziletleri ile Ammar ve Amr b. Âs’ın
(r.anhumâ) faziletlerine ayırmıştır. Bu bölümü, sahâbe arasında yaşanan olaylar
hakkında konuşmamak, onlara söven kimselere lânet etmek ve yanında Rafıziler
ve mezheplerinin kötülüğü hakkındaki rivayetler ile tamamlar.
Kitabı, bid’at ve hevâ ehlinden uzak durmayı, imam ve emirlerin onları ceza
landırması gerektiğinden bahsederek sonlandırır.
Sonra kitabma Ebû Bekir b. Ebi Davud es-Sicistani’ye ait olan ve H 309’un
4Şabanında Rasafe Mescidi’nde bizzat kendisinden işittiği bir kasideyPelder
İmam el-Âcurrî (r.h.), bid’at ve hevâların çok olduğu, Ehli Sünnet Ve’l
Cemaat’ten uzaklaşan fırkaların ortaya çıktığı bir asırda yaşamaktaydı. O zamanlar
her bir fırkanın davetçileri ve bid’atlerini insanlara süslü gösteren tabiileri bulun
maktaydı. Öyle ki avamın çoğuna dinlerini karışık göstermekte ve inanç esaslarında
onları kuşkulara düşürmekteydiler. Ayrıca o zamanlarda avamı şüphelerle etkileyip
akıllarını çelmeye, müteşâbih ile onlarla tartışmaya, Allah’ın kitabının âyetlerini
birbirine vurmaya başlamışlardı. Öyle ki avamdan olup da zayıf akıllı çoğu kimse,
onların tuzaklarına düşmüştü.
Bizzat kendisi, elimizdeki bu kitabın yazılma sebebi hakkında şöyle der: “Ba
şından sonuna dek bu kitapta, yani eş-Şerîa’da, çoğu insanın mezhebinin bozuklu
ğu dolayısıyla İslâm’ın kendisini bünyesinde barındırdığı herkesin bilmeye ihtiyaç
duyduğu şeylerden bildiğim kadarını yazdım. Sapık hevâlar ile birbirini izleyen
bid’atlerin ortaya çıkmasından dolayı Allah Teâlâ’nın bana öğrettiği kadan ile ken
disiyle takva ehlinin nefislerinin kuvvetleneceği, bid’at ve sapıklık ehlinin zelil ola
cağını bildiğim şeyleri yazıya döktüm. Bundan dolayı Allah’a hamd olsun.”
Bu, onun kitabını yazmasının genel sebebidir. Gerçi bazı bölümlerde kendisi
ne iletilen sorulara genişçe cevaplar vermektedir. Nitekim Kaderiye’ye ilk reddiye
verdiği yerde şöyle demiştir: “Doğrusu biri, bize kader konusundaki mezhebimizi
sormuştur. Bu konuda cevabımız şöyledir...”
KİTABIN BÖLÜMLERİ
bilip bunlarla Allah’a ibadet ediyor ve Kur’ân, hadis, fıkıh ehlinden olan Ehli Sün
net Ve’l Cemaat kardeşlerimize nasihatte bulunuyoruz. Kim bunları kabul ederse,
inşallah ona hayırdan hisse vardır. Kim de bunlardan yüz çevirirse... Bunları bı
rakıp başka bir şeye rağbet etmekten Allah’a sığınırız. Ben, Allah’ın nebilerinden
birisinin kavmine nasihat ederken dediği gibi diyorum: ‘Size söylediklerimi ileride
hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Hiç şüphesiz Allah, kulları
görendir. ’ (Mü’min, 44)”
Ayrıca -her ne kadar bazen konular birbirine girse de- bu bölümlerden her biri
aşağı yukarı aynı hacimdedir.
2. El yazması asıl nüsha ile diğer tüm nüshalarda, açıkça Musannif ve kitabının
ismi belirtilmektedir.
4. Kitabın kesin bir şekilde Musannife ait olduğunu gösteren şeylerden biri de
kitapta zikredilen nasların -çokluğuna rağmen- Musannifin şeyhlerinden başlayan
bir isnat ile zikrediliyor olmasıdır. Kitapta zikredilen şeyhlerin tümü, Musannifin
şeyhleri olup bu konuda hiçbir kuşku yoktur. Nitekim Musannifin hayatından bah
sedip hocalarını sayan, o hocaların hayatlarından bahsedip talebelerini sayan ki
şiler, kitapta geçen şeyhlerin Musannifin hocaları olduğunu zikretmektedir. Zaten
aynı isimler, Musannif’in diğer kitaplarında da mevcuttur.
6. Bazı âlimler bu kitabı ihtisar etmişlerdir. Mesela H. 471’de vefat eden Ha
sen b. Ahmed b. Benna, bu kitabı küçük bir cüz halinde ihtisar etmiş ve ismini
“el-Muhtar Fi’s Sünne Alâ Siyaki Kitabi’ş Şerîa Li’l Âcurrî” koymuştur. Bu ihtisar
çalışması ile eş-Şerîa kitabını karşılaştırdığımızda, şu an elimizdeki kitabın İbn Ben
na tarafından ihtisar edilen ve el-Âcurrî’ye ait olan kitap olduğu kesinlik kazan
maktadır.
7. Bu kitabın üslubu ile el-Âcurrî’nin diğer kitaplarının üslubu arasında ve bu
kitapta geçen hocalarının isimleri ile diğer kitaplarında geçen hocaların isimlen
arasında uygunluk vardır.
Gerçek konuşmak gerekirse sayılan bu maddelerin bir kısmı dahi bu kitabın
İmam Ebû Bekir el-Âcurrî’ye aidiyetini kesin bir şekilde göstermektedir.
Elimizdeki eş-Şerîa kitabı, Ehli Sünnet ve’l Cemaat akidesini genişçe açıkla
yan önemli ilim kitaplarından biri sayılır. Onun ilmi kıymeti, Musannif tarafından
kitabın içerisine koyulan mevzular ile kendini gösterir. Yani kayıtsız şartsız ilimlerin
en şereflisi olan Usulü’d Din (dinin asılları/esasları) ile ilgili meseleleri içermektedir
bu kitap. Çünkü bu kitap, en şerefli malumatın öğrenilmesini sağlar. Yani Allah
Teâlâ’yı tanıma, O’na iman edip O’nu tevhid etmeyle alakalı bilgileri öğretir. Zaten
ilmin şerefi, malumatının şerefine göredir.
Bu kitap -tabir yerindeyse- nasıl kİ Ehli Sünnet Ve’l Cemaat nazarında akidey
le alakalı ansiklopedik bir çalışmadır, aynı şekilde akideyle alakalı kendisine müra
caat edilen önemli kaynaklardan biridir. Çünkü bu kitap, akide meselelerin çoğunu
içermekte, onları açıklamakta, şer’î delillerin sağlam aşıtları olan Allah Teâlâ’nın
Kitabı, Rasûlü’nün (s.a.v.) sünneti ve sahâbe ile onlara tâbi olanların görüşlerinden
birçoğunu bir araya getirmektedir. Musannif bu eserinde hadis veya sahâbe, tabiîn,
tebe-i tabiîn, imamlığına şahitlik edilen imamlardan birinden yapılan eser şeklinde
yaklaşık olarak 2075 nassa/rivayete yer vermektedir.
Eserin kıymetine kıymet katan şeylerden biri de Musannif’in naklettiği rivayet
lerin tümünü hocasından başlayarak senetleriyle nakletmesidir. Yani rivayetler ister
Nebî’den (s.a.v.) isterse de başkasından yapılan bir rivayet olsun, bunların tümünü
isnat zinciri ile nakletmektedir.
Bu şekildeki bir çalışmanın İmam el-Âcurrî ile ondan önceki ve sonraki
âlimlerden bu yolu izleyenlerin yüceliğini gösteren bariz alametlerden biri oldu
ğunda hiçbir şüphe yoktur.
MÜELLİFİN KİTAPTA İZLEDİĞİ YOL/YÖNTEM
İmam el-Âcurrî (r.h.) bu kitapta Ehli Sünnet Ve’l Cemaat akidesini genişçe izah
etme ve bu akideye muhalif olan diğer fırkalar ile sapık gruplara reddiye verme
hususunda muhaddislerin yolunu izlemiştir.
Sözünü ettiğimiz yol, şer’î nasların yani Kitab-ı Kerim yanında Sünnet-i
Mutahhara’dan, sahâbeden, tabiînden, tebe-i tabiînden ve imamlardan yapılan
rivayetlerin muttasıl senetler ile muhtevasında o naslardan murâd edilen manayı
barındıran başlıklar altında zikredilmesidir.
Çoğunlukla Musannif’in (r.h.) hakkında konuşmak istediği meseleye bir başlık
attığını, sonrasında konuya delalet eden bazı âyetler ve akabinde bunu Nebî’den
(s.a.v.) rivayet edilen hadisler ile o mesele hakkında sahâbe, tabiîn, tebe-i tabiîn ve
imamlardan nakledilen rivayetler ile zikrettiğine şahit olmaktayız. Yapılan rivayetler
•ster Nebî’ye (s.a.v.) nispet edilmiş olsun ister ondan başkasından nakledilmiş olsun
bunların tümünü şeyhlerinden başlayarak senetleri ile sıralamaktadır
Musannif tüm kitabı boyunca selefin üslubuna bağlı kalmıştır. Yani onlara Ki
tap ve Sünnet naslarıyla reddiye vermiş, bu ümmetin selefinin üzerinde bulunduğu
yolu anlatmıştır. Bunu yaparken de kesinlikle akli ve kelami tartışmalara girişme
miş, onların muhalefetleri ile bid’atlerini uzun uzun açıklama yoluna gitmemiştir.
Musannif onlara ancak okuyucuya kendisinin mezhebini gösteren bazı işaretlerde
bulunmak sûretiyle imada bulunmuştur. Mesela şöyle der: “Ey bedbaht kişi! Bil ki
bizler kelamcı değiliz. Asla mebni olmayan bir kelam ile hüccet sabit olmaz. Bizim
hüccetimiz Allah’ın Kitabı ile Rasûlü’nün (s.a.v.) sünnetidir...”
Bununla birlikte bid’at ehlinin şer’î bir delilden kaynaklanan şüphesi varsa, o
zaman Musannif delilden ne kastedildiğini ve doğru anlayışın ne olması gerektiğini
açık bir şekilde ortaya koyar. Ki böylece avam, o sapıklar tarafından aldatılmasın
ve sapıklar da şer’î delillerle avamın kafasını karıştıramasın. Örnek olarak; Musan
nif (r.h.) Kaderiye’nin Allah Teâlâ’nm “Sana isabet eden her iyilik Allah’tan, sana
isabet eden her kötülük ise nefsindendir” (Nisa, 79) kavli ile, Allah’ın görülmesini
yok sayanlann Allah Teâlâ’nın “Gözler O’nu kuşatamaz, O ise tüm gözleri kuşa
tır” (En’âm, 103) kavli ile; Hulûliye’nin Allah Teâlâ’nm “O ilktir, sondur, zahirdir,
batındır” (Hadid, 3), “O gökte de yerde de ilah olandır” (Zuhruf, 84) ve “Üç kişi fısıl-
daşmaya dursun, illaki O dördüncüleridir” (Mücadele, 7) kavli ile delil getirmelerinin
ve şefaati inkâr edenlerin şefaatin nefyedildiği âyetler ile delil getirmeleri vb. batıl
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Yine Musannif’in izlediği yollardan biri de çoğu zaman diyalog üslubu kullan
masıdır. Şöyle ki; soru soran veya açıklama isteyen veya itiraz eden biri olduğunu
varsayar, sonra da ona cevap verir. Mesela şöyle der: “Ömer’in (r.a.) şu sözü sana
göre hangi manada olması muhtemeldir...” Kitapta buna benzer daha nice örnek
ler vardır.
Aynı şekilde kitapta hutbe veya vaaz veriyormuşçasma bir üslup da kullandığı
görülür. Mesela “Allah bize ve size rahmet etsin bilin ki Allah, bize ve size kitabında
şunu bildirmiştir...” ve “Ey Müslümanlar! Bilin ki Kerim olan Mevlamız, size diledi
ği kimseye hidayet verdiğini haber vermektedir...” sözleri bunlardandır.
Ömer b. İbrahim27 dedi ki: Bize Fakih İmam Ebu’l Hasen b. Mukbil28 haber
verdi, dedi ki: Bize Fakih İmam Ebu’l Hasen Ahmed b. Abdullah b. Mes’ud el-
Bureyhi29 haber verdi, dedi ki: Bana Fakih Hafız Ali b. Ebû Bekir b. Hımyer b.
Tubba’ b. Fuzayl30 haber verdi, dedi ki: Bize Şeyh Fakih Es’ad b. Hayr b. Yahya
b. İsa b. Melâmis31 babası Hayr b. Yahya32’dan haber verdi, (babası Hayr) dedi ki:
Bize Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed el-Bezzar el-Mekki33, Muhammed b. Hüseyn
el-Âcurrî’den -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- şöyle tahdis etti:
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Kendisiyle kelama baş
lamaya en layık olanı, Kerim olan Mevlamız Allah’a hamd etmektir. Hamdlerin
en yücesi, O Kerim olanın kendi nefsine yaptığı hamddir. Ben de O’na, kendisini
övdüğü şekilde hamd ederim.
“Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O; Rahman, Rahim ue Din Gü
nünün Sahibi’dir.” (Fatiha, 1-3) “Hamd, göklerde ue yerdekilerin tümü kendisine
ait olan Allah’a mahsustur. Ahirette de hamd sadece O’na aittir. O, her yaptığı hik
metli olan Hakim, her şeyden haberdar olan Habir’dir. Yere gireni, yerden çıkanı,
semadan ineni ue orada yükseleni bilir. O, Rahim ue çokça bağışlayan Gafur’dur. ”
21 Eseri el yazma nüshasını yazan kişidir. Hayatıyla alakalı bir bilgiye denk gelmedim.
28 Ahmed b. Mukbil b. Osman b. Es’ad el-Ulebi el-Adeni eş-Şafiî. Fakih, usulcü ve hafız olup Yemenli
dir. Zî Eşref’de doğmuştur. Aden’in kadılığını üstlenmiştir. Hicri 630’da vefat etmiştir. Bk. Hediyyetu’l
Arifin (1/92) - Mucemu’l Müellifin (2/182) - el-A’lâm (1/92) - Tabakâtu Fukahâi’l Yemen s. 190
29 Ebu’l Hasen Ahmed b. Abdullah b. Mes’ud el-Bureyhi es-Sekseki el-Kindi. Seyfussünne ve Zeynül-
hanbeliyye lakaplarıyla anılır. Yemen’in Ibb şehrinde ikamet etmiş olup orada kendisine imamet
verilmiştir. Zühd, ilim ve hadisi kendinde toplamıştır. Hicri 580’de Mekke’ye gidip orada Sahih-i
Müslim’i dinlemiş ve Ibb şehrine geri dönmüştür. Bk. Tabakâtu Fukahâi’l Yemen s. 190
30 Ebu’l Hasen Ali b. Ebû Bekir b. Humeyd b. Tubba’ b. Yusuf b. Faz el-Hemedâni. Hadiste imam olup
rivayette mütkın idi. Hadisin sahih olanı ile illetli olanını bilirdi. Hicri 557’de 60 küsur yaşında vefat
etmiştir. Bk. Tabakâtu Fukahâi’l Yemen s. 171
31 Es’ad b. Hayr b. Yahya b. İsa b. Melamis. Babası Hayr b. Yahya’dan fıkıh öğrendi ve ondan Sahih-i
Buhârî ile Sünen-i Ebû Davud’u rivayet etti. Hicri 518 veya 519’da vefat etmiştir. Bk. Tabakât
Fukahâi’l Yemen, s. 110
Hayr b. Yahya b. İsa b. Melamis. Babası Yahya’dan ve Mekke’de Ebû Bekir Muhammed b M
33 !!:Sehreverdi’den flk,h öğrendi. Hicri 480’de vefat etmiştir. Bk. Tabakâtu Fukahâi’l Yemen s ^101*
Müellifin eş-Şerîa kitabını kendisinden rivayet eden talebesidir.
Daimi nimetleri ve kadim ihsanlan İle bize lütufta bulunmasına şükür olarak
O’na, Kerim olan Mevlasının hamdi sevdiğini bilen kişinin hamdi ile hamd ederim.
Her hal üzere Allah’a hamd olsun.
Allah’ın salâtı, müjdeci, uyarıcı, ışık saçan kandil, Ademoğlunun efendi
si; Tevrat ve Incil’de sıfatlan zikredilen ve tüm peygamberlerin sonuncusu olan
Muhammed’in üzerine olsun. Allah ona, tertemiz ailesine, seçilmiş ashabına ve
Mü’minlerin anneleri olan eşlerine salât etsin. Allah, bizleri ve sîzleri kendisine,
Rasûlü’ne; ashabının, onlara ihsan üzere tâbi olanların ve Müslümanların âlimleri
olan imamların üzerinde bulundukları yola itaat ile rızıklandırsın.
3. Bize Muhammed b. Bukeyr haber verdi... Vehb b. Münebbih dedi ki: “Fa-
ı ya nızca ı et i, zahid ve sünnete yapışan kimsedir. İşte onlar, peygamberlerin
tüm zamanlardaki tabileridir.”36
*35
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî dedi ki: Allah, bizleri ve sizleri, iyilik ve
keremi ile sünnetlerin kendileriyle yaşadığı, bid’atlerin kendileriyle öldüğü, hak eh
linin kalplerinin kendileriyle kuvvetlendiği ve hevâ ehlinin nefislerinin kendileriyle
zelil olduğu kimselerden eylesin.
Yunus Sûresi’nde şöyle buyurur: "Yemin olsun ki İsrailoğulları’nı iyi bir yere
yerleştirdik ue onları güzel-hoş şeylerden rızıklandırdık. Onlara ilim gelene dek
ihtilaf etmediler. Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü ihtilaf ettikleri konularda arala
rında hükmedecektir. ” (Yunus, 93)
Şûra Sûresi nde şöyle buyurur: "Ancak kendilerine ilim geldikten sonra fırkala
ra ayrıldılar. Şayet Rabbinden adı konulmuş bir ecele kadar bir kelime olmasaydı,
kesinlikle aralarında hüküm uerilirdl. Şüphesiz kİ onlardan sonra kitaba varis olan
lar da kesinlikle ondan yana kuşkulu bir tereddüt içindedirler. ” (Şûra, 14)
Beyyine Sûresi’nde şöyle buyurur: "Kendilerine kitap verilenler, ancak onlara
apaçık delil geldikten sonra fırkalara ayrıldılar. Halbuki onlar, yalnızca dini O’na
halis kılan hanifler olarak Allah ’a ibadet etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve
zekatı vermeleri ile emro/undular. İşte doğru din budur. ” (Beyyine, 4-5)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Görüldüğü gibi Kerim
olan Mevlamız, bizlere; onlara bir ilim verildiğini, akabinde birbirlerine karşı haddi
aşıp haset ettiklerini ve tâ ki bunun, onları fırkalara ayrılmaya sürüklediğini ve böy
lece helak olduklarını bildirmektedir.
Şayet biri şöyle derse: Peki, Allah, Kur’ân’ın hangi âyetlerinde onlar gibi
olmayı bize yasaklıyor? Ki böylece bizi sakındırdığı fırkalara ayrılmaktan sakınmış
olalım, bilakis cemaate yapışalım.
Ona şöyle denir: Allah Teâlâ Âl-i İmrân Sûresi’nde şöyle buyurur: “Ey iman
edenler! Allah’tan hakkıyla sakının ue ancak Müslümanlar olarak ölün! Allah’ın ipi
ne sıkıca tutunun ve fırkalara ayrılmayın! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın;
hani sizler düşmanlar idiniz de o kalplerinizi kaynaştırmıştı...” Tâ ki şöyle buyur
maktadır: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra fırkalara ayrılan ue ihtilaf
edenler gibi olmayın! İşte onlar için büyük bir azap vardır. ” (Âl-i İmrân, 102-105)
En’âm Sûresi’nde şöyle buyurur: “İşte benim dosdoğru yolum budur. Artık siz
de ona uyun ve diğer yollara uymayın! Yoksa o yollar, sizi O’nun yolundan ayırıp
fırkalara böler. İşte bunlar, sakınasınız diye size emrettikleridir. ” (En’âm, 153)
Şûra Sûresi’nde şöyle buyurur: “Dini dosdoğru uygulayın ve onda fırkalara ay
rılmayın diye Nuh’a emrettiği, sana vahyettiğimiz ve İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya
emrettiğimizi dinden sizin için de şeriat kılmıştır. Kendisine çağırdığın şey, müşrik
lere büyük/ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer ve kendisine yönelene hidayet
verir. ” (Şûra, 13)
Rum Sûresi’nde şöyle buyurur: "O halde yüzünü hanif olarak dine çevir!... (Siz
ler de) O’na yönelerek (yüzünüzü dine çevirin!) Allah’tan sakının, namazı dosdoğru
kılın ue müşriklerden olmayın! O müşriklerden ki onlar, dinlerini parçalamış ue grup-
grup olmuşlardır. Her grup, kendi yanında olanla sevinmektedir.” (Rum, 30-32)
4. ... Ali b. Ebû Talha’dan; İbn Abbâs, Allah Teâlâ’nın “Şüphesiz dinlerini
parçalayıp grup-grup olanlar...” (En’âm, 159), “Fırkalara ayrılıp ihtilaf edenler gibi
olmayın!” (Âl-i İmrân, 105), “Kalplerinde bir eğrilik olanlar ise ondan müteşabih
olanlara tâbi olurlar.” (Âl-i İmrân, 7), “Dinlerini aralarında parça parça ettiler...
(Mü’minûn, 53), “Kitapta size şunu indirdi: Allah’ın âyetlerine küfredildiğini veya on-
Ona şöyle denir: Tabii ki! Bu rivayetlere kulak vermen, fırkalara ayrılmaktan
sakınman, cemaate yapışman ve bu konuda Azim olan Allah’tan yardım istemen
üzerine vaciptir.
38 İsnadı hasendir.
• Senedinde Asım b. Behdele b. Ebû Nücûd el-Esedi vardır. Sadûk olup bazı vehimleri vardır.
Ahmed, el-lcli, Yakub b. Süfyan ve Ebû Zur’a, onu sika saymışlardır. Darekutni, kendisi hakkında
“Hıfzında bazı şeyler vardır” demektedir. Bununla birlikte kıraatte hüccettir. Hicri 128’de vefat et
miştir. Bk. Takrib (1/283) - Takrib (5/38) - el-Kâşif (2/44)
• Yine senedinde Zirr b. Hubeyş b. Hubaşe el-Esedi el-Kûfi vardır. Künyesi Ebû Meryem olup si
kadır, celildir, muhadramdır. H.83 veya 82 veya 81 senesinde 127 yaşındayken vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/259) - Tehzib (3/321)
• Yine senedinde Ebû Bekir b. Ayyaş vardır. İbn Salim el-Esedi el-Kûfi’dir. Künyesi Ebû Bekir ile
tanınır. Ancak daha doğru görüşe göre Ebû Bekir, kendisinin ismidir. Sikadır, âbiddir. Ne var ki yaş
lanınca hafızası kötüleşmiştir. Kitabı ise sahihtir. Hicri 198 veya bundan bir-iki sene önce vefat ettiği
söylenmiştir. Bk. Takrib (2/399) - Takrib (12/34)
• Yine senedinde Ebû Osman Said b. Yahya el-Emevi el-Bağdadi vardır. Sika olmakla birlikte nadir
hatalan vardır. Hicri 249’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/308) - Tehzib (4/97)
Ne var ki hadis, tahriçte de görüleceği üzere Ömer’den başka yollardan da rivayet edilmiştir. Bu
rivayetin isnadı hasen li ğayrih olmakla birlikte aşağıda da görüleceği üzere sahihtir inşallah.
Tahriç:
• İbn Ebi Asım, Sünne, 87 (1/42), 898 (2/436) - İmam Ahmed, Müsned (2/18) - Tirmizî 2165
(40/466) Tirmizî, hadisin bu yoldan sahih garip olduğunu belirtmiştir. Ayrıca bk. İbn Ebi Asım. Sün
ne, 88 (1/42), 897 (2/435) - Hakim, Müstedrek (1/114) Hakim, sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi
de ona muvafakat etmiştir. Bunların tümü İbn Ömer yoluyla “Ömer, bize verdiği hutbesinde şöyle
40 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hudbe b. Halid vardır. İbnu’l Esved el-Kaysi’dir. Künyesi Ebû Halid olup Basralı dır.
Sikadır, âbiddir. Sadece Nesâi onun için “Leyyinu’l Hadis” demiştir. H.230’lu yıllarda vefat etmiştir.
Bk. Takrib (2/315) - Tehzib (11/24)
• Yine senedinde Eban b. Zeyd vardır. el-Attar Ebû Yezid olup Basralı’dır. Sika olmakla birlikte tek
kaldığı rivayetleri vardır. H. 160’11 yıllarda vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/31) - Tehzib (1/101)
• Yme senedinde Yahya b. Ebi Kesir vardır. Tailerin azatlısıdır. Ebû Nasr el-Yemami’dir. Sikadır, sebt
tir. Ne var ki tedlis yapar, mürsel rivayetlerde bulunurdu. Gerçi burada açıkça “Tahdis etti” lafzını
kullanmıştır. H. 132’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/356) - Tehzib (11/268) - İbn Ebi Hatim, Merasil,
s. 240 - İbn Hacer, Ta’rifu Ehli’t Takdis, s. 760
• Yine senedinde Zeyd b. Sellam b. Ebi Sellam Mamtur el-Habeşi vardır. Sikadır, altıncı tabakadan
dır. Bk. Takrib (1/275) - Tehzib (3/415)
• Yme senedinde Ebû Sellam vardır. Mamtur el-Esved el-Habeşi’dir. Sika olup Sevban, Ebû Uma-
me, Nu’man b. Beşir ve Ömer b. Abese’den mürsel hadisler rivayet ederdi. Üçüncü tabakadandır.
Ne var ki burada açıkça “Tahdis etti” lafzını kullanmıştır. Bk. Takrib (2/173) - Tehzib (10/296) - Me
rasil, s. 215
Tahriç: Tayalisi, Müsned 1161 - Ahmed, Müsned (4/130, 202) -Abdürrezzak, Musannef, 20709
(11/339) - Tirmizî, Edeb, 2863 (5/148) Tirmizî, hadisin hasen garip olduğunu belirtmiştir. Aynca
bk. Sahih-i İbn Hibban (Mevarid s. 372) - Sahih-i İbn Huzeyme, 1895 - Hakim, Müstedrek (1/421,
422) Hakim, hadisin sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir. Aynca bk.
Taberani, Kübra (3427, 3429, 3431) Bunların tümü Zeyd b. Sellam’dan rivayet etmişlerdir. Aynca
Elbani de bu hadisi sahih saymıştır. Bk. Sahihu’l Cami’, 1720 (2/100)
41 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ubeydullah b. Ömer vardır. İbn Meysera el-Kavârîrî’dir. Künyesi Ebû Said olup
Basralı’dır. Sikadır, sebttir. Onuncu tabakadandır. H.185 ile 235 yılları arasında yaşamıştır Bk Tak
rib (1/357) - Hülasa, s. 252
• Yine senedinde Hammad b. Zeyd vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 2.ci hadisin açıklaması
• Yine senedinde Eyyûb b. Ebû Temime Keysan es-Sahtiyani vardır. Künyesi Ebû Bekir ol
Basralı’dır. Sikadır, sebttir, hüccettir. Âbid fakihlerin büyüklerindendir. Beşinci tabakadandır H
131’de 65 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/89) - Tehzib (1/397) - Kaşif, (1/92)
• Yine senedinde Ğaylan b. Cerir el-Mi’levi el-Ezdi vardır. Basralı’dır, sikadır besinci tahaVa^=.«j
Bk. Takrib (2/106) - Tehzib (88/253) § «adandır.
Siİî Sen,GdindeuZiyad b' Ri^ah el’Ka^si vard,r- ^nyesi Ebû Kays olup Basralı veya Medinelidir
hıkadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/267) - Tehzib (3/366) •eaınelıdır.
ahriç: Bu, bir sonraki hadisin bir parçası olduğundan Tahrici orada gelecektir
-iyisi olsun, kötüsü olsun- ümmetime itiraz eder, mü’minlerden utanmaz ue verdi-
söze uefa göstermezse; o, ümmetimden değildir. Her kim körlük (sapıklık) bayr®
altında savaşır; ırk/millet için kızar, ırk/millet için savaşır ve •rkçılık/mi||iyetçj|..^
çağırırsa, bir çeşit cahilime ölümü ile ölür. ”42
10. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "f-fer
kim itaatten çıkar ve cemaatten ayrılırsa, bir çeşit cahiliye ölümü ile ölür. ”43
11. ... Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi kİ: “Bir keresinde Nebî’nin (s.a.v.) ya.
nmda oturuyorduk. Birdenbire “İşte benim dosdoğru yolum budur. Artık siz de
ona uyun ve diğer yollara uymayın! Yoksa o yollar, sizi O’nun yolundan ayırıp
fırkalara böler. ” (En’âm, 153) âyetini okudu. Akabinde yere bir çizgi çizdi ve 'Bu asıl
yoldur’ buyurdu. Sonrasında, o çizginin etrafına birtakım çizgiler daha çizdi ve şöy
le buyurdu: “Bunlar da diğer yollardır. Onlardan herhangi bir yol yok ki, üzerinde
kendisine çağıran bir şeytan bulunmasın.”44
42 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Beşşar vardır. İbn Osman el-Abdi olup Basralı’dır. Künyesi Ebû
Bekir'dir. Sikadır, onuncu tabakadandır. H.252’de 80 küsur yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib
(2/147) - Tehzib (9/80)
• Yme senedinde Muhammed b. Müsenna vardır. İbn Ubeyd el-Anezi’dir. Künyesi Ebû Musa olup
Basralı’dır. Sikadır, sebttir, onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (2/204) - Tehzib (9/425) -Hülasa, s. 357
• Yme senedinde Muhammed b. Cafer el-Medeni el-Basri vardır. Ğunder diye tanınır. Sikadır. Ki
tabı sahihtir ancak bazı gafletleri vardır. Dokuzuncu tabakadandır. H.193 veya 194 senesinde vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2/151) - Tehzib (9/97)
• Yme senedinde Şube vardır. İbn Haccac b. Verd’dir. Künyesi Ebû Bestam olup Vasıflı, sonra da
Basralı’dır. Sikadır, hafızdır, mütkmdır. Yedinci tabakadandır. H. 160’da vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/351) - Tehzib 4/338) - Kaşif (2/10)
Tahriç: Müslim, İmare, 1848 (3/1477)’de Şube yoluyla “Bize Ğaylan tahdis etti” şeklinde rivayet
etmiştir. Aynca bk. Abdürrezzak, Musannef 20707 (11/339) - Ahmed, Müsned (2/306,488) - Nesâi.
4114 ((8/123)
43 İsnadı sahihtir.
• İsnadında Muhammed b. Süleyman Lüveyn vardır. İbn Habib el-Esedi’dir. Künyesi Ebû Cafer
olup Kûfeli’dir. Sikadır, onuncu tabakadandır. H. 245 veya 246’de yüz yaşını aşkınken vefat etmiş
tir. Bk. Takrib (2/166) - Tehzib (9/198)
Tahrici: Bir önceki hadisin bir parçasıdır, Bk. Bir önceki dipnotun tahriç kısmı.
44 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Hişam er-Rifai vardır. Zayıftır. Buhârî dedi ki: “Alimleri, onun zayıflığında icma
ederken gördüm.” İbn Hacer dedi ki: “Kavi değildir.” H. 248’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/219) •
Tehzib 9/526) ve Kaşif (3/96) Nitekim tahriçte de geleceği üzere sika ve hafız olan Ahmed b. Yunus
et-Temimi, Nesâi ve Hakim’in rivayetinde kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Ebû Bekir b. İbn Ayyaş vardır. Sikadır, âbiddir ama yaşlandığında hafızası kötüleş
miştir. Bk. 5,ci hadis. Ne var ki bir sonraki hadiste de görüleceği üzere Hammad b. Zeyd kendisine
mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte bazı vehimleri vardır. Gerçi b«v
âlimler de kendisini sika saymışlardır. Bk. 5.i hadis. İleride gelecek Cabir hadisinden şahidi bu11
maktadır. Bununla da inşallah hasen li ğayrih derecesine yükselmektedir.
• Yine senedinde Zirr b, Hubeyş vardır. Sikadır, celildir, muhadramdır. Bk. 5.ci hadis.
12. ... Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) günün birinde bir
çizgi çizdi. [(Râvi) dedi ki: Parmağını yere koyup bu şekilde çizdi.] “Daha sonra
İşte bu, Allah ın yoludur buyurdu. Sonrasında çizginin sağına ve soluna başka
çizgileı çizdi ve Bunlar da diğer yollardır. Her bir yolun üzerinde bir şeytan uardır
buyurdu. Sonrasında “İşte benim dosdoğru yolum budur. Artık siz de ona uyun ue
diğer yollara uymayın! Yoksa o yollar, sizi O nun yolundan ayırıp fırkalara böler.
İşte bunlar, sakınasınız diye size emrettikleridir." (En’Am, 153) âyetini okudu. “Sa
kınasınız diye" yani, çizginin sağındaki ve solundaki diğer çizgilerden sakınasınız
diye.”45
13. ... Cabir b. Abdullah (r.a.) dedi ki: “Bir defasında Nebî’nin (s.a.v.) yanın
daydık. Birdenbire bir çizgi çizdi, ve sağı ile soluna iki çizgi daha çizdi. Sonra elini
ortadaki çizginin üzerine koyarak ‘İşte bu, Allah’ın yoludur’ buyurdu. Sonrasında
“İşte benim dosdoğru yolum budur. Artık siz de ona uyun ue diğer yollara uyma
yın! Yoksa o yollar, sizi O’nun yolundan ayırıp fırkalara böler. İşte bunlar, sakınası
nız diye size emrettikleridir. ” (En’âm, 153) âyetini okudu.”46
Tahriç:
• Nesâi (El Yazma Nüsha, 33. Levha) - Hakim, Müstedrek (2/239) Hakim “İsnadı sahihtir ama Buhâri
ile Müslim rivayet etmemiştir” demiş, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir. Bunlann ikisi de Ahmed
b. Yunus et-Temimi yoluyla “Bize Ebû Bekir b. Ayyaş tahdis etti” şeklinde rivayet etmişlerdir.
• Aynca bk. Ahmed, Müsned (1/435, 465) - İbn Cerir, Tefsir (8/88) - İbn Kesir, Tefsir (3/361) - Da
rimi, Sünen, 208 (1/60) - İbn Nasr, Sünne, s. 5 - İbn Ebi Asım, Sünne, 17 (1/13) - İbn Batta, İbane,
105,108 - Lâlekâi, 94 (1/80) Bunlann tümü, Hammad b. Zeyd’den, o Asım’dan, o Ebû VaiTden, o
da Abdullah’tan şeklinde rivayet etmişlerdir.
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (3/385) bunu Hammad b. Zeyd yoluyla Bezzar, Abid b.
Humeyd, İbn Ebi Hatim, Ebû Şeyh ve İbn Merduyeh’e nispet etmektedir.
• Aynca Şeyh Ahmed Şakir, Müsned’in tahricinde (6/89, 90) ve Elbani de Zilalu’l Cenneh’te 81/13)
sahih olduğunu söylemişlerdir.
45 İsnadı hasendir.
• Senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte bazı vehimleri vardır. Gerçi bazı âlimler
de kendisini sika saymışlardır. Bk. 5.ci hadis.
• Yine senedinde Züheyr b. Muhammed el-Mervezi vardır. Bağdat’a yerleşmiş, sonrasında Tarsus’ta
nbat görevinde bulunmuştur. Sikadır, on birinci tabakadandır. H. 258’de vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/264)-Tehzib (3/347)
• Yine senedinde Süleyman b. Harb el-Ezdi el-Vahişi el-Basri vardır, Mekke kadılığı yapmıştır. Sika,
imam, hafızdır. Dokuzuncu tabakadan olup H. 124’te seksen yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/322)-Tehzib (4/178)
• Yine senedinde Ebû Vail vardır. Şakik b. Seleme el-Esedi’dir, Sika muhadramdır. Ömer b. Abdüla
ziz döneminde yüz yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/354) - Tehzib (4/361) - Hülasa, s. 167
Tahrici, bir önceki hadis ile aynıdır.
46 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Mücalid vardır. İbn Said b. Umeyr el-Hemedâni vardır. Kaviy değildir. Ömrünün son
larında değişmiştir. H. 144’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/323) - Tehzib (4/171) - Hülasa, s. 151
• Yme senedinde Halid b. Ahmar vardır. Abdullah b. Said b. Husayn el-Kindi’dir. Künyesi Ebû Said
el-Eşecc’dir. Sika olup onuncu tabakadakilerin küçüklerindendir. H.257’de vefat etmiştir Bk Takrib
(1/419) - Tehzib (5/236) - Kaşif (2/82)
• Yme senedinde Şa’bi vardır. Amir b. Şurahbil’dir. Künyesi Abu Amr’dır. Sikadır, meşhurdur fa-
kihtir, fazıldır. Üçüncü tabakadandır. H. 100’den sonra yaklaşık 70 yaşında vefat etmiştir. Bk Takrib
(1/387) - Tehzib (5/65)
Hadisin, bir önceki İbn Mes’ud hadisinden şahidi vardır.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/397) - İbn Mâce, Mukaddime, 11 (1/6) - İbn Nasr, Sünne, s. 5 - İbn Ebi Asım,
Sünne, 16 (1/13) Bunların tümü Ebû Halid el-Ahmar yoluyla Mücalid’den rivayet etmişlerdir.
• Lalekai, 95 (1/81) Hafs yoluyla Mücalid’den rivayet etmiştir.
• Hafız İbn Kesir, bu hadisi tefsirinde (3/361) İbn Merduyeh ve Bezzar’a da nispet etmiştir. Aynca
Elbani, Mücalid sebebiyle hadisi zayıf saymakla birlikte diğer yollarının sahih olduğunu belirtmiştir.
Bk. Zilalu’l Cenneh (1/13)
47 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muaviye b. Salih ve talebesi vardır. İkisi ile alakalı açıklama 5.ci hadiste geçmişti. Bu
senedin kendisiyle sahihlik derecesine yükseldiği mütâbaat edenleri vardır. Senetteki diğer raviler
ise tahriçte de görüleceği üzere sikadırlar.
• Yine senedinde Meymun el-Asbağ vardır. İbnu’l Furat en-Nasibi’dir. Künyesi Abu Cafer’dir. On
birinci tabakadakilerin büyüklerindendir. H. 256’da vefat etmiştir. İbn Hibban es-Sikat’ta onu zikret
mektedir. Aynca Zehebi de sika olduğunu söylemiştir. Bk. Kaşif (3/170) - Tehzib (1/387) - es-Sikat
(9/174)
• Yine senedinde Ahmed b. Furat vardır. İbn Halid ez-Zabbi’dir. Künyesi Ebû Mes’ud er-Razi’dir.
Sika hafızdır. Hakkında mesnetsizce kelam edilmiştir. On birinci tabakadandır. H. 258’de vefat et
miştir. Takrib (1/23) - Tehzib (1/66)
• Yme senedinde Abdurrahman b. Cübeyr vardır. İbn Nüfeyr el-Hadrami el-Hımsi’dir. Sika olup
dördüncü tabakadandır. H. 118*de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/57) - Tehzib (6/154)
• Yne senedinde Cübeyr b. Nüfeyr vardır. Sikadır, celildir, muhadramdır, ikinci tabakadandır. H.
80’de vefat etmiştir. Daha sonra öldüğü de söylenmiştir. Bk. Takrib (1/126) - Tehzib (2/64)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/182) - İbn Ebi Asım, Sünne, 19 (1/14,15) - Hakim, Müstedrek (1/73) Hakim,
Müslim’in şartına göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Ayrıca bk. ibn
Nasr, Sünne, s. 6 - Tahavi, Müşkilü’l Âsâr (3/35) Bunlann tümü Muaviye b. Salih yoluyla rivayet
etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (4183) - Tırmizî (5/144) Tırmizî, garip olduğunu söylemiştir. Aynca bk. ibn Nasr,
Sünne, s. 7 - Nesâi, (Tuhfetu’l Eşraf, 9/61) - İbn Ebi Asım, Sünne (l/14)Bunların tümü Buhayr.
Sa’d’dan, o Halid b. Ma’dan’dan, o Cübeyr b. Nüfeyr’den, o da Nevvâs b. Sem’ân’dan şeklin e
rivayet etmişlerdir. Bu senet, birinci yola mütâbaat etmekte, dolayısıyla hadis sahih li ğayrih olma
tadır. Ayrıca Elbani, İbn Ebi Asım’ın Sünne üzerine yaptığı talikatında (1/14, 5) sahih olduğu
belirtmiştir.
48 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muaviye b. Salih vardır. Bk. 4.cü hadis. Ne var ki -bir önceki hadisin tahricinde de
geçtiği üzere- bu senedin kendisiyle sahihlik derecesine yükseldiği mütâbaat edenleri vardır.
• Yme senedinde Yezid b. Muhammed b. Abdussamed vardır. İbn Abdullah ed-Dımeşki’dir. Kün
yesi Ebu’l Kasım olup Kureyşlilerin azatlısıdır. Zehebi dedi ki: “Sika hafızdır.” İbn Hacer dedi ki:
“Saduktur.” On birinci tabakadan olup H. 207 yılında 77 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib
(2/370) - Tehzib (11/357) - Kaşif (3/249) - Hülasa, s. 434
• Yine senedinde Âdem b. Ebi İyas vardır. Abdurrahman el-Askalani olup künyesi Ebu’l Hasen dir.
Bağdat’da büyümüştür. Sikadır, âbiddir, dokuzuncu tabakadandır. Dokuzuncu tabakadan olup H.
221’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/30) - Tehzib (1/296)
• Yine senedinde Leys b. Sa’d vardır. İbn Abdurrahman el-Fehmi’dir. Künyesi Ebu’l Haris olup
Basralı’dır. Sika, sebt, fakih ve meşhur bir imamdır. Yedinci tabakadandır. H.175 yılının Şaban
ayında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/138) - Tehzib (8/459)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
49 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Osman b. Ebi Şeybe vardır. Osman b. Muhammed b. İbrahim b. Osman el-Absi’dir
Sikadır, hafızdır, meşhurdur. Bazı vehimleri vardı. Onuncu tabakadandır. H. 239’da 83 yaşında
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/13) - Tehzib (8/149) - Hülasa, s. 262
• Yine senedinde Cerir b. Abdülhamid b. Kurd ez-Zabbi vardır. Kûfelidir, Sika olup bir kitap sahibi
dir. Denildiğine göre ömrünün sonlarında hafızasından yana sıkıntı çekmiştir H 288’de 71 va d
vefat etmiştir. Bk. Takrib (11/127) - Tehzib (2/175) - Kaşif (1/127) V § a
• Yine senedinde Mansur b. Mu’temir b. Abdullah es-Sülcmi vardır. Künyesi Ebû Osm 1
^^2) Sİka Ve Sebt °İUP tedlİS yaprnazd1’ Ht 132’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/277) ^Tehzib
•'ûne senedinde Ebû Vâil vardır. Şakik b. Seleme’dir. Sika olup muhadramdır Bk 12 h k
tahriç: *^.cı naaıs.
• İbn Cerir, Tefsir (7/72) - İbn Vazzâh, el-Bidai ve’n Nehyu Anhâ, s.32
• Taberani bunu, şeyhi Abdullah b. Muhammed b. Said b. Ebi Mervem’dpn h^ı, u-
e ıştır. Taberani’nin bu şeyhi zayıftır. Bunu, Heysemi (Mecmau’z Zevaid 6/326)* V° riVayet
Ayrıca Suyuti, bunu Firyabi, Abd b. Humeyd, İbnu’z Zaris İbn F’^/32Ş so^leme^edir.
Beyhaki’ye nispet etmiştir. Bk. (ed-Dürru’lMensm, 2/284)Z Z^*3’ Enbarİ’ İbn MerduVeh ve
17. ... Sabit b. Kutbe’den; Abdullah b. Mes’ud (r.a.), bir hutbesinde şöy|e
demiştir: “Ey insanlar! İtaat edip cemaatten ayrılmamanız gerekir. Çünkü cemaat,
Allah’ın (olmanızı) emrettiği bir dağ (gibidir). Cemaatte hoşunuza gitmeyen bir
şeyler, ayrılıkta hoşunuza giden bir şeylerden daha hayırlıdır.
18. Bize Ebû Bekir b. Muhammed b. Abdülhamld el-Vâsıti tahdis etti... Şa’bi
dedi ki: “Kim cennetin en orta yerini isterse, Müslümanların cemaatine yapışması
gerekir.”51
19. ... Asım el-Ahvel’den; Ebu’l Âliye dedi ki: “Islâm’ı öğrenin ve onu öğren
diğinizde ondan yüz çevirmeyin. Dosdoğru yola uyun. Doğrusu o, İslâm’dır. Sakın
o yoldan sağa veya sola meyletmeyin. Size gerekli olan; Nebîniz’in (s.a.v.) sünneti
ve ashabının üzerinde olduğu yoldur. Doğrusu bizler, onlar o yaptıklarını yapmaz-
50 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mücalid vardır. İbn Said b. Umeyr el-Hemedâni vardır. Kaviy değildir. Ömrünün
sonlarında değişmiştir. Bk. 13.CÜ hadis. Ne var ki -tahriçte de görüleceği üzere- Müstedrek’te Ebû
Husayn Osman b. Asım el-Esedi, kendisine mütâbaat etmiştir. Ebû Husayn, sika, sebt, sünni olup
bazen tehlis yapardı. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/10) Yine Taberi ve Lâlekâi’de Ebû Ha
lid. kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Ebû Şuayb’m dedesi vardır. Ahmed b. Abdullah b. Ebi Şuayb’tır. Künyesi Ebu’l
Hasen olup Harranlıdır. Ebi Şuayb’ın ismi ise Müslim olup Ömer b. Abdülaziz’in azatlısıdır. Musa b.
A'yun’dan hadis rivayet etmiştir. Ebû Hatim, saduk ve sika olduğunu söylemiştir. Bk. Cerh ve Ta’dil
(2/57)
• Yine senedinde Musa b. Ayun vardır. Cezeri olup Kureyş’in azatlısıdır. Künyesi Ebû Said’tir. Sika
dır, âbiddir, sekizinci tabakadandır. H. 155 veya 157’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/281) - Tehzib
(10/335) -Kaşif (3/160)
• Yine senedinde İsmail b. Ebi Halid vardır. Ahmesi’nin azatlısı olup Becellidir. Sikadır, sebttir, dör
düncü tabakadandır. H. 146’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/68) - Tehzib (1/291) - Merasil, s. 12
• Yine senedinde Şa’bi vardır. Sikadır, meşhurdur. Bk. 13.cü hadis.
• Yine senedinde Sabit b. Kutba vardır. Buhârî onun el-Medeni, Ebû Hatim es-Sekafı, İbn Hibban
ise el-Müzeni olduğunu söylemiştir. İbn Mes’ud’dan hadis dinlemiştir. Şa’bi, kendisinden rivayette
bulunmuştur. İçli kendisini sika saymış, İbn Hibban da onu Sikat’ta zikretmiştir. Bk. İçli, Sikat, s. 90
- Buhârî, Tarih-i Kebir (1/167), Cerh ve Ta’dil (2/457), İbn Hibban, Sikat (4/93)
Tahriç:
• İbn Cerir, Tefsir (7/75, 76) - Lâlekâi, Şerhu’l Usûl (1/10) İkisi de Muhammed b. Yezid yoluyla Ebû
Halid’den, o da Şa’bi’den senediyle rivayet etmişlerdir.
• Hakim, Müstedrek (4/555) Hakim, bunu Ebû Husayn yoluyla Amir’den rivayet etmiş, Buhâri
ile Müslim’in şartına göre sahih olmasına rağmen rivayet etmediklerini belirtmiş ve Zehebi de ona
muvafakat etmiştir.
51 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Çünkü senedinde İsa el-Hannât vardır. Hafız İbn Hacer dedi ki: “Terk olunmuştur.’’ H. 151’de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/100) - Tehzib (8/224) - Muğni (2/500)
• Yine senedinde Züheyr b. Muhammed vardır. Sikadır. Bk. 12.ci hadis.
• Yine senedinde Ubeydullah b. Musa vardır. İbn Ebi Muhtar Bâzâm el-Absi olup Kûfelidir. Künyesi
Ebû Muhammed dir. Sika olmakla birlikte Şia görüşüne sahipti. Dokuzuncu tabakadan olup sahih
görüşe göre h. 113’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/529) - Tehzib (7/50) - Tehzibu’l Kemal (2/889)
Tahriç. Bu hadis, 5 ve 6.cı hadislerde merfu isnatla gelmişti. Tahrici için oraya bakınız.
52 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Süleyman b. Harb vardır. Sikadır, imamdır, hafızdır. Bk. 12.Cİ hadis.
• Yine senedinde Asım el-Ahvel vardır. Asım b. Süleyman el-Ahvel’dir. Künyesi Ebû Abdurrahman
olup Basralıdır. Sikadır, dördüncü tabakadandır. H. 140’ta vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/384) - Tehzib
(5/42)
• Ebû’l Âliye ise Rufey’ b. Mihrân er-Riyâhi’dir. Sika olup çokça mürsel rivayeti vardır. Üçüncü
tabakadandır. H. 90’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/252) - Tehzib (3/284) - Merasil, s. 58
Tahriç; Abdurrezzak, Musannef, 20758 (11/367) - Mervezi, Sünne, s. 8 - İbn Vazzahi, el-Bidai ve’n
Nehyu Anhâ, s. 32, 33 - Lâlekâi, Şerhu’l Usûl (1/56) - İbn Batta, İbane, 115, s. 132
53 Sevad-ı A’zam, kelime olarak en büyük karartı anlamında olup çoğunluğu, yani Peygamber (sav)
le ashâbının yoluna uyan cemaati temsil eden bir terimdir. (Çev.)
54
uyanlar” .hadiste, ^en ifadeler, ilk hadiste geçen “Benim ve ashâbımın üzerinde olduğu yola
y nlar ifadesine dönmektedir. Yoksa bazılarının iddia ettiği gibi bunun manası eırf c=> 11 >
Mes’ud de, W: -Şdphes.e k, e.™al, ,.„k üj ola„dX~lX“ Se "
20. ... Müseyyib b. Vazıh dedi ki: Yusuf b. Esbaf’ı şöyle derken işittim
Bid atlerin aslı dört fırkadır. Rafıziler55, Hariciler, Kaderiye ve Mürcie. Sonrasında
bu fırkalardan her biri on sekiz taife olarak şubelere ayrılmıştır. Böylelikle sayıları
yetmiş iki oldu. Yetmiş üçüncü fırka ise haklarında Nebî’nin (s.a.v.) ‘Doğrusu onlar
asıl kurtulanlardır" buyurduğu fırkadır.”56
(el-Bâis Alâ İnkâri’l Bidai ve’l Havâdis, s. 22) Ebû Şâmme der kİ: “Cemaate yapışmakla alakalı
emir nerede gelirse, orada kastedilen hakka yapışıp ona uymaktır. Her ne kadar hakka yapışdn
kimseler sayıca az, muhalifleri sayıca çok olsa bile... Çünkü hak, Nebî (s.a.v.) ve ashâbmdan oluşan
ilk cemaatin üzerinde bulunduğu yoldur. Bu yüzden, artık onlardan sonraki batıl ehlinin çokluğuna
itibar edilmez.” (el-Bâis Alâ İnkâri’l Bidai ve’l Havâdis, s. 22) Abdullah b. Mübarek’e cemaatten
sorulduğunda “Ebû Bekir ve Ömer” demiştir. Bunun üzerine ona: Ebû Bekir ile Ömer öldü, denildi
Dedi ki: Falan ve filandır. Bu sefer: Falan ve filan da öldü, denildi. Dedi ki: Ebû Hamza es-Sükkeri
bir cemaattir. (Şerhu’s Sünne, 1/216) Ebû Hamza ile alakalı bilgi için bk. 2O4.cü hadis.
55 Rafızi ismi, Allah hepsinden razı olsun Ebû Bekir ile Ömer’in hilafetinden yüz çeviren ve Ali’yi o
ikisinin önüne geçiren herkes hakkında kullanılan genel bir isimdir. Bu isimlendirme, Şia isminden
daha özeldir. Şia, diğerlerinin halifeliğinden razı olsa bile Ali’yi Raşid halifeler’in en üstünü sayan
herkesin ismidir Nitekim “Daha faziletlisi varken başkasının halife olmasının cevazı” kaidesine bina
en eski Zeydiyye mensuplarının Ebû Bekir ve Ömer’in hilafetini kabul edip onlar için “Allah onlar
dan razı olsun” demelerine rağmen Ali’yi öne geçirmeleri böyledir. Yani böyle kimselere Şia denir,
Rafızi denmez. Aksine Rafızi isminin başlangıcı, H. 2. Asır başlarında Zeyd b. Ali Bin Hüseyin’den
(r.h.) gelmektedir. Şöyle ki; tabileri kendisine Ebû Bekir ve Ömer hakkında görüşünü sordukların
da onlan hayırla yad etmiştir. Onun bu tavrı dolayısıyla tabileri onu terk edip yüz çevirdiklerinde
“Rafaztumûnî/Beni terk ettiniz” demiştir. Bu yüzden onlar (terk edenler manasına gelen) Rafıziler
denilmiştir. Bk. Mecmûu’l Fetâvâ, 13/35, 36 - Milel ve Nihal, 1/155 - Makalâtu’l İslâmiyyin, 1/89 -
Tebsira Fı’d Din, s. 29, 30. Rafıziler daha sonra Zeydiyye, İmamiyye, Keysaniyye ve Gulât/Aşınlar
olarak dört fırkaya aynlmış, bu dört fırka da kendi içinde birçok fırkaya bölünmüştür. Bk. Fark
Beyne’l Firak, s. 21. Hariciler, Kaderiye ve Mürcie’ye gelince; Musannif bunlardan her birine özel
bölüm açmıştır. Onlar hakkında bilgiler, ilgili bölümde gelecektir.
56 İsnadı zayıftır.
• Çünkü senedinde Müseyyib b. Vazıh es-Sülemi et-Tilmensi el-Hımsi vardır. Ebû Hatim dedi ki:
“Saduk olup çokça hata etmektedir.” İbn Adiy dedi ki: “Nesâi onun hakkında güzel düşünür ve ‘İn
sanlar, onun yüzünden bana eziyet ediyorlar’ derdi.” Hafız İbn Hacer, Lisan’da şöyle der: “Nebati,
Ukayli ve Darekutni onun metruk olduğunu söylemişlerdir.” Bk. Mizan (4/116) - Lisan (6/40) - Ka
mil Fı’d Duafa (6/2383) Ayrıca bk. Haşiyetu’l Muallâ Fı’l Ensab (3/68)
• Yusuf b. Esbat ise İbn Vasıl eş-Şeybani el-Kûfi’dir. Yahya b. Main dedi ki: “Sikadır.” Buhârî dedi ki:
“Kitapları gömüldüğünde hadisini olması gereken şekilde rivayet edemedi.” İbn Adiy de kendisini
Kamil de zikretmiştir. Bk. Tehzib (11/407) - Kamil (7/2614)
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 953 (2/463) Elbani dedi ki: “Bu, maktu' bir eser* olup Müseyyib ve
şeyhi İbn Esbat hakkında kelam edilmiştir.” Ayrıca bk. İbn Batta, İbane, 255, s. 231,234
Her ne kadar bu eserin senedinde kelam edilmişse de bu söz Yusuf b. Esbat (r.h.) ve Ab u a
b Mübarek’ten (r.h.) meşhurdur. O ikisi, sözü geçen fırkalarla aynı asırlarda yaşaımş, yüz yüze
gelmişlerdir. Şeyhülislam İbn Teymiyye (r.h.) der ki: “Helak olan yetmiş iki ftrkanın belirlenmesme
gelince; onlann sapıklıklan hakkında söz ettiği bize ulaşan ilk kimseler, Yusuf b. Esbat ve Abdullah o.
Mübarek’tir. Bu ikisi, Müslümanlann en yüce imamlarından ikisi olup 'Bid’atlerin aslı dört fırkadır...
demişlerdir.” Bk. Mecmûu’l Fetâvâ (3/350) „
Vakıada ise zikredilen yetmiş iki fırkayı belirlemek zordur. Çünkü hadis, ümmet-i u amme
nlacağı fırkalardan bahsetmektedir ki bu hrkalaşma da kıyamete kadar sürece tir. anı
olduğu wh uuûnfafi
. Ymr «medinde Evi b Musa es-Sinani vard.r. Ebû Abdullah el-Mervezi’dir. Sika ve sebt olup
bvrn garip hadisler rivayet etmektedir. Dokuzuncu tabakadakılenn büyüklerindendir. H. 192 de
vrfat etmiştir. Bk Takrib (2/111) - Tehzib (8/276) - Kaşif (2/330)
Tfihnc bn önceki rivayetle aynıdır.
5$ İsnadı zayıftır. .
• Çünkü senedinde Abdurrahman b. Ziyad vardır. Afrikalı olandır. Hafız ibn Hacer dedi ki: “Hıfzı
kötüdür? Yedind tabakadan olup H. 156’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/480) - Muğni (2/380) -
Tehzib (6174)
• Yme senedinde İsmail b. Ayyaş’ın tedlisi vardır. Yani hadisi muan’an olarak rivayet etmiştir. Ken
di beldesi dışındakilerden senedi karıştırırdı. Hafız, onun hakkında şöyle der: “Kendi beldesinden
yaptığı rivayetlerde saduk olup başka beldelerden yaptıklarında karıştırmaktadır.” Buhârî dedi ki:
‘Humus beldesinden tahdis ettikleri sahihtir.” H. 181 veya 182 senesinde vefat etmiştir. Hafcz.
kendisini tedlis yapanlann üçüncü mertebesinden saymaktadır. Bk. Takrib (1/73) - Tehzib (1/321)
- el-Kevakibu’n Nirat, s. 98 - Ta’rifu Ehli’t Takdis, s. 82. Ne var ki -bir sonraki hadiste de görüleceği
üzere- Süfyan es-Sevri kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Heysem b. Harice el-Mervezi vardır. Bağdat’ta ikamet etmiştir. Onuncu tabaka-
dakilerin büyüklerinden olup H. 227’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/326) - Tehzib (11/93)
• Yine senedinde Abdullah b. Yezid vardır. Ebû Abdurrahman el-Hubli’dir. Sika olup üçüncü taba
kadandır. H. 100’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (10/462) - Tehzib 86/71)
Hadis birçok şahidi olması dolayısıyla hasen li ğayrihtir. Şahitlerden bazısı daha önce geçmiş olup
bazıları da Benim ve ashâbımın yolu üzere olanlar” ifadesi olmaksızın ileride gelecektir. Gelecek
olanların tüm yolları zayıftır ama birbirlerini kuvvetlendirmektedir. Zaten hadis sahih yollardan da
rivayet edilmektedir. Nitekim bu husus daha önce de geçmişti.
Tahriç. Tirmizî, İman, 18 (5/26) Tirmizî dedi kİ: “Bu müfesser bir garip hadistir. Bunun benzerini
ancak bu yolla biliyoruz.” Ayrıca bk. Hakim, Müstedrek (1/128, 129) Ayrıca bu hadisin geçmiş ve
60 knn?khhadlS Ben? Ve ashâb,m,n V°lu üzere olanlar" ifadesinin şahitlerine bakabilirsiniz.
Sm Z? S"?6'Abdurrahman zayıftır. Ancak hadisin şahitleri varda,
hasen köalh hadisinde ve bundan sonraki hadislerde böyledir. Hadis
başka sahX™ a“va“,e » "“»m yolu ÜKre olanlar” Badesi olmat®
Acım b Ali tahdis Abdullah b- Hasen el-Harrani tahdis etti, dedi ki: Bize
As"" b. Al. tahdis ete, ded, ki: Bize Ebû Ma’şer tahdis etti...
• Yine senedinde Muhammed b. Yusuf el-Firyabi vardır. Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman
olup ez-Zabbi azatlısı Firyabi’dir. Sikadır, fazıldır. Süfyan’dan yaptığı bazı rivayetlerde hata ettiği söy
lenir. Dokuzuncu tabakadan olup H. 212’de vefat etmiştir. Takrib (2/221) - Tehzib 89535) - Hülasa,
s. 365. Ne var ki bir önceki hadiste ona kısa bir mütâbaat olduğu için bu hadiste hata etmiş olma
ihtimali ortadan kalkmıştır.
• Yme senedinde Süfyan es-Sevri vardır. Süfyan b. Said b. Mesruk es-Sevri’dir. Künyesi Ebû Abdul
lah olup Kûfelidir. Sikadır, hafızdır, fakihtir, âbiddir, imamdır, hüccettir. Yedinci tabakanın reislerin-
dendir. Nadiren de olsa tedlis yapardı. H. 161’de 64 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/311)
- Tehzib (4/111)
Tahrici bir önceki hadisle aynıdır.
61 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Ma’şer vardır. Nüceyh b. Abdurrahman es-Sindi vardır. Künyesi Ebû Ma’şer ile
meşhurdur. Hafız İbn Hacer dedi ki: “Zayıf olup altıncı tabakadandır.” Uzun seneler yaşamış ve hafı
zası karışmıştır. Bk. Takrib (2/298) - Tehzib (1/419) Ne var ki -tahriçte de görüleceği üzere- Müsned’de
kendisine mütâbaat edenler vardır. Hadis önceki ve ileride gelecek şahitleri dolayısıyla hasendir.
• Yme senedinde Asım b. Ali vardır. İbn Asım b. Suheyb el-Vasıti’dir. Künyesi Ebû’l Hasen olup
et-Temimi azatlısıdır. Saduk olmakla birlikte nadir vehimleri vardır. Dokuzuncu tabakadandır. H.
221’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/374) - Tehzib (5/49) - Kaşif (2/46)
• Yme senedinde Muhammed b. Bekkar varır. İbn Reyyan olup el-Haşimi azatlısıdır. Ebû Abdullah
el-Bağdadi e-Rasafi’dir. Sikadır, onuncu tabakadandır. H. 238’de 93 yaşındayken vefat etmiştir. Bk.
Takrib (2/147) - Tehzib (9/75)
• Yme senedinde Yakub b. Zeyd b. Talha e-Temimi vardır. Künyesi Ebû Yusuf olup Medinelidir.
Saduktur, beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/375) - Tehzib (11/385) - Kaşif (3/254)
• Yine senedinde Zeyd b. Eşlem el-Adevi vardır. Ömer’in azatlısıdır. Künyesi Ebû Abdullah veya
Ebû Usame olup Medinelidir. Sikadır, âlimdir. Mürsel hadisler rivayet ederdi.Üçüncü tabakadandır.
H. 136’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/2712) - Tehzib 83/395)
Tahriç: Ahmed bunu Sadaka b. Yesar el-Umeyri yoluyla (Matbu eserde bu şekildedir. Doğrusu
ise el yazma nüsha c. 2 s. 94’te olduğu üzere en-Nümeyri olmalıdır. Adı geçen şahıs Ziyad b.
Abdullah’tır Bu düzeltme, Ebû’l Eşbal tarafından yapılmıştır. Allah, ona hayır ile karşılık versin.)
Enes’ten rivayet etmiştir. Bk. Müsned (3/12) Yine Enes’ten başka bir yolla (Müsned, 3/145) rivayet
etmiştir ki senedinde İbn Lehi’a vardır. Ne var ki İbn Lehi’a ile şahit ve mütâbaat göstermekte beis
yoktur. Aynca bu hadisin daha önce geçen ve ileride gelecek yollarına bakabilirsiniz.
met vardır" (Araf, 159) âyetini okurdu. Sonra İsa’nın (a.s.) ümmetini zikreder ve şu
âyeti okurdu: "$ayel kitap ehli iman edip takvah olsalardı, kesinlikle kötülüklerini
örter ve onları Naim cennetlerine glrdirirdlk. Şayet onlar Tevrat’ı, Incil’i ve Rab.
terinden kendilerine indirilenleri uygulasalardı, kesinlikle üstlerinden ve ayaklan
altlarından (gökyüzü ve yer altı nimetlerinden) yerlerdi. Onlardan orta yollu olan
blr grup da vardır ama çoğu ne de kötü işler yamaktadır!” (Maide, 65-66) Yakub dedi
ki: Sonra bizim ümmetimizi zikreder ve şu âyeti okurdu: Yarattıklarımız arasından
hak ile yol gösteren ve hak İle adaletli olan blr ümmet vardır. (Araf, 181)
26. ... Enes b. MAlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.), (Abdullah b. Selama) dedi
ki: "Ey İbn Selam! İsrailogulları kaç fırkaya ayrıldılar?” Şöyle cevap verdi: “Yetmiş
bir veya yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır ki hepsi diğerinin sapık olduğuna şeha
det etmektedir." Sahâbeler dediler ki: “Sen dünyadan göçüp gidersen, kesinlikle
ümmetinden ayrılacaksın. Bize durumlarının nereye varağını haber verir misin?”
Allah’ın Nebisi (s.a.v.) buyurdu ki: "Tabii ki! Şüphesiz ki İsrailogulları dediğin sayı
da fırkalara aynldılar. Ümmetim de İsrailoğulları’nın ayrıldığı şekilde fırkalara ayrı
lacak, İsrailoğulları’nda olmayan bir fırka da fazladan olacaktır.”63
27. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “İsrailoğulları yetmiş
bir fırkaya ayrılmıştır. Benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Sevad-ı
Azam müstesna tümü cehennemdedir. ”M
62 Ali'den gelen bu eseri Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (7/258) zikretmiş ve bunu zayıf bir senetle Ebû
Ya'lâ’ya nispet etmiştir.
63 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Süleyman b. Tarif vardır. Ebû Âtike’dir. Tarif b. Süleyman olduğu da söylenmiştir. Ebû
Hatim onun hakkında “Hadisleri kaybolmuştur ” der. Buhâri dedi ki: “Hadisleri münkerdir." Nesâi
dedi ki: “Sika değildir.” Hakkında bilgi için bk. Tehzib (12/141) Senetteki diğer kimseler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Hasen b. Muhammed b. Sabbah ez-Za’ferani vardır. Künyesi Ebû Ali olup Bağ
datlıdır. İmam Şafiî'nin arkadaşıdır. Onuncu tabakadandır. H. 260 veya 259’da vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/170) - Tehzib (2/318)
• Yine senedinde Şebabe b. Sevvar el-Medaini vardır. Sikadır, hafızdır. Kendisine Mürcie olduğu
iftirası atılmıştır. Dokuzuncu tabakadandır. H. 204 veya 205 veya 206 senesinde vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/354) - Tehzib (4/300)
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef’te benzerini Katade’den “Enes dedi ki: Nebî (s.a.v.) Abdullah b.
Selam'a sordu...” şeklinde muhtasar olarak rivayet etmiştir. Bk. 18675 (10/156)
64 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Mübarek b. Sühaym vardır. Künyesi Ebû Sühaym olup Basralıdır. Abdülaziz b.
Suheyb’in azatlısıdır. Terk olunmuştur. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/227) - Tehzib (10/27) -
Nesâi, Ed-Duafâ ve2l Metrûkln, s. 99.
• Yine senedinde Süveyd b. Said vardır. İbn Sehl’dlr. Aslen el-Herevi olup sonra el-Hadesâni’dir. Ken
disi saduk olmasına rağmen kör olmuştur. Derken kendi hadisi olmayan şeyler kendisine telkin edil
miştir. Yahya b. Main kendisi hakkında çirkin sözler etmiştir. Onuncu tabakanın eskilerindendir. H-
240’tal00 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/340) - Tehzib (4/372) - Ta’rifu Ehli’t Takdis, s. 127
• Yine senedinde Abdülaziz b. Suheyb el-Bünâni vardır. Basralıdır. Sika olup dördüncü tabakadan
dır. H. 130 da vefat etmiştir. Bk. Takrib (10/510) - Tehzib (6/341) - Kaşif (1/176) Bu hadisin birçok
şahidi vardır ki kimisi daha önce geçmiş, kimisi de ileride gelecektir.
28. ... Sa’d’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İsrailoğullan yetmiş bir
fırkaya aynldılar. Benim ümmetim de onların benzeri fırkalara ayrılmadıkça günler
ve geceler tükenmeyecektir. Onlardan bir fırka müstesna tümü cehennemdedir. O
fırka da cemaattir. ”*65
29. ... Ebû Amir el-Hevzâni dedi ki: Muaviye b. Ebû Süfyan, Mekke’de in
sanlara öğle namazını kıldırdıktan sonra kalktı ve şöyle dedi: “Kulak verin! Hiç
şüphesiz sizden önceki kitap ehlinden olan kimseler yetmiş iki gruba bölündüler.
Hiç şüphesiz bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Yetmiş ikisi cehennemde,
biri cennettedir. Cennette olan fırka, cemaattir.”66
Tahriç: Bunu İbn Cerir, Tefsir'dc (7/74) Yezid yoluyla Enes’ten rivayet etmiştir. Yezid, zayıf olup
kendisi hakkında açıklama 332.ci hadiste gelecektir. Elbani, Enes’ten gelen yedi farklı yol zikretmiş
ve İbn Mâce’nin Katade yoluyla Enes’ten yaptığı 3993.CÜ rivayet (2/1322) müstesna tümünün zayıf
olduğunu belirtmiştir. Busîri “İsnadı sahih olup ravileri sikadır” demiştir. Bu söz üzerine Elbani şöyle
der: “Bana göre bunun sahih olması, şimdi anlatılması zaruri olmayan bir şüphe içermektedir. Gerçi
bu hadisin şahit getirilmesinde beis yoktur.” Bk. Elbani, es-Silsileu’s Sahiha, 204. Ayrıca bu hadisin
daha önce geçen ve ileride gelecek yollarına bakabilirsiniz.
65 İsnadı zayıftır.
• Çünkü senedinde Musa b. Ubeyde vardır. İbn Neşit ez-Zebidi’dir. Künyesi Ebû Abdülaziz olup
Medinelidir. İbn Hacer dedi ki: “Zayıftır. Özellikle Abdullah b. Dinar rivayetlerinde daha da zayıf
tır. Abid bir kimseydi. Altıncı tabakadandır.” H. 153’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/286) - Tehzib
(10/356) - Muğni (2/685)
• Yme senedinde Ahmed b. Abdullah b. Yunus vardır. Küfeli olup et-Temimi el-Yarbû’î’dir. Sikadır,
hafızdır, onuncu tabakadandır. H. 227’de vefat etmiştir. Takrib (1/19) - Tehzib (1/50) - Tehzibu’l
Kemal (1/28)
• Yine senedinde Sa’d’in kızı vardır. Âişe binti Sa’d b. Vakkas ez-Züriyye’dir. Medinelidir, sikadır,
dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/606) - Tehzib (12/436) Hadis, daha önce geçen ve ileride
gelecek olan şahitleri dolayısıyla hasendir.
Tahriç:
• Mervezi, Sünne, s. 17’de Muhammed b. Yahya yoluyla “Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis
etti...” şeklinde rivayet etmiştir.
• Aynca İbn Batta, 242.ci rivayet olarak (bk. 218.ci sayfa) Ebû Hatim yoluyla Ahmed b. Abdullah
b. Yunus’tan aynı şekilde rivayet etmektedir.
66 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ezher b. Abdullah vardır. İbn Cümey’ el-Harazi’dir. Humusludur. Saduktur. Âlimler,
hakkında Nasibe* olduğu şeklinde kelam etmişlerdir. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/52) - Teh
zib (1/204) - Kaşif (1/56) - Hülasa, s. 25
* Nasibe: Şîa’nm Hz. Ali taraftarlarına düşmanlık besleyenler için kullandığı bir tabir. Bk. TDV İslâm
Ansiklopedisi/Nasibe. (Çev.)
• Yine senedinde Muhammed b. Harun vardır. İbn İbrahim er-Rib'î’dir. Künyesi Ebû Cafer olup
Bağdatlıdır. Saduktur, on birinci tabakadandır. H. 258 de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/213) - Tehzib
(9/493)
• Yme senedinde İbrahim b. Hani en-Neysaburi vardır. Künyesi Ebû İshak’tır. Bağdat’ta ikamet et
miştir. Sikadır, saduktur. H. 265’te vefat etmiştir. Bk. Cerh ve Ta’dil (2/144) - Tarihu Bağdat (6/204)
- Siyeru A’lami’n Nübela (13/17)
• Yine senedinde Ebu’l Muğire vardır. Abdülkuddüs b. Haccac el-Havlani’dir. Künyesi Ebu’l Muğire
olup Humusludur. Sikadır, dokuzuncu tabakadandır. H. 212’de vefat etmiştir. Takrib (1/15) - Tehzib
(6/369)
met etsin!
30. ... Muhammed b. Şirin dedi İd: “Bizden öncekiler şöyle derdi: Kişi eser
üzere olduğunda, arlık o doğru yol üzeredir.'67
s’ebttî cLkbü.k d” d’ Kn5T O‘UP İbn ^mre’dir' Künycsi Ebû Bekir oIuP Basralıdm Sikadır.
TaSsİ^ b" U'°“û H. 110‘da vefa. emiştir. Bk.
Tahriç:
şekilde rivayet ehmşterdir 109 Ö/87) - Hallal, İman. Bunların tümü İbn Avndan bu
32. ... Ebû Hureyre den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Yemin olsun ki sizden
öncekilerin yollarını karış-karış, kulaç-kulaç, peşi-peşine izleyeceksiniz. Öyle ki on
lar kertenkele deliğine girmiş olsalar, kesinlikle siz de gireceksiniz. ”69
Yine senedinde İbn Ebi Zi b vardır. Muhammed b. Abdurrahman b. Muğire b. Haris b. Ebi Zi b
el-Kuraşı el-Amiri’dir. Sika, fakih, fazıldır. Yedinci tabakadan olup H. 58'de vefat etmiştir. H. 59'da
vefat ettiği de söylenmiştir. Buhâri, Müslim ve daha birçok âlim, ondan hadis rivayet etmişlerdir. Bk.
Takrib (2/164) - Tehzib (9/303)
• Yine senedinde Said el-Makburi vardır. Said b. Ebl Said Keysan el-Makburi'dir. Sikadır, üçüncü
tabakadandır. Ölümünden 4 sene önce hafızası bozulmuştur. H. 120 dolaylarında vefat etmiştir.
Bundan daha önce ve sonra vefat ettiği de söylenmiştir. Bk. Takrib (1/297) - Tehzib (4/38)
Tahriç:
• Buhâri, İhsam, 7319 (13/300) - Ahmed, Müsned (2/325,326) -Bu ikisi, Ibn Ebi Zi'b yoluyla riva-
yet etmişlerdir.
• İmam Ahmed, Müsned (2/327) - Musannif, bir sonraki hadis. Bu ikisi, Haccac yoluyla “İbn Cü-
reyc dedi ki... şeklinde rivayet etmişlerdir ancak Müsned’de “Said el-Makburi’den...” şeklinde
olmasına rağmen Musannif’in kitabında “Ebi Said el-Makburi’den...” şeklindedir. Bununla birlikte
Müsned deki daha doğrudur çünkü -Hafız Mizzi’nin Tehzibu’l Kemal adlı eserinde (3/1199) de görü
leceği üzere- Muhammed b. Zeyd, oğul olan Said’den rivayet etmektedir. Onun Ebi Said’den hadis
rivayet ettiğini söyleyen birine ise rastlamadım. Bu Said, -hadiste olduğu üzere- direkt olarak Ebû
Hureyre’den rivayet etmektedir.
• Ahmed, Müsned (2/450, 527) - İbn Mâce, Fıten, 3994 (2/1322) - İbn Ebi Asım, Sünne, 72 (1/36)
Bunlann tümü, Muhammed b. Amr yoluyla Ebû Seleme’den, o da Ebû Hureyre’den şeklinde riva
yet etmişlerdir.
• İmam Ahmed, Müsned (12/511)’de ayrıca İbrahim b. Useyd yoluyla dedesinden, o da Ebû
Hureyre’den şeklinde rivayet etmiştir.
Sünen-i Ibn Mâce’nin hamişinde zikrolunduğuna göre Busîri şöyle demiştir: “İsnadı sahih olup
râvileri sikadır.” Aynca Elbani, Zilalu’l Cenneh’te (1/36) hasen olduğunu belirtmiştir.
Bu hadisin, Musannif’in zikretmediği başka yollan da vardır ki bazıları şunlardır:
• Ebû Said el-Hudri: Buhârî, Enbiya, 3456 (6/495) ve İtisam, 7320 (13/300) - Müslim, İlim, 2669
(4/2054) - Ahmed, Müsned (3/74, 89, 94) - İbn Ebi Asım, Sünne, 74, 75 (1/37)
• İbn Abbâs: Hakim, Müstedrek (4/455) Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine
muvafakat etmiştir.
• Abdullah b. Amr: İbn Ebi Asım, Sünne, 73 (1/36)
69 İsnadı hasendir.
• Senedinde Süneyd b. Davud el-Massîsi vardır. Her ne kadar imam ve marifet sahibi olmasına
rağmen zayıftır. Şeyhi Haccac b. Muhammed’e telkinde bulunurdu. Onuncu tabakadandır. H.
226’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/335) - Tehzib 84/244) - Muğni (1/286) Bununla birlikte İmam
Ahmed, Müsned’de (2/327) kendisine mütâbaat etmiştir ki böylece hasen li ğayrih derecesine
yükselmektedir.
• Yine senedinde Haccac vardır. İbn Muhammed el-Massîsi el-A’ver’dir. Bağdat’a yerleşmiş, son
rasında Massîsa’ya taşınmıştır. Sikadır, sebttir. Ne var ki ömrünün sonlarına doğru Bağdat'a gel
diğinde karıştırmıştır. Senette geçen Süneyd, hafızası karıştıktan sonra ondan rivayette bulunan
kimselerdendir. Dokuzuncu tabakadan olup H. 206’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/154) - Tehzib
(2/205)
• Yme senedinde İbn Cüreyc vardır. Abdülmelik b. Abdülaziz el-Mekkl olup Emevi'lerin azatlısıdır.
Sika fakih ve faziletlidir. Tedlis yapar, mürsel rivayetler naklederdi, İmam Ahmed dedi ki: “İbn Cü-
reyc‘Falan dedi ki, filan dedi ki, bana şöyle haber verildi’ dediğinde, münker hadisler rivayet eder.
Bunun vanında ‘Bana haber verdi, işittim’ derse, o sana yeterlidir,” Altıncı tabakadan olup H. 150
veya sonras.nda vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/520) - Tehzib (6/402)
33. ... Amr b. Avf el-Müzeni (r.a.) şöyle demiştir: “Medine’deki niescldit)cj
Rasûlullah’ın (s.a.v.) çevresinde oturuyorduk. Derken Cibril (a.s.) ona vahiy gp^
35. ... Huzeyfe b. Yeman (r.a.) dedi ki: “Yemin olsun ki iki ayakkabının birbi
rini izlemesi gibi sizden öncekilerin izini takip edeceksiniz. Ne onlann yolunu şaşı
racaksınız, ne de onlann yolu sizi şaşıracak. Yemin olsun ki İslâm’ın kulplarını birer
birer sökeceksiniz. İslâm’dan ilk sökülecek düğüm huşû olacaktır. Öyle ki huşû sa
hibi bir kişi dahi görülmez olacak. Hatta bazı topluluklar ‘Ümmet-i Muhammed’den
münâfıklık kaybolup gitti. O halde beş vakit namaza ne gerek var?’ diyecekler. Ye
min olsun ki bizden öncekiler sapıtmıştı hatta aralarında namazı dahi kılmıyorlardı.
İşte bu kimseler, kaderi yalanlayanlardır. Onlar, Deccal’in sebeplerindendir. Onları
Deccal’in safına katmak Allah üzerinde bir haktır.”*72
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Akıllı ve bilgili olup da
bu ümmetin durumunu iyice araştıran kimse, ümmetin genel çoğunluğunun işleri-
Tahriç: Ahmed, Müsned (4/125) Ayrıca Heysemi, bunu Taberani’ye de nispet etmiş ve şöyle de
miştir: “Kavilerinde ihtilaf edilmiştir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (7/261)
72 İsnadı hasendir.
• Senedinde Hişam b. Ammar vardır. İbn Nusayr ed-Dımeşki’dir. Saduktur. Yaşlandığında kendisi
ne telkinde bulunulmaya başlanmıştır. Eski hadisleri daha sahihtir. Onuncu tabaka büyüklerinden
dir. H. 245’de vefat etmiştir. Buhârî ile dört sünen sahibi kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Bk.
Takrib (2/320) - Tehzib (11/51)
• Yme senedinde Abdülhamid b. Habib b. Ebi Işrîn vardır. Dımeşkli olup künyesi Ebû Said’tir.
Evzai’nin kâtibidir. Evzai’den haricinde başkasından rivayette bulunmamıştır. Saduk olmakla birlik
te nadiren hata ederdi. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (1/467) - Tehzib (6/112)
• Yine senedinde Yunus b. Yezid vardır. İbn Ebi Necad el-Eyli’dir. Ne var ki Zühri’den yaptığı riva
yette biraz vehim; Zühri dışındakilerden yaptığı rivayetlerde ise hata vardır. Yedinci tabaka büyük
lerindendir. En doğru görüşe göre H. 159’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/386) - Tehzib (11/450) Ne
var ki Hallai’in İmam Ahmed’den yaptığı rivayetlerde bu üç râviye mütâbaat vardır. Senetteki diğer
râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Evzai vardır. Abdurrahman b. Amr b. Ebi Amr’dır. Fakihtir, sikadır, celildir. Yedinci
tabakadandır. H. 157’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/493) - Tehzib (6/238) - Kaşif (2/158)
• Yme senedinde Zühri vardır. Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab olup kün
yesi Ebû Bekir’dir. Fakihtir, hafızdır, celal ve itkan sahibi olduğu hususunda ittifak edilmiştir. Hafız,
onu üçüncü tabaka müdellislerinden saymıştır. Dördüncü tabakadakilerin ilklerindendir. H. 125’de
vefat etmiştir. Bundan 1 veya 2 sene önce vefat ettiği de söylenmiştir. Bk. Takrib (2/207) - Tehzib
(9/445) - Ta’rifu Ehli’t Takdis, s. 109
• Yine senedinde es-Sunâci vardır. Abdurrahman b. Useyle el-Muradi’dir. Sikadır, tabiînin büyük
lerindendir. Abdülmelik’in halifeliğinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (1491) - Tehzib (6/229)
Tahriçte görüleceği üzere hadisin Avf b. Mâlik ve Ebû Derda’dan merfu şahitleri vardır.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned’de (6/27) Avf b. Mâlik’ten merfu olarak rivayet etmiştir.
• Tirmizî, İlim Kitabı 2653 numaralı hadis olarak (5/32) Ebû Derda’dan rivayet etmiş ve “Hasen
gariptir” demiştir.
• Hakim ise Müstedrek’te iki yoldan da rivayet etmiş ve ilk yol için “Sahih olup Buhârî ile Müslim,
senetteki tüm râvilerle hüccet getirmişlerdir” demiştir. İkinci yol hakkında ise “Basralılann hadisi
dolayısıyla isnadı sahihtir” demektedir. Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir.
• Aynca İmam Ahmed, kendisinden Hallai tarafından rivayet edilen el-İman’da Abdülmelik b. Amr
yoluyla İkrime’den, o Ebû Abdullah el-Filistini’den, o Huzeyfe’nin kardeşi Abdülaziz’den, o da
Huzeyfe’den şeklindeki senetle rivayet etmiştir.
nin iki kitap ehlinin yollarına göre işlediğini anlayıp bilecektir. Yani ümmetin işleri
Nebî’nin (s.a.v.) buyurduğu gibi Kisra ve Kayser’in yolu ile cahiliye ehlinin yolları
üzeredir. Örnek olarak saltanat ve hükümleri; işçilerin, emirlerin ve dışındaki kim
selerin hükümleri; musibet, sevinç, mesken, giyim, süslenme, yeme, içme, düğün
yemekleri, binite binme, hizmet, meclisler, oturumlar, alışveriş, kazanç işleri vb.
daha birçok şey var ki, bunları açıklamak uzun sürer. Tüm bunlar ümmet arasında
Kitap ve Sünnet’e muhalif olarak işlemektedir. Yani -Nebî’nin (s.a.v.) buyurduğu
gibi- ancak ve ancak bizden öncekilerin yollarına göre yapılmaktadır. Yardım iste
nilecek yalnızca Allah’tır. İnsanların genelini kapsayan beladan kurtulan kimseler
ne de azdır! Bunu ilmin kendisini edepli kıldığı kimselerden başkası fark edemeye
cektir. Tüm doğruluklara muvaffak kılan ve yardımcı olan yalnızca Allah’tır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî dedi ki: Gerek eski gerekse de yeni dö
nemin âlimleri, Hariciler’in kötü bir topluluk olup Allah Teâlâ ile Rasûlü’ne (s.a.v.)
asi olduklan konusunda ihtilaf etmemişlerdir. Hariciler namaz da kılsa, oruç da
tutsa, ibadetlerde çaba da sarf etse bu onlara kesinlikle fayda vermeyecektir. Onlar,
açıktan iyiliği emrediyor ve kötülüğü yasaklıyorlar ama bu da onlara fayda verici
değildir. Çünkü onlar, Kur’ân’ı kendi arzularına göre yorumlamakta ve yaptıklannı
Müslümanlara süslü gösterip onları aldatmaktadırlar. Gerçekten Allah Teâlâ bizleri
onlardan sakındırmıştır. Ayrıca Nebî (s.a.v.) de, ondan sonraki raşid halifeler de,
sahâbeler ve onlara ihsan ile tâbi olanlar da bizleri Hariciler’den sakındırmışlardır.
Hariciler, pis-iğrenç şurrât73ın ta kendileridir. Hariciler’in diğer kollarından olup
73 Onlara bu isim verilmiştir. Çünkü onlar kızmış ve öfkelenmişlerdir. Bu “şurrât” kelimesi, Arapça-
da şerrin çoğalıp her tarafa yayılmasını ifade eden “şera’ş şerru” cümlesinden gelmektedir. Gerçi
onlara sorsan, şöyle demektedirler: “Bizler (Arapçada ‘satıcılar’ manasına gelen) şurrâtız. Çünkü
Allah Teâlâ “İnsanlardan kimisi de Allah’ın rızası için nefsini satar” buyurmaktadır. Yani bizler, zalim
imamlardan ayrılarak cennet karşılığında nefsimizi sattık.” Bk. Cevheri, Sıhah (6/2932) - Lisan
(14/429) Ayrıca bk. Makalatu’i İslâmiyyin (1/207) Hariciler’in isimlerinden biri de Küfe içerisinde
bulunan Hârûrâ mevkiine nispetle “Hârûriyye”dir. Yine Tahrici ileride gelecek olan “Okun yaydan
fırladığı gibi dinden fırlayıp çıkarlar" hadisinden alınan (ve ‘fırlayanlar’ manasına gelen) Mârika ve
Nevasib olarak da adlandırılırlar. Nevasib, Nasıbi’nln çoğulu olup Ali’ye (r.a.) düşmanlık edip ona
buğz eden herkes hakkında kullanılan genel bir isimdir. Ayrıca Hakem Olayını inkâr edip "Hü
küm ancak Allah’a aittir” demeleri dolayısıyla Muhakklme diye de adlandırılırlar. Bk. Makalatu 1
İslâmiyyin (1/207)
Hariciler, yirmiden fazla fırkaya ayrılmışlardır. Bununla birlikte Ali, Osman, Cemel Savaşına katılan-
lar, Hakem olayına katılanlar ve Hakem olayının karşılıklı iki grubunu veya ikisinden birini doğru
kabul edenleri tekfir etmek, icma ettikleri akide esaslarındandır. Bk. El-Fark Beyne’l Firak, s. 74.
Yine Hariciler zalim imama karşı çıkmayı vacip görürler. Bu yüzden (Arapçada ‘karşı çıkanlar’ ma
nasına gelen) Hariciler diye isimlendirilmişlerdir. Harici fırkalarından çoğu büyük günah işleyenleri
36. ... Cabir b. Abdullah (r.a.) dedi ki: Bir adam, Huneyn’den ayrılırken
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanma geldi. O sıra Rasûlullah’ın (s.a.v.) elbisesinde biraz
tekfir ederler. Bunun yanında Necid fırkası, had cezası uygulanan kimseleri tekfir etmezler. Sufriyye
ise tekfirin sadece hakkında özel bir tehdit olmayan günahlarda söz konusu olduğunu ileri sürmüş
lerdir. Kur’ân’da bir had cezası veya tehdit var olan günahlara gelince; kendisi hakkında şer’î bir isim
varsa ona ilavede bulunmazlar. Mesela (zina eden) zâni, (hırsızlık yapan) sârik vb. isimlerde olduğu
gibi. Bk. el-Fark Beyne’l Firak, s. 73. İbâzıye fırkası ise büyük günah işleyenlerin nimete nankörlük
eden anlamıyla kâfir olup dinden çıkan anlamıyla kâfir olmadığını söylemektedirler. Bk. Şehristani,
el-Milel ve’n-Nihal (1/135)
74 Tahrici için bk. 51.ci hadis.
gümüş vardı; kimini tutuyor, kimini veriyordu. Derken o adam: ‘Ey Muhammedi
Adaletli ol!’ dedi. Bunun üzerine: 'Yazıklar olsun sana! Ben adaletli olmayınca kim
adaletli olacak! Ben adaletli olmadığımda sen zarar edip hüsrana uğrarsın’ buyurdu
Birdenbire Ömer b. Hattâb (r.a.): ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bırak beni de şu münafığı öl
düreyim’ dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanların ashabımı öldürüyor
muşum diye konuşmalarından Allah’a sığınırım. Bu ve arkadaşları Kur’ân okurlar
ama gırtlaklarını aşmaz. Okun yaydan fırladığı gibi dinden fırlayıp çıkarlar.
75 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Müslim b. Tedrus vardır. Esedi azatlısıdır. Saduktur ama tedlis yapmak,
tadır. Hafız, kendisini tedlis yapanların üçüncü mertebesinden saymıştır. H. 162’de vefat etmiştir
Bk. Takrib (2/207) - Tehzib (9/404) - Ta’rifu Ehli’ Takdis, s. 108. Bu hadisi muan’an olarak rivayet
etmiştir ama muarî an olmasına rağmen Müslim ve başka imamlar kendisiyle hüccet getirmişlerdir
Aynca talebesi Yahya b. Said, şeyhlerinden ancak onların bizzat işittikleri hadisleri naklederdi. Ni
tekim İsmaili böyle demiş, Hafız da Fethu’l Bari’de (1/258, 309) bunu ikrar etmiştir. Senetteki diğer
râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde İsa b. Hammad b. Müslim et-Tücîbi vardır. Sika olup onuncu tabakadandır. H.
248’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/97) - Tehzib (8/209)
• Yme senedinde Leys b. Sa’d vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 15.ci hadis.
• Yine senedinde Yahya b. Said el-Kattan vardır. Künyesi Ebû Said’tir. Sika, mütkın, hafız, imam,
önderdir. Dokuzuncu tabaka büyüklerindendir. H. 198’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/348) - Tehzib
(11/216) Altta geleceği üzere hadis, sahih şahitleri dolayısıyla sahihtir.
Tahriç:
• Müslim, 1063 (2/740) - Ahmed, Müsned (3/353, 354) - İbn Ebi Asım, Sünne, 943 (2/459) Bunla
nn tümü, Yahya b. Said yoluyla İbn Zübeyr’den rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (3/355) Muaz b. Rufae yoluyla “Bize Ebû Zübeyr tahdis etti...” şeklinde rivayet
etmiştir. Aynca Musannif de bundan sonraki iki hadiste rivayet etmektedir.
• İbn Mâce, 172 (1/61) Süfyan yoluyla İbn Zübeyr’den rivayet etmiştir.
Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te isnadının sahih olduğunu söylemektedir. Aynca 39.cu hadisin tahn-
cinde de geleceği üzere Buhârî, Müslim ve daha başka eserlerde çokça şahidi bulunmaktadır.
Bazı âlimler, bu ve benzeri hadisler ile Hariciler’in kâfir olduklanna delil getirmişlerdir. Bununla
birlikte âlimler, onlann kâfir olup olmadıklan hakkında iki görüş üzere ihtilaf etmişlerdir.
Birincisi: Onlan tekfir edenler, dinde sonradan ortaya çıkardıkları akideler ve dinden zaruri olarak
bilinen şeylere muhalif hükümlerine bakmışlar, bu yüzden onları tekfir etmişlerdir. Yine bahsini
yaptığımız hadiste var olan dinden fırlayıp çıkmaları, 59.cu hadiste geleceği üzere Hariciler in ce
hennem köpekleri olmaları vb. gibi haklarında söylenen sözlere de bakmışlardır. Buhârî, Kadı Ebû
Bekir, Sübki, Kurtubi gibi âlimler Hafız İbn Hacer’in de dediği gibi onları tekfir eden âlimlerden
bazdandır. Aynca Fethu’l Bari /Kitabu’r Ridde’de bunu, Şifa adlı eserin sahibi Kadı İyaz ve Ravza
isimli eserin sahibi Nevevi’den de nakletmektedir. Bk. Fethu’l Bari (12/300)
İkincisi: Onlan tekfir etmeyenlere gelelim. Bu âlimler, böyle hüküm vermekten sakındıran naslann
olması sebebiyle İslâm’dan bir kimsenin çıktığını söylemenin kolay bir iş olmadığını söylemişlerdir.
Ancak kendisinin kâfir olduğunu bildiren bir söz veya fiil olursa, görüşüyle alakalı bir tevili olma
dığında onu tekfir etme önünde hiçbir engel yoktur. Ayrıca bu âlimler, ilk gruptaki âlimlerin de ı
olarak dayandıkları şeylerin, diğer tehdit hadisleri gibi olduklarını söylemişler ve o hadisleri buna
yormuşlardır. Bu yüzdendir ki Ebu’l Meâli el-Cüveyni, Bakıllâni vb. gibi birçok âlim ve usulcüler,
Hariciler hakkında mutlak olarak küfür lafzını kullanmaktan geri durmuşlardır. Nitekim Hafız İbn
Hacer böyle söylemektedir. Bk. Fethu’l Bari (12/300)
Yine Hafız’ın da anlattığı üzere onları tekfir etmeyen Hattâbi ve İbn Battal gibi âlimler, şu rivaye ı
şahit getirmişlerdir. Ali’den (r.a.) rivayet edildiğine göre kendisine Nehir ehli hakkında “Kâfir oldu ar
40. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Yakında
ümmetim arasında ihtilaf ue ayrılık baş gösterecektir. Sonra konuşmayı güzel, uy
gulamayı kötü yapan bir topluluk çıkacaktır. Kur’ân okurlar ama boğazlarını aşmaz.
Okun yaydan fırladığı gibi dinden fırlayıp ayrılacaklar, sonra da tâ ki ok, kirişine
dönene dek geri dönmeyecekler. Onlar yaratılanların en şerlileridir. Onları öldü
ren veya onlar tarafından öldürülen kimseye ne mutlu! Allah’ın Kitabı’na çağırırlar
ama onunla alakaları yoktur. Onları öldüren, Allah'a kulluk etme hususunda onlar
dan daha layıktır. ” Dediler ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Onların belirtisi nedir? Buyurdu
ki: “Saçları kazıtmak. ”79
41. Bize Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Abdülhamid el-Vasıti tah
dis etti... Ka’b el-Ahbar dedi ki: “Şehid için iki nur vardır. Hariciler’in öldürdüğü
kimse için ise on tane nur vardır. Cehennemin yedi kapısı vardır ki onlardan biri
Hârûriyye içindir. Yemin olsun ki onlar, ilk defa Allah’ın Peygamberi Davud’un
zamanında ortaya çıkmışlardır.”80
• Ahmed. Müsned (3/244) - Ebû Davud, Sünne (Avn 12/111) Bu ikisi Evzai yoluyla Katade’den, o
Enes’ten ve Ebû Said el-Hudri’den şeklinde rivayet etmişlerdir.
• Abdurrezzak, Musannef, 18649 (10/146) - Ahmed, Müsned (3/65) - Adeni, İman, 74 (s. 137) -
Buhârî, İstitabetu’l Mürteddin, 6933 (12/290) - İbn Ebi Asım, Sünne (925 {2/541) Bunlann tümü
Ma’mer yoluyla Zühri’den rivayet etmiştir.
• Buhârî, Menakıb, 361 (6/617) - Müslim, Zekat, 1064 (2/744) - İbn Ebi Asım, Sünne, 923 (2/449)
Bunlar da Zühri yoluyla rivayet etmişlerdir.
Yine bu hadis, Ebû Said el-Hudri’den kimi uzun kimi özet biçimde farklı yollardan da gelmiştir. Bk.
Buhârî, Enbiya (1/376), Tefsir (8/330), Fezailu’l Kur’ân (9/99), İstitabetu’l Mürteddin (12/283) - Me-
ğazi (8/67), Tevhid (13/415,353) - Müslim, Zekat, 1064 (2/741, 742) - Mâlik, Muvatta (1/304) - Ebû
Davud, Sünen (Avn 13/109) - Nesâi, (5/87), (7/118) - Ahmed, Müsned (3/5, 68, 73) - Abdurrezzak,
Musannef, 18764 (10/155)
Aynca benzer şekilde Müsned’de (4/421, 422, 424, 425) ve Nesâi’de (7/120) Ebû Zerr den,
Müsned’de (5/42) Ebû Bekre’den rivayet edilmiştir.
79 İsnadı hasendir.
Senedinde Yezid b. Yusuf vardır. Bir önceki hadiste de geçtiği üzere zayıftır. Ne var ki Müsned’de
(3/224) Ebû Muğire ve Ebû Davud’da (13/111) Velid, kendisine mütâbaat etmektedir. Böylece
senedin zayıflığı iyileşmektedir.
Yine senedinde Katade b. Diame es-Sedûsi vardır. Künyesi Ebu’l Hattâb el-Basri’dir. Sikadır, sebttir.
Hafız, kendisini tedlis yapanların üçüncü mertebesinden saymıştır. Dördüncü tabakanın büyüklerin
dendir. H. 100’den 10 küsur sene sonra vefat etmiştir. Buhârî ve Müslim gibi birçok âlim, kendisin
den hadis rivayet etmektedir. Bk. Takrib (2/123) - Tehzib (8/351) - Merasil, s. 168,174 - Tarifu Ehli’t
Takdis, s. 102
Tahrici bir önceki hadis ile aynıdır.
80 İsnadı hasendir.
• Senedinde Seyyar b. Hatim el-Anezi vardır. Ebû Seleme el-Basri’dir. Saduk olup vehimleri bu
lunmaktadır. Dokuzuncu tabaka büyüklerindendir. H. 200 veya öncesinde vefat etmiştir Bk Takrib
(1/343) - Tehzib (4/290) Musannef ve Abdullah b. Ahmed’in Sünne adlı eserlerinde de görüleceği
üzere Abdurrezzak kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. Tahriç.
• Yine senedinde Cafer b. Süleyman ez-Zabu’i vardır. Saduktur, zaiddir. Ne var ki Şia görüsüne
(1/129)SekİZİnCİ tabakadan oIup H’ 178’de vefat etrWir- Bk. Takrib (1/131) - Tehzib (2/95) - Kaşif
42. ... Aişe’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) “Sana kitabı indiren O'dur. onu
(Kuran) bir kısım âyetleri muhkemdir ‘ki bunlar kitabın anasıdır- diğerleri iSç
müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne arzuladıkları ue (heuâlarina görl
tevilini yapmak istedikleri için andaki müteşâblhlere tâbi olurlar. Halbuki onun te
Dilini ancak Allah bilir...” (Âl-i İmrân, 7) âyetini okudu ve ardından şöyle buyurdu
“Müteşâbih âyetler hakkında tanışanları gördüğünüzde bilin kİ onlar, Allah'ın kas,
tettiği o kimselerdir. Derhal onlardan sakının!’H1
• Yine senedinde Harun b. Abdullah vardır. İbn Mervan el-Bağdadi olup Ebû Musa el-Hammal el-
Bezzar künyesiyle tanınır. Sikadır, onuncu tabakadandır. H. 243’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/312,
-Tehzib (11/8)
• Yme senedinde Ebû İmrân el-Cevni vardır. Abdülmelik b. Habip el-Ezdi veya el-Kindi’dir. Kün
yesiyle meşhurdur. Sikadır, dördüncü tabaka büyüklerindendir. H. 128’de vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/518) - Tehzib (6/389)
• Yine senedinde Abdullah b. Rabâh el-Ensari vardır. Künyesi Ebû Halid olup Medinelidir. Basra’da
ikamet etmiştir. Ezarika* tarafından katledilmiştir. Bk. Takrib (1/414) - Tehzib (5/206)
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 18673 (10/155) Cafer yoluyla rivayet etmiştir.
• Yme hadisin bir kısmını İbn Ebi Şeybe Musannef’te (Hadis No: 19757, c. 15, s. 316) rivayet
etmiştir.
• Abdullah b. Ahmed, Yezid b. Harun yoluyla ‘Bize Hammad b. Seleme, Ebû İmrân el-Cevni’den
tahdis etti...’ şeklinde rivayet etmiş olup Ka’b’a olan isnadı sahihtir. Bk. Sünne, 1523 (2/638)
* Ezarika: Haricilerin bir kolu olup önderleri Nafi’ b. Ezrak’tan dolayı bu ismi almışlardır. (Çev.)
81 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Ebi Amr vardır. Kendisi hakkında bilgi için bk. 37.ci hadis.
• Yine senedinde Abdülvehhab es-Sekafi vardır. İbn Abdülmecit b. Sait’tir. Künyesi Ebû Muham
med olup Basralıdır. Sikadır, ölümünden üç sene önce hafızası bozulmuştur. Sekizinci tabakadan
olup H. 194’te vefat etmiştir. Buhârî ve Müslim gibi âlimler kendisinden rivayette bulunmuşlardır.
Bk. Takrib (1/528) - Tehzib (6/449)
• Yme senedinde İbn Ebi Müleyke vardır. Abdullah b. Ubeydullah b. Abdullah et-Temimi’dir. Medi-
neli olup Nebî’nin (s.a.v.) ashâbından otuz kişiye yetişmiştir. Sikadır, fakihtir, üçüncü tabakadandır.
H. 117’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/431)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (648) - İbn Mace, Mukaddime, 47 (1/18, 19) - Musannef, 149. Bunlann tümü,
Eyyûb yoluyla İbn Ebi Müleyke’den, o da Âişe’den şeklindeki senetle rivayet etmişlerdir.
• Hafız İbn Kesir dedi ki: Bu hadisi, Muhammed b. Yahya el-Abedi (doğrusu el-Adeni’dir) Müsned
adlı eserinde Abdülvehhab es-Sekafi yoluyla Eyyûb’tan rivayet etmiştir. Aynı şekilde Abdurrezzak,
Ma mer yoluyla Eyyûb’tan rivayet etmiştir. Aynı şekilde birçok kişi, bunu Eyyûb’tan rivayet etmiştir.
Yine bunu sahihinde İbn Hibban, Eyyûb yoluyla rivayet etmektedir. Ebû Âmir el-Harraz (Tirmizî’de
el-Hazzâ şeklindedir) ve başkaları Eyyûb’a mütâbaat etmektedirler. Tirmizî bunu, Bindar’dan, o
Ebû Davud et-Tayalisi’den, o Ebi Âmir el-Harraz’dan şeklinde zikretmektedir. Yine bu şekilde olarak
süneninde Said b. Mansur, Hammad b. Yahya el-Ebah’tan, o Abdullah b. Ebi Müleyke’den, o da
, 4Î’ ’' ’ ■?ai^bIin 5Übeyr den rivayet edildiğine göre o, Allah Teâlâ’nın “... bir
W™ a™Ue$a 1 *nıran’ 7) âyeti hakkında şöyle demiştir: “Müteşâbihlere
geince, un ar, o u ukları zaman insanlara karışık gelen ayetlerdir. Bu yüzdendir
ki o sözü iddia edenlerden sapıtanlar sapıtır. Her fırka, Kur’ân’dan bir âyet okurlar,
okudukları ayetin kendilerinin delili olduğunu ve o âyetle hidayeti bulduklarını
iddia ederler. Mesela Hârûriyye’nin tabi olduğu müteşabih âyetlerden biri de Allah
Teâlâ nm Kim Allah m indirdiği ite hüküm vermezse, işte onlar kâfirlerin ta kendi
lerdir (Mâide, 44) sözüdür. Onlar, bu ayetle birlikte “Sonra da o kâfirler, Rablerine
(birtakım) şeyteıi denk tutuyorlar” (En’am, 1) âyetini okurlar. Ardından hak ile hük
metmeyen bir imam gördüklerinde “Kâfir olmuştur. Kim kâfir olursa, Rabbine (bir
şeyleri) denk tutup şirk koşmuştur, onlara tabi olanlar da müşriktir” derler. Böylece
dinden çıkıp gördüğün o şeyleri yaparlar. Çünkü onlar, sözünü ettiğimiz âyeti (yan
lış) tevil etmektedirler.”83
Âişe’den şeklindeki senetle rivayet etmektedir. Ayrıca İbn Cerir, Ravh b. Kasım ve Nafi’ b. Ömer
eLCumhi yoluyla İbn Ebi Müleyke’den, o da Âişe’den senediyle aktarır. Nafi’, İbn Ebi Müleyke’den
yaptığı rivayette şöyle der: “Bana Âişe tahdis etti...” Bk. Taberi, Tefsir (2/6)
• Aynca bk. Buhârî, Tefsir, 4547 (8/209) - Müslim, İlim, 2665 - Ebû Davud et-Tayalisi, Sünen, 1433
(s. 8/209) - Ebû Davud, Sünne (Avn 12/343) - Tirmizî, Tefsir, 2993 (5/222) - Darimi, Sünen, Mu
kaddime, 147 (1/51) - Lâlekâi, 187 (1/118) Bunların tümü, Yezid b. İbrahim et-Tüsteri yoluyla İbn
Ebi Müleyke’den, o Kasım’dan şeklindeki bir senetle Kasım’ın İbn Ebi Müleyke ile Âişe arasındaki
ziyadesiyle rivayet etmişlerdir. Rivayetlerin hepsi sahih olup İbn Ebi Müleyke, Âişe’den işitmiştir.
Hafız İbn Hacer dedi ki: “İbn Ebi Müleyke, Âişe’den çokça hadis işitmiş ama kendisi ile Âişe ara
sında çokça vasıta koymuştur.” Bk. Fethu’l Bari (8/210) Yani bu hadisi hem bizzat kendisi Âişe den
işitmiş, hem de Âişe’den olarak Kasım’dan işitmiştir. Sonra iki şekilde de rivayet etmiştir. Bununla
birlikte Tirmizî, Yezid b. İbrahim’in Kasım’ı zikreden tek kişi olduğunu iddia etmiştir. İbn Hacer
ise Fethu’l Bari’de (8/210) Tirmizî’nin bu sözünün ardından içerisinde Kasım’ın da zikredildiği bir
rivayeti Yezid b. İbrahim dışındaki bir yolla zikretmiştir. Bk. 770.ci hadis. Ayrıca bu, Ebû Davud et-
Tayalisi’nin de bir rivayetidir. Bk. 1432.Cİ hadis (203) Yme İbn Hacer, başka bir yolla Kasım a bedel
olarak Abdurrahman b. Kasım’dan, o da babasından şeklinde rivayet etmiştir kıbu da ibn Cenr ın
bir rivayetidir. Bk. Taberi, Tefsir (6/192,193) Ahmed Şakir dedi ki: “Bu İbn Ebi Müleyke nm Kasım
b. Abdullah’tan yaptığı rivayeti kuvvetlendiren sahih mutâbaattm Ayrıca Taberi, bu had.s için
on bir tane isnad zikretmektedir ki, biri hariç tümü İbn Ebi Müleyke dendir.
sünler.” *84
86
85
“Yedinci tabakadandır, saduktur. Kitapları yandıktan sonra karıştırmıştır. Zehebi dedi ki.
onun zayıf olması yönündedir. Ayrıca Hafız, kendisini yedinci tabakanın tedlis yapan zayıflarından
saymıştır. H. 174’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/44) - Tehzib (5/373) - Kaşif, (2/109) - Tarifu Ehli’t
Takdis, s. 142
• Yme senedinde Müsenna b. Ahmed isimli bir şahıs vardır. Kaynaklarda bilgisine rastlayamadım
• Yme senedinde Atâ b. Dinar el-Mısri vardır. Hüzeyl’in azatlısıdır. Saduktur ama Said b. Cübeyr’den
yaptığı rivayeti, bir sahifeden aktarmaktadır. Denildiğine göre Said b. Cübeyr’i işitmemiştir. Altına
tabakadandır. H. 126’da vefat etmiştir. Takrib (2/21) - Tehzib (7/198) - İbn Ebi Hatim, Merasil, s.
158. Senetteki diğer râviler, sikadırlar.
• Yme senedinde Amr b. Halid vardır. İbn Ferruh et-Temimi’dir. Künyesi Ebu’l Hasen olup Harran-
lıdır. Mısır’da yaşamıştır. Sikadır, onuncu tabakadandır. H. 229’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/169)
-Tehzib (8/25)
• Yme senedinde Said b. Cübeyr vardır. Sikadır, sebttir, fakihtir. Üçüncü tabakadandır. Âişe, Ebû
Musa ve benzerlerinden yaptığı rivayetler mürseldir. H. 95’te 50 yaşını tamamlamışken Haccac'ın
önünde öldürülmüştür. Bk. Takrib (1/292) - Tehzib (4/11)
Tahriç: Suyuti, Dürru’l Mensur’da (2/146) bunu İbn Münzir’e nispet etmiştir.
84 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Mukri vardır. Muhammed b. Abdullah b. Yezid olup sikadır. Bk. 38.ci hadis.
• Yine senedinde Süfyan b. Uyeyne vardır. Bk. 37,ci hadis.
’J5”6 S®.n,ed‘nde Ma’mer vardır. İbn Raşid’tir. Künyesi Ebû Urve olup Basralıdır. Yemende ikamet
etmiştir. Sikadır, sebttir, fazıldır. Ne var ki Sabit, A’meş, Hişam b. Urve ve Basra’da yaptığı rivayet-
İ^67) Yed'nCİ tabaka büyüWerindendir* H- 154’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (22®
48 . ... Muallâ b. Yezid dedi ki: Hasan-ı Basrî’ye "Ey Ebû Said! Hureybiye’de
bir Harici ortaya çıktı denildi. Bunun üzerine şöyle dedi: “O, bir münker görüp
ona karşı çıkan ama o gördüğünden daha beter bir münkere düşen miskinin tâ
kendisidir.”87
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Hariciler’den birinin
ibadet konusundaki gayretini gören bir kimsenin -adil veya zalim olsun- imama
karşı çıkmaması, çıkıp bir cemaat toplamaması, kılıcını çekmemesi, Müslümanlar
ile savaşmaması gerekir. Bir adamın mezhebi Haricilik olduğunda, sakın ha onun
Kur’ân’ı okuması, namazda kıyamı uzun tutması, oruca devam etmesi ve ilim ko
nuşurken süslü cümleler kurması kişiyi aldatmasın!
Söylediklerim hakkında Rasûlullah’tan (s.a.v.) öyle haberler gelmiştir ki, Müs
lümanların âlimlerinin çoğu onları kabul eder. Daha doğrusu, bu haberleri bilme
hususunda Müslümanların tüm imamları ittifak halindedirler.
49/A. Bize Ebû Şuayb Abdullah b. Hasen el-Harrani tahdis etti, dedi ki: Bize
Asım b. Ali tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Ma’şer tahdis etti...
49/B. ... Enes b. Mâlik (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah’a (s.a.v.) düşmanlarını kız
dıran ve çabalı bir adam anlatıldı. Rasûlullah (s.a.v.) “Onu tanımıyorum” buyur
du. Dediler ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Şöyle şöyle özelliklere sahip biridir. Rasûlullah
(s.a.v.) yine “Ben onu tanımıyorum” buyurdu. Onlar bu haldeyken adı geçen şa
hıs çıkageldi. Sahâbe derhal: Bu adam işte ey Allah’ın Rasûlü, dediler. Buyurdu
ki: “Ben onu tanımıyordum. Ümmetim içerisinde onu ilk defa şimdi görüyorum.
• Senedinde Süleyman b. Ebi Neşit vardır. Buhârî, Tarih-i Kebir’de (4/40) kendisini zikretmiş ve
şöyle demiştir: “İbn Zübeyr’i görmüştür. Kendisinden Zahhak b. Mahled rivayette bulunmuştur.”
Aynca İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil’de kendisinden bahsetmiş ve şöyle demiştir: “İbn Zübeyf’den
mürsel olarak rivayet etmiştir.” Bununla birlikte İbn Ebi Hatim, kendisi hakkında ne cerh ne de
adalet bakımından bir şey dememiştir. Ayrıca İbn Hibban, onu Sikat’ta (4/315) zikretmektedir.
• Yine senedinde Mahled b. Hasen b. Ebi Zümeyl vardır. Bağdat’ta ikamet etmiştir. Hadislerin
de herhangi bir beis yoktur. Zehebi kendisini sika saymıştır. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib
(2/234) - Tehzib (10/72) - Kaşif (3/112)
• Yine senedinde Ebû Melih er-Rakki vardır. Hasen b. Ömer -veya Amr’dır. Sika olup sekizinci
tabakadandır. H. 181*de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/16) - Tehzib (1/309)
Tahriç: Musannif’in bu kitabı dışında herhangi bir yerde rivayet edildiğine rastlamadım.
87 İsnadı hasendir.
• Senedinde Salt b. Mes’ud b. Tarif el-Cehderi vardır. Zehebi onun için “sika sayılmıştır” demekte
dir. Hafız ise Takrib’te “Bazen vehmederdi” demiştir. Onuncu tabakadan olup H. 240*da veya bir
sene öncesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/370) - Tehzib (4/436) - Kaşif (2/29)
• Yine senedinde Cafer b. Süleyman vardır. Saduktur, zahiddir. Ne var ki Şia görüşüne sahipti. Bk.
41.ci hadis.
• Yine senedinde Muallâ b. Ziyad el-Kurdusi vardır. Künyesi Ebû’l Hüseyn olup Basralıdır. Saduk
tur, az hadis rivayet etmiştir, zahiddir. Kendisi hakkında İbn Main’in sözleri farklı farklıdır. Yedinci
tabakadandır. Bk. Takrib (2/265) - Tehzib (10/237)
Tahriç: Musannif’in bu kitabı dışında herhangi bir yerde rivayet edildiğine rastlamadım.
Onda şeytandan kaynaklanan bir karartı var.”1* Adam yaklaştığında selam verdi.
Rasûlullah (s.a.v.) de selamın» aldı ve şöyle buyurdu: “Allah adına yemin istiyorum;
yanımıza çıkageldiğinde içinden 'Şu toplulukta senden daha faziletlisi yoktur’şek-
linde bir şeyler konuştun mu?" Adam: Allah’a yemin olsun ki evet, dedi. Sonra
namaz kılmak için mescide girdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir'e
(r.a.) “Kalk da onu öldür” buyuldu. Ebû Bekir derhal mescide girdi ve adamın na
mazda kıyam halinde olduğunu göldü. Bunun Üzerine İçinden “Doğrusu namazın
bir hürmeti ve hakkı vardır. Şavet Rasûlullah’tan (s.a.v.) emir istemiş olsaydım..."
diye geçirdi. Derken geri döndü. Rasûlullah (s.a.v.) "Onu öldürdün mü?" diye sor
du. Ebû Bekir şöyle cevap veıdi: Hayır. Gördüm ki namazda kıyam halindeydi.
Namazın bir hakkı ve hürmeti olduğunu düşündüm. Şayet onu öldürmemi istersen
öldürürüm. Rasûlullah (s.a.v.) “Sen buna ehil değilsin” buyurdu.
Sonrasında “Ey Ömer! Git de onu öldür" buyurdu. Ömer de derhal mescide
girdi. Bir baktı ki adam secde ediyor. Bunun üzerine uzun bir vakit adamı bekle
di. Sonra içinden "Doğrusu secdenin bir hakkı vardır. Şimdi gidip Rasûlullah’tan
(s.a.v.) emir istesem, benden daha hayırlı olan birisi de emir istemişti” diye geçirdi.
Derken geri döndü. Rasûlullah (s.a.v.) “Onu öldürdün mü?” diye sordu. Ömer
şöyle cevap verdi: Hayır. Gördüm ki namazda kıyam halindeydi. Namazın bir
hakkı ve hürmeti olduğunu düşündüm. Şayet onu öldürmemi istersen öldürürüm.
Rasûlullah (s.a.v.) “Sen buna ehil değilsin” buyurdu.
Sonrasında “Ey Ali! Kalk da onu öldür. Eğer onu bulabilirsen, sen bu işin
üstesinden gelirsin” buyurdu. Ali de mescide girdi ama onu bulamadı. Derhal
Rasûlullah’in (s.a.v.) yanına geri dönüp durumu ona haber verdi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Eğer bugün öldürülmüş olsaydı, tâ ki Deccal
çıkana dek ümmetimden iki kişi dahi birbiriyle ihtilaf etmezdi. ” Enes daha sonra
hadisin devamını anlattı.88
89
50. ... Enes b. Mâlik (r.a.) dedi ki: “İçimizde ibadet ve zühd sahibi bir adam
vardı. Nebî’ye (s.a.v.) onun özelliklerinden bahsettik, ismini söyledik ama onu tanı
madı. Biz tam bu haldeyken adam bize yöneldi. Dedik ki: Ey Allah’ın Rasûlü! İşte
o adam budur. Buyurdu ki: “Şüphesiz onun yüzünde şeytandan kaynaklanan bir
karartı görüyorum. ” Derken adam geldi, topluluğa selam verdi, onlar da selamını
aldılar. Rasûlullah (s.a.v.) hemen ona şöyle sordu: “İçinden ‘Şu toplulukta senden
daha hayırlısı yoktur’ diye geçirdin mi?’’ Adam: Evet, dedi. Sonra arkasını döndü
ve mescide girdi. Rasûlullah (s.a.v.) "Onu kim öldürebilir?” diye sordu. Ebû Bekir:
Ben ey Allah’ın Rasûlü, dedi. Derhal kalkıp mescide girdi ve adamı namaz kılarken
buldu. Ebû Bekir dedi ki: Onu namaz kılarken buldum. Namaz kılanlara vurmak
tan nchyolunduk.
Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) “O adamı kim öldürecek?” diye sordu. Ömer: Ben
ey Allah’ın Rasûlü, dedi. Derhal mescide girdi ve adamı secde ederken buldu. Dedi
ki: Namaz kılan bir kimseyi mi öldüreceğim? Halbuki bize namaz kılanlara vurma
yı yasaklamıştı. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.), Ömer’e “Bırak ey Ömer!” buyurdu.
Ömer: Ama onu namaz kılarken buldum. Halbuki bize namaz kılanlara vurmayı
yasaklamıştın, dedi.
Sonrasında “Şu adamı kim öldürecek?” diye sordu. Ali: Ben ey Allah’ın
Rasûlü. dedi. Buyurdu ki: “Eğer onu bulabilirsen sen onu öldürürsün.” Ali derhal
gitti ve geri geldi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.), Ali’ye “Bırak ey Ali!” buyurdu. Ali:
Onu çıkmış buldum, dedi. Buyurdu ki: “Doğrusu sen onu öldürmüş olsaydın, üm
metimden başından sonuna dek iki kişi dahi ihtilaf etmezlerdi.”90
• Hadisin Ebû Said el-Hudri’den “Ebû Bekir, Rasûlullah’a (s.a.v.) geldi ve ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ben
falanca vadiden geçtim...’ dedi” şeklinde bir şahidi vardır. Bu hadisi İmam Ahmed, Müsned’de
(3/15) rivayet etmiştir. Heysemi dedi ki: “Râvileri sikadırlar.” Bk. Mecamu’z Zevaid (6/225)
• Yine Heysemi, bu hadise şahit olarak Ebû Bekre’den bir rivayet zikretmiş ve “Bunu Ahmed ve
Taberani rivayet etmişlerdir” dedikten sonra şöyle demiştir: “Râvileri, sahihin râvilerindendir.” Bk.
Mecamu’z Zevaid (6/225)
90 İsnadı çok zayıf olup iki illeti vardır.
• Senedinde Enes’ten rivayet eden Hud b, Atâ el-Yemani vardır. İbn Hibban dedi ki: “Onunla hüc
cet getirilmez; rivayetleri az olmasına rağmen yine de münkerdlr.” Bk. Lisanu’l Mizan (6/201) Ayrıca
İbn Ebi Hatim de kendisini Cerh ve Tadil’de (9/111) zikretmiş ama cerh veya adalet olarak hakkında
bir şey söylememiştir.
• Yine senedinde Musa b. Ubeyde vardır. Zayıftır. Bk. 28.ci hadis.
• Yine senedinde Fazl b. Sehl vardır. İbrahim el-A’rac el-Bağdadl’dir, Horasan asıllıdır. Saduk olup
on birinci tabakadandır. H. 255’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/110) - Tehzib (8/277)
• Yine senedinde Zeyd b. Hubab vardır. Ebu’l Hüseyn el-Ukli’dir. Saduk olmakla birlikte Sevri’nin
adisinde hata ederdi. Dokuzuncu tabakadan olup H. 203’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/273İ
Tehzib (3/402)
Tahriç: Bunu Ebû Ya’la, birbirine yakın lafızlar ile rivayet etmiştir. Heysemi dedi ki: “Senedinde
u HSa^ Ubeyde vardır ki terk olunmuştur.” Bk. Mecmau’z Zevaid (6/227) Ne var ki bir önceki riva-
e e e görüleceği üzere hadisin şahitleri vardır.
92 İsnadı sahihtir,
• Senedinde Ahmed b. Salih vardır. Mısırlıdır, künyesi Ebû Cafer İbn Taberi’dir. Sikadır, hafız
dır, onuncu tabakadandır. Nesâi, az sayıdaki vehminden dolayı hakkında kelam etmiş olup ibn
Main’den onu yalancı saydığı nakledilmiştir. Bununla birlikte İbn Hibban, onun başkası olduğunu
kesin bir dille ifade etmiştir. Vefat tarihi H. 248’dir. Buhârî ve başkaları kendisinden rivayette bulun
muşlardır. Bk. Takrib (1/16) - Tehzib (1/39)
• Yine senedinde Abdullah b, Vehb vardır. İbn Müslim olup Kureyş azatlısıdır. Künyesi Ebû
Abdullah’tır, Mısırlıdır. Sika, hafız, âbiddir. Dokuzuncu tabakadandır. H. 197’de vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/460) - Tehzib (5/71)
• Yine senedinde Amr b. Haris vardır, İbn Yakub’tur, Ensar’m azatlısıdır. Mısırlıdır. Sika, fakih,
hafızdır. Yedinci tabakadan olup H. 150’den önce vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/67) - Tehzib (8/14)
Senetteki diğer râviler sikadırlar ve haklarındaki açıklama bir önceki hadiste geçti.
Tahrici bir önceki hadis ile aynıdır.
93 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Cafer b. Süleyman vardır. Saduktur, zahiddir. Ne var ki Şia görüşüne sahipti. Bk. 41.ci
hadis. Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere Abdurrezzak kendisini mütâbaat etmiştir. Ayrıca
tahriçte ve bir sonraki hadiste de görüleceği üzere başka kısa mütâbaatları da vardır.
• Yine senedinde Ebû Amr b. Alâ en-Nahvi vardır. Arapça âlimlerindendir, sikadır. Beşinci tabaka
dan olup H. 154’de 86 yaşında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/454) - Tehzib (12/178)
Tahrici biraz önce geçen hadis ile aynıdır.
95 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdullah b. Zübeyr vardır. Ahmed ez-Zübeyri’nin babasıdır. Ebû Nuaym el-Kûfi ve
Ebû Zur’a, kendisini zayıf saymakla birlikte İbn Hibban onu Sikat’ta zikretmiştir. Bk. Mizan (2/422)
- Lisan (3/286) - Cerh ve Tadil (5/56) - Muğni (2/338) - Sikat (8/345)
• Yine senedinde Abdullah b. Şerik el-Âmiri vardır. Kufelidir, saduktur. Şia görüşüne sahipti. Bu
nunla birlikte Cevzecâni aşırıya kaçmış ve onu yalancı saymıştır. Üçüncü tabakadandır. Takrib
(1/422) - Tehzib (5/352)
Tahriç: Heysemi, buradakinden daha uzun bir şekilde Cündüb’ten nakletmiş ve şöyle demiştir:
“Taberani, el-Evsat’ta Ebu’s Sâbiğa yoluyla Cündüb’ten rivayet etmiştir.” Heysemi yine şöyle der:
“Ebu’s Sâbiğa’yı tanımıyorum ama senetteki diğer râviler sikadırlar." Bk. Mecmau’z Zevaid (6/242)
Belki de o, Şemr Zü’l Cevşen Ebu’s Sâbiğa’dır. Allah en iyisini bilir.
56. ... Yezid b. Ebi Ziyad dedi ki: “Said b. Cübeyr’e Nehrevan ashâbını Sor.
dum. Dedi ki: Bana Mesruk tahdis etti, dedi ki: Âişe’ye (r.anhâ) onları sordum, dedi
ki: “Sen anlattıkları o memeli adamı gördün mü? Ben: Onları görmedim ama
onları gören biri yanımda şahitlik etti, dedim. Âişe: Oraya vardığında bana onları
gördüğüne şahitlik eden emin kişilerin listesini yazıp gönder, dedi. Derhal gittim. 0
sıra insanlar yedi gruba bölünmüştü. Her yedide birden Hariciler i gören on kişi ile
konuştum. Peşinden “Bunların her biri adil ve razı olunan kişilerdir dedim.”
Yezid dedi ki: Ayrıca Âişe’yi (r.anhâ) işitenlerden bazısı bana onun şöyle de
diğini tahdis ettiler: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim: "Onlar ümmetimin en
şerlileridir, onlan ümmetimin en hayırlıları öldürür. 96
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah Teâlâ, Ali b. Ebi
Talib ile Mü’minlerin annesi Âişe’den razı olsun. Bizlere o ikisinin ve tüm sahâbenin
sevgisi ile fayda versin. Allah hepsinden razı olsun.
SEKİZİNCİ BÂB: HARİCİLERLE SAVAŞIP ONLARI ÖLDÜREN VEYA
ONLAR TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEN KİMSENİN SEVABI
57. ... Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘‘Kı
yamete yakın yaşlan genç, akıllan kıt bir topluluk çıkacak ve insanlann en hayırlı
sözlerinden söyleyecekler. Okun yaydan fırladığı gibi İslâm’dan aynlacaklar. Artık
her kim onlarla karşılaşırsa, derhal onları öldürsün. Çünkü onlan öldürmenin Allah
Teâlâ katında bir ecri vardır. ”97
96 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Yezid b. Ziyad vardır. Haşimilerin azatlısı olup Kûfelidir. Zayıftır. Yaşlandığında hafızası
bozulmuş, başkası tarafından telkin edilir olmuştur. Şii idi. Beşinci tabakadan olup H. 136’da vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2/365) - Tehzib (11/329)
• Yine senedinde İsmail b. Zekeriya b. Mürre el-Hulkani vardır. Künyesi Ebû Ziyad’dır, Kûfelidir.
Az da olsa hata ederdi. Sekizinci tabakadan olup H. 194’de vefat etmiştir. Daha önce öldüğü de
söylenmektedir. Buhârî ile Müslim gibi alimler, ondan rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/69) -
Tehzib (1/297)
• Yme senedinde Mesruk vardır. İbn Ecda’ b. Mâlik el-Hemedani el-Vadii’dir. Künyesi Ebû Aişe
olup Küfeliktir. Sikadır, fakihtir, âbiddir, muhadramdır. Sekizinci tabakadan olup H. 62 veya 63 te
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/242) - Tehzib (10/109)
Tahriç: Beyhaki, Delailu’n Nübüvve’de (6/434) Şa’bi yoluyla Mesruk’tan, o da Âişe’den şeklinde
bir senetle bu şekilde rivayet etmiştir.
97 İsnadı hasendir.
• Senedinde Asım vardır. İbn Behdele’dir. Sadûk olmakla birlikte bazı vehimleri vardır. Bazı âlimler
onu sika saymışlardır. Bk. 5.ci hadis. Tahriçte de geleceği üzere hadisin birçok sahih şahidi vardır.
• Yine senedinde geçen Ebû Bekir b. Ebi Şeybe vardır. Abdullah b. Muhammed el-Kûfî’dir. Sika,
hafız ve birçok eserin Musannifi olup onuncu tabakadandır. 235 senesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/445) - Tehzib (6/2)
Tahriç:
• Ebû Bekir b. Ebi Şeybe, Musannef, 19729 (15/304) - Ahmed, Müsned (1/404) - Tirmizî, Fıten-
2188 (4/481) Tirmizî, hasen sahih olduğunu belirtmiştir. Ayrıca bk. İbn Mâce, Mukaddime, l68
(1/59) Bunların tümü Ebû Bekir b. Ayyâş’tan, o da Asım’dan senediyle rivayet etmişlerdir.
58. Bize Ebû Said el-Mufaddal b. Muhammed el-Cundî haber verdi... Ebû
Galib in anlattığına göre o Rasûlullah’in (s.a.v.) ashâbından Ebû Umame’yi (r.a.)
şöyle derken işitmiştir: Şam da birtakım Harici gruplar çıktı. Derken öldürülüp
boş -veya dolu- bir kuyuya atıldılar.” Ebû Galib dedi ki: Ben, kendisiyle birlik
teyken birdenbire Ebû Umame (r.a.) o bölgeye doğru yöneldi ve kuyuya varınca
durdu. Sonra ağladı ve sonrasında şöyle dedi: "Subhânallah! Şeytan bu ümmete
ne yapmış böyle! Bunlar; cehennem köpekleridir, cehennem köpekleridir, cehen
nem köpekleridir. Bunlar, gökyüzü altında öldürülen en şerli kimselerdir; bunlar,
gökyüzü altında öldürülen en şerli kimselerdir. Bunların öldürdükleri ise gökyüzü
altında öldürülen en hayırlı kimselerdir, gökyüzü altında öldürülen en hayırlı kim
selerdir.” Ben: Ey Ebû Umame! Bu, senin kendi görüşünle söylediğin bir şey midir
yoksa Rasûlullah’tan (s.a.v.) duyduğun bir şey midir? diye sordum. “O zaman ben
gerçekten cüretkâr olmuş olurum, o zaman ben gerçekten cüretkâr olmuş olurum,
o zaman ben gerçekten cüretkâr olmuş olurum” dedikten sonra şöyle dedi: “Ak
sine bunu Rasûlullah’tan (s.a.v.) iki kez değil, üç kez değil... on kez değil, birçok
kez işittim. Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim: “Bir topluluk çıkacak, Kur’ân
okuyacaklar ama Kur’ân boğazlarını geçmeyecek -veya aşmayacak-. Okun yaydan
fırladığı gibi İslâm’dan ayrılacaklar. Ok, gezine dönene dek İslâm’a dönmeyecekler.
Onları öldürene veya onlar tarafından öldürülene ne mutlu!”98
• Buhârî, Mürtedleri Tövbeye Çağırmak, 2930 (12/283) - Müslim, Zekât, 153 (2/746) - Ebû Da
vud, Sünne (Avn 13/113) - Nesâi (8/119) - Abdurrezzak, Musannef 18677 (10/157) - Ahmed,
Müsned (1/113) - Ebû Ya’ia (1/92) - İbn Ebi Asım, Sünne, 914 (2/444) Bunlann tümü A’meş’ten, o
Hayseme’den, o Süveyd’ten, o da Ali’den senediyle rivayet etmişlerdir.
Aynca hadis, birçok senetle daha rivayet edilmiştir. Bazı râvi isimleri ve kaynaklan aşağıdaki gibidir:
• Ebû Said el-Hudri: Buhâri, 6931 (12/283) - Müslim, 147 (2/743) - Mâlik, Muvatta (1/204) - Ah
med, Müsned (3/52)
• Zeyd b. Vehb: Müslim, 156 (2/748) - Ebû Davud, (Avn 13/114) - Abdurrezzak, Musannef, 1865
(10/147) - İbn Ebi Asım, Sünne, 917 (2/445) - Beyhaki, Kübra (8/170)
• Sehl b. Hanif: Buhâri, 6934 (12/290) - Müslim, 159 (2/750) - Ahmed, Müsned (3/486)
• Ebû Zerr: Müslim, 158 (2/750) - İbn Ebi Şeybe, Musannef, 19735 (15/306) - Tayâlisi, 448 (s.60)
- Ahmed, Müsned (5/31,176) - Darimi (2/133) - İbn Mâce, Mukaddime, 170 (1/60) - İbn Ebi Asım
(2/448)
• Enes b. Mâlik: İbn Mâce, Mukaddime, 175 (1/62)
İmam Ahmed dedi ki: “Hariciler hakkındaki hadis, on farklı yoldan sahihtir.”
İbn Kayyım dedi ki: “Müslim, sahihinde bunların hepsini bir araya getirmiştir.” Bk. Ta’lik Alâ Sünen-i
Ebi Davud (Avn 13/105)
98 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Galib vardır. Ebû Umame’nin ashâbından olup Basralı’dır. Daha sonra İsfahan’a
yerleşmiştir. İsminin Hazevver veya Said b. el-Hazevver veya Nafi’ olduğu söylenmiştir. Sadûk olup
hata eden biridir. Nesâi, onu zayıf saymıştır, ibn Hibban, onun hakkında “Kendisiyle hüccet getiril
mez” demiştir. Tirmizî ise onun bazı hadislerine sahih hükmü vermiştir. Bk. Takrib (2/460) - Tehzib
(12/197) - Mizan (1/476) - Nesâi, ed-Duafâ ve’l Metrûkîn (s.U4) Ancak tahriçte de geleceği üzere
Müsned ve başka eserlerde ona mütâbaat edenler vardır.
• Yine senedinde Ezher b. Salih vardır ki onu kaynaklarda bulamadım. Ne var ki diğer rivayetin
senedi ve tahricinde de görüleceği üzere ona mütâbaat edenler vardır.
59. Bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti... Ebû Galib dedi ki: İki arkaç]
la birlikte Şam’daydım. Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashabından Ebû Umame Süd laM
Acelân da oradaydı. Derken Hârûriye’nin kesik başları getirildi ve merdivene^
Tam o sırada Ebû Umame (r.a.) geldi ve iki rekât namaz kıldı. Sonrasında
başlara doğru yöneldi. Ben: Kesinlikle peşine düşüp ne dediğini duyacağım, ded^
ve derhal peşine düştüm. Tâ ki yanında durdum. Birdenbire ağladı ve sonrasın ?
şöyle dedi: “Subhânallah! İblis bu ümmete ne yapmış böyle! Bunlar, cehenno $
halkının öldürülen köpekleridir, cehennem halkının öldürülen köpekleridir, ceher)1
nem halkının öldürülen köpekleridir.” Sonra şöyle dedi: “Bunlar, gökyüzü altınd
öldürülen en şerli kimselerdir. Öldürülen en hayırlı kimseler ise bunların öldürdük
leridir.” Sonra şu âyeti okudu: "Sana kitabı indiren O dur. Onun (Kur’ân) bir kisirn
âyetleri muhkemdir -ki bunlar kitabın anasıdır- diğerleri İse müteşâbihtir. Kalple.
rinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ue (heualarına göre) teuil etmek için ondalı
müteşâbihlere tâbi olurlar. Halbuki onun teuilini ancak Allah bilir... (Âl-i imrân, 7)”»
• Yine senedinde Ali b. Ziyad el-Laheci vardır. İbn Hibban, onu Sikat’ta (8/470) zikretmiş ve “Ha-
dişleri müstakim’- demiştir.
• Yine senedinde Kadı Ebû Kurra Musa b. Tarık el-Yemani vardır. Ez-Zebidi’dir. Sikadır. Dokuzuncu
tabakadandır. Bk. Takrib (2/284) - Tehzib (10/349)
Tahriç:
• Abdurrezzak. Musannef, 18663 (10/152) - Ahmed, Müsned (5/353), Abdullah b. Ahmed, Sünne,
1543 (2/643) Bunlann hepsi Abdurrezzak yoluyla Ma’mer’den “Ebû Galib’i şöyle derken işittim..."
şeklinde rivayet etmiştir.
• Ahmed, Müsned (5/256) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1542 (2/643) - Tirmizî, Tefsir, 3000(5/266)
Tirmizî, hadisin hasen olduğunu söylemiştir. Ayrıca bk. Beyhaki, Kübra (8/188) Bunlann tümü,
Hammad b. Seleme yoluyla Ebû Galib’ten rivayet etmişlerdir.
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (2/291) bunu Taberani ve İbn Münzir’e nispet etmiştir.
• İbn Mâce, 176 (1/62) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1544 (2/623); Süfyan b. Uyeyne yoluyla Ebû
Galib’ten...
• Lâlekâi, Şerhu’l Usul’de Ebû Galib’ten iki farklı yolla rivayet etmiştir. Bk. 151, 152 (1/102,103)
• Musannif, bir sonraki hadiste Mübarek b. Fudale yoluyla Ebû Galib’ten rivayet etmiştir. Aynca
bk. İbn Ebi Şeybe, Musannef, 19738 (15/307) - İbn Ebi Asım, Sünne, 68 (1/34) Bunlann hepsi.
Katan yoluyla Ebû Galib’ten, o Ebû Umame’den şeklinde rivayet etmiş olmakla birlikte İbn Ebi
Şeybe ve İbn Ebi Asım’ın senetlerinde “o da babasından” şeklinde geçmemektedir. Elbani, Katanın
meçhul oluşu sebebiyle bu senedi zayıf saymış, sonrasında şöyle demiştir: “Diğer râviler -yani İbn
Asım’ın senedindekiler- ise sikadırlar. Yani her ne kadar Ebû Galib’te birazcık zayıflık olsa da hadis
hasendir.” Bk. Zilalu’l Cenne (1/34) Bunun yanında Ma’mer, Abdurrezzak’ın rivayetinde Katana
mütâbaat etmiştir. Nitekim Ebû Galib’e bu konuda başka mütâbaat edenler de vardır. Bk. Ahmed.
Müsned (2/250); Abdullah b. Bahir yoluyla “Bize Seyyar tahdis etti...” şeklindedir. Aynca bk. Ah
med, Müsned (5/269) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1546, 1545 (2/644)
99 İsnadı zayıftır. Senedinde dört illet vardır.
• Senedinde Ebû Galib vardır. Kendisine mütâbaat edenler vardır. Bk. 58.ci hadis.
• Yine senedinde Mübarek b. Fudale vardır. Basralı’dır. Saduk olmakla birlikte tesviye tedlisi yap**'-
dı. Nesâi ve başkaları, onu zayıf zaymışlardır. Altıncı tabakadan olup H. 166’da vefat etmiştir- B
Takrib (2/227) - Tehzib (10/28) - Mizan (3/430) - Nesâi, Duafa, s. 99 - Muğni (2/40) Aynı şekilde bu
şahsa da mütâbaat edilmiştir.
ÖO. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti... Ebû Galib dedi ki: Dı-
meş escidi ndeydim. Derken Hariciler’den yetmiş kişinin kesik başlarını getir
diler. Sonrasında kesik başlar mescidin merdiven basamaklarına dizildi. Akabinde
Ebû Umame (r.a.) çıkageldi ve kesik başlara bakıp şöyle dedi: “Bunlar, cehennem
köpekleri ve gökyüzü altında öldürülen en şerli kimselerdir. Bunların öldürdükle
ri, gökyüzü altında öldürülen en hayırlı kimselerdir.” Birdenbire ağladı ve bana
bakıp Ey Ebû Galib! Sen, bunların çokça bulunduğu bir beldedesin” dedi. Ben:
Evet, Allah seni onlardan sığındırsın, dedim. Sonrasında “Kur’ân okur musun?”
diye sordu. Ben: Evet, diye cevap verdim. O, Allah Teâlâ’nın "Sana kitabı indiren
O’dur. Onun (Kur’ân) bir kısım âyetleri muhkemdir -ki bunlar kitabın anasıdır- di
ğerleri ise müteşâbihtir...” (Âl-i İmrân, 7) âyetini, “İlimde derinleşenler ise 'Ona iman
ettik’ derler" kısmına kadar okudu. Ben: Ey Ebû Umame! Doğrusu onlar için gözle
rinin yaşardığını gördüm, dedim. Şöyle cevap verdi: “Onlara acıdığım için. Çünkü
onlar İslâm ehlindendir.” Bunun üzerine bir adam: Bunu kendi görüşüne göre mi
söylüyorsun yoksa bu Nebî’den (s.a.v.) duyduğun bir şey midir? diye sordu. Şöyle
cevap verdi: “O zaman ben gerçekten cüretkâr olmuş olurum. Bunu Rasûlullah’tan
(s.a.v.) iki kez değil, üç kez değil, dört kez değil, beş kez değil, altı kez değil, yedi kez
değil, birçok kez işittim.”* 100
61. ... A’meş’ten, o da İbn Ebi Evfâ’dan (r.a.); Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Hariciler, cehennem köpekleridir. ”101
• Yine senedinde İsmet b. Mütevekkil el-Huddani vardır. Ukayli, kendisi hakkında şöyle der: “Hadis
leri çok az zapt eden ve vehimleri olan biridir.” İbn Hibban ise kendisini Sikat’ta zikretmiştir. Aynca
Ahmed “Onu tanımıyorum” dedikten sonra ondan rivayet edilen bir hadis zikretmiş ve “Bu hadisin
aslı yoktur” demiştir. Bk. Ukayli, Duafa (3340) - Mizan (3/68) - Lisan (4/170) - Sikat (8/520)
• Yine senedinde Ammun Ebû Bekir vardır. Muhammed b. Eş’as’tır. İbn Hibban, kendisini Sikat ta
(9/149) zikretmektedir. Bununla birlikte hadisin başka yolları da vardır. Bk. 58.ci hadis ve tahrici.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
100 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Galib vardır. Bk. 58.ci hadis.
• Yine senedinde Katan b. Abdullah b. el-Huddani vardır. Künyesi Ebû Murri olup Ebû Bekir b.
Şeybe’nin şeyhlerindendir. Buhârî, kendisini el-Kebir’de (7/189) zikretmiştir. İbn Ebi Hatim de Cerh
ve Tadil’de (7/137) onu zikretmiş ama cerh veya adaleti bakımından bir şey söylememiştir. Aynca
bk. İbn Hibban, Sikat (9/22) İbn Hibban, Lisan’da (4/474) onun için “bazen hata ederdi" demekte
dir.
• Yine senedinde Katan ın babası geçmektedir. Kaynaklarda kendisi ile alakalı bir bilgiye rastlaya
madım.
Ancak bu râvilere çokça mütâbaat edilmiştir. Bk. 58.Cİ hadis. Bu yüzden hasen li ğayrihtir.
• Yine senedinde Bekir b. Halef vardır. el-Basrl Hatenu’l Mukrl Ebû Bişr’dir. Saduktur, onuncu
tabakadandır, H. 244’te vefat etmiştir. Bk. Takrib 81/105) • Tehzib (11/385)
Tahrici için bk. 58.ci hadis.
101 Râvileri sika olmakla birlikte senedinde inkıta vardır. Çünkü A’meş, İbn Ebi Evfa’dan işitmemiştir.
Bk. Tehzib (4/222) Ne var ki hadisin Ebû Galib’ten, o da Ebû Umame’den şeklindeki rivayetlerde
şahitleri vardır. Bk. 58 ve 59.cu rivayetler. Ayrıca hadisin et-Tayalisi, Ahmed, Hakim ve İbn Ebi Asım
(2/438)’da Said b. Cemhân yoluyla şahidi vardır.
62. ... Ömer b. Yezid dedi ki: Yezid b. Mühelleb’in zamanlarında Hasan-ı
Basrî’yi işitmiştim; kendisine üç beş kişi gelip evlerinden ayrılmamalarını ve kapı
larını üzerlerine kitlemelerini emrettiler. Sonrasında Hasan-ı Basrî dedi ki: “Vallahi,
keşke insanlar sultan sebebiyle imtihan olunduklarında Allah o belayı kendilerin
den kaldırmasını bekleyerek sabretseler! Aksine onlar, hemen panikle kılıca sarılı
yorlar. Allah’a yemin olsun ki hiçbir hayırlı gün getiremediler.” Sonra şu âyeti oku-
• Senedindeki A’meş, Süleyman b. Mehran el-Esedi’dir. Künyesi Ebû Muhammed olup Kûfelidir.
Sika, hafız, kıraat arifi ve veralıdır. Ne var ki tedlis yapardı. Beşinci tabakadandır, H. 137 veya 138
senesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/337) - Tehzib (4/222)
• Yme senedinde İshak b. Yusuf el-Ezrak vardır. Sikadır, dokuzuncu tabakadandır, H. 195’te 78 şa
şında vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib
(1/63) - Tehzib (1/457)
• Yine senedinde Züheyr b. Harb vardır. İbn Şeddad el-Hayseme en-Nesâi’dir. Bağdat’a yerleşmiş
tir. Sikadır, sebttir, onuncu tabakadandır. H. 234’de 74 yaşında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/2641
-Tehzib (3/342)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/355) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1513 (2/635) - İbn Ebi Şeybe, Musannef
(15/305) Bu son ikisi, İshah yoluyla rivayet etmişlerdir.
• İbn Mâce, Mukaddime, 173 (1/61) - İbn Ebi Asım, Sünne, 904 (2/438) Bu ikisi, İbn Ebi Şeybe
yoluyla khak’tan rivayet etmişlerdir. Elbani dedi ki: “Sahih bir hadistir. Senetteki râviler sika olup
Buhâri ile Müslim’in râvilerindendirler. Ne var ki A’meş, İbn Ebi Evfa’dan işitmemiştir. Kaldı W °-
mü ellistir. Elbani daha sonra biraz önce geçen şahitleri zikretmiştir.
• yrıca bu Ahmed ve Taberani’nin zikrettiği bir hadisin bir parçasıdır. Heysemi dedi ki: “Ahmed’in
Mecmau’z Zevaid (6/232) Yine bu, Taberani’nin Abdullah b. Habbab'^
vardır ki zavıfar ” RlT** ?arçasıd,r' Şöyle demi§tir: “Senedinde Muhammed b. Ömer el-K^
d/163) zikİştk Z (6/232) AynCa bunu îbnu’1 Cevzi de el'İle,u’1 Mütcnahl
Tahriç:
• İmam Mâlik, Muvatta (2/445) - Buhârî, Ahkâm, 7199 (13/192) - Nesâi, Beyat (7/138) Bunların
tümü Mâlik yoluyla rivayet etmişlerdir.
• Müslim, İmare, 1709 (3/1470) - Nesâi, Beyat (7/139) - İbn Mâce, Cihad, 2866 (2/957) - Ah
med, Müsned (3/141) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1029 (2/494) Bunlann tümü Yahya b. Sa’d yoluyla
rivayet etmişlerdir.
107 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Müsenna vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 9 cu hadis
Tahrici bir öncekiyle aynıdır.
108 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ferec b. Fudale b. Nu'man et-Tenûci vardır. Şamlıdır, zayıftır, sekizinci tabakadan
70. ... Süveyd b. Gafele anlatıyor: Ömer b. Hattâb (r.a.) bana şöyle dedi:
“Galiba sen benden sonra da yaşayacaksın. O durumda Habeşli bir köle dahi olsa
imama itaat et! Eğer sana vurursa sabret! Eğer seni mahrum ederse sabret! Eğer
seni dünyalığını eksiltecek bir işe çağırırsa de ki: İşittim, itaat ettim. Kanım, dinim
den aşağıdır.”109
110
dır. H. 279’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/108) - Tehzib (8/260) Bununla birlikte İmam Ahmed.
Ferec in Şamlılar’dan yaptığı rivayetleri hasen saymıştır ki, bu da onlardan biridir.
• Yine senedinde Lukman b. Âmir el-Vusabi vardır. Künyesi Ebû Âmir olup Humusludur. Saduk
tur, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/138) - Tehzib (8/455)
Tahririne gelince; bu yoldan rivayet eden başka birine denk gelmedim. Metin ise önceki ve bir
sonrakinin tekrarıdır.
109 İsnadı hasendir.
• Senedinde Alkame b. Vail vardır. Babasından işitmiştir. Nitekim Buhârî, Tarih-i Kebir de (7/41)
bunu açıkça söylemiştir. Tirmizî de Sünen’de (5/56) “Alkame b. Vail b. Hucr, babasından işitmiştir
ve Abdulcebbar b. Vail’den daha büyüktür. Abdulcebbar ise babasından işitmemiştir” diyerek
bunu belirtmektedir. Ayrıca Nesâi’de (2/194) Alkame’nin babasından işittiği “tahdis etti” sözüyle
gelmiştir. İşte bunlar, İbn Hacer’in Takrib’teki (7/280) görüşünün aksinedir. Çünkü o, şöyle demiş
tir: “Saduktur ama babasından işitmemiştir.” Yine bu, Tehzib’te (7/280) Yahya b. Main’e de nispet
edilmiş olup Camiu’t Tahsil’in 24O.cı sayfasında da bu şekildedir.
• Yine senedinde Semmak b. Harb vardır. İbn Evs Ebû’l Muğire’dir. Saduktur. Özel olarak
İkrime’den yaptığı rivayet muztariptir. Son zamanlarda hafızası bozulmuş ve çoğu zaman kendi
sine telkin edilir olmuştur. Dördüncü tabakadan olup H. 123’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/232)
- Tehzib (4/232) - Kevakib-i Nuraniyye, s. 237
• Yine senedinde Muhammed b. Ca’fer vardır. Sikadır, kitabı sahihtir ancak kendisinde gaflet
vardır. Bk. 9.cu hadis.
Tahriç:
• Müslim, İmare, 1846 (3/1474)’de Muhammed b. Müsenna ve Muhammed b. Beşşar’dan “(Bu
ikisi dediler ki) Bize Muhammed b. Ca’fer tahdis etti...” şeklinde rivayet etmiştir.
• Tirmizî, 2198 (4/488)’de Şu’be yoluyla rivayet etmiş ve “Hasen sahihtir” demiştir. Ne var ki o,
soru soran kişinin adını zikretmemiştir.
110 İsnadı sahihtir.
• Senedinde geçen Musa b. A’yun ve talebesi Ahmed b. Abdullah b. Şuayb sikadırlar. Bk. 17.Cİ
•Yine senedinde İbrahim b. Abdüla’lâ vardır. Kufelidir, sikadır ve altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(1/38)-Tehzib (1/137) _ j .
• Yine senedinde Süveyd b. Gafele vardır. Ebû Ubeyde el-Cu fı dır. Muhadram ve tabımın bu-
yüklerindendir. İbn Main ve İçli, sika olduğunu söylemişlerdir. Nebî'nin (s.a.v.) defnedildiği gün
Medine’ye gelmiş olmakla birlikte onun hayatında da Müslüman idi. Sonra Küfeye yerleşmiştir.
Vefat tarihi H. 80 senesidir. Bk. Takrib (1/341) - Tehzib (4/278)
71. ... Süveyd b. Gafele anlatıyor: Ömer b. Hattâb (r.a.) bana şöyle dedi-
“Bilmiyorum, galiba sen benden sonra da yaşayacaksın. O durumda uzuvları par.
çalanmış Habeşli bir köle dahi olsa imama itaat et! Sana zulmederse sabret! Seni
mahrum ederse sabret! Eğer seni dünyanda eksik bırakacak bir işe çağırırsa de ki-
İşittim, itaat ettim. Kanım, dinimden aşağıdır.””1
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Şayet biri şöyle derse:
Senin katında Ömer’in o söylediği sözün taşıdığı anlam nedir?
Şöyle cevap verilir: Birinci ihtimale göre şöyle diyebiliriz: Arap, Acem, be
yaz veya siyah olsun her kim senin üzerine emir olursa, Allah’a isyan olmayan
hususlarda ona itaat et! Eğer bir hakkından seni mahrum eder veya zulüm ile sana
vurursa veya ırzını kötülerse veya malını alırsa; onun böyle yapması, seni savaşma
adına kılıçla ona karşı çıkmaya, başka bir karşı çıkan ile beraber olmaya ve sen
den başkalarını ona karşı çıkmak için teşvik etmeye sürüklemesin. Bunun yerine
sabret!
İkinci ihtimale göre yukarıdaki şekilden farklı olarak dininde eksiklik yapacak
bir şeye seni davet eder. Yani muhtemeldir ki sana öldürülmeyi hak etmeyen birini
öldürmeyi, hak etmemiş birinin uzvunu koparmayı, vurulması helal olmayan birini
dövmeyi, alınmasını haketmeyen birinin malını almayı, ne sana ne de emire helal
olmayan birine zulmetmeyi... emreder. Böyle durumlarda ona itaat edemezsin!
Bunun üzerine kalkıp sana ‘Eğer sana emrettiğimi yapmazsan seni öldürür veya
sopalarım’ derse, de ki: Kanım, dinimden aşağıdır. Çünkü Nebî (s.a.v.) şöyle bu
yurmuştur: “Ybratana isyan olan hususlarda yaratılmışa itaat yoktur!’’ Yine “İtaat
ancak maruftadır’’ buyurmuştur.
72. ... Avf b. Mâlik el-Eşcai (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) işittim, buyurdu
ki: “Ümmetinizin hayırlı olanları, sizin sevdikleriniz ve sizi sevenlerdir. Onlara dua
edersiniz, onlar da size dua ederler. Ümmetinizin en şerlileri de sizin nefret ettiğiniz
ve sizden nefret edenlerdir. Onlara lânet edersiniz, onlar da size lanet ederler. ” De
dik ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Onlarla bu konuda atışalım mı? Buyurdu ki: “Aranızda
namazı ikame ettikleri müddetçe hayır! Aranızda namazı ikame ettikleri müddetçe
hayır! Buraya bakıp kulak verin! İçinizden her kim size emir olur, derken kişi emirin
Allah’a isyan olan bir şey yaptığını görürse, o yaptığı şeyi derhal inkâr etsin; sakın
ha elini Allah -Azze ve Celle-ye itaattan geri çekmesin!”112
*111
Tahriç: Müslim, Kitabu’l İmare’de (Hadis no: 1847) Huzeyfe’den (r.a.) merfu olarak rivayet et
miştir.
111 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Ubeyd b. Hassâb vardır. Bk. 62.ci hadis.
• Yine senedinde İbrahim b. Abdüla’lâ vardır. Bir önceki hadiste hakkında bilgi verilmiştir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
112 İsnadı hasendir.
73. ... Ebû Hureyre den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir kısım fit
neler olacak. O zaman oturan, yürüyenden hayırlı; yürüyen de koşandan daha
hayırlıdır. Kim gözünü fitnelere dikerse, fitneler de gözünü ona dikecektir. Kim de
bir barınak ya da sığmak bulursa, derhal oraya sığınsın!”113
. Senedinde Müslim b. Karaza el-Eşcai vardır. Hafız onun hakkında “Makbul", Zehebi ise “Sika"
demiştir. Üçüncü tabakadandır. Müslim kendisinden rivayetle bulunmuştur. Bk. Takrib 82/246) •
Tehzib (10/134) - Kaşif (3/125) -Buhârî, Tarih-i Kebir (7/270) - İbn Hibban, Sikat (5/396)
• Yine senedinde Zürayk vardır. İbn Hayyan ed-Dımeşki’dir, künyesi Ebu’l Mikdam’dır. Ebû Zur’a
ed-Dımeşki, kendisini Zürayk olarak ‘zây* harfinde; Buhârî ile birçok kişi ise ‘Ruzayk’ olarak ‘ra*
harfinde zikretmektedir. Hafız, saduk olduğunu söylemiştir. Altıncı tabakadan olup H. 105’de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/250) - Tehzib (3/273)
• Yine senedinde İbn Ebi Cabir (veya İbn Cabir) vardır. Abdurrahman b. Yezid b. Cabir el-
Ezdi dir. Ebû Utbe eş-Şami ed-Dârâni’dir. Sikadır, yedinci tabakadandır ve H. 250’lerde vefat
etmiştir. Bk. Takrib (1/502) - Tehzib (6/297)
• Yine senedinde Velid b. Müslim vardır. Sikadır, çokça tesviye tedlisi yapardı. Hakkında 51.ci
hadiste bilgi verilmişti. Burada muan’an olarak rivayet etmiş olmakla birlikte Müslim ve İbn Ebi
Asım’ın rivayetlerinde açıkça “tahdis etti” lafzını kullanmıştır.
• Yme senedinde Ali b. Sehl er-Ramli vardır. Aslen Nesalıdır. Saduk olup on birinci tabaka büyük
lerindendir. H. 261’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/38) - Tehzib (7/329)
Tahriç:
• Müslim, İmare, 1855 (3/1482) - Darimi, Sünen, 2800 (2/232) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1072
(2/509) Bunlann tümü Velid b. Müslim yoluyla rivayet etmişlerdir ancak Müslim ve İbn Ebi
Asım’ın rivayetinde Velid, açıkça işittiğini söylemekle birlikte Darimi’de muan’an olarak rivayet
edilmiştir.
• Ahmed, Müsned (6/24) - İbn Ebi Asım, 1071 (2/509) Cabir’den başka bir yolla rivayet etmiş
lerdir.
• Aynca Ahmed, Müsned’de (6/28) Rebia b. Yezid yoluyla Müslim b. Karaza’dan aynı şekilde
rivayet etmektedir.
Elbani, İbn Asım’ın ilk senedi altına düştüğü talikte şöyle der: “İsnadı sahihtir. Fezareoğullan’nın
azatlısı Ruzayk b. Hayyan dışında râvileri Buhârî’nin râvileridir. Ruzayk ise Müslim’in
râvilerindendir.” Derim ki: Hakkında bilgi verilirken de geçtiği üzere Müslim b. Karaza, Buhârî’nin
râvilerinden değildir. Allah en iyisini bilir.
113 İsnadı sahihtir. t
• Senedinde Said b. Süleyman ez-Zabi vardır. Künyesi Ebû Osman olup Vasıflıdır. Bağdat’ta
ikamet etmiştir. Sikadır, hafızdır. Onuncu tabaka büyüklerinden olup H. 225’de 100 yaşındayken
vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib
(1/298)-Tehzib (4/43)-Mizan (2/141)
• Yine senedinde İbrahim b. Sa’d vardır İbn İbrahim b. Abdurrahman b Avf tor. Bağdat ta «kamet
etmiştir. Sikadır, hüccettir. Hakk.nda, zedelemeyecek derecede kelam edilmiştir. Sekizinci tabaka
dan olup H. 205’te vefat etmiştir. Takrib (1/35) - Tehzib (1/121)
• Yme senedinde Sa’d vard.r. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf tor. Medine Kad.hg. na getiriştir.
Sika ve fazıl idi. Beşinci tabakadan olup H. 125’te -veya daha sonrasmda- vefat etmıştor. Bk.
Takrib (1/286) - Tehzib (3/463)
74. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘‘Yaz rüzgârları
gibi bir kısım fitneler baş gösterecek. O zaman oturan yürüyenden, yürüyen de
koşandan daha hayırlıdır. Her kim gözünü fitnelere dikerse, fitneler de ona gözünü
dikecektir. ””4
75/A. Bize Ebû’l Kasım Abdullah b. Muhammed b. Abdülaziz el-Beğavi tahdis
etti, dedi ki: Bize Şeyban b. Ferruh tahdis etti, dedi ki: Bize Süleyman b. Muğire,
Humeyd b. Hilal’den, o da önceleri Hariciler ile olup sonrasında onlardan ayrılan
bir adamdan tahdis etti...
75/B. ... Eyyûb’dcn. o Humeyd b. Hilal’den; Abdülkays’tan olup daha önce
Hariciler ile beraberken sonrasında onlardan ayrılan bir adam dedi ki. Hariciler
bir köye gitmişti. Derken Abdullah b. Habbab, paniğe kapılmış bir halde ridasını
sürükleyerek dışan çıktı. Hariciler iki kez Korkutulmadın, korkutulmadın dediler.
O ise cevaben “Allah’a yemin ederim ki beni korkuttunuz” dedi. Hariciler:
- Sen Rasûlullah’ın (s.a.v.) arkadaşı Habbab’m oğlu Abdullah mısın?
- Evet.
- Hiç babanı Rasûlullah’tan (s.a.v.) hadis işitirken duydun mu, ki bize de an-
latsan?
• Yine senedinde Ebû Seleme vardır. İbn Abdurrahman’dır. Sikadır, çokça hadis rivayet etmiştir.
Bk 21.a hadis.
Tahriç:
• Bahân. Fıten, 7081 (13/29) - Müslim, Fiten, 2886 (4/2212) Bu ikisi İbrahim b. Sa’d yoluyla bu
şekilde rivayet ermişlerdir.
• Ahmed, Müsned de (2/282) Ma’mer yoluyla Zühri’den, o Ebû Seleme’den olarak bu şekilde ve
buna benzer olarak rivayet etmiştir.
ibn Hibban, Sahih te (Mevarid 1866, s. 161) Abdurrahman b. İshak yoluyla Zühri’den rivayet
etmiştir.
• Yme Tirmizi buna benzer olarak Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayet etmiş ve “Hasen” demiştir. Bk.
2197(4/486)
(4^**06 H0? Ahmed’ Müsned’te (V169) Hareşe b. Hurr’dan rivayet etmiştir. Aynca bk. Müsned
• Yme senedinde Vehb b. Bakıyye vardır. Ebû Osman el-Vasıti Ebû Muhammed’dir. Sikadır,
onuncu tabakadandır ve H. 239’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/337) - Tehzib (11/159) Ayrıca
hadis, daha önce de geçtiği üzere başka bir sahih yoldan rivayet edilmiştir. Allah en iyisini bilir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
sahihin râvileridir.”
76. ... Ebû Kebşe dedi ki: Ebû Musa’yı (r.a.) minberde şöyle derken işittim:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Önünüzde karanlık gece parçalan gibi fitneler ola
cak. O zaman kişi mü’min olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlar, kâfir olarak
sabahlayıp mü’min olarak akşamlar. İşte o zaman oturan ayakta durandan, ayakta
duran yürüyenden, yürüyen de koşandan daha hayırlı olacaktır. Sahabeler: Peki,
bizlere ne emredersiniz?” diye sordular. Buyurdu ki: “Evlerinize bağlanıp kalın!”"*
77.... Enes b. Mersed el-Ensari’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Çok ya
kında dilsiz, sağır ve kör fitneler olacak. O zaman yatan oturandan, oturan ayakta
durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen ise koşandan daha hayırlı olacaktır.
Kim diretirse, boynunu uzatsın.”'17
116 İsnadı hasendr.
• Senedinde Ebû Kebşe es-Sedusi el-Basri vardır. Üçüncü tabakadandır. Hafız Ibn Hacer onun
hakkında “Makbul’ demiş, bununla da mütâbaat anında oluşunu kastetmiştir. Yoksa hadisleri ley-
yindir. Bk. Takrib (2/465) - Tehzib (12/210) Tahriçte de görüleceği üzere Hüzeyl b. Şurahbil -ki sika
muhadramdır- İbn Mâce ve İbn Hibban’m sahihindeki rivayette kendisine mütâbaat etmektedir.
Aynca İbn Ebi Şeybe’nin Musannef teki rivayetinde Hasan-ı Basrî de kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Asım el-Ahvel vardır. Sikadır. Bk. 19.cu hadis.
• Yme senedinde Abdulvahid b. Ziyad vardır. Basralıdır, sikadır. A’meş’ten tek başına rivayet
ettiği hadisler hakkında kelam edilmiştir. Sekizinci tabakadan olup H. 176 veya sonrasında vefat
etmiştir. Buhâri ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/556)
-Tehzib (6/434)
• Yme senedinde Muhammed b. Abdülmelik b. Ebi’ş Şevârib el-Emevi vardır. Basralıdır, sa
duktur. Onuncu tabaka büyüklerinden olup H. 244’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/186) - Tehzib
(9/316) Tahriçte de görüleceği üzere hadisin başka sahih yolları bulunmaktadır.
Tahriç:
• Ebû Davud, Fıten (Avn 11/343) - Ahmed, Müsned (4/408) - Hakim, Müstedrek (4/440) Bunla
nn hepsi, Abdulvahid b. Ziyad yoluyla Asım’dan rivayet etmişlerdir.
• İbn Mâce, Fıten, 3961 (2/1310) - İbn Hibban, Sahih, 1869 (s. 462) - Beyhaki, Sünen-i Kübra
(8/191) Bunlann hepsi, Huzeyl yoluyla -İbn Mâce’de Hüzeyl b. Şurahbil olarak- Ebû Musa’dan
benzer şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Ebi Şeybe, İman, 89 (27) ve Musannef, 10390 (11/15) Hasen yoluyla Ebû Musa’dan riva-
yet etmiştir.
Aynca hadisin Müslim ve Ahmed’de Ebû Hureyre’den, İbn Ebi Şeybe İman’da (s. 20) Enes’ten
ve Hakim de (4/438) İbn Ömer den şahitleri vardır. Hakim, kendi rivayetinin sahih olduğunu
belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Aynca bir sonraki hadiste de görüleceği üzere Enes
b. Ebi Mersed’den de bir şahidi bulunmaktadır.
117 İsnadı mevkuftur.
• Senedinde Hakem b. Mes’ud en-Necrani vardır. İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil’de (3/127) ve
Semanı, Ensab’ta (13/41) kendisini zikretmiş ama ne cerh ne adalet olarak hakkında bir şey söy-
içmemişlerdir.
* se"cdınde ^did b Ebi ’mrân vardlr' Künyesi Ebû Amr'dır. Afrika Kadısı’dır. Fakihtir,
Îm!?' Be5'nC‘tabakadan oluP H- 125 veya 129'da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/217) - Tehzib
(0/11U)
• Yine senedinde İbn Vehb vardır. İsmi Abdullah’tır. Sikad.r, hafızfır. Bk. 52.Cİ hadis.
Â, '"f ®®nedl"d® Abdülmelik b- vardır. İbn Leys b. Sa’d’dır. Basralıdır, künyesi Ebû
.. ir/im Slkad'r’ °n bİrİnCİ tabakadand,r ve H. 243’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/519) - Teh-
zid (o/öyö)
Hadis, bir önceki hadiste de görüleceği üzere başka sahih yollardan da gelmiştir.
Tahriç: Buhâri, Tarih-i Kebir (2/30) ve Bakiyy b. Mahled, Müsned adlı eserinde rivayet etmiş
tir. Aynca Kenzu’l Ummal’ın sahibinin 31088 numaralı hadiste söylediğine göre hadisi Beğavi,
Bârûdi, İbn Kani’ ve İbn Şahin, Enes b. Ebi Mersed el-Ensari’den rivayet etmişlerdir. Bk. Kenzu’l
Ummal (11/171)
118 İki isnat da zayıftır.
• Çünkü içerisinde İsmail b. Amr el-Beceli vardır. Kûfeli’dir. Kendisini Ebû Hatim, Darekutni,
İbn Akde, Ukayli, Ezdi ve başkaları zayıf saymıştır. Hatib dedi ki: “Garib ve münker hadislerin
sahibidir.” H. 227’de vefat etmiştir. Bk. Cerh ve Tadil (1/190) - İbn Adiyy, Kamil (1/316) - Mizan
(1/239) - Lisan (1/425) - Tehzib (1/320) Ayrıca ikinci senette Mücalid vardır. İbn Said’dir. Hafız
onun hakkında “Kaviyy değildir” demiştir. Hakkında daha önce bilgi verilmişti. Bk. 13.cü hadis.
• Yme senette Kays vardır. İbn Rebi’ el-Esedi’dir. Künyesi Ebû Muhammed olup Kûfelidir. Saduk
olmakla birlikte yaşlandığında hafızası bozulmuştur. Oğlu, ona ait olmayan hadisleri kendisine
söylemiş, o da kendi hadisiymiş gibi rivayet etmiştir. Yedinci tabakadan olup H. 26O’lı yıllarda
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/128) - Tehzib (8/931) İşte bu hadis, onun rivayetlerinden değildir.
• Yme senette Husayn b. Abdurrahman es-Sülemi vardır. Künyesi Ebû Hüzeyl olup Kûfelidir.
Sika olmakla birlikte sonrasında hafızası bozulmuştur. Beşinci tabakadan olup H. 136 da vefat
etmiştir. Buhâri ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/182)
- Tehzib (2/381) - Kevakib-i Nuraniyye, s. 126. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yme senedinde Şakik b. Seleme vardır. Esedi’dir. Künyesi Ebû Vail olup Kûfelidir. Sikadır, mu-
hadramdır. Ömer b. Abdülaziz’in halifeliği zamanında 100 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Taknb
(1/354) - Tehzib (4/361)
• Senedinde geçen Âmir, Şa’bi’dir.
• Yme senette Mesruk vardır. İbnu’l Ecda’dır. Bk. 56.cı hadis.
• Yme senette Usey b. Asım vardır. Künyesi Ebû Haşan olup Asbahan (Isfahan)lıdır. Ebû Hatim
dedi ki- “Biz ondan hadis işittik. Kendisi razı olunan bir sikadır.’ Bk. Cerh ve Tadil (2/318)
Tahriç: Bu rivayete, Musannifin bu kitabı dışındaki bir eserde denk gelmedim.
...... ;;.....
.. ........................... ’
119 İsnadı zay*» t. , n,i 7ivad el-Elhâni'dir. Künyesi Abdülmelik olup Uımeşklıdir.
. A1 h vanln ibn Bk. Takrib (2/46) - Tehzib (7/396)
(2/92) - Tehzib (8/186) Ne va taur r* akadandlr> H. 230’lu yıllarda vefat etmiştir. Bk. Takrib
kaldırmaktadır. Allah en iyisini bilir $ bU hadiS' rivayet etmesi- vehim ihtimalini ortadan
• M* senette Wfcl **
T«hriÇ. Müslim, man 186 1/110) - Tirmizî, Filen, 2195 (4/487) Tirmizî, hadisin hasen sahih
olduğunu söylemiştir. Ayrıca bk. Ahmed, Müsned (2/304, 523) - İbn Hibban, Sahih, 1868 (Me-
yarid s. 461 Bunlann tümü, Alâ b. Abdurrahman yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
121 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdülvchhab el-Verrak vardır. İbn Abdilhakem b. Nafi’dir. Künyesi Ebu’l Hasen
olup Bağdatlıdır. Ona Hakem in Oğlu” denilir. Sikadır, on birinci tabakadandır, H. 250 veya
251’de vefat etmiştir. Takrib (1/528) - Tehzib (6/448)
• Yine senette el-Eşcai vardır. Ubeydullah b. Ubeydurrahman el-Eşcai’dir. Kufelidir. Sikadır,
emindir, Süfyan es-Sevri den hadis yazma konusunda insanların en sağlamıdır. Dokuzuncu taba
ka büyüklerinden olup H. 128’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/536) - Tehzib (7/34)
• Yine senedinde Süfyan es-Sevri vardır. Kendisi hakkında daha önce açıklama yapılmıştı. Bk.
24.cü hadis.
• Yine senedinde Ebû Sinan eş-Şeybani vardır. Zırar b. Mürre el-Kûfi’dir. Sikadır, sebttir, altına
tabakadandır ve H. 132’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/374) - Tehzib (4/547) Senette geçen bu
râvinin Sa’d b. Sinan olması da muhtemeldir. Yani Ebû Sinan eş-Şeybani el-Asar el-Kûfi’dir. İşte bu
râvi saduk olmakla birlikte bazı vehimleri vardır. Kendisi Said b. Cübeyr’den rivayet etmiş, Süfyan
es-Sevri de ondan rivayet etmiştir. O zaman bu ikinci ihtimale göre rivayet hasen olmaktadır.
Tahriç: İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 755 (s. 475)’de Ahmed b. Ali b. Alâ yoluyla “Bize Abdül-
vehhab el-Verrak tahdis etti...” senediyle aynı şekilde rivayet etmiştir.
122 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muallâ b. Ziyad vardır. Saduktur, az hadis rivayet etmiştir. Bk. 48.ci hadis. Bununla
birlikte İmam Ahmed’in Müsnedinde (5/27) sika, sebt ve abit bir râvi olan Mansur b. Zâdân ken
disine mütâbaat etmiştir. Hakkında bilgi için bk. Takrib (2/275) - Tehzib (10/306)
• Yine senedinde Muaviye b. Kurra vardır. İbn İyas b. Hilal’dir. Künyesi Ebû Abbâs olup Bas-
ralıdır. Sikadır, âlimdir. Üçüncü tabakadandır ve H. 113’te vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi
âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (2/261) - Tehzib (10/217)
• mX>. Filen, 2948 (4/2268) - Tirmizî. Filen. 2201 (4/489) Tirmizi dedi kh "Sahi). gaip
tir.
Yalnızca Hammad b. Zeyd'ln Mu.llâ’dan rlvayeli olarak biliniyor. Aynen bk Ahmed. Müş.
ned (5/25) - İbn Batla. Ibanetu'l Kobra, 756 (s. 485) Bunlann tümü. Hammad b. Zeyd yoluyla
123 • SetetodeM usannK'in 5eybi vardır. Bir önceki brukste de zik, olunduğu üzere Abdullah b. Salih
84. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), hutbe verdi
ğinde Allah’a layık olduğu şekilde hamd eder, sonra şöyle derdi: “Allah kime hida
yet verirse, onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa, ona hidayet verecek yoktur.
En doğru söz, Allah’ın Kitabı; en güzel yol, Muhammed’in yoludur. İşlerin en kö
tüsü ise sonradan ortaya çıkarılanlarıdır. Sonradan ortaya çıkarılan her şey, bidat;
her bid’at, sapıklık ve her sapıklık da cehennemdedir. ”1Z4
zikredilen hadisi bunun gibidir. Bir kısım yolları da sahihtir. Mesela 41O.cu hadis olan İbn Mes’ud
hadisi bunlardandır.
• Yme senette Ebû Husayn vardır. Osman b. Asım b. Husayn el-Esedi el-Kûfi’dir. Sikadır, sebttir,
sünnidir. Bazen tedlis yapardı. Dördüncü tabakadan olup H. 127 veya sonrasında vefat etmiştir.
Bk. Takrib (2/10) - Tehzib (7/126)
• Yine senette Ebû Salih vardır. Zekvan es-Semman ez-Zeyyat olup Medinelidir. Sikadır, sebttir.
Üçüncü tabakadan olup H. 101’de vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden
rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/238) - Tehzib (3/219)
Tahriç: Bu yoldan rivayet eden başka birine daha rastlayamadım. Bk. Bir önceki hadisin tahrici.
126 isnadı hasendir.
• Senedinde Velid b. Müslim vardır. Sikadır ama çokça tedlis ve tesviye yapardı. Burada muan’an
olarak rivayet etmiştir. Lâkin bir sonraki hadiste açıkça “tahdis etti” lafzını kullanmıştır. Aynca
79.cu hadiste Zahhak b. Mahled ve İbn Mâce, 44 (l/17)’de Abdülmelik b. Sabbah kendisine
mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Abdurrahman b. Ame es-Sülemi vardır. Makbuldür, üçüncü tabakadan olup H.
210’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/493) - Tehzib (6/237)
• Yine senedinde Halid b. Ma’dan el-Kelâi vardır. Künyesi Ebû Abdullah olup Humusludur. Si
kadır, âbiddir. Çokça mürsel hadisler rivayet ederdi. Üçüncü tabakadan olup H. 103'te vefat et
miştir. Hafız İbn Hacer, onu tedlis yapanların üçüncü mertebesinden saymıştır. Bk. Takrib (1/218)
- Tehzib (3/118) - Tarifu Ehli’t Takdis, s. 62. Bu hadisin bir kıssası vardır. İmam Ahmed dedi ki:
“Bil ki hadiste kıssa varsa, râvi onu hıfzetmiş demektir.”
• Yine senedinde Sevr b. Yezid vardır. Ebû Halid el-Hımsi‘dir. Sikadır, sebttir ama Kaderiye gö
rüşüne sahipti. Yedinci tabakadan olup I L 150 veya 153 veya 155’te vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/121) - Tehzi (2/33)
• Yme senedinde Davud b. Vüşeyb vardır. Haşimilerin azatlısıdır. Haverizmlidir, Bağdat'ta ikamet
etmiştir. Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 239’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/231) - Tehzib
(3/184)
Bu hadisi, Tirmizî, Sünnen, 2686 (5/44)’de ve İbn Hibban (Mevarid: 102, s. 56)'da sahih saymış
lardır. Ayrıca Hakim de bunu sahih saymış, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir. Bk. Müsted
rek (1/96)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/126, 127) - Ebû Davud, Sünne (Avn 12/358) Bu ikisi, İmam Ahmed yoluy
la “Bize Velid b. Müslim tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
n, I KİTÂBU'Ş-ŞERÎ'A
7O | _____ _____ _———- - -------
87. Bize Ebu’l Fazl Cafer b. Muhammed es-Sandali tahdis etti, dedi ki: Bize
FazI b. Ziyad tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel tahdis etti,
dedi ki: Bize Sevr b. Yezid tahdis etti... Sonrasında başından sonuna dek hadisin
127
aynısını zikretmiştir.*
88.... Abdurrahman b. Sülemi’den rivayet edildiğine göre o, Irbazb. Sâriye’yj
(r.a.) şöyle derken işitmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) bizlere bir vaaz verdi. Öyle ki o vaaz
dan ötürü gözler ağladı, kalpler titredi. Biz: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Doğrusu bu, veda
eden birinin vaazıdır. Peki, bize ne emredersin?’ diye sorduk. Buyurdu ki: “Sizi
öyle bir beyazlık üzere bıraktım ki, gecesi gündüzü gibidir. Ondan sadece helak
olan sapıp aynlır. Sizden kim yaşayacak olursa, birçok ihtilaf görecektir. O zaman
size gerekli olan benim sünnetim ile hidayet bulmuş raşid halifeler’in sünnetlerin
den bildiğiniz kadanna yapışmaktır. Eğer Habeşli bir köle dahi olsa itaat edin! O
sünnetlere azı dişinizi geçirin!”128
89. Bize Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Abdülhamid el-Vasıti tahdis
etti, dedi ki: Bize Züheyr b. Muhammed b. Mervezi tahdis etti, dedi ki: Bize Asım
ez-Zahhak b. Mahled’in Sevr b. Yezid’den haber verdiğine göre... Sonrasında
buna benzer olarak hadisin tamamını zikretmiştir.129
• İbn Ebi Asım, Sünne, 32 (1/19) - Taberi, Tefsir (10/112) - Hakim, Müstedrek (1/97) - İbn Hib
ban, Sahih (Mevarid: 102, s. 56) - Tirmizî, Sünen (5/54) Bunların hepsi, Velid b. Müslim yoluyla
rivayet etmişlerdir.
• Ahmed (4/126) - Darimi, Sünen, 96 (1/43) - Tirmizî, İlim (5/45) - Taberi, Tefsir (10/111) - Lâlekâi,
Şerhu’l Usul, 80, 81 (1/75) - Hakim, Müstedrek (1/95, 96) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (1/205) Bun
ların hepsi, Ebi Asım Zahhak b. Mahled yoluyla Sevr b. Yezid’den rivayet etmişlerdir.
• İbn Mâce, Mukaddime, 44 (1/17) Abdülmelik b. Sabbah yoluyla “Bize Sevr tahdis etti...” sene
diyle bu şekilde rivayet etmiştir.
127 İsnadı bir önceki gibi hasendir.
• Senedinde Fazl b. Ziyad vardır. İmam Ahmed’in ashâbından biri olup ondan çokça rivayette
bulunanlardandır. Cafer b. Muhammed es-Sandali, ondan hadis rivayet etmiştir. İmam Ahmed in
eski arkadaşlanndandır. İmam, onu kadrini bilir ve ona ikramda bulunurdu. Bk. Tarih-i Bağdat
(12/363) -Tabakatu’l Hanabile (1/251) - Menhec-i Ahmed (1/322)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
128 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdurrahman b. Amr es-Sülemi vardır. Makbuldür. Bk. 86.cı hadis.
Yine senedinde Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte bazı vehimleri olmuştur. Bk.
4.cü hadis. Ancak 86.cı hadiste ona mütâbaat vardır.
• Yine senedinde Esed b. Musa vardır. İbn İbrahim b. Velid el-Emevi’dir. Esedü’s Sünne (Sünne
tin Aslanı) olarak lakaplanmıştır. Sikadır, garip hadisler rivayet ederdi ve kendisinde Nasibe gö
rüşleri mevcuttu. Dokuzuncu tabakadan olup H. 212’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/63) - Tehzib
(1/260) Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere Müsned, İbn Mâce ve Hakim’de Abdurrahman b.
Mehdi ve İbn Ebi Asım’da Abdullah b. Salih kendisine mütâbaat etmiştir.
•Yine senedinde Zamra b. Habib vardır. İbn Suheyb ez-Zübeydi’dir. Künyesi Ebû Utbe olup
Humusludur. Sikadır, dördüncü tabakadandır ve H. 130’da vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim giW
im er, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/374) - Tehzib (5/459)
lahncı için 86.cı hadise bakınız.
129 isnadı sahihtir.
Hakim de Müstedrek’te (466) rivayet edip Müslim’in şartına göre sahih olduğunu ama rivayet
etmediğini belirtmiştir.
• Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 117 - Asbahani, el-Hucce, s. 237. Ebû Kılabe yoluyla Yezid b. Amira dan.
o da Muaz'dan senediyle rivayet etmişlerdir.
kındır. Sonrasında ‘Onlar için Kur’ân dışında başka bir şeyi ortaya çıkartana dek
bana tâbi olacak değiller’ der. Artık onun çıkardığı o şeyden sakının! Çünkü onun
çıkardığı bid’at, ancak sapıklıktır. Âlimin kaymasından da sakının! Doğrusu şeytan,
hikmetli kişinin ağzına sapıklık kelimesini atar. Münâfık da hak kelimesini söyler.”
Râvi dedi ki: Biz ‘Allah sana rahmet etsin! Peki, biz münâfığın hak kelimesini söy
lediğini ve şeytanın sapıklık kelimesini hikmetli kimsenin ağzı üzerine attığını nasıl
ayırt edebiliriz?’ diye sorduk. Dedi ki: “Hikmetli kişinin, duyduğun zaman ‘Bu da
ne böyle?’ dediğin her müteşâbih (birkaç anlama gelebilen) kelimesinden uzak du
run! Onun bu şekil konuşması, seni dosdoğru yoldan çevirmesin! Belki o hikmetli
kişi, doğruya geri döner ve işittiğinde hak ile karşılaşır. Doğrusu hakkın üzerinde
bir nur vardır.”131
92. ... Mâlik’ten; Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) ile ondan
sonraki emir sahipleri bir kısım sünnetler ortaya koymuşlardır. Onlara tutunmak;
Allah Teâlâ’nın Kitabı’na ittiba, Allah’a itaatin kemale ermesi ve Allah’ın dininin
kuvvetlenmesi demektir. Hiç kimsenin bunları değiştirmeye, yerine başka bir şey
geçirmeye ve onlara muhalif olan şeylerde münazara etmeye yetkisi yoktur. Kim
onlann rehberliğinde giderse, doğru yolu bulur. Kim onlarla zafer isterse, zafer ka
zanır. Kim de onlan terk ederse, Mü’minlerin yolu dışındaki bir yolu izlemiştir. Allah
onu, döndüğü yerde geri döndürür ve onu cehenneme sokar. Orası ne kötü bir
dönüş yeridir!”132
93. ... Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşecc’den; Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki:
“Doğrusu insanlar sizinle Kur’ân’ın müteşâbih olanıyla tartışmaya girişeceklerdir.
Siz ise onlan, sünnetler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashâbı, Allah Teâlâ’nm
kitabını en iyi bilenlerdir.”133
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: İlim ve akıl sahibi kişi
lerin, birinin Rasûlullah (s.a.v.), âlimler nezdinde sabit olan bir şeyde şöyle bu
yurdu...” dediğinde, oradan cahil bir kimsenin çıkıp “Ben ancak Allah Teâlâ’nm
131 İsnadı sahihtir.
• Senedindeki Ebû Bekir Zenceveyh sikadır. Bk. 24.cü hadis.
Tahrici bir önceki hadisle aynıdır.
132 İsnadı munkatıdır. Çünkü Mâlik, Ömer b. Abdülaziz’den işitmemiştir. Senetteki raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 766 (1/357) - Hallâl, İman (125) - Lâlekâi, 134 (194) - İbn
Batta, el-Ibanetu’l Kübra, 209 (199)
133 İsnadı bir önceki gibi munkatıdır. Çünkü Bükeyr, Ömer b. Hattâb'tan işitmemiştir.
^V^TlSünen’121 (1/47)'lbn Batta- el-İbanetu’l Kübra, 62 (s. 85), 63 (s. 86). 776 ($•
498) - Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 203 (1/123) - Asbahani, el-Hucce, s 248
Ona yine şöyle denir: Ey cahil! Hiç şüphesiz Allah, farz kıldıklarını genel bir
biçimde indirmiş, Rasûlü’ne de kendilerine indirileni insanlara beyan etmelerini
yani açıklamalarını emretmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “...apaçık deliller ve
kitaplar ile. Kendilerine indirileni insanlara açıklayasın diye sana da Zikr’i (Kur’ân'ı)
indirdik.” (NahI, 44)
Allah Teâlâ, Rasûlü’nü (s.a.v.) kendisinden gelen vahyi beyan etme makamı
na oturtmuş, halka da ona itaat etmelerini emredip isyan etmelerini yasaklamıştır.
Yine onlara, bir şeyi yasakladığında ona son vermelerini emretmiştir. Şöyle buyu
rur: “Rasul size her ne verdiyse onu alın! Her ne yasakladıysa son verin!” (Haşr, 7)
Sonra onları, Rasûlün (s.a.v.) emrine muhalefet etmeme konusunda uyarmış,
şöyle buyurmuştur: “Onun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitnenin isa
bet etmesinden veya elem verici bir azabın dokunmasından sakınsınlar!” (Nur, 64)
Yine şöyle buyurmuştur: “Hayır! Rabbine yemin olsun ki onlar, aralarında çıkan
anlaşmazlıklarda senin hükmüne başvurana, sonra da senin verdiğin karara içle
rinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tamamen boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. ”
(Nisa, 65)
Sonra da Kitabının otuz küsur yerinde yaratılmışlara ona itaat etmelerini farz
kılmıştır.
Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetlerine karşı çıkan o kimseye yine şöyle denir: Ey
cahil! Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Namazı ikame edin, zekatı verin!” (Bakara, 43)
Allah’ın Kitabı’nın neresinde sabah namazının iki, öğlenin dört, ikindinin dört, ak
şamın üç ve yatsının dört olduğunu bulacaksın? Namazın hükümleri, vakitleri, ona
uygun olup bozan şeyleri Nebî’nin (s.a.v.) sünneti dışında nerede bulabilirsin ki!
Zekat da bunun gibidir. İki yüz dirhemden beş dirhem, yirmi dinardan yarım dinar,
kırk koyundan bir koyun, beş deveden bir koyun... verileceğini Allah Teâlâ’nın
Kitabı’nın neresinde bulabilirsin? Zekatın tüm hükümleri de böyledir; Allah’ın
Kitabı’nın neresinde bulabilirsin ki! Aynı şekilde Allah’ın, Kitabında farz kıldığı di
ğer farzlar da böyledir. Yani onlann hükmü yalnızca Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetleri
ile bilinebilir.
İşte bu, Müslümanların âlimlerinin görüşüdür. Kim bundan başkasını söylerse,
Islâm Dini’nden çıkmış, mülhidlerin dinine girmiştir. Hidayete erdikten sonra sapıt
maktan Allah’a sığınırız.
Nebî’den (s.a.v.) ve sahâbesinden beyan ettiğimin benzerleri rivayet edilmiştir.
Şimdi onları iyice bil!
^“hXXn.^ Uf“
99. ... Ya’la b. Hakim’den rivayet edildiğine göre Said b. Cübeyr, Nebî’den
(s.a.v.) bir hadis anlatmıştı. Derken bir adam, kalkıp “Şüphesiz ki Allah Teâlâ
Kitabı’nda şöyle şöyle demiştir” dedi. Bunun üzerine Said şöyle dedi: “Senin
Allah’ın Kitabı’nı öne sürerek Rasûlullah’ın (s.a.v.) hadisine karşı çıktığını görüyo
rum. Rasûlullah (s.a.v.), Allah’ın Kitabı’nı daha iyi bilir.”139
101. ... Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşecc’den; Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki:
“Doğrusu insanlar sizinle Kur ân’ın müteşâbih olanıyla tartışmaya girişeceklerdir.
Siz ise onları, sünnetler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashâbı, Allah Teâlâ’nın
Kitabı’nı en iyi bilenlerdir.”141
102. ... Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşecc’den; Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki:
“Yakında bazı insanlar gelecek, sizinle Kur’ân’ın müteşâbih olanıyla tartışmaya gi
rişeceklerdir. Siz ise onları, sünnetler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashâbı,
Allah Teâlâ’nın Kitabı’nı en iyi bilenlerdir.”142
103. Bize Yusuf b. Yakub el-Kadı haber verdi, dedi ki: Bize Ebû Rebi’ yani ez-
Zehrani tahdis etti, dedi ki: Bize Cerir yani İbn Abdülhamid tahdis etti; Mansur’dan,
o İbrahim’den, o Alkame’den, o da Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.); (Abdullah) dedi
ki: “Allah dövme yapan, dövme yaptıran, güzellik için dişlerini incelten ve Allah
Teâlâ’nın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etsin!" Bu söz, Beni Esed’den kendi
sine Ümmü Yakub denilen ve Kur’ân’ı okuyan bir kadına ulaştı. Kadın, Abdullah’a:
“Senden bana ulaşan hadis de nedir? Sen dövme yapan, dövme yaptıran, güzel
lik için dişlerini incelten ve Allah’ın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etmişsin”
dedi. Abdullah: “Bana ne oluyor ki Rasûlullah’ın (s.a.v.) lânet ettiklerine lânet et
meyecekmişim! Halbuki bu, Allah’ın Kitabı’ndadır” dedi. Bunun üzerine kadın:
‘Yemin ederim ki mushafın iki kapağı arasındaki her şeyi okudum ama böyle bir
şeyi bulamadım” deyince Abdullah: “Şayet sen Kur’ân’ı okumuş olsaydın, yemin
olsun ki onu bulurdun” dedikten sonra “Rasûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi
yasakladıysa da son verin!” (Haşr, 7) âyetini okudu.143
• Yme senedinde Abdurrahman b. Yezid ed-Dârâni vardır. Sikadır. Bk. 72.ci hadis.
Tahriç: İbn Batta, el-îbanetu’l Kübra, 61 (s. 84) - İbn Abdilberr, Cami’ Beyani’l İlm ve Fazlih
(2/189)
141 İsnadı munkaüdır. Çünkü Bükeyr, Ömer b. Hattâb’tan işitmemiştir.
Tahriç: Darimi, Sünen, 121 (1/47) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 62 (s. 85), 63 (s. 86), 776 (s.
498) - Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 203 (1/123) - Asbahani, el-Hucce, s. 248.
142 İsnadı munkatıdır.
• Senedinde Hammad b. Zuğbe vardır. Sikadır. Bk. 36.cı hadis. Asım b. Ali ile mütâbaat halinde
dir. Bk. 93.cü hadis.
Tahrici için bk. 93.cü hadis.
143 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû Rebi ez-Zehrani vardır. Sikadır. Bk. 2.ci hadis.
• Yine senedinde Cerir ile Mansur vardır ki, ikisi de sikadır. Bk. 16.cı hadis.
• Senedinde İbrahim vardır. İbn Yezid b. Kays b. Esved en-Nehai’dir. Künyesi Ebû İmrân’dır,
Kûfelidir. Sika olmakla birlikte çokça mürsel hadisler rivayet ederdi. Hafız, onu tedlis yapanların
ikinci mertebesinden saymıştır. Sahâbeden yaptığı rivayetler mürseldir. H. 96’da vefat etmiştir.
Bk. Takrib (1/46) - Tehzib (1/177) - Merasil, s. 109 - Tarifu Ehli’t Takdis, s. 49
• Yne senedinde Alkame b. Kays b. Abdullah en-Nehai vardır. Kûfelidir. Sikadır, fakihtir, âbiddir.
İkinci tabakadan olup H. 60 veya 70 yılından sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/31) - Tehzib
(7/276)
104. Yme bize Yusuf b. Yakub haber verdi, dedi ki: Bize Muhammed b Eb‘
Bekir el-Mukaddemi tahdis etti, dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti
dedi ki: Bize Süfyan tahdis etti; Mansur’dan, o İbrahim’den, o Alkame’den, o da
Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.); (Abdullah) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) şu kadınlara
lânet etti: Dövme yaptıran...” Sonrasında bir önceki hadisin benzerini zikretti.144
105. Bize Ahmed b. Sehl el-Eşnâni tahdis etti, dedi ki: Bize Hüseyn b. Ali tah
dis etti, dedi ki: Bize Yahya b. Âdem tahdis etti, dedi ki: Bize Mufazzal b. Mühelhil
tahdis etti; Mansur’dan, o İbrahim’den, o Alkame’den, o da Abdullah’tan: “Beni
Esed’den bir kadın...” Daha sonra hadisin benzerini zikretti.145
106. ... Atâ’dan rivayet edildiğine göre o, Allah Teâlâ’nın “Eğer herhangi bir
konuda çekişirseniz, onu Allah’a ue Rasû/’e döndürün!” (Nisa, 59) kavli hakkında
şöyle demiştir: “Âyette geçen ‘Allah’a’ ifadesi, Allah’ın Kitabı’na; ‘Rasûl’e’ ifadesi
de Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetine demektir.”146
Tahriç:
• Buhârî, Ubas, 5931 (10/374), 5939 (10/377) - Müslim, Libas, 2125 (31678) - İbn Batta, ek
İbanetu'l Kübra, 47 (s. 69) Bunlann hepsi Cerir yoluyla Mansur’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Yine Musannif, bir sonraki hadiste rivayet etmiştir. Ayrıca bk. Buhârî, Tefsir, 4886 (8/630),
Ubas, 5943 (10/378), 5948 (10/380) - Müslim, Libas, 2125 (3/1678) - Ahmed, Müsned (1/433,
434) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 48 (s. 70) Bunlann hepsi, Süfyan yoluyla Mansur’dan rivayet
etmişlerdir.
• Yine Musannif 105.Cİ hadiste rivayet etmiştir. Ayrıca bk. Müslim, Libas, 2125 (3/1678, 1679)
Mufazzal b. Mühelhil yoluyla aynı şekilde rivayet etmişlerdir.
144 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Ebi Bekir vardır. İbn Ali b. Atâ b. Mukaddem el-Mukaddemi’dir.
Künyesi Ebû Abdullah’tır, Sekif Kabilesi azatlısıdır, Basralıdır. Onuncu tabakadan olup H. 234 de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/148) - Tehzib (9/79)
• Yme senedinde Abdurrahman b. Mehdi vardır. İbn Hassan olup el-Enbari azatlısıdır. Künyesi
Ebû Abdullah’tır, Basralıdır. Sikadır, sebttir, hafızdır, hadis ve râvilerin arifidir. İbn Medini dedi
ki: “Ondan daha âlimini görmedim.” Dokuzuncu tabakadan olup H. 198’de vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/499) - Tehzib (6/279)
• Yine senedinde Süfyan vardır ki es-Sevri’dir, Bk. 24,cü hadis,
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
145 İsnadı hasendir.
• Senedinde Hüseyn b. Ali vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. İbn Adiy ve baş
lan, onu zayıf saymışlardır. Bk. 95.Cİ hadis. Ne var kİ Müslim’de (3/1678) Muhammed b. a ’
kendisine mütâbaat etmiştir. ,
• Yine senedinde Mufazzal b, Mühelhil es-Sa*di vardır. Künyesi Ebû Abdurrahman olup Küfe
Sikadır, sebttir, seçkindir, âbiddir. Yedinci tabakadan olup H. 167’de vefat etmiştir. Bk. a
(2/271)-Tehzib (10/275)
Tahrici 103.CÜ hadis ile aynıdır.
146 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hüseyn b. Ali vardır. Bk. 95.ci hadis. . jrTV
• Yine senedinde Abdülmelik b. Ebi Süleyman vardır. el-Arvezi’dlr. Saduk olmakla birlikte vj?
leri bulunmaktadır. Beşinci tabakadan olup H. 145’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/519)
(6/396)
• Atâ’ya gelirsek; o, İbn Ebi Rebah’tır. Kureyş azatlısı olup Mekkelidir. Sikadır, fazıldır. Ne var ki
çokça mürsel hadisler rivayet ederdi. Üçüncü tabakadan olup meşhur görüşe göre H. 114 de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/22) - Tehzib (7/199) Her ne kadar bu isnatta zayıflık olsa da manası
sahihtir. Daha doğrusu Nebî’nin (s.a.v.) vefatından sonra onun sünnetine muhakeme olmak farz-ı
ayndır.
Tahriç: Bunu Abdurrezzak, Tefsirde (1/167) Mücahİd’den bu şekilde rivayet etmiştir.
147 İsnadı hasendir.
• Senedinde Sevad b. Ziyad vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair bir bilgiye rastlaya
madım. Ne var ki bu kimse, Amr b. Muhacir ile ilişkilidir ki o, İbn Ebi Müslim el-Ensarf dir. Künyesi
Ebû Abdullah olup Dımeşklidir. Sikadır, beşinci tabakadandır, H. 139’da vefat etmiştir. Ömer b.
Abdülaziz zamanında polislik görevindeydi. Bk. Takrib (2/79) - Tehzib (8/107)
• Yine senedinde Bakıyye b. Velid vardır. İbn Sâid b. Kâ’b el-Kelâi’dir. Saduk olmakla birlikte za
yıf râvilerden çokça tedlis yapardı. Hafız, onu tedlis yapanların dördüncü mertebesinden saymış
tır. Bk. 2.ci hadis. Ne var ki bu rivayette açıkça “tahdis etti” lafzını kullandığından tedlis töhmeti
ortadan kalkmıştır.
• Yine senedinde Abdülvehhab b. Necde el-Havtî vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir, sikadır.
Onuncu tabakadan olup H. 232’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/529) - Tehzib (6453)
T ahriç: Bunu İbn Batta, el-îbanetu’I Kübra, 79 (s. 99)’da Züheyr b. Muhammed yoluyla bu
şekilde rivayet etmiştir.
148 İsnadı hasendir.
• Senedinde Haşim b. Kasım el-Harrani vardır. Kureyş azatlısıdır. Künyesi Ebû Muhammed’dir.
Saduktur, sonradan hafızası bozulmuştur. Onuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (2/314) -
Tehzib (11/18) - Muğni Fı’d Duafa (2/706) Ne var ki Darimi’nin rivayetinde de görüleceği üzere
kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde İsa b. Yunus vardır. İbn İshak es-Sebîî’dir. Ehu İsrail olarak bilinir, Kûfelidir.
Şam’a sınır bekçiliği yapmak için gelmiştir. Sikadır, emanet sahibidir. Sekizinci tabakdan olup H.
187 veya 191’de vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlar
dır. Bk. Takrib (2/103) - Tehzib (8/237)
• Mekhûl’e gelirsek; Şamlıdır, künyesi Ebû Abdullah’tır. Sikadır, faklhtir, meşhurdur. Çokça mür
sel hadisleri vardır. Beşinci tabakadan olup H. 110 küsur senesinde vefat etmiştir. Bk Takrib
(2/273) - Tehzib (10/289) - Mizan (4/177) - Merasil, s. 212
Tahriç:
• Darimi, Sünen, Mukaddime, 595 (1/117)’de Muhammed b. Kesir yoluyla Evzai’den rivauet
etmiştir.
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 80 (s. lOOJ’de Musannifin yoluyla rivayet etmiştir.
Ayrıca bu eser, Ebû Hureyre’den merfu olarak da rivayet edilmiştir. Merfu olanını Taberani el-
Evsat’ta rivayet etmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ebû Seleme’den yalnızca İsa b. Vakıd rivavet et"
rnışür. Abdullah b. Rumi bu rivayette tek kalmıştır ki ben onun hakkında bilgi veren birini bilmivo"
m. Bunun aynısını Mecmau’z Zevaid’de (1/172) Heysemi de söylemiştir. Adı geçen Abdullah
bk. Sb“4“ Tehzt (M13) °'UP »9İ İçin
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah, her durumda ken
disine hamd edilendir.
109. ... Ebû Umame’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir kavim,
üzerinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttıysa bu, sadece tartışma sebebiyle ol
muştur.” Sonrasında şu âyeti okudu: “O örneği sana, yalnızca tartışma konusu
olsun diye verdiler. Aksine onlar, kavgacı bir kavimdir. ” (Zuhruf, 58)149
149 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Galib vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Nesâi onu zayıf saymış
tır. İbn Hibban, onun hakkında “Onunla hüccet getirilmez” demiştir. Bk. 58.ci hadis. Ne var ki İbn
Batla, Ibane’de (513, s. 363) de görüleceği üzere Kasım, Umame’den yaptığı rivayette kendisine
mütâbaat etmiştir. Böylece hata ihtimali ortadan kalkmaktadır.
• Yme senedinde Haccac b. Dinar el-Vasıti vardır. Onda beis yoktur. Müslim’in mukaddimesinde
zikri geçmektedir. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/153) - Tehzib (2/200) Tahriçte de görüleceği
üzere birçok mütâbaat edeni vardır.
• Yme senedinde Ya’la b. Ubeyd vardır. İbn Ebi Umeyye el-Kûfi’dir. Ebû Yusuf et-Tanâfisfdir.
Sika olmakla birlikte Sevri’den rivayet ettiği hadislerde biraz zayıflık vardır. Dokuzuncu tabakadan
olup H. 200 küsur senesinde 90 yaşında vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden
rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/153) - Tehzib (2/200)
Tahriç:
• Tirmizî, 2353 (5/378)’de Abd b. Humeyd yoluyla “Bize Muhammed b. Bişr ve Ya’la b. Ubeyd,
Haccac’tan tahdis etti” senediyle bu şekilde rivayet etmiş ve şöyle demiştir: “Hasen sahih
tir. Bunu ancak Haccac b. Dinar hadisi olarak biliyoruz. Haccac sikadır. Ebû Galib’in ismi ise
Hazevver’dir.”
• Taberi, Tefsir (25/88) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 508 (s. 358) Bunların ikisi, Ya’la b. Ubeyd
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Yme bunu Musannif, bir sonraki hadiste rivayet etmektedir. Ayrıca bk. İbn Cerir et-Taberi, Tef
sir, (25/88) - İbn Mâce, Mukaddime, 48 (1/19) Bunların hepsi, Muhammed b. Bişr yoluyla “Bize
Haccac tahdis etti..." senediyle aynı şekilde rivayet etmişlerdir. Bununla birlikte İbn Mâce, o
kimseyi Muhammed b. Fuzayl ile ilişkilendirmiştir. Ayrıca matbu eserde “Ebû Galib” yerine “Ebû
Talib” yazılmıştır ki bu basımdan kaynaklanan bir hatadır. Doğrusu Hindiye ve Uzma baskılarında
olandır.
• Ahmed, Müsned (5/256) - Lâlekâi, Şerhu'l Usul, 177 (1/114) - Asbahani, el-Hucce (s. 247)
Bunların hepsi, İbn Nümeyr yoluyla “Bize Haccac tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
• Yine Ahmed, Müsned’de (5/252) Şihab b. Hıraş yoluyla Haccac’dan rivayet etmektedir.
• Yine Hakim, Müstedrek’te (2/464, 465) Cafer b. Avn yoluyla “Haccac şöyle haber verdi...”
senediyle rivayet etmiş ve “İsnadı sahihtir ama Buhârî ile Müslim rivayet etmemiştir” demiştir.
Zehebi ise buna “Sahihtir” demektedir.
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra’da (509, s. 359) Abdulvahid b. Ziyad yoluyla Haccac’dan bu şe
kilde rivayet etmiştir. Aynca eseri tahkik eden zat, bunu Zemmu’l Kelam adlı eserinde Herevi’yc
de nispet etmektedir.
Yine bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da 87/385) ‘de zikretmiş ve nispetine ilave olarak Said
b. Mansur, Abd b. Humeyd, İbn Münzir, Taberani ve Şuabu’l İman adlı eserinde Beyhaki ye de
nispet etmiştir.
• Yine bu hadisi İbn Batta, el-İbanetu’l Küra’da (513, s. 363) Kasım yoluyla Ebû Umame’den
rivayet etmektedir.
• Elbani, Mişkat a yaptığı talikte (1/64) hadisin sahih olduğunu belirtmektedir.
150 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Galib vardır. Daha önce de geçtiği üzere kendisi hakkında ihtilaf edilmiştir.
• Yine senedinde Mahfuz b. Ebi Tevbe vardır. Ahmed, onun yaptığını gerçekten zayıf saymış ve
hakkında şöyle demiştir: Yemen’de hadis işitirdi ama yazdıklarını temize geçmezdi.” Bk. Mizan
(3/444) - Lisan (5/19) - Ukayli, Duafa (4/267) - Tarih-i Bağdat (13/191) Ne var ki bir önceki riva
yetin tahririnde de görüleceği üzere Tirmizî’de (5/378) Abd b, Humeyd, İbn Mâce’de (1/19) saduk
olan Havsera b. Muhammed ve İbn Cerir’in tefsirinde (25/88) Ebû Küreyb kendisine mütâbaat
etmiştir.
• Yine senedinde Muhammed b. Bişr el-Abdi vardır. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Kûfelidir. Sikadır,
hafızdır. Dokuzuncu tabakadan olup H. 203’te vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, ken
disinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (2/147) - Tehzib (9/83)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
116. ... Yahya b. Said’den; Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Her kim dinini tartış
maya alet ederse, çok sık görüş değiştirir.”*156
117. ... Ma’n b. İsa dedi ki: Bir gün Mâlik, mescidin bir köşesine çekildi, eli
üzerine yaslanmıştı. Derken kendisine Ebu’l Ceyriyye denilen ve Mürcie olmak
la itham edilen bir adam, Mâlik’in yanına varıp şöyle dedi: “Ey Ebû Abdullah!
Sana söyleyeceğim şeyleri dinle. Seninle tartışıp sana görüşümü haber verece
ğim.” Mâlik: Eğer beni mağlup edersen? diye sorunca, Adam: Eğer seni mağlup
edersem, bana tâbi olursun, dedi. Mâlik: Peki, başka bir adam gelip bize konuşsa
ve ikimizi de mağlup etse? diye sorunca, Adam: O zaman ona tâbi oluruz, dedi.
Adamın bu sözü üzerine Mâlik (r.h.) şöyle dedi: “Ey Allah’ın kulu! Allah,
Muhammed’i (s.a.v.) tek bir din ile göndermiştir. Görüyorum ki sen, bir dinden
başka bir dine geçip duruyorsun. Ömer b. Abdülaziz ‘Her kim dinini tartışmaya alet
ederse, çok sık görüş değiştirir’ demişti.”157
Çokça gizli tedlis yapar, mürsel hadisler rivayet ederdi. Husayn’a nazaran Ebu Bişri den daha çok
tedlis yapardı. Hafız, onu tedlis yapanların üçüncü mertebesinden saymıştır. Yedinci tabakadan
olup H. 183'te vefat etmiştir. Buhâri ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır.
Bk. Takrib (2/320) - Tehzib (11/59) - Tarifu Ehli’t Takdis, s. 115. Bununla birlikte Lâlekâi’nin riva
yetinde Yezid b. Harun kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Avvâm b. Havşeb vardır. İbn Yezid eş-Şeybani’dir. Künyesi Ebû İsa olup Vasıth-
dır. Sikadır, sebttir, fazıldır. Altıncı tabakadan olup H. 148’de vefat etmiştir. Buhâri ile Müslim gibi
âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (2/89) - Tehzib (8/163)
• Muaviye b. Kurra’ya gelince; sikadır, âlimdir. Bk. 82,ci hadis.
Tahriç:
• Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 221 (l/129)’da Yezid b. Harun yoluyla Avvâm’dan bu şekilde rivayet
etmektedir.
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 541 (s. 375) Kitabı tahkik eden zat, aynı zamanda bunu Zemmu’l
Kelam adlı eserinde Herevi’ye de nispet etmektedir.
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 98 (1/137) - Asbahani, el-Hucce, s. 249 - İbn Abdilberr, Camiu
Beyani’l İlmveFazlihi (2/93)
156 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
• Darimi, Sünen, 310 (l/77)’de İsmail b. Ebi Hakim yoluyla “Ömer’i şöyle derken işittim...”
şeklinde rivayet etmiştir.
• Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 216 (1/128) - İbn Batta, İbane, 544, 548 (s. 376) Eseri tahkik eden zat
şöyle der: “Bunu aynı zamanda Hücce’de Asbahani ve İbn Bennâ da rivayet etmiştir." Aynca bk.
İbn Abdilberr, Camiu Beyani’l İlm ve Fazlihi (3/93) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 103 (1/138) -
İbn Kuteybe, Tevil Muhtelefi’l Hadis, s. 63
157 İsnadı hasendir.
• Senedinde İbrahim b. Münzir el-Hazami el-Esedi vardır. Künyesi Ebû İshak olup Medinelidir
Saduk olmakla birlikte Kur’ân hakkında görüşü dolayısıyla Ahmed, onun hakkında kelam etmiş
tir. Onuncu tabakadandır, H. 236’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/43) - Tehzib (1/166)
•Yine senedinde Ma’n b. İsa vardır. İbn Yahya’dır, Eşcai azatlısıdır. Künyesi Ebû Yahya olun
“Maı-L?d‘r’lpekçilik yapt'ğ‘ i?in el’Kazzaz lakabını almıştır. Sikadır, sebttir. Ebû Hatim dedi ki-
°"UnCl‘ bÜ*kWndendlr- H 198'dc ««istir. Bk
Tahriç: Bunu aynı zamanda İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 562 (s. 382)’de bizzat Musannif’in
senediyle rivayet etmiştir.
158 İsnadı hakkında kelam edilmiştir.
• Senedindeki Hişam b. Hassan, Haşan’dan muan’an olarak rivayet etmiştir. Denildiğine göre
ondan mürsel rivayetlerde bulunurdu. Bk. 53.cü hadis.
• Yme senedinde Mahmud b. Davud vardır. İbn Subayh’tır. Künyesi Ebû Cafer olup Misislidir.
Sikadır, fazıldır On birinci tabakadandır. Muhammed b. İsa et-Tıbâ’ ile Müslim b. İbrahim’den ri
vayette bulunmuş olup kendisinden de Cafer el-Firyabi rivayette bulunmuştur. Bk. Takrib (2/160)
- Tehzib (9/154) - Tehzibu’l Kemal (3/1195)
• Yme senedinde Muhammed b. İsa vardır. İbn Nuceyh Ebû Cafer et-Tıba’dır. Bağdatlı olup
Ezene’ye yerleşmiştir. Sikadır, fakihtir. İnsanlar içinde Hüşeym’in hadislerini en iyi bileniydi.
Onuncu tabakadan olup H. 224’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/198) - Tehzib (9/392) - Tarifu Ehli’t
Takdis, s. 106
• Yme senedinde Mahled vardır. İbn Hüseyn el-Ezdi er-Ramli’dir. Künyesi Ebû Muhammed olup
Basralıdır. Misis’te ikamet etmiştir. Sikadır, dokuzuncu tabaka büyüklerindendir ve H. 16Tde
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/235) - Tehzib (10/72) Ayrıca onun, Hişam b. Hassân’dan da rivayette
bulunduğu söylenmiştir.
Tahriç: İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 565 (s. 384) Eseri tahkik eden zat şöyle demektedir: “Bunu
aynı zamanda el-Hucce’de Asbahani de rivayet etmiştir.” Ayrıca bk. Lâlekâi, Şerhu’l Usul. 215
(1/128)
159 İsnadı hasendir.
• Senedindeki Hammad b. Mesleme, et-Teymi’dir. Künyesi Ebû Said olup Basralıdır. Dokuzuncu
tabakadandır, H. 202’de vefat etmiştir.
• Imran’a gelince; İbn Müslim el-Minkâri’dir. Ebû Bekir el-Kasîr olup Basralıdır. Saduk olmakla
birlikte vehimleri vardı. Altıncı tabakadandır. Buhârî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâi ken
disinden rivayette bulunmuştur. Bk. Takrib (2/84) - Tehzib (8/137)
Tahriç: Bunu aynı zamanda İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 616 (s. 405)’de İbrahim b.
Hammad dan Bize Muhammed b. Müsenna tahdis etti" senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
160 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ziyad b. Yahya vardır. İbn Hassân Ebû’l Hattâb el-Hassâni en-Nukri’dir, Basralıdır-
Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 254’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/270) - Tehzib (3/388)
• Yine senedinde Said b. Âmir vardır. Ez-Zabbi’dir. Künyesi Ebû Muhammed olup Basralıdır
m,em salihtir' Onuncu tabakadan olup H. 208’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/299) - Tehzib
(4/50)
122. ... Attâb b. Beşir’in Hasayf’tan rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir:
“Tevrat’ta şöyle yazılıdır: Ey Musa! Hevâ ehli ile tartışma! Hevâ ehli ile cidale kal
kışma! Yoksa kalbine bir şey düşer de seni yere yıkıp cehenneme girdirir.”163
• Yine senedinde Selinin b. Mutî’ vardır. Künyesi Ebû Said’dir, Huzai azatlısıdır ve Basrahdır.
Sikadır, sünnet ehlidir. Katade’den yaptığı rivayetlerde zayıflık vardır. Yedinci tabakadan olup H.
164 veya daha sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/342) - Tehzib (4/287)
Tahriç:
• Darimi, Sünen, 404 (1/91 )’de Said yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir.
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 381 (s. 310) - Ebû Nuaym, Hılyetu’l Evliya, 3/9 - Abdullah b.
Ahmed, Sünne, 101 (1/138)
161 • Eserin tüm el yazma nüshalarında İbn Harice şeklinde geçmektedir. Ne var ki bir sonraki dip
notta da belirteceğim üzere doğrusu Esma b. Ubeyd b. Muharik ez-Zabai’dir.
162 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Yakub b. İbrahim vardır. İbn Kesir b. Eflah’tır. Künyesi Ebû Yusuf ed-Devraki’dir.
Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 252’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/274) - Tehzib (11/381)
• Esma’ya gelelim. Bir önceki dipnotta da belirttiğim üzere eserin tüm el yazma nüshalarında ibn
Harice şeklinde geçmektedir. Ne var ki bana görünene göre doğrusu Esma b. Ubeyd b. Muharik
ez-Zabai’dir. Kendisi, Ebu’l Mufazzal el-Basri olup Cüveyriye’nin babasıdır. Sikadır, altına tabaka
dandır ve h. 141’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/65) - Tehzib (1/269) Esma b. Harice ise Tabiînin
büyüklerindendir. Zehebi dedi ki: “Çok az sahâbelik yapmıştır.” Ali ve Abdullah b. Mes’ud’dan
hadis rivayet ederdi. H. 66’da vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Kebir (2/55) - Cerh ve Tadil (2/325) - Si-
yeru Alami’n Nübela (3/535)
Sözü edilen râvinin İbn Harice değil de İbn Ubeyd oluşunu tercih etmemin iki sebebi vardır.
1. İbn Harice, Tabiînin büyüklerindendir. Az da olsa sahâbelik yaptığı dahi söylenmiştir. H. 66’da
vefat etmiş olup Ali ve Abdullah b. Mes’ud’dan rivayette bulunmuştur. Bu yüzden H. 110’da vefat
eden İbn Siririden rivayette bulunmuş olması çok uzaktır. İbn Sirin’den rivayet eden şahıs ise İbn
Ubeyd’dir. Bk. Tehzib (1/269)
2. Said b. Amir, bu isnatta da olduğu üzere bunu dedesinden rivayet etmektedir. Said’in dedesi ise
İbn Harice değil, İbn Ubeyd’dir. el-Mizzi’nin Tehzibu’l Kemal’de (1/495) Said hakkında bilgi verirken
kurduğu şu cümle de buna delildir: “Dayısı Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd’den rivayette bulunmuş
tur.” O halde Esma b. Ubeyd, annesinin babası olan dedesidir. Yani dedesi İbn Harice değildir
Gönildüğü gibi Mizzi de ne rivayet ne de nesep bakımından ikisi arasında bir bağ kurmamıştır
123. ... Züheyr dedi ki: Ahmed b. Hanbel’i (r.h.) şöyle derken işittim: Mervan
b. Şucâ’ı şöyle derken işittim: Abdülkerim el-Cezeri’yi şöyle derken işittim: “Djn
hususunda tartışan bir tane dahi vera’164 sahibi yoktur.”165
124... . Süfyan es-Sevri’den; Amr b. Kays dedi ki: Hakem’e: “İnsanları hevâya
sürükleyen şey nedir?” diye sordum, “Tartışmalardır” diye cevap verdi.166
• Husayf, eserin bazı nüshalarında Husayb şeklinde geçmekledir. İbn Abdurrahman el-Cezeri’d|r
Künyesi Ebû Avn’dir. Saduk olmakla birlikte hafızası kötüdür. Son dönemlerinde iyice karıştırma,
ya başlamıştır. Mürcie olmakla itham edilmiştir. Beşinci tabakadan olup H. 137’de vefat etmiştir
Vefat tarihi ile ilgili başka görüşler de vardır. Bk. Takrib (1/224) - Tehzib (3/143) - el-Kevakibu’n
Niraniyyat, s. 462
• Yine senedinde Attâb b. Beşir vardır. el-Cezeri olup künyesi Ebu’l Hasen veya Ebû Sehl’dir.
ÜmeyyeoğuHarı azatlısıdır. Saduktur, hata ederdi. Cüzcani, Ahmed’in şöyle dediğini aktarır
“Attâb’ın Husayf’tan rivayet ettiği hadisler münkerdir.” İbn Adiy de onu, Ahmed’in dediği şekle
benzer olarak tanıtmaktadır. Sekizinci tabakadan olup H. 190 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk.
Kamil (5/1994) - Tehzib (7/90) - Tahrib (2/3)
• Yine senedinde Musa b. Eyyûb vardır. İbn İsa en-Nasıbi’dir. Künyesi Ebû İmrân olup Antakya-
lıdır. Saduktur, onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (2/281) - Tehzib (10/636)
Tahriç:
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 338 (s. 393)’de Süfyan yoluyla Husayf’tan ve 535 (s. 373)’de
Muhamili yoluyla Züheyr b. Muhammed’den bu şekilde rivayet etmiştir. Eseri tahkik eden zat,
bunu Zemmu’l Kelam adlı eserinde Herevi’ye de nispet etmektedir. Ayrıca Suyuti, ed-Dürru’l
Mensur’da Atâ’dan olarak bu şekilde rivayet etmiştir.
* İsrâiliyyat: Yahudilik ve Hıristiyanlık’tan İslâm kaynaklarına geçtiği kabul edilen bilgiler için
kullanılan terim. Bk. TDV İslâm Ansiklopedisi/İsrâiliyyat. (Çev.)
164 Sözlükte “sakınmak, kaçınmak, çekinmek” anlamındaki vera* kelimesi terim olarak “haram ve
günah olup olmadığı şüpheli hususlardan özenle kaçınıp helâl ve mübahlann bir kısmından fera
gat etmek” anlamında kullanılır. Bu sebeple vera‘ takvanın ileri ve özel bir şekli kabul edilir. Takva
mahzurlu olanı, vera‘ ise helâl olması şüpheli olanı terk etmektir. Bk. TDV İslâm Ansiklopedisi/
vera. (Çev.)
165 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mervan b. Şücâ vardır. el-Cezeri’dir. Künyesi Ebû Amr’dır. Ebû Abdullah olduğu da
söylenmiştir. Emeviler’in azatlısıdır. Bağdat’ta yaşamıştır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır.
Darekutni ve başkaları, onu sika saymışlardır. H. 184’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/239) - Tehzib
(10/94) - Kaşif (3/117) Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senette Abdülkerim b. Mâlik el-Cezeri vardır. Künyesi Ebû Said’tir, Ümeyye oğullan azatlı
sıdır. Hadramutludur. Sikadır, altıncı tabakadandır ve H. 127’de vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim
gibi âlimler kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/516) - Tehzib (6/373)
Tahriç: Bunu aynı zamanda İbn Batta, İbnane’de rivayet etmiştir. Bk. 123 (s. 404)
166 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Ebû Halid denen biri vardır. Allah daha iyi bilir o, Kureyş azatlısı olan Amr b-
Halid’dir. Kûfelidir. Vasıt’a yerleşmiştir. Âlimler, onu terk etmişlerdir. Veki’ onu yalancılıkla suçla*
mıştır. Sekizinci tabakadandır. Süfyan es-Sevri’den rivayette bulunmuştur. H. 120’den sonra vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2/69) - Tehzib (8/26)
• Yine senedinde Süfyan vardır ki es-Sevri’dir. Hakkında bilgi için bk. 24.cü hadis.
• Yme senedinde Amr b. Kays el-Mülâi vardır. Künyesi Ebû Abdullah olup Kûfelidir. Sikadır, mütkım
dır, âbiddir. Altıncı tabakadan olup H. 140T1 yıllarda vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/77) - Tehzib (8/92)
• Yine senedinde Hakem b. Uteybe vardır. Sikadır, sebttir, fakihtir. Ne var ki tedlis yapardı- Be
şinci tabakadan olup H. 113 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1192) - Tehzib (1/432)
129. ... Vehb b. Münebbih anlatıyor: İbn Abbâs’a (r.anhumâ), Beni Seh
mahallesinde bulunan, bazı Kureyşli insanların içerisinde oturup da tartıştık|arı
seslerini yükselttikleri bir mescidin haberi ulaştı. Bunu duyan İbn Abbâs: “Kalk^
da yanlarına gidelim!” dedi. Derhal yola koyulduk ve yanı başlarında durduk İbn
Abbâs bana: “Şunlara Eyyûb’un (a.s.) bela durumunda iken yanındaki
kendisine söylediği kelamı bildir” dedi. Ben dedim ki: "O genç şöyle demişti- p"
Eyyûb! Allah’ın azametinde ve ölümün hatırlanmasında senin dilini yoracak, kalb
ni kesecek ve hüccetini kıracak şeyler yok mu? Ey Eyyûb! Sen bilmez misin Allah’ın
öyle kulları vardır ki, yorgun ve dilsiz olmamalarına rağmen Allah’tan duydukla
n haşyet onları susturmuştur. Halbuki onlar seçkin, fasih, akıcı konuşan, kıvrak
zekalı, Allah’ı ve âyetlerini bilen kimselerdir. Ne var ki onlar, Allah’ın azametini
hatırladıklarında Allah korkusu ve O’nun heybetinden dolayı kalpleri kesilmiş, dil
leri yorulmuş, ve akılları şaşmıştır. Kendilerine geldiklerinde temiz amellerle derhal
Allah’a doğru yanşmışlar, Allah için yapılan çok ameli çok görmemişler, O’nun
için az amel işlemekten razı olmamışlardır. Onlar, her ne kadar münezzeh, iyiler ve
hayırlılar olsalar da kendilerini günahkâr zalimlerden ve aşırı gidip amellerini zayi
edenlerden sayarlar. Halbuki onlar; zeki, kuvvetli, zayıf görünümlü ve azimli kim
selerdir. Tanımayan biri onları gördüğünde “Bunlar, hastadırlar” derler. Halbuki
onlar, kesinlikle hasta değillerdir. Onların benlikleri karışıktır. Benliklerine önemli
bir iş kanşmıştır.”*
172
• Senedinde Safvan vardır. İbn Muhriz b. Ziyad el-Mazini veya el-Bahili’dir. Sikadır, âbiddir.
Dördüncü tabakadan olup H. 74’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/368) - Tehzib (4/430)
Tahriç:
• İbn Vazzah, el-Bida ve’n Nehyu Anha, s. 53.
• Aynca İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 574, 577’de (s. 390, 391) Hammad’a kadar ulaşan birkaç
farklı senetle bu şekilde rivayet etmiştir.
172 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Küfeli Musa b. Ebi Kerdem diye biri vardır ki meçhuldür. Yedinci tabakadandır b*
• Yine senedinde Hüseyn b. Haşan el-Mervezi vardır. Künyesi Ebû Abdullah’tır. Mekke de ikaı^
etmiştir. Saduktur. Mesleme, onu sika saymıştır. Ayrıca İbn Hibban, onu Sikat’ta zikretmiş
hebi onun hakkında “Sika âlim” demiştir. Onuncu tabakadan olup H. 246’da vefat etmiş ‘
s. 12
Şöyle cevap verilir: Eğer sana bir mesele hakkında soran kimsenin sorusu,
hak yolunu öğrenmek adına ise, onu Kitap, Sünnet, sahâbe sözü ve Müslümanlann
imamlannın görüşünden olan ilmi en latif şekilde beyan ederek irşad et. Yok eğer
seninle münazara etmek ve tartışmak isterse, işte bu âlimlerin kerih gördüğü şeyin
tâ kendisidir. Sakın onunla münazara etme ve dinin adına ondan sakın! Nitekim
Müslümanlann geçmiş imamlarına tâbi isen, bil ki onlar da böyle söylemişlerdir.
Bunun üzerine şöyle derse: Peki, onları bırakalım da batıl üzere konuşsun
lar, biz de sükût mu edelim?
Şöyle cevap verilir: Senin onlara cevap vermeyip sükut etmen ve konuş
tukları şeyleri terk etmen, onlara onlarla münazara etmekten daha çok sıkıntı verir.
Nitekim Selef-i Salih’ten Müslümanların geçmiş imamları böyle söylemişlerdir.
132. ... Eyyûb dedi ki: “Onlara susmaktan daha ağır gelecek bir reddiye ve
remem.” 175
Fi ! K Rb"n’rae<l b-Hii’eyn 'l-Acunl (r.h.) dedi kİ; Allah sana rahmet etsin!
Ebû KıL be nın önceki sayfalarda zikredilen “Hevâ ehli ile oturmayın’ Onlarla cidale
a şmayın. Ç n ü n, sîzleri sapıklığa daldırmalarından ve dini bakımdan ken-
* Cnn.C 9^ en şeyleri sizlerc de karışık hale getirmelerinden çekiniyorum"1
sözünü duymadın mı? Hasan-ı Basri nln kendisine adamın birinin "Gel de seninle
din hakkında tartışmaya girişelim deyince onun “Bana gelince; gerçekten ben
dinimde görüş sahibi oldum. Eğer sen dinini sapıtmış, kaybetmişsen, git araştır!"17’
dediğini işitmedin mi? Ömer b, Abdülaziz’in “Her kim dinini tartışmaya alet ederse,
çok sık görüş değiştirir"180 sözüne kulak vermedin mi?
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Kim bu imamları izlerse,
inşallah dini, onun adına selamette kalacaktır.
Eğer biri şöyle derse: Eğer herhangi bir vakitte durum, kişiyi onlarla müna
zara etmeye ve hücceti onlara ispat etmeye zorlarsa, bu durumda onlarla münaza
ra edebilir miyiz?
176 İsnadı hasendir.
• Senedinde Hişam b. Abdülmelik vardır. İbn İmrân el-Yezeni’dir. Künyesi Ebû Takiy olup Hu
musludur. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Zehebi, onu sika saymıştır. H. 251'de vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2Z319) - Tehzib (11/45) - Kaşif, 3/196) Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Muhammed b. Harb el-Havlâni vardır. Humusludur, sikadır, dokuzuncu taba
kadandır ve H. 194’te vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulun
muşlardır. Bk. Takrib (3/153) - Tehzib (9/109)
• Yine senedinde Süleyman b. Süleym el-Kelbi vardır. Şamlıdır, Humus kadısıdır. Sikadır, âbiddir
Yedinci tabakadan olup H. 147 de vefat etmiştir. Takrib (1/325) - Tehzib (4'195)
• Yme senedinde Ebû Has Ebû Salih vardır. İkisi de sikadırlar. Bk. 85.Cİ hadis.
Tahriç: İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 598, s. 400
177 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Davud vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 118.Cİ hadis.
• Yme senedinde Müslim b. İbrahim el-Ezdi el-Eerahidi vardır. Künyesi Ebû Amr olup Basralıdır.
Sikadır emindir, çok hadis rivayet etmiştir. Son zamanlarında kör olmuştur. Dokuzuncu tabaka
büyüklerinden olup H. 222’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/244) - Tehzib (lft'121)
• Yme senedinde Mehdi b. Meymun el-Mi’levi el-Ezdi vardır Künyesi Ebû Yahya olup Basralıdır.
Sikadır. Altıncı tabaka büyüklerinden olup H. I72’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/289) - Tehzib
TaÎriTBunu aynı zamanda İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra. 602 (s. 401)’de Ebi’l Ahvas yoluyla
Şeyh:
- İnsanları davet ettiğin şu şeyi bana haber ver, o Rasûlullah’ın (s.a.v.) kendi
sine çağırdığı bir şey mi?
İbn Ebi Duâd:
- Hayır.
- Peki, ondan sonra Ebû Bekir’in çağırdığı bir şey mi?
, 27
181 Misis, Ceyhan Nehri kenarında, tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş antik bir şehirdir. A ^|pedi/
km. uzaklıktaki şehir, bölgede Adana’dan sonra gelen İkinci bir geçit durumum a ir.
Misis. (Çev.)
122 J_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ KİTÂBU'Ş-ŞERÎ'A
136. ... Eyyûb’tan; Ebû Kılâbe şöyle derdi: “Hiç şüphesiz hevâ ehli
ehlidir. Sonlarını cehennemden başka bir şey görmüyorum.’’1*3 ’ Sapl^ll<
137. ... Hişam b. Hassân’dan; Hasan-ı Basrî dedi ki: “Bid’at sahibi birin’
namazı, ne orucu, ne haccı, ne umresi, ne cihadı, ne de hayır yolunda harr/'!/6
kabul olunur.”184 '^arı
138. ... Eyyûb’tan; Ebû Kılâbe dedi ki: “Herhangi biri bir bid’at çıkarır
boynunun vurulmasını hak etmiştir.”185 861
• Senedinde Abdülaziz b. Yahya vardır. Ibn Yusuf el-Bekkâl’dlr. Saduk olmakla birlikte vehiml
vardı. Onuncu tabakadan olup H. 235’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/513) - Tehzib (6/362)
• Yine senedinde Ebû İshak el-Eezarl vardır. İbrahim b. Muhammed b. Haris b. Esma b Hari
b. Hafs b. Huzcyfe el-lrzari’dir. İmamdır, sikadır, hafızdır. Eserler sahibidir. Sekizinci tabakad^
olup H. 185 veya sonrasında vefat etmiştir. Buhârî İle Müslim gibi âlimler, ondan rivayette bul
muşlardır. Bk. Takrib (1/41) - Tehzib (1/151) ~ ÜrV
• Yahya b. Ebi Kesife gelince; sikadır. Bk. 7.ci hadis.
Tahriç:
• İbn Vazzah el-Kurtubi, el-Bida ve’n Nehyu Anha (s. 48) Evzai yoluyla bu şekilde...
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 469, 470, 471 (s. 342, 343) Birkaç farklı yoldan rivayet etmiştir
• Ebû Nuaym, Hılye, 3/69) - Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 259 (1/136)
183 İsnadı sahihtir.
• Ebû Kılabe, sikadır, fazıldır, çokça mürsel hadis sahibidir. Bk. 114.cü hadis.
Tahriç: Buna Musannif’in bu eseri dışında başka bir yerde rastlayamadım.
184 İsnadı hakkında kelam edilmiştir.
• Senedindeki Hişam b. Hassan, bunu Hasan-ı Basrî’den muan’an olarak rivayet etmiştir ki
Haşan dan mürsel olarak rivayette bulunduğu söylenmiştir. Hakkında bilgi için bk. 53.cü hadis.
• Yine senedinde İbrahim b. Osman el-Massisi diye biri vardır. Elimdeki kaynaklarda ona dair bir
bilgiye rastlamadım. Bununla birlikte İbrahim b. Yezid el-Massisi bu tabakadandır. Kendisini Ibn
Ebi Hatim, Cerh ve Tadil’de (2/148) zikretmiştir. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Mahled b. Hüseyn vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 118.ci hadis.
Tahriç:
• Lâlekâi, 270 (s. 138,139)’da Muhammed b. Hasen eş-Şarki yoluyla “Bize Cafer b. Muhammed
tahdis etti, dedi ki: Bize İbrahim b. Osman tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
• İbn Vazzah, el-Bida ve’n Nehyu Anha’da (s. 27) Hişam b. Hassân’dan mevkuf olarak rivayet
etmiştir.
Aynca bu manada Huzeyfe’den merfu olarak bir hadis rivayet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) bu
yurdu ki: “Allah herhangi bir bid’at sahibinin ne orucunu, ne namazını, nc sadakasını, ne haccını,
ne umresini... kabul eder. Kılın hamurdan çıkması gibi İslâm’dan çıkar.” Bk. İbn Mâce, Mukad
me, 49 (1/19) Ne var ki senedinde Muhammed b. Muhsan (veya Muhsin) vardır. Hafız, Takri te
(2/204) şöyle der: “Âlimler onu yalancı saymışlardır.” Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
185 İsnadı sahihtir. . . .
• Senedinde Abdüla’la b. Hammad vardır. Ibn Nasır’dır. Bahili azatlısıdır, Basralıdır. Künyesi
Yahya olup en-Nersi olarak tanınır. Onda herhangi bir beis yoktur. Onuncu tabaka büyü en
den olup H. 236 veya 237*de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/464) - Tehzib (6/93) Ne var ki taı uç^
de görüleceği üzere Darimi’de mütâbaat edeni vardır. Müslim b. İbrahim el-Ferahidi ken
mütâbaat etmiştir ki o, sika ve emindir. Bk. Takrib (2/244) ,u p
• Yine senedinde Vüheyb vardır. İbn Halid b. Aclân’dır. Bahili azatlısıdır. Künyesi Ebû Be
Basralıdır. Sikadır, sebttir. Ne var ki ömrünün sonuna doğru hafızası biraz bozulmuştun*
tabakadan olup H. 165 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/339) - Tehzib (11
Şöyle cevap verilir: Bu her beldedeki insanlar içerisinde, yani ilim ve fıkıh
ehli kimseler içerisinde meydana gelen bir şeydir. Kişi, başka bir kişiyle münazara
eder. Ne var ki karşısındakini ezmek ister, sesini yükseltir ve ona hüccetle üstün gel
meye çalışır. Sonra bakarsın diğer tarafın yüzü kıpkırmızı olmuş, boyun damarları
şişmiş, sesini yükseltiyor. Aslında ikisi de diğerinin yanlışa düşmesini arzu ediyor.
İşte bu amaç, iki taraf için de büyük bir yanlıştır ki ne sonuçları övgüyle karşılanır,
ne de akıllı âlimler bunu över. Çünkü münazara yaptığın kişinin hata etmesini
istemen, senin de bir hatan ve Allah’a karşı büyük bir isyandır. Aynı şekilde onun
senin hata etmeni istemesi de, onun hatası ve Allah a karşı büyük bir isyandır.
Eğer şöyle derse: Biz ancak, bizim için fayda çıkarmak adına münazara
ediyoruz.
Tahriç:
• Darimi, Müslim b. İbrahim yoluyla “Bize Vüheyb tahdis etti...” senedi ile bu şekilde rivayet
etmiştir. Bk. 100 (s. 44) , _ ,
• Lâlekâi, Abdurrezzak’a kadar ulaşan bir senetle “Bize Ma mer, Eyyub tan tahdis etti... şeklinde
aynı lafızlarla rivayet etmiştir. Bk. 247 (1/134)
186 İsnadı munkattdır. Çünkü Mâlik, Ömer b. Abdülaziz’den işitmemiştir. Bk. 92.ci rivayet.
Şöyle cevap verilir: Bu, dışı başka içi başka olan bir sözdür.
Ona yine şöyle denilir: Anlattığın gibi faydayı talep etme adına v
münazarada selamette kalmak şu şekilde olur: Mesela sen Hicaz, münazara T?
kişi de Irak görüşüne sahip olduğunda ve aranızda senin “Helaldir”, diğerinin0'11
“Aksine haramdır” dediği bir mesele olduğunda, eğer ikiniz de selamette kal 6
istiyorsanız de ki: “Allah sana rahmet etsin! Bu meselede, eski şeyhler de ihtilaf
etmişlerdi. O zaman gel de bu meselede birbirimize galip gelme değil, nasihat etme
adına münazara edelim. Eğer bu meseledeki hak senin yanında ise sana tâbi olur
görüşümü terk ederim. Eğer hak benim yanımda ise bana tâbi olur, görüşünü terk
edersin. Ne senin hata etmeni, ne de sana galip gelmeyi istiyorum. Sen de benim
hata etmemi ve bana galip gelmeyi isteme!” Eğer münazara bu şekilde gerçekleşir
se, işte bu güzeldir, hoştur. Münazaraların insanlar arasında bu şekilde gerçekleş
mesi ne de izzetlidir!
Eğer o ikisinden her biri dürüstçe şöyle derse: Biz buna güç yetiremeyiz.
Onlara şöyle denir: Sen kendi görüşünü de, münazara ettiğin kişi ile
ashabının görüşünü de, onların hüccetlerini de bilmektesin ama yine de görüşün
den dönmüyorsun. Hasmını da hatalı buluyorsun. Aynı sözleri senin hasmın da
söylüyor. O zaman ikinizin de cidale, tartışmaya ve husumete ihtiyacı yoktur. Ma
dem ikiniz de mezhebinden dönmek istemiyor ve madem ikinizin de amacı yalnız
ca diğerinin hataya düşmesi, o zaman siz bu niyetle günahkâr oluyorsunuz. Allah
akıllı âlimleri bu gibi niyetlerden muhafaza buyursun.
Münazara, karşılıklı nasihat vermek adına gerçekleşmezse, böyle durumlarda
sükût etmek daha selametlidir. Çünkü sen kendi delilini de onun delilini de bili
yorsun. Aynı şekilde diğer taraf da kendi delilini de senin delilini de bilmektedir.
Vesselam.
Sonra onunla münazara ettiğin zaman sana “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki.. *
dediğinde “Bu, zayıf bir hadistir” veya “Rasûlullah (s.a.v.) bunu söylememiştir
deyip dememek hususunda emin değilsin. Böyle kelamlar etmen, Nebî nin sözünü
reddetmek demektir ki bu, büyük bir cürümdür. Aynı sözleri o da sana söyleye
çektir. Yani ikiniz de birbirinizi tehlikeye sokarak, galip gelmeye çalışarak diğerinin
görüşünü reddedecektir.
Ayrıca böyle şeyler, münazara ederken, cidale kalkışırken gördüğümüz Ç°9U
kimsede mevcut olan bir şeydir. Hatta niceleri, (sırf galip gelme adına) diğe
karşı yalanlar dahi uydurmuştur.
İşte bu, Nebî’nin (s.a.v.) ümmeti adına korktuğu ve geçmiş âlimlerin kerih 9
düğü şeyin tâ kendisidir. Allah en iyisini bilir.
R â* h
* 1 b İb™h™'de,n' ° Ebû Seleme’den. oda Ebû Hureyre’den (r.a.).
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu kı: "Kur’ân hMmda lart,şmak tü/Wür.,„
142. ... Abdullah b. Ebi Rabâh dedi kİ: Abdullah b. Amr’ı (r.a.) şöyle derken
ijithm: Bır gun erkenden Rasûlullah’a (s.a.v.) gidim. O s,ra Kur’ân’,n bir âyeti hak-
kında ihtilaf eden iki kişinin sesini duydu. Bunun üzerine Rasûlullah (
yanımıza çıkageldi. Kızgın olduğu yüzünden belli oluyordu. Buyurdu ’k;V‘!.birden
öncekiler, yalnızca Kitap hakkındaki ihtilafları ile helak olmuştur. ”'89 <S,2dr
'en.
• Abdurrezzak, Musannef, 20367 (11/216, 217) ’de kendi isnadıyla Amfin dedefiAni^1^l
meksizin buna yakın lafızlarla rivayet etmiştir. Ayrıca bk. Ahmed (2/186) - cqo) Run-
İbad (s. 154) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (1/260) - ibn Batta, el-İbanetu 1 Kübra,
ların tümü, Abdurrezzak yoluyla Ma’mefden Amfin dedesinin adını belirtme sızın
ralrdrr. Saduk olmakla birlikle hah,as, kötüdür Yanliçlan. kani ırmailan vardır, ibn Hibban onun
hakkında çirkin konuşmuştur. Yedinci tabakadan olup H. 167 de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/340)
-Tehzib (4/270)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Eğer biri şöyle derse pı
bu hadislerde geçen ve küfür olan o tartışmayı tarif et, nedir o?
Şöyle cevap verilir: Kur’ân, Rasûlullah’ın (s.a.v.) üzerine yedi harf olarak in
miştir. Bunun manası ise yedi lehçe demektir.191*194 Rasûlullah (s.a.v,), Allah Teâlâ’nın
bu ümmete bir hafiflik ve kolaylık sağlaması sebebiyle her Arap kabilesine Kur’ân’
onların lehçesinin gerektirdiği şekilde telkin ederdi. Bazen öyle olurdu ki, birbiri©
riyle karşılaştıklarında biri diğerine “Bu Kur’ân değildir, Rasûlullah (s.a.v.) bize böy
le öğretmedi” derler, birbirlerinin kıraatlerini ayıplar, kusurlu/noksan sayarlardı Bu
yüzden onlara böyle davranmaları yasaklanıp “Size öğretildiği gibi okuyun! Biriniz
diğerinin kıraatini inkâr etmesin! Size öğretilenler hakkında cidale kalkışmaktan ve
tartışmaktan sakının!” denildi.
Şimdi bununla alakalı hüccetimize gelelim.
146. ... Zirr’den; Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: Bir adama: “Bana Ahkâf
Sûresi’nden otuz âyet okuyup talim ettir” dedim. Derken bana, Rasûlullah’ın (s.a.v.)
bana öğrettiğinin hilafına okudu. Sonra başka birine “Bana Ahkâf Sûresi’nden otuz
âyet okuyup talim ettir” dedim. O da bana, Rasûlullah’ın (s.a.v.) bana öğrettiğinin
hilafına okudu. Ben de o ikisini Nebî’ye (s.a.v.) getirdim. O ise kızdı. O sıra yanında
• Yine senedinde Kasım b. Abdurrahman vardır. Saduktur. Çokça mürsel hadis rivayet etmiştir.
Bk. 79.cu hadis.
Ne var ki önceki rivayetler, hadisin manasının doğruluğuna şahitlik etmektedir.
Tahriç:
• Bunu Bezzar rivayet etmiştir. Bk. Keşfu’l Estar (1/101)
• İbn Batta, İbane, 507 (s. 357)’de Süveyd’den aynı şekilde rivayet etmiştir.
• Yine İbn Batta, İbane, 506 (s. 356)’da Cafer b. Zübeyr yoluyla Kasım’dan rivayet etmiştir ki.
Kasım metruktür. Bk. Muğni (1/132)
• Aynca bunu Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (1/156) Ebû Said’ten aktarmış ve şöyle demiştir
“Bunu Kebir ve Evsafta Taberani ve Bezzar rivayet etmiştir.” Yine şöyle der: “Senedinde Süveyd
Ebû Hatim vardır. Nesâi ve kendisinden gelen bir rivayete göre İbn Main, onu zayıf saymıştır Ebû
Zur’a ise kaviyy olmadığını belirtmiştir. Hadisi, sıdk ehlinin hadisidir.”
194 Bu görüş, yedi harfin manası ile ilgili açıklamalardan biridir. Ebû Ubeyd ve başkalarının mezhe i
budur. Aynca bu İbn Atıyye’nin de tercih ettiği görüştür. Ne var ki bu görüşe, Arap lehçelerinin
yediden daha çok olması ile karşı çıkılmış, bu karşı çıkışa da bundan kastın lehçeler içinden en
fasih olan yedisi olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Bk. Fethu’l Bari (9/26) İbn Abdilberr de i _
“İlim ehlinin çoğu, daha önce geçen ve lehçeleri bir olmasına rağmen Hişam ile Urve arasın a
ihtilaftan dolayı harflerden kastın lehçeler olmasına karşı çıkmışlardır.” Zaten Musannif, bu o ayı
148.ci hadiste zikredecektir. Şöyle de demişlerdir: “Yedi harfin manası, (Arapça’da ‘Gel! manası^
na gelen) Akbil, Teâl ve Helumme lafızları gibi farklı lafızlar olmasına rağmen bir olan manalar an
(eş anlamlılar) olan yedi vecihtir.” Bk. Fethu’l Bari (9/27) Yedi harfin ne olduğu hakkında ta
kaç farklı ihtilaf olduğunu kestirmek gerçekten zordur. Öyle ki İbn Hibban, bu konuda otuzt
farklı görüş olduğunu söylemiştir. Münziri dedi ki: “Gerçi bu otuz beş görüşün çoğu tercih e n
görüşlerdir.” Bk. Fethu’l Bari (9/69) İbn Arabi’nin de dediği gibi bu kadar fazla görüş o
sebebi Allah daha iyi bilir bu yedi harfin ne olduğuna dair açık bir nass veya bir eserin bu
masıdır. Bk. Burhan (1/212) Daha geniş bilgi için bk. Zerkeşi, Burhan (1/211) • İbn Teym
Mecmûu’l Fetâvâ (13/389) - İbn Hacer, Fethu’l Bari (9/23)
Kim bu şekilde söyler, galip gelmeyi ve hasmının hala etmesini istemez ve ona
karşı üstünlük taslamazsa inşallah selamette kalır ve sözü kabul edilir. Nitekim bunu
bir önceki bapta zikretmiştik.
Hasan-ı Basrî dedi ki: “Mü’min ne ihtilaf eder, ne de tartışır. O, Allah’ın hik
metini yayar. Eğer kabul edilirse Allah’a hamd eder, eğer reddedilirse yine Allah’a
hamd eder.”198
198^İbTBatta İbane 590 (397) - Âcurrî, Ahlaku’l Ulema, (s. 50) - Zevaidu’l Zühd (s. 8) - İbn Abdil-
berr, Cami’Beyâni’l İlmi ve Fazlih (1/53) ■ Ebû Nuaym, Hılye (7/280)
199 Ahmed Zühd (s 120) - Ebû Nuaym, Hılyc (6/342) Elbani, EbÛ Nuaym ın rivayeti için şöyle der:
“Gerçekten zayıftır ” Bk. Daifu’l Cami (3/33) Aynca bk. İbn Abdilberr, Cami’ Beyani’l ilmi ve Faz
lih (1/135) Yine bu söz, Nebî’den (s.a.v.) merfu olarak da rivayet edilmiştir. Taberani’nin Evsafta
Ebû Hureyre’den rivayet edilmektedir. Heysemi der ki: “Senedinde Ubade b. Kesir vard.r ki.
metruktür.” Bk. Mecmau’z Zevaid (1/129)
hiö b İsi denilen bir ari ^eSar ŞÖy'e an*at,yor: Beni Temim’den kendisine Sa-
™lar Ku’ânhn t k ’/?"'"03 baplar ile Medine’ye geldi. Derken in-
rBun 5jablh “ Sorma^ Bu durun, Ömer’e (r.a.)
U U ir^n hnrm T\ı bM'Crinl gönderiP S=lirilmesinl emretti. Adamı döv-
I/6 ■ ?" d- n' 'a.?" azldadl -Adam yanma girdiğinde oturdu. Ömer: “Sen
i ,7 A .’ am: “Ben Allah',n kulu Sabtflm- dedi. Ömer de “Ben de
9 ”j’n” mer ’m diye karşılık yerdi. Sonrasında ona doğru eğilip hazırladığı
hurma a arı i e adama vurmaya başladı, kafası yarılana dek onu dövmeye de-
vam etti. Birden yüzünden kanlar akmaya başladı. Bunun üzerine Sabiğ “Yeter ey
Mü’minlerin Emiri; artık Allah, daha önce kafamda olanları giderdi” dedi.204
• Yine senedinde Ca d b. Abdurrahman vardır. İbn Evs olup dedesine nispet edilir. Bazı kaynak
larda ismi. Cuayd şeklinde geçmektedir. Sikadır, beşinci tabakadandır ve H. 144’e vefat etmiştir.
Bk. Takrib (1/128) - Tehzib (2/80)
• Yine senedinde Sâib b. Zeyd vardır. İbn Said b. Sümâme el-Kindi’dir. Küçük sahâbedir ve az
hadisi vardır. Yedi yaşındaki iken Veda Haccı’nda bulunmuştur. Ömer (r.a.), onu Medine’nin çar
şısının sorumlusu yapmıştır. H. 91 veya daha öncesinde vefat etmiş olup Medine’de en son vefat
eden sahâbedir.
Tahriç: Bu kıssayı Musannif iki yoldan zikretmektedir. Bu birincisi olup Sâib b. Zeyd’ten gelmek
tedir ve şu kaynaklarda da geçmektedir: Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 1136 (3/634) - İbn Batta, İbane,
309 (s. 278) Ayrıca Hafız İbn Hacer, bunu İbnu’l Enbari’ye de nispet etmiş ve sahih olduğunu
belirtmiştir. Bk. İsabe (5/169) Suyuti de bunu, ed-Dürru’l Mensur’da (2/152) İbnu’l Enbari, Hücce
adlı eserinde Nasr el-Makdisi ve İbn Asakir’e nispet etmiştir. Kıssanın ikinci yolu ise bir sonraki
rivayet olup tahrici orada gelecektir.
* Bu tarih, Takrib adlı eserde 105 olarak geçmektedir ki, hatadır.
204 İsnadı munkatıdır. Râvileri sikadır ama Süleyman b. Yesar, Ömer’den işitmemiştir.
• Senedinde Ebû’l Eş’as Ahmed b. Mikdam el-İcli vardır. Basralıdır. Saduktur ve hadis sahibidir.
Ebû Davud, umursamaz ve arsız biliniyor olması dolayısıyla mürüvveti hakkında kötü söz söyle
miştir. İbn Adiyy dedi ki: “Bu, onun mürüvvetine etki etmez çünkü o dürüst biridir ve birçok kişi
onu sika saymıştır.” Zehebi onun hakkında “Sika” demiştir. Onuncu tabakadan olup H. 253’te
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/26) - Tehzib (1/81) - Kaşif (1/28) - Hülasa (s. 13)
• Yine senedinde Yezid b. Hâzim b. Zeyd el-Ezdi vardır. Basralıdır, künyesi Ebû Bekir’dir ve
Cerir’in kardeşidir. Sikadır. Altıncı tabakadan olup H. 148’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/363) -
Tehzib (11/317)
• Yine senedinde Süleyman b. Yesar el-Hilali vardır. Medinelidir. Meymûne nin (r.anha)azatlı-
sidir. Ümmü Seleme’nin (r.anhâ) azat ettiği de söylenmiştir. Sika, fazıl ve Fukaha-i Seb a (Yedi
Fakih)*ten biridir. Üçüncü tabaka büyüklerinden olup H. 100 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/331) - Tehzib (4/228)
Tahriç:
• Darimi, Sünen, 146 (1/51) - Lâlekâi, Şerhu I Usul, 1138(3/635)
• Bu kıssa, hem uzun hem kısa olarak başka yollardan da rivayet edilmiştir. Bk. Darimi, Sünen,
150 (1/51)’ - İbn Vazzah, el-Bida ve’n Nehyu Anha (s. 56, 57) - Abdurrezzak, Musannef, 20906
(11/426) - Sabuni, Akidetu’s Selefi ve Ashâbi’l Hadis, 85 (s. 53.54) - İbn Batta, el-İbanetu’l Küb
ra, 308 (s. 278), 775 (s. 498) - Asbahani, el-Hucce (s. 115)
• Ayrıca Suyuti, bunu el-Hucce adlı eserinde Nasr el-Makdisi’ye de nispet etmiştir. Bk. ed-Dünru’i
Mensur (2/152)
• Hafız İbn Hacer, kıssanın tüm yolların. İsabe’de (5/168,16) bir araya getirmiştir.
Son olarak; bu kıssa, tüm yolları ile bir araya getirildiğinde sahih olmaktadır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Eğer biri şöyle sorarsa-
Peki, biri ‘Yemin olsun sauurup kaldıranlara, derken ağırlık taşıyanlara...’ (Zâriyat
1-2) kavlinin tefsirini sorarsa dövülmeyi, insanlara ibret olacak bir ceza almayı ve
sürgün edilmeyi hak eder mi?
Şöyle cevap verilir: Ömer (r.a.), o adamı bu sorudan dolayı değil, adamın
kendi görüşüne göre Kur’ân’ın müteşâbih olanlarını sormasından dolayıdır. Ömer
gördü ki adam fitneye tutulmuş ve bu yüzden kendisine fayda vermeyen şeylerle
meşgul oluyor. Yme bildi ki, adamın helal ve haram ilimlerinden (fıkıh) vacip olan
ların talebiyle meşgul olması ona daha gerekli, Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetlerini
öğrenmeyi istemesi daha lazımdır. Ömer (r.a.), adamın kendisine fayda vermeyen
şeylere yöneldiğini anladığında Allah’tan onun hakkından gelme imkânını verme
sini diledi ki diğer kimselere de gözdağı verebilsin, böylece diğerleri de bu tip şey
lerden sakınmış olsunlar. Çünkü Ömer çobandır ve güttüklerini bu ve başka me
selelerde gözetmesi gerekir. Derken Allah Teâlâ, onun hakkından gelme imkânını
Ömer'e nasip etmiştir. Ayrıca bir sözünde Ömer (r.a.) şöyle der: “Doğrusu insanlar
sizinle Kur’ân’ın müteşâbih olanıyla tartışmaya girişeceklerdir. Siz ise onlan, sün
netler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashâbı, Allah Teâlâ’nın kitabını en iyi
bilenlerdir.”
154. ... Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşecc’den; Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki:
“Doğrusu insanlar sizinle Kur’ân’ın müteşâbih olanıyla tartışmaya girişeceklerdir.
Siz ise onlan, sünnetler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashâbı, Allah Teâlâ’nın
kitabını en iyi bilenlerdir.”205
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ömer’den sonra Ali b.
Ebi Talib (r.anhumâ) da böyle yapardı; bir insan gelip kendisini ilgilendirmeyen bir
şey sorduğunda onu azarlar ve onu daha önemli olanlara yönlendirirdi.
Ali b. Ebi Talib’den (r.a.) rivayet edildiğine göre o, bir gün “Bana sorun” de
miştir. Derken İbnu’l Kevvâ kalkıp “Aydaki siyahlık nedir?”206 diye sormuştur. Bu
soru üzerine Ali şöyle der: “Allah seni kahretsin! Anlamak için sor, inatlaşmak ve
zor duruma düşürmek için değil! Dünya işlerinde ve ahiret işlerinde sana faydalı
olacak şeyden sorsaydın ya!” Sonra şöyle dedi: “O gecenin silinmesidir.”207
Artık Allah tan sakının ey Kur ân ehli, ey hadis ehli ve ey fıkıh ehli! Din hak
kında tartışmayı, cidale kalkışmayı ve husumet etmeyi bırakın! Selef imamlarını
zın yoluna girin ki doğruluk yolu sizin için dümdüz olsun. Böyle yapın ki inşallah
apaçık yol üzerinde olursunuz. Görüldüğü üzere akıl erdirebilen kimseye yetecek
kadar tartışma ve cidalin terk edilmesine dair şeyler zikrettim. Allah, sevdiği kişiyi
muvaffak kılar.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
etsin! Bilin ki kalpleri haktan ayrılmayan, eski ve yeni dönemde her daim doğru
ya muvaffak kılınan Müslümanların görüşü şudur: Kur’ân, Allah Teâlâ’nın kelamı
olup kesinlikle mahluk (yaratılmış) değildir. Çünkü Kur’ân, Allah’ın ilmindendir ve
Allah’ın ilmi de yaratılmış olamaz.208
211 Allah böyle bir şeyden çok yücedir!
210
209
Gerek Kur’ân, gerek Sünnet, gerek sahâbenin sözleri, gerekse de Müslüman-
lann imamlarına ait sözler bu hususta delildir ki, bunu ancak cehmi biri inkâr eder.
Zaten cehmi kimse, âlimler nazarında kâfirdir.212
208 Buhârî, 1476 (Fethu’l Bari, 3/340), 2408 (5/68) - Müslim, 1715 (3/1340) - Mâlik, Muvatta (2/990)
- Ahmed, Müsned (2/327) - Âcurrî, Ahlaku'l Ulema, 181 (s. 88)
209 Ahmed, Müsned (5/535) - Ebû Davud (Avn 10/89) . İbn Münziri dedi ki: “isnadında Abdullah
b. Sa’d denen biri vardır ki Ebû Hatim, onun meçhul olduğunu söylemiştir." Aynca bk. Hatib.
el-Eakih ve’l Mütefakkih (2/11) - İbn Abdilberr, el-Cami Beyani’l İlmi ve Fazlihi (2/139) - Acunrî,
Ahlaku’l Ulema, 185 (s. 90, 91)
210 Buhârî İtisam 7289 (13/264) - Müslim, Fezail, 2358 (4/1831) - Ebû Davud, Sünne (Avn 12/362)
• Ahmed. Müsned 11/176.179) - İmam Şafii,el-Umm (5/126 127) ■ Hatib, elFak.h ve'l Mütetak-
klh (2/9) ■ Beğavi, Şerhu’s Sünne (1/309) - Aaırrt. Ahlakı, I Ulema. 180 (s. 87.88) Aynca başka
âlimler de bunu rivayet etmişlerdir. w
211 Çünkü böyle söylemek, Allah’ın ilk önce ilmi yarattığını, sonrasında o yarathgı .hm ile ılım sah.bı
olup “el-Alim" ismini aldığını söylemek manasına gelir. Haşa! (Çev.)
2^2 Cehmiyye hakkında 169.cu hadiste bilgi verilecektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse. ona
eman uer ki Allah’ın kelamını işitsin.” (Tevbp. 6) Yine şöyle buyurur: “Onlardan
bir fırka uardı ki, Allah’ın kelamını işitirler, sonra akıl erdirip kavradıktan sonra
bildikleri halde tahrif ederlerdi. ” (Bakara, 75) Nebî’ye (s.a.v.) şöyle buyurur "be kı
Ey insanlar! Ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği Rasûlüyüm. O kİ göklerin ue
yerin mülkü sadece O’nundur. O’ndan başka hiçbir İlah yoktur, diriltir ue öldürür
Artık siz de Allah’a iman edin ue Allah'a ue O’nun kelimelerine İman eden O’nun
ümmi nebi olan Rasûlü’ne iman edin!” (Araf, 15H) Ayette geçen "Onun kelimeleri"
Kur’ân’dır. Musa’ya (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Seni rlsaletlerlmle ue konuşmamla
seçip insanlara üstün kıldım.” (A’raf, 144)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bunun gibi âyetler
Kur’ârîda çoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Artık sana gelen bu ilimden sonra
kim seninle tartışırsa... ” (Âl-i İmrân, 61) Yine şöyle buyurur: “Yemin olsun sana gelen
bu ilimden sonra onlann hevâlarına uyacak olursan, işte o uakit kesinlikle zalimler
den olursun. ” (Bakara. 145)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah, eşyaları yaratma
dan önce de sıfatlan ile âlim, konuşan, işiten ve görendi. Kim bunun haricinde
söylerse, kâfir olur. Şimdi sünnetlerden, âsârdan, zikredilmesinden rahatsızlık du
yulmayan âlimlerin sözlerinden ilim ve aklı olanın duyduğu zaman ilminin ve anla
yışının artacağı rivayetleri zikredeceğiz. Kalbinde eğrilik bulunan kimse duyduğun
da, eğer Allah onu hak yoluna hidayet etmeyi dilemişse gittiği yoldan dönecektir.
Eğer dönmezse, üzerindeki belâ daha da büyük olacaktır.
155... . Ebû Abdurrahman es-Sülemi anlatıyor: Ömer b. Hattâb’ı (r.a.)minbe-
ri üzerinde şöyle derken işittim: “Ey insanlar! Şüphesiz ki bu Kur’ân, Allah’ın kela
mıdır. Ben sizin hevânıza göre dilinizi büktüğünüz şeyi asla tanımıyorum. İnsanla
rın boynu İslâm’a karşı eğilmiş isteyerek ve istemeyerek İslâm’a girmişlerdir. \ollar
da size boyun eğmiş, göz göre göre inatla küfre giren bir kul müstesna herhangi
birine söyleyecek söz bırakılmamıştır. O halde artık tâbi olun, bid’at çıkarmayın
Böyle yapmak size yeterlidir. Kur’ân’ın muhkemi ile amel edin, müteşâbih olanına
iman edin.”213
• Yine senedinde Muaviye b. Ammar vardır. Ebû Muaviye ed-Dülınl’dlr, Sndııktur, İkinci labnka
dandır. Bk. Takrib (2/260) - Tehzib (10/214) Tahriçte de görüleceği üzere bu eser, diğer yollan ık
birlikle sahihtir.
Tahriç:
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/383) - Beyhaki, lllknd (h, 39)
• Darimi, er-Reddu Alâ Bişr el-MüreysI (h. 474) - lAlekâl, Şerhu’l Usul, 390 (2/238) • Ebû Nuaym.
Hılye (3/188) • Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/383) - Buhârî, I İnikti Ef'nll'l Ibnd, ti. 12(1 • Ebû Davud.
Mesail-i imam Ahmed (s. 265) - Abdullah b. Ahmed, Sürme, 132 (1/152) - Ibn Cerir et*Tnl*rl.
Sarihu's Sünne, 15 (s. 19) Bunların hepsi, Mabed b, Raşld yoluyla Mıınvlyu b. Amınar'dan bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
Bu hadisi Beyhaki, Itikad’ta (s. 39) sahih saymıştır. Ibn Teyrnlyye dedi kİ; "Bu »öz, Cafer b
Muhammed’den mütefiz olarak gelmiştir." Bk. Mlnhncu's Sünne (2/181) Elbanl dedi ki
“Süveyd'deki zayıflığa rağmen bu, Müslim'i şartına göre snhlhllr." Bk, ’lhllk Alâ Muhlnıart'l Uluvv
li'z Zehebi (s. 148) Elbanl daha sonra Mabed'e rrıülâbnat edenleri zikreder,
217 isnad hasendir.
• Senedinde Hasen b. Sabbah el-Bezzar vardır. Varillidir, künyesi Ebû Ali'dir. Bağdat'ta ikamvt
etmiştir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Fazıl bir Abld şahıstı. Onuncu tabakadan olup B
249'da vefat etmiştir, Bk. Takrib (1/167) • Tehzib (2/289)
* Yine senedinde Mabed b. Raşld vnrdır. Künyesi Ebû Abdın rnhmnn'dır. Vasıllı veya KûMld*’
Bağdat’ta İkamet etmiştir, Makbuldür, Onuncu Inbnkndnndır. Bk. 'Ihkılb (2/262) - ’lblızlb (1/223)
Bir önceki eser ve tahririnde de görüldüğü gibi kendisine mülâbnnl edilmiştir.
• Yine senedinde Ebû Davud es-SIchlnnl vardır, Süleyman b, Eş'ns'tır. Sikadır, hafızdır. Sûrum •
Ebû Davud'un sahibidir. Âlimlerin büyüklerindendir. On birinci Inbnkadan olup II. 275'1* v»'w
etmiştir, Bk, Takrib (1/321) - Tehzib (4/119)
Tahrici bir önceki İle aj/nıdır.
218 Imadı zayıftır,
• Senedinde Musannifin şeyhi Ebû Abdullah Cafer b, Idrl» el Knzvlnl vnıdır. Darekutni
zayıf saymıştır, Bk, İJsan (2110)
• Yine senedinde Muhammed b. Yunus b. I Inrun vardır, I Ininınûye Ebû Cafer el Knzvlnl r»^
tanınır, I lalın dedi kİ; "Kazvin’in merkez mescit İmamıdır." Büyük Alimler, kendisinden rlvav*’ ‘
i9l/MrrnHrdlr' ' 30, 'k V‘;,nl Mİml,,lr' l,kl |:| Ulemnl’l I İndi» (2/732) • ’5',|v
- Hayır.
- Hristiyanlardan mıdır?
- Hayır.
- Mecusilerden midir?
- Hayır.
- 0 halde kimlerden?
- Tevhid ehlindendir.
• Yine senedinde Cafer b. Muhammed b. Fudayl er-Ras’ani vardır. Künyesi Ebu’l Fazl’dır. Ken
disine er-Ra’si denilir. Saduktur, hafızdır. On birinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/132) - Tehzib
(1/105)
Tahriç:
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/377) - Asbahani, el-Hucce (s. 148)
• Ayrca bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (7/223) İbn Merduyeh’e nispet etmektedir.
219 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Hasen b. Sabbah’ın kardeşi vardır ki meçhuldür. Ne var ki tahriçte de görüleceği
üzere Buhârî’de Muhammed b. Abdullah b. Cafer el-Bağdadi ve Abdullah b. Ahmed’de Ahmed
b. İbrahim kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Hasen b. Sabbah vardır. Saduktur ama vehmederdi. Hakkında bir önceki dip
notta bilgi verildi. Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Yahya b. Yusuf ez-Zimmi vardır. Horsanhdır, Bağdat'ta ikamet etmiştir. Kendi
sine İbn Ebi Kerime denilir. Sikadır, onuncu tabaka büyüklerindendir, H. 220'lerde vefat etmiştir.
Bk. Takrib (2/361) - Tehzib (11/307)
• Abdullah b. İdris’e gelirsek; İbn Yezid el-Evdi'dir. Kûfelidir, künyesi Ebû Muhammed’dir. Sika,
fakih, âbiddir. Sekizinci tabakadan olup H. 192’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/401) - Tehzib
(5/144)
Tahriç;
* Buhârî, Halku Ef’ali’l İbad (s. 118) - Hallal, İman (178) - Lâlekâi, Şerhul Usul, 432 (2/256) -
Abdullah b. Ahmed, Sünne, 129 (1/114) - İbn Batta, el-İbanetu'l Kübra (2/573) Bunlann hepsi,
Yahya b. Yusuf yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
’ Aynı zamanda bunu Zehebi de Uluvv’da zikretmiş, Elbani de sahih hükmü vermiştir. Bk.
Muhtasaru’l Uluvv (s. 158)
162/A. Bize Ahmed b. Ebl Avf tahdis etti, dedi kİ: Hasen b. AH el-Hulvânl’yg
sordum, dedim ki: Doğrusu İnsanlar, bizim oralarda Kur'An hakkında ihtilafa düş.
tülci. Allah sana rahmet etsin, peki sen ne diyorsun? Dedi kİ: "Kur'An Allah'ın
kelamıdır, yaratılmış değildir. Biz bundan başkasını bilmeyiz."220
162/B. Yme bize Ahmed b. Ebl Avf tahdis etli, dedi kİ: Harun el-FerâvI'yj
şöyle derken işittim: "Medine'de İlim ve sünnet ehlinden kimi Işlttlysem 'Kur'An
mahluktur' diyeni inkâr edip karşı çıkıyor ve onu tekfir ediyordu." Harun dedi ki:
"Ben de bu sünnet görüşüne sahibim."”1 Ahmed b. Ebl Avf bize dedi ki: "Ben de
Harun'un dediğinin aynısını diyorum."
162/C. Ahmed b. Ebi Avf yine şöyle dedi: Harun’u şöyle derken işittim: “Kim
Kur'An hakkında şüphe ile vakfeder (duruverir) ve ‘Yaratılmış değildir’ demezse, o
da tıpkı ‘Kur’an mahluktur' diyen kimse gibidir.”222
163. .. Sika ve emin biri olan Hamza b. Said el-Mervezi dedi ki: Ebû Bekir b.
Ayyâş'a sordum, dedim ki: “Ey Ebû Bekir! İbn Uleyye223nin Kur’an hakkındaki du
rumu sana ulaşmıştır. Onun hakkında ne dersin?” Şöyle cevap verdi: “Bana kulak
ver! Yazık sana! Kim Kur’ân’ın mahluk olduğunu iddia ederse, nazarımızda kâfirdir,
zındıktır, Allah'ın düşmanıdır. Onunla ne otururuz ne de konuşuruz.”224
168. ... Abdurrahman b. Mehdi dedi ki: “Eğer iş bana kalsaydı, köprünün
üzerinde durur, yanımdan geçen herkese onu sorar, Kur’ân’ın mahluk olduğunu
söylerse onun boynunu vurup cesedini suya atardım.”229230
169. ... Bir keresinde Yezid b. Harun Cehmiyye'Z30yi zikreltl ve şöyle dedi-
“Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki onlar, zındıklardır
Allah’ın lâneti üzerlerine olsun.”231
170. ... Hanbel b. İshak dedi ki: Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel’I işittim-
Yakub ed-Devraki, ona “Kur’ân mahluktur” diyen kimse hakkında sordu. Dedi ki-
“Kim Allah’ın ilmi ve isimlerinin mahluk olduğunu iddia ederse, gerçekten kâfir
olmuştur. Allah Teâlâ: 'Sona gelen bu İlimden sonra her kim seninle tartışırsa..."
(Âl-i İmrân. 61) buyurur. O gelen ilim Kur’ân değil mi! Artık her kim Allah’ın ilminin
ve isimlerinin mahluk olduğunu iddia ederse, işte o kimse kâfirdir ki bunda hiçbir
şüphe yoktur. Artık o adam buna itikat etsin, görüşü ve mezhebi bu olsun, ibadet
ettiği dini olsun farketmez. Bizim nazarımızda kâfirdir.”232
• Senedinde Hasen b. Sabbah vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur, Bk. 159cu
rivayet. Bunun yanında tahriçte de görüleceği üzere Abdullah b. Ahmed’in Sünne adlı eserinde
Harun el-Hammal -ki o sikadır- kendisine mütâbaat etmişin
• Yme senedinde İbrahim b. Ziyad el-Bağdadi vardır. Sebelân diye tanınır. Sikadır, onuncu taba
kadandır ve H. 228’de veya 232*de vefat etmiştir, Bk. Takrib (1/35) - Tehzib (1/120)
Tahriç:
• Ebû Davud, Mesail İmam Ahmed (s. 267) - Abdullah b. Ahmed, Sünne (46 (1/120) - Lâlekâı,
Şerhu’l Usul, 504 (2/316) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra (2/576)
• Aynca Buhârî de Halku Ef’ali’l İbad’ta (s. 125) buna yakın olarak isnat olmaksızın zikretmiştir
* Bu tarih, Takrib’te 253 olarak verilmektedir ki bu hatadır. Doğrusu Tehzib’te ve Taknb’in yem
basımında geçendir: H. 228
229 İsnadı sahihtir.
Tahrici için bir önceki rivayete bakınız.
230 Cehmiyye: Cehm b. Savfan’m tabilerine verilen isimdir. Cehm, Cebriyedendir. Bid’ati ilk oLvak
Tirmiz’de çıkmıştır. Emevi Devleti’nin sonlarına doğru Müslim b. Ahvez el-Mâzinl onu Mervde
öldürmüştür. Mutezile, ezeli sıfatların nefyi hususunda ona muvafakat etmiş, üzerine ziyade de
etmişlerdir. Ayrıca Cehm, H. 124’de Halid b. Abdullah el-Kasrl’nln zındık ve mülhit olarak katlet
tiği Ca’d b. Dirhem’in talebesidir. Bk. 694.cü rivayet. Ca’d, Kur’ân mahluktur bid’ati ile Allah m
sıfatlarını ta’til etme* fikrini ilk ortaya atan kimsedir. Bk. el-Milel ve’n Nihal (1/86)
* Ta’til: Kelime olarak atıl kılma, yani İşlevsiz hale getirme demek olan ta’til, Allah’ın sıfatlarının
içerdiği manaları işlevsiz kılmak, yok saymak anlamlarına gelir. (Çev.)
231 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Sabbah vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bk. 159.CU riva
yet. Bunun yanında tahriçte de görüleceği üzere Sahlb-I Şâme Muhammed b. Abbâs. kendine
mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Yezid b. Harun vardır. Sika, mütkın ve âbiddir. Bk. 147.ci rivayet.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 46 (l/122)'de Abdullah b. Muhammed b. Abbâs Sahib-i Şân
yoluyla “Yezid’i şöyle işittim..,” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
• Ayrıca Buhârî de bunu Halku Efali’l İbad’ta (s. 130) İsnat olmaksızın zikretmektedir.
232 İsnadı sahihtir.
171. Bize Ebu 1 Kasım tahdis etti, dedi ki: Bana Said b. Nusayr Ebû Osman el-
Vasıti, Bezzar’ın Halefi’nin meclisinde tahdis etti, dedi ki: İbn Uyeyne’yi şöyle der
ken işittim. Şu fare ne diyor? Bununla Bişr el-Müreysi’yi kastediyordu. Ona: “Ey
Ebû Muhammed! Kur ân ın mahluk olduğunu iddia ediyor” dediler. Hemen şöyle
karşılık verdi. Yalan söylemiş! Allah Teâlâ: ‘Dikkat, dikkat! Yaratmak da emretmek
de sadece O na aittir (A’raf, 54) buyurur. Yaratmak, Allah’ın yaratması; emretmek,
Kur’ân’dır.”233
172/A. Bize Ebû’l Kasım tahdis etti, dedi ki: Bize Ahmed b. Hanbel’in am-
caoğlu İshak b. İbrahim el-Beğavi tahdis etti, dedi ki: Ahmed b. Hanbel’i işittim,
kendisine “Kur’ân mahluktur” diyen kimse hakkında soruldu. Dedi ki: “Kâfirdir.”234
172/B. Yine bize Ebû’l Kasım tahdis etti, dedi ki: Bize Vehb b. Bakıyye el-
Vasıti haber verdi, dedi ki: Veki’yi şöyle derken işittim: “Kim ‘Kur’ân mahluktur’
derse, işte o kimse kâfirdir.”235
173. ... Muhammed b. Yusuf b. Tabbâ’ dedi ki: Bir adamı işittim; Ahmed b.
Hanbel’e soru sordu, dedi ki: “Ey Ebû Abdullah! İçki içen kimsenin arkasında na
maz kılayım mı?” Ahmed: “Hayır” dedi. Adam: “Peki, Kur’ân’ın mahluk olduğunu
söyleyen kimsenin arkasında namaz kılayım mı?” Ahmed bu soruya şöyle cevap
verdi: “Subhânallah! Sana Müslümanm arkasında namaz kılmayı yasaklıyorum,
sen ise bana kâfirden soru soruyorsun!”236
• Senedinde Hanbel b. İshak vardır. Ebû Ali eş-Şeybani’dir. İmam Ahmed’in amcaoğlu ve tale
besidir. Hatib dedi ki: “Sika ve sebt idi.” H. 173’te 80’e yakın bir yaşta vefat etmiştir. Bk. Tarihu
Bağdat (7/286) - Tezkiretu’l Huffaz (2/600)
Tahriç: Bunu Musannif’in eseri dışında başka herhangi bir kaynakta bulamadım.
233 İsnadı hasendir.
• Senedinde Said b. Nusayr eş-Şeiri* vardır. Vasıflıdır. Saduktur, onuncu tabakadandır. Bk. Tak
rib (1/307) - Tehzib (4/92)
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 196 (1/169) - Hallal, İman (151) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/388)
• Aynca Buhârî de bundan bir parçayı Halku Efali’l İbad’ta (s. 123) zikretmiştir.
* eş-Şeiri: Bu, Takrib ve Tehzib’te eş-Şaberi olarak geçmektedir. Lubbu’l Elbab adlı eserin sahi
bi şöyle der: “Bu, Kerh’de bir mahalle adı olan Şaber’e nispettir.” Ne var ki Ensab adlı eserde
(3/438) Şeiri nispeti ile alakalı şöyle geçer: “Bu da aynı şekilde Kerh’de bir mahalle adı olan Şeir’e
nispettir ki, Bağdat’ın batısında bilinen bir mahaldir." Doğrusunu ancak Allah bilir.
234 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İshak b. İbrahim b. Abdurrahman b. Müni’ el-Beğavi vardır. Künyesi Ebû Yakub, la
kabı (inci manasına gelen) Lü’lü’dür. Lakabının (bir kuş ismi olan) Yu’yu da olduğu söylenmiştir.
Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 259’da vefat etmiştir, Bk. Takrib (1/54) - Tehzib (1/214)
Tahriç: Lâlekâi, Şerhu’l Usul, 448, 449 (2/263) - Abdullah b. İmam Ahmed, Sünne, 1, 2 3
235 -1/10)
!snaöı k*r önceki gibi sahihtir.
İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Yusuf vardır. İbn İsa b. Tabbâ’dır. Künyesinin Ebû Bekir veya Ebû
Abbâs olduğu söylenmiştir. Hatib dedi ki: “Sika idi, Sürramenraâ’da ikamet ederdi.” Hatib’in
dediğine göre onu Darekutni de zikretmiş ve “Saduk” demiştir. Vefat tarihi 275 veya 276’dır. Bk.
Tarihu Bağdat (3/394)
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 151 (1/158) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 433 (2/457)
• Aynca bunu Beyhaki de Esma ve Sıfat’ta (1/387) farklı bir yoldan rivayet etmektedir.
237 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu aynı zamanda Mesail-i İmam Ahmed adlı eserinde (s. 262) Ebû Davud da rivayet
etmiştir.
238 İsnadı şöyiedir:
• Senedinde Eazl b. Ziyad el-Kattan vardır. Bk. 87.ci hadis.
• Yine senedinde Ebû Talib vardır. Ahmed b. Hamid’dir. Künyesi Ebû Talib el-Meşkâni’dir. Her
zaman İmam Ahmed’in yanında gezerdi. Salih ve fakir bir adamdı. H. 244’de vefat etmiştir. Bk.
Tabakatu’l Hanabile (1/39) - Menhec-i Ahmed (1/110) Ya da bu şahıs İsmet b. İsmet Ebû Talib
el-Ukberi’dir. (Menhec-i Ahmed adlı eserde el-Askeri şeklindedir) İmam Ahmed’den bazı şeyler ri
vayet etmiştir. Hallal, onu zikretmiş ve şöyle demiştir: “Salih bir adamdı. Ta öncelerden beri İmam
Ahmed’in arkadaşıydı ve ölene dek arkadaşı oldu. Ebû Abdullah (İmam Ahmed) vefat ettikten
sonra onun hakkında duyulan Mesail’in ilki, onun Mesailidir. H. 244’te vefat etmiştir. Bk. Tabaka
lı Hanabile (1/236) - Menhec-i Ahmed (1/112) Bu rivayette geçen Ebû Talib’in iki şahıs arasında
çok büyük benzerlik olmasından dolayı hangisi olduğunu bilmiyorum. İkisi de aynı sene vefat
etmiş, ikisi de İmam Ahmed’e bağlanıp ondan Mesail rivayet etmiştir. Ne var ki mutlak olarak
Ebû Talib söylendiğinde Hanbeli Mezhebi’nde genellikle kastedilen ilk şahıstır. Çünkü birincisi,
Ebû Ya’la’nın Kitabu’l Vecheyni ve’r-Rivayeteynl adlı eserinde olduğu gibi mezhep imamlarının
kendisinden nakilde bulundukları kişidir.
Tahriç: Bunu Musannif’in eseri dışında başka herhangi blr kaynakta bulamadım.
239 Ebû Amr Hafs el-Ferd: İbn Nedim dedi ki: “Cebriyedendir.” Cebriye büyüklerinden biriydi. Mı
sırlı idi ama sonrasında Basra’ya gelmiştir. Bk. Fihrist, s. 229. Zehebi dedi ki: “Hafs el-Kard,
bid’atçidir.” Nesâi dedi ki: “Kelam sahibidir ama hadisleri yazılmaz. Aralarında geçen münazara
da Şafiî, onu tekfir etmiştir.” Bk. Mizanu’l İtidal, 1/564 - Lisanu’l Mizan, 2/330
240 Çünkü lakabı olan el-Ferd; tek, biricik, eşsiz vb. gibi anlamlara gelir. İmam Şafiî ise ona, Ç1^
dığı bid at ve savunduğu görüşlerden dolayı yalnız bırakılan, terk edilen vb. anlamlara 9e en
el-Münferid lakabını takmıştır. (Çev.)
•6Ebû Ubeyd Kasım b Sellâm’a gelirsek; meşhur imamdır, sikadır, faaldir, tasnif sahibidir. Onun
cu tabakadan olup H. 224’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/117) - Tehzib (8/315)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 71 (1/129) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/391)
- Tabii ki de öyle! Ama onu bize Luveyn243 gösterdi. Hem de bize daha önce
kavrayamadığımız bir şeyi gösterdi. Şöyle ki; hadiste geçen "Allah’ın yarattığı j/fr
şey, kalemin yaratılmasıdır" ifadesinde kelam, kalemden öncedir.
- Ey Ebû Abdullah! Onu şöyle derken işittim: “Subhânallah! Ne de güzel söy
lemiş! Sanki o, yüzümdeki örtüyü kaldırdı.” Bu sırada elini yüzüne doğru kaldırdı
O, Kûfe’de yetişen bir şeyhtir.
- Doğrusu Kûfe’nin biri birdir.
Daha sonra İbn Abbâs’tan (r.anhumâ) gelen “Allah’ın yarattığı ilk şey, kalemin
yaratılmasıdır" hadisini zikretti ve “Onu kaç kere yazdığımızı gördün?” dedi. Sonra
şöyle dedi: “Ona baktım. Gördüm ki İbn Abbâs’tan onu beş kişi rivayet etmiştir.”244
243 Galiba Luveyn lakaplı Muhammed b. Süleyman’ı kastediyor. Bk. lO.cu rivayet. İbn Hacer dedi ki:
“Belazuri şöyle demiştir: İbn Cerir’i şöyle derken işittim: Luveyn lakabını almasının nedeni şudur:
O, binek hayvanı satar ve ‘Bu at, luveyn (açık renklidir), bu atın kalın bir sesi vardır’ derdi. Yine
‘Annem bana Luveyn lakabını verdi, ben de razı oldum’ demiştir.” Allah daha iyi bilir. Bk. Tehzib
(9/198)
244 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu Musannifin eseri dışında başka herhangi bir kaynakta bulamadım.
Alimler, ilk yaratılan şeyin Arş mı yoksa kalem mi? olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu konu
da iki görüş vardır.
Birincisi: Bu âlimler, ilk yaratılan şeyin kalem olduğunu söylemiş ve bu bölümün hadisleri ile is
tidlal etmişlerdir. Ebû Hureyre’den gelen “Allah’ın yarattığı ilk şey kalemdir” hadisi, İbn Abbâs’ın
şu an zikredilen hadisi ve Ubade b. Samit’in 180.ci rivayette gelecek hadisi bunlardandır. Bu, İbn
Cerir, İbn Cevzi ve muassırlardan Elbani’nin tercihidir. Bk. Tarihu’l Ümemi ve’l Mülûk (1/35) -
Bidaye ve Nihaye (1/8) - Silsile-i Sahiha, 133
İkincisi: Bu âlimler ise ilk yaratılan şeyin Arş olduğunu söylemiş ve Abdullah b. Amr b. As’tn
şu hadisiyle istidlal etmişlerdir: “Allah, mahlukatm kaderlerini gökleri ve yeri yaratmadan elli bin
sene önce yazmıştır. Arşı da su üstündeydi.” Bu hadisi, Müslim ve başkaları rivayet etmiştir. Tahri-
a için bk. 341 .ci rivayet. İbn Kesir dedi ki: “Bu takdir etme, kaderlerin yazılmasının tâ kendisidir.
Bu hadis, kaderlerin yazılmasınm Arş’ın yaratılmasından sonra gerçekleştiğini göstermektedir.
Böylelikle Arş’ın, kaderleri yazan kalemden önce yaratıldığı belli olmuş oldu." Bk. Bidaye ve
Nihaye (1/9) Bu, kendisinin ve şeyhi ibn Teymiyye’nln tercihidir. Bk. Mecmûu’l Fetâvâ (18/213)
ynı zamanda bu İbn Kayyım ve İbn Ebi’l İzz’in de tercihidir. Bk. Kaside-i Nûniyye (1/35) -
Şerhu t Tahavıye (s. 295) Hafız İbn Hacer der ki: “Âlimlerin çoğu, Arş’ın daha önce yaratıldı
Soruşu üzeredir. Bk. Fethu’l Bari (6/289) Bu âlimler, kalem hadisini, bu demden yaratılan ilk W
olarak yorumlamışlardır. Bk. Bidaye ve Nihaye (1/9)
vamb^n?* hadİS\ bİrle5,İ,T ÜÇÜnCÜ bir gruP daha vardlr- Şöyle ki; kalemin yarat.hş.. Arş*
hadsirUt^h30 °nn Tim kaderlerin Arş’ın yarahlmasmdan sonrada. Çünkü Ubade
W’Aklinde* u 5/317) “Ard,ndan Ona dedi kL• lafe* verine “Sonra ona dedi
SıeÇrTnı
dudunu İf d kl S°nra manas,na 9elen) summe lafzı, iki şeyin arasında zaman ol-
S dahati bt laZ,Z e,'ASİ'em (r h b Tahk A,â Ki,abi’1 Kader U İbn Vehb (S- 127>
180. ... Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit’ten rivayet edildiğine göre o, öle
ceği düşünülen bir şekilde hasta iken Ubade’nin yanına girdi ve “Ey babacığım!
Kendini zorla da bana vasiyette bulun” dedi. Ubade dedi ki: “Otur.” Sonra şöyle
dedi: "Şüphesiz ki sen kaderin hayrına ve şerrine iman etmedikçe imanın tadını
alamaz, imanın hakikatine eremezsin.” Ben: “Kaderin hayır ve şerrini bilmem nasıl
mümkün olur?” diye sordum. Dedi ki: “Bil ki seni ıskalayan şey, zaten sana isabet
etmeyecekti. Sana isabet eden şey, zaten seni ıskalamayacaktı. Rasûlullah’ı (s.a.v.)
şöyle derken işittim: “Şüphesiz Allah’ın yarattığı ilk şey, kalemdir. (Allah kalemi
yaratınca) ona: ‘Yaz!’ buyurmuş, o da o saatten kıyamet gününe kadar olacakları
yazmıştır.” Eğer sen buna iman etmeksizin ölürsen, cehenneme girersin.”246
245 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hasen b. Yahya el-Huşeni vardır. Saduk olmakla birlikte hataları çoktur. Zehebi dedi
ki: uBir topluluk, onu aşın zayıf saymıştır.” Duhaym ve başkaları ise hadislerinde beis olmadığını
söylemişlerdir. Sekizinci tabakadan olup H. 190’dan sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/172) - Teh
zib (2/326) - Kaşif (1/167)
• Yine senedinde Hişam b. Halid vardır. İbn Yezid b. Mervan el-Ezrak’tır. Künyesi Ebû İmrân dır,
Dımeşklidir. Saduktur, onuncu tabakadandır ve H. 249’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/318) - Teh
zib (11/37)
• Yine senedinde Ümeyyeoğulları azatlısı Ebû Abdullah vardır. Nasıh’tır. Künyesi Ebû Abdullah'tır.
Şamlıdır. Sikadır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/295) - Tehzib (10/403)
Tahriç:
• İbn Batta, 9 (2/103)’de Muhammed b. Heysem yoluyla “Bize Hişam tahdis etti...” senediyle bu
şekilde rivayet etmiştir.
• Ayrıca bunu Ebû Hatim ile “Gerçekten gariptir" diyerek İbn Kesir (Tefsir, 8/212) de rivayet
etmiştir.
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8/241) bunu Hakim-i Tirmizî’ye nispet etmiştir ki onun rivaye
tinde aklın yaratılması da geçmektedir. Hadis, 182.ci rivayette de geleceği üzere İbn Abbâs’tan
mevkuftur.
İsnadı hasendir.
• Senedinde Eyyûb vardır. İbn Ziyad’tır. Ebû Zeyd künyeli olup Humusludur. İbn Ebi Hatim,
°nu zikretmiş ama cerh ve adalet bakımından bir şey söylememiştir. Lisan adlı eserin sahibi şöyle
der: “Tanınmamaktadır.” İbn Medini, onun hadislerini hasen saymıştır. İbn Hibban da kendisini
Sikat’ta zikretmiştir. Bk. Cerh ve Tadil (2/147)- Sikat (6/56) - Lisanu’l Mizan (1/481) Tahriçte de
görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir ki böylelikle senet iyileşmektedir.
• Yine senedinde Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikle vehimleri olmuştur Baz I
onu sika saymışlardır. Bk. 4,cü rivayet. Bir sonraki rivayetin tahriclnde de görüleceâi frpJv ” ?
sine mütâbaat edenler vardır. en<”'
• Yine senedinde Zeyd b. Habbab vardır. Saduk olmakla birlikte es-Sevri’den rh/avet ettiö’ h bi
lerde hata ederdi. Bk. 5O.ci rivayet.
• Yine senedinde Velid b. Ubade vardır. Bk. 66.cı hadis. Hadisin -tahriçte de görüleceği üzere
birbirini kuvvetlendiren birçok yolu bulunmaktadır.
Tahriç:
• İbn Ebi Asım. Sünne, 107 (1/50) İbn Ebi Şeybe yoluyla...
• İbn Batta, 89 (2/101) Abdullah b. Salih yoluyla “Bize Muaviye b. Salih tahdis etti...” senediyle
aynı şekilde...
• Ahmed, Müsned (5/317) - Ebû Ya’la (Bk. Fethu’l Bari, 11/490) - İbn Cerir, Tarih (1/32) Bunlann
hepsi, Leys yoluyla Muaviye’den rivayet etmişlerdir.
• Tayalisi, Müsned, 577 (s.79) - Tirmizî, 3319 (5/424) - İbn Ebi Asım, 105 (1/49) - İbn Cerir, Tefsir
(29/16) - İbn Cerir, Tarih (1/32) - İbn Batta, 90 (2/102), 172 (2/157) - Lalekai, Şerhu* 1 Usul, 1097
(4/615) Bunlann hepsi, Abdülvahid b. Süleym yoluyla Atâ b. Ebi Rabâh’tan “Bize Velid tahdis
etti..7 senediyle aynı şekilde rivayet etmişlerdir. Abdülvahid, zayıf bir râvi olup hakkında 439.cu
rivayette açıklama yapılacaktır.
• Âcurri, eş-Şerîa, 439 - İbn Ebi Asım, Sünne, 104 (1/48) Bu ikisi, Abdullah b. Sâib yoluyla
Atâ’dan rivayet etmişlerdir. Bu Abdullah ise sika olup hakkında 439.cu rivayette bilgi verilecekti.
• Yine bunu Musannif, Süleyman b. Habib yoluyla Velid b. Ubade’den rivayet etmiştir. Bilgi için
bk. 371.ci rivayet Tahrici orada gelecektir.
• Ebû Davud, Sünen (Avn, 12/467,468)’de Ebû Hafsa yoluyla Ubade b. Samit’ten rivayet etmiş
tir. Münziri, râvi hakkında bir şey dememiştir.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 102 (1/48) Abdulaziz el-Ürdüni yoluyla Ubade’den...
• Yine Musannif, bir sonraki rivayette Muhammed b. Ubade yoluyla babasından rivayet etmiştir
• Bunu aynca ed-Dürru’l Mensur adlı eserinde Suyuti (8/241), İbn Merdûyeh’e nispet etmiştir
Bu hadisi Elbani, tüm yolları ile birlikte hadis saymıştır. Bk. Zılalu’l Cenneh (s. 4S51) Dr. e
Aysem ise hasen li ğayrih olduğunu söylemiştir. Bk. Talik Alâ Kitabi’l Kader Li İbn Vehb (s. 1
Ayrıca Nehc-i Sedid adlı eserinde (s.261) Casim Fehid de hasen olduğunu söylemiştir. Ali en
iyisini bilir.
247 İsnadı zayıftır; iki illeti vardır. i mdeki
• Senedinde Muhammed b, Ubade b. Samlt vardır. Hakkında bir bilgiye rastlayamadım, e ım
kaynaklarda Ubade’nin evlatlan arasında onu zikreden birini bulamadım.
• Yine senedinde Muaviye b. Yahya es-Sadefl vardır. Künyesi Ebû Ravh’dır, Dımeşklıdur. a*,
ikamet etmiştir. Zayıftır. Şam’da rivayet ettikleri, Rayy’da rivayet ettiklerinden daha iyi ır. e
tabakadandır. Bk. Takrib (2/261) - Tehzib (10/219)
• Yine senedinde İshak b. Süleyman er-Razi vardır. Künyesi Ebû Yahya’dır. Aslen e (1/58)
dır, fazıldır. Dokuzuncu tabakadan olup H. 200 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk. la
hadis güçlenmektedir,
182. ... Ebu’z Zuhâ’dan; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: "Allah Teâlâ’nın ilk
yarattığı şey kalemdir. (Allah kalemi yaratınca) ona: ‘Yaz!’ buyurdu. Kalem: ‘Neyi
yazayım? diye sordu. Allah: ‘Kıyamete kadar olacakları yaz!’ buyurdu. Sonra
Nûn’u yarattı ve sırtına yeri sıkıştırdı. Bu Allah’ın ‘Nûn. Kaleme ue yazdıklarına
yemin olsun’ (Kalem, 1) sözüdür.”248
183. ... Ebû Zıbyan’dan; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: "Allah’ın yarattığı ilk
şey, kalemdir. ” Râvi daha sonra aynı hadisi zikretti.249
Tahriç: Musannif dışında bu yoldan rivayet eden birine rastlamadım. Velid yoluyla gelene gelir
sek; bir önceki hadiste geçmişti. Tahrici için oraya bakınız.
248 İsnadı zayıftır; iki illeti vardır.
• Senedinde Atâ b. Sâib vardır. Ebû Muhammed es-Sekafi’dir. Saduktur. Sonradan karıştırmıştır.
Beşinci tabakadandır. Hafız dedi ki: “Süfyan es-Sevri, Şu’be, Züheyr, Zâide, Hammad b. Zeyd
ve Eyyûb’un kendisinden yaptığı rivayetler sahihtir. Bunun dışındakiler ise, senedinden emin
olunmaya bağlıdır. Bununla birlikte Hammad b. Seleme’nin ondan rivayeti hakkında ihtilaf edil
miştir.” Bk. Takrib (2/23) - Tehzib (7/203) - Merasil (s. 57) - Kevakib-i Niraniyyat (s. 319)
• Yine senedinde Ebû Hişam er-Rıfai vardır. Bk. 1 l.ci hadis.
• Yine senedinde Ebu’z Zuhâ vardır. Müslim b. Subayh el-Hemedani el-Kûfi’dir. Attar olup kün
yesi ile meşhurdur. Sikadır, fazıldır. Dördüncü tabakadan olup H. 100’de vefat etmiştir. Bk. Takrib
(2/245) - Tehzib (10/132)
• Yine senedinde Muhammed b. Fudayl vardır. Ibn Gazvâridır. Ez-Zabi azatlısıdır. Künyesi Ebû
Abdurrahman’dır, Kûfelidir. Saduk bir ariftir. Şia olmakla itham edilmiştir. Dokuzuncu tabakadan
olup H. 195’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/200) - Tehzib { 9/405) Bu eser sahihtir. Başka sahih
yollardan da rivayet edilmiştir. Bazıları -tahriçte ve bir sonraki rivayette de görüleceği üzere- mer-
fudur. İbn Abbâs’tan gelen mevkuf eser de merfu hükmündedir. Çünkü böyle şeyler, şahsi görüş
ile söylenemez.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 871 (2/401) - Taberi, Tefsir (29/15) - Taberi, Tarih (1/34) - İbn
Humeyd (Bk. Ed-Dürru’l Mensur (8/242) - İbn Batta, 94 (2/105)
• Bunu aynı zamanda Taberani, Atâ yoluyla Ebu’z Zuha’dan, o Ibn Abbâs’tan merfu olarak riva
yet etmiştir. Bunu İbn Kesir, Tefsir’de (8/211) zikretmektedir.
• Ayrıca bu eser, muhtasar olarak başka sahih yollardan da gelmiştir. Bk. İbn Ebi Asım, Sünne,
108 (1/50) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 854 (2/393) - İbn Hibban, Ravzatu’l Ukala (s. 157) -
Ebû Nuaym, Hılye (8/181) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/117) Ayrıca Heysemi, bunu Bezzar a
da nispet etmiştir. Bk. Mecmau’z Zevaid (7.190) Bunların hepsi, Said b. Cübeyr yoluyla İbn
Abbâs’tan merfu olarak rivayet etmişlerdir. Elbani, es-Sahiha’da (133) sahih olduğunu söylemiş
tir. Yine bu eser, İbn Abbâs’tan mevkuf olarak bundan sonraki iki rivayette de gelmiştir ki -daha
önce de söylediğimiz üzere- sahih hükmündedirler.
249 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Mincâb b. Haris vardır. İbn Abdurrahman et-Temimi’dir. Künyesi Ebû Muhammed’dir,
Kûfelidir. Sikadır. Onuncu tabakadan olup H. 231 de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/274) - Tehzib
(10/297)
• Yine senedinde İbn Müshir vardır. Ali b. Müshir el-Kuraşİ dir. Kûfelidir, Musul’da kadılık yap
mıştır. Sikadır, zarara uğradıktan sonra garip hadisler rivayet etmiştir. Sekizinci tabakadan olup
H. 189’da vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk.
Takrib (2/44) - Tehzib (3/383)
• Yine senedinde A’meş vardır. Süleyman b. Mihrandır. Bk. 61.ci hadis.
184. ... Mıksem’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: "Allah’,n yarattığı Uk
kalemdir. ” Râvi daha sonra aynı hadisi zikretti. İbn Abbâs’ın bu hadisinin birtakım
yolları vardır.250
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Âdem ile Musa hadisinde
Kur’ân’ın Allah’ın kelamı olup mahluk olmadığı hususunda kuvvetli bir hüccet var
dır. Şimdi inşallah onu zikredeceğiz.
185/A. Bize Ebû’l Abbâs Abdullah b. Sakr es-Sükri tahdis etti, dedi ki: Bize
İbrahim b. Münzir el-Hızami tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb tahdis etti
185/B. Ayrıca bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti, dedi ki: Bize Ahmed
b. Salih el-Mısri ve Ebû Tahir Ahmed b. Amr tahdis etti, dediler ki: Bize İbn Vehb
tahdis etti.
185-C. Ayrıca bize Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bana Ebû Mes’ud Ahmed b.
Furat tahdis etti, dedi ki: Bize Asbağ b. Ferac tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah
• Yine senedinde Ebû Zıbyan vardır. Husayn b. Cundüb b. Haris el-Cenbi’dir. Sikadır, ikinci ta
bakadandır ve H. 90’da vefat etmiştir. Vefat tarihi ile ilgili başka şeyler de söylenmiştir. Bk. Takrib
(1/182) - Tehzib (2/379)
Tahriç:
• Taberi, Tefsir (29/14) - Taberi, Tarih (1/33) - İbn Ebi Hatim (Bk. İbn Kesir, Tefsir, 8/210) - Ab
dullah b. Ahmed, Sünne, 872 (2/401) - Hakim, Müstedrek (2/498) Hakim dedi ki: “Buhârî ile
Müslim’in şartlarına göre sahih olup ikisi de rivayet etmemiştir.” Zehebi, kendisine muvafakat
etmiştir. Aynca bk. Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/117,118) - İbn Batta, İbane, 99 (2/107)
• Aynca bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8/240) Abdurrezzak, Fıryabi, Said b. Mansur, Abd
b. Humeyd, Uzma’da Ebu’ş Şeyh, Tarih’te Bağdadi ve Muhtara’da Ziya’ya da nispet etmiştir.
250 İsnadı şöyledir:
• Senedinde İsmet vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair bir bilgiye rastlamadım. Tah
riçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Atâ b. Sâib vardır. Saduktur, sonradan kanştırmıştır. Bk. 182.ci rivayet. Bunun
la birlikte İbn Batta’da (2/107) Abdülmelik b. Meysera -ki o sikadır- kendisine mütâbaat etmiştir.
Dûlabi kendisini el-Künâ’da (2/22) zikretmektedir.
• Yine senedinde Ahmed b. Mikdam vardır. Saduktur, hadis sahibidir. Birçok âlim, onu sika say
mıştır. Bk. 153.cü hadis.
• Yine senedinde Mutemir b. Süleyman vardır. Sikadır. Bk. 8O.ci rivayet.
• Yine senedinde Mıksem b. Bucra vardır. Nucda da denilir. Künyesi Ebû’l Kasım olup Abdullah
b. Haris’in azatlısıdır. Bağlılığından dolayı kendisine “İbn Abbâs’m azatlısı” denilir. Saduktur, mür
sel hadisler rivayet ederdi. Dördüncü tabakadan olup H. 101’de vefat etmiştir. Buhârî’de sadece
bir hadisi vardır. Bk. Takrib (2/273) - Tehzib (10/288)
Tahriç:
• Dûlabi, el-Künâ (2/22) Ahmed b. Mikdam yoluyla...
• İbn Batta, İbane, 100 (2/7) Abdülmelik b. Meysera yoluyla Mıksem’den aynı şekilde..,
• İbn Batta, İbane, 103 (2/109) Ebû’l Eş’as yoluyla aynı şekilde...
• Suyuti, ed-Dümı’I Mensur’da (7/249) bunu zikretmiş ve İbn Münzir ve İbn Ebi Hatim’e (metin
de ziyade ile) de nispet etmiştir. .
• Aynca bunu Taberi de İsa b. Abdullah b. Sabit es-Sümâli yoluyla İbn Abbâs’tan buna ya
fızlarla rivayet etmiştir. Bununla birlikte metninde bazı ziyadeler vardır. Bk. Taberi, Tefsir (
hadis sahih olup -tahriçte de görüleceği üzere- Buhârî ile Müslim’de ve başka .
Hureyre ve başkalarından şahitleri vardır. ’ aklarda Ebfl
Tahriç: Âdem (a.s.) ile Musa’nın (a.s.) tartışma kıssası meşhur bir hadis olup Buh‘ *
ve diğerlerinde rivayet edilmiştir. Ayrıca bu hadis, birkaç sahâbeden rivayet edilmist 'İm
ise onlardan üç tanesi ile yetinmiş ve her birinden birkaç yol zikretmiştir. Şimdi ben M MUSannif
kitabının farklı yerlerinde zikrettiği tüm yolların Tahrici İle yetineceğim. ’ Usannif in
Birincisi, Ömer b. Hattâb’ın (r.a.) rivayetidir. Şu an üzerinde konuştuğumuz rivayet olu
nif, bunun için İbn Vehb’ten üç yol zikretmiştir. P Musan-
1. İbrahim b. Münzir el-Hızami. Musannif bu yolu 352 ve 682 numaralı rivayetlerde tekr
tir. Bunu İbn Ebi Asım, Sünne, 137 (2/62)’de İbrahim yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir^
2. Ahmed b. Salih el-Mısri ve Ebû Tahlr Ahmed b. Amr. Musannif bu yolu, 353 ve 682
rivayetlerde tekrar etmiştir. Ayrıca bk. Ebû Davud, Sünne, Kader (Avn 12/469) - İbn Mend
Reddu Ale’l Cehmiyye, 38 (s. 68) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/316) e’er-
3. Esbağ b. Ferac. Bk. Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 328)
Aynca bu, İbn Vehb’ten başka yollardan da varit olmuştur. Bk. İbn Vehb, Kitabu’l Kader (s 54)
Lalekai, Şerhu’l Usul (2/335)
Şeyhülislam İbn Teymiyye, Kaderle İhticac adlı risalesinde (s. 5) Ömer rivayetini hasen saymıştır
Aynca Elbani ve Dr. Asyem de Ömer rivayetine hasen demişlerdir. Bk. Elbani, es-Sahiha, 1702 -
Asyem, Talik Alâ Kitabi’l Kader Li İbn Vehb (s. 63)
İkincisi, Cündüb’ün rivayetidir.
• Bunu Musannif 354 veya 673 numaralı rivayetlerde zikretmiştir.
• Aynca bk. Ahmed, Müsned (2/464) - Taberani (Mecmau’z Zevaid, 7/191) - Darimi, er-Reddu
Ale’l Cehmiyye (s. 327)
• Hatib, Tarih (4/439) Hatib, Hasen ile Cündüb arasında Enes’i saymıştır.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 143 (1/66) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1036 (4/584)
Heysemi dedi ki: “Bunu Ebû Ya’la, Ahmed ve Taberani rivayet etmiştir. Ravileri, sahihin
râvileridir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (7/191) Ayrıca Elbani, es-Sahiha’da (906) sahih olduğunu söy
lemiştir.
Üçüncûsü, Ebû Hureyre’nin rivayetidir. Musannif bunun için altı yol zikretmektedir.
1. Mâlik b. Enes’ten, o Ebi’z Zinad’tan, o Araç’tan, o da Ebû Hureyre’den. Musannif bunu 355
numaralı rivayette zikretmektedir. Ayrıca bk. Mâlik, Muvatta, 1 (2/898) - Buhârî, 6614 (11/505)
[Süfyan yoluyla “Bize Ebi’z Zinad tahdis etti” senediyle aynı şekilde] - Müslim, 2652 (4/2043)
2. Abdülaziz b. Muhammed b. Amr b. Ebi Amr’dan, o Araç’tan. Musannif bunu 357 ve 750
numaralı rivayetlerde zikretmektedir. Ayrıca bk. Nesâi, Kübra (Tuhfe, 10/214) - İbn Ebi Asım,
Sünne, 154 (69)
3. Ebû Seleme. Bunu Musannif 685, 751 ve 752 numaralı rivayetlerde zikretmektedir. Aynca
Abdurrezzak, Musannef (11/113) - Ahmed, Müsned (2/267, 268) - Buhârî, 4838 (8/483) - *
lim, 2652 (4/2044) - Nesâi, Kübra (Tuhfe, 11/65) -İbn Mende, er-Reddu Ale’l Cehmiyye, 40.
(s 70 72)
4. Ahmed b. Salih’ten, o Süfyan’dan, o Amr b. Dinar'dan, o Tavus’tan, o da Ebû
Musannif bunu 356’da zikretmiş ve 684 numaralı rivayette tekrar etmiştir. Ayrıca bk. Ahrne ,
ned (4/248) - Humeydi, 1115 (2/475) [Süfyan yoluyla aynı şekilde...) - Buhârî, 6614 (
- İbn Huzeyme, Tevhid (s. 139) [Abulcebbar b. Alâ yoluyla...] - Ebû Davud, Sünen vn,
[Ahmed yoluyla...] da Ebû
5. Muhammed b. Sabbah ed-Dûlabi'den, o Süfyan’dan, o Amr dan, o Tavus an, o
Hureyre’den. Bunu Musannif 753 numaralı rivayette zikretmektedir. Ayrıca bk. ae
186. Bize Ebû Mahled tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Davud tahdis etti, dedi ki:
İshak b. Rahuyeh, Hennad b. Sirri, Abdula’lâ b. Hammad, Ubeydullah b. Ömer,
Hakim b. Seyf er-Rakki, Eyyûb b. Muhammed, Sevvâr b. Abdullah, Şafiî’nin ar
kadaşı Rebi' b. Süleyman, Abdülvehhab b. Abdülhakem, Muhammed b. Sabbâh,
Osman b. Ebi Şeybe, Muhammed b. Bekkâr b. Rayyân, Ahmed b. Cevvâs el-
Hanefi, Vehb b. Bakıyye’yi işittim. Daha âlimlerimizden sayamayacağım niceleri
vardır ki, onlann hepsini şöyle derken işittim: “Kur’ân Allah’ın kelamıdır, mahluk
değildir.”*252
Aynca Ebû Hureyre’den yukarıda zikredilen yollar dışında da gelmiştir. Hafız, o yolları zikretmiş
ve şöyle demiştir: “Bu, bize Ebû Hureyre’den on yoldan gelmiştir.” Daha sonra o yolları saymıştır.
Bk. Fethu’l Bari (11/506)
252 İsnadı sahihtir.
• İshak b. Rahûyeh: İshak b. İbrahim b. Mahled el-Hanzali Ebû Muhammed b. Rahûyeh el-
Mervezi’dir. Sika, hafız, müçtehiddir. İmam Ahmed’in yakın arkadaşıdır. Ebû Davud’un zikrettiği
ne göre ölümünden önce birazcık hafızası zayıflamıştır. H. 238’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/54)
- Tehzib (1/216) - Mizan (1/183) - Tarihu Bağdat (6/353)
• Hennad b. Serî: İbn Musab et-Teymi’dir. Ebû Serî künyeli Kûfelidir. Sikadır, onuncu tabakadan
dır ve H. 243’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/321) - Tehzib (11/70)
• Abdula’lâ b. Hammad: Hadislerinde beis yoktur. Bk. 138.ci hadis. Ne var ki burada Hennad ile
birlikte zikredilmiştir.
• Ubeydullah b. Ömer: İbn Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattâb el-Medeni’dir. Künyesi Ebû Osman’dır.
Sikadır, sebttir. Ahmed b. Salih, onu Nafi’nin hadisleri hususunda Mâlik’in önünde sayardı. Yah
ya b. Main de onu, Urve’nin Âişe’den aktardığı hadisleri hususunda Zühri’den önde tutardı.
Beşinci tabakadan olup H. 140’larda vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/537) - Tehzib (7/38)
• Hakim b. Seyf er-Rakki: Hakim b. Seyf b. Hakim’dir. Esedl azatlısıdır. Rakkah olup künyesi Ebû
Amr’dır. Saduktur, onuncu tabakadandır ve H. 238’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/194) - Tehzib
(2/449)
• Eyyûb b. Muhammed: İbn Ziyad el-Vezzân’dır. Künyesi Ebû Muhammed’dir, Rakkalıdır, İbn
Abbâs’ın azatlısıdır. Sikadır, onuncu tabakadandır. Şlrazi’nin aktardığına göre “Kalp” lakabını
almıştır. Bk. Takrib (1/91) - Tehzib (1/411)
• Sevvâr b. Abdullah: İbn Sevvâr’dır. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Basrahdır. Rasafe ve başka şehir
lerde kadılık yapmıştır. Sikadır, onuncu tabakadandır. Hakkında kelam eden yanlış yapmıştır. H.
245’te 63 yaşında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/339) - Tehzib (4/268)
• Abdülvehhab b. Abdülhakem: el-Verrak’tır, sikadır. Bk. 81 .ci hadis.
• Muhammed b. Sabbah: el-Cürcanl’dir, saduktur. Bk. lll.ci hadis.
254 İsnadı sahihtir. Tahriç: Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 163, 264) - Hallal. İman (154) -
Asbahani, el-Hucce (s. 340)
255 İsnadı saihtir. Tahriç: Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 264) rivayet etmiştir.
256 Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 264) ve Hallal, Ebû Davud yoluyla İman’da (157)
rivayet etmiştir.
257 İsnadı sahihtir.
• İshak b. Rahûyeh: Sika, hafız, müçtehiddir. Bk. 186.cı hadis.
Tahriç: Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 271) rivayet etmiştir.
258 Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 270) ve Hallal, Ebû Davud yoluyla İman da (156)
rivayet etmiştir.
Ebû Davud dedi ki: Osman b. Ebi Şeybe’yi şöyle derken isitf
Allah’ın kelamı olduğunu söyleyip sonra susan o kimseler L ■'
şerlilerdir.”259 Yani Kur’ân’ın mahluk olduğunu söyleyen kimselerden
Ebû Davud dedi ki: Ahmed b. Salih’e “Kur’ân Allah’ın kelamıdır”
rasında ne “Mahluktur” ne de "Mahluk değildir” diyen kimseden sord
“Bu şüphe eden biridir. Şüphe eden ise kâfirdir.”260 m- Dedik
191. ... Ebû Talib dedi ki: Ebû Abdullah’a dilini tutup da “Kur’ân’ın
olmadığını söylemem” diyen kimse hakkında sordum, dedim ki: Şayet yolda
rastlaşa ve bana selam verse, selamını alayım mı? Dedi ki: “Ona selam
Onunla konuşma! Ona selam verdiğin zaman insanlar nasıl onu tanıyabilir kend*
de senin onu inkâr ettiğini nasıl bilebilir? Yani ona selam vermediğinde o, alçakı^
nı hissedip senin onu inkâr ettiğini anlar, insanlar da onu tanır.”262
192. ... Ebû’l Hasen Ahmed b. Muhammed b. Ebi Bezze dedi ki: Müemmilb
İsmail’i şöyle derken işittim: “Kur’ân Allah’ın kelamıdır, mahluk değildir.”
İbn Ebi Bezze dedi ki: “Her kim ‘Kur’ân mahluktur’ der, veya vakfeder/dunır
ve “Kur’ân’ı telaffuz edişim mahluktur” veya buna benzer bir şey derse, o kimse
tövbe edene dek ne Allah’ın dini üzeredir ne de Rasûlü’nün sünneti üzeredir.”263
259 Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 271) ve Hallal, Ebû Davud yoluyla İmanda(15c)
rivayet etmiştir.
260 Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 271) ve Hallal, Ebû Davud yoluyla İmanda(15c.
“Şüphe eden ise kâfirdir” sözü olmaksızın rivayet etmiştir.
261 İsnadı hasendir.
• Muhammed b. Mukatil: Ebû Cafer el-Abbâdâni’dir. Saduktur, âbiddir. Onuncu tabakadandı
H. 236’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/210) - Tehzib (9/470) A
• Ahmed b. İbrahim: İbn Kesir b. Zeyd ed-Devraki en-Nukri’dir. Bağdatlıdır. Sikadır* ha^'
Onuncu tabakadan olup H. 246’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/9) - Tehzib (1/10)
262 İsnadı sahihtir. Tahriç: Bunu, Musannif’in dışında rivayet eden birine rastlamadım.
263 Senedi zayıftır. 9 çinidir
• Ahmed b. Muhammed b. Abdullah b. Kasım b. Ebi Bezze, Mescid-i Haram ın nn
İbn Ebi Hatim, babasına “Ebi Bezze’nin hadisleri zayıf mıdır?” diye sormuş, (271)
de şöyle cevap vermiştir: “Evet. Ben ondan hadis rivayet etmiyorum.” Bk. Cerh ve a
Ukayli dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Bk. Duafa-1 Kebir (1/127) Zehebi, Iber de ( 9jve
der: “Hadisleri zayıftır ama kıraatte hüccettir.” Ayrıca İbn Cevzi, Tabakatu’l Kurra a
Fâsi, el-Akdu’s Semin’de (3/142) hakkında bilgi vermiştir. kötü
• Müemmil b. İsmail: Künyesi Ebû Abdurrahman’dır, Basralıdır. Saduk olmakla ir Teh.
zahdır. Dokuzuncu tabaka küçüklerinden olup H. 206’da vefat etmiştir. Bk. Ta ı
zib (1/380) Müemmil’in zayıf oluşu, ilk esere tesir etmez çünkü onun kendi SOZJ1 . asınin
gelirsek; isnadı sahihtir çünkü o, İbn Ebi Bezze’nin bizzat kendi sözüdür i zayi
tesiri yoktur.
Tahriç: Bunu, Musannif’in dışında rivayet eden birine rastlamadım.
Mecmûu’l FptâvA H9/ırrı i enden başkadır. Yani İsim, müsemmadan başkadır. Bk.
, . Ihn K G ' nû U“l'a'i’"1" Snhlh’ln son MlOmlerl «e Halkn El.ll'l Ibad adlı
i». 6 .a ? .G ırnesı i c fc^ffnz eden kimsenin söylediği söz kastedilir. İşte bu, karinin (oku
yan) J^SGn,n e anıı değil, Allah ın kelamıdır. I (er kim bunun mahluk olduğunu söylerse, o
mse ogrusu a , bu Kur ân ile konuşmamışlır ve Müslümanların okuduğu bu şey Allah’ın
kelamı değildir demiştir. Bunun, Rasûl’ün (s.a.v.) dininden zaruri olarak bilinen şeye muhalif
olduğu malumdur. Bk. Mccmûu 1 Fetâvâ (12/14) İşte bu, selefin “Kelam, Bâri’nİn kelamı; ses,
karinin sesidir sözlerinin manasıdır. Bu ikinci mana, lafzın telaffuz edilen, tilavetin tilavet edilen,
kıraatin kıraat edilen olmasına itibar iledir.
Böylece lafız kelimesi, mutlak olarak söylendiğinde hem hakka hem de batıla gelmesi muhtemel
dir. Bu yüzdendir ki İmam Ahmed’den, onun ashâbının seçkinlerinden, sünnet ve hadis imamla-
nndan gelen açık naslar, onların “Kur’âriı telaffuz etmek, mahluk veya mahluk değildir” şeklinde
söz söylemediklerini göstermektedir. Yine onlar “Tilavet, mutlak manada ne tilavet edilendir ne
de tilavet edilenden başkadır” dememişlerdir. Nitekim onlar, “İsim, müsemmanm kendisidir”
veya “İsim, müsemmadan başkadır” şeklinde de konuşmazlardı. Bk. Mecmûu’l Fetâvâ (12/373)
Bununla birlikte İmam Ahmed’in “Kur’âriı telaffuz edişim mahluktur” diyen Lafzıyye-i Halkıyye
fırkasına reddiye verdiği meşhurdur. İmamın reddiye vermesinin iki sebebi vardır.
1. Çünkü onlann sözleri, ta’til ve nefyin artmasına sebep olmaktadır. Nefy tarafı, ebediyen ispat
tarafından daha şerlidir. Halbuki rasûller tafsilatlı bir ispat ve mücmel bir nefıy ile gelmişlerdir.
2. Çünkü İmam Ahmed, Muattıla Cehmiyye ile imtihan olmuştur. Bu yüzdendir ki onun arzusu,
ispat ehlini değil de onlann görüşlerini redde yönelmiştir. Çünkü o vakitte ve mekânda, ispatta
ziyade etmeye davet eden birileri yoktu.
Buhâri’ye gelince; “Lafızlarımız mahluk değildir” diyen Lafzıyye-i Musbite ile imtihan olmuştur.
Bu yüzden Buhârî’nin onlan inkâr ettiği görülmüştür. Bununla birlikte o, hangi şehirden olursa
olsun kendisinden “Kur’ân’ı telaffuz edişim mahluktur” diye nakleden kimseleri yalanlamıştır. Bk.
Mecmûu’l Fetâvâ (12/432, 433), (12/372) - Fethu’l Bari (13/503)
İmam Ahmed b. Hanbel’in “Kulların telaffuzu veya Kur’ân okurken sesleri mahluktur” veya “Ku
lun fiili olan tilavet ve sesi mahluktur” diyen kimseleri inkâr edişi için bk. Abdullah b. Ahmed,
Sünne, 178 (1/164) - Ebû Osman es-Sabuni, Akidetu’s Selefi ve Ashâbi’l Hadis (s. 13) - İbn Cerir
et-Taberi, Sarihu’s Sünne, 32 (s. 26) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 600 (2/354) - Der’u Tearuzi’l Akl ve n
Nakl (1/260) - Mecmûu’l Fetava (12/74, 170) - Muhtasar es-Savaik (2/309)
Velhasıl; Ehli Sünnet arasında lafız konusunda var olan ihtilaf, genellikle lafzi bir ihtilaftır. Yani
İmam Ahmed Buhârî’ye muhalif olmayıp Buhârî de İmam Ahmed’e muhalif değildir, Aynca
ikisinin de sözü aynı şeyi anlatmaktadır. Onların ihtilaf etmesinin(l) nedeni, reddiye verdikleri
basımlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Allah en iyisini bilir,
İslâm tarihinde “Kur’ân’ın manası Allah’ın kelamı olup harfleri Allah ın kelamı değildir sözünü
ilk söyleyen kişi Ebû Muhammed Abdullah b. Said b. Küllâb’tır. Daha sonra kendisine İbane adlı
eseri yazmadan önce Ebu’l Hasen el-Eşari ve sonrasında Eşariler tâbi olmuş ve Allah’ın kelamını
iki kısma ayırmışlardır. ■
1. Kelam-ı Nefsi: Bu; nefsiyle kaim olan kadim ezeli bir sıfattır. İşte bu (Ehli Sünnet e muvafık
olarak) mahluk değildir.
Mulınıntnad I». IlÜNcyıı el-Actırri (r.h.) d«dl kİ: Alini ı size rnhmet et, ı
"Kur’An’ı h’lnffuz edişim ınnhluklur" diyen kimseden snkınınl Doğrusu bu, lrnnrn
Ahmed ve onun yolu üzere olnnlnr knlındn büyük bir münkerdlr. Bunu 8öyley(1|
kimse bld’ntçldlr. Ondan uznk durulur, onunln konuşulmaz, oturulmaz ve İnsan
lar ondan sakındırılır. Âlimler, önceki sayfalarda anlallıklarımızdan başka bir şeyi
bilmezler. Yani şunu bilirler: Kur’An Allah’ın kelamı olup mahluk değildir. Her kirn
Kur’An’ın mahluk olduğunu söylerse kâfir olur. Kim "Kur’An Allah’ın kelamıdır"
der ve vakfedmse/durursa, İşle o cebinidir. Yine her kim "Kur’An’ı telaffuz edişim
mahluktur’’ derse, o da cehmldlr. Ahmed böyle söylemiş ve bu hususla çok set ko
nuşmuştur. Aynı şekilde her kim "Kur’An’ı telaffuz edişim mahluk değildir" derse o
kimse de bir bid’atçi olup Alimlerin bilmediği bir söz söylemiştir. Bunu da Ahmed
söylemiş olup bu hususta gerçekten çok seri konuşmuştur.
Aynı şekilde her kim “İnsanların okuduğu ve Mushaflarda olan .şu Kur’ân,
Levh-i Mahfuz’da olan şeyin hikaye edilişi/aklarılmasıdır” derse, işte bu da âlimlerin
karşı çıkıp inkâr ettiği bir münkerdir.
2. Kclam-ı Lafei: Bu, Mushaflarda yazılı olan kelamdır. Bu ise onlara göre (Mutezile ve Cehmiyye’ye
muvafık olarak) mahluktur.
Onlar içinde İbn Küllâb gibi “Kur’ân, Allah’ın kelamının hikaye edilmesi/aktarılmasıdır” diyenler
de vardır, Ebu’l Hasen el-Eşari ile tâbileri ve ondan sonra gelenler gibi “Kur’ân, Allah’ın kelamının
bir ifadesidir" diyenler de. Bk. Mecmûu’l Fetava (12/372) Yine onlardan bazıları “Kur’ân’ı konu
şan nazmeden Cibril’dir” demekte, bazıları da “O Muhammed’dir (s.a.v.)” demektedir. Onlann
mezhepleri hakkında daha fazla malumata sahip olmak için bk. Bakıllani, İnsaf (s. 70-141) - Cû-
veyni, İrşad (s. 127) - Beycûri, Haşiye Alâ el-Cevhera (s. 73)
Şeyhülislam İbn Teymiyye dedi ki: “İmam Ahmed ve Halku Ef’ali’l İbad adlı eserinde Buhârî gibi
ümmetin selefinin, başkalarının, onlardan önceki ve sonraki diğer imamların sabit olan naslara
tâbi olarak üzerinde oldukları görüş ve ümmetin selefinin icması şudur: Kur’âriın harfleri olsun
manaları olsun hepsi Allah’ın kelamıdır. Bunların hiçbirinde başkasının kelamı yoktur. Ne var ki
onu Rasûlü’ne indirmiştir. Kur’ân, ne sadece mananın, ne de sadece harflerin ismidir. Aksine
bunların hepsinin ismidir Kur’ân. Aynı şekilde diğer kelamlar da sadece harfler veya sadece ma
nalar değildir. Nitekim nutkeden, konuşan İnsan da ne sadece bir ruh ne de sadece bir cesettir.
Aksine insan, bu ikslnin bir araya gelmiş haildir. Allah Teâlâ, sahih hadislerde geldiği üzere bir
ses ile konuşur ki o ses, ne karinin ne de başkasının, yani kulların sesleri gibi değildir. Allah ın
zatında da, sıfatlarında da, fiillerinde de misil gibisi yoktur. Nitekim O’nun ilmi, kudreti ve hayatı
da yaratılmışın ilim, kudret ve hayatına benzemez. Bunun gibi kelamı, yaratılmışın kelamına,
manaları; yaratılmışın manalarına; harfleri, yaratılmışın harflerine benzemez. Rabbin sesi, kulun
sesine benzemez. Bu yüzden kim Allah’ı yaratılanlara benzetirse, O’nun isimleri ve sıfatların a
ilhada sapmışlardır. Kim de O’nun kendisini vasıflandırdığı bir şeyi inkâr ederse, O’nun isimleri ve
sıfatlarında ilhada sapmıştır.” Bk. Mecmûu’l Fetava (12/243, 244)
Bu mesele hakkında taliki bir hayli uzattım. Çünkü bu konu, ayakların kaydığı bir yerdir. Buı
sele, çoğu ilim talebesine kapalı/anlaşılmaz gelmekte ve bu yüzden özellikle İmam Ahme v- •
İle İmam Buhârî (r.h.) arasında olmak üzere Ehil Sünnet arasında bu meselede büyük bir
Yine şöyle buyurmuştur: "tfüpheslıt Allah Teâlâ, Âdem’in yaratılmasından bin sene
öıxv Tâlıâ ue Yasin sûrelerini okumuşlar. Melekler Kur’ân’ı /şiniklerinde şöyle de
diler: Örerine bunun İndiği ümmete ne mutlu! Bununla konuşan dillere ne mutlu'
Bunu taşıyan göğüslere m* mutlu!’’770
llm Mes’uıl (r.n.) dedi İd: “Kur An’ı öğrenin ve onu okuyun! Çünkü her harf için
size on hnsenc vardır.”27’
Sünnetlerde zikrettiğimizden daha fazlası vardır. Elhamdülillah.
Muhnnnned b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Müslümanların Allah’tan
sakınmaları, Kur’An’ı öğrenmeleri, hükümlerini öğrenmeleri, helalini helal bilmele
ri. haramını haram saymaları, muhkemini bilmeleri, müteşâbihine iman etmneleri,
Kur’ân hakkında tartışmamaları ve onun Allah’ın mahluk olmayan kelamı oldu
ğunu bilmeleri gerekir. Eğer Cehmiyye’den biri onlara zıtlık eder ve “Mahluktur”
der veya “Kur’ân Allah’ın kelamıdır” deyip vakfeder/durur veya “Kur’ân’ı telaffuz
edişim mahluktur” der veya “Bu Kur’ân, Levh-i Mahfuz’da olanın hikaye edilişidir”
derse, o kimsenin hükmü; terk edilmesi, konuşulmaması, arkasında namaz kılın-
maması ve ondan sakmılmasıdır.
Bundan sonra size gerekli olan, din hakkında tartışma, cidale kalkışma ve
husumeti terk ederek Rasûlullah’tan (s.a.v.) rivayet edilen sünnetlere, sahabenin
sünnetlerine, tabiînin görüşüne ve Müslümanların imamlarının görüşlerine tutun
maktır. Artık her kim bu yol üzerinde olursa, o kimse için Allah Teâlâ’dan tüm hayn
umarım inşallah.
Şimdi ben mezhebi, ilmi ve işlediği ameli bu olan kimseye kesinlikle gerekli
olan imandan ve İslâm şeriatından kısım kısım bahsedeceğim. Allah doğrunun tü
müne muvaffak kılsın, bu hususta yardım etsin inşallah. Çaba ve kuvvet, yalnızca
Aliyy ve Azim olan Allah iledir.270
*
271
270 Bu hadis, gerçekten çok zayıftır. Bk. Darimi, Sünen, 3417 (2/327) - İbn Huzeyme, Tevhid (s.
166) - İbn Ebi Asım, Sünne, 607 (1/269) - Ukayli, Duafa (1/66) - İbn Adiyy, Kamil Fı’d Duafa
(1/218) Bunlann tümü, İbrahim b. Muhacir b. Mismâr yoluyla Amr b. Hafz b. Zekvan’dan rivayet
etmişlerdir. İbrahim b. Muhacir b. Mismar hakkında Buhârî: “Hadisleri münkerdir” demiştir. Bk.
Buhârî, ed-Duafau’s Sağir (s. 14) - Kamil (1/218) - Ukayli, Duafa (1/66) Amr b. Hafs b. Zekvan
hakkında ise Ahmed: “Hadislerini yaktık” demiş olup Nesâi de “Sika değildir” demiştir. Bk. Nesâi.
Ed-Duafa ve’l Metrukin (s. 82) - Muğnl Fi’d Duafa (2/463) Aynca bu hadisi Suyuti, ed-Dürru 1
Mensur’da (5/548) ibn Merdûyeh, Evsat’ta Taberani ve Şuabu’l İman’da Beyhaki’ye de nispet
etmiştir. Ayrıca bk. Mecmau’z Zevaid (7/56)
271 İbn Mübarek, Zühd, 808 (s. 279) - Darimi, Sünen, 3311 (2/308) Bunlann ikisi, Ebû’l Ahvas
yoluyla Abdullah b. Mes’ud’dan rivayet etmişlerdir. Ayrıca bunu merfu olarak benzer lafızlar a
Tirmizî de rivayet etmiş ve “Hasen sahihtir, bu yoldan gariptir” demiştir. Bk. Tırmizî, Sünen.
2910 (5/175) Yine bunu Hakim, Müstedrek (l/555)’de rivayet etmiş ve “İsnadı sahihtir" demişi
Bununla birlikte Zehebi, kendisine muhalefet etmiş, mütâbaat edenleri zikretmiş (1/566) ve sahi
hükmünü vermiştir. Hadisi aynı zamanda Hatib-i Bağdadi, Tarih (l/285)’de rivayet etmiş oup
Elbani de Silsile-I Sahiha, 660 (2/267)’de sahih hükmünü vermiştir.
Mühtedi dedi ki: Yazık sana! Şimdi söyleyeceklerimi dinle! Allah’a yemin ol
sun ki benden hakkı işiteceksin.” Ben: “Seyyidim! Sen Mü’minlerin Emiri, âlemlerin
Rabbi’nin halifesi, öncekilerin ve sonrakilerin seyyidi olan kimsenin amcasının oğlu
iken hakkı söylemeye senden daha layık olan kimdir?!”
Sonra şöyle anlattı: “Vasık272m hilafete geçtiği ilk günlerden beri “Kur’ân mah
luktur” derdim. Tâ ki Ahmed b. Ebi Duâd273, bize Şam bölgelerinden biri olan
Adana’dan bir şeyh274 getirene kadar bu böyle sürdü. Şeyhi, zincirlere vurulmuş
bir halde Vasık’m huzuruna girdirdi. Güzel yüzlü, dik duruşlu ve sakalı hoş beyaz
renkli bir şeyh idi. Bir baktım ki Vasık şeyhten utandı ve ona biraz da kibar oldu.
Derken şeyhi yanına yaklaştırmaya devam etti. Şeyh ona yakaşınca güzel bir şe
kilde selam verdi onun için kısa ve öz ama etkili bir dua etti. Vasık ona: “Otur
dedi ve sonrasında “Ey şeyh! Seninle münazara ettiği konularda İbn Ebi Duâd ile
münazara et!” dedi. Şeyh: “Ey Mü’minlerin Emiri! İbn Ebi Duâd’ın ilmi azdır, sıkılır
ve münazaraya güç yetiremez” dedi. Bunun üzerine Vasık kızdı ve şefkatin yerini
°na karşı kızgınlık aldı. Ona “Ebû Abdullah, yani İbn Ebi Duâd seninle münazara
272 Vasık- Ebû Cafer Harun b. Muhammed b. Mutasım b. Harun b. Reşid’tir. Babas! öldükten sonra
kendisine beyat edildi. H. 227’de Vasık lakabrn. aldı. H. 232'de 63 yaşmda iken vefat etti. Bk.
etmeye güç yetiremez, zayıf düşer çünkü ilmi azdır, sıkılır öyle mi?” dedi q
“Sakin ol ey Mü’minlerin Emiri! Neyin var! Bana izin ver de onunla mü
edeyim” dedi. Vasık: “Seni zaten ancak onunla münazara edesin diye çağîrtt^
dedi. Derken münazara şu şekilde oldu: r lrn"
Şeyh:
- Ey Ahmed b. Ebi Duâd! İnsanları neye davet ettin? Beni neye davet ph- □
- Şimdi bana şu görüşünü söyle bakalım; O dinin akdine dahil olup söylenme-
diği sürece dinin kemale ermediği bir vacip midir?
İbn Ebi Duâd:
- Evet.
- Ey Ahmed! Bana Rasûlullah’tan (s.a.v.) haber ver; Allah onu insanlara gön
derdiğinde Rasûlullah (s.a.v.) kendisine Allah Teâlâ’nın din hakkında emrettiklerin
den herhangi bir şeyi gizledi mi?
- Hayır.
- Evet.
- Aynı şekilde Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali de (r.anhum) yetindi öyle mi?
- Evet.
Bunun üzerine şeyh, yüzünü ondan çevirdi ve Vasık’a dönüp şöyle dedi: “Ey
Mü minlerin Emiri! Daha önce sana ‘Ahmed’in ilmi azdır, sıkılır ve benle müna
zara etmekten zayıf düşer’ demedim mi! Ey Mü’minlerin Emiri! Eğer bu konuda
konuşmamak sana yetmeyecek olsaydı, Rasûlullah’a (s.a.v.), Ebû Bekir’e, Ömer’e,
Osman’a ve Ali’ye de (r.anhum) yetmezdi. Onların yetindiği ile yetinmeyene Allah
genişlik vermez!” Vasık dedi ki: “Evet, eğer Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer,
Osman ve Ali’nin (r.anhum) yetindiği gibi biz de bu mesele hakkında susmakla
yetinmezsek, Allah bize genişlik vermez.”
Salih dedi ki: Mühtedi Billah (r.h.) şöyle dedi: “O günden sonra ben de bu
görüşten döndüm. Zannediyorum ki Vasık Billah da o günden sonra bu görüşten
dönmüştü.”275
194. Bize Ebû Abdullah el-Kazvini tahdis etti, dedi ki: Bize Yahya b. Abdek el-
Kazvini tahdis etti, dedi ki: Yahya b. Yusuf ez-Zimmi’yi şöyle derken işittim: “Merv
şehrinin hanlarından birinde öğle uykusu yaptığım esnada birden yanıma giren
korkunç bir şeyle karşılaştım. Bunun üzerine: “Sen de kimsin?” dedim. 0: “Ko l
muyorsun değil mi ey Ebû Zekeriyya?" diye sordu. Ben: “Evet, korkmuyorum F
Ben:
- Nerelisin?
- İraklıyım.
- O da kim?
- Bişr el-Merisi.
edilmiştir. . .
• Yine senedinde Yahya b. Abdek el-Kazvinl vardır. İbn Ebi Hatim’in eğitim aldığı ve kendisin
hadis yazdığı şeyhlerinden biridir. Onun hakkında “Sikadır, saduktur” demiştir. Bk. Cerh ve a
(9/173)
• Yahya b. Yusuf ez-Zimmi’ye gelince; sikadır. Bk. 161.ci rivayet.
Tahriç: rivavet
• Bunu Hallal, İman adlı eserinde (1510) Yahya b. Yusuf ez-Zimmi’den iki farklı yoldan
• Lâlekai, Şerhu Usulü’s Sünne, 646 (3/384,385) - Hatib, Tarih (7/64) Bunların ikisi de
Yusuf ez-Zimmi’den buna benzer olarak rivayet etmişlerdir.
KİTÂBU'Ş-ŞERÎ'A
| 165
195/A. Bize Ebû Muhammed Abdullah b
■ Abbâs et-Tayalisi de tahdis etti,
dedi W: Bize Bundâr b. Beşşar tahdis etti..
Allah'a hamd olsun ki, O’nun iyilikte bulunması ile "eş-Şerîa” kitabının ikinci
bölümü burada sona erdi. Allah m salât ve selamı, Nebî Muhammed’e ve âline
olsun! Bu bölümü, kitabımızın üçüncü bölümü izleyecektir inşallah.
İsnadı sahihtir.
Tahriç; Bunu Musannif’in bu eseri dışında başka bir kaynakta bulamadım.
Allah bize ve size rahmet etsin! Bilin ki Allah Teâlâ, O’nun tevhidini ikrar et
sinler ve “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur ve Muhammed O’nun Rasûlüdür"
desinler diye Muhammed’i (s.a.v.) insanların tümüne göndermiştir. O zamanlar bu
sözü kalbiyle kesin inanarak kabul eden ve diliyle söyleyen kimse için böyle yap
ması yeterli idi. Yani kim bunun üzerine ölürse, o kimse cennete giderdi. Akabinde
insanlar iman edip tevhidi ihlaslı bir şekilde gerçekleştirdiklerinde bu sefer onlara
Mekke’de iken namazı farz kıldı. Onlar derhal bunu tasdikleyip iman ettiler ve
namaz kıldılar. Sonra onlara hicreti farz kıldı. Onlar derhal hicret edip ailelerini ve
vatanlarını terk ettiler. Sonra Medine’de onlara orucu farz kıldı. Onlar derhal buna
iman edip tasdik ettiler ve Ramazan ayında oruç tuttular. Sonra onlara zekatı fan
kıldı. Onlar derhal buna iman edip tasdik ettiler ve emrolundukları şekilde zekatı
eda ettiler. Sonra onlara cihadı farz kıldı. Onlar da derhal yakın kâfir uzak kâfir kim
varsa onlara karşı cihad ettiler, bunda sabır gösterdiler ve tasdik ettiler. Daha sonra
onlara haccı farz kıldı. Onlar da derhal hac yaptılar ve buna iman ettiler.
Ne zaman ki bu farzlara iman ettiler ve kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla
amel etme şeklinde amele döktüler, işte o zaman Allah Teâlâ: "Bugün dininizi sizin
için kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ue sizin için din olara.<
İslâm’dan razı oldum” (Maide, 3) buyurdu.
Sonra onlara, ahirette sadece İslâm Dini’ni kabul edeceğini bildirdi. Buyur
du ki: “Kim İslâm’dan baka bir din arzu ederse, ondan kabul edilmeyecek ve o
ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85) Yine şöyle buyurmuştur.
“Şüphesiz ki Allah katında din, İslâm’dır.” (Âl-i İmrân, 19)
Ayrıca Nebî (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “İslâm beş şey üzerine bina e<$
miştir; Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına ue Muhammed in Onun rasu^
olduğuna şehadet etmek, namazı ikame etmek, zekatı uermek, Ramazan ayı
j f * w278
oruç tutmak ue gücü yeten kimsenin Beyt-i Haram’ı haccetmesi.
, Daha sonra
, Zİlah bun an (s.a.v.),
Nebî “"2 i"in l'°deme
anh, ümmeti ^nn, aç.k-
^.. İnşaallah bunlar, anlatacağa Allah size rahmet etsin! I5te bu. Müslümanlar,o
yoludur.
Eğer biri kalkıp "KH ilahe illallah' derse cennete girer- 5eklinde rivayet
edilen hadislerle hüccet getirirse, ona şöyle cevap verilir: Bu tarz hadisler, dah
önce anlattığımız üzere farzların inmesinden önce idi. Bu, Allah Teâlâ’nın ken
dilerini ilim ile faydalandırdığı âlimlerin görüşüdür. Ki onlar, kendilerine uyulan
imamlardır. Bunun yanında sahâbe ile onlara ihsan üzere tâbi olanların üzerinde
bulunduğu yolun tümünden ve zikredilmeleri herhangi bir şehirde tuhaf karşı|an
mayan imamların görüşlerinden ayrılan Mürcie bundan müstesnadır.
Şimdi onlardan, şu anda hatırladığımız kadarını zikredeceğiz. Allah doğrunun
tümüne muvaffak kılsın, bu hususta yardım elsin İnşallah. Çaba ve kuvvet, yalnızca
Allah iledir.
196. ... Ali b. Ebi Talha’dan; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın "İman
ları yanında inıanlan artsın diye mü’mlnler üzerine sekineti indiren O'dur” (Fetih,
4) âyeti hakkında şöyle demiştir: “Hiç şüphesiz Allah Teâlâ, Muhammed’i (s.a.v.)
Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek ile göndermiştir. Mü’minler
bunu tasdik ettiklerinde, Allah onlara namazı ilave etti. Bunu tasdik ettiklerinde,
Allah onlara orucu ilave etti. Bunu tasdik ettiklerinde, Allah onlara zekatı ilave etti.
Bunu tasdik ettiklerinde, Allah onlara haccı ilave etti. Bunu da tasdik ettiklerinde,
Allah onlara cihadı ilave etti. Sonrasında dinlerini kemale erdirdi ve ‘Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ue sizin için din
olarak İslâm’dan razı oldum’ (Maide, 3) buyurdu.”
İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: “Önceleri müşrikler ile Müslümanlar birlikte hac
yaparlardı. Tevbe Sûresi indiğinde müşrikler Beyt-i Haram’dan uzaklaştırıldılar.
Sonra Müslümanlar hac yaptılar ve müşriklerden hiçbiri onlarla Beyt-i Haram’da
bu işte ortak olmadı. Bu, nimetin tamamlanmasına dahildir. Allah Teâlâ şu âyeti
indirdi: ‘Bugün kâfirler, sizin dininizden ümidi kesmişlerdir. Artık onlardan korkma
yın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimeti
mi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum’ (Maide, 3)”*280
197.... Muhammed b. Abdülmelik el-Massîsî -yani Ebû Abdullah- dedi ki: H-
170 senesinde Süfyan b. Uyeyne’nin yanında oturuyorduk. Derken bir adam, ona
imandan sordu. Süfyan: “Söz ve ameldir” dedi. Adam: “Artar ve eksilir mi? diye
sordu. Süfyan: “Allah’ın dilediği kadar artar" dedi ve eli ile işaret ederek: Bunun
gibisi dahi kalmayana dek eksilir” dedi. Adam: “Peki, bizim orada bulunan ve
• “Kim O’na hiçbir şeyi ortak koşmaksızın...” Bk. Buhârî, İlim, Men Hassa Bi’l İlmi Kavmen Düne
281 İsnadı hasendir. A^.-.imPİik el-Massîsî vardır. İbn Ebi Hatim, onu zikretmiş ve “İbn
• Senedinde Muhammed b. Aba hakkında bir rivayeti vardır" demiştir. Bununla
Uyeyne’den imanın art.p eksilmesinin manas, hakk.nda
198. ... Tank b. Şihab’tan; Yahudi bir adam, Ömer’e (r.a.) dedi ki: “Şayet
‘Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim...’ (Maide, 3) âyeti bizim üzerimize insey.
di, kesinlikle o günü bayram edinirdik.” Ömer (r.a.) dedi ki: “Ben bu âyetin hangi
gün indiğini biliyorum. Cuma’ya denk gelen bir arife günü inmişti.”*
282
199. ... Tarık b. Şihab’tan; Bir Yahudi, Ömer’e (r.a.) şöyle dedi: “Şayet bizler
‘Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim...’ (Maide, 3) âyetinin hangi gün indiğini
bilseydik, kesinlikle o günü bayram edinirdik.” Ömer (r.a.) dedi ki: “Ben bu âyetin
hangi günde olduğunu gerçekten biliyorum. Bizler Arafat’ta Rasûlullah (s.a.v.) i|e
vakfedeyken inmişti.”283
birlikte cerh veya adalet bakımından hakkında bir şey dememiştir. Bk. Cerh ve Tadil (8/5) Ne var
ki bunu çok iyi ezberlediğini gösteren şeylerden biri kıssanın senesini vermesi ve kıssayı anlatma
sıdır. Çünkü kıssa genelde ezberlenir.
• Yine senedinde İshak b. İbrahim b. Muhammed Ebû Yakub es-Saffâr vardır. İshak b. Ebi
İshak’tır. Darekutni dedi ki: “Sikadır.” H. 262’de vefat etmiştir. Bk. Tarihu Bağdat (6/374)
Tahriç:
• Ebû Nuaym, Hılye (7/395) Süfyan yoluyla bu şekilde...
• Ebû Ubeyd, Kitabu’l İman (s. 54, 55)
• İbn Batta, İbane, 803 (s. 517) Attar yoluyla bu şekilde...
Aynca İbn Hacer, Fethu’l Bari’de (1/103) buna işaret etmektedir.
282 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdülcebbar b. Alâ el-Attar el-Basri vardır. Künyesi Ebû Bekir’dir. Mekke’de ikamet
etmiştir. Hadislerinde beis yoktur. Onuncu tabaka küçüklerindendir. H. 248’de vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/466) - Tehzib (1/104) Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere Buhârî ve başka
kaynaklarda Humeydi, kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Misar vardır. İbn Kidam İbn Zahîr eUHilali’dir. Künyesi Ebû Seleme’dir, Kûfelidir.
Sika, sebt, fazıldır. Yedinci tabakadan olup H. 253 veya 255’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/243) ■
Tehzib (10/113)
• Yine senedinde Kays b. Müslim el-Cedeli vardır. Künyesi Ebû Amr’dır, Kûfelidir. Sikadır, Mürcie
olmakla suçlanmıştır. Altıncı tabakadan olup H. 120’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (8/403)
Yme senedinde Tank b. Şihab vardır. İbn Abdişems el-Beceli el-Ahmusi’dir. Künyesi Ebû
Abdullah tır, Kûfelidir. Ebû Davud dedi ki: “Nebî’yi (s.a.v.) görmüş, ondan işitmemiştir. H.
veya 83’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/376) - Tehzib (5/3)
Tahriç:
• Ebû Ubeyd, Kitabu’l İman 5 (s. 61) - Ahmed, Müsned (1/28,39) - Humeydi, Müsned, 31 (V19]
- Buhârî, İtisam, 7268 (Feth, 13/245), İman, 45 (1/105) - Müslim, Tefsir, 3017 (6/82) - Tırm^
Tefsir, 3043 (5/250) - Nesâi, Mücteba (5/251) - İbn Batta, İbane, 804 (5182 - Beyhaki, Sünen
(5/118)
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (3/18) bunu Abd b. Humeyd, İbn Münzir ve İbn Hibban3
da nispet etmiştir.
283 İsnadı sahihtir.
Senedinde Ahmed b. Abdülcebbar vardır. Zannediyorum ki el-Attari’dir. Eğer o ise künye**
Ömer olup Kûfelidir. Onuncu tabakadandır, H. 272’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/19) - "’
(1/51) Ne var ki o, bu senette sika ve hafız olan Osman b. Ebi Şeybe (bk. 16.cı rivayet) ile1,1
zikredilmiştir.
204. ... Cerir b. Abdullah dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim;
“İslâm beş şey üzere kurulmuştur. Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına ue
Muhammed’in O’nun rasûlü olduğuna şehadet etmek, namazı ikame etmek, zekatı
vermek, Kabe’yi haccetmek ve Ramazan’da oruç tutmak.”288
• Buhâri, İman, 8 (1/49) - Tirmizî, 2609 (5/6) - Nesâi, Mücteba, İman (8/107) Bunlann tümü,
Hanzala’dan, o İkrime’den, o da İbn Ömer’den senediyle rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (2/143) - Müslim, 22 (1/45) - İbn Huzeyme, Sahih, 309 (1/159) Bunlann
hepsi, Hanzala yoluyla İkrime’den, o Tavus’tan, o da İbn Ömer’den senediyle rivayet etmişlerdir
ki orada oruç, hacdan önce zikredilmektedir.
• Ahmed, Müsned (2/120) - Müslim, 16 (1/45) - İbn Huzeyme, Sahih, 308 (1/159) Bunlann
hepsi, Asım’ın babası yoluyla İbn Ömer’den şeklindeki senetle rivayet etmişlerdir.
• Yine bunu Müslim, 16 (l/45)’de Sa’d b. Ubeyde yoluyla İbn Ömer’den rivayet etmiştir ki orada
oruç daha önce zikredilmiştir.
Aynca bu hadisin birçok başka şahidi daha bulunmaktadır.
286 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. İsmail vardır. İbn Semura el-Ahmesi’dir. Künyesi Ebû Cafer es-
Serrâc’tır. Kûfelidir, sikadır. Onuncu tabakadan olup H. 260 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk.
Takrib (2/145) - Tehzib (9/58)
• Yine senedinde Hanzala b. Ebi Süfyan b. Abdurrahman b. Safvan b. Umeyye el-Cumahi el-
Mekki vardır. Sikadır, hüccettir. Altıncı tabakadan olup H. 151’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/206)
- Tehzib (3/60)
• Yine senedinde İkrime b. Halid vardır. İbn As b. Hişam el-Mahzumi’dir. Sikadır, üçüncü taba
kadandır ve Atâ’dan sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/29) - Tehzib (7/258)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
287 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Sabbah ez-Za’ferani vardır. Sikadır. Bk. 26.cı rivayet.
• Yine senedinde Şabâbe b. Sevvâr vardır. Sikadır, hafızdır. Mürcie olmakla suçlanmıştır.
26.cı hadis. *
• Yine senedinde Asım vardır. İbn Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer b. Hattab e
Ömeri’dir. Medinelidir, sikadır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/385) - Tehzib (5/57)
• Yine senedinde Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer vardır. Sikadır, üçüncü tabakadan
Bk. Takrib (2/162) - Tehzib (9/172)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
288 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Cabir vardır. İbn Yezid b. Haris-Cu’fi’dir. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Kufelidir.
rafızidir. Beşinci tabakadan olup H. 127’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/123) - Tehzib (2/46)
nunla birlikte hadis, daha önce zikredilen şahitleri ile sahihtir.
• . 2.°5d Beklr Cnfer b> Muhftmnwd el-Firynbl tahdis elti, dedi ki: Bize
İshak b. Rahûych tahdis etti, dedi ki: Bize Nadr b. Şürneyl tahdit etti, dedi ki: Bize
Kehmes b. Hasen tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Bureyde tahdis etli; Yahya
b. Ya mer den, o Abdullah b. Ömer’den; dedi ki: Bana Ömer b. HallAb (r.a.) şöyle
anlattı. Bir keresinde Nebî nin (s.a.v.) yanındaydık. O sıra elbisesi bembeyaz, saç
ları simsiyah olan ve bizden kimsenin tanımadığı blr adam çıkageldi. TA ki Allah’ın
Nebisi nin (s.a.v.) yanına 01111x111, dizlerini onun dizlerine dayadı ve ellerini dizine
koyup “Ey Muhammed! Bana Islâm’dan haber ver, Islâm nedir?” dedi. Buyurdu
ki: “Allah tan başka hiçbir ilahın olmadığına ue Muhammed’ln O’nun rasûlü oldu
ğuna şahadet etmen, namazı ikame etmen, zekatı vermen, Ramazanda oruç tut
man, oraya yol bulabilirsen Kâbe’yi haccetmendir. ’’ Adam: “Doğru söyledin” dedi.
Bizler bu duruma şaşırdık; hem ona soru soruyor, hem de onu tasdik ediyordu.
Adam: “Bana imandan haber ver” dedi. Buyurdu ki: “Allah’a, O’nun meleklerine,
kitaplanna, rasûllerine, ahiret gününe, hayrı ve şerri ile kadere iman etmendir. ”
Adam: “Doğru söyledin” dedi. Akabinde: “Bana ihsandan haber ver” dedi. Bu
yurdu ki: “Sanki O’nu görüyormuşsun gibi Allah'a ibadet etmendir. Gerçi her ne
kadar O’nu görmüyor olsan da O seni görüyor.” Akabinde: “Bana kıyametten
haber ver” dedi. Buyurdu ki: “Onun hakkında kendisine sorulan kişi, sorandan
daha bilgili değildir. ”289
• Yine senedinde Amr vardır ki Şa’bi’dir. Bk. 13.cü rivayet.
• Yine senedinde Ebû Hamza vardır. Muhammed b. Meymun el-Mervezi'dir. Künyesi Ebû Ham-
za olup Sükkerlidir. Sika, fazıldır. Yedinci tabakadan olup H. 268 veya 267’de* vefat etmiştir. Bk.
Takrib (2/212) - Tehzib (9/486)
• Yme senedinde Ali eş-Şakiki vardır. Ali b. Hasen b. Şakik’tir. Ebû Abdurrahman el-Mervezi’dir.
Sikadır, hafızdır. Onuncu tabaka büyüklerinden olup H. 215’te veya daha öncesinde vefat etmiş
tir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (2/34) - Tehzib
(7/298)
• Yine senedinde Muhammed b. Ali vardır. İbn Hasen b. Şakik’tir. Sikadır, hadis ehlidir. On birin
ci tabakadan olup H. 250’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/192) - Tehzib (9/349)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/363) Cabir b. Âmir yoluyla bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (4/364)’te Davud b. Yezid el-Evdl yoluyla Âmir’den bu şekilde rivayet etmiştir.
Aynı şekilde Davud b. Yezid de zayıftır. Bk. Takrib (1/235)
• Aynca bunu Heysemi de zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ahmed, Ebû Ya’la, Kebir ve
Sağir’de Taberani rivayet etmiştir." Bk. Mecamu’z Zevaid (1/47) Ne var kİ Heysemi "Ahmed’in
yolu sahihtir" demektedir. Galiba o, benim rastlayamadım başka bir rivayettir. Allah en iyisini
bilir. ,
Ayrıca bu hadise, kendinden öncekiler şahitlik etmekledir. Allah daha iyi bilir.
* Bu tarih, Allah en iyisini bilir 168 veya 167 olmalıdır. Çünkü 268’11 yıllar, on birinci tabakaya
aittir. Herhalde bu, basımdan kaynaklanan bir hatadır. Allah en iyisini bilir. (Çev.)
289 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Nadr b. Şümeyl vardır. Sikada, sebttir. Bk. 21.ci rivayet.
Ömer (r.a.) dedi ki: “Akabinde ben birkaç gün bekledim. Sonra Rasûlullah
(s.a.v.) bana: “Ey Ömer! O soru soran kimdi biliyor musun?’’ buyurdu. Ben- “Al
lah ve Rasûlü en iyi bilendir” diye cevap verdim. Buyurdu ki: “O Cibril’dir. Siz
dininizi öğretmek için geldi. ”
206. Yine bize el-Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Ebû Bekir
el-Mukaddemi tahdis etti, dedi ki: Bize Muâz b. Muâz tahdis etti, dedi ki... Yahya
b. Ya’mer dedi ki: Basra’da kader hakkında ilk konuşan Ma’bed el-Cüheni idi
Derken ben ve Humeyd b. Abdurrahman yola çıktık. Birden Abdullah b. Ömer
(r.anhumâ) ile karşılaştık. Ona dedik ki: “Arkamızda bazı insanlar ortaya çıktı-
Kur’ân okuyorlar, ilim talep ediyorlar, bunun yanında kaderin olmadığını ve tüm
işlerin şimdi başladığını iddia ediyorlar.” Dedi ki: “Onlarla karşılaştığında haber
ver ki ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler. İbn Ömer’in kendisiyle
yeminde bulunduğuna yemin olsun ki, şayet onlardan birinin Uhud Dağı kadar
altını olsa ve onu infak etse, yine de Allah Teâlâ kadere iman edene dek ondan
intakı kabul etmez.”
İbn Ömer sonrasında şöyle dedi: “Babam Ömer (r.a.) bana şöyle anlattı: Bir
keresinde Nebî’nin (s.a.v.) yanındaydık. O sıra elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah
olan ve bizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Tâ ki Allah’ın Nebîsi’nin
(s.a.v.) yanına oturdu, dizlerini onun dizlerine dayadı ve ellerini dizine koyup “Ey
Muhammed! Bana İslâm’dan haber ver, İslâm nedir?” dedi. Buyurdu ki: ‘‘Allah’tan
başka hiçbir ilahın olmadığına ue Muhammed’in O’nun rasûlü olduğuna şehadet
etmen, namazı ikame etmen, zekatı vermen, Ramazan’da oruç tutman, oraya yol
bulabilirsen Kâbe’yi haccetmendir.” Adam: “Doğru söyledin” dedi. Bizler bu du
ruma şaşırdık; hem ona soru soruyor, hem de onu tasdik ediyordu. Adam: “Bana
imandan haber ver” dedi. Buyurdu ki: “Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına.
* Yine senedinde Kehmes b. Hasen et-Temimi vardır. Künyesi Ebû’l Hasen’dir, Basralıdır. Sikadır,
beşinci tabakadandır ve H. 149’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/137) - Tehzib (8/450)
• Yine senedinde Abdullah b. Bureyde vardır. İbn Husayb el-Eslemi’dir. Künyesi Ebû Sehl e
Mervezi’dir. Şehrinin kadısıydı. Sikadır. Üçüncü tabakadan olup H. 105’te vefat etmiştir. Onun j
lakis H. 115’da 100 yaşında iken vefat ettiği de söylenmiştir. Bk. Takrib (1/403) - Tehzib (5/1
• Yine senette Yahya b. Ya’mer vardır. Basralı olup Merv şehrine yerleşmiş ve orada ka 11
yapmıştır. Sikadır, fasihtir, Mürsel hadisler rivayet ederdi. Üçüncü tabakadan olup H. 100 ün
öncesinde veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/361) - Tehzib (11/305)
Tahriç: Bu hadis, çok meşhur olup Abdullah b. Ömer, Ömer b. Hattâb ve başka sahâbeler en
rivayet edilmiştir. Ayrıca Yahya b. Ya’mer, İbn Bureyde, Kehmes b. Hasan’dan rivayet edi mış
olup Musannif, Kehmes’den iki farklı yoldan rivayet etmektedir.
1. Nadr b. Şümeyl yolu ile Kehmes’ten; bunun için ayrıca bk. Nesâi, Sünen (8/97) Yine bun
Musannif, 379 ve 429 numaralı rivayetlerde tekrar etmektedir.
2. Muaz b. Muaz yolu ile Kehmes’ten; bu bir sonraki rivayet olup, tahrici orada gelecektir.
Ayrıca bk. Tirmizî, İman (5/7) - Müslim, 1 (1/36) - Tirmizî, 2610 (5/6) - Müsned (1/51) - İbn
de, İman (1/123) - İbn Batta, 335 (2/265) - Buhârî, 50 (1/114), 4777 (8/513) - Nesâi (8/101) -
Mâce, 64 (1/25)
Adam:
- İslâm nedir?
Nebî (s.a.v.):
- O’na hiçbir şeyi ortak koşmaksızm Allah’a ibadet etmen, farz namazları kıl
man, farz kılınan zekatı vermen, Ramazan ayında oruç tutman ve Kâbe yi haccet-
mendir.
- Peki, ben bunu yaptığımda Müslüman mıyım?
- Evet.
- Doğru söyledin. Peki, ihsan nedir?
290 İsnadı sahihtir. , _. , n. . .
• Senedinde Muhammed b. Ebi Bekir el-Mukaddemi vardın Sikadır. Bk lO4xü rivayet.
• Yine senedinde Muâz b. Muâz vard.r. ibn Nasr b. Hassan el-Anberi dit Künyesi Ebu 1
Müsenna’dır, Basrahd.r. Kad.d.r, sikad.r, mütkmdır. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H.
196’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/257)-Tehzib (1/194) ............
• Yine senedinde Humeyd b. Abdurrahman el-H.myerl el-Basn vard.r. Sikadır, muttandır, uçuneu
tabakadandır. Bk. Takrib (1/203) - Tehzib (3/46) Senetteki
Tahrlçı Ahmed, Müsned (1/28). (1/51, 52) ■ Müslim. 8 (1/36)- Ebû Da™(Avn. 12/459) -
Tirmizi, 2610 (5/6) - İbn Mi.ce, 63 (1/24) - İbn Mende. İman (1/134) - Beyhaki, Sunen-ı Kübra
(10/203) - İbn Batta, İbane, 813 (s. 525)
- Allah’tan sanki O’nu görüyormuşsun gibi korkmandır. Gerçi her ne kadar sen
O’nu görmesen de O seni görmektedir.
- Peki, ben bunu yaptığımda Muhsin miyim?
- Evet.
- Doğru söyledin. Peki, iman nedir?
- Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasûllerine, ölümden sonra dirilişe, cennete,
cehenneme ve kaderin tümüne iman etmendir.
- Peki, ben bunu yaptığımda mü’min miyim?
- Evet.
- Doğru söyledin.291
208. ... Muharib b. Disar’dan; İbn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: “Rasûlullah
(s.a.v.) bir keresinde mescitte otururuyordu. O sıra elbisesi bembeyaz, saçları sim
siyah, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen ve bizden de kimsenin tanımadığı bir
adam, ona doğru yöneldi. Tâ ki onun önünde oturdu ve dizlerini onun dizlerine
dayayıp: “Ey Muhammed! Bana İslâm’dan haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) ce
vap olarak buyurdu ki: “Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına ve Muhammed’in
O’nun rasûlü olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan
ayında oruç tutman, ona yol bulabilirsen Kabe’yi haccetmen ve cenabetlikten gu-
sül almandır.” Bunun üzerine adam: “Doğru söyledin” dedi. İnsanlar, onun bu
durumuna şaşırdılar; hem ona soruyor hem de onu tasdik ediyordu. Akabinde:
“Bana imandan haber ver” dedi. Buyurdu ki: “Allah’a, meleklerine, kitaplanna,
rasûllerine, ahiret gününe, cennete, cehenneme, dirilişe, hesaba, kaderin hayn-
na ve şerrine, acısına ve tatlısına iman etmendir. ” Bunun üzerine adam: “Doğru
söyledin” dedi. İnsanlar, onun bu durumuna şaşırdılar; hem ona soruyor hem de
onu tasdik ediyordu. Akabinde: “Bana kıyametten haber ver” dedi. Buyurdu ki:
Bu konuda kendisine soru sorulan, sorandan daha bilgili değildir.” Adam: “Doğru
söyledin dedi ve gitti. Bu olay üzerinden birkaç zaman geçtikten sonra Rasûlullah
291 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır. İbn Cyd'an’dır. Zayıftır. Bk. 98,cl rivayet. Bunun yanında Sü
leyman et-Teymi, kendisine mütâbaat etmiştir kİ, bununla senetteki zayıflık iyileşmektedir.
Müslim, 4 (1/38)
• Yme senedinde Abdülaziz b. Ebû Ravvâd vardır. Saduktur, âbiddir. Vehmederdi. Mürcie ol
makla suçlanmıştır. Yedinci tabakadan olup H. 159’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/509) - Tehzib
(6/338) Bundan önceki iki ve bundan sonra gelecek olan rivayette de görüldüğü üzere hadis,
birçok başka sahih yollardan da rivayet edilmiştir.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (2/107) - ibn Batta, İbane, 816 (s. 528) Bu ikisi, Ali b. Zeyd yoluyla Yahya b-
Ya mer den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 4 (1/38) Süleyman et-Teymi yoluyla Yahya b. Ya'mer’den...
ynca önceki rivayet ile bundan sonra gelecek olan rivayete ve tahriçlerine bakınız.
209. ... Ebû Hureyre den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İman altmış
küsur -veya yetmiş küsur- şubedir.293 En üstünü la İlahe illallah, en altı ise yoldan
eziyet veren şeyi kaldırmaktadır. Hayâ da İmandan bir şubedir. ”294
292 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Avvam b. Havşeb vardır. Sika, sebt, fazıldır. Bk. 115.ci rivayet.
Yine senedinde Muharib b. Disar vardır. es-Sedusi’dir, Kufelidir, kadıdır. Sikadır, imamdır, za-
hiddir. Dördüncü tabakadan olup H. 116’da vefat etmiştir. Bk Takrib (2/230) - Tehzib (10/49)
Tahriç:
• Ahmed b. Nasr el-Mervezi, Tazimu Kadri’s Salâh, 374 (1/382) Ravh b. Ubade yoluyla “Bize
Avvam b. Havşeb tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
• İbn Huzeyme, Sahih, 1 (1/4) Süleyman et-Teymi’den...
293 Şube, parça demektir. Hadisteki şubeden kasıt ise imanın hasleti veya bölümüdür. Âlimler, altmış
küsur veya yetmiş küsurdan hangisinin tercih edileceği hususunda ihtilaf etmişlerdir.
1. Bazılan, yetmiş küsur şube olmasını tercih etmişlerdir. Çünkü bu, sika bir râvinin ziyadesidir.
Hafız İbn Hacer’in söylediğine göre Halimi’nin mezhebi budur. Bk. Fethu’l Bari (1/52)
2. Bazıları da altmış küsur şube olmasını tercih etmişlerdir. Çünkü bu sayı kesin bilinen olup dı
şında kalanlar ise şüphelidir. Nevevi’nin söylediğine göre İmam Buhârî, İbn Salah ve Kadı İyaz’m
mezhebi bu yöndedir. Bk. Şerhu Müslim (2/3) - Fethu’l Bari (1/52)
İmanın şube sayısını bu rakama hasretme meselesine gelirsek; İbn Hacer’in naklettiği üzere Kadı
İyaz şöyle der: “Bazı gruplar, sayıyı belli bir rakamla sınırlandırmak için bayağı külfete girdiler.
Halbuki onlann verdiği rakamın kesinlikle öyle olmasına hükmetmek zordur. Kaldı ki verdikleri
sayıyı detaylı bir şekilde bilmemek imana zarar vermez.” Hafız sonrasında şöyle der: “Sayıyı belir
li bir rakama hasreden kimseler, aynı detaylar üzerinde ittifak etmemişlerdir. Bu konuda doğruya
en yakın olanı İbn Hibban’m takip ettiği yoldur. Ne var ki ben, bunun açıklamasına bizzat onun
kelamında rastlamadım. Bundan önce, âlimlerin bu konuda söylediğini özetlemiştim. Şimdi tek
rar edecek olursak; deriz ki: Sayılan bu şubeler, kalp amellerinden, dil amellerinden ve bedenin
amellerinden dallanırlar.” İbn Hacer bu sözün ardından kalp amellerini saymış ve onları yirmi
dört haslet olarak belirtmiştir. Sonra dilin amellerini saymış ve onlan yedi haslet olarak belirtmiş
tir. Sonrasında bedenin amellerini saymış ve onları da otuz sekiz haslet olarak belirtmiştir. Böylece
verilen sayının toplamı altmış dokuz olmaktadır. Allah daha iyi bilir. Bk. Fethu’l Bari (1/52)
Hafız İbn Hacer’in doğruya en yakın görüş saydığı İbn Hibban’m yoluna gelirsek; bu, Nevevi’nin
şu sözüdür: “İmam Hafız Ebû Hatim İbn Hibban dedi ki: Belli bir süre bu hadisin manasını araş
tırdım. Derken itaatleri saydım, bir de baktım ki hadisteki sayıdan çok çok fazla! Bunun üzerine
Sünnet’e müracaat ettim. Rasûlullah’in (s.a.v.) imandan saydığı tüm itaatleri tek tek saydım, bir
de baktım ki sayısı yetmiş küsurdan daha az! Bunun üzerine de Allah’ın Kitabı’na müracaat ettim,
derin derin düşünerek onu okudum. Allah Teâlâ’nın imandan saydığı tüm itaatleri tek tek saydım,
bir de baktım ki onlann sayısı da yetmiş küsurdan daha az! Bunun da üzerine Kitap’ta geçen sayı
ile Sünnet’te geçen sayıyı topladım, bir de baktım ki Allah Teâlâ ile Nebîsi’nin (s.a.v.) imandan
saydığı her şeyin sayısı -fazlası veya eksiği olmaksızın- yetmiş dokuz oldu.” Bk. Nevevi, Şerhu
Müslim (2/4, 5)
294 İsnadı sahihtir.
210. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İman altmı
küsur -veya yetmiş küsur- şubedir. En üstünü la ilahe illallah demek, en altı ise yol*
dan eziyet veren şeyi kaldırmaktadır. Hayâ da imandan bir şubedir. ”295*
211. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İman altmış
küsur -veya yetmiş küsur- şubedir. En üstünü Allah’tan başka ilah olmadığına §e
hadet etmek, en altı ise yoldan eziyet veren şeyi kaldırmaktadır. Hayâ da imandan
bir şubedir.”2%
• Senedinde Süheyl b. Salah vardır. Zekvan es-Semman’dır. Künyesi Ebû Yezid’tir, Medinelidir
Saduk olmakla birlikte sonradan hafızası bozulmuştur. Buhârî, kendisinden talik olarak rivayet
etmiştir. Altıncı tabakadan olup Mansur’un hilafetinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/338) - Tehzib
(4/263) Ne var ki -tahriçte de görüleceği üzere- Buhârî, Müslim, Nesâi ve başkalarının rivayetinde
Süleyman b. Bilal, kendisine mütâbaat etmiştir. Böylelikle sahih li ğayrih derecesine yükselmek
tedir.
• Yine senedinde Abdullah b. Dinar vardır. Adevi azatlısıdır, künyesi Ebû Abdurrahman ’dır, Me
dinelidir. Onu İbn Ömer azat etmiştir. Sikadır. Dördüncü tabakadan olup H. 127’de vefat etmiştir.
Bk. Takrib (1/413) - Tehzib (5/201)
• Yine senedinde Halid el-Vasıti vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 94.cü rivayet.
• Yine senedinde Yahya el-Hımyani vardır. Hafızdır ama hadis çalmakla itham edilmiştir. Bk.
94.cü rivayet.
Tahriç:
• Buhârî, 9 (1/51) - Müslim, 35 (1/63) - Nesâi (8/110) Bunların tümü, Süleyman b. Bilal yoluyla
Abdullah b. Dinar’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Ebi Şeybe, Musannef, 67 (s. 21) - Nesâi (8/110) - İbn Mâce (1/22) Bunlann tümü, İbn
Acelân yoluyla Abdullah b. Dinar’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Abdullah b. Dinar’a imara
b. Gaziyye mütâbaat etmiştir. Bk. Tirmizî (5/10) Ayrıca Ebû Salih’e de Yezid b. Asamm mütâbaat
etmiştir. Bk. Ahmed, Müsned (2/445)
• Hadis için aynca bk. Ahmed, Müsned (2/414, 445) - Ebû Ubeyd, Kitabu’l İman 4 (s. 60,61) •
Tirmizî, 2614 (5/10) - Nesâi (8/110) - İbn Mâce, 57 (1/22), - Müslim, 35 (1/63) - Ebû Davud (Avn.
12/432)
295 İsnadı bir önceki gibi sahihtir.
• Senedinde Yahya b. Eyyûb vardır. Bağdatlı âbiddir. Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 234 te
vefat etmiştir, Bk. Takrib (2/343) - Tehzib (11/188)
Tahrici bir önceki gibidir.
296 İsnadı, 209 numaralı rivayette olduğu gibi sahihtir.
• Senedinde Ahmed b. Muni’ el-Asamm vardır. İbn Abdurrahman Ebû Cafer el-Bağdadi ır-
Bağdat’ta ikamet etmiştir. Sikadır, hafızdır. Onuncu tabakadan olup H. 244’de 84 yaşında ve a
etmiştir, Bk. Takrib (1/27) - Tehzib (1/84)
• Yine senedinde Mücahid b. Musa el-Haverizmi vardır. el-Hutli’nin tâ kendisidir. Künyesi Ebû
olup Bağdat’ta ikamet etmiştir. Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 244’te vefat etmiştir.
Tahrici 209 numaralı rivayet ile aynıdır. ..
297 İman hususunda kendisinden bid’atlerin ortaya çıkıp çoğaldığı asıllann en önemlilerinden bin
bid’atçilerin imanın ne zaman bir kısmı gitse, hepsinin gittiğini ve geriye hiçbir şey kalma 1
zannetmeleridir. . »t iZj pU
1. Hariciler ve Mutezile dedi ki: “İman, Allah ve Rasûlü’nün emrettiği şeylerin toplamıdır.
-hadis ehlinin de dediği gibi- mutlak manadaki imandır. Yine şöyle dediler: “İmandan her
213. Abdullah b. Rebi’a e)-Hadrami’den; Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: “İman
artar ve eksilir.”299
b*r S^ttiğinde, sahibinin yanında İmandan hiçbir şey kalmaz ve cehennemde ebedi kalır.”
2. Mürcie ise -ki onların birçok fırkası vardır- şöyle demiştir: “Büyük günahlar ve zahiri vaciplerin
terki, imandan hiçbir şeyi gidermez. Çünkü imandan bir şey gitse, geriye ondan bir şey kalmaz. O
zaman iman, iyinin ve kötünün kendisinde eşit olduğu bir şeydir.” Bk. Şeyhülislam İbn Teymiyye,
Kitabu’l İman {s. 210)
Ancak Rasûlullah (s.a.v.) ile ashabından gelen naslar, imanın bir kısmının gitmesine rağmen bir
kısmının kaldığını, arttığını ve eksildiğini göstermektedir. İşte bu, Allah Teâlâ’nın Ehli Sünnet ve’l
Cemaat i muvaffak kıldığı görüş ve inançtır. Nitekim bu bölümde gelen rivayetler bunun delilleri
dir. Allah en iyisini bilir.
298 İsnadı hasendir.
• Senedinde İbn Aclân vardır. Muhammed b. Aclân el-Medeni’dir. Saduktur ama Said el-
Makburi’den rivayet ettiği Ebû Hureyre hadislerinde karıştırmıştır. Beşinci tabakadan olup H.
148’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/190) - Tehzib (9/341)
• Yine senedinde Ka’kâ’ b. Hakim el-Kenani vardır. Medinelidir, sikadır, dördüncü tabakadandır.
Bk. Takrib (2/127) - Tehzib (8/383)
• Yine senedinde Safvan b. İsa ez-Zühri vardır. Künyesi Ebû Muhammed el-Kassam’dır, Basra-
lıdır. Sikadır, dokuzuncu tabakadan olup H. 200’de veya biraz öncesinde veya sonrasında vefat
etmiştir. Bk. Takrib (1/368) - Tehzib (4/429)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (2/297) - Tirmizî, 3334 (5/343) Tirmizî, hasen sahih olduğunu söylemiştir.
Aynca bk. İbn Mâce, 4244 (2/1418) - İbn Cerir, Tefsir (30/98) - Hakim, Mûstedrek (2/517) Hakim
dedi ki: “Müslim’in şartına göre sahih ama rivayet etmemiştir.” Zehebi de ona muvafakat etmiştir.
Yine bk. İbn Hibban, Sahih (Mevarid 771, s. 439) - İbn Batta, İbane, 960 (s. 608) Bunlann tümü,
İbn Aclân yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Aynca Suyuti, bunu Abd b. Humeyd, Nesâi, İbn Münzir, İbn Merduyeh ve Şuabu’I İman adlı
eserinde Beyhaki’ye nispet etmiştir. Bk. ed-Dürru 1 Mensur (8/445)
299 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Abdullah b. Rebi’a el-Hadrami vardır. Kendisini Sikat’ta (5/27) ibn Hibban ve
Tarih’te (5/85) Buhârî zikretmiştir. Ayrıca İbn Ebi Hatim de kendisini Cerh ve Tadifde (5/51)
zikretmiş ama cerh veya adalet bakımından hakkında bir şey dememiştir.
• Yine senedinde İsmail b. Ayyaş vardır. Kendi beldesinin ahalisinden yaptığı rivayetlerde saduk
olup diğer beldedekilerde karıştırmaktadır. Bk. 23.cü rivayet. Buradaki rivayeti ise, kendi beldesi
nin ahalisindendir.
• Yine senedinde Safvan b. Amr vardır. Sikadır. Bk. 29.cu hadis.
Tahriç:
• Hallal, İman (109) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 622 (1/314) - ibn Batta, ibane, 1113 (s. 731)
Bunlann tümü, Heysem b. Harice yoluyla “Bize İsmail b. Ayyaş tahdis etti...” senediyle bu şekil
de rivayet etmişlerdir.
• İbn Batta, İbane, 1114 (s. 731) Ahmed b. Yahya el-Hulvani yoluyla aynı şekilde...
(1/203), (6/2327)
300 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Abdulvehhab b. Mücahid b. Cebr vardır. Mekkelidir, metruktür. Sevri, onun ya
lancı olduğunu söylemiştir. Yedinci tabakadandır. İbn Ebi Hatim, babasından şöyle nakleder:
“Veki’ dedi ki: Âlimler, onun babasından işitmediğini söylmektedirler.” Bk. Takrib (1/528) - Tehzib
(6/453) - Merasil (s. 135)
• Yine senedinde babası Mücahid vardır. Künyesi Ebu’l Haccac’tır. Mahzumi azatlısıdır. Mekkeli
dir, sikadır, tefsirde ve ilimde imamdır. Üçüncü tabakadan olup H. 101 veya 102 veya 103 veya
104’te seksen üç yaşında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/229) - Tehzib (10/42)
Tahriç: İbn Mâce, Mukaddime, 74 (1/28) - İbn Batta, İbane, 1115, 1116 (s. 732) İkisi de İsmail
b. Ayyaş yoluyla rivayet etmişlerdir. Heysemi dedi ki: “İsnadı zayıftır.”
301 Eğer senette geçen Ebû Cafer dedesinden işitmişse, isnadı hasendir. Bununla birlikte bir sonraki
rivayette babasından, o da dedesinden senediyle rivayet etmiştir. Ne Mizzi, ne de Hafız İbn Hacer,
dedesinden rivayet ettiğini aktarmıştır. Allah en iyisini bilir.
• Yine senedinde Ebû Cafer el-Hıtmi vardır. Umeyr b. Yezid b. Umeyre b. Habib el-Ensari el-
Medeni’dir. Basra’da ikamet etmiştir. Saduktur. Yahya b. Main, Nesâi, İbn Numeyr, İçli ve başka-
lan, onu sika saymışlardır. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (2/87) - Tehzib (8/151)
• Yme senedinde dedesi Umeyr b. Habib vardır. Sahâbedir, o ağacın altında beyat etmiştir. Bk.
İsabe (7/161)
• Yine senedinde Muhammed b. Eazl es-Sedûsi vardır. Basralıdır, sikadır, sebttir. Son zamanlann-
da hafızası değişmiştir. Dokuzuncu tabaka küçüklerinden olup H. 223 veya 224’te vefat etmiştir
Bk. Takrib (2/200) - Tehzib (9/402)
Tahriç: Bu hadisi Abdullah b. Ahmed de zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bana babam tahdis etti,
dedi ki: Affan’ı şöyle derken işittim: Hammad’ı Umeyr b. Habib’ten naklederken işittim ama
senette babasından şeklinde geçmiyordu. Bunun üzerine ben: Ama sen ondan, o da babasından
olarak bana tahdis etmiştin, dedim. Dedi ki: Babasından, o da dedesinden olarak sanıyorum ”
tSunne’ 625 Ü/315) Aynca bir sonraki hadise de bakabilirsiniz.
uUz İsnadı şöyledir:
* S^nCdA|d^ YeZ‘d b'Umeyr el’H,tmi vardır. Elimdeki kaynaklarda hakkında bir bilgiye rastlaya-
rnadun. Abdurrahman b. Mehdi, şu sözü ile onun dürüstlüğüne işaret etmiştir: “Ebû Cafer, babası
. ViLT’ d.UrU,stll*âü birbirlerinden miras almışlardır.” Bk. Tehzibu’l Kemal (22/393)
verlerdpT^ 'ı^6 HaSGn b‘MuSa el‘E?yeb vardır- Künyesi Ebû Ali’dir, Bağdatlıdır, Musul ve başka
Bk Takrib (1/1 tT't’? u Sİkad‘r’ dokuzuncu tabakadandır ve H. 209 veya 210’da vefat etmişi
ok. lakrıb (1/17) - Tehzib (2/323)
Tahriç:
• Hallal, İman (11,14) - İbn Ebi Şeybe, Musannef (11/13) Musannef’i tahkik eden zat, bunu aynı
zamanda Tabakat adlı eserinde Affan yoluyla (4/2/92) İbn Sa’d’a nispet emiştir.
• İbn Ebi Şeybe, İman, 14 (s. 7) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 624 (1/315), 680 (1/330) - Ebû
Osman es-Sabuni, Akidetu’s Selef ve Ashâbi’l Hadis, 105 (s. 67) Bu sonuncu eseri tahkik eden
zat, bunu Şuabu’l İman adlı eserinde (2/29) Beyhaki’ye de nispet etmiştir.
• İbn Batta, İbane, 1117 (s. 732)
Bu sayılanlann tümü, Ebû Cafer yoluyla bu şekilde rivayet etmektedirler. Ayrıca İsabe adlı eserde
de görüleceği üzere (7/161) Hafız İbn Hacer, bunu İbn Şahin ve Beğavi’ye de nispet etmektedir.
303 İsnadı zayıftır, senedinde inkıta (kopukluk) vardır.
• Yine senedinde Zer b. Abdullah el-Murhibi vardır. Sikadır, âbiddir. Mürcie olmakla suçlanmıştır.
Altıncı tabakadan olup H. 100’den önce vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/238) - Tehzib (3/218) Ne
var ki o, Ömer’e yetişmemiştir. Bunu İbn Ebi Şeybe’nin İman adlı kitabına tahriç çalışması yapan
Elbani söylemiştir.
• Yme senedinde Muhammed b. Talha vardır. İbn Musarrif el-Yâmi’dir. Kufelidir. Saduk olmakla
birlikte vehimleri bulunmaktadır. Âlimler, yaşının küçük oluşu dolayısıyla babasından işittiğini
inkâr etmişlerdir. H. 167’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/173) - Tehzib (9/238)
• Yine senedinde Zübeyd b. Haris vardır. Ebû Abdullah el-Kerim el-Yâmi’dir. Künyesi Ebû Abdur
rahman olup Kufelidir. Sika, sebt ve hafızdır. Altını tabakadan olup H. 122’de vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/257) - Tehzib (3/310)
Tahriç:
• Hallal, İman (141) - İbn Batta, İbane, 1120 (s. 733) Bu ikisi İmam Ahmed yoluyla bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
• Yine İbn Şeybe, İman, 108 (s. 36)’da buna yakın lafızlarla rivayet etmiştir.
304 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Şureyk vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 147.ci rivayet. Senet
teki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Hilal vardır. İbn Ebû Humeyd veya İbn Humeyd veya ibn Miklas veya ibn
Abdullah’tır. Cuheni veya Cehm azatlısıdır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (2/323) - Teh
zib (11/77)
• Yine senedinde Abdullah b. Ukeym el-Cuheni vardır. Künyesi Ebû Mabed’tir, Kufelidir. Muhad-
ramdır, ikinci tabakadandır. Nebî’nin (s.a.v.) Cüheyne ye gönderdiği yazısını işitmiştir. Nebî den
(s.a.v.) işitmesi ise sahih değildir. Haccac’ın valiliği zamanında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/434)
-Tehzib (5/323)
Tahriç:
• Hallal, İman (109) Hafız İbn Hacer, bunu sahih saymıştır. Bk. Fethu’l Bari (1/63)
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 797 (1/368)
• İbn Batta, İbane, 1118 (s. 733) Veki’den, o Şureyk’ten senediyle bu şekilde...
$05 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdi vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir, Cüheni
azatlısıdır, Medinelidir. Saduktur. Bununla birlikte başkasının kitabından hadis rivayet eder, hata
220. ... Âişe’den (r.anhâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Kul zina ettiği uakjf
mü’min olarak zina etmez, hırsızlık ettiği vakit mü’min olarak hırsızlık etmez. ”3«
ederdi. Nesai dedi ki: “Ubeydullah el-Umeri’den rivayet ettiği hadisler münkerdir.” Sekizinci
bakadan olup H. 286 veya 287’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/512) - Tehzib (6/353)
• Yine senedinde Yakub b. Humeyd b. Kâsib el-Medeni vardır. Mekke’de ikamet etmiştir. Genel
de dedesine nispet edilir. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Onuncu tabakadan olup H
240 veya 241’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/375) - Tehzib (11/383) Ne var ki bu hadis, başka
sahih yollardan da gelmiştir. Ayrıca Buhârî, Müslim ve başka eserlerde Ebû Said ile İbn Ömer’den
mütâbaat ve şahitleri vardır.
Tahriç: Tirmizî, 1613 (5/7) Tirmizî dedi ki: “Bu yoldan sahih garip hasendir.” Aynca bk. Ahmed
Müsned (1/67), (3/373) - Müslim, 79, 80 (1/86, 87) - Buhârî, 462 (3/325) - Ebû Davud (Avn
12/438) - Darimi, 1012(1/190)
306 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Fazl vardır. Sikadır, sebttir. Ömrünün sonuna doğru hafızası bozul
muştur. Bk. 215.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Hişam b. Urve vardır. İbn Zübeyr b. Avvâm el-Esedi’dir. Sikadır, fakihtir, tedlis
yapardı. Beşinci tabakadan olup H. 145 veya 146’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/319) - Tehzib
(11/48) - Tarifu Ehli’t Takdis (s. 46)
Tahriç: Bu meşhur bir hadis olup sahabeden birçok yoldan rivayet edilmiştir. Musannif bu yol
lardan üç tanesini zikretmiştir; Âişe, Ebû Hureyre ve Abdullah b. Ebi Evfa. Âişe’nin rivayetine
gelirsek; şu an üzerinde konuştuğumuz rivayettir. Aynca bunu Âişe’den rivayet edenler aşağıdaki
gibidir.
• Bezzar (Keşfu’l Estar, 112 1/73) Muhammed b. Müsenna yoluyla bu şekilde...
• İmam Ahmed, Müsned (6/139) - İbn Ebi Şeybe, İman, 39 (s. 13) - İbn Cerir, Tehzibu’l Âsâr,
1414 - Ebû Nuaym, Hılye (6/256) - İbn Batta, İbane, 1139 (s. 740) Bunların hepsi, İbn İshak’tan,
o Yahya b. Abbad’dan, o Âişe’den senediyle rivayet etmişlerdir. Heysemi dedi ki: “Bunu Ahmed,
Bezzar ve Evsafta Taberani rivayet etmiştir. Râvileri sika olmakla birlikte İbn İshak müdellistir.
Bezzar’m râvileri ise sahihin râvileridir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (1/100)
Ebû Hureyre ve İbn Ebi Evfa’dan gelen rivayet ise birazdan gelecektir inşallah.
Ehli Sünnet Ve’l Cemaat’in akidesinden biri de tevhid ehlinden birinin cehennemde ebedi kalma
yacak olmasıdır. Çünkü bu konuda mütevatir naslar vardır. Büyük günah işleyenin cehennemde
ebedi kalacağını söyleyen Hariciler, onlara muvafakat eden Rafıziler ve Mutezile ise bunun hila-
fınadır. Bununla birlikte büyük günah işleyen kimse Hariciler nazarında kâfir, Mutezile’ye göre iki
menzil (iman ve küfür) arasındadır. Ne var ki onlar, bu ve benzeri hadislerin mefhumunda birçok
görüşe ayrılarak ihtilaf etmişlerdir. İleride de geleceği üzere Musannif o görüşlerden bazılannı.
Tehzibu 1 Âsâr isimli eserinde (2/160) İbn Cerir et-Taberi altı tanesini ve Müslim Şerhi nde (2; 41»
42) Nevevi de altı tanesini zikretmiştir. Ayrıca Hafız İbn Hacer, Fethu’l Bari’de (12/61, 62) o gö
rüşlerin on üç tanesini zikretmektedir. Aşağıdakiler, onların en meşhurlarından bazılarıdır.
1. Kişi büyük günah işlediğinde iman ondan ayrılır, o günahı terk ettiğinde iman da ona geri dö
ner. Bu, 226.cı rivayette de görüleceği üzere İbn Abbâs’ın görüşüdür. Ayrıca bu, Ebû Hureyre’den
mevkuf olarak ve Nebî’den (s.a.v.) merfu olarak rivayet edilmiştir, Bk. 229 ve 230. Rivayetler.
2. Büyük günah işleyen kimseden övgü ismi yok olur ve yerilme ismini alır. Yani o kimse hakkında
“Fasık, facir, zinakâr, hırsız.,,” isimler söylenir. Bu, Tehzibu’l Âsâr adlı eserinde (2/176) İbn Cerir
et-Taberi’nin tercihidir. Ayrıca Nevevi, Müslim Şerhi’nde (2/42) bunu Hasan-ı Basrî’ye de nisp^
etmektedir. Yine bu İbn Batta’nın da tercih ettiği görüştür. Bk. Fethu ’l Bari (12/61)
3. Bir görüşe göre de hadisin manası, kişi kamil iman sahibi iken bu isyanları yapmaz şeklinde ır-
Nevevi, bunu asıl doğru görüş olarak itibara almıştır. Bk. Müslim Şerhi (2/41)
Bu konuda başka görüşler de bulunmaktadır. Allah en iyisini bilir.
22 4.... Fudayl b. Yesar dedi ki: Ebû Cafer’e Nebî’nin (s.a.v.) '7lırM/.hk u
hırsızlık yaptığı vakit mü’min olarak hırsızlık yapmaz" sözü hakkında soruldu
ken bir daire çizdi ve “Bu İslâm’dır" dedi. Sonra onun İçine başka blr daire h
ve şöyle dedi: “İşte bu da imandır. Kişi İslâm’da mahsurdur. Hırsızlık vey;ı
ettiğinde iman dairesinden çıkıp310 İslâm dairesine girer.”3” * n*
225. ... Fudayl b. Yesar dedi ki: Muhammed b. AH, blr keresinde blr daire
çizdi ve “Bu İslâm’dır" dedi. Daha sonra onun ortasına başka blr daire çizdi ve
da o dairenin içerisindeki İslâm ile kuşatılan imandır." Sonra Nebî’nin (s.a.v)
buyurduğunu söyledi: “Zina eden zina ettiği vakit mü’min olarak zina etmez Irkı
içtiği vakit mü’min olarak içki içmez, hırsızlık yaptığı vakit mü’min olarak hırsızlık
yapmaz. ” Dedi ki: “İman dairesinden çıkıp İslâm dairesine girer. Tövbe ettiğinde
Allah da tövbesini kabul eder.” Dedi ki: “Ve imana geri döner.”312
227. ... Mücahid dedi ki: İbn Abbâs (r.anhumâ) kölelerine Arap isimler
şöyle derdi: “Zina etmeyin! Çünkü kişi zina ettiğinde kendisinden imanın n^’
sökülüp çıkarılır.”318 Uru
228. ... Mücahid’ten; İbn Abbâs (r.anhumâ) kölelerine dedi ki: “Sizden he
kim evlenmek isterse onu evlendiririz. Çünkü sizden zinakâr biri zina etmeye du/
sun illaki Allah ondan imanın nurunu söküp çıkarır. Ondan sonra ona onu gerj
vermek isterse verir, onu ondan menetmek isterse meneden”319
229. ... Ebû Zur’a’dan; Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: “İman nezihtir. Artık her
kim zina edecek olursa iman ondan ayrılır. Eğer nefsini kınar geri dönerse, iman
da ona geri döner.”320
• Yine senedinde Ubeydullah b. Amr vardır. İbn Velid er-Rakki’dir. Künyesi Ebû Vehb el-Esedi’dir
Sikadır, fakihtir, vehimleri vardır. Üçüncü tabakadan olup H. 180’de seksen yaşını geçmişken ve
fat etmiştir.
• Yine senedinde Ebû Şuayb’m dedesi vardır. Ahmed b. Abdullah b. Ebû Şuayb’tır. Ebû Hatim,
onun sika olduğunu söylemiştir. Bk. 17.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 951 (s. 605) İbrahim b. Muhacir yoluyla muhtasar bir halde bu
şekilde rivayet etmiştir.
• İbn Hacer bunu Fethu’l Bari’de (12/59) Ebû Cafer et-Taberi’ye nispet etmiş ve şöyle demiştir:
“Bu merfu olarak da rivayet edilmiş olup bunu İbn Cerir, Mücahid yoluyla İbn Abbâs’tan rivayet
etmiştir.”
318 Senetteki râviler, bir öncekinde olduğu gibi sikadırlar ama aynı şekilde A’meş, muan’an olarak
rivayet etmiştir.
• Yine senedinde Ebû Ma’mer el-Katîi vardır. İsmail b. İbrahim b. Ma’mer b. Hasen el-Hilali’dir.
Aslen Herevi’dir. Sikadır, güvenilir biridir. Onuncu tabakadan olup H. 1236’da vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/65) - Tehzib (1/273)
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, İman, 73 (s. 22) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 755 (1/352)
319 İsnadında zayıflık vardır.
• Çünkü senedinde İbrahim b. Muhacir b. Cabir el-Beceli vardır. Kufelidir, saduktur, hafızası
zayıftır. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/44) - Tehzib (1/167)
• Yme senedinde Musannifin şeyhi vardır. Hatib, kendisini Tarih’te (3/195) zikretmiş ama cerh
ve adalet bakımından bir şey söylememiştir. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere kendisine
mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• İbn Ebi Şeybe, İman, 72 (s. 32) Elbani, bunun hasen olduğunu söylemiştir.
• Hallai, İman (122) - İbn Cerir et-Taberi, Tehzibu’l Âsâr, 1425 (2/159)
• Yine bunu İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra’da İbrahim b. Muhacir yoluyla Mücahid’ten bu şeki e
rivayet etmiştir.Bk. 951, 952 (s. 605, 606)
320 İsnadı hasendir.
• Senedinde Musannifin şeyhi vardır. Hatib, kendisini Tarih’te (3/195) zikretmiş, cerh ve a *
olarak hakkında söz söylememiştir. Bk. 225.Cİ rivayet. Bununla birlikte tahriçte de görülece
üzere başka sahih senetler ile kendisine mütâbaat edilmiştir. . -n
• Yine senedinde Ebû Zur’a vardır. İbn Amr b. Cerir b. Abdullah el-Beceli’dir. Kufelidir.
Herem, Amr, Abdullah, Abdurrahman veya Cerir olduğu söylenmiştir. Sikadır, üçüncü ta a
dandır. Bk. Takrib (2/424) - Tehzib (12/99) cü
• Yine senedinde Ali b. Müdrik en-Nehai vardır. Künyesi Ebû Müdrik’tir, Kufelidir. Dörd n
tabakadan olup H. 120’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/44) - Tehzib (7/381)
234. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Mü’minlerin imQ
bakımından en mükemmeli, ahlakı en güzel olanıdır. ”325
235. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ) rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.v.) kar.
deşine utangaçlığı dolayısı ile öğüt vermekte olan Ensar’dan birinin yanından
geçti. Bunu gören Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bırak onu! Şüphesiz hayâ
imandandır. ”326
236. ... Hayseme’den; Abdullah b. Amr (r.a.) dedi ki: “İnsanlara öyle bir zaman
gelir ki mescitlerde toplanırlar. Halbuki içlerinde tek bir mü’min dahi olmaz.”32?
İbane, 824, 825 (s. 538) - Hakim, Müstedrek (1/3) Hakim, sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de
kendisine muvafakat etmiştir. Bunlann tümü, Muhammed b. Amr yoluyla Ebû Seleme’den bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (2/527) Muhammed b. Aclân’dan, o babasından o da Ebû Hureyre’den sene-
diyle rivayet etmiştir.
• İbn Ebi Şeybe, İman, 20 (s. 8) - Hakim, Müstedrek (1/3) - İbn Batta, İbane, 826 (s. 539) Bun
lann tümü, Muhammed b. Aclân yoluyla Ka’kâ’dan, o Ebû Salih’ten, o da Ebû Hureyre’den
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Ebi Şeybe, İman, 19 (s. 8) - Ahmed, Müsned (6/99) Bu ikisi, Ebû Kılabe yoluyla Âişe’den
rivayet etmişlerdir.
325 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Aclân vardır. Saduktur ama Said el-Makburi’den rivayet ettiği Ebû
Hureyre hadislerinde kanşhrmıştır. Bk. 212.ci rivayet. Bir önceki rivayet ve tahririnde de görül
düğü üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Böylece rivayetin sıhhati iyileşmektedir.
• Yine senedinde Enes b. lyaz vardır. İbn Zamra’dır. Ebû Abdurrahman el-Leysi’dir. Künyesi Ebû
Hamza’dır, Medinelidir. Sikadır, sekizinci tabakadandır. H. 200’de 96 yaşında vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/84) - Tehzib (1/375)
Tahriri bir önceki ile aynıdır.
326 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Salim vardır. İbn Abdullah b. Ömer b. Hattâb’tır. Künyesi Ebû Ömer veya Ebû
Abdullah’tır, Medinelidir. Yedi fakihten biridir. Sebt, fazıl ve adaletli biriydi. Yol ve şekil bakımın
dan babasına benzerdi. Üçüncü tabaka büyüklerinden olup sahih görüşe göre H. 106 nın sonla
rında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/280) - Tehzib (3/436)
Tahriç: İmam Mâlik, Muvatta (2/905) - İbn Ebi Şeybe, İman, 68 (s. 21) - Adeni, İman. 44 (’■
110) - Ahmed, Müsned (2/56, 147) - Humeydi, Müsned, 625 (2/281) - Abdurrezzak, Musanne.
20146 (11/142) - Ahmed, İman (117) - Buhârî, 24 (1/74) - Müslim, 36 (1/63) - Ebû Davud (Avn-
13/150) - Tirmizî, 2615 (5/11) - Nesâi (8/121) - İbn Mâce, 58 (1/22)
327 İsnadı şöyledir;
• Senedinde Musannif’in şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Hakkında ne cerh ne de adalet
mmdan bir şey söylenmemiştir. Tahriçte ve bir sonraki rivayette de görüleceği üzere ken
mütâbaat edilmiştir.
• Senedinde Hayseme vardır. İbn Ebi Abdurrahman b. Sebra el-Cu’fi’dir. Kufelidir, sikadır, rn^
sel hadisler rivayet ederdi. Üçüncü tabakadan olup H. 80’den sonra vefat etmiştir. Bk. Ia
(1/230) - Tehzib (3/178) - Merasil (s. 54) Tahriçte de görüleceği üzere bu haber, başka #
yollardan da gelmiştir.
Tahriç:
İ ™nJ142) - Veki’> 2ühd (271) - Hakim, Müstedrek (4/442) Hakim, sahih^Sis
na-^ııno "ıCnis*ne muvafakat etmiştir. Ayrıca bunu Kenzu’l Ummal’ın sah uk
9 ,11/176) Ibn Ömer’den olarak Tarih adlı eserinde İbn Asakir’e nispet etmiştir
İbn Ebi Şeybe, İman, 101 (s. 33) - İbn Ebi Şeybe, Musannef (11/23), (15/176) - Fıryabi, Sıfatu’l
Münafık, 108 (s. 80) Bunların tümü, Fiıdayl yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Yme bunu Musannif, bir sonraki rivayette zikretmiştir. Aynca bk. Fıryabi, 109 (s. 80) Bu ikisi,
Şu’be yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Fıryabi, 110 (s. 80) Halid b. Haris yoluyla “Bize Şu’be tahdis etti...” senediyle aynı şekilde
rivayet etmiştir.
• Elbani, İbn Ebi Şeybe’nin İman adlı eserine yaptığı talik çalışmasında şöyle der: “İsnadı, Buhârî
ile Müslim’in şartlarına göre sahih olup mevkuftur.
328 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Fudayl b. lyaz vardır. İbn Mes’ud et-Teymi’dir. Künyesi Ebû Ali’dir. Meşhur zahirîdir.
Aslen Horasanlı olup Mekke’ye yerleşmiştir. Sikadır, sebttir, imamdır. Sekizinci tabakadan olup H.
187 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/113) - Tehzib (8/294)
Tahrici bir önceki gibidir.
329 '’s’ned'inde Ubeydullah b. Muaz vardır. İbn Muaz b. Nasr b. Hassan el-Anben dir. Künyesi EM
Amr dır, Basral.d.r, Sikadır, haiızdu. ibn Maln. kardeşi Müsenna'y. on,krcclh ederdi. Onuncu
.111 i 11 vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/539) - Tehzib (7/48)
tabakadan olup> H.237 $ mütk,nd(r Bk 206 Q
• Yine senedinde babası ıviııaz u.
Tahrici, 236.cı rivayet ile aynıdır.
Allah Teâlâ yine şöyle buyurur: “O kimseler ki, insanlar kendilerine 'Şüph
insanlar sizin için (ordu) topladı; onlardan korkunl’ dediklerinde imanları artt^'*
‘ llah bize yeter! O ne güzel vekildir!’ dediler. ” (Âl-i İmrân, 173)
A °e
239. ... Ebû Cafer Muhammed b. Süleyman Luveyn dedi ki; Süfyan b
Uyeyne’yi birçok kez “İman, söz ve ameldir” derken İşittim. İbn Uyeyne ded'
ki: “Bizden öncekilerden imanı söz ve amel olarak öğrendik. Söz ancak amelle
olur.” İbn Uyeyne’ye “Artıp eksilir mi?” diye soruldu. Dedi ki: “Artıp eksilmezse
o nedir ki!”330
240. ... Ebu’l Feth Nasr b. Muğire dedi ki: Süfyan b. Uyeyne’ye “İman artıp
eksilir mi?” diye soruldu. Dedi ki: “Kur’ân okumaz mısınız! Birçok yerde 'Onların
imanını arttırdı’ diye geçmektedir.”331 Kendisine “Peki, eksilir mi?” diye soruldu.
Dedi ki: “Hangi şey artarsa, o şey illaki eksilir.”332
241. ... Muhammed b. Kasım el-Esedi dedi ki: Süfyan es-Sevri’yi şöyle der
ken işittim: “Şüphesiz iman artar ve eksilir.” Süfyan dedi ki: “Ben derim ki: İman,
göğüste kesinleşen, amelin de kendisini tasdik ettiği (onayladığı) şeydir.”333
242. ... Abdurrezzak dedi ki: Süfyan es-Sevri, İbn Cureyh ve Ma’mer’i şöyle
derken işittim: “İman, söz ve ameldir, artar ve eksilir.”334
243. ... Abdurrezzak dedi ki: Ma’mer, Süfyan es-Sevri, Mâlik b. Enes, İbn
245. ... Füdeyk, yani İbn Süleyman dedi ki: Evzai’yi şöyle derken işittim:
İman, söz ve ame ir, artar ve eksilir. Artık her kim imanın eksilmediğini iddia
ederse, ondan derhal sakının. Çünkü o, bid’atçinin biridir.”337
246. ... Ebû Davud dedi ki: Ahmed b. Hanbel’i şöyle derken işittim: “İman,
söz ve ameldir, artar ve eksilir.”338
247. ... Abdullah b. Nafi’ dedi ki: Mâlik şöyle derdi: “İman, söz ve ameldir,
artar ve eksilir.”339
335 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Seleme b. Şebib el-Mesmai en-Neysâbûri vardır. Mekke’ye yerleşmiştir. Sikadır,
on birinci tabaka büyüklerindendir, H. 240’11 yıllarda vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/316) - Tehzib
(4/146)
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 726 (1/342) Seleme yoluyla bundan daha tam bir şekilde rivayet
etmiştir.
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1099 (s. 700) Ahmed b. Mansur er-Ramadi yoluyla “Bize Abdur
rezzak tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
336 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Humeydi vardır. Abdullah b. Zübeyr b. İsa el-Kuraşi’dir. Künyesi Ebû Bekir’dir,
Mekkelidir. Sika, hafız ve fakihtir. İbn Uyeyne’nin seçkin arkadaşlanndandır. Onuncu tabakadan
olup H. 219’da veya sonrasında vefat etmiştir. Hakim dedi ki: “Buhârî, Humeydi’nin yanında bir
hadis bulduğunda, o hadisi daha başkasında aramazdı.” Bk. Takrib (1/415) - Tehzib (5/215)
Tahriç: Humeydi, Müsned, Usulü’s Sünne (2/547) - İbn Ebi Ömer el-Adeni, İman, 28 (s. 94) -
Sabuni, Akidetu’s Selefi ve Ashâbi’l Hadis, 107 (s. 69) - İbn Batta, İbane, 1141 (s. 741)
337 İsnadı zayıftır, iki illeti vardır.
• Senedinde Füdeyk b. Süleyman vardır. İbn Ebi Süleyman da denir. Babasının isminin Kays
olduğu da söylenmiştir. Âbiddir, makbuldür, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (2/7) - Tehzib
(8/257) Kendisine mütâbaat edene rastlayamadım.
• Yine senedinde İbrahim b. Velid el-Kuraşi vardır. Elimdeki kaynaklarda el-Kuraşi şeklindeki
nispeti ile hakkında bir bilgiye rastlamadım. Hafız Mizzi, Tehzibu 1 Kemal de (2/1092) Füdeyk
b. Süleyman’dan bahsederken ondan rivayette bulunanlar içinde İbrahim b. Velid et-Taberi’yi
zikretmektedir Belki de o, bu Velid’dir. O Taberi ise İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil'de (2/142) ken
disini saduk olarak nitelendirmektedir. Sem'ani’nln ondan aktardığ.na göre “Sikad.r” demiştir.
Bk. Ensab (8/199) Allah en iyisini bilir.
Tahriç: Bunu, Musannifin dışında rivayet eden birine rastlayamadım.
$38 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 272) - Hallal, İman (97)
339 İsnadı sahihtir. Tahriç: Hallal, İman (97)
Fazl dedi ki: Ahmed ayrıca şöyle dedi: Veki’ dedi ki: “İman artar ve eksilir ” Bu
Süfyan’ın da sözüdür.
250. ... Ebû Heysem’den rivayet edildiğine göre Said b. Cübeyr, "Kalbim
tatmin olsun diye...” (Bakara. 260) âyeti hakkında şöyle demiştir: “Yani imanı artsın
diye...”342
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu bölümde zikrettiklerim
içinde Allah’ın kendisini doğruya muvaffak kıldığı ve sapkın arzulardan selamette
kalan kimseyi ikna eden rivayetler vardır.
YİRMİ BEŞİNCİ BÂB: İMÂN; KALP İLE TASDİK, DİL İLE İKRAR
VE AZALARLA AMEL ETMEKTİR. KİŞİ, ANCAK BU ÜÇ ÖZELLİĞİN
KENDİSİNDE BİR ARAYA GELMESİ İLE MÜ’MİN OLABİLİR.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
etsin! Bilin ki Müslümanların âlimlerinin üzerinde bulunduğu inanç şudur: İman
etmek, tüm yaratılmışlara vaciptir. İman; kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amel
etmektir.
Dil ile iman etmenin farz oluşuna gelirsek; bu, Allah Teâlâ’nın Bakara
Sûresi’ndeki şu kavlidir: “Deyin ki: Biz Allah’a ue bize indirilene, İbrahim’e İsmail’e,
İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene; Musa’ya, İsa’ya ue nebilere verilenlere
iman ettik. Onlar arasında bir ayrım yapmayız. Biz sadece O’na teslim olanlanz.
Eğer onlar da aynı sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten hidayeti bul
muş olurlar. Yok eğer arkalarını dönerlerse, artık onlar sadece aynhklar içerisinde
dirler...” (Bakara, 136, 137)
Âl-i İmrân Sûresi’nde şöyle buyurur: “De ki: Bizler Allah a, bize indirilene,
İbrahim’e... indirilene iman ettik.’’ (Âl-i İmrân, 84)
Nebi (sav) buyurdu ki: “İnsanlar Allah'tan başka ilah olmayıp benim de
Allah’ın Rasûlü olduğumu söyleyene dek onlarla savaşmakla emnlundum.’’»
Bunlar da dil ile iman etmenin gerekli bir farz olduğunu gösleren delillerdir.
Kalbi ile iman edip dili ile konuştuğunu tasd.k etme adına asalara da iman
etmenin farz oluşuna gelirsek; Allah Teâlâ’nın “Ey İman edenler! Rükû edin, secde
edin.'” kavlinden ”... umulur kİ kurtuluşa erersiniz (Hac, 771 kısmına kadar olan
kavlidir.
-------------JT i „ 90 21 22 (1/51, 53) - Ebû Davud, Cihad (Avn, 7/300)
343 Buhârî, İman, 25 (1/75) - Müslim, iman . . 3927 (2/195) Bu ömer
- Tirmizî, İman, 2606 (5/3) -Nes^’ e rivauet edilen mütevatir bir hadistir. Bk. Suyuti, Katfu'l
Ebû Hureyre ve İbn Ömer gibi sahâbeden nvayet
Ezhar
Yine Allah Teâlâ, Kur’ân’ın birçok yerinde “Namazı kılın, zekatı verin!” h
rur. Tüm bedenlere orucun farz olması da bunun gibidir. Aynı şekilde tüm bed
lere. tüm azalarla cihadın farz olması da bunun gibidir. erv
O halde -Allah Teâlâ size rahmet etsin- azalarla yapılan ameller, kalp ve dil •
yapılan imanın tasdikidir. Artık her kim imanını taharet, namaz, zekat, oruç ha 6
cihad vb. gibi azalarla yapılan amellerle tasdik etmezse ve kendisine sadece bi]C
tanımayı yeterli görürse, işte o kimse mü’min değildir. Bilip tanıması o kim P
hiçbir fayda vermez. Aksine onun ameli terk edişi, iddia ettiği imanını yalanlama;6
demektir. Kişinin zikrettiğimiz üzere amel etmesi, kendisindeki imanı tasdik etmesi
demektir. Başan yalnızca Allah iledir.
Allah Teâlâ. Nebîsi’ne (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara, kendilerine ne
yin indirildiğini açıklayasm diye... Umulur ki düşünürler. ” (Nahl, 44) Bunun üzerine
Nebî (s.a.v.), ümmetine birçok hadiste özellikleri zikredildiği üzere imanın farzlannı
beyan etmiş/açıklamıştır. Allah Teâlâ, Kitabının birçok yerinde bunu söylemiş ve
imanın yalnızca amelle olacağını açıklamıştır. Nebî (s.a.v.) ise bunu, şeytanın ken
dileriyle oynadığı Mürcie’nin görüşünün hilafına açıklayıp ortaya koymuştur.
Allah Teâlâ Bakara Sûresi’nde şöyle buyurur: “Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne
çevirmeniz iyilikten değildir. Ne var ki iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklerine, ki
taba ve nebilere iman eden, sevmesine rağmen malını akrabalara, yetimlere, yok
sullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve köle azadına veren; namazı ikame eden,
zekatı veren, sözleştiklerinde sözlerini yerine getiren, yoksullukta ve sıkıntılarda
sabreden... (kimselerin) iyiliğidir. İşte onlar, takva sahiplerinin tâ kendileridirler.’’
(Bakara, 177)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ebû Zerr (r.a.), Nebî’ye
(s.a.v.) imandan sormuş, o da ona bu âyeti okumuştur.
251. ... Mücahid’den; Ebû Zerr (r.a.), Nebî’ye (s.a.v.) imandan sordu. 0 ise
ona “Yüzlerinizi... çevirmeniz iyilikten değildir” (Bakara, 177) âyetini okudu.
344 Senetteki raviler sika olmakla birlikte isnadı munkatıdır. Çünkü Mücahid, Ebû Zer’e yetişmemişti1
• Senedinde Abdülkerim el-Cezeri vardır. Sikadır. Bk. 123.cü rivayet.
• Yine senedinde Seleme b. Şebib vardır. Sikadır. Bk. 243.cü rivayet.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 20110 (11/128) Ma’mer’den bu şekilde... .
• Bunu Hafız İbn Kesir, Tefsir’de (1/296) Ebû Hatim’e nispet etmiş, sonrasında “Bu’
dır” demiştir. Bk. Suyuti, ed-Dümı’1 Mensur (1/410) Hafız İbn Hacer de bunu Metalib-i V
(3/307) Ebû İshak’a nispet etmiş ve “İsnadı sahih olup mürseldir” demiştir. Fethu 1 Bari
şöyle der: “Râvileri sikadır.” k tahdis
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1052 (s. 661) İmam Ahmed yoluyla “Bize Abdurre
etti...” senediyle bu şekilde...
• Yine bunu Musannif bir sonraki hadiste rivayet etmiştir. Aynca bk. Hallal, İman (1
Salat, 409 (1/417)
Bunlann hepsi, İmam Ahmed yoluyla “Bize Abdurrezzak tahdis etti...” senediyle rivayet etmişler
dir. Aynca 253 numaralı rivayet ve tahricine bakınız.
345 İsnadı bir önceki gibidir.
• Senedinde Musannifin şeyhi vardır. Meçhuldür. Bk. 225.ci rivayet. Ne var ki bir önceki rivayet
ve tahririnde de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici bir önceki gibidir.
346 İsnadı, munkatı oluşu sebebiyle zayıftır.
• Senedinde Kasım vardır. İbn Abdurrahman’dır. Çokça Mürsel hadis rivayet etmiştir. Ebû Zer e
yetişmemiştir. Bk. 79.cu rivayet.
• Yme senedinde Abdurrahman b. Abdullah el-Mes’udi vardır. Saduktur, ölümünden önce hafı
zası bozulmuştur. Ölçü şudur: Kendisinden Bağdat’ta iken işitenlerin rivayetleri, karışıklıktan uzak
tır. Yakub b. Şeybe dedi ki: “Kasım, Ma’n ve büyük şeyhlerinden yaptığı rivayetler sahih olabilir.”
Bu, aynı zamanda İbn Medini’den de aktarılmıştır. İmam Ahmed dedi ki: “Kim ondan Küfe de
işittiyse, işitmesi güzeldir.” Yedinci tabakadan olup H. 160 veya 165’te vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/487) - Tehzib (6/210) - Mizan (2/574) - Muğni (2/382) - Tarih-i Bağdat (10/218) - Kevakib-i
Nuraniyye (s. 287)
• Yme senedinde Cafer b. Avn vardır. İbn Cafer b. Amr b. Hureyt el-Mahzumi’dir. Saduktur,
dokuzuncu tabakadandır, H. 206 veya 207’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/131) - Tehzib (2/110)
• Yme senedinde Muhammed b. İsmail vardır. Sikadır. Bk. 202.ci rivayet.
Tahriç:
• Muhammed b. Nasr el-Mervezi, Tazimu Kadri’s Salat, 408 (1/614) - Ahmed, Müsned (5/251,
252, 256) - Abdurrezzak, Musannef, 20104 (11/126) - İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 103) - Ha
kim, Müstedrek (1/14) Bunların tümü, Yahya b. Ebi Kesir yoluyla Zeyd b. Sellam’dan, o de
desi Mamtur’dan, o Ebû Umame’den senediyle rivayet etmişlerdir. Hakim dedi ki: “Buhâri ile
Müslim’in şartlanna göre muttasıl sahih bir hadistir.” Zehebi, kendisine muvafakat etmiştir. Aynca
Öbani de es-Sahiha’da (550) bunun sahih olduğunu belirtmiştir.
• Ahmed, Müsned (1/18, 26) - Tirmizî, 2165 (4/66) İkisi de Ömer’den rivayet etmişlerdir. Tirmizî
dedi ki: “Bu yoldan hasen sahih gariptir.”
348 Durum şu ki; Musannif (r.h.) bazı âyet-i kerimeleri zikretmekle yetinmiş, konuya delil olan tüm
âyetleri zikretmemiştir. Bu yüzdendir ki “İman edip salih ameller işleyenler cennet ashâbıdır. On
lar orada sonsuza dek kalacaklardır” şeklindeki Bakara Sûresi’nin 72.Cİ âyeti ile “Şüphesiz iman
edip salih ameller işleyenler ve Rablerine boyun eğenler var ya, işte onlar cennet ashabıdırlar.
Orada sonsuza dek kalacaklardır" şeklindeki Hud Sûresi’nin 23.CÜ âyetini kaç.rrmştır. Aynca bk.
Ankebut, 9 - Rum, 45 - Sad, 28 - Fussilet, 8 - Casiye, 21 - Muhammed, 12 - Fetih, 29 ve daha
nice âyetler
Musannif aynı şekilde amelin imandan önce zikredildiği âyetlerden de herhangi bir şey zikretme-
miştir. Misal olarak- Taha Sûresi’nin 112.C âyeti olan “Kim salih amellerden işlerse -ki mü’min
olarak- işte ne bir zulümden korkar ne de eksiltmeden" kavli ile Isra Sûresi’nin 19.cu âyeti olan
“Kim ahireti ister ve ahiret için gerekli çabay. gösterirse- ki mü’min olarak-...” kavli vb. âyetleri
zikredebiliriz. Bu gibi âyetler, imansa amelin olmadığı gibi amelsiz de imanın olmadığım daha iyi
Sösteren âyetlerdir. Allah en iyisini bilir.
A’raf Sûresi’nde şöyle buyurur: "İman edip salih amelleri işleyenler -bfz
nefsi ancak gücü yettiğinle sorumlu tutarız- işte onlar, cennet ashabıdırlar.
orada sonsuza dek kalacaklardır. Kalplerindeki (öfke, kıskançlık, art niyet vb.)
kötü duyguyu söküp çıkardık. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: Bizi buna h|
dayet eden Allah’a hamd olsun. Şayet Allah bize hidayet etmeseydi, biz hidayel
olunmazdık... (O cennetlere) daha önce yaptıklarınız karşılığında uaris oldunuz ”
(A’raf, 42-43) Tevbe Sûresi’nde şöyle buyurur: "İman edip hicret eden ue Allah yo
lunda canlan ve malları ile cihad edenler, Allah katında derece bakımından daha
yücedirler. ” (Tevbe, 20) Yine şöyle buyurur: Ancak Rasûl ue onunla birlikte iman
edip canları ue malları ile cihad edenler...’ (Tevbe, 88)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah sîzlere rahmet etsin!
Duyduklarınızdan ibret alın! Gördüğünüz gibi Allah Teâlâ, bu hayrın hepsini onlara
sadece iman etmeleri ile vermemiş, tâ ki onların hicretlerini, malları ve canlan ile
cihad etmelerini de zikretmiştir. Bildiğiniz üzere Allah Teâlâ Mekke’de iman eden
ama cihad etmeyen bir topluluğu zikreder. Peki, onlar hakkında ne demişti? İşte
bu sorunun cevabı, Allah Teâlâ’nın şu kavlidir: “İman edip de hicret etmeyenlere,
onlar hicret edinceye kadar hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Eğer din konusunda
sizden yardım isterlerse, (onlara) yardım etmek üzerinizde bir yükümlülüktür.” (En-
fal, 72) Sonra hicret etmeye imkân bulabilmelerine rağmen iman etmekle birlikte
hicret etmeyen bir topluluğu zikreder. Onlar hakkında ise bir öncekinden daha
ağır konuşur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Şüphesiz nefislerine zulmeder olduktan
halde meleklerin canlarını aldığı kişiler uar ya, (melekler) onlara ‘Ne durumday
dınız?’ derler. Onlar ‘Biz yeryüzünde zayıf/aciz durumda idik’ derler. Melekler de
Allah’ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz yal’ derler. İşte onların sığmağı
cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir!” (Nisa, 97) Daha sonra Allah Teâlâ
hicret etmeye ve yola çıkmaya imkân bulamayan kimseleri mazeretli saymış, şöyle
buyurmuştur: Ancak erkeklerden, kadınlardan ue çocuklardan zayıf/aciz durumda
olup hiçbir çareye gücü yeterli olmayanlar ue bir çıkış yolu da bulamayanlar müs
tesnadır. İşte onları Allah’ın affetmesi umulur.” (Nisa, 98-99)
Yine şöyle buyurur: Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler var ya, biz
amel bakımından güzel olanların ecrini zayi etmeyiz.... ne de güzel konak /dinlen
me yeridir! (Kehf, 30-31) Meryem Sûresi’nde şöyle buyurur: “Onlardan sonra öyle
bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular. Onlar gayya kuyusunu
boylayacaklardır. Ancak tövbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler müstes
nadır. İşte onlar cennete gireceklerdir ve hiçbir şekilde onlara zulmedilmeyecek-
tir. ’’ (Meryem, 59-60) Yine Meryem Sûresi’nde şöyle buyurur: “Şüphesiz iman edip
salih ameller işleyenlere Rahman bir sevgi/ dostluk kılacaktır. ” (Meryem, 96) Taha
Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kim daha önce salih ameller işleyen bir mü’min olarak
gelirse, işte yüksek dereceler sadece onlara aittir. ... İşte bu, temizlenen kişinin
karşılığıdır.” (Taha, 75-76)
Yme şöyle buyurur: “Şüphesiz ben, tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen
kimseleri çokça bağışlarım. ” (Taha, 82) Hac Sûresi’nde şöyle buyurur: “Şüphesiz ki
Allah, iman edip salih ameller işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennete girdire-
cektir. Şüphesiz ki Allah, istediğini yapar.” (Hac, 14) Yine şöyle buyurur: “Şüphesiz
Allah, iman edip salih ameller işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere gir-
direceklerdir. Orada ... ile süslenirler...” (Hac, 23) Yine şöyle buyurur: “De ki: Ey
insanlar! Ben yalnızca apaçık bir uyarıcıyım. Artık iman edip salih ameller işleyen
lere bir bağışlanma ve değerli bir rızık vardır." (Hac, 56) Ankebut Sûresi’nde şöyle
buyurur: “İman edip salih ameller işleyenlerin kötülüklerini kesinlikle örteceğiz ve
kesinlikle onlara yaptıklarının en güzeli ile karşılık vereceğiz. (Ankebut, 7)
Yine şöyle buyurur: “İman edip salih ameller işleyenleri orada ebedi kalacak-
lan cennetten altlarından ırmaklar akan birtakım odalara oturtacağız. Amel eden
lerin ecri ne de güzeldir! Onlar ki sabredenler ve yalnızca Rablerine tevekkül eden
lerdir. ” (Ankebut, 58-59) Rum Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kıyametin koptuğu gün var
,,X" ZS: ; tr -
Yine şöyle buyurur: “Güzel söz yalnızca O’na yükselir. O (güzel sözü) salih
amel yükseltir. ” (Fatır, 10) Görüldüğü gibi Allah Teâlâ, güzel sözün hakikatinin amel
le Allah’a yükseleceğini haber vermektedir. Yani eğer amel olmazsa, söyleyenin
sözü batıl olur ve kendisine iade edilir.
Hiçbir güzel söz, tevhidden daha yüce değildir. Salih ameller içinde farzlan eda
etmekten daha yüce bir amel yoktur.
254. ... Ebû Ubeyde en-Naci, Hasan-ı Basrî’yi şöyle derken işitmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bir topluluk, “Doğrusu bizler, Rabbimizi gerçekten
seviyoruz” dediler. Bunun üzerine Allah, “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana
uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın’’ (Âl-i İmrân, 31) ayetim indirdi.
Böylece Nebîsi’ne (s.a.v.) tâbi olmayı O’na olan sevginin bir delili kılıp ona muha
lefet eden kimseyi yalanladı. Sonra her söz için onun doğruluğunu veya yalancı-
1-ğ.nı gösteren bir delil kıldı. Yani kişi, güzel bir söz söyler ve güze birr amel
Allah onun sözünü o ameli ile yükseltir. Eğer güzel bir soz söyler ama kotu bir
an onun sozunu o amen u« y Teâlâ’nın şu âyetinde
ame işerse Allah onun sözünü ameline iade euer. ..... ... .
?iKise, ruıaıı unun uükseir. O (güzel sozu) salih amel
ulatılmak istenendir: “Güzel söz yalnızca ü na yuKsenr. ıa
yükseltir.” (Fatır, 10)349
İsnadı gerçekten zayıf olup iki tane illeti vardır;
1. Mürseldir; Hasan-ı Basrî’nin mürsellerın en Buhârî’nin dediğine göre Yahya b.
2. Senedinde Ebû Ubeyde en-Nacı var°ırv e . keresinde de “Zayıftır” demiştir. Aynı şekilde
Main şöyle demiştir: “O çok yalancıdır, a V
255. ... Rebi’ b. Enes’ten; Ebû’l Âliye, Allah Teâlâ’nın "İşte onlar sad t
lardır” (Bakara, 177) âyeti hakkında şöyle demiştir: “İman sözü ile konu t ı°^n‘
imanın gerçek oluşunu amel ile gösterdiler.” 5 U ar Ve
Rebi’ b. Enes dedi ki: Hasan-ı Basri şöyle derdi: İman, sözdür. Hakik t
ameldir. Eğer kişi, sözünün gerçekliğini amel ile göstermezse, o sözü nm t İSe
vermez.”*350 fa^a
Nesâi ve Darekutni de onu zayıf saymışlardır. Nesâi’den gelen başka bir rivayette “Sika değildir"
demiştir. Bk. Tarih-i Kebir (2/87) - Mizan (1/342) - Dûlabi, Künâ (2/74) - Nesâi, Duafa (s. 25)
• Yine senedinde Abdulvehhab b. Atâ el-Haffaf vardır. Künyesi Ebû Nadr’dır, İçli azatlısıdır, Bi
ralıdır. Bağdat’ta ikamet etmiştir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Alimler, Abbâs’ın faziletine
dair bir hadisini inkâr etmişlerdir. Onun bunu Sevr’den tedlis yaptığı söylenir. Dokuzuncu tabaka
dan olup H. 206 veya 204’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/528) - Tehzib (6/450)
Tahriç:
• Taberi, Tefsir (3/232) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1058 (s. 677) Bu ikisi, Abdulvehhab b. An
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Aynca bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (2/178) İbn Münzir’e de nispet etmektedir.
350 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Rebi b. Enes vardır. el-Bekri veya el-Hanefi’dir. Basralıdır. Horasanda ikamet emiş
tir. Saduk olup vehimleri bulunmaktadır. Şia olmakla suçlanmıştır. Beşinci tabakadan olup H 1
veya öncesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/243) - Tehzib (3/238)
• Yine senedinde Ebû Cafer er-Razi vardır. Temimi azatlısıdır. Künyesi ile meşhur olup ismi
Ebû İsa Abdullah b. Mâhân’dır. Aslen Merv’dendir. Ray şehrine gidip ticaret yapardı. u
hafızası -özellikle Muğira’dan yaptığı rivayetlerde- kötüdür. Yedinci tabakadan olup H. 1
rında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/406) - Tehzib (12/56) Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Yezid b. Abdussamed vardır, Yezid b. Muhammed b. Abdussarn
Dımeşki’dir. Künyesi Ebû’l Kasım’dır, Kureyş azatlısıdır. Ebû Hatim dedi ki: “Saduk sika? *
fız, Takrib’te onun saduk olduğunu söylemiştir. On birinci tabakadan olup H. 277 e
geçmişken vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/371) - Siyer (13/151) - Iber (1/398)
• Yine senedinde Âdem b. Ebi İyas vardır. Sika âbiddir. Bk. 15.ci hadis.
• Ebû’l Aliye’ye gelince; sika olup çokça mürsel hadisleri vardır. Bk. 19.cu hadis.
Tahriç: u ,
• Taberi, Tefsir (2/102)’de buna yakın lafızlarla Ammar b. Haşan yoluyla “Bize in
tahdis etti; babasından, o da Rebi’den...” senediyle rivayet etmiştir. tahdis
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1059 (s. 679) Veki yoluyla “Bize Ebû Cafer er- azı
senediyle rivayet etmiştir.
dir. Nitekim Haşan-, Basri ve başkaları böyle söylemişlerdir. .151ni tasdik ettiği bir şey-
Ştmd. ise ben Nebi den (s.a.v.). sahabeden bir gruplan ve tabiinin birçoğun-
dan imanın kalp de tasd.k, dil ile söyleme ve aralarla amel etme olduğuna dair
aktanlan rivayetleri zikredeceğim. Onlann nazarında her kim bu üç vasfı kabul
etmezse kâfirdir,
256. ... Ali b. Ebi Talib den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İman; dil ile
söylemek, azalarla amel etmek ve kalple kesin bir inanca sahip olmaktır. ”* 352
351 İbn Ebi Şeybe, İman, 93 (s. 31-32) - Hatib, İktizau’l İlmi’l Amel, 56 (s. 177) İbn Batta, İbane. 1079
(s. 692) Elbani, ibn Ebi Şeybe’nin kitabına yaptığı tahriç çalışmasında şöyle der: “Bu Hasan-ı
Basrî’den mevkuf olarak rivayet edilmektedir.”
352 isnadı gerçekten zayıftır. Bazı âlimler ise tahriçte de görüleceği üzere uydurma olduğunu söylemiş
lerdir.
• Senedinde Abdüsselam b. Salih el-Horasani vardır. Künyesi Ebû Sait’tir, Herevlidir. Nisabur’a
yerleşmiştir. Saduk olmakla birlikte münker hadisleri vardır. Şia’yı savunurdu. Ukayli dedi ki: “O,
pis bir Şia idi.” Zehebi dedi ki: “Hadisleri terk olunmuştur.” İbn Adiy dedi ki: “İtham edilmiştir.”
Bk. Duafa-i Kebir (3/70) - Kamil (5/1968) - Takrib (1/506) - Tehzib (6/319) - Muğni (2394)
• Yine senedinde Ali b. Hüseyn vardır. Ali b. Ebi Talib in torunu Zeynelabidin dır. Sika, sebt,
meşhur, fakih ve fazıldır. İbn Uyeyne, Zühri’nin şöyle dediğini aktarır: “Ondan daha faziletti bir
Kureyşli görmedim.” Üçüncü tabakadan olup H. 93 veya başka bir tarihte vefat etmiştir. Bk Tak
rib (2/35) - Tehzib (7/304) t J u A1. . .
• Yine senedinde Musa el-Kâzun vard.r. Musa b. Cafer b Muhammed b Ah Huse^ el-
Haşimi’dir. Saduk âbiddir. Yedinci tabakadan olup H. 183 te vefat etmiştir. Bk. Taknb (2,282)
’■ tasS Ali b. Mu» vardır. ibn Cafer b. Muhammed b. AH b. Hüreyin KAU b. Ebi
Tallb’tir. Ukab. Rva'dır. Saduklur. As.1 kanS.kbk. Ondan rtv.W•ta»rMmOtafe-
baka büyüklerinden olup H. 203’le elli sanım tamamlamamışken vetat Bk Taknb (2/441
258. ... Ebû Hayyan dedi ki: Hasan-ı Basrî yi şöyle derken işittim: “İman söz
dür. Amelsiz söz olmaz. Niyetsiz söz ve amel olmaz. Sünnete uymayan söz amel
ve niyet kabul edilmez.”354
İbane. 1060 (s. 682) Bunlann hepsi, Ebû Salt yoluyla bu şekilde veya buna yakın lafızlarla rivayet
etmişlerdir.
• Suyuti. el-Camiu’l Kebir’dc (1/396) bunu Taberani, Elkab adlı eserinde Temamu'ş Şîrazî
Şuabu'l İman da Beyhaki. Emali'de teli ve İbn Asakir’e de nispet etmiştir.
• Hatib (L255) Ali b. Gurab yoluyla rivayet etmiştir ki o, saduk olmakla birlikte Şia idi ve tedlis
yapandı. Bk. Takrib (2/42)
• Hatib (1/255) Muhammed b. Sehl b. Âmir el-Beceli’den...
• Hatib (9386) Ahmed b. Âmir b. Süleyman et-Tai’den...
Bunlann hepsi de Ali b. Musa er-Rıza’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Hatib. Darekutni'nin şöyle dediğini aktarır: “Abdüsselam b. Salih, imanın kalp, söz ve amel ol
masıyla alakalı bir hadis rivayet etmiştir. Aslında o, onu uydurmakla itham edilmiştir. Zaten onu
da kendisinden ancak çalan kimseler rivayet etmiştir. Bu (sözde) hadisin başlangıcı kendisidir."
Bk. Hatib. Tarih (11/51) Bunu aynı zamanda İbn Hacer de nakletmektedir. Bk. Tehzib (6/321)
İbn Kayyım dedi ki: “Bu uydurma bir hadistir, Rasûlullah’ın (s.a.v.) kelamından değildir... İtham
edilen kişi. Abdüsselam b. Salih’tir.” Bk. İbn Kayyım, Şerh Ebi Davud (Avn Mabud’la birlikte:
12/451) Aynca bunu, Mevzuat adlı eserinde (1/128) İbnu’l Cevzi de zikretmektedir.
Derim ki: Abdüsselam b. Salih’in bizzat kendisi “Şayet bu isnat bir deliye söylense aklı yerine
gelirdi* diyen kimsedir. Bk. İbn Mâce (1/26) Galiba bu söz ile hadisin Ehli Beyt yoluyla gelmesine
işaret etmektedir.
353 İsnadı zayıftır. Senette geçen el-Cezeri ile Abdullah b. Mes’ud ve Ali arasında inkıta (kopukluk)
vardır.
• Senedinde Şihab b. Haraş vardır. İbn Havşeb eş-Şeybani’dir. Künyesi Ebû Sait'tir, Vasıtlıdır.
Avvam b. Havşeb’in erkek kardeşinin oğludur. Kufe’ye yerleşmiştir. Müslim’in mukaddimesinde
zikri geçmektedir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Yedinci tabakadandır. Bk. Taknb (1/355) -
Tehzib (4/366)
• Yine senedinde Hişam b. Ammar vardır. Saduktur. Yaşlandığında kendisine telkin edilmiştir. Bk.
35.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1074 (s. 690) Musannifin yolundan..,
• Lalekai, 20 (1/57) Hasan-ı Basrî ve Said b. Cübeyr’den,,,
• Suyuti, ekCamiu’l Kebir’de (1/915) bunu Deylemi’ye de nispet etmektedir. Bk. Kenzu 1 Umm
(1/217)
Ayrıca bu, Ebû Hureyre ve Enes b. Mâlik’ten merfu olarak da rivayet edilmiştir. Bk. İbn Ba &
İbane, 1072, 1073 (s. 689) Ne var ki isnadında metruk bir râvi olan Eban b. Ayyaş vardır.
74.cü rivayet.
Yine bunu Ebû Nuaym, Hılye’de (6/143,144) Evzai’nin sözü olarak rivayet etmektedir. İbn ace
dedi ki: “Bu ancak Süfyan es-Sevri’nin sözüdür.” Bk. Mizan (1/90)
354 İsnadı hasendir. . .r
• Senedinde Yahya b. Selim et-Tai vardır. Mekke’de ikamet etmiştir. Saduktur, kötü ha 12a
260. ... Hişam’dan; Hasan-ı Basrî dedi ki: “İman, söz ve ameldir.”
Yahya b. Selim dedi kı: Hişam’a “Peki, sen ne diyorsun?” diye sordum. Dedi
ki: “iman, söz ve ameldir. Muhammed Taifi de “İman, söz ve ameldir” derdi.
Yahya b. Selim dedi ki. Mâlik b. Enes de “İman, söz ve ameldir” derdi.
Tahriç:
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1584 (848) biI.
• Ebû Osman es-Sabuni, İtikadu’s Selef, 106 (s. 68) Humeydı yoluyla ayn. şekilde...
• İbn Batta, İbane, 1076 (s. 691) Musannif yoluyla nvayet etmiş ır. Musannif
İbn Ebi Ömer el-Adeni, İman, 29 (s. 96) - İbn Cerir, Tehnbu 1 Asar, 1476. Aynca bunu Musannif,
356
304 numaralı rivayette tekrar edecektir.
357 İsnadında zayıflık vardır. c.. . ama Hasan-ı Basrî’den muan’an olarak rivayet
• Senedinde Hişam vardır, ibn Hassan nr. ı |enmiştir. Nitekim bu husus, 53 numaralı riva-
etmiştir. Ondan mürsel olarak rivayet ettiği d y
ye*te geçmişti. Muhammed b. Said et-Tai’dir. Künyesi Ebû Said,
* Yine senedinde Muhammed et-Tai var ı. Takrib (1/165) - Tehzib (9/191) Bir önceki
'akab. Müezzin’dir. Saduktur, altına tabakadandı Bk. Taknb (1/
hvayet, bu rivayete şahitlik etmektedir.
261. ... Seleme b. Şebib’ten; Abclurrczzak dedi kİ: "Mn’mer, Süfyan es-Sevr|
Mâlik b. Enes, İbn Cüreyc ve Süfyan b. Uyeyne’yl ‘İman, söz ve ameldir, artar v '
eksilir' derken işittim."358
262. Bize Ebû Mahled tahdis elli, dedi kİ: Bize Ebû Davud es-Slelstani lahdi,
etti, dedi ki: Ahmed b. l ianbel’I işittim, dedi kİ: "İman, söz ve ameldir, artar ve
eksilir.” Ahmed dedi ki: “Bana ulaştığına göre Mâlik b. Enes, İbn Cüreyc ve Fudayl
b. İyaz da ‘İman, söz ve ameldir’ demişlerdir.”35'’
263. ... İbrahim b. Şemmas dedi kİ: Cerir b. Abdülhamld'l şöyle derken işit-
tim: “İman, söz ve ameldir, arlar ve eksilir."
İbrahim b. Şemmas dedi ki: Bakıyye b. Velid ve Ebû Bekir b. Ayyaş’a da sor
dum, şöyle cevap verdiler: “İman, söz ve ameldir.”
İbrahim dedi ki: Ebû İshak el-Fezari’ye “İman söz ve amel midir?” diye sor
dum. Dedi ki: “Evet.”
Yme şöyle demiştir: Abdullah b. Mübarek’i şöyle derken işittim: “İman, söz ve
ameldir.”360
264. ... Ebu’l Hasen Ahmed b. Muhammed b. Bezze dedi ki: Müemmil b.
İsmail’i şöyle derken işittim: “İman, söz ve ameldir, artar ve eksilir.”361
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 637 (1/317) - Lalekai, 1580 (4/847) - İbn Batta, İbane, 1098
(s. 699), 1080 (s. 693) Bunların hepsi, Yahya b. Selim yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
358 İsnadı sahihtir. Tahrici 243 numaralı rivayette geçmişti.
359 İsnadı sahihtir. Mâlik, İbn Cüreyc ve Fudayl’dan İmam Ahmed’e ulaşmıştır.
Tahriç: Daha önce 246.C1 rivayette İmam Ahmed’in sözü geçmişti. Ayrıca bk. Abdullah b. Ah
med, Sünne, 638 (1/317) - Hallal, İman (116) - İbn Batta, İbane, 1100 (s. 700) - Lalekai, 1589
(4/849) - Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 272)
360 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbrahim b. Şemas el-Gazi vardır. Künyes Ebû İshak’tır, Semerkantlıdır. Bağdat ta
ikamet etmiştir, sikadır. Onuncu tabakadan olup H. 221’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/36) - Teh
zib (1/127)
Tahriç: İbn Batta, İbane, 1088, 1097 (s. 798, 799) Ayrıca...
• Cerir’in haberi için bk. Abdullah b. Ahmed, Sünne, 626 (1/315)
• Bakıyye ve Ebû Bekir’in haberi için bk. Abdullah b. Ahmed, Sünne, 634 (1/316)
• Ebû İshak'm haberi için bk. A.g.e, 630 (1/316)
• İbn Mübarek’in haberi için bk. A.g.e, 631 (s. 316)
361 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ahmed b. Muhammed b. Ebi Bezze vardır. Zayıftır. Bk. 192.ci rivayet.
• Yne senedinde Müemmil b. İsmail vardır. Saduktur, hafızası kötüdür. Bk. 192.Cİ rivayet.
Tahriç: İbn Batta, İbane, 1101 (s. 701) Musannif yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir.
270. ... Velid b. Müslim dedi ki: Evzai’yi işittim; Allah Teâlâ’nın “Onlard
sonra öy/e bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular. Onlar gayyQ
kuyusunu boylayacaklardır. ” (Meryem, 59) kavli hakkında Kasım b. Muhaymira’nın
şöyle dediğini aktardı: “Onlar namaz vakitlerini zayi ettiler, namazı terk etmediler
Şayet namazı terk etselerdi, namazın terki sebebiyle kâfir olurlardı.”367
• Yine senedinde Hasen b. Arefe vardır. İbn Yezid el-Abdi’dir. Künyesi Ebû Ali’dir, Bağdatlıdır
Saduktur. Onuncu tabakadan olup H. 257’de yüz yaşını geçmişken vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/168) - Tehzib (2/193)
Tahrici için bk. 265.Cİ rivayet.
365 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Zeyd b. Hubab vardır. Saduk olmakla birlikte Sevri hadisinde hata ederdi. Bk. 5O.ci
rivayet. Ne var ki İbn Ebi Şeybe’nin İman adlı eserinde (s. 14) sika bir râvi olan Yahya b. Vazıh
(bk. Takrib 2/359) kendisine mütâbaat etmiştir. Hadis sahih li ğayrih olup daha önceki rivayetler
de de geçtiği üzere Cabir’den sahih şahitleri vardır.
• Yine senedinde Hasen b. Vakıd el-Mervezi vardır. Künyesi Ebû Abdullah el-Kadı’dır. Sika ol
makla birlikte vehimleri bulunmaktadır. Yedinci tabakadan olup H. 157 veya 159’da vefat etmiş
tir. Bk. Takrib (1/180) - Tehzib (2/373)
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, İman, 46 (s. 14) - Ahmed, Müsned (5/346, 355) - Ahmed, İman (127) -
Tirmizî, 2621 (5/14) Tirmizî dedi ki: “Hasen sahih gariptir.” Ayrıca bk. İbn Batta, İbane, 860 (s.
558) - Nesâi (1/231) - İbn Mâce, 1079 (1/342) - Hakim, Müstedrek (1/7) Hakim dedi ki: “İsnadı
sahihtir, hiçbir şekilde bir illeti olduğu bilinmemektedir.” Bunlann hepsi, Abdullah b. Bureyde
yoluyla babasından bu şekilde rivayet etmişlerdir.
366 İsnadı, munkah oluşu dolayısıyla zayıftır.
• Senedinde Kasım vardır. İbn Ebi Abdurrahman olup İbn Mes’ud’dan işitmemiştir. Hakkında
bilgi için bk. 79.cu rivayet.
• Yine senedinde Musannif’in şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği
üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Muhammed b. Ebi Amr el-Adeni, İman, 11 (s. 77, 78) - Hallal, İman (128) - Abdullah b. Ah
med, Sünne, 773 (1/359) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1533 (4/827) - Taberani, el-Kebir, 8939 (9/214)
- İbn Batta, İbane, 872 (s. 566) Bunların hepsi, Mes’udi yoluyla Kasım’dan bu şekilde rivaye
etmişlerdir.
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1534*te Yahya b. Said yoluyla Mes’udi’den “Bize Hasen b. Said ta 1S
etti; Abdurrahman b. Abdullah’tan; dedi ki: Abdullah b. Mes’ud’a şöyle denildi... sen
buna benzer olarak rivayet etmiştir.
367 İsnadı sahihtir. .
• Senedinde Velid b. Müslim vardır. Müdellistir ama burada açıkça “işittim” lafzını kullanmış
Bk. 51.ci rivayet. .
• Yme senedinde Kasım b. Muhaymira vardır. Ebû Urve el-Hemedani’dir. Kufelidir, Şam £
met etmiştir. Sikadır, fazıldır. Üçüncü tabakadan olup H. 100’de vefat etmiştir. Bk. Takrib
-Tehzib (8/237)
Tahriç:
‘ Hallal İman (128b Abdullah b. Ahmed, Sünne, 771 (1/359) - İbn Cerir, Tefsir (16/98) - Tabe-
ra™ t Keb'\ ? fL9/a14 B.Ua ar'n hePSİ’,mam Ahmed yoluy|a bu §Gk'lde rivayet etmişlerdir.
• Muhammed b Ebi Amr el-Adenı, iman, 26 (s. 91, 92)’de “Bize Hasen b. Said tahdis etti;
Abdurrahman b. Abdullah tan; dedi ki; Abdullah b. Mes’ud’a şöyle denildi...” senediyle buna
benzer olarak rivayet etmiştir.
• Aynca Suyuti, ed-Dürru 1 Mensur da (5/526)’da bunu İbn Münzir ve İbn Ebi Hatim’e de nispet
etmektedir.
368 İsnadı hasendir.
• Senedinde Yunus b. Yezid vardır. Sikadır ama Zühri’den yaptığı rivayette azıcık vehim bulun
maktadır. Bk. 35.ci rivayet. İşte bu da Zühri’den yaptığı bir rivayettir.
• Yine senedinde Eyyûb b. Süveyd er-Ramli vardır. Ebû Mes’ud el-Hımyeri eş-Şeybani’dir. Saduk
olmakla birlikte hata ederdi. Dokuzuncu tabakadan olup H. 193 veya 202’de vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/90) - Tehzib (1/405)
• Yine senedinde Süleyman b. Abdurrahman b. İsa et-Temimi vardır. Dımeşkli olup Şurahbil’in
kızının oğludur. Künyesi Ebû Eyyûb’tur. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Onuncu tabakadan
olup H. 233’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/327) - Tehzib (4/207)
Tahriçte de görüleceği üzere bu üç kişinin hepsine mütâbaat edilmiştir. Aynca haberin başka sahih
yollan da bulunmakta olup tahriçte ve bir sonraki rivayette gösterilecektir.
Tahriç:
• İbn Sa’d, Tabakat (3/351) Zühri’den bu şekilde...
• Mâlik, Muvatta (1/39) - İbn Ebi Şeybe, İman, 103 (s. 34) - Hallal, iman (127) Bunlann hepsi,
Hişam b. Urve yoluyla babasından, o da Misvar’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Elbam, bu
• fen auSatet (3/350) - İbn Balta, Ibana, 857 (s. 556) - fen Ebl Amr elAdonl. İman. 32
rniştir.
273. ... Ebû Davud dedi ki: Ahmed b. Hanbel’i şöyle derken işittim: “Herkim
‘Ben namaz kılmıyorum’ derse, işte o kâfirdir.”370
274. ... Ebû Derda’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Beş vakit na-
maz vardır. Her kim imanla birlikte bunları da yerine getirirse kıyamet günü cen
nete girer. Her kim abdestleri, rükûları, secdeleri ve vakitlerine riayet ederek beş
vakit namaza itina gösterir ve malından zekatı verir, Ramazan ayında oruç tutar, y0/
bulabildiğinde Kabe’yi hacceder ve emaneti eda ederse, nefsini temiz ve hoş kılmış
olur. ” Kendisine: “Ey Ebû Derda! Emanetin eda edilmesi nedir?” diye sordular.
Dedi ki: “Cenabetten gusül almaktır.” Ebû Derda, hadisin “Her kim abdestleri,
rükûları, secdeleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaza itina gösterir ve
malından zekatı verirse” kısmını söyledikten sonra “Allah’a yemin olsun ki bunu
ancak mü’min yapar” derdi.371
275. Bize Cafer b. Muhammed es-Sandeli tahdis etti, dedi ki: Bize Fazl b. Zi
yad tahdis etti, dedi ki: Bana Ahmed b. Hanbel tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b.
Yezid el-Mukri, yani Ebû Abdurrahman tahdis etti, dedi ki: Bize Said b. Ebû Eyyûb
• Yme senedinde Kurra b. Halid es-Sedusi vardır. Basralıdır, sikadır, zabıttır. Altıncı tabakadan
olup H. 155’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (6/165) - Tehzib (8/371)
• Nasr b. Ali el-Cehzami vardır. Sebttir. Bk. 97.ci rivayet.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
370 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 676) rivayet etmektedir.
371 İsnadında zayıflık vardır.
• Çünkü senedinde Huleyd b. Abdullah el-Asri vardır. Künyesi Ebû Süleyman’dır, Basralıdır. Ebû
Derda’nın azatlısı olduğu söylenmektedir. Saduktur, mürsel rivayetleri vardır, dördüncü tabaka
dandır. Bk. Takrib (1/227) - Tehzib (3/159) - Merasil (s. 55)
• Yine senedinde Eban b. Ebi Ayyaş vardır. Lakabı Feyruz’dur, Basralıdır, Künyesi Ebû İsmail
el-Abedi’dir. Metruktür. Beşinci tabakadan olup H. 140 dolaylarında vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/31) - Tehzib (1/97) Ancak bu rivayette Katade ile birlikte zikredilmiştir. Katade, İbn Diâme
olup sikadır, sebttir ama tedlis yapardı. Bk. 40.cı rivayet. Ayrıca burada muan’an olarak rivayet
etmektedir.
• Yine senedinde Ebû’l Avvam el-Kattan vardır. İmran b. Dâver vardır. Basralıdır. Saduk olmakla
birlikte vehmederdi. Harici görüşünü benimsemekle suçlanmıştır. Yedinci tabakadandır. Bk. Tak
rib (2/83) - Tehzib (8/130)
• Yine senedinde Ubeydullah b. Abdülmecit el-Hanefi vardır. Künyesi Ebû Ali’dir, Basralıdır.
Saduktur. Yahya b. Main’in onu zayıf saydığı bilgisi ispat edilmiş değildir. Dokuzuncu tabakadan
olup H. 209’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/536) - Tehzib (7/34)
Tahriç:
• Ebû Davud (Avn, 2/97) - Taberani, el-Mu’cemu’s Sağir (2/5) - Ebû Nuaym, Hılye (2/334) - İbn
Batta, el-İbanetu’l Kübra, 880 (s. 570) Bunların hepsi Ubeydullah b. Abdülmecit yoluyla bu şekil
de rivayet etmişlerdir.
• Suyuti, el-Camiu’l Kebir (1/512) Ayrıca Suyuti, bunu Muhammed b. Nasr ve İbn Cerir e de
nispet etmektedir.
• Münziri dedi ki: “Bunu Taberani iyi bir isnatla rivayet etmiştir.” Elbani de bunu hasen saymış^-
Bk. Sahih Terğib ve’t Terhib, 365 (1/147)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: İşte bunlar, namazın terk
ve zayi edilmesi hakkındaki sünnetler ile rivayetlerdir. Gerçi daha nice deliller var
dır ki, hepsini zikretmek kitabın uzamasına sebep olur. Misal olarak Huzeyfe’nin
hadisini ve onun namazı tastamam kılmayan bir adam için söylediği “Şayet bu
adam ölseydi, kesinlikle Muhammed’in (s.a.v.) fıtratından başka bir fıtrat üzere
sözünü zikredebiliriz. Yine buna benzer olarak Bilal176 ve başkalarından
ölürdü”375376
da namazın imandan olup, namaz kılmayan kimsenin ne mü’min ne de Müslüman
olmadığını gösteren rivayetler vardır.
Aynca Allah Teâlâ. Kitabında namazı "iman” diye isimlendirmiştir. Şöyle ki;
daha önce insanlar, Kâbe’ye çevrilene dek Beytu’l Makdis’e doğru namaz kılıyor
lardı. Bir kısım insanlar da Kâbe’ye dönme emri gelmeden önce vefat etmişlerdi.
Derken yeni kıble Kâbe olunca birtakım insanlar gelip “Ey Allah’ın Rasûlü! Kardeş
lerimizden Beytu’l Makdis’e doğru namaz kılıp da ölenlerin durumu nedir?” diye
sordular. Bunun üzerine Allah “Allah imanlarınızı zayi edecek değildir” (Bakara, 143)
âyetini indirdi. Yani Beytu’l Makdis’e doğru kılmış olduğunuz namazlarınızı zayi
edecek değildir.377 Başarı yalnızca Allah iledir.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, İman, 126 (s. 42) - Adeni, İman, 63 (s. 126, 127) - Hallal, İman (128)
- İbn Batta, İbane, 875 (s. 567) Bunlann tümü, Muhammed b. İsmail yoluyla bu şekilde rivayet
etmektedirler. Elbani, İbn Ebi Şeybe’nin kitabına yaptığı talik çalışmasında şöyle der: “Bu, Ali’den
sahih değildir. İlleti, senette geçen Makil’dir.” Hafız dedi ki: “0 meçhuldür.”
375 Abdurrezzak, Musannef (2/368) - Ahmed, Müsned (5/384) - Ahmed, İman (128) - Buhârî, 791
(2/274, 275) - Nesai, Mücteba (3/58, 59) Aynca Hafız İbn Hacer, bunu İbn Huzeyme ve İbn
Hibban’a da nispet etmektedir. Bk. Fethu’l Bari (2/275)
376 Bilal’ın hadisini Taberani rivayet etmiş olup râvileri sikadırlar. Bunu Münziri söylemiştir. Bk. Sahih
Terğib ve’t Terhib, 531 (1/211) Aynca bk. Heysemi, Mecmau’z Zevaid (2/121) Elbani de bunu
sahih saymış ve “Merfu olarak da sahihtir” demiştir. Bk. Sahih Terğib ve’t Terhib.
377 Bk. Buhârî, el-Camiu’s Sahih, 40 (1/95) Bunu Berâ’dan gelen rivayet için bk. Ebû Davud (Avn.
12/237), İbn Abbâs’tan gelen için bk. Tirmizî, 2964 (5/208) Tirmizî dedi ki: “Hasen sahihtir. Ay
rıca bk. Darimi, Sünen, 1238 (1/225) - İbn Cerir, Tefsir (2/17) - Hakim, Mûstedrek (2/269) Hakim
sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir.
378 İmanda istisna yapılması ile alakalı meşhur iki görüş vardır.
1. İmanda kesinlikle istisna yapılmaz. Bu, Cehmiyye ve Mürcie gibi bid’atçilerin görüşüdür. Eşa-
riler ile Maturidiler de bunlardandır. Bunlar, istisnanın şüpheyi ifade ettiğini söylerler. İmanda
şüpheye düşmek de küfürdür. Kişinin tıpkı namaz kılıyor oruç tutuyor oluşu gibi kesinlikle mü mın
olduğunu söylemesi gerekir.
2. Ehli Sünnet ve’l Cemaat’in genelinin görüşü. İmanda istisna yapmak caizdir ama iki şeyin göz
önünde bulundurulması gerekir.
• İstisnanın şüpheyi ifade etmemesi, şüphenin imanın ikinci cüzü olan amel ve amelin kabulünde
olması gerekir. İşte Musannif’in işaret ettiği husus budur.
• İstisnanın şüpheyi ifade etmemesi, kişinin kendini temize çıkarıyor korkusuna düşmekten kor
ması dolayısıyla bunu söylemesi gerekir. Allah en iyisini bilir.
Bir adam, Alkame’ye “Sen mü’min misin?” diye sorar. Alkame “Öul
ediyorum inşallah” der.382 e
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: İşte bu. âlimlerden
ğunun mezhebidir. Bu, Ahmed b. Hanbel’ln mezhebidir. Ahmed, yukarıda
tiklerimizi hüccet olarak getirmiştir. Ahmed’in bir hücceti de iki meleğin kab
durumu ve mü’min ile münafığa verdiği cevap İle hüccet getirmektedir. 0 iki '
lek, mü’mine “Yakin (kesin inanç) üzere idin, onun üzerine öldün ve kıyamet gün
inşallah onun üzerine diriltileceksin" sözünü, kâfir İle münâfığa ise "Bir şüphe üzer
idin, onun üzerine öldün ve kıyamet günü inşallah onun üzerine diriltileceksin'
sözünü söylerler.383
278. ... Ebû Bekir el-Esrem dedi ki: Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel’i işit
tim; kendisine imanda istisna yapmakla alakalı “Bu konuda görüşün nedir?” diye
soruldu. Şöyle cevap verdi: “Bana gelince; ben bunu ayıplamıyorum.” Yine şöyle
demiştir: “Kişi, imanın söz ve amel olduğunu söylediğinde, yapılan istisna korku ve
ihtiyat dolayısıyladır. Onların söylediği gibi kişi bunu şüphe üzere söylüyor değil
dir. Ancak amelden dolayı istisna yapmaktadır. Allah buyurur: “İnşaallah kesinlikle
Mescid-i Haram ’a güvenli bir şekilde gireceksiniz. ” (Fetih, 27) Bu, şek/şüphe olma
yan bir istisnadır. Nebî (s.a.v.) de ‘Doğrusu ben, içinizde Allah’tan en çok korkan
olduğumu ümit ediyorum ’384 buyurmuştur. İşte bunların hepsi, imanda istisna ya
pılmasının doğruluğunu kuvvetlendiren delillerdir.”385386
279. Bize Cafer b. es-Sandeii tahdis etti, dedi ki: Bize Fazl b. Ziyad tahdis etti,
dedi ki: Ebû Abdullah’ı işittim; imanda istisna yapılması görüşünü beğeniyordu.
Derken bir adam, kalkıp “İnsanlar ancak mü’min ve kâfir olarak iki sınıf değiller
midir?” diye sordu. Bu soru üzerine Ebû Abdullah şöyle dedi: “Peki, şu âyeti
nereye koyacaksın: ‘Diğerleri de Allah’ın emrine bırakılmışlardır; ya onlara azap
eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah her şeyi bilen ve her işi hikmetli olandır.
(Tevbe, 106)”
Yine şöyle demiştir; Ebû Abdullah’ı şöyle derken işittim: “Yahya b. Said i şöyle
derken işittim: Kime ulaştıysam, imanda istisna yapılması görüşüne sahipti. -
Yme şöyle demiştir: Ebû Abdullah’ı şöyle derken işittim: Bize Veki’ tahdis etti,
dedi ki: Süfyan şöyle demiştir: Bizim nazarımızda, hükümler ve miras hususunda
mü’minlerdir. Bununla birlikte Allah Teâlâ katında nasıl olduklarını bilemiyoruz.
Allah katında mü’min olmayı ümit ediyoruz.”391
280. ... Ebû Davud dedi ki: Ebû Abdullah’ı şöyle derken işittim: “Süfyan
b. Uyeyne’yi işittim; kendisine ‘Sen mü’min misin? diye sorulduğunda dilerse
cevap verir, dilerse de ‘Senin bana sorduğun bu soru bid attir, ben imanımdan
şüphe etmiyorum’ derdi. Kendisi, imanın eksildiğini söyleyen veya ‘İnşaallah
mü’minim’ diyen kimseleri ayıplamaz, bundan hoşnutsuz olmazdı. Bu, şüpheye
dahil değildir.”392
U Baha, ibane. 1175 (s. 757)'da Eazl yotuyla bu şeMtde -ivaye. dn.tştk. Aynca 28O.d nvaye«e
387
Yine şöyle elemiştir: Ebû Abdullah’ı şöyle derken işittim: “Yahya b. Said’j-
*Ashâbımızdan kime yetlştiysem ve hangisinden bana ulaştıysa, imanda istisna ya^
pılması görüşüne sahipti’ derken işittim.393 Ayrıca Yahya, ‘İman, söz ve ameldir’
demektedir.”394
Yine şöyle demiştir: Ahmed’i şöyle derken işittim: Bize Veki’ tahdis etti, dedi
ki: Süfyan şöyle demiştir: Bizim nazarımızda, hükümler ve miras hususunda
mü’minlerdir. Biz de böyle olmayı ümit ediyoruz. Bununla birlikte Allah Teâlâ ka
tında halimiz nedir bilmiyoruz.”395
Yine şöyle demiştir: Ahmed’i şöyle derken işittim: Yahya b. Said dedi ki: “Süf
yan, ‘Ben mü’minim’ denilmesini inkâr eder, karşı çıkardı.”396
281. ... Hammad b. Zeyd dedi ki: Hişam’ı şöyle derken işittim: “Hasen ve Mu
hammed, ‘Ben mü’minim’ ve ‘Ben müslümanım’ demekten tedirgin olurlardı.”397
282. ... Ebû Bekir el-Mervezi dedi ki: Ebû Abdullah’a “Biz mü’miniz diyelim
mi?” diye soruldu. Dedi ki: “Biz Müslümanız diyelim.” Ebû Abdullah sonrasında
şöyle dedi: “Oruç, namaz ve zekat imandandır.” Kendisine “Eğer imanımda istisna
yapsam, şüpheye düşen biri olarak sayılır mıyım?” denildi. İmam: “Hayır” diye
cevap verdi.398
283. ... Ebû Bekir el-Mervezi dedi ki: Bize Ahmed b. Hanbel tahdis etti, dedi
ki: Bana Ali b. Bahr tahdis etti, dedi ki: Cerir b. Abdülhamid’i şöyle derken işittim:
“İman, söz ve ameldir.” Cerir dedi ki: “A’meş, Mansur, Muğira, Leys, Atâ, İbn Sâib,
İsmail b. Halid, Umara b. Ka’ka’, Alâ b. Müseyyeb, İbn Şubrume, Süfyan es-Sevri.
Hasan-ı Basrî’nin arkadaşı Ebû Yahya ve Hamza ez-Zeyyat ‘Bizler mü’miniz inşal
lah’ derler, istisna yapmayan kimseleri ayıplarlardı.”399
393 Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 274) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 605 (1/310) - İbn Batta.
İbane, 1175 (s. 757) Ayrıca bu, 279.cu rivayette Fazl’ın rivayeti olarak geçmişti.
394 Ebû Davud, Mesail (s. 274) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 605 (1/310)
395 Ebû Davud, Mesail (s. 274) Ayrıca biraz önce Abdullah b. Ahmed’in ve 279.cu rivayette Fazl ın
rivayeti olarak geçmişti,
396 Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 274)
397 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Müemmil vardır. İbn İsmail’dir, Saduk olmakla birlikte hafızası kötüdür. Bk. 192 cı
rivayet. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Hişam vardır. İbn Hassan’dır. Bk. 53.cü rivayet.
• Hasen: İbn Ebi’i Hasan-ı Basrî’dir.
• Muhammed: İbn Sirin’dir,
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 658 (1/322) - Hallal, İman (102), (126) - Lalekai, Şerhu l
286. ... Süfyan’dan; İbrahim en-Nehai dedi ki: Alkame’ye “Sen mü’min
mi-
sin?” diye soruldu. Dedi ki: “Öyle ümit ediyorum.”*
403
287. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) mezarlığa geldi ve şöyle buyur
du: "es-Selamu aleykum ey mü’min bir toplumun yurdu! İnşaallah bizler de <îi»
katılacağız. ” Sonra hadisin devamını zikretti.404
A
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Sana biri “Sen mü’min
misin?” diye sorarsa de ki: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, rasûllerine, ahiret
gününe, ölüme, ölümden sonra dirilişe, cennete ve cehenneme iman ettim.” Eğer
ona cevap vermemeyi arzu edersen ona “Senin bana bunu sorman bid’attir, sana
cevap vermeyeceğim” dersin. Eğer cevap vermek istersen, daha önce anlattığımız
şekli ile şöyle de: “Ben mü’minim inşallah.” Böyle yapmanda hiçbir beis yoktur.
Öyle kimselerle münazara etmekten sakın! Çünkü bu tip kimse, ulema nazarında
kınanmış, kötülenmiş bir kimsedir. Müslümanların geçmiş imamlarının izlerini takip
et ki, selamette kalasın inşallah.
288. ... Muhammed b. Süleyman Lüveyn dedi ki: Süfyan b. Uyeyne’ye bir
adamın “Sen mü’min misin?” diye sorduğu söylendi. Dedi ki: “İmanımdan şüphe
etmiyorum. Senin bana bunu sorman bid’attir.” Yine şöyle dedi: “Allah katında
ne olduğumu bilmiyorum; şaki miyim, said miyim, amelim kabul olunmuş mu,
olunmamış mı?”405
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, İman, 24 (s. 9) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 720 (1/341) - İbn Cerir.
Tehzibu’l Âsâr, 1497 (2/188) - Halimi, Minhac (1/128) Aynca 289 numaralı rivayette başka bir
yoldan benzer olarak gelecektir.
403 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
404 İsnadı hasendir.
• Senedinde Alâ b. Abdurrahman vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk. 8O.ci hadis.
Bunun yanında Müslim'in bu hadisi rivayet etmesi, onun vehmetmediği rivayetlerden olduğunu
göstermektedir.
• Yine senedinde babası Abdurrahman b. Yakub el-Harki vardır. Sikadır, üçüncü tabakadan ır-
Bk. 8O.ci hadis. Bu hadis, sahih li ğayrihi olup Âişe hadisinden şahidi vardır.
Tahriç:
• Müslim, Taharet, 249 (1/218) - Nesâi, Taharet (1/93)
• Ahmed, Müsned (6/180)
• Beğavi, Şerhu’s Sünne (5/471) Âişe’den (r.anhâ)...
• İbn Batta, İbane, 1184 (s. 760) Musanniften isnadı ile...
405 İsnadı sahihtir.
290/B. Yine şöyle dedi: Bana Ahmed tahdis etti, dedi ki: Bize Abdurrahman
b. Mehdi tahdis etti, dedi ki: Bize Süfyan tahdis etti; Ma’mer’den, o İbn Tavus’tan,
o da babasından tahdis etti... Sonra aynısını zikretti.408
Tahriç: Hallal, İman (104), (116) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 712 (1/338) - İbn Batta, İbane,
1200 (s. 765)
406 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Ubeydullah vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 155.ci rivayet.
Tahriç: Hallal, İman (126) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 752 (1/321) - İbn Cerir, Tehzibu’l Âsâr,
1506 (2/191) - İbn Batta, İbane, 1195 (s. 764) Ayrıca bu, 285 ve 286.cı rivayetlerde başka yoldan
gelmişti.
407 İsnadı, senette geçen Muhillu’nun bilinmesine göre sahih veya hasendir. Şayet zikredilen bu kim
se, Muhillu b. Halife ise, et-Tai olup Kufelidir. Dördüncü tabakadan olup sikadır. Bu durumda
haber sahih olmaktadır. Hafız’ın Tehzib adlı eserinde (10/60) de belirttiği gibi ondan Süfyan es-
Sevri rivayette bulunmuştur. Ayrıca bk. Takrib (2/232) Ne var ki ne Tehzibu’l Kemal’de (3/1309)
Mizzi onun İbrahim en-Nehai’den rivayette bulunduğunu zikretmiş, ne de Hafız.
Şayet senette geçen Muhillu, İbn Muhriz -k o, İbrahim en-Nehai’den rivayette bulunmaktadır- ise,
altıncı tabakadandır ve hadislerinde beis yoktur. Hakkında bilgi için bk. Takrib (2/232) - Tehzib
(10/60) Bu durumda ise haberin isnadı hasen olmaktadır. Gerçi ne Mizzi, ne de İbn Hacer, Süfyan
es-Sevri’nin İbn Muhriz’den rivayette bulunduğunu zikretmemiştir. Bununla birlikte bu, ondan
rivayet etmediği anlamına gelmez.
Benim tercihim ise şudur: İbrahim en-Nehai’den rivayette bulunan Muhillu adlı şahıs, İbn
Muhriz’dir. Çünkü Ebû Ubeyd’in İman adlı eserinde (s. 68) bu haber rivayet edilirken açıkça ismi
İbn Muhriz diye geçmektedir. Allah en iyisini bilir.
• Yine senedinde Habib b. Şehid el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir, Basralıdır. Sikadır,
sebttir. Beşinci tabakadan olup H. 145’te 66 yaşında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/149) - Tehzib
(2/185)
• Yine isnatta Musannif’in şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Meçhul bir râvidir. Ancak bilinmemesi
burada bir zarar vermemektedir. Çünkü tahriçte de görüleceği üzere başka yollardan kendisine
mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Ebû Ubeyd, İman (s. 68) Abdurrahman yoluyla bu şekilde .
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 649 (1/320) - Hallal, iman (125) - ibn Cerir, Tehzlbu Asar, 1507
(2/191) - İbn Batta, İbane, 1191 (s. 763) Bunların hepsi, İmam Ahmed yoluyla bu şekilde rivayet
S^haberinl sahih senetlerle rivayet edentolçln bk. Ebû Ubeyd. İman (s. 68) - Ahmed.
408
iman (125) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 650 (1/320) - İbn Batta, İbane, 1192 (s. 763) Bunların
hepsi, Abdurrahman b. Mehdi yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Aynca bu, 293 numarah
rivayette gelecektir.
290/C. Yine aynı isnat ile dedi ki: Bize Ahmed tahdis etti, dedi ki: Bize
durrahman b. Mehdi tahdis etti, dedi ki: Bana Hammad b. Zeyd tahdis etti; Ya^
b. Atik ve Habib b. Şehid’den, o ikisi Muhammed b. Şirinden; dedi ki: “Sana .
‘Sen mü’min misin?’ diye sorduğunda ‘Allah’a, bize indirilene; İbrahim, İSrrtQif
İshak ve Yakub’a indirilene... iman ettik’ (Bakara, 136) de.”409
290/D. Yine aynı isnat ile Abdurrahman b. Mehdi’den, dedi ki: Bize Süfyan
tahdis etti; Hasen b. Amr’dan, o İbrahim’den; dedi ki: “Sana biri ‘Sen mü’min
misin?’ diye sorduğunda ‘Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur’ de.”410
291. ... Muğira’dan; İbrahim dedi ki: “Kişinin, diğer bir kişiye ‘Sen mü’min
misin?’ diye sorması bid’attir.”411
292. ... İbrahim’den; Alkame’nin yanında Hariciler’den bir adam, onun ho
şuna gitmeyen bir kelam etti. Bunun üzerine Alkame “Mü’min erkek ue mü’min
kadınlara yapmadıkları şeyler dolayısıyla eziyet edenler, bir iftira ve apaçık bir gü
nah yüklenmişlerdir” (Ahzab, 58) âyetini okudu. Bunun üzerine Harici adam, “Peki,
sen onlardan mısın?” diye sorunca Alkame, “Öyle ümit ediyorum” diye cevap
verdi.412
409 İbn Şirinin haberinin isnadı sahihtir. Yahya b. Atik, et-Tufâvi olup Basralıdır, sikadır, altına taba
kadandır. Bk. Takrib (2/353) - Tehzib (1/255)
Tahriç: Bunu sahih senetlerle rivayet edenler için bk. Ebû Ubeyd, İman (s. 68) - Hallal, İman
(125) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 648 (1/320) - İbn Cerir, Tehzibu’l Âsâr, 1513 (2/193) - İbn
Batta, İbane, 1293 (s. 763)
410 İbrahim’in bu haberi, aynı şekilde sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Amr vardır. el-Fekaymi’dir, Kufelidir. Sikadır, sebttir. Altıncı tabakadan
olup H. 142’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/169) - Tehzib (2/310)
Tahriç: Hallal, İman (125) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 651 (1/321) - İbn Cerir, Tehzibu’l Âsâr.
1509 (2/192) - İbn Batta, İbane, 1194 (s. 764) Bunlann hepsi, İmam Ahmed yoluyla bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
411 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muğira, İbrahim’den muan’an olarak rivayet etmiştir. Muğira, müdellis olup üçüncü
tabakadandır. Kendisi Muğira b. Mıksem ez-Zabbi’dir. Künyesi Ebû Hişam’dır, Kufelidir. Sikadır,
mütkındır. Ne var ki özellikle İbrahim’den olmak üzere tedlis yapardı. İçli, onu İbrahim’den mürsel
rivayetlerde bulunmakla itham etmiştir. Ahmed ise onun sadece İbrahim’den yaptığı rivayetlerde
zayıf olduğunu belirtmiştir. Altıncı tabakadan olup sahih görüşe göre H. 136’da vefat etmiştir. Bk.
Takrib (2/270) - Tehzib (10/269) - Mizan (4/165) - Tarifu Ehli’t Takdis (s. 112)
• Yine senedinde Hasen b. Ayyaş vardır. İbn Salim el-Esedi’dir. Künyesi Ebû Muhammed’dır.
Kufelidir. Ebû Bekir el-Mukri’nin erkek kardeşidir. Saduktur, sekizinci tabakadandır ve H. 172 de
vefat etmiştir. Muğira’dan rivayette bulunmuş olup Abdurrahman b. Mehdi de ondan rivayette
bulunmuştur. Bk. Takrib (1/169) - Tehzib (2/313)
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 10459 (11/38) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 653 (1/321) - •bn
Batta, İbane, 1196 (s. 764)
412 İsnadı hasendir. &
• Senedinde Musannif’in şeyhi vardır. Meçhuldür. Bk. 225.ci rivayet. Bununla birlikte tahriçte
görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Yme senedinde Ebû Muaviye vardır. Muhammed b. Hazim ez-Zarir vardır. Küçük yaşta kör
294. ... shak el-Fezari den; Evzai, kendisine “Sen mü’min misin?” diye so
rulan kişi hakkında şöyle demiştir: Kendisinden sual ettiğin bu mesele bid’attir.
Bu konuda şehadet etmek, dinimizde yüklenmediğimiz ve Nebimizin bize meşru
kılmadığı bir sorumluluk altına girmemiz demektir. Bu konuda soru soran kimsenin
kesinlikle bir imamı yoktur. Bu konuda görüş beyan etmek, sadece bir tartışmadan
ibarettir. Bu konuda çekişmek ise sonradan ortaya çıkarılmıştır. Yemin ederim ki
eğer sen öyle değil isen kendin hakkında şehadette bulunman seni imanın hakika
tine erdirmez. Aynı şekilde sen eğer öyle isen bu şehadeti terk etmen, seni imandan
çıkarmaz. Sana imanın hakkında soru soran, senin imanın hakkında şüphe ediyor
değildir. Aksine o, Allah Teâlâ ile O’nun ilmi hakkında çekişmek istiyor. Ki böylece
muştur. Sikadır ve A’meş’in hadisleri hususunda insanların en hafız olanıdır. Ancak başkalarının
hadislerinde vehmederdi. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H. 195’te vefat etmiştir. Mürcie
olmakla suçlanmıştır. Bk. Takrib (1/157) - Tehzib (9/137)
Tahriç:
• Hallal, İman (126) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 657 (1/322) - Ebû Nuaym, Hılye (2/100)
• İbn Batta, İbane, 1169 (s. 755) Veki’ yolu ile “Bize Süfyan, A’meş’ten tahdis etti...” senediyle
bu şekilde...
• İbn Cerir, Tehzibu’l Âsâr, 1498 (2/188) Süleym b. Cünade yoluyla “Bize Ebû Muaviye tahdis
etti...” senediyle bu şekilde...
413 İsnadı hasendir.
• Senedinde Musannifin şeyhi vardır. Meçhuldür. Bk. 225.Cİ rivayet. Bununla birlikte tahnçte de
görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef, 20108 (11/128) -ibn Ebi Şeybe İman,29»(s. 10) -Ebû Ubeyd.
Kitabu’l İman 13 (s. 68) - Abdullah b. Ahmed, Sunne, 660 (1/323) - İbn Cerir Tehzıbu Asar,
1508 (2/192) - İbn Batta el-İbanetu'l Kübra, 1189. Bunlann hepsi, Ma mer yoluyla İbn Tavus tan
, .... , . .’ imam Ahmed Hallal’ın kendisinden rivayet ettiği İman adlı
bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca imam Anmeo, lanaı '
„ . , "T;. . 0,m0ktPriir Yine bu, 290 numaralı rivayette başka yollardan nvayet
eserinde (126) de rivayet etmeKteaır. ime uu,
edilmişti.
414
kendi ilmi ile Allah’ın ilminin eşit olduğunu iddia edebilsin. Sünnet üzere dur
hususunda sebat et! Hayırlı neslin durduğu yerde sen de dur! O bid’atçilerin
ledikleri hususunda ‘Onların geri durduklarından siz de geri durun!’ de! Salih
finin yoluna koyul! Çünkü onlara yeterli olan sana da yeter. Şam ehli, daha " 6
bu bid’atten yana gaflet içindeydi. Tâ ki İrak ahalisinden bu bid’ate düşenlerde6
bazıları, âlimleri ve fakihlerinin kendilerine reddiye vermelerinden sonra Şam aha
lisine bu bid’ati atana dek. Derken bu bid’at, Şam ehlinden bir grubun içine işledi
dilleri bununla süslendi ve diğerlerinin başına gelen ihtilaf, onlara da isabet etti Bu
bid’atin şerrini Allah Teâlâ’nın defedeceğinden yana ümidi kesmiş değilim. Tâ ki
dinlerinde kardeşler olacaklardır. Kuvvet ancak Allah iledir..
Evzai, sonrasında şöyle dedi: “Şayet bu hayır olsaydı, selefiniz değil de size ay
rıcalık tanınmazdı. Çünkü sizde bulunan bir fazilet dolayısıyla herhangi bir hayır si
zin için örtülüp saklanacak, onlardan esirgenecek değildir. Onlar, Allah’ın Nebimiz
için seçtiği, içlerinde gönderdiği ve kendileri ‘MuhammedAllah’ın Rasûlüdür. Onun
yanında olanlar, kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onlan rükû
ue secde ederlerken görürsün... ” (Fetih, 29) ashâbıdır.”415
297. ... Hakim b. Cubeyr’den; İbrahim en-Nehai dedi ki: "Mürcie benim na
zarımda İslâm’a Ezarika41'’ fırkasından daha çok zarar vermektedir.”420
yüzdendir ki bu gruba terim manasında değil de sözlük manasında mürcie denilir. Nitekim onlar,
Musannifin bu bölümde kastettiği kişilere dahil değillerdir.
2. Mürcie-i Fukaha. Bunlar, imanın iki rüknü, yani kalp ile tasdik ve dil ile İkrarı kapsadığını söy
leyen kimselerdir. Bu gruptakilere göre iman artıp eksilmez ve İmanda istisna yapılmaz. Bu grup
takilerin en meşhurlan -bu mesele hariç- akidede selef menheci üzerinde olan Hanefi fakihleridir.
Meşhur akide eserinin sahibi Ebû Cafer et-Tahavi ve bir kısım müteahhir ulema da bunlardandır.
Bk. Zahiretu'l İrca (s. 290)
3. Kelamcı Gulat (Aşın) Mürcie: Bunlar, Cehmiyye fırkasından olan Mürcie’dir. Bunlar, imanın
sadece kalp ile, yani kalp ile tasdik etme olduğunu söylerler. Cehm b. Safvan, imanın marife
(bilmek) olduğunu söylemiştir. Kalbin bilmesi ile soyut manada tasdikini birbirinden ayırmak,
neredeyse imkânsızdır. Eşariler ile Maturidiler de bunlardandır. Bk. A.g.e (s. 288 ve sonrası)
Musannifin bu bölümdeki kelamı, 2 ve 3 numaralı fukaha ve kelamcı mürcieleri ile alakalıdır.
Aynca Mürcie’nin fırkalan anlatan makalat tarzı kitaplarda zikredilen birçok fırkası daha vardır ki,
burası onların tek tek genişçe ele alınma yeri değildir.
417 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Kesir b. Ebi Atâ es-Sekafi es-San’ani vardır. Künyesi Ebû Yusuf’tur.
Masşisa’da ikamet etmiştir. Hafız dedi ki: “Saduk olmakla birlikte çokça yanlış yapardı.” Buhârî
“Çok zayıftır” dedikten sonra Ahmed’in de onu zayıf saydığını söylemiştir. Hafız, onu tedlis ya
panların dördüncü mertebesinden saymıştır. Ki burada da hadisi muarîan olarak rivayet etmek
tedir. Bk. Takrib (2/203) - Tehzib (9/415) - Mizan (4/18) - Tarifu Ehli’t Takdis (s. 145)
Tahriç:
• Ebû Ubeyd, Kitabu’l İman 23 (s. 82)’de Muhammed b. Kesir yoluyla rivayet etmiştir.
• İbn Batta, İbane, 1209 (769)’da Ebû’l Ahvas yoluyla “Bize Muhammed b. Kesir tahdis etti...”
senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
^18 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Hamza et-Temmar el-A’ver vardır. Zayıftır. Bk. 125.ci rivayet.
• Yine senedinde Şihab b, Harraş vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 257.ci rivayet.
Tahriç: İbn Batta, İbane, 1230 (s, 775)’de Musannif yoluyla rivayet etmiştir.
419 Ezarika, Harici kollarından biri olup Nafi b. Ezrak’ın tabileridir. Görüşleri için bk. ELFark Beyne'l
firak (s. 84)
4^0 İsnadı zayıftır.
• Hakim b. Cübeyr el-Esedi vardır. Sekif azatlısı olduğu da söylenmiştir. Kufelidir, zayıftır. Şia
olmakla suçlanmıştır. Bk. Takrib (1/193) - Tehzib (2/445)
• Senedinde Musannifin şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Meçhuldür.
• Yine senedinde Said b. Salih el-Esedi el-Eşecc vardır. Yahya b. Main dedi kİ: Sikadır.” Ebû
Hatim dedi ki: “Hadislerinde beis yoktur." Bk. Cerh ve Tadil (4/34)
Tahriç: İbn Sa’d Tabakat (6/274) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 620 (1/313) - Hallal, İman (94)
- İbn Batta, İbane, 1208 (s. 769) Bunlann hepsi, Said b. Salih yoluyla Hakim b. Cübeyr’den bu
Şekilde rivayet etmişlerdir.
298.... Yahya b. Ebi Amr es-Seybani’den; Huzeyfe dedi ki: “ Ben cehennem
lik olan iki din ehli tanıyorum. Biri şöyle der: ‘İman, kişi zina da1 etse, adam h.
öldürse sözden ibarettir.’ Diğeri de şöyle der: ‘Bizden öncekiler sapıktı; beş vakit
namaz da nedir! Namaz ancak “Güneşin sarkmasından geceye kadar namaz kıl »
(İsra, 78) âyetinden dolayı iki vakittir.”421
299.... Yahya b. Ebi Amr es-Seybani’den; Huzeyfe dedi ki: “Ben cehennem
lik olan iki din ehli tanıyorum. Biri şöyle der: ‘İman, sözden ibarettir.’ Diğeri de
şöyle der: ‘Beş vakit namaz da nedir! Namaz ancak iki vakittir.”422
300.... Atâ b. Sâib’ten; Said b. Cübeyr dedi ki: “Mürcie, Sabie423 gibidir.”42'’
301/A. ... Eyyûb dedi ki: “Said b. Cübeyr bana: ‘Seni Talk425 ile görmedim
mi!’ dedi. Ben: ‘Evet, öyle gördün. Talk’a ne olmuş ki?’ diye sordum. Bana: ‘Onun
la oturma çünkü o Mürcie’dir’ dedi.” Eyyûb dedi ki: “Kardeşinde hoşuna gitmeyen
bir durum gördüğünde ona emretmesi ve alıkoyması Müslüman’ın Müslüman üze
rindeki hakkıdır.”426
(s. 770) Bunlann hepsi, Atâ b. Saib yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
425 Talk: İbn Habib el-Anezi’dir. Basralıdır, saduktur, âbiddir. Mürcie olmakla suçlanmıştır. Üçüncü
tabakadan olup H. 90’dan sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/380) - Tehzib (5/31)
426 İsnadı hasendir. ? ci
• İsnadında Müemmil vardır. İbn İsmail’dir. Saduk olmakla birlikte kötü hafızalıdır. Bk.
hadis. Bununla birlikte kendisine mütâbaat edilmiştir. .
• Yine senedinde Musannifin meçhul şeyhi vardır. Bk. 225.ci rivayet. Bunun yanında a
de görüleceği üzere- kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Hallal, İman (126) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 659 (1/323)
• İbn Batta, İbane, 1220 (s. 772) İmam Ahmed yoluyla bu şekilde...
• Ebû Ubeyd, Kitabu’l İman 24 (s. 83) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 621 (1/314) Bu ikisi de
İsmail b. İbrahim yoluyla Eyyûb’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
427 İsnadı hasendir.
• Senedinde Musannif’in meçhul şeyhi vardır. Bk. 225.ci rivayet. Bunun yanında -tahriçte de
görüleceği üzere- kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
Tahriç:
• Ahmed, îman (93) Harb b. İsmail el-Kirmani, Mervezi ve Ahmed b. Hüseyin b. Hassan yoluyla...
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 610 (1/311) - İbn Batta, İbane, 1252 (s. 785) Bu ikisi de İbn Nü
meyr yoluyla rivayet etmişlerdir.
428 İsnadı bir önceki gibi hasendir.
• Senedinde Muaviye b. Amr vardır. Sikadır. Bk. 294.cü rivayet.
Tahriç; Abdullah b. Ahmed, Sünne, 641 (1/319) Babası yoluyla rivayet etmiştir.
429 İsnadı hasendir.
• Cafer b. Ziyad el-Ahmer vardır. Kufelidir. Saduk olmakla birlikte Şia görüşüne sahipti. Yedinci
tabakadan olup H. 167’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/130) - Tehzib (2/92)
• Senedinde Musannifin meçhul şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Bunun yanında -tahriçte de
görüleceği üzere- kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
Tahriç;
• Hallal, İman (109) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 613 (1/312)
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 1211 (s. 770) Abdullah b. Ahmed yoluyla, babası Ahmed b.
Hanbel’den bu şekilde rivayet etmiştir,
knadı bir önceki gibi hasendir,
• Senedinde Musannif’in meçhul şeyhi vardır. Bk. 225.Cİ rivayet. Bunun yanında -tahriçte de
Sürüleceği üzere- kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Haccac vard.r. İbn Muhammed el-Massisi’dir. Bk 32 cirivayet
tahriç; Hallal İman (109) (117) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 614 (1/312) - İbn Batta, İbane,
43] ,1212(s. 770) ’
knadı sahihtir.
304. ... Humeydl dedi ki: Veki’yi şöyle derken işittim: “Ehli Sür
söz ve ameldir’ der; Mürcie ‘İman, sözdür’ der; Cehmiyye ise ‘iman lrnan.
dir’ der.”-’1'1 ' nn’ marife (bj|gi)
rivayet etmektedirler.
432 Tahrici daha önce geçmişti.
433 İsnadı sahihtir. . Kufe|idır
• Senedinde Seleme b. Nubayt vardır. İbn Şerit el-EşcaTdir. Künyesi Ebû Paris ’ ^ç).
Sikadır. Son zamanlarında karıştırdığı söylenmektedir. Beşinci tabakadandır. Bk. Ta ı
olduğunu söyleyen kimseden daha büyük bir söz etmiştir. Böyle söyleyen kimseye
göre. İblisin de mü min olması gerekir. Çünkü o. Rabbini tanımıştı: "Dedi ki: Rab-
bini! Beni azdırdığın için... (Hicr, 39), Rabbim bana mühlet ver!" (Hicr. 36 - Sad, 79)
Yine o kimseye göre Allah ve Rasûlü nü biliyor/tanıyor olmaları dolayısıyla Yahudi-
lerin de mü min olmaları lazımdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Onu (Muhammed i),
oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar." (Bakara, 146). Gördüğün gibi Allah Teâlâ. onların
Allah ve Rasûlü’nü tanıdıklarını haber vermektedir.
Bu kimseye şöyle denilir: İmanla küfür arasındaki fark nedir? Biz biliyoruz
ki küfür ehli, akıllan ile Allah Teâlâ’nın gökleri, yeri ve ikisi arasındakiler! yarattığını,
onlan kara ve denizin karanlıklarından yalnızca Allah'ın kurtardığını bilip tanırlar
ve kendilerine sıkıntılar isabet etliğinde sadece Allah’a dua ederler.
Bu durumda onlann “İman marife/bilgidir” görüşüne göre yukarıda sayılanla
rın hepsi mü minlerdir. Allah ın lâneti, bu vahşi ve ürkütücü sözü söyleyen kimse
lerin üzerine olsun!
Onlann aksine bizler, Allah’a hamd olsun ki Kitap, Sünnet ve Müslümanların
zikredilmelerinden ürküntü duyulmayan -daha önce zikrettiğimiz- âlimlerine uygun
bir söz söylüyoruz: İman; kalp ile marife/bilmek, kesin bir şekilde inanmak, di! ile
söylemek ve azalarla amel etmektir. Kişi, ancak bu üçünü bir arada bulundurmakla
mü’min olur. Bunlardan bir kısmını yapmak yeterli değildir. Buna muvaffak kılan
Allah’a hamd olsun.
305. ... Zühri dedi ki: Abdülmelik b. Mervan, bana dedi ki: “Nebî’den
(s.a.v.) rivayet edilen ‘Zina etse de, hırsızlık yapsa da her kim Allah’a hiçbir şeyi
şirk koşmaksızın ölürse cennete girer’ hadisi vardır. Bunun üzerine dedim ki: “Ey
Mü’minlerin Emiri! Kendini nereye götürüyorsun böyle! Bu hadis; emir, yasak ve
farzlardan önceydi.”436
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah size rahmet etsin!
İmanının Cibril ve Mikail'in imanı gibi olduğunu söyleyen ve “Ben Allah katında
mü’minim, imanını kemale erdirmiş bir mü'minlm” gibi sözler söyleyen kimseler
den sakının! Bunların hepsi, Mürcie halkının mezhebidir.
306. ... Abdülmelik b. Muhammed’den; Evzai dedi ki: Üç söz vardır ki
bidattir:
307. ... Nafi b. Ömer cl-KuraşI dedi ki: Blr keresinde İbn Ebl Müleyke'
yanında idik. Derken ornda oturan biri şöyle dedi: "Ey Ebû Muhammedi Seni
meclisine gelen birtakım insanlar var İd, İmanlarının Cibril ve Mikail’in İmam gib|
olduğunu iddia ediyorlar." Abdullah b. Ebi Müleyke, buna çok sinirlendi ve şöyle
dedi: "Allah Teâlâ, Muhammed’! (s.a.v.) övmek süreliyle Cibril’i üstün tutmaksı
-'izin
ondan razı olmamıştır. Buyurdu kİ: "Şüphesin o, şerefli blr elçinin (Cibril’in) sözü
dür. (O Cibril), kuvvet sahibi ue Arş’ın Sahibi katında saygın biridir. Orada kendi
sine itaat edilir, güvenilirdir. Sizin arkadaşınız deli değildir. " (Tckvir, 19-22) Yani sizin
arkadaşınız Muhammed (s.a.v.) deli değildir." İbn Müleyke dedi ki: “Ne yani, şimdi
Cibril ile Mikail’in imanını Fehdan’ın imanı gibi mi sayacağım! Hayır! Onun ne bir
değeri, ne de sevgisi vardır.”*438
Nafi dedi ki: “Fehdan’ı görmüştüm. Şarap içmekten dolayı ayık gezemeyen
biriydi."
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Kim böyle söylerse, ger
çekten o kimse Allah’a büyük bir iftira atmış, hakkın zıddını ve tüm âlimlerin inkâr
ettiği şeyi söylemiştir. Çünkü bunu söyleyen kimse, “La ilahe illallah” diyen birine
işlediği büyük günahların ve sırtına yüklediği çirkin ve fuhuş işlerin zarar verme
yeceğini iddia etmiş demektir. O kimseye göre takva sahibi iyi kimse ile bütün
büyük ve iğrenç günahları işleyen kimse eşit durumdadır. Tüm bunlar münkerdir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Yoksa kötülükleri işleyenler, kendilerini iman edip salih
ameller işleyenlerle bir sayacağımızı, hayatlarının ve ölümlerinin eşit olacağını mı
sanırlar!” (Casiye, 21)
"Çokça k’dlls ynpnrdr mözü ll<\ Şlhnb h. I Inrrnş hnkkındnkl “Çokça hata ederdi” sörf •
inekledir. nu nakl«-
Buna göre hadis, şahitlerinin vatlığı sebebiyle hasen İl ğayrlh derecesine yükselmekleri ah
İyisini bilir. lr W>en
140 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Nezzar vardır. İbn Hayyan el-Esecll’dlr, Haşlmoğulları azatlısıdır. Zayıftır alt
bakadandır. Bk. Takrib (2/297) - Tehzib (1/423) ’ na*8'
• Yine senedinde Nezzar’ın oğlu Ali vardır. Aynı şekilde zayıftır. Altıncı tabakadandır Bk Takrh
(2/54) • Tehzib (7/389) - İbn Adiyy, Kamil Fi’d Duafa (5/1838) Ne var ki tahriçte de görülecej
üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde İkrimc vardır. İbn Abdullah’tır, İbn Abbâs’ın azatlısıdır. Aslen Berberidir. Si
kadır, scbttir, tefsir Alimidir. İbn Ömer’den yalan rivayetler aktardığı da, bid’at sahibi olduğu da
sabit değildir. Üçüncü tabakadan olup H. 108’de veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/30)
. Tehzib (7/263)
• Yine senedinde Ebû Usame vardır. Hammad b. Usame el-Kufi’dir, Kureyş azatlısıdır, künyesi
Ebû Usame’dir, künyesi ile meşhurdur. Sikadır, sebttir, biraz tedlis yapmıştır. Son zamanlarında
başkasının kitabından hadis rivayet ederdi. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H. 201’de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/195) - Tehzib (3/2)
Tahrici bir sonraki rivayette verilecektir.
441 İsnadı, Ali b. Nezzar ve babasının zayıf oluşu sebebiyle, bir öncekinde olduğu gibi zayıftır.
• Yine senedinde Ali b. Münzir et-Tariki vardır. Kufelidir, saduktur. Şia görüşüne sahipti. Onuncu
tabakadan olup H. 256’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/44) - Tehzib (6/387)
Tahriç: Bu hadis, birçok yoldan rivayet edilmiştir ki, hiçbiri zayıf olmaktan kurtulamamıştır.
• Tirmizî, Kader, 2149 (4/454) Tirmizî dedi ki: “Hasen gariptir.” Ayrıca bk. İbn Mâce. Mufau-
dime, 62 (1/24) - İbn Ebi Asım, Sünne, 335 (1/140) - Taberi, Tehzibu’l Asar, 1469 - İbn W
Kamil Fi’d Duafa (5/1838) Bunların hepsi, Nezzar yoluyla babasından, o İkrime den. o da
Abbâs’tan senediyle rivayet etmişlerdir.
• Hallal, İman (127) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 666 (1/325) - İbn Ebi Asim. Sü^e-
(1/147) - Taberi, Tehzibu’l Âsâr, 1467, 1468 (2/179) - İbn Batta, İbane, 1219 (s. 772) bu
hepsi, Kasım b. Habib yoluyla Nezzar’dan, o İkrime’den, o da İbn Abbâs’tan sene iyc r
etmişlerdir ki Kasım b. Habib zayıftır. A -0 <2/179)
• İbn Mâce, Mukaddime, 73 (1/28) - Hailb, Tarih (5/368) - İbn Cerir, Tehzibu’l Asâr. 14/u'etjniş.
Bunların hepsi, Nezzar yoluyla ikrime’den, o da ibn Abbâs ve Cabir’den senediyle rıvay
......’—
Eb, Davud (Av™ 1 Ma bud la b.rhkte 12/456) Tabavl akidesini 5erh eden zta de, ki: "Kadeziye ile
üg,lı nyayet edilen merfu hadislerin tümü zayıfta. Bunlardan ancak mevkuf olanlar, sahihli,” Bk.
Şerhu t Tahavıyye, s. 305.
442 Kader ve Kadr: Kaza (yargı) ve hüküm manalarına gelir. Lihyani dedi ki: “Kader, isim; kadr ise
mastardır. Allah Teâlâ nın takdir ettiği yargı ve hükme bağladığı işlere denir. Bk. Lisanu’l Arab,
Mad. Kaf-Dal-Ra (5/74) - İbn Esir, Nihaye (4/22) Özetle kader; ilim, irade ve söze uygun olarak
herhangi bir şeyin meydana gelmesidir. Bk. Fethu’l Bari (11/477) Allah Teâlâ, eşyalan daha icat
etmezden evvel onlan bilmiş ve miktarlarını yazmıştır. Sonrasında ezeli ilminde var olacağı belli
olan şeyleri zamanı gelince icat etmiştir. Her yeni şey; bir ilim, kudret ve iradeden meydana gel
mektedir. Bk. Fethu’l Bari (1/188)
Kaderiye: Allah Teâlâ’nın takdir ettiği şeyleri yalan saymaya nispet edilen bir topluluktur. Bazı
kelamcılan şöyle der: “Bize bu lakabın verilmemesi gerekir. Çünkü bizler, Allah’ın kaderini yok
sayıyoruz. Bu lakabı taşımaya, kaderi ispat ile kabul eden kimseler daha layıktırlar.” Halbuki bu
söz, konuyu çarpıtmalarından ibarettir. Çünkü onlar, kaderi kendi nefislerinde ispat etmektedirler
ki bu yüzden Kaderiye diye isimlendirilmişlerdir. Bk. Lisan (5/75) Aynı şekilde Kaderiye ismi, ka
deri ispat etme konusunda aşırı giden Cebriye hakkında da kullandır. Gerçi birinci taife hakkında
kullanılması daha yaygındır. Bk. Şerhu’t Tahaviyye (s. 115)
Kader konusunda insanlar üç kısma ayrılırlar.
1. Kaderi yok sayanlar: Bunlar, kaderin hiçbir şekilde olmadığını söyleyenlerdir ve bu bölümde
kastedilenler bunlardır. Ayrıca bu fırka, iki gruba ayrılırlar.
• Allah Teâlâ’nın eşyaları yaratmazdan evvel de onlann ne olduğunu bildiğini inkâr edenler.
Bunlar, meydana gelmeden önce Allah Teâlâ’nın mevcudatı bilmediğini i ia e er er.
• Allah Teâlâ’nın ezeli İlmi olduğunu kabul edenler. Bunlar ancak ğenel moş.el (dileme) ve ya-
«ma konusunu inkâr ederler. Yani onlar, İnsanın kendi fiilini kendisinin ynmkigm, ıdd.a ederler.
Kaderiye’nin cumhuru ve Mutezile’nin görüşü budur.
2. Cebriyye: Bunlar, insanın kendi fiillerini yapmaya mecbur okluğunu söyleyenlerdir. Yan. kulun
bağışlanma diler.
443 Ebu’l Muzaffer İbn Sem’ani (r.h.) der ki: “Bu bâbı tanımanın yolu, kıyas ve aklı bıı\kc"^ıazsa,
kıp sadece Kitap ve Sünnet’in durduğu yerde durmaktır. Kim durması gereken yerde huzUra
artık o sapıtır, şaşkınlık denizlerinde kaybolur, gözlerine şifa olacak ve kendisiyle■ ka
erdirecek şeye ulaşamaz. Çünkü kader, Allah’ın el-Alim ve el-Habir olana has ı >9 rından
bir sırdır ki ardına perdeler indirmiş, bildiği bir hikmet dolayısıyla yaratılanların a 3
bilgilerinden saklamıştır. Yani onu ne gönderilen bir peygamber, ne de yakın aş ın ı
bilebilir.” Bk. Fethu’l Bari (11/477)
Sonra Allah bize ve size rahmet elsin- bilin ki kader konusundaki mezhebimizi
şöyle anlatırız: Hlç şüphesiz Allah Teâlâ cenneti yaralmiş, cehennemi yaratmış, o
ikisinden her birine girecek ahaliyi yaratmış ve İzzetine yemin ederek insan ve cin-
lerin hepsini cehenneme dolduracağını söylemiştir. Sonra Âdem’i (a.s.) yaratmış
ve onun sırtından kıyamet gününe kadar yaratacağı zürriyetini çıkarmıştır. Sonra
onları bir grubu cennette, diğer grubu da çılgın ateşte olarak iki gruba ayırmıştır.
Sonra İblisi yaratmış, Âdem e (a.s.) secde etmesini emretmiştir. Halbuki Allah’ın
ezeli ilminde olan ve üzerinde gerçekleşecek bedbahtlık şeklindeki kaderde onun
secde etmeyeceğini biliyordu. Allah’ın hükmünde kimse O’nunla çatışamaz. O,
kaderi ve yargısı Rabbimizden bir adalet olarak kulları hakkında dilediğini yapar.
Âdem ve Havva’yı, onlar için yarattığı yeryüzü için yarattı, onları cennete yerleş
tirdi, onlara orada diledikleri şekilde bol bol yemelerini emretti ama tek bir ağaca
yaklaşmalarını yasakladı. Halbuki takdir olunan kader, onların ağaçtan yiyerek is
yan etmeleri şeklinde gerçekleşti. O ne mübarek, ne yüksektir! Görünürde onlara
yasaklamış, halbuki görünmeyende şunu bilmişti: Âdem ile Havva, o ağaçtan yi
yecekler. “O yaptığından sorulmaz, onlar ise sorguya çekileceklerdir. ” (Enbiya, 23)
Âdem ile Havva’nın, isyanlarına bir sebep ve cennetten çıkışlarına bir sebep olaca
ğından dolayı ağaçtan yemekten kaçmaları mümkün değildi. Zaten onlar, yeryüzü
için yaratılmışlardı ve Allah, o ikisini bağışlayacaktı. İşte bunların hepsi, O’nun
ezeli ilminde mevcuttu. Tüm mahlukat arasında, daha önce O’nun yazdığı kader
de olmayan ve olacağı bilgisini kuşatmadığı bir şeyin meydana gelmesi mümkün
değildir. O, mahlukatı dilediğinde dilediği şekilde yaratmış, onları daha annelerinin
karnında olup dünya hayatına çıkarmazdan evvel şaki (bedbaht) ve said (bahtiyar)
olarak iki kısma ayırmış, ecellerini yazmış, rızıklarını yazmış, amellerini yazmış, son
rasında onları dünya alemine çıkarmıştır. Her insan, kendi leh ve aleyhine yazılan
için koşup çabalar.
Daha sonra rasûllerini göndermiş, onlara vahyini indirmiş, yaratılanlara tebliğ
etmelerini emretmiş ve onlar da Rablerinin mesajlarını tebliğ edip kavimlerine na
sihat etmişlerdir. Allah’ın kaderinde kimin mü’min olacağı yazılıysa o iman etmiş,
kimin de kâfir olacağı yazılıysa kâfir olmuştur. Allah buyurur: O dur sizi yaratan,
ürkeri sizden kimi kâfir, kimi de mü’mindir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.”
(Teâabun, 2) Kullarından dilediğini sevip göğsünü İslâm ve imana açmıştır. Diğer
ime de kızıp kalplerine, kulaklarına ve gözlerine mühür vurmuştur. Artık onlar
ebediyen hidayeti bulamayacaklardır. Dilediğini saptırır, dilediğine hidayet verir,
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: İşte bu, soran kimsenin
kendisi hakkında soru sorduğu kader konusunda mezhebimizdir.
Ona şöyle cevap verilir: Allah’ın Kitabı, Rasûlü’nün (s.a.v.) sünneti, ashâbı
ile onlara ihsan ile tâbi olanların sünnetleri ve Müslümanların imamlarının görüş
leridir.
Şöyle cevap verilir: Tabii ki inşallah! İyiliği ile buna muvaffak kılacak ve
yardım edecek yalnızca Allah’tır.
Yine şöyle buyurur: “Onlar içinde seni dinleyenler vardır. Halbuki onu (Kur’ânı)
anlamasınlar diye kalplerine kat kat örtüler, kulaklarına da bir ağırlık kıldık. Tüm
âyetleri görseler bile onlara iman etmezler... ” (Enam, 25) Yme bu sûrede şöyle bu
yurur: “Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun kalbini İslâm’a açar. Her kimi
de saptırmak isterse, sanki gökyüzünde yükselmeye çabalıyormuşçasına göğsünü
dar ue sıkıntılı eyler. İşte böylece Allah, pisliği iman etmeyenlerin üzerine atar. ”
(Enam, 125) Yine şöyle buyurur: “Yol (suç ue sorumluluk) yalnızca zengin olma-
lanna rağmen senden izin isteyenlerin aleyhinedir. Geride kalanlarla olmaya razı
oldular ve Allah da kalpleri üzerine mühür vurdu. Artık onlar bilemezler. ” (Tevbe.
93) Yine şöyle buyurur: “Her kim imanından sonra Allah’a karşı kâfir olursa, ne var
ki her kim küfre göğsünü açarsa...” Tâ ki şöyle buyurur: “Onlar, Allah’ın kalpleri,
kulakları ve gözleri üzerine mühür vurduğu kimselerdir. Onlar, gafil olanların tâ
kendileridir.” (Nahl, 106-108) Yine İsra Sûresi’nde şöyle buyurur: “Sen Kur’ân oku
duğunda seninle ahirete iman etmeyenler arasına örtülmüş perdeler gereriz. Onu
(Kur’ân’ı) anlamasınlar diye kalplerine kat kat örtüler, kulaklarına da bir ağırlık
k'/arız...” (İsra) 4546)
Yine şöyle buyurur: “Kendisine Rabbinin âyetleri zikredilip de onlardan yüz
Çeviren ve ellerinin önden gönderdiklerini unutandan daha zalim kimdir ki! Şüphe-
siz biz, onu (Kur’ân’ı) anlamasınlar diye kalplerine kat kat örtüler, kulaklarına da bir
kırlık kıldık Onları hidayete çağırsan dahi ebediyen hidayeti bulamayacaklardır. ”
57) Yine şöyle buyurur: “Şayet onu (Kur’ân’ı), acem (Arap olmayan) birine
Eşeydik ve onlara onu okusaydı, yine de ona iman edecek değillerdi. Biz onu,
günahkârların kalplerine böylece soktuk. Elem veren azabı görene kadar
,rnan edecek değiller.” (Şuara, 198-201)
Yine şöyle buyurur: “Yemin olsun ki o söz, onların çoğu üzerinde hak olrnu
tur. Artık onlar iman edemezler. Şüphesiz ki biz, boyunlarına çenelerine kadar
sarkan demir halka/kelepçeler geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır. Önlerin
den bir set, arkalarından bir set çektik, onları örttük. Artık onlar göremezler. Onları
uyarsan da, uyarmasan da onlar için eşittir; iman etmezler. ” (Yasin, 7-10) Yine şöyle
buyurur: “Heuâsını (arzu-isteklerini) İlah edinen kimseyi gördün mü! Allah onu
bir bilgi üzere saptırmış, kulak ue kalbine mühür uurmuş, gözleri üzerine perde
çekmiştir. Şimdi Allah’tan sonra ona kim hidayet edecek! Hâlâ mı öğüt almayacak
sınız!” (Casiye, 23) Yine şöyle buyurur: “Onlar İçinde seni dinleyenler de vardır. Öyle
ki yanından çıktıklarında kendilerine ilim uerllenlere ‘Biraz önce ne dedi?’ derler.
İşte onlar, Allah’ın kalplerine mühür uurduğu ue arzu-isleklerine tâbi olan kimse
lerdir.” (Muhammed, 16) Yine şöyle buyurur: “Bunun sebebi onların iman etmeleri,
sonrasında kâfir olmalarıdır. Bu yüzden kalplerine mühür vurulmuştur. Artık onlar
anlayamazlar. ” (Münâfikun, 3)
Sonra Allah, kullarından arzu ettiklerine ayrıcalık tanımış, kalplerini imana aç
mış, kalplerinde imanı süslemiş ve onlara küfrü, fışkı ve isyanı çirkin göstermiştir.
İşte onlar, Allah’tan bir lütuf ve bir nimet olarak doğruluğa erenlerin tâ kendileridir.
Allah, her şeyi bilen ve her işi hikmetli olandır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ey Müslümanlar! Allah
Teâlâ’nın size olan hitabına akıl erdirmeye çalışın! Bakın size şunu öğretiyor: Ben
kulların sahibiyim, onlardan dilediğime ayrıcalık veririm; kalbini temizlerim, göğ
sünü genişletirim, bana itaati ona süslü eyler ve ona bana isyan etmeyi çirkin gös
teririm. Bunları da ondan bana uzanan bir el olmaksızın yaparım. Benim kullanma
ihtiyacım yok, onlardan yana zenginim. Onlar ise bana karşı muhtaçlardır.” İşte bu’
Allah’ın dilediği kimseye verdiği lütfudur. Allah, asıl büyük lütfün sahibidir. ly^S1,
imana hidayet olunan kimsenin başına kakmak, sadece Allah’a aittir.
Allah sîzlere rahmet etsin! Bir kavmin Müslüman olmalarını Nebî’nin (s.a v^
444 Bununla şer’î değil, kevnî irade kastedilmektedir. İbn Kayyım’ın Şifau’l Alil adlı eserinde İş
bu mevzu ile alakalı enfes bir kelamı vardır. Dileyen kimseler oraya müracaat edebilirler.
Allah Teala Nisa Suresı’nde şöyle buyurur: “Size ne oluyor ki münafıklar hak
kında iki gruba ayrılıyorsunuz! Halbuki Allah, kazandıkları yüzünden onları ters
yüz etmiştir. Yoksa Allah m saptırdığını hidayete mi erdirmek istiyorsunuz! Allah
her kimi saptırırsa, artık sen onun için hiçbir yol bulamazsın.” (Nisa, 88) Yine aynı
sûrede münâfıkları zikrederken şöyle buyurur: “Tereddütle yuvarlanıp dururlar; ne
buraya ne de oraya (bağlanırlar). Allah kimi saptırırsa, artık sen onun için hiçbir
yol bulamazsın. ” (Nisa, 143)
Enam Sûresi’nde şöyle buyurur: “Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde
sağır ue dilsizdirler. Allah kimi dilerse onu saptırır, kimi de dilerse, onu dosdoğru
yol üzere kılar. ” (Enam, 39) Yine bu sûrede şöyle buyurur: “De ki: Kesin ue apa
çık olan hüccet yalnızca Allah’a aittir. Şayet O dileseydi, onlann hepsine hidayet
ederdi. ” (Enam, 149) A’raf Sûresi’nde şöyle buyurur: “Allah kimi saptırırsa, artık ona
hidayet edecek yoktur ue onları azgınlıkları içerisinde bocalar halde bırakır.” (A’raf,
176) Ra’d Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kâfirler ‘Üzerine Rabbinden bir âyet (mucize)
indirilmeli değil miydi’ derler. De ki: Allah dilediğini saptırır ue kendisine yönelene
hidayet eder.” (Ra’d, 27)
Yine bu sûrede şöyle buyurur: “Mü’minler hâlâ şu gerçeği bilmediler mi ki Al
lah dileseydi elbette insanların tümünü hidayete erdirirdi. (Ra d, 31) Yine bu sûrede
Şöyle buyurur: “Aksine kâfirlere kurduğu tuzaklar süslü gösterildi ue Allah ın yo
landan alıkoydular. Allah kimi saptırırsa, onun için hiçbir hidayet verici yoktur.’
(Ra’d, 33) İbrahim Sûresi’nde şöyle buyurur: “Senden önceki tüm rasûlleri apaçık
anlatsınlar diye ancak kavimlerinin dili ile gönderdik. Derken Allah dilediğini saptı-
nr, dilediğine hidayet eder. O, Aziz ve Hakim olandır.” (İbrahim, 4) Nahl Sûresi nde
buyurur: "Yolun doğrusunu göstermek) Allah’a aittirO yollardan egn olan
da nardır. Şayet dileseydi sizin hepinize hidayet e er ı.
v . , . „ “Vpmin olsun ki her ümmete ‘Allah’a ibadet
Yine bu sûrede şöyle buyurur: Yemin otsun
edi", tağuttan kaçının!’ diye (tebliğ etmesi için) bır rasul gönderdik Derken Allah
kl-nine hidayet etti kimine de sapMk hak oldu. Artık yeryüzünde yürüyende
ya/nnı y t em, Kim hakin’ Onların hidayete ermeleri için hırs
yalanlayanlann akıbetleri nasıl olmuş bır bakin, unıu
Kasas Sûresi’nde şöyle buyurur: “Doğrusu sen, sevdiğin kişiye hidayet vere
mezsin. Ne var ki Allah dilediği kimseye hidayet verir. O, hidayete erecek olanlan
en iyi bilendir. ” (Kasas, 56) Rum Sûresi’nde şöyle buyurur: “Bilakis zalimler, hiçbir
bilgileri olmaksızın arzu-isteklerine tâbi oldular. Şimdi Allah’ın saptırdığına kim hi
dayet edecek! Onların asla yardımcıları yoktur. ” (Rum, 29) Secde Sûresi’nde şöyle
buyurur: “Şayet dileseydik, her bir nefse hidayetini verirdik. Ne var ki benden
çıkan “Yemin olsun ki cehennemi, insan ve cinlerin hepsi ile dolduracağım’ sözü
kesinleşmiştir. ” (Secde, 13) Fatır Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kötü amelleri kendisine
çekici-süslü kılınıp da onu güzel gören mi (Allah katında kabul edilecektir)? Çünkü
Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseye hidayet verir. O halde onlara karşı
nefsin hasretlere (derin özlemlere) kapılıp gitmesin. Şüphesiz Allah, onların yaptık
larını bilendir.” (Fatır, 8) Zümer Sûresi’nde şöyle buyurur: “Tağuta ibadet etmekten
kaçınıp Allah’a yönelenlere müjde vardır. O halde kullarımı müjdele! Onlar ki sözü
dinleyip en güzeline tâbi olurlar. İşte onlar, Allah’ın kendilerine hidayet verdiği
kimselerdir. Onlar, temiz akıl sahiplerinin tâ kendileridir.” (Zümer, 17-18) Yine bu
sûrede şöyle buyurur: “Allah, sözün en güzelini birbiriyle uyumlu, (bıkılmadan
tekrar edilen bir kitap olarak parça-parça indirdi. Rablerinden korkanların on an
derileri ürperir. Derken hem derileri, hem de kalpleri Allah’ın zikrine yumuşar, u
Allah’ın kendisi ile dilediğine hidayet verdiği rehberidir. Allah kimi de saptırırsa
onun için hiçbir hidayet verici yoktur. ” (Zümer, 23)
Yine bu sûrede Muhammed’e (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah kuluna yeterli
ğil mi! Ki senin O’ndan başkası ile korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, ortı #
hiçbir hidayet verici yoktur. Allah kime de hidayet ederse, artık onu hiçbir ^>nîjn
yoktur. Allah mutlak güç sahibi, intikam sahibi değil midir? (Zümer, 36-37)
Allah Teâlâ Bakara Sûresi nde şöyle buyurur: “Şeytanların Süleyman’ın mül
kü hakkında okudukları şeye tâbi oldular. Halbuki Süleyman kâfir olmamış fakat
şeytanlar kâfir olmuştu... ” Tâ ki şöyle buyurur: “Onlar hiçbir kimseye Allah’ın izni
olmaksızın zarar verici değillerdir. ” (Bakara, 102) Meryem Sûresi’nde şöyle buyurur:
“Görmedin mi, bizler şeytanları kâfirlerin üzerine göndeririz de onları kışkırttıkça
kışkırtırlar!” (Meryem, 83) Saffat Sûresi’nde şöyle buyurur: “Ne siz, ne de ibadet
ettikleriniz, cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz.”
(Saffat, 161-163)
311. ... Halid el-Hazzâ’dan rivayet edildiğine göre Hasan-ı Basrî, Allah
Teâlâ’nın “Ne siz, ne de ibadet ettikleriniz, cehennemde kızartılacak kimseden
başkasını fitneye düşüremezsiniz” (Saffat, 161-163) kavli hakkında şöyle demiştir.
“Şeytanlar, sapıklıklarıyla yalnızca Allah Teâlâ’nın cehennemde kızarmalannı vacip
kıldığı kimseleri fitneye düşürebilirler.”445
k—
âyetini okudu.447
Muhammeab.HİİSeyntÂc^^.)a:^(^^
yuM: "Ontann ^^^on^eiip «ml5 o/an dnler
(Fussilet. 25)
Allah Teâlâ Zuhruf Sûresi’nde şöyle buyurur: Her kim Rahman ın zikrini gör.
mezden gelirse, biz ona bir şeytanı musallat ederiz de artık yanından ayrılmaz olur,
O şeytanlar onlan, doğru yoldan alıkoyar da onlar hâlâ kendilerini hidayete ermiş
sanırlar.9' (Zuhruf, 36-37)
Mensur (7/1341 İbn R rivayet «dildlöl bazı kaynaklar şöyledir: Suyu1'.L., par
M6 SdX59l' R "t S l?'236-237) ’ 5"" U* U0! '* e
yurur: “Böylece Firavuna kötü ameli süc/n P-T’h? Mümin Sûresi’nde şöyle bu-
(Mü’min, 37) gösterildi ve doğru yoldan alıkonuldu. ”
Allah Teala Bakara Sûresi’nde şöyle buyurur: “İnsanlar tek ümmetti. Derken
Allah, müjdeleyiciler ve korkutup uyarıcılar olmak üzere peygamber gönderdi ve
peygamberle bitlikte ihtilaf ettikleri konularda insanlar arasında hüküm versin diye
kitabı indirdi. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra kitap konusunda sadece
-sırf aralanndaki kıskançlık yüzünden- kendilerine kitap verilenler ihtilaf etti. Der
ken Allah iman edenlere, izni ile haktan yana ihtilaf edilen konularda hidayet verdi.
Allah dilediği kimseyi dosdoğru yola hidayet eder. ” (Bakara, 213) Yine aynı sûrede
şöyle buyurur: “Şayet Allah dileseydi, birbirleriyle dövüşemezlerdi. Ne var ki Allah
dilediğini yapar. ” (Bakara, 253)
Enam Sûresi’nde şöyle buyurur: “Eğer onların yüz çevirmeleri Sana ağır geli
yor (ve büyük sıkıntı veriyorsa; haydi) onlara bir âyet (mucize) getirmek için yerde
bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap! Halbuki)
eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahiller
den olma!” (Enam, 35) Yine aynı sûrede şöyle buyurur: “Âyetlerimizi yalanlayanlar,
karanlıklar içinde sağır ve dilsizdirler. Allah kimi dilerse onu saptırır, kimi de dilerse,
onu dosdoğru yo/ üzere kılar." (Enam, 39) Yine şöyle buyurur: “Sana Rabbinden
vahyedilene tâbi ol! O’ndan başka hiçbir ilah yoHur. Müşriklerden yüz çevir! Şayet
Allah dileseydi. şirk kaçamazlardı. Biz seni onlar üzerinde bir koruyucu kılmadık,
seni onlara bir vekil de kılmadık." (Enam, 106-107) Yme şöyle buyurur: Şayet bizler,
üzerlerine melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi önlerine getirse
Allah’ın diledikleri müstesna yine iman edecek değiller. Ne var kı çoğu cahillik
313. ... Mansur b. Abdurrahman dedi ki: Hasan-ı Basrî’ye, Allah TeâlA’
^Rabbinin rahmet ettikleri müstesna ihtilaf etmeye devam edecekler Zaten $
bunun için yaratmıştır/9 (Enam, 118-119) kavlini sordum. Dedi ki: “Rabbinin" h
ettikleri, ihtilaf etmezler.” Ben: “Peki, gerçekten onları ihtilaf etsinler diye mi ua
tı?” diye sordum. Dedi ki: “Tabii ki! Bunları cennet, şunları cehennem için- bu l
rahmet, şunları da azap için yaratmıştır.”448 ’ a’rı
314. ... Hammad b. Zeyd’den; Halid el-Hazzâ dedi ki: “Küfe halkından bir
adam, yanımıza geldi. Kendisine Hasan-ı Basrî’nin kader konusunda ulaşan a
rüşü dolayısıyla ondan uzak duruyordu. Derken o adam gelip Hasan-ı BasrT
“Rabbinin rahmet ettikleri müstesna ihtilaf etmeye devam edecekler. Zaten onlan
bunun için yaratmıştır.” (Enam, 118-119) âyetini sordu. (Bir rivayette ‘0 adam ya
nındayken Hasan-ı Basrî’ye soruldu’ şeklindedir.) Hasan-ı Basrî dedi ki: “Allah’ın
rahmet ettiği kimseler ihtilaf etmezler.” Adam: “Peki, onları bunun için mi yarattı?”
diye sordu. Dedi ki: “Allah Teâlâ cennet halkını cennet, cehennem halkını cehen
nem için yaratmıştır.” Halid el-Hazzâ dedi ki: “Adam bu cevaplardan sonra artık
Hasan-ı Basrî’yi savunur olmuştu.”449
448 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mansur b. Abdurrahman vardır. el-Ğudani en-Nazari el-Eşell’dir. Saduktur, vehim
leri olmuştur. Alfana tabakadandır. Bk. Takrib (2/276) - Tehzib (10/310) Senetteki diğer râviler ise
sikadırlar. Aynca bir sonraki rivayet, buna şahitlik etmektedir.
• Yine senedinde İsmail b. Uleyye vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 75.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (12/143) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 905 (2/430) - Lalekai, Şerhu’l
Usul, 967 (3/549) Bunların hepsi, İbn Uleyye yoluyla Mansur’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (4/492) bunu İbn Ebi Hatim ile Ebu’ş Şeyh’e de nispet
etmektedir.
449 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Ebû Davud, Sünne, Lüzumu’s Sünne (Avn, 12/275) - İbn Cerir, Tefsir (12/143) Bu ikisi,
Hammad yoluyla muhtasar olarak bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bk. Marife ve Tarih (2/41)
- Zehebi, Siyeru A’Iami’n Nübela (4/581)
• Bir Uyan:
İbn Cerir’in Tefsir’de (15/62) Zekeriya b. Sellam’dan rivayet ettiğine göre bir adam. Haşanı
Basrî’ye gelip kendisinin üç talakla hanımını boşadığını söyler. Bunun üzerine Haşan: Rabbine
isyan ettin ve kann senden bain talakla boş olmuştur” der. Adam: “Bunu Allah kaza (takdir) etti
deyince Haşan, açık bir şekilde “Allah bunu emretmedi” manasında “Allah bunu kaza etme
di” der ve şu âyeti okur: “Rabbin yalnızca O’na ibadet etmenizi kaza (emir) buyurdu...
23) Bunun üzerine insanlar, Hasan-ı Basrî’nin kader hakkında kelam ettiğini konuştular, a u
onun ne dediğini anlamamışlardı. Allah en iyisini bilir. Ayrıca kesinlikle Suud el-Ureyfı nın e
Hamid (s. 206) eserine bakmalısınız. kcn(Ji
Hasan-ı Basrî (r.h.), Kaderiye görüşünden olmakla itham olunmuştur. Hatta Mutezile _on
fırkasının üçüncü tabakçısından saymıştır. Bk. Kadı Abdülcebbar, Fark ve Tabakatu u
33) - Meniyye ve Emel (s. 133) Asrımız mutezilesi, Abdülmelik b. Mervarîm Hasan-ı bas y^.
der konusundaki görüşlerini sorması üzerine onun Abdülmelik e cevap olarak yaz ıg*
ona nispet ederek yayınlamışlardır. Sözünü ettiğimiz risale, Kaderiye Mezhebi ^el^ne
Aynca el-Mearif’te (s. 442) İbn Kuteybe, Siyeru A’Iami’n Nübela’da (4/579) Zehebi v
Müddessir Sûresi nde şöyle buyurur: “Hayır! Şüphesiz o bir öğüttür. Artık her
kini dilerse öğüt alır. Allah’ın dilemesi müstesna öğüt alamazlar. O, takvaya fsakı-
nılmaya) layık alan, bağışlamaya hak sahibi olandır. ” (Müddessir, 54-56)
Tehzib’te (2/270) İbn Hacer el-Askalani, Hasan-ı Basrî’nin kader hakkındaki sözüne işaret et
mişlerdir. Bununla birlikte bu âlimler, onun o görüşten döndüğünü ispat etmektedirler. İmam
el-Âcurrî de Hasan-ı Basrî’den kendisine nispet edilenden beri olduğunu veya -şayet olduysa-
zihninde meydana gelen bir şüpheden dolayı söylediği o sözden döndüğünü gösteren birkaç
rivayette zikretmektedir. İşte bu 316 numaralı rivayeti, bahsettiklerimizden biridir. Aynca Kürk
Dördüncü Bâb’da, bizzat Haşan- Basrî’nin bu Iddlay. reddettiği I e alakalı rivayetler gelecektir.
Şehristani dedi ki: “Hasan-ı Basrî'ye nispet edilen ve Abdülmelik e yazd.ğı bir risale gördüm.
Orada Abdülmelik’ln kader ve cebir konusundaki son,landa, I »deriye düşen
cevapla, yemiş ve KH.pkan âyelte, ve »kİ, delillerle istidlalelmiş hm. Bununla bul,kre Şehr».
tanı sonra şöyle der, "Belki de o risale. Vasil b. Alâ y» »il İr. 1»İd. ki Hasan-, Bas,,, kaderin huy,,
ve şerrinin Allah Teâlâ'dan olduğu hususunda selefe mu halı! olacak değildir. Çunku bu mesele,
selefin yanmda icma edilmiş gibidir"Bk• fc |b„ Ay„-da„ dcdiğinl dvaye,
? ckUkb®n' d V. Hasan-ı Basû hakkında yalan uydurmuşlar, ona söylemediği
eder: "Bu Mulerlle ve fedenye, Haşan i “ 1 İR .. BR |ba
Şeyler nispet etmişlerdir. Bizler Hasan-ı Basrı ue oıuı
(2/396) olduüunu, kimisi de o sözden döndüğünü ve üzül-
Aynca kimisi Hasan’ın söVlene" 5eVİ® ^T.stır Bk ibane, 392 (2/284)’den 437 (2/299)’a ve 513
düğünü gösteren birçok rivayetler aktarmıştır.
numaralı rivayetten 515 (2/322)’ye kadar olan kısım.
-Tehzib (6/345)
• Yine senedinde Muhammed b. İsmail: Galiba bu, el-Camlu’s Sahih’in sahibi İmam ®u^rl
Nitekim tahriçte de görüleceği üzere İbn Batta’nın rivayetinde açıkça ismi geçmektedir,
sika bir ravi olan Muhammed b. İsmail b. Semura (Bk: 202.Cİ rivayet) olması da muhteme >
Tahriç: Bunu İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 29 (2/48)’de Muhammed b. İdris er-Ra21
“Bize Abdülaziz b. Üveys tahdis etti...” senediyle ve 585 (2/360)’da Muhammed b.
Buhârî yoluyla “Abdülaziz b. Üveys dedi ki..." senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
etmektedir.
453 İsnadı hasendir.
• Senedinde Salim b. Ebû Hafsa el-İcli vardır. Künyesi Ebû Enes’tir, Kufelidir. Hadis konusunda
saduktur ama aşın Şia’dır. Dördüncü tabakadan olup H. 140 dolaylannda vefat etmiştir Bk.
Takrib (1/278) - Tehzib (3/432) Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Muhammed b. Ka’b vardır. ibn Selim b Esed’dl, Kiinyeşi Ebû Hanua el-
Kurazi’dir, Medinelidir. Bir müddei Kule’de İkame! elmlşllr. Sikada, alımda. Uçdneu tabakadan
olup H. 120’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/203) - Tehzib (9/420)
T^bn Cerir, Tefsir (27/111) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 919 (2/419). LaleW. Şerhtt l Usul.
nispet etmiştir.
454 İsnadı sahihtir. _, 934 cü rivayet.
• Senedinde Enes b. İyaz vardır. Sikajr. • e| A.rac et-Temmar’dır. Medinelidir, kadılık
• Yine senedinde Ebû Hâzim vardır, e eme ' , oesjncj tabakadan olup Mansur’un hila-
yapmıştır. Esved b. Süfyan'm Xib (4/143)
feti zamanında vefat etmiştir. Bk. Taknb
320. Bunu bize Firyabi haber verdi, dedi ki: Bize Kerdevs diye tanınan Halef
b. Muhammed el-Vasıti tahdis etti, dedi ki: Bize Yakub b. Muhammed tahdis etti
dedi ki: Bize Zübeyr b. Habib’in tahdis ettiğine göre Zeyd b. Eşlem, yukarıdaki sözü
söyledi.455
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Zeyd b. Eşlem doğru
söylemiştir. Şimdi bizler, Zeyd b. Eslem’in sözü üzerine peygamberlerin Kaderiye
aleyhine hüccet olan sözlerinden ve yanında cehennem halkının birbirlerine söyle
dikleri ve Kaderiye aleyhine hüccet olan sözlerinden ilavede bulunacağız.
Zeyd b. Eslem’in sözü üzerine ilavede bulunmaktan bahsettikten sonra ilk zik
redeceğimiz şey, Allah Teâlâ’nın kendisi ile Kaderiye’yi küçük düşürdüğü deliller
dendir. Sonrasında hak yoldan çıkan, şeytanın kendilerini oyuncak edip üzerlerine
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 890 (2/408)
• Abd b. Humeyd - îbn Münzir - İbn Ebi Hatim. Bk. Suyuti, ed-Dürru’l Mensur (8/530)
• İbn Batta, eLİbanetu’l Kübra, 23 (2/46) Nüfeyli yoluyla “Bize Enes b. İyaz tahdis etti... sene*
diyle bu şekilde rivayet etmiştir.
455 İsnadı zayıftır. a
• Senedinde Zübeyr b. Habib vardır, İbn Sabit b. Abdullah b. Zübeyr el-Esedi’dir. Tabiîn’
zısı, onun Medineli olduğunu söyler. Hadislerinde zayıflık vardır. Bk. Mizan (2/67) - Lisan (
- İbn Adiyy, Duafa (2/1081) • Hatib, Tarih (8/466) Ayrıca İbn Ebi Hatim de Cerh ve Tad
(3/584) onu zikretmiş ama cerh ve adalet bakımından hakkında bir şey dememilştir.
• Yine senedinde Yakub b. Muhammed vardır. İbn İsa b. Abdülmelik b. Hümey b. Avf ez- ü n $
Medinelidir, Bağdat’ta ikamet etmiştir. Saduk olmakla birlikte çokça vehimleri olmuştu^
bu rivayeti de zayıf râvilerden nakletmiştir. Onuncu tabaka büyüklerinden olup H. 2
etmiştir. Bk. Takrib (2/377) - Tehzib (11/396)
Tahrİç: 04 (9/327)Bu
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1012 (3/569) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 30 (2/49). 534
ikisi, İsmail es-Sağğar yoluyla “Bize Halef tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet
• Ayrıca Lalekai, 1314 (l/152)’de buna benzer olarak Süfyan es-Sevri’den de rivaye
dir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bundan sonra Kaderiye nin
dediğine muhalif olarak peygamberlerin dediklerini zikredeceğiz.
Nuh’un (a.s.) kavmi, ona “Ey Nuh! Gerçekten bizle fazlası İle münakaşa ettin
Artık doğru sözlülerden isen bize vâdettiğin şeyi getir bakalım" (Nuh, 32) dediklerin
de o şöyle demiştir: “Onu eğer dilerse, sadece Allah size getirebilir. Siz, aciz kılıcı
da değilsiniz. Size nasihat etmek istesem dahi -eğer Allah sizi saptırmayı istiyorsa-
nasihatim size fayda vermez. O sizin Rabbinizdlr. Sîzler O’na döndürüleceksiniz.”
(Hud, 33-34)
Allah Teâlâ Şuayb’dan (a.s.) şöyle haber verir: “Kavmlnden büyüklük taslayan
ileri gelenler ‘Yemin olsun ki ey Şuayb, ya seni ue seninle birlikte iman edenleri
yurdumuzdan çıkaracağız ya da tekrar dinimize döneceksiniz’ dediler. Şuayb dedi
ki: Bundan hoşlanmasak da mı! Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrardan sizin
dininize dönersek, bu durumda Allah’a yalan iftirada bulunmuş oluruz. Rabbimiz
Allah’ın dilemesi müstesna bizim ona dönmemiz olur iş değildir. Rabbimiz ilmi ile
her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnızca O’na tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kaumimiz
arasında hak ile hükmet!...” (A’raf, 88-89)
Yine Şuayb kavmine şöyle demiştir: “Size yasakladığım şeyleri (kendim ya
parak) size muhalif olmak istemiyorum. Ben sadece gücüm yettiğinde ıslah etmek
istiyorum. Benim başarım ancak Allah iledir. O’na tevekkül ettim ve O’na yöneli
yorum. ” (Hud, 88)
Yusuf un (a.s.) kıssasında şöyle buyurmuştur: “Yemin olsun kadın onu arzu
etmiş, o da -Rabbinin burhanını görmeseydi- kadını arzu etmişti. Onu kötülük ve
çirkinlikten çevirmek için böyle (yaptık) Şüphesiz o, ihlas verilen kullarımızdandır.
(Yusuf, 24)
Yusuf (a.s.) dedi ki: “Rabbim! Hapishane bana, beni onların kendisine davet
ettiğinden daha sevimlidir. Şayet benden onların tuzaklarını çevirmezsen, onlara
meyleder ve cahillerden olurum. Derken Rabbi ona icabet etti ve tuzaklarını ondan
çevirdi. Şüphesiz O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. ” (Yusuf, 33-34)
İbrahim (a.s.) dedi ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara
ibadet etmekten uzak eyle!” (İbrahim, 35)
tebaanızdık. Şimdi bizden Allah ın azabından olan bir şeyi önleyebilecek misiniz?’
derler. Büyüklenenler der ki: Şayet Allah bize hidayet etseydi, biz de size doğru
yola gösterirdik. Şimdi bağırıp-çağırsak da, sabretsek de bizim için eşittir; hiçbir
kaçacak yerimiz yoktur. ” (İbrahim, 21)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Görüldüğü gibi cehen
nem halkı dahi kabul etmiştir ki hidayet Allah’tandır, kendilerinden değil.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah size rahmet etsin!
Peygamberlerin -Allah ın selamı üzerlerine olsun- ve cehennem halkının sözlerin
den ibret ahn! Bunların her biri, Kaderiye aleyhine hüccettir.
Allah size rahmet etsin! Sonra bilin ki Allah Teâlâ rasûllerini göndermiş ve on
lara, kendilerine rasûl gönderilen kimseler aleyhine hüccet olsun diye tebliğ etme
lerini emretmiş, bununla birlikte Allah’ın ezeli ilminde hidayete ereceği belli olanlar
dışında hiç kimse iman etmek sûretiyle peygamberlerin çağrısına icabet etmemiştir.
Allah’ın ezeli ilminde hidayete ermeyecek olan, kaderde cehennem halkından olan
bedbaht olarak yazılan kimse, peygamberlere icabet etmemiş ve küfrü üzerinde
sebat göstermiştir. İşte Allah size bunu haber veriyor ey Müslümanlar!
Yine şöyle buyurur: "Senden önceki tüm rasûlleri apaçık anlatsınlar dlye
kavimlerinin dili ile gönderdik. Derken Allah dilediğini saptırır, dllediğlne
eder. O, Aziz, ue Hakim olandır. ” (İbrahim, 4) a^çt
323. ... Abdülaziz b. Rafi’den; Ubeyd b. Umeyr dedi ki: Âdem (a.s.), Rabbi
Teâlâ’ya işlediği günahı zikretti ve şöyle dedi: “Sana karşı isyankâr olduğum isya
nım hakkında ne dersin, beni yaratmazdan evvel aleyhime yazdığın bir şey midir
yoksa bizzat kendimin ilk defa yaptığı bir şey midir?” Allah: “Aksine seni yaratmaz
dan evvel aleyhine yazdığım bir şeydir” buyurunca Âdem: “Nasıl ki onu aleyhime
yazdın, şimdi beni bağışla!” dedi. İşte bu, Allah Teâlâ’nın şu sözünde anlatılandır:
457 İsnadında meçhul biri vardır. Ki zaten mevkuftur. Ne var ki İbn Kesir, ondaki cehaleti kadir311
bir rivayet zikretmiş, şöyle demiştir: “Bir rivayette ‘Bana Mücahid, Ubeyd b. Umeyr den haber
verdi..." şeklindedir. Bk. İbn Kesir, Tefsir (1/116) ,,
• Yine senedinde Ubeyd b. Umeyr vardır. İbn Katade el-Leysi’dir. Künyesi Ebû Asım dır, e
lidir. Müslim, Nebî’nin (s.a.v.) hayatında doğduğunu söyler ve onu tabiînin büyüklerinden say
Mekke halkına kıssalar anlatırdı. Sika olduğunda icma vardır. Bk. Takrib (1/544) -
• Yine senedinde Abdülaziz b. Rufey’ el-Esedl vardır. Künyesi Ebû Abdülmelik tir, Me
Kufe’de ikamet etmiştir, sikadır. Dördüncü tabakadan olup H. 103 veya sonrasında vefat e
Bk. Takrib (1/509) - Tehzib (6/337)
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (1/244) - İbn Batta, el-İbanetu’i Kübra, 138 (2/61) - Ebû Nuaym.
(3/273) Bunların hepsi, Veki’ yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. n
• Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 324) Muhammed b. Kesir yoluyla “Bize Süfya
verdi...” senediyle bu şekilde... ,, p/1441
• Taberi, bu rivayet için başka yollar da zikretmiştir. Ayrıca Suyuti, ed-Dürnı’l Mensur abif
bunu Veki’, Abd b. Humeyd ve Uzma adlı eserinde Ebu’ş Şeyh’e de nispet etmekte r.
sonraki rivayete bakınız.
Şayet biri şöyle derse: Onlar senin nazarında şakiler (bedbahtlar) midir?
Derim ki: Çünkü Nebî (s.a.v.) böyle söylemiş, onları “Bu ümmetin Mecusile-
ri” diye isimlendirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Eğer hasta olurlarsa onları ziyarete
gitmeyin! Eğer ölürlerse cenazelerine katılmayın!”459 Bunu, kendi bâbında zikrede
ceğiz inşallah.
Dördüncü bölüm burada sona erdi. Bunu kitabın beşinci bölümü izleyecektir
inşallah. Asıl güven yalnızca O’na duyulur.
458 İsnadı hasen olmakla birlikte mevkuftur. Burada, bir öncekinde geçen meçhul râvi senetten düşü
rülmüş, Abdülaziz b. Rafı’in bizzat kendisi Ubeyd b. Umeyr’den rivayet etmiştir. Bk. Mizzi, Tehzibu’l
Kemal (2/838) Bu rivayet dolayısıyla bir önceki rivayet, muttasıl senetlerdeki ziyadelerden olmak
tadır. Çünkü orada şeyhinden bir vasıta ile, burada ise vasıtasız olarak rivayet etmiştir.
• Yine senedinde Hasen b. Yahya b. Ca’d el-Abedi vardır. Ebû Ali b. Ebi Rabi’ el-Cürcani’dir.
Bağdat’ta ikamet etmiştir, saduktur. On birinci tabakadan olup H. 263’te vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/172) - Tehzib (2/324)
Görünen o ki bu eser, isrâiliyyat’tandır.
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (l/244)’de Abdurrahman b. Mehdi yoluyla “Bize Süfyan tahdis
etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir. Ayrıca bir önceki rivayete bakınız.
459 Bu hadis, 381 numaralı rivayette senedi ile gelecektir. Tahrici için oraya bakınız.
şeyde mi amel ediyoruz yoksa dahn •• V . ah >n Rasûlu! Hk bizden baş|au §°yle
«s» ss;
ded,. Buyurdu ki: “Ey Ömer! Ona ancak amelle u/oX • ö 7 “"d edilii'w’'’
sarfederiz ey Allah'ın Rasûlü!"®' dedi. ° de 0 hal^ çaba
• Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned (s. 4) - Ahmed, Müsned (1/29), (2/52, 77)' A^u^J.j($.
Sünne, 855 (2/394) - Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 322) - Buhârî, Halku
163) - Tirmizî, Kader, 2135 (4/445) Tirmizî dedi ki: “Hasen sahihtir." Aynca bk lb bu
Sünne, 163, 164 (1/71) - İbn Batta, İbane, 52 (2/53) Bunlann hepsi, Şu be yoluyla As
328. ... Ebû Abdurrahman’dan; Ali (r.a.) anlatıyor: Nebî (s.a.v.) ile birlikte bir
cenazeye katıldık. Baki Mezarlığı’na vardığımızda Rasûlullah (s.a.v.) oturdu, biz de
çevresine oturduk. Derken bir dal alıp onunla yeri eşelemeye başladı. Sonra başını
kaldınp “İçinizden dünyaya gelen bir nefis yok ki cennet ve cehennemden mekânı,
şaki mi said mi olduğu bilinmiş olmasın. ” Bunun üzerine orda bulunanlardan bir
adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! O halde amel etmeyi bırakıp (kader) yazımıza yönel
meyelim mi? Çünkü bizden kim saadet ehlinden ise, saadet ehli amelini işleme
ye koyulur. Kim de şekavet ehlinden ise, şekavet ehli amelini işlemeye koyulur.”
Buyurdu ki: “Amel edin! Çünkü herkese, kendisi için yaratıldığı şey kolaylaştırılır.
Her kim şekavet ehlinden ise, ona şekavet ameli kolaylaştırılır. Her kim de saadet
ehlinden ise, ona da saadet ameli kolaylaştırılır. ” Nebî (s.a.v.) sonrasında şu âyetleri
okudu: “Artık kim verir, takvalı olur ve en güzel olanı tasdik ederse, ona kolay olanı
|'i™"t -'’Kade. 2136 (4/445) - İbn Mta. Mukaddime - İbn Cerir, Telslr (30/223). Bey-
baW lükad” 56) - MM. Usul, 1063 (4/597) Bunlann hepsi. Ame, yoluyla Sa'd b.
Ubeyde’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
329. Bize yine Flryabl haber verdi, dedi kİ: Bize MlncAb b. Haris tahdis
dedi ki: Bize İbn Müshir tahdis etil; A’meş’len, o Saa’d b. Ubeyde’den, o pt
Abdurrahman'dan, o da Ali b. Ebl Tallb’len; (Ali) dedi kİ: "Bir keresinde Nebî’
(s.a.v.) yanındayken..." Sonra hadisi yukarıdaklne benzer olarak zikretti.^'1
Ali’nin (r.a.) bu hadisinin birçok yolu vardır kİ bunlardan yukarıda zikroHt/'
, ' "'Slırniz
kadarı ile yetiniyoruz.
330. ... Hişam b. Hakim anlatıyor: Bir adam, Rasûlullah’a (s.a.v.) ge|j
“Ey Allah’ın Rasûlü! Ameller yeni mİ başlarlar yoksa onlar hükmü kesinleşmiş
“Ey Allah'ın
bir kaza/kader midir?” Nebî (s.a.v.) şöyle cevap verdi: "Şüphesiz kİ Allah Teâlâ
âdemoğlunun sırtlarından hürriyetlerini aldı ue onları kendilerine şahit tuttu. Sonra
onlan avucuna doldurdu ve ‘Bunlar cennet için, bunlar da cehennem İçin’ buyur-
du. Artık cennet halkı için cennetliklerin ameli kolaylaştırılır, cehennem halkı İçin
de cehennemliklerin ameli kolaylaştırılır. ”*466 Bu hadisin birkaç yolu daha vardır.
’ Taberi, Tefsir (9/117) - İbn Ebl Asım, Sünne, 168 (1/73-74) - İbn Balla-
.aratbğmda el‘ ,leAdern m Sağ fara/ma (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah, Âdem’i,
----------
^et Ç'kart,p ‘Ey Adem! senin cennet hf küçük taneler gibi bir zür-
şonra Âdem’in sol tarafına vurdu ue ondanG,.lnden o,an zürr^etindir’ buhurdu,
idem! Bunlar da, senin cehennem ehlinden ,°""" 9'b' blr zü"'ve‘ çlkartıp 'Ey
' „ dcn olan zürriğeiindir’ buuurdu ™
332... . Guneym b. Kays dedi ki: Ebû Musa fr, i t,
,e durmuş halde bize Kur'ân't âyet-âyet öörellrd ti k 0Vaâ'ÜZeri"'
L|e buyurdu: “Âdem’t yaratı,ğ, gün Allah be hd ,y, NeW ’
ı- •/„ him niclori rla ı ı- -ı ı ’ nc^en M auuç aldı ue tüm temizleri
el, ,le, tum P'slen de s0' e'ı >'e kaldınp Bunlar seğdakiferdir, umurumda değil,
gunlor, cennet ashabtdr. Bunlar da sol laraUakUerdir, umurumda değil. Bunlar,
cehennem ashab,d,r buğurdu. Sonra onları Âdem 'İn beline geri koydu. İşte onlar,
bu söz (hüküm) üzere bugüne dek nesilden nesle gelmektedirler. ”468
(3/73) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/58) Bunların hepsi, Bakıyye yoluyla “Bize Zübeydi tahdis
etti..." senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
İbn Cerir (9/117) - İbn Ebi Asım, Sünne, 169 (1/74) Bu ikisi, Abdullah b. Salim yoluyla
Zübeydi’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Cerir (9/118) - İbn Mende, er-Reddu Ale’l Cehmiyye, 54 (s. 78-79) Bu ikisi, Muaviye b.
Salih yoluyla Raşid b. Sa’d’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Hafız İbn Hacer, bunu Metalib-i Âliye’de (3/82) zikretmiş ve garip olduğunu söylemiştir. Hey
semi, Mecmau’z Zevaid’te (7/186) şöyle der: “Bezzar ve Taberani rivayet etmiştir. Senedinde
Bakıyye b. Velid vardır. Zayıf bir râvidir ama bu hadisi, şahitlerin çokluğundan dolayı hasendir.
Aynca Taberani’nin isnadı da hasendir.” Elbani, İbn Ebi Asım’m Sünne adlı eserine yaptığı tahriç
çalışmasında, sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. 168, 169 (1/73, 74)
467 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Mübeşşir b. Ubeyd vardır. Metruktür. Bk. 317.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffâ vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Ayn
ca müdellistir. Bk. 79.cu hadis.
Tahriç:
• İbn Adiyy, Kamil (6/2414) Hişam b. Halid’ten “Bize Bakıyye tahdis etti...” senediyle bu şekil-
de...
• Ahmed, Müsned (6/441) Ebû Derda’dan tamamıyla rivayet etmiştir.
• Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (7/185) şöyle der: “Bezzar ve Taberani rivayet etmiştir. Senet
teki râviler, sahihin râvilerindendir.” Ayrıca Elbani, bu Tarih adlı eserinde ibn Asakır e de nispet
etmekte ve sahih olduğunu belirtmektedir. Bk. Silsile-i Sahiha, 49 (1/ )
İsnadı zayıftır: iki illeti vardır. _ ,, „.. . c, . . ,,
1. Senedinde Yezid er-Rakkaşi vard.r. Yezid b. Eban er-ftekkaşldir. Künyesi Ebû Arnrd^,
Basralı’dır. Zahid bir kadıdır. Zayıftır. Beşinci tabakadan olup H. 120 den önce etmiştir. Bk.
STtatan^ı .»• kMelerlniı. adlan uard.r, Son fisine kadar hepsi (ama.
dötaWür.- «d.k onk.™ ne İta yapıür ne de onlardan blrller! ele*
lir - Sonra sol dinde bulunan kilnp hakkında da şöyle buyurdu, Bu da cehennem
hatarm İsimlerinin. batan ne kabilelerinin adlanma jta. olduğu bir W(apt,r
Son kişisine kadar hepsi tamamen sayılıp dökülmüştür, arlık onlara ebediyen ne
Hane yapılır. ne de onlardan binleri eksiltilir." Bunun üzerine ashâbı: “Ey Allahbn
Rasûlü! Madem iş olup bitmiştir, peki neden amel ediliyor kı?" diye sordular. Bu.
yurdu ki: "Doğnı-dilrgiin olun, (cn İyisine) yaklaşın! Şüphesiz cennetlik kimsenin
ömrü, daha önce ne ameli işlerse işlesin cennet halkının ameli ile sonra erer. Aynı
şekilde cehennemlik kimsenin ömrü de daha önce ne ameli işlerse işlesin cehen
nem halkının ameli ile sonra erer. ” Sonra elini ileri itip işaret ederek “Rabbiniz
gerçekten kullarının işini bitirdi; ‘bir kısmı cennette, bir kısmı çılgın ateştedir’ (Şura,
7) buyurdu.”46'’
Tahriç:
• Hcyscmi, Mccmau’z Zevaid’te (7/186) şöyle der: “Bezzar ve Kebir ile Evsat adlı eserlerinde
Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Ravh b. Müseyyeb vardır. Yahya b. Main, salihcik olduğunu
söylemiş ama başkaları da onu zayıf saymışlardır.”
• Aynca bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 203 (1/89, 90) - İbn Batta, İbane, 59 (2/79) Bu ikisi, Ravh yo
luyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Elbani, yukarıda belirttiğimiz illetler dolayısıyla “Çok zayıftır”
demektedir.
469 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Kabil vardır, Huyeyy b. Hani b. Nazır el-Meârifı’dir. Basrahdır, vehimleri vardır.
Zehebi dedi ki: “Bır grup, onun sika olduğunu söylemiştir.” Üçüncü tabakadan olup H. 128’de
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/209) - Tehzib (3/72) - Kaşif (1/199)
Yine senedinde Şüfeyy b. Mâti el-Asbahi vardır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bazıları onu
X„ f ?eMİ5‘İr ki bu bir hatadır- Halife’nin dediğine göre Hişam’ın hilafet zamanm-
da vefat etmışbr. Bk. Takrib (1/353) - Tehzib (4/360)
Tahriç:
ÂyT™bt' “S Kade''4141 l4/449> Tirmizi dedi ki: “Hasen garip »I*’
ibn Cerî TelslH2W C?kn m' C'hmiwe <s- 320>“ İbn Ebi Asm. Sünne. 348 W154'1®
ta BunW
tandaTaberi've
■ Heroml. Mecrnaüz ZevJd'te (mSTST k"”'"1 Sah"'’’848 12/5281 sâd»*1
ınlslır: “Bunu Taberani, ibn MücahMU ’ ° r [ den buna benzer olarak rivayet etmiş ? jj’in
kim olduğunu bilmiyorum Senen L-1”’ ° “basından senediyle rivayet etmiştir. İbn Mu
• Ayrıca bunu LaleL ŞeM J ' lse sahih>" 'Meridir."
berhu I Usul. 1083 (ttOTfde İbn Abbâs’t.n da rivayet etmekte*'
• Jz> rpnnpt halkının ici / • -ı ’ erner,n Rabbi nin yazdığı bir kitaptır.
İçerisinde cennet halkının isimleri ile babalarının içimi : t _ı <-> <. .
™ ı ı... aıarınm isimlen yazılıdır. Sonra son kişi
sine dek hepsi tamamen sayılıp dökülmüştür- artık no nni •/ / j_
s" , ,.■!■] •>..>• r» , . *ur’ art,K ne onlara ilave yapılır, ne de
onlardan binleri eksiltilir. Bu da âlemlerin Rnkkı>~: ,. , , ; ,
°n,a . „ ... , , er n Kabbı nin yazdığı bir kitaptır. İçerisinde
cehennem halkının isimleri ile babalarının isimleri yazılıdır. Sonra son kişisine dek
hepsi tamamen sayılıp dökülmüştür; artık ne onlara ilave yapılır, ne de onlardan
binleri eksiltilir. ” Sahabeler: “O halde neden amel edilsin ey Allah’ın Rasûlü?” diye
sordular. Buyurdu ki. Şüphesiz cennet ameli işleyen kimsenin ömrü, daha önce
ne ameli işlerse işlesin cennet halkının ameli ile sonra erer. Aynı şekilde cehennem
ameli işleyen kimsenin ömrü de daha önce ne ameli işlerse işlesin cehennem halkı
nın ameli ile sonra erer. Allah, mahlukatın işini bitirdi; ‘bir kısmı cennette, bir kısmı
çılgın ateştedir. ’ (Şura, 7)”470
335. ... Cabir (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Süraka b. Ca’şem kalkıp Nebî’nin
(s.a.v.) yanına gitti ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bize, sanki şu saatte yara
tılmışız gibi amellerimizi bildir. Hakkında yazının var olduğu ve kaderlerin cereyan
ettiği bir şey midir yoksa bizim başlattığımız bir şey midir?” Buyurdu ki: “Hayır,
aksine hakkında yazının var olduğu ve kaderlerin cereyan ettiği bir şeydir. ” Süraka
(r.a.): “Ey Allah’ın Rasûlü! O halde neden amel ediliyor?” diye sorunca şöyle ce
vap verdi: “Amel edin! Çünkü herkese ameli kolaylaştırılır. ”471
üfm^îrsKim«oln“^9"*®“'>e,e<'erse'onun'<,/ı?aj,d^erer
“e sâp'flp' Abdullah b. Amr dedi ki: “Bu yüzden diyorum kİ: Kalem, olac^
(yazıp) kurumuştur.’473
VAbnted. Müsned (3/204) Z Abdullah b. Ahmed, Sünne. 857 (2/394) - Ibn MSce. Mul^
1079 (4/604) - Hakim Müstedri^ınm 243' 244 (1/107' 108) ' La'Cİ<‘ ’ıSki
Kübra (9/4) Bunlann hepsi Evzal L|1/3|01 ’ Beyhaki- Esma ve Sıfat (1/203) - Beyk bll^
rivayet etmiştir. * ’ tVZa‘ V°luyla Bize Rebi’a b. Yezid tahdis etli..." ^Iylt
341. ... Abdullah b. Amr (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyu
rurken işittim: "Allah Teâlâ, gökleri ue yeti yaratmadan elli bin sene önce kullann
kaderlerini takdir etme işini bitirmiştir. Arşı da suyun üzerinde idi. ”477
478
• Senedinde Bakıyye b. Velid vardır. Müdellistir. Ne var ki burada açıkça “Tahdis etti” lafzını
kullanmıştır. Zaten Darekutni’nin rivayetinde de görüleceği üzere Ebû Süleyman Utbe b. Seken
el-Fezari, kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Rabi’ b. Nafi’ vardır. İbn Tevbe el-Halebi’dir, Tarsus’ta ikamet etmiştir. Sika,
hüccet ve âbiddir. Onuncu tabakadan olup H. 241’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/246) - Tehzib
(3/251)
• Yme senedinde Ertat b. Münzir vardır. İbn Esved el-Elhâni’dir. Künyesi Ebû Adiyy’dir, Humus
ludur. Sikadır. Altıncı tabakadan olup H. 163’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/50) - Tehzib (1/198)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 92 (2/3) İbrahim b. Hüseyin yoluyla “Bize Rabi’ tahdis etti...” senediyle bu
şekilde...
• İbn Ebi Asım, Sünne, 106 (1/49) İbn Musaffâ yoluyla “Bize Bakıyye tahdis etti...” senediyle bu
şekilde...
• Darekutni, Sıfat, 14 (s. 18) Ertat b. Münzir yoluyla “Bize Leys tahdis etti; Mücahid ten. o İbn
Ömer’den...” senediyle bu şekilde,,.
• Suyutu, ed-Dürru’l Mensur’da (7/430) bunu İbn Merduyeh’e de nispet etmiştir. Ayrıca Taberi.
Tefsirde (25/156) İbn Abbâs’tan mevkuf olarak da rivayet etmektedir.
477 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mâlik b. Süleyman el-Elhânl vardır. Zayıftır. Bk. 315.cl rivayet. Ne var ki RaW
b. Nafi’, kendisine mütâbaat etmiştir. Bu hadiste Bakıyye, muan’an olarak aktarmıştır ama ır
önceki rivayette açıkça “Tahdis etli” lafzını kullanmıştır. Dolayısıyla hadiste bulunan zayıfla
lenmektedir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
478 İsnadı hasendir. .
• Senedinde Ebû Hani vardır. Humeyd b. Hani el-Havlani vardır. Mısırlıdır, hadislerinde
yoktur. Beşinci tabakadandır. Kendisi İbn Vehb’ln en büyük şeyhi olup H. 142’de vefat etm §
Bk. Takrib (1/204) - Tehzib (3/50) 7 ci
• Yine senedinde Abdurrahman b, İbrahim ed-Dımeşkl vardır. Sika, hafız, mütkındır. Bk
rivayet.
KİTÂBU^Ş-ŞERÎ’A
Tahriç:
• Müslim, Kader, 2653 (4/2044) Ahmed b. Amr b. Abdullah b. Amr Şerh yoluyla “Bize Ebû Hani
tahdis etti...” senediyle “işini bitirdi” lafzı yerine “yazdı” lafzı ile rivayet etmiştir.
• Müslim, 2653 (4/2044) - Tirmizî, 2156 (4/458) Tirmizî dedi ki: “Hasen sahih gariptir.” Ayrıca
bk. Abdullah b. Ahmed, Sünne, 842 (2/388) - Beyhaki, İtikad (s. 56) Bunlann tümü, Hayve yo
luyla Ebû Hani’den “Arşı su üzerindeydi” ilavesi olmaksızın rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 2653 (4/2044) Nafı b. Yezid yoluyla Ebû Hani’den ilavesiz olarak...
• Ahmed, Müsned (2/169) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 856 (2/394) - Beyhaki, Esma ve Sıfat
(2/114)
• İbn Batta, İbane, 72 (2/90) Hayve ve İbn Lehi’a yoluyla “Bize Ebû Hani’ tahdis etti...” sene
diyle bu şekilde...
• Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 318) - İbn Batta, İbane, 72 (2/91) Leys b. Sa’d yoluyla
Ebû Hani’den bu şekilde...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1025, 1026 (4/579) - İbn Batta, İbane, 73 (2/90) Yunus b. Abdula’la
yoluyla.
479 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Hani vardır. Bir önceki rivayette geçti.
• Yme senedinde Yunus b. Abdula’lâ vardır. İbn Meysera es-Sadefi’dir. Künyesi Ebû Musa dır.
Mısırlıdır. Sikadır, onuncu tabaka küçüklerindendir, H. 264’te vefat etmiştir. Bk. Taknb (2/385) -
Tehzib (11/440)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
480 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Hani vardır. Bir önceki rivayette geçti. cr.nra karıştırmıştır Ne var ki
• Yine senedinde İbn Lehi’a vardrn Saduktur. Kitapları yandıktan.son «
önceki iki rivayette görüldüğü üzere İbn Vehb ve tahriçte görüleceği üzere başkaları kendisine
345. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken ’
•şit-
tim: “Şüphesiz Allah ’ın yarattığı ilk şey, kalemdir. Sonra Nûn’u -ki o divittir- va
Sonra “Yaz!” buyurdu. O: “Ne yazayım?" diye sordu. Allah: “Şu an olan ve ol ° '
olan amel, eser rızık veya ecel olarak ne varsa” buyurdu. Bunun üzerine kalem
an olan ve kıyamete kadar olacakları yazdı. Bu, Allah Teâlâ’nın şu kavlidir: “Nûn
Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun. ” (Kalem, 1) Daha sonra kaleme mühür vurdu
daha konuşmadı ve kıyamete kadar konuşmayacak. ”482
346. ... Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit’in babasından rivayet ettiğine göre
o, öleceği ön görülen hastalığında Ubade’nin yanına girdi ve “Babacığım! Bana
tavsiyede bulun ve bu konuda gayret göster” dedi. Ubade: “Otur” dedi. Sonrasın
da şöyle dedi: “Şüphesiz ki sen hayrı ve şerri ile kadere iman etmedikçe imanın
tadını alamaz, imanın hakikatine eremezsin.” (Velid) Dedim ki: “Kaderin haynnı
ve şerrini nasıl bilirim?” Dedi ki: “Bilmelisin ki sana isabet eden, seni ıskalayacak
değildir. Seni ıskalayan ise sana isabet edecek değildir. Rasûlullah’ı (s.a.v.) “Allah
Teâlâ’nın ilk yarattığı şey kalemdir. Ona ‘Yaz!’ buyurdu. Derhal o andan itibaren
kıyamet gününe dek olacakları yazdı” diye buyururken işittim. Sen bunun dışında
başka bir inanç üzere ölürsen, cehenneme girersin.”483
347. ... Muhammed b. Ubade b. Samit dedi ki: Babamın yanına girdim.
Bana şöyle dedi: “Ey oğulcuğum! Doğrusu ben Rasûlullah’ı (s.a.v.) “Allah Teâlâ’nın
ilk yarattığı şey kalemdir. Ona ‘Yaz!’ buyurdu. Kalem: ‘Neyi yazayım?’ diye sordu.
Allah: ‘Kaderi yaz!’ buyurdu. Derhal o andan itibaren kıyamet gününe dek olacak
ları yazdı” derken işittim.”484
348. ... Mıksem’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: “Şüphesiz Allah Teâlâ’nın
yarattığı ilk şey kalemdir. Onu tozdan yaratmış “Kalem” buyurmuştur. O ise derhal
nurdan bir kalem şeklini almıştır. Gölgesi, göklerle yer kadardır. Akabinde ona.
“Levh-i Mahfuz’a yaz!” buyurmuş, o da “Ey Rabbim! Neyi yazayım?” diye sorunca
tabakadandır, H. 240 dolaylarında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/518) - Tehzib (6/389) Ne vark*
Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/115)’te Muaviye b. Ömer kendisine mütâbaat etmiştir. Ayrıca bu. •
riçte de görüleceği üzere başka sahih yollarla A’meş’ten de gelmiştir.
Tahriç:
• Buhârî, Sahih, Bed’u’l Halk, 3191 (Fethu’l Bari, 6/286) Hafs b. Gıyas yoluyla “Bize A
haber verdi...” senediyle “O’ndan başka hiçbir şey yoktu" lafzıyla bu şekilde rivayet edilme *
• Buhârî, Tevhid, 7418 (Fethu’l Bari, 13/403) Ebû Hamza yoluyla A’meş’ten “O’nla birlikte
ile bu şekilde rivayet etmiştir. .
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/115) Muaviye b. Ömer yoluyla “Bize Ebû İshak el-Fezarı
etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir. Imişti
482 İsnadı zayıftır. Daha önce 179 numaralı rivayette senetteki raviler ile alakalı bilgi’ v.er^ı.j|rnjşü-
483 İsnadı hasendir. Daha önce 180 numaralı rivayette senetteki râviler ile alakalı bi g<
484 İsnadı zayıftır. Daha önce 181 numaralı rivayette senetteki râviler ile alakalı bilgi veri
1
CamScanner ile tarandı
„„. KİTÂBU’Ş-ŞERÎ'A
266 |
OTUZ SEKİZİNCİ BÂB: ALLAH TEÂLÂ’NIN ÂDEM (A.S.) ALEYHİNhı.
DAHA ONU YARATMAZDAN EVVEL İSYANI TAKDİR ETTİĞİNE İMÂN
- Evet.
- Allah’ın kendisine ruhundan üflediği, tüm isimleri öğrettiği, sonra meleklere
emredip de onların kendisine secde ettikleri o kimse sen misin?
- Evet.
- Peki, seni, kendini ve bizi cennetten çıkarmana ne sürükledi?
. Kendini
D ,. ve
.. bizi. cennetten
o cıka^
^mana seni sürükleyen nedir?
- Peki, sen kimsin?
- Ben Musa’yım.
t W„w”7d°n ",ç',,r clçl
- Sen, Allah’ın kendisini konuşması ile seçtiği, kendisi için bizzat eli ile Tevrat’ı
yazdığı o Musa mısın? Beni daha yaratmadan kırk sene evvel Allah’ın aleyhimde
takdir ettiği bir işten dolayı beni niçin kınıyorsun?
Âdem tam burada Musa’ya hüccetle geldi, Âdem tam burada Musa’ya hüccet
le galip geldi. ”
Amr dedi ki: “Tavus bana ‘Ma’bed el-Cüheni’den sakının! Çünkü o Kaderiye
idi’ demişti.”493
357. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem He
Musa tartıştı. Musa dedi ki:
- Ey Âdem! Allah seni eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi, sonra
emretti de sana secde ettiler, sana cennete yerleşip oradan dilediğin şekilde
. Hin l>€ 0
bol yemeni emretti ve tek bir ağacı sana yasakladı. Sense Rabblne isyan er
ağaçtan yedin değil mi?
- Ey Musa! Bunu Allah Teâlâ’nın daha beni yaratmadan önce aleyhimde ta
ettiğini bilmiyor musun?”
söylediği “İnsanlar hakkında kelam etmiştir" sözüne iltifat edilmez. H. 223 te vefat e
Takrib (2/280) - Tehzib (10/333)
Tahrici 185 numaralı rivayetin tahririnde verildi.
492 İsnadı sahihtir. Tahrici 185 numaralı rivayetin tahririnde verildi.
493 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Amr vardır. İbn Dinar’dır. Sikadır, sebttir. Bk. 265.ci rivayet.
Tahrici 185 numaralı rivayetin tahricinde verildi.
358. ... Abdullah b. Mes ud (r.a.) dedi ki: es-Sadık (Asıl Doğru Söyleyen) ve
el-Masduk (Asıl Doğrulanan) Rasûlullah (s.a.v.) bize şunu anlattı: "Doğrusu sizden
birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk gece toplanır. Sonra o kadar sûrede alaka
(pıhtılaşmış kan) olur. Sonra o kadar sürede mudğa (çiğnenmiş et) olur. Sonra
Allah ona bir melek gönderir ve meleğe dört şeyi yazmasını emreder. Melek, onun
amelini, ecelini, rızkını ve şaki mi yoksa said mi olduğunu yazar. Sonra ona ruh üf
lenir. Şüphesiz sizden biri kesinlikle cennet halkının amelini işler. Öyle ki kendisi ile
cennet arasında ancak bir dirsek boyu (mesafe) kalır. Derken yazısı ona galip gelir
de cehennem halkının amelini işler ve böylece cehenneme girer. Şüphesiz sizden
biri kesinlikle cehennem halkının amelini işler. Öyle ki kendisi ile cehennem ara
sında ancak bir dirsek boyu (mesafe) kalır. Derken yazısı ona galip gelir de cennet
halkının amelini işler ve böylece cennete girer. ”494
495
360. ... Huzeyfe b. Useyd’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu- “Me
lek, rahme yapıştıktan kırk -veya kırk beş- gece sonra nutfe/spermin yanma girer.
Melek: ‘Ey Rabbim! Bu nedir; şaki midir yoksa said midir?’ diye sorar. Allah Teâlâ
meleğe “Yaz!” buyurur. Melek derhal onun rızkını, amelini ve musibetini yazar.
Sonra sayfalar dürülür; artık ona ne ilave yapılır ne de ondan eksiltilir.”497
Tahriç:
• Buhârî, Kader, 6594 (Fethu’l Bari, 11/477) - Müslim, 2643 (4/2036) - Ebû Davud (Avn, 12/474)
Bunlann hepsi, Şu’be yoluyla “Bize A’meş tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 2643 (4/2036) - Ahmed, Müsned (1/430) - Tirmizî, 1237 (4/447) Bunlann hepsi, Veki’
yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (1/430) - Tirmizî, 2137 (4/446) Bu ikisi, Yahya el-Kattan yoluyla A’meş’ten bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 264 (4/2036) - Ahmed, Müsned (1/382) - Tirmizî, 2137 (4/446) - İbn Mâce, 76 (1/29)
- Beyhaki, İtikad (s. 57) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/128) Bunların hepsi, Ebû Muaviye yoluyla
A meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. ,
• Abdurrezzak, Musannef, 20093 (11/123) - Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 321) - EN
Davud (12/474) Bunlann hepsi, Sevri yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Humeydi, Müsned, 126 (1/69) - İbn Mâce, 76 (1/29) Bu ikisi, Muhammed b. Ubeyd et-Tan
yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. lanndan
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/128) İbn Nümeyr, Ebû Usame, Ammar b. Ruzayk ve baş
rivayet etmiştir.
• İbn Batta, İbane, 121-126 (2/127-132) Birkaç farklı yoldan rivayet etmiştir.
496 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
497 İsnadı sahihtir. dnömus H-
• Senedinde Ebu’t Tufeyl vardır. Amir b. Vasile’dlr, sahâbedir. Uhud yılında 9
vefat etmiştir. En son vefat eden sahâbedir. Bk. Takrib (1/389) Müslim o113
• Yine senedinde Süfyan vardır. İbn Uyeyne’dlr. Lalekai (4/592) de Mu am
mütâbaat etmiştir. .
^Müskm, Kader,2644 (4/370) - Ahmed, Müsned (4/6. 7) - fen. Ebi Asım. S™"gon„nn
Lalekai, 1045 (4/592) - Ibn Baha, ibane, 130 (2/130) - Beüh.kı, llık.d (s.
Süfyan yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Muhammed b. Müslim V
. Lalekai, 1046 (4/592) - İbn Batta, 131 (2/131) Bunların ikisi, Muhammen
362. ... Ebu z Zübeyr den; Ebu’t Tufeyl dedi ki: Abdullah b. Mes’ud’u şöyle
derken işittim: Şaki, annesinin karnında şaki olandır. Said ise başkasıyla öğüt
alandır.” Dedim ki: “Şeytan rezil rüsva olsun! İnsan daha amel etmezden evvel said
ve şaki mi olur!”
Ebu’z Zübeyr dedi ki: Ebu’t Tufeyl, daha sonra Huzeyfe b. Useyd ile karşılaştı
ve ona İbn Mes’ud’un söylediği o sözü haber verdi. Ebu’t Tufeyl dedi ki: Huzeyfe
bana “Sana Rasûlullah’tan (s.a.v.) işittiğim bir hadisi haber vereyim mi?” dedi. Ben:
“Tabii ki!” dedim. Dedi ki: “Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Nutfe/
spermin rahme yerleşmesinden sonra kırk iki sabah geçtiğinde Meleku’l Erhâm
(Rahimlerin Meleği) iner ue kemiğini, etini, kulağını ue gözünü yaratır. Sonra ‘Ey
Rabbim! Şaki mi yoksa said mi?’ diye sorar. Bunun üzerine Rabbin, onun hakkında
dilediği şekilde kaza/hüküm uerir, melek de onu yazar. Melek daha sonra ‘Ey Rab
bim! Erkek mi yoksa dişi mi?’ diye sorar. Bunun üzerine Rabbin, onun hakkında
498 İsnadı sahihtir. t
• Senedinde dört tane sika müdellis vardır. Ne var ki onların hepsi, açıkça 'tahdis etti lafzım
kullanmışlardır. Müslim, 2645 (4/2037)’de Ebu’z Zübeyr, açıkça “tahdis etti” lafzını söylemiş,
yine Müslim’de rivayet edildiği üzere İkrime b. Halid, Külsûm ve Rabi’a’mn babası kendisine
mütâbaat etmiştir. İbn Cüreyc, Musannifin bir sonraki rivayetinde açıkça tahdis etti lafzınıkul
lanmış. Velid b. Müslim, bu rivayette “tahdis etti” demiştir. Aym şekilde^Savfan b Salih de böy
ledir. Velid’e bir sonraki rivayette de görüleceği üzere Muhammed b. Eb. Adiyy mutabaat etmişte.
Bu hadisin Buhârî ve Müslim (2646)’de Enes’ten şahidi vard.r.
T Mrî?: « a 9^ 14/2037) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/231) - İbn Batta. 129 (2/129) Bun-
• Müslim, Kader 2645 (4/2037) Bey > . etmiş(erdir
lann hepsi, Amr b. Ham’ aktarmaktadtr. Aynca bk. Lalekai, 1047 (4/593)’de
Yine bunu Musann f b^sor k (2/142).de Ebû jshak yo,uy,a
İbn Eb. Adıy yoluyla İbr> Cureyc den ou ş etmişlerdir.
Ebû’l Ahvas’tan, o da Ebû Mes’ud dan bu şekiıae nvay ?
364. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki; "$ûphe$|
Allah Teâlâ, rahme bir meleği vekil kılmıştır. Melek ‘Ey Rabblm, sperm mİ? E**
Rabbim, alaka (pıhtılaşmış kan) mı? Ey Rabbim! Mudğa (çiğnenmiş et) mı?’diye
rivayete bakınız.
367. ... Sehl b. Sa’d es-Sâidi’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Do~
kişi, insanlara göre cennet halkının amelini işler. Halbuki o cehennem halk.9^
dır. Yine doğrusu kişi, insanlara göre cehennem halkının amelini işler. Halb l*'
cennet halkmdandır. ”504 U 10
368. ... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sonunun neilebitf-
ne bakmaksızın hiç kimseden hoşlanmanıza gerek yoktur. Şüphesiz amel ederi fr-
ömrünün bazı zamanlarında -veya zamanının bir süresinde- salih amel işler. Şa^J
o amel üzerine ölse cennete girecektir. Sonra başka bir hale geçer ue kötü ı
işler. Yine şüphesiz kul, ömrünün bazı zamanlarında kötü amel işler. Şayet o amel
üzerinde ölse cehenneme girecektir. Sonra başka bir hale geçer ue salih amel iş/er
Allah bir kulun hayanı dilediğinde onu kullanır." Sahâbe: “Ey Allah’ın Rasûlü!
Onu nasıl kullanır?” diye sordu. Buyurdu ki: “Onu salih amel işlemeye muvaffak
kılar, sonrasında o amel üzere ruhunu kabzeder. ”505
Tahriç:
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1057 (4/596) - İbn Batta, İbane, 140 (2/138) Bu ikisi, Yahya b. Abdullah
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Beyhaki, İtikad (s. 58) -Lalekai, Şerhu’l Usul, 1055,1056 (4/596) -İbn Batta, İbane, 139 (2/138)
• Beyhaki, İtikad (s. 58) İbn Şirin yoluyla Ebû Hureyre’den sadece “Said, anne kamında said
olandır” lafzıyla rivayet etmiştir. İsnadı sahihtir.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 188 (1/83) Abdullah b. Amr’dan sadece “Şaki, annesinin kamında şaki
olandır” lafzıyla rivayet etmiştir. Elbani, sahih olduğunu söylemiştir.
• Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (8/193) şöyle der: “Bunu Bezzar ve es-Sağir’de Taberani rivayet
etmiştir. Bezzar’ın râvileri, sahihin râvileridir.” Elbani dedi ki: “Bunu el-Iraki, el-Askalani ve es-
Suyuti sahih saymışlardır. Ayrıca ben bunu Ravza-i Nazir adlı kitabımda da nakletmiştim.” Bk.
Riyazu’l Cenne (1/83)
504 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Said b. Abdurrahman el-Cumahi vardır. Amr b. Hazyem’in evlatlanndandır. Kün
yesi Ebû Abdullah’tır, Medinelidir, Bağdat kadısıdır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Seki
zinci tabakadandır. İbn Hibban, onu zayıf saymakta aşın gitmiştir. H. 176’da 72 yaşında vefal•
miştir. Bk. Takrib (1/300) - Tehzib (4/55) Ne var ki kendisine birçok kişi mütâbaat etmiştir- M?*
Buhârî ile Müslim’de Yakub b. Abdurrahman, Buhârî’de İbn Ebi Hazim ile Gassan ve Müsn
Muhammed b. Mutarrif bunlardan birkaçıdır. Ayrıca tahrice bakınız. $
• Yine senedinde Ebû Hazim vardır. Seleme b. Dinar el-A’rac’tır. Sikadır, âbiddir. Bk-
hadis.
Tahriç:
• Buhârî, Cihad, 1898 (6/90), Meğazi, 4202 (7/470) - Müslim, İman, 112. Yakub b. Abdu
man yoluyla Ebû Hazim’den... 0|uy|a
• Buhârî, Meğazi, 4207 (7/475) - İbn Ebi Asım, Sünne, 216 (1/96) Bu ikisi, İbn Ebi Hazim y
babasından rivayet etmişlerdir. ,. ."
• Buhârî, Rikak, 6493 (11/330), 6607 (11/499) Gassan yoluyla "Bana Ebû Hazim tahdis
senediyle bu şekilde... .jg Ebû
• Ahmed, Müsned (5/332)’de Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar yoluyla ve (5/3
Gassan Muhammed b. Mutarrif yoluyla Ebû Hazim’den bu şekilde...
505 İsnadı sahihür. Bey*’al<i'
• Senedinde Humeyd vardır. Tavil’dir. Sikadır, müdellistir. Bk. 354.CÜ rivayet. Ne var ।
Esma ve Sıfat (l/253)’te de görüleceği üzere açıkça “İşittim” lafzını kullanmışta
Tahriç: İbn Batta, 132 (2/139)’da Musannif’in bizzat kendi yoluyla rivayet etmiştir. Aynca bir
kadıdır. Alimler, Ali b. Yezid el-Elhani’den yaptığı rivayetlerde onu zayıf saymışlardır. Diğer kimse
lerden aktardığı rivayetlere gelince; idare etmekte olup hadisleri yazılır. Halife, onu sikasayn^
Ebû Hatim dedi ki: “Hadislerinde beis yoktur.” Aynca Nesâi de onu zayıf saymıştır. Yedinci ta
kadan olup H. 155’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/10) - Tehzib (7/124) - Hazreci, Hulasa (s.
Ne var ki birçok farklı yollardan kendisine mütâbaat edilmiştir. Aynca bk. ISO.ci rivayet.
m 'u b- Habib el-Muharibi vardır. Künyesi Ebû Eyyûb ed'Ba^>. Teh-
S! wn7),dir’S,kadlr’UÇÜnCÜ tebakadan oluP H- 126’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/322)
Tahriç:
yoluyla^B^' 1 (1/51.’ 52> ’ Lalekai, Şerhu’l Usul, 1233 (4/673) Bu
• Ahmed Müsned (Sni7i'™.tabdls etti-..” senediyle bu şekilde rivayet etmişleri- b
Ebû Habib’ten “VeLlbPlh 5” AS"T1’Sünne'103 (1/48) Bu ikisi’ İbn LeW “ O
dir. nabıbten Velid b. Ubade...” senediyle Abdurrahman’,n zikri geçmeksizin
birlikte Duhaym, onu sika 'Senetten birinde Osman b. Ebi Müleyke vardır kı
kelam edilmiştir.” saymıştır. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar ama
etmiştir. Ayrıca 180 numaral^J5 (1/354)’te bunu ayrıca Tarih adlı eserinde İbn Asak'r
ah nVayette bunun diğer yollan hakkında konuşmuştuk-
O’nun tek ue ortaksız olduğuna, benim Allah’ın hak ile gönderdiği rasûlü O|h
ma ue ölümden sonraki dirilişe iman edene dek ue yanında hayrı ue şerri i|e
iman edene dek iman etmiş sayılmaz. ere
376.... Amr b. Şuayb’tan, o babasından, o da dedesinden; Rasûlullah (s
buyurdu ki: "Herhangi bir kul, hayrı ue şerri İle kadere İman etmedikçe iman
sayılmaz. ”513
377.... Amr b. Şuayb’tan, o babasından, o da dedesinden; Rasûlullah (s
buyurdu ki: '‘Herhangi bir kul, hayrı »e şerri İle kadere İman etmedikçe İman oi
sayılmayacaktır. ”sw ’
378. Bize el-Aryabl tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Ebû Bekir
Mukaddemi tahdis etti, dedi ki: Bize Muâz b. Muâz tahdis etti, dedi ki...
b. Ya’mer dedi ki: Basra’da kader hakkında ilk konuşan Ma’bed el-Cüheni
Derken ben ve Humeyd b. Abdurrahman yola çıktık. Birden Abdullah b. öm'
(r.anhumâ) ile karşılaştık. Ona dedik ki: “Arkamızda bazı insanlar ortaya çıktı-
Kur'ân okuyorlar, ilim talep ediyorlar, bunun yanında kaderin olmadığını ,ve tüm
işlerin şimdi başladığını iddia ediyorlar.” Dedi ki: “Onlarla karşılaştığında haber
ver ki ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler. İbn Ömer’in kendisiyle
512 İsnadı hasendir.
• Senedinde Şerik vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 147.ci rivayet. Ne var
ki birçok kişi kendisine mütâbaat etmiştir. Bir önceki rivayette de göriildügü üzere Süfyan, Ebu’l
Ahvas. Şu’be ve Varkâ, ona mütâbaat edenlerdendir.
• Yine senedinde İbrahim b. Abdullah vardır. İbn Ebi Hatim el-Herevi’dir. Künyesi Ebû İshak’br
Bağdat'ta ikamet etmiştir. Saduk hafızdır. Kur’ân hakkındaki görüşünden dolayı hakkında kelam
edilmiştir. Onuncu tabakadan olup H. 244’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/37) - Tehzib (1/132)
Tahrid bir önceki hadis ile aynıdır.
513 İsnadı hasendir.
• Senedinde İbn Lehi’a vardır. Kitapları yandıktan sonra karıştırmıştır. Bk. 44.cü rivayet. Ne var
ki bir sonraki hadiste de görüleceği üzere Ebû Hatim ve İbn Ebi Asım’ın Sünne’si ile Lalekai'nin
Şerhu’l Usul adlı eserlerinde Hişam b. Sa’d, ona mütâbaat etmiştir. Bk. Tahriç.
• Yine senette Amr b. Şuayb’tan, o babasından, o da dedesinden ifadesi vardır. Bununla ilgili
bilgi için bk. 143.cü rivayet.
Tahriç:
• Ahmed. Müsned (2/181, 212) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 916 (2/418) - İbn Ebi Asım, Sün
ne. 134 (1/61) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1387 (4/746) Bunlann hepsi, Ebû Hazim yoluyla Amr b.
Şuayb’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 133 (1/61) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1108 (4/621) Bu ikisi, Hişam b. Sa’d
yoluyla Amr b. Şuayb’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (7/199) bunu zikretmiş, Amr b. As’tan olarak Taberani ile Ebu
Ya’la’ya nispet etmiş ve râvilerinin sika olduğunu söylemiştir.
534 İsnadı bîr önceki gibi hasendir.
• Senedinde Yakub b. Abdurrahman vardır. İbn Muhammed b. Abdullah b. Abd el-KartW
Medmelidir. İskenderiye'de ikamet etmiştir. Sikadır, sekizinci tabakadandır ve H. 181’dc veW
etmiştir. Bk. Takrib (2/376) - Tehzib (11/391)
Tahriç. İbn Batta, ibane, 180 (3/161) Aynca bir önceki hadis ve tahricine bakınız.
Ömer dedi ki. Sonra kalkıp gitti. Akabinde ben birkaç gün bekledim. Sonra
Rasûlullah (s.a.v.) bana: “Ey Ömer! O soru soran kimdi biliyor musun?” buyurdu.
Ben: “Allah ve Rasûlü en iyi bilendir” diye cevap verdim. Buyurdu ki: “O Cibril’dir.
Size dininizi öğretmek için geldi. ”515
379. Yine bize Firyabi, imla yoluyla tahdis etti, dedi ki: Bize İshak b. Rahu-
yeh tahdis etti, dedi ki: Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi, dedi ki: Bize Kehmes b.
Hasen tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Bureyde, Yahya b. Ya’mur’dan tahdis
etli... Sonrasında tüm uzunluğu ile hadisi “Buyurdu ki: “Allah’a, O’nun melek
lerine, kitaplanna, rasûllerine, ahiret gününe iman etmen ve de kaderin hayrı ile
şerrine iman etmendir.” Adam: “Doğru söyledin” kısmına kadar zikredip hadisin
devamını zikretti.516
380. ... Cerir b. Abdullah (r.a.) dedi ki: Cibril (a.s.), Nebî’ye (s.a.v.) bir de
likanlı sûretinde geldi ve “Ey Muhammed! İman nedir? diye sordu. Buyurdu ki.
SSgsSgsB^'~,~'‘
oı söyledin" dedi.
Râvi daha sonra "Bu Cibril’dir. Size dininizin önemli bilgilerim öğretmek,
geldi" sözüne kadar hadisi zikretmiştir.817
381. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kad
bu ümmetin Meeusileridir.51* Hastalandıklarında onları ziyaret etmeyin, ö/dük^'^
de cenazelerine katılmayın. ’’819 er,rı'
518
b™lendln,mistir. Çünkü onlar, kaderi Allah Teâlâ'dan nefret-
nispet etmişlerdir. Yani onlarTaro yaratllmasını Allah’tan nefyetmiş, kendi nefislerine
etmektedirler. Halbuki Allah TeAH l- 3- j niSPSt etmekte ama §erri insan ve şeytana nispet
hiçbiri gerçekleşemez. İşte bu vüzd ' «"L yaratandır- °’nun dilemesi olmaksızın o ikisinden
ettiklerinden dolayı Mectıcilom k ° 3 ,er yc’ bazıları olmaksızın bazı yaratışları Allah’a nispet
ÇOnk“ «»»»««İn inançlannd. iki asil 1^'
Bk. Beyhaki, İtikad (s 117) ihn p • k/l*1 * nurun fiilinden; şer İse zulmetin fîilindendir
İsnadı hasendir. ’ " &İr'Nihaye <4/299)
519
katılmayın.
. Enes rivayetini Evsafta Taberani. Humeyd et-Tavil yoluyla ™ayet .Mşte, Bk. Âll-I Masnû'a
(12611 Humeyd’in muan’an rivayeti olmasaydı, isnadı sahih olacaktı -Çunku o mudellisör. Bk
354 cü rivayet. Ne var ki Sabit’ten yaptığı çoğu tedlıste sikadır. Bu yüzdendir Alaı şöyle demiştir;
“Humeyd’in hadisleri tedlis olarak değerlendirilse de bu nvayette: aradaki tavının kim olduğunu
açıkça söylemiştir. Ki o râvi de sahih sikadır.” Bk. Tehzıbu t Tehzib (3/40) Heysemi, Mecmau'z
Zevaid’te (7/205) şöyle der: “Harun b. Musa haricindeki ravilen, sahihin ravilendır ama o da
sikadır." . .
Tüm bunlara binaen; bu hadis, en düşük takdire göre şahitleri ile hasen lı gayrıh derecesine yük-
gelmektedir inşallah. Allah en iyisini bilir.
Şeyh Sbani bu hadisi sahih saymış ve şöyle demiştir: “Bu hadisin sahih olmasının sebebi daha
önce geçen Cabir, Huzeyfe ve İbn Ömer’den olan şahitleridir.” Bk. Riyazu’l Cenne (1/151)
Şeyh Casim el-Fehid dedi ki: “Bu hadis, en düşük ihtimalle şahitlerinden dolayı hasendir. Gerçi
sahih olması da olanaklıdır.” Alâi dedi ki: Bu hadis, tüm yollarının bir arada değerlendirilmesi ile
hasen derecesine yükselir ve hüccet olur inşallah.” Aynca Hafız, Mişkat adlı eser hakkında soru
lan sorulara verdiği cevaplarda (3/1779-1790) hasen olduğunu belirtmiştir. Aynca bk. Menhec-i
Sedid (s. 362)
520 İsnadı hasendir.
• Senedinde Zekeriya b. Manzur vardır. Zayıftır. Bununla birlikte bir önceki hadiste de geçtiği
üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Aynı şekilde senedinde Nasr b. Asım el-Antaki vardır. Hadiste zayıftır. Onuncu tabaka küçük
lerindendir. Takrib (2/299) - Tehzib (10/427) Ne var ki bir önceki hadiste de görüldüğü üzere
İbrahim el-Herevi kendisine mütâbaat etmiştir.
Tahrici bir Önceki ile aynıdır.
521 İsnadı zayıftır.
Senedinde Hakem b. Said el-Emevi vardır. Buhârî dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Başkaları
da “Zayıftır” demişlerdir. Bk. Mizanu’l İtidal (1/570) - İbn Adiyy, Kamil (2/625) Bununla birlikte
önceki iki hadiste de görüldüğü üzere Ebû Hazim, kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Ebû Musab vardır. Ahmed b. Ebû Bekir b. Haris’tir. Ebû Musab ez-Zühri’dir.
Saduktur. Ebû Hayseme, kendi rey/görüşüne göre fetva verdi diye onu ayıplamıştır. Onuncu
tabakadan olup H. 244’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/12) Bununla birlikte Yakub b. Humeyd,
kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 340 (1/150)
• Yme senedinde Ebû ishak vardtr. İsmail b. İshak'taGönlşüme göre İbn İsmail b. Hammad b
Zekd dır. H. 200 de duşmuş. H. 282'de vefa, «mişür Haüb onun hakkmda şöyle der: 'Kendisi
tTi' T" T î Bk Ta*-' i'»' Hibban. onu Sikat'ta (8/1051 A-
SÎSlrak ” Mağrlb ahalisi, ondan rivayette bulunmuşlardır. Yine İsmail b. kM
L o u XeX” I ’J""'' B‘'5da,',a ik"“ küU Ebû Ishak'l»-»»' “
(2/158) UtaSd^klX dT* ‘Kendisl"den “s vaalmıştrr, saduktur.' Bk. Cerh ve W
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 340 (1/150) - Ukayli, Duafa (1/360) - İbn Adiyy, Kamil (2/625)
- Beyhaki, Sünen-i Kübra (10/203) Bunların hepsi, Hakem b. Said yoluyla rivayet etmişlerdir.
İbnu 1 Cevzi bunu el-İlelu 1 Mütenahiye’de (1/145) zikretmiş ve “Sahih değildir” demiştir. Ayrıca
Zehebi, Mizan da (1/570) bunun münker olduğunu belirtmiştir.
522 İsnadı hasendir.
• Senedinde Bakıyye, İbn Cüreyc ve Ebu’z Zübeyr vardır. Hepsi sika müdellislerdir. Ne var ki
Bakıyye, açıkça “tahdis etti” lafzını kullanmıştır. Bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 328 (1/144) Böylelikle
geriye bir tek Ebu’z Zübeyr ile İbn Cüreyc’in muan’an rivayetleri kalmaktadır. Ne var ki hadis, şa
hitlerinin çokluğu ile kuvvetlenmektedir. Hatta bazı imamlar, muan’an olmalarına rağmen onlan
hüccet kabul etmişlerdir.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk.
79.cu rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Hadisin 381 numaralı rivayetin tahricinde de görüleceği üzere birçok şahidi bulunmaktadır.
Tahriç:
İbn Mâce, Mukaddime, 92 (1/35) - Taberani, Sağir (1/221) - İbn Ebi Asım, Sünne, 328 (1/144)
Bunlann tümü, Bakıyye yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Kayyım dedi ki: “Senedinde
ancak çokça tedlis yapan Bakıyye’nin muan’an rivayeti vardır.” Bk. Avnu’l Ma’bud (12/455) De
rim ki: “İbn Ebi Asım’ın rivayetinde Bakıyye açıkça “tahdis etti” lafzını söylemiştir. Böylelikle geri
ye bir tek Ebu’z Zübeyr ile İbn Cüreyc’in muan’an rivayetleri kalmaktadır. Elbani dedi ki: “İsnadı
hasen, râvileri sikadırlar. Ne var ki Ebu’z Zübeyr müddellistir ve burada muan’an olarak rivayet
etmiştir.” Bk. Riyazu’l Cenne, 328 (1/144) Ayrıca İbnu’l Cevzi de bunu el-İlelu’l Mütenahiye’de
(1/145) zikretmiş ve “Sahih değildir” demiştir.
523 İsnadı, munkatı oluşu sebebiyle zayıftır.
• Senedinde Mekhul vardır. Ebû Abdullah eş-Şami’dir. Mürsel rivayetleri çok olan meşhur sikadır.
Bk. 108.ci rivayet. Bununla birlikte Ebû Hureyre’den işitmemiştir.
• Yine senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Rivayetlerinde beis yoktur. Bk. 138.Cİ rivayet.
Bu hadis 381 numaralı rivayetin tahricinde de geçtiği üzere şahitleri sebebiyle hasendir.
Tahriç* Bunu Kitabu’l Kader’de Firyabi rivayet etmiştir. Bk. Suyuti, Ali-i Masnû’a (1/260) Ayrıca
bunu İbn Batta, İbane, 241 (2/408)’de Atâ yoluyla Mekhul’den bu şekilde rivayet etmiştir. Ayrıca
bir sonraki rivayet ve tahricine de bakınız.
524 İsnadı zayıftır; dört illeti vardır. .
1. Bir önceki rivayette de belirttiğimiz üzere Mekhul >le Ebu Hureyre arasmda inkıta (kopukluk)
^Senedinde Atâ el-Horasani vardır. Atâ b. Ebi Müslim'dir. Künyesi Ebû Osman babasmm ismi
Meysere veya Abdullah'ta Saduk olmakla birlikteçokça vehmeder mu^ nvay^ ted-
üs yapardı. H. 135’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/32) - Tehzib (7/212) - Merasıl (s. 156,157)
0XXXZ
hlama olması sebebiyle olmuştur.
5,rkterin,n bas'~
7 fTvpridb Meysera eş-Şaml vardır. Ibn Hibban, Sikat'ta (7/260) onu zikr_. .
3. Yine senedinde Yezi • V ., onU sika saymamıştır. Bk. Ta’cilu’l Menfa !tn”?tir.
Bunun yanındaılbn ”,bb^'^1 Kebir (8/355). Ibn Hibban, Sikat (7/267) ve Da
MuMve Muhtelif (2/762) adlı eserlerde zikrolunan Yezid b,Mc^era b'Halb« Cd-Dıme^''
dildir. Yine başka bir Yezid b. Meysera daha vardır. Basralıdır, sikadır. Yahya b. Main, De|t^
rivayetiyle gelen Tarih adlı eserinde (259), onu sika saymıştır.
4. Mne senedinde Cafer b. Haris vardır. Vasıllıd.r, künyesi EbuılI Eşheb■ hr.S aduk olmak]a bir|
çokça bata edenli. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/130) - Tehzib (2/88)
. Yine senedinde Ebu'l Hasen vardır. Ziyaf b. Feyyaz el-Huzal dır Kufehdir. Sikad.r, âbiddir Al
tına tabakadan olup H. 129'da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/148) - Tehz.b (3/381) İbn Adiyy de.
ki: "Zannediyorum ki bunu Mutemir rivayet etmiş ve ‘Bize Ebu I Hasen, Cafer b. Haris’ten tahd,'
etti' demiştir. Ebu'l Hasen ile Yezid b. Harun'u kastetmektedir. Çünkü künyesi öyledir. Ziyad/
künyesi ise Ebû Halid'tir." Bk. Kamil (2/561) Derim ki: İbn Ebi Asım’ın rivayetinde ismi açık"
"Ziyad" olarak geçmektedir. Dolayısıyla doğru, benim söylediğimdir. Allah daha iyi bilir.
Bu hadis, 381 numaralı rivayetin tahricinde de geçtiği üzere şahitleri sebebiyle hasendir.
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 342 (1/151) - İbn Adiyy, Kamil (2/561) - İbnu’l Cevzi, Mevzûât
(1/275, 275) Bunlann tümü, Ebu'l Hasen yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Aynca 381 nu-
maralı hadis ve tahricine bakınız.
525 İsnadı zayıftır, iki illeti vardır.
1. Senedinde Yahya ile babası Kasım vardır. Kendisi, Yahya b. Kasım b. Abdullah b. Amr b
As’tır. Bk. Buhârî, Tarih-i Kebir (8/300) - İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil (9/182) - İbn Hibban
Sikat (7/706) Babası ise Kasım b. Abdullah b. Amr b. As’tır. İbn Ebi Hatim, onu Cerh ve Tadil de
(7/111) zikretmiş ama cerh ve adalet olarak bir şey söylememiştir. Yine onu, Sikat’ta (5/303) İbn
Hibban da zikretmektedir.
2. Yme senedinde Ömer b. Yezid en-Nasri ed-Dımeşki vardır. İbn Hibban dedi ki: “Senetleri
maklûb eden ve Mürselleri merfu olarak rivayet eden biriydi. Kendisiyle mutlak manada hüccet
getirilmesi caiz değildir. Şayet sika râvilere muvafık olan rivayetlerine itibar edilirse, bunun zaran
yoktur. Bk. Mecruhin (1/88) Ebû Zur a ed-Dımeşki de onu, Sikatu’ş Şamiyyin de zikretmektedir.
Aynca bk. Mizan (3/231) - Lisan (4/340)
Yme senedinde Amr b. Muhacir vardır. Sikadır. Bk. 107.ci rivayet.
Yine senedinde Muhammed b. Şuayb vardır. İbn Şâbur’dur, Emevi azatlısıdır, Dımeşklidir.
Bağdat ta ikamet etmiştir. Saduktur, kitabı sahihtir. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H.
200’de 84 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/170) - Tehzib (9/222)
Tahriç: Buharı, Tanh-i Kebir (8/300) - İbn Ebi Asım, Sünne, 322 (1/141, 142) - Lalekai, Şerhu‘1
Usul, 1113 1114 (4/624) - İbn Batta, İbane, 251 (2/216, 217) Bunlann hepsi, Ömer b. Yezid en-
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Kayylm dedi ki: “Bu isnadla hüccet getirilmez.’
K^m ri?un v u"en> AT’' Ma’bud'12/455) Elbani dedi ki: “isnadı zayıftır-Yahya ve babası
kimselerdir Ö ' v* dldar’ b*er ne kadar İbn Hibban, o ikisini sika saysa da tanınmaya’’
HİLmT™ n “.:N’S,İ hakk,ndi’ise ihUlaf «’“">*■ Bk. Riy^ l 11/14 '
lld s,m/ virde ki. İsli"”*1 »***Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v)
Muhaarmedb-Z^ P° gönderm1Ş ve eiro/.ndo ümme.
7u:'witahbri*n^IW ^Serlerinden sonra urnmet.n ışlenni k„.
buyurdu k>. ’ , illdc peyso" D|kko( cdinf Şüphesiz kİ Allah Teâlâ
ti raptonnu?». ili.* ° Kod(rt,c yardır. DİK»
n5,k hâle Söimn M“
“ ireta» ibn vnniır. Bk. 44.CÜ rivayet Şayet bu rivayet, ondan Abdullahlann Wni
etMukn İbn Mübarek ve İbn Vehb'in rivayeti İse el-Erd, bunu sahih saymrşt.rBk. Tehslb («78;
Bununla birlikte Ebû Hatim, bunu illetli saymış ve Benim katımda bu, uydurma bir hadistir”
demiştir. Bk. İbn Ebi Hatim, İlel (2/434) .
• Yine senedinde Amr b. Şuayb vardır. Saduktur. Bk. 143.CU nvayet. Bununla birlikte âlimler,
Said b Müseyyeb’ten yaptığı rivayetlerde onu sika saymışlardır.
• Yine senedinde Said b. Yakub et-Talikani vardır. Künyesi Ebû Bekir’dir, sikadır, hadis sahibidir.
İbn Hibban dedi ki: “Azıcık hata etmiştir.” Onuncu tabakadan olup H. 244’te vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1309) - Tehzib (4/103)
Tahriç: 1 aIpVaİ Şerhu’l Usul, 1100 (4/617) Hafız İbn Hacer, Metalib-i Aliye’de (3/70) bunu Ebû
Ya'la'ya (1,20) nispet etmiştir. Haşiyesinde Busiri şöyle der: “Zayıf bir senetle nispet etmiştir.”
Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (7/197, 198) şöyle der: “Bunu Taberani birkaç senetle rivayet
etmiş olup o senetlerin en iyisinde İbn Lehi’a vardır. İbn Lehi’a zayıftır.” Ayrıca bundan sonraki
iki rivayete de bakınız.
528 İsnadı, bir önceki gibi çok zayıftır.
• Senedinde Hasen b. Sabbah vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Hakkında daha önce
açıklama yapılmıştı.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
529 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Atıyye b. Atıyye vardır. Ata’dan rivayette bulunmuştur. Ukayli dedi ki: “Naklediyor
olduğu bilinmemektedir. Hadisinde mütâbaat edilmeyen muztariblik vardır.” Ukayli daha sonra
hadisi söylemiştir. Bk. Duafa (3/357) Ne var ki o, adı geçen şahsın isminin Atıyye b. Ebi Ab»*
olduğunu söylemiştir. Zehebi dedi ki: “Kendisi tanınmamaktadır. Uzun bir uydurma haber ortaya
atmıştir. Bk. Mizan (3/80) - Muğni’de (2/436) ise şöyle der: “Tanınmamaktadır ve hadisi uydur
madır. Aynca bk. Lisan (4/175)
• Yine senedinde Atâ b. Ebi Rebah vardır. Sikadır, mürsel rivayetleri çoktur. Bk. 106.cı rivayet.
Ne var kı burada aç>kça işittiğini söylemiştir.
• Yine senedinde Hassan b. İbrahim vardIr. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 369.cu riva-
yel.
Ta^riçd^l^s^Sm' fa!noard‘r’ Hakkında kelam edilmiştir. Bk. 27.Cİ hadis. bu
şekilde rivayet e^lerd r Bk 389 (4/616)' UkayH’ Duafe (3/357) Bu İkiSİ'
530
_____________
394. ...Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah kadere
hem iman edip hem de yalanlayan kader ehline lânet etslnl"™
395. ... Ebû Hureyre den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu kİ: "Ncrde bir zındık
fırka varsa, illaki aslı (temel inancı) kaderi yalanlamadır."™
288_|_____
------ ---------- ~ i adma hazırlanan tabiat ve selim mizaçfIr v
3 BununlaM*w«»*"•*b*'*“» M^lu
j Ebû Hureyre den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her doğan
fıtrat üzere doğar Derken anne ue babası onu Yahudi ue Hristiyan yapar. ” Sahâbe:
«Ey Allah ın Rasûlü. Peki küçükken ölenler hakkında ne dersin?" diye sordular,
guyurdu ki: Allah onlann ne amel edeceklerini en iyi bilendir. ,,&3i
397. ... Ebû Hureyre den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.)
müşriklerin çocuklarını zikretti. Bunun üzerine bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! On
lar nerede? diye sordu. Buyurdu ki: “Allah onlann ne amel edeceklerini en iyi
bilendir.^
398. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’a (s.a.v.) müşriklerin çocukla
rından soruldu. Buyurdu ki: Allah onların ne amel edeceklerini en iyi bilendir, ”536
*535
537
belit imiş ve şöyle söylemiştir: Allah Tealâ, şayet yaşasalardı onlardan hidayeti kabul edip onunla
amel edecek olan ile küfrü kabul edip onu tercih edecek olanı bilmektedir. Ne var ki bu söz, onlara
sadece bilmesi ile karşılık vereceğini göstermez. Bu ancak onların hayat sahibi olarak değerlendi
rildiklerinde ne amel edeceklerini bildiğini göstermektedir.” Bk. Tariku’l Hicreteyn (s. 361)
535 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Musannif bu hadis için on tane yol zikretmiştir ki bazısında “fıtrat” sözü geçmekte, ba
zısında ise sadece müşriklerin çocuklanndan sormakla yetinilmektedir. Kendisi, 396’dan 401’e
kadar Ebû Hureyre hadisi için beş, sonrasında 404’e kadar İbn Abbâs hadisi için dört ve 405
numaralı rivayette de Âişe hadisi için bir yol zikretmektedir.
Ebû Hureyre (r.a.) hadisine gelelim:
• İmam Mâlik, Muvatta (1/241) - Müslim, Kader, 2659 (4/2049) - Ebû Davud, Sünne (Avn,
12/487) - Musannif, 396.cı rivayet - Beyhaki, İtikad (s. 73) Bunlann hepsi, Mâlik yoluyla Ebu’z
Zinad’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhâri, 6599 (Fethu’l Bari, 11/493) - Müslim, 4658 (4/2048) Bunlann ikisi, Ma’mer yoluyla
Hemmam’dan, o da Ebû Hureyre’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Abdurrezzak, Musannef, 20087 (11/119) Said b. Müseyyeb yoluyla Ebû Hureyre’den bu şekil
de...
• Abdurrezzak, Musannef, 20077 (11/117) - Ahmed, Müsned (2/268) - Buhâri, Kader, 598
(11/493) - Müslim, 2659 (4/2049) - Nesâi, Cenaiz (4/58) - İbn Ebi Asım, Sünne, 210 (1/92) -
Musannif, 396. Bunlann hepsi, Atâ b. Yezid el-Leysi yoluyla Ebû Hureyre’den bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
• Müslim, 2658 (4/2048) - Tirmizî, 2138 (4/447) - Musannif, 399, 400. Bunlann hepsi, A’meş
yoluyla Ebû Salih’ten, o da Ebû Hureyre’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
İbn Abbâs (r.anhumâ) ve Âişe (r.anhâ) hadislerine gelirsek; onlardan her birinin Tahrici kendi
yerinde verilecektir.
536 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Kays b. Sa’d vardır. Mekkelidir, sikadır. Altııncı tabakadan olup H. 210‘lu yıllarda
vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/128) - Tehzib (8/397)
• Yine senedinde İbrahim b. Hacca vardır. İbn Zeyd es-Sami’dir. Künyesi Ebû İshak’tır. Basralıdır.
Sika olmakla birlikte azıcık vehmetmiştir. Onuncu tabakadan olup H. 231’de veya sonrasında
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/31) - Tehzib (1/113)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
İsnadı sahihtir.
• Senedinde Atâ b. Yezid el-Leysi vardır. Medinelidir, Şam’da ikamet etmiştir. Sikadır. Üçüncü
tabakadan olup H. 105 veya 107’de 80 yaşını aşmışken vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/23) - Tehzib
(7/317) Tahrici 396 numaralı rivayette geçti.
burada aç,kça “tahdis etti" latan, söylemiştir. Aynca Muhammed b. Hart,, kend.sme mutabaat
etmiştir. Ek. ILalekak S^'1 Us“'’4^”1rardl, Onun |bn Kays da İbn Ebl Musa olduğu da söy-
Yine senedinde u a . N.nsrl’dir Humusludur. Sikadır, muhadramdır. ikinci taba-
lenmektedir. Künyesi Ebû’l Esved en-Nasrı dır, numu^u
kadandır. Bk. Takrib (1/442) - Tehzib (5/366)
- , aîMW.
■ Âi$e (f-anh&)“Ey ahNebî tsav-) nan>azmui
’ınRasûlülOnane u.
daha babalan"'"
______________ -— - " .., 7iu,d e|-Elhâni vardır. Künyesi Ebû Süfyan'dır, Hun>. .
. V,ne «adinde Muhammed b. Zıy. d _ Tehzib /n mu^
Sitodt ve dördüncü tabakadandı Bk. Taknb (
allal, İmam Ahmed den naklettiği İman adlı eserde (86) rivayet etmiştir
rivayet.
verecek yoktur.
b Hii.evn el-Acurrt (r.h.) 'I-'11 hi: Bora I, Â,||,'İK
riva " edildiğine gZ o şdvle demdir; Hendek ||fln(> Nebl'yl İM.V.) şöy|„2n (r
•r^n
işittim:
■■Allah W Şoyd sen olmosoydm. birler hidayet olunmtvM.
r
* M Z
»im Kalemler
n et. sema
elinde olana yemin ederimy ki nşayet kurudu,
ue yer sayfalar
ehli. Allah du-
’m senin
için yazma ığı ır şey e sana zarar yermek için bir araya gelseler, güç getiremezler.
Şayet sema ve yer et, a ın senin için yazmadığı bir şeyle sana fayda uermek
için bir araya gelseler, buna güç yetiremezler.” Ben: “Ey Allah’ın Rasûlü! Dünya
dan aynlana dek bunun gibi kesin bir inanca nasıl sahip olabilir?” diye sordum.
Buyurdu ki: Bilmelisin ki sana isabet eden seni ıskalayacak değildir. Seni ıskalayan
da sana isabet edecek değildir. ”553
-^ndc Ebû Abdurrahim vard, Halid b. Ebi Yezid b. Semmak b. Rüstem’dir. Em^
JZdn Hananl-dn Sikadır, altına tabakadandır ve H. 144 te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/221 i
. YıJ senedinde Muhammed b. Seleme vardır. İbn Abdullah'tır. Bahili azatlısıdır, Harranhd,
Sikadn. on binno tabakadandır ve sahih görüşe göre H. 291’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/166)
• Tehzib (9193)
Tahriç:
• Ahmed. Müsned (1293, 303, 307) - Tırmizî, 2616 (4/667) Tirmizî dedi ki: “Hasen sahihtir.’
Ayrıca bk ibn Ebi Asım, Sünne, 316 (1/138) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1095 (4/616) - Beyhaki,
hikad (s 58) • ibn Batta, İbane, 232 (2/200) Bunların hepsi Kays b. Haccac yoluyla Hanş -veya
Hınş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Hakim. Müstedrek (3541,542) Kaddah yoluyla Şihab b. Hiraş’tan, o Abdülmelikb. Umeyf den.
o da Abdullah b. Abbâs’tan bu şekilde rivayet etmiş ve içerisinde bir kıssa zikretmiştir. Zehebi
dedi kı “Kaddah hakkında Ebû Hatim ‘Metruktür’ demiştir. Şihab hakkında ise ihtilaf edilmiştir.
Aynca benim görüşüme göre Abdülmelik, İbn Abbâs’tan işitmemiştir.” Yine Hakim, bunu İbn
Ebi Müleyke yoluyla İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Zehebi dedi ki: “Senette geçen İsa’ya itimat
olunmaz.”
Aynca ibn Abbas ın bu hadisinin ileride gelecek başka yolları da vardır.
* T'“ bk Jbn Asım'Sünne- 315 <137-138) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1096 (4/641)
• Heysem., Mecmau’z Zevaid'te (7/189-190) şöyle der: “Bunu Taberani rivayet etmiştir. Senedin-
de zayıf bir râvı olan Ali b. Ebi Ali el-Kuraşi vardır,"
Oölu li ^an^’ hadis, İbn Abbâs’tan birçok yoldan rivayet edilmektedir
lîöm Fb^’ b> Rebah’ b’D,nar' UbeyduJah b. Abdullah, Gufra’nm
hC e^i^H "t" ddhea nİ“'erİ bunl^and(r. Tüm bu yollann en sahihi. Trfmn
yine şöyle der “Nebrn^/ ®j'Sanani y°ludur, İbn Mende de böyle söylemiştir." İbn
Hudri, Sehl b. Sa’d ve AM Tİ bna bu ŞekiIde vaslVet ettiâl Ali b- Ebi Tahb'Ebû
tümünde zayıflık vardır Ul/r • rivaVe* edilmektedir. Bununla birlikte sene.e
bazısından daha sağlıklıdır ” BkT T ett'?'ne S°re senet|erinin hepsi zayıf olmakla birlikte a-»
554 İsnadı zay.ft.r, Bk< ,bn Receb e|-Hanbeli, Camiu’l Ulum ve’l Hikem (s. 174)
’ -dinde Atâ vard,. ibn Ebi Rebah’t,. Hakk.nda daha önce bügi verilmiş
rocuk!” veya
TA “Ey
F” küçük çocuk!"
— 1 dedi so ' RaSÛIullah <s a v) İbn Abbâs’a “Ey
Leteyım mi! Umulur ki Allah, onunla ™ ^Ie buyurdu: "Sana bir şey
borusun. Allah’ı koru ki O önünde olsun VCrlr' koru ki ° da seni
ğinde Allah’tan yardım dile. Rahatlıkta Ali V 'Û'nde Allah'tan iste, yardım diledi-
tanısın. Kalem, olacak şeylerle kurumuştur 5^7^° k‘ s,k,nt,da ° da senİ
ermeyeceği bir şeyi sana vermek İçin bir am, ln^,ann tümü> Al,ah',n sana
lar Şayet onların tümü, Allah’ın senin içi , tak ü “t
engellemek çın b r araya gelseler, buna güç yetemezler. Bil ki her sıkıntı İçin bir
rahatlık, zorlukla berabeı bir kolaylık, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. ™
• Yine senedinde Abbad b. Avvam vardır. İbn Ömer’dir, Küllabi azatlısıdır. Künyesi Ebû Sehl’dir.
Vasıflıdır. Sikadır, sekizinci tabakadandır ve H. 185 veya sonrasında 70 yaşında vefat etmiştir. Bk.
Tahriç:
• Hatib, Tarih-i Bağdat (14/125) . . hu şekilde
• İbn Batta, ibane, 230 (2/198) Yahya b. müracaat ediniz.
Aynca 412 numaralı rivayette benzer olarak geçm § •
415. Bize Ebû Bekir Cafer b. Muhammed el-Firyabi haber verdi, dedi ki:
Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne tahdis etti; Amr b.
Dinar’dan, o Abdullah b. Şeddad’dan kendisine haber veren bir kimseden; dedi ki:
Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) dedi ki: “Şüphesiz ki Allah Teâlâ mahlukatı yaratmış ve
onları iki gruba ayırmıştır. Derken bunlara ‘Cennete girin!’ buyurmuş, şunlara da
‘Cehenneme girin! Umurumda değil’ buyurmuştur.”557
556 Musannif, sadece Ebû Bekir ile Ömer’den gelen rivayetler ile yetinmemiş, onlar dışında birçok
sahabeden de nakilde bulunmuştur.
557 İsnadı zayıftır.
• Senette Amr b. Dinar ile Abdullah b. Şeddad arasında meçhul bir râvi vardır. Senetteki d>Ser
râviler ise sikadırlar. Bununla birlikte Lalekai’de Abdurrahman b. Sabit’ten, o Ebû
şeklinde bir senetle başka yoldan da gelmiştir. Ancak Abdurrahman b. Sabit’in özellikle
Bekir gibi- erken vefat eden sahabeden yaptığı rivayetler şüphelidir. Dolayısıyla bu mürse
rivayettir. ,.j|r
• Senedinde Abdullah b. Şeddad b. Hâdi el-Leysi vardır. Künyesi Ebu’l Velid tir, Me ine ı
Nebî (s.a.v.) hayatta iken dünyaya gelmiştir. İçli, onu tabiînin sika büyüklerinden saymış m
rica fakihlerden de sayılmaktadır. H. 81'de veya sonrasında Kufe’de öldürülmüştür. B •
(1/422) - Tehzib (5/251) - İçli, Sikat (s. 261)
Tahriç:
• İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 284 (2/236) Musannif yoluyla rivayet etmiştir.
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1204 (4/663) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 282, 283 (2/335) Bu ikisi.
Abdurrahman b. Sabit yoluyla “Ebû Bekir dedi ki...” demiş, sonrasında hadisin devamını zikre
dip, rivayet etmişlerdir.
• Aynca bk. Kenzu’l Ummal, 1540 (1/335) Eserin sahibi ayrıca bunu Abdullah b. Şeddad yoluyla
İstikamet adlı eserinde Huşeyş’e de nispet etmektedir.
558 İsnadı sahihtir. Ebû Zübeyr’den gelen bu yoldaki râviler sikadırlar.
• Senedinde Musa b. Ukbe vardır. İbn Ebi Ayyaş el-Esedi’dir. Zübeyroğullan azatlısıdır. Sikadır,
fakihtir, meğazide imamdır. Beşinci tabakadandır. Yahya b. Mairiin onu zayıf saydığı sahih değil
dir. H. 141 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/282) - Tehzib (10,360)
• Yine senedinde Yahya b. Zekeriya vardır. İbn Ebi Zaid el-Hemedanl’dir. Künyesi Ebû Said’tir,
Kufelidir. Sikadır, mütkındır. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H. 184’te 93 yaşında vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2/347) • Tehzib (11/208)
• Yine senedinde Davud b. Rüşeyd vardır. Bk. 86,cı rivayet.
Bu senette Ebû Zübeyr’in muarian olarak rivayet etmesinden başka problem yoktur. Çünkü ken
disi müdellistir Bk 36.cı rivayet. Ancak ikinci yolda da görüleceği üzere Muhammed b. Ali kendi
sine mütâbaat etmiştir. Bununla birlikte bazı imamlar, Muhammed b. Ali’nin hadis uydurduğunu
ve münker rivayetlerde bulunduğuna hükmetmişlerdir. Bk. 312.Cİ rivayet.
559
• Senedinde Cafer b. Muhammed vardir. Saduktur, fakrhltr. Bk.84.eu nv.vef.
• Yine senedinde babas, vardir. Sikad.r, toldrr. Bk. 8.CU rivayet.
Tahrici için bk. 312 numaralı rivayet.
560 Câsülîk, büyük Rum emirlerinin lakabıdır. ..
Câsülîk İn bu sözü, bid’at Kaderiye görüşünün İslâm dışı ırklardan geldiğ.ni gostermekted.r.
561
Ali b. Ebi Talib’ten (r.a.), onun insanlara kaderin ispat edilmesini ve Allah
Teâlâ’nın mahlukatı şaki (bedbaht) ve said (bahtiyar) olarak yarattığını öğrettiği
rivayet edilmektedir.
rivayet etmişlerdir. ( y
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1198 (4/660)’de Süfyan es-Sevri yoluyla Halid el-Hazza dan. o
olarak Abdullah b. Haris’tan senediyle... ve 1199 (4/660, 661)’de Ubeydullah b. A ua a
luyla babasından, o Abdullah b. Haris’ten “Ömer, Câbiye’de insanlara hutbe verir *n
orada bulundum...” şeklinde rivayet etmiştir. Abdullah’ın “Orada bulundum sözü, a.^
Abdullah ile Ömer arasında kopukluk vardır şeklindeki kuruntusunu ortadan kaldırma a
• Ayrıca bu haberi, Kenzu’l Ummal’ın sahibi (1547, 1/339, 340)’ta Kaderiye adlı esen
Davud, Tehzibu’l Asar adlı eserinde Taberi, İbn Ebi Hatim, Ebu’ş Şeyh, Emalı ad11fon
Kasım el-Beşran, er-Reddu Ale’l Cehmiyye adlı eserinde Darimi, Garaibu Şu be a ı ^b
Mende, İstikamet adlı eserinde Huşeyş, Hücce adlı eserinde Asbahani, Musne -
eserinde İbn Hisru’ya da nispet etmektedir. , Abdula’la
İsnadı bir önceki gibidir. Abdula’la b. Abdullah dışındaki ravileri si -a ır.
563
makbuldür.
Tahrici bir önceki gibidir.
564 İsnadı zayıftır; senedinde mürsel ve cehalet olarak iki illet vardır.
• Senedinde Selamet el-Kindi vardır. Meçhuldür. İbn Hibban, Sikat’ta (4/343)’te onu zikretmiş
ve şöyle demiştir: “Kendisi, Ali b. Ebi Talib’ten, Nuh b. Kays et-Tahi’nin de ondan rivayette bu
lunduğu bir şeyhtir.” İbn Hatim de kendisinden bahsetmiş, şöyle demiştir: “Ali b. Ebi Talib’ten
mürsel olarak Nebî’ye (s.a.v.) salat hakkında bir hadis rivayet etmiştir. Yine Nuh b. Kays et-Tahi,
ondan ‘Babamı şöyle derken işittim...’ şeklinde bir hadis rivayet etmektedir.” Bk. Cerh ve Ta’dil
(4/300) Buhârî, onu Tarih-İ Kebir’de (4/195) zikretmiş ama cerh ve adalet bakımından hakkında
bir şey söylememiştir. Meçhul biridir. Mizzi dedi ki: “Selamet el-Kindi tanınmamaktadır ve Ali'ye
yetişmemiştir.” Bk. İbn Kesir, Tefsir (6/453)
• Yine senedinde Nuh b. Kays et-Tahi el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû Ravh’tır, Basralıdır, Halid'in
kardeşidir. Şia olmakla suçlanmıştır. Sekizinci tabakadan olup H. 183 veya 184’de vefat etmiştir.
Bk. Takrib (2/308) - Tehzib (10/485)
• Yme senedinde Muhammed b. Vezir vardır. İbn Kays el-Abdi’dir, Vasıflıdır. Sikadır, âbiddir.
Onuncu tabakadan olup H. 257’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/215) - Tehzib (9/501)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 303 (3/246) Yezid b. Harun yoluyla “Bize Nuh b. Kays tahdis etti..." senediyle
bu şekilde...
• Ebû’l Kasım et-Taberani, Muhammed b. Ali es-Saiğ yoluyla Said b. Mansur’dan “Bize Nuh b.
Kays, Selamet el-Kindi’den tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir. Bunu Hafız İbn
Kesir, Tefsir de (6/453) söylemektedir. Hafız dedi ki: “Bu aynı zamanda bize Said b. Mansur, Zeyd
b. Hubab ve Yezid b. Harun yoluyla Nuh b. Kays’tan “Bize Selamet el-Kindi’nin tahdis ettiğine
göre Ali, insanlara şu duayı öğretirdi” şeklinde rivayet edilmektedir.” İbn Kesir daha sonra, bura-
dakinden daha uzun bir rivayet aktarmakta, akabinde Senedi şüphelidir demektedir. İbn Kesir
daha sonra Mizzi’nin yukarıdaki sözünü aktarmaktadır.
• Nehcu’l Belağa, Yetmişinci Hutbe (s. 81-82)
Hafız İbn Hacer, bunu bir isnat ile Taberani’ye de nispet etmekte ve isnat hakkında şöyle demek
tedir: “Beis yoktur.” , t t
İsnadı daha önce de geçtiği üzere zayıftır. Musannif in senette geçen şeyhi hakkında ihtilaf edil
miştir. Ne var ki biraz önce zikredilen hadiste de görüldüğü üzere Ebû Bekir b. Ebi Davud, kendi
sine mütâbaat etmiştir.
Tahrici bir önceki gibidir.
İsnadı zayıftır.
Râvi dedi ki: Adam sonra arkasını dönüp biraz uzaklaştı. Sonra geri dönü
Ali’ye “İlk dilemede ayağa kalkar, oturur, kabzeder ve genişletirim” dedi Bunu
üzerine Ali (r.a.) şöyle dedi:
- Sana ben üç şeyden soracağım. Göreceksin ki Allah, ne sana ne de dilemeyi
zikreden kimselere bir çıkış yolu var etmeyecektir. Şimdi bana haber ver; Allah
Teâlâ seni kendi dilediğinde mi yoksa sen dileyince mi yarattı?
Adam:
- Hayır, aksine kendi dilediğinde.
- Kıyamet günü O’nun dilediği şekilde mi geleceksin yoksa kendi dilediğin
şekilde mi?
- Hayır, aksine O’nun dilediği şekilde.
- Peki, Allah seni kendi dilediği gibi mi yoksa senin dilediğin gibi mi kıldı?
Darekutni, hem kendisinin hem de babasının zayıf olduğunu söylemektedir. Ahmed dedi ki:
"Abdülmelik, zayıftır.” İbn Hibban dedi ki: “Hadis uydururdu.” Sa’di dedi ki: “Çok yalana bir
Deccal’dır.” Bk. Mizan (2/666) - Lisan (4/72)
2. Yine senedinde İsmail b. Amr el-Beceli vardır. Hadisleri zayıftır. Bk. 78.ci rivayet.
3. Yine senedinde Eyyûb denen biri vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herhangi bir
bilgiye rastlamadım.
• Yine senedinde Antera vardır. Abdülmelik b. Harun’un dedesidir. İbn Abdurrahman el-Kufi’dir.
Sikadır, sekizinci tabakadandır. Kendisini sahâbeden sayanlar yanılmışlardır. Bk. Takrib (2/89) -
Tehzib (8/162)
• Yine senedinde Harun b. Antera vardır. İbn Abdurrahman eş-Şeybani’dir. Hadislerinde beis
yoktur. Oğlu Abdülmelik ile alakalı açıklamada da görüldüğü üzere Darekutni onu zayıf saymıştır.
Altıncı tabakadan olup H. 142’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/312) - Tehzib (11/9)
Tahriç:
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 123 (4/629) Abdullah b. Ebi Bekir yoluyla “Ebû Abdurrahman ın bize
tahdis ettiğine göre göre kendisi Ali’ye şöyle sormuştur...” şeklinde muhtasar olarak rivayet et
mektedir. Ancak Ebû Abdurrahmariın kim olduğu bilinmemektedir.
• İbn Batta, İbane, 310 (2/349) Musannif yoluyla...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1310 (4/707) Yakın lafızlarla rivayet etmiştir. Ne var ki isnadında ken
disiyle hüccet olmayan Abdullah b. Meymun el-Kaddah vardır. Ebû Hatim, onun hakkında
“Metruktür” demiştir. Buhârî ise hadislerinin uçup gittiğini söylemektedir. Bk. Muğni, R’d Duafa
. (1/359-360)
569 Ahfeş dedi ki: “Ebu’l Esved ed-Düeli’dir. Bazen de ed-Düveli denilir.” Ibnu’l Kelbi de “ed-Dîli”
der. Bunlann yanında ed-Dieli ve ed-Düili de denilir. Ancak İbn Salah, bu sonuncusunu şazlardan
Emiştir. Bk. Mukaddime (s. 165) - Hindi, el-Muğni Fi Zabti Esmai’r Rical (s. 104)
onları infak etsen, yine de -kaderin hepsine, yani hayrına ve şerrine ima
dikçe- senden kabul olunmaz.” Sonra “Ey Ebû Abdurrahman! Şu kardeşi? e?e'
dedi. Bunun üzerine o da bana Ubeyy b. Ka’b’ın anlattığının aynısını anlat?*
424. ... İbn Deylemi’den; kendisi Sa’d b. Ebi Vakkas ile karşılaşmış ve
Ben bazı kader konularında şüpheye düştüm. Bana anlat. Umarım ki Allah T0*] 9
senin yanında benim için bir kurtuluş var edecektir” demiştir. Sa’d dedi ki’ “p39
ey yeğenim! Ki Allah, şayet sema ve yer ehline azap etmek isterse azap ede/k-
O, onlara da zulmetmiş olmaz. Şayet onlara rahmet ederse, onlara olan rahmet'
onların amellerinden daha hayırlıdır. Şayet bir kimse, Uhud kadar altını tükene'
dek infak etse ama hayrı ve şerri ile kadere iman etmese, yine de ondan kabul
olunmaz. Abdullah b. Mes’ud'a gitmene gerek yoktur.”
Bunun üzerine İbn Deylemi, Abdullah b. Mes’ud’a gitti ve ona Sa’d’a söy
lediğinin aynısını söyledi. Abdullah da ona Sa’d’ın söylediğinin aynısını söyledi
Abdullah b. Mes’ud ona dedi ki: “Ubeyy b. Ka’b ile karşılaşmana gerek yoktur."
Bunun üzerine İbn Deylemi, Ubeyy b. Ka’b’a gitti ve ona İbn Mes’ud’a söyle
diğinin aynısını söyledi. Ubeyy de ona Abdullah’ın söylediğinin aynısını söyledi.
Ubeyy ona dedi ki: “Zeyd b. Sabit ile karşılaşmana gerek yoktur.” Bunun üzerine
Ibn Deylemi, Zeyd b. Sabit’e gitti ve ona “Ben bazı kader konularında şüpheye
düştüm. Bana anlat. Umarım ki Allah Teâlâ senin yanında benim için bir kurtu-
• Bunu Beyhaki, İtikad adlı eserinde (s. 64) Vehb b. I lalid el-Hıms yoluyla İbn Deylemi
yet etmiş ve “Huzeyfe ve Zeyd b. Sabit” şeklinde ziyadede bulunmuştur. Bununla bir ı e
• Ayrıca İbn Batta, Gufra’nın azatlısı Ömer yoluyla Ebû’l fcved'den rivayet etmektedır
ne, 316 (2/254) Ancak senette geçen Ömer, Mizan adlı eserde (3/210) geçtıgi uz . risinde
Bu rivayet, 373 numaralı rivayette merfu olarak geçmişti. Ayrıca bir sonraki r vay
diğerlerinde olmayan bir ziyade ile yine gelecektir.
426. ... Ma ndan; Abdullah -yani İbn Mes’ud- dedi ki: “Nübüvvetten sonra,
beraberinde kaderi yalanlama olmaksızın küfür yoktur.”573
571 Bizzat bu isnat ile 373 numaralı rivayette geçmişti. Ancak orada muhtasar olup İbn Deylemi ora
da ne Sa’d b. Vakkas’ı zikretmiştir ne Abdullah b. Mes’ud’u ne de Ubeyy b. Ka’b’ı. Orada sadece
Zeyd b. Sabit’e bir soru sormuş, sonrasında hadisi zikretmiştir.
Tahrici 373 numaralı rivayet ile aynıdır.
572 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Haris vardır. İbn Abdullah el-A’ver el-Hemedani el-Huti’dir. Kufelidir, Künyesi Ebû
Zûheyr’dir. Ali’nin arkadaşıdır. Şa’bi, görüşünde yalancı olduğunu söylemiştir. Rafızi olmakla suç
lanmıştır. Hadislerinde zayıflık vardır. Ebû Zübeyr’in hilafeti zamanında vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/141)-Tehzib (2/145)
• Yine senedinde Ebû İshak es-Sebîi vardır. Sikadır, âbiddir, son dönemlerinde kanştırmıştır. Bk.
409.cu rivayet.
• Yine senedinde Ebu’l Ahvas vardır. Selam b. Süleym el-Hanefı’dir. Sikadır, mütkındır. Bk. 328.
ci rivayet.
Tahriç:
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1218 (4/667) - İbn Batta, İbane, 182 (2/162) Bu ikisi, Haris yoluyla bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Abdurrezzak, Musannef, 20081 (11/118) Haris yoluyla benzer olarak...
• Heysemi bunu Mecmau’z Zevaid’de (7/199) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Taberani rivayet
etmiştir. Senette geçen Haris zayıftır. Bunun yanında İbn Main ve başkalan onu sika saymışlardır.
İki isnattan birindeki diğer râviler, sahih râvileridir.”
Aynca daha önce 375 numaralı rivayette Ali b. Ebi Talib (r.a.) yoluyla Nebî’den (s.a.v.) merfu
olarak rivayet edilmişti.
573 İsnadı munkatı olmakla birlikte râvileri sikadır.
• Senedinde Mes’udi vardır. Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Mes’ud’dur. Saduktur, ölü
münden önce karıştırmıştır. Ahmed dedi ki: Vcki nln Mes udi den işitmesi, eski zamanına denk
gelir.” Yakub b. Ebi Şeybe dedi ki: “Kasım ve Ma’n’dan yaptığı rivayetler sahihtir.” Bk. 253.cü
rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 271 (2/231) Muaz b. Muaz yoluyla Mes’udi’den bu şekilde...
• İbn Battal İbane, 272 (2/232) Ahmed b. Budeyl yoluyla “Bize Veki’ tahdis etti...” senediyle bu
Şekilde...
• İbn Batta, İbane, 637 (2/377) Muzaffer b. Müdrik yoluyla “Bize Mes’udi tahdis etti...” senediyle
bu şekilde...
Aynca 395 numaralı rivayete bakınız.
432. ... Ebû Osman’dan; Selman dedi ki: “Doğrusu Allah Teâlâ Âd
çamurunu (yoğrulduktan sonra) kırk gece -veya kırk gün- mayaladı...” RâyiTi?
sonra hadisin devamını zikretmiştir. Bununla birlikte bu senette sadprp Q ı aha
geçmektedir.580 beIrr,an
433. ... Ebû’l Haccac el-Evdi581 dedi ki: Selman’a “İnsanların ‘Tâ ki hayrı
şerri ile kadere iman edene dek...’ sözlerinin manası nedir?” diye sordum Dedi
“Onların ‘Tâ ki hayrı ve şerri ile kadere iman edene dek.,.’ sözlerinin manası ’•
ıskalayanın zaten sana isabet etmeyeceğini ve sana isabet edenin zaten seni ıska
lamayacağını bilmen ve de ‘Şöyle-şöyle yapsaydım, böyle-böyle olurdu ve şöyle
şöyle yapmasaydım, böyle-böyle olmazdı’ gibi sözler söylememendir.”582
434. ... Said el-Mukri’den, o babasından; Abdullah b. Selam dedi ki: “Allah
Teâlâ yeryüzünü Pazar ve Pazartesi gününde yaratmış, orada rızıkları takdir et
miştir. Sah ve Çarşamba gününde dağları yerin üzerinden içine çakmıştır. Sonra
duman halindeki semaya yükselmiş, Perşembe ve Cuma gününde semaları yara
tıp her bir semaya işini vahyetmiştir. Adem’i, Cuma gününün son saatinde acele
üzere yaratmıştır. Sonra onu kırk gün bırakmıştır. O süre zarfında ona bakar ve
“Yaratanların en güzeli olan Allah ne de yücedir" (Mü’minun, 14) buyururdu. Sonra
ona ruhundan üflemiştir. Ruh onun bazı kısımlarına girdiğinde Adem oturmak için
gitmiştir. Bunun üzerine Allah “İnsan aceleden yaratıldı” (Enbiya, 37) buyurmuştur.
râvileridir.”
-Altmış sene.
- Peki, benim ömrüm kaç senedir?
- Bin sene.
- O halde benim ömrümden kırk seneyi (alıp) ona ekle ey Rabbim!060
583 Âdem’in hapşırması ile ilgili hadis için bk. Tirmizi, Sünen, Tefsir, 3368 (5/54o) Ebû Hureyre den...
Tırmizî dedi ki: “Bu yoldan hasen gariptir." Ayrıca bk. İbn Huzeyme, Tevhid (s. 68,68) Ancak İbn
Huzeyme’nin rivayetinde Davud’un ömrü kırk olup Âdem’den altmış sene ilave edilmiştir diye
geçmektedir. İşte bu, diğer rivayetlere muhaliftir. Yine bk. Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/56) - Buna
yakın lafızlarla İbn Mende, er-Reddu Ale 1 Cehmiyye (s. 49) . ,
Âdem’in sırtınm mesh edilmesi ve zürriyetinin ç.karılmas. hadisi için bk. Trmızı, Sünen, Tef-
584 2r S^ratu’l Araf 3067 (5/267) Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir." Aynca bk. Hakim, Müstedrek
(2/2261 Hakim dedi ki- “Müslim’in şartına göre sahih olup kitabına almanuştır" Bunlann ikisi
de EbC, Hureyre’den merfu olarak birbirine yatan latalarla rivayet etmişlerdir.Aynca bk. imam
AL J W J /1/9M 299 371) ibn Abbâs’tan... Burada Bu Adem ın ilk inkar ettiği olup
hmed, Musne ( , ’ , geçrnekte, sonrasında hadis zikredilmektedir. Aynca bk.
derken zürriyeti de mka etm^ diye Seç .
ibn Mende, er-Reddu Ale I ” r.sında da 9e(mi5,i.
hadistir. Yine bu, ı a ın yermesi ile alakalı hadis için bk. Hakim. Müstedrek
585 Adem’in, oğlu Davud’a ömründen kırk sene ven
(1/64) - İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (9/110-116)
435. Bize Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize İshak b. Rahuye tahdis etti, dedi
ki: Bize Hükkam b. Selm er-Razi haber verdi, dedi ki: Bize Ebû Cafer er-Razi
haber verdi; Rebi’ b. Enes’ten, o Ebu’l Âliye’den; Allah Teâlâ’nın “Hani Rabbin
âdemoğullannm sırtlarından zürriyetlerini almış ue onları kendi nefislerine şahit
tutarak... ” kısmından “Şimdi o batıl ehlinin yaptıkları dolayısıyla bizi helak mi ede
ceksin?” (A’raf, 172-173) kavline kadar olan iki âyeti hakkında Ubeyy b. Ka’b şöyle
demiştir: “O gün kıyamete kadar gelecek tüm insanları bir araya toplamıştır. Sonra
onları ruhlar olarak yaratmış, sonra sûret verip konuşmalarını istemiş, onlar da
konuşmuştur. Onlardan ahit ve misak almıştır. Yani “... ue onları kendi nefislerine
şahit tutarak ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim!’ buyurdu. Onlar ‘Tabii ki de Rabbi-
mizsin, biz buna şahitlik ettik’ dediler. Kıyamet günü ‘Biz bundan gafildik’ ueya
‘Ancak babalarımız şirk koştu. Bizler ise onlardan sonra gelen zürriyetleriz. Şimdi
o batıl ehlinin yaptıkları dolayısıyla bizi helak mi edeceksin?’ dememeniz için...
(A’raf, 172-173)
586 İsnadı hasen olup Abdullah b. Selam üzerinde mevkuftur. , _.
• Senedinde Muhammed b. Acelan vardır. Saduk olmakla birlikte Said el-Makbun n n
Hureyre’den rivayet ettiği hadisleri karıştırmıştır. Bk. 212.ci rivayet. Zahir olan bu eserin
ehli haberlerinden olduğudur. Bununla birlikte bu konuda Nebî’den (s.a.v.) hadisler e
edilmiştir ki inşallah onları ilgili yerlerinde açıklayacağız.
• Yine senedinde Ebû Said el-Makburi vardır. Keysan b. Said el-Medenı dir. Umm Ş
lısıdır. Hakkında Abbâs’ın arkadaşı denilen kimse olduğu söylenmektedir. Sikadır,
tabakadan olup H. 100’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/137) - Tehzib (8/453)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 318 (2/258) Musannif yoluyla...
• Hakim, Müstedrek (1/64) Ebû Hureyre’den... Sıfat (2/123) -Beyhaki, Sünen-i Kübra (9/
• İbn Cerir et-Taberi, Tarih (1/47) -Beyhaki, Esma ve
436. Bize Firyabi haber verdi, dedi ki: Bize Muhammed b. Musaffa Ebû Ab-
dullah el-Hımsi tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Harb tahdis etti dedi ki-
Bize Zübeydi tahdis etti; Zühri’den, o İbrahim b. Abdurrahman b. Avf’tan; İbra
him şöyle anlattı: (Babam) Abdurrahman b. Avf (r.a.), ağrıları sebebiyle baygınlık
geçirmiş, öyle ki dünyadan ayrılacağını zannetmişler. Derken biz yanından kalktık
ve üzerine elbise örttüler. Ukbe’nin kızı ve Abdurrahman’ın karısı olan Ümmü Gül
süm, dışarı çıkıp emredilen sabır ve namazla (Allah’tan) yardım istemeye başladı
İnsanlar belli bir süre beklediler. Abdurrahman ise hâlâ baygın haldeydi. Sonra
sında Abdurrahman ayıldı ve ilk konuştuğu şey tekbir getirmek oldu. Ev halkı da
onun arkasından tekbir getirdiler. Birden Abdurrahman onlara “Ben az önce ba
yıldım mı?” diye sordu. Ailesi “Evet” diye cevap verince Abdurrahman “Doğru
söylediniz” dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Baygınlık anımda kendilerinden
sertlik ve kabalık gördüğüm iki adam alıp beni götürdü. Bana: ‘Haydi bizimle gel!
Seni el-Azizu’l Emin’e dava edeceğiz’ dediler. Derken beni alıp götürdüler. Tâ ki
bir adamla karşılaştık. O adam: ‘Bunu nereye götürüyorsunuz?’ diye sordu. Onlar:
‘Onu el-Azizu’l Emin’e dava edeceğiz’ diye cevap verince adam şöyle karşılık verdi:
Derhal geri dönün! Çünkü o, Allah’ın haklarında -daha annelerinin karınlannda
iken- saadet ve bağışlanma yazdığı kimselerdendir. Doğrusu evlatları, Allah’ın di
lediği bir vakte kadar ondan faydalanmaya devam edeceklerdir.” İbrahim dedi ki:
Abdurrahman bu olaydan sonra bir ay daha yaşadı, sonrasında öldü.*
589
• Yine senedinde Hükkam b. Selm vardır. Ebû Abdurrahman er-Razi el-Kinani’dir. Sikadır, garip
rivayetleri vardır. Sekizinci tabakadan olup H. 190’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/189) - Tehzib
(2/422)
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Zevaid-i Müsned (5/125) - İbn Mende, er-Reddu Ale’l Cehmiyye, 30 (s.
59) Mu’temir b. Süleyman yoluyla “Babamı Rebi’den şöyle tahdis ederken işittim...” senediyle...
Aynca bk. İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (9/115) - Hakim, Müstedrek (2/323, 324) - İbn Batta, el-
İbanetu’l Kübra, 64 (2/82), 317 (255) Bunlann hepsi, Rebi’ yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Hakim dedi ki: “İsnadı sahih olmakla birlikte Buhârî ile Müslim rivayet etmemiştir.’ Zehebi
kendisine muvafakat etmiştir.
• Aynca bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (3/600) tamamen nakletmiş ve bunu aynı zaman
Abd b. Humeyd, İbn Ebi Hatim, el-Uzma adlı eserinde Ebu’ş Şeyh, Lalekai, İbn Merduyeh, ’ma
ve Sıfat adlı eserinde Beyhaki -ancak ben bunu matbu nüshada bulamadım çünkü eksiktir ve
Tarih adlı eserinde Ubeyy b. Ka’b’tan rivayet olarak İbn Asakir’e de nispet etmektedir.
589 İsnadı zayıftır. , . m
• Senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte hem vehimleri var
de tesviye tedlisi yapmaktadır. Bk. 79.cu rivayet. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar, unu^
birlikte Musannif, bir sonraki rivayette bunu Zühri’ye kadar ulaşan bir yolla da zikretme e
yüzden zayıflığı hasen li ğayrih derecesine yükselmektedir. aördüğü
• Yine senedinde İbrahim b. Abdurrahman b. Avf ez-Zühri vardır. Peygamber ı (s.a.v.) 9
söylenmiştir. İçli ise tabiînden olduğunu söylemiştir. Yakub b. Ebi Şeybe, onu si a .
Ömer’den işittiğini söylemiştir. H. 95 veya 96’da vefat etmiştir. Bk. İçli, Tari es
Takrib (1/38)-Tehzib (1/139) rivayet.
• Yine senedinde Zübeydi vardır. Muhammed b. Velid’tir. Sikadır, sebttir. ok.
-I- m^.lkİasM.l'db ?bade den anlallldlâma göre babası Ubade b. Sabit’in (r.a.)
olumu yaklaştığında oğlu Abdurrahman ona: “Babacıgıml Bana tavsiyede bulun!”
ded,. Bunun üzerine Ubade: “Beni oturtun!" dedi. Onu oturttuklarında şöyle dedi:
Ey oğulcuğum! Allah'tan sakın! Allah'a iman edene dek Allah'tan saktnmış, hayr,
ve şem ile kadere iman edene dek de Allah’a iman elmiş olmazsın. Bilmelisin ki
sana isabet eden şey, seni ıskalayacak değildi. Seni ıskalayan şey de sana isabet
edecek değildi. Rasûlullah ı (s.a.v.) şöyle derken işittim: “Kader buna göredir. Kim
bunun dışında başka bir inanç üzere ölürse cehenneme girecektir. ”*591
439. ... Atâ b. İbn Rebah dedi ki: Ubade b. Samit’in oğlu Velid’e “Ölümü
yaklaştığında babanın sana yaptığı vasiyet nasıldı?” diye sordum. Velid şöyle ce
vap verdi: Babam beni çağırdı ve bana şöyle dedi: “Ey oğulcuğum! Sana Allah’tan
sakınmanı vasiyet ederim. Bil ki, O’na iman etmedikçe Allah Teâlâ’dan sakınmış
olamazsın. Yine bil ki, hayrı ve şerri ile kaderin tümüne iman etmedikçe Allah’a
• Yine senedinde Muhammed b. Harb el-Havlani vardır. Sikadır. Bk. 133.cü rivayet.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 20065 (11/112) - İbn Batta, İbane, 313 (2/251) Bu ikisi, Ma mer yo
luyla Zühri’den, o Humeyd b. Abdurrahman’dan, o annesi ve ilk muhacirlerden olup Ukbe nin
karısı olan Ümmü Gülsüm’den senediyle rivayet etmişlerdir.
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1220 (2/252) Ebu’l Ahvas yoluyla “Bize Muhammed b. Musaffa tahdis
etti...” senediyle bu şekilde...
• Aynca bunu Musannif, Selamet b. Ravh yoluyla Ukayl b. Halid den Bize Zühri tahdis etti...
senediyle bir sonraki rivayette zikredecektir.
590 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Muhammed b. Uzeyz vardm İbn Abdullah b. Ziyad olup kendisinde zayıflık bulun
maktadır. Amcası Selame’den işitip işitmediği hususunda kelam edilmiştir. On birinci tabakadan
olup H. 267’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/191) - Tehzib (9/334) Ancak Tehzib adh eserde ölüm
tarihi 167 olarak geçmektedir ki doğrusu bizim söyledlğimizdir. .».mm- b
• Yine senedinde Selame b. Ravh b. Halid vard.r. Ebu r Ravh el-Eyli din Ukayl b. Halri ın kar
deşidir künyesi Ebû Harik'tir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vard.r. Amcasından ^tmed.ğn
yalnızca onun kitabından rivayette bulunduğu söVlc"* Dokuzuncu tabakadan olup H. 197
veya 198’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/343) - Tehz.b (4/289)
Bu rivayet, biraz önce Zuhrryoluyh e|.Ey|fdir Künyesi Ebû Halid’tir, Emevi azatlısı-
• Yine senedinde ay . sonrasında Mısır’da ikamet etmiştir. Altıncı tabakadan
d.r. Sikadır, sebttir. Medine sonnBk. |d|ı Sikat (, 338). Takrib (2/29). Teh2İb
olup sahih olan görüşe göre n,
(7/255)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
591 İsnadı hasendir.
Tahrici, 371 numaralı rivayette geçmişti.
iman etmiş, imanın hakikatinin tadını almış ve ilme ulaşmış olamazsın.” Ben- “
babacığım! Hayrı ve şerri ile kaderin tümüne nasıl iman edebilirim?” diup
Dedi ki: “Bilmelisin ki sana isabet eden şey seni ıskalayacak değildi. Seni ıskala
şey de sana isabet edecek değildi. Ey oğulcuğum! Şüphesiz ki ben, Nebî’yi (s a 30
şöyle buyururken işittim: “Allah Teâlâ’nın İlk yarattığı şey kalemdir. Ona 'Yazl^bu
yurdu. Kalem ‘Ey Rabbim, neyi yazayım?’ diye sorunca Allah 'Kaderi yaz!’ buyur
du. Bunun üzerine kalem, o an olan ve ebede kadar olacak olan ne uarsa hen •
yazdı. ”592 PS'ni
440. ... Ebû Salih’ten; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın "Sizi ilk defa
yarattığı gibi geri döneceksiniz. Kimine hidayet uerdi, kimine de sapıklık hak oldu”
(A’raf, 29-30) âyeti hakkında dedi ki: “Onları yarattığında bu şekilde yarattı. Yani on
ları mü’min, kâfir, bedbaht ve bahtiyar olarak yarattı. Kıyamet günü de bu şekilde
yani hidayete erenler ve sapıklar olarak geri döneceklerdir.”593
441. ... Said b. Cübeyr’den; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın "Hani
Rabbin âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış...” (A’raf, 172) âyeti hak-
A
kında dedi ki: “Allah Adem’i yaratınca sırtından zürriyetini tohumlar gibi aldı.
Sonra onların her birine kendilerinin ismini verdi ve ‘Falan oğlu filan, şöyle-şöyle
amel edecektir. Falanca oğlu filanca, böyle-böyle amel edecektir’ buyurdu. Sonra
onlan eli ile iki avucuna aldı ve ‘Bunlar cennet için, bunlar da cehennem için’
buyurdu.”594
447. ... Leys’ten; Tavus dedi ki: “Acizlik de çeviklik de kaderdendir "«oo
448. ... Tavus’tan; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: “Acizlik de c n-
kaderdendir.”601 6Vl de
r452 Ya)h^b‘Said anlatlyor: Bir 9ün Ebû Zübeyr, Tavus ile beraber Kabe’yi
tava etmekteydi. 0 sıra Ma’bed el-Cüheni yanlarından geçti. Derken biri, Tavus’a
“Bu Ma bed el-Cuheni’dir” dedi. Tavus derhal ona doğru yöneldi ve “Allah’a iftira
atan, O nun hakkında bilmediklerini söyleyen o kimse sen misin?” diye sordu.
Mabed. O adam benim hakkımda yalan söylüyor” dedi. Ebû Zübeyr dedi ki:
Derken Tavus la birlikte oradan ayrıldık, tâ ki İbn Abbâs’ın yanına vardık. İçeri
girince Tavus, İbn Abbâs’a (r.anhumâ) ‘Ey Ebû Abbâs! Kader hakkında konuşanlar
604 '"sfnedfndJ Atâ b. Saib vardır. Saduktur ama kararmıştır. Ebû Avane. ondan işitmesi sahih
etmektedir.
453. ... Tavus dedi ki: Bir halkada İbn Abbâs’la birlikteydim Orad H
Kaderiye’den bahsettiler. Bunun üzerine İbn Abbâs (r.anhumâ) şöyle dedi-“B
rada onlardan biri var mı? Ki onun başından tutup ‘Kitap’ta İsrailoğulları’na " T
hükmettik: Muhakkak ki siz yeryüzünde iki kez fesat çıkaracak ue büyük
kilde üstünlük taslayacaksınız’ (İsra, d) âyetini, sonra da Kur’ân’daki su en â, m6
okuyayım.’"» Ş 5 Syetei
454. ... Şu’be dedi ki: Bize Ebû Hişam’ın, Mücahid’den tahdis ettiğine göre
Abdullah b. Abbâs, Kaderiye hakkında şöyle demiştir: “Şayet birini görseydi™
kesinlikle saçlarından tutup çekerdim.”607
Şu’be dedi ki: Bunu Ebû Bişr’e de tahdis ettim. Dedi ki: Mücahid’i şöyle der
ken işittim: “İbn Abbâs’ın yanında Kaderiye’den bahsettiler. O ise derhal kalkmaya
işittiğini söylemiştir.
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 994 (2/421) - İbn Batta, İbane, 340 (2/267) Bu ikisi. H ?
yoluyla “Bize Ebû Haşim tahdis etti... "şeklinde rivayet etmişlerdir. rivayet etlTI'$tir
İbn Batta, İbane, 357 (2/272) Ebû Muaviye ve Vasıl yoluyla A’meş’ten bu şekil e
u l56AI1' ' hZÜf ri’kT Lbn AbbâS (r anhumâ>tlodi W: “Kader, tevhidin nizamıdır.
Her kim Allah , tevhid eder ve kadere iman ederse, İşte bu kopmas. olmayan en
sağlam kulptur. Her kim de Allah’, tevhid eder ama kaderi yalanlarsa, onun kaderi
yalanlaması, tevhidin bozulmasıdır.”610
457/A. ... Bize Ebû Abdullah Ahmed b. Hüseyin b. Abdülcabbar es-Sûfi ha
ber verdi, dedi ki. Bize Muhammed b. Bekkar tahdis etti, dedi ki: Bize İsmail b.
Ayyaş tahdis etti; Amr b. Muhammed b. Yezid, İsmail b. Rafi’ ve Abdurrahman
b. Amr dan İbn Abbâs a (r.anhumâ) nispet edildiğine göre o şöyle derdi: “Kader,
?h?rİR5 h. ihane 351 (2/270) Yunus b. Yezid yoluyla İbn Şihab'tan bu şekilde...
• İbn Batta’ İbane’, 527 (2/325) Maktu olarak, yani ibn Abbâs’ın değil de ibn Şihab’ın sözü ola-
rak...
• Abdullah b. Ahmed Sunne: 925 Evzai'den “Bize baz. arkadaşlanmız Zühri’den,
• Lalekai, Şerhu 1 Usul, •
o da İbn Abbâs’tan...” şeklinde... (7/197) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Evsafta Tabe-
• Bunu Heysemi, Mecmau z Zevj‘I ° j Hani b. Mütevekkil vardır.”
rani rivayet etmiştir. Senedinde zayıf bir rav oı
Aynca bir sonraki rivayet ile tahricine
tevhidin nizamıdır. Her kim Allah’ı tevhid eder ama kaderi yalanlarsa o
yalanlaması, tevhidin bozulması demektir. Her kim de Allah’ı tevhid ed^
re iman ederse, işte bu en sağlam kulptur.”611 er Ve kade-
o da İbn Abbâs’tan...
HASAN-I BASRÎ
Şimdi Hasan-ı Basn’den onların iddialarının tam zıddı olan şeyler zikredeceğiz.
458. ... Hammad b. Zeyd’den; Halid el-Hazzâ dedi ki: “Küfe halkından bir
adam, yanımıza geldi. Kendisine Hasan-ı Basrî’nin kader konusunda ulaşan gö
rüşü dolayısıyla ondan uzak duruyordu. Derken o adam gelip Hasan-ı Basrî’ye
Rabbinin rahmet ettikleri müstesna ihtilaf etmeye devam edecekler. Zaten onlan
bunun için yaratmıştır.” (Enam, 118-119) âyetini sordu. (Bir rivayette ‘O adam ya
madayken Hasan-ı Basrî’ye soruldu’ şeklindedir.) Hasan-ı Basrî dedi ki: “Allah’ın
rahmet ettiği kimseler ihtilaf etmezler.” Adam: “Peki, onları bunun için mi yarattı?”
diye sordu. Dedi ki: “Allah Teâlâ cennet halkını cennet, cehennem halkını cehen
nem için yaratmıştır.” Halid el-Hazzâ dedi ki: “Adam bu cevaplardan sonra artık
Hasan-ı Basrî’yi savunur olmuştu.”*614
459. ... Mansur b. Abdurrahman dedi ki: Hasan-ı Basrî’ye, Allah Teâlâ’nın
“Rabbinin rahmet ettikleri müstesna ihtilaf etmeye devam edecekler. Zaten onlan
bunun için yaratmıştır.” (Enam, 118-119) kavlini sordum. Dedi ki: “Rabbinin rahmet
ettikleri, ihtilaf etmezler.” Ben: “Peki, gerçekten onları ihtilaf etsinler diye mi yarat
tı?” diye sordum. Dedi ki: “Tabii ki! Bunları cennet, şunları cehennem için; bunlan
rahmet, şunları da azap için yaratmıştır.”615
460. ... Mübarek’ten; Hasan-ı Basrî, Allah Teâlâ’nın “Şayet Rabbin dileseydi
İnsanları tek bir ümmet eylerdi" (Hud, 118) kavli hakkında “hidayet üzere eylerdi",
"İhtilaf etmeye deuam edecekler. Rabbinin rahmet ettikleri müstesna" (Huri. 118,
bu tawb “bura'
613
da tekrar etmeye, gerekMustafa tamoölu, bu konuda -haliyle- Hasan-ı
Allah ve Rasûlu’ne iftira a may' ka£jer konusun<ja ona atılmış iftiradan ibaret olan bir
Basrî’ye de iftira atmaktan Çe ' Şerhi” ismiyle neşretmiştir. Allah'ın laneti onun ve
risaleyi “Hasan-ı Basri’nin Kader Kısaiesı v 9
onun gibilerin üzerine olsun! (Çev.)
614 Ed^ee 314 numemk^tte geçmiş
461.... Sevrb. Yezid’ten; Hasen b. Ebi'l Hasen dedi ki: "Kitabın gerçekle»
si, rasûllerin tasdik edilmesi, amel edip sakınan kimsenin saadete ermesi zulm
haddi aşan kişinin şekavet sahibi olması, Allah’ın dostluğunun sadece mü’minl 'P
olması ve Allah’ın sadece müşriklerden beri olması şeklinde kalem kurumuş h"6
küm konulmuş ve kader tamamlanmıştır.”618
462. ... Avf dedi ki: Hasan-ı Basrî’yi şöyle derken işittim: “Her kim kade
ri inkâr ederse, İslâm’ı inkâr etmiştir.” Sonrasında şöyle dedi: “Şüphesiz ki Allah
Teâlâ mahlukatı yaratmış, onları bir kader ile yaratmıştır. Ecelleri kaderle taksim
etmiştir. Rızıkları kaderle paylaştırın ıştır. Bela ve afiyet hep bir kader iledir.”619
616 Âyette geçen bunun için yarattı” lafzındaki işaret zamiri olan “bu” hakkında dört görüş vardır
1. Bu zamir, onlann üzerinde oldukları şeye döner. İbn Abbâs dedi ki: “Onları iki fırka olarak ya
ratmıştır. Bir fırkaya rahmet eder ve bu yüzden ihtilaf etmezler. Diğer fırkaya ise rahmet etmezler
ve bu yüzden ihtilaf ederler.”
2. Bu zamir, saadet ve şekavete döner. Aynı şekilde bunu da İbn Abbâs söylemektedir. Bunu Zec-
cac tercih etmiş ve “Çünkü onların ihtilaf etmeleri, onları saadet veya şekavete sürükler” demiştir.
İbn Cerir ise şöyle der: “Âyette geçen ve (Arapçada ‘için’ anlamına gelen) lâm harfi, (Arapçada
‘üzerine’ anlamına gelen) alâ harfi yerindedir.” Bk. Tefsir (14,124)
3. Bu zamir, ihtilafa döner. Bunu Mübarek, Hasaridan rivayet etmiştir. Bu rivayette zikrolunan da
bu dur.
4. Bu rahmete döner. Bunu İkrime, îbn Abbâs’tan rivayet etmiştir ve bu aynı zamanda ikrime.
Mücahid, Dahhak ve Katade’nin de görüşüdür. Buna göre mana “Dinleri hususunda ihtilaf etme
yenleri rahmeti için yaratmıştır” şeklindedir. Bk. İbnu’l Cevzi, Zadu’l Mesir (4/132)
617 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ebû Umeyye el-Vasıti diye biri vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair
herhangi bir bilgiye rastlamadım.
• Yine senedinde Mübarek vardır. İbn Fudale’dir. Saduk olmakla birlikte tesviye tedlisi yapardı
Bk. 59.cu rivayet. Bununla birlikte İmam Ahmed şöyle demiştir: “Hasan’dan yaptığı rivayetlere
rivayet.
" senedi
Tjbn Batta, İbane, 403 (2/288) Muhammed b. Mervan el-Ukayll “Avf ı şöyle '?ltlırn
le...
465. ... Mansur’dan rivayet edildiğine göre Hasan-ı Basrî, Allah Teâlâ’nın
Ne siz ne de ibadet ettikleriniz, cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fit
neye düşüremezsiniz” (Saffat, 161-163) kavli hakkında “Yani siz onun üzerinde bir
saptırıcı değilsiniz ve ...cehennemde kızartılacak kimseden başkasını" kavli hak
kında ise Ancak Allah Teâlâ’nın ezeli ilminde cehennemde kızartılacak olduğu
bilinen kimseyi saptırabilirsiniz” demiştir.622
• İbn Batta, İbane, 430 (2/297) Muhammed b. İsa yoluyla “Bize Hammad tahdis etti..." senediyle
• Lalekai, Şerhu'l Usul, 1255 (2/682) Firyabi yoluyla bu şekilde...
Aynca bu, 468 numaralı rivayette başka bir lafız ve başka bir isnat ile tekrardan gelecektir.
620 İsnadı sahihtir. Bk. 311 .ci rivayet.
621 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İsmail b. İbrahim vardır. İbn Uleyye dir.
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (23/109) Yakub b. İbrahim yoluyla “Bize İbn Uleyye tahdis etti..."
senediyle bu şekilde...
• Ahmed, Zühd (s. 285)
• Fesevi, Marife ve Tarih (2/44) İbn Avn yoluyla Haşandan...
• Aynca bk. Zehebi, Siyeru A’lami’n Nübela (4/581)
622 İsnadı sahihtir. , ... ~
• Senedinde Hüşeym vardır. İbn Beşir’dir. Sikadır, sebttir. Çokça gizli tedhs yapar, mürsel rivayet
ler aktarırdı. Ancak burada açıkça işittiğini söylemiştir. Bk. 115.Cİ rivayet.
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (33/108) Hammad b. Seleme yoluyla Humeyd’den “Haşana
sordum...” şeklinde...
467. ... Hammad dan; Halid el-Hazzâ anlatıyor: Bir keresinde hoU
aynlmıştım. O s.ra Hasan-ı Basrî kader konusunda konuşmazdı. Döndük .
baktım ki insanlar “Hasan-ı Basrî, kader hakkında konuşmuştur” demekte? V*
nun üzerinde onun yanına gittim. Derken ona: “Ey Ebû Said! Bana Âdem’d*’ h
ber ver; o sema için mi yoksa yeryüzü için mi yaratıldı?" diye sordum Dedi iT'T
Ebû Menazil, bu da nedir?” Akabinde ona: “Ey Ebû Said! Doğrusu ben öğren
istiyorum” deyince Hasan-ı Basrî şöyle dedi: "Aksine yeryüzü için yaratı?™^
Görmez misin, şayet masum olsaydı o ağaçtan yemezdi! Âdem'in onu yemekten
kaçışı yoktu. Çünkü o. yeryüzü için yaratılmıştı.”*624
468. ... Asım el-Ahval dedi ki: Hasan-ı Basrî’yi şöyle derken işittim: "Herkim
kaderi yalanlarsa, gerçekten hakkı yalanlamıştır.” Bunu iki kere tekrar etti, sonra
sında sözüne şöyle devam etti: “Şüphesiz Allah Teâlâ mahlukatı takdir etti, eceli
takdir etti, belayı takdir etti, musibeti takdir etti, afiyeti takdir etti... Artık her kim
kaderi yalanlarsa, gerçekten Kur’ârîı yalanlamış olur.”625
şekilde... t
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 945 (2/428) İsmail b. Uleyye yoluyla Halid’den muhtasar clara*
bu şekilde,b
• İbn Batta, İbane. 115, 118 (2/121), 408 (2/389) ve 923 (2/294) Birkaç yol ile Hammau
Seleme ve Hammad b. Zeyd’den bu şekilde,,, . B
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1006 (3/566) Vüheyb b. Halid yoluyla "Bize Halid tahdis etti...
diyle...
624 İsnadı sahih olup tahrici bir önceki ile aynıdır.
625 İsnadı sahihtir. .. 56.0
• Senedinde İsmail b. Zekeriya vardır. Saduk olmakla birlikte birazcık hata e _ kendısıne
rivayet. Ne var ki Katade ve başkaları gibi İbn Batta’da Mervan b. Muaviye el-tez
mütâbaat etmiştir. , na 034 (2/4251 •
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef, 20085 (11/119) - Abdullah b. Ahmed Sunne. ^
İbn Batta, İbane, 393 (2/285), 422 (2/294) ve 436 (2/299) - Lalekai, Şerhu 1 Usu,
tedir. (Çev.)
İBN ŞİRİN
469. ... Osman el-Betti anlatıyor: İbn Şirinin yanına girdim. Bana “İnsanlar
kader hakkında ne söylüyorlar? diye sordu. Ben ise ona nasıl cevap vereceğimi
bilemedim. Derken yerden bir parça toprak alarak şöyle dedi: “Sana dediklerimin
şundan daha fazlası yoktur. İ liç şüphesiz Allah bir kul için hayrı dilediğinde onu
sevgisine, itaatine ve kendisiyle O’nu razı edecek şeye muvaffak kılar. Her kim için
de hayırdan başkasını dilerse, aleyhinde bir hüccete sahip olur, sonrasında ona
karşı zalim olmaksızın azap eder,627
470. ... İbn Avn’dan; Muhammed b. Şirin dedi ki: "Şu topluluğa ne oluyor da
Allah Teâlâ’nın bir şeyi bilip yazdığını inkâr ediyorlar!”628
471. ... İbn Avn dedi ki: “Muhammed b. Şirinin şu Kaderiye’den daha çok
nefret ettiği bir toplum yoktu.”629
472. ... İbn Avn dedi ki: “Muhammed b. Sirin’in kader konusundaki bid’atleri
ortaya atan kişilerden daha çok nefret ettiği bir toplum yoktu.”630
473. ... İbn Avn dedi ki: Bir adam, Muhammed b. Sirin’e iki kişinin kader hak
kında tartıştıklarını haber verdi. Adamın biri, diğerine “Zina hakkında ne dersin, o
bir kader ile midir?” diye sorunca (kendisine sorulan) “Evet” diye cevap vermiştir.
Muhammed dedi ki: “Soruyu soran hayat sahibi bir adama denk gelmiş.”631
474. ... İbn Avn’dan rivayet edildiğine göre Muhammed -yani İbn Şi
rin-, insanların dinden en çok dönenlerinin/mürted olanlarının hevâ ehli olduğu
görüşündeydi.632
MUTARRİF B. ABDULLAH
476. ... Davud b. Ebi Hind’den; Mutarrif dedi ki: “Biz kadere dayanma^
ama varacağımız yer yine kaderdir.”634*
477. ... Davud b. Ebi Hind dedi ki: Bir keresinde kader zikredilince Mutarrif
şöyle dedi: “Kadere dayanmamıştık ama kendimizi ona doğru giderken bulduk.”^
‘Âyetlerimiz hakkında lafa dalanları gördüğünde hemen onlardan yüz çevir’ (En’am, 68) âyetinin
onlar hakkında indiği görüşündeydi.” Suyuti’nin ed-Dürru’l Mensur’da (3/292) söylediğine göre
bu ziyadeyi Abd b. Humeyd, İbn Ebi Hatim ve Ebu’ş Şeyh rivayet etmiştir. Ayrıca bk. Siyeru
A’lami’n Nübela (4/601)
633 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Cafer b. Süleyman vardır. ez-Zabui’dir. Saduktur, zahiddir. Ne var ki o Şira görüşüne
sahipti. Bk. 41.ci rivayet. Bununla birlikte Hammad, kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. İbn Batta
İbane, 439 (2/300)
• Yme senedinde Sabit vardır. İbn Eşlem el-Bünani’dir. Künyesi Ebû Muhammed’dir, Basralıdır.
Sikadır, âbiddir. Dördüncü tabakadan olup H. 120 küsur senesinde 80 yaşındayken vefat etmiştir.
Bk. Takrib (1/115) - Tehzib (2/2)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 439 (2/300) Hammad yoluyla Sabit’ten bu şekilde...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1256 (4/682) Kattan b. Nüseyr yoluyla “Bize Cafer tahdis etti...” sene
diyle bu şekilde...
634 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Davud b. Ebi Hind vardır. Kuşeyri azatlısıdır. Künyesi Ebû Bekir veya Ebû
Muhammed’dir, Basralıdır. Sikadır, mütkındır. Son zamanlarında vehmederdi. Beşinci tabakadan
olup H. 140 veya daha öncesinde vefat etmiştir.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 20089 (11/121) Ma’mer yoluyla Katade’den, o Mutarrif’ten senediyle
benzer lafızlarla...
• Abdurrezzak, Musannef, 20098 (11/125) Ma’mer yoluyla Büdeyl el-Ukayli den.
Mutarrif’ten...
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 899 (2/412) “Bize babam tahdis etti; bize Hüşeym tahdis etti; bize
Davud tahdis etti...” senediyle bu şekilde... Ayrıca Hallal da İman adlı eserinde (90) bu yoldan
rivayet etmektedir.
• İbn Batta, İbane, 443 (2/301) Süfyan yoluyla Davud’dan bu şekilde...
• İbn Batta, İbane, 445, 446. Abdurrezzak’tan gelen iki yolla...
rivayet.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
KİTÂBU'Ş-ŞErî.a
İYAS B. MUAVİYE |327
- Ne diyorsun? Adam:
musun?™ ZU'Ümden haber Ver’ Onun ne olduğunu biliyor musun veya bilmiyor
- Tabii ki biliyorum.
- Zulüm nedir?
- Hayır.
-“ibn Bate, ibane, 626 (2/374) Hummam yoluyla "Bire Hablb b. Şehid tahdis e»..." senediyle
■“ib^Baha, ibane. 627 (2/374) Muhammed b. Müsenna yoluyla "Blee Sahran b. İsa lahdls
le bu şekilde...
637 İsnadı sahihtir. u^sam’dır. Bk. 212.Cİ rivayet.
• Senedinde Safvan b. Isa varda. el-Kassam aır.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
ZEYD B. EŞLEM
•îbn Cerir et-Taberi, Tefsir (16/140) İbn Vehb yoluyla “İbn Zeyd dedi .
• İbn Batta, İbane, 541 (2/329) Ebû Hatim er-Razi yoluyla “Bize Süveyd tahdis _& ni5pe
• Ayrıca Suyuti, bunu ed-Dürru’l Mensur’da (5/554) Uzma adlı eserinde
etmektedir.
485. ... Muhammed b. Ebi Ahmed dedi ki: Muhammed b. Ka’b el-Kurazi’yi
şöyle derken işittim: Yemin olsun ki Allah Teâlâ, kaderi yalan sayan kimselere,
Kur’ân’da onları nispet ettiği bir isimle isimlendirmiştir. Allah Teâlâ buyurur: “Şüp
hesiz mücrimler bir sapıklık ue çılgınlıklar içerisindedirler. Ateşin üzerinde yüzüstü
sürüklenecekleri gün (onlara) ‘Tadın bakalım Sekar’ın dokunuşunu!’ denilir. Şüp
hesiz ki biz, her şeyi bir kader ile yarattık.” (Kamer, 47-49) Görüldüğü gibi onlar
mücrimlerdir.”644
486. ... Salim b. Ebi Hafsa’dan rivayet edildiğine göre Muhammed b. Ka’b
el-Kurazi, Allah Teâlâ’nın “Şüphesiz ki biz, her şeyi bir kader ile yarattık" (Kamer, 49)
âyeti hakkında şöyle demiştir: “Bu âyet, Kaderiye’yi azarlamak için inmiştir.”645
487. ... İbn Mevdûd’dan; Muhammed b. Ka’b, insanlara şöyle dedi: “Şu Ka
deriye ile tartışmayın! Onlarla oturmayın! Nefsim elinde olana yemin ederim ki,
Allah Teâlâ’nın dininde fıkıh (anlayış) ve Kitabı hususunda ilim vermediği bir kimse
onlarla oturmayıversin, illaki onu hasta ederler. Muhammed’in nefsi elinde olana
yemin ederim ki, bu kadar yaşlı olmama rağmen yine de sağ elimin (onları) kesme
sini veya onlann Allah’ın Kitabı’ndan tek bir âyeti dahi tamamlamalarını arzuluyo
rum. Ne var ki böyle yapmıyorlar; âyetin başını alıp sonunu bırakıyorlar ve sonunu
alıp başını bırakıyorlar. Nefsim elinde olana yemin ederim ki İblis, Allah Teâlâ yı
onlardan daha iyi bilmektedir. İblis, kendisini kimin saptırdığını bilmektedir. Onlar
ise kendilerini bizzat kendilerinin saptırdığını ve bizzat kendilerinin doğru yola sevk
ettiğini iddia ediyorlar.”646
İBRAHİM EN-NEHAİ
489. ... Mansur’dan rivayet edildiğine göre İbrahim en-Nehai, Allah Teâlâ’nın
“Ne siz, ne de ibadet ettikleriniz, cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fit
neye düşüremezsiniz” (Saffat, 161-163) âyeti hakkında şöyle demiştir: “Yani siz ancak
hakkında cehennemde kızartılması takdir edilen kimseyi fitneye düşürebilirsiniz.”643* 647
490. ... Mansur’dan; İbrahim en-Nehai, Allah Teâlâ’nın “Ne siz, nede ibadet
ettikleriniz, cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz”
(Saffat, 161-163) âyeti hakkında dedi ki: “Yani siz ancak cehennemde kızartılması
takdir edilen ve hakkında böyle hüküm verilen kimseyi saptırabilirsiniz.”649
• Senedinde Ebû Mevdud vardır. Abdülaziz b. Ebi Süleyman’dır. Hüzeli azatlısıdır. Medineli kıs-
sacıdır. Mütâbaat anında makbuldür. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (1/509) - Tehzib (6/340)
Bununla birlikte ben, kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Haşan b. Musa el-Bezzar vardır. Bk. 216.cı rivayet.
• Yine senedinde İshak b. Musa vardır. İbn Abdullah b. Musa el-Ensari’dir. Künyesi Ebû Musa'dır.
Medinelidir. Neysabur kadısıdır. Sikadır, mütkmdır. Onuncu tabakadan olup H. 244’te vefat et
miştir. Bk. Takrib (1/61) - Tehzib (1/251)
Tahriç: İbn Batta, İbane, 492 (2/315)’te Musannif yoluyla rivayet etmiştir. Aynca bunun ilk bö
lümü, 543 numaralı rivayette “Hevâ ehli ile oturmayın ve onlarla (konuşmak adına) söze ilk siz
başlamayın” şeklinde merfu olarak gelecektir.
647 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Gufra’nın azatlısı Ömer b. Abdullah el-Medeni vardır. Zayıf sayılmıştır. Çokça mürsel
rivayetler naklederdi. Beşinci tabakadan olup H. 245 veya 246’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2.59)
- Tehzib (7/471)
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur, bk
79.cu rivayet.
Tahriç: İbn Batta, İbane, 493 (2/316)
648 İsnadı sahihtir.
TT İh * •
• İbn Cerir, Tefsir (23/109) İbn Beşşar yoluyla “Bize Abdurrahman tahdis etti...” senediyle bu
§.eîbn Batta, İbane, 529 (2/326) Veki yoluyla “Bize Süfyan tahdis etti...” senediyle bu şekilde-
649 İsnadı sahihtin uarnmad b Usame’dir. Kuraşi azatlısıdır. Sikadır, sebttir. Naditen
• Senedinde Ebû Usame vardır. Hammaa . t , . . L,b-.çından
ihn Hacer kend sini tedlis yapanların ikinci tabakasına»
tedlis yapmıştır. Bk. 3O9.cu rivayet, ibn Hacer, n y w
saymıştır.
lavken işittim.”651 Ammar dedl ki. Kasım ve Salim’i Kaderiye’ye lanet okur-
49S. ... Zamra b. Habib’ten; Cübeyr b. Nüfeyr dedi ki: “Şüphesiz Allah
Teala nın arşı su üzerindeydi. Derken kalemi yarattı ve kalem, O nun yaratacağı ve
kıyamet gününe kadar olacak ne varsa yazdı. Sonra o kitap, Allah Teâlâ kâinattan
Tahriç: Ulaşabildiğim kaynaklarda, bunu Musannif dianda rivayet eden herhangi birine rastla-
madım.
650 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Hadislerinde beis yoktur. Bk. 138.Cİ rivayet. Bununla
birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer râviler ise sika
dırlar. Ne var ki ben, Ya la nın direkt olarak Vail’den bir rivayetine rastlamadım. Bunun yanında
Veki’ yoluyla Vail’den rivayeti vardır. Bk. İbn Batta, İbane, 528 (2/326)
• Yme senedinde Vail b. Davud et-Teymi vardır. Kufeli’dir, Bekir’in babasıdır. Sikadır, altıncı taba
kadandır, İbrahim en-Nehai’den rivayette bulunmuştur. Bk. Takrib (2/329) - Tehzib (11/109)
• Yine senedinde Ya’la b. Haris el-Muharibi el-Kufi vardır. Sikadır, sekizinci tabakadandır ve H.
168’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/377) - Tehzib (11/400)
• Yme senedinde Muhammed b. Abdullah vardır. İbn Zübeyr b. Amr b. Dirhem el-Esedi’dir. Kün
yesi Ebû Ahmed ez-Zübeyri’dir, Kufelidir. Sika ve sebt olmakla birlikte Süfyan es-Sevri hadislerin
de hata ederdi. Dokuzuncu tabakadan olup H. 203’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/176) - Tehzib
(9/254)
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 895 (2/410) Yahya b. Âdem yoluyla “Bize Ya’la tahdis etti...”
senediyle “Kaderiye” lafzı yerine “Kader” lafzı ile bu şekilde...
• İbn Batta, İbane, 528 (2/326) Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail yoluyla “Bize Veki’, Vail b.
Davud’tan tahdis etti...” senediyle bu şekilde...
651 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İkrime b. Ammar el-İcli vardır. Künyesi Ebû Ammar’dır, Yemenlidir. Aslen Basrahdır.
Saduk olmakla birlikte yanlış yapardı. Yahya b. Ebi Kesir’den yaptığı rivayetlerde iztırab vardır.
Beşinci tabakadan olup H. 160’da vefat etmiştir. Hafız, onu tedlis yapanların üçüncü mertebe
sinden saymıştır. Bk. Takrib (2/30) - Tehzib (7/261) - Mizan (3/326) - Ta’rifu Ehli’t Takdis (s. 98)
- Kevakibu’n Niraniyyat (s. 490)
• Kasım: İbn Muhammed b. Ebû Bekir es-Sıddîk’tir. Sikadır, Medine fakihlerinden biridir. Sahih
olan görüşe göre H. 106’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/120) - Tehzib (8/333)
• Salim: İbn Abdullah b. Ömer b. Hattâb’tır. Yedi Faklh’ten biridir, Sebt, fazıl ve âbid idi. Bk. 235.
ci rivayet. .
• Yine senedinde Ahmed b. İshak vardır. İbn Zeyd b. Abdullah b. Ebl ishak el-Hadrami’dir.
Künyesi Ebû İshak’tır, Basrahdır. Sikadır. Hafız idi. Dokuzuncu tabakadan olup H. 2U’de vefat
etmiştir.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 848 (2/391) Behz yoluyla İkrime den...
• İbn Batta, İbane, 279 .
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1167 (4/645) Abbâs ed-DÛri yoluyla Bize Ahmed b. ishak tahdis etti,
dedi ki: Bize İkrime tahdis etti...” senediyle bu şekilde...
495. ... Harb b. Süreye Ebû Süfyan el-Bezzar dedi ki: Bir keresinde Ebû Ca
fer Muhammed b. Ali’ye soru sormuştum. Bana “Sen Şamlı mısın?" diye sordu
Oradakiler: “O senin azadındır” dediklerinde "Merhaba!" dedi ve altıma bir minder
koydu. Dedim ki: “İnsanlar içerisinde ‘Kader yoktur' diyenler, ‘Allah hayrı takdir
etmiş ama şerri takdir etmemiştir’ diyenler ve ‘Şu an olan veya gelecekte olacak
herhangi bir şey yoktur ki onu bir kalem yazmış olmasın’ diyenler vardır.” Bunun
üzerine şöyle dedi: “Bana ulaştığına göre sizin oralarda görüşleri, saydıklarının ilk
ikisi olan ve insanlara namaz kıldıran imamlar varmış. Onlardan her kimi, imam
olmuş da insanlara namaz kıldırıyor görürsen, sakın arkalarında namaz kılma!”
Sonrasında biraz sessiz durdu ve sonra sözlerine şöyle devam etti: “Onlardan her
kim ölürse, sakın ha cenaze namazlarını kılma! Allah onları kahretsin! Onlar Yahu-
dilerin kardeşleridir.” Ben: “Onların arkasında namaz kılmıştım” dedim. Dedi ki:
“Her kim onlann arkasında namaz kılarsa, namazını iade etsin.”654
652 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdullah b. Salih vardır. Leys’in katibidir. Saduk olmakla birlikte yanlışlan çoktur.
Bk. 4.cü rivayet.
• Yine senedinde Abdullah’ın şeyhi Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri
olmuştur. Bk. 4.cü rivayet.
• Cübeyr b. Nüfeyr: Sikadır, celildir. Bk. 14.cü rivayet.
• Yine senedinde Zamra b. Habib vardır. Saduktur, sikadır. Bk. 363.cü rivayet.
Tahriç: Buna başka bir yerde rastlamadım.
653 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Hişam b. Sa’d vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Aynca Şia olmakla
suçlanmıştır. Bk. 185.ci rivayet.
• Yine senedinde Muaviye b. Hişam el-Kassar vardır. Künyesi Ebu’l Hasen dir, Kufelidir, Beni
Esed azatlısıdır. Kendisine Muaviye b. Abbâs da denilir. Saduk olmakla birlikte vehimleri var
dır. Dokuzuncu tabaka küçüklerinden olup H. 204’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/261) - Tehzib
(10/218)
Medinelidir. İbn Ömer’in azatlısıdır. Sikadır, sebttir, meşhur
• Nafi’: Künyesi Ebû Abdullah’tır,
fakihtir. Bk. 381.ci rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi birine rastlamadım.
(2/224)
• Yine senedinde Muhammed b. Ali vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 84.cü rivayet.
• Yine senedinde Affan b. Müslim vardır. İbn Abdullah el-Bahili'dir. Künyesi Ebû Osman es-
Saffar'dır, Basrahdır. Sikadır, sebttir. İbn Medini dedi ki: “Hadis rivayet ederken bir harfte dahi
şüpheye düşse, rivayeti bırakırdı. Nadiren vehmetmlştir.” İbn Main dedi ki: “Onu 219 senesin
de münker bulduk. Sonrasında çok geçmeden vefat etti.” Onuncu tabaka büyüklerinden olup
Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (2/25) - Tehzib
(7/230)
• Yine senedinde İbrahim b. Abdurrahim vardır. İbn Ömer’dir. Künyesi Ebû İshak olup İbn
Denûka olarak tanınır. Darekutni dedi ki: “Sikadır.” H. 279’da vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat
(6/135)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 551 (2/332) Musannif yoluyla...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1348 (4/731) Buna benzer lafızlarla...
655 İsnadında zayıflık vardır.
• Çünkü senette İbn Cüreyc’in muan’an olarak aktarımı vardır. Kendisi tedlis yapanlann üçüncü
mertebesindendir. Bk. 32.ci rivayet.
• Yine senedinde Haccac vardır. İbn Muhammed el-Massisi’dir. Sikadır, sebttir. Ne var ki ömrü
nün sonlannda karıştırmıştır. Bk. 32.Cİ rivayet. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
Tahriç: Bu rivayete başka bir yerde rastlamadım.
656 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Racâ el-Mekki vardır. İbn Haris’tir. Künyesi Ebû Said el-Avz el-Muallim’dir.
Mücahid’ten rivayette bulunmuştur. İbn Ebi Hatim dedi ki: “Zayıftır.” Bk. Cerh ve Tadil (3/501) -
Mizan (2/46)
• Yme senedinde Süveyd b. Said vardır. Kendisi saduk olmakla birlikte gözlerini kaybetmiş ve
böylece kendi hadisleri kendisine telkin edilir olmuştur. İbn Main, onun hakkında çok çirkin ko
nuşmuştur. Bk. 27.ci rivayet.
• Yine senedinde Mervan b. Muaviye vardır. İbn Haris b. Esma el-Fezari’dir. Künyesi Ebû
Abdullah’tır, Kufelidir. Önce Mekke’de sonra Dımeşk’te ikamet etmiştir. Sikadır, hafızdır. Şeyhlerin
isimlerinde tedlis yapardı. Sekizinci tabakadan olup H. 193 te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/239) -
Tehzib (10/960)
Tahriç: İbn Batta, İbane, 479 (2/311)’de Musannif yoluyla rivayet etmiştir. Ayrıca 381’den
386’ya kadar olan rivayetlerde Ebû Hureyre den merfu olarak geçmişti.
657 Şeyhülislam İbn Teymiyye (r.h.) dedi ki: “Kaderi kabul eden veya nefyeden kimselerden çoğu,
bu âyetlerden dolayı ihtilaf etmişlerdir. Bir grup, Allah Teâlâ’nın “De ki: Hepsi Allah katındandır”
(Nisa, 78) kavlinden dolayı “Fiillerin hepsi Allah’tandır” demekte, diğer grup da “Sana isabet
eden her iyilik Allah’tan, sana isabet eden her kötülük ise senin kendi nefsindendir” (Nisa, 79)
kavli dolayısıyla “İyilik Allah’tan, kötülük ise senin kendi nefsindendir” demektedirler. Bu iki grup
tan her biri, Kur’ân’ın manasından ve Ehli Sünnet mezhebinin hakikatinden yana cahildirler.
499. ... Ebû Mahzum’dan; Seyyar Ebû’l İ lahem dedi ki: “Bize ulaştığına göre
Necran heyeti ‘Rızıklar ve eceller kader iledir ama ameller kader ile değildir’ dedik-
lerinde Allah Teâlâ onlar hakkında “Şüphesiz mücrimler bir sapıklık ue çılgınlıklar
içerisindedirler. Ateşin üzerinde yüzüstü sürüklenecekleri gün (onlara) "Tadın baka
lım Sekar’m dokunuşunu!' denilir. Şüphesiz kİ biz, her şeyi bir kader İle yarattık ”
(Kamer, 47-49) âyetlerini indirdi.”658
659 660
500. ... Mu’temir b. Süleyman dedi ki: Ebû Mahzum’u işittim, anlattığına göre
Seyyar ve Ebû Haşim er-Rummâni şöyle derlerdi: “Kaderi yalanlamak şirktir.”661
Kurana gelince; Burada (yani Nisa,78’de geçen) iyilik ve kötülükle kastedilenler, nimetler ile
musibetler olup itaatler ve isyanlar değildir. Bu tıpkı Allah Teâlâ’nın “Şayet size bir iyilik dokunsa
onları üzer, size bir kötülük isabet etse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve sakınırsanız, onlann
tuzaktan size hiçbir şekilde zarar vermez...” (Âl-i İmrân, 120) kavli gibidir...” Şeyhülislam burada
âyetleri zikreder ve sözlerini şöyle tamamlar: “Bu, Allah’ın “Her kim bir iyilik ile gelirse, ona on
misli vardır. Her kim de bir kötülükle gelirse, ancak misli ile karşılık görür ve onlara zulmedilmez”
(Enam, 160) âyetindekinden farklıdır. Bunun (yani Nisa, 79’un) misalleri hep böyledir. Yani
burada (iyilik ve kötülükle) kastedilenler, itaat ve isyanlardır. Her yerde, o lafızla ne kastedildiğini
açıklayan bir ifade vardır. Yani Aziz olan Kur’ân’da -Allah’a hamd olsun- kesinlikle bir işkal/prob-
lem/çelişki yoktur.” Bk.Mecmûu’l Fetâva (8/110, 111)
658 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Abdülvehhab b. Mücahid vardır. Metruktür. Süfyan es-Sevri, onun yalancı olduğu
nu söylemiştir. Bk. 214.cü rivayet.
• Yine senedinde İsmail b. Ayyaş vardır. Kendi beldesi olan Humus ahalisinden yaptığı rivayet
lerde saduk, diğer belde ehlinin rivayetlerinde ise karıştıran biridir. Burada ise Mekkeli birinden
rivayette bulunmuştur.
659 Maruf olan, bu âyetlerin Nebî’ye (s.a.v.) kader hakkında tartışmak için gelen Kureyş hakkında
indiğidir. Nitekim Ebû Hureyre’den gelen hadiste böyledir. Bk. Ahmed, Müsned (2/444, 476) -
Müslim, 2656 (2/2046) - Tirmizî, 3290 (5/398) - İbn Mâce, Mukaddime, 83 (1/32,33) - İbn Cerir.
Tefsir (27/110) Bunların hepsi, Veki’ yoluyla Süfyan es-Sevri’den rivayet etmişlerdir.
660 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ebû Mahzum vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair bir bilgiye rastlama
dım. Belki de o, Dûlabi’nin el-Künâ isimli eserinde (8/108) zikrettiği Ebû Mahzum Hammad b.
Mahzum’dur.
• Yine senedinde Abdula’la vardır. Hadislerinde beis yoktur. Bk. 138.ci rivayet. Senetteki diğer
(2/483)-Tehzib (12/261)
b. Osnan vardır. Saduktur. Bk. 330.cn rivayet. Senetteki dtjer ravüer ise
sikadırlar.
X Ba«a, İbane, 629 (2/375) Ebû’lAbvaayoluyla "Bize Ant.b. Osmantakdiseüi..." senediyle
■Z^luyuti. ed-Dürru’l Mensur’da (6/434) bunu İbn Ebi Ha.lm’e de nispet etmiplr.
665 •Setdtd"I M~d b. Musalla vardır. Saduk olmak), birlikte uehlmied okutur. Bk. 79.cn
hadis.
508. ... Abdülaziz b. Abdullah el-Üveysi’den; Mâlik b. Enes dedi ki: “Kaderi
yalanlayan ne de sapıktır! Şayet haklarında Allah Teâlâ’nın “O’dur sizi yaratan.
Derken sizden kimi kâfir, kimi de mü’mindir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.” (Te-
ğabun, 2) kavlinden başka hüccet olmasaydı dahi bu âyet tek başına hüccet olarak
yeterdi.”669
Tahriç: Bunu İbn Batta, İbane, 522 (2/333)’te Ebu’l Ahvas yoluyla “Bize Muhammed b. Musaffa
tahdis etti...” senediyle rivayet etmiştir.
666 İsnadı hasendir.
• Ali b. Zeyd: Bana görünen o ki, kendisi İbn Cüd’aridır. Allah en iyisini bilir. Bk. 98.ci rivayet
• Yine senedinde Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd ez-Zabui el-Basri vardır. Saduktur, yedind taba
kadandır ve H. 173’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/136) - Tehzib (2/124)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 554 (2/333) Musannif yoluyla...
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (3/380) bunun buradakine yakın lafızlar ile Ebu ş Ş<S •
tarafından Ali b. Zeyd’den rivayet ettiğini söylemektedir.
667 İsnadı şöyledir: . . .
• Senedinde Ebû Muhammed el-Ganevi vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair
hangi bir bilgiye rastlamadım. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar. .
• Yezid b. Zürey’: Künyesi Ebû Muaviye’dir, Basralıdır. Sikadır, sebttir. Sekizinci taba
H. 182’de vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulun Ş
Tehzib (6/415)
Tahriç: İbn Batta, İbane, 629 (2/375) Musannif yoluyla rivayet etmiştir.
İsnadı sahihtir. Tahrici daha önce 316 numaralı rivayette geçmişti.
669
511.... Mâlik b. Enes in amcası Ebû Süheyl b. Mâlik’ten rivayet ettiğine göre
o şöyle demiştir. Ömeı b. Abdülaziz (r.h.) ile yürüyordum. Derken benimle Kade
riye hakkında istişare etti. Ben: ‘Benim görüşüm, onları tövbeye çağırmandır. Şa
yet tövbe edeılerse, tamam. Yok etmezlerse onları kılıca arz ederim’ dedim. Buna
‘Açıkçası benim görüşüm de budur’ diye karşılık verdi.” Mâlik dedi ki: “Benim
görüşüm de budur.”673
51 2.... Ebû Süheyl Nafi’ b. Mâlik dedi ki: “Bir keresinde Ömer b. Abdülaz' ’i
birlikte yürüyorduk. Derken benimle Kaderiye hakkında istişare etti. Ben- 6
görüşüm, onları tövbeye çağırmandır. Şayet tövbe ederlerse, tamam Yok etm
lerse boyunlarını vururum’ dedim. Ömer buna ‘Şüphesiz bu, onlara karşı takın I
ması gereken hak tavrıdır’ diyerek karşılık verdi.”674 ''
513. ... Ebû Süheyl Nafi’ b. Mâlik b. Ebi Amr dedi ki: “Ömer b. Abdülaziz
bana dedi ki -ki bu sözü bizzat onun ağzından kulağıma gelmiştir-: ‘Kaderin olma
dığını söyleyenler hakkında ne dersin?’ Ben: ‘Benim görüşüme göre tövbeye davet
olunurlar. Şayet tövbe ederlerse, tamam. Yok etmezlerse boyunları vurulur’ dedim
Bunun üzerine Ömer: ‘İşte onlar hakkında olması gereken görüş budur’ dedi ve
şöyle ekledi: Şayet onlar hakkında sadece “Ne siz, ne de ibadet ettikleriniz, ce
hennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz” (Saffat, 161-163)
âyetleri olsaydı dahi bunlar yeterli olurdu.”675
514. ... Muhammed b. Muhacir’den; kardeşi Amr b. Muhacir dedi ki: Ömer
b. Abdülaziz’e Geylan b. Müslim’in kader hakkında konuştuğu bilgisi ulaştı. Bunun
üzerine ona birini gönderip birkaç gün hapsettirdi. Sonrasında huzuruna girdirdi
ve ona “Ey Geylan! Senden bana ulaşan bu şey de nedir?” diye sordu. Ben ona.
hiçbir şey söylememesini işaret ettim. Ancak o beni dinlemedi ve şöyle dedi: “Evet
ey Mü’minlerin Emiri! Allah Teâlâ şöyle buyurur: “İnsan üzerinden öyle uzun bir
zaman geçti ki o anılmaya değer bir şey değildi. Şüphesiz ki biz, insanı bir damla
karışık sudan yarattık ve onu işiten ve gören kıldık. Şüphesiz ki biz ona yolu göster
dik. Artık ya şükreden ya da nankör olacak. ” (İnsan, 1-3) Yine bu sûrenin sonunda
şöyle buyurur: “Allah’ın dilemesi müstesna siz dileyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah,
her şeyi bilen ve her işi hikmetli olandır. Dilediği kimseyi rahmetine dahil eder.
Zalimler için ise elem verici bir azap hazırlamıştır.” (İnsan, 30-31)“ Ömer sonrasında
“Ey Geylan, ne diyorsun?” diye sordu. Geylan: “Diyorum ki ben kördüm. O beni
gören kıldı; sağırdım, O beni işiten kıldı; yolumu şaşırmıştım, O bana yolu göster-
675 ^sl'edt" ishak b. Musa vard.r. Sikada-, mûfk.nd.r, Bk. 487.Cİ rivayet.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 953 (2/431) «kilde...
. Beyhaki, Sünen-i Kübra (10/205) Ebû Zamra Enes b. lyaz yoluyla şek
Aynca 511 numaralı rivayetin tahricine bakınız.
" jüJ1™ dedi ki. Ömer b. Abdülaziz, Geylan'ı yanına çağırttı ve ona “Ey
Geylan! Duyduğuma göre sen kader konusunda konuşuyormuşsun” dedi. Gey
lan: “Ey Müminlerin Emiri! Doğrusu onlar, benim hakkımda yalan söylemekteler"
diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ömer: “Ey Geylan! Şimdi Yâsin Sûresi’nin baş
tarafını oku! dedi. Geylan başladı okumaya. “Yâ, Sin. Hikmetli Kur’ân’a yemin
olsun ki sen gönderilenlerdensin. Bu, babaları uyarılmamış ue böylece gaflet içinde
kalmış bir kaumi uyarman için Aziz ue Rahim olandan indirilmiştir. Yemin olsun ki
o söz, onların çoğu üzerinde hak olmuştur. Artık onlar iman edemezler. Şüphe
siz ki biz, boyunlarına çenelerine kadar sarkan demir halka/kelepçeler geçirdik.
Bu yüzden başlan yukarı kalkıktır. Önlerinden bir set, arkalarından bir set çektik,
onlan örttük. Artık onlar göremezler. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için
eşittir; iman etmezler.” (Yasin, 1-10)” Geylan, okumayı bitirince şöyle dedi: “Vallahi
ey Mü’minlerin Emiri! Sanki ben bu âyetleri şu günden önce hiç okumamışım.
Ey Mü’minlerin Emiri! Seni şahit tutarım ki ben, daha önceki görüşümden tövbe
ediyorum.” Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Allah’ım! Şayet bu sadıksa sen onu
sabit kıl! Şayet yalancı ise onu mü’minlere bir ibret eyle!”677
676 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Humeyr vardır. Künyesi Ebû Abdullah’tır. Kendisine Ebû Abdûlha-
mid el-Hımsi de denilir. Yahya b. Main, onu sika saymıştır. Ahmed dedi ki: “Onda ancak hayır
biliyorum.” Ebû Hatim dedi ki: “Hadisleri yazılır ama onunla hüccet olmaz.” Bk. Cerh ve Tadil.
• Yine senedinde Muhammed b. Muhacir vardır. el-Ensari’dir, Şamlıdır, Amfin kardeşidir. Sika
dır, yedinci tabakadandır ve H. 17O’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/211) - Tehzib (9/477)
• Yine senedinde Abdullah b. Abdülcabbar el-Habairi vardır. Künyesi Ebû’l Kasım’dır, Humuslu-
dur. Lakabi Zibrik’tır. Saduktur, dokuzuncu tabaka küçüklerindendir, H. 235’te vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/427) - Tehzib (5/288)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 567 (2/339) Musannif yoluyla...
• Abdullah b Ahmed, Sünne, 948 (2/429) - Lalekai, Şerhu'l Usul, 1325 (4/713, 715) Bu ikisi,
Ebû Cafer el-Hıtmi yoluyla “Ömer b. Abdülaziz’e şahit oldum...” senediyle yakın lafızlarla rivayet
etmişlerdir. Ayrıca bk. Tenbih ve Red Alâ Ehli’l Ehva ve’l Blda' (s. 168)
^7 İsnadı hasendir. .. ...... ..... i,
• Senedinde Muhammed b. Amr el-Leysi vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur, ibn
Adiyy dedi ki: “Hadislerinde bir beis olmamasını umarım. Bk. 21.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 565 (2/338)
516. ... İbn Ebi Sâib’in azatlısı Velid b. Süleyman dedi ki: Racâ b. Hayve
Hişam b. Abdülmelik’e şöyle yazdı: “Ey Mü’minlerin Emiri! Bana ulaştığına göre
Geylan ve Salih*678’i öldürme konusunda kalbinde bir sıkıntı varmış. Allah’a yemin
ederim ki o ikisini öldürmek, Rum ve Türklerden iki bin kişiyi öldürmekten daha
faziletlidir.” Hişam dedi ki: “Salih, Sekif mevalisindendir.”679
517. ... İbrahim b. Ebi Able dedi ki: Bir keresinde Ubade b. Nüsey’in yanın
daydım. Derken bir adam gelip, ona Mü’minlerin Emiri Hişam’ın Geylan’ın elini ve
dilini kesip onu astığını haber verdi. Bunun üzerine ona: “Bu dediğin gerçek mi?"
diye sordu. Adam: “Evet” deyince şöyle dedi: “Vallahi verdiği hükümde sünnete
isabet etmiş. Yemin olsun ki Mü’minlerin Emiri’ne yazıp, yaptığı işin ne kadar güzel
olduğunu söyleyeceğim.”680
demiştir.
680 İsnadı şöyledir: k0.hanoi
• Senedinde Abdullah b. Ebi Said vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herh S
bir bilgiye rastlamadım. Bunun yanında Abdullah b. Ebi Said diye bir ravi vardır ı „
Ebû Bekir el-Verrak’tır. Hatib, Tarih adh eserinde (9/473) onu zikretmiş ve “Anlay.şh bır ha^
demiştir. Ayrıca Belh şehrinden olan Abdullah b. Ebi Said el-Venak diye bir râvı daha vard
sonuncusu ise sikadır. Bk. Hatib, Tarih (10/25) Allah en iyisini bilir. râviler
• Yine senedinde Heysem b. Harice vardır. Saduktur. Bk. 23O.cu rivayet. Senette ı g
' 0nl7 b b aÇ.’k'^,n vke vnmuşal, davranın w görü lerinden dön5ünler- dedi.
0 a a an ’ Ey Mü’mi"le- Emiri! Yemin olsun ki kaderi inkâr
etmeyi din edindiler ve insanlar, o dine çağ.nyorlar” dedi. Ömer bundan iyice
ürktü, e şe e apı ı ve şöyle dedi: ‘Bu kimseler, dillerinin kafalarının arka tara
rdan çekilmesini hak ettiler. Kara sinek dahi sema ile yer arasında ancak bir kader
ile uçmuyor mu!”681
519. Bize Firyabi haber verdi, dedi ki: Bize Muhammed b. Musaffa tahdis etti,
dedi ki: Bize Bakıyye b. Velid tahdis etti, dedi ki: Bize Ertat b. Münzir tahdis etti,
dedi ki: Bana Hakim b. Umeyr tahdis etti, dedi ki: “Ömer b. Abdülaziz’e...” Râvi
daha sonra, bir öncekinin benzeri bir hadis zikretti.682
• Yine senedinde İbrahim b. Ebi Able vardır. İsmi Şemr b. Yakzan eş-Şami’dir, künyesi Ebû
İsmail’dir. Sikadır, beşinci tabakadandır, H. 152’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/39) - Tehzib
(1/142)
• Yme senedinde Abdullah b. Salim el-Eşari vardır. Künyesi Ebû Yusuf’tur, Humusludur. Sikadır.
Nasibe olmakla suçlanmıştır. Yedinci tabakadan olup H. 179’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/417)
-Tehzib (5/227)
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 578 (2/343) Musannif yoluyla...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1328 (4/717) Ebû Muhammed et-Teymi yoluyla “Bize Ebû Müshir tahdis
etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Salim el-Eşari tahdis etti...” senediyle...
681 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hukeym b. Umeyr vardır. İbnu’l Ahvas el-Hımsi’dir. Saduk olmakla birlikte vehme
derdi. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/194) - Tehzib (2/450)
• Yine senedinde Abdullah b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte çokça yanlış yapardı. Bk. 4.cü
rivayet.
• Yine senedinde Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bununla
birlikte kendisini sika sayanlar da vardır. Aynı şekilde bk. 4.cü rivayet.
• Yine senedinde İshak vardır. Saduktur. Bk. 363.cü rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 576 (2/342) Bağandı yoluyla “Bize İshak b. Seyyar tahdis etti...” senediyle bu
şekilde...
• İbn Batta, İbane, 563 (2/338) Ebû Bekir b. Abdullah b. Ebi Meryem el-Gassani yoluyla Hu
keym b. Umeyr’den buna benzer olarak...
682 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Hukeym b. Umeyr vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Nitekim bir önceki
rivayette geçmişti.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk.
79.cu rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
520. ... Ömer b. Zerr’den; Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Şayet Allah kendisine
isyan edilmemesini dileseydi, tüm günahların başı olan İblisi yaratmazdı.”6*11 !
521. ... Ömer b. Zerr dedi ki: Ömer b. Abdülaziz’İ şöyle derken işittim: “Şayet
Allah kendisine isyan edilmemesini dileseydi, İblisi yaratmazdı. Bu husus, Alla)
Teâlâ’nın Kitabı’ndaki bir âyette tefsir edilmektedir. Bununla birlikte bunu anlayan
anlar, bundan cahil kalan cahil kalır.” Sonrasında "Ne siz ne de İbadet ettikleriniz
cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz" (Saffat 16|
163) âyetlerini okudu.*
684
522. ... Ömer b. Zerr’den; Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Şayet Allah Teâlâ
kendisine isyan edilmemesini isteseydi, tüm günahların başı olan İblisi yaratmazdı
Bu hususun Allah Kitabı’ndan bir ilmi vardır ki, o ilimden yana cahil kalan cahil
kalmış, o ilmi bilen de bilmiştir.” Sonrasında “Ne siz ne de ibadet ettikleriniz, ce
hennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz" (Saffat, 161-163)
âyetlerini okudu.685
523. ... Abdullah b. Ebi Velid anlatıyor: Ömer b. Abdülaziz (r.h.) Cuma günü
(namaza) çıktı. Derken her zaman yaptığı gibi hutbe verdi. Sonra şöyle dedi: “Ey
insanlar! Sizden kim hayır ameli işlerse Allah Teâlâ’ya hamd etsin. Her kim de
kötülük işlerse Allah’tan bağışlanma dilesin. Her kim aynı günaha tekrar dönerse
yine Allah’tan bağışlanma dilesin. Sonra tekrar dönerse yine Allah’tan bağışlanma
dilesin. Doğrusu toplumlarm, Allah Teâlâ’nın boyunlarına astığı ve haklarında yaz
dığı amelleri işlemekten kaçmaları mümkün değildir.”686
524. ... İbn Cüreyc’ten; Ömer b. Abbülaziz dedi ki: “Şayet Allah kendisine
isyan edilmemesini dileseydi, İblisi yaratmazdı.”687
525. ... Ömer b. Zerr dedi ki: Bir keresinde ben ve yanımda Musa b. Ebi
Kesir, Disar el-Hindi, Yezid el-Fakir ve Salt b. Behram olduğu halde beşimiz Ömer
b. Abdülaziz’e gittik. Bize: “Eğer hepinizin konusu aynı ise içinizden biri konuşsun
dedi. Bunun üzerine Musa b. Ebi Kesir konuştu. Musa’nın en çok korktuğu şey.
683 İsnadı sahihtir. Ancak orada burada bulunmayan bir fazlalık vardır.
Tahrici 312 numaralı rivayette geçmişti.
684 İsnadı sahihtir.
Tahrici 312 numaralı rivayette geçmişti.
685 İsnadı sahihtir.
Tahrici 312 numaralı rivayette geçmişti.
686 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Abdullah b. Ebi Velid vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herhangi bir
bilgiye rastlamadım.
Tahriç: Senetteki
Bunu İbn Batta, diğer
İbane, 569râviler
(2/340)ise’tasikadırlar.
Ebû Mahzum yoluyla Seyyar’dan “Ömer b. Ab
kendisine kader konusunda bir şeyin arz ediliyor olmasıydı. Derken Ömer, ona ka
deri arz etti. Allah Teâlâ’ya hamd ve sena etti, sonrasında şöyle dedi: “Şayet Allah
Teâlâ kendisine isyan edilmemesini isteseydi, tüm günahların başı olan İblisi yarat
mazdı. Bu hususun Allah Kitabı ndan bir ilmi vardır ki, o ilimden yana cahil kalan
cahil kalmış, o ilmi bilen de bilmiştir.” Sonrasında "Ne siz ne de ibadet ettikleriniz,
cehennemde kızartılacak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz" (Saffat, 161-
163) âyetlerini okudu. Sonra şöyle dedi: “Şayet Allah Teâlâ kullarından yüceliği
kadar olan hakkını taşımalarını isteseydi, buna ne yer güç yetirebilirdi ne sema ne
su ne de dağ. Ne var ki o, kullarının sırlından yüklerini hafifletmekten razı oldu.”688
526. ... Ömer b. Zerr dedi ki: Ömer b. Abdülaziz’in yanma oturduk. Derken
içimizden biri konuştu; Allah Teâlâ’yı tazim etti ve bazı âyetlerini zikretti. Konuş
masını bitirince Ömer b. Abdülaziz sözü aldı. Allah Teâlâ’ya hamd ve sena etti,
hak şahitliğinde bulundu. İçimizden olup konuşmayı yapan o kimseye şöyle dedi:
“Şüphesiz ki Allah Teâlâ aynı zikrettiğin ve yücelttiğin gibidir. Ne var ki Allah Teâlâ
şayet kendisine isyan edilmemesini isteseydi İblisi yaratmazdı. Bu dediğim şeyi,
Kur’âriın bir âyetinde zikretmiştir ki o âyeti bilen bilmiş, ondan yana cahil kalan
cahil kalmıştır.” Sonrasında "Ne siz ne de ibadet ettikleriniz, cehennemde kızartıla
cak kimseden başkasını fitneye düşüremezsiniz” (Saffat, 161-163) âyetlerini okudu.”
0 sıra yanımızda Kaderiye görüşünü benimsemiş bir adam da vardı. Derken Allah
Teâlâ ona Ömer b. Abdülaziz’in sözleriyle fayda verdi ve daha önceki görüşünden
döndü. Öyle ki o günden sonra Kaderiye’ye karşı en sert davranan insan oldu.689
688 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Ala vardır. Ebû Kerib’tir. Sikadır, hafızdır. Bk. 399.cu rivayet.
• Yine senedinde İbn İdris vardır. Abdullah’tır. Sikadır, fakihtir, âbiddir. Bk. 161.ci rivayet.
• Yine senedinde Musa b. Ebi Kesir vardır. Ensar azatlısıdır. Künyesi Ebû Sabbah’ür. Kendisine
Musa el-Kebir de denilir. Aynı şekilde künyesi ile de meşhurdur. Saduk olmakla birlikte Mürcie
olmakla suçlanmıştır. Kendisini zayıf sayanlar bu konuda isabetli değillerdir. Altıncı tabakadandır.
Bk. Takrib (2/287) - Tehzib (10/367)
• Yine senedinde Disar el-Hindi vardır. Disar b. Haris el-Hindi’dir. İbn Ebi Hatim kendisini zikret
miş ama cerh ve adalet bakımından hakkında bir şey söylememiştir. Bk. Cerh ve Tadil (3/436)
• Yine senedinde Yezid el-Fakir vardır. Yezid b. Suheyb el-Kufi’dir. Künyesi Ebû Osmandır, el-
Fakir olarak tanınır. Kendisine böyle söylenilmesinin sebebi, sırtının eğikliğinden yakınıyor olma
sıdır. Sikadır, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/366) - Tehzib (11/338)
• Yine senedinde Salt b. Behram vardır. Kufeli’dir, et-Temimi’dir, künyesi Ebû Haşim’dir. Ebû
Talib, Ahmed b. Hanbel ile Ebû Bekir b. Ebi Hayseme ve Yahya b. Mairiden onun hakkında
“Sikadır” dediklerini nakleder. İbn Ebi Hatim ise, babasından onun hakkında “Saduktur, Mürcie
olması dışında bir kusuru yoktur” dediğini nakletmiştir. Bk. Tehzib (4/432)
Tahriç: Bunu Lalekai, Şerhu’l Usul, 1245 (4/679)’da Ebû Said el-Müeddeb yoluyla Ömer b.
Zerr’den “O âyette bir ilim vardır ki...” sözü olmaksızın bu şekilde rivayet etmiştir.
$89 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ali b. Sabit diye biri vardır ki kim olduğunu anlayamadım. Bunun yanında eş-Şerîa
kitabının “Ahirette Allah’a Bakmanın Tasdik Edilmesi” bölümünü tahkik eden zat, onun el-Cezeri
olduğunu söylemiştir. Eğer öyleyse saduk olmakla birlikte hataları olan biridir. Bk. Takrib (2/32)
- Tehzib (7/288) Bununla birlikte benim zannıma göre bu şahıs, şeyhi Küfeli Ömer b. Zerr olan
527. ... et-Teymi dedi ki: Bir adam, Ömer b. Abdülaziz’e kader hakkında soru
sordu. Ömer “İki şey (yerle gök) arasında bir karasineğin uçması dahi bir kader
iledir” dedi. Sonra soruyu soran şahsa: “Sakın ola ki bir daha bana bunun benrJ
soru sorma!” dedi.690 n
528. ... Amr b. Muhacir dedi ki: Osman ailesinin azatlısı Geylan ile Salih b
Süveyd, Ömer b. Abdülaziz’in yanına vardı. Bundan önce o ikisinin kader hak
kında konuştukları bilgisi Ömer’e ulaşmıştı. Ömer: “Allah’ın kullar hakkındaki ilmi
geçerli mi yoksa değil mi?” diye sordu. Onlar: “Aksine geçerlidir ey Mü’minlerin
Emiri” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Ömer: “O halde hangi konuda kelam
ediyorsunuz?” dedi. Akabinde yanından ayrıldılar. Ömer b. Abdülaziz hasta olun
ca, o ikisinin daha da aşırı gittikleri kendisine ulaştı. Bunun üzerine çok kızgın bir
haldeyken onlara birini gönderdi ve “Allah, İblise secde etmeyi emrettiğinde onun
secde etmeyeceğini ezeli ilminde bilmiyor muydu!” dedirtti. Ben, o ikisine başımla
“Evet” demelerini ima ettim. Onlar: “Evet” dediler. Bunun üzerine Ömer, onların
çıkarılmalarını emretti ve askerlere onların söylediğinin tersine bir yazı gönderdi.
Ne var ki Ömer (r.h.) o yazılar uygulamaya geçmeden önce vefat etti.691
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Geylan, kader konu
sundaki görüşü yüzünden girdiği küfürde ısrar ederdi. Ömer’in yanına geldiğinde
münafık gibi davrandı ve kader konusundaki kendi görüşünü inkâr etti. Ömer ise,
şayet yalancı ise Allah Teâlâ’nın onu mü’minlere bir ibret yapması için ona bed
dua etti. Allah, Ömer’in Geylan hakkındaki duasına icabet etti. Derken Geylan
ve Sekif’in azatlısı Salih, Hişam’ın halifeliğinde tekrar konuştular. Bunun üzerine
Hişam, o ikisini öldürttü ve astırttı. Zaten daha öncesinde Geylan’ın elini ve dilini
kestirmişti. Sonrasında onu öldürtmüş ve astırmıştır. Hişam zamanındaki âlimler
de onun yaptığını çok iyi bulmuşlardır.
Küfeli Ali b. Sabit ed-Dehhan el-Attar’dır. Bu kimse de saduk olup onuncu tabaka büyüklerinden
dir ve H. 219’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/33) Allah en iyisini bilir. Senetteki diğer râviler ise
sikadırlar.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi birine rastlamadım.
690 İsnadı sahihtir.
• Senedinde et-Teymi vardır. Süleyman b. Tarhan’dır. Bk. 8O.ci rivayet.
Tahriç: Bunu Lalekai, 1248 (4/679)’da İbrahim b. Ebi Able yoluyla “Sonra soruyu soran kimse
531. ... Âişe’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim kader
konusunda konuşursa ondan sorguya çekilir. Her kim de kader konusunda konuş
mazsa, ondan sorguya çekilmez. ”694
532. ... Muhammed b. İbrahim el-Kuraşi’den, o babasından; dedi ki: Bir ke
resinde İbn Ömer’in (r.anhumâ) yanında oturuyordum. Kendisine kader hakkında
soruldu. Dedi ki: “Kader, Allah’ın onun hakkında bilgi sahibi olmanızı istemediği
bir şeydir. Artık sizden esirgediğini Allah Teâlâ’dan istemeyin!”695
694 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Yahya b. Osman el-Kuraşi vardır. Künyesi Ebû Sehl’dir, Basralıdır. Zayıftır. İbn Hib
ban dedi ki: “Hadisleri gerçekten münkerdir.” Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/354) - Tehzib
(11/257) - Mizan (4/395)
• Yine senedinde Yahya b. Abdullah b. Ebi Müleyke vardır. Aynı şekilde bu râvi de zayıftır. Bk.
366.C1 rivayet.
Tahriç:
• İbn Mâce, Mukaddime, 84 (1/33) Yahya b. Osman yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir. Heysemi,
Mecmau’z Zevaid’te şöyle der: “Bu hadisin isnadı zayıftır.
• İbn Batta, 6 (2/10), 711 (2/404) Yahya b. Osman yoluyla...
• Hafız İbn Hacer, Metalib-i Aliye, 2920 (3/76)’da bunu aynı zamanda Haris’e nispet etmiştir. İbn
Hibban, hadisin münker olduğuna hüküm vermiştir. Bk. Mizanu’l İtidal (4/395)
• Ayrıca Lalekai, Şerhu’l Usul, 1121 (4/628)’de bunu Ebû Hureyre’den rivayet etmiştir. Senedin
de meçhul râviler vardır.
• İbnu’l Cevzi bunu, el-İlel adlı eserinde (1/141) Ebû Bekir’den aktarıp “Sahih değildir” demiş,
Ebû Hureyre’den aktarıp (1/148) aynı şekilde “Sahih değildir" demiştir.
695 İsnadı şöyledir:
• İbn B^İblne ^nüsha” 2M36-439) Başka bir isnat ile İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.
Rivayetinde uzun blr kıssa “Bunu Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Ebil Yah-
■ Heysemi. Mecmau’z Zevaid de dedita
ya el-Kattat vard.r. Cumhurun „ md z.yfc
rivayete göre de zayıf saymıştır. Yine senemin „
bilmiyorum. Senetteki diğer râviler ise, sahihin ravileri .
536. ... Külsûm b. Cebr’den; Vehb b. Münebbih dedi ki: Tevrat’ta -veya
Kitap’ta- şunu gördüm: “Ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. Mahlu-
katm yaratıcısıyım. Hayrı ve şerri yarattım. Hayrın elinde gerçekleşeceği kimseleri
yarattım. Hayrın elinde gerçekleşmesi için yarattığım kimselere ne mutlu! Şerrin
elinde gerçekleşmesi için yarattığım kimselere de veyl olsun!”700
• Aynca İbn Kesir, bunu İbn Abbâs’tan rivayet olarak İbn Asakir’e de nispet etmiş ve şöyle demiş
tir: “Münkerdir. Sıhhati şüphelidir. Sanki isrâiliyyat haberlerinden alınma gibidir.” Bk. Bidaye ve
Nihaye (2/46)
699 İsnadı gerçekten zayıftır.
• Senedinde Said b. Nu’man ile Yakub b. İshak diye iki kişi vardır. Kim olduklarına dair herhangi
bir bilgiye rastlamadım. Bununla birlikte Atâ’dan rivayette bulunan Said b. Nu’man adlı bir râvi
vardır. Ancak o da meçhuldür. Bk. Tarih-i Kebir (2/517) - Cerh ve Tadil (4/68) - Mizan (2/161) -
Lisan (3/46)
• Yine senedinde Nehşel diye biri vardır. Allah en iyisini bilir bana görünen onun Said b. Verdan
el-Verdani olduğudur. Aslen Basralıdır, Horasan’da ikamet etmiştir. Metruktür. İshak b. Rahuy-e.
onu yalancı saymıştır. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/307) - Tehzib (10/470)
• Yine senedinde Dahhak b. Osman vardır. İbn Abdullah b. Halid b. Hizam el-Esedi el-Hizamı dır.
Künyesi Ebû Osman’dır, Medinelidir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Yedinci tabakadan ı
Bk. Takrib (1/373) - Tehzib (4/446) . , . . A^'dir
• Yine senedinde Sehl b. Osman vardır. İbn Faris el-Kindi’dir. Künyesi Ebû Mes ud el-As _
Rey şehrinde ikamet etmiştir. Hafızlardan biridir. Garip hadisleri vardır. Onuncu tabakada
H 235’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/337) - Tehzib (4/255)
Tahriç: Bunu İbn Batta, İbane, 720 (2/408)’de Ebû’l Abbâs Ahmed b. Mes de el-Asbaha
luyla “Bize Ebû Yusuf Yakub tahdis etti..." senediyle bu şekilde rivayet etmiştir.
700 İsnadı hasendir. İsrâiliyyat haberlerindendir ...... . derdi Dördüncü
• Senedinde Külsûm b. Cebr vardır. Basralıdır. Saduk olmakla birlikte hata ed
tabakadandır. H. 130 da vefat etmiştir. nv i RR ci rivayet-
. Yine senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Hadislerinde be,s yoktur. Bk 138.C
Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere Enes, Ebû Umame el-Bahılı ve Seh .
538. ... Yusuf b. Sehl el-Vasıti dedi ki: Bir keresinde hac yapmıştım. O sıra
telbiye getiren ve telbiyesinde “Lebbeyk, lebbeyk! Şer sana değildir”702 diyen bir
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 496 (2/317) Sâci yoluyla “Bize Abdula’Ia b. Hammad tahdis etti...” senediyle
bu şekilde...
• İbn Batta, 497 (2/317) Maruf b. Vasıl yoluyla Vehb’ten bu şekilde...
• Beyhaki, İtikad (s. 62) Ebû Umame el-Bahili’den bu şekilde...
• İbn Ebi Asım, Sünne, 298 (1/128) - İbn Batta, 236 (2/377) Sehl b. Sa’d’dan ve Enes b. Mâlik’ten
“İnsanlar içerisinde hayrın anahtarı, şerrin kilidi olanlar vardır...” şeklinde merfu olarak...
• Ebû Davud et-Tayalisi, 2082 (s. 277) - İbn Mâce, 237 (1/68) İkisinin de isnadında zayıf bir râvi
olan Muhammed b. Humeyd vardır. Bk. 485.ci rivayet.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 297, 298 (1/127, 128) İki farklı yol ile Enes’ten rivayet etmiş olup iki
senette de Muhammed b. Humeyd vardır. Elbani, yollarının çokluğu dolayısıyla isnadını hasen
saymıştır.
701 İsnadı, Müsafi’a kadar sahihtir.
• Müsafi’: İbn Abdullah b. Şeybe b. Osman el-Abedi’dir. Künyesi Ebû Süleyman el-Hacebi’dir.
Dedesine nispet edilir. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Cemel günü öldürüldüğü söylenmiştir ki bu
doğru değildir. Aksine Velid’in halifeliğine dek yaşamıştır. Bk. Takrib (2/241) - Tehzib (10/102)
• Yine senedinde Ukayl vardır. Halid’dir. Sikadır, sebttir. Bk. 437.ci rivayet.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 20081 (11/114) Zühri’ye kadar varan bir isnat ile “Bana ulaştığına
göre...” şeklinde...
• İbn Batta, İbane, 632 (2/376) Abdurrezzak yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir. Ne var ki onun
lafzında “Bana ulaştığına göre Makam-ı İbrahim’de üç sayfa buldular... şeklindedir.
702 Bu telbiye, Ali’den (r.a.) gelen sahih bir hadiste namaza başlama duası (istiftah) olarak
Rasûlullah’tan (s.a.v.) şöyle rivayet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) namaza kalktığında şöyle der
di...” Hadisin bir kısmında şöyle geçer: “Onun kötülüğünü benden çevir. Onun kötülüğünü ben
den ancak sen çevirirsin. Buyur, emret! Hayrın hepsi senin iki elindedir. Şer sana değildir. Ben
şenle, sana...” Bk. Müslim, 771 (1/534) - Ahmed, Müsned (1/94) - Nesâi (2/130) - Ebû Davud
(Avn, 2/464) - Darimi, Sünen, 1241 (1/225-226)
Hayır ve şerrin Allah’tan ve O’nun takdiri ile olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Nitekim Ebû
Osman es-Sabuni şöyle der: “Ehli Sünnet şehadet eder ve inanır ki hayır, şer, fayda, zarar, tatlı
ve acı ne varsa Allah Teâlâ’nın kaza ve kaderi iledir...” Akidetu’s Selef ve Ashâbi’l Hadis (s. 78)
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Eğer Allah sana bir zarar dokundurmak isterse, onu Ondan başkası
kaldıramaz. Eğer senin için bir hayır dilerse, O’nun fazlını geri çevirecek yoktur.” (Yunus, 107)
Bu yüzdendir ki -Allah en iyisini bilir- hadisin manası şudur: “Allah Teâlâ’yı sena edip överken
kullann takımlması gereken edep öğretilmektedir. Yani, O’nun kudretine herhangi bir şeyi dahil
etmeyi kastetmeksizin ve zıddını O’ndan nefyetmeksizin kötülükler değil de güzellikler O’na nispet
edilir.” Bk. Beyhaki, İtikad (s. 62)
Bu yüzdendir ki âlimler, hadisin manası hakkında birkaç görüş aktarmışlardır.
1. Bunun manası, sana şer ile yakınlaşılmaz, demektir. Bu; Halil b. Ahmed, Nadr b. Şümeyl, İshak
b. Rahuye, Yahya b. Main, Ebû Bekir b. Huzeyme, Ezheri ve başkalarının görüşüdür. Bk. Avnu’l
Ma’bud (2/465)
2. Bunun manası, sana tek olarak şer nispet edilmez, demektir. Ebû Osman dedi ki: “Allah’a,
içerisinde eksiklik olduğu vehmedilen şeyler tek olarak nispet edilmez. Yani ‘Ey maymunlann,
domuzların, hamamböceklerinin ve bok böceklerinin Rabbi’ gibi konuşulmaz. Her ne kadar her
yaratılanın yaratıcısı Rab Teâlâ olsa da böyle söylenilmez.” Bk. Akidetu’s Selef (s. 80) Ayrıca bu,
Müzeni ve başkalarından da aktarılmıştır. Bk. Avnu’l Ma’bud (2/465)
3. Bunun manası, sana şer yükselmez, demektir. Çünkü O’na ancak temiz-hoş söz yükselir. Temiz-
hoş söz de salih çimeli yükseltir.
4. Bunun manası; sana nispetle şer, şer değildir, demektir. Çünkü sen şerri, derin bir hikmet sebe
biyle yarattın. Bu ancak kullara nispetle şerdir.
Şerrin Allah Teâlâ’ya nispet edilmesi, Kur’ân ve Sünnet’te ancak şu üç şekilde gelmiştir:
1. Şerrin mahlukatın tümüne genel olduğu durum. Bu, tıpkı Allah Teâlâ’nın “Allah her şeyin
yaratıcısıdır” (Zümer, 62) âyetinde olduğu gibidir. Yine Allah’ın başka bir ismi ile yan yana zikre
dilen isimleri de buna benzer. Misal olarak; el-Mu’ti (Veren/Bağış Yapan) ve el-Mani’ (Men eden),
ez-Zarr (Zarar Veren) ve en-Nafi’ (Fayda Veren) gibi isimlerini zikredebiliriz. Yani Allah’ın el-Mani’
ismi de ez-Zarr ismi de yanında diğer isimler (el-Mu’ti ve en-Nafi’) olmaksızın zikredilmemiştir.
Çünkü bu isimlerin birlikte kullanımı, umuma (genelliğe) delalet etmektedir.
2. Failin hazfedildiği (zikredilmediği) durum. Cinlerin şu sözünde olduğu gibi: “Biz bilmiyoruz;
yeryüzündekilere şer mi dilendi yoksa Rableri onlar için hayır mı diledi?” (Cin, 10) Aynı şekilde
Allah’ın Fatiha Sûresi’nde geçen “Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanlann ve
sapıtmışlann yoluna değil” (Fatiha, 7) kavli de böyledir.
3. Şerrin, onun elinde gerçekleştiği faile nispet edildiği durum. Nitekim Allah Teâlâ’nın şu sözlen
böyledir: “Yarattıklannın şerrinden, çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen bü
yücü kadınlann şerrinden, haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden..." (Felak. 2-5) “Onu kusuru
hale getirmek istedim." (Kehf, 79) “Rabbin onun olgunluk çağma erişmesini diledi.” (Kehf, 7
“Sana isabet eden her kötülük, senin kendi nefsindendir." (Nisa, 79) Bunun gibi âyetler çoktur.
Bk. Mecmûu’l Fetava (8/94, 95)
703 İsnadı zayıftır. u • bir
• Senedinde Yusuf b. Sehl el-Vasıti vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herhangi
bilgiye rastlamadım.
• Yine senedinde Süveyd b. Said vardır. Kendisi saduk olmakla birlikte sonradan kör o m
kendi hadisi olmayan rivayetler kendisine telkin edilir olmuştur. Bk. 27.ci rivayet.
Tahriç: Bunu rivayet eden başka birine rastlamadım.
rin" dedi İbn Abbâs n cır->j ı •• । n ° ' ”v,nun üzerine “Onu bana göste-
LZ X™ M ?'nn'5"' Ora""k"- "O"» "O yapaeaksin- diye
rrit^^ko^ t? i.N e ind' ',ii"w 9,min e<|CT"n we|ime
fcat geçe koparana dek burnunu ısıracagun. şay„, „nnı । „ ,knk h
kafasını koparacağım. Nefsim elinde olana yemin ol,m, ki onların kötü görüşleri.
Allah Tealayı şeni takdir ediyor oluşundan çıkardıkları gibi hayrı takdir ediyor
oluşundan da çıkartana dek son bulmayacaktır."7'*’-707
704 Kur ân da kulun da dilemesinin olduğu birçok âyette açıkça belirtilmektedir. Allah Teâlâ’nın “Sız-
den osdoğru olmayı dik yenler için. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın dilemesi müstesna siz dileye
mezsiniz. (Tekvir, 28-29), Artık kim dilerse, Rabbine doğru bir yol tutar.” (İnsan, 29) ve “Artık
kim dilerse oğut alır, Allah ın dilemesi müstesna onlar öğüt alamazlar.” (Müddessir, 55-56) gibi
âyetleri bunun örneklerindendir. Daha bunun gibi nice âyetler vardır. Bununla birlikte kullann
dilemesi. Allah Teâlâ’nın dilemesine tâbi/bağlıdır.
705 İsnadı hasendir.
• Senedinde Kattan b. Nüseyr vardır. Künyesi Ebû Abbad el-Gubari’dir, Basralıdır. Saduk ol
makla birlikte hata ederdi. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (2/126) - Tehzib (8/382) Ne var ki
tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Ebû Sinan vardır. Zarrar b. Murre’dir. Sikadır, sebttir. Bk. 81.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Batta, İbane, 722 (2/411) Musannif yoluyla...
• İbn Batta, İbane, 498 (2/318) Hammad yoluyla “Bize Ebû Sinan haber verdi...” şeklinde ben
zer olarak...
• İbn Batta, İbane, 499 (2/318) Yezid el-Horasani yoluyla “Bir keresinde ben ve Mekhul birliktey
dik. O sıra Vehb dedi ki...” şeklinde...
• Ebû Nuaym, Hılye (4/24) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1258 (4/673) - Beyhaki, Esma ve Sıfat
(1/283)
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8/436) bunu İbn Sa d a da nispet etmektedir.
706 Yani “Allah şerri takdir etmez” dedikleri gibi, en sonunda “Allah hayrı takdir etmez” sözünü de
söyleyeceklerdir. (Çev.)
707 İsnadı hem zayıf hem de mürseldir.
• Senedinde Muhammed b. Ubeyd vardır. İbn Ebt Salih'tir, Mekkelidir. Kudüs'te ikamet etmiştir
Zayıftır beşinci tabakadandı Zehebi dedi ki: "İbn Abbâs’tan mürsel olarak rivayet etmiştir.” Bk.
Tarih-i 'Kebir (1/171) - Takrib (2/188) - Tehzib (9/330) -Muğnl Fl'd Duafa (2/611) - Mizan (3639)
• Y^neSe ^UHaccac vardır. Ezdi, zayıf olduğunu söylemiştir. Bk. Mizan (3/98) - Lisan
(4/184)
Kz 4 rımnı Fbu'l Muöira yoluyla "Bize Evzai tahdis etti., ."senediyle bu şekilde...
• İbn'satta, İbane, 352 (2/270) Ebû Davud yoluyla “Bize Amr b. Osman tahdis etti..." senediyle
541. ... Ebû Amr el-Evzai’den; Abdc b. Ebi Lübabc dedi ki: “Allah Teâlâ neyi
yaratacağını ve mahlukatın ne amel edeceklerini bilmiş, sonra bunu yazmıştır. Son
ra Nebîsi’ne (s.a.v.) "Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa bildiğini bilmiyor musun?
Bunlann hepsi bir kitaptadır. Bu. Allah ’a kolaydır. ” (Hac, 70) buyurmuştur.*708
542.... Mücahid’den rivayet edildiğine göre kendisine İbn Ömer’den Nebî’nin
(s.a.v.) şöyle buyurduğu ulaşmıştır: "Allah’ın yarattığı ilk şey kalemdir. Derken onu
sağ eli ile aldı. Gerçi O’nun iki eli de sağdır. Derken dünyayı ue dünya içinde olacak
işlenen amel, iyilik, fücur (kötülük), yaş ue kuru (ne narsa hepsini) yazdı ue katın
daki bellekte (Leuh-i Mahfuz) sayıp döktü. ” Sonra şöyle buyurdu: "Eğer dilerseniz
'Bu, aleyhinizde hak ile konuşan kitabimizdir. Şüphesiz ki biz, daha önce işledikle
rinizin nüshasını alıyorduk’ (Casiye, 29) âyetini okuyun. Nüsha denilen şey, sadece
olmuş bitmiş bir şeyden alınmaz mı/”709
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: İşte şu, ilim ehlinin yo
ludur: Kaderin hayrına ve şerrine iman edilir, Allah Teâlâ tarafından ezelde takdir
olunan her şey meydana gelir. O, dilediğini saptırır ve dilediğine hidayet verir. 0,
yaptıklarından sorulmaz ama onlar sorguya çekileceklerdir.
Kaderiye ile oturulmayacağı konusunda hüccet verileceği, konuşmanın ilk
olarak bizim tarafımızdan açılmayacağı, onlarla ancak zaruret anında münazara
edilip onlar aleyhine hüccetin ispat edilerek onların ağlatılacağı, onlardan doğruyu
öğrenmek için soru soranlara doğrunun gösterileceği, insanların hak yolda durdu
rulup batıl yoldan sakındınlacağı... vb. gibi meselelere gelirsek; bunlann kitabın
önceki sayfalannda anlatıldığı şekilde yapılmasında herhangi bir beis yoktur.
• Bunu Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (7/204) zikretmiş ve şöyle demiştir; “Bunu Ahmed iki
yolla rivayet etmiştir. İki yolda da Ahmed geçmektedir ama doğrusu Muhammed b. Ubeyd el-
Mekki’dir. Kendisini İbn Hibban sika, Ebû Hatim ise zayıf saymıştır. Yine iki senedin birinde ismi
anılmayan biri vardır. Ancak diğer senette ismi Ala b. Haccac olarak zikredilmiştir. Ezdi, onu zay
saymıştır. Mûsned’de dedi ki: Muhammed b. Ubeyd, İbn Abbâs’tan işitmiştir.”
• Aynca Hafız İbn Hacer, bunu Metalib-i Aliye’de (3/81) İshak’a da nispet etmiştir. Şeyh Elbaru.
Tahaviye Şerhi’nin hadislerine yaptığı tahriç çalışmasında (s. 278), zayıf olduğunu belirtmiş v
hasen hükmü veren Şeyh Ahmed Şakir’e karşı çıkmıştır.
708 İsnadı hasendir. “tahdis
• Senedinde Amr b. Osman vardır. Saduktur. Bk. 330.cu rivayet. Yine Bakıyye, açıKça
etti” lafzını kullanmış, Muhammed b. Kesir de ona mütâbaat etmiştir. .
• Yme senedinde Ubeyde b. Ebi Lübabe vardır. Esedi azatlısıdır. Kureyş azatlısı olduğu „
lenir. Künyesi Ebû’l Kasım el-Bezzar’dır, Kufelidir. Dımeşk’te ikamet etmiştir. Sikadır, °r
tabakadandır. Bk. Takrib (1/530) - Tehzib (6/461) Fvzaitahdi5
Tahriç: Bunu İbn Batta, İbane, 723 (2/41 l)’de Muhammed b. Kesir yoluyla Bize
etti..." senediye rivayet etmiştir. . auette ba$ka
İsnadı hasen olup 34O.cu rivayette geçmişti. Aynı şekilde Musannif, bunu 339.cu nv y
709
bir sahih yoldan rivayet etmiştir.
Tahrici 339 numaralı rivayette geçmişti.
• Ibnu’l Cevzl bunu el-İtel'de (1/141. 142> rlkrelmls w "Sahih değildir" demijtlr. MOnziri ise bu
konuda bir şey Söylememiştir. Avnu'l Ma’bud adli eserin sahibi söyle der: "Mü^nhtln bir şey
dememesi. Hakim b. Şerik el-Basri’yi sika saydığının gMergeşIdk Zaten onu İbn Hibban el-Bustl
de sika saymıştır, Zehebi dedi ki: 'Maruf değildir. Bunu Alkaml soy emektedir, tbn Hare. « Meç
huldük demiştir. Mlzanu'l itidal adi, «serinde İse'İbn H.bban onu kuw« h bulmuj Ebö Hatim ise
meçhul .,
. . olduğunu u । dk. nv Ma
Bk Avnu
ı *• » demektedir,
söylemiştir . bud 12/477) Ayrıca Elbani, isnadının
zayıf olduğunu söylemiştir. Bk. Fi Zilalu I Cenne
711 İsnadı bir önceki gibi zayıftır. Tahrici bir önceki ile aynıdır.
546. ... Amr b. Muhammed el-Umeri dedi ki: Bir adam, Salim b. Abdullah’a
gelip “Adamın biri zina etti” dedi. Salim “Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tövbe
eder” dedi. Adam ardından “Bunu ona Allah mı takdir etti?” diye sordu. Salim
“Evet” dedi, sonra yerden bir avuç taş aldı ve adamın yüzüne vurup “Kalk yanım
dan!” dedi.714
Tahriç: , kiı
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 933 (2/424) Süfyan yoluyla Amr b. Muhammed’den bu ş
de >»
• İbn Batta, İbane, 736 (2/416) Haşan b. Arefe yoluyla “Bize İsmail b. Ayyaş tahdis etti... senC
diyle bu şekilde...
• Lalekai, 1270 (2/688) Süfyan yoluyla Amr’dan bu şekilde...
Adam:
- Peki, Allah seni kendi dilediği gibi mi yoksa senin dilediğin gibi mi kıldı?
Bunun üzerine Ali (r.a.) şöyle dedi: “Demek ki senin dilemekten yana hiçbir
şeyin yokmuş.”715
548... . Amr b. Dinar dedi ki: “Tavus bize ‘Ma’bed el-Cüheni’yi geri itin! Çün
kü o, kader hakkında konuşuyordu’ demişti.”716
549. Amr dedi ki: “Tavus bize ‘Ma’bed el-Cüheni’yi geri itin! Çünkü o, kader
hakkında konuşuyordu’ demişti.”717
550... . Yahya b. Said anlatıyor: Bir gün Ebû Zübeyr, Tavus ile beraber Kâbe’yi
tavaf etmekteydi. O sıra Ma’bed el-Cüheni yanlarından geçti. Derken biri, Tavus’a
“Bu Ma’bed el-Cüheni’dir” dedi. Tavus derhal ona doğru yöneldi ve “Allah’a iftira
atan, O’nun hakkında bilmediklerini söyleyen o kimse sen misin?” diye sordu.
Mabed: “O adam benim hakkımda yalan söylüyor” dedi. Ebû Zübeyr dedi ki:
“Derken Tavus’la birlikte oradan ayrıldık, tâ ki İbn Abbâs’ın yanına vardık. İçeri
girince Tavus, İbn Abbâs’a (r.anhumâ) ‘Ey Ebû Abbâs! Kader hakkında konuşanlar
hakkında ne dersin?’ diye sordu. İbn Abbâs ‘Onlardan bazılarını gösterin bana!’
dedi. Biz: ‘Peki, onlara ne yapacaksın?’ diye sorunca İbn Abbâs: ‘İki elimi kafasına
koyup boynunu uçuracağım’ dedi.”718
551... . Marhûm b. Abdülaziz el-Attar dedi ki: Babam ve amcamı şöyle deri
ken işittim: “Hasan-ı Basrî, Ma’bed el-Cüheni ile oturulmasını yasaklar ve ‘Onu T
oturmayın’ derdi.” Babam dedi ki: “O günlerde Ma’bed el-Cüheni ve Esvar ah r
sinden kendisine Seysenûh719 denilen bir adam dışında kader konusunda konııe3*
birini bilmiyorum.”720 §an
552. ... Muhammed b. Ubeyd b. Ebi Âmir el-Mekki dedi ki: “Yanımd
Kureyş ten birkaç kişi varken Dımeşk’te Geylan ile karşılaştım. Yanımdakiler be3
nim onunla konuşmamı istediler. Ona dedim ki:
- Senden Allah adına kesin bir söz istiyorum. Asla kızmayacak, inkâr etmeye
cek ve gizlemeyeceksin.
719 Daha önce Hristiyan’dı, sonra Müslüman oldu ve sonra yine Hristiyan oldu. Kendisi, kader
konusunda konuşan ilk kişidir. Evzai’nin dediğine göre Mabed ondan, Mabed’den de Geylan
almıştır. Nitekim bu husus, 555 numaralı rivayette gelecektir. İsminin ne olduğu hususunda ih
tilaf edilmiştir. Kimileri, 555.Cİ rivayette de görüleceği üzere Süsen, kimileri Sensûyeh, kimileri
-burada olduğu üzere- Seysenûh, kimileri de İbn Sa’d’ın Tabakat (7/264) adlı eserinde de geçtiği
üzere Senhûyeh demişlerdir. Kitabımızın bazı el yazma nüshalarında isminin Muhammed b
Ahmed b. Amr b. Memşad Sendûyeh el-Istahari olup künyesinin Ebû Nasr olduğu yazılıdır. Ne
var ki ben, isminin böyle olma konusunda şüpheliyim. Çünkü kendisi Hristiyan’dır. Yani isminin
Muhammed, babasının isminin Ahmed olması ve bir muhaddis olması nasıl mümkündür? Allah
en iyisini bilir. Sonrasında ben, Lisanu’l Mizan adlı eserde (6/235), Yunus el-Esvari hakkında
bilgi verilirken şununla karşılaştım: “Kader konusunda konuşan ilk kişidir. Basra’da idi. Kendi
sinden el-Cüheni almıştır. Ka’bi, onu Mutezile tabakalarında zikretmiş ve lakabının Seynûyeh
olduğunu belirtmiştir.” Zehebi’nin Mizan adlı eserinde (2/254) ise şöyle geçer: “Sesseveyh. Musa
el-Esvari’nin annesinin kocası olup meçhuldür.” Velhasıl; bana göre o, Hafız İbn Hacer in hak
kında bilgi verdiği Yunus el-Esvari’dir. Zaten 557 numaralı rivayette “Ebû Yunus el-Esvari ismi
ile gelecektir. Allah en iyisini bilir.
720 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdülaziz b. Mihran vardır. Basralıdır, Marhûm’un babasıdır. Makbuldür, y ır^
tabakadandır. Bk. Takrib (1/513) - Tehzib (6/361) - Kaşif (2/179) Ancak senette onun yanın a
Marhûm’un amcası Abdülhamid diye biri vardır. Bk. Tehzib (10/85) Ne var ki ben, kim o s
dair herhangi bir bilgiye rastlamadım. »-ı Ebû
• Yine senedinde Marhûm b. Abdülaziz vardır. İbn Mihran el-Attar el-Emevı dır. buny s
Muhammed’dir, Basralıdır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. H. 188 yılında 85 yaşındayken
etmiştir. Bk. Takrib (2/237) - Tehzib (10/85) dFbu'lFazl
. Yine senedinde Ammar b. Halid vardır. İbn Yezid el-Vas.ti et-Temmar dır. Künyesi Eb
veya Ebû İsmail’dir. Sikadır. Onuncu tabaka küçüklerinden olup H. 260 ta vefat etmiş
Takrib (2/47) - Tehzib (7/399)
T Abdullah b. Ahmed, Sünne, 849 (2/391) Babası yoluyla “Bize Marhûm tahdis etti...” *nedıyl®
^İb^Bİtta, İbane, 730 (2/413) Mehdi b. İsa ve İbrahim yoluyla “Bize Marhûm tahdis etti-
^Latekai, 1142 (2/637) Abdullah b. Muhammed b. Hani yoluyla "Bize Marhûm tahdis e
senediyle bu şekilde.,.
554. ... İbn Cabir dedi ki: Mekhûl’ü şöyle derken işittim: “Yazıklar olsun sana
ey Geylan! Sen ancak fitneye uğramış bir halde öleceksin.”*723
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Şimdi biri “Kaderi
mezhebinin imamları kimlerdir?” diye sorarsa, ona şöyle cevap verilir: Allah TeâlA
Müslümanları, onların mezheplerinden uzaklaştırıp yüceltmiştir. Pis mezheplerinin
imamı ancak Basra’daki Ma’bed el-Cüheni’dir. Önceki sayfalarda da geçtiği üzere
sahâbe ve tabiîn, ona reddiye vermişlerdir.
Evzai’nin (r.h.) söylediğine göre ondan önce ise Irak’ta ilk önce Hristiyan olup
sonra Müslüman olan, sonra tekrar Hristiyan olan bir adam vardı. İşte Ma’bed el
Cüheni, kader konusundaki fikirlerini o adamdan almıştır.
Geylan ise Ma’bed el-Cüheni’den almıştır. Önceki sayfalarda Allah Teâlâ’nın
daha dünyada ona peşinen verdiği rezillik ile alakalı kıssayı zikretmiştik. Ahirette
onun için en büyüğü vardır.
Bir de Amr b. Ubeyd vardır ki âlimler onu zemmetmiş, terk etmiş ve tekfir
etmişlerdir. İşte bunlar, Kaderiye’nin necis pislik imamlarıdır.
555. ... Muhammed b. Şuayb dedi ki: Evzai’yi şöyle derken işittim: “Kader
konusunda ilk konuşan kişi, Irak ahalisinden olup kendisine Süsen denilen bir
adamdır. Daha önce Hristiyan’dı. Sonra Müslüman oldu, sonra tekrar Hristiyan
oldu. Sonra ondan Ma’bed el-Cüheni aldı. Ma’bed’den de Geylan aldı.”724
556. ... Enes b. İyaz dedi ki: Abdullah b. Yezid b. Hürmüz, bana birini gönde
rip şöyle dedi: “Kesinlikle idrak ettim. O şehirde Cüheyne kabilesinden olup ken
disine Ma’bed denilen bir adam dışında kader konusunda itham edilen biri yoktur.
Siz, Allah Teâlâ’dan başkasını bilip tanımayan koca karıların dinine uyun! 725
• Yine senedinde Velid b. Müslim vardır. Sikadır, müdellistir. Burada muan’an olarak rivayet
etmiştir. Bk. 51.ci rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Bunu İbn Batta, 688 (2/397)’de Amr b. Ahmed el-Cevheri yoluyla “Bize Firyabi tahdis
le...
• Lalekai, Şerhu’l Usul (4/749, 750) Safvan b. Salih yoluyla bu şekilde... .
İsnadı, Abdullah b. Yezid’e kadar sahihtir. Kendisi, İbn Hürmüz olup Leysoğullan azatlısıdır-
725
Basra da kader konusunda ilk konu? Vnı derken işittirn; “İnsanlar içinde
el-Esvari726’dir.727 $an er Ma’bed el-Cüheni ile Ebû Yunus
559. ... Amr b. Ali dedi ki: Muaz b. Muaz’ı şöyle derken işittim: “Ben ve Amr
b. Heysem eı-Rakkaşi, Rebi b. Berra’nın arkasında namaz kılmıştık. Amr’ın bana
haber verdiğine göre, kendisi tekrardan namaza gelmiş ve onun arkasında namaz
kılmıştır. Amr dedi ki: Derken oturmuş dua ediyordum. Bana: ‘Galiba sen de
Allah ım beni koru diye dua edenlerdensin’ dedi.” Bunun üzerine aradan yirmi yıl
geçmişken, arkasında kıldığım o namazı iade ettim.”729*
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Adı geçen Rebi’ b. Merra,
Kaderiye görüşüne sahip olup, onlar nazarında ibadet ehli birisiydi.
Hatim, hakkında şöyle demiştir: “Kuvvetli değildir ama hadisleri yazılır.” Kendisi, Medine ahalisi
nin fakihlerinden biridir. Bk. Cerh ve Tadil (5/199)
Tahriç: İbn Batta, 687 (2/397) Hasen b. Arefe yoluyla “Bize Enes b. İyaz tahdis etti...” senediyle
rivayet etmiştir.
726 Bu, 551 numaralı rivayette kendisinden bahsedilen Hristiyan Sûsen’dir.
727 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ahmed b. Halid el-Hallal vardır. Künyesi Ebû Cafer’dir. Bağdadidir. Fakihtir, sikadır.
Onuncu tabakadan olup H. 247’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/14) Tehzib (1/27)
Tahriç: Bunu İbn Batta benzer olarak 684 (2/396)’da Mesa’de b. Yesa’ yoluyla “Bize İbn Avn
tahdis etti” senediyle buradakinden daha uzun bir şekilde rivayet etmiştir.
728 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Marhûm’un babası ile amcası vardır. Babası makbul, amcası meçhuldür. Bk. 551.ci
rivayet.
Tahrici 551 numaralı rivayette geçmişti.
729 İsnadı sahihtir. . .
• Senedinde Amr b Heysem er-Rakkaşi vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Galiba kendisi
hakkında Zehebi’nin “Hadislerine mütâbaat edilmez. Müslim b. İbrahim kendisinden rivayette
bulunmuştur” dediği Ömer er-Rakkaşi’dir. Bk. Mizanu’l itidal (3/232) - Usan (4/342)
• Rebi b Berra- Ukavli onun hakkında şöyle demiştir: “Kaderiye görüşüne sahipti ve insanları
ona davet ederdi. Bir diyanağ. olduğu da bilinmiyor.” Bk. Duafa-i Kebir (2/53) - Mizan (2/39) -
Lisan (2/444)
Tahriç: Bunu ayn. zamanda İbn Batta, 658 (2/385)’te Musannif yoluyla rivayet etmiştir. Yme
bunu Ukayli, Duafa-i Kebir’de (2/53) Rebi’ b. Berra hakkında bilgi verirken aktarmaktadır.
560. Bize Firyabi tahdis elti... Amr b. Heysem dedi ki: Ben ve oranın k
Hübeyra b. Udeys7"’, Eyle73l’ye doğru gemiyle yola çıktık. Gemide yanırnl ı^151
Mecusi, bir de Kaderiye’den biri vardı. Kaderiye’den olan kimse Mecusi’u b‘r
lüman ol” dedi. y :
561. Bize Ebu’l FazI Abbâs b. Yusuf eş-Şekli tahdis etti, dedi ki: Bazı âlimler,
Kaderiyenin kesileceği bir soruyu söylemişlerdir. Ona “Bize haber ver; Allah Teâlâ
kullardan iman etmelerini istemiş ama bunu takdir etmemiş midir yoksa iman et
melerini takdir etmiş ama bunu dilememiş midir?” diye sorulur. Şayet buna “Takdir
etmiş ama dilememiştir” diye cevap verirse, ona “Peki, Allah’ın hidayet bulmasını
istemediği birine kim hidayet edecek?” diye karşılık verilir. Şayet “İman etmelerini
dilemiş ama bunu takdir etmemiştir” diye cevap verirse, ona “Ey Allah’ın düşmanı!
Hiçbir mahluk, senin kâfir olduğun konusunda şüphe etmez” diye karşılık verilir.733
562. Bakıyye b. Velid’den; Ebû Gıyas dedi ki: Kaderiye ehlinden bir ada
mı yıkıyordum. İnsanlar yanımdan ayrılmış, ben tek başıma kalmıştım. Dedim ki:
“Allah’ın kaderlerini yalanlayanlara veyl olsun!” Birden ceset hareketlenir gibi oldu
ve yana doğru düştü. Onu Bab-ı Şarki’de defnettik. O gece onu rüyamda gördüm.
Sanki bir mescitten çıkmıştım. Derken çarşıda iki Habeşli tarafından taşman bir
cenaze gördüm. Cesedin ayakları, o iki kişinin önündeydi. Bu görüntüyü görün
ce ben “Bu da nedir?” diye sordum. Bana “Falan kişidir" diye cevap verdiler.
Ben: “Subhânallah! Biz onu Bab-ı Şarki’de defnetmemiş miydik?" diye sor um
İçlerinden biri “Onu yanlış yere defnettiniz" diye cevap verdi. Bunun üzcn"e/|i
“Ona ne yapıldığına bakmak için kesinlikle takip edeceğim” dedim. Onu Ya
kapısından çıkardıklarında Hristiyan mezarlığına doğru yöneldiler. Derken or
730 Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlamadım. , başl^
731 Eyle, Kızıldeniz sahili üzerinde Şam’dan sonra gelen bir beldedir. Hicaz ın sonu ve Şam
gıcı olduğu da söylenmiştir. Bk. Mu’cemu*! Buldan (1/292)
732 Tahriç^Înu İbn Batta, 640 (2/378)’de Hasen b. Ali b. Zeyd yoluyla “Bize Amr b. Alı
564. ... Mesruk dedi ki: Ben ve Ebû Atıyye, Âişe’nin (r.anhâ) yanma
tik. Ona “Ey Mü’minlerin Annesi! Doğrusu Ebû Abdurrahman -yani Abdull t?1*
Mes’ud- ‘Her kim Allah ile karşılaşmayı severse, Allah da onunla karşılaşma3
ver. Her kim de Allah ile karşılaşmaktan hoşlanmazsa, Allah da onunla ka^ı56
maktan hoşlanmaz’ demektedir. Peki, hangimiz ölümden hoşlanır ki!” dedik
dedi ki: “Allah İbn Ümmü Abd’e rahmet etsin; hadisin başını anlatmış, son
söylememiş.” Sonra hadisi anlatmaya başladı, dedi ki: “Allah bir kulun hayran
dilediğinde, ona ölümünden bir sene önce bir melek gönderir, melek onu düzelt '
muvaffak eyler. Öyle ki kul, geçirdiği zamanların en hayırlısında ölür. Bunun üzerb
ne insanlar ‘Falan kişi, geçirdiği zamanların en hayırlısında öldü’ derler. Ölüm anı
gelip de kendisi için hazırlanan nimetleri gördüğünde, derhal canını çıkarmak için
ruhunu kusmaya başlar. İşte orada Allah ile karşılaşmayı sever, Allah da onunla
karşılaşmayı sever. Fakat Allah bir kul için bundan başkasını dilediğinde ona bir
şeytanı musallat eder, şeytan onu azdırır ve alıkoyan Öyle ki geçirdiği zamanlann
en şerlisinde ölür. Bunun üzerine insanlar ‘Falan kişi, geçirdiği zamanlann en şerli
sinde öldü’ derler. Ölüm anı yaklaşıp kendisi için hazırlananı gördüğünde, canının
çıkmasından hoşlanmadığı için ruhunu yutmaya başlar. İşte orada Allah ile karşı
laşmaktan hoşlanmaz, Allah da onunla karşılaşmaktan hoşlanmaz.”737
yoktur.
566. ... Abdullah b. Hucr’dan; Abdullah b. Mübarek, “Falan kişi, Allah’a karşı
ne kadar da cüretkâr” diyen bir adamı işittiğinde ona şöyle dedi: “Sakın ‘Falan kişi,
Allah’a karşı ne kadar da cüretkâr!’ deme! Doğrusu Allah Teâlâ, kendisine cüretkâr
olunamayacak kadar saygındır. Bunun yerine ‘Falan kişi, Allah ile ne kadar aldan
mış!’ demelisin.”
Râvi dedi ki: Bunu, Ebû Süleyman ed-Darani’ye anlattım. Dedi ki: “İbn Müba
rek doğru söylemiş. Allah Teâlâ kendisine cüretkâr olunamayacak kadar saygındır.
Ne var ki kullar, Allah’a karşı O’na saygısızlık ettiler. Bu yüzden Allah, onlan isyan
ları ile baş başa bıraktı. Şayet O’na karşı saygı ile davransalardı, kesinlikle onlan
isyandan alıkoyardı.”739
• Müslim, 2684 (4/2065) - Tirmizî, 1067 (3/70, 71) Hişam yoluyla Âişe’den...
• Darimi, 2759 (2/220) Enes yoluyla Ubade’den “Âişe -veya eşlerinden biri- dedi ki... Bizler
ölümden hoşlanmıyoruz...” şeklinde.,.
• İmam Ahmed, Müsned (3/107) Enes’ten...
• İmam Ahmed, Müsned (6/218) Âişe’den...
738 İsnadı hasendir. Tahrici bir önceki rivayet ile aynıdır.
739 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Abdullah b. Hucr vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlamadım. Galiba İbn
Mübarek’ten rivayette bulunan Ali b. Hucr olabilir. Ondan da İbn Ebi’l Havari rivayette bulun
muştur. Sikadır, hafızdır, dokuzuncu tabaka küçüklerindendir. Bk. Takrib (2/33) Bununla birlikte
eserin el yazmasını yapan kimse yanılmış, Abdullah b. Hucr yazmış da olabilir. Allah en iyisini
bilir. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
Tahriç: Bunu aynı zamanda İbn Batta, el-İbanetu 1 Kübra, 671 (2/392) de Musannif yoluyla
rivayet etmiştir.
Ona şöyle denilir: Şayet bunun teviline iyice akıl erdirseydin, çelişkiye düş
mez, hüccetin senin lehine değil de aleyhine olduğunu kesinlikle bilip anlardın.
Bunun üzerine şöyle derse: Peki, nasıl?
Ona şöyle cevap verilir: Allah Teâlâ’nın “Sana isabet eden her iyilik
Allah’tan, sana isabet eden her kötülük ise senin kendi nefsindendir” (Nisa, 79) kav
line iyi bak! Hayır olsun şer olsun, bunların tümünü isabet ettiren Allah değil midir!
Aklını çalıştır ey cahil! Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Rahmetimizi dilediğimiz kimseye
isabet ettiririz’’ (Yusuf, 56) Yine şöyle buyurur: “Önceki sahiplerinden sonra yeryü
züne uaris olanlara hâlâ şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik anlan da
günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de
onlar (gerçekleri) işitmezler." (A’raf, 100) Yine şöyle buyurur: “Ne yeryüzünde ne de
kendi nefislerinizde hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, o bir ki
tapta bulunmasın. Şüphesiz ki bu, Allah’a kolaydır." (Hadid, 22) Bunun gibi âyetler,
Kur’ân’da çoktur.
Allah Teâlâ’nın bizlere, kullara isabet eden her hayır ve şerrin, Allah Teâlâ tara
fından isabet ettirildiğini haber verdiğini görmüyor musun! Onların başına gelecek
her musibeti, ezeli bir alemde yazmış ve önceki sayfalarda da zikrettiğimiz üzere
kalem de onları kayıt altına almıştır.
740 İsnadında zayıflık vardır. .
• Senedinde Şerik vardır. İbn Abdullah en-Nehai’dir. Saduk olmakla birlikte çokça hata e
Kadılık görevine geldikten sonra hafızası daha da kötüleşmiştir. Bk. 147.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Salim el-Eftas vardır. Mürcie olmakla suçlanmıştır. Bk. 446.cı rivayet-
• Yine senedinde Hüseyin b. Haşan el-Mervezi vardır. Saduktur, birçok âlim tarafından sı a
568.
rniştir: ... ve
“Abdullah Abdulvehhab b. Mücahid’in k^u
Ubeyy b. Ka'b'ıntıraatUS . *,iğine 9Öre ° ^le de‘
"akle
her kötülük de senin kendi ne/stndendir K u", her HMIk Allah’tan
şeklindedir ”741 '^ınaendır. Kı onu da senin hakkında ben yazdım’
5$$' *en’ ^asan b. Ali (r.a.) dedi ki: “Kaza (hüküm) verilmiş, kalem
kurumuştur. Tum işler, olmuş bitmiş bir kitapta hükme bağlanmaktadır.”742
570. ... Ebû Seleme b. Abdurrahman’dan; Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki:
Rasûlullah a (s.a.v.) gelip Ben genç bir adamım ve kendi adıma (zinaya düşmek
ten) korkuyorum. Kadınlarla evleneceğim mal vb. gibi bir şey de bulamıyorum. Bu
yüzden bana izin ver de hadım olayım” dedim. O ise bana cevap vermedi. Sonra
aynısını bir kez daha söyledim, o ise yine sustu. Sonra bir kez daha söyledim, o
yine sustu. Sonra ben tekrar söyleyince şöyle buyurdu: “Ey Ebû Hureyre! Gerçek
ten kalem, senin karşılaşacağın şeyleri yazmış, kurumuştur. Buna göre artık ister
hadım ol, istersen olma. ”743
741 İsnadı gerçekten zayıftır. Bk. 498.Cİ rivayet.
742 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Humeyd et-Tavil vardır. Sikadır ama müdellistir. En çok Enes’ten tedlis yapardı. İbn
Hacer, onu tedlis yapanların üçüncü mertebesinden saymıştır. Burada da muan’an olarak rivayet
etmiştir. Bk. 354.cü rivayet.
• Yine senedinde Sabit el-Bünani vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 475.Cİ rivayet.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 881 (2/405) - İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra, 557 (2/234) Bu ikisi,
Hammad yoluyla Humeyd’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Batta, İbane, 673 (2/392) Ebû’l Eş’as yoluyla “Bize Mu’temir b. Süleyman tahdis etti...”
senediyle...
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 1234 (2/674) Başka bir yolla ibn Abbâs tan...
• Bunu Heysemi Mecmau’z Zevaid’te (7/191) zikretmiş ve şöyle demiştir: 'Bunu Taberani riva
yet etmiştir. Senedinde Leys b. Süleym vard.r ki zayıftır. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.”
743 İsnadı sahihtir. .
• Senedinde Asbağ b. Fertte vardır. Sikadır. Bk. 185.0 nvayet.
.’Î"Ç.:. .... k .n7n ,0/117) Asbaö «oluyla laliken bu şekilde rivayet etmiştir. Hafız dedi ki:
kader konuşunda muttasd oi.rak duaya, eklerdir.- Bk.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
r ağa Allah Teâlâ kullara O'nun
emretmiş, dosdoğru
şöyle yoluna "uymalarını
buyurmuştur: ve o yol-
J?e benim dosdoğ ru
? Xdur Al, lc SİZ de ona uyun ve diğer yollara uymayın! Yoksa o yollar, sizi
otun yolundan aymp fırkalara böler, işte bunlar, sak,nas.mz diye size emreUife.
°. “(Ebt 153) Sonra şöyle buyurmuştur: "İçinizden dosdoğru olmay, dileyenler
tn” (Tekvir 28) Görüldüğü üzere âyetin zahirinde Allah Teala, onlara dosdoğru
'ç " a atn ve yoluna uymalar,™ emretmiş, zahirde dilemey. onlara venrnşhn Daha
olmalarını ve yoıuı y olan sevi di emem müstesna sız dıleye-
sonra onlara “Benim sum tçm hidayetinvolan şey
meyeceksiniz; sızın dilemeniz enim Allah’ın dilemesi müstesnasız
ditmiş, şöyle buyurmuştur Alemler,n Allah’.n dilemesinc
dileyemezsiniz” (Tekvir. 29) Goruldugu gibi onlara, dile
bağlı olduğunu bildirmiştir.
Yine şöyle buyurur: “Doğu ve batı yalnızca Allah’a aittir. Dilediğini dosdoğru
yola hidayet eder. ” (Bakara, 142) Yine şöyle buyurur: “İnsanlar tek ümmetti. Derken
Allah, müjdeleyiciler ve korkutup uyarıcılar olmak üzere peygamberler gönderdi.
Beraberinde ihtilaf ettikleri konularda insanlar arasında hüküm versin diye kitabı
indirdi. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra kitap konusunda sadece -sırf
aralarındaki kıskançlık yüzünden- kendilerine kitap verilenler ihtilaf etti. Derken
Allah iman edenlere, izni ile haktan yana ihtilaf edilen konularda hidayet verdi.
Allah dilediği kimseyi dosdoğru yola hidayet eder.” (Bakara, 213)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Böylece şeytanın ken
dileriyle oynadığı Kaderiye ehlinden olan herkesin hücceti kesilmiş oldu. Onlan
müptela ettiği şeylerden bizleri afiyette kılan Allah’a hamd olsun.
Gerçekten ben, kaderin ispat edilmesi hususunda gayret gösterdim ve bunu
Allah’ın buyrukları ile Allah Teâlâ’nın Kitap’ta indirdiklerini O’ndan alıp açıkla
yan Rasûlullah’ın (s.a.v.) sözleri ile beyan ettim. Ayrıca bunların yanında ashabı
(r.anhum) ile tabiîn ve Müslümanların çoğu imamlarının Kitap ve Sünnet’in ne
kastettiğini anlatan sözlerini zikrettim.
Artık her kim iman etmezse, işte o kimse Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle bu
yurduğu kimselerdendir: “Şayet bizler, üzerlerine melekleri indirsek, ölüler onlarla
konuşsa ve her şeyi önlerine getirsek, Allah’ı diledikleri müstesna yine iman edecek
değiller. Ne var ki çoğu cahillik etmektedir. ” (Enam, 111)
• İbn Batta, İbane, 93 (2/104) Said b. Süveyd yoluyla Ebû Hureyre’den bu şekilde...
• İbn Batta, İbane, 737 (2/416) Kafilâi yoluyla “Bize Muhammed b. İshak es-Sağani tan i
senediyle bu şekilde...
Şanı yüce, isimleri mukaddes olan Allah, dilediği vakit dilediği şekilde mahlu-
katı yaratmış, onları said (bahtiyar) ve şaki (bedbaht) olarak iki gruba ayırmıştır.
Şekavet ehline gelince; onlar, Azim olan Allah’a karşı kâfir olmuş, O’ndan
başkasına ibadet etmiş, O’nun rasûllerine isyan etmiş ve O’nun kitaplarını inkâr
etmişlerdir. Derken Allah, onları o şekilde öldürmüştür. Artık kabirlerinde azap gör
mektedirler. Kıyamette ise Allah’a bakmaktan yana perdelenecekler, cehenneme
sürülecekler, çeşitli azap içinde dönüp duracaklar, şeytanlarla yakın olacaklar ve
orada ebediyen kalacaklardır.
744 Bu bölüm, ayrı bir kitap olarak “Ahirette Allah Teâlâ’ya Bakılmasının Tasdik Edilmesi" ismi ile
basılmıştır. Musannifin (r.h.) kitaplarından bahseden Örneğin Babani İsmail Paşa el-Bağdadi.
Hediyyetu’l Arifin R Esmai’l Müellifine Ve Âsâri’l Musannifin (6/46) adlı eserinde; Brockleman.
Tarihu’l Edebi’l Arabi (3/208, 209) adlı eserinde ve Fuad Sezgin, Tarihu’t Türasi’l Arabi (3/389)
adlı eserinde vb. gibi kimseler de bunu onun kitaplarından biri saymışlardır. Bununla birlikte
gördüğün gibi bu bölüm, ayrı bir kitap değil, yalnızca Şeria kitabının bir bölümüdür.
Şeyet yanındn hiçbir III,n olmeym, biri veya doğruyn erlsemo„ "
kendileriyle oy,«>d,ğ, vu muvo(rnk kl,„lmnk|nn mn|)nım
ve. “Mü ’mlnler kıyamet günü Allah’ı gör
.... .mınur Kiyameı günü Allah’ı görecekler mİ?" dlve sorar™ İtiraz eder
nllir; Evet. göbekledir. Bundnn detay, Allah’n hemd oC ' or,n «öyle de.
Kur’ân’m bu konudaki açık nassına gelelim. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Yüzler
vardır o gün pırıl-pırıl, Rablerine bakarlar. ” (Kıyamet, 22-23)
Allah Teâlâ bize kâfirlerden haber vermiş, onların O’nu görmekten yana perde
leneceklerini söylemiştir. Allah Teâlâ buyurur ki: "Hakikat şu ki onlar, hiç şüphesiz
o gün Rablerinden perdeleneceklerdir. Sonra onlar, cehennemde kızartılacaklardır.
Sonra onlara ‘İşte bu, daha önce yalanladığınız şeydir’ denilecektir. ” (Mutaffifin, 15-
17) Bu âyet, O’ndan bir ikram olarak mü’minlerin Allah’a bakacaklarını ve Onu
görmekten yana perdelenmeyeceklerini göstermektedir.”
Yine şöyle buyurmuştur: “Güzel işler yapanlara en güzeli ve bir de ziyade
vardır” (Yunus, 26) Âyette geçen ziyadenin, Allah Teâlâ’ya bakmak olduğu rivayet
edilmiştir.745
Yine şöyle buyurmuştur: “Yalnızca mü’minlere karş, Rahlm’dir.
ş,taşacaklar, gün selamlaşmalar, ‘Selam’ (sözüdür) canlara değeri, blredr
rahmet etsin! Bilin ki lügat âlimleri, âyette geçen
şacaklardır.
745
gelecektir.
572. ... Hişam b. Hassan’dan; Hasan-ı Basrî dedi ki: “Hiç şüphesiz Allah
Teâlâ cennet halkına tecelli edecektir. Cennet halkı O’nu gördüklerinde cennetin
nimetlerini unuturlar.”746
747
573. ... Abdullah b. Haris’ten; Ka’b el-Ahbar dedi ki: “Allah Teâlâ cennete
ne zaman baksa, ona “Senin halkına ne mutlu!” diye buyurur. Bu yüzden cennet,
halkı kendisine gelene dek öncekinden katbekat güzel olmaya devam eder. Dünya
dayken bayram saydıkları her gün -bayram süresince- cennetin bahçelerine çıkar-
746 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Abdülvahid b. Zeyd el-Basri ez-Zahid vardır. Buhârî ve Nesâi, metruk olduğunu
söylemişlerdir. Cüzcani dedi ki: “Kötü bir mezhebe sahiptir. Doğruluk kaynaklarından değildir.”
Hafız, Lisan adlı eserinde şöyle der: “Hadisler, altında bir sika ve üstünde bir sika olduğunda
muteberdir. Said b. Abdullah b. Dinar’dan naklettiği hadislerden uzak durulur. Bk. Muğni (2/410)
- Mizan (2/672) - Lisan (4/80)
• Yine senedinde Mudar el-Kari vardır. Galiba Mudar b. Muhammed b. Halih b. Velid b. Mudar’dır.
Künyesi Ebû Muhammed el-Esedi’dir. Vasıt kadılığına tayin edilmiştir. Kıraat şekillerini rivayet
ederdi. Darekutni dedi ki: “Sikadır.” H. 277’de vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (13/268)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 486 (1/263) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 869 (3/501) Bu ikisi.
Ubeydullah b. Umeyr yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
747 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Kad. Amr b. Müdrik el-Belhi er-Razi vardır. Zayıftır. Yahya b. Main dedi ki: -Yalan
cıdır.” Künyesi EbÛ Hafs’tır. Bk. Mizan (3/223) - Lisan (4/330) - Muğni (2/473) - Tarih-i Badat
• Aynca senette geçen Hişam b. Hassan, Hasan-ı Basrı den muanan olarak rivayet etm.ştır.
Denildiğine göre ondan mürsel olarak rivayet ederdi. Bk.53cü‘ .
• Yine senette Musannifin şeyhi vard.r. Tarih adi. eserinde ( 0/117) Bağdad. ile Ensab ad ese
rinde (8/478) Sem’ani onu zikretmiş ama ikisi de cerh ve adalet olarak hakkmda b.r şey söyleme-
etmiştir.
bahsedilmektedir.
, İbane’de rivayet etmiştir. Bk. Muhtasar, 181
Tahriç: Bunu İbn Batta
578. ... Hanbel b. ishak b. Hanbel dedi ki: Ebû Abdullah’! şöyle derken işit-
üm: Cehmıyye Doğrusu Allah Teâlâ ahirette görülmeyecektir’ demektedir. Allah
Teala buyurdu kı: Hakikat şu ki onlar, hiç şüphesiz o gün Rablerinden perdelene
cekleri (Mutaffifin, 15) Bu âyet, ancak Allah Teâlâ’nın görüleceği manasındadır.
Yine şöyle buyurur. Yüzler vardır o gün pırıl-pırıl, Rablerine bakarlar” (Kıyamet,
22-23) Bu bakış, ancak Allah’adır.”755
Nebî den (s.a.v.) rivayet edilen “Şüphesiz ki sîzler Rabbinizi göreceksiniz” şek
lindeki hadisler, senetlerine karşı çıkılamaz sahih rivayetlerdir. Zaten Kur’ân da Al
lah Teâlâ’nın ahirette görüleceğine şahitlik etmektedir.
579. ... Ali b. Hasen b. Şakik dedi ki: Abdullah b. Mübarek’i şöyle derken
işittim: “Şüphesiz ki bizler, kesinlikle Yahudi ve Hristiyanların sözlerini aktanyoruz.
Ne var ki Cehmiyye’nin sözlerini aktarmaya gücümüz yetmiyor.”756
753 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 424 (1/235) - Darekutni, Sıfat, 59 (s. 40, 41) - Lalekai, 877
(3/504) Ayrıca Hafız Zehebi de bunu zikretmiştir. Bk. Muhtasaru’l Uluvv (s. 165) Elbani, senedi
nin sahih olduğunu söylemiştir.
754 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu İbn Batta, İbane’de rivayet etmiştir. Bk. Muhtasar, 181. Ayncabk. İbn Ebi Yala.
Tabakatu’l Hanabile (1/253)
755 İsnadı sahihtir.
• Hanbel b. İshak: Sikadır. Bk. 170.ci rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi birine rastlamadım.
756
■ SenedlndeMuhammedb.Yuh»,b.Abdültelmb.N»üvard.r KünyesiEbûAbdullah«l-M'dic
İbn Ebi Hatim olarak da bilinir. Basra ahalislndendir, Bağdatita ikamet etmiştir. Darekutm dedi kı.
“Sikadır." H. 252’de vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (3/
iman (146, 1471'd. İmam Ahm.d'd.n Abdullah b. Mübarek'. ula5an iki yolla nvaye,
581. ... Abbâs b. Muhammed ed-Dûri dedi ki: Ebû Ubeyd Kasım h c
işittim; yanında Allah’ın görülmesiyle alakalı hadisler zikredildi. Dedi l- 01 ’•
bizim nazarımızda haktır. İnsanlar bunları birbirlerinden nakletmişlerdk BUnlar
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: Artık her kim zik
lerinden ürküntü duyulmayan bu imamların üzerinde oldukları itikattan ' Z* . *
Kitap ve Sünnet’e muhalefet eder ve Cehm, Bişr el-Merisi vb.nin aörfi^nj^’
olursa, işte o bir kâfirdir. en râZl
Yukarıda zikrettiğim bazı âyetlerin -şu anda aklıma geldiği kadarıyla- bize
şan tefsirleri hususundaki rivayetlere gelince; inşallah şimdi ben, Allah Teâlâ’3
bakmakla alakalı hak ehlinin kalplerini kuvvetlendirecek, gözlerini aydın edecek
eğrilik ehlinin nefislerini zillete düşürecek ve onların dünya ve ahirette gözlerini
karartacak sağlam sünnetleri zikredeceğim.
582. ... Musa b. Ubeyde’den; Muhammed b. Ka’b el-Kurazi, Allah Teâlâ’nın
“Yüzler vardır o gün pırıl-pırıl, Rablerine bakarlar” (Kıyamet, 22-23) âyeti hakkında
şöyle dedi: “Allah o yüzleri, kendisine baktıkları için parlatmış, güzelleştirmiştir.”759
583. ... Musa b. Ubeyde’den; Muhammed b. Ka’b el-Kurazi, Allah Teâlâ’nın
“Yüzler vardır o gün pırıl-pırıl, Rablerine bakarlar” (Kıyamet, 22-23) âyeti hakkında
şöyle dedi: “Allah o yüzleri, kendisine baktıkları için parlatmıştır.”760
757 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu Ebû Davud, Mesail-i İmam Ahmed’de (s. 263) rivayet etmiştir.
758 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû Ubeyd vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 177.ci rivayet.
• Yine senedinde Abbâs b. Muhammed vardır. İbn Ebi Hatim ed-Dûri dir. Künyesi '
Bağdatlıdır. Aslen Havarizmlidir. Sikadır, hafızdır. On birinci tabakadan olup H. 271 dt u
da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/399) - Tehzib (5/129)
Tahriç: Darekutni, Esma ve Sıfat, 57 (s. 39-40) - İbn Batta, el-İbanetu 1 Kübra tı
birlikte ısrarla hata ederdi. Şia olmakla suçlanmıştır. Dokuzuncu tabakadan olup> n.
aşm.şken vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/39) - Tehzib (7/344) Ne var kı bir sonrak.
■ Ync ’*•’*Alıvab.',Sablı
y senedinde 526 nummlı rivayette geçen ı,r z”*
vardır.,ik 28 - herhangi bir bilgiye
Hakkında
rastlamadım. Galiba el-Attar dır.
. Yine senedinde Ebû Semura ve talebesi Muhammed b. Yahya b. Osman vardır. Elimdeki kay-
naklarda kim olduklarına dair herhangi bir bilgiye rastlamadım. Bunun yanında Ebû Semura diye
biri vardır ki Ahmed b. Salim b. Halid b. Cabir b. Semura’dır. Künyesi Ebû Semura’dır, Kufelidir.
Cürcan da hadis rivayet etmiştir. İbn Adiyy dedi ki: “Maruf değildir.” İbn Hibban dedi ki: “Sika
râvilerden, benzeri görülmemiş kötü şeyler rivayet ederdi. Onunla hüccet getirmek hiçbir şekilde
helal değildir. Bk. Kamil (1/174) - Lisanu’l Mizan (1/175) Galiba bu râvi, o râvidir. Allah en iyisini
bilir. Muhammed b. Yahya’ya gelince; galiba Muhammed b. Yahya b. Ömer el-Vasıti’dir. Dedesi
nin adı, yanlışlıkla Osman diye yazılmıştır. Hakkında bilgi için bk. Tarih-i Bağdat (3/420) Allah en
iyisini bilir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
761 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Atıyye vardır. İbn Sa’d b. Cünade el-Avfi el-Cedeli’dir. Künyesi Ebû’l Hasendir,
Kufelidir. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Şii bir müdellisti. Sekizinci tabakadan olup H.
lll’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/24) - Tehzib (7/224) - Muğni Fi’d Duafa (2/436) - Tarifu Ehli’t
Takdis (s. 130) İbn Hacer, kendisini tedlis yapanların dördüncü tabakasından saymaktadır.
• Yine senedinde Seleme b. Sâbûr vardır. İbn Main, onu zayıf saymıştır. İbn Hibban, Sikat’ta dedi
ki: “Yahya el-Kattan, onun hakkında kelam ederdi. Aüyye’nin işlediği cinayetin ona dahil edilmesi
muhaldir.” Bk. Cerh ve Tadil (4/163) - Sikat (6/400) - Muğni (1/275) - Mizan (2/190) - Lisan (3'68)
• Yine senedinde Fazl b. Dükeyn vardır. Kufelidir. Teymi azatlısıdır. Künyesi Ebû Nuaym el-Mülai
el-Ahval’dir. Künyesi ile meşhurdur. Sikadır, sebttir. Dokuzuncu tabakadan olup H. 218 veya
219’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/110) - Tehzib (8/270)
• Yine senedinde Davud b. Süleyman vardır. İbn Hafs el-Askeri’dir. Künyesi Ebû Sehl ed-
Dekkak’tır, Haşimoğulları azatlısıdır. Lakabı Bünan dir. Saduktur, onuncu tabakadandır.
• Yine senedinde Yakub b. Süfyan vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 60.cı rivayet.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 485 (1/262-263) - Beyhaki, Itikad (s. 49) Bu ikisi, Nu
aym yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8'349) bunu İbn
Münzir ile Sünne adlı eserinde Lalekai’ye de nispet etmektedir.
762 İsnadı hasendir. , rr. . x
• Senedinde Mübarek vard.r. İbn Fudale'dir. Kendisinde zay.flık vard.r, Bk 59 cu r.vayet. Ne var
ki Mervezi’nin naklettiğine göre İmam Ahmed onun hakkında şöyle demiştir: Haşan-, Basn den
yaptığı nvayetlerle huccet getır^ vard|r |bn Hibban, kendisini Sikat’ta (8/368)
« B^“Xİa Muhammed b. Abdülmelik vard.r. ibn Zencuyeh olup si-
T^ç^t^hT^nıed. Sünne, 479 (V261) ■ İbn Cerir Tefsir (29192) - Ulekni 800
(2/464) - Beyhaki. illknd (s. 49) Bunların hepsi. Mübarek yo uyl. bu sekildi, nv.ye! etmelerdir.
Ayrıca Suyuk, ed-bürm'l Mensur’da (8/350) bunu Danrkuln. ye de nlspe, ehnektedır.
588. ... Ikrime dedi ki; İbn Abbâs’a (r.anhumâ) “Cennete giren herkes Ali k
Teâlâ’yı görecek mi?” diye sorulunca “Evet” diye cevap verdi.766
589. ... Âmir b. Sa’d el-Beceli’den; Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.), AllahTeâlâ’
nın
"Güzel işler yapanlara en güzeli ve bir de ziyade vardır" (Yunus, 26) âyeti hakkında
dedi ki: “Ziyade, Allah Teâlâ’nın yüzüne bakmaktır.”766
zikretmiştir.
766 İsnadı zayıftır; dört illeti vardır. rdır.”
1. Senedinde Âmir b. Sa’d el-Beceli vardır. Makbuldür. Zehebi dedi ki: “Sika sayanlar da
etmişlerdir.
• Musannif, 591 - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 471 (1/257) - İbn Ebi Asım, Sünne, 474 (1/206)
Bunlann hepsi, Veki’ yoluyla İsrail’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Darimi, e^-Reddu /Se’l Cehmiyye (s. 303) - ibn Cerir et-Taberi, Tefsir (11/105) Bu ikisi, Ebû
İshak yoluyla Sa’d b. Nimran’dan, o da Ebû Bekir’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Âmir b. Sa’d üzere mevkuf olarak bk. İmam Ahmed, er-Reddu Ale Cehmiyye ^28) - ibn Hu
zeyme, Tevhid (s. 183) - İbn Cerir, Tefsir (11/105) Bunlann hepsi, Süfyan yoluyla Ebû İshak tan,
o da Amir’den senediyle rivayet etmişlerdir. Ckdki>* u im
• Abdullah b. Ahmed, Sünne. 472 (1/257) Şu’belyoluyta Ebu lsl»k l»n bu şelukte
• Aynca SuyuU. ed-Dünu’l Mensur’da (4/358) bunu bn Ebi Şeyi». İbn Mumu. Ebu s Şeyh.
Darekutni, İbn Merduyeh ve Lalekai’ye de nispet etmektedir.
İsnadı ve Tahrici için bir önceki rivayete bakınız.
768 İsnadı ve Tahrici bir önceki gibidir. Ancak bunun senedmde Hennad vardır kı sikada, Bk. 186.cı
rivayet.
’den rh
.. 5t?1/B-Yine Ebû İsbak yoluyla Müslim b. Nüzeyr769*
vard," (Y 2T-h Tetlâ'n,n ”GÜ2e' İS'er
261 ayeÜ hakklnda ** “Ziyade, Allah
592. ... Cerir b. Abdullah el-Beceli (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah’
(s.a.v.) yanındaydık. Birden dolunay halindeki Ay’a baktı ve şöyle buyurdu- “S
hesız ki sîzler Rabbiniz Teâlâ’ya arz olunacak, şu Ay’ı gördüğünüz gibi O’nu göre
çeksiniz. O nu görme hususunda birbirinize zarar vermeyeceksiniz.”772 Artık gür)6
doğmadan önceki ve batmadan önceki namazı kaçırmamaya güç yetirebiliyor-
nız, öyle yapın. ”773
Bu hadisi Veki’ yoluyla İsmail’den rivayet edenler için bk. Buhârî, Mevak1^ s ^'İ^Müsn^
Tevhid 7434, 7435 (Fethu’l Bari, 13/419) - Müslim, Mesacid, 633 (1/439) -
(4/362’ 365) - İbn Cerir, Tefsir (16/232) - Ebû Davud, Sünne, Babu’r Ru’ye (Avn, 0
SıfX’l Cenne, 2551 (4/687) - İbn Mâce, Mukaddime, 177 (1/63) Bu son rivayette
l
594/A.tahdic EbûBekir
Bize oHi b Ebi
j- ı • n
Daoi.j » uj.
üavud tahdis etti,. dedi
.
ki: BizeMuhammed
b . Ma
i. mer tandıs etti, dedi kr Ri?p R=«»k u rn _ı
u- ’
< . ~ be
Havh b. Ubadetahdis etti, dedi ki: Bize Şu
tahdis etti...
594/B. Yine bize Ebu Bekir en-Neysaburi tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû’l Ezher
tahdis etti, dedi ki: Bize Ravh, Allah Teâlâ’nın “O halde Rabbini hamd ile güneş
doğmadan ve batmadan önce teşbih et." (Kaf, 39) âyeti hakkında tahdis etti, dedi
ki: Bize Şu be tahdis etti, dedi ki: İsmail b. Ebi Halid’i işittim, dedi ki: Kays b.
Hazim i işittim, dedi ki: Cerir b. Abdullah’ı şöyle derken işittim: Bir dolunay gecesi,
Rasûlullah ın (s.a.v.) yanında oturuyorduk. Birden “Şüphesiz ki sizler, şu Ay’ı gör
düğünüz gibi Rabbiniz Teâlâ’yı görecek, O’nu görürken birbirinize yapışmayacak
sınız. Artık güneş doğmadan önceki ve batmadan önceki şu iki namazı kaçırmama
ca güç yetirebiliyorsanız, öyle yapın”775 buyurdu ve sonrasında “O halde Rabbini
hamd ile güneş doğmadan ve batmadan önce teşbih et.” (Kaf, 39) âyetini okudu.
Bu, en-Neysaburi’nin hadisinin lafzıdır.776
halde Azim olan Rabbini teşbih et’ âyetini okudu” şeklindedir. Aynca bk. Darimi, er-Reddu Ale’l
Cehmiyye (s. 298) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 412 (1/229) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 828 (3/476)
- İbn Ebi Asım, Sünne, 446 (1/194) - Beyhaki, İtikad (s. 50) Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da
(5/611) bunu -yukandakilere ek olarak- İbn Hibban ile İbn Merduyeh’e de nispet etmektedir.
• Şu’be yoluyla İsmail’den bu şekilde rivayet edenler için bk. Musannif, 594 - İbn Huzeyme,
Tevhid (s. 168) - Ahmed, Müsned (4/360) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 421 (1/232)
• Beyan yoluyla Kays’tan rivayet edenler için bk. Musannif, 595 - Buhârî, Tevhid, 7437 (Fethu’l
Bari, 13/419) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 168) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 416 (1/231) - Lalekai,
829 (3/476-477)
774 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ya’la b. Ubeyd vardır. Sika olmakla birlikte Sevri’den yaptığı rivayetlerde illet vardır.
Bk. 109.cu rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Ubeyd vardır. İbn Ebi Umeyye et-Tanafısi’dir. Sikadır, hafızdır.
On birinci tabakadan* olup H. 204’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/188) - Tehzib (9/327)
• Yine senedinde Ahmed b. Sinan vard.r. Sikada, hafızda. Bk. 147.Cİ rivayet.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
* Galiba bu, tahkik eden zattan veya basandan kaynaklanan ba hatada. Çünkü Muhammed b.
Ubeyd-Allah en iyisini bilir-dokuzuncu tabakadandır. (Çev.)
775 Kitabın bazı el yazmalannda “Güneş doğmadan ve batmadan önceki şu namaza itina gösterin’
şeklinde geçmektedir.
776 İsnad! Ma’mer vardır. İbn Rib’i el-Kaysi el-Basri el-Harrani’dir. Saduktur.
596. . .. Ebû Hureyre (r.a.) anlatıyor: Sahâbe “Ey Allah’ın Rasûlü» Acab
yamet günü Rabbimiz Teâlâ’yı görecek miyiz?” diye sordular. Buyurdu ki- "Ö7
vakti havada kara bulut yokken Güneş’i görme hususunda birbirinize sıkıntı 9
musunuz?” Sahâbe “Hayır” diye cevap verdi. Buyurdu ki: “Dolunay gecesen
da kara bulut yokken Ay’ı görme hususunda birbirinize sıkıntı veriyor musunuz?”
Sahâbe yine “Hayır” diye cevap verdi. Buyurdu ki: “Nefsim elinde olana yemin
ederim ki sizler, o ikisini görme hususunda birbirinize sıkıntı vermediğiniz gibi O’nu
görme hususunda da birbirinize sıkıntı vermeyeceksiniz.”778
• Yine senedinde Ravh b. Ubade vardır. İbn Ala b. Hassan el-Kaysi’dir. Künyesi Ebû
Muhammed’dir, Basralıdır. Sikadır, fazıldır, tasnifleri vardır. Dokuzuncu tabakadan olup H. 205
veya 207’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/253) - Tehzib (3/293)
• Yine senedinde Ebû’l Ezher vardır. Ahmed b. Ezher’dir. Saduktur. Önceleri ezberden rivayet
ederdi ama yaşlandığında kitabı hıfzından daha sağlama dönüşmüştür. Bk. 588.ci rivayet Mu
hammed b. Ma’mer ve başkaları kendisine mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca hadisin daha önce de
geçtiği üzere başka sahih yollan da bulunmaktadır.
Tahrici 592 numaralı rivayette geçti.
777 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Beyan b. Ahmesi vardır. Künyesi Ebû Bişr’dir, Kufelidir. Sikadır, sebttir. Buhârî ile
Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/111) - Tehzib (1/506)
• Yine senedinde Zaide b. Kudame es-Sekafi vardır. Künyesi Ebû Salt tır, Kufelidir. Sika, sebtve
sünnet ehli biridir. Yedinci tabakadan olup H. 160’ta veya sonrasında vefat etmiştir.
• Yine senedinde Hüseyin vardır. İbn Ali b. Velid el-Cu’fi el-Kufi el-Mukri dir. Sikadır, âbiddir.
kuzuncu tabakadan olup H. 203 veya 204’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/177) - Tehzib U )
• Yme senedinde Abde b. Abdullah es-Saffar el-Huzai vardır. Künyesi Ebû Sehfdır. Basra ıu
aslen Kufelidir. On birinci tabakadan olup H. 258 veya daha öncesinde vefat etmiştir, b
♦ Senedinde Muhammed b. Ebi Ömer el-Adeni vardır. Saduk olmakla birlikte kend
kim gafletler vardı. Birçok âlim, kendisini sika saymıştır. Bk. 38.cı rivayet. Ne var kı Eb
İshak b. İsmail, İbn Huzeyme’de Abdülcebbar b. Ala ve Abdullah b. Ahmed’ın Sunne
de Muhammed b. Süleyman Luveyn, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
" yme senedinde Süheyl b. Ebû Salih vard.r. Saduk olmakla birlikte sonradan h^^
muştur. Bk.209.cu rivayet. Tahriçte de görüleceği üzere Ibn Mâce ve Tirmizi de Ameş.
mütâbaat etmiştir.
^Buradakinden daha uzun olarak Müslim, Zühd, 2968 (4/2279)’da İbn Ebi Ömer yoluy
şekilde...
• Ebû Davud, Sünne (Avn, 13/54) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 170) - Abdullah b. Ahmed, Sünne,
422 (233) - İbn Ebi Asım, Sünne, 445 (1/194) Bunların hepsi, Süfyan yoluyla bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
• Tirmizi, 2554 (4/677, 679) Tirmizi dedi ki: “Bu, hasen sahih gariptir.” Ayrıca bk. İbn Mâce, 178
(1/63) Bu ikisi, A’meş yoluyla Ebû Salih’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Musannif, 597 - Ahmed, Müsned (2/275, 533) - İbn Ebi Asım, Sünne, 455 (1/198) Bunlann
hepsi, Abdurrezzak yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî -buradakinden daha uzun olarak-, Tevhid, 7437 (13/419) - Müslim, İman, 182 (1/163)
- Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 299) Bunların hepsi, İbrahim b. Sa’d yoluyla İbn Şihab’tan
bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Huzeyme, Tevhid (s. 174) - Beyhaki, İtikad (s. 51)
• Musannif, Tasdiku’n Nazar İlallahi Azze ve Celle, 29. Şuayb yoluyla Zühri’den bu şekilde rivayet
etmiştir. Orada, eş-Şerîa’da olmayan bir ziyade vardır.
• Tirmizi, 2557 (4/691) Ala b. Abdurrahman yoluyla babasından, o da Ebû Hureyre’den sene
diyle bu şekilde...
779 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Atâ b. Yezid vardır. Leysi’dir. Sikadır. Bk. 398.ci rivayet.
Tahrici bir öncekiyle aynıdır.
780
• ’senedkldeMuhammed b. Sevr es-Sanani vardır. Künyesi Ebû Abdullah el-Abid’dir. sikadır.
çenedinde Munamm Bk. 9) _ Tehzjb
Dokuzuncu tabakadan olup n. ı ua vc *
Tahrici 596.cı rivayette geçti.
600. ... Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki: Bir keresinde "Ey Allah’ın Ra-ûr ı
Rabbimiz Teâlâ’yı görecek miyiz?” diye sorduk. Buyurdu ki: "Hava açık olduğun
da Güneş’i görme hususunda birbirinize sıkıntı veriyor musunuz?" Bizler “Hayır"
diye cevap verdik. Buyurdu ki: "Dolunay gecesi -Râvi dedi ki: Veya hava açık
olduğunda- Ay’ı görme hususunda birbirinize sıkıntı veriyor musunuz?” Bizler yine
“Hayır” dedik. Buyurdu ki: “Hiç şüphesiz sizler, o gün o ikisini görme hususunda
781 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Süveyd b. Abdülaziz vardır. İbn Nümeyr’dir. Sülemi azatlısıdır. Ba’labekke kadısıdır,
aslen Vasıflıdır, Humus’ta ikamet etmiştir. Hadisleri zayıftır. İmam Ahmed dedi ki: “Hadisleri terk
olunmuştur.” Sekizinci tabakadan olup H. 194’te 86 yaşındayken vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/340)
- Tehzib (4/276) Bununla birlikte sika bir râvi olan Hekl b. Ziyad, İbn Ebi’d Dünya’nın rivayetinde
kendisine mütâbaat etmiştir. Hekl hakkında 874 numaralı rivayette bilgi verilecektir. Ne var ki bu
rivayetin isnadında Evzai ile Said b. Müseyyeb arasında inkıta olmakla birlikte buradaki rivayette
aradaki râvinin kim olduğu bellidir. O, Hassan b. Atıyye’dir. Künyesi Ebû Bekir’dir, Dımeşklidir.
Sika, fakih âbiddir. Dördüncü tabakadan olup H. 120’den sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/162)
- Tehzib (2/251) Aynca tahriçte de görüleceği üzere Tirmizî ve İbn Mâce’de mütâbaat eden başta
kimseler ile hadisin Müslim’de Enes’ten şahidi vardır.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Tedlis
yapardı. Bk. 79.cu rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir
Tahriç:
• İbn Ebi Asım, Sünne, 586 (1/260) Muhammed b. Musaffa yoluyla bu şekilde...
• Tirmizî, 2549 (4/685) - İbn Mâce, 4336 (2/1450,1452) - İbn Ebi Asım, Sünne, 585
Bunlann hepsi, Hişam b. Ammar yoluyla “Bize Abdülhamid b. Hablb tahdis etti, dedi ı
Evzai tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizî dedi ki: “Gariptir. Bunu
bu yoldan biliyoruz.” Hişam b. Ammar ile Abdülhamid b. Hablb hakkında kelam ec ı
Kayyım; Tirmizî, İbn Mâce ve İbn Ebi Asım’ın senetlerini naklettikten sonra şöylede"? ndan
isnatta Abdülhamid b. Habib dışında şüpheli biri yoktur. Kendisi Evzal'nln katibi o J
Evzai’den sadece kendisinin aktardığı rivayetler münker bulunamaz. İmam Ahmed v
tim, onun hakkında “Sika” demişlerdir. Duhaym ve Nesâi ise onu zayıf saymışlardır, y
Evzai haricinde birinden hadis rivayet ettiğini bilmiyoruz." Bk. Hâdi’l Ervah (s. 1» . (4/2178>
• Bu hadisin ayrıca Enes hadisinden muhtasar olarak şahitleri vardır. Bk. Müslim,
- Ahmed, Müsned (3/284) - Darimi, Sünen, Rikak, 2844 (2/244)
• Aynca Elbani, ed-Daife, 1722 (4/211 )’de hadisi zayıf saymıştır.
SUHEYB (R.A.)
603. ... Suheyb (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) “Güzel isi
panlara en güzeli ve bir de ziyade vardır” (Yunus, 26) âyetini okudu. Sonra buyurdu
ki: “Şüphesiz cennet halkı cennete, cehennem halkı da cehenneme girdiklerinde
bir münadi: ‘Ey cennet halkı! Doğrusu sizin için Rabbiniz Teâlâ katında bir uaat
vardır ki şimdi onu yerine getirmek istiyor’ diye seslenir. Onlar ‘O da nedir?’ diye
sorarlar ve ‘Allah Teâlâ tartılarımızı ağırlaştırmadı mı! Bizim yüzlerimizi beyazlaş-
tırmadı mı! Bizi cennete girdirmedi mi! Bizi cehennemden çıkarmadı mı!’ derler.
Derken Allah Teâlâ hicabı kaldırır ve O’na bakarlar. Allah’a yemin olsun ki Allah,
onlara O’na bakmaktan daha sevimli hiçbir şey vermemiştir. İşte (âyette geçen)
‘ziyade’ budur. ”785
784 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdurrahman b. Ebi Leyla el-Ensari vardır. Medineli, sonra Kufelidir. Sikadır, ikinci
tabakadandır. Ömer’den işitmesi hususunda ihtilaf edilmiştir. H. 86 yılında Cemacim olayında
vefat etmiştir. Boğulduğu da söylenmiştir. Bk. Takrib (1/496) - Tehzib (6/260)
Tahriç:
• Müslim, Sahih, 181 (1/163) - İmam Ahmed, Müsned (4/332), (6/15,16) - İbn Huzeyme, Tevhid
(s. 181) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 449 (1/245) - Beyhaki, İtikad (s. 48) Bunların hepsi, Yezid
b. Harun yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 181 (1/163) - Ahmed, Müsned (4/333) - Tirmizî, 2552 (4/687) Bunlann hepsi. Abdur
rahman b. Mehdi yoluyla “Bize Hammad tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir-
• İbn Mâce, Mukaddime, 187 (1/67) - İbn Cerir, Tefsir. Bu ikisi, Haccac b. Minhal yoluyla ue
Hammad tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Musannif, 603. Kabisa yoluyla “Bize Hammad tahdis etti..." senediyle bu şekilde...
• Ebû Davud Tayalisi, Müsned, 1315 (s. 186, 187) - Musannif, 604. Hammad yoluyla bu şe -
•ibn Ebi Asım, Sünne, 472 (1/205) - Lalekai, 778 (3/455) Bu ikisi, Hudbe b. Halid yoluyla “Bize
605. ... Ebû Rezin el-Ukayli (r.a.) dedi ki: Bir keresinde “Ey Allah’ın Rasûlü!
Hepimiz Rabbimiz Teâlâ yı görecek miyiz?” diye sordum. O “Euet” buyurdu. Ona
‘Peki, bunun mahlukatı içindeki alameti (işaret/örnek) nedir?" diye sordum. Bu
yurdu ki: Ey Ebû Rezin! Sizden her biri yanında kimse yokken Ay’ı görmez mi?”
Ben: Tabii ki görür! diye cevap verdim. Buyurdu ki: “Allah ise daha yücedir.”
Râvi daha sonra hadisin geri kalanını zikretmiştir.787
• Senedinde Kabisa b. Ukbe vardır. İbn Süfyan es-Süvâi’dir. Künyesi Ebû Âmiridir, Kufelidir.
Saduk olmakla birlikte nadir muhalefeti vardır. Dokuzuncu tabakadan olup sahih görüşe göre H.
215’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/122) - Tehzib (8/347) Ne var ki bir önceki rivayet ile tahririnde
görüldüğü ve bir sonraki rivayette de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
786 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Yunus b. Habib el-Asbahani el-İcli vardır. Künyesi Ebû Bişr’dir. İbn Ebi Hatim, onun
hakkında “Asbahan’da ondan hadis yazdım” demiştir. Sikadır. Bk. Cerh ve Tadil (9/237)
• Yme senedinde Ebû Davud et-Tayalİsi vardır. Sika hafızdır. Bazı hadislerde yanlış yapmıştır. Bk.
223.cü rivayet.
787 İsnadı hasendir.
• Senedinde Vekf b. Udus vardır. Künyesi Ebû Musab el-Ukayli et-Taifi’dir. Makbuldür, dördüncü
tabakadandır. Bk. Takrib (2/231) - Tehzib (11/131) Bununla birlikte kendisine, Delhem b. Esved
b. Abdullah b. Hacib b. Amir b. Müntefik babasından, o da amcası Lakid b. Amir’den senediyle
ve Asım b. Lakid’ten “Bir keresinde Lakid dışarı çıktı...” senediyle mütâbaat etmiştir. Bk. Ahmed,
Müsned (4/13-14) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 186) Bunu Heysemi, Mecmau’z Zevaid’te (10/338)
Taberani’ye de nispet etmektedir. Elbani ise senedinin zayıf olduğunu söylemiştir. Çünkü Delhem
b. Esved ile Abdurrahman b. Ayyaş’ın kim oldukları bilinmemektedir. Bk. Riyazu’l Cenne (1/200)
Aynca bunu İbn Kayyım, Zadu’l Mead’ta zikretmiş, sonrasında İbn Mende’nin şu sözlerini aktar
mıştır: “Bunu kimse münker bulmamış, isnadı hakkında konuşulmamıştır. Aksine âlimler, bunu
kabul edip teslim olarak rivayet etmişlerdir. Bunu ancak inkârcı veya cahil veya Kitap ile Sünnet e
muhalefet eden biri inkâr eder,” Bk. Zadu’l Mead (3/673, 678)
• Yine senedinde Ya’la b. Atâ el-Amiri vardır. Kendisine el-Leysi et-Taifi de denilir. Sikadır. Dördün
cü tabakadan olup H. 120 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/378) - Tehzib (11/403)
• Yine senedinde Ali b. Osman el-Lahlki vardır. Sikadır, hadis ehlidir. Kendisi Hammad b. Seleme
ile Cüveyriye b. Esma’dan, Ebû Zur’a ile sika sayarak Ebû Hatim rivayette bulunmuştur. İbn Hiraş
dedi ki: “Hakkında ihtilaf edilmiştir.” Hafız İbn Hacer dedi ki: “İbn Hiraş’m bu sözünün hiçbir da
yanağı yoktur.” H. 229’da vefat etmiştir. Bk. Mizan (3/144) - Muğni (2/452) - Lisan (4/243)
T1 i- •
• Ahmed, Müsned (4/11) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 448 (1/245) - İbn Mâce, Mukaddime,
180 (1/64) - Lalekai, 838 (3/483) Bunların hepsi, Yezid b. Harun yoluyla “Bize Hammad tahdis
etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Ben: “Tabii ki görür!” diye cevap verdim. Buyurdu ki: “Allah ise daha ı>r.« . ’^
IU yücedir.
607. ... Ebû Burde b. Ebi Musa dedi ki: Velid b. Abdülmelik’in yanına git.
tim. Kendisi, önceleri Ömer b. Abdülaziz’in ihtiyaçlarıyla ilgilenirdi. İhtiyaç duydu-
ğu şeyleri karşılayınca ona gittim, aldıklarımı yanına koyup selam verdim. Sonra
yoluma koyuldum. Derken aklıma, babamın Rasûlullah tan (s.a.v.) işitip de bana
anlattığı bir hadis geldi. Birden beni bu göreve getirmesinden dolayı ona hadisi
anlatmayı arzu ettim. Hemen geri döndüm. Beni görünce “Şeyhin ihtiyacını hallet
miştin” dedi. Ona yaklaştığımda “Seni geri getiren nedir? İhtiyaçlarımı karşılamadın
mı?” diye sordu. Ben: “Tabii ki karşıladım ancak babamdan işittiğim babamın da
Rasûlullah’tan (s.a.v.) işittiği bir hadis var. Beni bu göreve getirdiğin için onu sana
anlatmayı arzu ettim” dedim. Bana: “O nedir?” diye sordu. Dedim ki: Bana babam
anlattı, dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim: “Kıyamet günü geldiğinde
her topluma dünyada ibadet ettikleri gösterilir, her bir toplum da dünyada iba
det ettiğinin yanma gider. Tevhid ehli ise kalır. Onlara: ‘İnsanlar gitti, peki siz neyi
bekliyorsunuz?’ diye sorulur. Onlar: ‘Bizim dünyada ibadet ettiğimiz bir Rabbimiz
vardı, henüz O’nu görmedik’ derler. Onlara: ‘O’nu gördüğünüzde tanır mısınız?'
diye sorulur. Onlar: ‘Evet’ diye cevap verirler. Soruyu soran bu sefer: ‘Peki, O’nu
görmediğiniz halde nasıl tanıyacaksınız?’ diye sorar. Onlar: ‘O’nun hiçbir benzeri
yoktur’ derler. Bunun üzerine hicap kaldırılır ve Allah Teâlâ’ya bakarlar. Derken
birden secdeye kapanırlar. Başka bir kavim ise sırtlarında inek mahmuzu varmış
gibi kalıverirler; secde etmek isterler ama güçleri yetmez. İşte bu, Allah Teâlâ’nın
“O gün baldır açılır ve secdeye çağrılır da güçleri yetmez” (Kalem, 42) âyetinde an
latılandır. Derken Allah Teâlâ, mü’minlere ‘Kaldırın başlarınızı! Sizden her birinin
yerine bir Yahudi veya Hristiyan’ı cehenneme koydum’ buyurur.”
• Müsned (4/11) - Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 299) - Ebû Davud Sünen (Avn, 13/56’
. ibn Ebi Asım, Sünne 459 W2«» . Uüekai, 83** 3^yek4*>₺»
610. ... Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Hfc
şüphesiz Allah ümmetleri bir araya toplayacak, arşından kürsisine inecektir. O’nun
kürsisi, gökleri ue yeri kuşatmıştır. Derken onlara 'Her ümmetin dünyada veli edin
diğine burada da veli edinmesinden razı olur musunuz?’ diye sorar. Onlar ‘Evet’
diye cevap verirler. Bunun üzerine ‘Böyle yaparsa Rabbiniz adil davranmış olur
mu? diye sorar. Onlar yine ‘Euet’ diye ceuap uerirler. Derken onlara dünyada
ibadet ettikleri şeyler gösterilir. Ardından Güneş’e ibadet edenlere Güneş görünür,
Ay’a ibadet edenlere Ay görünür, ateşe ibadet edenlere ateş görünür, puta ibadet
edenlere put görünür, İsa’ya ibadet edenlere İsa görünür, Üzeyir’e ibadet edenlere
Uzeyir görünür... Sonra onlara ‘Sizden her toplum, kesinlikle dünyada veli edin
diğini izleyecektir’ denilir. Tâ ki onları, cehenneme getirirler. ”
(11/266)
TAbdullah b. Ahmed, Sünne, 465 (1/253-254) Mutemlr b. Süleyman yoluyla “Bana babam
tahdis etti- Eşlem el-İcli’den, o Ebi Miraye’den, o da Ebû Musa’dan..." senediyle bu ?ekllde-
• İbn Huzeyme Tevhid (s. 179-180) Süleyman et-Teyml ve Bişr b. Mufazzal et-TeymI yo y
Eslem’den o Ebi Miraye’den, o da Ebû Musa’dan senediyle bu şekilde rivayet etmiştir Bum
birlikte İbn Huzeyme şöyle der: “Bu, bu isnatta Ebû Musa’nm sözüdür Nebî nln (s^v•
. Lalekai, 862 (3/498) Süleyman et-Teyml yoluyla Eşlem den bu şek.lde rivayett etm,
ki bu rivayet, Ebû Musa Üzerinde mevkuftur. Zikredilen Ebi Mıraye ye gelince; Taı cik. M
519) adlı eserin sahibi, kendisinden bahsetmiş ama cerh ve adalet bakımından ha
612. Bize Ebu 1 Hasen Ali b. İshak b. Zâtıyâ tahdis etti, dedi ki- Bize Abd ı n
b. Hammad en-Nersi tahdis etti, dedi ki: Bize Ömer b. Yunus tahdis etti d d b
Bize Cehzam b. Abdullah tahdis etti, dedi ki: Bana Ebû Zabye tahdis etti- O
b. Umeyr’den, o Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ’
“Elinde içerisinde siyah bir leke olan bir ayna ile Cibril (a.s.) bana geldi Ke
dişine sordum:
- Bu Cuma’dır. Rabbin, sana ve senden sonra kavmine bayram olsun diye onu
sana arz ediyor. Sen ilksin; Yahudi ue Hristiyanlar senden sonra sana tabidirler.
- O günde bizim için ne var?
- Sizin için o günde hayır vardır. O günde öyle bir saat var ki, her kim Allah’a
hayırla dua ederse, eğer onu kısmet edecekse ona verir. Eğer kısmeti değilse, onun
için daha büyüğünü saklar. Veya her kim o saatte kendisi hakkında yazılan birşer-
den Allah’a sığınırsa, Allah onu daha büyüğünden sığındırır.
- Aynadaki bu siyah leke nedir?
- O, Cuma gününde olan saattir. Cuma günü, katımızda günlerin efendisidir.
Biz ona ahirette “Mezid (Ziyade) Günü” deriz.
- Ona neden Mezid (Ziyade) Günü dersiniz?
Cebrail dedi ki: “Doğrusu Rabbin, cennette keskin kokulu beyaz miskten bir
vadi edinmiştir. Allah Teâlâ her Cuma İlliyyin’den kürsisine iner. SonraKürsı, nurdan
minberlerle çevrilir. Sonra peygamberler gelirler, tâ ki üzerlerine otururlar. Sonra
o minberler, altından kürsilerle çevrelenir. Sonra Sıddîkler ve şehidler gelirler, a
üzerlerine otururlar. Sonra cennet halkı gelir, tâ ki kum tepelerine otururlar, o™
Rableri Teâlâ onlara tecelli eder de O’nun yüzüne bakarlar. O da “Size ver ıg
793 • Senedinde Muhammed b. Eş’as vardır. Bk. 59.cu rivayet. Yine senedinde şeyhi ile babası H
•^Darimt'er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 290) Gufra’nın azatlısı Ömer b. Abdullah yoluyla “Enes’i
• İbn Kayyım Hâdi’l Ervah'ta (s. 219) şöyle der: Bu, şanı buyuk bir hadıstn. Sünnet imamlar,
bunu kabul ederek rivayet etmiş, İmam Şafiî bununla Müsned adlı eserini güzelleştirmiştir.” ibn
Kayyım sonrasında diğer yollarım da zikreder. Aynca es-Sava.ku 1 Mursele (Muhtasaru I Mavsili,
2/238)’de bunun hakkında uzun sözler söylemiştir.
615. ... Cabir b. Abdullah’tan (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Cen
net halkı nimetler içerisindeyken bir nur doğar. Birden başlarını kaldırırlar, bir de
bakarlar ki Rab Teâlâ üstlerinden onlara bakmakta. Ardından onlara “es-Selamu
aleykum ey cennet halkı!” buyurur. Bu, Allah Teâlâ’nın “Çok rahmetli Rab’den
sözlü selam vardır” (Yasin, 58) sözünde anlatılan şeydir. ”
Buyurdu ki: “Derken onlara bakar, onlar da O’na bakarlar. O’na baktıkları
müddetçe nimetlerden hiçbir şeye gözleri kaymaz. Tâ ki Allah Teâlâ onlardan per
delenir. O’nun nuru ue bereketi ise, onlar yurtlarında iken üzerlerinde kalır.”797
616. ... Cabir b. Abdullah’tan (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennet
halkı cennete girdiklerinde, onlara kırmızı yakuttan, kanatları olan ue işeyip pisle
meyen atlar gelir. Hemen üzerlerine otururlar. Sonrasında onları cennette uçurur
lar. Derken el-Cebbar Teâlâ onlara tecelli eder. O’nu gördüklerinde derhal secdeye
795 İsnadı hasendir. Daha önce hakkında açıklama yapıldı.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
796 İsnadı 612 numaralı rivayette geçti.
797 İsnadı çok zayıftır; iki illeti vardır.
1. Senedinde Fazl b. İsa er-Rakkaşi vardır. Künyesi Ebû İsa’dır, Basrahdır, vaizdir. Hadisleri mûn-
kerdir. Kaderiye olmakla suçlanmıştır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (2/111) - Tehzib (8283)
2. Yine senedinde Ubeydullah b. Abdullah el-Abbadani vardır. Basrahdır, künyesi Ebû Asım dır
İsmi Abdullah b. Ubeydullah da olabilir. Hadiste zayıftır, sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (2,443)
-Tehzib (12/142)
• Yine senedinde Muhammed b. Münkedir vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 95.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Abdülmelik vardır. Saduktur. Bk. 76.cı rivayet.
Tahriç:
• İbn Mâce, Mukaddime, 184 (1/66) Muhammed b. Abdülmelik yoluyla bu şekilde... .
• Lalekai, Şerhu’l Usul, 836 (3/482) İshak b. Abdülvahld yoluyla “Bize Ebû Asım el-Abbadam
otururlar. Sonra el-Cebbaı Teâlâ nın yanma gelirler. Onlara tecelli ettiğinde derhal
Ona secde ederler. Onlara şöyle buyurur: “Ey cennel halk,, taktan taşların,z.!
Gerçekten sizden razı oldum. Artık bundan sonra size fazgmlık yoktur. Ey cennet
halkı, kaldırın başlanma! Çünkü buras, amel yurdu değildir. Buras, ikamet ve ni
met yurdudur.” Bunun üzerine başlarını kaldırırlar. Derken Allah Teâlâ üzerlerine
hoş bir koku yağdım. Hemen ailelerinin yanına dönerler. Yolda miskten kum tepe
lerinin yanlarından geçerler. O sıra Allah Teâlâ o kum tepelerine bir rüzgar gönderir
de kumlan yüzlerine savurur. Tâ ki ailelerinin yanına, kendileri ve atları miskten ...
[Râvi dedi ki: Burada bir kelime söyledi] ... gibi dönerler.”*799
618. ... Safvan b. Muhriz dedi ki: Bir adam, İbn Ömer’e “Rasûlullah’tan
(s.a.v.) Allah’ın kul ile özel görüşmesi konusunu nasıl işittin?” diye sordu. İbn Ömer
dedi ki: Onu şöyle derken işittim: “Kıyamet günü mü’min Rabbi Teâlâ’ya yaklaşır.
Tâ ki yanını üzerine koyar ve ona günahlarını ikrar ettirir; ona “Bunu biliyor mu
sun?” diye sorar, kul da “Biliyorum ey Rabbim!” der. Bunun üzerine ona “Bunu
dünyada senin için örtmüştüm. Bugün de onu senin için bağışlıyorum buyurur.
Ardından ona iyiliklerinin yazılı olduğu sahifeyi verir. Kâfir ve münâfığa gelince,
onlara şahitlerin üstlerinde “Bunlar Rableri adına yalan söyleyenlerdir buyurur. 800
•Te'senedinde Merean b. Mu.vlpv vard». Sfedv. Şftlhledn blmlerlnde ted»s yapa.de Bk.
• Senedinde Hişam ed-Destevâi vardır. Hişam b. Ebi Abdullah Senber’dir. Künyesi Ebû Bekir
ed-Destevâ’dir. Sikadır, sebttir. Kaderiye olmakla suçlanmıştır. Yedinci tabaka büyüklerinden olup
H. 154’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/319) - Tehzib (11/43)
• Yine senedinde Katade vardır. İbn Diame’dir. Bk. 4O.cı rivayet.
Tahriç:
• Buhârî, Tefsir, 4685 (8/353) - Müslim, Tevbe, 2768 (4/2120) - İbn Mâce, Mukaddime, 183
(1/65) - Abdullah b. Ahmed, Sünne,437 (1/240) - İbn Cerir, Tefsir (12/21) Bunların hepsi, Hişam
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Mezalim, 2441 (5/96) - Musannif, 619. Hemmam b. Yahya yoluyla “Bize Katade tahdis
etti...” senediyle bu şekilde...
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (4/412) bunu yukarıdakilere ek olarak İbn Mübarek, ibn
Ebi Şeybe, İbn Münzir, İbn Ebi Hatim, İbn Merduyeh ve Beyhaki’ye de nispet etmektedir.
801 İsnadı hasendir.
• Senedinde Hasen b. Sabbah vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 159.CU rivayet. Ne
var ki bir önceki rivayette de görüldüğü üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. ,
• Yine senedinde Yahya b. Hemmam vardır. Sikadır, bazen vehmederdi. Bk. 64.CÜ rivayet- Ne
var ki bir önceki rivayette de görüldüğü üzere kendisine Hişam ed-Destevâi mütâbaat etmiştir
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
802 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Süveyr b. Ebi Fahlte Said b. Alaka vardır. Künyesi Ebu’l Cehm’dir. Zayıftır. Raf*
olmakla suçlanmıştır, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/121) - Tehzib (2/36)
• Yme senedinde İsrail vard.r. İbn Yunus b. İshak es-Sebii’dir. Sikad.r, Hüccet olmaksan hakkm-
da kelam edilmiştir. Bk. 249.cu rivayet.
Tahriç:
• İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/111) - Ahmed Müsnpd !9/iq\ t- - - c r,h.-ı Cenneh,2553
(4/688) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 461, 462 (1/251 2521 tT13' Tefsir (29/193? ’
kim, Müstedrek (2/509-510) - ibn Mende e Rp<t a, 3 / ’ ' Taben’ , Ikai. 840'
841 (3/484) Bunların hepsi, Süvey7V0|X u ‘ CehmİWe’ 91 (S’ 10°’' ki’
bid’atçilerin reddi hakkında müfesser bir had' r î** nVayet etmi$lerdir- Hakım d7 1İ(Iİ h?f
“er bir hadistir. Süveyr b. Ebi Fahite’den Buhârî ile Musim
6 22.... Adiy b Hatim et-lbl'den (r.a.); Rasûlullah (. a v.) buyurdu ki: “Sizden
fer binme, fendiz. ,le O nun arasında lc,rü,„„„ M 0>lu ,,^en hlr hiap olmak.
sım illaki Rabbi Teala ile konuşacakla. Derken saS„,a bakacak, yalnızca önceden
gönderdiği şeyi görecek, soluna bakacak, yalnma önceden gönderdiği şeyi göre
cek; önüne bakacak, yalımca cehennemi görecek. Bir hurmanın yarısı İle de olsa,
cehennemden sakının!”804
ne kadar rivayette bulunmamış olsalar da sadece Şia olmakla zayıf görülmüştür.” Zehebi dedi ki:
*Aksine bu çok zayıf bir isnattır.”
• Bunu Heysemi, Mecmau z Zevaid’te (10/401) zikretmiş ve şöyle demiştir; “Bunu Ahmed, Ebû
Ya la ve Taberani rivayet etmiştir. Senetlerinde Süveyr b. Ebi Fahite vardır ki zayıf olduğunda
icma edilmiştir.”
• Aynca Suyuti, ed-Dümı’l Mensur’da (8/350) bunu Abd b. Humeyd, İbn Münzir, er-Ru’ye adlı
eserinde Darekutni, İbn Merduyeh ve Beyhaki’ye de nispet etmektedir.
• Yine bu hadisi Müsned’e yaptığı tahriç çalışmasında (5317) Ahmed Şakir ile Daifu’l Cami’ adlı
eserinde (1381, 1382) Elbani de zayıf saymışlardır.
803 İsnadı zayıftır.
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Süveyr b. Ebi Fahite vardır.
• Yine senedinde Müseyyeb b. Vazıh vardır. Âlimler, onun hakkında kelam etmişlerdir. Bk. 32.ci
rivayet. Ne var ki bir önceki rivayette de görüldüğü üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
804 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hammad b. Usame vardır. Kuraşi azatlısıdır. Kufelidir, künyesi Ebû Usame’dir. Kün
yesi ile meşhurdur. Sikadır, sebttir, nadiren tedlis yapmıştır. Ömrünün sonlannda başkalarının
kitabından hadis rivayet ederdi. Bk. 589.cu rivayet. Bununla birlikte bir sonraki rivayette de
görüleceği üzere Veki*, kendisine mütâbaat etmiştir. Ayrıca tahriçte de görüleceği üzere Hafs b.
Gıyas, İsa b. Yunus ve başkaları da kendisine mütâbaat etmişlerdir. Yine tahriçte gösterileceği
üzere hadisin başka sahih yolları da vardır.
Tahriç:
• Buhârî, Tevhid,7443 (13/423) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 440 (1/242) - Ibn Huzeyme, Tev
hid (s. 150) Bunların hepsi, Ebû Usame yoluyla “Bize A’meş tahdis etti...” senediyle bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, 7512 (13/474) - Müslim, Zekat, 1016 (2/703) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/347) Bunlann
hepsi İsa b. Yunus yoluyla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed Müsned (4/377) - Müslim, 1016 (2/704) - Tirmizî, 2415 (4/611) Bunların hepsi, Ebû
Muaviye yoluyla "Bize A’meş tahdis etti..." senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Aynca bk. İbn Mâce, 185 (1/66), 1843 (1/590) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 438, (1/241) -
Lalekai, 834 (3/471) - Buhârî, 6539 (11/400)
Şimdi ben, Allah’ın kendisiyle mü’minlerin gözlerini aydın kılıp hak yoldan çı
kanların gözlerini karartacağı şeyleri zikredeceğim inşallah. Allah, başan verendir.
624. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); bir adam, Rasûlullah’a (s.a.v.) “Tuba
seni görüp sana iman edene!” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Tuba beni
gören ue bana iman edene! Sonra tuba, sonra tuba, sonra tuba beni görmediği
halde bana iman edene!” buyurdu. Derken başka bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü.
Tuba nedir?” diye sordu. Buyurdu ki: “Cennette bir ağaçtır ki mesafesi yüz yıldır.
Cennet halkının elbiseleri, onun tomurcuklarından çıkar.”806
cıdır Saduk olmakla birlikte Ebû Heysem’den rivayet ettiği hadislerde zayıftır. Ahmed ve baş ‘
dedi ki- “Hadisleri münkerdir." Hülasa adlı eserde şöyle geçer: “İbn Main onu sika saVmJ
Darekutni zayıf olduğunu söylemiştir." Ebû Davud dedi kİ: “Ebû Heysem’den olanlarımut
hadisleri düzgündür." Dördüncü tabakadan olup H. 126’da vefat etmiştir. Bk. Yahya b. Ma .
(2/155) - Mizan (2/24) - Muğni (1/222) - Takrib (1/235) - Tehzib (3/208) - Hülasa (s. 112)
• Yine senedinde Ebû Heysem vardır. Süleyman b. Amr b. Abd’dir. Künyesi Ebû Ubeyd d* •
azatlısıdır, Mısırlıdır. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/329) - Tehzib (4/212) - Kaşif
• Yine senedinde Amr b. Haris vardır. Sika, fakih ve hafızdır. Bk. 52.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Yezid b. Halid vardır. İbn Yezid b. Abdullah b. Mevheb er-Rahli dir.
Ebû Halid’tir. Sikadır, âbiddir. Onuncu tabakadan olup H. 232 veya sonrasında vefat etmiş
Takrib (2/364) - Tehzib (11/322)
626/A Bize Ebû Cafer Muhammed b. Harun b. Budenya ed-Dekkak imla ile
tahdis etti, dedi kı: Bize Muhammed b. Abdullah b. Ammar el-Mavsili tahdis etti,
dedi ki: Bize el-Muâfâ b. Imrân tahdis etti; Ebû İyas İdris b. Sinan’dan, o Vehb b.
Münebbih ten, o Muhammed b. Ali den; İdris dedi ki: “Sonra Muhammed b. Ali b.
Hüseyin b. Fatıma (r.anhum) ile karşılaştım. Bana tahdis ettiğine göre Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu...”808
Tahriç:
• İbn Cerir, Tefsir (13/149) - İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 2625, s. 652) - Zehebi, Mizan (2/24-25)
Bunlann hepsi, Amr b. Haris yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İmam Ahmed, Müsned (3/71) - Hatib, Tarih-i Bağdat (4/90, 91) Bu ikisi, İbn Lehi’a yoluyla
“Bize Derme tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (4/644) bunu Ebû Ya’la, İbn Ebi Hatim ve İbn Merduyeh’e de
nispet etmektedir. Elbani dedi ki: “Derrac’ın hıfzının kötü oluşundan dolayı bu senet ile şahit
getirmekte beis yoktur.” Bk. Silsile-i Sahiha, 1985, 1241 - Sahihu’l Cami’, 3813
Aynca bu hadisin “Cennette bir ağaç vardır ki bir süvari gölgesinde...” şeklinde şahitleri de vardır.
Bk. Buhârî, Bed’u’l Halk, 3251,3252 (6/319) Enes ve Ebû Hureyre’den... - Müslim, 2827,2828
(4/2176) Sehl b. Sa’d ve Ebû Said’den... - Ahmed (2/404) - İbn Mâce, 4335 (2/1450) Ancak
şahit, hadisin ilk tarafı içindir, hadisin tümü için değil. Allah en iyisini bilir.
807 İsnadı çok zayıftır; iki illeti vardır.
1. Senedinde Zur’a b. İbrahim ed-Dımeşki vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Kuvvetli değildi ama ha
disleri yazılır.” I î^an adlı eserde geçtiği üzere Ebû Nuaym dedi ki: Ne sika ne de emin biridir.
İbn Asakir, onun hakkında bilgi verirken hadis uydurduğundan bahsetmiştir. Bk. Cerh ve Tadil
(3/606) - Mizan (2/70) - Usan (2/475)
2. Yine senedinde Abdullah b. Ziyad er-Ramli vardır. Filistinlidir. Zur’a b. İbrahim’den munker
hadisler rivayet etmektedir. İbn Hibban, hakkında kelam etmiştir. Bk. Mecruhin (2/33) - Muan
(2/425) - Usan (3/288) , K1 , ,
• Yine senedinde Ebû Talib vard.r. Abdulcabbar b. As.m el-Horasani en-Nesaidir. Bağdat ta
ikamet etmiştir. İbn Main ve Darekutni, onun hakk.nda “Sikad.r” demişlerdir. Bununla birlikte
Yahya, bir seferinde “Saduk” demiş, başka bir keresinde de "Hadislerinde beis yoktur demiştir.
H. 233’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (6/102)
•feXta. el-ibanetu’l Köbr. (Muhtasar, 1871 Ebû Talibt yoluyla bu ,«kilde
• Suyutl, ed-DOnv’I Mensur’da (4/649) bunu İbn Mtmluyuh e de nispet «mistir. Elbani ise.
Sahihu’l Cami, 3634 (4/13)’te bunu zayıf saymıştır.
LlMİhZ'medb. Alî,'yani Ebû Caferel-Bahr ile Nebî (s.a.v.) aras.nda inkıta (kopukluk) vard.r.
2. Senette İdris b. Sinan vardır. Künyesi Ebû İlyas es-San’ani’dir, Vehb b. Münebbih’in kızından
olma torunudur. Zayıftır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/50) - Tehzib (1/194)
• Yine senedinde Muâfâ b. İmrân el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû Said el-Fehmi’dir, Musulludur.
Sika, âbid ve fakihtir. Dokuzuncu tabaka büyüklerinden olup H. 185’te vefat etmiştir. Bk. Takrib
(2/258) - Tehzib (10/199)
• Yine senedinde Muhammed b. Abdullah b. Ammar el-Huzai el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû
Cafer’dir, Musul’da ikamet etmiştir. Sika hafızdır. Onuncu tabakadan olup H. 242’te seksen ya
şında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/178) - Tehzib (9/265)
Tahriç: İbn Batta, el-İbanetu’l Kübra (Muhtasar, 184) - İbn Cerir, Tefsir (13/148) Vehb b
Münebbih’ten mevkuf olarak - İbn Batta, İbane (Muhtasar, 186) Ayrıca bunu Suyuti, ed-Dünu
Mensur’da (4/647) İbn Ebi Hatim’e de nispet etmektedir. Hafız İbn Kesir, bu rivayet hakkın a
şöyle der: “Bu garip bir anlatım, tuhaf bir rivayettir. Bununla birlikte bazı kısımlanmrı şahııe
vardır.” Bk. Tefsir (4/380) İbn Kayyım, Hâdi’l Ervah’ta bunu İbn Ebi’d Dünya ye Ebû Nuay
da nispet etmiş, rivayeti zikretmiş, sonrasında da şöyle demiştir: Bunun Nebî ye s .a v
edilmesi doğru değildir. Bunun Muhammed b. Ali’nin kelam; olması yeterlidir. Senette geç
raviler, bunda yanlış yapmış ve bunu Nebî’nin (s.a.v.) sözlerinden «1^
oeçen İdris b. Sinan, Vehb b. Münebbih’in torunu olup Yahya b. Main onu zayıf saV*
kutni de “Metruktür” demiştir. Kendisine mütâbaat edilen Ebû İlyas a gehnce; onun kim
bilinmiyor. Ondan rivayette bulunan Kasım b. Yezid el-Mavsili ise aynı şekilde meçhuld
aibi şeylerle rivayetin merfu olması sahih değildir. Allah en iyisini bilir. inceipeWen
809 fbn Kayyım el-Cevziyye der ki: “Müfessirlerden bir topluluk şöyle demiştir: Sundus İn
8 dokunmuş elbisedir. İstebrak ise kalın ipek elbisedir. Başka bir grup ise ıstebrakın kahnhU
olmadığım, aksine sık dokunan ipek olduğunu söylemiştir. Zeccac dedi ki: Sündus Allah,
ineöin iki çeşididir. Renklerin en güzeli yeşil, elbiselerin en yumuşağı ise ipektir B y
cennet halkHçin hem güzel görüntü ve göz zevkini hem de yumuşaklık ile bedenin
bir araya getirmiştir.” Bk. Hâdi’l Ervah, Ellinci Bölüm. (Çev.)
810 Abkari, güzelce işlenmiş hahdır. Haşan-! Basrî, Medine ahalisine göre abkarinin halının tâ kendisi
olduğunu söylemektedir. Bk. Hâdi'l Ervah, Fasıl: Yaygı ve Minerer. Ç®v
8U Urcuvan, kırmızı yün, şiddetli k.rmızı boya ile içine pamuk doldurmak sûretıyle yapıhp eyerin
altına konan minder vb. (Çev.)
sonu vardır.”
Tam bu esnada jöyte derler: “Derler kİ: Bizden üzüntüyü 5*7"^,
hamd olsun. Şüphesiz ki Rabbimiz çok bağdayan ue (fazlasıyla) I™*1'*" de
O ki bizi bu ikamet yurduna yerleştirdi. Artık bize ne bir yorgunluk vard
Eğer bize Allah Teâlâ’nm ahirette görülmeyeceğini iddia ederek şeytan,n üzer-
lerine galip geldiği ve bu sebeple şaşkınlıkları içerisinde bocalayan bazı kimseler
itiraz etse ve Allah Teâlâ’nm "Gözler O’nu idrak edemez ama O tüm gözleri idrak
eder (Enam, 103) âyeti ile hüccet getirip bu âyeti hatalı tevil ederek Allah Teâlâ’ya
bakılacağını inkâı ederse, ona şöyle denilir: Ey cahil! Ey cehmi! Allah’ın kendisi
ne Kur ân ı indirdiği, kendisini mahlukatı aleyhinde hüccet kıldığı ve ona kendisine
inen vahyi beyan etmeyi emrettiği kimse, hiç şüphe yok ki bu âyetin tevilini senden
daha iyi bilir. Bize "Şu Ay’ı gördüğünüz gibi Rabbiniz Teâlâ’yı göreceksiniz” diyen
yine o kimsedir. Böylece bizler, önceki sayfalarda zikredilen ve ilim ehlinden hak
ehli kimseler katında sahih haberler sayılanlarda geçtiği üzere bize Allah’ın ikramı
olarak verdiği müjdeyi kabul ettik. Üstelik ondan sonra sahâbe de bize bu şekilde
tefsir etmişlerdir. Aynı şekilde onlardan sonraki tabiîn de "Yüzler vardır o gün pınl-
pınl, Rablerine bakarlar” (Kıyamet, 22-23) âyetini Allah’ın yüzüne bakmak şeklinde
tefsir etmişlerdir. Kaldı ki onlar, Kur’ân’ın tefsiri ve senin hüccet olarak getirdiğin
“Gözler O’nu idrak edemez ama O tüm gözleri idrak eder” (En’am, 103) âyetinin
tefsirini senden daha iyi bilirler. Ayrıca onlar, senden daha doğru yoldadırlar.
Nebî (s.a.v.), Allah Teâlâ’nın "Güzel işler yapanlara en güzeli ve bir de ziyade
vardır” (Yunus, 26) âyetinde geçen ziyadeyi, bizlere Allah’ın yüzüne bakmak olarak
tefsir etmiştir. Bu, sahâbe yanında da böyledir.
Hak ehli bununla dahi yetinmiştir. Halbuki Allah Teâlâ’nın yüzüne bakma hu
susunda Nebî’den (s.a.v.) mütevatir sahih haberler rivayet edilmektedir. Ilım ehli
de bunu en güzel şekilde kabul etmiştir. Ey cehmi! Onlar, kendisiyle hak ehline
karşı çıktığın âyetin tevilini senden daha iyi bilirlerdi.
Eğer biri şöyle derse: Peki, Allah Teâlâ’nın "Gözler O’nu idrak edemez ama
O tüm gözleri idrak eder” kavlinin manası nedir.
------------------ :----- 7TuZXidi^biri^ardır. Kim olduğuna dair henüz bir bilgiye denk
• Senedinde İshak b. Davud el-Kantarı diye oır
gelmedim.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
628. ... Ebû Davud es-Sicistani dedi ki: Ahmed b. Hanbel’i işittim; kendisine
bir adamın başka bir adamdan, onun da Ebu’l Utuf^’tan yani Allah Teâlâ’nın ah^
814 Burdaki görmekten maksat, âlimlerin görüşünden tercih edilene göre kalp gözüyle görmektir. Ha
fız İbn Kesir dedi ki: “Gözle gördüğünü rivayet edenler, garip rivayette bulunmuşlardır. Bu konu
da sahâbeden de sahih bir şey yoktur. Beğavi’nin tefsirinde ‘Bir grup, onun gözleri ile gördüğünü
söylemiştir’ deyip bunu Enes, Hasan-ı Basrî ve İkrime’ye nispet etmesi şüphelidir.” Allah en iyisini
bilir. Bk. İbn Kesir, Tefsir (7/242) İbn Abbâs, bu âyet ile Nebî’nin (s.a.v.) Miraç gecesi gördüğüne
istidlal etmiştir. Hafız İbn Hacer der ki: “Bu konuda İbn Abbâs’a selef ve haleften bir topluluk tabi
olmuş ama sahâbeden, tabiîn ve diğerlerinden birçok topluluk ise ona muhalefet etmiştir.” Bk.
Tefsir (7/426) Çünkü âyette tercih edilen tefsir, Nebî’nin (s.a.v.) Cebrail’i Allah’ın yarattığı sürer
üzere ikinci kez görüşüdür. Nebî’nin (s.a.v.) Miraç gecesi Rabbini kalp gözüyle gördüğüne delalet
eden âyet ise “Kalp gördüğünü yalanlamadı” (Necm, 11) âyetidir. Allah en iyisini bilir.
815 İsnadı hasendir.
• Senedinde Semmak vardır. İbn Harb’tir. Saduk olmakla birlikte İkrime’den yaptığı rivayetler
muztaribtir. Bk. 69.cu rivayet. Bu da o rivayetlerden biridir ama tahriçte de görüleceği üzere Ha
kem b. Eban, Tirmizî ve İbn Huzeyme’nin rivayetlerinde ona mütâbaat etmiştir. Kendisi saduk bir
âbid olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bk. 588.ci rivayet.
• Yine senedinde Esbat b. Nasr el-Hemedani vardır. Künyesi Ebû Yusuf tur. Kendisine Ebû Nasr
da denilir. Saduk olmakla birlikçe çokça hatası ve garip rivayetleri vardır. Sekizinci tabakadandır
İkrime’den, o İbn Abbâs’tan senediyle benzer olarak rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi kı: bu y
Ebu’l1 Utu"fenalı b. Minhal el-Cezeri’dir. İbn Hibban dedi ki: “Hadis rivayet ederkenı yalan
816 söyler, şarap içerdi.” Hafız b. Hacer, terk edilmesi konusunda icma olduğunu zikreder, n.
ölmüştür. Bk. Tabakat-ı Kübra (7/405)
Bunu ancak hak ehli yamnda durumu övülmeyen kimseler inkâr eder
629* ” Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah Teâlâ biri di
ğerini öldüren, ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Biri, Allah yolunda savaşmış
ve öldürülmüştür. Sonra Allah Teâlâ katilin tövbesini kabul eder. Bu sefer o da
Allah yolunda savaşıp şehid olur. ”817
819
818
630. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbim'ız
Teâlâ biri diğerini öldüren, ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Biri, Allah yolunda
yoluyla Ebu z Zinad dan l)U imare 1890 (3/1504) - İbn Mâce, Mukaddime, 191
• Ahmed, Müsned (2/244, ) 5 > fevhld (s 234) • Musannif, 631. Bunlann hepsi,
(1/68) - Nesâi, Cihad (6/38) - İbn Huzeyme, Tevhid
Süfyan yoluyla Ebu’z Zinad dan buşcki er y Abdurrahman b. Ebu'z Zinad yoluyla
• İbn Huzeyme, Tevhid (s. 334) - Musannif. 632. Bu . •
babasından bu şekilde rivayet etmişlerdir. (3/1505) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/216) -
• Ahmed, Müsned (2/318) - Müslim, mare, Ma’mer’den, o Hemmam’dan, o da Ebû
Musannif, 634. Bunların hepsi, Abdurrezzak yoi y
Hureyre’den senediyle bu şekilde rivaye e
Teala biri diğerini öldüren, ikisi de cennete giren İki kişiye güler. Biri Allah1 ?"°h
savaşmış ve öldürülmüştür. Sonra Allah Teâlâ diğerinin tövbesini kabul
Müslüman olun Bu sefer o da Allah yolunda savaşıp şehid olur. ”822
633. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu- “Allah
Tea/a biri diğerini öldüren, ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Biri, Allah yolunda
savaşmış ve öldürülmüştür. Sonra Allah Teâlâ diğerinin tövbesini kabul eder ue
Müslüman olur. Bu sefer o da Allah yolunda savaşıp şehid olur. ”823
634. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbimiz
Teâlâ biri diğerini öldüren, ikisi de cennete giren iki kişiye güler. ”824
637. ... Ebû Ubeyde ve Ebu 1 Künûd’dan; Abdullah -yani İbn Mes’ud- dedi
ki: İki kişi vaıdıı ki Allah onlara güler. Bir adamdır ki ailesi uyurlarken gecenin
karanlığında kalkmış, abdest almış, sonra da namaz kılıyor. İşte Allah Teâlâ bu
kimseye güleı. Diğeri de bir adamdır ki düşmanla karşılaşmış, arkadaşları hezimete
uğramış, o ise Allah Teâlâ onu şehadet ile rızıklandırana dek sebat etmiştir.”*827
638. ... Ebû Rezin el-Ukayli (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Rabbimiz Teâlâ, durumun değişmesi yakın olmasına rağmen kullarının ümitsizliğe
kapılmalarından dolayı güldü.” Ben: “Ey Allah’ın Rasûlü! Rabbimiz Teâlâ güler
mi?" diye sordum. O: “Evet” diye cevap verdi. Dedim ki: “Gülen bir Rab’den bize
hiçbir hayır eksik olmayacaktır.”828
İsnadı zayıftır.
• Senedinde Mûcalid vardır. İbn Said olup hadisleri zayıftır. Bk. 13.cü rivayet.
• Yine senedinde Musannifin şeyhi Ebû’l Veddâk vardır. Hayr b. Nevf el-Hemedani el-Bikali’dir.
Kufelidir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/125) - Teh
zib (2/60)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/80) - Darimi, er-Reddu Ale Bişr el-Merisi (s. 535) - Beyhaki, Esma ve Sıfat
(2/221) Bunların hepsi, Hüşeym yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Mâce, Mukaddime, 200 (1/73) - İbn Ebi Asım, Sünne, 560 (1/247) Mücalid yoluyla bu
şekilde...
826 İsnadı zayıftır. Bir önceki rivayette hakkında bilgi verilmiş, tahrici yapılmıştır.
827 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Ubeyde vardır. Babası olan İbn Mes’ud’dan işitmemiştir. Bk. 409.cu rivayet.
Ne var ki senette Ebû’l Künûd ile zikredilmiştir. O, Abdullah b. Amir veya İbn İmrân veya İbn
Uveymir’dir. Hakkında İbn Said ve Amr b. Habeşi de denilmiştir. Makbuldür. İkinci tabakadan
olup İbn Mes’ud ve başkalarından rivayette bulunmuştur. Bk. Takrib (2/466) - Tehzib (12/213)
Tahriç: Bunu Darimi, er-Reddu Ale’l Merisi’de (s. 653) İsrail yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir.
Ne var ki orada Ebû Ubeyde yerine Ebû’l Ahvas geçmektedir kİ bu bir hatadır. Ebû’l Ahvas, yani
Sellam b Süleym el-Hanefi (Bk. 328.Cİ rivayet) yedinci tabakadan olup H. 179’da vefat etmiştir.
Aynca Abdullah b. Mes’ud’dan da başka herhangi bir sahâbeden de rivayette bulunmamıştır.
Ebû Rezin dedi ki: Ben: Ey Allah’ın Rasûlü! Rab Teâlâ güler mi? diu
O: “Evet” diye cevap verdi. Dedim ki: Gülen bir Rab’den bize hiçbir k S°r(lurn-
1 ir 829 ' ç lr havır elttiL
olmayacaktır.829* KSl|/>
640. . .. Ebû Musa el-Eş’ari’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki- "fi l
miz kıyamet günü bize gülerek tecelli edecektir. ”B3° w’
641. ... Ebû Musa’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Rabblmlzl'
met günü bize gülerek tecelli edecek ue şöyle buyuracak: Ey Müslümanları
den her biri yoktur ki cehennemdeki yerine bir Yahudi ueya bir Hrlstiyan koı
olmayayım.”S31
642. ... Ali b. Rebi’a el-Valibi dedi ki: Bir keresinde Kufe’nin Cebbane mev
kiinde Ali b. Ebi Talib’in (r.a.) terkisindeydim. Birden şöyle dedi: “Senden başka
hiçbir ilah yoktur. Günahlarımı bağışla. Doğrusu günahları ancak sen bağışlarsın. ’
Sonra bana baktı ve güldü. Ben: “Ey Mü’minlerin Emiri! Rabbinden bağışlanma
dileyip bana dönmenden dolayı mı gülüyorsun?” diye sordum. Dedi ki: “Bir ke
resinde Harre yanında Nebî’nin (s.a.v.) terkisindeydim. Birden şöyle buyurdu:
“Senden başka hiçbir ilah yoktur. Günahlarımı bağışla. Doğrusu günahlan ancak
sen bağışlarsın. ” Sonra semaya baktı. Sonrasında bana doğru dönüp güldü. Ben:
Tahriç: Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 1092 (s. 147) - İmam Ahmed, Müsned (4/11) - Darını.
er-Reddu Ale’l Merisi (s. 533) - İbn Nace, Mukaddime, 181 (1/64) - İbn Ebi Asım. Sünne. 554
(1/244) - Darekutni, Sıfat, 30 (46) - Lalekai, 722 (3/426) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2221) -Asb*
hani, el-Hucce (s. 388) Bunların hepsi, Hammad b. Seleme yoluyla bu şekilde rivayet etmişlercu
644. ... Ali b. Rebi’a dedi ki: Bir keresinde Alı h Fkı t iv < । ...
dim. Bindiği vakit şöyle dedi: "Allah en büyüktür Allah ™ kn.H L t>
mıze amade eden Allah a hamd olsun. Biz buna güç yetiremezdik. Doğrusu btzlcr
Rabbimize döneceğiz. Senden başka hiçbir ilah yoklur. Seni lesbih ederim. Şüp-
beşiz ben nefş.me zulmettim. Artık benim günahlara™ bağışla. Doğrusu günahlar,
ancak sen bağışlarsın. Sonra güldü. Ben: “Seni güldüren de nedir?" diye sordum.
Dedi ki. Bir keresinde Nebî nin (s.a.v.) terkisinde idim. Aynen benim yaptığım şeyi
yaptı. Ben Ey Allah m Rasûlü! Seni güldüren de nedir?’ diye sordum. Buyurdu ki:
“Rabbimiz Teâlâ, kul ‘Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni teşbih ederim. Şüp-
miştir. .. , ..
• Senetteki Ali b. Rebi’a’ya gelirsek; İbn Nazla el-Valibi’dir. Künyesi Ebu 1 Muğira dır hufekhr.
Sikadır ve üçüncü tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (2/37) - Tehzib (7/320) Hadis. tum yollan
bir araya geldiğinde inşallah sahihtir. Aynca 644 ve 645 numarah rivayetlerde sah.h yollarla ge-
lecektir.
Tahriç: __ , »01 - Ahmed, Müsned (1/98, 115, 128) - Ebû Davud,
• EM Davud atmaya a Mus ^ - w sahM,. Aynca bk
Ghad (Avn, 7/262h .TrmM. Daa _ &ma „ &(a| w219). Musannl(. M B„
ibn Huzeyme, Tevhid (s 23ö, rjvayet etmiş|erdir
lann hepsi, Ebi İshakt yolluy,a ı . yukarıda sayılan kaynaklara ek olarak Abdurrez-
• Aynca Suyuti, ad-Durru I Mensur da (7W ) fcn
zak, Said b. Mansur, İbn Ebi Şeybe,
Merduyeh’e de nispet etmiştir.
833 İsnadı hasendir. Bir önceki rivayete ba mız. evn’dir Sikadır, sebttir. Bk. 584.cü rivayet.
• Bunun senedinde Ebû Nuaym vardır. Fazl b. Uü«ey
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
645. ... Ali b. Rebi’a dedi ki: Ali’yi (r.a.) gördüm. Kendisine bir bin i
di. Ayağını üzengiye koyduğunda “Bismillah” dedi. Üzerine yerleşince h
sonrasında “Bunu emrimize amâde eden Allah'a hamd olsun. Biz buna
mezdik. Doğrusu bizler Rabbimize döneceğiz" (Zuhruf, 13-14) âyetini okud^
üç kere Allah’a hamd etti, üç kere tekbir gelirdi. Sonra “Senden başka
yoktur. Seni teşbih ederim. Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Artık benun* f
larımı bağışla. Doğrusu günahları ancak sen bağışlarsın” dedi. Sonra oüldü^
“Neyden dolayı güldün?” diye sordum. Dedi ki: “Bir gün Rasûlullah (s.a v.) *
benim söylediğim şeyi söyledi, sonra da güldü. Ben ‘Ey Allah’ın Rasûlü! NeT”
dolayı güldün?’ diye sordum. Buyurdu ki: “Rabbimiz Teâlâ, kul ‘Senden başka hT
bir ilah yoktur. Seni teşbih ederim. Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Artık benim
günahlarımı bağışla. Doğrusu günahları ancak sen bağışlarsın’ dediği zaman şaşınr
ve şöyle buyurur: Kulum, günahları bağışlayan birRabbi olduğunu bildi.’’835
646. ... Cabir’in (r.a.) cennete girişle alakalı Nebî’den (s.a.v.) rivayet ettiği
hadiste şöyle geçer: “Derken Rabbimiz bize gülerek tecelli eder. ” Cabir dedi ki:
“Rasûlullah’ı (s.a.v.) gülerken gördüm. Öyle ki arka dişleri görünüyordu.”836
görüleceği üzere kendisine kısa bir seklide müiâbaal edilmiştir- "«"de de gomleceg. üzer
Buhârî’de Ebû Hureyre yoluyla şahidi vardır. kardeşinin
. Yine senedinde Akil vardır. İbn Ma’kil b. Münebbih el-Yemani dir. Vehb m erkek
onludur Saduktur, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/29) - Tehzib (7/255) Bk.
•SYıne senedinde İbrahim b. Akil vardır, ibn Ma’kil’dir. Saduktur, sekizinci tabak
İman 191 (1/177) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 457 (1/248) - Darekutnı, Esma v bu
747 S Bunlann hepsi, Ebû Zübeyr yoluyla Cabir’den bu^Jilde j^t
hadisin Ebû Hureyre yoluyla bir şahidi vardır. Bk. Buharı, 7437 (13/419)
650. Bize Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize Hişam b. Ammar ed-Dımeşki tah
dis etti, dedi ki: Bize İsmail b. Ayyaş tahdis etti, dedi ki: Bize Bahir b. Sa’d tahdis
etti; Halid b. Ma’dan’dan, o Kesir b. Mürre’den, o da Nuaym b. Hemmar’dan; bir
adam, Nebî’ye (s.a.v.) gelip “Hangi şehidler daha faziletlidir?” diye sordu. Buyurdu
ki: “Saf içinde savaşıp öldürülene dek sağa sola bakmayanlardır. Onlar, cennetin
en yüksek yerinde nimetler görürler ve senin Rabbin Teâlâ onlara güler. O bir kula
gülerse, artık o kula hiçbir hesap yoktur. ’,84°
• Aynca bu hadis Buhârî, 6573 (11/444,446), 7437 (13/419) - Ahmed (2/276,293,534) «Müs
lim, İman, 182 (l/163)’de Ebû Hureyre’den (r.a.); Buhârî, 6574 (11/446) - Müslim, 183 (V167)‘de
Ebû Said’den ve İbn Mâce, Zühd, 4339 (2/1452)’de İbn Mes’ud’dan da rivayet edilmiştir.
838 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Osman b. Halid el-Emevi vardır. Künyesi Ebû Mervan el-Osmani dir.
Medinelidir. Mekke’de ikamet etmiştir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Onuncu tabakadan
olup H. 241’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/189) - Tehzib (9/336) Ne var ki bir sonraki hadiste de
görüleceği üzere Ebû Davud et-Tayalisi ile İmam Ahmed’in Müsned adlı eserinde Yezid b. Harun
kendisine mütâbaat etmişlerdir.
• Yine senedinde Humeyd b. Abdurrahman vardır. İbn Avf ez-Zühri’dir. Medinelidir, sikadır, ikin*
ci tabakadan olup doğru görüşe göre H. 105’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/603) - Tehzib (3/45)
• Yine senedinde İbrahim b. Sa’d vardır. Sikadır, hüccettir. Bk. 73.cü rivayet. Babası da aynı
şekildedir.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (2/435) Yezid yoluyla “Bize İbrahim haber verdi...” senediyle bu şekil-
de...
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/222) İbrahim b. Hamza ez-Zübeydi yoluyla “Bize İbrahim tahdı>
etti...” senediyle aynı şekilde..,
839 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
840 İsnadı hasendir.
• Çünkü senette geçen Halid b. Ma’dan, hadisi muan’an olarak rivayet etmiştir. Kendisi sika âbid
olmakla birlikte çokça mürsel rivayetlerde bulunurdu. Hafız, kendisini tedlis yapanlann ikinci
mertebesinden saymıştır. Bk. 86.cı rivayet.
• Yine senedinde Hişam b. Ammar vardır. Saduktur. Yaşlandığında hafızası bozulmuş, kendisine
telkin edilir olmuştur. Bk. 35.Cİ rivayet. Ne var ki bir sonraki rivayette Ebu’l Muğira. Müsned’de
Hakem b. Nafi ve Beyhaki’de Abdula’la b. Müshir, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
• Yine senedinde İsmail b. Sa’d cs-Sehûli vard.r. Künyesi Ebû Halid'dir. Humusludur. Sikadır,
sebttir, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (1/93) - Tehzib (1/421)
• Yine senedinde Kesir b. Mürre vardır. Sikadır. Bk. 373.CÜ rivayet.
Tahriç: imam Ahmed, Müsned (5/287) - Dadml, er.Reddu Ak t Merisi (s 535) ■ Beyhakr. Esma
VS Sifat (2/221) Bunlann hapsi, İsmail b. Ayyaş yoluyla bu sakilde rtv.yel .imı^rd»
senedinde Muhammed b.
79.cu rivayet. Ne var ki bir önceki rivayette oe a
vardır.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
842 Bazı insan grupları, Yaratan ile yaratılmışların bir olduklarını (ittihat) veya Yaratan’m kullan
lerine girdiğini (hulûl) iddia etmişlerdir. Allah Teâlâ, onların söylediklerinden yüce, yüksek
büyüktür. Nitekim bazı tasavvufçular, ittihat, hulûl ve vahdet-i vücut görüşünü benimsemişlerdir
Bu görüşte olanlar dört sınıftır.
1. Özel hulûl görüşünde olanlar: Bunlar Hristiyanların Nesturiye fırkası ve “Lahut Nasut’a suyun
kabın şeklini alması gibi girmiştir” şeklinde söz söyleyen benzerleridir. Ayrıca “Şüphesiz O Ali
ve ehli beyt imamlarının içine girmiştir” gibi sözler eden Rafıziler, O’nun veli (Allah dostu) veya
hakkında Allah’ın dostu olduğu iddia edilen kimselere veya Hallaç, Yunus, Hakim vb. gibi bazı
kişilere dahil olduğunu söyleyen dervişler de bu görüştedirler.
2. Özel ittihat görüşünde olanlar: Bunlar Hristiyanların Yakubiye fırkasıdır. Bunlar, bu dört sınıf
içerisinde en pis görüşe sahip olan kimselerdir. Bunlar, “Lahut, Nasut’a kanşmış ve sütün suyla
karışması gibi birbirine girmiştir” diyen Sudan ahalisi ile Kıptilerdir. Ayrıca bu, İslâm’a nispet olu
nan aşın kimselerin de muvafakat ettiği görüştür.
3. Genel hulûl görüşünde olanlar: Bu, sünnet ve hadis ehlinin, kendilerinden bahsettikleri eski
Cehmiyye’den bir fırkaya ait olan görüştür. Aynca bu, Allah Teâlâ’nın zatı ile her yerde olduğu
nu söyleyen tasavvufçu cehmilerin de görüşüdür ki, Musannifin bu bölümde kastettiği kimseler
bunlardır.
4. Genel ittihat görüşünde olanlar: Bu; İbn Arabi, İbn Seb’in, İbn Fânz, Kavnevi (Konevi) ve
Tilmisani gibi O’nun bizzat kendisi olduğunu iddia edenlerin görüşüdür.
Şeyhülislam İbn Teymiyye, bu dördüncü sınıf hakkında şöyle der: “Bunlar, iki yönden Yahudi
ve Hristiyanlardan daha kâfirdirler: Birincisi; Hristiyanlar, Rabbin daha önce bir değilken ken
disine yakınlaştırdığı ve seçtiği bir kul ile bir olduğunu söylemiş; bunlar ise Rabbin kul ve diğer
mahlukat olarak süregeldiğini, başka bir şey olmadığını söylemişlerdir. İkincisi; Hristiyanlar, bu
ittihadı Mesih gibi tazim ettiği kimselere has kılmış; bunlar ise ittihadı köpeklere, domuzlara, pis
liklere ve kirlere dahi geçerli saymışlardır. Allah Teâlâ “Yemin olsun ki ‘Şüphesiz ki Allah, Mer
yem oğlu Mesih’in tâ kendisidir’ diyenler kâfir olmuşlardır” (Maide, 17) demişken, acaba “Allah
münâfıkların, kâfirlerin, çocukların, delilerin, necasetlerin, kötü kokulu şeylerin... kısacası her şe
yin tâ kendisidir’ şeklinde söz söyleyenlerin durumu nedir?!” Bk. Mecmûu’l Fetava (2/172,173)
Bu yüzdendir ki onlardan olup sonraki dönemlerden olan birine “Bu görüş Kur'ân a muhaliftir
denildiğinde “Kur’ân’ın tümü şirk olup tevhid ancak bizim sözlerimizdedir” demiştir. Bu sözü ile
Kur’ân’ın Rab ile kul arasında ayrım yaptığını, nazarlarında tevhidin hakikatinin ise Rabbin kulun
bizzat kendisi olduğunu kastetmektedir. Yine birisi, onlardan birine “Peki, karımla kızım arasında
ne fark vardır?” diye sorduğunda ona “Hiçbir fark yoktur ama şu doğruluktan mahrum olanlar
buna haram demektedirler” diye cevap vermiştir. Bk. A.g.e (2/127)
Allah’ın Kitabı, Rasûlü’nün (s.a.v.) sünneti ve İslâm’ın meşhur olup dinden zaruri olarak bilinen
esaslarına iman eden ve Allah’ın kendisine selim akıl ile düzgün bir anlayış verdiği bir kimse, tüm
bunlara cevap vermek için çok da sıkıntı çekmez.
Yine onlar, Allah Teâlâ’nın şu kavli ile hüccet getirmeye çalışırlar: “O; el-Evvel,
el-Âhir, ez-Zahır ue el-Batın olandır... Nerede olursanız olun, O sizinle birliktedir."
(Hadid, 3-4J844
dinin gün yüzüne çıkması için yeterli olup § . nlarn ait sözlerin hakikatini ve kasıtlanm
yoktur. Şüphenin meydana gelmesinin set e , devam ec|er “Bunların sözlerini kabul eden-
anlamıyor oluşlarıdır...” Şeyhülislam soz erineı dururn|anndan yana cahildir ya da yeryüzünde
lerin tümü, şu iki sınıftan biridir: Ya onlann a zalimd|r veya her İkisini de bünyesinde toplayan
büyüklük taslayıp fesat çıkarmayı arzu e°e" „Kavmin| hafife aldı, onlar da ona itaat ettiler”
biridir. İşte bu üçüncüsü, Allah Tealâ nın a „ BR Mecmûu’l Fetava (2/138)
IZuhruf, 54) buyurduğu Firavun lâbto ™ » b,„da onlor,„ mvrtepkrlmn haktkalmm bat
Yine btl yüzdendir kİ Şeyhülislam (r.h.) bj^ 2 C||dln Tümü ve MeemOatu r ftaall ve 1
Biri şöyle derse: Peki, onların hüccet olarak gösterdikleri Allah’ın "(jç khi
fısıldaşmaz ki dördüncüleri O olmasın. Beş kişi fısıldaşmaz kİ alımcıları O olmatın"
(Mücadele, 7) âyetinin manası nedir?
Ona şöyle cevap verilir: Burada kastedilen Allah Teâlâ’nın ilmidir. Allah
Teâlâ, arşının üzerinde olup O’nun ilmi fısıldaşanları ve yarattığı her şeyi kuşat
mıştır. İlim ehli âyeti bu şekilde tefsir etmiştir. Kaldı ki âyetin başı ve sonu, burada
kastedilenin ilim olduğunu göstermektedir.
„ lOH■’riVayetCdild®"e^Hak,AllahTeâlân.n
-Uç kışı fıs Idaşmaz kı O dördüncülen olmasın” âyeti hakkında "O, Arş’ın üzerinde,
ilmi ise onlarla birliktedir demiştir.*848 3
656. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teâlâyarct^
işini bitirince Arş’ın üstünde yanında bulunan bir kitaba şöyle yazdı: Şüphesiz k-
rahmetim gazabıma galip gelmiştir. ’>849
657.... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teâlâyararrc
işini bitirince Arş’ın üstünde yanında bulunan bir kitaba şöyle yazdı: Şüphesiz fc
rahmetim gazabıma galip gelmiştir. ”*850
İmam Ahmed (s. 263) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/173) - İbn Ebi Ya’la, Tabakatu’l Haracüe
(1/253) Bunların hepsi, Bukeyr yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Zehebi dedi ki: 4Ayra
bunu Ebû Ahmed el-Assal, İbn Batta ve İbn Abdilberr, ceyyid senetlerle rivayet etmişlerdir.’ Ek
Muhtasaru’l Uluvv (s. 133)
849 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdullah b. Cafer b. Yahya el-Bermeki vardır. Künyesi Ebû Muhammedcir
Basra’da yetişmiş, sonra Bağdat’ta ikamet etmiştir. Sikadır. On birinci tabakadandır. Bâ. Tak ■
(1/407) - Tehzib (5/176)
Tahriç:
• Buhârî, Tevhid, 7453 (13/440) Mâlik yoluyla Ebu’z Zinad’dan bu şekilde...
• İmam Ahmed, Müsned (2/258) Muhammed yoluyla Ebu’z Zinad’dan...
• İbn Huzeyme, Tevhid (s. 104) Abdurrahman b. Ebi’z Zinad yoluyla babasından aynı şe
• Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/158) - Şuayb yoluyla Ebu’z Zinad’dan bu şekilde...
• Müslim, Tevbe, 2751 (2107) - Musannif, 657. Bu ikisi, Muğira b. Abdurrahman yo us
Zinad’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Darekutni, Sıfat, 15 (s. 36) Musannif, 668. Verka yoluyla Ebu’z Zinad’dan... guhâd-
Ayrıca bu hadisin Ebû Hureyre’den gelen başka yollan da vardır. Bk. Ahmed (2/
7404 (13/384) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 571 (1/296) - Tirmizî, 3534 (5/549) - Ibn
(1/67) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 58) - İbn Ebi Asım, Sünne, 608, 609 (1/270) - Dare
16,17 (s. 37) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/8)
850 İsnadı sahihtir.
Lalekai, ŞerhuTûsul, 696 (3/414) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/295) Bunlann tümü, Ameş yoluyla
662. ... Urve’den; Âişe (r.anhâ) dedi ki: “İşitmesi tüm sesleri kubata ah
Musannif, 762 - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/296), (2/36) Bunların hepsi, Mes’udi yoluyla Arr -
Mürre’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Huzeyme, Tevhid (s. 20) - Musannif, 660,763. Süfyan yoluyla Hakim’den, o Ebû Bürde’de-
o da Ebû Musa’dan senediyle bu şekilde...
854 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Yusuf b. Musa vardır. Saduktur. Bk. 200.CÜ rivayet. Ayrıca 763 numaralı rivayese
de görüleceği üzere Züheyr b. Harb kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Hakim b. Deylem el-Meydani vardır. Saduktur, altıncı tabakadandır. Bk. Tâk-
rib (1/194) - Tehzib (2/449) Bununla birlikte bir önceki rivayette de görüldüğü üzere kendisine
mütâbaat edilmiştir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
855 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Temim b. Seleme es-Sülemi vardır. Kufelidir, sikadır. Üçüncü tabakadan olup H.
100’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/113) - Tehzib (1/512)
• Yine senedinde Ali b. Medini vardır. Sika, sebt, imamdır. Bk. 589.cu rivayet.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (6/46) - Darimi, er-Reddu Ale’l Merisi (s. 404) - İbn Mâce,
(1/67) - Nesâi, Zıhar (6/668) - İbn Cerir, Tefsir (28/5) - İbn Ebi Asım, Sünne, 625 (l/2/W •
Müstedrek (2/481) - Lalekai, 689 (3/410) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/290) - Beyhaki.
28) Bunların hepsi, A’meş yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. (13/372)
• Aynca İmam Buhârî, hadisin başını talik olarak zikretmiştir. Bk. Buhârî, Sahih, ev
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da bunu Said b. Mansur, Abd b. Humeyd, İbn Münzıı
duyeh, Sünen adlı eserinde (8/69) Beyhaki’ye nispet etmiştir. Ayrıca İbn Kesir de
(8/60) İbn Ebi Hatim’e nispet etmiştir.
856 İsnadı hasendir. , «hrfnde i^1
• Senedinde Yahya b. İsa et-Temimi el-Henşeli el-Fahuri el-Cerrar vardır. Ra tabakadan oluP
etmiştir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Şia olmakla suçlanmıştır. Dokuzuncu
H. 201'de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/355) - Tehzib (11/262) Bununla birhkte bir
de görüldüğü üzere Cerir b. Abdülhamid kendisine mütâbaat etmiştir. Ayrıca
üzere birçok kişi tarafından kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yme senedinde Muhammed b. Eban el-Belhi vardır. Ebû Bekir b. İbrahim el-Müstemli’dir. La
kabı Hamdûyeh tir. Veki den imla ederdi. Sikadır, hafızdır. Onuncu tabakadan olup H. 244 veya
bir sene sonra vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/140) - Tehzib (9/3)
Tahrid bir önceki ile aynıdır.
857 İsnadı zayıftır, dört illeti vardır.
1. Senedinde Abdullah b. LJmeyra vardır. Kufelidir, mütâbaat anında makbuldür. Zehebi dedi ki:
“Hakkında bilgi yoktur.” İkinci tabakadandır. Bk. Mizan (2/469) - Takrib (1/438) - Tehzib (5344)
2. Abdullah ile Ahnef arasında inkıta vardır. Buhârî dedi ki: “Abdullah’ın Ahneften işittiğini bil
miyoruz.’’ Bk. Tarih-i Kebir (5/159)
3. Senedinde Velid b. Abdullah b. Ebi Sevr el-Hemedani vardır. Kufelidir, genelde dedesine nispet
edilir. Sekizinci tabakadan olup H. 172’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/333) - Tehzib (11/137) Bu
nunla birlikte 665 numaralı rivayette görüldüğü ve tahriçte görüleceği üzere İbrahim b Tahmân
kendisine mütâbaat etmiştir.
4. Yine senedinde Semmak b. Harb vardır. Saduktur. Son dönemlerinde hafızası bozulmuş ve
bazen kendisine telkin edilir olmuştur. Bk. 69.cu rivayet.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/206, 207) - Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 273) - Danmi, er-Reddu
Ale’l Merisi (s. 448) - Tirmizî, Tefsir, 3320 (5/424) Tirmizî dedi ki; “1 İaşen sahihtir Aynca bk. Ebû
Davud cs-Sünne (13/5) - İbn Mâce, Mukaddime, 194 (1/69) - İbn Ebi As.m, Sünne. 577 - ibn
Huİ 01, 102) - Hakim, (2/228. 289! II.Mn. »bih okfuûunu
bu şekilde rivayet etmişlerdir e-den Ahmed (2/370) ve İbn Ebi As.m, 578 (1/254)
Yine bunu Hasan-ı Basrı yoluyla V de böylece rivayet etmiş ve “Gariptir" demiştir,
nvayet etmiştir. Aynı şekilde Tirmizi (3298 / ) en jyisin| bihr
Ne var ki Hasan-ı Basri ile Ebû Hureyre ar bk Mecmûu.| j^tava (3/192), İbn
Bu hadis hakkında Şeyhülislam İbn Teym yy Eibani’nln sözü için bk. Silsite-i Daife,
«ayyım’m sözü için bk. Tehzibu’s Sünen (Avn,
1247 (3/398), Riyazu’l Cenneh (1/254)
664. Yine bize Ebû Bekir b, Ebl Davud tahdis elti, d<*dj u.
Yakub er-Ravâcini lahdi» elli, dedi kİ: Bize Velid b, Ebi <™„ t t ı
•'A k
mak b. Harb’len, o Abdullah b. Umeyra’dan, o Ahnef b. KayVt-
b. Abdulmuttalib’ten, dedi ki: Bir keresinde bir toplulukla birlikte^’ °
sıra Rasûlullah (s.a.v.) de içlerindeydl. Derken bir yağmur bulutu ()
baktı ve..Râvi daha sonra yukarıdaki hadisi zikretti/z* '
665. Yine bize Ebû Bekir b. Ebl Davud tahdis etli, dedi ki; Bizp m
Hafs b. Abdullah tahdis elli, dedi ki: Bize babam haber verdi dedi u o r'
U «JVL—^*ı. e_____ ı. ı. !!_ . ♦. A............ '. ’ K,: 1^, ,-
b. Tahmân tahdis elli; Semmak b. Harb’len, o Abdullah b, Um
----- Jeyra’dan o av
b. Kays’tan, o da Abbâs b. Abdulmuttalib’ten, dedi ki: Rasûlullah’ın ( ’ . **
rinden bir yağmur bululu geçli. Bunun üzerine "Bu nedir biliyor rnuturna?”^
sordu. Sahâbe: “Sehablır” diye cevap verdiler. Bu sefer “Veya müzn?”diye^ f
Sahâbe “Veya müzndür” dediler. Bu sefer de “Veya anan?” diye sordu
de “Veya anândır” dediler. Buyurdu ki: “Sema ile yer arası ne kadardır bilir
siniz?” Sahâbe bu soruya “Hayır” diye cevap verince şöyle buyurdu: “Yetm> t r
veya yetmiş iki veya yetmiş üçtür. Bunun üstü de böyledir.” Rasûlullah (sav./tâ
ki yedi semayı da bu şekilde saydı ve sözlerine şöyle devam etti: “Sonra yedirt
semanın üstünde, en üstten alta kadar mesafesi iki sema arası kadar olan deniz
vardır. Sonra onun üstünde, toynakları ile dizleri arası bir semadan diğer serr^a
kadar olan mesafe gibi sekiz keçi vardır. Sonra Arş da bunun üstündedir. Allah ise
Arş’ın üstündedir. ”858
859
860 İsnadı sahih olup 444 numaralı rivayette geçmiştir. Tahrici için ayrıca bk. 351 .ci rivayet.
861 İsnadı zayıftır, iki illeti vardır.
1. Senedinde Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im vardır. Mütâbaat anında makbuldür.
Bunun yanında ben kendisine mütâbaat eden birine denk gelmedim. Altıncı tabakadandır. İbn
Hibban, onu Sikat’ta (6/148) zikretmiştir. Bk. Takrib (1/126) - Tehzib (2/63)
2. Yme senedinde Muhammed b. İshak vardır. İbn Yesar’dır. Künyesi Ebû Bekir’dir, Medinelidir,
Muttaliboğullan azatlısıdır. Irak’ta ikamet etmiştir. Meğazi konusunda imamdır. Saduk olmakla
birlikte tedlis yapardı. Şia ve Kaderiye olmakla suçlanmıştır. Hafız İbn Hacer, onu tedlis yapanlar
içerisinde dördüncü mertebeden saymıştır. Beşinci tabaka küçüklerinden olup H. 150 veya daha
sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/144) - Tehzib (9/38) Burada muan’an olarak rivayet etmiş,
“tahdis etti” lafzını kullanmamıştır. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Yme senedinde Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im vardır. Sikadır, nesep âlimidir. İkinci tabaka
dan olup H. 100’ün başlarında vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/150) - Tehzib (9/91)
• Yine senedinde Yakub b. Utbe b. Muğira b. Ahnes es-Sekafi vardır. Sikadır, altıncı tabakadandır
ve H. 128*de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/376) - Tehzib (11/392)
• Yme senedinde Hafs b. Abdurrahman b. Amr vardır. Künyesi Ebû Amr el-Belhi’dir. Saduktur.
âbiddir. Mürcie olmakla suçlanmıştır. Dokuzuncu tabakadan olup H. 199 da vefat etmiştir. Bk.
Takrib (1/186)-Tehzib (2/404)
Tahriç*
.FW.k J c- ,AU„ ıq/ııı Darimi er-RedduAle'l Cehmiyye(s.272)-Darimi.er-Reddu
ubeyr den şöyle naklederken ışı l ■ • saymıştır. Şeyhülislam İbn Teymiyye’nin bu ko-
‘ Hafız b. Kesir, Tefsir'de (1/458) bu rivayeti garip saymş
nudaki kelamı için bk. Mecmûu 1 Fetava F|bani dedi ki: “Arş’m gıcırdaması konusunda
sabit bir nas yoktur." Bk. Muhtasaru’l Uluvv (s. ] Cenneh (1/252) ve Daifu’l Cami’, 615
sahih bir hadis yoktur." Elbani aynı zaman a ccrhu’t Tahaviyye (s. 310) Allah en iyisini
<5/50)’de de bunu zayıf saymıştır. Ayrıca bk. lanncu
bilir.
Ayrıca sahabeden bir topluluk, “e/-A’/â (En Yüksek) olan Rabbini teşbih et”
(A,â, 1) âyetim okuduklarında “Subhâne rabbiye’l a’l┫“ derlerdi Ali b Ebi Talib
ibn Abbâs, ibn Mes’ud ve ibn Ömer (r.anhum) onlardan bazılarıdır.
Yine Nebî (s.a.v.), ümmetine secdede üç kez “Subhâne rabbiye’l a’lâ” deme
lerini öğretmiştir.
İşte bunların tümü, bizim dediğimiz şeyi takviye eder. Yani; şüphesiz ki el-Aliyy
(Yüksek) ve el-Alâ (En Yüksek) olan Allah, en yüksek semaların üzerinde arşının
üstündedir. İlmi ise her şeyi kuşatmıştır. Hulûliye ise bunun hilafınadır. Onlann
kötü mezhebinden Allah’a sığınırız!
670. ... Seleme b. Ekva’ dedi ki: “Nebî’nin (s.a.v.) duasına ancak ‘Subhâne
rabbiye’l aliyyu’l a’le’l vehhab’ diyerek başladığını işittim.” Bu rivayetin başka yol
lan da vardır.*
867
Davud’un rivayetinde Ahmed b. Ebi Süreye er-Razi ile Ali b. Müslim, kendisine mütâbaat etmiş
lerdir.
Tahriç:
• Ebû Davud, Kitabu’s Sünne (Avn, 13/65) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 145, 146) - Abdullah b.
Ahmed, Sünne, 537 (1/281) - İbn Hibban, Sahih (Mevarid: 22, s. 38) - Beyhaki, Esma ve Sıfat
(1/325) Bunlann hepsi, Ebû Muaviye yoluyla A’meşten, o Müslim’den, o Mesruk’tan senediyle bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Sahih (Fethu’l Bari, 13/453) Talik olarak...
• İbn Ebi Hatim, er-Reddu Ale’l Cehmiyye. Bk. Fethu 1 Bari (13/456)
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (6/697) bunu İbn Ebi Hatim ile ibn Merduyeh’e de nispet etmiştir.
Manası: Yüksek, en yüksek ve çokça hibe eden Rabbimi tüm noksanlıklardan tenzih ederim. (Çev.)
865 Bu ve sonraki rivayetlerin tahrici birazdan gelecektir.
866 Manası: En yüksek olan Rabbimi tüm noksanlıklardan tenzih ederim. (Çev.)
867
• &ne7„de Amr b. Raşid b. Şecera «l-Yemaml vardtr. Zay.ftır, yadlnd tabakadandı Bk. Takrib
(2/55) - Tehzib (7/455) , Baddadj el-Bezzar vardır. İbn Main ile İçli, onu sika
Yine senedinde Abdussamed b. Nu manR. değildir... Nesâi de böy|e
ymuş, ibn Hibban da Sıkat ta ^etruş • (s 303) jbn Hibban Sikat (8/415) _ Tarih..
y emiştir. Bk. ibn Maın, Tarih ( / • Bununla birlikte İbn Ebi Şeybe’nin rivayetinde
Ba9dat (11/39) - Mizan (2/621) - Lisan (4/23) bunuma
Muaviye b. Hişam, kendisine mütâbaat etmiştir.
671. ... Abduhayr dedi ki: Ali b. Ebi Talib’i (r.a.) İşittim- •'
a- " —
olan Rabbini teşbih et” (A’lâ, 1) âyetini okudu, ardından "S^ne±.^
ye 1 a’lâ”
672. ... Said b. Cübeyr’den rivayet edildiğine göre İbn Öme
A’la (En Yüksek) olan Rabbini teşbih et” (A’lâ, 1) âyetini okur . J UJanhu^â)ı «e,
rabbiye’l a’lâ” derdi.868
869 ’ ard,nd£‘n “Subhân
• Yine senedinde lyas b. Seleme el-Ekva’ el-Eslemi vardır. Künyesi Ebû Sol
Ebû Bekir el-Medeni de denilir. Sikadır, üçüncü tabakadandır ve H 1197u 77c’dir KendBİPp
etmiştir. Bk. Takrib (1/87) - Tehzib (1/388) ' ândayken
Tahriç:
• İbn Ebi Şeybe, Musannef, 9398 (10/266) Muaviye b. Hişam yoluyla Amr b Ra
de... 5ldden^şeka|.
İmam Ahmed, Sünne (4/54) Abdussamed yoluyla bu şekilde...
868 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Süddi vardır. İsmail b. Abdurrahman b. Ebi Kerime’dir. Künyesi Ebû Muha
Kufelidir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmstır Dö?
tabakadan olup H. 127’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/71) - Tehzib (1/313) Senetteki difJ
ise sikadırlar. 3CTravJer
• Yine senedinde Abduhayr b. Yezid el-Hemedani vardır. Künyesi Ebû Umara’dır, Kufelidir tr.u-
hadramdır. Sikadır, ikinci tabakandır. Sahâbe oluşu sahih değildir. Bk Takrib (1/470) Teh-h
(6/124)
• Yine senedinde Harun b. İshak b. Muhammed b. Mâlik el-Hemedani vardır. Künyesi Ebul
Kasım’dır, Kufelidir. Saduktur, onuncu tabaka küçüklerindendir ve H. 258’de vefat etmiştir. Bk
Takrib (2/311) - Tehzib (11/2)
Tahriç:
• İbn Cerir, Tefsir (30/151) Abdurrahman yoluyla “Bize Süfyan tahdis etti...” senediyle bu «elci
de...
• Suyuti, ed-Dümı’l Mensur’da (8/482) bunu ziyade ile Firyabi, İbn Ebi Şeybe, Abd b. Humey w
Ali’den naklettiği Mushaflarda İbnu’l Enbari’ye de nispet etmektedir.
869 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hüşeym vardır. Sikadır, sebttir. Çokça tedlis yapar ve hafi (gizli) mürsel rivayetlerde
bulunurdu. Bk. 115.Cİ rivayet. Ne var ki bu rivayette açıkça “haber verdi” lafzını kullanmış61■
• Yine senedinde Ziyad b. Eyyûb b. Ziyad el-Bağdadi vardır. Künyesi Ebû Haşimd"' ~
Tus şehrindendir. Sikadır, hafızdır. Onuncu tabakadan olup H. 252’de vefat etmiştir.
(1/265)-Tehzib (3/355)
Tahriç: . ... M1 »oonedivfe^
• İbn Cerir, Tefsir (30/151) Yakub b. İbrahim yoluyla “Bize Huşeym tahdis etti.. _ s
şekilde rivayet etmiş olup rivayetinde “O, Ubeyy b. Ka'b’ın kıraatinde de bu şe
(3/201)
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef (1/250) - İmam Şafiî, el-Umm (1/96) - Ebû Davud, Sünen
(Avn, 3/140) - Tirmizî, 261 (2/47) - İbn Mâce, 890 (1/287) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (2/bbj
Bunlann hepsi, İbn Ebi Zi’b yoluyla İshak’tan, o Avn’dan, o da İbn Mes’ud’dan senediyle nvaye
etmişlerdir. Ne var ki İbn Ebi Şeybe’nin rivayetinde İshak ile Avn arasında Uveymir vardır.
Davud dedi ki: “Bu mürseldir. Avn, Abdullah’a yetişmemiştir.” Tirmizî dedi ki: “İbn Mes ud un
hadisinin isnadı muttasıl değildir. Avn b. Abdullah b. Utbe, İbn Mes’ud’a yetişmemiştir.
875 İsnadı hasendir.
Hak ehlinden olan âlimlerin katında "O, semalarda da yerde de Allah’tır; sizin
sarınızı da açığınızı da kazandıklarınızı da bilir" (Enam, 3) âyetinin manası, yani
Sünnette geldiği üzere ilim ehlinin tefsiri şu şekildedir: Şüphesiz ki Allah Teâlâ
ajşntfi üzerindedir. İlmi ise tüm yarattıklarını kuşatmıştır. O, sizin sırlarınızı da açığa
*jduWannızı da bilir. Sözün açık olanını da bilir, sizin gizlediklerinizi de bilir.
<,
Aynı şekilde Allah Teâlâ’nın “O, semada da ilahtır, yerde de ilahtır" (Zuhruf, 84)
âyetinin manası da O Teâlâ nin göklerde de ilah, yerde de ilah olduğudur. Yani O,
göferde de kendisine ibadet edilen ilah, yerde de kendisine ibadet edilen ilahtır.
ÂItJst. âyeti bu şekilde tefsir etmişlerdir.
678. ... Said den rivayet edildiğine göre Katade, Allah Teâlâ’nın “O, semada
da ilahtır, yerde de ilahtır” (Zuhruf, 84) âyeti hakkında şöyle demiştir: “O, gökte de
kendisine ibadet edilen ilahtır, yerde de kendisine ibadet edilen ilahtır.”876
• Senedinde Yusuf b. Musa el-Kattan vardır. Saduktur. Bk. 2OO.ci rivayet
• Yine senedinde Mutarrif vardır. İbn Tariftir. Kufelidir, künyesi Ebû Bekir veya Ebû
Abdunahman’dtr. Sikadır, fazıldır. Altına tabaka küçüklerinden olup H. 241’de* veya sonrasında
vefat etmiştir.
Tahriç: Aişe’nin bu rivayetini Hafız İbn Kesir, Müsned adlı eserinde Ebû Ya’la el-Mavsili’ye başka
bir yoldan nispet etmiş ve şöyle demiştir: “Senette geçen es-Sirri b. İsmail, Şa’bi’nin amcası olup
çok zayıftır. Allah en iyisini bilir.” Bk. Tefsir (8/31)
• Bj hadis, Ebû Hureyre’den şu şekilde rivayet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) uyuyacağı zaman
yiyîe dua ederdi: Ey yedi göğün rabbi Allah’ım...” Bk. İbn Ebi Şeybe, Musannef, 9362 (10/251)
*Ahmed, Müsned (2/404)"- Müslim, Dua, 2713 (4/2084) - İbn Mâce, Dua, 3873 (2/1274) - Bey
haki, Esma ve Sıfat (1/36)
• Aynca bunu Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8/48) Ümmü Seleme’nin rivayeti olarak başka bir
ZAian İbn Merduyeh’e de nispet etmiştir. Hadis, “Rasûlullah (s.a.v.) şu sözlerle dua ederdi...”
«e’dindedir. Ayrıca bk. Beyhaki, Esma ve Sıfat (1/37)
* Bu tarih, H. 141 olacaktır. Herhalde muhakkik veya basımdan veya ilgili kaynaktan meydana
0dmif bir hatadır. Allah en iyisini bilir. (Çev.)
J İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Harice b. Musab b. Harice vardtr. Künyesi Ebû’l Hacca es-Serrahsi’dir. Metruktür.
'Alanlardan tedlis yapardı. Denildiğine göre İbn Main onu yalancı saymıştır. Sekizinci tabaka-
d^>nolupH.168’deölmüştür. Bk. Takrib (1/210)-Tehzib (3/76)
•Yme senednde Hasen b. Bezzar vard.r. İbn Sabbah'ür. Saduk olmakla bd.kte vehmederdi. Bk.
159rcu rivayet
• Yine senedinde Said vardm İbn Ebi Urube Mihran’dır. Yeşkuri azatlar Künyesi Ebu’n Nazr’dır,
^Iriır. Eserleri olan bir haf.z olmakla birlikte çokça tedlis yapmış ve kanşbrm.şür. Katade nin
679. ... Hasen b. Sabbah dedi ki: Yezid b. Harun, bir keresinde Cehmiyye’yi
zikretti ve şöyle dedi: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki
onlar, hiç şüphesiz zındıklardır. Allah’ın lâneti üzerlerine olsun!”877
Her hâlde övülen Allah’a hamd olsun. Allah’ın salât ve selamı, Nebî Muham
med ve ailesinin üzerine olsun.
Doğrusu şu ki; her kim Müslüman olduğunu iddia eder, sonra da Allah
Teâlâ’nın Musa (a.s.) ile konuşmadığını söylerse, kesinlikle kâfir olur. Tövbeye çağ
rılır; eğer tövbe ederse, tamam. Yok tövbe etmezse, öldürülür.
zs
nbvay«"eİS"T b T"B“ YK“
“ sr1
rivayet etmiştir. Taberi nın bu senedi ise sahihtir.
877 İsnadında zayıflık vardır.
Tahrici 169 numara!b • Sab^ah vardlr- Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 159.cu rivayet,
Kasas Sûresi nde şöyle buyurur: Oraya gelince vadinin sağ tarafından müba
rek bir bölgede ağaçtan şöyle nida edildi: Ey Musa! Şüphesiz ki ben, ben âlemlerin
Rabbi olan Allah’ım. ” (Kasas, 30)
Naziat Sûresi’nde şöyle buyurur: “Sana Musa’nın haberi geldi mi? Hani mu
kaddes vadi Tuva’da Rabbi ona şöyle nida etmişti...” (Naziat, 15-16)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Artık her kim, Allah
Teâlâ’nın Musa (a.s.) ile konuşmadığını iddia ederse, o kimse Kur ân ın bu naslannı
reddetmiş, el-Azim olan Allah’a kâfir olmuştur.
Şayet onlardan biri şöyle derse: Hayır, gerçek şu ki Allah, ağaçta blr ke-
lam yaratmış, o da Musa ile konuşmuştur.
680. ... Ebû Talib dedi ki: Ahmed b. Hanbel’e “Doğrusu Allah T T
ile konuşmamıştır” diyen kimseden sordum. Dedi ki: “Tövbeye çağrılır E' 3 Musa
ederse, tamam. Yok etmezse boynu vurulur.” ’ 9erfövbe
681. ... İshak b. Mansur dedi ki: Ahmed dedi ki: “Abdurrahman b Mehd
şöyle demiştir: Her kim, Allah Teâlâ’nın Musa ile konuşmadığını söylerse tövbeye
çağrılır. Eğer tövbe ederse, tamam. Eğer etmezse öldürülür.”879
682/A. Bize Ebu’l Abbâs Abdullah b. Sakr es-Sükkeri tahdis etti, dedi ki:
Bize İbrahim b. Münzir el-Hizami tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb tahdis
etti...
682/B. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti, dedi ki: Bize Ahmed b.
Salih el-Mısri tahdis etti, dedi: Bize Ebû Tahir Ahmed b. Amr el-Mısri tahdis etti,
dedi ki: Bize İbn Vehb tahdis etti, dedi ki: Bana Hişam b. Sa d haber verdi Zeyd
b. Eslem’den, o babasından, o da Ömer b. Hattâb’dan (r.a.), dedi ki. Rasûlulla
vud, Mesail-i İmam Ahmed (s. 262) - Lalekai, 505 (2/317) - Beyhaki, Esma
. Evet.
- Sen, Allah’ın kendisine ruhundan üflorita.- , ,, .
... , an tum isimleri öğrettiği, meleklerine
secde etmelerini emrettiği o kimse misin?
- Evet.
. Bizi ve kendini cennetten çıkarmana seni sürükleyen şey neydi?
- Sen de kimsin?
- Ben Musa’yım.
. Sen, İsrailoğulları’nın peygamberi misin? Sen, aralarında yarattıklarından bir
elçi kılmaksızın Allah ın kendisiyle hicap arkasından konuştuğu kimse misin?
- Evet.
- Peki, bunun ben yaratılmadan önce Allah Teâlâ’nın Kitabı’nda olduğunu
Allah’ın Kitabı’nda görmedin mi?
- Evet.
- Peki, Allah Teâlâ’nın ezeli ilminde benden önce hüküm verilen bir şey hak
kında beni niçin kınıyorsun?
Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “İşte tam burada Âdem, hüccetle Musa’ya galip
gelmiştir. ”880
Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: “Adem tam burada Musa ya hüccetle geldi, Adem
burada Musa’ya hüccetle galip geldi. ”881
İsnadı sahihtir.
88l ^rıca 185 numaralı rivayette tahrici verilmiş, yolları hakkında kelam edilmiştir.
Ayn 'Snâd‘ sahihtir. Bk. 354.CÜ rivayet.
03 ^5 numaralı rivayette tahrici geçmişti.
•Sen, rMiuu ın
• ’ ıı, Allah ı\t iKiı.sını konuşması
ın kendisini İle ,sed|ö|
/vonı^nınsı İle • krndhl iri» 11
ynzd,.), „ M„.m, „„s,„? h,.„| «e T.;,n,.
takdir etliği bir |<jten dolayı beni niçin kınıporsnn? ' ’n Q,cMWe
685. ... Ebû Seleme’den, o Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah Isa vu.
du ki: "Adem ile Musa tartıştı. Musa dedi kİ: ^r‘
Tahriç:
* İbn Huzeyme, Tevhid (s. 199) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 577 (1/298) - İbn Ebi Asım, Sünne,
436 (1/189) Bunların hepsi, İsmail b. Zekeriya yoluyla Asım’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Hakim, Müstedrek (2/575) Hakim, görme ifadesinden bahsetmemiş ve “Buhârî’nin şartına göre
sahihtir ama ikisi de rivayet etmemiştir” demiştir. Zehebi, kendisine muvafakat etmiştir.
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (2/705) bunu aynı zamanda İbn Cerir ile es-Sünne adlı
eserinde Taberani’ye de nispet etmiştir. Elbani dedi ki: “İsnadı sahih mevkuftur.” Bk. Riyazu’l
Cenneh (1/189)
885 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
886 İsnadı çok zayıftır; üç illeti vardır.
1. Senedinde Humeyd el-A’rac el-Kass el-Mülâi vardır. Kendisine İbn Ata veya İbn Ali de denilir.
Kendisi Abdullah b. Haris’ten, Halef b. Halife de ondan rivayette bulunmuştur. Altıncı tabaka
dandır. İmam Ahmed dedi ki: “Zayıftır.” İbn Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir.” Buhârî ve Tirmizi
dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Darekutni dedi ki: “Metruktür.” İbn Hibban dedi ki: “Abdullah
b. Haris ile Abdullah b. Mes’ud’dan uydurmaya benzeyen bir nüsha rivayet ederdi.” Bk. Mizan
(1/614) - Takrib (1/204) - Tehzib (3/53) - Darekutni, Duafa ve Metrukin (s. 183)
2. Senedinde Abdullah b. Haris vardır. Kendisi sikadır. Bk. 417.ci rivayet. Ne var ki Ali b. Medini
şöyle demiştir: “Kendisi İbn Mes’ud’dan işitmem iştir.” Bk. Tehzib (5/181)
3. Yine senedinde Halef b. Halife vardır. İbn Said’dir. Eşcai azatlısıdır, künyesi Ebû Ahmed’dir,
Kufelidir. Saduk olmakla birlikte sonradan karıştırmış, sahâbeden olan Ömer b. Hureys’i gördü
ğünü iddia etmiştir. İbn Uyeyne ile Ahmed ise kendisine karşı çıkmışlardır. Sekizinci tabakadan
olup sahih görüşe göre H. 181’de vefat etmiştir.
Tahriç:
• Tirmizî, Libas, 1734 (4/224) Tirmizî dedi ki: “Garip olup bunu ancak Humeyd el-A’rac yoluyla
biliyoruz.” Ayrıca bk. Abdullah b. Ahmed, Sünne, 564 (1/293) - Hakim, Müstedrek (1/28) Hakim,
isnadı hakkında konuşmuş ve şöyle demiştir: “Senette geçen Humeyd, İbn Kays el-A’rac değil
dir.” Buhârî, Tarih’te şöyle der: “Humeyd b. Ali el-A’rac, Küfeli olup hadisleri münkerdir.” Aynca
bk. Beyhaki’ Esma ve Sıfat (1/314) - İbn Adiyy, Kamil (2/688) - Ukayll, Duafa (1/268) - Zehebi,
Mizan (1/615) Bunların hepsi, Humeyd el-A’rac yoluyla Abdullah b. Haris’ten, o da Abdullah b.
Mes’ud’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Hafız İbn Kesir bunu İbn Merduyeh’e de nispet etmiştir. Bk. Tefsir (2/427) İbn Abdilberr, bunun
münker olduğunu söylemiştir. Bk. Temhid (17/435) Ayrıca Kenani, bunu İbn Batta’ya da nispet
etmiş ama “Sahih değildir” demiştir. Yine bunu Elbani, Silsile-i Daife’de zikretmiştir. Bk. 1240
(3/389)
uîtum-Tam d"le**
^
Tpâlâ6M°’ Eb? IMa’§er’den; Abdurrahman b. Muaviye dedi ki- “S- u
Teala Musa (a.s.) ile onun kelamına dayanacağı kadan ilo kn ’ §Uphesiz Allah
kelamı ile konuşsa, ona hiçbir şey dayanamaz.”™ duştur. Eğer tüm
889
vardır.
?AMullah b. Ahmed, Sünne, 542 (1/284) Ma'mer voleyi» rivayet kİ yukand» ge
anında diğer altı semanın O’nun üstünde kalmasını gerektirmesidir. Veya O’nun daima iner halde
olmasını gerektirir çünkü vakitler, yeryüzünde bölgelere göre değişiklik göstermektedir.
Bu bozuk lazımlann sebebi, Yaratan’ın inişini, yaratılmışların inişine kıyas etmeleridir. Halbuki Al
lah Teâlâ, böyle şeylerden münezzehtir. İşte bu, Kur’ân ve Sünnet’in birçok nassını red veya tevil
etmelerinin sebebidir. Onlar, bu gibi naslardan ancak teşbih anlamakta, sonra da kalkıp ta’tile
kaçmaktadırlar. Bu yüzdendir ki “Her ta’til eden teşbihçidir.”
Şeyhülislam İbn Teymiyye (r.h.) şöyle der: “Rasûlullah’ın (s.a.v.) Rabbini vasıflandırdığı sıfatlan,
kendi cisimlerinin sıfatları gibi olduğunu düşünen şu kimseler sapıklardır. Sonra bu kimseler, iki
kısma ayrılırlar.
1. Bunun yani teşbihin batıl olduğunu bilip bunun nassın zahiri veya medlulü olduğunu zan
nedenler. Bu yüzden ya kelimeleri yerlerinden tahrif ederek tevil ederler ya da “Bundan hiçbir
şey anlaşılmaz” deyip bunun selefin mezhebi olduğunu iddia ederler. Bu hadis de müteşâbihtir.
Bundan dolayı, bu sözü ilk o söylemesine rağmen Allah’ın inmesinden bahseden Rasûl’ün (s.a.v.)
söylediği sözü veya sözüyle kastettiği şeyi bilmemesi gerekir. Akıllı bir kimsenin, peygamberleri
veya öncekilerle sonrakilerin en faziletlisi, mahlukatm en fasihi ve mahlukata mahlukatın en çok
nasihat verenini bırak, âdemoğlundan akıllı bir kimsenin bu durumda olduğunu kabul etmesi
mümkün müdür? Bu da yetmezmiş gibi kendilerinin Ehli sünnet olduğunu ve Rasûl ile ümmetini
vasıflandırdıktan bu görüşlerinin Ehli sünnetin görüşü olduğunu iddia etmektedirler.
2. İkinci kısım ise Allah’ı yarattıklarına benzetenlerdir. Bunlar, bir önceki gruptakilere ait görüşün
hak olup Rasûl’ün (s.a.v.) sözünün de hak olduklarını gördüklerinde Allah dünya semasına in
diğinde üstünde bir sema, altında bir sema olur veya semalar yukarı doğru yükseltilir, sonra da
yerlerine döner” vb. gibi birazcık aklı ve beyni otan kimseye batıl oluşu meydanda otan daha nice
cahilane sözler... .
Bu iki gruptaki kimseler, şayet Allah TeSlâ'yı hakta İle takdir etselerdi, buna benzer şüpheler
zihinlerini kirletmez, akıllanan dahi gelmezdi. Nitekim Allah Teâta şöyle buyurur; "Allah', hak
ta ile takdir edemediler. Oysaki kıyamet günü yeryüzü tümü ile O nun avucundadır. Gökler de
sağ eliyle dürülmüjtür. O, onlann ortak koştuklarından münezzeh ve yücerhr. Zumer. 67) İbn
Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: "Yedi kat sema, yedi kat yer, bunlar İç indekiler ye bunlar arasındakiler.
Rahman'ın elinde ancak sizden birinin elindeki hardal tanesi gibidir.
O'nun azameti de bu kabildendir. O halde herhangi b r akta, yarathklanndan bir yaratılmışın veya
herhangi bir semanın O'nun mahsur ettiği düşüncesi nasıl g* de Dünya semaşma indiğinde
bundan Arş’ın üstünde olmas. veya mahlukattan bir Sey.n Onu mahsur edip Onu kuşalmas,
696. ... Rebi’ b. Süleyman dedi ki: Şafiî şöyle dedi: “Allah Teâlâ’
n>n farz
kılması dolayısıyla Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetine ancak tâbi olunur. Herh
an9i bir
âlimin sünnette sabit olan bir şey hakkında “Nasıl?” diye sormaya hakkı
yoktur.
Allah en iyisini bilir.”*
895
697. ... İshak b. Mansur el-Kevsec dedi ki: Ahmed b. Hanbel’e şöyle sordum
“Allah Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına iner Cen
net halkı O’nu yani Rablerini görecektir. Yüzü çirkin görmeyin çünkü Allah, Âdem’’
sûreti üzere yaratmıştır. Cehennem Rabbine şikayet eder, tâ ki içine ayağını koyar
Şüphesiz ki Musa, ölüm meleğine tokat attı... Sen bu hadisleri kabul ediyor mu
sun, görüşün böyle midir?” Ahmed dedi ki: “Bunların tümü sahihtir.”
İshak dedi ki: “Bunlar sahih olup, bunları ancak bir bid’atçi veya zayıf görüşlü
biri reddeder.”896
698. Bize Ebû Bekir Cafer b. Muhammed el-Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize
233 senesinde Tarsus’ta Hasen b. Ali el-Hulvani tahdis etti, dedi ki: Mutarrif b.
Abdullah’ı şöyle derken işittim: Mâlik’i işittim; kendisine din hakkında eğriliğe sa
panlar zikredildiğinde şöyle derdi: Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.)
ile ondan sonraki emir sahipleri bir kısım sünnetler ortaya koymuşlardır. Onlara
tutunmak; Allah Teâlâ’nın Kitabı’na ittiba, Allah’a itaatin kemale ermesi ve Allah’ın
dininin kuvvetlenmesi demektir. Hiç kimsenin bunları değiştirmeye, yerine başka
bir şey geçirmeye ve onlara muhalif olan şeylerde münazara etmeye yetkisi yoktur.
Kim onların rehberliğinde giderse, doğru yolu bulur. Kim onlarla zafer isterse, zafer
kazanır. Kim de onları terk ederse, Mü’minlerin yolu dışındaki bir yolu izlemiştir.
Allah onu, döndüğü yerde geri döndürür ve onu cehennemde kızartır. Orası ne
kötü bir dönüş yeridir!”897
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu hadisi Nebî’den (s.a.v.)
birçok topluluk, ilim ehli yanında sabit olan sünnetlerle rivayet etmiştir.
• Senedinde Abbad vardır. Sikadır. Bk. 413.cü rivayet.
• Yine senedinde Ebû Ma’mer vardır. Sikadır. 227.ci rivayet.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 508 (1/273) Bunu Hafız Zehebi, Muhtasaru’l Uluvv (s.
149)’da başka bir senetle zikretmiştir. Elbani, sözü geçen senedin sahih olduğunu belirtmiş
bunu Abbad’dan başka bir yolla Kitabu’t Tevhid adlı eserinde İbn Mende’ye de nispet etmiş
Aynca bk. Darekutni, Sıfat, 65 (s. 73)
895 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi birine rastlamadım.
896 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İshak b. Mansur vardır. Sikadır. Bk. 681.ci rivayet.
Tahriç: Bunu İbn Abdilberr, İbn Carud yoluyla “Bize Sahnun (ilgili yerde bu şekilde
İshak’ı kastetmektedir) b. Mansur tahdis etti, dedi ki: Ahmed’e şöyle sordum...’’ senedıy
etmiştir. Bk. Temhid (7/147)
897 İsnadı sahihtir.
Tahrici 93 numaralı rivayette geçti.
700. ... Ebû Seleme b. Abdurrahman ile el-Eğarr Ebû Abdullah’tan rivayet
edildiğine göre Ebû Hureyre (r.a.), o ikisine Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurdu-
ğunu haber vermiştir: “Rabbimiz Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında
898 Bu hadisler, mütevatir hadislerdendir. İbn Teymiyye böyle söylemiştir. Bk. Şerhu Hadisi’n-
Nüzûl (s. 102, 103) Aynı şekilde Hafız Zehebi de böyle söylemektedir. Bk. Muhtasaru’l Uluvv (s.
110) Musannif, bu hadisi altı sahabeden aktarmış; Ebû Hureyre’den dört, Ebû Hureyre ile Ebû
Said’den birlikte olarak altı, Rifa’a el-Cüheni’den dört, İbn Mes’ud’dan iki, Cübeyr b. Mut’im’den
iki ve Ubade b. Samit’ten tek yoldan rivayet etmiştir. Her sahâbeden gelen rivayetlerin tahrici,
ilk rivayette yapılacaktır. Ayrıca bu hadis, burada sayılanlardan farklı başka sahâbeden de riva
yet edilmiştir ki Musannif onları zikretmemiştir. Aynı şekilde biz de rivayetlerin tahririni yapar
ken mütâbaat olarak onlardan bahsetmeyeceğiz. Her kim daha fazla bilgi sahibi olmak isterse,
Darekutni’nin Kitabu’n Nüzul adlı eserine -ki kendisi, bu hadisi on iki sahâbeden rivayet etmiştir-
veya Sabuni’nin Akidetu’s Selef ve Ashâbi’l Hadis (s. 26 ve sonrası) veya İrvau’l Ğalil, 405 (2/195
ve sonrası) vb. gibi eserlere müracaat edebilir.
İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû Abdullah el-Eğarr vardır. İsmi Süleyman’dır, Medinelidir, Cüheyne azatlısıdır.
Aslen Isfahanlıdır. Sikadır, üçüncü tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (1/315) - Tehzib (4/139)
Tahriç:
• İmam Mâlik, Muvatta, 130 (1/214) - Ahmed, Müsned (2/487) - Buhân İ145 (a29) fâ21
(11/129) - 7494 - Müslim, 758 (1/521) - Ebû Davud (Avn, 13/58 , (4/199) --Brmuı, 3498 (5/526)
- Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 285) - ibn Huzeyme Tevhid s. 127) - Darekufru; Nuzul, 26
(s. 108) - Lalekai, 743 (3/436) - Beyhaki, Sünen (3/2) - Beyhaki, Itı a. ( ) - yhakı, Esma
ve S,fat (2/194) Bunlann hepsi, Mâlikyoluyb (1/217). Lalekai> 745
(3/436)Bunlann he^Ab’duaezzak yoluyla Ma’mer'den buşekilde rivayet etmişlerdir. Ne var ki
dünya semasına iner, şöyle buyurur: Var mı bana dua eden, ona icabet edeyim?
Var mı benden bağışlanma dileyen, onu bağışlayayım? Var mı benden isteyen, ona
istediğini vereyim?”900
701. ... Ebû Seleme’den, o Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyur
du ki: “Rabbimiz Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına
iner ue ‘Var mı bana dua eden, ona icabet edeyim? Var mı benden bağışlanma
dileyen, onu bağışlayayım?’ buyurur. Bu, fecre kadar deuam eder.”
Sahâbe bu yüzden gecenin sonunda teşbih ederlerdi.901
702. ... Zühri’den rivayet edildiğine göre Ebû Hureyre’nin iki arkadaşı Ebû
Seleme ve Ebû Abdullah el-Eğarr, Ebû Hureyre’yi (r.a.) şöyle derken işitmişlerdir:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbimiz Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kal
dığında dünya semasına iner, şöyle buyurur: ‘Var mı benden isteyen, ona istediğini
vereyim? Var mı bana dua eden, ona icabet edeyim? Var mı benden bağışlanma
dileyen, onu bağışlayayım?’”
Sahâbe bu yüzden gecenin sonundaki namazı, gecenin başındaki namazdan
daha üstün görürlerdi.902
703. Bize Halep Kadısı Ebû Hafs Ömer b. Hasen tahdis etti, dedi ki: Bize
Müemmil b. İhab tahdis etti, dedi ki: Bize Mâlik b. Süayr tahdis etti, dedi ki: Bize
A’meş tahdis etti; Ebû Salih’ten, o Ebû Hureyre ve Ebû Said’den...
Ve Ebû İshak’tan, o Ebû Müslim el-Eğarr’dan, o da Ebû Hureyre ve Ebû
Said’den...
Ve Habib b. Ebi Sabit’ten, o Ebû Müslim el-Eğarr’dan, o da Ebû Hureyre ve
Ebû Said’den; ikisi dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Doğrusu Allah Teâlâ
süre tanır. Tâ ki gecenin yarısı olduğunda Allah Teâlâ dünya semasına iner ve Var
900 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Huşeyş b. Asram vardır. İbn Esved’dİr. Künyesi Ebû Asım en-Nesâi’dir. Sika hafızdır.
On birinci tabakadan olup H. 253’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/223) - Tehzib (1/142)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
901 İsnadı sahihtir.
Tahrici 699 numaralı rivayette geçti. Sonunda geçen “Sahâbe bu yüzden gecenin sonunda teş
bih ederlerdi” şeklindeki cümle, Müsned (2/264)’te geçmektedir. Elbani dedi ki: uBu ilave, bazı
râvilerin hadise dahil ettiği müdrectir. Galiba o râvi Zühri’dir.” İrvau’l Galil (2/196)
902 İsnadı hasendir.
• Senedinde Füleyh b. Süleyman vardır. İbn Ebi’l Muğira el-Huzai veya el-Eslemi’dir. Künyesi
Ebû Yahya’dır, Medinelidir. Füleyh’in lakap, isminin ise Abdülmelik olduğu da söylenir. Saduk
olmakla birlikte çokça hata ederdi. Yedinci tabakadan olup H. 168’de vefat etmiştir. Bk. Taknb
(2/114) - Tehzib (8/303) Ne var ki bir önceki rivayette de görüldüğü üzere İbrahim b. Sa d, ken
disine mütâbaat etmiştir. Aynca hadisin daha önce de söylediğimiz gibi başka sahih yollan a
vardır.
Tahrici 699 numaralı rivayette geçti.
706. ... Ebû Müslim el-Egarr dedi ki: Ebû Said el-Hudri iio pu, ,
(r.anhuma), Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğuna şahitlik etmişlerdir . Hkreyre
o ikisine şahidim-: "Doğrusu Allah Teâlâ mühlet verir Tâ ki gecen il/
gittiğinde dünya semasına iner ve ‘Var m, bağışlanma dileyen baöıshn^
tövbe eden, tövbesi kabul edilsin? Var mı isteyen, istediği verilsin?’ buyurur””'
707. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud haber verdi, dedi ki: Bize Seleme
Şebib tahdis etti, dedi ki: Bize Abdurrezzak tahdis etti, dedi ki: Bize Ma’mer tah
dis etti; Ebû İshak’tan... Râvi daha sonra, benzer olarak aynı hadisi sonuna İt
zikretti.*907*
708. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud haber verdi, dedi ki: Bize Muhammed
b. Osman el-İcli tahdis etti, dedi ki: Bize Ubeydullah yani İbn Musa tahdis etti;
İsrail’den, o Ebû İshak’tan... Râvi daha sonra aynı hadisi sonuna dek zikretti.5*38
709. ... Rifa’a b. Urabe el-Cüheni dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
ile birlikte hızlıca Mekke’den ayrılmıştık. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Gecenin
yarısı -veya “üçte biri” buyurdu- geçtiğinde Allah Teâlâ dünya semasına iner ve
‘Kullarımdan benden başkasını istemem. Kim benden ister, istediğini vereyim? Kim
bana dua eder, ona icabet edeyim? Kim benden bağışlanma diler, onu bağışlaya
yım?’ buyurur. Bu, sabah olana dek devam eder. 909
mütâbaat edilmiştir.
Tahrici 703 numaralı rivayette geçti.
• Senedinde Hişam b. Ammar vardır. Saduktur. Yaşlandığında kendisine telkin edilir olmuştur.
Bk. 35.ci rivayet. Ne var ki daha sonraki hadislerde de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edil
miştir.
• Yme senedinde Abdülhamid b. Ebi’l İşrin vardır. Saduktur, hata etmiştir. Bk. 35.ci rivayet. Bu
nunla birlikte sonraki hadislerde de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yme senedinde Yahya b. Ebi Kesir vardır. Sikadır, sebttir ama tedlis yapar, mürsel rivayetlerde
bulunurdu. Bk. 7.ci rivayet. Ne var ki burada açıkça “tahdis etti” lafzını kullanmıştır.
• Yme senedinde Hilal b. Ebi Meymune vardır. Hilal b. Ali b. Usame el-Âmiri’dir. Medinelidir, de
desine nispet edilir. Tehzib adlı eserde şöyle geçer: “Kendisine İbn Ebi Meymune denilir.” Sikadır,
beşinci tabakadandır ve H. 110 küsur senesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/324) - Tehzib (11/82)
• Yine senedinde Atâ b. Yesar vardır. Sikadır, fazıldır. Bk. 600.cü rivayet.
Tahriç:
• Darimi, Sünen, 1489 (1/286) - İbn Mâce, 1367 (1/435) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 132) - İbn
Hibban, Sahih (Mevarid, s. 32) - Lalekai, 755 (3/441) - Darekutni, Nüzul, 69 (s. 146) Bunlann
hepsi, Evzai yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Mübarek, Zühd (s. 548) - Ahmed, Müsned (4/16) - Ebû Davud et-Tayalisi, 1291 (s. 182) -
Darimi, Sünen, 1490 (1/287) - Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 285) - Darimi, er-Reddu Ale’l
Merisi (s. 377) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 132) - Fesevi, Marife ve Tarih (1/318) - Ibn Hibban,
Sahih - Taberani, Kebir (5/43) - Lalekai, 754 (3/440) - Darekutni, Nüzul, 68 (145) - Musannif,
710, 711. Bunlann hepsi, Hişam ed-Destevai yoluyla bu ^klld^^el-etmişlerdir.
■ Aynca bunu Ebü Osman es-Sabunl. Akidetu's Sele! 78 s 46) da ™»yet =im,S. Ibn Kayyım
da Muhtasaru's Savaik'ta 12/236) sahih olduğunu belirtmiştir Şeyh Vadn dedi ta: Bu hadis.
Bahân- ile Müslim'in şarta» göredir. Senette geçen Yahya b. Ebi Kesir, e. ne adar mudeU.s olsa
da Ahmed ve İbn Huzeyme ile Fesevi’nin baa yollarında açıkça tahdis etti lafzını kullanmışta.
Ayrıca bu hadis, Darekutnl'ye göre Buhân ile Müslim in rivayet etmelerin» gerekh olduğu hadis-
• Yı™8se“nXdÎ Yahya b. Ebi Kesir vardır. Bir önceki hadiste açıkça işittiğini Söylemiştir.
712. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud haber verdi, dedi ki: Bize Muhammed
b. Halef el-Askalani tahdis etti, dedi ki: Bize Ravvâd b. Cerrah tahdis etti, dedi
ki: Bize Evzai tahdis etti; Yahya b. Ebi Kesir’den, o Hilal b. Meymune’den, o da
Rifa’a el-Cüheni’den... Ravvâd “İbn Urabe” demiş ve yukarıdaki hadisin benzerini
912
713. Bize Ebû Bekir b. Ebi Davud haber verdi, dedi ki: Bize Harun b. İshak
ve Ali b. Münzir tahdis etti... Abdullah b. Mes’ud’dan; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu
ki: “Doğrusu Allah Teâlâ, gecenin kalan üçte birinde semanın kapılannı açar. Sonra
dünya semasına iner, sonra ellerini açar -Ali b. Münzir “sonra elini açar” dedi- ve
‘Yok mu benden isteyen bir kul, ona istediğini vereyim?’ buyurur. Fecir doğana dek
bu hâl devam eder. ”913
715. ... Cübeyr b. Mut’im’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teâlâ
dünya semasına iner, şöyle buyurur: ‘Var mı İsteyen, ona istediğini vereyim? Var
mı bağışlanma dileyen, onu bağışlayayım?’”915
716. Yine bize Cafer b. Muhammed es-Sandali tahdis etti, dedi ki: Bize Zü-
heyr b. Muhammed el-Mervezi tahdis etti, dedi ki: Bize İshak b. Ömer es-Selit
ve Ubeydullah b. Muhammed b. Hafs tahdis ettiler, dediler ki: Bize Hammad b.
Seleme tahdis etti; Amr b. Dinar’dan, o Nafi’ b. Cübeyr b. Mut’im’den, o da baba
sından; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki... Râvi daha sonra sonuna dek yukarıdaki
hadisin aynısını zikretti.916
• Yine senedinde Ebu’l Ahvas vardır. Acf b. Mâlik b. Nazla’dır. Sikadır. Bk. 41O.cu rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Fudayl vardır. Saduktur, ariftir. Şia olmakla suçlanmıştır. Bk.
182.Cİ rivayet. Ne var ki bir sonraki rivayette görüleceği üzere Zaide ve tahriçte de görüleceği
üzere birçok kişi kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yme senedinde Ali b. Münzir vardır. Saduktur, Şia görüşüne sahiptir. Bk. 310.cu rivayet. Ne var
ki Ebû İshak ile birlikte zikredilmiştir ki o da saduktur. Bk. 671.ci rivayet.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/388, 403) Ebû İshak el-Hemedani yoluyla Ebi’l Ahvas’tan aynı şekilde...
• Ahmed, Müsned (1/446) - Darekutni, Nüzul, 8, 9 (s. 98, 99) - Musannif, 714. Bunların hepsi,
Zaide yoluyla İbrahim’den bu şekilde rivayet etmiştir.
• Darimi, er-Reddu Ale’l Cehmiyye (s. 286) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 134, 135) - Lalekai, 757
(3/443) - Darekutni, Nüzul, 10, 11 (s. 99, 100) Bunların hepsi, İbrahim yoluyla Ebi’l Ahvas’tan
bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Heysemi, bunu Mecmau’z Zevaid’te (10/153) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ahmed ve Ebû
Ya’la rivayet etmiştir. İkisinin râvileri de sahihin râvileridir.”
914 İsnadı bir önceki gibi hasendir.
• Senedinde Zaide vardır. İbn Kudame es-Sekafi’dir. Sikadır, sebttir, sünnet ehlidir. Bk. 595.Cİ
rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
915 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hişam b. Abdülmelik vardır. Saduktur, vehimleri olmuştur. Bk. 133.cü rivayet. Ne
var ki bir sonraki hadiste de görüleceği üzere İshak b. Amr b. Selit ile Ubeydullah b. Muhammed
b. Hafs, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
• Yine senedinde Nafi’ b. Cübeyr b. Mut’im en-Nevfeli vardır. Künyesi Ebû Muhammed veya
Ebû Abdullah’tır. Sikadır, fazıldır. Üçüncü tabakadan olup H. 99’da vefat etmiştir.
Tahriç: Ahmed, Müsned (4/81) - Darimi, Sünen, 1488 (1/286) - İbn Ebi Asım, Sünne, 507
(1/221) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 133) - Darekutni, Nüzul, 4, 5 (s. 93, 94) - Lalekai, 759 (3/443)
- Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/196) Bunların tümü, Hammad b. Seleme yoluyla Amr’dan bu şekilde
rivayet etmişlerdir. Aynca Heysemi, Mecmau z Zevaid de (10/154) bunu zikretmiş ve şöyle de
miştir: “Bunu Ahmed, Bezzar ve Ebû Ya’la rivayet etmişlerdir. Ravileri, sahihin râvileridir. Ayrıca
n, Taberani rivayet etmiştir.”
İsnadı sahihtir.
717. ... Ubade b. Samit’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabb-
Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına iner ve ‘Kniı imiz
dan bana dua eden bir kul yok mu, ona icabet edeyim? Nefsine zulmedip deb^'
dua eden yok mu, onu bağışlayayım? Rızkı daralmış yok mu, ona rızık vere
Zulme uğrayan yok mu, ona yardım edeyim? Sıkıntı çeken yok mu, onu kurt
yım? buyurur. Sabah olana dek bu hâlde olmaya devam eder. ”917 r°
718. ... Abdurrahman b. Beylemani dedi ki: “Hiçbir gece yoktur ki Allah
Teâlâ dünya semasına iniyor olmasın. İçerisinde kürsi olmayan sema yoktur Se
maya indiğinde, oradakiler hemen secdeye kapanırlar ve geri dönene dek secdede
kalırlar. Dünya semasına geldiğinde sema Allah korkusundan inler ve gök gürleme
si gibi ses çıkarır. O ise iki elini açmış kullarına şöyle çağrıda bulunur: Ey kullarım!
Kim bana dua eder, ona cevap vereyim? Kim bana tövbe eder, tövbesini kabul
edeyim? Kim benden bağışlanma diler, onu bağışlayayım? Kim benden ister, ona
istediğini vereyim?” Veya nasıl buyurduysa.. ,918
• Senedinde İshak b. Amr b. Selit el-Hüzeli vardır. Künyesi Eby Yakub’tur, Basralıdır. Saduk
tur, onuncu tabakadandır ve H. 229 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/59) - Tehzib
(1/244)
• Yine senedinde Ubeydullah b. Muhammed b. Âişe vardır. Dedesinin ismi Hafs b. Ömer b.
Musa’dır. Kendisine Talha kızı Âişe’ye nispetle İbn Âişe, Aişi ve el-Ayşi de denilir. Çünkü onun
zürriyetindendir. Değerli bir sikadır. Kaderiye olmakla suçlanmıştır ama bu sabit değildir. Onuncu
tabaka büyüklerinden olup H. 228’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/538) - Tehzib (7/45)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
917 İsnadı zayıftır; iki illeti vardır.
1. Senedinde İshak b. Yahya b. Velid b. Ubade b. Samit vardır. Ubade’den mürsel olarak rivayette
bulunurdu. Hali meçhuldür. Beşinci tabakadan olup H. 131’de öldürülmüştür. Bk. Takrib (1/62)
- Tehzib (1/257)
2. Yine senedinde Fudayl b. Süleyman en-Nümeyri vardır. Künyesi Ebû Süleyman dır, Basralıdır.
Saduk olmakla birlikte birçok hatası vardır. Sekizinci tabakadan olup H. 183 te vefat etmiştir.
Vefat tarihi konusunda başka görüşler de vardır. Bk. Takrib (2/112) - Tehzib (8/291)
• Yine senedinde Abdurrahman b. Mübarek el-Ayşi et-Tafâv vardır. Basralıdır, sikadır, onuncu
tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (1/496) - Tehzib (6/263)
• Yine senedinde Musa b. Ukbe vardır. Sikadır, fakihtir, meğazide imamdır. Bk.
• Yine senedinde Abdullah b. Muhammed b. Nu’man vardır. Sikadır, emindir. Bk. 6 ,cı
yet.
Hadis başka sahih yollardan da rivayet edilmiştir. . A ekilde
Tahriç: Bunu Hafız İbn Hacer, Fethu’l Bari’de (3/30) Taberanı’ye de n.spet etmiştir W
Heysem! de Mecmau’z Zevaid’de (10/154) bunu Kebir e. E.s.t »K
vayet etmiş ve şöyle demiştir: “İshak b. Yahya, Ubade’den etmemiştir. Kendismden
Ukbe dışında rivayette bulunan yoktur. Kebir’in diğer râvilerı ise sahihin ravilerid .
mektedır. Bk. Ak.detu Ehli I iman (s. 54) Şeyhülislam sonra ,öyle der: “Hicri üçüncü yüzy.Ida
CehmWe yayıhnca bir grup hadisteki zamirin Allah dı,ında bir şeye döndüğünü söylemeye
bakmıştır Öyle ki bu görüş; Ebû Sevr. Ibn Huzeyme ve Ebu', Şeyi. el-Asbahani gibi işlerinin
genelinde .hm ve sünnetle tanınan Alimlerden de rivayet edilmiştir. Bu yüzdendir ki Ehli sünnet
âlimlerinden olan dm imamları, onlara karşı çıkmışlardır." Bk. A.g.e. (s. 55)
İbn Huzeyme’ye reddiye verenlerden biri, el-Fusul İTİ Vusul adlı eserinde İmam Ebû’l Hasen
Muhammed b. Abdülmelik el-Kerci’dir.
Hafız Ebû Musa el-Medini, Kavvamu s Sünne Ebû’l Kasım İsmail b. Muhammed et-Teymi’nin
menkıbelerini bir araya getirdiği eserinde şöyle der: Kendisini şöyle derken işitmiştim: “Muham
med b. İshak b. Huzeyme, sûret hadisinde hata etmiştir. Bununla birlikte bu konuda kötülenmez,
aksine görüşü alınmaz. Bu sana yeterlidir.”
Şeyhülislam İbn Teymiyye, hadiste geçen zamirin Allah’tan başkasına döndüğünü söyleyen kim
selere reddiye vermiş, başta İbn Huzeyme ve ondan sonra gelen Razi ve Gazali gibi kimselerin
tevillerini çürütmüştür. Yine o, başta İbn Huzeyme olmak üzere bu hadisin sıhhati hakkında ko
nuşan kimseleri de reddetmiştir.
İslâm Üniversitesi Yüksek Öğrenim Bölümü Öğretmeni Şeyh Hammad b. Muhammed el-Ensari
şöyle der: “Bu hadisi İmam Ahmed, ilim yolundaki arkadaşı İshak b. Rahuye, Zehebi ve İbn
Hacer’in sahih sayması, hadisin kuvvetini anlamak için yeterlidir. Bu hadisi inkâr edenlerin, sûret
lafzının Kur ânda geçmemesi dolayısıyla alışık olunmadığı şeklindeki gerekçelerinden başka kay
da değer bir gerekçeleri yoktur. Nitekim İbn Kuteybe de böyle söylemiş ve “Allah en iyisini bilir”
demiştir.” Bk. Hamiş Kitabi’s Sıfat, Darekutni (s. 62)
Aynca sûret lafzının Allah Teâlâ’ya nispet edilmesi, birçok yerde geçmektedir. Ebû Hureyre’den
(r.a.) rivayet edilen bir hadiste şöyle geçer: “Derken Allah, onlara kendi sûretinde gelir ve ‘Ben
sizin RabbinizinT buyurur. Onlar da ‘Sen bizim Rabbimizsin’ derler ve O’nu izlerler...” Bk. Buhârî,
Sahih, Rikak, 6773 - Tirmizî, 2557
Tüm bunlar dolayısıyla diğer sıfatlarda olduğu gibi buna da teşbih olmaksızın iman etmek vacip
tir. Nitekim Musannif ve selef âlimlerinin mezhebi budur. Allah hepsine rahmet etsin.
Ben, İmam Zehebi’nin dediği gibi diyorum: “Sûret hadisinin manasına gelirsek; bunun bilgisini
Allah’a ve Rasûlü’ne havale eder, selefin sustuğu gibi susarız. Bununla birlikte kesin bir şekilde
Allah’ın benzeri gibisinin dahi olmadığını söyleriz.”
23 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Adeni vardır. Saduktur. Bk. 37.Cİ rivayet. Ne var kİ Müsned (2/244)’de İmam Ah
med, Beyhaki’nin Esma ve Sıfat adlı eserinde (2/17) Humeydi, bir sonraki rivayette Ebû Ma'mer
el-Kati'i ve 723 numaralı rivayette Muhammed b. Meymun, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Tahriç;
• Müslim, 2612 (4/2016) Adeni yoluyla bu şekilde...
* Buhârî, Fıten, 2559 (5/182) Said el-Makburl yoluyla babasından, o da Ebû Hureyre’den ve
Abdurrezzak yoluyla Ma’mer’den, o Hemmam’dan, o da Ebû Hureyre’den senetleriyle...
* İmam Ahmed, Müsned (2/244) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 496 (1/267) - Beyhaki, Esma ve
Slfat (2/17) Bunların hepsi, Süfyan yoluyla Ebi’z Zinad’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
’ imam Ahmed, Müsned (2/251, 434) - İbn Ebi Asım, Sünne, 519, 520 (1/229) - İbn Huzeyme,
Tevhid (s. 36) - Darekutni, Sıfat, 44,46 (s. 35-36) - Lalekai, 715 (3/423) - Beyhaki, Esma ve Sıfat
(2/17) - Musannif 723 Bunların hepsi, Ibn Açlan yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
A^'ca İbn Ömer’in 725 numaralı rivayette gelecek hadisine bakabilirsiniz.
722. ... Ebû lluıvyıvılcn (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sakın ut"
f 'Âıtt Umteyirı! Çünkü .Allah î'eâlâ Âdem’i kendi süreli üzere yaratmıştır. ”921
723. Yın« bire Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Abdülhamid el-Vasıf
tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Meymun el-Hayyat el-Mekki tahdis etti
d<\li ki: Bire Süfyan tahdis etti; Eblz Zlnad'dan. o Araç'tan, o Ebû Hurevren n h'’
Rasûlullah’tan (s.a.v.)... ’ ° da
Ebu s Zinad, rivayetinde şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki- "Vu
nmon yüze tnınnaletan kaçının! Çünkü Allah Teâlâ Âdem'i kendi sûreti
ürere yaratmıştır."
İbn Adan. Said yoluyla Ebû Hureyre’den şöyle nakleder: "Sakın ha ‘Allah
yüzünü prkın/tşrinitn' deme! Senin yüzüne benzeyenden başka yüz yoktur. Çünkü
Allah Thi/â Adem'i kendi sûreti üzere yaratmıştır. ”924
925926
927
724. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Sizden biri vuraca
ğı saman yüze vurmaktan sakınsın! Çünkü Allah Teâlâ Âdem'i kendi sûreti üzere
yaratmıştır.
7 25. ... İbn Ömer'den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sakın
yüze çirkin demeyin! Çünkü Allah Teâlâ Âdem’i Rahman Teâlâ’nın sûreti üzere
yaratmıştır.
. Yine senedinde Ata b Ebi Rebal, varda. Sika, tak», ve taktir. Bk 106.» rivayet.
. Yine senedinde ishak b. İbrahim vardır. Sika, haflz, müçtehit ve İmam Ahmed’in arkadaşı olan
ishak b. Rahuye dır. Bk. 186.cı rivayet.
İbn Huzeyme, bu hadisi Ameş’in isnadında Sevri’ye muhalefet etmesi dolayısıyla illetli saymış
tır. Şöyle kı Sevrı, hadisi mürsel olarak rivayet etmiş, İbn Ömer’den aktarmamıştır. Ayrıca tedlis
yapan A’meş, bunu muan an olarak rivayet etmiştir. Aynı şekilde senette geçen Habib b. Ebi
Sabit de muan an olarak aktarmıştır. Bk. Tevhid (s. 38) Halbuki Ameş’in muan’an olarak rivayet
etmesinin bir zararı yoktur. Çünkü Hafız İbn Hacer, onu tedlis yapanların ikinci mertebesinden
saymıştır ki onlar, imamların tedlisine katlandıkları ve imam olmaları ile az tedlis yapmaları dola
yısıyla Sahih’te kendisinden rivayette bulundukları kimselerdir. Bk. Tarifu Ehli’t Takdis (s. 23)
Habib b. Ebi Sabit ise tedlis yapanların üçüncü mertebesindendir. Bazı âlimler, onun muan’an
olarak aktardığı rivayetleri kabul etmişlerdir. Yukanda da söylediğimiz gibi Müslim, Sahih’te on
dan bu şekilde rivayette bulunmuştur. Bununla birlikte İbn Ebi Asım’m Sünne, 251 (l/230)’da İbn
Lehi’a yoluyla Ebû Yunus Süleym b. Cebr’den, onun da merfu olarak Ebû Hureyre’den senediyle
rivayet ettiği Ebû Hureyre hadisi buna şahitlik etmektedir. Aynca bunu Darekutni de İbn Lehi’a
yoluyla Araç’tan, o da merfu olarak Ebû Hureyre’den senediyle rivayet etmiştir. Bk. Sıfat, 49 (s.
65) Adı geçen İbn Lehi’a (bk. 44.cü rivayet) her ne kadar kötü hafızalı olsa da, rivayetleri kendi
siyle mütâbaat ve şahitlik yapılmaya uygundur. Bu yüzden hadis, sahih derecesine çıkmasa dahi
hasen derecesinden de aşağı değildir. Allah en iyisini bilir.
Şeyhülislam İbn Teymiyye, bu gibi illetleri çürütmüş ve bunlara detaylı bir şekilde tek tek reddiye
vermiştir. Bk. Akidetu Ehli’l İman (s. 73)
Bu hadisi İshak b. Rahuye ile İmam Ahmed b. Hanbel sahih saymışlardır. Bk. Mizan (2/420) -
Fethu’l Bari (5/183) Yine bunu Hafız Zehebi, Mizan adlı eserinde sahih saymıştır. Aynı şekilde
Hakim, Müstedrek’te (2/319) bunun sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine muvafakat
etmiştir.
Elbani ise İbn Huzeyme’nin zikredilen üç illetini gerekçe göstererek bunun zayıf olduğunu söyle
miştir. Bk. Riyazu’l Cenneh, 517 (1/429) Silsile-i Daife, 1176 (3/316)’da ise dördüncü bir sebep
göstermiştir ki o da şudur: Zehebi, Cerir b. Abdülhamid’in son dönemlerinde hafızasının kötüleşti
ğini söylemiştir. Buna, bizzat yine Zehebi’nin bu rivayeti sahih sayması ile reddiye verilir. Aynı şe
kilde Elbani, bu hadisi metin (lafız) yönünden de eleştirmiş, bunu sahih hadislere muhalif olarak
değerlendirmiştir. Ancak bu değerlendirme su götürür. Çünkü hadiste geçen Rahman ın sûreti
şeklindeki ziyade, diğer hadislere muhalif değil, aksine onların tefsiridir, Allah en iyisini bilir.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 498 (1/268) - İbn Ebi Asım, Sünne, 517, 518 (1/227-229) - İbn
Huzeyme, Tevhid (s. 38) - Darekutni, Sıfat, 45, 48 (s. 56-64) - Hakim, Müstedrek (2/319) Hakim
dedi ki: “Buhârî ile Müslim’in şartlarına göre sahihtir ama ikisi de kitaplarında rivayet etmemişler
dir.” Zehebi, kendisine muvafakat etmiştir. Ayrıca bk. Lalekai, 716 (3/323) Bunlann hepsi, Cerir
oluyla Ameş’ten, o Habib b. Ebi Sabit’ten, o da İbn Ömer’den senediyle rivayet etmişlerdir.
• Beyhaki Esma Ce Sıfat (2/18) Burada Habib’in muan’an olarak aktarımı vardır. Heysemi, bunu
Mecmau’zZevaid’de (8/106) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Taberani rivayet etmiş olup İshak
b. İbrahim et-Talekani dışındaki râvileri, sahihin râvileridir. Kendis! sika olmakla birlikte biraz za-
Viflık vardır.” Ayrıca bu hadisin EbÛ Hureyre yoluyla şahidi vardır ki hakkında yapılan açıklamalar
Ve tahrici daha önce geçmişti.
726. ... Ebû Bekir el-Mervezi dedi ki: Ebû Abdullah Ahmed b HanbpTT?
nCi i M !t,Öİ S,faÜar’ İSra (mİraç)’ A,lah’,n Sörülmesi, ArşÎtV?
. T î “ sord^- Hepsinin sahih olduğunu belirtti ve SL1 / ’
Alimler bunlar, kabul İle kaplamıştır. Bu haberlere geldikleri gibi teslim> oİunur^
P. ?aiÛi 1nel.Ur C’:MerVezl dedi kl: Ebû Şeybe’nin iki oğlu Ebû Bekir ve 0<m
Ebû Abdullah a birini gönderip Cehmiyye’nin reddettiği bu hadisleri rivayet
için kendisinden İzin istediler. Bunun üzerine Ebû Abdullah dedi ki: “Bani
yet edin. Doğrusu âlimler, bunları kabul ile karşılamıştır. Bu haberlere aeldild" "T
teslim olunur.’”28 geldikleri gibi
727. Bize Ebu’l Fazl Cafer b. Muhammed es-Sandali tahdis etti, dedi ki... İbn
Amr’dan rivayet edildiğine göre o, Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işitmiştir
“Doğrusu tüm Ademoğlunun kalbi, Rahman Teâlâ’nın parmaklarından iki parmak
arasında tek bir kişinin kalbi gibidir; dilediği gibi çevirir. ” Rasûlullah (s.a.v.) sonra
sında şöyle buyurdu: “Ey kalpleri çokça çeviren Allah’ım! Kalbimi itaatine çevir.”* 929
etmişlerdir.
732. ••• Enes (r.a.) dedi ki: Nebî (s.a.v.) çokça ,u duay, yapnrd,, ,
Kalbimi dinin üzere sabit kıl!” Bunun ü
i i -------- üzerine sahâbeden bazıları* “Rus «
m. korkuyorsun ey Allahkn Rasûlü! Doğrusu çağana icabet etlik,' getirTkledT
nusunda sen. tasdik ettik” dediler. Buyurdu ki: "Evet Şüphesiz feS p t
parmaklarından iki parmak arasındadır; onları çevirir durur."*933
934 ’ ° rnanır)
• İbn Ebi Şeybe, Musannef, 9245 (10/209) - Ahmed, Müsned (3/112, 257)
2140 (4/448) Tirmizî dedi ki: “Hasendir.” Aynca bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 225 (1/W I -
kutni, Sıfat, 40 (s. 53) Bunlann hepsi, A’meş yoluyla Ebû Süfyan’dan, o da Enes ten sene ı
54) - Musannif, 732. Bunlann hepsi, A’meş yoluyla Yezid er-Rakkaşı den, o d
girdikçe çeviren! Kalbimi dinin üzere sabit kdi-'u^ dUa Gderdİ: “Ev ka'P'erİ
Yoksa korkuyor musun?” diye sordum. Buyurdu’ k K^d'S,ne “Ey A1,ah’ın Rasûlü!
hiürki!Kulların kalbi ancak Rahman Teâlâ’nm ’’ ı^3'ŞeV beni 3üuende klla-
dedir; bir kulun kalbini çeuirmek istediğinde çeXi™» "" Pamak a'aS""
. sen N
Yoksa N< .1,bı ■ n İn (. n . v.)• su »özbuü duvtundm mı? “Ey kalpleri
buyurmuştur: çevl-
çevirdikçe kalbi,
“Ademoğlunun
n-ul Kollu..... 'I....... kd * ■ ... . B, 50nraslnda
Allah -li'âlâ
« ’nın parmakkıınidan
'ş.1 Cehmlyve İse bunu büyük İki parmak aıasınaaan.
ve lehllkell 7
bir W flörüyorlar. 3 ye
738. ... Abdullah (r.a.) dedi ki: Bir Yahudi, Nebî’ye (s.a.v.) gelip şöyle dedi:
“Ey Muhammed! Şüphesiz ki Allah Teâlâ gökleri bir parmak, yerleri bir parmak,
dağları bir parmak, ağaçları bir parmak ve mahlukatı bir parmak üzere tutar, sonra
da ‘Ben el-Melik olanım’ buyurur.” Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) güldü. Öyle ki azı
dişleri göründü. Sonra Allah ı hakkı ile takdir edemediler. Oysaki kıyamet günü
yeryüzü tümüyle O nun auucundadır. Gökler de sağ eliyle dürülmüştür... ” (Zümer,
67) âyetini okudu.
Yahya b. Said el-Kattan dedi ki: Fudayl b. İyaz, Mansur yoluyla İbrahim’den, o
Ubeyde’den, o da Abdullah’tan yaptığı rivayette “Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)
tasdik etmesi dolayısıyla güldü” ilavesini yapmıştır.942
Bu senet, 737 numaralı rivayette zikredilendir. Bunun için bk. Ahmed, Müsned (1/457) - Buhâri,
Tefsir, 4811 (8/500) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 490 (1/265) - İbn Mende, er-Reddu Ale'l Ceh-
miyye, 64 (s. 84) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/68)
• Uçüncüsü, Sevri’den, o da Mansur ve A’meş’ten senediyle bu şekildedir. Bu, 738 numaralı ri
vayette zikredilendir. Bunun için bk. Buhâri, 7414 (13/393) - Ahmed, Müsned (1/429) - Abdullah
b. Ahmed, Sünne, 488 (1/264) - Tirmizî, 3238 (5/371) - İbn Ebi Asım, Sünne, 542 (1/239) - İbn
Huzeyme, Tevhid (s. 77) - İbn Mende, er-Reddu Ale’l Cehmiyye, 63 (s. 84) - Darekutni, Sıfat. 25,
26 (s. 43-44) Aynca Beyhaki, buna da işaret etmiştir. Bk. Esma ve Sıfat (2/69)
• Dördüncüsü, Dahhak’tan, o Süfyaridan, o da Mansur’dan senedidir. Bunu Musannif,739 nu
maralı rivayette zikretmiştir. Aynca bk. Darekutni, Esma ve Sıfat, 27 (s. 44)
Aynca Alkame, Ubeyde’ye mütâbaat etmiştir. Bk. Ahmed, Müsned (1/387) - Buhâri. Tevhid, 7415
(13/393), 7451 (13/438) - Müslim, 2786 (4/2148) - Abdullah b. Ahmed, Sünne. 491 (1/265) -
İbn Ebi Asım, Sünne, 543 (1/239) - İbn Cerir, Tefsir (24/26-27) - İbn Mende, er-Reddu Ale’l
Cehmiyye, 62 (s. 83) - Darekutni, Sıfat, 19,24 (s. 40,42) - Lalekai, 708 (3/421) • Beyhaki, Esma
ve Sıfat (2/67) - Vahidi, Esbabu’n Nüzul (s. 391) Bunların hepsi, A’meş yoluyla İbrahim’den, o
Alkame’den, o da Abdullah'tan senediyle rivayet etmişlerdir.
İsnadı sahihtir.
* Senedinde Şeyban b. Abdurrahman vardır. Beni Temim azatlısıdır. Künyesi Ebû Muaviye en-
Nahvi’dir, Basralıdır, Kufe’de ikamet etmiştir. Bir kitabın sahibidir. Nahiv ilmine değil de Ezd
kabilesinin bir kolu olan Nahve’ye nispetle kendisine en-Nahvi denildiği de söylenir. Yedinci ta
bakadan olup H. 164’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/356) - Tehzib (4/373)
949 îa^r**c' b‘r önceki rivayette geçti.
İsnadı sahihtir.
* Senedinde Muhammed b. Velid vardır. Abdülmecit el-Kuraşi el-Büsri’dir. Basralıdır, lakabı
Hamdaridır. Sikadır, onuncu tabakadandır ve H. 250 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib
12/216) -Tehzib (9/503)
ahrici 736 numaralı rivayette geçti.
sfassg-. ..........
nplnn Ynlıuıll vı<un ı ı.ı, Hl
w w.........
’ nökleıi bh pnnnnk u«.ri ı.ı
w
9 kİ Al
•<"< u;:: r
ıcıuunuyorsnm
îl.?t1l?u,n Üzcrlne Ros ûlullah (s - M »un ul-Mdlk ninnim" nö/üihi iki l M‘'hl<
Allah ı hakki İle takdir rd<
UlKİ,,. (ZUlIH’t. (l7l AtKıllıılAy/uthUÖkııdû*»
<!.ı. " <1,. .... ..
rn
740. .
741..
^VbS^
74 2.... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Herhangi biri,
tek bir hurma dahi olsa temiz-hoş (helal) şeyden sadaka vermeye dursun -ki Allah
Teâlâ ancak temiz-hoş olanı kabul eder- illaki Rahman Teâlâ o sadakayı sağ eliyle
alıç Derken o sadaka, Rahman ın avucunda sizden birinin tayını veya buzağısını
arttırması gibi artar. Öyle ki dağdan daha büyük olur. ”w>
74 3.... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Herhangi biri,
tek bir hurma dahi olsa temiz-hoş (helal) şeyden sadaka vermeye dursun -ki Allah
Teâlâ ancak temiz-hoş olanı kabul eder- illaki Rahman Teâlâ o sadakayı sağ eliyle
alır. Derken o sadaka, Rahman’ın avucunda sizden birinin tayını veya buzağısını
arttırması gibi artar. Öyle ki dağdan daha büyük olur.”947
*946
744. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Herhangi
Müslüman bir kul, herhangi temiz-hoş (helal) bir kazançtan sadaka vermeye dur-
sun -ki Allah Teâlâ ancak temiz-hoş olanı kabul eder- illaki Allah o sadakayı
eliyle alır ve onu, sizden birinin tayını veya buzağısını arttırması gibi o kul
arttırır. Öyle ki bir tane hurma, Uhud Dağı’na ulaşır. ”948949 9,1
745. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ın
yarattığı ilk şey kalemdir. Derken onu sağ eli ile aldı. Gerçi O’nun iki eli de sağdır.
Derken dünyayı ve dünya içinde olacak işlenen amel, iyilik, fücur (kötülük), yaş ve
kuru (ne varsa hepsini) yazdı ve katındaki bellekle (Levh-i Mahfuz) tamamladı ”
Sonra şöyle buyurdu: “Eğer dilerseniz ‘Bu, aleyhinizde hak ile konuşan kitabi
mizdir. Şüphesiz ki biz, daha önce işlediklerinizin nüshasını alıyorduk’ (Casiye, 29)
âyetini okuyun. Nüsha denilen şey, sadece olmuş bitmiş bir şeyden alınmaz mı!’’™
746. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ın
yarattığı ilk şey kalemdir. Derken onu sağ eli ile aldı. Gerçi O’nun iki eli de sağ
dır. .. ” Râvi daha sonra yukarıdaki hadisin aynısını sonuna dek zikretti.950
747. ... Abdullah b. Amr’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre kendisine Nebî’den
(s.a.v.) şöyle buyurduğu ulaşmıştır: “Adil davrananlar, kıyamet günü Rahmarim
sağında, nurdan minberler üzerindedirler. Gerçi O’nun iki eli de sağdır. O kim
seler ki kendileri ve aileleri verdikleri hükümlerde adaletli olmuş, hiçbir şekilde
döndürülmemişlerdir. ”951
748. ... Said el-Mukri’den, o babasından; Abdullah b. Selam dedi ki: “...
Sonra Âdem’i yarattı... Sonra iki eliyle onun sırtını meshetti ve Âdem’in kıyamet
kopana dek yaratacak olduğu zürriyetini iki elinde meydana çıkarttı. Sonra ellerini
sıktı. Sonra “Seç birini ey Âdem!” dedi. Âdem: “Sağ elini seçtim ey Rabbim! Ki
948 İsnadı sahihtir. Senette geçen Ubeydullah b. Ömer, Leys b. Sa’d’a mütâbaat etmiştir.
Tahrici 742 numaralı rivayette geçti.
949 İsnadı sahihtir.
Tahrici 339 numaralı rivayette geçti.
950 İsnadı hasendir. Daha önce 340 ve 342 numaralı rivayetlerde geçti.
Tahrici 339 numaralı rivayette geçti.
951 İsnadı sahihtir. .
• Senedinde Amr b. evs vardır. İbn Ebi Evs es-Sekafi’dir. Tabiînden büyük bir zattır. İkinci taba
dandır. Onu sahâbeden sayanlar yanılmışlardır. İbn Hibban, onu Sikat’ta zikretmiştir. H. 90 an
sonra vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır.
749> - Ebû Hure^’den (r-a-); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah Teâlâ Âdem'i
(a.s.) Cuma günü eliyle yaratmış, ona ruhundan üflemiş ue meleklere ona secde
etmelerini emretmiştir. Onlar hemen secde ettiler. İblis ise müstesna; o cinlerdendi
ve Rabbinin emrinden çıktı. ”*953
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah Teâlâ’nın Âdem’i
bizzat eliyle yarattığını inkâr eden Cehmiyye’ye şöyle denilir: Sen Kur’ân’ı inkâr
ettin, Sünnet’i reddettin ve ümmete muhalefet ettin.
Kur’ân’a gelince; Allah Teâlâ meleklere Âdem’e secde etmelerini emrettiğinde
İblis hariç tüm melekler secdeye kapanmışlardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “iki
elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan nedir? Kendini büyük mü gördün
yoksa yüce kimselerden mi oldun?” (Sad, 75)
Allah Teâlâ Hicr Sûresi’nde şöyle buyurur: “Hani Rabbin meleklere: ‘Doğrusu
ben, kuru bir çamurdan, kokuşmuş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Onu düzel
tip içine ruhumdan üflediğimde hemen ona secde edin!' buyurmuştu. Meleklerin
tümü, hep birlikte secdeye kapandılar. İblis ise müstesna; secde edenlerden olmayı
reddetti. Buyurdu ki: Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle birlikte olmu-
952 İsnadı hasen olup Abdullah b. Selam’dan mevkuf olarak rivayet edilmiştir.
Tahrici 434 numaralı rivayette geçti.
953 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Muğira b. Abdurrahman el-Hizami vard.r. Takrib adlı eserde şöyle geçer: "Sikada,
garip rivayetleri vardır.” Bk. 657.Cİ rivayet. Hakkında ihtilaf edilmiştir. Senetteki diğer râviler ise
sikadırlar.
• Yine senedinde Abdullah b. Vehhab el-Hacebi vard.r. Künyesi Ebû Muhammed dir, Basral.d.r,
likadır, onuncu tabakadandı ve H. 228’de vefat etmiştir. Buhârî He NesaUendıs.nden rivayette
bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/430) - Tehzib (5/304) - Tehzibu 1 Kemal (2/706) - Cerh ve Tadıl
(5/106) - Kaşif (2/94)
Bunu Musannif d,5,nda rlvaye. »den başka bir kaynağa -asitandım. Bununla birlik,.
bianasmın doğruluğuna Kur’ân ayalleri ile sahih hadisler şahitlik etmektedir.
yorsun?” (Hicr, 28-32) iblis Âdem’e haset etmiştir. Çünkü Allah TeâlâÂd
eliyle yaratmış, iblisi eliyle yaratmamıştır. Adern 1 b>zzat
Daha sonra da Adem Musa’ya hüccet getirmiş, şöyle demiştir: “Allah’ın kela
mı ile seçtiği, kendisi için Tevrat’ı bizzat eliyle yazdığı... Musa sen misin?” Bu had
daha önce geçmişti.
750. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem ile
Musa tartıştı. Musa ona dedi ki: Sen, Allah Teâlâ’hin kendisini bizzat eliyle yarattı
ğı, ruhundan üflediği, meleklere kendisine secde etmelerini emredip onlann secde
ettikleri ue kendisine cennete yerleşmesini emrettiği o Adem misin?...” Râvi daha
sonra hadisin devamını zikretti.954
751. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem ile
Musa tartıştı. Musa ona dedi ki: Sen, Allah Teâlâ’nın kendisini bizzat eliyle yarattı
ğı, ruhundan üflediği, kendisini cennete yerleştirdiği ue meleklere kendisine secde
etmelerini emredip onlann secde ettikleri o Adem misin?...” Râvi daha sonra ha
disin devamını zikretti.955
752. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem ile
Musa tartıştı. Musa ona dedi ki: Sen, Allah Teâlâ’nın kendisini bizzat eliyle yarattı
ğı, ruhundan üflediği, kendisini cennete yerleştirdiği ue meleklere kendisine secde
etmelerini emredip onlann secde ettikleri o Âdem misin?... Râvi daha sonra a
dişin devamını zikretti.956
İşte bu, Musa’nın Âdem’e karşı hüccetidir. Allah Teâlâ onu bizzat eliyle yarat
mıştır. Şimdi de Âdem’in Musa’ya getirdiği Allah’ın Tevrat’ı onun ıçm bizzat y
yaratması hüccetine gelelim.
rivayet. Aynca 185 numaralı rivayetin tahririnde de geçtiği üzer
954 İsnadı hasendir. Bk. 357.ci
hadisin sahih şahitleri vardır.
955 b. Amr «r.
İbn Adiyy dedi ki: “Rivayetlerinde bir beis olmamasını um t ederınv . ’ bu hadisin
diğer raviler ise sikadırlar. Ayrıca 185 numaralı rivayetin tahncınde de g ç
753.... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem'le Musa
tartış^1- Musa e i i. y Adem! Bizi cennetten çıkaran babamız sen misin? Âdem
dedi ki: Ey Musa. Allah Teala’nm kelamı ile seçtiği, Tevrat’ı onun için bizzat eliyle
yazdığı sen mısın? Ben daha yaratılmadan kırk sene önce Allah Teâlâ’nın aleyhim
de takdir ettiği bir iş konusunda mı beni kınıyorsun?”
Buyurdu ki: Böylece Âdem Musa’ya hüccetle geldi, böylece Âdem Musa’ya
hüccetle galip geldi.”957
754. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Âdem ile
Musa tartıştı. Musa dedi ki: Ey Âdem! Bize kaybettiren ve cennetten çıkartan ba
bamız sen misin? Âdem dedi ki: Allah’ın kelamı ile seçtiği, Tevrat'ı onun için bizzat
eliyle yazdığı ve onun da okuduğu o Musa sen misin? Sen Tevrat’ta bunun ben
yaratılmadan kırk sene önce hükme bağlanan bir iş olduğunu görmedin mi? Musa:
Evet, dedi. ”
Buyurdu ki: “Böylece Âdem, Musa’ya hüccetle galip geldi.”
İbn Abde dedi ki: Süfyan, bir keresinde bunu şöyle rivayet etmişti: “Tevrat’ı
onun için bizzat eliyle yazdığı sen misin? Ben daha yaratılmadan kırk sene önce
Allah Teâlâ’nın aleyhimde takdir ettiği bir iş konusunda mı beni kınıyorsun?”958
755.... Said b. Cübeyr’den; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın “Derken
Adem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı, O da onun tövbesini kabul etti” (Bakara,
37) kavli hakkında dedi ki: “Âdem: ‘Ey Rabbim! Beni bizzat elinle yaratmadın mı?’
diye sordu. Allah: ‘Tabii ki de öyle oldu’ diye cevap verdi. Âdem: ‘Ey Rabbim!
Bana ruhundan üflemedin mi?’ diye sordu. Allah: ‘Tabii ki de öyle oldu’ diye ce
vap verdi. Âdem: ‘Ey Rabbim! Rahmetin gazabını geçmedi mi?’ diye sordu. Allah:
Tabii ki de öyle’ diye cevap verdi. Âdem: ‘Ey Rabbim! Beni cennetine yerleştirme
din mi?’ diye sordu. Allah: ‘Tabii ki de öyle’ diye cevap verdi. Âdem: ‘Ey Rabbim!
--- -——_____ _ _____________
^7 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Sabbah vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk. 111.d
rivayet. Ne var ki bir sonraki hadiste Yakub b. Humeyd kendisine mütâbaat etmiştir.
Tahrici 185 numaralı rivayette geçti.
° İsnadı sahihtir.
• Senedinde Yakub b. Humeyd vardır. Saduk olmakla birlikte nadir vehimleri vardır. Bk. 219.cu
rivayet. Ne var ki bir önceki hadiste de görüldüğü üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
* Yine senedinde Ahmed b. Abde vardır. İbn Musa ez-Zabbi’dir. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Bas
ılıdır. Ebû Hatim ve Nesâi, onu sika saymışlardır. Başka bir yerde İse “Rivayetinde beis yoktur”
Emiştir. İbn Hibban, onu Sikat’ta zikretmiştir. Zehebi dedi ki: “Hüccettir.” İbn Hiraş, hakkında
kelam etmiştir. Nasibi olmakla suçlanmıştır. Onuncu tabakadandır. Müslim ve diğer dört imam
kendisinden rivayette bulunmuştur. H. 245’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/20) - Tehzib (1/59) Ne
var ki kendisine mütâbaat edilmiştir.
a rici 185 numaralı rivayette geçti.
758. ... Muhammed b. İshak dedi ki: Muhammed b. Ka’b’ı işittim; şu hadisi
anlatıyordu: Allah Teâlâ eli ile ancak üç şeye dokundu;
1. Âdem (a.s.),
Allah Teâlâ şöyle buyurur; “O Allah ki Ondan başka ilah yoktur. O, el-Hayy’dir,
el-Kayyu m’dur. O'nu ne bir uyuklama ne de uyku alır.” (Bakara, 255) Ayrıca Nebî
(s.a.v.) de bunu haber vermiş, şöyle buyurmuştur: '‘Şüphesiz ki Allah Teâlâ uyu
maz, zaten O'na uyku da yaraşmaz. ”
760. ... Ebû Musa (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) aramızda
iken ayağa kalktı ve şu beş şeyi söyledi: "Şüphesiz ki Allah Teâlâ uyumaz. Zaten
O na uyku da yaraşmaz. Ne par ki O, kıstı (tartı, rızık) indirir ue yükseltir. Gündüz
den önce gece amelleri, geceden önce gündüz amelleri O'na yükselir. Hicabı ateştir
•veya “nurc/ur” buyurdu- Şayet o hicabı kaldırsa, yüzünün subuhâtı, mahlukatın-
dan gözü erişen herkesi yakar.
761. ... Ebû Musa cl-Eşari (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) ara
mızda iken ayağa kalktı ve şu dört şeyi söyledi: “Şüphesiz ki Allah Teâlâ uyumaz.
Zaten O'na uyku da yaraşmaz. Kıstı (tartı, rızık) yükseltir ue indirir. Gündüzden
önce gece amelleri, geceden önce gündüz amelleri O'na yükselir. Hicabı nurdur
-veya “ateştir” buyurdu- Şayet o hicabı kaldırsa, yüzünün subuhâtı, gözü erişen
herkesi yakar.
762. ... Ebû Musa el-Eşari (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) ara
mızda iken ayağa kalktı ve şu dört şeyi söyledi: “Şüphesiz ki Allah Teâlâ uyumaz.
Zaten O'na uyku da yaraşmaz...” Râvi daha sonra aynı hadisi zikretti.964
966
965
• Hakim, Müstedrek (2/392) - Beyhaki, Esma ve Sıfat (2/37) Humeyd et-Tavil yoluyla Enes’ten
“Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki...” şeklinde rivayet etmişlerdir. Hakim, senedinin sahih olduğunu
söylemiş ama Zehebi “Bilakis zayıftır” demektedir. Yine bunu Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de
İbn Abbâs’tan rivayet edip sonrasında şöyle demiştir: “Bunu Taberani Evsat ve Kebir’de rivayet
etmiştir.”
964 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Sabbah ed-Dulabi vardır. Saduktur. Bk. 111 .ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Muaviye vardır. Zarir b. Hazlm’dir. A’meş’in hadisleri konusunda insanların
en hafızıdır. Bk. 292.Cİ rivayet.
Tahrici 659 numaralı rivayette geçti.
965 İsnadı sahihtir.
Tahrici 659 numaralı rivayette geçti.
966 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Mes’udi vardır. Abdurrahman b. Abdullah’tır. Saduktur, sonradan karıştırmıştır. İbn
Mürre’den işitmesi, karıştırmasından öncedir. Bk. 253.cü rivayet. Bundan önceki iki hadiste de
görüldüğü üzere A’meş ve Sevri, kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde İbn Ömer el-Adeni vardır. Saduktur. Birçok kişi onu sika saymıştır. Bk. 37.ci
rivayet. Aynca kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici 659 numaralı rivayette geçti.
X
CamScanner ile tarandı
KİJÂBU^şerî^
A .. , ------------__________________________ I 467
763. . .. Ebu Musa (r.a.) dedi ki- R;>- i . 7 -----
iken ayağa halkta ve şu dört şeyi söyledi: “Şüpta^AM
ffna uvku da yaraşmaz... ’’ Râvi daha sonra ay'“adisi Xe^
Abbâ’’,“" M: Ömer
tadacaklar sefmti î °P ll Uİlli'r recmi yalanlayacaklar, havuzu
at" l<ablr Oiab'"' ^«nloyacaklar ve blr toplu-
mun cehennemden çıkacaklarını yalanlayacaklardır ”*971
767 .’ .. Yusuf b. Mihran’dan; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Ömer b. Hattâb
(r.a.) şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) recmetll, Ebû Bekir (r.a.) recmetti ve ben de
recmettim. Bir topluluk gelecek; recmi, havuzu, şefaati, kabir azabını ve bir toplu
luğun cehennemden çıkacaklarını yalanlayacaklardır.”972
768 . ... Yusuf b. Mihran dan; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi kİ: Ömer b. Hattâb
hutbe verdi, dedi ki: Ey insanlar! Şüphesiz ki recm haktır; sakın hilelere aldan
mayın! Bunun delili şudur: Rasûlullah (s.a.v.) recmetmiştir, Ebû Bekir (r.a.) rec-
metmiştir ve bizler de recmi uyguladık. Doğrusu bu ümmetten bir topluluk olacak;
recmi yalanlayacaklar, Deccal’ı yalanlayacaklar, Güneş’in battığı yerden doğmasını
yalanlayacaklar, kabir azabını yalanlayacaklar, şefaati yalanlayacaklar ve derile
ri yanıp kemikleri göründükten sonra bir toplumun cehennemden çıkacaklarını
yalanlayacaklardır.”973
• Heysemi bu rivayeti Mecmau’z Zevaid’de (7/207) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu uzun bir
hadiste Ahmed ve Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Senedinde Ali b. Zeyd vardır ki hafızası kötüdür.
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.” Hafız İbn Hacer, bunu Metalib-i Aliye’de (3/92) Haris’e de
nispet etmektedir. Ayrıca bundan sonraki iki rivayet ile tahricine bakınız.
971 İsnadı zayıftır; bir önceki rivayetteki iki illet burada da vardır.
• Yine senedinde Eş’as vardır. Bir sonraki rivayette açıkça geçtiği üzere İbn Sevvar el-Kindi’dir.
Zayıftır. Bk. 231.Cİ rivayet. Ne var ki 768 numaralı rivayette Hammad b. Seleme, bir önceki riva
yet ve tahricinde de görüldüğü üzere Ma’mer ve Hüşeym kendisine mütâbaat etmişlerdir. Şeyh
Elbani, İbn Ebi Asım’ın Sünne adlı eserinde yaptığı tahriç çalışmasında 343 numaralı rivayette
(1/152) şöyle der: “Zahir olan onun Abdullah el-Haddani el-Basri olduğudur.” Bununla birlikte
697 numaralı rivayette (2/321) onun hakkında “İbn Berraz el-Hecemi demiştir.” Doğrusu ise bir
sonraki rivayette de açıkça geçtiği üzere İbn Sevvar el-Kindi dir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
972 isnadı bir önceki gibi zayıftır.
Tahrici 765 numaralı rivayette geçti.
973 İsnadı daha öncekiler gibi zayıftır.
Tahrici 765 numaralı rivayette geçmişti.
• Ayrıca rivayetin ilk bölümünden “Bu ümmette bir topluluk olacak... cümlesine kadar kısmı,
Said b. Müseyyeb yoluyla Ömer b. Hattâb’tan sabittir. Bk. Mâlik, Muvatta (2/824) - Ahmed, Müs
ned (1/36) - Tirmizî, Sünen, 1431 (4/38) Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir. Ömer’den birçok yoldan
rivayet edilmiştir." Ayrıca bk. Beyhaki, Sünen-i Kübra (8/213)
* Aynı şekilde bu, Ubeydullah b. Abdullah b. Ulbe yoluyla İbn Abbâs tan Ömer dedi ki... şek-
linde de rivayet edilmiştir. Bk. Ahmed, Müsned (1/29, 40) - Darımi, 2327 (2/99) - Müslim, 1691
<3/1317) - Ebû Davud (Avn, 12/97) - Tirmizî, 1432 (4/38) - İbn Mâce, 2553 (2/853)
onun tevilini ancak Allah bilir..." (Âl-i imrân, 7) âyetini okudu ve ardından üç ker
şöyle buyurdu: Allah sizler için onları isimlendirdi. Artık onlardan sakının!”™2
771. ... Âişe den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah sîzleri sakın
dırdı. Artık onları gördüğünüzde siz de sakının!"™3
772. ... Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşecc’den; Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki'
Doğrusu insanlar sizinle Kur’ân’m müleşâbih olanıyla tartışmaya girişeceklerdir
Siz ise onları, sünnetler ile mağlup edin. Çünkü sünnetlerin ashabı, Allah Teâlâ’nın
kitabını en iyi bilenlerdir.”*
984
773. ... Yezid el-Fakir dedi ki: Bir keresinde yanımda kendisine Talk b. Habib
denilen bir kardeşim ile Mekke’deydik. O sıra Haruriye görüşüne sahiptik. Derken
Cabir b. Abdullah’ın (r.anhumâ) geldiğini duyduk. Kendisi her hac mevsiminde
gelirdi. Hemen onun yanına vardık ve şöyle dedik: “Bize senin şefaat konusundaki
sözün ulaştı. Halbuki Allah Teâlâ’nın Kitabı sana muhaliftir.” Bunun üzerine yüzü
müze baktı ve “Irak ehlinden misiniz?” diye sordu. Bizler “Evet” diye cevap verince
tebessüm etti -veya güldü. Dedi ki: “Peki, sizler bu görüşünüzü Allah’ın Kitabının
neresinde buldunuz?” Dedik ki:
- Allah Teâlâ, Kitabı’nda şöyle buyurur: “Rabbimiz! Şüphesiz ki sen kimi ce
henneme girdirirsen, gerçekten onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiçbir yardıma-
sı yoktur. ” (Âl-i İmrân, 192) Yine şöyle buyurur: ‘‘Ateşten çıkmayı isteyecekler ama
oradan çıkacak değiller. ” (Maide, 37) Yine şöyle buyurur: “Gam-kederden dolayı
oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. ” (Hac, 22) Daha bunun
gibi nice âyetler vardır.
Dedi ki:
- Allah Teâlâ’nın Kitabı’nı siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa ben mi?
tahricinde de geçtiği üzere birçok kişi, kendisine mütâbaat etmiştir. Hadis sahihtir.
lafızlarla...
Cabir (r.a.) dedi ki: “Yoksa sen Kur’ân’ın ‘Gecenin bir kısmında sana nafile
olmak üzere teheccüd et. Rabbinin seni övülen bir makama (Makam-ı Mahmud’a)
göndermesi umulur’ (İsra, 79) âyetini okumuyor musun? Şüphesiz Allah Teâlâ gü
nahları sebebiyle bir topluma azap etmiştir. Onları çıkarmayı dilerse çıkaracaktır ”
Yezid dedi ki: “O günden sonra şefaati yalanlamadım.”986
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Hiç şüphe yok ki şefa
ati yalanlayanlar, yaptıkları tevilde fahiş bir hata etmekte, Kitap ve Sünnet’in yo
lundan ayrılmaktadırlar. Bunun sebebi, Kur’ân’da kâfirler hakkında inen âyetlere
dayanmalarıdır. Allah Teâlâ o kâfirlerin ateşe girdiklerinde bir daha asla oradan
çıkamayacaklarını haber vermiştir. Bunun üzerine şefaati yalanlayanlar, o âyetleri
muvahhidler için de geçerli saymışlar, Rasûlullah’tan (s.a.v.) gelen ve şefaatin bü
yük günah işleyen kimseler için olmasıyla alakalı haberlere ise iltifat etmemişlerdir.
Halbuki Kur’ân, şefaatin varlığını göstermektedir. Bununla birlikte onlar, iman ehli
kimselerin üzerinde bulunduğu itikat esaslarından ayrılmış, Mü’minlerin yolundan
başkasına tâbi olmuşlardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kendisine hidayet belli ol
duktan sonra her kim Rasûl’e karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başkasına tâbi
olursa, onu döndüğü şeye çeviririz ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir vanş
yeridir!” (Nisa, 115)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.) sün
neti ile sahâbenin sünnetlerini reddeden herkes, Rasûl’e karşı çıkan ve ona isyan
eden kimselerdendir. Sünnetleri kabul etmeyi terk ettiğinden dolayı Allah Teâlâ ya
da isyankâr olmuştur. Şayet bu yoldan çıkmış kimse, kendisine karşı insaflı dav-
986 • SetedÎndeNlübarek b. Fudale vardır. Saduktur, tesviye tedlisi yapardı. Bk. 59.cu rivayetBura
da“tahdis etti” latan, kullanmam Aynca Müslim veı Beyhaki,’n n
b Ebi Eyyûb, kendisine mütâbaat etmiştir. Aynca bir öncek, rivayetin tahricine
.’^ne senedinde Şeyban b. Ferruh vard.r. Bk. 75.Cİ rivayet. Ne var kı kendıs.ne mutabaat
miştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
Nebi (s.a.v.), kendilerine farz kliman tüm hükümleri ümmetine beyan etmiş.
dü„ya ve ahire! işlerim ve iman etmeleri gereken esaslar, onlara açiklamışhr. Onları
bilgisiz cahiller olarak bırakmamış; aksine hak ehlinin bilip tanığı ölüm, kabir,
müminin karşılaşacakları, kâfirin karşılaşacakları, mahşer, vukuf, cennet ile cehen
nemle alakalı ne vaısa kademe kademe ümmetine öğretmiştir. Bunların hepsini
ilgili yerlerinde anlatacağız inşallah.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Elif, Lam, Ra. Bunlar, Kitab'ın ve apaçık b'
Kur’an’m âyetleridir. Kâfirler, keşke daha önce Müslüman olsaydılar dive rot
arzu edeceklerdir.” (Hicr, 1-2) Ç
de nispet etmektedir.
• Yine bu, bir sonraki rivayette İbn Abbâs’tan da gelecektir. . >e
• Ayrıca bu, Ebû Bürde yoluyla babasından, o da Ebû Musa el-Eşari’den mer u o
rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cehennemlikler cehennemde bir ^ 9
rinde, içlerinde kıble ehlinden olup Allah’ın dilediği kimseler de olur. Kafirler: Muslü
size bir yarar sağlamadı mı ki bizimle burada oldunuz?' derler. Müslümanlar: Biz î,ce.
bazı günahlar vardı’ diye cevap verirler. Allah onların konuşmalannı işitir ve 1 c ^g bizter
hennemde olan kimseler için emir verir, ateşten çıkartılırlar. Bunun üzerine kâ ır e sonraSında
de Müslüman olsaydık da onlar gibi biz de çıkabilseydik derler. Rasûlul a s.a
şu âyeti okudu: “Elif, Lam, Ra. Bunlar, Kitap’ın ve apaçık bir Kur’an’ın âyetleridir. Kâfirler, keşke
daha önce Müslüman olsaydılar diye çokça arzu edeceklerdir.” (Hicr, 1-2) Bk. İbn Ebi Asım, Sün
ne, 843 (2/405) - İbn Cerir, Tefsir (14/2) - Taberani, Kebir (Mecmau’z Zevaid, 7/45) - Beyhaki, el-
Ba’s ve’n Nüşur, 79 (s. 91) - İbn Ebi Hatim ve İbn Merduyeh (Kenzu’l Ummal, 14/541) Bu sahih
bir hadistir ama senette geçen Ebû Halid b. Nafi’ el-Eş’ari’de zayıflık vardır. Bk. Mecmau’z Zevaid
(7/45) Aynca Elbani’nin Sünne üzerine yaptığı tahriç çalışmasına (2/405) da bakabilirsiniz.
988 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Atâ b. Saib vardır. Saduktur, karıştırmıştır. Bk. 182.ci rivayet. İbrahim’in ondan
yaptığı rivayet, karıştırmasından önce mi yoksa sonra mı belli değildir. Bu sebeple rivayetinde
tevakkuf edilir. Ne var ki bir önceki rivayet ile tahricinde de görüldüğü üzere şahidi vardır.
• Yine senedinde İbrahim b. Tahman vardır. Sikadır, garip rivayetlerde bulunmuştur. Bk. 665.ci
rivayet.
• Yine senedinde Abdülmelik b. Amr el-Kaysi vardır. Künyesi Ebû Âmir el-Akadi dir. Sikadır. Do
kuzuncu tabakadan olup H. 204 veya 205’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/521) - Tehzib (6/409)
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (14/3) - Hakim, Müstedrek (2/353) Hakim dedi ki: "İsnadı sahihtir.”
Zehebi, kendisine muvafakat etmiştir. İbrahim yoluyla Atâ’dan bu şekilde rivayet edilmiştir.
• Beyhaki, el-Ba’s ve’n Nüşur, 75 (s. 89) Cerir yoluyla Atâ’dan rivayet etmiştir. Beyhaki dedi ki:
Ebû Avane ve başkaları, Atâ’dan olarak kendisine mütâbaat etmişlerdir.
989 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû Muaviye ez-Zarir vardır.
• Yine senedinde Asım el-Ahval vardır.
Tahriç:
• Said b. Mansur, sahih bir senetle rivayet etmiştir. Bk. Haf.z İbn Hacer Fethu’l Bari (11/426)
* Lalekai, Şerhu’l Usul, 2088 (6/1110) İbn Mübarek yoluyla Asım dan bu şekilde...
?90 İsnadı zayıftır
• Senedinde Muhammed b. Sinan el-Bünani vard.r. M.s.rhd.r, zayıftır, yedinci tabakadandır.
Bk- Takrib (2/148) - Tehzib (9/82) Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere İbn Mâce, Hakim ve
• Yme senedinde Anbese b. Abdülvahid el-Kuraşi vardır. Künyesi Ebû Halid el-A’var dır. Sikadır,
âbiddir, sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/88) - Tehzib (8/161)
781. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Şefaatim, amme
mden büyük günah işleyenler içindir. ”"4
782. ... Enesb. Mâlik’ten (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şefaat ancak
995
büyük günah işleyenler içindir.’’994
783. ... Enes b. Mâlik (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şefaat
ancak büyük günah işleyenlere has kılınmıştır. ”"6
784. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şefaatim,
ümmetimden büyük günah işleyenler içindir. ’’997
Tahriç: Bunu Beyhaki rivayet etmiştir. Bk. İbn Kesir, Nihaye (2/229) Yine bunu Hatib, Tarih’te
(2/40) rivayet etmiş, sonrasında şöyle demiştir: “Ali b. Amr dedi ki: Bu, Şa’bi yoluyla K’ab b.
Ucre’den garip bir hadistir. Bunu Ümeyy b. Rebi’a es-Sayrafi tek başına rivayet etmiş, Vasıl
b. Hayyan’da tek başına Ümeyy’den rivayette bulunmuştur. Aynı şekilde onun da Anbese b.
Abülvahid’den kime aktardığı bilinmemektedir.” Bununla birlikte hadisin birçok sahih şahidi var
dır. Kimisi Cabir hadisi olarak geçti, kimisi de Enes hadisi olarak gelecektir.
994 İsnadı hasendir.
• Senedinde Eş’as b. Abdullah el-Huddani el-Ezdi vardır. Basralıdır, künyesi Ebû Abdullah'tır.
Genellikle dedesi el-Huma’ya nispet edilir. Saduktur, beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/79) -
Tehzib (1/355)
• Yine senedinde Bistam b. Haris el-Asfar vardır. Künyesi Ebû Yahya’dır, Basralıdır. Sikadır, ye
dinci tabakadandır. Bk. Takrib (1/97) - Tehzib (1/439)
• Yine senedinde Muhammed b. İshak el-Musuhi vardır. Saduktur. Bk. Cerh ve Ta’dil (7/196)
Tahriç:
• Buhârî, Tarih-i Kebir (2/126) - Ahmed, Müsned (3/213) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 271) - Ebû
Davud (Avn, 13/71) - Hakim, Müstedrek. Bunların hepsi, Süleyman b. Harb yoluyla Bistam
b. Haris’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. Elbani dedi ki: “İsnadı iyidir.” Bk. Zilalu’l Cenneh
(2/400)
• Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 2026 (s. 270) - Tirmizî, 2435 (4/625) Tirmizî dedi ki: “Bu yol
dan hasen sahih gariptir.” Ayrıca bk. İbn Huzeyme, Tevhid (s. 270) - İbn Hibban, Mevarid, 2596
(s. 645) Bunlann hepsi, Sabit b. Enes yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Huzeyme, Tevhid (s. 271) Katade yoluyla Enes’ten bu şekilde...
• Taberani, Sağir (1/160), (2/119). Asım el-Ahval ve Yezid er-Rakkaşi yoluyla Enes’ten bu şekilde ri-
yayet etmiştir. Şeyh Vadii, Kitabu’ş Şefaat (s. 88, 90)’da iki senedin de zayıf olduğunu söylemiştir,
995 knadı hasendir.
• Senedinde Yezid er-Rakkaşi vardır. Zayıftır. Bk. 232.ci rivayet. Bununla birlikte bir önceki ri
vayet ve tahririnde de görüldüğü üzere Eş’as el-Huddani ile Sabit, kendisine mütâbaat etmiştir
Bununla senet iyileşmektedir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
996 isnadı zayıftır.
* Senedinde Yezid er-Rakkaşi vardır. Zayıftır. Bk. 232.ci rivayet.
Yine senedinde Ebû’l Muğira vardır. Nadr b. İsmail b. Hazim el-Beceli’dir. Kufelidir, kıssacıd
uvveüi değildir. Sekizinci tabaka küçüklerinden olup H. 182’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/30H
tedir(10/434) Ne var ki senet, daha önce de bahsedilen mütâbaat ve şahitlerle kuvvetlenmek
iz 7? ^'Ze EbÛ Bekİr KaSIm b' ZekeriVa el-Mutarrez tahdis etti, dedi ki- Bize Ebû
Kureyb Muhammed b. Alâ tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Muaviye tahdis etti...
el-Mutarriz dedi ki: Yine bize Yusuf b. Musa el-Kattan tahdis etti, dedi ki- Bize
Cerir tahdis etti; A’meş’ten, o Ebû Salih’ten, o Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah
(s.a.v.) buyurdu ki: “Her peygamberin icabet edilen bir duası vardır. Hepsi de du
asını etmiştir. Ben ise duamı, ümmetim için kıyamet gününe sakladım. Şefaatim
inşallah ümmetimden Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmaksızm ölen kimselere erişecek-
tir.” Bu Ebû Muaviye’nin lafzıdır.* 1000
• Yine senedinde Ebû Ümeyye el-Habati vardır. Eyyûb b. Hut’tur. Basralıdır, metruktür, beşinci
tabakadandır. Bk. Takrib (1/89) - Tehzib (1/402) Bununla birlikte hadisin başka yollan da vardır.
Tahrici 781 numaralı rivayette geçti.
998 Bunun kayıtsız şartsız söylenmesi tartışmaya açıktır. Çünkü ne mü’minlerin ne de başkalarının
müstağni kalamayacakları şefaat çeşitleri vardır. Mesela Nebî’nin (s.a.v.) Şefaat-i Uzma’sı bey
ledir. Bu şefaate tüm insanlar muhtaçtır. Yine Nebî’nin (s.a.v.) hesapsız cennete girmeleri adına
bazı kimselere şefaati vardır. Bk. 79O.cı rivayet. Bu da günahkâr mü’minlere has değildir. Allah en
iyisini bilir.
999 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Fudayl b. Süleyman vardır. Saduk olmakla birlikte birçok hatası vardır. Bk. 717.d
rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Ebû Mâlik el-Eşca’i vardır. Said b. Tarık vardır. Kufelidir, sikadır. Dördüncü
tabakadan olup H. 140 dolaylannda vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/287) - Tehzib (3/472)
Tahriç: Bunu Beyhaki, İtikad adlı eserinde (s. 97) Hüseyn b. Yahya yoluyla “Bize Ebu 1 Eş as
789. ... Ebû Hureyre (r.a.), Ka’b el-Ahbar’a şöyle demiştir: Allah’ın Nebisi
(s.a.v.) buyurdu ki: “Her peygamberin ettiği bir dua vardır. Bense, inşallah duamı
kıyamet günü ümmetime şefaat olarak saklamak istiyorum. ”1003
4. Musa b. Yesar yoluyla Ebû Hureyre’den: Bunu Musannif 791 numaralı rivayette zikretmiş
tir. Aynca bk. Mâlik, Muvatta, 26 (1/212) - Ahmed, Müsned (2/486) - Buhârî, Daavat, 6304
(11/96) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 257) Bunların hepsi Ebu’z Zinad yoluyla A’rac’tan, o da Ebû
Hureyre’den senediyle rivayet etmişlerdir.
Aynca hadisin Ebû Hureyre’den burada zikredilmeyen başka yollan da vardır. Detaylı bilgi için
bk. Vadii, Şefaat (s. 63 ve sonrası) Yine bu hadis, Enes b. Mâlik’ten de rivayet edilmiştir. Bk. 792
numaralı rivayet. Aynca Cabir b. Abdullah’tan da rivayet edilmiştir. Bk. Müslim, 201 (1/190) -
Ahmed, Müsned (3/84) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 260)
1001 isnadı sahihtir. Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1002 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Amr b. Ebi Amr vardır. Sikadır ama nadiren vehmetmiştir. Bk. 357.Cİ rivayet. Ne var
ki burada kendisine mütâbaat edilmiştir. Bu yüzden vehim şüphesi ortadan kalkmaktadır.
• Yine senedinde İsmail b. Cafer vardır. İbn Ebi Kesir el-Ensari el-Ezraki’dir. Künyesi Ebû İshak
el-Kari’dir, Sikadır, sebttir. Sekizinci tabakadan olup H. 186’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/68) -
Tehzib (1/287)
• Yme senedinde Yahya b. Eyyûb vardır. Sikadır. Bk. 21O.cu rivayet.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (2/373) - Buhârî, İlim, 99 (1/193), Rikak, 6570 (11/418) - İbn Ebi Asım,
Sünne, 825 (2/394) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 291) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (11/165) Bunların
hepsi Amr b. Ebi Amr yoluyla Said el-Makburi’den, o da Ebû Hureyre’den senediyle bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (2/307, 518) - Buhârî, Tarih-i Kebir (4/111) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 290,
291 ve 306) - Hakim, Mûstedrek (1/69) Hakim dedi ki: “İsnadı sahihtir." Zehebi de ona muva
kkat etmiştir. Aynca bk. İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 2594, s. 645) Bunlann hepsi, Muaviye b.
Muattib yoluyla Ebû Hureyre’den senediyle rivayet etmiştir. Bununla birlikte Muaviye b. Muattib
10nq fuldür Bk. Ta’cilu’l Menfaa (s. 407)
4 knadı sahihtir.
saklamak istiyorum.
791 Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Her peygaml)CTİn
eniği bir dua vardır. Şüphesiz ki ben, duam, k.yamel gunu ümmetime §e/aot 0|Qrafe
sakladım. ”1004
1005
792 . Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her peWor„.
berin ettiği bir dua vardır. Şüphesiz kİ ben, duam, k.yamel günü ümmetime
olarak sakladım. ”1006
T Senedinde Yunus b. Yezid vardır. Kendisi sikadır ama Zühri’den yaptığı rivayetlerde azıcık ve
him vardır. Bk. 35.ci rivayet. Ne var ki tahriçte ve bir sonraki hadiste de görüleceği üzere Ma’mer.
kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. Müsned (2/275)
• Yine senedinde Yezid b. Halid vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 624.cü rivayet.
Tahrici 786 numaralı rivayette geçti.
1004 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Haccac b. Ebi Muni’ vardır. Yusuf b. Ubeydullah b. Ebi Ziyad er-Rasafi’dir. Sikadır,
onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (1/154) - Tehzib (2/207)
• Yine senedinde Haccac’m dedesi Ubeydullah b. Ebi Ziyad er-Rasafı vardır. Takrib’te şöyle ge
çer: “Saduktur.” Darekutni ise onu Zühri’nin sika talebelerinden saymış, İbn Hibban da Sikat’ta
ondan bahsetmiştir. Bk. Sikat (7/145) - Takrib (1/235) - Tehzib (7/13) Bir önceki rivayette görül
düğü üzere Yunus b. Yezid, kendisine mütâbaat etmiştir. Ayrıca tahrice bakınız.
Tahrici 786 numaralı rivayette geçti.
1005 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Muhammed b. İshak vardır. Saduktur, müdellistir. Bk. 667.Cİ rivayet. Burada
muan an olarak rivayet etmiştir. Ancak şahitleri ve mütâbaat edenleri olduğu için, muan’an olarak
rivayet etmesinin senede bir zararı yoktur. Senetteki diğer râviler ise sikadırlar.
• Senedinde Musa b. Yesar vardır. Muttalibi azatlısıdır. Medinelidir, sikadır, dördüncü tabakadan
dır. Bk. Takrib (2/289) - Tehzib (10/377)
• Yine senedinde Abde b. Süleyman el-Küllabl vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir, Kufelidır
İsminin Abdurrahman olduğu da söylenir. Sikadır, sebttir. Dokuzuncu tabaka küçüklerinden olur
H. 187 veya sonrasında vefat etmiştir. Buhârî İle Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulun-
muşlardır.
Tahrici 786 numaralı rivayette geçti.
1006 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
(3/2°7’ 2761 2181 192) - Müslim, 200 (1/190) - İbn Ebi^’
Hılye (7/259 hTI’ t" HuZeyme’Tevhid (s’ 258. 262) - Beyhaki, İtikad (s. 89) - Ebû
• İmam Buhâr/s 7'h nPSİ’ Katade yoIuyla Enes’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1008 tik imal sahih.. .. dlr Kendisine el-Habairi denilir. Künyesi Enu Vahv,u
". H. 130'da vefa, e^ite Bk. Takdb (l/320)
aZde der -Kendisinin 'Avf b. Mâllk'i işittim- sözünün vehim olmasmdan ve Avf fe M
smda Ma’dikerib olmasından çekiniyorum.” İbn Huzeyme, daha sonra Selim ile Avf arasında
Ma'dikerib'in olduğu başka bir senet zikretmektedir. Tehzib adlı eserin sahibi şöyle der: “İbn Ha-
tim. Merasil'de dedi ki: Avf b. Mâlik’ten mürsel olarak rivayet etmiştir; onunla karşılaşmamışta."
Vadii’nin aktardığına göre Alai, Camiu’t Tahsil adlı eserinde bunu onaylamak sadedinde zikret
miştir. Yine aktardığına göre İbn Ebi Hatim, İlel’de (2/213) babasından Selim b. Âmir’in Avf b.
Mâlik’ten hiçbir şey işitmediğini ve ikisi arasında iki kişi olduğunu nakletmektedir.
Elbani'ye gelince; ikisi arasında birinin bulunması şeklindeki illeti reddetmiştir. Halbuki Vadii,
Fesevf nin Marife ve Tarih (2/337) adlı eserindeki başka bir yolu aktarmıştır. Elbani dedi ki: “Selim
b. Amir, bunu hem Ma’dikerib’ten, hem de bizzat Avf b. Mâlik’ten işitmiştir. Ma’dikerib’in adaleti
sabitse, o zaman iki senet de sahihtir.”
Derim ki: Elbani’nin sözünü, Selim’in bu senette açıkça “işittim” lafzını kullanması desteklemek
tedir. Selim, sika bir râvidir. Hafız’ın Tehzib’te aktardığı İbn Ebi Hatim’in sözüne gelirsek; ben
bunu Merasıl adh eserin Şükrullah b. Nimetullah’ın tahkik ettiği basımında bulamadım. Ne var ki
Ilel de (2/213) Vadii’nin naklettiği şekilde geçmektedir. Gelgelelim hadis, bir önceki rivayette Avf
b. Mâlik’ten nakledilmişti. Dolayısıyla Selim ile Avf arasında inkıta olsa bile bu bir zarar verme-
mektedir. Allah en iyisini bilir.
me^kM^?6 Bİ5r b’ et'TİmİSİ Vardır- Künyesi Ebû AbduUah el-Beceli’dir. Aslen Dı-
o,up H-205 m
Tahriç: Buhârî^Sh, 7509 (13/473) Ahmed b. Abdullah yoluyla "Bize Ebû Bekir b. Ayyaş
duştur. Bu yüzden terk edilmiştir. Bk. 71.cı nvayet. Kufe|i(jlrı Rakka’da ikamet et-
* Yine senedinde Yezid b. Asamm el-Bikai vardır. Kunyes nördüğü söylenir ama bu sabit
fiştir. Mü’minlerin Annesi Meymune’nin kızkardeşinin og u (2/362) ■ Tehzib (11/313)
e9ildir. Üçüncü tabakadan olup H. 103’te vefat etmişır Kufelidir, sikadır, beşinci tabaka-
' sanedinde Ebû Pazara vard.r. Rasid b. ri-Ab« d“
“anir. Bk. Takrib (1/240) - Tehzib (3/227)
Tahriç: Suyun. bunu ed-Dümı’l Mensur’da (8/598) zikretmiş ve “Bunu Hennad, İbn Abbâs'^
nvayct etmiştir’ demiştir. ,
1012 Bu bâb ile içerisindeki sahih hadisler ve haberler, bıd at fırkalarından uçune reddiyedir. Bu bâb
büyük günah işleyenlerin cehennemde ebedi kalacaklarını ve ateşe girenlerin bir daha asla çfe'
mayacaklannı söyleyen Hariciler ile Mutezile’ye reddiyedir. Gerçi bu ikisi arasında büyük günah
işleyen kimsenin hükmü konusunda ihtilaf vardır. Hariciler, onun kâfir olduğunu; Mutezile, iki
menzile arasında bir menzilede olduğunu söylemektedirler ama sonuçta netice birdir. Yani onlann
itikadına göre böyle bir kimse ebediyen cehennemde kalacaktır. Aynı zamanda bu bâb, mu-
vahhidlerin cehenneme girmeyeceklerini ve küfürle birlikte itaatin fayda vermemesi gibi imanla
birlikte günahın zarar vermediğini söyleyen Mürcie’ye de reddiyedir.
Hak ise Kitap, Sünnet ve Ehli sünnet ve’l Cemaat’in üzerinde bulunduğu, aşırılık ve gevşeklik
arasındaki orta yollu görüştür. Yani büyük günah işleyen kimse, imanı sebebiyle mü’min olup gü
nahı sebebiyle fasıktır. Böyle bir kimse Allah Teâlâ’nm dilemesine kalmıştır; dilerse affeder ve onu
bağışlayıp cennete girdirir, dilerse de onu cehenneme koyup sonrasında ateşten çıkarır. Çünkü
tevhid ehlinden hiç kimse ateşte ebediyen kalmayacaktır. Allah en iyisini bilir.
1013 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
• Buhârî, 6558 (11/416) - Müslim, 191 (1/178) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 277) - İbn Ebi Asım,
Sünne, 841 (2/404) Bunların hepsi, Hammad b. Zeyd yoluyla Amr b. Dinar’dan bu şekilde riva-
yet etmişlerdir.
• Müslim, 191 (1/178) - İbn Ebi Asım, Sünne, 840 (2/404) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 277) - Bey
haki, İtikad (s. 90) - Musannif, 799. Bunların hepsi, Süfyan yoluyla Amr b. Dinar’dan bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
mid i’ ’TCS**’MÜSnCd <3/326,379) Ba?ka bir y°ldan Cabir'den...
1014 isnadı sahihtir.
• Senedinde Süfyan vardır. İbn Uyeyne’dir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1015 İsnadı hasendir.
803. ... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “K,gamet günü o/du-
jsrda Kalbinde tane ağırlığınca iman bulunan kimselere şefaat et’ buyrulur ve
tona şefaat verilir. Ben de hemen kalbinde zerre ağırlığınca iman olan kimselere
jafad ederim. Öğle ki kalbinde şu kadarak olan kimse dahi kalmaz. ” Enes dedi ki:
“Bunu derken baş parmağı ile işaret parmağını hareket ettirdi.”1018
• Yine senedinde yukarıdaki Hasen in babası Ebu Reca vardır. Amr b. Milhan el-Utaridi vardır.
Künyesi ile meşhurdur. Muhadramdır. Sikadır, uzun bir süre yaşamıştır. H. 105 veya 120’de vefat
etmiştir. Bk. Takrib (2/85) - Tehzib (8/140)
Tahriç: Ahmed, Müsned (4/434) - Buhârî, Rikak, 6566 (11/418) - Ebû Davud, Şefaat (Avn,
13/72) - Tirmizî, Sıfatu Cehennem, 2600 (4/715) - İbn Mâce, Zühd, 4315 (2/1442) - İbn Huzey
me, Tevhid (s. 276) - Beyhaki, İtikad (s. 91) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (15/183) Bunların hepsi,
Hasen b. Zekvan yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1016 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Mes’ud b. Ebi Seleme vardır. Kim olduğuna dair bir bilgiye rastlamadım. Ne var ki
Ahmed ve Müslim'in rivayetlerinde Ebû Mesleme Said b. Yezid, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Aynı şekilde Ebi Nazra’dan rivayet olarak Süleyman b. Ömer b. Gıyas ve Avf, ona mütâbaat
etmişlerdir. Bk. Müsned (3/5, 25, 90)
Tahriç: Ahmed, Müsned (2/5, 11, 25, 78, 90) - Müslim, İman, 185 (1/172) - İbn Mâce, Zühd,
4309 (2/1441) - Darimi, Müsned, 2820 (2/238) - Ebû Avane (1/186) - Hüseyn el-Mervezi, Zevaid-i
İbn Mübarek (s. 449) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 274, 279,280, 282, 283, 286) - Beyhaki, İtikad
(s. 92) Bunların tümü, Ebi Nazra yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1017 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Amr b. Yahya vardır. İbn Ammara b. Ebi’l Hasen el-Mazini’dir. Medinelidir, sikadır.
Altıncı tabakadan olup H. 130’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/81) - Tehzib (8/118)
‘ Yine senedinde Amr’ın babası Yahya b. Ammara vardır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk.
Takrib (2/354). Tehzib (11/259) w .. . ıad n/1794
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/56) - Buhârî, Rikak, 6560 (11/416) - Müslim, İman 184 (1/172)
' İbn Ebi Asım, Sünne, 842 (2/405) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 294) - Bega^er “ S
1018 15/190) Bunlann hepsi, Amr b. Yahya yoluyla babasmdan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
olanlan rahmetim s
avuç halinde çı anr- kRasûlullah
aa«.—- (s.a.v.) buyurdu ki: "Mü'minfe
..t
807. ... W Said'den b RûWeri Tedlâ ile tart,malan, b, !n’n
cebeni ^^Zunla tart,masından daha çetmdm Onlar W
arandan M*»» ° bizimte oruç tutan ue hac çapan kardeşlerin,^
mir! Onlar, birimle nen» kılan,
1020 SeXde Hammad varda. İbn Ebi Süleyman'dır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur.
birinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/259) - Tehzib (11/292) Ne var ki daha önce de geçtigı üzere
İmam Ahmed’in rivayetinde Muhammed b, Cafer ile Haccac, kendisine mütâbaat etmiş er ır.
Aynca hadisin daha önce de geçtiği üzere başka sahih yollan da bulunmaktadır.
Tahriç:
• Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 419 (s. 56) Şu’be yoluyla bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (5/402) - İbn Huzeyme, Tevhid (s. 275) Muhammed b. Cafer ve Haccac yo
luyla “Bize Şu’be tahdis etti,./ senediyle bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (5/391) - İbn Ebi Asım, Sünne, 836 (2/402) Hammad b. Ebi Süleyman yo uy-
la Rib’i’den bu şekilde...
• Heysemi, bunu Mecmau’z Zevaid’de (10/380) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu
yoldan rivayet etmiştir. İki senedin râvileri de sikadırlar.” Ayrıca Hafız, Metalib-i Aliye’de (4 J “
bunu Ebû Bekir b. Ebi Şeybe’ye de nispet etmiş ve “Hasen sahihtir” demiştir.
1021 isnadı çok zayıftır.
• Senedinde İshak b. Abdullah vardır. İbn Ebi Ferve’dir, metruktür. Bk. 795.Cİ rivayet- Bunu
yanında hadisin manas, sahih olup bir sonraki rivayet buna şahitlik etmektedir.
Tahriç. Bunu Musannif dlşmda rivayet eden herhangi birine rastlamadım.
Allah:
. Zürriyetinden cehenneme gönderilecekleri çıkar!
Âdem:
■ Cehenneme gideceklerin sayısı nedir?
Allah:
- Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi.
Bunun üzerine sayısını ancak Allah Teâlâ’nın bildiği kadar kişi çıkar da Âdem’e
(a.s.) gelip ‘Sen Âdem’sin. Allah sana ikram etti, seni bizzat eliyle yarattı, sana
ruhundan üfledi, seni cennete yerleştirdi, meleklere emretti de sana secde ettiler.
Bu yüzden zürriyetine şefaat et de cehennemde yanmasınlar’ derler. Âdem der ki:
- Bugün bu iş bana ait değildir ama sizi Allah’ın kendisini yakın dost (halil)
edindiği bir kula yönlendireyim. Ben de sizinle beraberim.
Hemen İbrahim in (a.s.) yanına varırlar ve ‘Ey İbrahim! Sen Allah’ın kendisini
yakın dost edindiği bir kulsun. Bu yüzden Âdem ’in zürriyetine şefaat et de cehen
nemde yanmasınlar' derler. İbrahim der ki:
- Bu iş bana ait değildir ama sizi Allah’ın kelamı ve mesajı ile seçtiği, O'ndan
bir sevgiyi kendisine bahşettiği Musa’ya yönlendireyim. Ben de sizinle beraberim.
Hemen Musa’nın (a.s.) yanma varırlar ve ‘Ey Musa! Sen Allah’ın kendisini
vüzden^/ SeÇ^'’ $ nc^an ^'r seu9'yi kendisine bahşettiği bir kulsun.
^den Aden, ,n zürriyetine şefaat et de cehennemde yanmosm/ar’ derlet.
^eye kapan.n m. Sonra bana ilkinde olduğu gibi kullana iyi yapamad.ğ,
M Teala yo yapılan ougu ve senalar açılır. Ben de ‘Ey Rabbim! Âdem’in zürriyeti
bugün cehennemde yanmasın’ derim. Bunun üzerine Allah ‘Kalbinde bir kırat ağır
lınca iman olanları çıkarın!’ buyurur. Sonra bana tekrar gelirler ve ben de daha
önce.yaptığım gibi yaparım. Derken el-Cebbar Teâlâ’ya baktığımda hemen ilkinde
olduğu gibi iki kere secdeye kapanırım. Sonra bana ilkinde olduğu gibi kullann
iyi yapamadığı Rab Teâlâ’ya yapılan övgü ve senalar açılır. Sonra ‘İste; istediğin
Derilsin, şefaat et, şefaatin kabul edilsin’ denilir. Ben de ‘Ey Rabbim! Âdem 'in zürri
yeti bugün cehennemde yanmasın’ derim. Bunun üzerine ‘Gidin de kalbinde zerre
ağırlığınca iman olan kimi bulursanız çıkarın!’ buyurur. Hemen sayısını sadece Al
lah Teâlâ’nın bildiği kadarını çıkarırlar ama çoğu orda kalır. Sonra Âdem’e şefaat
’Çin izin verilir, o da on bin kişiye şefaat eder. Sonra meleklere izin verilir, onlar da
§efaat ederler. Tâ ki mü’minlere sıra gelir de onlar, Rebi’a ve Mudar kabilelerindeki
filerden daha çok sayıda kişiye şefaat ederler. ’’1024
* Senedinde Said b. Ebi Hilal vardır. Saduktur. Bk. 423.CÜ rivayet. Ne var ki bir sonraki rivayette
de görüleceği üzere Katade, kendisine mütâbaat etmiştir. Ayrıca tahrıce bakınız.
492 I .____ — — -
492 1 'J „ h b> Hüseyn b. Harb el-Kadı haber Vo
810. Yine bize Ebû lahdis etli, dedi ki: Bize Mu'tenı|r^. d
’-d,
ki Bize Ebû Eş'as Ahmed b Katade'den, o Enes'ten, 0 d ’• S(?'
man tahdis etti, dedi Buyurdu kİ: "Mü’mlnfcr
(•■av.) olarak şöyle ua,n bir şekilde Flryabi nln yukar,^ «
Adem'e gelirler... Dana nadi
benzer olarak devamını zikretti.
Aynca bu hadisin başka yollan da vardı ■
• Yine senedinde Halid b. Yezid vardır. Kendisi el-Cumahi’dir. Sikadır, fakihtir. Bk. 600.CÜ rivayet.
Tahriç: Musannif bu hadis için iki yol zikretmiştir.
ffld, Said b. Ebi Hilal yoluyla Enes’ten şeklindeki yol olup bu rivayettir.
İkincisi ise Katade yoluyla Enes’ten şeklindeki yoldur. Bu da bir sonraki rivayettir. Bu yoldan
rivayet edenler için bk. Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 2010 (s. 268) - İbn Ebi Şeybe, Musan
nef, 11723 (11/450) - Ahmed, Müsned (2/116, 244) - Ebû Avane (1/178, 179) - Buhâri, Tefsir,
4476 (8/160), Rikak, 6565 (11/417), Tevhid, 7410 (13/392), 7440 (13/422) - Müslim, İman, 193
(1/180) - İbn Mâce, Zühd, 4312 (2/1442) - İbn Ebi Asım, Sünne, 804 (2/373) - İbn Huzeyme,
Tevhid (s. 247) - Beyhaki, İtikad (s. 89) Bunlann hepsi, Katade yoluyla Enes’ten bu şekilde ve
buna benzer olarak rivayet etmişlerdir.
Ayrıca bk. Ahmed Müsned (2/435) - Buhârî, Kitabu’l Enbiya, 3340 (6/371), Tefsir, 4712 (8/395)
_Mushm, iman, 194 (1/184) - Tirmizi, Sıfatu’l Kryame, 2434 (4/622) - Ebû Avane (1/171) ‘ ‘b"
AyLabk Tnne- t! -2/q79) ’*bn Hu2eyme-Tevhid (s- 242) Ebû Hureyre’den...
^t'eder” * kadar
s Ebû
vet^is Derda
kişiye ’daneder.
şefaat (r.a.); Rasûlullah l<' Au''ıı. .
b"VU".lu kl:
816. ... Ali b. Ebi Talib’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim
Kur’âriı okur, ezberler ve ezberden okursa, Allah Teâlâ onu cennete girdirir De
ailesinden her biri cehennemi hak eden on kişiye şefaat etme yetkisi verilir. ”*
1031
817. ... Ebû Umame el-Bahili’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Üm
metimden bir adamın şefaati ile Rebi’a ve Mudar kabileleri misali kişi cennete
girecektir. ”1032
1. Senedinde Utbe b. Abdurrahman b. Anbese el-Emevi vardır. Metruktür. Ebû Hatim, hadis
uydurduğunu söylemiştir. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/88) - Tehzib (8/160)
2. Yine senedinde Alak b. Müslim vardır. İbn Ebi Müslim’dir, meçhuldür, beşinci tabakadandır
Bk. Takrib (2/94) - Tehzib (8/195)
• Yme senedinde İbn Affan el-Emevi vardır. Künyesi Ebû Said olmakla birlikte Ebû Abdullah
olduğu da söylenmiştir. Medinelidir, sikadır. Üçüncü tabakadan olup H. 105’te vefat etmiştir Bk
Takrib (1/31)-Tehzib (1/97)
Tahriç: İbn Mâce, Zühd, 4313 (2/1443) - İbn Abdilberr, Cami’ Beyani’l İlmi ve Fazlihi (1/30) Bu
ikisi, Ahmed b. Yunus yoluyla “Bize Anbese tahdis etti.senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir
Elbani dedi ki: “Uydurma hadistir; senedinde Anbese b. Abdurrahman vardır. Ebû Hatim, hadis
uydurduğunu söylemiştir.” Bk. Hamiş Mişkati’l Mesabih, 5611 (3/1561)
1031 İsnadı çok zayıftır; iki illeti vardır.
1. Senedinde Kesir b. Zâdân en-Nehai vardır. Kufelidir, meçhuldür, yedinci tabakadandır Bk
Takrib (2/130) - Tehzib (8/412)
2. Yine senedinde Hafs b. Süleyman el-Esedi vardır. Künyesi Ebû Amr el-Bezzar el-Gazıri’dir,
Kufelidir. İmam Asım’m talebesi Kari Hafs b. Ebi Davud’dur. Kendisine Hufays da denilir. Kıraatte
imam olmasına rağmen hadisleri terk edilmiştir. Sekizinci tabakadan olup H. 180’de 90 yaşında
vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/186) - Tehzib (2/400)
• Yine senedinde Asım b. Zamra es-Seluli vardır. Kufelidir, saduktur. Üçüncü tabakadan olup H.
74’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/384) - Tehzib (5/45)
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/148, 149) - Tirmizî, 2905 (5/171) - İbn Mâce, Mukaddime, 216
(1/78) - Ebû Nuaym, Tarih-i Isfahan (1/255) Bunların hepsi Hafs yoluyla bu şekilde rivayet etmiş
lerdir. Tirmizî dedi ki: “Gariptir, bunu ancak bu yoldan biliyoruz. İsnadı kesinlikle sahih değildir.
Hafs b. Süleyman’ın hadisleri zayıf görülür.”
1032 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdurrahman b. Meysera el-Hadrami vardır. Künyesi Ebû Seleme’dir, Humusludur.
Takrib’te şöyle geçer: “Makbuldür, dördüncü tabakadandır.” İbn Hibban ile İçli, sika olduğunu
söylemişlerdir. Ebû Davud dedi ki: “Hariz’in tüm şeyhleri sikadırlar.” İbn Medini dedi ki: “Meç
huldür, kendisinden ancak Hariz rivayette bulunmuştur.” Bk. Takrib (1/500) - Tehzib (6/284) - İçli,
Sikat (s. 300) - İbn Hibban, Sikat (5/109) Ne var ki Taberani’nin Kebir adlı eserinde (8/330) ve
Ebû Nuaym’ın Ahbaru İsfahan adlı eserinde (1/287) Ebû Galip Hazevver, kendisine mütâbaat et
miştir. Vadii dedi ki: “Hadisin sağlamlığında bu iki yol yeterlidir.” Bu yüzdendir kİ Münavi, Feyzu 1
Kadir’de (4/130) şöyle demiştir: “Iraki, isnadının hasen olduğunu söylemektedir.” Bk. Şefaat (s.
17i)
• Yme senedinde Hariz vardır. Sikadır, sebttir. Nasıbe’den olmakla suçlanmıştır. Bk. 97.ci rivayet.
Senetteki diğer râviler ise sikadırlar. Ayrıca hadisin tahriçte de görüleceği üzere Abdullah b. Şakik
yoluyla şahidi vardır.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (5/257, 261, 267) - Taberani, Kebir (8/169) Hariz yoluyla bu şekilde... Hey-
semi, Mecamu’z Zevaid’de (10/381) bunu zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ahmed ile Taberani
birkaç isnatla rivayet etmişlerdir. Ahmed’in senedi ile Taberani’nin senetlerinden birindeki râvi er,
Abdurrahman b. Meysera dışında sahihin râvileridir. Gerçi o da sikadır.’
820. ... Atıyye b. Sa’d dedi ki: Ka’b el-Ahbar, bir keresinde Abbâs’ın elin
den tuttu ve “Doğrusu bu eli katında şefaat için saklıyorum" dedi. Bunun üzerine
Abbâs “Benim şefaat yetkim mi var?” diye sordu. Ka’b dedi ki: “Evet. Herhangi
bir peygamberin ehli beytinden biri yoktur ki, kıyamet günü onun da şefaat yetkisi
olmasın.”*1035
821. ... Atıyye dedi ki: Bir keresinde Ka’b, Abbâs b. Abdulmuttalib’in (r.a.)
elinden tuttu ve “Bu eli katında koru ki kıyamet günü bana şefaat etsin” dedi.
Bunun üzerine Abbâs “Benim de mi şefaat yetkim var?” diye sordu. Ka’b dedi ki:
“Evet. Doğrusu herhangi bir peygamberin ehli beytinden Müslüman biri yoktur ki
onun da şefaat yetkisi olmasın.”1036
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Zikrettiğimiz şefaat, mu-
vahhid bir topluluğun cehennemden çıkması hususu yanında daha önceki konu
larda zikrettiklerimizin tümü ile inşallah ileride zikredeceğimiz Nebî’ye (s.a.v.), ehli
beytine, zürriyetine, sahâbesine ve hanımlarına sevgi beslemek vb. esaslann hep
sine iman eden kimseler olan bizlere el-Kerim olan Mevlamızın rahmet etmesini,
bizi ve sîzleri lütfü ile rahmetinden mahrum etmemesini, bizi ve sîzleri Nebîmiz’in
(s.a.v.) ve zikrettiğimiz sahâbe, ehli beyt ve hanımlarının şefaati ile cennete gir
dirmesini umuyorum. Her kim şefaati yalanlarsa, Enes b. Mâlik’in de dediği gibi1037
şefaatten hiçbir nasibi yoktur.
• Senedinde Atıyye el-Avfi vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Şii ve müdellis idi.
Bk 584.cü rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Fudayl vardır. Saduktur, ariftir. Aynı şekilde bu da Şia görüşüne
sahip olmakla suçlanmıştır. Bk. 182.ci rivayet. Bununla birlikte 821.ci rivayette Yezid b. Harun,
kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Abdullah b. Ömer el-Kufı vardır. Saduk olmakla birlikte Şia görüşündeydi.
Bk. 54.cü rivayet. Bir bid’atle suçlanan kimsenin, âlimlerin tercih edilen görüşüne göre bid atini
destekleyen rivayetleri kabul edilmez. Bunun yanında bir sonraki rivayette Ebû Hişam er-Rufai.
kendisine mütâbaat etmiştir. Halbuki o da kavi değildir. Bk. 11.ci rivayet. Zaten şayet bu haber
sahih olsa dahi, Ka’b el-Ahbar’ın haberlerindendir. Yani isrâiliyyattır.
Tahriç: Bunu rivayet eden başka birine rastlamadım.
1035 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
• Senedinde Ebû Hişam er-Rufait Abdullah b. Ömer el-Kufi’ye mütâbaat etmiştir ama kendisi
kavi değildir. Hadisleri zayıftır. Bk. 11.ci rivayet,
Tahrici bir önceki gibidir.
1036 İsnadı Atıyye el-Avfi sebebiyle zayıftır.
• Yine senedinde Muhammed b, Yahya b. Feyyaz el-Hanefi vardır. Künyesi Ebu 1 Fazl dır, Bas-
rahdır. Onuncu tabakadan olup H. 250’de vefat etmiştir. Darekutni dedi ki: “Basralıdır, sikadır.
Aynca İbn Hibban da kendisini Sikat’ta zikretmiştir. Bk. Takrib (2/218) - Tehzib (9/520)
Tahrici bir önceki gibidir.
1037 Bu söz, 777 numaralı rivayette sahih bir senetle geçmişti.
1038 Kurtubi, Müfhım adlı eserinde Kad, lyaz’m Galib adlı eserine tâbi olarak şöyle der; “Her mükel
lefin bilip tasdik etmesi vacip olan esaslardan biri de Allah’ın Nebisi Muhammed’e (s.a.v.) özel
faldığı ve ismi, sıfatı ve içeceği bir araya gelmeleri ile kafi ilim (kesin bilgi) hasıl olan sahih meşhur
hadislerde gelen havuzdur. Bunu sahâbeden otuz küsur kişi rivayet etmiş olup yirmi tanesi Buhârî
ile Müslim de, diğer kalanlar da başka eserlerde geçmektedir. Bunların hepsi nakli sahih, râvilerî
meşhur hadislerdir. Sonra zikrolunan o sahâbeden bunları onlar gibi çok sayıda tabiîn, onlardan
sonra da katbekat fazla sayıda kişi, tabiînden nakletmişlerdir. Bunun varlığı konusunda selef ile
Ehli sünnetin halef âlimleri icma etmişlerdir. Bir taife ise bunu inkâr etmiş, zahirine göre imkânsız
saymışlardır. Öyle ki tevilinde ne aklın ne de adetin kabul ettiği imkânsız tevillere düşmüşlerdir.
Halbuki bu hadislerin hiçbir şekilde tevile ihtiyacı yoktur. Bunu yapanlar, selefin icmasını bozmuş,
halef âlimlerinin mezhebinden ayrılmışlardır.” Bk. Fethu’l Bari (11/467) İbn Hacer dedi ki: “Bunu
Mutezile ve bazı Harici fırkaları inkâr etmişlerdir.” Bk. A.g.e.
Derim ki: Bu bölümde özellikleri belirtilen havuz, Nebîmiz’e (s.a.v.) özeldir ama “Her peygambe
rin bir havuzu vardır” manasına delalet eden bazı hadisler de rivayet edilmiştir. Gerçi isnatlarının
hepsi hakkında kelam edilmiştir. Bk. Fethu’l Bari (11/467) Ayrıca İbn Hacer, sözünü ettiğimiz bu
hadislerin isnatları hakkında açıklamada bulunmuştur.
Havuz ve onunla alakalı rivayetlerde bulunan sahâbe sayısına gelirsek; Hafız İbn Hacer, yukarıda
verilen sayıya ilavede bulunmuş ve bunu elliden fazlasına kadar çıkarıp sonrasında şöyle demiştir
“Bana ulaştığına göre müteahhir âlimlerden bazıları, bu sayıyı seksen sahâbeye kadar çıkarmış
lardır.” Bk. Fethu’l Bari (11/467)
1039 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ma’dan b. Ebi Talha vardır. İbn Talha el-Ya’muri de denilir. Şamlıdır, sikadır, ikinci
tabakadandır. Bk. Takrib (2/263) - Tehzib (10/228)
• Yine senedinde Salim b. Ebi’l Ca’d vardır. Raf’i el-Gatafani’dir, Eşcai azatlısıdır, Kufelidir. Sika
olmakla birlikte çokça mürsel rivayetlerde bulunurdu. Hafız, onu tedlis yapanlann ikinci merte
besinden saymıştır. Üçüncü tabakadan olup H. 97 veya 98 veya 100। veya daha sonranda vefat
etmiştir. Bk. Takrib (1/277) - Tehzib (3/432) - Merasil (s. 80) - Tarifu Ehli t Takdis (s. 63) Bununla
birlikte 824 numaralı riayette de görüleceği üzere Ebû Sellam el-Esved. kendisine mutabaat et
miştir. ,
Tahriç: Sevbariın bu hadisini Musannif üç yoldan zlkretmekted r.
i iz x\ ...... L tun r.M’Am o Ma’dan dan, o da Sevban dan senedidir. Bu, bura-
TKatade yoluyla Salım b. Ebi I C Musannef, 20853 (11/406) - İbn Ebi Şeybe, Mu-
sannef 71/18(H/S S (13/146) - Ahmed, Müsned (5/283), (5/280,281,283) - Müslim,
sannef, 11718 (11/443), 15901 ı Beyhaki, el-Ba’s ve’n Nüşur, 131,
2301 (4/1799) - İbn Ebi Asım, Sünne, 708, /U9 (z/oco, /
133 (s. 117) - Beğavi, Şerhu s Sunne ^7^ >d senedidir. Bu, bir sonraki rivayet olup bunu
2. Amr b. Mürre yoluyla Salim’den, o da Sevban aan »
Musannif dışında rivayet eden başka birine rast ama
826. ... Şa bı dedi kı: Bir adam, İbn Ziyad’ın yanında yemin edip “Allah
ona Muhammed m havuzundan su vermesin!” dedi. Bunun üzerine İbn Ziyad,
adama “Muhammed’in havuzu var mıdır?” diye sordu. Adam dedi ki: “Evet. İşte
bu Enes b. Mâlik; onun havuzu olduğunu anlatmaktadır.” Ardından Enes geldi ve
“Rasûlullah ı (s.a.v.) Doğrusu benim bir havuzum vardır ve ben sizden önce oraya
varacağım’ buyururken işittim” dedi.1042
1043
82 7.... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki; "Nefsim elinde
olana yemin ederim ki, bir kısım insanlar havuzun orada yanıma gelirler. Öyle kl
onlan tanıdığımda yanımdan çekilip uzaklaştırılırlar. ”|f>M
828. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Havuzumun
iki köşesi arasındaki uzaklık, San’a ile Medine arası ve Medine İle Amman arası1'*'’
gibidir. ”1044
1045
1046
829. ... Ebû Zerr (r.a.) dedi ki: Bir keresinde "Ey Allah’ın Rasûlü! Havuzun
kaplan nedir?” diye sordum. Buyurdu ki: "Muhammcd'in nefsi elinde olana yemin
ederim ki onun kaplan, kapkaranlık gecede gökteki yıldızlarla gezegenlerin sayı
sından daha fazladır. Cennet kaplarındandır. Cennetten gelen İki oluğu vardır. On
dan içen kişi bir daha susuzluk çekmez. Genişliği, uzunluğu gibi olup Amman’dan
Eyle’ye kadardır. Suyu sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. ”1047
833. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Senden
sonra gelecek olan ümmetini nasıl tanıyacaksın?” diye soruldu. Buyurdu ki: “Acaba
bir adamın simsiyah atlar içinde alnı ile ayaklarında beyazlık bulunan atlan olsa,
kendi atlannı tanımaz mı?” Sahâbe “Tabii ki tanır ey Allah’ın Rasûlü” diye cevap
verdi. Buyurdu ki: “Onlar da kıyamet günü yüzlerinde ve elleri ile ayaklannda ab-
destten ötürü beyazlıkla geleceklerdir. Ben sizden önce havuza varacağım. Derken
birtakım kişiler, tıpkı kaybolan deveye yapıldığı gibi oradan engellenirler. ”1051
834. ... Ümmü Seleme (r.anhâ) dedi ki: Öteden beri insanların havuzdan
bahsettiklerini işitirdim. Ne var ki bunu bizzat Rasûlullah’tan (s.a.v.) hiç duymamış-
tim. Derken günlerden bir gün bir cariye saçlarımı tararken Rasûlullah’ın (s.a.v.)
“Ey insanlar!” dediğini işittim. Bunun üzerine cariyeye “Azıcık ara ver” dedim. Ca
riye “Sadece erkekleri çağırdı, kadınları çağırmadı” dedi. Bense “Şüphesiz ben de
insanlardanım” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğrusu ben sizden önce
havuza varacağım. Derken sizden biri yanıma gelir de kaybolan deveye yapıldığı
gibi havuzdan kovulur...” Râvi daha sonra hadisi zikretti.1052
835. ... Ümmü Seleme’nin azatlısı Abdullah b. Rafi’den; Ümmü Seleme
(r.anhâ) dedi ki: Öteden beri insanların havuzdan bahsettiklerini işitirdim. Ne var
ki bunu bizzat Rasûlullah’tan (s.a.v.) hiç duymamıştım. Derken günlerden bir gün
bir cariye saçlarımı tararken Rasûlullah’ın (s.a.v.) "Ey insanlar!” dediğini işittim
Bunun üzerine cariyeye “Azıcık ara ver” dedim. Cariye “Sadece erkekleri çağır
dı, kadınları çağırmadı” dedi. Bense “Şüphesiz ben de insanlardanım” dedim
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğrusu ben sizden önce havuza varacağım. Der
ken sizden biri yanıma gelir de kaybolan deveye yapıldığı gibi havuzdan kovulur.
Ben “Bunun sebebi nedir?” diye sorarım. Bana ‘Doğrusu sen, senden sonra ortaya
neler çıkardıklarını bilmezsin’ denilir. Bunun üzerine ‘Uzak olsunlar!’ derim.”1053
Ebû Bekir en-Neysaburi dedi ki: Bu hadisi İbrahim el-Asbahani’ye zikrettim,
dedi ki: “Bu, Yunus’un bize yazıp gönderdiği garip bir hadistir.”
Ebû Bekir en-Neysaburi dedi ki: Ebû İbrahim ez-Zühri’yi işittim; kendisine bu
hadis zikredildi, dedi ki: “Bu, mürtedler hakkındadır.”
836. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Nebî’yi (s.a.v.) şöyle derken
işittim: “Ben sizin önünüzden gideceğim. Eğer beni bulamazsanız, bilin ki havuzun
yanındayımdır. Havuzum, Eyle ile Mekke arası kadardır... ” Râvi daha sonra hadisi
zikretti.1054
yoktur.
1053 İsnadı sahihtir.
• Senedinde geçen Yunus b. Abdula’la, bir önceki rivayetin senedindeki Yezid b. Halid’e mütâbaat
etmiştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1054 İsnadı sahihtir.
Allah'a hamd olsun ki O'nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının dokuzuncu bölümü
burada sonra erdi. Allah’ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebî Muhammed ve ailesi
nin üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın onuncu bölümü izleyecektir inşallah. Sadece
O’na güven duyulur.
• Hakim, Müstedrek (1/78) - Beyhaki, el-Ba’s ve’n Nüşur, 158 (s. 129) İki yol ile Humeyd’den, o
da Enes’ten senediyle bu şekilde... Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat
etmiştir.
• Ahmed, Müsned (3/330) Ali b. Zeyd yoluyla Enes’ten... Ali b. Zeyd, İbn Cud’an’dır. Zayıftır,_.ok.
98.d rivayet
839. ... Hayseme’den; Berâ b. Âzib (r.a.), Allah Teâlâ’nın "Allah iman eden
leri dünya hayatında ue ahirette sabit söz ile sebat ettirir ve Allah zalimleri saptırır.
Allah dilediğini yapar. (İbrahim, 27) kavli hakkında dedi ki: “Bu âyet, kabir azabı
hakkında inmiştir.”1057
840. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şu âyetin
yani '... onun için sıkmtıh/zor bir yaşam vardır' (Taha, 124) âyetinin hangi konuda
indiğini biliyor musunuz? Peki, sıkmtıh/zor nedir?” Sahâbe “Allah ve Rasûlü en iyi
bilendir” dediler. Buyurdu ki: “Kâfirin kabrindeki azaptır. Nefsim elinde olana ye
min ederim ki ona doksan dokuz tinnîn (ejderha) musallat edilir. Tınnîn nedir bilir
misiniz? Doksan dokuz yılandır ki her birinin yedi başı vardır. Kıyamet gününe dek
onun bedenine (zehir veya ateş) üfler, onu sokar ue yaralarlar. 1058 1059
1057 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Süfyan’ın babası vardır. Said b. Mesruk es-Sevri’dir. Sikadır alüncı tabakadandır
ve H. 126 veya sonrasında vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler kendısmden nvayette
bulunmuşlardır. Bk. Takrib (1/305) - Tehzib (4/82)
• Yine senedinde Ahmed b. Isa el-Mısri vardır. İbn Tüster olarak tanınır. Bazı işitmeleri hakkında
kelam edilmiştir Hatib dedi ki: “Hakkında edilen kelamın hücceti yoktur.” Onuncu tabakadan
olup H 243 te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/23) - Tehzib (1/64) Ne var ki bir sonraki hadiste de
göruleceûî üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Abdurrahman b. Huceyr vardır. Basralıdır, kadıdır. îbn Huceyr el-Ekber’dir
Sikadır, üçüncü tabakadandır ve H. 83’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/477) - Tehzib (6/160)
Tahriç:
• fön Cem et-Taberi, Tefsir (16/228) İbn Vehb yoluyla bu şekilde... Heysemi, bunu Mecmau’z
Zevaid de (355) zikretmiş, şöyle demiştir: “Bunu Ebû Ya’la rivayet etmiş olup senedinde Derrac
vardır. Hadisi hasen olmakla birlikte hakkında ihtilaf edilmiştir.” Suyuti’nin dediğine göre bunu
aynı zamanda İbn Ebi’d Dünya, Hakim-i Tirmizî, İbn Münzir, İbn Ebi Hatim, İbn Hibban ve İbn
Merduyeh de rivayet etmiştir.
• İbn Kesir, bunu İbn Ebi Hatim’e nispet etmiş ve “Merfu olması münkerdir” demiştir. Bk. Tefsir
(5317)
Aynca bu hadis, bir sonraki rivayette de görüleceği üzere Ebû Said el-Hudri’den de rivayet edil
miştir.
1060 İsnadı hasendir.
• Senedinde Derrac vardır. Buradaki rivayeti zayıftır çünkü Ebu’l Heysem’den rivayette bulun
muştur. Bk. 624.cü rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere Tirmizî ve başkalannın rivaye-
tinde kendisine mütâbaat edilmiştir.
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar. Ayrıca bir önceki hadiste şahidi vardır.
Tahriç:
• Darimi, Sünen, 2818 (2/238) - İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 3, s. 199) Bu ikisi, Said b. Eyyûb
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Tirmizî, 2460 (4/639) Kasım b. Muhammed el-Uranl yoluyla “Bize Ubeydullah b. Velid cr
Rasafi tahdis etti; Atıyye’den, o Ebû Sald’den,.,” senediyle uzun bir şekilde rivayet etmiştir. Onun
metninde “Allah ona yetmiş tinnîn arkadaş kılar” cümlesi vardır. Tirmizî dedi ki: “Hasen gariptir,
ancak bu yoldan biliyoruz.”
• îbn Cerir et-Taberi, Tefsir (16/227) Ebû Hazim yoluyla Ebû Sald’den... ..
• Suyutj, ed-Dürru’l Mensur’da (5/607) bunu Beyhaki’ye de nispet etmiştir. Heysemi de ı
Bunu Ahmed ve Ebû Ya’la, mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Senedinde Derrac vardır. Ha
da kelam edilmekle birlikte sika sayılmıştır.” Bk. Mecmau’z Zevaid (3/55)
1061 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû Şe’sa vardır. Selim b. Esved b. Hanzala’dır. Künyesi Ebû Şe’sa e'‘^li?.arİra|<rib
ttifakla sikadır. Üçüncü tabaka büyüklerinden olup Haccac zamanında vefat etmiştir-
(1/320)-Tehzib (4/165)
g43. ••• Âişe (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde Medine Yahudİlerinden iki koca-
rl yanıma geldi ve Kabir ehli kabirlerinde azap görürler” dediler. Bense ‘ Yalan
k-çildiniz” dedim ve hemen çıktılar. Sonrasında Rasûlullah (s.a.v.) girdi. Ben de
ona "Ey Allah’ın Rasûlü! Doğrusu Medine Yahudİlerinden iki kocakarı yanıma gir
di ve kabir ehlinin kabirlerinde azaP gördüklerini iddia ettiler” dedim. Buyurdu ki:
“Doğru söylemişler; şüphesiz ki onlar, sesini tüm hayvanların duyduğu bir azap
aörürler. ” Âişe dedi ki: Bundan sonra onun her namazda kabir azabından sığın-
3° J.-.m ”1062
844.... Amra’dan; bir Yahudi kadın, Âişe’nin (r.anhâ) yanında girdi, Âişe de
onun için bir şey emretti. Bunun üzerine Yahudi kadın “Allah seni kabir azabından
sığındırsın” veya “Allah sizi kabir azabından sığındırsın” dedi... Âişe daha sonra
Güneş tutulması ile ilgili hadisi zikretti ve sonunda şöyle dedi: Derken Rasûlullah
(s.a.v.) yanıma “Doğrusu bana sîzlerin tıpkı Deccal’ın fitnesi gibi kabirlerinizde fitne
ye tutulacağınız gösterildi” diyerek yanıma girdi. Yine onu şöyle buyururken işittim:
“Allah’ım! Kabir azabından sana sığınırım, cehennem azabından sana sığınırım. ”1063
845. ... Enes b. Mâlik (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
Neccaroğullan’nın bahçelerinden birine girdi ve kabrin birinden ses duydu. Bunun
üzerine “Bu kabrin sahibi ne zaman defnedildi?” diye sordu. Oradakiler “Cahiliye-
de” diye cevap verince, bundan dolayı sevindi ve şöyle buyurdu: “Şayet birbirinizi
defnetmeyecek olsaydınız, Allah’a size sesini işittirmesi için dua ederdim.”1064
• Yine senedinde Ebû Şe’sa’nın oğlu Eş’as vardır. İbn Ebi Şe’sa el-Muharibi’dir, Kufelidir. Sikadır,
altıncı tabakadandır ve H. 125’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/79) - Tehzib (1/355)
Tahriç: Musannif bu hadis için üç yol zikretmiştir.
1. Eş’as’tan, o babasında, o Mesruk’tan, o da Âişe’den: Bunun için bk. Ebû Davud et-Tayalisi,
Müsned, 1411 (s. 200) - Ahmed, Müsned (6/174) - Buhârî, Cenaiz, 1372 (3/232) - Müslim, Ce
naiz, 576 (1/411) - Beyhaki, İtikad (s. 110)
2. Ebû Vail’den, o Mesruk’tan, o da Âişe’den: Bk. İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/383) - Buhârî,
Daavat, 6366 (11/174) - Müslim, Mesacid, 586 (1/411) - Nesâi, Cenaiz (4/105) - Abdullah b.
Ahmed, Sünne, 1409 (2/593)
3. Yahya b. Said’den, o Amra’dan, o da Âişe’den: Bk. Mâlik, Muvatta (1/187) - Ahmed, Müsned
(6/89, 238, 248, 271, 345, 354) - Darimi, Sünen, Salat, 1535 (1/297) - Buhârî, Küsuf, 1049
(2/538) - Müslim, Küsuf, 903 (2/621) - Nesâi, İstiaze (8/274)
Ayrıca bu hadisi Ahmed, Müsned’de (6/81) Said b. Amr b. Said el-Emevi yoluyla Âişe’den rivayet
etmiştir.
İsnadı sahihtir.
i(v_ tahrici bir önceki rivayette geçti.
b3 knadı sahihtir.
‘. Senedinde Amra binti Abdurrahman b. Sa’d b. Zürare vardır. Ensar’dandır, Medinelidir.
Aişe den çokça rivayette bulunmuştur. Sikadır, üçüncü tabakadandır ve H. 100 den önce veya
İrasında vefat etmiştir. Buhârî ile Müslim gibi âlimler, kendisinden rivayette bulunmuşlardır. Bk.
^krib (2/607) - Tehzib (12/438)
IOm »â r*CI 842 numaralı rivayette geçti.
Isn*dı sahihtir.
isterdim. ”*1065
847. Berâ’dan, o Ebû Eyyûb’tan; dedi ki: Nebî (s.a.v.) bir keresinde Güneş
battığında birtakım sesler işitti. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Bu, kabirlerinde
azap gören Yahudi'lerin sesidir. ’1066
848.... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) Mekke
ve Medine bahçelerinden birine uğradı. Derken kabirlerinde azap gören iki insan
sesi işitti. Rasûlullah (s.a.v.) bunun üzerine buyurdu ki: “Bu ikisi azap görmektedir.
Azap sebepleri büyük bir şey de değildir.’’ Sonra şöyle buyurdu: "Evet, öyle. Biri
idrarından sakınmaz, diğeri de laf taşırdı. ’’ Sonra bir dal parçası istedi. Hemen dalı
iki parçaya ayırdı ve her birini bir kabrin üzerine koydu. Kendisine “Ey Allah’ın
Rasûlü! Niçin böyle yaptın?” diye soruldu. Buyurdu ki: “Umulur ki bunlar kuruma
dıkça -veya kuruyana dek- onlardan azap hafifler. ”1067 1068
• Senedinde Humeyd b. Ebi Humeyd vardır. Sikadır, müdellistir. Bk. 354.cü rivayet. Ne var ki bir
sonraki rivayette görüleceği üzere Sabit ile tahriçte görüleceği üzere Katade, kendisine mütâbaat
etmişlerdir.
• Yine senedinde İsmail b. Cafer vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 788.Cİ rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/114) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1420 (2/597) - Nesai, Cenaiz
(4/102) - İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 786, s. 199) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (5/425)
Aynca 857 numaralı rivayette Katade yoluyla Enes’ten daha uzun bir şekilde gelecektir. Tahrici
için oraya bakınız.
1065 İsnadı hasendir.
• Senedinde Müemmil b. İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte kötü hafızalıdır. Bk. 192.ci rivayet
Ne var ki kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1066 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Avn b. Ebi Cuhayfe es-Süvai vardır. Kufelidir, sikadır. Dördüncü tabakadan olup H.
114’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/90) - Tehzib (8/170)
• Yine senedinde Avn’m babası Ebû Cuhayfe Vehb b. Abdullah vardır. Künyesi ile meşhurdur.
Tanınmış bir sahabedir ve aynı zamanda Ali’ye de arkadaşlık etmiştir. H. 74’te vefat etmiştir. Bk.
Takrib (2/338) - Tehzib (11/164) Aynca bu isnatta üç tane sahâbe vardır.
Tahriç: Buhârî, Cenaiz, 1375 (3/241) - Müslim, Cenneh ve Sıfatu Naimiha, 2869 (4/2200)
Nesâi, Cenaiz (4/102) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1408 (2/592) Bunların hepsi, Şu be yoluyla
bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1067 Bu, Nebî’ye (s.a.v.) özel olan şeylerdendir. Cablr’in (r.a.) kabirde yatan iki kişiyle alakalı hadisinin
bazı yolları da bunu göstermektedir. Orada şu cümle vardır: “Bu iki dal parçası yaş kaldıkça on
lardan azabın kalkması hususundaki şefaatime olumlu cevap verildi.” Hattâbi, Mealim-i Sünen de
şöyle der: Birçok beldede avam tarafından ölülerinin kabirlerine hurma yapraklan serilmekte ir-
Sanıyorum ki bu hadisin ışığında bunu yapmaktadırlar. Halbuki bu hadiste hiçbir şekilde arzu
ettikleri şey yoktur. Allah en iyisini bilir.” Bk. Münziri, Hamiş Muhtasar Ebi Davud (1/27) a
eden: Ahmed Şakir.
8S°. Ibn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bir keresinde iki
kabre uğradı. B.rden şöyle buyurdu: "Bu ikisi asap görmektedirler. Hem de azap-
lan büyük bir şey yüzünden değildir. İlkine gelince; laf taşırdı. İH
idrarından sakınmazdı.” Daha sonra yaş bir hurma dalı istedi... Râvi ncisine
dahagelince,
sonra
. j;-: 1070
Not: Türkiye’de mezarltMera k^n dahi kunra ve ölük, h^STkabe azat,,» uğm™-
,n« dl>h S” a3M dlkl meS'adeti de b“ 1“d“te" «'hanlanyanlş bir anlayçor. (ÇevJ
1068 isnadı sahihtir. '
• Senedinde Osman vardır. Sikadır, hafızdır ama vehimleri olmuştur. Ne var ki bir sonraki iki
rivayette de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: Bu hadisi Musannif, İbn Abbâs’tan dört yoldan zikretmiştir.
1. Cerir yoluyla Mansur’dan, o Mücahid’den, o da İbn Abbâs’tan: Bu, buradaki rivayettir. Aynca
bk. Nesai, Cenaiz (4/106)
2. Ziyad el-Bekkai yoluyla “Bize Mansur ve A’meş tahdis etti; Mücahid’den, o da İbn Abbâs’tan:
Bu, bir sonraki rivayettir.
3. Veki’ yoluyla “Bize A’meş tahdis etti, dedi ki: Mücahid’i Tavus yoluyla İbn Abbâs’tan şöyle
rivayet ederken işittim...” senedi: Bu, üçüncü hadistir.
4. Bu da yukarıdaki gibidir.
Bk. Ebû Bekir b. Ebi Şeybe, Musannef (1/122, 2/375, 377) - Ahmed, Müsned (1/225) • Darimi.
Taharet, 745 (1/154) - Buhârî, Cenaiz, 1361 (3/222) - Müslim, Taharet, 292 (1/240) - Ebu Da-
vud, Taharet (Avn, 1/40) - Tirmizî, 70 (1/102) - Nesâi, Cenaiz (4/106) - Ibn Mâce, Taharet. 347
Sbu hadis, bajka bir yoldan Ebû Hureym. Ibn Ömer. Cabir. Ebû Bekm. Ebû Umame ve
....... .............
asinde Neccttroğulları’nın
nan bahçelerinin birinde iken Rasûlullah
•^XZ2SssEs,‘ . . ■-* * *- *
S e swdum'Buwn,u W: "'-M'
857. ... Enes b. Mâlik r.a.) dedi kİ: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
Neccarogullan na ait bir hurma bahçesine girdi. Birden panikle dışarı çıktı ve “Bu
kabirler kime ait? diye sordu. Sahâbe “Müşrik bir topluluğa ait” diye cevap ver
di. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Rabblnlz leâlâ’dan sinleri
kabir azabından korumasını isteyin. Nefsim elinde olana yemin ederim kİ sîzlerin
birbirinizi defnedecek olmasından dolayı endişe etmeseydim, Allah Teâlâ’dan size
kabir azabını işittirmesini isterdim. Kişi, (ölüp) çukuruna girdiğinde ve eşi-dostu
yanından ayrıldıklarında, yanına çok sinirli bir melek girer. Hemen onu kabrinde
oturtur ve ona Neye ibadet ediyordun?” diye sorar. Mü’mine gelince; o, “Ben, tek
ve ortaksız olan Allah a ibadet ediyordum” diye cevap verir. Ardından melek “Mu-
• Senedinde Ebû Kerme el-Kindi vardır. İbn Ebi Hatim dedi ki: “Zâdân’dan rivayette bulunmuş
tur. Ala b. Abdülkerim de kendisinden rivayette bulunmaktadır. Babamı şöyle derken işittim:
Bize Abdurrahman tahdis etti, dedi ki: Ebû Zur’a’yı şöyle derken işittim: Onun ismini anan birini
bilmiyorum.” Bk. Cerh ve Tadil (9/431) - Yahya b. Main, Tarih (2/722) İkisi de onun hakkında
cerh ve adalet bakımından herhangi bir şey söylememişlerdir.
• Yine senedinde Ala b. Abdülkerim vardır. Künyesi Ebû Avn’dır, Kufelidir. Sikadır, âbiddir. Al
tıncı tabakadandır. Zehebi dedi ki: “H. 150 sularında vefat etmiştir.” Bk. Takrib (2/93) - Tehzib
(8/188)
• Zâdân’a gelirsek; Ebû Amr el-Kindi el-Bezzar’dır. Künyesi Ebû Abdullah’tır. Saduktur, mürsel ri
vayetlerde bulunmuştur. Kendisinde biraz Şia görüşü vardı. İkinci tabakadan olup H. 82 de vefat
etmiştir. Bk. Takrib (1/257) - Tehzib (3/302)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1459 (2/614) Veki’ yoluyla bu şekilde... Suyuti, bunu ed-
Dürru’l Mensur’da (7/636) zikretmiş, şöyle demiştir: “Bunu Hennad rivayet etmiştir. Ayrıca İbn
Abbâs’tan da benzer olarak gelmiştir.” Ayrıca bk. Beyhaki, İsbat Azabi 1 Kabr, 60
1077 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Süfyan varda. Talha b. Nafi’dir. Saduktur. Bk. 731.Cİ rivayet. Şu’be dedi ki:
“Cabir’den rivayet ettiği hadis ancak sahifedir.” Bk. İbn Ebi Hatim, Merasil (s 100)
• Yine senedinde Ebû Muaviye vardır. Muhammed b. Hazım ez-Zarır dlr. Sikadır, Ameş in hadis
leri konusunda insanların en hafız olamd.r. Bunun yarnnda başkalanndan rivayette bulunduğun
da vehmederdi. Bk. 292.Cİ rivayet. Bu, A’me§ hadisidir.
• Yine senedinde ümmü Mübeslr el-Ensadyye «dr. Zeyd b. Harbe nln , n™dm D.nU.gme
göre ismi Cüheyne binil S.yll b. Sahr’dir. Meşhur kadın »HSbedir. Bk. Takrib (2/624)
uî’fe.e . .. ,,,™_ Ahmed. Müsned (6/362) -İbn Ebi Asım. Sünne. 875 (2/424)
ib”k?k?''bc' d 287 s 200) Bunlann hepsi. Muaviye yoluyla bu seklide rlvayei
• İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 2ö/, s. zuu/ uu
etmişlerdir. n/56) zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ahmed rivayet
unu Heysemi, Mecmau z Zeval d dj |<|; “isnadı Müslim’in şartına göre sahihtir." Bk.
etmış olup râvileri sahihin râvilendır. Elba"™*
Riyazu’l Cenneh (2/424) - Silsile-i Sahiha, 1444.
858. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sizden biri
-veya insan- kabre konulduğunda ona iki tane maui-siyah melek gelir. Birine Mün-
ker, diğerine de Nekir denilir. Akabinde ona “Şu adam hakkında ne diyordun?”
diye sorarlar. Kişi, daha önce ne diyorsa, o şekilde ceuap verir. Yani eğer mü’minse
1078 İsnadı hasendir.
• Senedinde Huleyd b. Da’lec es-Sedusi vardır. Basra’da ikamet etmiş, sonrasında Kudüs’e ta
şınmıştır. Zayıftır, yedinci tabakadandır ve H. 166’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/227) - Tehzib
(3/158) Bununla birlikte Müslim’de Şu’be ve Ahmed ile Ebû Davud’da Said, kendisine mütâbaat
etmiştir. Bk. Tahriç. Bu yüzdendir ki Şeyh Elbani, Musannif’in isnadı hakkında “ceyyid” demiştir.
Bk. Riyazu’l Cenneh (2/419)
• Yine senedinde Velid b. Müslim ile Safvan b. Salih vardır. İkisi de müdellistir ama burada açıkça
“tahdis etti” lafzını kullanmışlardır.
Tahriç:
• Müslim, Cenneh ve Sıfatu Naimiha, 2868 (4/2200) Katade yoluyla Enes’ten muhtasar ola
rak...
• Ahmed, Müsned (3/233) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1427 (2/599) - Ebû Davud, Sünne
(Avn, 13/86) Bunların hepsi, Abdulvehhab b. Atâ yoluyla “Bize Said, Katade’den tahdis etti...
senediyle bu şekilde ve benzer olarak rivayet etmişlerdir.
Ayrıca bu, 845 numaralı rivayet ve sonrasında muhtasar olarak geçmişti.
Katade dedi ki: “Bize anlatıldığına göre kabri onun için yetmiş zira genişletilir
ve kıyamet gününe dek üzerine yeşillik atılır.” Katade daha sonra Enes’in hadisine
döndü. Hadis şöyle devam eder: “Kâfire veya münâfığa gelince; ona da “Şu adam
hakkında ne diyordun?” diye sorulur. O “Bilmiyorum; insanların dediğini derdim”
diye cevap verir. Bunun üzerine ona “Ne bil ne de tâbi ol!” diye beddua edilir.
Sonra demirden bir çekiçle iki kulağı arasına bir kere vurulur. Bundan dolayı öyle
bir çığlık atar ki, insan ve cin dışında çevresindeki herkes işitir. ”1080
860. ... Ya’la b. Atâ dedi ki: Bir adam, Ebû Derda’ya (r.a.) gelip şöyle dedi:
“Sen, kendisine ilim verilmiş ve dünyadan ayrılmaya yaklaşmış birisin. Bana Allah
Teâlâ’nın kendisiyle beni faydalandıracağı bir hayır öğret. Ebû Derda dedi ki:
1079 İsnadıhasendir. , . D, _
• Senedinde Abdurrahman b. İshak vardır. Saduktur, Kaderiye olmakla suçlanrmştrr. Bk. 84.cu
rivayet.
Hadisin bir sonraki rivayette Enes yoluyla sahih bir şahidi var ır. ,
Taltr. . t- " r m7l 13/3741 Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir.’ Aynca bk. ibn Ebi Asım,
ç. Tirmizi, Cenaız, 10 ( /MpOarid 779 s. 179) Bunların hepsi, Abdurrahman
ünne, 864 (2/416) - ibn Hibban, a 1 Ayrıca Elbani, es-Sünne’nin dipnotunda hasen
b. ishak yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca cıoaı ,
olduğunu belirtmiştir. Bk. Silsile-I Sahiha, 1391
80 İsnadı sahihtir. 178 ci rivayet.
• Senedinde Abbâs en-Nersi vardır. Sikadır. B ■ _ 01)’ Ebû Davud> Cenaİ2 (Avn 9/50)
Tahriç; Müslim, el-Cenneh ve Sıfatu Naimı a’ ?428 (2/600) - İbn Ebi Asım, Sünne, 863
■ Nesâi, Cennet (3/332) - Abdullah b. Ahmed, Sunne,
(2/415) Said yoluyla bu şekilde...
“Kulağını dört aç! Senin için yeryüzünde sadece ikiye dört zira bir yer olduğunda
senden ayrılmaktan hoşlanmayan eş-dostun ve emrinle bir araya gelen kardeş
lerin seni getirdiklerinde, sonra üzerine tuğla koyduklarında; sonra yanına birine
Münker, diğerine Nekir denilen mavi kıvrımlı iki melek gelip “Rabbin kim? Dinin
nedir? Nebîn kimdir?” diye sorduklarında halinin ne olacağına kafa yor, anlamaya
çalış! Şayet cevap olarak “Rabbim Allah, dinim İslâm, Nebîm de Muhammed’dir
(s.a.v.)” dersen, Allah’a yemin olsun ki doğru cevap vermiş, kurtuluşa ermiş olur
sun. Yok eğer “Bilmiyorum” diye cevap verirsen, işte o zaman yuvarlanmış, düş
müş olursun.”1081
861. ... Atâ b. Yesar’dan; Rasûlullah (s.a.v.) Ömer b. Hattâb’a (r.a.) dedi ki:
“Ey Ömer! Senin için yeryüzünden üç zira ve bir karışa bir zira ve bir karış bir yer
hazırlandığında, sonra ailen yanına gelip seni yıkayıp kefenlediklerinde ve tabu
ta koyduklarında, sonra seni taşıyıp o hazırladıkları yerde kaybettiklerinde, sonra
üzerine toprak attıklarında, sonra yanından ayrıldıklarında, o sırada kabirde sorgu
ya çekecek olan ve şiddetli gök gürültüsü gibi sesleri, göz kamaştıran şimşek gibi
gözleri, salınmış saçları ile Münker ve Nekir sana geldiğinde, seni yakıp dehşete
düşürdüklerinde, sana “Rabbin kim? Dinin nedir?” diye sorduklarında halin nasıl
olur?” Ömer dedi ki: “Ey Allah’ın Nebîsi! O zaman bugün benimle olan kalbim
yine benimle olacak mı?” Buyurdu ki: “Evet. ” Dedi ki: “0 zaman Allah Teâlâ’nın
izniyle o ikisine karşı sana yeterli olacağım.”1082
862. ... Abdullah b. Amr b. Âs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) kabrin iki
fitnecisini zikretti. Bunun üzerine Ömer (r.a.) “Akıllarımız bize geri mi verilecek?”
1081 İsnadı zayıftır çünkü mu’daldır. Şöyle ki; Ya’la b. Atâ ile Ebû Derda arasında iki râvi vardır. Onlar,
ibn Ebi Şeybe’nin Musannef adlı eserinde geçtiği üzere Temim ile Geylan b. Seleme’dir.
• Senedinde Müstelim b. Said es-Sekafı el-Vasıti vardır. Saduktur, âbiddir. Vehmederdi, doku
zuncu tabakadandır. Bk. Takrib (2/241) - Tehzib (10/104) Bununla birlikte İbn Ebi Şeybe’nin
rivayetinde Şu’be, kendisine mütâbaat etmiştir.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, Kitabu’l Cenaiz (3/378) Şu’be yoluyla Ya’la b. Atâ’dan, o
Temim’den, o Geylan’dan; bir adam, Ebû Derda’ya geldi... şeklinde rivayet etmiştir. Bu rivayet
mana yönünden sahih olup önceki sayfalarda geçen sahih hadisler buna şahitlik etmektedir.
1082 İsnadı mürsel oluşu sebebiyle zayıftır. Bununla birlikte senetteki râvilerin tümü sikadır. Ne var ki
Atâ, Ömer’den işitmemiştir. Bk. İbn Ebi Hatim, Merasil (s. 156) Ancak tahriçte de görüleceği üzere
bir sonraki rivayette ve Beyhaki’nin rivayetinde mevsul (muttasıl) olarak da rivayet edilmiştir.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 6738 (3/582) Ma’mer yoluyla Amr b. Dinar’dan; Nebî (s.a.v.) Ömer e
dedi ki... şeklinde benzer olarak rivayet etmiştir.
• Beyhaki, İtikad (s. 109) Halid b. Ebi Sehl yoluyla babasından, o Ömer b. Hattâb’tan merfu
olarak rivayet etmiştir. Beyhaki daha sonra şöyle der: “Bunu başka bir yoldan İbn Abbâs tan ve
Atâ b. Yesar yoluyla Nebî’den (s.a.v.) mürsel olarak sahih bir yoldan Ömer kıssası şeklinde rivayet
ettik.”
• Asbahani, el-Hucce (s. 441) Beyhaki’nin yukarıdaki yoluyla rivayet etmiştir. Aynca bir sonraki
rivayete bakınız.
86'1', " m ‘-t-’ dedi ki: Bir keresindc Allah R“ûl“ *> ile bir
cenazeye katıldık. Allah Rasulu (s.a.v.) kabrin baş tarafına oturdu. Bizler de adam
lahde konulurken başımızda bir kuş varmışçasına yanma oturduk. Üç defa "Kabir
azabından Allah a sığının! buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Doğrusu mü’min, ahi-
rete yönelip dünyadan kopma halinde iken üzerine yüzleri güneş gibi olan melek
ler inerler. Her birinin yanında bir kefen ile güzel kokular uardır. Gözünün gördüğü
son noktaya kadar otururlar. Sonra ölüm meleği gelir. Tâ ki başının yanında oturur
ve "Ey temiz ve hoş nefis! Allah’tan bir bağışlanma ue rızaya doğru çık” der. Ardın
dan ruh, damlanın su kabının ağzından aktığı gibi akarak çıkar. Melek onu hemen
alır. 0 ruhu alınca, diğer melekler de göz açıp kapayacak süre içinde durmadan
elden ele onu dolaştırırlar. Sonra onu getirdikleri kefen ue güzel kokuların içine
sararlar. Bunun üzerine ruhtan, yeryüzünde bulunan en güzel kokular gibi koku
çıkar. ”
Buyurdu ki: “Akabinde onu yükseltirler. Yanlarına uğradıkları tüm melek top.
lulukları, “Bu hoş ruh da nedir?" diye sorarlar. Onlar da dünyadaki en güzel isimle
rini kullanarak “Falan oğlu filan” derler. Tâ ki dünya semasının sonuna geldiklerin
de ruh için kapının açılmasını isterler ue kapı açılır. Sonra onu her semadan diğer
bir semaya kadar Allah’a yakınlaştırılmış melekler uğurlarlar. Tâ ki Allah Teâlâ’nin
bulunduğu semaya vardıklarında Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kulumun kitabım
İlliyyin’de yazın ve onu yeryüzüne geri indirin. Çünkü ben onları oradan yarattım
oraya iade edeceğim ve tekrar oradan çıkaracağım. ”
Buyurdu ki: “Sonra ruhu bedenine iade edilir. Derken iki melek gelip onu
oturtur ve “Rabbin kim?” diye sorarlar. O “Rabbim Allah’tır” der. Sonra “Dinin
nedir?” diye sorarlar. O “Dinim İslâm’dır” der. Sonra “İçinizde gönderilen şu adam
hakkında görüşün nedir?” diye sorarlar. O da “O, Allah Rasûlü’dür (s.a.v.)" der.
Ardından “Peki, nereden biliyorsun?” diye sorarlar. O da “Ben Allah’ın kitabını
gördüm ve ona iman edip tasdik ettim” der.
Buyurdu ki: “Bunun üzerine semadan biri şöyle nida eder: “Kulum doğru söy
ledi. Ona cennetten yayıp döşeyin, cennetten giydirin ve ona cennete doğru kapı
açın. ”
1085 Araf, 40
1086 Hac, 31
1087 İsnadı hasendir.
• Senedinde Zâdân vardır. Saduk olmakla birlikte mürsel rivayetlerde bulunurdu. Kendisinde
Şia görüşü vardı. Bk. 855.ci rivayet. Bununla birlikte Ebû Avane’nin rivayetinde açıkça işittiğini
belirtmiştir.
• Yine senedinde Minhal bin Amr vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 61O.cu rivayet.
Bazıları da onu sika saymıştır. İbn Kayyim’in bu isnat hakkında güzel bir açıklaması vardır. Kendisi,
bu senedi zayıf görenlere reddiye vermiş, şöyle demiştir: “Bu hadisi Hatim el-Büsti ve İbn Hazm
dışında kötüleyen (zayıf sayan) birini bilmiyorum. Onlar üç şeyden dolayı böyle yapmışlardır.
1. Minhal zayıftır.
2. A’meş, Minhal’den işitmemiştir.
3. Zâdân, Berâ’dan işitmemiştir.
Bunlar, gerçekten senedi çok zayıf kılan illetlerdir.
Minhal b. Amr’a gelince- Buhârî, Sahih’te ondan rivayette bulunmuştur. Yahya b. Main ile Nesâi
Şöyle demişlerdir: “Minhal sikadır.” Darekutni dedi ki: “Saduktur.” İbn Hibban, onu Sikat’ta zik
retmektedir.” İbn Kayyım sonrasmda onlann neden Minhal'e zay.f dediklerini açmamaktadır.
Şöyle ki; Şu’be ondan hadis almay. terk etmiştir. Sonra da Şu’be’nın neden onu terk ettiğini
aÇ>klamıştır. Şöyle ki Şu’be, onun evinde çalgı aletleri ile k.raat edilme sesi duymuştur. Sonra ibn
Kayyun bu gibi şeylerin rivayete gölge düşürmeyeceğini belirtmiş, Şu be nin bu konudaki maze-
^Ka^somasmda şöyle der: “İkinci illete gelirsek; senedinde A’meş ile Minhal arasında Hasen
b- Umara vardm Bunun cevab. şöyledir: Bunu Minhal’den bir topluluk nvayet ebmşhr. Nitekim
bn Adiyy de böyle söylemektedir. Bunu Abdurrezzak, Ma mer yoluyla Yunus b. Habbab dan. o
da Minhal’den rivayet etmiştir. Yine bunu Hammad b. Seleme, Yûnus yoluyla Minhal den nvayet
etmiştir. Böylece Hasen b. Umara’dan kaynaklanan illet de batıl olmuştur. Yemi Hasen in senede
dahil olması, hiçbir şekilde isnada zarar vermemiştir.
Üçüncü illete gelirsek; Zâdân, Berâ’dan işitmemiştir. Buna iki şekilde cevap verilir.
1. Bunu Ebû Avane el-İsfarayini, Sahih’te rivayet etmiş ve senedinde Zâdân’ın açıkça Berâ’yı
işittiğini belirtmiştir. Zâdân dedi ki: “Berâ b. Azib’i işittim...” Daha sonra rivayeti zikretmektedir.
2. İbn Mende, Bunu el-Asamm’dan “Bize San’ani tahdis etti; bize Ebu’n Nazr İsa b. Müseyyeb
haber verdi; Adiyy b. Sabit’ten o da Berâ’dan... senediyle rivayet etmiştir ki senette geçen Sabit,
Zâdân’a mütâbaat etmiştir.” İbn Kayyım aynca Mücahid’in ettiği mütâbaatı da zikretmektedir. Bk.
Ta’lik Sünen-i Ebi Davud (Avnu’l Ma’bud 13/30-93)
Tahriç:
• Ebû Bekir b. Şeybe, Muannef (3/374, 380) - Ahmed, Müsned (4/287) - Ebû Davud. Sünne
(Avn, 13/89, 92) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1438, 1444 (2/603, 607) - Hakim, Müstedrek
(1/37) Hakim, sahih olduğunu belirtmektedir. Bunların hepsi, A’meş yoluyla Minhal’den bu şekil
de rivayet etmişlerdir.
• Abdurrezzak, Musannef, 6737 (3/580) - Ahmed, Müsned (4/295) - İbn Mâce (Tuhfetu 1 Eşraf.
2/16) Bunların hepsi, Yunus b. Habbab yoluyla Minhal’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Nesâi (Tuhfe, 2/16) Amr b. Kays yoluyla Minhal’den bu şekilde...
• Aynca bunu Ebû Avane el-İsfarayini de rivayet etmiş, sahih olduğunu belirtmiştir. Hafız İbn
Hacer, Fethu’l Bari’de (3/234) böyle söylemektedir.
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (13/217) Ebû Avane yoluyla A’meş’ten bu şekilde...
• Suyutİ, ed-Dürru’l Mensur’da (5/26) bunu İbn Ebi Hatim, İbn Merduyeh, Hennad b. Serî ve
Abd b. Humeyd’e de nispet etmektedir.
• Ayrıca bk. Beyhaki, Azabu’l Kabr, 20 (s. 37) Beyhaki dedi kİ: “Bu büyük bir hadistir, isnadı
sahihtir. Bunu A’meş’ten bir grup sika imam rivayet etmiştir.”
1088 İsnadı hasendir. Bir önceki rivayette hakkında açıklama yapıldı.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1089 jsnadı hasendir. Bir önceki rivayette hakkında açıklama yapıldı.
Tahrici 864 numaralı rivayette geçti.
Sünne. 1413 (2/594) - Nesâi. İsllaee (8/262) Bunlasın hepsi. H,Sam b. Urve yoluyla babandan
Müslim’de geçmektedir.
869. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dua ederdi-
Doğrusu cehennemin fitnesinden ue cehennem azabından sana sığınırım K h-
nesinden sana sığınırım. Mesih Deccal’ın fitnesinden sana sığınırım. Temb
yaşlılıktan, günah ve borçtan'093 sana sığınırım. ”1093
1094 e lWen-
870. ... Âişe’den (r.anhâ) rivayet edildiğine göre “Nebî (s.a.v.) şu cüml I
dua ederdi...” Bir kısmında şöyle geçer: “Mesih Deccal’ın fitnesinden sana sı
rım... ” Râvi daha sonra hadisin tamamını zikretmiştir. Aynca hadisin hirmb'3'?'
vardır.1095 Ç0K yo,u
871. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) cehennem azabından
kabir azabından ve Mesih Deccal’dan sığınırdı.”1096 n
872. ... Ebû Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
dua ederdi: “Allah’ım! Kabir fitnesinden, cehennem azabından, hayatla ölümün
fitnesinden ve Mesih Deccal fitnesinin şerrinden sana sığınırım. ”1097
1093 Bundan kasıt günah ve isyan borcu yani yüküdür. Bunun mal vb. manasındaki borç olduğu da
söylenmiştir. Bk. Nihaye (3/363)
1094 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ali b. Müshir vardır. Sikadır, zarara uğradıktan sonra garip rivayetlerde bulunmuştur.
Bk. 183.CÜ rivayet. Ne var ki bir önceki rivayette Hammad b. Zeyd ile bir sonrakinde Abdülaziz
b. Muhammed, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
1095 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdülaziz b. Muhammed ed-Daverdi vardır. Saduktur, hata ederdi. Bk. 219.cu riva
yet. Ne var ki önceki hadislerde Hammad b. Zeyd ile Ali b. Müshir, kendisine mütâbaat etmişler
dir.
Tahrici 868 numaralı rivayette geçti.
1096 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdullah b. Şakik el-Ukayli vardır. Basralıdır, sikadır. Kendisinde Nasibe görüşü
vardı. Üçüncü tabakadan olup H. 108’de vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/422) - Tehzib (5/253)
• Yine senedinde Büdeyl b. Meysera el-Ukayli vardır. Basralıdır, sikadır. Beşinci tabakadan olup
H. 125 veya 130’da vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/94) - Tehzib (1/424)
Tahriç: Musannif bu hadisi Ebû Hureyre’den iki yoldan rivayet etmiştir.
1. Abdullah b. Şakik’ten, o da Ebû Hureyre’den: Bu, buradaki rivayettir. Bunun için aynca
Müslim, 588 (1/413) - Nesâi, İstiaze (8/278) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1414 (2/595)
2. Ebû Seleme’den, o da Ebû Hureyre’den: Bu da bir sonraki rivayettir. Aynca •.
Müsned (2/423) - Buhârî, Cenaiz, 1377 (3/241) - Müslim, Mesacid, 588 (1/413) - Abd
(11/64)
Hadisin bir sonraki rivayette şahidi vardır.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1100 İsnadı sahihtir. „ı_raL adlisi vardır. Bazı âlimler kendisiyle hüccet getirmiş-
• Senedinde Ebû Zübeyr’ in -uan an otok te,dHsi vardı
erdir. Ayrıca birçok şahidi var ır tin tedlis yapmadığı rivayetlerden olduğuna delalet
kendisinden rivayette bulunması, bu rivayetin teaiıs yapma a
879. ... Ebû Muğaffel’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğrusu o -yani
Deccal- yemek yemiş, çarşı-pazarda yürümüştür. ”1104
benden sonra çıkacak olursa, o zaman her kişi kendi kendinin savunucusudur.
Benden sonra Allah Teâlâ, benim yerime her Müslümanın vekilidir. ”11071108
883. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ) rivayet olunduğuna göre bir gün Nebî
(s.a.v.) Deccal’dan bahsetti, şöyle buyurdu: "Onun sağ gözü kördür. Diğer gözü de
kuru üzüm tanesi gibidir. ”1,0H
884.... Nevvas b. Sem’an el-Küllabl (r.a.) dedi ki: Bir sabah Rasûlullah (s.a.v.)
Deccal’dan bahsetti. Ondan bahsederken sesini bazen alçaltıp bazen de yükseltme
si üzerine Deccal’ın (Medine’deki) hurmalığın içinde olduğunu zannettik. Dağılıp
tekrar yanına döndüğümüzde durumumuzu yüzümüzden anlamıştı. Kendisine: “Ey
Allah'ın Rasûlü! Bu sabah Deccal’dan bahsettin. Ondan bahsederken sesini bazen
alçaltıp bazen de yükselterek anlattın, biz de onu hurmalığın içinde olduğunu zan
nettik” dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Sizin için korktuğum şey Deccal’dan
başkasıdır. Şayet ben aranızdayken Deccal çıkacak olsa ben sizin de yerinize delil
lerimle onu mağlup ederim. Ancak ben içinizde yokken çıkacak olursa artık herkes
kendi delilleriyle onu yenmeye çalışacaktır. Benden sonra Allah, benim yerime her
Müslümanın vekilidir...” Râvi daha sonra hadisin devamını zikretti.1109
Ahmed: Müsned (4/181) - Müslim, Fiten, 2137 (4/2250) - Ebû Davuck Fiten ve Melahim (Avn,
22/445) - Tirmizî, Fiten, 2240 (4/510, 514) Bunların hepsi, Velid b. Müslim yoluyla bu şekilde
- 0 iyi durumda; bir topluluk ona karşı çıktı, bir topluluk da tasdik etti. Derken
Allah onu onlara galip eyledi.
- Dinleri ve ilahları bir mi?
- Evet.
- Bu onlar için en hayırlısıdır.
- Zuğar Pınarı ne yaptı?
- Ondan içiyorlar ve tarlalarını suluyorlar.
-Amman ue Beysan arasındaki hurmalık ne yaptı?
- Her sene meyvelerini ueriyor.
- Taberiye Gölü ne yaptı?
- Yanlardan taşıyor; suyu çok.
Tam bu esnada iç geçirerek soludu, sonra bir daha soludu, soma bir daha
»'Udu. Sonra şöyle dedi: Eğer şu bağandan kurlulmay, başar,rsam. yeryüzünde
iu <ki ayağ,mı tek bir yer b,.akmayacağa». Taybe ,se müstesnada. Ben,m
°nun üzerinde bir gücüm (otoritem) yoktur
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Nefsim elinde olana üp^-
■•in
ederim ki Medine’de tek bir yol, dar veya geniş geçit ve dağ yoktur ki üzerinrf
kıyamet gününe dek elinde yalın bir kılıçla bekleyen bir melek olmasın.”1^
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu hadisin İbn Ebi
Davud’un Kitabu’l Mesabih’te bize tahdis ettiği birçok yolu vardır.
887. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kesinlikle
Meryem oğlu İsa, adil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek
cizyeyi kaldıracaktır. Genç dişi deveyi1114 durduracak; üzerlerinde çalışılmayacaktır.
İnsanlar arasındaki kin, öfke ve hasedi giderecektir. Mal almaları için insanlan ça
ğıracak ama kimse kabul etmeyecektir. ”1115
888. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Peygamberlerin
anneleri farklı olsa da dinleri birdir. Ben, Meryem oğlu İsa’ya insanlann en evla
olanıyım. Çünkü benimle onun arasında peygamber yoktur. O, inecektir. Onu gör
düğünüzde tanıyın! Orta boylu, kırmızıya çalan beyaz renklidir. Üzerine yağmasa
1112 İsnadı hasen olup bir önceki rivayette hadis hakkında açıklamalar yapıldı.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1113 İsa’nın (a.s.) ineceğine dair hadisler, mütevatir derecesine ulaşmıştır. Bunu Taberi, İbn Kesir ve
Şevkani zikretmektedir. Bk. Taberi, Tefsir (3/291) - İbn Kesir, Tefsir (7/223) - Şevkani, et-Tavzih Fı
Tevaturi Mâ Cae Mine’l Ehâdisi Fi’l Mehdi ve’d Deccal ve’l Mesih.
İsa’nın (a.s.) inişi ile alakalı hadisleri bir yerde toplayanlardan biri de Şeyh Muhammed Enver
Şah el-Keşmiri’dir. Kendisi, et-Tasrih Bimâ Tevatera Fi Nüzuli’l Mesih adlı eserinde yetmişten faz
la hadis aktarmaktadır. Zaten ümmet de bu hususta icma etmiştir. Sefariyini dedi ki: “Icmaya
gelince; ümmet kesinlikle onun ineceği hususunda icma etmiştir ve şeriat ehlinden kimse buna
muhalefet etmemiştir. Bunu ancak muhalif olması muhalefet sayılmayan felsefeciler ile yoldan
çıkmışlar inkâr etmişlerdir.” Bk. Mesih-i Deccal ve Esraru’s Saat (s. 51) Çağdaşlardan bunu inkâr
edenler ise Kadıyaniler ile Fetava adlı eserinin 59.cu ve sonraki sayfalarında Şeyh Şeltut tur. Hal
buki İsa’nın (a.s.) inişi, Mehdi ve Deccal’dan sonra kıyamet alametlerinden üçüncüsüdür.
1114 İbn Esir, bunun manası hakkında şöyle der: “Yani insanlann mala ihtiyaçlan olmadığı ve zengin
leştikleri için zekat memurları çalışmayacaklardır.” Bk. Nihaye (4/100)
1115 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Atâ b. Mina vardır. Medineli veya Mısırlıdır. Künyesi Ebû Muaz’dır, saduktur, üçüncü
tabakadandır. Bk. Takrib (2/23) - Tehzib (7/216) Bununla birlikte 889 numaralı rivayette Said b.
Müseyyeb, Atâ’ya mütâbaat etmiştir.
Tahriç:
• Müslim, İman, 155 (1/136) Kuteybe yoluyla bu şekilde...
• Musannif, 889. Said b. Müseyyeb yoluyla Ebû Hureyre’den... Bu yol için bk.
Musannef, 2084 (11/399) - Ebû Bekir b. Şeybe, Musannef, 19341 (15/144) - ^med, Mus
(2/493,494) - Buhârî, Buyû, 2222 (4/414), Mezalim, 2476 (5/121), Enbiya, 3448 (6/490) -
Km, İman, 155 (1/135) - Tirmizî, Fıten, 2233 (4/506) - İbn Mâce, Fıten, 4078 (2/1363)
1116 Eserin bazı el yazma nüshalarında noktalı (hırıltılı) ha harfi ile mesih şeklindedir cima bu bir
hatadır. Bazıları, Mesih Deccal ile Meryem oğlu Mesih’i (a.s.) birbirinden ayırmak için böyle yap
maktadır. Manası, yaratılışı bozuk, çirkin, eksik... vb.dir. İbn Abdilberr şöyle der: “Kimileri bunu
noktalı (hırıltılı) ha harfi ile söylerler. İşte bu, ilim ehlinin yanında bir hatadır. Bu kelime, Nebî
(s.a.v.) noktasız ha ile konuştuğu şeklinde sabit olup ondan nakleden sahâbe de bu harfle tebliğ
etmişlerdir.” Bk. Mesih-i Deccal ve Esraru’s Saat (s. 58)
1117 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdurrahman b. Âdem el-Basri vardır. Sikaye sahibidir, Ümmü Bersen’in azatlısın
Saduktur, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (1/472) - Tehzib (6/134)
• Yine senedinde Hişam vardır. İbn Hassan’dır.
• Yine senedinde Muhammed b. Yezid vardır. Künyesi Ebû Bekir’dir, Vasıflıdır. Kerhuyeh’in kar
deşi olarak tanınır. Hatib ve İbn Said, onu sika saymışlardır. H. 248’de vefat etmiştir. Bk. Tarih-i
Bağdat (3/374)
Hadisin ilk bölümü, tahriçte görüleceği üzere Buhârî ile Müslim’de geçmektedir.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 19372 (15/158) - Abdurrezzak, Musannef, 20845 (11/401)
- Ahmed, Müsned (2/406, 437) - Ebû Davud, Fİten (Avn, 11/453, 456) - İbn Cerir, Tefsir (6/22) -
İbn Hibban, Sahih (Mevarid, 1902, 1903, s. 469) Bunlann hepsi, Katade yoluyla Abdurrahman
b. Âdem’den, o da Ebû Hureyre’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Abdurrezzak’m
senedi ise Katade’den, o adamın birinden, o da Ebû Hureyre’den şeklindedir.
Hadisin ilk bölümüne gelirsek; rivayet edenler için bk. Buhârî, Enbiya, 3442 (6/477) - Müslim,
Fezail-i İsa (a.s.), 2365 (4/1837) Seleme b. Abdurrahman yoluyla Ebû Hureyre’den “Çünkü be
nimle onun arasında peygamber yoktur” cümlesine kadar...
1118 İsnadı sahihtir.
Tahrici 887 numaralı rivayette geçti.
1119 Musannifin bu sözünün delili, 891 numaralı rivayette gelecektir. Bununla birlikte o rivayet, ken
disiyle hüccet olmayan şeylerdendir.
890. ... tbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kesinlik
le Yahudilerle sataşacaksınız. Kesinlikle onlarla savaşacaksınız, öyle ki taşlar *Ey
Müslüman! İşte bu bir Yahudi; gel de onu öldür’ diyecektir.”llz0
891. ... Abdullah b. Selam (r.a.) dedi ki: “Üç kabir; Nebî’nin (s.a.v.) kabri,
Ebû Bekir’in (r.a.) kabri ve Ömer’in (r.a.) kabri. Bir de dördüncü kabir vardır ki
oraya Meryem oğlu İsa (a.s.) defnedilecektir.”1,21
892. ... Husayn'dan; Ebû Mâlik, Allah Teâlâ’nın “Kitap ehlinden kimse yoktur
ki, ona ölümünden önce iman edecek olmasın” (Nisa, 159) kavli hakkında dedi ki:
“Bu, İsa’nın (a.s.) inişi sırasındadır.1120
1122 Kitap ehlinden ona iman etmeyen kimse
1121
kalmayacaktır.”1123
1120 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
• Buhâri, Cihad, 2925 (6/103) Mâlik yoluyla Nafi’den, o İbn Ömer’den senediyle...
• Müslim, Fiten, 2921 (4/2238) Ebû Bekir b. Şeybe yoluyla bu şekilde...
• Abdurrezzak, Musannef, 2236 (11/399) - Ahmed, Müsned (2/122) - Tirmizi, Fiten, 2236 (4/508)
Bunların hepsi, Salim yoluyla İbn Ömer’den rivayet etmişlerdir.
• Buhâri, 2926 (6/103) Ebû Zur’a yoluyla Ebû Hureyre’den...
1121 İsnadında zayıflık vardır. Abdullah b. Selam üzerinde mevkuftur, isrâiliyyat’tandır. Tahriçte de
görüleceği üzere Tirmizî’nin rivayetinde “Tevrat’ta ... yazılıdır” şeklindedir.
• Senedinde Dahhak b. Osman vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 535.ci rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b. Nafi vardır. Sikadır, kitabı sahihtir, hıfzında birazcık zayıflık vardır.
Bk. 166.cı rivayet.
• Yine senedinde Yusuf b. Abdullah b. Selam el-İsraili vardır. Medinelidir. Künyesi Ebû Yakub’tur,
küçük sahâbedir. İçli, kendisini sika tabiîn arasında zikreder. Bk. İçli, Sikat (s. 476) - Takrib (2/381)
-Tehzib (11/416)
Tahriç:
• Buhâri, Kebir (1/263) Osman b. Dahhak b. Osman yoluyla “Bize Muhammed b. Yusuf b.
Abdullah b. Selam, babası yoluyla dedesinden haber verdi” senediyle “İsa (a.s.) kesinlikle Nebî
(s.a.v.) ile birlikte evinde defnedilecektir” lafzıyla... Ebû Muhammed (Buhâri) dedi ki: “Bu, benim
nazarımda sahih değildir ve buna mütâbaat edilmez.”
• Tirmizî, Sünen, 3617 (5/588) Ebû Mevdud yoluyla bizzat Buhârî’nin isnadıyla ve “Tevrat’ta
Muhammed’in özellikleri ve Meryem oğlu İsa’nın onun yanına defnedileceği yazılıdır” lafzıyla
rivayet etmiştir. Tirmizî dedi ki: “Hasen gariptir.” Elbani bunu zayıf saymıştır. Bk. Tahricu’l Mişkat,
5772 (3/1607)
1122 Bir sonraki rivayetin âyetin tefsiri ile alakalı açıklamasına bakınız.
1123 İsnadı sahihtir.
• Ebû Mâlik: Gazvan el-Gıfari’dir, Kufelidir. Künyesi ile meşhurdur. Sikadır, üçüncü tabakadandır.
Bk. Takrib (2/105) - Tehzib (8/245)
• Yine senedinde Husayn vardır. İbn Abdurrahman es-Sülemi’dir. Sikadır, sonradan hafızası bo
zulmuştur. Bk. 78.ci rivayet. Bununla birlikte Hüşeym’in ondan işitmesi, karıştırmadan öncedir.
Bk. Kevakib-i Niraniyyat (s. 126)
• Yine senedinde Hüşeym vardır. İbn Beşİr’dir. Sikadır, sebttir. Çokça tedlis yapar, gizli mürsel
rivayetlerde bulunurdu. Bk. 115.ci rivayet. Ne var ki Tarih-i Vasıl adlı eserinde Eşlem b. Sehl şöyle
der. “Bize Ahmed b. Sinan tahdis etti, dedi ki: Abdurrahmariı şöyle derken işittim: Hüşeym in
Husayn’dan rivayeti, bana Süfyan’dan bulunduğu rivayetlerden daha sevimlidir. Hüşeym,
Husayriın hadisleri hususunda insanların en âlimidir.” Bk. Tehzibu’t Tehzib (2/381)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (6/18)
1124 Bu, âyetin tefsirlerinden biridir, ibn Abbâs’tan sahih yolla bunu kesin bir şekilde söyfediği nak
ledilmektedir. Hasan-ı Bası ı, bu görüşe sahip olmuş ve bunu ilim ehlinin çoğundan nakletmiştir.
Aynca bu, Taben ve başkalarının da tercihidir. Bu tefsire göre âyette geçen “ona iman edecek"
ifadesindeki ona zamiri, Isa ya (a.s.) aittir. Aynı şekilde “ölümünden önce” kısmında kastedilen
de odur.
Bununla birlikte müfessirler, bu âyet hakkında başka tefsirler de nakletmişlerdir. Şöyle ki; “ona”
zamiri, Allah Teâlâ’ya veya Muhammed’e (s.a.v.) aittir. “Ölümünden önce” kısmında kastedilen
ise kitap ehlinden olan kimsedir. Ona zamirinin İsa’ya ait olduğu da söylenmiştir.
Nevevi, bu âyetin manası hakkında şöyle der: “Manası, kendisine ölüm gelen kitap ehlinden
herhangi biri yoktur ki, ruhu bedeninden çıkmadan İsa’ya (a.s.) iman edecek olmasın, demektir.
Yani, o Allah ın erkek kulu olup bir kadın kulunun oğludur. Ne var ki o durumda imanı ona fayda
vermeyecektir. Tıpkı Allah Teâlâ “Tövbe, kötülükleri işleyip de ölüm kendisine geldiğinde ‘Şimdi
tövbe ettim’ diyen kimseler için değildir.” (Nisa, 18) buyurmaktadır.” Yine şöyle der: “Bu, zahir
olan mezheptir. Çünkü ilk tefsir, sadece İsa’nın (a.s.) indiği zamana erişen kitap ehline özeldir.
Halbuki Kur’ân’m zahiri ile umumu (genelliği), bunun hem İsa’nın (a.s.) inişi zamanında hem de
inmeden önceki zamanda olan tüm kitap ehli hakkındadır. Allah en iyisini bilir.” Bk. Şerh Sahih-i
Müslim (2/191) - Fethu’l Bari (6/492) - İbn Cerir, Tefsir (6/19)
1125 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Said el-Asbahani vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 601.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed’in babası Said b. Süleyman b. Zeyd b. Sabit el-Ensari vardır. Me-
dineli olup oranın kadısıdır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Harice b. Zeyd, kendisinden rivayette
bulunmuştur. Bk. İbn Sa’d, Tabakat, Medineli Tabiinler (s. 285) - Tarih-i Kebir (2/481) - Sikat
(6/350) - Takrib (1/298) - Tehzib (4/43)
• Yine senedinde Muhammed’in amcası Harice b. Zeyd b. Sabit el-Ensari vardır. Medinelidir.
Sikadır, fakihtir, üçüncü tabakadandır. Babasından rivayette bulunmuş olup iki erkek kardeşinin
oğullan olan Said b. Süleyman b. Zeyd ile Kays b. Said b. Zeyd de ondan rivayette bulunmuşlar
dır. H. 100 veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/210) - Tehzib (3/74)
• Senetteki dedesi ise sahâbedir.
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (6/19) Başka bir yoldan; Said b. Cübeyr yoluyla ibn Abbâs’tan
rivayet etmiştir. Hafız İbn Hacer, senedinin sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. Fethu 1 Bari (6/492)
H26 Kurtubi dedi ki- “Âlimler dedi ki: Hesap bittiğinde ameller tartılır. Çünkü tartım işlemi, karşılık
verilmesi içindir. Bu yüzden hesaptan sonra olması gerekir. Hesaba çekme, amelleri değerlen
dirmek içindir. Tartım ise karşılığın ameller kadar olması adına amellerin değerlerini göstermek
içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kıyamet günü için adalet terazilerini koyarız.” (Enbiya, 47)”
Bk. et-Tezkira (s 373) Mizana ve onun hak olduğuna iman etmek, Ehli sünnetin ıcma ettiği akide
meselelerindendir. Hafız İbn Hacer der ki: “EbÛ İshak ez-Zeccac şöyle demiştir: Ehli sünnet icma
diştir ki mizana iman edilir, kullann amelleri kıyamet günü tartılır, mizanın dili ve iki kefesi var
dır ve ameller sebebiyle oynar. Mutezile ise mizanı inkâr etmiş, bunu adetten
demiştir. Böylece Kitap ile Sünnet’e muhalefet etmişlerdir. Halbuki Allah Teala, kendileri aley-
894. ... Ebû Osman el-Hindi’den; Selman (r.a.) dedi ki: “Kıyamet günü sırat
ustura bıçağı gibi keskin bir halde konulur. Mizan (terazi) de konulur. Şayet bir
kefesine gökler, yer ve arasındakiler konulsa, hepsini tartardı. Melekler ‘Bununla
kimi tartacaksın?’ diye sorarlar. Allah ‘Yarattıklarımdan dilediğim kimseleri’ diye
cevap verir. Bunun üzerine melekler ‘Rabbimiz, sana hakkı ile ibadet edemedik’
derler.”*1127
895. ... Ebû Osman’dan; Selman el-Farisi (r.a.) dedi ki: “Kıyamet günü mizan
(terazi) konulur. Şayet bir kefesine gökler, yer ve arasındakiler konulsa, hepsini
tartardı. Melekler ‘Ey Rabbimiz! Bununla kimi tartacaksın?’ diye sorarlar. Allah
‘Yarattıklanmdan dilediğim kimseleri’ diye cevap verir. Bunun üzerine melekler
‘Seni teşbih ederiz. Sana hakkı ile ibadet edemedik’ derler.”1128
896. ... Ebû Derda’dan (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Mü’minin terazisinde
güzel ahlâktan daha ağır bir şey yoktur. ”1129
hinde şahittik etsinler diye kulların amellerini görmesi için amelleri tartacak mizanlan koyacağını
haber vermiştir? Fethu’l Bari (13/538)
Şeyhülislam ibn Teymiyye, mizandan kastın adalet olduğunu söyleyenlere reddiye vermiş, son
rasında şöyle demiştir: “Bu mizanların keyfiyetine gelince; bunlar, bize haber verilen diğer gayb
olan şeylerin keyfiyeti gibidir.” Bk. Mecmûu’l Fetava (4/302)
1127 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
• İbn Mübarek, Zühd (s. 478) Abdurrahman yoluyla “Bize Hammad b. Seleme tahdis etti...”
senediyle bu şekilde... Suyuti, bunu aynı zamanda Lalekai’ye de nispet etmektedir.
• Hakim, Müstedrek (4/586) Hudbe b. Halid yoluyla “Bize Hammad b. Seleme tahdis etti...”
senediyle Ebû Hureyre’den merfu olarak... Hakim, isnadının sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi
de ona muvafakat etmiştir.
1128 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1129 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ata b. Nafi el-Keyhârâni vardır. Sikadır, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (2/23) -
Tehzib (7/216)
• Yine senedinde Kasım b. Ebû Bezze vardır. Mekkelidir, Beni Mahzum azatlısıdır, karidir. Sika'
dır, beşinci tabakadandır ve H. 115 veya öncesinde vefat etmiştir. Bk. Takrib (2/115) - Tehzib
(8/310)
Tahriç: Musannif bu hadisi Şu’be’den üç yoldan rivayet etmiştir.
1. Muhammed b. Cafer yolu: “Bize Şu’be tahdis etti.,,” senedi olup bir sonraki rivayettir. Bunun
için bk. Ahmed, Müsned (6/446)
2. Yahya b. Said yolu: Bu da iki sonraki rivayettir. Bk. Ahmed, Müsned (6/448), (6/442) asen
b. Müslim yoluyla dayısı Ata b. Nafi’den bu şekilde... Ayrıca bk. Ebû Davud, Edeb (Avn, 13/1
İbn Kesir yoluyla “Bize Şu’be, Kasım’dan haber verdi...” senediyle bu şekilde... Tirmizi. Binve
Sıla, 2003 (4/363) Mutarrif yoluyla Atâ’dan bu şekilde... Tirmizi dedi ki: “Bu yoldan 9ariPtır;
Ayrıca bunu Musannif 899 ve 900 numaralı rivayetlerde Amr b. Dinar yoluyla İbn Ebi Müleyke en
o Ya’la b. Memlek’ten senediyle bu şekilde rivayet etmiştir. Bu senet için bk. Ahmed, Müsne
(6/450, 451) - Tirmizi, 2002 (4/362) Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.” ..j
Yine bu konuyla alakalı Âişe, Ebû Hureyre, Enes ve Usame b. Şerik’ten de hadisler rivayet e
miştir.
mü’minin terazisinde güzel ahlâktan daha fn,ıi^' °Uyurdu ki: “Kıyamet günü
nnn ı^n °}aZİlethağır-bir şey yoktur.’’^
900. ... Ebu Derda dan (r.a.)- Ra<tflniKk /
lan en ağır şey, güzel ahlâktır. ”1133 s-a-v.) buyurdu ki: “Teraziye konu-
901H .' ■ MT"Un b' d;dİ kl: ümma D^’va “Rasûlullah’tan (s.a.v)
bir şey ışıttın mı? diye sordum. Dedi ki: “Evet, onu şöyle buyururken işittim: "Şüp-
hesiz mizana girecek ilk şey, güzel ahlâktır. ”1134
902. ... Abdullah b. Amr’dan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ^Kı
yamet günü kişi mizana getirilir. Sonra doksan dokuz sicil defteri getirilir ki her biri
gözün görebildiği kadar uzundur. İçerisinde hataları ve günahları yazılıdır. Derken
mizanın kefesine konulur. Sonra parmak ucu kadar bir bölüm çıkarılır. İçerisinde
La ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah yazılıdır. Derken bu da diğer kefeye ko
nulur ve hata ile günahlarına ağır basar.”1135
etmiştir.
Tahrici 896 numaralı rivayette geçti.
1133 İsnadı bir önceki rivayette olduğu gibi hasendir.
Tahrici 896 numaralı rivayette geçti.
1134 İsnadı hasendir. caduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk.
• Senedinde Şerik b. Abdullah en- e aı va müfâbaat edilmiştir. Senetteki diğer râviler
147.ci rivayet. Ne var ki önceki rivayetlerde ke
ise sikadırlar. r ■ vardır. Künyesi Ebû Eyyûb’tur, aslen Kufelidir,
• Yine senedinde Meymun b. Mihran e - Cezire’ye vali tayin etmiştir. Mürsel rivayetler-
kakka’da ikamet etmiştir. Ömer b. Abdulazu, ctmiştir. Bk. Takrib (2/292) - Tehzib
de bulunurdu. Dördüncü tabakadan o up
dO/390) . Sikadır, altıncı tabakadandır ve H. 140’ta vefat
• Yine senedinde Halef b. Havşeb e I- u i
etmiştir. Bk. Takrib (1/225) - Tehzib (3/14V) ^dır Hadrami azatlısıdır, künyesi Ebû
’ Yine senedinde Abdullah b. Amir . 237’de vefat etmiştir.
Muhammed'dir, Kulelidir. Onuncu tabakadan olup
Tahrici 896 numaralı rivayette geçti.
U35 knadı hasendir.
903. ... Amr b. Dinar’dan; Ubeyd b. Umeyr dedi ki: “Kıyamet günü uzun
boylu, iri yapılı adam getirilir, mizana konulur. Ne var ki sivrisineğin kanadı kadar
ağırlığı olmaz.” Daha sonra şu âyeti okudu: “Kıyamet günü onlara hiçbir terazi
kurmayacağız.” (Kehf, 105)’136
904. ... Ebû Zübeyr’den; Ubeyd b. Umeyr, “utuH””37 kelimesi hakkında dedi
ki: “Utull; kuvvetli, sert, çokça yiyip içen kimsedir. Mizana konulur da arpa tanesi
kadar ağırlığı olmaz. Melek, bu kimselerden yetmiş bin tanesini bir kerede cehen
1138
neme iter.”1137
*1136
905. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Kıyamet günü
seven sevdiğini hatırlar mı?” diye sordum. Buyurdu ki: “Üç yer var ki; asla! Tâ ki
(ağıra) meyledene veya hafif gelene dek mizan yanında asla! Kitabı sağından veya
solundan verilene dek kitapların dağıtıldığı anda asla! Bir de şu anda ki; ateşten bir
unuk1139 çıkıp şöyle der: Üç sınıf için görevlendirildim. Allah ile birlikte başka bir
• Senedinde Abdurrahman b. Ziyad el-Afriki vardır. Hıfzında zayıflık bulunmaktadır. Bk. 23.cü
rivayet.
• Yme senedinde İsmail b. Ayyaş vardır. Kendi beldesi olan Humus ahalisinden yaptığı rivayet
lerde saduk, diğerlerinde karıştıran biridir. Bk. 23.cü rivayet. Bu, başka belde ahalisinden olan
rivayetlerden biridir. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere Müsned ve Tirmizî’nin rivayetlerinde
Leys b. Sa’d ile Amir b. Yahya, kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Aynca hadis, tahriçte görüleceği üzere Leys’den gelen yoldan sahihtir.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (2/213) - Tirmizi, İman, 2639 (5/24) Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir.” Aynca
bk. İbn Mâce, Zühd, 4300 (2/1437) - Hakim, Mûstedrek (1/6, 529) Bunlann hepsi, Leys b. Sa’d
yoluyla “Bana Amir b. Yahya tahdis etti; bu Abdurrahman’dan; Amr b. As’ı şöyle derken işit
tim...” senediyle rivayet etmiştir. Bu senet sahihtir. Hakim dedi ki: “Sahih hadistir ama Buhâri ile
Müslim’de rivayet edilmemiştir. Müslim’in şartına göredir.” Zehebi, kendisine muvafakat etmiştir.
• İmam Ahmed, Müsned (2/221, 222) İbn Lehi’a yoluyla Amr b. Yahya’dan... Galiba burada
geçen Amr, Tirmizî’nin de (5/24)’te işaret ettiği gibi Amir’dir. Ayrıca Elbani de bu hadisin sahih
olduğunu belirtmiştir. Bk. Silsile-i Sahiha, 135.
1136 İsnadı sahih mevkuftur.
• Ubeyd b. Umeyr: Bk. 322.ci rivayet.
Tahriç: Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (5/466) bunu İbn Ebi Şeybe île Abd b. Humeyd’e de nis
pet etmiştir. Yine bk. İbn Cerir, Tefsir (16/35) Ka’b’dan benzer olarak...
Aynca Ebû Hureyre’den de bu manada merfu bir hadis rivayet edilmiştir. Bk. Buhârî, Allah
Teâlâ’nın “Onlar ki Rablerini ve O’nunla karşılaşmayı inkâr ettiler, böylece amelleri boşa çıktı...’
(Kehf, 105) Kavli bölümü, 4729 (8/426) - Müslim, Sıfatu’l Kıyame, 2785 (4/2147) - İbn Cerir et-
Taberi, Tefsir (16/35)
1137 Kalem Sûresi, 3. (Çev.)
1138 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Leys vardır. İbn Süleym’dir. Saduktur. Sonradan karıştırmış, hadisleri ayırt edilemez
olmuş, bu yüzden terk edilmiştir. Bk. 71.ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Zübeyr vardır. Tedlis yapardı. Bk. 36.cı rivayet. Burada muan an olara
rivayet etmiştir. Gerçi bazı imamlar, onun rivayetlerini hüccet saymışlardır.
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (29/24) Ebû Küreyb yoluyla bu şekilde...
1139 Unuk kelimesi, boyun demektir. Bir manası da insan topluluğudur. Ateşten unuk, cehennem
den çıkan anlamında olmayıp ateşten yaratılan demektir. Hadisin şerhinde kimi âlimler cemaat
anlamını, kimileri de boyun anlamını tercih etmişlerdir. Tİrmizî’yi şerh eden Mübarekfûri şöyle
der: “Ali el-Kari, bunun boyun olduğunu çünkü ortada lafzı zahirinden alıp başka manaya ham
ledecek bir şey olmadığını söylemiştir. O zaman mana, uzun boyun şeklinde ateşten bir parça
çıkacak demektir. Durum benim nazanmda da el-Kari’nin dediği gibidir. Allah en iyisini bilir.” Bk.
Tuhfetu’l Ahvezi Bi Şerh Camii’t Tirmizî, 2574.CÜ hadis. (Çev.)
1140 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İbn Lehi’a vardır. Saduktur, kitaplan yandıktan sonra kanştırmıştır. Bk. 44.cü riva
yet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Kasım b. Muhammed vardır. Sikadır, fakihtir. Bk. 492.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Halid b. Ebi İmrân vardır. Saduktur. Bk. 77.ci rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. İslak es-Süleyhi vardır. Künyesi Ebû Zekeriya veya Ebû Bekir’dir.
Bağdat’ta ikamet etmiştir, saduktur. Onuncu tabaka büyüklerinden olup H. 220 de vefat etmiştir.
Bk. Takrib (2/342) - Tehzib (11/176)
Tahriç: Ahmed, Müsned (6/110) Yahya b. İshak yoluyla bu şekilde... Heysemi dedi ki: “Sene
dinde İbn Lehi’a vardır. Kendisi zayıftır ama bazıları onu sika saymışlardır. Senetteki diğer raviler
ise sikadırlar.” Bk. Mecmau’z Zevaid (10/358)
1141 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hasan-ı Basrî vardır. Müdellistir. Burada muan’an olarak rivayet etmiştir.
• Yine senedinde Müemmil b. İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte kotu hafızalıdır.
• Yine senedinde Mübarek vardir. ibn Fudale'dir. Saduklur. Tesviye ledbs. ynpardi. Bk 59 cu
»ayet Ne yar ki imam Ahmed şöyle der: "Haşan-, Basn'den y.pbgı rivayetlerle h„«, gebnta.
ta, onun hakkında söyle dcrK“S’d?k“nn“A^ 13/98) Münzlrl. sıhhati hakkında bir sey söy-
Yahrıç; £bü Davud, Süner..KılabusS nne (Ayn ■“ ’ o Haşm.dan k
dememiştir. Ayrıca bk. Beyhaki, Itıkad (s. 101) BU
Âişe’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
“Ey Haşimoğulları! Allah Teâlâ’dan nefsinizi satın alın! Sakın ha bana yakın oluşu
nuz sizi aldatmasın! Çünkü ben, Allah’a karşı sizin için hiçbir şeye sahip olamam.’’
Sonra ehli beytine dönüp şöyle buyurdu: "Ey Ebû Bekir’in kızı Âişe! Ey Ömer’in
kızı Hafsa! Ey Ümmü Seleme! Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Ey peygamberin ha
lası Ümmü Zübeyr! Allah Teâlâ’dan nefsinizi satın alın, kendinizi esaretten kurtar
mak için çabalayın! Çünkü ben, Allah’a karşı sizin İçin hiçbir şeye sahip olamam."
Bunun üzerine Âişe ağladı ve "Ey sevdiğim! O gün dediğin gibi bana hiçbir şekilde
faydan olmayacak mı?” diye sordu. Buyurdu ki: “Üç yerde. Allah Teâlâ şöyle buyu
rur: “Kıyamet günü için adalet terazilerini koyarız.” (Enbiya, 47) Yine şöyle buyurur:
"Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kimin
de tartıları hafif gelirse, işte onlar kendilerini zarara uğratanlardır ue cehennemde
ebediyen kalacaklardır." (Mü’minun, 102-103) İşte bu esnada size Allah’a karşı hiçbir
yaranm olmaz. Bir de nur anında; Allah kimi dilerse onun nurunu tamamlar, kimi
de dilerse onu karanlıklar içerisinde kör bir halde bırakır. İşte burada Allah’a karşı
sizin için hiçbir şeye sahip olamam. Ayrıca sırat esnasında; Allah kimi dilerse onu
selamete çıkarıp kurtarır, kimi de dilerse yüzüstü cehenneme yuvarlar." Âişe dedi
ki: “Ey sevdiğim! Gerçekten mizanların iki kefe olduğunu öğrendik. Bu tarafa bir
şey, diğer tarafa bir şey konulur ve derken birisi ağır, diğeri de hafif gelir. Nur ile ka
ranlığı da bildik. Peki, sırat nedir?” Buyurdu ki: “Cennetle cehennem arasında bir
yoldur. İnsanlar onun üzerinde karşılıklarını alırlar. Ustura bıçağı gibidir. Sağında ue
solunda melekler saf halinde durur, oradan geçenleri kancalarla yakalarlar. O sıra
onlar ‘Rabbim! Selamet ver, selamet ver!’ derler. Kalpleri ise bomboştur. Artık Al
lah kimi dilerse ona selamet verir, kimi de dilerse yüzüstü cehenneme yuvarlar. ”1142
1142 İsnadı zayıftır; dört illeti vardır.
1. Senedinde Kasım vardır. İbn Abdurrahman’dır. Saduktur. Çokça mürsel rivayetlerde bulunur
du. Ebû Umame’den işitip işitmediği konusunda ihtilaf edilmiştir. Bk. 79.cu rivayet.
2. Yine senedinde Ali b. Yezid vardır. el-Elhani’dir, zayıftır. Bk. 79.cu rivayet.
3. Yine senedinde Osman b. Ebi’l Atike vardır. Ali b. Yezid el-Elhani’den yaptığı rivayetlerde onu
zayıf saymışlardır. Bk. 371.ci rivayet.
4. Yine senedinde Hişam b. Ammra vardır. Saduktur. Yaşlandığında kendisine telkin edilirdi. Bk
35.ci rivayet.
• Senetteki Sadaka b. Halid’e gelirsek; Emevi azatlısıdır, künyesi Ebu’l Abbâs’tır, Dımeşklidir.
Sikadır, sekizinci tabakadandır ve H. 171’de veya sonrasında vefat etmiştir. Bk. Takrib (1/365) -
Tehzib (4/414)
Ayrıca bu hadise metin yönünden de eleştiri vardır. Çünkü başında geçen âyet Mekke’de inmiş
ve onun Haşimoğulları’nı toplayıp onları uyardığı söylenmiştir. Çağıranlar içinde Ebû Bekir’in kızı
Âişe, Ömer’in kızı Hafsa ve Ümmü Seleme de vardır. Halbuki bunlar, ancak Medine’de peygam
berin hanımları olmuşlardır. Allah en iyisini bilir.
Tahriç: Suyuti, ed-Dürru’l Mensur (6/327)’de İbn Merduyeh’e de nispet etmiştir. Bununla birlikte
ilgili âyet indiğinde Nebî’nin (s.a.v.) Haşimoğulları’nı toplaması kıssası Ebû Hureyre’den sabittir.
Bk. Buhârî, Tefsir, 4771 (Fethu’l Bari, 8/501) - Müslim, İman, 204 (1/192) - Tirmizî, Şuara Sûresi
Tefsiri (5/337, 339) - Darimi, Sünen, 2735 (2/215) - İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (19/119) Bunların
hepsi farklı farklı yollardan rivayet etmişlerdir ama hiçbirinde Âişe, Hafsa ve Ümmü Seleme nin
adı geçmemektedir. Allah en iyisini bilir.
M[ÂBU’Ş-ŞERÎ'A
[537
908. ... Sebra b. Fatik’ten; Rasûlulhh t
Teâlâ ’ntn elindedir; bazı toplulukları yükseltir , S a V,) buVurdu ki: “Mizan, Allah
le V kSe't,r’ bazı toplulukları da (aşağı) koyar.
ki- “R Asim’ Sunne’ 552’ 553 (1/2 hiLirZehebi, ona muvafakat etmektedir. Bunlann hepsi,
Buhârî ile Müslim’in şartına göre sahihtir. Zenem etmİ5|erdir.
. ^urrahman b. Yezid yoluyla Cabir den u şe Bezzar da rivayet etmiştir.” Yine şöyle der:
’ Elbani dedi ki: “Ayrıca bunu Müsned ın eı s. > Rj u-| Cenneh (1/244)
sahih bir isnat olup râvilerinin tümü sıkad
912. ... Umara b. Zâdân es-Saydalâni’den; Yezid er-Rakkaşi dedi ki: “Âdem’in
(a.s.) cennete ağlaması uzayınca, kendisine bu durum soruldu. Dedi ki: Rabbim
Teâlâ’ya toprağı temiz-hoş olan, içerisinde meleklerin sesini duyduğum bir yurtta
olan komşuluğuma ağlıyorum.”1148
1146 İsnadı zayıftır.
Tahrici 755 numaralı rivayette geçti. Ayrıca 322 numaralı rivayette de muhtasar olarak zikredil
mişti.
1147 İsnadı zayıf olup Hassan b. Atıyye üzerinde mevkuftur.
• Senedinde Velid b. Müslim vardır. Sika olmakla birlikte tesviye tedlisi yapardı. Bk. 51.d ri-
vayet. Bu yüzdendir ki Zehebi Mizan’da (4/348) şöyle der: “Velid, İbn Cüreyc veya Evzai’den
rivayet ettiğinde itimat edilmez. Çünkü yalancılardan tedlis yapardu Bununla birlikte “Bue tahdis
etti” derse, o zaman hüccet olur.” Yine şöyle der: “Ebû Müshir dedi ki. Velid, İbn Eb. Seferden
Evzai’nin hadislerini alırdı. İbn Ebi Sefer yalancıdır. Bununla birlikte Evzai dedi kı der ı.
920. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cehenn
ile cennet tartıştı. Cehennem ‘Bana ne oluyor ki bana ancak zorbalar ve büyük?
nenler giriyor?' dedi. Cennet de ‘Bana ne oluyor ki bana ancak insanların zayıfı?,
düşükleri ve acizleri giriyor?’ dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ cennete ‘Sen ben?
rahmetimsin. Kullarımdan dilediklerime seninle rahmet ederim’ buyurdu. Cehen
neme de şöyle buyurdu: “Sen de benim azabımsm. Kullarımdan dilediklerime $e
nin/e azap ederim. İkinizi de dolduracağım. ”1156
921. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cehennem
ile cennet tartıştı. Bu ‘Bana zorbalar ve büyüklenenler giriyor’ dedi. Şu da ‘Bana
insanların zayıflan, düşükleri ve acizleri giriyor’ dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ
buna: ‘Sen benim azabımsm; dilediğimi sana sokarım!’ buyurup şuna da ‘Sen de
benim rahmetimsin. Kullarımdan dilediklerime seninle rahmet ederim’ buyurdu
• Abdurrezzak, Musannef, 20610 (11/305) - Buhârî, Rikak, 6546 (11/415) - Tirmizi, 2603 (4/416)
Bunlann hepsi, Ebû Raca yoluyla İmrân b. Husayn’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi
dedi ki: “Avf böyle söylerdi; Ebû Raca’dan, o İmrân b. Husayn’dan. Eyyûb ise Ebû Raca’dan, o
İbn Abbâs’tan derdi, iki isnatta da sıkıntı yoktur. Ebû Raca’nın ikisinden de işitmesi muhtemeldir.
Aynca Avf dışında Ebû Raca’dan, o İmrân b. Husayn’dan rivayet edenler de vardır.”
1155 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Abdurrahman et-Tufavi vardır. Künyesi Ebû Münzir’dir, Basralıdır.
Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (2/185) - Tehzib (9/309)
Ne var ki bir önceki rivayette Sahr b. Cüveyriye ve başkaları kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1156 İsnadı hasendir.
• Senedinde Atâ b. Saib vardır. Saduktur, kanştırmıştır. Bk. 182.ci rivayet. Bununla birlikte ken
disine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Ahmed b. Büdeyl el-Yami vardır. Künyesi Ebû Cafer’dir, Küfe kadısıdır. Saduk
olmakla birlikte vehimleri vardır. Onuncu tabakadan olup H. 258’de vefat etmiştir. Bk. Takrib
(1/11)-Tehzib (1/16)
• Yine senedinde Avn b. Abdullah b. Utbe vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 676.cı rivayet. Sahâbedtn
aktardığı rivayetlerin mürsel olduğu söylenir. Ne var ki Buhârî’nin zikrettiğine göre Ebû Hureyre
ile İbn Amr’ı işitmiştir. İbn Medini dedi ki: “İbn Avn şöyle dedi: Ebû Hureyre’nln arkasında na
maz kıldım.” İbn Hibban, Sikat’ta dedi ki: “Küfe halkının âbidlerinden ve kuntlarındandır. 1
Hureyre’den onu işittiği şekilde rivayette bulunmuştur.” Bk. Tehzib (8/171)
Hadis, bir sonraki sıhhatinde ittifak edilen rivayette geleceği üzere sahihtir.
Tahriç: Ne var ki
• İbn Ebi Şeybe, Musannef, 15987 (3/159) Muhammed b. Fudayl yoluyla bu şekilde...
onun rivayetinde Avn yerine Avf geçmektedir. Galiba basım hatasıdır.
Abdurrezzak, Musannef, 20893 (11/422) Hemmam yoluyla Ebû Hureyre’den... bk
Musannif, 921. Ebu’z Zinad yoluyla A’rac’dan, o da Ebû Hureyre’den... Bu yol iÇin a^r
Buhârî, Rikak, 6487 (11/320) - Müslim, Sıfatu’l Cenneh, 2846 (4/2186)
Ebû Sele"10 ’den’
• Tîrmizî, 2561 (4/694) Abde b. Süleyman yoluyla Muhammed b. Amr’dan, o
o da Ebû Hureyre’den merfu olarak... Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.”
kad (s. 102) Bunların hepsi, Nafi’ yoluyla ibn Ömer’den bu şekilde nvayet efrn^lerda.
• Abdurrezzak, Musannef, 6745 (3/586) Ma’mer yoluyla Zuhnden, o Şahinden,
Ömer’den...
1159 • Senedinde Atâ b. Yesar vardır. Sikadtr, fazıldır. Bk_600xü rivaycL
• Yine senedinde İbn Ebi Fudeyk ''ardır/j^Atâ el-Kuraşi el-Amiri’dir. Medinelidir, sikadır.
• Yine senedinde Muhammed b. Amr vardır. İbn Ata eı nu 5
Üçüncü tabakadan olup H. 20’Ü* yıllarda ve a <^mj . Hureyre>den (r.a.); 859 numa-
Tahriç: Bu, 858 numaralı rivayette Said b. to^
rah rivayette de Katade yoluyla Enes ten rıvaye.e ikinci tabakadan olanlar yeni
* Bu tarih, 120 olmahdır. Çünkü o tanhte sahâbe y i
yeni doğmaktadır. Allah en iyisini bilir. (Çev.
1160 İsnadı sahihtir.
ki Allah Teâlâ cenneti beyaz renkte yaratnu f ç - (sa'V>) buyurdu ki: "$üPbesfe
aiuim beyazdır. Bu yüzden yaşayanların^ Şüphesiz ki Allah’a en sevimli gelen
kefenleyin.^ be»az Minsin. ölülerinizi de onunla
930.... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki'Bir oün R^eAi..ıı k' , < . ,.
...... . , , , ‘ ‘ Dir9un, Kasûlullah m (s.a.v.) yanındaydık.
0 sırada bir düşme sesi duyduk. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) "Bu nedir, bilir misi-
Bk- 5.ci rivayet. Ne var ki tahriçte de geleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
niz?” diye sordu. Bizler “Allah ve Rasûlü en iyi bilendir” dedik. Buyurdu ki: “Bu
yetmiş sonbahar önce cehenneme gönderilen bir taştır. Daha şimdi dibine ulaştı. ”n«
931. Bize Firyabi haber verdi, dedi ki: Bize İshak b. Rahuyeh tahdis etti, dedi
ki: Bize Ebû Muaviye haber verdi; Yezid er-Rakkaşi’den, Enes b. Mâlik’ten (r.a.)-
Rasûlullah (s.a.v.) bir keresinde bir gümbürtü sesi işitti. Hemen Cibril’e “Bu da
nedir?” diye sordu. Cibril dedi ki: “Yetmiş sonbahar önce cehennem kenarından
atılan bir taştır. Şimdi tam dibine yerleşti.”1166
1167
Ebû Bekir1168 dedi ki: Asıl nüshada bu şekilde buldum. Şeyh “Yezid’den”
demiştir. Bunun benim nüshanın bir eksikliği mi yoksa Yezid’den yapılan mürsel
bir rivayet midir bilmiyorum. Hadislerin çoğu Ebû Muaviye’den, o A’meş’ten o
Yezid’den senediyledir. Allah en iyisini bilir.
Muhammed b. Hüseyin el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu ve burada zikredil
mesi konuyu uzatacak nice sünnetler, akıllılar ile ilim yazmayan kimselere Allah
Teâlâ’nın cenneti ve cehennemi yarattığını göstermektedir. Ayrıca Nebî (s.a.v.) bir
çok hadiste “Cennete girdim” demiştir. Şimdi onlardan gerektiği kadar zikredece
ğiz. Bunlann hepsi, Allah Teâlâ’nın cenneti ve cehennemi yarattığını insanlar bilsin
diyedir.
Bıı bâbda ise hadis âlimlerinin hak olduğu hususunda cahil kalmadıkları şey.
leri zikredeceğiz.
934. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir keresinde
cennette yürüyovduın. O sıra bana, iki kenarında içi oyulmuş incilerden kubbeler
olan bir nehir gösterildi. Ardından melek ‘Bu nedir, bilir misin?’ dedi ve sözünü
şöyle tamamladı. Bu, Rabbinin sana verdiği Kevser’dir. Eliyle onun toprağına vur
muş, çamurundan misk çıkarmıştır.”1172
935. ... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennete girdim. Der
ken orada iki kenarında inciden çadırlar olan bir nehir gördüm. Hemen elimle
suyun aktığı yere doğru vurdum. Bir baktım ki, keskin kokulu misk. Bunun üzerine
‘Ey Cibril! Bu nedir?’ diye sordum. Dedi ki: Bu, Rabbinin sana verdiği Kevser’in
tâ kendisidir. ”1173
936. ... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennete girdim. Bir
den kendimi iki kenarında inciden çadırlar olan bir nehrin yanında buldum. He
men elimle suyun aktığı yere vurdum. Bir baktım ki, keskin kokulu misk. Bunun
üzerine ‘Ey Cibril! Bu nedir?’ diye sordum. Dedi ki: Bu, Rabbinin sana verdiği
Kevser’in tâ kendisidir.”1174
937. ... Enes b. Mâlik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennete gir
dirildim. Derken bana içinde bir saray olan bir şey yükseltildi. Bunun üzerine ‘Bu
Ebû Bekir b.
GUU w. .Ayyaş ki:. |.|
dedi K|
.yyt,9 UUU| Humeyd
U|
a. sordum.
oldll?" diye > **. • ki: “Uyurken <lX, '’V’
r-s. Dedi -"I yoksa:
uyanıkken mi
938. ... Abdullah b. Buruydu derli i(l „ , Uynn’kke"”"’‘
sabah olunca Rasûlullah (s.a.v.) şöyle bu oyie üer
। <vnı ’şöyle derken işittim: Bir gün,
ı>e orada altından bir saray gördüm. Dedim Şüphea,x kl dün cennete girdim
- Bu saray kimin?
Denildi ki:
- Arap bir adamın.
- Ben de Araplardanım. Peki, o kim?
. Muhammed’in ümmetinden olan Müslümanlardan bir adam.
- Ben Muhammed’im. Peki, bu saray kimin?
- Ömer b. Hattâb’ın.
939 Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah ın (s.a.v.)
modaydık. Birden şöyle buyurdu: «Uyurken kendimi cennette gördüm. Bir de n'e
göreyim, bir sarayın yanında güzel bir kadın. Bunun üzerine Bu saray kimin?’ diye
sordum. Ömer b. Hattâb’ın, dediler. Birden aklıma senin kıskançlığın geldi, hemen
arkamı dönüp ayrıldım. ”
Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: “Bunun üzerine Ömer ağlamaya başladı ve şöyle
dedi: Babam da anam da sana feda olsun! Senden kıskanır mıyım hiç!”1178
940.... Enes b. Mâlik (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte sabah namazı
kıldık. Namazda iken elini öne doğru uzattı, sonra da geri çekti. Namazı bitirdi-
ğinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu namazında daha öce hiçbir namazda yapmadığın
bir şey yaptın” dedik. Buyurdu ki: “Cenneti gördüm; bana gösterildi. Birden dev
şirmesi yakın, taneleri kabak gibi olan bir üzüm salkımı gördüm. Hemen ondan
koparmak istedim ama bana ‘Geriye!’ diye uahyedildi. Bana benimle sizin aranızda
cehennem de gösterildi. Öyle ki gölgemle gölgelerinizi gördüm. Bunun üzerine
size ‘Geriye!’ diye işaret ettim...” Râvi daha sonra hadisin devamını zikretti.*1178
1179
Yme şöyle buyurur: Moh’ın hak vaadi olarak iman edip salih ameller işleyen
leri, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere girdireceğiz.”
(Nisa, 122)
Maide Sûresi nde şöyle buyurur: “Bu, doğru sözlülere doğruluklarının fayda
veriş günüdür. Onlar için, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan
cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.”
(Maide, 119)
Tevbe Sûresi’nde şöyle buyurur: “İman edip hicret edenler, malları ve canlan
ile cihad edenlerin Allah katındaki derecesi daha yücedir. İşte onlar, kazananların tâ
kendileridir.”Tâ ki şöyle buyurur: “...büyük bir ecir...” (Tevbe, 21-22)
Yine şöyle buyurur: “Muhacir ue Ensar’dan olan öne geçen ilkler ve onlara
ihsan ile tâbi olanlardan Allah razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Onlar
için, içlerinde ebediyen kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler hazırla
mıştır.” (Tevbe, 100)
Hicr Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kalplerinde kin/öfke ne varsa çekip aldık. Kar
deşler olarak karşılıklı divanlar üzerindedirler. Orada onlara herhangi bir yorgun
luk dokunmaz. Onlar oradan çıkartılacak da değillerdir. (Hicr, 47)
Kehf Sûresi’nde şöyle buyurur: “İman edip salih ameller işleyenlere Hrçtens
«-.netleri bir ağırlanma peridir. Orada sonsuza dek kalacaklardır. Oradan apnlmak
demezler.” (Kehf, 107-108)
Teğabun Sûresi’nde şöyle buyurur: “Her kim Allah’a iman eder ve salih amel
işlerse, onun kötülüklerini siler ve onu, içinde ebedi kalacakları altlarından ırmak
lar akan cennete girdirir. İşte bu, büyük başarının tâ kendisidir. ” (Teğabun, 9)
Beyyine Sûresi’nde şöyle buyurur: “Şüphesiz İman edip salih ameller işle
yenler var ya, işte onlar yaratılmışların en hayırlılarıdır. Onların Rableri katındaki
karşılıkları, içinde ebedi olarak kalmak üzere altlarından ırmaklar akan Adn cen
netleridir. ” (Beyyine, 7-8)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurri (r.h.) dedi ki: Bu gibi âyetlerin benzer
leri Kur’ân’da çoktur. Hepsi de takva sahiplerinin cennette ebediyen güven içinde
kalacaklarını, orada ebediyen ölümü tatmayacaklarını ve ebediyen cennetten çık
mayacaklarını haber vermektedir.
Allah Teâlâ buyurdu ki: “Şüphesiz takva sahipleri güvenilir bir makamda; cen
netlerde ve pınarlardadırlar. Sündüs (ince ipek) ve kalın atlastan giyinirler. Karşılıklı
halde...” Tâ ki şöyle buyurur: "... ve onları cehennem azabından korumuştur.”
(Duban, 51-56)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ayrıca Allah Teâlâ, ce
hennemin asıl halkının da orada ebedi olarak kalacaklarını Kitabı’nda zikretmiştir.
Allah Teâlâ Nisa Sûresi’nde şöyle buyurur: “Şüphesiz kâfir olanlar ve zulmeden
ler var ya, Allah onlan bağışlayacak ve herhangi bir yola iletecek değildir. Ancak için
de ebedi kalacaklan cehennem yolu müstesna. Bu Allah’a kolaydır.” (Nisa, 168-169)
Ahzab Sûresi’nde şöyle buyurur: “Şüphesiz Allah kâfirlere lânet etmiş ve onlar
için çılgın bir ateş hazırlamıştır. ” (Ahzab, 64)
Yine şöyle buyurmuştur: “Onlar ‘Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirsin!’ diye bağı-
nrlar. Mâlik der ki: Şüphesiz ki sizler kalıcısınız. ” (Zuhruf, 77)
Yine şöyle buyurur: “Kâfirlere cehennem ateşi vardır. Aleyhlerinde hüküm ve
rilmez ki ölsünler! Cehennemin azabı onlardan hafifletilmez. Biz, her aşın kâfiri işte
böyle cezalandırırız. ” (Fatır, 36)
Casiye Sûresi’nde şöyle buyurur: “Kâfirlere gelince; âyetlerim sizlere okunmu
yor muydu! Sizse kendinizi büyük gördünüz ve suçlu bir toplum oldunuz... Tâ ki
şöyle buyurur: “Denilir ki: Şu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi bugün de iz
sizi unutuyoruz... Hoşnut etmeleri de istenmez. (Casiye, 31-35)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Kur’an, ebedi olarak cen
nette Allah’ın komşuluğunda kalacaklarına, nimetler içinde dönüp dolaştıKlann
şahitlik etmektedir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “...kesilmeyen ve engellenmeyen birçok meyve
arasında, yükseltilmiş döşeklerde...” (Vakıa, 32-34)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcunrî (r.h.) dedi ki: Salih amellerin nimeti ile
tamama erdiği Allah'a hamd olsun. Her durumda Allah’a hamd olsun. Allah, Nebî
Muhammed ile ailesine salât ve selam etsin.
Allah Teâlâ Müslümanları hak şeriata çağırmış, onlara ona sıkıca tutunma
yı emretmiş, dinlerinde fırkalara ayrılmaktan sakındırmış; cemaate, kendisine ve
Rasûlü’ne itaati emretmiştir. Hak şeriattan Müslümanlara açıklamam gereken hu
suslardan biri de Nebî’nin (s.a.v.) faziletleridir. Şimdi ben Müslümanlara Nebîleri’nin
(s.a.v.) faziletlerini beyan edeceğim ki, Allah’ın ona has kıldığı şeyleri bilmiş olsun
lar. Çünkü onları, Allah Teâlâ’ya şükretsinler diye onun ümmetinden kılmıştır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Nasıl ki size içinizden size âyetlerimizi okuyan,
sizleri temizleyen, size Kitab’ı ve hikmeti öğreten ve size daha önce bilmediklerinizi
öğreten bir rasûl gönderdik. Böylece beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Bana
şükredin, bana nankörlük etmeyin. ” (Bakara, 151-152)
le buyun..: Ey Nebi! Doğrusu sent bir şahit, müjdeleylcl, uyarıcı, Onun teni ite
A/W,n daaetç.ue aydın otan bır kandil öterek gönderdik. de M.
tok onlar için Allah ton büyük bir lütuf ue İhsan olduğunu müjdele!” (Ahreb, 4547)
Yine şöyle buyurur: "Doğrusu seni hakla bir müjdeleyid ue uyana olarak gön-
derdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde bir uyarı geçmiş olmasın. ” (Fatır, 24)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Nebî (s.a.v.) ise gerçek
ten sakındırmış, uyarmış, müjde vermiş ve gevşeklik etmemiştir. Sonra Kerim olan
Mevlamız, bizlere Muhammed’in babası İbrahim’in (a.s.) duası ile İsmail’in (a.s.)
duasıdır. Ayrıca onu İsa (a.s.) da müjdelemiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Hani İbrahim ve İsmail, evin temellerini yükselti
yorlardı. Rabbimiz! Bizden kabul buyur. Şüphesiz sen, asıl işiten ve asıl bilensin.
Rabbimiz! İkimizi sana teslim olan kimseler kıl. Zürriyetimizden de sana teslim olan
bir ümmet eyle. Bize ibadet yerlerimizi göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz sen,
tövbeleri asıl kabul eden, asıl rahmetli olansın. Rabbimiz! İçlerinde onlardan olup
onlara senin âyetlerini okuyan, onlara Kitab’ı ve hikmeti öğreten, onları temizleyen
bir rasûl gönder. Şüphesiz ki sen, asıl aziz ve asıl hikmetli olansın. (Bakara, 127-128)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah Teâlâ ise İbrahim
(a s.) ile İsmail’in (a.s.) bu dualarına icabet etmiş, o ikisinin zürriyetinde sevdiği
kimseye ayrıcalık vermiştir. İşte o kimse Kureyş in en şerefli nesebi, en yüksek de
Şerli, en saygın evi ve en faziletli zürriyetinden olan Muhammed dir (s.a.v.).
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Hani Meryem oğlu İsa şöyle demişti: Ey İsraılo-
Şüphesi, ki ben, Allah 'm önümdeki Teurof.
»mi Ahmed olan bir rasûlü müjdelemek için size gönderdlgt rasuluyum. (Sof. 6)
buyurur "Buyurdu ki: Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim ise her şeyi
kuşatmıştır ama onu takvalı olup zekatı verenlere ue âyetlerimize iman edenlere
yazacağım. O kimseler ki yanlarındaki Tevrat ve Incil’de yazılı olarak buldukları
ve kendilerine marufu emreden, münkeri yasaklayan, temiz-hoş şeyleri helal kılıp
pis-kötû şeyleri haram kılan, üzerlerinden ağır yüklerini indiren ümmi nebî Rasûl’e
tâbi olurlar.. . Tâ ki şöyle buyurur: “İşte onlar, felaha kavuşanlann tâ kendileridir. ”
(Araf. 156-157)
Yine şöyle buyurur: “Ey kitap ehli! Gerçekten size Kitap’tan gizlediğiniz çoğu
şeyi açıklayan ve çoğu şeyi affeden rasûlümüz geldi. Gerçekten size Allah’tan bir
nur ve apaçık bir kitap geldi...” Tâ ki şöyle buyurur: "... sırat-ı müstakime iHir”
(Maide. 15-16). Yine şöyle buyurur: “Ey kitap ehli! Gerçekten size, 'Bize ne bir müj
deci ne de bir uyana geldi’ demeyin diye rasûllerin arası kesildiği sırada sizin için
(gerçekleri) açıklayan rasûlümüz geldi. Gerçekten size bir müjdeci ve bir uyana
geldi. Allah her şeye güç yetirendir. ” (Maide, 19)
Sonra Allah Teâlâ haber vermiştir ki; Muhammed’in (s.a.v.) kendisine davet
ettiği şey, asıl hak olan dosdoğru yolun tâ kendisidir. Bunun üzerine insan ve cin
den olan tüm yaratılmışlara onu kabul etmeyi farz kılmıştır.
çağınyorsun. ”
Sonra Allah Teâlâ Nebîsi’nin (s.a.v.) dinini, ona muhalefet eden herkesin di
ninden üstün kılacağını haber vermiştir. Allah Teâlâ buyurdu ki: “O ki pulunu
hidayet ue müşrikler hoşlanmasa da onu tüm dinlere üstün kılmak İçin hak dinle
çılgın bir ateş hazukıdık. (Fetih, 13). Yine şöyle buyurur: “O halde Allah’a O’nun
Rasûlü’ne ue indirdiği nura iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır ” (Te-
ğabun. 8). Yine şöyle buyurur: “Allah’a ue O’nun Rasûlü’ne iman edin, sizi halife
kıldıklanmızdan infak edin... Tâ ki şöyle buyurur: “Eğer mü’minler iseniz sizden
misak aldı...” (Hadid, 7-8). Yine şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a, O’nun
Rasûlü ne, Rasûlü ne indirdiği kitaba ue daha önce indirdiği kitaba iman edin! Her
kim Allah ı, meleklerini, kitaplarını, rasûllerini ue ahiret gününü inkâr ederse, ger
çekten uzak bir sapıklıkla sapılmıştır. ” (Nisa, 136)
Kerim olan Mevlamız, daha sonra bize Allah’ı sevdiğini iddia eden kimsenin,
Onun rasûlü Muhammed’i (s.a.v.) sevip ona tâbi olmakla sevgisinin sahih (doğ
ru) olduğunu haber vermiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “De ki: Eğer babalannız,
oğullannız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesatından kork
tuğunuz ticaret ue hoşunuza giden meskenler size Allah’tan, O nun rasûlünden ve
O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, o halde Allah emrini getirene dek bek
leyin! Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe, 24). Yine şöyle buyurur:
“De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlannızı
bağışlasın. Allah çokça bağışlayan, rahmet edendir.” (Âl-i İmran, 31)
Görüldüğü gibi Allah Teâlâ, Rasûlü’ne olan sevgiyi ve tâbi oluşu, Rasûlü’ne
setirdiği, elettiği ve yasakladtğ. şeylerde tâbi oluşla birlikte O na olan sevgdenne
bir alamet, bir delil kılmıştır.
Allah Teâlâ sonra O’nun Rasâ.u nü X
Onun ümmetine beyan etliği şeylerden biri de şudur: Allah Teâlâ onlara kita-
bında taharet ve namazı farz kılmış, bununla birlikte namazın vakitlerini, rekatla
rın sayısını, secdelerin sayısını, namazdaki kıraatin yeterli olan miktarını, namazın
başlangıç ve bitişinin nasıl olduğunu vs. birçok hükmü haber vermemiştir. Derken
Nebî (s.a.v.) Allah Teâlâ’nın bunlardan murâdını beyan etmiştir.
Aynı şekilde Kitabı’nda zekâtı da farz kılmış, bununla birlikte gümüşte, altında,
koyunda, devede, sığırda, zirai mahsullerde, hurmada vs. ne kadar verileceğini
haber vermemiştir. Derken Nebî (s.a.v.) Allah Teâlâ’nın bunlardan murâdını beyan
etmiştir. Bunun gibi oruç konusunda da oruçluya neyin helal neyin haram olduğu
nu beyan etmiştir.
Allah Teâlâ aynı şekilde Kitabı’nda haccı kullarına farz kılmış, bununla birlikte
hacca nasıl niyet edilip telbiye getirileceğini, ihramlıya gerekli olan birçok hükmün
ne olduğunu haber vermemiştir. Derken Nebî (s.a.v.) bunları kademe kademe be
yan etmiştir.
c
Sonra; . ~
sünhesiz ki Allah Teâlâ, u-,iArn
bızlere rohpnnem
cenenneuı halkının
ı oraya girdiklerinde
.. ..
A1U’ Usupnesız ki nuau > florinden dolayı nasıl üzüldüklerim, niçin
« oC“ XXediler diye yahindüdar.™ haber « On-
■Seri onlara yarar sağlamamıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “O gün yüzlerini
ateşte çeviririz. Derler ki: Ah keşke Allah’a itaat etseydik, Rasûl’e itaat etseydik!’’
(Ahzab, 66)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah sîzlere rahmet etsin!
Allah Teâlâ’nın Nebîmiz Muhammed’i (s.a.v.) her durumda nasıl da şereflendir
diğini. dünya ve ahirette ona nasıl da şeref üstüne şeref vermeye devam ettiğini
görmüyor musunuz?
Ey ümmet-i Muhammed! Ey mü’minler! Sonra bilmelisiniz ki Allah Teâlâ ya
ratılmışların hepsine saygı ve tazim ederek Nebîsi’nin (s.a.v.) değerini yüceltme
lerini, seslerini onun sesinden daha çok yükseltmemelerini ve onunla muhatap
olurken birbirlerine bağırıp çağırdıkları gibi yüksek sesle konuşmamalarını; daha
doğrusu onun yanında seslerini alçaltmalarını emretmiştir. Bunların hepsi onun
şanının yüceltilmesi içindir. Ayrıca Allah’ın, Rasûlü için emrettiği tazime her kim
muhalefet ederse, ona “Şüphesiz ki ben, o farkında değilken amelini boşa çıkan-
nm” diye bildirmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah ue O’nun
Rasûlü’nün önüne geçmeyin! Allah’tan sakının! Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Ey iman edenler! Seslerinizi Nebî’nin sesinden daha çok yükseltmeyin! Birbirinize
bağmp çağırdığınız gibi ona da yüksek sesle konuşmayın! Yoksa siz farkında değil
ken amelleriniz boşa gider. ” (Hucurat, 1-2)
Sonra Allah Teâlâ, Rasûlü hakkında emrettiği sesi kısma ve saygılı olma konu
sunu O’ndan kabul edenlere büyük ecir yanında bağışlanmayı vâdetmiştir. Allah
şöyle buyurur: “Muhakkak ki Rasûlullah’ın huzurunda seslerini alçaltanlar Allah’ın
kalplerini takva için imtihan ettiği kimselerdir. ” (Hucurat, 3).
Yine şöyle buyurur: “Aranızda Rasûl’e seslenişinizi birbirinize sesleniş gibi yap
mayın! Allah içinizden bir sığmağa sıvışanları bilmektedir. ” (Nur, 63)
Yine şöyle buyurur: “Ey iman edenler! O sizi, size hayat verecek şeylere çağır
dığında Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne icabet edin!” (Enfal, 24)
s?;.-.....
(s.a.v. kadrinin yüceltilmesi içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurur. Doğrusu sona
(s.a.v.)
edenler ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eh, onların e er^,n^
tık kim (ahdini) bozarsa, sadece tendi aleyhine bozar. Kim de Allah aerdrgr
vefa gösterirse, ona büyük bir ecir verecektir. (Fetih, 10)
/ \ kînt ettiklerinde ve ona biat ederken sa~
Sonra Allah Teâlâ, Nebisi ne> (s.a.v olduğunu haber
o|duğunu vermiştir. Allah
haber vermiştir. Allah
mimi bir kalple dürüst olduklarında on n altında sana biat ederlerken
Teâlâ şöyle buyurur: “Yemin olsun ki a , böylece üzerlerine süku-
ferden razı olmuştur. 181
net indirip onlara karşılık olarak ya m Rasûlullah’ı (s a v.) örnek
Sonra Allah Teâlâ, mü’minlere olsun ki sizin için
binmelerini emretmiştir. Allah Teala § çokça zikredenler için Allah m
<Vani) Allah’ı ve ahiret gününü uman ve
^vsûlü’nde güzel bir örnek vardır. (A z
(Tevbe. 9)
Sonra Allah Teâlâ bize haber vermiştir ki; her kim O nun Rasûlü’ne hıyanet
ederse, sanki o Allah’a hıyanet eden kimse gibidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey
iman edenler! Allah'a ve O’nun Rasûlü’ne hıyanet etmeyin! Bildiğiniz halde ema
netlerinize hıyanet etmeyin!’’ (Enfal, 27)
Sonra mahlukatı Rasûlü’ne eziyet etmekten sakındırmıştır. Ona ne hayatında
ne de ölümünden sonra eziyet edebilirler. Aynca haber vermiştir ki Rasûlullah’a
(s.a.v.) eziyet edenler, sanki Allah Teâlâ’ya eziyet eden kimse gibidir. Yine Allah ve
O nun Rasûlü’ne eziyet edenlerin dünya ve ahirette lanete müstahak olduklannı
haber vermiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Sizin ne Allah’ın Rasûlü’ne eziyet et
meye ne de onun ölümünden sonra ebediyen hanımlarını nikahlamaya hakkınız
vardır. Şüphesiz ki bu, Allah katında büyük bir iştir. ” (Ahzab, 53). Yine şöyle bu
yurur: “Allah’ın Rasûlü’ne eziyet edenlere elem verici bir azap vardır.” (Tevbe, 61)
Yine şöyle buyurur: “Şüphesiz Allah’a ve Rasûlü’ne eziyet edenler var ya, Allah
onlan dünya ve ahirette lanetlemiş ve onlar için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.”
(Ahzab. 57)
h82^7T-~---------------------- ... Allah Teâlâ, henüz Âdem’i düzgün bir beşer olarak
u Ve bu bâbdaki hadislerin manası şudur. Hi A|)ah Teâ|â’nın kaza/kaderinin
batmadan Muhammed'in (s.a.v.) peygamberle takd.r •
564 | • Fecr dedi ki: Bir keresinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen ne
^bir'nebS^diye sordum. Buyurdu ki: “Adem ruh ile beden aramda».
. ” ıw
945 Meysera el-Fecr dedi ki: Bir keresinde Nebi’ye (s.a.v.).“Ey Allahkn
Ras®! Sen ne «man bir nebi idin?” diye sordum. Buyurdu ki: Adem ruh ile
beden arasındayken ben bir nebî idim. ”"K
— . r-. AnlJ,mındadır Yoksa bu hadislerde Nebî’nin (s.a.v.) Âdem yaratılmadan önce yaratıldı-
°™ A™ ™blt l!'wl dahl yok,ur îî T^'T' 7 Tf r"T' alaW
nevoambcr'in (s a v.) "Ben ilk yaratılan peygamberim hadisi hakkında şöyle der: “Burada yarat-
maldan maksat, icat etme değil, takdir etmedir. Çünkü annesi onu doğurmadan önce o mevcut
değildi. Ne var ki gayeler ve mükemmellikler, kaderde geçer ve varlık alemine dahil olur.” Bk.
Salihi, Sübulu'l Hûda ve’r Reşad (1/91).
Şeyhülislam İbn Teymiyye dedi ki: “Her kim ‘Doğrusu Nebî (s.a.v.) kendisine vahiy gelmeden
önce de peygamberdi’ derse, Müslümanların ittifakıyla kâfir olur. Bu hadisin manası ancak şudur:
Hiç şüphe yok ki Allah onun peygamberliğini yazmış, Âdem’in bedeninin yaratılmasından sonra
ve ona ruh üfürülmesinden önce de bunu ortaya çıkarıp ilan etmiştir.” Bk. Mecmûu’l Fetava
(2/182) - er-Reddu Ale’l Bekri (s. 8).
Bunun bu şekilde olduğunu gösteren delillerden biri de, bu konudaki daha meşhur ve daha sahih
rivayetlerin “idim” lafzı yerine “yazıldım” şeklinde gelmesidir.
Yeri gelmişken; Nebî’nin (s.a.v.) daha önce yaratıldığını gösteren hadislerin tümü batıldır, aklen
de naklen de sahih değildir. Onları ancak, kendi akidelerini desteklemeye çalışan hurafeciler uy-
durmuşlardır.
1183 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Mansur b. Said el-Basri vardır. Lu’lu’nun talebesidir. Sikadır, yedinci tabakadandır.
Bk Takrib (2/275) - Tehzib (10/308)
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (5/59) - Buhârî, Tarih (7/374) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 864
(2/398) - İbn Ebi Asım, Sünne, 410 (s. 179) - Taberani, Kebir (20/353) - Ebû Nuaym. Hılye
(9/53). Bunlann hepsi, Abdurrahman b. Mehdi yoluyla “Bize Budeyl tahdis etti...” senediyle
rivayet etmişlerdir. Bununla birlikte İmam Ahmed, oğlu Abdullah ve İbn Ebi Asım’ın rivayetleri,
“Yazıldım” lafeı iledir.
TMrih <7/374>"İbn Sa d’Tabakat <7/6°) - Hakim, Müstedrek (2/608) - Taberani, Kebir
(ZU/353) -Musannif, 945. Bunlann hepsi, İbrahim b. Tahman yoluyla “Bize Budeyl tahdisetti...’’
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
İmam Ahmed, Müsned (4/66, 5/379). Halid el-Hazza yoluyla Abdullah b. Şakik’ten, o adamın
birinden benzer olarak...
hir Ikvr' j ^rivayette de görüleceği üzere Ebû Hureyre hadisinden şahidi vardır. Ayrıca
(4/471) ' G bn AbbâS yoluyla Sümektedir. Bk. Taberani, Kebir, 12571 - Silsile-i Sahiha, 1856
w,Xw“'«rowe<i'>Ma''SÜt
' V j 4 c >1 h Ra<tid el-Mazini es-Semmak vardır. Atâ, Zühri ve başkalarından rivayete
Buhâri dedi ki: "Hadisleri münkerdir.” Abbâs’.n aktard.gma göre Yahya 56* fa
"Hiçbir sev değildir ” Nesai dedi ki: “Metruktür.
. Yine senedinde Halef ve Muhammed b. Hammad vardır. Kim olduklarına dair herhangi bir
bilgive rastlamadım. _
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1190 Babamız Âdem’in (a.s.) yaptığı vakit Allah Teâlâ’nın tövbesini kabul ettiği sahih dua. Ali
Teâlâ’nın Araf Sûresi’nde zikrettiği şu âyettir: “O ikisi (Âdem ile Havva) dediler ki: Rabbini
Bizler nefsimize zulmettik. Şayet bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen, kesinlikle hüsrana
uğrayanlardan oluruz.” (Araf, 23). Bu, ilim ehlinden on kişiden rivayet edilmiştir. İbn Kesir, odan
tefsirinde zikretmiş ve şöyle demiştir: “Bu; Mücahid, Said b. Cübeyr, Ebû’l Âliye, Rabi b. Enes.
Hasen. Katade, Muhammed b. Ka’b el-Kurazi, Halid b. Ma’dan, Atâ el-Horasani ve Abdurrah
man b. Zeyd b. Eslem’den rivayet edilmiştir.” Bk. Tefsir (1/116).
Yaratılanlar veya onların hakkı ile Allah Teâlâ’dan istemeye gelirsek; böyle bir şey Nebi dt-
(s.a.v.) veya sahabeden birinden veya muteber ilim ehlinden delil olacak bir şekilde rivayet t
memiştir. Bu konuda rivayet edilenler ancak uydurma hadis veya eserlerdir. Hatta
israihyyattandır. Bk. 978.Cİ rivayet. Yani onları hüccet olarak kullanmak kesinlikle caiz deŞİ .
Allah a ancak güzel isimleri, yüce sıfatları ve salih ameller gibi şer’i sahih delillerin doğulup
gösterdiği şeylerle tevessül edilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “En güzel isimler yalnıca Allah a J _
O na o isimlerle dua edin ve O’nun isimleri konusunda yoldan ç.kanlan bırakm! Onlar yap^
neMb,Mekke’deIkaMaLı,^’?
648.ci rivayet. $ olmakla birlikte hata ederdi. Onuncu tab
°da pb^a,d!ç’Hudrj’den <ra)î Rasûlullahs Semh (’s tahdis etti; Ebû’l Heysem’den,
gelip Rabbim ‘Senin zikrini nasıl yüceltti^Z^^'^ buyurdu ki: “Cibril (a.s.) bana
bilir, deyince dedi ki: Ben zikrolunduöumri h* S°r“yor’ dedi Ben: A,lah en Wsinl
A o . yumaa benimle sen de zikrolunursun. ”119Z
952. ... Ebû Said el-Hudri’den (ra V r ai ■■
M bana gelip Rabbim ‘Senin zikrini nos',1 feb,ı ' ° V1 bUVUrdU !* "CIMI
lah en iyi bilendir, deyince Allah Teâlâ buyurdu ki-B sorui’"r‘ ded‘‘ Ben: Al‘
se„ de zikrolunursun. ”■'« V H öcn Onduğumda benimle
’53. ... Ibn Ebi Nuceyh ten; Mücahid, Allah Teâlâ’nın "Senin zikrini yücelt
medik mİ? (İnşirah, 4) ayeti hakkında dedi ki: "Ne zaman zikredilsem, sen de be
nimle zikredilirsin. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet
ederim ki Muhammed O’nun rasûlüdür.”1192
1193
1194
954. ... İbn Ebi Nüceyh ten; Mücahid, Allah Teâlâ’nın “Senin zikrini yücelt
medik mi? âyeti hakkında dedi ki: “Ne zaman zikredilsem, sen de benimle zikredi
lirsin. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Mu
hammed O’nun rasûlüdür.” Ayrıca Allah Teâlâ’nın “Şüphesiz o, senin ve kavmin
için bir zikirdir” (Zuhruf, 44) âyeti hakkında şöyle demiştir: “Bu adam kimlerdendir,
diye sorulur. Araplardandır, diye cevap verilir. Hangi Araplardandır, diye sorulur.
Kureyşten diye cevap verilir.”1195
957. ... Aliden (r.a.), Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben bir nikah sonucunda
çıktım, zina sonucunda çıkmadım. Âdem’den babam ve anneme gelene dek bana
hiçbir şekilde cahilime ilişkisi dokunmamıştır. ”1199
570 I
> annesi onu doğurana dek peğgamberterin betlerinde dolaş,p
Ben sordum:
- Şâa da nedir?
- Kadındır.
- Şu an yok.
1201 İsnadı şöyledir:
Senedinde Sa dan b. Velid vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlamadım.
it seaedindc Hasen b. Bişr b. Selm el-Hemedani veya el-Beceli vardır. Künyesi Ebû Ali’dir,
e ıdır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (1/163)
Tahri, Se^dlr^e AbbâS ed'DÛrİ vardırSikadlr- hafızdır. Bk. 581.ci rivayet.
bunu İbn Fh- ’ Pe'ai' H/12) - İbn Asakir, Tarih. Suyuti, ed-Dürru’l Mensurda (6/332)
12021 (11 nko 6 C n'SPet ek* Ayrıca bunu başka bir yoldan Bezzar ile Taberani, Kebir,
hin ravileridir R S nya^et ®trni5tir- Heysemi dedi ki: “İkisinin de Şeyb b. Bişr hariç ravileri sahi-
1202
Lisan (5/214) ^dullah b. Furt vardır. Hafız, onun hakkında “Münkerdir” demektedir. Bk.
• \Z*
mıştır. Bk. Miza^O/lo^ °Dahhak b' Osman el-Hizami vardır. Ebû Davud, kendisini zayıfa
Yine bunu Hafız İbn Hacer Metâlîb^A^ ^^) zikretmiş ve İbn Merduyeh’e nispet etnl'5*ır'
hükmünü vermiştir. Bk. Mevzuat (1/28^ 256 (4/177) de zikretmi§.İbn Cevzi ise buna
Bana haber vcriHISine Söre Musa, İsa ve diğer n ' ' AWuln"J,,allb m
,»derilen bir rasûi olduğunu söylüyormJLnKulak ıc" XX'11® X L
birlaf ettin! Halifeler ve peygamberler, sadece İsrail evlerinden iki evdendirler. Sen
ise ne bu ev ensin ne e o ev en. Sen ancak şu taşlara ve putlara ibadet eden
iraplardan binsin Senin peygamberlikle ne bağın olabilir ki? Gerçi her sözün bir
hakikati var ır. a e ana sözünün hakikatini ve başlangıç durumunu haber
ver. Buyurdu ki. Ey Amiroğulları nın kardeşi! Bu sorduğun sorunun bir habere
ve oturuma ihtiyacı uar. O halde oturuver. ” Derken ayaklarını katladı ve deve gibi
çöktü. Nebî (s.a.v.) sonrasında ona dönerek şöyle anlattı: “Ey Amiroğulları’nın kar
deşi! Sözümün hakikati ve durumumun başlangıcı şöyledir: Ben babam İbrahim’in
duası ve kardeşim Meryem oğlu İsa’nın müjdesiyim. Annem bana hamile kaldı.
Ben, annemin küçük yavrusuyum. Bana hamile kaldığında, kadınların karşılaştığı
en ağır hamileliği geçirdi. Öyle ki kadın arkadaşlarına çektiklerinden dolayı yakınır,
şikayet ederdi. Sonra annem, rüyasında “Karnındaki kimse bir nurdur” diye gördü.
Annem de “Gözlerimle nuru takip etmeye başladım. Nur gözlerime sıkıntı vermeye
başladı. Tâ ki bu durum, benim için doğu ve batıyı aydınlatana dek sürdü. ” Sonra
beni doğurdu, ben de yetiştim. Yetiştiğim zaman Kureyş’in putlarına karşı nefret
besledim. Leys b. Ebi Bekir oğulları yanında emzirildim. Bir keresinde yaşıtım ço
cuklarla ailemden uzaklaşmıştık. Vadinin içinde birbirimize küçükbaş hayvan pisliği
atmaca oynuyorduk. O sırada üç kişi bana doğru geldi. Yanlarında içinde kar olan
1203 İsnadı çok zayıftır. , , , ,
• Senedinde İmran b. Abdülaziz vardır. Künyesi EbÛ Sabit ez-Zühri'dir. Yahya dedi ki: Hadisleri
münkerdir.” Buhârî de böyle demiştir. Bk. Mizan (3/239)
■ Mn. senedinde imrarfm ojln Abdülaziz b, lm«m b Abdülaziz b Amr el-Meden, v.rdır, Metnık-
tür. Kitapları yanma, ezberinden hadis rivayet eimiS ama bu daha da yanl,5» dusmesme sebep
olmuştur. Bk. Takrib (1/511)-Tehzib (6/350)
• Yine senedinde Muhammed b. Sinan b. Yezid el-Kazzaz vard.r. Bağdat ta .kamet etm.şt.r, Zay.f-
hr, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib saduk 0|mak)a birlikte vehimleri çok-
* Yine senedinde Yakûb b. Muhammed ez-Zehranı varan, o
tur ve zayıflardan rivayette bulunmuştur. Bk. 32O.ci rivaye .
^XXXuSc" onuu"n°
zt
nk^'lZm ^nde görüyorum. Ben de bir
yok Babam W sütannem komı J
^or musunuz? Ben oğluma bir w d,Ancak
beni ille de köhne götürmeye karar verdiler. Derken beni al,p kahine götürdüler
K başından sonuna dek yaşadıklarımı anlailılar. Kahin dedi kİ: "Susun do çocuğa
sorayım- Çünkü o, yaşa yı şeyi şirden daha iyi bilir." Ardından bana sordu, ben
de başlangıcından bıtışene dek başımdan geçenleri anlattım. Bunun üzerine beni
sardı ve şöyle dedi. Ey Araplar! Ey Araplar! Bu çocuğu öldürün! Onunla beni de
öldürün! Lat ue Uzza ya yemin olsun ki eğer onu sağ bırakır ue o da idrak ederse,
kesinlikle sizin ue babalaı mızın dinine karşı çıkacak, işlerinize muhalefet edecek ve
size benzerini görmediğiniz bir din getirecek. ” Bunun üzerine annem beni tutup
onun kucağından çekti ue Sen şu oğlumdan daha şaşkın ue daha mecnunsun.
Bu sözü söyleyeceğini bilseydim sana getirmez, senin için seni öldürecek birini
arardım. Bizler onu öldürmeyeceğiz." Sonrasında beni alıp aileme teslim ettiler.
Derken bana yapılanlar sebebiyle izzetli oldum. Yarılma izi ise kaburga üstünden
kaşıklanma kadar ip gibi bellidir. Ey Amiroğulları’nm kardeşi! İşte bu, sözümün
hakikati ue durumumun başlangıcıdır. ” Bunun üzerine Amiri dedi ki: “Kendisinden
başka ilah olmayan Allah’ı şahit tutarım ki sözün kesinlikle haktır/gerçektir...” Ravi
daha sonra hadisin devamını zikretti.1204
963. ... İbrahim b. Abdurrahman b. Avf’tan; babası Abdurrahman b. Avf
(r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) ile yaşıttım. Bana annem haber verdi, dedi ki:
“Muhammed
I (s.a.v.) doğduğunda ve elime verildiğinde ağladı. Derken evin ya
nından birinin “Rabbin sana rahmet etsin” dediğini duydum. Üzerini giydirip onu
yatırdığımda bana bir ışık belirdi. Öyle ki Rum saraylarını gördüm. Sonra beni bir
karanlık ve gök gürültüsü sardı. Sonra sağıma baktım ama hiçbir şey göremedim.
1204 Uydurmadır.
• Senedinde Amr b. Subh et-Temimi el-Adevi vardır. Künyesi Ebû Nuaym dır, Horasanlıdır. İbn
Rahuyeh, onun yalancı olduğunu söylemiştir. Ali b. Cerir dedi ki: Amr b. Subh u şöyle derken
işittim: Nebî’nin (s.a.v.) hutbesini ben uydurdum." Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (414 Avâme)
-Tehzib (7/463)
• Yme senedinde Mekhul vardır. Şeddad’a yetişmemiştir. Bk, Tehzib (10/289)
• Yine senedinde Muhammed b. Ubeyd es-Süleml vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye
rastlamadım.
• Yine senedinde Hüseyn b. Ali es-Sadani vard.r. Saduktur, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 167 Avâme)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tarih (2/160) - İbn Asakir, Tarih-i D.meşk (1/372). Aynca Ebû Ya’la
Ebû Nuaym da rivayet etmiştir. Senedinde Mekhul'ün Şeddad’dan aktanmı vardır ama Mek
hul, Şeddad’a yetişmemiştir. Hafız İbn Hacer, bunu Metalib-i Aliye’de (4/171) zikretmiş. Ebû
Ya la ya nispet etmiştir.
Sin'd* Vallahi bizden hangi kadını biliyorsam, illaki Rasulufeh (s.a.v.) ona sun*
vardık. ine “O bir yetimdir” denildiğinde onu terk ettik ve Annesi bize
muştu. Bunun üzerineW| . .. .. ..
ne verebilir ki?" dedik. Bizler ancak babalardan örfe göre bir ücret umuyorduk. An
nesine gelince; o bize hangi ücreti verebilirdi ki? Vallahi arkadaşlarımdan benden
emzirecek bir çocuk almayan bir kadın kalmamıştı. Ondan başkasını bulamayınca
kocam Haris b. Abduluzza’ya dedim ki: “Vallahi arkadaşlarım arasında yanımda
emzirecek çocuk yokken geri dönmekten hoşlanmıyorum. Yemin olsun ki o yetime
gidip onu alacağım.” Kocam “Sıkıntı yok” dedi. Akabinde gidip onu aldım. Vallahi
onu ancak başkasını bulamadığım için almıştım. Derken onu bineğime getirdim.
Memem ona Allah’ın dilediği kadar sütle yöneldi. O da kanana kadar içti. Sonra
kanana kadar kardeşi içti. Kocam yaşlı eşeğimize doğru kalktı. Bir de baktık ki o
da sütle dolmuş. Hemen onu sağdık ve kanana kadar içtik. O gece, en iyi gecemiz
.. ,U^tU‘ K°cam dedi ki: Ey Halime! Vallahi senin mübarek bir can aldığını dü-
medTmi?-' PMndenkXrT-raKaÜmEln hay'rİ1 secesini Seğirdiğimizi g<*
yurdumuza dnnm v - ea a ^ızım için ^ayn arttırmaya devam etti. Sonra
gidiyordu ki erkek eşdder on^ y?min OİSUn kİ d‘§İ e§eğ‘m
Ebû Zi’b’in kızı! Bu kı • ı a y\^erniy°rdu. Öyle ki arkadaşlarım “Yuh sana ey
Ben “Evet. Bu kesinlikleodL^T"06 y0İa Çlkt,ğin e§eğin mİ?” diye soruyOrdU;
diyorlardı. Sonrasında Beni q eyınce’ on*ar da “Vallahi onun bir durumu var
yer bilmiyorum. Buna raömo yurduna vardık. Vallahi oradan daha kurak bir
9m6n koyunlar,m, sa|,yOr, on,ar tok ue süt do|u ha|de gen
1205 İsnadı çoklayıftır?
•İsnadındaAbdullahb Sohk
kiU“HadlîrTaı'hÇ'dİr’büyük aHmdİrbNeHalldLdİr' Mekkelidir- Basra’da ikamet etmiştir-
rastlamadın,.
Darani tahkiki)
haki, Delail -TahT?"
(I/133 (Mevarid
Sah'’h’Kebir (24/212) 512)
> 2094- sEbû - Eh"
Nua V ’i a’ Müsned (13/93 Hascn 560,11
^ı^
(8/220) bunu zikret cTlrt’ed b’ İsbİ yokıuh k ’vS* ’ 94~Taberi-Tarih (2/158)-Bey-
senedindeki raviler Ya’la ve Taberani’ U de " Heysemi, Mecmau’z Zevaid'de
1207 hnad, hasenSr etmi? ve ^yle demiştir: “İkisinin de
— —,c I-
. 75.ci rivayet. err“lerinde ona mecbur k u ,adfriye o|makla suçlanmıştır. Ebû Hatim
CVi9iÇ: Sahih i 3 lar’ ^^uzuncu tabaka küçüklerindendir
yaI1i)k vahiysadikröya idi.” Yine şöyle dedi ' U"ah’a (sa-v-) delmeye başla-
sevdirildi. Hira Magarası’nda günlerce durur ’/Rasûlul,ah’a (s.a.v.) yalnızlık
geldi.”1211 Ur’,badet ed^di. Tâ ki ona (s.a.v.) vahiy
j^Bu rivayet, cumhurun meşhur görüşüne muhaliftir. Şöyle ki; cumhura göre Nebî (s.a.v.) altmış
üç yaşında vefat etmiştir. Hişam b. Hassan’ın İkrime yoluyla İbn Abbâs’tan yaptığı şu rivayet de
bunu göstermektedir. Mekke de on üç yıl Medine’de on yıl kaldı. Kırk yaşındayken gönderildi.
Altmış üç yaşında vefat etti. Âlimler, bu rivayetleri sahih ve meşhur olan cumhurun görüşüne
uygun olarak açıklamış, ihtilaflı gibi görülenleri cemetmişlerdir. Bk. Tarih-i Taberi (2/291) - Fethu’l
Bari (7/757) - Muhtasar Şemail-i Tirmizi, Şeyh Elbani tahkiki (s. 192). Allah en iyisini bilir.
1209 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Kurra b. Abdurrahman b. Cibril el-Mearifı el-Mısri vardır. Saduk olmakla birlikte
mûnker rivayetleri vardır. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 455 Avâme) - Tehzib (8/372). Ne
var ki bir sonraki rivayette de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yme senedinde Rebi’a b. Ebi Abdurrahman vardır. Fakihtir, sikadır, meşhurdur. Bk. 545.Cİ
rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Yusuf es-Sabbah el-Gazızi vardır. Bağdat ahalisindendir. Ibn
Vehb’ten rivayette bulunurdu. H. 239’da vefat etmiştir. İbn Ebi Hatim ile İbn Hibban, Sikat adlı
eserlerinde kendisinden bahsetmişler ama cerh ve adalet bakımından bir şey söylememişlerdir.
Hatib dedi ki: “Sika idi.” Bk. Cerh ve Tadil (8/120) - Sikat (9/84) - Tarih-i Bağdat (3/392)
Tahriç: Buhârî, (buradakinden daha tamam bir şekilde) Libas, Babu’l Ca’d, 5900 (10/368),
Menakıb, 3547,3548 (6/652) - Müslim, Fezail, Babu Sıfati’n Nebî (s.a.v.), 2347 (2/919) - Tirmizi,
Menakıb, 3623 - Malik, Muvatta, - Sıfatu’n Nebî (s.a.v.) (2/919) - Ahmed, Müsned (3/130, 240)
- İbn Sa’d, Tabakat (1/149) - Beyhaki, Delail (7/236) - Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3529 (7/19) - Vc
Taberi, Tarih (2/291) - İbn Hibban, Sahih (İbn Balaban tertibi ile 6387, 14/298, 300)
1210 İsnadı sahihtir. V
• Senedinde Süleyman b. Bilal vardır. Sikadır. Bk. 14O.cı rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b. Mesleme el-Ka’nebi el-Harisi vardır. Künyesi Ebû Abdurrahman’dır,
Basralıdır. Sikadır, dokuzuncu tabaka küçüklerindendir. Bk. Takrib (s. 323 Avâme)
• Yine senedinde Muhammed b. Rizkullah el-Kelvezani vardır. Sikadır. Bk. 938.ci rivayet.
Tahrici 966.cı rivayette geçti.
H İsnadı hasendir.
• Senedinde Salih b. Ebi’l Ahzar el-Yemami vardır. Haşim b. Abdülmelik’in azatlısıdır. Basra’da
ikamet etmiştir. Zayıf olmakla birlikte itibar edilir. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 271 Avâme).
Bir sonraki hadiste Ma’mer, kendisine mütâbaat etmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadır. Aynca
^adis, tahriçte de görüleceği üzere sahihtir.
969. ... Urvc b. Zübeyr’den; Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah a (s.a.v.) ge|
meye başlayan ilk vahiy uykuda görülen sadık rüya idi. Hiçbir rüya görmezdi ki
sabahın aydınlığı gibi meydana gelmesin. Sonra kendisine yalnızlık sevdirildi
Hira’ya gelir, orada sayılı geceleme ibadet eder, bunun için yanına azık da alır,
dı. Sonra Hatice’nin (r.anhâ) yanma döner, aynı şeyi yapmak için tekrardan azık
hazırlardı. Tâ ki o Hira Mağarası’nda iken vahiy ona gelene dek bu böyle sürdü
O mağaradayken melek ona geldi ve “Oku” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki
"Ona 'Ben okuyan değilim’ dedim. Bunun üzerine beni alıp takatim kesilene dek
sıktı. Sonra beni salıp 'Oku’ dedi. Ben tekrar 'Ben okuyan değilim’ dedim. Bunun
üzerine beni ikinci kez alıp takatim kesilene dek sıktı. Sonra beni salıp ‘Oku’ dedi
Ben tekrar 'Ben okuyan değilim’ dedim. Sonra beni üçüncü kez alıp takatim ke
silene dek sıktı. Sonra beni saldı ue ‘Oku, yaratan Rabbinin adıyla’ âyetini ‘İnsana
bilmediğini öğretti’ (Alak, 1-5) kısmına kadar okudu.” Kalbi titreyerek geri döndü.
Tâ ki Hatice'nin yanına varınca ‘Beni örtün, beni örtün!’ buyurdu. Hemen onu
örttüler. Tâ ki korkusu gidince ‘Ey Hatice! Bana ne oluyor?’ buyurdu ve kendisine
olanlan anlattı. Ayrıca ‘Kendi adıma korktum’ buyurdu. Hatice dedi ki: Hayır, asla!
Müjde sana! Allah seni asla rezil etmeyecektir. Çünkü sen sıla-i rahim yapar, doğru
söz söyler, gücü yetmeyenlere destek olur, misafir ağırlar ve başa gelen hak musi
betlerde yardım edersin.”1212
970. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: “Nebî’yi (s.a.v.) vahyin kesilme
süreci ile ilgili şöyle buyururken işittim...” Hadisin bir kısmında şöyle geçer: “Bir
keresinde yürüyordum. O sıra semadan bir ses işittim. Hemen kafamı kaldırdım.
Bir de baktım ki, Hira’da bana gelen melek, gökle yer arasında bir kürsü üzerin
de oturuyor. Bundan dolayı korkuyla doldum. Hemen geri dönüp ‘Beni örtün,
beni örtün, beni sarın, beni sarın!’ dedim. Bunun üzerine Allah Teâlâ “Ey örtünen!
Kalk ue uyar! Sadece Rabbini büyükle! Elbiseni temizle! Pisliği terk et!” (Müddessir.
1-5) âyetlerini indirdi.” Pislikten kasıt putlardır. Bu âyetler, namaz farz kılınmadan
öncedir.1213
Tahriç: Bu hadis, birkaç lafızla uzun ve muhtasar olarak rivayet edilmiştir. Bk. Buhârî, Bed u I
Vahyi, 3 (1/3), Enbiya, 3392, Tefsir, 4353, 4655, Tabir, 6982 (12/368) - Müslim, Bâb Bed’H
Vahyi Bi Rasûlillah (s.a.v.), 252 (1/139) - Abdurrezzak, Musannef, 9719 (5/321) - İmam Ahmed.
Müsned (6/153, 232, 233) -Tayalisi, Müsned, 1469 (s. 207) - Tirmizi, Menakıb, 3632 (5/596) -
Hakim, Müstedrek (3/184) - Taberi, Tarih (2/298) - Ebû Avane (1/110, 113) - Beğavi. Şerhus
Sünne, 3735 (13/316) - Beyhaki, Delail (2/135) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (9/5,6) - Ebû Nuaym,
Delail (1/275)
1212 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Ebi Rebi’ vardır. İbn Yahya’dır, saduktur. Bk. 323.CÜ rivayet. Ne var
kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Muhammed b. Sehl b. Asker vardır. Bk. 668.ci rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1213 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Huşeyş b. Asram vardır. Sika hafızdır. Bk. 700.cü rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Yahya b. Faris vardır. Sikadır, hafızdır, celildir. Bk. 428.ci rivayet.
Tahriç: Buhârî, Tefsir, Bâb Ve’r Rucze Fehcur, 4926 (8/547) - Müslim, İman, Bâb Bed’i’il Vahyi,
161 (1/143) - Ahmed, Müsned (3/325, 377) - Tirmizi, Tefsir, Bâb (Min Sureti’l Müddessir), 4325
(5/428) - İbn Hibban, Ebû Ya’la, 1948 (3/451) - Taberi, Tefsir (29/90) - Ebû Avane, Müsned
(1/113, 114, 115) - Beyhaki, Delail (2/155) - Ebû Nuaym, Delail (1/278) - İbn Mende, İman,
687 (2/695). Cabir yoluyla bu şekilde...
1214 Bu, kınama üslubudur. Bizim Türkçede kullandığımız “Aman uzak olsun! cümlesi gibidir. (Çev.)
1215 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Abbad vardır. İbn Âdem’dir, makbuldür. Bk. 758.ci rivayet. Ne var
ki Taberi’nin tahriçte zikredilecek rivayetinde olduğu üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Bekir b. Süleyman vardır. Kendisi el-Esvari’dir. Bk. 758.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. İshak vardır. Bk. 667.ci rivayet. Burada açıkça tahdis etti
lafzını kullanmıştır.
• Yine senedinde Vehb b. Keysan vardır. Kureyş azatlısıdır. Künyesi Ebû Nuaym el-Muallim’dir,
Medinelidir. Dördüncü tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 585 Avâme)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tarih (2/300). Humeyd yoluyla “Bize Seleme tahdis etti; Muhammed
b. İshak’tan” senediyle buradakinden daha uzun bir şekilde... Aynca bu isnatla bk. ibn Hişam,
Siyer (1/298)
‘Mekke’den dedi. Ben ‘Mekke’de bir olay oldu mu?’ diye sordum. Adam ‘Evet.
Adamın biri kavminin ilahlarından yüz çevirdi ve başkasına davet etti’ dedi. İçim
den ‘İşte bu istediğim kişidir’ dedim ve bineğimi hazırlayıp Mekke’ye vardım. Gidip
daha önce konakladığım yerde konakladım. Hakkında soru sordum. Gördüm ki
durumu daha gizliymiş. Kavmi ise ona karşı cüretkâr davranmaktaydı. Ona usulca
yaklaşıp selam verdim. Sonra dedim ki:
- Sen nesin?
Buyurdu ki:
- Nebiyim.
- Nebî nedir?
• Yine senedinde Ebû Halhale vardır. Muhammed b. Amr b. Halhale ed- ey
sikadır. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 499 Avâme) i Ebû Mu* *atT^
• Yine senedinde Talha b. UbeyduUah vardır. İbn Keriz el-Huzai’dir. Künyes
Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 283) var ki vf,
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir esere rastlama im- _ Kitabu
sonrakine Âişe, Ali ve Abdullah b. Amr b. As hadisleri şahitlik etmektedir, ‘..Qsned
Birr, 2017 - Tirmizi, Şemail, 334 (s. 198) - Buhârî, 2124 (4/402) - Ahmed,
Aynca 980 numaralı rivayete bakınız.
1220 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
- Ne ile gönderdi?
Tahriç: Müslim, Salatu’l Müsafirin, İslamu Amr b. Abese, 832 (1/569) - Ahmed, Müsned (4/132)
- İbn Sa’d, Tabakat (215,216)
.......
î (r.h.)dediki:YahudilergGr ,
v) bir peygamberdir, gönderilmiş biridir, On/X
j.nimini onun dini için terk edeceklerdir 4%.
nl!,|an olmayan mtış” önCe Arap a 1 (,Ge|ln t|e Araplarla olan savau *
Nebi (s av) ^^derine şöyle çlUacağl yazıh Muhammed Vesil^
ulunca Yahut)’‘ bKİan nebi °‘ ‘ Uarşl|aşuklarında “Allah’ım!
«da. ^m'^„,,dan sonra (k, onlara karşı kesinlikle
* nfb. Mubarnıned » ' > yardm görmüş,
vâd^®.'1",.lctdi. Bö#« *“* aLvaktağında. onun bir peygamber —oid '•I u&,
,.) çıktığında, onun bir peygamber old.
Neb. rSağmen s,rf kıskançlıktan o„u
zanmış1
lake uğramış bir ravidir.” Ayrıca bk. Beyhaki, Delail (1/345). Yusuf b. Musa yoluyla bu şekilde...
Beyhaki, senette İbn Abbâs ile Antera arasında Said b. Cübeyr’i koymuştur.
1223 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. İshak vardır. Bk. 667.ci rivayet. Burada açıkça “tahdis etti” lafzını
kullanmıştır. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Salih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf ez-Zühri vardır. Künyesi Ebû Abdur
rahman el-Medeni’dir. Sikadır, beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 271)
• Yine senedinde Cerir b. Hazim vardır. Sikadır. Bk. 224.cü rivayet.
• Yine senedinde Ahmed b. Mikdam vardır. Saduktur, hadis ehlidir. Bk. 153.CÜ rivayet. Bununla
birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: Buhârî, Tarih (4/68) - Ahmed, Müsned (3/467) - İbn Hişam, Siyer (1/231) - Beyha
ki, Delail (1/364) - Hakim, Müstedrek (3/417). İbn İshak yoluyla bu şekilde... Hakim dedi ki:
“Müslim’in şartına göre sahihtir ama ne Buhârî ne de Müslim rivayet etmiştir. Zehebi, kendisine
muvafakat etmektedir.
Bunun üzerine beni kendilerine alt bir manastıra girdirdiler. İçinde heykeller ve
sun?
- Resmini göremiyorum.
Bu sefer beni bir öncekinden daha büyük bir manastıra girdirdiler. Dediler ki:
- Bu o mudur?
- Evet.
- Onun ayağından tutan şu adamı tanıyor musun?
Ben bu sorularına “Evet” diye cevap verince “Şahitlik ederiz ki bu senin arka
daşın, bu da ondan sonraki halifedir” dediler.1227
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Rum kıralı Heraklius’un
kıssasından ve Ebû Süfyan’a (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) sıfatlarından sorunca onun
hak olduğunu bildiğinden bahsettim. Yine Dıhyetu’l Kelbi’nin kıssasını anlattım.
Nebî (s.a.v.) onu Rum kralı Kayser’e göndermiş, sonra onun için Rum büyükle
rinden oluşan piskoposları getirtmiştir. Dıhye, onun sıfatlarını bildirince keşiş ona
1227 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdullah b. Şebib vardır. Büyük âlim olmasına rağmen hadiste aşın derecede zayıf
tır. Bk. 963.cü rivayet.
Yine senedinde Muhammed b. Ömer el-Cübeyri vardır. Buhâri, kendisini Tarih-i Kebir de
retmiş, cerh ve adalet bakımından hakkında bir şey söylememiştir. Bk. 1/179
• Yine senedinde Ümmü Osman binti Said vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye ras
madım.
• Yine senedinde Said b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im en-Nevfeli vardır. Medinelidk» a
buldür, dördüncü tabakadandır. İbn Hibban, kendisini Sikat’ta zikretmektedir. Bk. Takrib (s.
-Mizan (3/156)
•Yine senedinde Muhammed b. Cübeyr vardır. Sikadır. Bk. 667.Cİ rivayet. . vet
i hr. Ç; ,Bunu Buhârî- Tarih-i Kebir'de (1/179) Muhammed b. Ömer yoluyla bu şekilde
etmektedir.
Yine ben, cin ve şeytanların onu tasdik etmesinden ve dostluk ettiği insanlara
Nebî’nin (s.a.v.) haberim vermelerinden, bunun üzerine Araplardan bir grubun iman
edip putları terk ettiğinden ve güzelce Müslüman olduklarından da bahsettim.
984. ... Yunus b. Yezid el-Eyli dedi ki: Zühri’yi işittim; kendisine “Allah’ın bir
insanla (karşılıklı) konuşması olacak şey değildir. Ancak vahiyle veya perde arka
sından veya bir rasûl gönderip kendisine izniyle dilediğini vahyederek (olabilir).
Doğrusu O, el-Aliyy (Yüksek) ve el-Hakim (Hikmetli) olandır.” (Şura, 5) âyeti sorul
du. Dedi ki: “Bu âyet, kendisine vahiy inen tüm peygamberleri kapsayıcı olarak in
miştir. Kelam, Allah Teâlâ’nın Musa (a.s.) ile perde arkasından konuştuğu kelamdır.
Vahiy, Allah Teâlâ’nın peygamberlerinden herhangi birine vahyettiği ve vahyi ile
kastettiği şeyi o peygamberin kalbinde sağlamlaştırdığıdır. Kendisine vahiy gelen
o peygamber, o vahyi konuşur ve onu beyan eder. İşte bu da Allah’ın kendisi ile
rasûlü arasındaki kelamıdır ki herhangi bir peygamber, insanlardan herhangi biriy
le bunu konuşmaz. Bu, Allah ve rasûlü arasındaki bir gayb sırrıdır. Vahiyden bazısı
da vardır ki peygamberler onu konuşur ama kimseye yazdırmaz, yazdırılmasın) da
emretmez. Ne var ki insanlara anlatırlar ve onlara Allah Teâlâ şöyle-şöyle buyurdu
diye açıklar, tebliğ ederler.
Vahiylerden biri de Allah Teâlâ’nın dileyip seçtiği kimselere melekler gönder
mesi, o meleklerin de insanlardan olan peygamberlere konuşmasıdır. Yine bir çeşidi
de Allah’ın dilediği şeyi gönderip rasûllerinden dilediğinin kalbine vahyetmesıdir.
Allah Teâlâ, Cibril’i (a.s.) Muhammed’e (s.a.v.) gönderdiğim açıkça bildirmiştir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu, sözü edilen âyet
manası hakkında Zühri’nin görüşüdür. Bununla birlikte Nebî’den (s.a.v.) âyet hak
kında Zühri’nin görüşünden daha açık olanı rivayet edilmiştir.
Haris b. Hişam, kendisine “Vahiy sana nasıl geliyor?” diye sorduğunda şöy[e
buyurmuştur: “Bazen çan çalması şeklinde geliyor. O hal benden gittiğinde ben
(inen vahyi) anlayıp kavramış olurum. Bazen de (melek) bana adam suretinde
gelip benimle konuşur. Ben de o sırada söylediklerini kavrarım. ”
Aynca Nebî’den (s.a.v.) İbn Abbâs yoluyla da bunun bir benzeri rivayet edil
mektedir.
985.... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Haris b. Hişam, Nebî’ye (s.a.v.) “Vahiy sana nasıl
geliyor?” diye sordu. Buyurdu ki: “Bazen çan çalması şeklinde geliyor. O hal ben
den gittiğinde ben (inen vahyi) anlayıp kavramış olurum. Bazen de (melek) bana
adam suretinde gelip benimle konuşur. Ben de o sırada söylediklerini kavranm.”1230
1231
986. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Nebilerden ba
zıları sesi duyar ve bununla nebî olur. Onlar içinde kulağına ve kalbine üfürülen
vardır ve bununla nebi olur. Bunlar yanında Cibril (a.s.) bana gelir ve sizden birinin
arkadaşına konuştuğu gibi bana konuşur.”1232
99i. ...EbûHureyre’den(r.a )• Ra
■ nCeki peygamberlerin misali, bir ev inşa e i s a.v.) buyurdu ki: "Benimle benden
° Vbuyurdu
gazelce bina etmİŞ’ tam°mlamış ama iJAmfsal1 ^bldir. ki. adam
^.stır İnsanlar evin etrafında gezip evden 1, . °Şe'slnde blr ‘ağla yerini boş bırak-
der/er. i*e o °r d°
olma J 1fm- Ben Peygamberlerin sonuncusuyum. ”12371238
992. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki- n <, ,
«d -.vt/ö ı • Rasûlullah ı (s.a.v.) şöyle buyururken
işittim: Bemnfe ^'n ^°nceh ^amberlerin mte< ₺lr m|M„ iMi,
§övte fa; güzelce mşa edtlmlj ama blr tuğla bJakmak
ifi" etende gezer mşasmn, gûzeffiglni ₺eğenir(er. Anmk o müstesn„.
başka bit şayi ayıp amaz ar. en ise o tuğla yerini doldurup düzeltenim. Böylece
bina tamama ermiş olacaktır. Rasûller benimle tamamlanmıştır.”1233
993. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işit
tim: “Benimle benden önceki peygamberlerin misali, bir sarayın misali gibidir... "
Ravi daha sonra bir önceki hadisin benzerini zikretti.1239
994. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Benimle ben
den önceki peygamberlerin misali, bir ev inşa eden kişinin misali gibidir. Şöyle ki;
adam evi güzelce bina etmiş, tamamlamış ama bir köşesinde bir tuğla yerini boş
bırakmıştır. İnsanlar evin etrafında gezip evden hoşlanırlar ama ‘Bundan daha gü
zelini görmemiştik ama şu tuğla yeri müstesna’ derler. İşte o tuğla benim.”12401241
995. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben tüm
mahlukata gönderildim. Peygamberler benimle son bulmuştur.
1237 İsnadı sahihtir. „ . _ . i u » 1
• Senedinde İsmail b. Cafer vardır. İbn Ebi Kesir el-Ensari ez-Zürki dır. Künyesi Ebû İshak el-
Kari’dir. Sikadır, sebttir, üçüncü tabakadandır. Bk. 788.ci rivayet. RAkKovnî
T.hriç: Buhârî. Mâuakîb, Bâb Hâlami’n Nebî (s.a.v.), 353516/64 )-fe. . feb Kev» ■
hl (s.a’.) Hateme’n Nebîyyîn. 2286 (4/1791) - Ahmed, Müsned (2/398. 244. 256) - Humeyd,.
998. ... Said b. Cübeyr’den; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın “Seni
ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya, 108) âyeti hakkında dedi ki: “Her
kim Allah'a ve O'nun Rasûlü’ne iman ederse, onun dünya ve ahirette rahmete
ermesi tamamlanmıştır. Her kim de Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne iman etmezse, ön
ceki ümmetlerin başına gelen musibet ve dünya hayatında uğrayacağı acil azaptan
yana korunmuştur.”1244"1245
Aynca hadis, başka sahih yollardan da gelmiştir. Bk. 1042 numaralı rivayet ve tahrici.
Tahriç: Müslim, Sahih, Mesacid ve Mevaziu’s Salat, 523 (1/371) - Ahmed, Müsned (2/411,412)
- Tirmizi, Siyer, Bâb Ma Cae Fi’l Ganime, 1553 (4/123). Buradakinden daha uzun olarak; altı
haslet zikretmiştir. Aynca Musannif, 1047 numaralı rivayette bunu zikretmektedir.
1242 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Adeni vardır. Saduktur. Daha önceden hakkında bilgi verilmişti. Ne var ki tahriçte
de görüleceği üzere Humeydi ve başkaları kendisine mütâbaat etmişlerdir.
Tahriç: Müslim, Fezail, Bâb İsbati Hatemi’n Nübüvve, 2346 (4/1823) - Humeydi, Müsned, 867
(2/383) - Ahmed, Müsned (5/82, 83) - İbn Sa’d, Tabakat (1/426) - Tirmizi, Şemail (Muhtasar 20
s. 33) - Nesai, Amelu’l Yevmi ve’l Leyle (295, 421) - Beyhaki, Delail (1/194). Buradakine yakın
lafızlarla... Bunlann hepsi, Asım el-Ahval yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1243 İsnadı hasendir.
Senedinde Hatim b. İsmail vardır. Kitabı sahihtir. Kendisi saduk olmakla birlikte vehmederdi.
Bk. 222.ci rivayet.
• Yine senedinde Hişam b. Ammar ed-Dımeşki vardır. Saduktur. Yaşlandığında kendisine telkin
edilir olmuştur. Eski hadisleri daha sahihtir. Bk. 35.Cİ rivayet.
Hadis, tahriçte de görüleceği üzere sahihtir ve Buhâri ile Müsim’de rivayet edilmiştir.
Tahriç: Buhâri, Menakıb, Bâb Hatemi’n Nebî (s.a.v.), 3541 (6/648) - Müslim, Fezail, Bâb İşba*1
Hatemi’n Nübüvve, 2345 (4/1823) - Tirmizi, Menakıb, Bâb Fi Hatemi’n Nübüvve, 3643 (5/60fJ
Bunlann hepsi, Hatim b. İsmail yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ebû İsa et-Tirmizi dedi
“Bu yoldan hasen sahih gariptir. Bu bâbda Selman, Kurra b. İyas, Cabir b. Semura, Ebû Ran^
Abdullah b. Sercis, Amr b. Ahtab ve Ebû Said’den de rivayetler vardır. Bu rivayet ise bu y°‘da
hasen sahih garip bir hadistir.”
1244 Xlak mbe\'eTİman etmeyen kavimlcr Sökten taş yağmam yere batmlm^
ır ı. Ne var kı Muhammed’in (s.a.v.) gönderilmesiyle Allah Teâlâ artık iman etm V
rivayet.
• Mûstedrek (1/35). Ziy.d b. Yahya «l-Hassanl yoluyla M.» b. Suayr tahdis etti «
senediyle bu seklide rivayet etmiştir. Hakim dedi kl: “Buhar, ile Müslim ,n sartma şom şahta
İkisi de Malik b. Suayr İle Ihticac etmişlerdir. Slkalann tek basma rivayet ethgı hadisler mahkbul-
1001. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Benimle in
sanların misali, bir ateş yakan adamın misali gibidir. Ateş aydınlatınca kara sinekler
-veya kara sineklerle sivri sinekler’ de demiş olabilir- kendilerini ateşte tehlikeye
atmaya başlarlar. İşte bu şekilde ben sizi ateşten engelliyorum, sizlerse kendinizi
ateşe atıyorsunuz. ”1248
1002. ... Urve b. Zübeyr dedi ki: Bir keresinde Âişe (r.anhâ) Rasûlullah’a
(s.a.v.) Ey Allah ın Rasûlü! Acaba Uhud gününden daha şiddetli bir gün başına
geldi mi? diye sordu. Buyurdu kİ: “Yemin olsun ki kavmin Kureyş’ten gelen birçok
zorluklarla karşılaştım. Fakat onlardan Akabe günü karşılaştığım zorluk hepsinden
şiddetli idi. Şöyle ki: Ben (Kureyş’ten gördüğüm eziyet üzerine Taife gidip) ha
yatımın korunmasını Abdu Kulâl’in oğlu İbn Abdu Yâlîl’e teklif etiğim zaman, o
benim dileğime cevap vermemişti. Ben de kederli ve hayretti bir hâlde yüzümün
doğrusuna (Mekke’ye) dönmüştüm. Bu hayretim Karnu’s-Seâlib mevkiine kadar
devam etti. Burada başımı kaldırıp (semaya) baktığımda beni gölgelendirmekte
olan bir bulut gördüm. Buluta (dikkatle) baktığımda bunun içinde Cibril bulun
duğunu gördüm. Cibril bana hitaben şöyle dedi: “Şüphesiz Allah, kavminin senin
hakkında dediklerini ve seni korumayı reddettiklerini işitti. Ve Allah sana şu Dağlar
Meleğini gönderdi. Kavmin hakkında ne dilersen ona emredebilirsin. ” Bunun üze
rine Dağlar Meleği bana nida edip selâm verdi. Sonra: ‘Ey Muhammed! Cibril’in
bu söylediği bir hakikattir. Sen ne istersen emrine hazırım. Eğer (Ebû Kubeys ile
Kuaykân denilen) şu iki yalçın dağı Mekkeliler üzerine kapatmamı istersen (onu da
emret)’ dedi. ” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Hayır, ben Allah’ın, bu müşriklerinin
soylarından yalnız Allah’a ibadet eden ve Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayan bir
nesil meydana çıkarmasını ümit ediyorum. ”1249
rivayet etmiştir.
1249 ’Tetedinde Ahmed b. İsa vardır. Mıs.rhd.r, Saduk olmakla birlikte baz. hadis
kelam edilmiştir. Bk. 84.CÜ rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere kendisine mutabaa
edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar. _ Müslim Cihad
Tahriç: Buhârî Bed’u’l Halk, Bâb Iza Kale Ehadukum Amin, 3231 (6/360) - Muslı ,
ve Siyer, Bâb Ma Lakiye’n Nebî (s.a.v.) Min Ezâ’l Müşrikin, 1795 (3/1420). Bu i sı, u a
Vehb yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
^“^.HOseynb.^
Tahriç;
• Nesai, Tefsir, 530 (2/312). Bu yoldan... (26/93) _ Hakim, Müstedrek (2/460).
* İmam Ahmed, Müsned (4/86) - ibn Cerir et-ıa . Müslim.in şartına göre sahih
Hüseyn b. Vak.d yoluyla bu şekilde.. . Hakim> dedıkr ,
bir hadistir...” Zehebi, Telhis’te ona muvafakat etmekte
RİVAYETLER
1005. Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) ya
nında peygamberler zikredilince şöyle buyurdu: '‘Ben kıyamet günü tâbileri en çok
olan peygamberim. Doğrusu peygamberler İçinde sadece tek bir kişi müstesna ya
nında herhangi bir tasdik eden olmadığı halde gelenler olacaktır.”1251
1252
1006. Enes b. Malik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben kıya
met günü tâbileri en çok olan peygamberim. Doğrusu peygamberler içinde sadece
tek bir kişi müstesna yanında herhangi bir tasdik eden olmadığı halde gelenler
olacaktır. ”1253
1007. ... Yine bize Ebû Ahmed Harun b. Yusuf tahdis etti, dedi ki: Bize İbn Ebi
Ömer tahdis etti, dedi ki: Bize Hüseyn el-Cu’fi tahdis etti; Muhtar b. Fulful’den...
Ravi daha sonra yukarıdakine benzer olarak hadisi zikretti.1254
1251 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. Fulayh vardır. İbn Süleyman es-Sülemi veya el-Huzai’dir. Medineli
dir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 502)
• Yine senedinde Harun el-Ferevi vardır. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. 162.ci riva
yet
Tahriç: İbn Hibban, Sahih, 973 (3/254 İbn Balaban tertibi ile) - Taberani, Kebir, 5694 (6/120).
Birkaç yol ile Muhammed b. Fulayh’tan bu şekilde... Heysemi dedi ki: “Ravileri, sahihin ravileri-
dir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (6/117).
Aynca hadisin İbn Mes’ud yoluyla şahidi vardır. Bk. Buhârî, Enbiya, 3477 - Ahmed, Müsned
(1/380, 427)
1252 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhtar b. Fulful vardır. Ömer b. Haris’in azatlısıdır. Saduk olmakla birlikte vehimleri
vardır. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (523)
• Yme senedinde Abdullah b. Ömer b. Eban vardır. Saduk olmakla birlikte Şia görüşüne sahipti.
Bk. 54.cü rivayet.
• Yine senedinde Abdurrahim b. Süleyman el-Kinani veya et-Tai vardır. Künyesi Ebû Ali el-Eşell
el-Mervezi dir. Kufe’de ikamet etmiştir. Tasnifleri vardır, sekizinci tabaka küçüklerindendir. Bk.
Takrib (s. 354) - Tehzib (6/306)
Tahriç: Müslim, İman, Bâb Kavli’n Nebî (s.a.v.) “Ene Evvelu’n Nasi Yeşfe’u...”, 196 (1/188) -
İbn Ebi Şeybe, Musannef, 11697 (11/436) - İbn Huzeyme, Tevhid, 360 (2/618 Şehevan tahkiki
ile) - Ebû Avane (1/109) - İbn Hibban, Sahih, 6243 (14/136 İbn Balaban tertibi ile) - İbn Mende,
•an’ $85’ (2/855), Bunların hepsi, Muhtar b. Fulful yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1253 isnadı ve tahrici bir önceki gibidir,
• Senedinde Kasım b. Malik el-Müzeni vardır. Künyesi Ebû Cafer’dir, Kufelidir. Saduk olmakla
birlikte rivayetlerinde zayıflık vardır. Sekizinci tabaka küçüklerindendir. Bk. Takrib (s. 451). Bir
önceki hadiste Abdurrahim b. Süleyman, kendisine mütâbaat etmiştir.
1254 İ Se"e?lnde Hasen b- Arefe vardır. Saduktur. Bk. 267.Cİ rivayet.
254 lsnadl ve tahrici 1005 numaralı rivayette geçti.
1012. ... Cübeyr b. Mut’im (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyu
rurken işittim: “Doğrusu benim bazı isimlerim vardır. Ben Muhammed’im, ben
Ahmed’im, ben Allah’ın kendisiyle küfrü mahvettiği el-Mahi’yim, ben insanların
ayakları altında haşredileceği Haşir’im ve ben Âkib’im.”1263
1013. ... Cübeyr b. Mut’im’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğ
rusu benim bazı isimlerim vardır. Ben Muhammed’im, ben Ahmed’im, ben insan-
lann ayakları altında haşredileceği Haşir’im, ben kendisiyle küfrün mahvedildiği
Mahi’yim ve ben kendisinden sonra hiçbir peygamberin olmadığı Âkib’im.”1264
1014. ... Ukbe b. Müslim’den rivayet edildiğine göre bir keresinde Nafi’ b.
Cübeyr, Abdülmelik b. Mervan’m yanına girdi. Abdülmelik, ona “Rasûlullah’ın
(s.a.v.) Cübeyr b. Mut’im tarafından sayılan isimlerini sen de sayabiliyor musun?”
diye sordu. Nafi şöyle cevap verdi: “Bunlar Muhammed, Ahmed, Hatem1265, Haşir,
Âkib ve Mahi olarak altı tanedir. Haşir’e gelince; kendisi şiddetli bir azabın hemen
A
öncesinde size uyarıcı olsun diye kıyametle birlikte gönderildi. Akib’e gelince; doğ
rusu o, peygamberlerin son ayağıdır. Mahi1266’ye gelince; hiç şüphesiz Allah Teâlâ
onunla kötülükleri, bir de ona tâbi olanların kötülüklerini silmiştir.”1267
• Senedinde Said b. Ebi Hilal vardır. Saduktur. Bk. 423.cü rivayet. Senetteki diğer raviler ise sika
dırlar. Ebû Salih ise müstesnadır. Kendisi Abd b. Salih olup Leys’in kâtibidir. Saduk olmakla birlikte
çokça yanlış yapardı. Bk. 4.cü rivayet. Ne var ki burada sika ravilerle birlikte zikredilmiştir.
• Yine senedinde Ukbe b. Müslim et-Tücibi vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Mısırlıdır. Sika
dır, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 1394) .
• Yine senedinde İbn Bukeyr vard.r. Yahya b. Abdulah b. ““'e
sırlıdır, dedesine nispel edilir. Leysin hadislerinde sika olmakla birlikte Mal*
* len «.tıp ^.tmed.g.
hakkında kelam edilmiştir. Bk. Takrib (s. 592)
• Yine senedinde Âdem vardır. İbn Ebi İyas’tır. Sikadır, âbiddir. Bk. 15.cı rivayet.
1268 İsnadı zayıftır. .... , Ebû Vehb’tir, Basralıdır. Hadiste zayıftır, be-
• Senedinde Seyf b. Vehb et-Teymı vardır. Küny
Şinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 462) - Tehab (4/ üyelinde açıkça geçüği ürere is-
• Yine senedinde Ebu Yahya. et-Teym. »aH r. ™2“’bakod,ndır. Bk. Takrib (s. 106) -Tehzib
mail b. İbrahim el-Ahval’dir. Kufelidir, zayıf ,
(1/281)
Tahriç: n . ™ r 1/69) Bu ikisi, Abdullah b. Ömer yoluyla
• İbn Adiyy, Kamil (3/1283) - Ebû Nuaym, Delaıl, 20 (1/^.
AHLÂKİ
Rahman ve Rahitn Olan Allah'ın ismiyle. ■■
' V f i, M-ızin’den; bir adam, Ali b. Ebi Talib’e (r.a.) “Ey Mü’minlenn
1016. VısufK ■ • ’ ( öze|liklerinden, sıfatlarından bahset” dedi.
görmedim.”1269
1269 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Halid b. Halid vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlamadım. Belki de
Nuh el-Ezdi el-Basri’nin kardeşi Halid b. Kays’tır. Bk. A’la (1/251) - Ta’cilu’l Menfaa (s. 77, rakam:
253). Bu ravi meçhuldür ama İbn Iraki şöyle demiştir: “Şayet bu Halid b. Kays ise meçhul de
ğildir. İbn Main, onu sika saymıştır.” Bk. Cerh ve Tadil (3/348). Ayrıca Buhârî de onun hakkında
bilgi vermiş ama cerh ve adalet bakımından hakkında bir şey söylememiştir. Bk. Zeylu’l Kaşif (s.
90)
• Yine senedinde Yusuf b. Sa’d vardır. Cumahi azatlısıdır, Basralıdır. Kendisine Yusuf b. Mazin de
denilir. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Buhârî ve İbn Ebi Hatim, Yusuf b. Sa’d ile Yusuf b. Mazin in
farklı kişiler olduğunu, birçok kişi de aynı kişi olduğunu söylemişlerdir. Bk. Takrib (s. 611) - Tehzib
(11/412) - Cerh ve Tadil (9/230) - Tarih-i Kebir (8/374) - Sikat (7/634)
• Yine senedinde Nuh b. Kays vardır. Saduktur, Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Bk.
419.cu rivayet.
• Yine senedinde
muhtemeldir. Ali’ye
Nitekim (r.a ) s h
Abdullah k'^' vardlr> Bunun Muhammed b. Hanefİyye olması
rivayet etmiştir. Bk. İbn Sa’d, Tabakat Akİ'’ bunu kendisi yolu^la b- Ebi Talib’ten
^2). Yine bunun Ömer b Ali olmasf d •• ^Üsned (89’ 101) “ Beyhaki, Delailu’n Nübüvve
im Aynca ibn Sa’d’.n bi^^T”^ Bk'İbn Sa’d, Tabakat (1/412) - Beyhaki
Tahri ^abakat (1/410). Allah en iyisini’bilir 90 adamın ^*’ye sorması şeklinde geçmek-
• Abdullah b. Ahmed, Sünne (1/151). Nasr b. Ali ve “Bize Nuh tahdis etti...” senediyle Mu
med b. Ebi Bekir el-Mukaddemi yoluyla bu şekilde... Mansur
• İbn Sa’d, Tabakat (1/411) - Beyhaki, Delailu’n Nübüvve (1/252). Bu ikisi, Said b.
yoluyla Bize Nuh tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1020. ... Künyesi Ümmü Ma’bed olan Halide kızı Âtike’nin erkek kardeşi
Hubeyş b. Halid’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) Mekke’den çıktı
ğında Ümmü Ma’bed el-Huzaiyye’nin iki çadırının yanından geçti. O sıra yanında
Ebû Bekir ve Ebû Bekir’in azatlısı Amir b. Füheyra ile Medine’ye hicret ediyorlardı
Derken kendilerine biraz et ve hurma satmasını istediler ama kadının yanında hiç
bir şeye rastlayamadılar. Halbuki açlık ve kıtlık çekmekteydiler. Rasûlullah (s.a.v.)
birdenbire çadırın oradaki koyuna baktı ve:
- Bu koyun da nedir ey Ümmü Ma’bed? diye sordu. Kadın:
- Yorgunluğun kendisini koyun sürüsünden geride bıraktığı bir koyundur.
- Onda hiç süt var mıdır?
- Onun süt verecek kadar dahi gücü yoktur.
- Peki, onu sağmama izin verir misin?
- Babam da anam da sana feda olsun! Evet, eğer onda süt görürsen sağ.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) koyun için dua etti, onu okşayıp Allah
Teâlâ’nın ismini anarak hayvanın memesini sıktı. Ayrıca kadın için de koyunu
adına duada bulundu. Birdenbire hayvandan süt fışkırmaya, dökülmeye başla
dı. Gruba içirmek için bir kap getirilmesini istedi ve kaba sütü sağmaya başladı.
Öyle ki kabın üstünü parlaklık kapladı. Sonra kanana dek kadına ve kanana dek
ashâbına içirdi. Sonunu da kendi içti. Sonra rahat uyumaları için ashâbmın karnını
tıka basa doldurdu. Sonra başlamasından itibaren ikinci kez sağmaya başladı. Öyle
ki kap sonuna kadar doluverdi. Sonra sütü kadının yanında bıraktı ve (içtiklerini)
ondan satın aldı. Sonra hep birlikte oradan ayrıldılar.
Kadın çok beklememişti ki kocası Ebû Ma’bed, sıska keçileri sürer halde çıka
geldi. Keçiler kötü bir şekilde yavaş-yavaş yürüyorlar, oynaşıyorlardı. Ebû Ma’bed
sütü görünce şaşırdı ve “Ey Ümmü Ma’bed! Şu koyun meradan uzakta bağlı iken
bu süt sana nereden geldi?” diye sordu. Kadın:
- Hayır vallahi! Ne var ki bize mübarek bir adam uğradı; özellikleri şöyle-
şöyleydi...
- Bana özelliklerini anlat ey Ümmü Ma’bed.
• Senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. 138.Cİ
rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere birçok mütâbaat edeni vardır.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/107, 200, 258, 267) - İbn Sa’d, Tabakat (1/413) - Tirmizi, Libas, Bâb Ma
Cae Fi’l Cumme ve İttihazu’ş Şa’ri, 1754 (4/233). Humeyd yoluyla... Tirmizi dedi ki: “Enes ha
disi, bu yoldan yani Humey yolundan sahih gariptir.”
• Ahmed, Müsned (3/135) - İbn Hibban, Sahih, 6387 (14/298 İbn Balaban tertibi ile). E"25
yoluyla bu şekilde...
1021.... Yahyab. Kurra el-Huzai dedi ki: O şahıs gece Mekke’de Rasûlullah’ın
(s.a.v.) hicret için yola çıktığını bağırarak söyleyince, Mekke’de onun sesine kulak
kesilmeyen tek bir müşrik evi dahi kalmadı, hemen uyanıverdiler. Sabah olun
ca toplandılar. Sonra birbirlerine “Dün geceki bağırtıyı işittiniz mi?” diye sordular
Onlar “Evet, işittik” diye cevap verince şöyle dediler: “Her şey ortada; arkadaşı-
nız, Ümmü Ma’bed’in Kudeyd mevkiindeki çadırlarından geçip size doğru gelen
rızkınızın olduğu Şam yoluna koyuldu. O halde size karşı yardım istemeden önce
onu bulup geri getirin.” Bunun üzerine geniş bir atlı grubundan hemen bir seriye
toplayıp Rasûlullah’ı (s.a.v.) bulmak için yola çıktılar ve tâ ki Ümmü Ma’bed’in
yanına vardılar. Ümmü Ma’bed o sıra İslam’ı seçmiş, güzel bir Müslüman olmuştu
Ona Rasûlullah’ı (s.a.v.) sordular. O ise onun adına endişe duyarak durumu gizle-
di. Dedi ki: “Siz bana şu seneden önce duymadığım bir durumdan soruyorsunuz
bana size semadaki şeyi haber eden bir adamı mı haber veriyorsunuz?” Ümmü
Ma’bed doğru söylemişti çünkü bunu ancak Rasûlullah’ın (s.a.v.) kendisinden duy
muştu. Sözlerine şöyle devam etti: “Doğrusu sizden tedirgin oldum. Yemin olsun
ki eğer çekip gitmezseniz, kavmimin içinde aleyhinize çığlık atarım.” Bunun üze
rine müşrikler oradan ayrıldılar ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) hangi tarafa yol aldığını
öğrenemediler. Halbuki Allah Teâlâ o koyuna “Seni kim sağdı?” diye sormalannı
hükmetmiş olsaydı, kesinlikle “Allah’ın Rasûlü Muhammed” derdi. Bunun sebebi
onun da duruma şahit kılınmış olmasıdır. Bununla birlikte Allah Teâlâ basiretlerini
kapamış, koyuna sormak akıllarına gelmemiştir. Gidip Ümmü Ma’bed’e sordular
ama o da durumu gizledi.1274
• Yine senedinde Mükrim b. Muharriz el-Ka’bi el-Huzai vardır. Künyesi Ebû’l Kasım’dır. İbn Ebi
Hatim, babası ve Ebû Zur’a’nın ondan rivayette bulunduğunu söylemiş ama cerh ve adalet bakı
mından hakkında bir şey belirtmemiştir. Ayrıca İbn Hibban, kendisini Sikat’ta (9/207) zikretmek
tedir.
• Yine senedinde Hizam b. Hişam b. Hubeyş vardır. Kudeyd’de ikamet eder ve babası Hubeyş ten
rivayette bulunurdu. İbn Sa’d, Tabakat adlı eserinde kendisinden bahsetmiş ve şöyle demiştir:
“Hadisleri az olmakla birlikte sika idi.” İbn Ebi Hatim dedi ki. “Babama ondan sordum. Dedi •
Dürüst bir şeyhtir.” İbn Hibban da Sikat’ta (6/247) kendisini zikretmektedir. Ayrıca bk. İbn Sa
Tabakat (5/496) - Buhârî, Tarih-i Kebir (3/116) - İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil (3/298).
Tahriç: . t
• Hakim, Müstedrek (3/9, 10). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine muv' $
etmiştir. Aynca bk. Taberani, Kebir (4/48) - Ebû Nuaym, Hılye (2/436) - Beyhaki, Delail (
- Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3704 (13/261) - Lalekai, Şerhu Usuli İtikadı Ehli’s Sünne, 143
(4/777). Hizam b. Hişam yoluyla babasından, o da dedesinden şeklinde... Ma’bed
• İbn Sa’d, Tabakat (1/230) - Hakim, Müstedrek (3/11). Hurr b. Sabbah yoluyla Ebû
el-Huzai’den buna benzer olarak... Hakim dedi ki: “Bu, isnadı sahih olan bir hadistir ama
ile Müslim rivayet etmemiştir."
• İbn Şahin ve İbn Mende (Bk. Mecmau’z Zevaid 5/58) - Suyuti, Hasais-i Kübra (1/
1274 İsnadı şöyledir:
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Mükrim vardır. . . herhan$l
• Yine senedinde Yahya b. Kurra el-Huzai el-Ka’bi diye biri vardır. Kim olduğuna a
bir bilgiye rastlamadım.
üzeresin.”12771278
1025 Ebû İdris’ten; Vehb b. Münebbih dedi ki: “Yetmiş bir tane kitap
okudum. Hepsinde gördüm ki Allah Teâlâ dünyanın var olup yok olacağı zamana
dek insanlann hepsine Muhammed’in (s.a.v.) akimdan ancak kum tepelennden bir
kum tanesini verdiği kadarını vermiştir. Muhammed (s.a.v.) insanların en akıllısı ve
en doğru görüşlü olanıdır.”ız7fl
DOKSAN BEŞİNCİ BÂB: ALLAH TEÂLÂ’NIN NEBİYE (S.A.V.)
HAS KILDIĞI O’NA DOĞRU YÜRÜTÜLMESİ1277
İSRA/MİRAÇ
Muhammed b. Hüseyn el-Âcunrî (r.h.) dedi ki: Allah Teâlâ’nın şanı
nı yüceltmek, ona ikramda bulunmak ve kerametini/değerini arttırmak adına
Muhammed’e (s.a.v.) has kıldığı şeylerden biri de onu bir gece bedeni ve aklı ile
yürütmesidir. Sonrasında onu Beytu’l Makdis’e vardırmış, sonrasında semalara
• İmam Müslim, Sahih, 746 (1/512) - Ebû Davud, Salat, 1342 (2/40) - İbn Mace, Ahkam, 2333
(1/782) - Ahmed, Müsned (6/54, 91,111) - Hakim, Müstedrek (2/499) - İbn Hibban, Sahih, 466
(KaTaci tahkiki ile) - Beyhaki, Delail (1/308). Ayrıca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (8/243) bunu
İbn Ebi Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Münzir ve İbn Merduyeh’e de nispet etmektedir.
1277 İsnadı Atıyye el-Avfi’ye kadar hasendir. Kendisi saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Birçok
âlim, onun zayıf olduğunu söylemiştir. Bk. 584.cü rivayet.
• Senedinde Fazl b. Merzuk el-Eğarr er-Rakkaşi’dir, Kufelidir. Künyesi Ebû Abdurrahman dır.
Kendisi vehmederdi. Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 448)-Tehzib (7/298)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (29/19) - Beyhaki, Delailu’n Nübüvve (1/310). Bu ikisi» Fudayt
b. Merzuk yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca Suyuti, ed-Dürru’l Mensurda (8243)
bunu İbn Mübarek, Abd b. Humeyd ve İbn Münzir’e de nispet etmiştir.
1278 İsnadı uydurmadır. Ayrıca israiliyyattandır.
• Senedinde Abbad b. Kesir es-Sekafi vardır. Basralıdır, metruktür. Ahmed dedi ki: “Yalan hadis
ler rivayet etmiştir.” Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 29)
• Yine senedinde Davud b. Muhabber vardır, İbn Kahzem es-Sekafi el-Bekravi’dir, Künyesi Ebû
Süleyman dır, Basralıdır. Bağdat’ta ikamet etmiştir. Aynı şekilde bu da metruktür. Aynca akıl ko
nusunda tasnif ettiği kitapların çoğu uydurma rivayetlerdir. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 200) - Tehzib (3/199) - Kamil (2/975) - Tarih-i Kebir (3/244)
Yine senedinde Ebû İdris vardır. Basralı olduğunu zannediyorum. Makbuldür, beşinci tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 618) - Tehzib (12/7)
• Yine senedinde Ahmed b. Yahya b. Malik es-Susi vardır. Künyesi Ebû Cafer’dir. İbn Ebi Hatim
dedi kı: ‘‘Babama ondan soruldu. Dedi ki: Saduktur.” İbn Hibban, kendisini Sikat’ta zikretmiş
baklm,ndan hakkında bir şey söylememiştir. Bk. Cerh ve Tadil (2/82) - Sikat
(ö/83) ~ Tanh’* Ba9dat (5/202)
olmuştur*^ ^ürütükne) Mescid-i Aksa’ya, Miraç (yükselme) ise semaya, İzzet Sahibi ne
1026. Bize Ebû Bekir Cafer b. Muhammed el-Firyabi tahdis etti, dedi ki:
Bize Yezid b. Halid b. Mevhib er-Ramli tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb
tahdis etti, dedi ki: Bize Yunus b. Yezid tahdis etti; İbn Şihab ez-Zühri’den; o Enes
b. Malik’ten; (Enes) dedi ki: Ebû Zerr, Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu
anlatırdı:
“Mekke’de iken evimin çatısı açıldı ve Cibril (a.s.) inip göğsümü yardı. Sonra
onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dolu bir tas getirdi ve onu
göğsüme boşalttı. Sonra göğsümü kapadı. Sonra elimi tutup beni semaya yükseltti.
Dünya semasına geldiğimizde sema bekçisine “Aç" dedi. Melek:
- Cibril, dedi.
- Cibril.
- Yanındaki kim?
- Muhammed.
- O rasûl olarak gönderildi mi?
- Evet.
Bunun üzerine benim için kapıyı açtılar ve beni selamladılar. Tam o sırada
kendisine İsmail denen ve semanın bekçiliğini yapan bir melek gördüm. Yanında
yetmiş bin melek, her birinin yanında da yüz bin melek vardı. ”
Rasûlullah (s.a.v.) bu esnada “Rabbinin ordularını ancak O bilir” (Müddessir, 3)
âyetini okudu.
Buyurdu ki: “Derken kendimi yaratıldığı günkü şekli üzere olan bir adamın
yanında buldum. Kendisinden hiçbir şey değişmemişti. Zürriyetinin ruhları ken
disine gösteriliyordu. Bir mü’minin ruhu gösterildiğinde “Temiz bir ruh, temiz bir
koku. Onun kitabını İlliyyin’de yazın” diyor, bir kâfirin ruhu gösterildiğinde ise “Pis
bir ruh, pis bir koku. Onun kitabını da Siccin’de yazın” diyordu. Hemen “Ey Cibril!
Bu da kimdir?” diye sordum. Dedi ki: “Bu, baban Âdem’dir.” Bana selam verip
esenlik diledi. Sonra da “Salih peygambere merhaba!” dedi. Sonra baktım. Bir de
ne göreyim; dudakları develerin dudakları gibi olan bir topluluğun yanındayım.
Birine görev verilmiş de onların dudaklarını kesiyor, ağızlarına ateşten kayalar dol
duruyor, derken alt taraflarından çıkıyordu. Hemen “Ey Cibril! Bunlar da kim?
diye sordum. Dedi ki: “Bunlar “Zulümle yetimlerin mallarını yiyenler var ya, onlar
ancak karınlarına ateş dolduruyorlar...” (Nisa, 10) âyetindeki kimselerdir.” Sonra
baktım. Bir de ne göreyim; etleri cımbızlanıp ağızlarına sokuşturulan bir topluluğun
yanındayım. Onlara “Yediğiniz gibi yiyin bakalım!” deniliyordu. Hemen “Ey Cibril!
diledi. ”
özelliklerini şöyle anlatmıştır: “Çok kıllı bir
Nebî (s.a.v.), Musa'nın (a.s.)' f^ sln|lkle lallan
. kesinlikle ferden çıkardı.
kılları gömleklerden çıkatoı. ”
Qdamdı. Şayet üst üste iki gömle g V • Aiınh’a en değerli yaratılmış olduğu-
................
"X dedi Mmdan bm° “Bu'sen/n oe
Tam bu sırada Ebû Bekir (r.a.) dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Şüphesiz ki o yu
muşacık (etli) bir kuştur.” Buyurdu ki: “Onu yiyen ondan daha yumuşaktır ey Ebû
Bekir!Şüphesiz ki ben, senin kesinlikle ondan yiyeceğini umuyorum.”
Buyurdu ki: “Aynca orada bir cariye gördüm. Hemen “Sen kiminsin?” diye
sordum. Dedi ki: Zeyd b. Harise’nin.” Böylece Rasûlullah (s.a.v.) Zeyd’i müjdele
miş oldu.
Ravi dedi ki: Sonrasında şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah Teâlâ bana bir emir
verdi ve elli namaz farz kıldı. Derken Musa’nın yanından geçtiğimde bana “Rabbin
sana ne emir verdi?” diye sordu. Ona “Bana elli namaz farz kıldı” diye cevap verin
ce Rabbine geri dön de hafifletmesini iste; senin ümmetin bunu yerine getiremez’
dedi. Hemen Rabbim Teâlâ’ya geri döndüm ve istedim. Benden on namazı kal
dırdı. Sonra Musa ya geri döndüm, sonra tekrar Rabbime geri döndüm. Bu böyle
sürüp gitti ve en sonunda bana beş vakit namazı farz kıldı. Musa bana “Rabbine
geri dön de hafifletmesini iste” dedi. Ben de “Yemin olsun o kadar geri döndüm ki
artık utanır oldum” dedim. ”
Buyurdu ki: “Derken bana şöyle denildi: Sana bu beş namaz ile elli namaz
vardır. Her iyilik on misli iledir. Her kim iyiliği arzu eder, sonra onu işlemezse, ona
bir iyilik yazılır. Her kim de onu işlerse, ona on iyilik yazılır. Her kim kötülüğü arzu
Rasûlullah (s.a.v.):
- Dün gece yürütüldüm.
- Nereye?
- Beytu’l Makdis’e.
îr^LAr *
oHpî* Hivc uolonlomûk istemedi. Dedi hr
Ebû Cehil, onunla £ter mlsin?" Rasûlullah (s.a.v
em cew] „Ey Ka,b b
XZ' kna doğn. gelin" diye seslendi. Böylece meclis kurulmuş oldu. İnsanlar
X7k.rdu.ar. Daha sonra Ebû Cehil. Rasûlullah a (s.a.v.) Kavm.ne de bana an-
Sn. anlat" dedi. Rasûlullah (s.a.v.) batjladi anlatmaya; aralarında şu konuşma
geçti:
Rasûlullah (s.a.v.):
- Dün gece yürütüldüm.
Mekkelilcr:
- Nereye?
- Beytu'l Makdis'e.
- Sonra aramızda mı sabahladın?
- Evet.
Bunun üzerine topluluktan kimi alkışlamaya, kimi de yalanmışçasına şaşkınlık
tan elini başına koymaya başladı. Derken topluluk şöyle dedi: “Peki, bize o mescidi
tarif edebilir misin? Şu toplulukta oraya yolculuk edip mescidi görenler vardır.”
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Anlatmaya devam ediyordum ama bazı özel
liklerini karıştırdım. Bunun üzerine mescit (gözümün önüne) getirildi. Ona bakı
yordum. Öyle ki getirilip Akil’in evinin ötesine konuldu. Ben de ona bakıyordum.
Bunun üzerine topluluktakiler “Özelliklerini doğru söyledin” dediler. ”1283
1030. ... Zühri’den; Urve dedi ki: Müşriklerden bazı adamlar, Ebû Bekir es-
Sıddîk’a (r.a.) koşup “Şu arkadaşın var ya, dün gece Beytu’l Makdis’e yürütüldü
ğünü ve sonrasında geri döndüğünü iddia ediyor” dediler. Bunun üzerine Ebû
Bekir (r.a.) “Bunu gerçekten söyledi mi?” diye sordu. Müşrikler “Evet” diye cevap
verdiler. Ebû Bekir dedi ki:
1283 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Zürare b. Evfa el-Âmiri vardır. Künyesi Ebû Haclb’tlr, Basralıdır ve oranın kadısıdır.
Sikadır, âbiddir, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 215) - Tehzib (3/322)
• Yine senedinde Avf vardır. İbn Ebi Cemile'dir. Sikadır. Bk. 53.CÜ rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/309) - Nesai, Kübra, 11285 (6/377), Tefsir, 305 (1/645) - Taberani,
Kebir, 12782 (12/167) - Beyhaki, Delail (2/363). Bunların hepsi, birkaç yol ile Avf tan bu şek*'
rivayet etmişlerdir. Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (5/222) bunu aynı zamanda İbn Ebi Şey-
be, Bezzar, İbn Merduyeh, Delailu’n Nübüvve adlı eserinde Ebû Nuaym, Muhtara adlı eserinde
ve Şenedinin sah*h olduğunu belirterek İbn Asakir’e de nispet etmektedir. Heysem* e
med ın ravileri, sahihin ravileridir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (1/64)
Yani Nebî (s.a.v.), şayet Ebû Cehil’e ve kavminin diğer üyelerine uykuyu an
latır gibi “Dün gece rüyamda Beytu’l Makdis’te olduğumu gördüm” deseydi, ke
sinlikle sözünü kabul ederler, ona karşı çıkmazlardı. Hatta şöyle derlerdi: “Doğru
söyledin. Hatta insan rüyasında senin bize haber verdiğinden daha da uzak yerlere
gider.”
Ne var ki Nebî (s.a.v.) onlara “Dün gece Beytu’l Makdis’e yürütüldüm” de
diğinde bu, müşrikler nazarında rüyadan başka bir şey olarak algılandı. Yani bu
uyanıkken ve bizzat bedeniyle gerçekleşti. Bu yüzdendir ki ona “Ne yani! Tek bir
gecede Şam’a gittin ve sonra da aramızda mı sabahladın?” dediler.
Sonra onların Ebû Bekir’e (r.a.) söyledikleri “Şu arkadaşın var ya, dün gece
Beytu’l Makdis’e yürütüldüğünü ve sonrasında geri döndüğünü iddia ediyor sözü,
Ebû Bekir’in onlara cevabı ve müşriklerin bu yüzden onu reddetmeleri de böyledir.
1284 Senetteki raviler sika olmakla bidikte isnadı mürseldir. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere Ha
kim ve Beyhaki, bunu sahih bir senet ile muttasıl olarak rivayet etmişlerdir.
nispet etmektedir.
Bunların hepsi akıllı, doğruyu yanlışı birbirinden ayıran ve bilen bir kimSe
için şuna delildir: Allah Teâlâ Muhammed’i (s.a.v.) hem bedeni hem de aklı i|e
yürütmekle ona ayrıcalık vermiştir. Kendisi göklerde olana şahitlik etmiş, cenne
te girmiştir. Gördüğü tüm şeyler, Rabbi Teâlâ’nın âyetlerdendir. Ayrıca ona ora
da namazı da farz kılmıştır. Bunlar için “Uykudadır” denilemez. Aksine bu, Kerim
olan Allah’ın ona bir lütfü olarak hem beden hem de akıl ile gerçekleşmiştir. Artık
her kim bunun uykuda olduğunu iddia ederse; sözünde hataya düşmüş, Nebî’nin
(s.a.v.) hakkını yemiş, Kur’an ile Sünnet’i reddetmiş ve de sonucu çok büyük bir
işe kalkışmış olur.
1031. ... İkrime’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: “Allah Teâlâ İbrahim’i
(a.s.) dostluğu, Musa’yı (a.s.) konuşması, Muhammed’i (s.a.v.) de O’nu (Allah’ı)
görmesi ile başkalarından seçip ayırmıştır.”1285
1032. ... Ebû Seleme’den; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın “Yemin
olsun ki onu başka bir inişle de gördü” (Necm, 13) âyeti hakkında dedi ki: “Rabbi
Teâlâ’yı görmüştür.”1286
1033. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbim
Teâlâ’yı gördüm. ”1287
1285 İsnadı sahih li ğayrihtir, mevkuftur. Daha önce 686 numaralı rivayette geçti.
1286 İsnadı hasen mevfkuftur.
• Senedinde Muhammed b. Amr vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bk. 21.ci
rivayet.
• Yine senedinde Süfyan b. Veki b. Cerrah vardır. Saduk idi ama yazıcıları ile imtihan olunmuş,
kendi hadisi olmayan rivayetler onun gibi gösterilmiştir. Kendisine nasihat edilmesine rağmen
kabul etmediği için hadisleri sakıt olmuştur. Bk. 400.cü rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği
üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: Tirmizi, Sünen, Tefsir Sureti’n Necm, 2380 (5/396). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.” Ay
nca bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 439 (1/191) - İbn Hibban, Sahih, 57 (1/254 İbn Balaban tertibi ile).
Bunlann hepsi, Muhammed b. Amr yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca 627 numaralı
rivayet ve tahririne bakınız.
1287 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Yahya el-Anberi vardır. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. 609.
cu rivayet. Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Hasen’in babası Yahya b. Kesir vardır. Sikadır. Bk. 6O9.cu rivayet.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (1/285, 290) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1167 (1/ >
- İbn Ebi Asım, Sünne, 433 (1/188), 440 (1/191). Bunlann hepsi, Hammad b- SeIem^ında
bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de İmam Ahmed in rivayeti a |na
şöyle der: “Ravileri, sahihin ravileridir.” Hafız İbn Kesir, şöyle demiştir: İsnadı sa ' ’ dgdi
göredir. Ne var ki rüyada görme ile alakalı muhtasar bir hadistir." Bk. Tefsir (7/42 ■ .
ki: “Rüyada görme ile alakalı sahih ve muhtasar bir hadistir." Bk. Fi Zilali 1 Cenne
*034. ... Abdullah b. Ebi Seleme dedi ki: Abdullah b. Ömer b. Hattâb
anhumâ), İbn Abbâs’a birini gönderip “Muhammed (s.a.v.) Rabbini görmüş
müydü?” diye sordu. İbn Abbâs, ona birini gönderip “Evet” cevabını verdi. Abdul
lah b Ömer, elçisini tekrar gönderip “Peki, nasıl gördü?” diye sorunca İbn Abbâs,
adam gönderip şöyle cevap verdi: “O’nu yeşil bir bahçede gördü. Ötesinde altın
dan bir kürsü üzerinde altından bir yatak vardır. Onu dört melek taşır. Bir melek
adam suretinde, bir melek kartal suretinde, bir melek aslan suretinde, son melek
de sığır suretindedir.”1288
1035- ... Abdullah b. Ebi Seleme dedi ki: Abdullah b. Ömer b. Hattâb
(r anhumâ), İbn Abbâs’a birini gönderip “Muhammed (s.a.v.) Rabbini görmüş
müydü?” diye sordu. İbn Abbâs, ona birini gönderip “Evet” cevabını verdi. Abdul
lah b. Ömer, elçisini tekrar gönderip “Peki, nasıl gördü?” diye sorunca İbn Abbâs,
adam gönderip şöyle cevap verdi: “O’nu altından bir kürsü üzerinde gördü. Onu
dört melek taşır. Bir melek adam suretinde, bir melek kartal suretinde, bir melek
aslan suretinde, son melek de sığır suretindedir. Ötesinde altından bir yatak olan
yeşil bir bahçede O’nu gördü.”1289
Buyurdu ki: “Sonra bana ‘Ey Muhammed! Mele-i A’la ne hakkında tartışıyor
lar?’ diye sordu. Ben ‘Dereceler hakkında’ diye cevap verdim. Buyurdu ki:
- Dereceler de nedir? Şöyle cevap verdim:
2. Muaz b. Cebel hadisi: Bk. Ahmed, Müsned (5/243) - Tirmizi, Tefsir Sureti Sad, 3235 (5/368).
Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.” Ayrıca bk. İbn Huzeyme, Tevhid, 60-321 (1/545) - Hakim.
Müstedrek (1/521)
3. Sevban hadisi: Bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 470 (1/204) - İbn Huzeyme, Tevhid, 321 (1/543) -
Bezzar (Keşfu’l Estar, 2128) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (4/38)
4. Aynca bu hadis; İbn Ömer, Ebû Umame, Cabir b. Semura, Ebû Rafı’, Ebû Hureyre, Enes, Adiy
b. Hatim ve Ebû Ubeyde b. Cerrah’tan da rivayet edilmiştir. İmam Darekutni, bu yollann hepsini
Ru’ye adlı eserinde bir araya getirmiştir.
1294 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abbad b. Mansur vardır. Saduktur. Kaderiye olmakla suçlanmıştır. Müdellistir. Son
radan hafızası kötüleşmiştir. Birçok âlim, kendisini zayıf saymaktadır. Bk. 1038.Cİ rivayet. Bunun
la birlikte tahriçte de görüleceği üzere İmam Ahmed, Tirmizi ve İbn Huzeyme’nin rivayetlerinde
kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Halid b. Leclac vardır. Saduktur. Bk. 1039.cu rivayettir.
• Yine senedinde Reyhan b. Said vardır. İbn Müsenna es-Sami’dir. Künyesi Ebû İsmet’tir, Basra-
lıdır. Saduk olmakla birlikte nadiren hata ederdi. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 212)
Rlf'R6 sene^'n<^e Eyyûb vardır. İbn Ebi Temime Keysan es-Sahtiyani’dir. Sikadır, sebttir, hüccettir.
t i. • ^ac'*s2> 3daha
4 önce de geçtiği üzere tüm yollan bir araya getirildiğinde sahihtir.
Tahncı 1039 numaralı rivayette geçti.
1042. ... Alı b. Ebi Talib’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bana,
fenden önce hiçbir kimseye verilmeyen şu beş şey verildi.'
ı anı »y.
• Lalekai Şerhu'l Usul, 1448 (4/785). Musa b. Ayun yoluyla bu şekilde...
• Musannif. 1043 - İmam Ahmed, Müsned (1/98,158) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (1/213). Bunla-
nn hepsi. Abdullah b. Muhammed b. Akil yoluyla Muhammed b. Ali el-Hanefiye’den onun Ali’yi
işittiği şeklinde benzer olarak rivayet etmişlerdir.
Bu hadisin Huzeyfe’den, İbn Abbâs’tan, Ebû Umame’den ve Ebû Hureyre’den de şahitleri vardır.
Bk. 1044. 1045, 1046, 1047 ve 1048 numaralı rivayetler. Bunlar farklı farklı lafızlarla rivayet
edilmiş olup tahrişleri ilgili yerlerinde gelecektir.
Yine bu hadisin Cabir b. Abdullah’tan da şahidi vardır. Bk. Buhârî, Sahih, Teyemmüm, 335
(1/519), Salat, 438 (1/634), Cihad, 3122 (6/253) - Müslim, Mesacid, 521 (1/370) - Nesai (1/209)
-Ahmed. Müsned (3/304).
Yine bu hadisin Ebû Zerr’den de şahidi vardır. Bk. Ahmed, Müsned (5/161, 162) - Darimi, Sü
nen, Salat (2/143) - Hakim, Müstedrek (2/424). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ona
muvafakat etmiştir. Aynca bk. Lalekai, Şerhu Usuli’s Sünne, 1450 (4/786).
Yine bunun Amr b. Şuayb yoluyla babasından, o da dedesinden senediyle şahidi vardır. Bk.
Ahmed, Müsned (2/222) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 1451 (4/786).
Yine bunun Ebû Musa el-Eşari’den de şahidi vardır. Bk. Ahmed, Müsned (6/416) - Taberani (Bk.
Mecmau z Zevaid 8/258). Heysemi dedi ki: “Ravileri, sahihin ravileridir.”
Yine bunun Ebû Said el-Hudri’den de şahidi vardır. Bk. Taberani, Evsat (Bk. Mecmau’z Zevaid
8/269)
Yne bunun Enes b. Malik’ten de şahidi vardır. Bk. İbn Münzir ve İbn Carud (Bk. Fethu’l Bari
1/522).
Yine bunun Ömer’den kısa bir şahidi de vardır, Bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned (2/172) - Taberani
(Bk. Mecmau’z Zevaid 8/259)
1302 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akil b. Ali b. Ebi Talib el-Haşimi vardır. Künyesi Ebû
Muhammed dir, Medinelidir. Saduk olmakla birlikte hadislerinde zayıflık vardır. Sonradan hafıza®1
kötüleşmiştir. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 321). Bir önceki rivayette şahitleri geçmişti.
• Yine senedinde Muhammed b. Ali vardır. İbn Ebi Talib’tir, Haşimi'dir, künyesi Ebû’l Kasım’dır,
ibn Hanefiyye’dir. Sikadır, âlimdir, ikinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 497)
• Yine senedinde Yahya b. Ebi Bükeyr vardır. İsmi Nesr el-Kirmani’dir, aslen Kufelidir, Bağdat’ta
ı amet etmiştir. Sikadır, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 588)
iahnci bir önceki rivayette geçti.
3. Ganimetler bana helal kılındı. Halbuki benden önce kimseye helal değildi.
4. Korku ile yardım olundum. Korku, önümde bir aylık yürüyüş mesafesi yol
dan yürür.
5. Bana şefaat verildi, ben de kıyamet gününe erteledim. İnşallah şefaatim,
Allah Teâlâ ya hiçbir şeyi ortak koşmayanlara erişecektir.
1047. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Peygamber
lere şu altı şey ile üstün kılındım:
^7 İsnadı hasendir.
CamScanneriletaranlh
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1051.... Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a.) dedi ki: “Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
ile Ebû Bekir (r.a.) için, sadece onlara yetecek kadar yemek yapmıştım. Hemen
alıp yemeği onlara götürdüm. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) “Git de benim için
Ensar eşrafından otuz kişi çağır” buyurdu. Bu, bana zor geldi. Çünkü yanımda
daha fazla bir şey yoktu. Üzerime sanki bir ağırlık çöktü. Akabinde bir daha “Git
de benim için Ensar eşrafından otuz kişi çağır” buyurdu. Hemen onları davet ettim
ve geldiler. Birden “Yiyin!” buyurdu. Derken yediler. Öyle ki önlerinden ancak bir
kısmını yiyebildiler. Sonrasında dışarı çıkmadan onun Allah’ın Rasûlü olduğuna
şehadet edip ona biat ettiler. Sonra bana “Git de benim için Ensar eşrafından alt-
• Firyabi, Delailu’n Nübüvve, 11 (s. 42) - Taberani, Tıval (25/111). Bu ikisi. Abdullah ve Sabit
el-Bünani yoluyla Enes’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1309 İsnadı sahihtir. . Fnç,r; vardır Medinelidir, künyesi Ebû Yahya dır.
• Senedinde İshak b. Abdullah b. Ebi Tali». el-Ensa" vai*
Sikadır, hüccettir, dördüncü tabakadandı Bk. Taknb (s.
1055. ... Ebû’t Tufeyl dedi ki: İbn Abbâs’ı (r.anhumâ) şöyle derken rîh-
Tahriç: Müslim, İman, 27 (1/55) - Ahmed, Müsned (2/421), (3/11) - Firyabi, Delailu’n Nübûv-
ve, 2, 3, 4 (s. 31, 35) - İbn Hibban, Sahih, 6540 (4/464 İbn Balaban tertibi ile) - Ebû Nuaym.
Delail, 325 (2/537) - Beyhaki, Delail (6/120). Bunların hepsi, Ebû Salih yoluyla rivayet etmişler
dir. Ayrıca A’meş’in Ebû Hureyre veya Ebû Said’den rivayet ettiği bazı yollarda A’meş yönünden
şek olmuştur.
1314 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Haysem vardır. Abdullah b. Osman b. Haysem’dir. Mekkeli karidir
Künyesi Ebû Osman’dır. Saduktur, beşinci tabakadandır. Bk. 455.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. Süleym et-Taifi vardır. Saduktur, kötü hafızalıdır. Bk. 258.ci rivayet. e
var ki kendisine mütâbaat edilmiştir. .
• Yine senedinde Abdulcebbar b. Alâ vardır. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. 19 cı
rivayet.
Tahriç: .
• İmam Ahmed, Müsned (1/305). İsmail -yani İbn Zekeriya- yoluyla “Bize Abdullah -yani
Osman- tahdis etti..senediyle buna benzer olarak... . h-
• Beyhaki, Delail (4/120). Za’ferani yoluyla “Bize Yahya b. Süleym tahdis etti...” senediyle mu
tasar olarak bu şekilde... . .
Ayrıca hadisin İsas b. Seleme yoluyla bir şahidi vardır. Bk. Müslim, Kitabu’l Lukata, Bâb İsti
Halti’l Ezvad İza Kallet ve’l Müsâvât Fıha, 1729 (3/1354)
Kavi dedi kii Enes'e “O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduk. Dedi ki: “Yaklaşık üç
yüz kişiydik.”1317 09
1315 İsnadı sahihtir.
. Senedinde Abdulvahid b. Eymen vardır. Mahzumi azatlısıdır, Mekkelidîr, künyesi Ebu 1
Kasım dır. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 366) -
Tehzib (6/433). Ayrıca tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Abdulvahid in babası Eymen el-Habeşi el-Mekki vardır. Sikadır, dördüncü ta
bakadandır. Bk. Takrib (s. 117) - Tehzib (1/394)
Tahriç:
• Buhârî, Sahih, Hendek Gazvesi, 4101 (7/456) - Ahmed (3/300) - İbn Ebi Şeybe, Musannef,
11755 (11/466) - Darimi, Sünen, 43 (1/26) - Firyabi, Delail, 18 (s. 51) - Taberani, Kebir, 51
(25/302) - Ebû Nuaym, Delail, 327 (2/538). Bunlann hepsi, Abdulvahid yoluyla bu şekilde riva
yet etmişlerdir.
• Buhârî, Hendek Gazvesi, 4102 (7/457) - Müslim, Eşribe, 2039 (3/1610) - Firyabi, Delail, 17 (s.
49). Bunlann hepsi, Hanzala b. Ebi Süfyan yoluyla “Bize Said b. Mina tahdis etti, dedi ki: Cabir
b. Abdullah’ı şöyle derken işittim...” senediyle buna benzer olarak rivayet etmişlerdir.
1316 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Cafer b. Süleyman ez-Zab’i vardır. Saduktur, zahiddir. Ne var ki Şia görüşüne sahip-
ti. Bk. 41.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Abdülmelik vardır. Saduktur. Bk. 76.cı rivayet. Ne var kı bu
iki raviye de tahriçte görüleceği üzere mütâbaat edilmiştir. Ayrıca hadisin Cabir den (r.an uma)
1059. ... Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbından olan Ziyad b. Haris es-Sudâi (r.a )
dedi ki: “Bir seferinde Nebî’nin (s.a.v.) yanına vardım. Rasûlullah (s.a.v.) bir yer
de konakladı. Tâ ki güneş doğduğunda indi. Ashâbına karışmaksızın direkt bana
yöneldi ve “Ey Sudâ’nın kardeşi! Hiç su uar mı?” diye sordu. Ben “Hayır. Sade
ce sana yetmeyecek kadar az bir şey var” dedim. Bunun üzerine bana "Onu bir
kaba dök de bana getir” buyurdu. Hemen suyu ona götürdüm. Derken elini kaba
koydu. Parmaklarından ikisi arasında kaynayan bir pınar gördüm. Buyurdu ki-
“Ey Sudâ’nın kardeşi! Şayet Rabbim Teâlâ’dan haya ediyor olmasaydım içirir ue
içerdim. Ashabım arasında suya ihtiyacı olan uar mı diye nida et. ” Gidip içlerinde
seslendim ve dileyen kimse gidip aldı.”1318
1060. ... Yezid b. Ebi Mansur’dan, o babasından; Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki:
“Üç şeyi yaşadım. Nebî’nin (s.a.v.) ölümünü yaşadım. Onun küçük arkadaşı ve
hizmetkârı idim. Osman’ın öldürülmesini yaşadım. Bir de azık çantası. Nedir o azık
çantası?” Oradakiler “Ey Ebû Hureyre! Azık çantası da nedir?” diye sordu. Dedi
ki: “Bir keresinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanındaydık. İnsanlara açlık isabet etmişti.
Rasûlullah (s.a.v.) bana “Ey Ebû Hureyre! Bir şey uar mı?” diye sordu. Ben “Evet,
bir azık çantasında biraz kuru hurma var” dedim. Bana “Getir onu bana” buyurdu.
Hemen ona götürdüm. Derken elini içine soktu ve bir avuç çıkarıp elini açtı. Sonra
“Benim için on kişi çağır” buyurdu. Hemen onun için on kişi çağırdım. Derken do
yana kadar yediler. Sonra elini tekrar soktu ve bir avuç çıkarıp elini açtı. Akabinde
yine “Benim için on kişi çağır” buyurdu. Hemen onun için on kişi daha çağırdım.
Derken onlar da doyana kadar yediler. Bu durum, tüm ordu yiyip doyana dek
devam etti. Sonra bana “Getirdiklerini al, elini içine sokup auuçla ama sakın kabı
• Senedinde Ahmed b. Mikdam vardır. Saduktur, hadis ehlidir. Bk. 153.CÜ rivayet. Aynca tahriçte
de görüleceği üzere kendisine mütâaat edilmiştir.
• Yine senedinde Halid b. Haris vardır. İbn Ubeyd b. Süleym el-Hüceymi’dir. Künyesi Ebû
Osman’dır, Basrahdır. Sikadır, sebttir, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 187) - Tehzib (3/82)
Tahriç: Buhârî, Menakıb, Bâb Min Alâmâti’n Nübüvve, 3572 (6/671) - Müslim, Fezail, Bâb
Tafdilu Nebîyyina (s.a.v.) Alâ Cemii’l Halaik, 2279 (/1783) - Ahmed, Müsned (3/170). Aynca
hadisin Buhârî, Müslim ve başka eserlerde Enes’ten gelen şahitleri de vardır. Bk. Fıryabi, Delail
(s. 55, 56)
1318 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdurrahman b. Ziyad b. En’um el-Afriki vardır. Hafızası zayıftır. Bk. 23.cü rivayet.
• Yine senedinde Ziyad b. Rebi’a b. Nuaym b. Rebi’a el-Hadrami vardır. Genelde dedesine nis
pet edilir. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 219) - Tehzib (3/365)
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (4/169) - İbn Sa’d, Tabakat (1/326) - Firyabi, Delail, 38,39 (s.72-75) -
Darekutni, Sünen (2/137 muhtasar olarak) - Taberani, Kebir, 5285 (5/262) - Ebû Nuaym, Delai
(2/530) - Beyhaki, Delail (4/125, 5/355) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (1/381,399). Bunlann hepsi.
Abdurrahman b. Ziyad yoluyla Ziyad b. Nuaym’dan benzer olarak rivayet etmişlerdir.
• Tirmizi, Salat, 199 (1/383 muhtasar olarak) - Ebû Davud, Salat, Babu’r Racul Yüezzin ve Yu-
kimu Ahar, 510 (2/208) - İbn Mace, Ezan, Babu’s Sünne, Fı’l Ezan, 717 (237). Bunların hepsi.
Abdurrahman b. Ziyad yoluyla Ziyad b. Nuaynfdan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1066. ... Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Bir zamanlar Ukbe b. Ebi
Muayt’ın koyunlarını güderdim. Bir keresinde yanında Ebû Bekir (r.a.) olduğu hal
de Rasûlullah (s.a.v.) yanıma geldi. Buyurdu ki: “Ey çocuk! Yanında hiç süt var
mı?” Ben “Hayır ey Allah’ın Rasûlü!” diye cevap verdim. Bana “O halde bir koyun
için bana izin ver” buyurdu. Ben de ona henüz çiftleşmemiş bir dişi koyun getir
dim. Hemen memesini mesh etti ve bereketlenmesi için dua etti. Sonra bir kaba
sağıverdi. Sonra da içti. Sonra Ebû Bekir’e uzattı, o da içti. Sonra memeye “Büzül”
buyurdu, o da hemen büzüldü.”1325
• Aynca senedinde Arim Ebû Nu’man vardır. İbn Fazl es-Sedusi’dir. H. 224’te Basra’da vefat et
miştir. İbn Sa’d, kendisini Tabakat’ta (7/305) zikretmiş ama cerh ve adalet bakımından hakkında
bir şey söylememiştir. Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Bk. Takrib (s. 502)
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (6/8). Müemmil yoluyla “Bize Hammad tahdis etti...” senediyle bu
şekilde...
• Ahmed, Müsned (6/393). Şurahbil yoluyla Rasûlullah’ın (s.a.v.) azatlısı Ebû Rafİ’den...
• Aynca Heysemi, bunu Taberani’ye de nispet etmiş ve şöyle demiştir: “Bunu Ahmed ve Tabera
ni rivayet etmiştir. Ahmed’in iki isnadından biri hasendir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (8/311)
1324 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Salim b. Ebi’l Ca’d vardır. Saduk olmakla birlikte çokça mürsel rivayetlerde bulunur
du. Bk. 822.ci rivayet. Gerçi burada açıkça “tahdis etti” lafzını kullanmıştır.
• Yme senedinde Husayn vardır. İbn Abdurrahman es-Sülemi’dir. Sika olmakla birlikte sonradan
hafızası bozulmuştur. Bk. 78.ci rivayet.
• Yine senedinde el-Adeni vardır. Saduktur. Bk. 37.Cİ rivayet. Bununla birlikte tahriçte de görüle
ceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (5/445). İbn Şeddad yoluyla “Bize Husayn tahdis etti...” *ene'
diyle bu şekilde...
1325 İsnadı hasendir.
• Senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Gerçi bazı âlimler
kendisini sika saymışlardır. Bk. 5.ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Bekir Ayyaş vardır. Sikadır, âbiddir. Ne var ki yaşlandığında hafızası kötü-
leşmıştir. Bk. Aynı şekilde 5,ci rivayet.
senedind® Ebû Hi$am er-R>fai vardır. Kavi değildir. Bk. 11.ci rivayet. Ne var ki tahriçte de
görüleceği üzere kendisine çokça mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (1/379, 462) - Taberani, Kebir, 8456, 8457 (9/79) - İbn Hibban,
Sahih, 6504 (14/432) - Ebû’l Kasım el-Asbahani, Delailu’n Nübüvve, 49, 50 (s. 502). Bunların
hepsi, Asım yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1326 İsnadı hasendir.
• Senedinde Süleyman b. Kesir el-Abedi vardır. Emevi azatlısıdır. Künyesi Ebû Davud veya Ebû
Muhammed’dir. Zühri dışındaki ravilerden yaptığı rivayetlerde beis yoktur. Bk. Takrib (s. 2534) -
Tehzib (4/215). Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat etmiştir. Aynca
hadisin yine tahriçte görüleceği üzere başka birçok sahih yolu bulunmaktadır.
Tahriç:
• Darimi, Mukaddime, 33 (1/23) - Beyhaki, Delail (2/556). Bu ikisi, Süleyman b. Kesir yoluyla
Zühri’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Menakıb, Bâb Min Alâmâti’n Nübüvve Fi’l İslam, 3584 (6/696) - Darimi, Mukaddime,
34 (1/24). Bu ikisi, Abdulvahid b. Eymen yoluyla babasından, o da Cabir’den senediyle bu şekil
de rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (2/293) - Darimi, Mukaddime, 35 (1/24). Bu ikisi, Said b. Ebi Kerib yoluyla
Cabir’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Mace, İkametu’s Salat, Ma Cae Fi Şa’ni’l Minber, 1417 (1/455) - Ahmed, Müsned (3/306)
- Musannif, 1068. Bunların hepsi, Süleyman et-Teymi yoluyla Ebû Nazra’dan, o da Cabir’den
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi, Mecmau z Zevaid de isnadının sahih olduğunu
söylemiştir.
• Nesai, Cumu’a, Makamu’l İmami Fi’l Hutbe, 1396 (3/102) - Ahmed, Müsned (3/295,324). Bu
ikisi, Ebû’z Zübeyr yoluyla Cabir’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Aynca bu hadis, Rasûlullah’ın (s.a.v.) şu sahabelerinden de rivayet edilmiştir.
1. Enes: Bk. 1069 ve 1070 numaralı rivayetler. Tahriçleri ilgili yerde gelecektir.
2. Sehl b. Sa’d: Bk. 1071 numaralı rivayet. Tahrici ilgili yerde gelecektir.
3. Ömer: Bk. Buhârî, Menakıb, Bâb Min Alâmâti’n Nübüvve Fi’l İslam, 3583 (6/696) - Tirmizi,
Cumu’a, 505 (2/279) - Darimi, Mukaddime, 31 (1/22) - Beyhaki, Fı’d Delail (5562)
4. Ubeyy b. Ka’b: Bk. İbn Mace, İkametu’s Salat, 1414 (4541) - Darimi, 36 (1/24) - Ahmed,
Müsned (5/139)
S. İbn Abbâs: Bk. ibn Mace, ikamelu's Salat, 1415 (1/454) Heyserni, Mecmau’z Zevalde Isna-
dmın sahih, ravilerinin sika olduğunu Söylemiştir. Aynca bk. Ahmed, Müsned 11/249. 247, 363)
- Darimi, Mukaddime, 39 (1/25) - Beyhaki, Delail (2/558)
6. Bureyde: Bk. Darimi, Mukaddime, 32 (1/23)
,, ?• Ebû Said: Bk. Darimi, Mukaddime, 37 (1/24)
İsnadı sahihtir.
Ravi
kullan! ki: Hasan-ı
dedikatındaki
Allah Basrî bu hadisi
konumundan anlattığında
dolayı bir kütükağlar, şöyle ’derdi-
Rasûlullah “F H â^ ln
a (s a v)
özlemle ağlıyor. Sizler ise ona kavuşmaya özlem duymaya daha layıksam ’U3^U^
memişti.*’
Ravi dedi ki: Hasan-ı Basrî tam burada ağladı ve şöyle dedi: “Ey Müslümanlar!
Kütük Rasûlullah’a (s.a.v.) özlem duyuyor. Peki, ona kavuşmayı uman kişiler, ona
özlem duymaya daha layık değiller mi!”1329
geçeği birliktetahnçtede
,nde,bna'^““
ibn Mübarek de kendi ■ Ur“b“ aÇ'kça “tahdis etti„ . ? birlikte tesviye tedlisi yapardı. Bk.
Tahrtç: ken,l‘s'« mütâbaat etajer kulla™,5t.r. Aynca bir sonraki h«to
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Mübarek b. Fudale vardır. Zaten hadis sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti. Ayrıca 1067 numaralı rivayete bakabilirsiniz.
1330 İsnadı hasendir.
• Senedinde el-Mesudi vardır. Abdurrahman b. Abdullah’tır. Saduk olmakla birlikte ölümünden
önce karıştırmıştır. Bk. 253.cü rivayet. Ahmed dedi ki: “Eğer Küfeli birinden işitmişse, o zaman ri
vayeti ceyyiddir.” Bu rivayet, Küfeli birinden işitmesidir çünkü senette geçen Ebû Hazim, Seleme b.
Dinar olup sikadır, âbiddir, Küfe ehlindendir. Bk. 319.cu rivayet. Aynca tahriçte de görüleceği üzere
Mesudi’ye İbn Mace ve İbn Huzeyme’nin rivayetlerinde Süfyan b. Uyeyne mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde İbn Ebi Ömer vardır. Saduktur. Bk. 37.ci rivayet. Aynı şekilde buna da mütâbaat
edilmiştir. Aynca hadis yukanda da geçtiği üzere sahihtir.
*
• Darimi, Sünen, Mukaddime, 41 (1/25) - Ebû Nuaym, Delail, 397 (2/517). Bu ikisi, Mesudı
yoluyla Ebû Hazim’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Mace, ikametu’s Salat ve's Sünnetu Rha, Bâb Ma Cae R Bed’. Şa nı Minber 14 6 (1/455
- İbn Huzeyme, Sahih, 1779 (3/141). Bu ikisi, Süfyan b. Uyeyne yoluyla Ebû Hazım den bu
• Yine senedinde Ebû Cafer er-Razi vardır. Saduk olmakla birlikte -özellikle Muğire’den yaptığı
rivayetlerde- kötü hafızalıdır. Bk. 255.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Abbad b. Yusuf el-Kindi vardır. Künyesi Ebû Osman el-Kerabisi’dir, Humus-
ludur. Makbuldür, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 291). Kendisine mütâbaat eden birini
bulamadım.
• Yine senedinde İbrahim b. Alâ vardır. Saduk olmakla birlikte garip hadisler rivayet ederdi. Bk
977.ci rivayet
Tahriç: Ebû Nuaym, Delailu’n Nübüvve, 276 (2/490). Firyabi yoluyla bu şekilde... Aynca bk
Suyuti, Hasais (2/265). Hadisin ilk kısmı olan “Ümmetimden hiç kimsenin herhangi bir kimseye
secde etmesi yakışmaz” cümlesi, sahih ve meşhurdur. Bunu Rasûlullah’ın (s.a.v.) sahâbelerinden
bazdan rivayet etmişlerdir. Tirmizi, şu kimseleri onlardan saymaktadır:
1. Muaz b. Cebel,
2. Süraka b. Malik,
3. Âişe,
4. İbn Abbâs,
5. Abdullah b. Ebi Evfa,
6. Talk b. Ali,
7. Ümmü Seleme,
8. Enes,
9. İbn Ömer (r.anhum),
Bk. Sünen-i Tirmizi (3/456). Musannif ise bunu bir sonraki hadiste Âişe’den, ondan sonraki ha
dişte ise Sa lebe b. Ebi Malik’ten rivayet etmiştir
1332 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır. İbn Cud’an’dır. Zayıftır. Bk. 98.Cİ rivayet. ,
MecmÜ ’ 7 m AJLmed’ MÜSned (6/76)' AIİ b- Z^d'den bu §ekİlde riVa^et etmİ5ti,f-
bir verde d a der: Bunu Ahmed rivayet etmiştir ve isnadı ceyyiddir.
5“r: “Senedİnde AH b-Zeyd Vardır' Hadisleri hascn olmakla bİr'İWC
1075. ... Ebû Said el-Hudriden (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben
ademoğlunun seyyidiyim, övünme yok. Hamd Sancağı benim elimdedir. Âdem
veya onun ötesinde hiçbir peygamber yoktur ki, benim sancağımın altında olma-
1076. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben
âdemoğlunun seyyidiyim, öuünme yok. Hamd Sancağı benim elimdedir, övünme
yok. Âdem veya onun dışında hiçbir peygamber yoktur ki, benim sancağımın al
tında olmasın. ”13351336
1077. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben
âdemoğlunun seyyidiyim, öuünme yok. ”133G
1078. ... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) ya
nında peygamberlerden bahsedildi. Buyurdu ki: “Nefsim elinde olana yemin olsun
ki hiç şüphesiz ben, kıyamet günü insanların kesinlikle seyyidiyim, övünme yok.
Hiç şüphesiz hamd sancağı sadece benin elimdedir. Hiç şüphesiz Âdem ve ötesinde
hangi peygamber varsa, illaki sancağımın altındadır, övünme yok. ”1337
Muhammed b. Hüseyn el-Acurrî (r.h.) dedi ki: Eğer biri “Peki, Nebî’nin
(s.a.v.) “öuünme yok” sözünün manası nedir?” diye sorarsa, ona şöyle cevap ve
rilir: Bil ki bu sözün, onun Kerim olan Mevlasına olan tevazuu sebebiyle söylen
miş olması muhtemeldir. Yani; ben bununla size karşı iftihar etmiyor, Kerim olan
Allah’ın üzerimdeki nimetini haber veriyor, anlatıyorum. Çünkü Allah Teâlâ ona
şöyle buyurmuştur: “Bununla beraber Rabbinin nimetini anlat!” (Duha, 11) Bu yüz
den onlara Kerim olan Allah’ın üzerindeki nimetini haber vermiş, anlatmıştır.
1079. ... Ebû Said’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben, cennet
kapısı halkasını ilk tutup şıngırdatacak kişiyim. ”1338
ettirmeye başladı.
1083.... Enes’ten; Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben cennetteki ilk (şefaat edici)1341
1342
kimseyim. ”1343
1087.... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Bir adam, Rasûlullah’a (s.a.v.) gelip "Ey
Allah ın Rasûlü! Kevser nedir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle cevap verdi:
Rabbim Teâlâ nın cennette bana verdiği, sütten daha beyaz ve baldan daha tatlı
olan bir nehirdir, içerisinde, boyunları deve boynu gibi olan kuşlar vardır/' Bunun
üzerine Ömer b. Hattâb (r.a.) “Ey Allah’ın Rasûlü! Doğrusu onlar yumuşacıktır”
dedi. Buyurdu ki: “Onları yiyecek olanlar daha yumuşaktır."1347
1088. ... Muhtar b. Fulful dedi ki: Enes b. Malik’i şöyle derken işittim- Fv
kavsinde Rasûlullah (s.a.v.) şekerleme yaptı. Derken gülümseyerek başını kaldır/
Ya biri ya da bilileri "Ey Allah’ın Rasûlü! Niçin güldün?” diye sordu veya sordu/
Buyurdu ki: "Doğrusu biraz önce üzerime bir sûre indi." Peşinden “Bismillah T
rahmanirrahim"dedi ve "Şüphesiz kİsana Kevser’i verdik..." (Kevser, 1) âyetinde
başlayarak sonuna dek sûreyi okudu. Okuması bitliğinde “Kevser’in ne olduğunu
biliyor musunuz?" diye sordu. Sahâbe "Allah ve O’nun Rasûlü en iyi bilendir” diye
cevap verdiler. Buyurdu ki: “Doğrusu o, Rabblm Teâlâ'ntn bana cennette uâdettiğj
bir nehirdir. Üzerinde birçok hayır vardır. Üzerinde bir havuz vardır ki, kıyamet
günü ümmetim yanına gelirler. Kaplarının sayısı da yıldızlar kadardır. ”l34«
1089 .... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Cennetegirdim. Ora-
da iki kenarında inciden çadırlar olan bir nehir gördüm. Derken elimi suyun aktığı
kısma vurdum. Bir baktım ki keskin kokulu misk. Bunun üzerine "Ey Cibril! Bu
nedir?" diye sordum. Dedi ki: Bu, Rabbin Teâlâ’nın sana verdiği Kevser’dir.”1348
1349
1090 .... Ebû Ubeyde’den; Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Kevser, Rasûlullah’a (s.a.v.)
cennetin batnanmda verilen bir nehirdir.”
Ebû Ubeyde dedi ki: Kendisine “Cennetin batnanı da nedir?” diye sordum.
Şöyle cevap verdi: “Cennetin ortasıdır. İki kıyısında içi oyulmuş inciler -veya içi
oyulmuş bir inci- vardır.”1350
(2363). Bu ikisi, Muhammed b. Abdullah b. Müslim yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi
dedi ki: ‘‘Hasen gariptir.”
• Nesai, Kübra, Tefsir, 11703 (6/523) - Ahmed, Müsned (3/220) - İbn Cerir, Tefsir (30/324).
Bunlann hepsi, Abdulvehhab b. Ebi Bekir yoluyla Abdullah b. Müslim’den, o İbn Şihab’tan, o da
Enes’ten senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (3/237). Üveys yoluyla Zühri’den, o kardeşi Abdullah’tan onun Enes’i işittiği
şeklindeki senetle benzer lafızlarla...
• Aynca bk. İbn Cerir, Tefsir (30/324). Ömer b. Osman b. Abdurrahman ez-Zühri yoluyla karde
şinden...
1348 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Fudayl vardır, Saduktur. Bk. 182.ci rivayet. Ne var ki tahriçte de
görüleceği üzere kendisine Ali b. Müshir mütâbaat etmiştir.
Tahriç:
• Müslim, Sahih, Salat, Huccetu Men Kale el-Besmeletu Âyetun Min Evveli Külli Sûra Sivâ Sûati 1
Berae, 400 (1/301) - Ahmed, Müsned (3/102) - Ebû Davud, Salat, Bâb Men Lem Yera’l Cehra
Bismillahirrahmanirrahim, 769 (Avn, 2/93), Sünne, Bâb A’l Havz, 4721 (Avn, 13/81). Bunlann
hepsi, Muhammed b. Fudayl’dan birkaç farklı yolla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 400 (1/301) - İbn Ebi Şeybe, Musannef, 15944 (13/144) - Nesai, Mücteba, îftitah, Bâb
Kıraati Bismillahirrahmanirrahim, 903 (2/471). Bunlann tümü, birkaç yolla Ali b. Müshir den, o
da Muhtar’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1349 İsnadı sahihtir.
Tahrici 935 numaralı rivayette geçti.
1350 İsnadı sahihtir.
1092. ... Sıla b. Züfer’den; Huzeyfe b. Yeman (r.a.), Allah Teâlâ’nın “Rabbi
nin seni övülen bir makama göndermesi umulur” âyeti hakkında dedi ki: “Allah
tüm yaratılmışlan bir yerde toplar. Davetçi onları duyar, gözler onlara nüfuz eder.
Çıplak ve yalın ayaklı olarak ayakta sessizce dururlar. Derken nida edilir: “Mu-
• Senedindeki İbn İshak, muan’an olarak rivayet etmiştir ama sahih şahitleri vardır. Aynca tahriç-
te görüleceği üzere Sahih’te de rivayet edilmiştir.
• Yine senedinde Ebû Ubeyde vardır. İbn Abdullah b. Mes'ud’tur. Sikadır, üçüncü tabaka büyük
lerindendir. Bk. 4O9.cu rivayet.
• Yine senedinde Mutarrif vardır. İbn Tarif el-Kufi’dir. Sikadır, fazıldır, altıncı tabaka küçüklenn-
• bX, Sahih, Tefsir Surati'l Kevser, 4965 (8/603). İsrail yoluyla Ebi Ishak’tan, o da Ebû
dt- O da der ki: "Buyur Robbim, emret! Hayır senin İki elindedir. Hfcfa
hamm , llL ettiğindir. İşte kulun önündedir. Senden olup sanadtr. Sende.
Mulmö "e koçtş yeri ancak yine sonedir. Nede mübareksin! Ne de yücesin, E(l
evin Rabbi! Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim.^
Huzeyfe dedi ki: “İşte o. Maknm-ı Mahmud’dur."
ishak dedi ki: Şerik bize bu isnatla tahdis etli ve şu ilavede bulundu: “işte
öncekilerin ve sonrakilerin kendisine g.pla ettiği Makam-, Mahmud dur.-®
1093 Sıla b. Züfer el-Absi dedi ki: "Huzeyfe b. Yeman’ı (r.a.) işittim; A||a|)
Teâlâ'nın "Rabbinin seni dinilen blr makama göndermesi umulur" âyeti hakkında
sövle dedi ” Daha sonra İshak el-Ezrak’ın yukarıdaki hadisinin aynısını zikretti ve
su ilavede bulundu: “İşte bu. Allah Teâlâ'nın “Rabbinin seni övülen blr makama
göndermesi umulur" buyurduğu Makam-ı Mahmud’dur.””»
1094.... Ebû Vail’den; Abdullah (r.a.) -yani İbn Mes’ud - dedi ki: “Hiçşüphe-
siz ki Allah İbrahim’i dost edinmiştir. Sizin şu arkadaşınız da Allah’ın dostudur. Yme
şüphe yok ki Muhammed (s.a.v.) kıyamet günü insanların seyyidi, Allah’a karşı ya-
ratılmışlann en değerlisidir.” Abdullah daha sonra şu âyeti okudu: “Rabbinin seni
övülen bir makama göndermesi umulur.”1352
1354
1353
habiste ona mütâbaateltnişuT’ ’ TehZ'b *6/2111- Ne var ki Kays, yani İbn Rebi. bir5001
Tahriç: Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 252 (s. 34). Beyhaki’nin Delail (5/484)’deki yolu ile
Mesudi’den bu şekilde...
1355 İsnadı hasendir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1356 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Osman b. Umeyr el-Beceli vardır. Zayıftır, karıştırmıştır. Hem tedlis yapar hem de
Şia görüşünü savunmada aşırı giderdi. Bk. 612.ci rivayet.
• Yine senedinde Sa’k b Hazen vardır. İbn Kays el-Bekri’dir. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Basralıdır.
Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Zahid bir insandtr, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 276)
• Yine senedinde Ali b Hakem el-Bünani vardır. Künyesi Ebû’i Hakem’dir, Basralıdır. Sikadır.
Ezdi, kendisini hüccet olmaksan zayıf saymıştır. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 400)
• Yine senedinde Abdurrahman b. Mübarek vardır. Sikadır. Bk. 716.cı rivayet.
* Yine senedinde İbrahim b. Said el-Cevheri vardır. Sikad.r, hahzdır. Bk. 900.cu rivayet.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (1/398) - İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (15/146). Bu ikisi, Ali b. Hakem
yoluyla “Bize Osman tahdis etti; İbrahim’den, o Esved ve Alkame’den, o da İbn Mes’ud’dan...”
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Bu hadis, İbn Ebi Müleyke’nin iki oğlunun annesi hakkın
da sormalan kıssası ile başlamaktadır.
• Hakim, Mûstedrek (2/364). Abdurrahman b. Mübarek yoluyla bu şekilde ve Ebû Vail yoluyla
buradakinden daha uzun bir şekilde... Ayrıca kıssayı zikretmiş, sonrasında şöyle demiştir: “Bu, is
nadı sahih bir hadis olmakla birlikte Buhârî ile Müslim rivayet etmemişlerdir. Osman b. Umeyr m
künyesi Ebû’l Yakzan’dır.” Zehebi, bu cümlenin peşinden şöyle demiştir: “Vallahi hayır! Darekut-
ni, Osman’ın zayıf olduğunu söylemiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.”
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (5/326) bunu İbn Münzir, İbn Merduyeh ve Deylenu ye de
nispet etmektedir.
1357 İsnadında hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadığım biri vardır. Gerçi bu Abdullah b.
Selam’ın rivayetlerinden olduğu için belki de israiliyyattandır.
• Yine senedinde Seyf es-Sedusi vardır. Elimdeki kaynaklarda kim olduğuna dair herhangi bir
bilgiye rastlayamadım.
• Yine senedinde Said el-Ceriri vardır. İbn İyas’tır, sikadır. Bk. 1051.ci rivayet.
• Yine senedinde Müslim b. Cafer el-Bekravi vardır. Künyesi Ebû Cafer el-A’ma’dır. Saduktur.
Ezdi, hakkında hüccet olmaksızın kelam etmiştir. Bk. Takrib (s. 245). İbn Cerir, kendi rivayetinde
senetten bu raviyi düşürmüştür.
• Yine senedinde Muhammed b. Osman b. Ebi Safvan es-Sekafi vardır. Sikadır, on birinci taba
kadandır. Bk. Takrib (s. 496)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (15/148) - İbn Ebi Asım, Sünne, 876 (2/365). Bu ikisi, Yahya b.
Kesir yoluyla Ceriri’den, o Seyf es-Sedusi’den, o da Abdullah b. Selam’dan senediyle bu şekilde
rivayet etmişlerdir. Şeyh Elbani şöyle der: “Seyf es-Sedusi dışında senetteki raviler sikadırlar. Ken
disi hakkında herhangi bir bilgi bulamadım. Onun tabakasında Sef b, Aiz es-Sa’di diye biri vardır.
Tabiînden olan Yezid b. Berra’dan rivayet etmiştir. Kendisinden de Ceriri rivayette bulunmuştur.
Buhârî, İbn Ebi Hatim ve İbn Hibban, onun hakkında bilgi vermişlerdir. Meçhul ravilerdendir. Bir
ihtimal de, es-Sedusi’nin eseri yazıya geçiren şahsın hatasıyla es-Sa’di yerine yazılmış olmasıdır.
Allah en iyisini bilir.” Bk. Fi Zilali’l Cenneh (2/365). Ayrıca İbn Hacer, bu rivayeti Sa’lebi’nin riva-
Baü (?l/435^CS,Ud a ™ § §eyhİnrİWetinde İbn Abbâs’a nispet etmektedir. Bk. Ferhu’l
1099. ••• Davud el-Evdı den; Ebû Hureyre (r.a.), Allah Teâlâ’nın "Rabbinin
övülen bir makama göndermesi umulur” (km. 79) âyeti hakkmda dedi ki: Nebî
(S.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu, ümmetime şefaat edeceğim makamın ta kendisidir. ’’1359
a
h Hüsevn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Mücahid in Nebî’?
. a v”"a’lTve onu Arşin üzerine oturtacak seklinde bu âyet hakk,„daki
1 , ** l,n. ehlinden olan şeyhler, Nebî’nin (s.a.v.) hadis, dolay,sıi,|a b
;r3üz İşkilde karşılık vermiş, en iyi şekilde kabul etmişlerdir. Bu hadisi inkâr
X 1er Mücahidin hadisini inkâr edenlere ise şiddet e karş. çıkmış ard,r. On|.
iar
-Her kim Mücahidin hadisini inkâr ederse, o kölü bir adamdir demişlerdi,.ıası
Derim ki’ Allah’a hamd olsun ki bizim mezhebimiz, bu mesele hakkında ön-
çeki sayfalarda’yazıp zikrettiğimiz şeyler ile Mücahid’in hadisini kabul etmek, karŞ1
çıkış ve reddetme adına münazara yapmayı terk etmektir.
Allah, tüm doğru yollara muvaffak kılan ve bu konuda yardım edendir. Bizfer
bu hadisi, şu yollarla rivayet ettik:
1101.... Leys’ten; Mücahid, Allah Teâlâ’nın “Rabbinin seni övülen bir maka
ma göndermesi umulur” (İsra, 79) âyeti hakkında dedi ki; Yani seni kendi yanında
Arş’ın üzerine oturtması umulur.”1363
1102.... Leys’ten; Mücahid, Allah Teâlâ’nın “Rabbinin seni övülen bir maka
ma göndermesi umulur” (İsra, 79) âyeti hakkında dedi ki: “Yani onu kendi yanında
Arş’ın üzerine oturtması umulur.”1364 _____________________
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (15/144). Süleyman b. Ömer er-Rakki yoluyla bu şekilde...
• İbn Huzeyme, Tevhid, 462 (2/726). Müemmil b. Fazl yoluyla “Bize İsa b. Yunus tahdis etti...”
senediyle bu şekilde...
• Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (5/324) bunu Taberani ve İbn Merduyeh’e de nispet et
mektedir.
1361 İbn Hacef in zikrettiğine göre Nakkaş, Sünen sahibi Davud’dan onun şöyle dediğini nakleder
“Her kim bunu inkâr ederse, o kimse itham olunur.” Bk. Fethu’l Bari (11/435). Bu eseri redde
denler hakkında âlimlerin sözleri için bk. Hallal, Sünne (s. 217)
1362 Eğer bu, Nebî’den (s.a.v.) sahih olarak gelseydi, böyle söylemek doğru olurdu. Ne var ki
Musannifin zikrettiği nasları bu kitap ve başka kaynaklarda incelediğimizde, göreceğiz ki çoğu
zayıf ve mevkuftur. Bu husus ileride açıklanacaktır. Yeri gelmişken; Makam-ı Mahmud hakkında
sahih olan rivayetlerde onun tefsiri şefaattir. Bu yüzden ona dönülmesi ve sahih haberin durduğu
yerde durulması vaciptir. Ayrıca bk. 1106 numaralı rivayette İbn Said’in sözüne düşülen dipnot
1363 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Leys vardır. İbn Ebi Müslim’dir. Saduk olmakla birlikte sonradan karıştırmıştır. Ha
disleri birbirinden ayırt edilemez olmuş, böylece rivayetleri terk edilmiştir. Bk. 71.ci rivayet.
• Yine senedinde Haris b. Sürayh en-Nakkal vardır. Fakihlerden biridir. İbn Main dedi ki: “Hiçbir
şey değildir.” Nesai dedi ki: “Sika değildir.” Musa b. Harun dedi ki: “Hadiste itham olunmuştur/
Bk. Mizanu’l itidal (1/433)
• Yine senedinde Muhammed b. Fudayl vardır. Saduktur, ariftir. Şia görüşüne sahip olmakla
suçlanmıştır. Bk. 182.ci rivayet.
Tahriç:
Fud^ /\bT Mu,sannef’11698 (11/436> - Hallal- Sünne, 238,248 (1/216,242). Bu ikisi. İbn
• iîn c° /t t6n bU §ekİİde rİvayet etmişlerdir.
senediylebu JkiS TefSİr (15/145)'Abbad b’Yakûb Yol^a “Bize Fudayl tahdis etti; Leys’ten-
Eğer biri şöyle derse: Fteki, Allah Teâlâ’nın "Gecenin bir kısmında sana na-
file olmak üzere teheccüd et" (Isra. 79) kavlinin manası nedir? Gece namazı, diğer
insanlara değil de sadece Nebî (s.a.v.) için mi nafiledir? Teheccüd, ondan başkası
na da vacip midir yoksa ona özel olan bir nafile midir?
Ona şöyle cevap verilir: Bunun güzel bir manası vardır. Bil ki gece na
mazı, önceleri hem Nebî’ye (s.a.v.) hem de ümmetine vacipti. Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur: “Ey örtüsüne bürünen! Birazı hariç geceleri kalk! (Gecenin) Yansını
(ibadetle değerlendir, bir kısmında uyu, dinlen) veya bu vakti biraz eksilt! Veya
(durumuna göre) bunu biraz artır ve Kur’an’ı da tertil üzere (ağır, sakin ve anlaya
rak) oku!" (Müzzemmil, 1-4) Bu âyet dolayısıyla hem kendisi hem de ümmeti geceleri
kalkarlardı. Sonrasında namaz kılmak için gecenin yarısını vs. ölçmek mü’minlere
zor geldi de Kerim olan Allah hem nebisine hem de ümmetine lütufta bulunup
bu vacibi ondan ve onlardan nesh etti. Bu durum, Allah Teâlâ’nın şu âyetinde
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (4/108). Hasen b. Musa yoluyla “Bize İbn Lehi’a tahdis etti..7
şeklinde rivayet etmiştir. İbn Kesir şöyle der: “Bu, kendisinde beis yolmayan bir rivayettir. Alimler
bu hadisi rivayet etmemişlerdir.” Bk. Tefsir (6/461)
1369 Derim ki: Eğer bu, Nebî’den (s.a.v.) sahih olarak gelseydi, böyle söylemek doğru olurdu. Bu ko
nuda gelen rivayetlerin tümü, zayıf ve mevkuftur. Sahih bir delil olmaksızın gaybi bir konuda bir
hükmün varlığını belirtmek bizim için caiz değildir. İmam Zehebi dedi ki: “Nebî’nin (s.a.v.) Arş’ın
üzerine oturacağı hususuna gelince; bu konuda herhangi bir nas sabit değildir. Aksine bu konu
da aşın derecede zayıf bir hadis vardır.” Bk. Uluvv (s. 124). Kaldı ki Nebî’ye (s.a.v.) vaat edilen
Makam-ı Mahmud’un tefsiri konusundaki sahih merfu hadisler, onun şefaat olduğunu belirtmek
tedir. O halde onlara dönmek vaciptir. Bu yüzdendir ki çoğu müfessir, o makamın şefaat olduğu
şeklindeki tefsiri tercih etmişlerdir. Bak işte; bu, müfessirlerin imamı İbn Cerir et-Taberi (r.h.)... O
şöyle der: Bu konuda iki görüşten daha doğru olanı, Nebî’den (s.a.v.) sahih olan haberdir ki o
da şefaattir. Bk. Tefsir (15/145). Kurtubi şöyle der: “Sözü edilen makam hakkında birkaç görüş
ile ihtilaf edilmiştir. Onlardan en doğru olanı şefaattir.” Bk. Ahkamu’l Kur’an (10/309). Aynca mü
fessirlerin Makam-ı Mahmud hususunda zikrettikleri görüşlerinin tümünün genel şefaate döndü
rülmesi mümkündür. Aralarında hiçbir şekilde çelişki de yoktur. Bu yüzdendir ki Hafız İbn Hacer
şöyle demiştir: “Bu görüşlerin hepsini genel şefaate döndürmek mümkündür.” Bk. Fethu’l Bari
(11/435). ibn Kayyım dedi ki: “Mahşer günü övülen makamlar birkaç tanedir. Nitekim hadisler
n!L90?mektedİr‘ Ayette övülen bir makam” şeklinde nekre (belirsiz) kullanım» bunun
SİS' Bk: Bsdai“''F™ld (4/106i-Y“ selmiiken:
etmektedir.
!371 İbn Abbâs (r.anhumâ) bu âyetin manası hakkında şöyle demiştir: “Nebî’ye (s.a.v.) has olan nafile
«e gece namazmın emri kastedilmiştir.” Bunu İmam Taberi, Tefsir’de (15/142) zikretmektedir.
Aynca Mücahid’in burada rivayet edilen kelammı zikrettikten sonra da şoy e der: Bu konuda «ki
Sörüşten en doğru olanı, İbn Abbâs’tan aktardığımız şu görüştür: Al ah Teala ummetınderı başka
binlerine değil de Nebî’ye (s.a.v.) özel olarak ona gece namazım da farz k.lm.şt.r, Mucah.d den bu
konuda zikredilene gelirsek; bu, herhangi bir manası olmayan bir sözdür.
- Lisan (1/347). Bu arada; 1108 ve 1109 numaralı rivayetlerin tahriçlerinde de görüldüğü üzere
kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahrici 620 numaralı rivayette geçti ama 1108.Cİ rivayette mütâbaat edilmiştir.
1375 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Ebi Ömer vardır. Saduktur. Bk. 37.ci rivayet. Ayrıca tahriçte ve bir sonraki riva
yette de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Bişr b. es-Sirri vardır. Künyesi Ebû Amr el-Efveh’tir. Basralıdır, Mekke de ika
met etmiştir. Sika ve mütkın bir vaizdi. Cehmiyye görüşüne sahip olmakla kötülenmişti ama
sonrasında özür dileyip tövbe etmiştir. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 123)
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (3/240) - Darimi, Vefatu’n Nebî (s.a.v.), 89 (1/41). Bu ikisi, Ebu Seleme
ve Affan yoluyla Hammad b. Seleme’den bu şekilde rivayet etmişlerdir. ...
• Ahmed, Müsned (3/221,268) -Abd b. Humeyd, 1289 (s. 386) -Tirmizi Menakıb BabFazhn
Nebî (s.a.v.), 3618 (5/588). Tirmizi dedi ki; “Sahih gariptir.’ Ayrıca bk ibn Mace, Cenaız Bab
Zikri Vefatihi (s.a.v.) ve Defnihi, 1631 (1/522). Bunların tümü, Cafer b. Süleyman yoluyla bu
IUhiI Hrtnn, M’iıln İçin bir Ikının ve lütuf olrnnsı adına hlttettlğln şeyi senden daha
Ivl bilen biri göntlertll. Snnn 'Kendini nnsıl buluyorsun?' diye soruyor.” Buyurdu
kİ: "İv < 'Ibılll Kendimi ganili buluyorum. Ey Clhrlll Kendimi kederli buluyorum."
Bunun üzeılne Clhıll “Ey Muhammedi Şu ölüm meleğidir. Senden yanına girmek
İçin İzin İsliyor. Bil kİ ne senden önce birindim İzin İstemiş ne de senden sonra birin
den İzin İsleyecektir" dedi. Buyurdu kİ: "Ey Cibril, onu l/.ln veri" Derken içeri girdi
ve şöyle dedi: "Esselntnu nleyke ey Muhammedi Beni sana Rabbin Teâlâ gönderdi
ve bana senin emrettiğine Hani etmemi emretti; eğer canını almamı emrederse alır,
eğer hoşlanmazsan bırakır giderim." Buyurdu ki: “Ey ölüm meleği! Bunu yapacak
mısın?" Melek de buna “Ben bununla emrolundum ey Muhammed!” şeklinde ce
vap verdi. Derken Cibril (a.s.), ona doğru yöneldi ve “Ey Muhammed! Hiç şüphe
siz Allah Teâlâ seni özlemiş, seninle kavuşmayı arzu etmiştir” dedi. Bunun üzerine
Nebî (s.a.v.) ölüm meleğine dönüp “Emrolunduğun gibi dauran!” buyurdu. Pe
şinden Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhu kabzedildi. Görmediğimiz birinin şöyle dediğini
işittik: “Her ölenin taziyesi, her musibetin bedeli, her yok olanın yenisi Allah’tadır.
Allah'ı umuverin. Çünkü asıl mahrum, sevaptan mahrum kalandır.”1377
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Nebî’nin (s.a.v.) Fazilet
leri adlı kitapta onun vefatını, yıkanmasını, cenaze namazının nasıl kılındığını, ne
zaman defnedildiğini, sonrasında tekrar nasıl cenaze namazı kılınacağını ve daha
sonraları da onun cenaze namazını kılanın sevabını yazmıştım.
Şimdi ise Allah Teâlâ’nın Nebî’ye (s.a.v.) damatlar, yardımcılar ve vezirler ola
rak seçtiği ashâbı’nın (r.anhum) faziletlerinden bahsedeceğiz. Onlar, Muhacir ile
Ensar’ın ta kendileridir. Allah onlardan razı olsun ve bizleri onlarla faydalandırsın.
Allah’a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının on üçüncü bölümü
u Ha sonra erdi Allah’,n salât ve selam,, senidimiz Nebî Muhammed ve ate-
XX Xn. Bu bölümü, kitabın on dördüncü bölümü geceki,r ,n5aUah.
ve onunla indirilen nura tâbi olmuşlarda Onlu H °"^ SeVn”?’ °na y®d,m ehT”5
sıyla onu Medine'ye götürmeyi arzu etmişler am» N 1 SeV3İ'Cri dolay,‘
süreye kadar kendisini bırakmalar,™ istemiştir So„ m i"' • °?'ardan b<İ“ b!’
dular. Oraya vardıklarında kardeşlerine imanl»S .ra,Med"le do9™ vola k°vul’
ıLik eHtlor n 1 o ? imanlarını haber verdiler. Böylece onlar da
iman ve tasd.k ettiler. Derken Rasûlullah (s.a.v.) kendilerine hicret ettiğinde birbir-
lennı mujdeled.ler, onun kendtlerine gelişi ile sevindiler ve bu yüzden ona ikramda
bulundular, onu tazım ettiler ve bunun Allah'tan bir nimet olduğunu bilip anlad.lar.
Sonra onun ardından Muhacirler de Medine’ye geldiler. Aynı şekilde onlann gelişi
ile de mutlu oldular ve bu yüzden onlara da ikramda bulunup onlara yurtlarında
geniş imkânlar sağladılar. Onları kendi aileleri ve hatta evlatlarına dahi tercih ettiler,
onlara şiddetli bir sevgi gösterdiler ve böylece daha önce birbirlerine düşman iken
sevilenden gelen bir muvaffakiyet ile kalpleri birbirlerine ısınıp kardeşlere dönüş
tüler. “Kendi yardımı ve mü’minlerle seni destekleyen, onların kalplerini birbirine
ısındıran O’dur. Şayet sen yeryüzünde bulunanların tümünü infak etseydin, yine
de kalplerini birbirine ısmdıramazdın. Ne var ki Allah onları birbirlerine ısındır
dı. Doğrusu o Aziz ve Hakim’dir.” (Enfal, 62-63). Sonrasında şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlatın; hani sizler birbirinize düşmandınız da O
kalplerinizi birbirine ısındırmış, böylece O’nun nimeti ile kardeşlere dönüşmüştü
nüz. Hani sizler bir ateş çukuru yanındaydınız da sizi ondan kurtarmıştı.” (Âl-î İmran.
103). Bunun üzerine hepsi birden Allah Teâlâ’yı sevmek, O’nun Rasûlü’nü sevmek,
ona yardımcı olup zafer kazanması için çalışmak; zorlukta, kolaylıkta, hoşa giden
ve gitmeyen durumlarda onu dinleyip itaat etme hususunda tek vücut oldular.
Onları hiçbir kınayıcınm kınaması alıkoymazdı.
Bu sebepledir ki Allah Teâlâ, kitabının birçok yerinde Muhacir ile Ensar’ı en
güzel sıfatlarla vasıflandırmış ve onlara içlerinde ebediyen kalacakları cenneü
vâdetmiştir. Ayrıca bizlere onlardan razı olduğunu, onların da O ndan razı olduk
larını haber vermiştir. İşte onlar Allah’ın hizbidir. Kulak verin! Şüphesiz ki Allah ın
hizbi, felaha erenlerin ta kendileridir.
Eğer biri şöyle derse: O halde bize, anlattıklarına delil olacak Allah Teala nin
METHETTİĞİ ÂYETLER
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Mutair ve Enseden olan öne geçen ilkle, „eo„.
. m fcm, Ue tâbi olanlardan Allah razı olmuş, onlar da Allah tan raz, olmuşlarda
Onlar için, içlerinde ebediyen kalmak üzere aklarından ırmaklar akan cennetle,
hazırlamıştır. " ITevbe. 100> Yine şöyle buyurur: İman edip hicret edenler, Allah yo.
landa mallan ve canlan ile cihad edenler, barındıranlar ve yardım edenler var ya,
işte onlar birbirlerinin velisidirler. (Enfal, 72).
Yine şöyle buyurur: "İman edip hicret edenler, Allah yolunda malları ve can
lan ile cihad edenler, barındıranlar ue yardım edenler uar ya, işte onlar hakiki
mü’minlerin ta kendileridir. Onlara bağışlanma ue değerli bir rızık uardır. Bundan
sonra iman eden, hicret eden ue sizinle birlikte cihad edenlere gelince; işte onlar da
sizdendir. Akrabalar, Allah’ın Kitab’mda birbirlerine daha layıktırlar. Hiç şüphesiz
Allah her şeyi bilendir.” (Enfal, 74-75). Yine şöyle buyurur: “Yurtlarından ue malla
rından çıkarılan, Allah’tan bir lütuf ue rıza arzulayan, Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne
yardım eden Muhacirler içindir. İşte onlar, sadıkların ta kendileridir. Onlardan önce
Medine’yi yurt edinmiş ue kalplerine iman yerleşmiş olanlar... işte onlar, felaha
erenlerin ta kendileridir. ” (Haşr, 8-9).
blü“Tah
olanı bildi ve ^eder^e sekıne ,ndırd>- Ayrıca onlara yakın bir fethi de mükafat
olarak verdi. (Fetih, 18).
Yine şöyle buyurur. Allah a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğu, şayet
babalan veya oğulları veya kardeşleri veyahut da akrabaları dahi olsalar, Allah
ve O’nun Rasûlü ile had (kanun/yasa) koyma yarışına girenlerle dostluk ederken
bulamazsın. İşte onların kalplerine imanı yazmış, katından bir ruh ile onlan des
teklemiştir. Onları, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetle
re girdirecektir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte
onlar Allah’ın hizbidir. Kulak verin! Şüphesiz ki Allah’ın hizbi, felaha erenlerin ta
kendileridir.” (Mücadele, 22). Yine şöyle buyurur: “Muhammed Allah’ın Rasûlüdür.
Onunla olanlar kâfirlere karşı sert, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onlan
rükû ve secde edici olarak görürsün. Allah 'tan bir lütuf ve rıza arzu ederler... Al
lah onlardan iman edip salih ameller işleyenlere bir bağışlanma ve yüce bir ecir
vâdetmiştir. ” (Fetih, 29). Yine şöyle buyurmuştur: “Allah içinizden iman edip salih
ameller işleyenlere (şunları) vâdetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl
halifeler kıldıysa, bunları da yeryüzünde halifeler kılacak, kendileri için seçip be
ğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak (Islami ü üm en a ı
imkânı ve iktidarı sağlayacak) ve onları korkularından s0^ra^üuen'3e^S .
zura ulaştıracaktır. Çünkü onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi
İşte Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali... “Allah onlardan razı olmuş, onlar da
Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın hizbidir. Kulak verin! Şüphesiz ki
Allah’ın hizbi, felaha erenlerin ta kendileridir.’’ (Mücadele, 22).
Denilir ki: Her kim Ebû Bekir’i severse, dinini ayakta tutmuş; kim Ömer’i
severse, yolunu açık eylemiş; kim Osman’ı severse, Allah’ın nuru ile aydınlanmış
ve her kim de Ali b. Ebi Talib’i severse, kopmayan sağlam kulpa tutunmuştur. Her
kim Muhammed’in ashabı hakkında güzel söz söylerse, işte o kimse münâfıklıktan
yana selamettedir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Onlardan her birinin
sayılamayacak kadar çok faziletleri vardır. İnşallah bundan sonra ben, Nebî’nin
(s.a.v.) onlara verdiği faziletleri zikredeceğim.
1114. ... Cerir b. Abdullah’tan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muha
cirler He Ensar, dünya ve ahirette birbirlerinin velisidirler. ”1378
1115. ... Cerir’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muhacirler ile Ensar,
dünya ve ahirette birbirlerinin velisidirler. ”1379
lediği meleklere “Ona gidin de onu selamlayın!” buyurur. Melekler “Ey Rabbimiz!
Bizler senin semanın sakinleri ve yarattıkların içinde özel olan kimseleriz. Bize ona
1380 İsnadı sahihtir.
Tahriç:
• Buhârî, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 3794 (7/146) - Ahmed, Müsned (3/111). Bu ikisi, Süfyan
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (3/171 muhtasar olarak). Muaviye yoluyla “Bize Yahya b. Said tahdis etti...
senediyle bu şekilde...
1381 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdurrahman b. Ebi Said el-Hudri vardır. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Kendisine
Ebû Hafs da dendir. Sikadır. İbn Sa’d, onun hakkında şöyle der: “Çokça sabit olmayan hadisler
rivayet ederdi. Âlimler, onun hadislerini zayıf sayarlar ve onunla hüccet getirmezler. Bk. Taba at
(5/267) - Takrib (s. 341) - Tehzib (6/183) L .... M ,. .... -
‘ Yine senedinde Kesir b. Zeyd el-Eslemi vard.r. Künyesi
duk olmakla birlikte hata ederdi. Yedinci tabakadandır. Bk a rı s. .
Abdurrahman’dan rivayette bulunduğunu bilmiyorum. Meşhur olan, onun Rabih b. Abdurrah
selam vermemizi mi emrediyorsun?” diye sorarlar. Buyurur ki: "Onlar bana ibadet
eden ve bana hiçbir şeyi ortak koşmayan kullarımdır. Onlar, kendileri ile yarıklar^
kapandığı ve hoşa gitmeyen şeylerden korunduğu kimselerdir. Onlardan biri, eld
edemediği arzusu içinde kalır halde ölür. ” İşte tam burada melekler ona ge/jr»
"Tüm kapılardan yanma girerler. Sabretmenize karşılık size selam olsun! O yurdun
(dünyanın) sonucu ne güzeldir! (derler.)” (Ra’d, 23-24)1383
1120. ... İbn Cud’an’dan rivayet edildiğine göre kendisi Enes b. Malik’i şöyle
derken işitmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) patikanın vadiden daha korunaklı olduğunu
bilirdi. Yine de şöyle buyurdu: "Şayet insanlar bir vadiye, Ensar ise bir patikaya
sapsa, kesinlikle Ensar’m patika yolunu izlerim. Şayet hicret olmasaydı, kesinlikle
Ensar’dan bir adam olurdum. Onların güzelliklerini kabul edin, kötülüklerini gör
mezden gelin. Ensar benim sırdaşım, yakın arkadaşlarımdır. İnsanların koyunlar
ve bakirelerle giderken sizin Rasûlullah ile birlikte gitmenizden razı olmaz mısınız?
Yok eğer dilerseniz, kesinlikle şöyle de diyebilirsiniz: Kovularak bize geldi, bizse
onu barındırdık. İnsanlar onu yalnız bıraktı, bizse ona yardım ettik. ” Bunun üzerine
ağladılar. Dediler ki: “Allah ve Rasûlü’nün üzerimizde iyiliği vardır.”1384
1383 İsnadı hasendir.
• Senedinde Marud b. Süveyd el-Cizami vardır. Künyesi Ebû Seleme’dir, Basralıdır. Makbuldür,
yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 540). Bununla birlikte Hakim’de (2/71) Amr b. Haris, kendi
sine mütâbaat etmiştir. Aynca tahriçte de görüleceği üzere başka mütâbaat edenler de vardır.
• Yine senedinde Musannifin şeyhi vardır. Darekutni, onu zayıf saymıştır ama tahriçte de görü
leceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yme senedinde Ebû Aşane el-Mearifi vardır. Hayy b. Yu’min el-Mısri’dir. Sikadır, künyesi ile
meşhurdur ve üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 185)
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (2/168) - Abd b. Humeyd, 352 (s. 138) - İbn Hibban, Sahih. 7421
(16/438). Bunların hepsi, Abdullah b. Yezid yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İmam Ahmed, Müsned (2/168). İbn Lehi’a yoluyla “Bize Ebû Aşane tahdis etti...” senediyle bu
şekilde...
• Hakim, Müstedrek (2/71). Amr b. Haris yoluyla “Ebû Aşane el-Mearifi ona şöyle tahdis etti...
senediyle bu şekilde... Hakim dedi ki: “İsnadı sahihtir ama Buhârî ile Müslim rivayet etmemişler
dir.” Zehebi, kendisine muvafakat etmektedir.
• Ahmed, Müsned (2/177,222). Süfyan b. Avf yoluyla “Abdullah b. Amfi şöyle derken işittim../
senediyle bu manada...
• Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (10/259) bu hadisi Bezzar ve Taberani’ye de nispet etmiş, şöy e
demiştir: “Havileri sikadır.” Aynca başka bir lafızla da zikretmiş, sonrasında şöyle demiştir. Bunu
Ahmed ve Taberani rivayet etmektedir. Taberani’nin Ebû Aşane -ki o da sikadır- dışındaki ravı en,
sahihin ravileridir.”
1384 İsnadı hasendir. . . .
• Senedinde Ali b. Zeyd b. Cud’an vardır. Zayıftır. Bk. 98.Cİ rivayet. Bununla birlikte tahriç
görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. 879 cu
• Yine senedinde Muhammed b. Abbad vardır. Saduk olmakla birlikte vehme er ı.
Aynca hadis sahih olup tahriçte de görüleceği üzere Buhârî, Müslim ve başka kaynaklard
edilmektedir.
1123. ... Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) söyle buyurdu:
•Ensor deri üstüne g,yiten, insunter ise iç çamaş,r üzerine giyilen elbisedir. Şayet
hicret olmasaydı, kesinlikle Ensar’dan bir adam olurdum. ”1385
*1387
Tahriç:
• Humeydi, Müsned (1201). Ali b. Zeyd b. Cud’an yoluyla Enes’ten bu şekilde...
• Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, Bâb Menakıbi’l Ensar, 3778 (7/137). Buhârî, kitabının başka bir
yerinde de bunu rivayet etmektedir. Ayrıca bk. Müslim, Zekat, Bâb İ’tai’l Müellefeti Kulûbuhum,
1059 (2/735) - Ahmed, Müsned (3/169, 249) - Abdurrezzak, Musannef, 19908 (11/59) - İbn
Hibban, Sahih, 7265, 7266, 7268, 7271, 7278 (İbn Balaban tertibi ile 16/255 ile 278 arası),
4769 (11/78) - Ebû Ya’la, 3229, 3594. Bunların hepsi, birkaç yolla Enes’ten bu şekilde ve buna
benzer olarak rivayet etmişlerdir.
1385 İsnadı hasendir.
• Senedinde Bekir b. Bekkar vardır. Künyesi Ebû Amr el-Kaysi’dir. Hakkında ihtilaf edilmiştir,
çoğu alim onu zayıf saymaktadır. Hafız İbn Hacer dedi ki: “El yazmasında münker hadisler oldu
ğu için zayıf sayılmıştır. Ayrıca Ukayli, onu Duafa’da zikretmektedir.” Bk. Sikat (8/146) - Mizan
(1/343)-Lisan (2/48)
• Yme senedinde Hasen b. Ata Şazuyeh vardır. İsfahanıdır. Hüseyn b. Hafs’tan rivayette bu
lunmuştur. Ebû Nuaym, onu Ahbaru Asbahan’da (1/56) zikretmiş, şöyle demiştir: “Şia görüşüne
sahipti, Ebû Davud’dan rivayette bulunurdu.” Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere bu iki
raviye de mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç:
• Buhârî, Menakıbu’l Ensar, 3779 (7/139) - Ahmed, Müsned (2/410 414,469) Bu ikisi birkaç
yolla Şu’be’den, o Muhammed b. Ziyad’dan senediyle bu şekilde ve benzer olarak nvayet etmış-
• Buhârî, Temenni, 7244, 7245 (13/238) - Ahmed (2/315,419,501). Bu ikisi de birkaç yolla Ebû
1124. Enes b. Malik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şayet hicret
olmasaydı, kesinlikle Ensar’dan bir adam olurdum. ”1388
1125. ... Rabah b. Abdurrahman b. Süfyan b. Huveytıb’tan nakledildiği
ne göre ninesi, babasından şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Ensar’ı sevmeyen kimse bana iman etmiş olmaz. ”1389
• Senedinde İbn İshak vardır. Kendisi müdellistir ve burada muarian olarak rivayet etmiştir. Bk.
667.ci rivayet. Bununla birlikte Ahmed’in de rivayet ettiği bir sonraki rivayette açıkça “tahdis etti”
lafzını kullanmıştır. Ayrıca tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki
diğer raviler ise sikadırlar. Zaten hadis sahih olup Buhârî, Müslim ve başka eserlerde rivayet edil
mektedir.
• Yine senedinde Mahmud b. Lebid vardır. Sahâbenin küçüklerindendir. Rivayetlerinin çoğu
sahabedendir. Bk. Takrib (s. 522)
• Yine senedinde Asım b. Amr b. Katade vardır. İbn Nu’man el-Evsi el-Ensari’dir. Künyesi Ebû
Ömer’dir, Medinelidir. Sikadır, meğazi âlimidir ve dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 286)
Tahriç: Hadisin ikinci yarısı için bk.
• İmam Ahmed, Müsned (3/67, 76). Muhammed b. İshak’tan birkaç yolla bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (3/89). Atıyye el-Avfi’den birkaç yolla bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (3/57) - Abd b. Humeyd, 915 (s. 286). Bu ikisi, A’meş yoluya Ebû Salih’ten
buradakinden daha uzun olarak bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Ayrıca bu hadis için bk.
• Buhârî, Meğazi, Bâb İ’tai’l Müellefeti Kulûbuhum, 4330 (7/644) - Temenni, Bâb Ma Yecuzu
Mine’l Levni, 7245 (13/238) - Müslim, Zekat, Bâb İ’tai’l Müellefeti Kulûbuhum, 1061 (2/738).
Bunların hepsi, Abdullah b. Zeyd’den “Huneyn Ganimetlerinin Paylaştınlması” bölümünde riva
yet etmişlerdir.
• Müslim, Zekat, 1059 (2/735). Ebû’tTeyyah yoluyla Enes’ten bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (3/246). Uzun bir hadiste Enes’ten...
• İbn Mace, Mukaddime, 11 .ci Bab, 164 (1/58). Zayıf bir senetle Sehl b. Sa’d’dan...
1388 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. en-Nersi’dir. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur.
Bk. 138.ci rivayet. Bununla birlikte kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde İshak b. Abdullah vardır. İbn Ebi Talha el-Ensari’dir. Sikadır, hüccettir.
Tahriç: Bunu Ahmed, Müsned’de (3/191) Behz yoluyla “Bize Hammad tahdis etti, dedi ki: Bize
İshak ve Sabit haber verdi...” senediyle rivayet etmiş olup kitabımızın 1120 numaralı hadisinin
bir bölümüdür. Tahrici için oraya bakınız.
1389 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Rabah b. Abdurrahman b. Ebi Süfyan b. Huveytıb el-Kureşi el-Amiri vardır. Künyesi
Ebû Bekir el-Huveytıbi’dir. Künyesi ile meşhurdur. Makbuldür, beşinci tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 205) - Tehzib (3/234). Bununla birlikte ben, kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Rabah’ın nenesi Esma binti Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl vardır. Beyhaki is
minin bu şekilde olduğunu söylemiştir. Ayrıca sahâbe hanım olduğunu söyleyenler de vardır. Bk.
Takrib (s. 734)-Tehzib (12/398)
• Yine senedinde Ebû Sifal vardır. Sümame b. Vail b. Husayn el-Merrf dir. Künyesi ile meşhurdur.
Makbuldür, beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 134). Aynı şekilde buna da mütâbaat eden birine
rastlamadım.
• Yine senedinde İbn Harmcle vardır. Abdurrahman b. Harmele b. Amr b. Senne el-Eslemi dir.
Medineli’dir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 339). Senet
teki diğer raviler ise sikadırlar.
1128. ... Enes ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ım! Ensar'ı,
onların oğullarını ve onların oğullarının oğullarını bağışla!”1392
Tahriç: Ahmed, Müsned (4/70, 5/381, 382, 6/382) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (1/43). Bu ikisi.
Abdurrahman b. Harmele yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de
(10/49). Ebû Sifal sebebiyle zayıf olduğunu söylemektedir.
1390 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Hişam er-Rifai vardır. Kavi değildir. Bk. 11.ci rivayet. Bununla birlikte tahriçte
de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Hakem b. Mina el-Ensari vardır. Medinelidir, saduktur. Sahâbe evlatlanndandır.
Bk. Takrib (s. 176). Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Ahmed, Müsned (4/96,100) - Ebû Ya’la (1/347) - Taberani, Kebir, 718 (19/317). Bunla
nn hepsi, Yahya b. Said yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Aynca bu hadisin şahitleri vardır.
• Bera’dan: Bk. İbn Mace, Mukaddime, Bâb Fezaili’l Ensar, 163 (1/57).
• Ebû Hureyre’den: Bk. Ahmed, Müsned (2/501,527)
• Haris b. Ziyad’dan: Bk. İbn Hibban, Sahih, 2291 (s. 571 Mevarid). Şeyh Elbani, bunun sahih
olduğunu belirtmiştir. Bk. Sahiha, 991 (2/722)
1391 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır. İbn Cud’aridır. Zayıftır. Bk. 98.ci rivayet.
• Yine senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. RivayeÜerinde beis yoktur Bk. 13S.a nva^t.
• Musab b. Zübeyr, Abdullah’ın kardeşidir. Hakkında bilgi için bk. İbnSa d Taba at b ) .
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/241). Müemmil yoluyla "Bize Hammad b. Seleme tahd.s etti...
senediyle bu şekilde...
1392 İsnadı sahihtir.
Tahrîç: „ M1 imam Ahmed Müsned (3/162) - Ebû Ya’la (3022) -
• Abdurrezzak, Musannef, 19913 (11/62) - Bunların hepsi, birkaç yolla Ma’mer’den
ibn Hibban, Sahih, 2780 (16/269 ibn Balaban tertibi ile). Bunla
1129. ... Enes’ten (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ım! Ensar’ı, onların
oğullarını ve onların oğullarının oğullarını bağışla?”1393
1130. ... Avf b. Seleme b. Avf’tan, o babasından, o da dedesinden; Rasûlullah
(s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ım! Ensar’ı, onların oğullarını, onların oğullarının oğulla
rını ve azatlı kölelerini bağışla?”1394
1131. ... Enes’ten (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah'ım! Yaşam ancak
ahiret yaşamıdır. Sen Ensar ve Muhacir’i bağışla!”1395
1132.... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Benisevme
yen bana iman etmemiştir. Ensar’ı sevmeyen de beni seumemiştir. ”1396
• İmam Müslim, Fezailu’s Sahâbe, Bâb Min Fezaili’l Ensar, 2507 (4/1948) - İbn Hibban Sahih
7282 (16/270). Bu ikisi, İshak b. Abdullah yoluyla “Bana Enes anlattı...” senediyle bu’şekilde
rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (3/139) - Nesai, Amelu’l Yevmi ve’I Leyle (314). Sabit yoluyla Enes’ten bu
şekilde...
• Tirmizi, Menakıb, Bâb Fazli’l Ensar, 3909 (5/716). Atâ b. Saib yoluyla bu şekilde... Tirmizi dedi
ki: “Bu yoldan hasen garip bir hadistir.”
• Ahmed, Müsned (3/156). Nadr b. Enes yoluyla Enes’ten buradakinden daha uzun olarak...
Ayrıca bu hadisin Zeyd b. Erkam’dan bir şahidi de bulunmaktadır. Bk. Müslim, Sahih, Fezailu’s
Sahâbe, 2506 (4/1948)
1393 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1394 İsnadı çok zayıftır,
• Senedinde Süleyman b. Davud eş-Şazekuni vardır. Hadisleri terk olunmuştur. Bk. IOIO.cu
rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. İsmail ile şeyhi ve şeyhinin babası vardır. Haklannda herhangi
bir bilgiye rastlamadım.
Tahriç:
• Taberani, Kebir, 152 (18/82). Keşşi yoluyla bu şekilde... Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (10/41)
şöyle der: “Bunu Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım biri vardır.” İstiab (3/1225)
adlı eserinde ise şöyle demiştir: “İsnattaki tüm raviler zayıflardır.”
• İbn Mace, Mukaddime, Fezailu’l Ensar, 165 (1/58). Kesir b. Abdullah b. Avf yoluyla babasın
dan, o da dedesinden senediyle... Heysemi, bunun da isnadının zayıf olduğunu belirtmiştir.
1395 İsnadı sahihtir.
• İmam Buhârî, Sahih, Kitab Fezaili’s Sahâbe, Bâb Duai’n Nebî (s.a.v.), 3795,3796 (7/148). Şu be
yoluyla bu şekilde rivayet etmiştir ama onun metninde “bağışla” lafzı yerine “ıslah et ’ lafzı vardır
• Müslim, Mesacid, Bâb İbtinai Mescidi’n Nebî (s.a.v.), 524 (1/373) - Ahmed, Müsned (3/2
Bu ikisi, uzun bir hadis olarak rivayet etmişlerdir.
• Tayalisi, Müsned, 2085 - Ebû Davud, Salat, Bâb Fi Binai’l Mescid, 449 (2/124 Avn) - ibn Hı -
ban, Sahih (6/2328 İbn Balaban tertibi ile). Bu ikisi, EbÛ’t Teyyah ez-Zab’i yoluyla “Bize Enes .
Malik anlattı...” senediyle rivayet etmişlerdir.
1396 İsnadı zayıftır. “Kavi
• Senedinde Ebû Zeyd vardır. Mahmud b. Muhammed ez-Zaferi’dir. Darekutni de ı
değildir, hakkında ihtilaf edilmiştir.” Bk. Mizanu’l İtidal (4/79) Yemame
• Yine senedinde Eyyûb b. Neccar b. Ziyad el-Hanefı vardır. Künyesi Ebû İsmail ir.
kadısıdır. Sikadır, müdellistir ve ikinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 119)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kasmağa rastlamadım.
1134. ... Ebû Said el-Hudriden (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her
kim beni severse, bana olan sevgisi ile Ensar’ı da sevmiş demektir. Her kim bana
kin güderse, bana olan kini ile Ensar a da kin gütmüş demektir. Ensar’ı münafık
sevmez, mü min onlara kin gütmez. Her kim onları seuerse, Allah da onu seuer.
Her kim onlara kin güderse, Allah da ona kin güder. İnsanlar iç çamaşır üstüne
giyilen, Ensar ise deri üzerine giyilen elbisedir. Şayet Ensar bir vadiye, insanlar da
başka bir uadiye sapsa, kesinlikle Ensar’m vadisine sapardım. Şayet hicret olma
saydı, kesinlikle Ensar’dan bir adam olurdum. Allah’ım! Ensar’ı, Ensar’m oğullarını
ve Ensar’m oğullarının oğullarını bağışla! Şüphe yok ki Allah Teâlâ onların yurdunu
dinine izzet vermek, onları da peygamberine yardımcılar olarak seçmiştir. Allah
hangi şeriatı koymuş, hangi sünneti belirlemiş, hangi farzı kılmış; Allah için hangi
cumada toplanılmış, kişilerin omuzları nerede izdiham olmuş vs. ise bunların tümü
ancak onlarla kılıçları arasında olmuştur. ”1398
1135. ... Asım el-Ahval’den; Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: “Nebî’nin (s.a.v.)
Bl’r-i Maûne ehline üzüldüğü kadar hiçbir seriye için üzüldüğünü görmedim.”
Süfyan dedi ki: “Onların Kur’an hafızları olduğu söylenir.”1399
1136. ... Asım el-Ahval dedi ki: Enes b. Malik’! (r.a.) şöyle derken işittim:
“Rasûlullah (s.a.v.), Bi’r-i Maûne günü musibete uğrayan Ensar’dan yetmiş kişiye
üzüldüğü kadar herhangi bir kişi için üzülmemiş!!.”
Süfyan dedi ki: Ensar’ın elçileri şunlardır:
1. Sa’d b. Ubade
2. Sa’db. Rebi
3. Sa’d b. Hayseme
4. Esad b. Zürare
5. Abdullah b. Ravaha
6. Abdullah b. Amr
7. Abdullah b. Amr -yani Cabir b. Abdullah’ın babası-
8. Ebû Heysem et-Teyyihan
9. Haris b. Kasım
10. Rafi b. Malik
11. Useyd b. Hudayr
1139. Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Salih el-Buhârî haber verdi, dedi
ki: Bize İbn Ebi Ömer el-Adeni ve İshak -yani İbn İbrahim el-Mervezi tahdis ettiler,
dediler ki: Bize Yahya b. Süleym tahdis etti; Ebû Haysem’den, o Ebû’z Zübeyr’den,
o da Cabir b. Abdullah’tan..,1403
• İmam Ahmed, Müsned (3/339, 340). İshak b. İsa yoluyla “Bize Yahya b. Süleym tahdis etti...
senediyle bu şekilde... ,
• Bezzar. Bk. Keşfu’l Estar, 1756 (2/307). Yusuf b. Halid yoluyla İbn Haysem dem..
• Abdurrezzak, Musannef’te “Bize Ma’mer, İbn Haysem’den haber verdi... m fdhdis
• Ahmed, Müsned - Beyhaki (2/442). Bu İkisi, Davud et-Attar yoluyla “Bize ibn Hay
etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Kesir dedi ki: Bu, Müslim in şar ı
bir isnattır ama bunu rivayet etmemişlerdir.” Bk. Bidaye ve Nihaye (3/1 )• ® *
jvfecmau’*
“Bunu Ahmed ve Bezzar rivayet etmektedir. Ahmed’in ravileri, sahihin ravi en
Zevaid (6/46)
1143. ... Enes (r.a.) dedi ki: Hicret ettiği vakit Ebû Bekir (r.a.), Nebî’nin (s t i
arkasındandı. Ebû Bekir yolu bilir ama Rasûlullah (s.a.v.) yolları bilmezdi Bu h I
de bir toplumun yanından geçtiklerinde “Ey Ebû Bekir, bu önündeki delikanlı d
kim? diye sorarlardı. O da “Bu, bana yolu gösteriyor” derdi. Medine’ye yaklaştık!
larında Harre mevkiinde konakladılar ve Ensar’a birini yolladılar. Onlar da heme
gelip Güvende olan ve itaat edilen kavme merhaba!” dediler.1407
Enes dedi ki: “Vallahi Muhammed’in (s.a.v.) bize gelişinden daha aydın, daha
parlak ve daha güzel bir gün görmedim. Rasûlullah’in (s.a.v.) vefat ettiğinden daha
karanlık ve kötü bir gün de görmedim.”1408
nvayet etmişlerdir. ^<^(1/77 8/252) bunu Bezzar ve Kebir adlı eserinde Taberani’ye
• Heysemi, Mecmau’z Zevaid de 1/77 W™ bk. Acluni Keşfu>, Hafa 2214
e nispet etmiş, sonrasında Ravi en sı a Nebî’den (s.a.v.) de rivayet edilmektedir. Bk.
(s- 245). Yine bu, uydurma bir senetle merfu olarak neoı u
1 Elbani, Silsile-i Daife, 532
İsnadı ve tahrici bir önceki rivayet gibidir.
. ..... . 1,0,11 *
Allah katında da kötüdür.”'*"
1147. . Ebû Hureyre (r.a.) dedi W: Bir keresinde Nebî’ye (>.a.v.) "İnsanların
e„ hayıddan kimlerdir?" diye sonddu. Buyurdu kİ: “Ben ne benimle olanlar, sonra
eser ürere olanlar, sonra do eser ürerinde olanların galanda gidenler. Sonra sanki
diğerlerini terk etmiş gibiydi.’*'7
1148. ... Ebû Huıvyre'den (r.a.): Rnsûhıllnb (s.n.v.) buyurdu kİ: "Ümmetimin
en hayırlısı, içinde benim jjondcıtldlğlm çafldır. Soma da onlardan sonra (jclenlcr.
Sonra üçüncüyü zikretti mi zikretmedi mİ Allah en İyisini bilir.1'*11
Tahriç:
• Müslim, Fezailu’s Sahâbe, Bâb Fazli’s Sahâbe Sümme’llezine Yelûnehum Sümme’llezine
Yelûnehum, 2534 (2/228). Hüşeym yoluyla bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (2/410). Şu’be yoluyla Ebû Beşir’den bu şekilde...
Aynca 1147 numaralı rivayette de geçmişti. Tahrici için oraya bakınız.
1414 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
• Senedinde Ziyad b. Eyyûb vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 672.ci rivayet.
1415 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk. 79.cu
rivayet. Bununla birlikte tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: Buhârî, Eyman ve’n Nüzur, 6658 (11/552) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe. 2533 (* *1962)
- Ahmed, Müsned (1/438) - Tayalisi, Müsned, 299 - ibn Mace, Ahkam, Bab Keraheti şŞehade
Limen Lem Yusteşhed, 2362 (2/791) - Taberani, Kebir, 103M Bunlann heps^
dullah b. Mes’ud’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca 1147 numaralı rivayette Ebû
hadisi olarak da geçmişti. Tahrici için oraya müracaat edebilirsiniz.
1416 isnadı sahihtir. n-«ani vardır. Darekutni, onu sika saymıştır. Ri-
• Senedinde Muhammed b. İsmail el-Vasıtı - n/481) Ayrıca kendisine mütâbaat
vayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. Mizamı 1 İtidal (J/^U.
edilmiştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1417 isnadı sahihtir. , _. . ca h rivayet.
• Senedinde Hilal b. Siyaf vardır. Sikadl^ Tirmizi Fiten, Bâb Ma Cae R’l Karni’s SaBs, 2221,
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef (7/548) ' {ia/587) _ ibn Hibban, Sahih, 7229
2222 (4/500) - Hakim, Müstedrek (3/471) a ' bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bu.
<16/212). Bunlann hepsi A’meş'ten birkaç faW J Tahriç|eri Için sözü edilen yere mü-
U47 numaralı rivayet ve sonrasındaki nvayetlerde
racaat edebilirsiniz.
Ravi dedi ki: Hasan-ı Basrî şöyle derdi: “Heyhat! Şu toplumun tuzu kalmadı.”
1423
1159.... Ali b. Ebi Talib den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kişi, tıpkı oh
mayan bir kaybın arandığı gibi ashâbımdan birini aramadıkça kıyamet kopmaz. ”1421
1424
1423
1422
1160.... Cabir’den (r.a.) merfu olarak; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İnsan
lara öyle bir zaman gelir ki ordu yola çıkar. Derken onlara “İçinizde Muhammed’ln
ashabından olan biri var mı?” diye sorulur. Cevap olarak "hvet" denilir ve onunla
fetih istenir, onlara fetih verilir. Sonra İnsanlara blr zaman daha gelir; ordu yola çıkar.
Derken onlara "İçinizde Muhammed’ln ashâbından olan biri var mı?" diye sorulur.
Hemen onu ararlar ama bulamazlar. Bunun üzerine "Peki, İçinizde Muhammed’ln
ashâbından herhangi bir kişiyi gören biri var mı?" diye sorulur. Hemen onu da
ararlar ama bulamazlar. Bunun üzerine "Peki, İçinizde Muhammed’ln ashabından
herhangi bir kimseyi görmüş birini gören biri var mı?" diye sorulur. Hemen onu
da ararlar ama bulamazlar. Şayet ashâbımdan biri denizler ötesinde olsa, kesinlikle
onun yanına giderlerdi. ”I42!’
1161. ... Abdurabbihi dedi ki: Bir keresinde Hasan-ı Basrî’nin meclisinde
oturuyorduk. Bir şeylerden ve Nebî’nin (s.a.v.) ashabından bahsetti. Peşinden dedi
ki: “Onlar bu ümmetin en iyi kalplileri, en derin ilme sahip olanları ve en az kül
fete girenleri idi. Onlar, Allah Teâlâ’nın kendilerini peygamberi’nin (s.a.v.) sohbeti
ve dininin ikamesi için seçtiği bir topluluktur. Ahlâkları ve yolları birbirine benzer.
Kabe’nin Rabbine yemin olsun ki onlar gerçekten dosdoğru yol üzeredirler.’’1425 1426
1425 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Süfyan vardır. Saduktur. Bk. 731 .ci rivayet. Şu’be, onun hakkında şöyle der.
“Ebû Süfyarim Cabir’den rivayet ettiği hadisler ancak sahifedendir. Cabir’den sadece dört hadis
işitmiştir.” İbn Medini de böyle söylemektedir. Bk. İbn Ebi Hatim, Merasil (s. 100)
• Yine senedinde Cafer b. Avn vardır. Saduktur. Bk. 253.cü rivayet.
• Yine senedinde İsmail b. Esed b. Şahin vardır. İsmail b. Ebi Haris’tir. İbn Ebi Hatim dedi ki:
“Babamla birlikte ondan hadis yazdık. Kendisi saduk bir sikadır. Babama ondan soruldu. Dedi ki:
Saduktur/ Darekutni ise şöyle der: “Saduktur, takvalıdır, faziletlidir.” Bk. Cerh ve Tadil (2/161) -
Tarih-i Bağdat (6/276)
Tahriç:
• Abd b. Humeyd, Müsned, 1020 (s. 313). Cafer b. Avn yoluyla “Bize A’meş tahdis etti..? sene
diyle bu şekilde...
• Ebû Ya’la, Müsned, 2179. Yunus yoluyla “Bize Süleyman el-A’meş tahdis etti...” senediyle bu
şekilde... Heysemi, Ebû Ya’la’nın senedi hakkında şöyle der: “Ravileri sikadır.” Bk. Mecmau’z Ze-
vaid (10/18). Ayrıca Hafız, bunu Metalib-i Âliye’de (4200) zikretmiş ve Ebû Bekir b. Ebi Şeybeye
de nispet etmiştir.
• Sahih-i Buhârî, Kitabu’l Cihad, Bâb Men İstiâne Bl’d Duafai ve’s Salihin Fi’l Harb, 2897
(6/104) - Menakıb, 3594 (6/706) - Fezailu’s Sahâbe, 3649 (7/5). Cabir ve Ebû Said el-Hudri’den
birbirine yakın lafızlarla.,.
1426 İsnadı, Hasan-ı Basrî’ye kadar hasendir. Ayrıca tahrlçte de görüleceği üzere Abdullah b. Ömer ile
Abdullah b. Mes’ud’dan mevkuf olarak da rivayet edilmiştir.
• Senedinde Abdurabbihi vardır. İbn Abdullah’tır, Ezdi azatlısıdır. Künyesi Ebû Ka’b’tır, Harir’in
arkadaşıdır. Sikadır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 335) - Tehzib (6/128)
• Yine senedinde Amr b. Ebi Kays er-Razi el-Ezrak vardır. Kufelidir, Rey şehrinde ikamet etmiş
tir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 426) - Tehzib
(8/93)
• Yine senedinde Hakkam b. Selm vardır. Sika olmakla birlikte garip rivayetleri vardır. Bk. 435.ci
rivayet.
Tahriç:
• Ebû Nuaym, Hılye (1/305). Amr b. Ebi Kays yoluyla Ebû Süfyan’dan, o Amr b. Nebhan’dan,
o Haşan dan, o Abdullah b. Ömer den “Her kim (ilmi bir konuda bir şeye) dayanacaksa, ölmüş
kimselere dayansın. Onlar, Muhammed (s.a.v.) ashabıdır.”
• İbn Abdilberr, Cami Beyani’l İlmi ve Fazlihi (2/92). Katade yoluyla Abdullah b. Mes’ud’dan...
Bununla birlikte isnadı munkatıdır.
• Aynca Beğavi, Şerhu’s Sünne’de (1/214) bunu isnat olmaksızın İbn Mes’ud’un sözü olarak
zikretmektedir.
1427 İsnadı hasendir.
• Senedinde Semmak b. Harb vardır. Saduktur. Sonradan hafızası bozulmuş, kendisine telkin
edilir olmuştur. Bk. 69.cu rivayet.
• Yine senedinde İsmail vardır. İbn Ebi Halid’dir. Sikadır, sebttir. Bk. 17.ci rivayet.
• Yine senedinde İsrail vardır. İbn Yunus’tur. Sikadır. Bk. 249.cu rivayet.
• Yine senedinde Ebû Kuteybe vardır. Müslim b. Kuteybe eş-Şe’iri’dir. Künyesi Ebû Kuteybe’dir.
Horasanlıdır, Bağdat’ta ikamet etmiştir. Saduktur, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 246) -
Tehzib (4/133)
• Yine senedinde Zeyd b. Ahzem vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 944.cü rivayet.
Tahriç:
• İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned (1/273, 319,323,354) - Taberani, Kebir, 12303 (12/6) - Ha
kim, Müstedrek (2/294). Hakim, Müslim’in şartına göre sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ken
disine muvafakat etmiştir. Bunların hepsi, birçok yolla İsrail’den bu şekilde rivayet etmektedirler.
• Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (2/293) bunu aynı zamanda Abdurrezzak, İbn Ebi Şeybe, Abd b.
Humeyd, Firyabi, Nesai, İbn Cerir, İbn Ebi Hatim ve İbn Münzir’e de nispet etmektedir. Heysemi,
İmam Ahmed’in senedi hakkında şöyle der: “Ravileri, sahihin ravileridir, Bk. Mecmau z Zevaid
(6/327)
1428 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Müemmil b. İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte kötü hafızalıdır. Bk. 192.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Ma’mer vardır, Saduktur. Bk. 594.cü rivayet.
• Yine senedinde Bahr b. Musa vardır. Künyesi Ebû Mevdud’dur. İbn Ebi Hatim onun hakkında
Şöyle der: “Babama ondan soruldu. Dedi ki: Salihtir.” Aynca İbn Hibban, kendisini Sikat’ta zik
retmektedir. Bk. Cerh ve Tadil (2/419) - Sikat (6/112)
Tahriç: İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (6/282). Ayrıca Suyuti, ed-Dürru’l Mensur’da (3/102) bunu Abd
b. Humeyd, İbn Münzir İbn Ebi Hatim, Ebû’ş Şeyh ve Delail’de Beyhaki’ye de nispet etmektedir.
Derin, ki: Şayet biri, içinde Rasûlullah',n (s.a.v.) asi,âbından birinin örnekliği
>an bir İŞ yaPsa’,§te ° kınJsc yosdo9nı yol üzerindedir. Bununla birlikte şayet biri.
rinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbına muhalefet barındıran bir iş yapsa, işte böyle
J^yden Allah’a sığınırız. Bunu yapan kimsenin durumu ne kötüdür!
! 167-... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ashabım
aııcokyıldızla‘gibidir, hangisine tutunursanız doğru yolu bulursunuz. ”1432
perim ki: Allah ın hayrını murâd ettiği, dinini selamete eriştirdiği ve Kerim
olan Allah’ın ilimle kendisine fayda verdiği kişinin bir özelliği de sahâbenin tümüne,
Rasûlullah’ın (s.a.v.) ehli beytine ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) hanımlarına sevgi besle-
mek, onlara uymak, ne bir fiil ne de bir söz ile onların güzergahından çıkmamak ve
yollarından yüz çevirmemektir. Onlar ilimden bir bâbda ihtilaf etse; bir kısmı “Bu
helaldir” ve diğer kısmı “Bu haramdır” dese, kişi iki görüşten Allah Teâlâ’nın Kitabı
ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünnetine en yakın olanına bakar. Eğer ilmi yetmezse, bu
konuda âlimlere sorup onların fetvasına tutunur ve onların görüşlerinden çıkmaz.
Allah’tan selamet ister ve sahâbenin tümünü rahmetle anar.
Allah’a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şerîa kitabının on dördüncü bölümü
burada sonra erdi. Allah’ın salât ve selamı, O’nun Rasûlü olan seyyidimiz Nebî
Muhammed ve ailesinin üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın on beşinci bölümü
izleyecektir inşallah. Sadece O’na güven duyulur.
• Senedinde Ubeydullah b. Sa’d b. İbrahim b. Sa’d ez-Zühri vardır. Künyesi Ebû I Fazl dır, Bağ
datlıdır. Isfahan kadısıdır. Sikadır. Bk. 975.ci rivayet.
• Yine senedinde Ubeydullah’m amcası Yakûb b. İbrahim vardır. Sikadır. Bk. 975.Cİ rivayet.
1432 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Hamza el-Cezeri vardır. İbn Ebi Hamza el-Cu’fi en-Nasıbi dir. Babasının ismi
Meymun’dur. Amr olduğu da söylenmiştir. Metruktür, hadis uydurmakla itham olunmuştur. Ye
dinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 179)
' tfne senedinde Ebû Şihab vardır. Kendisinin el-Hannat el-Asğar olduğunu zannediyorum. Sa
duk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 564.CÜ rivayet.
* Yine senedinde Amr b. Osman vardır. Saduktur. Bk. 33O.cu rivayet.
' Yine senedinde Amr b. Muhammed en-Nak.d vard.r. Künyesi Ebû Osman d.r, Bagdatlrdır.
^kka’da ikamet etmiştir. Sikad.r, hafizd.r. Bir hadiste vehmetmiştir. Onuncu tabakadand.r. Bk.
Takrib (s. 426)
J’hriç: Abd b. Humeyd, Müsned (783) - İbn Adiyy, Kamil (2/785). ibn Hazm dedi ki; “Yaland.r,
atıldır.” Hafız Iraki dedi ki: “Senediyle hüccet olmaz.
1433 Sahih-i Buhârî, Kitabu Fezaili’s Sahâbe, Nebî’nin (s.a.v.) “Şayet birini yakın dost edinecek olsay
dım...” Sözü bölümünde Enes’ten şöyle rivayet edilir: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) Uhuda çıktı
O sırada yanında Ebû Bekir, Ömer ve Osman vardı. Birden dağ onları salladı. Bunun üzerine
şöyle buyurdu: “Yerinde dur! Doğrusu senin üzerinde ancak bir peygamber, bir sıddık ve iki şehid
vardır.” Bk. 3675 (7/26), 3686, 3699.
Müslim’in rivayeti ise tıpkı Musannifin gelecek rivayetleri gibidir. Şöyle ki adı geçen dağ Hira
olup üzerlerinde zikredilen on kişi vardır. Hafız İbn Hacer dedi ki: “Kıssanın birkaç kere yaşanması
kuvvetle muhtemeldir.” Bk. Fethu’l Bari (7/47). Ayrıca Temame b. Hazen'in Osman’dan (r.a ) ri
vayetine göre zikri geçen dağ Sebir idi. Üzerinde de Nebî (s.a.v.) ile ondan sonraki üç halife va *■
Bk. Tirmizi, Menakıb, Menakıb Osman, 3703 (5/628). Tirmizi dedi ki: “Bu, hasen bir hadistir.
Ayrıca bu, Osman’dan (r.a.) birçok yoldan da rivayet edilmektedir.
1171. İbn Abbâs dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) Hira üzerindeydi.
Birden dağ sallandı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) "Yerinde dur! Doğrusu senin
üzerinde ancak bir peygamber veya sıddık veya şehid vardır" buyurdu. 0 sırada
dağın üzerinde Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, İbn
Avf, Sa’d ve Said b. Zeyd b. Nüfeyl vardı.1137
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: Bu hadislerden her biri
nin başka farklı yolları vardır. Ne var ki bizler bu kadarı ile yetiniyoruz.
1172. Bana Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize Amr b. Muhammed en-Nakıd
tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû’ıı Nadr Haşini b. Kasım tahdis etti, dedi ki: Bize Şey-
ban Ebû Muaviye tahdis etti; Ebû’l Ya’furi’den; Yezid b. Haris el-Abdi dedi ki:
Muğire b. Şu’be emir iken Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl Kufe’ye geldi ve yanına
girdi. Yan tarafında ona yer açıldı. Dedi ki: “Şahitlik ederim ki Ebû Bekir’i (r.a.) işit
tim; Rasûlullah’a (s.a.v.) “Keşke cennet halkından birini görmüş olsaydım!” dedi.
Buyurdu ki: "Ben cennet halkındanım. ” Ebû Bekir dedi ki: “Ben senden sormu
yorum. Senin cennet halkından olduğunu biliyorum.” Buyurdu ki: "Ben cennet
halkındanım, sen cennet halkındansm, Ömer cennet halkından, Osman cennet hal
kından, Ali cennet halkından, Talha cennet halkından, Zübeyr cennet halkından,
Sa’d cennet halkından ve Abdurrahman cennet halkından.” Eğer dilersen sana
onuncunun ismini de söylerim.” Muğire “Söylemeni çok isterim” diye karşılık ve
rince o da “Ben” diye cevap verdi.1438
*1437
rivayet Ne var ki onu kuvvetlendiren ve bazısı daha önce geçip bazısı da ileride gelecek olan
şahitleri vardır.
• Yine senedinde Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Gerçi bazı
âlimler de onu sika saymışlardır. Bk. 4.cü rivayet. Ayrıca tahriçte de görüleceği üzere kendisine
mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Ahmed b. Abdurrahman b. Vehb vardır. Künyesi Ebû Ubeydullah'tır. Saduk
olmakla birlikte sonradan hafızası bozulmuştur. On birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 82). Aynı
şekilde bu ravîye de mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Müslim, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 2417 (4/1880) - İbn Hibban, Sahih, 6983. Bu ikisi, Süleyman
b. Bilal yoluyla Yahya b. Said’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Müslim, 2417 (4/1880) - Ahmed, Müsned (2/419) - Tirmizi, Menakıb, Bâb R Menakıb Osman,
3696 (5/624). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir,” Ayrıca bk. İbn Ebi Asım, Sünne, 141 (2/621).
Bunlann hepsi, Abdülaziz b. Muhammed yoluyla Süheyl’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1437 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Nadr b. Abdurrahman vardır. Künyesi Ebû Ömer el-Hazzaz’dır. Metruktür, altıncı
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 526)
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 1446 (2/622). Ebû Rebi yoluyla bu şekilde...
1438 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Yezid b. Haris el-Abdi vardır. İbn Hibban, kendisini Sikat’ta (5/547) zikretmektedir.
Ayrıca İbn Ebi Hatim de Cerh ve Tadil’de 9/257) ondan bahsetmektedir. Bununla birlikte ikisi
de cerh ve adalet bakımından hakkında bir şey söylememişlerdir. Senetteki diğer raviler ise sika
dırlar.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet etsin!
Bilin ki Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin halife oluşlarının Allah Teâlâ’nın Kitabı
Rasûlullah’ın (s.a.v.) sünneti, Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbı ile onlara ihsan üzere tâbi
olanların sözlerinde beyanı vardır. Allah’ın kendisine akıl verdiği bir Müslümanm
bu konuda şüpheye düşmesi olur iş değildir.
Kur’an deliline gelirsek; Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah İçinizden iman edip
salih ameller işleyenlere (şunları) addetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri na
sıl halifeler kıldıysa, bunları da yeryüzünde halifeler kılacak, kendileri için seçip
beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak (İslami hükümleri tat
bik imkânı ve iktidarı sağlayacak) ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirip
(huzura ulaştıracaktır. Çünkü onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir
şeyi ortak koşmazlar. ” (Nur, 55)
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Vallahi Allah onlara ver
diği sözü yerine getirdi; onları Rasûlullah’tan (s.a.v.) sonra halifeler kıldı, onlara
beldelerinde dini tatbik imkânı verdi. Fetihler gerçekleştirdiler, malları ganimet al
dılar ve küfrün kökünü kuruttular. Onların hilafeti zamanında birçok halk İslam’a
girdi. Dinden dönen mürtedleri öldürdüler, kimileri de dine geri döndü. Ebû Bekir
es-Sıddîk (r.a.) böyle yapmıştı. Onun kılıcı, kıyamete dek mürtedlerin başına inen
hak kılıcıdır. Aynı şekilde dördüncü halife, yani Ali b. Ebi Talib (r.a.) da böyleydi.
Onun kılıcı, kıyamet kopana dek Haricilerin tepesine inen hak kılıcıdır.
Velhasıl; Allah Teâlâ onların halifeliği ile dinini aziz, düşmanlarını da zelil kıl
mıştır. Müşrikler hoşlanmasa da Allah’ın emri üstün gelmiştir.
Ayrıca halifeler, Müslümanlar için uyacakları şerefli sünnetler ortaya koymuş
lardır. Onlar, Muhammed’in (s.a.v.) Ehli Sünnet Ve’l Cemaat olan ümmetinin tümü
için bereket idiler.
Bu konuda Nebî’den (s.a.v.) rivayet edilenlere gelelim. Rasûlullah’ın (s.a.v.)
azatlısı Sefine şöyle der: Nebî’yi (s.a.v.) “Hilafet otuz senedir” buyururken işittim.
Şimdi say; Ebû Bekir iki sene, Ömer on sene, Osman on iki sene ve Ali de altı sene
hilafette kaldılar.
I ^U’Ş-şerîa
1177. Sefine dedi ki; ‘Nebî'yi ($ a .. 69 ’
■cjtlini- Ş,m^i saV' Ebû Bekir iki sene Öın > ^lnfet otu? senedir" buytınırken
3İtı seae hilâfette kaldılar." sene, Osman on iki sen*’ ve Ali de
zikretmektedir.
• Yine senedinde Said b. Cühman vardır. Bk. 1177.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. İşkab vard.r. İbn Hüseyrîdir, saduktur. Bk. 4O9.cu rivayet.
• Yine senedinde Hüşeym vard.r. İbn Beşir’dir. Sikadır, sebttir. Çokça mürsel nvayetlerde bulu-
nur. gizli tedlis yapardı. Bk. 115.ci rivayet. Burada muarian olarak rivayette bulunmuştur ama bir
sonraki rivayetin senedinde Yezid b. Harun’la birlikte zikredilmektedir. Ayrıca orada açıkça uhaber
verdi” demiştir.
Tahrici 1177 numaralı rivayette geçti.
1446 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır. İbn Cüd’aridır. Zayıftır. Bk. 98.ci rivayet. Senetteki diğer raviler
ise sikadırlar.
• Yine senedinde Abdurrahman b. Ebi Bekre vardır. Nufey’ b. Haris es-Sekafi’dir. Basralıdır.
Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 337)
• Yine senedinde İbrahim b. Hasen b. Heysem el-Has’ami vardır. Künyesi Ebû İshak el-Massisi
el-Miksemi’dir. Sikadır, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 79)
Tahriç: Ebû Davud, Sünne, Bâb Fi’l Hilafe, 4611 (Avn, 12/388) - Ahmed, Müsned (5/44, 50)
- İbn Ebi Asım, Sünne, 1131, 1133, 1135 (2/536) - Beyhaki, Delail (6/342). Bunlann hepsi,
Hammad b. Seleme yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bu, Sefine hadisi olarak 1177
numaralı rivayette geçmişti. Tahrici için oraya müracaat ediniz.
1447 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Rebi’a b. Seyf el-Meafiri vardır. Saduktur, münker rivayetleri vardır. Dördüncü taba
kadandır.
• Yine senedinde Said b. Ebi Hilal vardır. Saduktur. İmam Ahmed b. Hanbel, onu karıştırmakla
vasıflandırmıştır. Bk. 423.cü rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b, Salih vardır. Leys’in kâtibidir. Saduk olmakla birlikte çokça yanlış
yapardı. Bk. 4.cü rivayet.
Tahriç:
• İbn Ebi Asım, Sünne, 1152 (2/548), 1169, 1171 (2/557) - Taberani, Kebir, 12 (1/54), 142
(1/90). Bu ikisi, Abdullah b. Salih yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Hadisin ilk bölümü Cabir b. Semura’dan rivayet edilmiştir. Bk. Buhârî, Ahkam, 51.ci Bâb
(13/211) - Müslim, İmare, Bâb: En-Nasu Tebaun Li Kureyş, 1821 (3/1452) - Ahmed, Müsned
(5/106).
Muhammed b. Hüseyn el-Acurrî (r.h.) dedi ki: Ebû Bekir, Ömer, Osman
ve Ali den (r.anhum) sonra hilafete birçok kişi geldi. Kimisi adaletli oldu ki, onlann
ecri Allah a aittir. Kimisi de Allah Teâlâ için gerekli olan hususlarda kusurlu dav
randı ve israfa kaçtı. Onların hepsi de Allah Teâlâ’ya gittiler. O, Hakimler Hakimi
olandır. Bizler ise isyan olmayan hususlarda -iyi olsun, kötü olsun veya adil olsun,
zalim olsun- onları dinleyip itaat etmek, arkalarında namaz kılmak, beraberce ci
hada çıkıp hacca gitmekle emrolunduk. Onlara karşı çıkmayız ve Allah bir çıkış var
edene dek sabrederiz.
Bir adam Hasan-ı Basrî’ye şöyle der: “Ey Ebû Said! Şu emirlerimiz hakkında
görüşün nedir?” diye sordu. Hasan-ı Basrî şöyle cevap verdi: “Onlar hakkında ko
nuşmayı ummazdım. Onlar bizim haccımız, gazvelerimiz, ganimetlerin taksimi ve
hadlerimizin ikame edilmesi içindir. Vallahi onlara itaat etmek ağır, onlardan ayrıl
mak ise küfürdür. Allah’ın onlar ile ıslah ettikleri, ifsat ettiklerinden daha çoktur.”
Hasan-ı Basrî’ye “Ey Ebû Said! Hudeybiye’de bir Harici ortaya çıktı” denildi.
Bunun üzerine şöyle dedi: “O, bir münker görüp ona karşı çıkan ama o gördüğün
den daha beter bir münkere düşen miskinin ta kendisidir. 1449
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
*n! Bilin ki İslam’ın kendisini kuşattığı, Kerim olan Allah’ın kendisine imam tatür-
dlâı herhangi bir kimse, Rasûlullah’tan (s.a.v.) sonra ancak Ebu Bekir es-Sıddık’ın
• r- i - . , . . . âs^ kekinden şahidi vardır. Bk. İmam Ahmed, Müsned
• Gömleğin çıkarılması meselesinin ise Aışe hadisinden şama
IOTS. 86. 114, 149) - Temizi, Bâb Fi Menakıb Osman 3705. 5/628), Tta» dedi ki. Hasen
İ44o Şariptir.” Ayrıca bk. İbn Mace, Mukaddime, 1 l.ci Bâ ,
ö knadı zayıftır.
1449 ^atlrıci bir önceki rivayette geçti. .
Bu rivayet, 48 numaralı rivayette hasen bir senetle geçmişti.
(r.a.) halife olabileceği konusunda ihtilaf etmez. Müslümanın bundan başka bir şeyi
söylemesi asla caiz değildir. Bu konuda, Kerim olan Allah’ın ve Nebî’nin (s.a.v)
özellikle belirtip emrettiği deliller vardır.
Bu delillerden biri, onun erkeklerden ilk Müslüman olan kimse olmasıdır. 0
Rasûl’ü (s.a.v.) ilk tasdik eden, ona arkadaş olan, arkadaşlığını iyi yapan, ona ma
lını infak eden, mağarada onun yanında olan, üzerine sekine inen kimsedir. Al
lah Teâlâ, Nebî (s.a.v.) hakkında Ebû Bekir dışında tüm halkı azarlamış, onu sözü
edilen azarlamadan ayrı tutmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Eğer ona yardım
etmezseniz, (bilin ki) Allah ona gerçekten yardım etmiştir. Hani o, iki kişiden İkin
cisi olarak mağarada idi... ” (Tevbe, AO). O, Mekke’de tüm zorluklara onun yanında
sabreden ve hicret yolunda ona refakat eden kişidir.
Ali (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) geçti. Ebû Bekir ikinci, Ömer de üçüncü
oldu.” Kendisi bu sözüyle Rasûlullah’ın (s.a.v.) fazilette geçişini, sonrasında Ebû
Bekir’in faziletini ve Ebû Bekir’den sonra Ömer’in faziletini kastetmektedir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bunlar ile Ali’den (r.a.)
rivayet edilen tüm bu şeyler, Ebû Bekir ve Ömer’in (r.anhumâ) anlattığımız fazilet
lerini göstermektedir. Birazdan Ali’nin sözlerinden o Ebû Bekir ile Ömer’in fazilet
leri ile alakalı Kerim olan Allah’ın kendisi ile mü’minlerin gözlerini aydın kılacağı
münâfıklann gözlerini döndüreceği ve hak yoldan ayrılıp şeytanın yollarını izleyen
şeytanın kendilerine galip geldiği, azgınlıkları içerisinde bir o yana bir bu yana gidip
gelen tüm rafızi ve nasıbileri hor-hakir kılacak rivayetleri zikredeceğiz.
• Beğavi, Mucemu’s Sahâbe (s. 326). Züheyr b. Muhammed yoluyla “Bize Yahya tahdis etti...”
• Ahmed, Felilu’s Sahâbe, 699 (1/439). Muhammed b. Kudame yoluyla “Bize Yahya b. Süleym
1189 Amr b. Sütyan dedi ki: Cemel günü Ali b. Ebi Talib (r.a.) bize hutbe
verdi. Dedi ki: “Emirlik, Rasûlullah (s.a.v.) tarafından bize emredilen bir şey değildi
ki onun emrine tâbi olalım. Biz bunu kendi kendimize karar verdik. Derken Ebû
Bekir (r.a.) halife seçildi. Dini ikame etti, dosdoğru yürüdü. Sonra Ömer halife se
çildi. O da dini ikame etti, dosdoğru yürüdü.”*1456
1190. ... Ebû’i Haccaf’tan rivayet olunduğuna göre Ebû Bekir (r.a.) halife
olup kendisine biat edildikten sonra ayağa kalkmış, sonrasında Ali b. Ebi Talib de
yanında üç kişilik ashâbı ile ona biat etmişlerdir. Derken Ebû Bekir “Ey insanlar!
Ettiğiniz bu biat ile sizi öldüreceğim. Bundan hoşlanmayan var mı?” diye sordu.
Ali ise ayağa kalktı ve insanların önüne geçip şöyle dedi: “Hayır vallahi! Ne seni
görevden alırız ne de alınmanı isteriz. Rasûlullah (s.a.v.) seni öne geçirdi. Artık seni
kim geri itebilir ki?”1457
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 1158 (2/551) - Hakim, Müstedrek (3/79) - Bezzar, Müsned (260
Zevaid) - Beyhaki, Delail, (7/223). Bunların hepsi, Şuayb b. Meymun yoluyla bu şekilde rivayet
etmişlerdir. Elbani hadisi zayıf saymakla birlikte baş tarafının sahih şahitleri olduğunu belirtmiştir.
Bk. R Zilali’l Cenneh (2/552)
1456 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Amr b. Sütyan vardır. Buhârî, Tarih’te (6/334) kendisinden bahsetmiş ama cerh ve
adalet bakımından hakkında bir şey söylememiştir. Aynca İbn Hibban da Sikat’ta (5/183) onu
zikretmiştir.
• Yine senedinde Küfeli Müşavir el-Verrak vardır. Saduktur, yedinci tabakadandır. Bk. 527.ci
rivayet.
• Yine senedinde Eyyûb b. Muhammed vardır. Bk. 186.cı rivayet.
Tahriç:
• Buhârî, Tarih-î Kebir (6/334) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1336 (2/570). Bu ikisi, Esved yo
luyla Said b. Amr b. Sütyarîdan, o babasından, o da Ali’den senediyle rivayet etmişlerdir. Hafız,
Tehzib’de (8/407) bunu Müşavir yoluyla Amr’dan ve birkaç yolla Amr’dan bu şekilde rivayet
etmiştir.
• İmam Ahmed, Müsned (1/114) - Abdullah b. Ahmed, Sünne, 2327, 1333 - Mervezi, Kitabu’l
Rten, 197 (1/86 Semir ez-Zühri tahkiki ile). Bunlann hepsi, Abdurrezzak yoluyla Sütyarîdan, o
Esved b. Kays’tan, o adamın birinden, o da Ali’den senediyle rivayet etmişlerdir.
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1329 (2/567). Fsvpd b. Kays el-Abdi yoluyla babasından “Ali nin
hutbesine tanık oldum...” şeklinde...
• Abdulllah b. Ahmed, Sünne, 1334 (2/569) - Beyhaki, Delail (7/223). Bu ikisi, Esved yoluyla
Amr’dan, o da Sütyarîdan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1457 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû’i Haccaf vardır. Davud b. Ebi Avf Süveyd’dir. Temim azatlısıdır. Künyesi ile meş
hurdur. Saduktur, Şiidir, hata etmiştir. Bk. Takrib (s. 199). Kendisi Ebû Bekir’den işitmemiştir.
• Yine senedinde Haşim el-Berid vardır. Künyesi Ebû Ali’dir, Kufelidir. Sikadır ama Şia görüşüne
sahip olmakla suçlanmıştır. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 570)
• Yine senedinde Haşim’in oğlu Ali vardır. Saduk olmakla birlikte Şia görüşüne sahipti. Bk. 335.
ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Muaviye vardır. İbn Malic el-Enmati’dir. Künyesi Ebû Cafer dir,
Bağdatlıdır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 507) - Teh
zib (9/463) - Sikat (9/116)
_. TliM müfcT' U SC4Uıa m’™' de<" W: Bir sün’ Mü’minlerin Emiri Ali b.
EblTalibi mutlu olarak gördük. Ona dedik ki: "Ey Mü’minlerin Emiri! Bize arka-
dallarından anlat
Ali (r.a.):
- Rasûlullah’ın (s.a.v.) tüm ashâbı benim de arkadaşlarımda
Biz:
- Bize yakın arkadaşlarından bahset.
- Rasûlullah ın (s.a.v.) yakın arkadaşı kimse, o benim de yakın arkadaşımdır.
- Bize Ebû Bekir’i anlat.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 101 (1/131). Ali b. Haşim’den bu şekilde...
• Hallal, Sünne, 372 (1/304). Telid yoluyla Ebû’l Haccaf’tan bu şekilde... Aynca Kindi, bunu İbn
Neccar’a da nispet etmektedir. Bk. Kenzu’l Ummal (5/654)
1458 İsnadı zayıftır.
• Senedindeki Ebû’l Haccaf ile Ebû Bekir arasında daha önce de belirtildiği üzere inkıta vardır.
• Yine senedinde Telid b. İsmail el-Kufi el-A’rac vardır. Rafızidir. Zayıftır, sekizinci tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 130)
• Yine senedinde Muhammed b. Harun el-Fel)as el-Mahrami vardır. Bağdatlıdır. ibn Ebi Hatim
dedi ki: “Sika hafızlardandır.” Bk. Cerh ve Tadil (8/118)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
•‘seteZde Ala b. Hilal b. Ömerd-Bahlll vardir. Künyesi El.O Muh.m™d vr-Rakkl'dlr Kendi-
1196. ... Süveyd b. Gafle dedi ki: Bir keresinde Şia’dan bir grubun yanın
dan geçtim. Ebû Bekir ve Ömer (r.anhumâ) hakkında ileri geri konuşuyor, onlara
etmiştir.
1462 İsnadı uydurmadır. Cok |anc,dır. İmam Ahmed dedi ki: "Yalan
• Senedinde Süleyman b. Amr en-Neh (9/15)
hadisler uydururdu." Bk. Cerh ve Tadıl (4/ el-Kelbi’dir. İbn Ebi Hatim dedi ki:
• Yine senedinde Süleyman b. Hakem var ır. . . tir >. Nesal dedi ki: “Hadisleri terk olun-
“Yahya b. Main onun hakkında ‘Hiçbir şey eg $ _ Cerh ve Tadü (4/107)
muştur." Nüteyli dedi ki: "Herhangi bir beis yoktur.
- Tarih-i Bağdat (9/29) . . Hatib Tarih’te (4/218) onu zikretmiş ama cerh ve
• Ahmed b. Abdullah b. Zlyad el-Tuslen vardm H« .
adalet bak.m.ndan hakkında bir Sey söylememiş
Tahrici 1190 numaralı rivayette geçti-
eksiklik nispet ediyorlardı. Derken Ali b. Ebi Talib’in yanına girdim. Ona dedim
ki: “Ey Mü’minlerin Emiri! Ashâbından bir grubun yanından geçtim. Ebû Bekir ve
Ömer’i onlarda olmayan vasıflarla zikrediyorlardı. Şayet onlar, kendilerinin açıkça
söylediklerini senin içinde sakladığını düşünmeselerdi, buna cüret edemezlerdi.’’
Ali (r.a.) dedi ki: “Allah’a sığınırım! İçimde onlar için temenni ettiğimden başkasını
gizlemekten Allah'a sığınırım! Onlara içinde sadece güzellik ve iyilik besleyen dışın
dakilere Allah lanet etsin! Rasûlullah’ın (s.a.v.) iki kardeşi, iki arkadaşı ve iki vezi
ridir onlar. Allah onlara rahmet eylesin.” Sonra gözleri yaşla dolu ağlayarak ayağa
kalktı. Elimi tuttu ve mescide girdik. Minbere çıktı ve sakalını tutarak oturdu, iyice
yerleşti. Sakalına bakıyordu; bembeyaz olmuştu. Tâ ki insanlar toplandılar. Sonra
ayağa kalktı, şehadet getirdi ve şu kısa ama derin etkisi olan hutbeyi verdi: “Bazı
topluluklara ne oluyor ki Kureyş’in iki seyyidi ve Müslümanların iki babasını benim
münezzeh ve beri olduğum şekilde zikrediyorlar? Onlar hakkında ileri geri konu
şanları cezalandıracağım. Tohumu yaran ve ruhu yaratan kimseye yemin ederim ki
o ikisini ancak takvalı bir mü’min sever, onlara ancak kötü bir günahkâr kin güder.
O ikisi, Rasûlullah’a (s.a.v.) doğruluk ve vefa ile arkadaşlık ettiler. Emreder, ya
saklar, hükmeder ve cezalandırırlardı. Yaptıkları şeylerde asla Rasûlullah’ın (s.a.v.)
görüşünü geçmezlerdi. Zaten Rasûlullah (s.a.v.) de ancak o ikisinin görüşünü görüş
sayardı. O ikisini sevdiği gibi kimseyi sevmezdi. Rasûlullah (s.a.v.) şu dünyadan
göçüp gittiğinde o ikisinden razıydı. Mü’minler de onlardan razıdırlar. Rasûlullah
(s.a.v.) Ebû Bekir’e mü’minlere namaz kıldırmasını emretti, o da daha Rasûlullah
(s.a.v.) hayatta iken yedi gün boyunca insanlara namaz kıldırdı. Allah Teâlâ pey
gamberinin ruhunu kabzettiğinde, onun için katindakini seçti; mü’minler onu yö
netime getirdiler ve zekatı da ona havale ettiler. Çünkü namaz ile zekat birliktedir.
Sonra hoşnutsuzluk göstermeksizin boyun eğerek biati ona verdiler. Ben, Abdül-
muttalib oğulları’ndan ilk ona biat eden kişiydim. Halbuki o, bundan hoşlanmaz,
bizden birinin seçilmesini isterdi. Allah’a yemin olsun ki o, kalanlar içinde en hayırlı
olanıydı. O; onların en şefkatlisi, en zekisi, en takvahsı, yaşı en büyük olanı ve
İslam’da en öne geçeniydi. Rasûlullah (s.a.v.) onu merhamet ve şefkatte Mikail e,
affedicilik ve ağırbaşlılıkta İbrahim’e benzetmişti. Aramızda Rasûlullah’ın (s.a.v.)
uygulamalarını tatbik etmişti. Sonra Ömer başa geçti. Müslümanlar durum değer
lendirmesi yaptılar; kimileri ondan razı oldu, kimileri ise hoşlanmadı. Ben, razı olan
kimselerdendim. Ömer, kendisinden hoşlanmayan kimseler dahi ondan razı olana
dek dünyadan ayrılmadı. Yönetimi, Rasûlullah (s.a.v.) ile arkadaşının usulü üzere
devam ettirdi. Tıpkı yavrunun annesinin peşinden gitmesi gibi o ikisinin izinden ay
rılmadı. Allah’a yemin olsun ki zayıflara şefkatli, mü’minlere yardımcı, zalime karşı
mazlumun destekçisi idi. Allah yolunda kınayıcıların kınaması onu alıkoyamazdı.
Sonra Allah, hakkı onun dili üzere kıldı, doğruluğu onun şanından eyledi. Öyle
bizler bir meleğin onun dili ile konuştuğunu zannederdik. Allah onun Müslüman
kişme yaşamadın. Kâfirler al aşağı edildi, Kasetçiler kızdırıldı, fasıklar yoldan uzak
laştırıldı, azgınlar öfkelendirildi. Onlar kaybolup gittiklerinde sen dini uyguladın...”
Ravi daha sonra devamını zikretti.
Ali (r.a.) daha sonra şöyle demiştir: “Allah’ın hükmüne razı, emrine teslim
olduk. Vallahi Rasûlullah’tan (s.a.v.) sonra Müslümanlara böylesi bir musibet ebe
diyen gelmeyecek...” Ravi daha sonra devamını zikretti. Bizler bunu kitabımızın
başka bir bölümünde tamamen nakledeceğiz.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Her kim Ali b. Ebi Talib
(r.a.) hakkında onun Ebû Bekir’in hilafeti, fazileti, ona ettiği biat, desteği vs. bizim
aktardığımız şeylerden başkasını söylerse, ona iftira atmış ve doğru yoldan çıkmış
Rafızi mezhebine tâbi olmuş olur.
Eğer biri şöyle derse: Rivayet edildiğine göre Ali b. Ebi Talib (r.a.) Ebû
Bekir’e (r.a.) birkaç ay biat etmemiş, daha sonra biat etmiştir.1464
Şöyle cevap verilir: Şüphesiz ki Ali b. Ebi Talib (r.a.), Allah Teâlâ’nın ken
disine akıl verdiği kimselerin nazarında kadri yüce ve Rafızilerin haksızca nispet
ettiklerinden daha doğru görüşlüdür. Onların Mü’minlerin Emiri Ali b. Ebi Talib’e
nispet ettikleri şeyler üzerinde birçok husus vardır. Şayet bu kimse söylediği sözle
rin farkına varsaydı, susmasının bununla hüccet getirmekten daha evla olduğunu
bilirdi. Ali’den (r.a.) Ebû Bekir’in halife oluşuna rıza ve teslimden başka bir şey ri
vayet edildiği bilinmemektedir. Aynı şekilde Rasûlullah’ın (s.a.v.) ehli beyti de Ebû
Bekir’in hilafetine ve faziletine şahitlik etmektedirler.
1197. ... Abdullah b. Cafer et-Tayyar (r.a.) dedi ki: “Ebû Bekir (r.a.) bizim
yöneticimiz oldu. Kendisi bize en çok rahmet eden, şefkat gösteren en hayırlı
halifeydi.”1465
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Şayet birisi çıkıp “Ömer
(r.a.) ‘Ebû Bekir’in hilafeti beklenmeyen bir olaydır. Allah şerrinden korusun’ de
miştir” derse, ona şöyle cevap verilir: Eğer akıllı kimselerden isen, bunun Ebû
Bekir’e (r.a.) yapılan biat için bir methiye olduğunu anlarsın. Ey cahil! Bu asla bir
kınama veya hoşnutsuzluk değildir.
1464 Bununla Buhârî ile Müslim’de geçen şu rivayete işaret etmektedir; “Ali (r.a.) Ebû Bekir e ancak
Fatıma’nın ölümünden sonra yani Nebî’nin (s.a.v.) vefatından altı ay sonra biat etmiştir. Bk.
Buhârî, Meğazi, Bâb Gazveti Hayber (7/493) - Müslim, Cihad ve Siyer, Peygamber in (s.a.v.)
“Bizler sadaka bıraktığımız sürece mirasçı olunmayız" Sözü, 1759 (3/138). Bununla birlikte
Musannifin de belirttiği üzere Ali’nin Ebû Bekir’e halifeliğinin ilk dönemlerinde biat ettiği sabittir.
Hafız İbn Kesir, bu meseleyi tahkik etmiştir. Bk. Bidaye ve Nihaye (5/239). Ayrıca bk. el-İmametu I
Uzma (s. 142)
1465 İsnadı hasendir.
Tahrici 1187 numaralı rivayette geçti.
' u orl k
Muhammed b. M .â
r 6mİrLtdeesizden °'sun” dedi.
Hüseyn el-Acurrî (r.h ) ded'
planmış olsaydı, kesinlikle beraberinde büyük bîr bit k°nU bu §ekilde ta‘
avnı anda iki halifenin olması olanaklı değildir Bunun ü das9et,recektL Cünkü
X muvaffak k.lmas.yla ayağa kalktı ve “CuZT'7 A1'ah’,n
Bekir olan bir kavim hakkında durum değerlendirmesi ua™ "T'ÇŞr'Slnde EbÛ
$ »c «va Fbû Rpkir’p “I hat olini 4 1 mes ^aPma^an daha sevimli-
* 5 h BöuIpIMp F S3na edcyim" dedL Ebû Bekir *«ni <■»-
tınca ona b.at eth. Boyleltkle Ensar ve tüm Muhacirler, hakk.n Ömer’in yaptığında
olduğunu bildiler. Peşinden tümü hoşnutsuzluk göstermeksizin boyun eğerek ona
biat ettiler. Bu konuda kimse ihtilaf etmedi. Derken Ali b. Ebi Talib geldi, o da ona
biat etti. Zübeyr geldi, o da biat etti. Haşimoğulları geldi, onlar da biat ettiler. O hal
de Ömer in Ebû Bekir in hilafeti ani bir olaydır” şeklindeki sözü, şeytanın bu işte
hiçbir payının olmadığı ve kan dökülemeyeceği anlamındadır. İnsanlar bu konuda
ihtilaf etmemiştir. Demek ki bu bir övgüdür, yerme değil. Ey fitne arzulayan kişi!
Eğer aklın varsa akıllı davran!
1198. ... Zirr’den; Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Ensar’ın Sekife-i Beni
Saide’de toplandıkları gün dönüşleri Ömer’in (r.a.) ettiği kelam iledir. Yoksa sizler
Rasûlullah’ın (s.a.v.) Ebû Bekir’i öne geçirdiğini ve onun insanlara namaz kıldır
dığını bilmiyor musunuz?” Oradakiler: “Allah’a yemin olsun ki evet” diye cevap
verdiler. Bunun üzerine Abdullah “Peki, hanginiz nefsini Ebû Bekir in önüne geçir
mekten hoşlanır?” diye sorunca oradakiler şöyle cevap verdiler: Hiçbirimiz nefsini
onun önüne geçirmekten hoşlanmaz. Allah Teâlâ’dan bağışlanma diliyoruz.
1199. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) ağırlaştığında Abdurrahman
b- Ebi Bekir’e “Bana birkaç sayfa getir de benden sonra Ebû Bekir için ı tı af et-
Muhammed b. Hüseyn el-Acurrî (r.h.) dedi la: Aynı Nebi nın (s.a.v)
dediği gibi oldu; Ebû Bekir hakkında kimse ihtilaf etmedi. Aksine hor hakir tüm
Rafızilerin burnu yere çalsa da Muhacir, Ensar, Ali b. Ebi Talib ve Haşimoğul]arı
peş peşe ona biat ettiler. Allah’a hamd olsun. Gerçekten Allah Teâlâ Mü’minlerin
Emiri Ali b. Ebi Talib’i (r.a.) onların kötü mezhebinden arındırmıştır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ebû Bekir’den (r.a.) son
ra halifeliğe en layık olan kişi Ömer b. Hattâb’dır (r.a.). Çünkü Allah Teâlâ onda
birçok güzel şerefli haller meydana getirmiştir. Bunun delili şudur: Ebû Bekir (r.a.),
Ömer’in (r.a.) İslam’daki konumunu ve Allah’ın onunla dini izzetli kıldığını bildi
ğinden, Rasûlullah’ın (s.a.v.) nazarındaki değerini anladığından ve de Allah’ın ona
has kıldığı faziletlerin farkına vardığından Muhammed’in (s.a.v.) ümmeti hakkında
Rabbi Teâlâ’ya samimi davranmış, onlara halife olarak Ömer b. Hattâb’ı (r.a.) tayin
etmiştir. Bilmiştir ki Allah Teâlâ onu bu yaptığından sorguya çekecektir. Dolayısıyla
ümmete iyiliğini istemekten bir an geri durmamıştır.
Muhacir’den bir adam, bu konuda Ebû Bekir (r.a.) ile tartışmış, şöyle demiştir
“Sana Allah Teâlâ ve ahiret gününü hatırlatırım. Doğrusu sen, insanlara sert ve
1467 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdurrahman b. Ebi Bekir el-Kuraşi el-Müleyki el-Mekki vardır. Amcası İbn Ebi
Müleyke’den riayette bulunmuştur. Buhârî dedi ki: “Hadisleri yok olup gitmiştir.” İbn Main dedi
ki: “Zayıftır.” Ahmed dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Nesai dedi ki: “Terk olunmuştur. ” İbn Adiyy
dedi ki: “Hadisleri yazılanlar cümlesindendir.” Bk. Mizan (2/555). Bununla birlikte İmam Ahmed’e
ait Müsned’de (6/106) Nafi b. Ömer ile Tayalisi, 1508 (s. 210)’da Abdülaziz b. Rafi kendisine
mütâbaat etmişlerdir.
Aynca hadis sahih olup tahriçte de görüleceği üzere Buhârî ile Müslim’de rivayet edilmiştir.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (6/47). Muaviye yoluyla “Bize Abdurrahman b. Ebi Bekir tahdis etti..,
senediyle bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (6/106). Müemmil yoluyla "Bize Nafi yani İbn Ömer tahdis etti; İbn Ebi
Müleyke’den...” senediyle bu şekilde...
• Ebû Davud et-Tayalisi, Müsned, 1508 (s. 210). Abdülaziz b. Refı yoluyla İbn Ebi Müleyke’den
bu şekilde...
• Buhârî, Merza, Bâb Ma Ruhhisa Lil Mariz En Yekule “İnni Veciun”, 5666 (10/128), Ahkam, Bab
İstihlaf, 2717 (13/218). Yahya b. Said yoluyla Kasım b. Muhammed’den, o da Âişe’den senediyle
bu şekilde...
• Müslim, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, Bâb Min Fezaili Ebi Bekr (r.a.), 2387 (4/1857) - Ahme ,
Müsned (6/144) - İbn Hibban, Sahih, 6598 (14/564 İbn Balaban tertibi ile), Bunlann hepsi.
Salih b. Keysan yoluyla Zühri’den, o Urve’den, o da Âişe’den bu şekilde ve benzer olarak rivaye
etmişlerdir.
Ali b. Ebi Talib (r.a.) şöyle der: “Sükûnetin nmo >■ ....
uzak görmezdik.” Ali (r.a.) yine şöyle der: “Ömer Allah dr
Bu yüzden Allah da onun iyiliğini istemiştir.” ’ n sam'mı o an bir kuldur.
İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: “Ömer Müslüman olduğunda müşrikler ‘Kav-
mimizin yarısı bizden gitti’ demişlerdi.” İbn Abbâs yine şöyle der: Ömer b. Hattâb
(ta.) Müslüman olduğunda Cibril (a.s.) Nebî’ye (s.a.v.) indi ve şöyle dedi: “Ey
Muhammed! Vallahi sema ahalisi bugün Ömer’in Müslüman oluşu ile sevinç duy
maktadırlar.”
Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ım! İslam’, şu iki adamdan sanadaba^imli
olanıyla izzetli kıl! Ya Ömer b. Hattâb ya da Ebu Cehil b. şamı.
bir an önce Ömer hakkında gerçekleşti. Çünkü Alla eaaon
„ - Aiinh Tpâlâ hakkı Ömer in dili ve
Nebî (s.a.v.) yine şöyle buyurur: "D°9^ceW ümmetlerde kendisiyle konu-
a’bı üzere kılmıştır.” Yine şöyle buyurur. oıacakSa, o kesinlikle Ömer b.
kimseler uord,. Eğer benim ümmetimde de olacak
Hattâb’br.”
öre Cibril (a.s.) Nebî’ye (s.a.v.)
Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet olunduğunda 9 °nun kızgınlığı rıza,, rızası
$ebP şöyle demiştir: “Ömer’e selam söyle. Una u
Se adalettir.”
Bunun üzerine Ebû Bekir şöyle dedi: “Allah seni hayırla mükâfatlandırsın.
Vallahi seni halife yapacak olsaydım, kesinlikle senin de o işe layık olduğunu
görürdüm.”1468
1201. ... Umeys’in kızı Esma’dan; Muhacir’den bir adam, bu konuda Ebû
Bekir (r.a.) ile tartışmış, şöyle demiştir: “Sana Allah Teâlâ ve ahiret gününü hatırla
tırım. Doğrusu sen, insanlara sert ve kaba birini halife tayin ettin. Allah Teâlâ seni
hesaba çekecektir.” Ebû Bekir bunun üzerine “Beni oturtun’ dedi ve sözlerine şöy
le devam etti: “Allah ile karşılaşınca O’na ‘Onlara en hayırlı kulunu halife seçtim
diyeceğim.”1469
wi Alazsan, sana ölümden daha nefret gelen bir gaip olmaz. Zaten ZdZe
kaçışın volttur ve onu asla aciz bırakamayacaksın.”1470
.....
1ZVH. ... ^”1472
llc H<onı hhnrruşfr. ------------------------- —■
; »MM b Nümey «l-Hemedont vard.r. Sikada.
. yu, «örfinde M'*.'™« ( 490)
dl,„o™nonak»K«l»"<<" Bk W"''
Tahriç: iara (5/619). Tirmizi dedi kİ: Hasen gariptir. Bunu.
. Ahmed. Müsned (4 154) - Tim» . Müstedrek (3/85). Hakim sahih oldu^
**b H;‘" ^“^^.kai dmH». Bani»"" I-P-. >* Abdal,,hb £
belirtmiş. Zencnı 0 ^^kfctlldcr.
d-Mukn-den bu r’ ’ ' , b Yl,?k|’c Radar ulaşan bir senetle bu şekilde.. A1,
’ MU“"tL’’kSw’aX »I* -*W"“ Bk SM-'
Dbam. bu bad>M zikir , c(ü Wf hld| vardlr. Bununla birlikte senede
™ aUWrde„ de **
dh sLdinde Abdulmuri im b. Meşir vardır ki aynı şekilde o da zayıftır.
. Senedinde Ebû Bekir b. Meryem vardır. Beni Saide azatlısı Abdullah tır. Medınelidir, makbul-
dü. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 322). Ben, kendisine mütâbaat eden birine rastlaş
dım Bunun yanında hadisin tahriçte de görüleceği üzere sahih senetlerle birkaç şahidi vardır. Bu
yüzden hadis sahihtir inşallah.
• Yine senedinde Gutayf b. Haris es-Sekuni vardır. Kendisine es-Semali denir. Humusludu.
Sahâbe olup olmaması hakkında ihtilaf edilmiştir. H. 6O’lı yıllarda vefat etmiştir. Bk. Takrib (s.
443)
• Yine senedinde Habib b. Hubeyb er-Rahbi vardır. Künyesi Ebû Hafs’tır, Mısırlıdır. Sikadır, üçün
cü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 151)
• Yme senedinde Beşir b. Ayyaş vardır. Sikadır. Bk. 794.cü rivayet.
• Yme senedinde Muhammed b. Ebi’ s Sirri el-Askalani vardır. Muhammed b. Mütevekkil b.
Abdurrahman el-Haşimi’dir. Saduktur, ariftir ama vehimleri bulunmaktadır. Bununla birüke
Taberani’nin rivayetinde kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Taberani, Kebir, 1077 (1/354). Birkaç yolla Ebû Bekir b. Ebi Meryem’den bu şekilde...
Bu hadisin şu sahabeden birçok şahidi vardır.
• Ebû Hureyre: Bk. Musannif, 1356 - Ahmed ve Bezzar. Bk. Keşfu’l Estar, 2501 (3/174) -
Ebi Şeybe. Musannef, 1035 (12/25) - Taberani, Evsat. Bk. Mecmau'z Zevaid (9/66) - Abdullah
q 5 Sahâbe’ 315 (s- 251) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1250 (2/821) - İbn Hibban.
Sahih, 6889 (15/313)
• Ömer: Bk. Taberani, Evsat.
Hk aT? Ahmed’ Müsned (2/53' 95>- Aynca bunu Evsafta Taberani de n^
âlimler onu sikT & ı Abdullah b. Salih dışındaki raviler, sahihin ravile ’ ■
alimler onu sfa saymışlarda ama kendisinde zay.flık vardır
• Âi^i Bir^v Bk‘TabGranİ- Senedİnde zaVf ™«er vardır. R
- ^n Ebi ^evbe Z 7S? MUSann‘f Zİkrett* Aynca bk. Taberani (h^bl1^
(R.A.) HİLAFETİ
.. Hüsevn el-Âcurrî (r.h.) <,cdi Wî Ömer (r.a.) hançer]enH.
... T”3 ?î^e1Cevap vcri*ir: Onun menkıbelerinin ilki; Rasûlullah’ı (s.a.v.) tas-
esi, üs uman oluşu, Nebî nin (s.a.v.) iki kızını ona vermesi ve bu evlen-
Rasûhıîbh\an \ va^ıy ’le yapmış olmasıdır. İbn Abbâs’ın rivayet ettiğine göre
“teSSte™ “Doğrusu Allah Teâlâ b°n°temı Osmm b
onun ilk
Abdurrahman b. Semura ş6y|c
Nebî’nin (s.a.v.) yanına geldi. Flkı. • . ebü,< seferini
Nebî’nin (s.a.v.) kucağına döktü, sonra aT k°IU"da bl" dinar” °T0" b Af,an
onlar kucağında iken eliyle çevirip SÖU|„‘. ,asını dönüp gihi b'.k'"’". .'- GcllP onu
sonra hiçbir Sey zarar ğö/dünr^^ 7>
Alfan (r.a.) Usra ordusunda dokuz yüz otU2 .Kalade dedi ki: “Doğrusu 0^1,"
Şhab ez-Zühri dedi ki: “Osman b. Alfan fr a ^7 yetaİ5 at etmişü
gefirmi, sonrasında altmış tane at getirip> sayj^^ dokuz k’rkd^e
Yine şöyle buyurmuştur: “Her peygamberin bir refiki vardır. Benim refikim
de Osman b. Affan’dır. ” Yine şöyle buyurur: “Şüphesiz ki melekler Osman b.
Affaridan haya ederler.” Yine Nebî’den (s.a.v.) rivayet olunduğuna göre şöyle bu
yurmuştur: “Osman b. Affan kıyamet günü Rebi’a ve Mudar kabilesi kadar kişiye
şefaat edecektir. ”
Katil:
- Cennette.
- Onu nerede öldürdün?
. Vallahi cehennemde.1476
1209. İbn Lehi’a’dan; Yezid b. Ebi Habib dedi ki: “Bana ulaştığına göre
Osman b. Affan’m (r.a.) üzerine yürüyen atlılar delirmişlerdi.” İbn Mübarek dedi ki:
"VSenedinde
Ymese^e^ Yezid b. Ebi
r‘Vayetlerde bulunutdu- Bk93 CÛ
1478 buhârî, Sahih*3 M°*Un^an rivayet olarak İbn A.1 ^\re*rniS ve İbn Mübarek’in sözü olmaksızın
b
demektir.” Bk (7n
- ^d, 3862 7^
Feth klbu
’i o” Hacerde diBâb
’' Ensar, İsla" d
ki- “Cüml bnispet W-
’ Hattab’ 3863 (7/178), Bâb İslamlSaıd
k
CamScanner ile tarandı
---------------- ^'5-şerVa
' j210. •• -Hayseme b. Abdurrahman | 717
. ıhtığında altı kişiye şurayı emretti o . ki: Orner b Hauah’ , .
yani seçimleri bir adam üzer^nd ° Ta'ha ““"a de» s h ‘v’
fasını emretti. Ömer dedi ki: “Eğer t I,ak bu|uncaya dek inwnfa '
kıldır r:i.:„. Lyer >alha apin,„ . 7 ueK insanlara namaz
izin düzgün olacag f,k,r üzerinde yürüyün. l’inİ2i ^una koyarsan».
« onu kendinize yaklaştım. Çünkü o. MuhacX'T' “““""'«'en Talha gelir-
«plandılar. Baktılar kı meseleyi çözemediler Ah T 6'l * amd
lr Beş kişi olarak
•£ş kişi olunca düzgün bir sonuca varam,yorsu„*' o 7"" b ......... —■ -
Avf (r.h.) dedi ki:
başkasına havale etsin. Bunun üzerine Zübeyr “B ’ 9 06 ”zden her biri emrini
Talha “Ben emrimi Osman’a verdim” dedi ve Sa' H T™' A*'ye verdirn" dedi
b Avf’a verdim” dedi. Yani altı kişi arasından bu ür L e™'™' Abdurrahman
öne Abdurrahman şu teklifte bulundu. Ç $ k°nuşacaklar. Bunun üze-
Osman ve Ali bu teklife karşı bir şey söylemediler. Abdurrahman dedi ki;
Ali ile Osman “Evet” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Abdurrahman, Ali’nin
elinden tutup şöyle dedi:
- Ey Ali, senin Rasûlullah (s.a.v.) ile akrabalığın var. Bir de İslam’a daha önce
girme şerefin var. Ben de bunu biliyorum. Allah senin üzerinde gözetleyici olsun;
eğer seni emir seçersem adil olacak mısın? Veya eğer Osman’ı emir seçersem din
leyip itaat edecek misin?
Ali buna “Evet” diye cevap verdi. Bunu söyledikten sonra Osman la baş başa
kaldı. Sonra ona da aynı şeyleri söyledi. Daha sonra Osman a Kaldır elini dedi
ve ona biat etti. Ali de hemen biat etti. Sonrasında tüm halk Osman’a biat ettiler.1479
,,Dk ö
,214 Ebû Vali dedi ki: Abdullah b. Mes'ud (r.a.) b,Ze geldi. Derken Ömer
h Ha«âb in (r.a.) ölüm haberini aldık. Onu, o günde daha ?°^glarken ve daha
çok hüamlüyken hiç görmemiştim. Abdullah sonrasinda şeyle ded : Nefsim *.
de olana vemin olsun ki şayet Ömer’in bir köpeği dahi sevdiğim bilsem, kesinlikle
ben de onu severdim. Bizler Muhammed’in (s.a.v.) ashâbıyız. Fıkır birliğine vardık
ve Osman'a biat ettik...” Ravi daha sonra devamını zikretti.
1481
yet. edmde Nezzal b. Sebura vardır. Sikadır. Sahâbe olduğu da söylenmiştir. Bk. 1192.Cİ riva-
Tahriç:
(2/170) - Hallal,’ Sünne” 542 n^47.!1/462) ~ İbn Sa’d, Tabakat (3/63) - İbn Hani, Mesaj
(9/188). Bunlann hepsi birkaç yolla mİ ' Marİfe ve Tarih (2/76°) " Taberani, Kebir, 8843
etmişJerdir. ar dan, o da Abdullah’tan senediyle bu şekilde rivayet
İmam Ahmed, Fezailu’s Sah âh 7q
(3/63) - Hallal, Sünne, 544 (1/385) - Hakim^M' 'bn Hanİ' Mesail <2/17°) ~ İbn Sa’d’ Tab^!
7 tarife ve Tarih (2/86). Bunların ' Müs,edrek (3/97) - Taberani, Kebir, 8841 (9/188)
1482
Senedinde Mis’ar b
kÎaAahihfc “•S-'"''’ S'1'’4''Mbttir' '“Uır. Bk. 198x1 rivayet.
1483
Bir keresinde Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yarın şu bayrağı öyle bir adama
vereceğim ki Allah’ı ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever. ” Sonrasında
Ali’yi (r.a.) çağırmış ve bayrağı ona vermiştir. Bu, Hayber kuşatması zamanında
gerçekleşmişti. Derken Kerim olan Allah, onun eli ile fetih vermiştir.
Görüldüğü gibi Nebî (s.a.v.), Ali b. Ebi Talib’in Allah’ı ve Rasûlü’nü sevdiğini,
Allah’ın ve Rasûlü’nün de onu sevdiğini haber vermiştir. Bureyde el Eşlemi nin
rivayet ettiğine göre
rivayet ettiğine göre Nebî (s.a.v. şöyle buyurur: Rabbim Teâlâ bana o
Nebî (s.a.v.) şy
sevmemi emretti ve kendisinin de onları sevdiğini haber verdi. , <ansın
Adansın, ey Ali! Şüphesiz ki sen anlardansın, ey Alı! Şup esiz > “Rasûlullah’a
«’^’ye (r.anhâ) Ali b. Ebi Taüb’den "X"ba“ll
yoktur. ”
Yine şöyle buyurur: “Ben kimin dostu/efendisi isem, Ali de onun dostu/efen-
dişidir. ”
Nebî (s.a.v.) bir keresinde Ali b. Ebi Talib’e şöyle demiştir: “Seni ancak mümin
sever, senden ancak münâfık nefret eder.” Nebî (s.a.v.) yine şöyle buyurur: “Her
kim Ali’ye eziyet verirse, gerçekten bana eziyet vermiştir.” Cabir b. Abdullah dedi
ki: “Ensar’m içimizdeki münâfıklarını sadece Ali b. Ebi Talib’e duyduğu öfke/kin ile
tanırdık.”
Ebû Abdullah el-Cedeli’den şöyle dediği rivayet edilir: Bir keresinde Ümmü
Seleme nin yanına gittim. Bana “Rasûlullah (s.a.v.) içinizdeyken söver miydi?
diye^ sordu. Ben: Maazallah!” diye cevap verdim. Bunun üzerine şöyle dedi:
Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Her kim Ali’ye söverse, gerçekten
bana sövmüştür. ”
ma™setMR^ V ) aShâb' T'nda karde* kurduğunda Ali ile kimseyi kardeş «'
gönderene vemfrT'rf™ î.’" 8 ’ bU konuda ona sordu. Buyurdu ki: “Beni hak *
fZeTesen/eb Horun Mu»
1215. Bize Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed el-Vasık tahdis etti dedi ki-
B“ Ebü SVr^'T TrTjT?6111 kİ: Ahmed b-Hanbel bana “Bu hadisi **
bu, Ali b. Ebi Talib ın (r.a.) hilafeti konusunda hasen bir hadistir” dedi ve şöyle de
vam etti: Bize Ishak b. Yusuf el-Ezrak tahdis etti, dedi ki: Bize Abdülmelik tahdis etti;
Seleme b. Küheyl’den, o Salim b. Ebi’l Ca’d’dan; Muhammed b. Hanefiyye dedi
)d: Osman (r.a.) muhasara altındayken Ali b. Ebi Talib’in (r.a.) yanındaydım. Der
ken adamın biri, onun yanına gelip “Doğrusu Mü’minlerin Emiri şu sıra öldürüldü”
dedi. Bunun üzerine Ali ayağa kalktı. Ben de onun adına çekindiğim için ortasına
geçtim. Ardından “Hadi oradan anasız kalasıca!” dedi. Ali b. Ebi Talib daha sonra
evin yolunu tuttu. O sırada Osman öldürülmüştü. Eve vardı ve içeri girdi. Ardından
kapıyı kapadı. Derken insanlar gelip kapıya vurdular ve yanına girip şöyle dediler;
“Doğrusu Osman öldürülmüştür. İnsanlar için kesinlikle bir halife lazımdır. Bu işe
senden daha layık birini bilmiyoruz. Bunun üzerine Ali (r.a.) onlara şöyle karşılık
yerdi: “Bunu istemeyin. Ben size vezir olayım. Vezirlik, emirlikten daha hayır ı ır.
İnsanlar ise “Vallahi bu işe senden daha layık birini bilmiyoruz iye: ire
* üzerine Ali şöyle dedi: “Eğer illa Ali diye delecekseniz, "W
»W Bunun yerine mescide çıkacağım. Art.k dileyen kimse bana
âdından mescide çıktı ve insanlar da kendisine biat
1216. Yine bize Abdülhamid tahdis etli, dedi ki: Bize Ebû Yahya el-Attar tah
dis etti, dedi ki: Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak tahdis etti... Daha sonra aynı isnat ile
yukarıdaki rivayeti zikretti.’4”5
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: İşte bu, Ali b. Ebi Talib
konusundaki mezhebimizdir; o, dördüncü halifedir. Nitekim Nebî (s.a.v.) "Hilafet
otuz senedir” buyurmuştur.
Huzeyfe’den (r.a.) Nebî’nin (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Eğer o işe
Ebû Bekir’i seçecek olursanız, bilin ki o dünyada ve ahirette zahiddir. Eğer o işe
Ömer’i seçecek olursanız, bilin ki güçlüdür ve güvenilirdir. Allah yolunda kınayı-
cının kınamasından etkilenmez. Eğer o işe Ali’yi seçecek olursanız, bilin ki doğru
yolu bulmuş bir rehberdir. Sizi dosdoğru bir yolda tutar. ”
A
122°* ".■.,Zkr b’ Hubey§’ten! A1»b- Ebi Talib (r.a.) dedi ki: “Nebî (s.a.v.) bana,
seni ancak mü min sever ve senden ancak münafık nefret eder, diye ahit verdi.”1489
Hubeyra el-Mısri’dır. Sikadır uçuncu ,la bu şekilde... Aynca Şeyh Elbani, bunu
Tahriç: Ahmed, Müsned (l//ö)- L-eıu a
Şilsile-i Sahiha’da (362) zikretmektedir.
1489 İsnadı sahihtir. , 0|makla birlikte hata ederdi. Şia görüşüne sahip
• Senedinde Yahya b. Isa er-Ramlı var . d seneHe Vekr b Cerrah-la beraber zikre-
olmakla suçlanmıştır. Bk. 226.cı rıvaye .
•Senedi Ad,v b. Sabit C-Ensad vat£
1221.... İmran b. Husayn (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî’nin (s.a.v.) yanın
da oturuyordum. Ali (r.a.) de onun diğer yanındaydı. O sıra Rasûlullah (s.a.v.) şu
âyeti okudu: "Yblfsa kendisine dua ettiğinde darda kalmışa icabet eden, ondan kö
tülüğü kaldıran ve sinleri yeryüzünün halifeleri kılan kimse mi... ” (Nemi, 62). Derken
Ali titremeye başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onu tutup şöyle sordu:
- “Ey Ali, neyin var?”
Ali:
- Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bu âyeti okudun. Bense bununla iptila edilirim diye
korktum. Bu yüzden kendime hakim olamadım ve bu gördüğün hale uğradım.
- “Nefsim elinde olana yemin ederim ki kıyamet gününe dek seni ancak
mü’min sever, senden ancak münafık nefret eder.”*1490
1222. ... Bişr b. Galib’in azatlısı Ebû Ömer’den; Muhammed b. Hanefiyye,
Allah Teâlâ’nın "... Rahman onlara bir seugi/dostluk kılacaktır” (Meryem, 96) âyeti
hakkında şöyle dedi: “Herhangi bir mü’minle karşılaşmazsın ki içinde Ali b. Ebi
Talib’e (r.a.) karşı bir sevgi olmasın. Allah ondan ve ehlibeytinden razı olsun.1491
Tahriç: Müslim, İman, 78 (1/86) - Ahmed, Müsned (1/84, 95, 128) - Tirmizi, Menakıb, 3736
(5/643). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.” Aynca bk. İbn Mâce, Mukaddime, Bab Fezail Ashabi
RasûliDah (s.a.v.), Fazl Ali b. Ebi Talib, 114 (1/42) - Nesai, Mücteba, İman, Alametu’l Münafık.
5022 (8/117) - Humeydi, Müsned, 58 (1/31). Bunlann hepsi, A’meş’ten bu şekilde rivayet etmiş
lerdir.
1490 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Ebû Davud vardır. Kendisi el-A’ma’dır. Nufey’ b. Haris olup künyesi ile meşhurdur.
Kufelidir. İsminin Nafi olduğu da söylenir. Metruktür. İbn Main, onu yalancı saymıştır. İbn Hibban,
Duafa’da şöyle der: “Sika ravilerden uydurma hadisler rivayet ederdi.” Beşinci tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 565) - Tehzib (10/470)
• Yine senedinde Haris b. Hasira el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû Numan el-Kufi’dir. Saduk olmakla
birlikte hata ederdi. Rafızi olmakla suçlanmıştır. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 145)
• Yine senedinde Muhammed b. Kesir el-Kuraşi el-Kufı vardır. Künyesi Ebû İshak’tır, zayıftır,
dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 504)
• Yine senedinde Muhammed b. Halef el-Haddadi vardır. Ebû Bekir el-Bağdadi’dir. Sikadır, fazıl
dır, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 477)
Tahriç: Taberani, Evsat (1/119). Heysemi, bu rivayet hakkında şöyle der: “Senedinde Mu
hammed b. Kesir el-Kufi vardır. Ahmed hadislerini yırtmış, cumhur da onu zayıf saymıştır.
Mecmau’z Zevaid (9/133)
1491 İsnadı zayıftır. , , .
• Senedinde Mendel b. Ali el-Anezi vardır. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Kufelidir.Amr ° P
lakabının Mendel olduğu da söylenir. Zayıftır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 545
• Yine senedinde Leys’in kâtibi Abdullah b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte çokça y Ş
ıv Ali.
I |ll„„.v,| ct.Tnvll'den; Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: "Baz.lan: Osman
1226 ada bulunmaz, demişlerdir. Onlar yalan soyle-
Ali’nin ^'vqlsi knlplcriınizclc biı aır,.,----- । , . ,
Aiw> hanıd olsun İd o İkisinin sevgisin, kalplerimizde gerçekten
• Yine senedinde Yezid b. Hibban en-Nıbti el-Belhi vardır. Medain’de ikamet etmiştir. Mukatfl’in
kardeşidir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 600) - Tehzib
(11/322)
• Yine senedinde Abdülaziz b. Numan el-Kuraşi vardır. Mavsili olduğunu zannediyorum. Bas-
ralıdır, hadisleri hasendir. Ebû Hatim dedi ki: “Meçhuldür.” Bk. Cerh ve Tadil (5/398) - Mizan
(2/636) - Lisan (4/39)
• Yine senedinde İbrahim b. Velid vardır. Saduktur. Bk. 245.Cİ rivayet. Bununla birlikte bir son
raki hadiste kendisine Abbâs b. Ebi Talib mütâbaat etmiştir.
Tahriç: Abd b. Humeyd, Müsned, 1464. Haşim b. Kasım’dan bu şekilde...
1494 İsnadı bir önceki gibidir.
• Senedinde Abbâs b. Ebi Talib vardır. Abbâs b. Cafer b. Abdullah b. ez-Zebrikan el-Bağdadi'dir.
Künyesi Ebû Muhammed b. Ebi Talib’tir, Yahya’nın kardeşidir. Saduktur, on birinci tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 292)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1495 İsnadı sahihtir.
Senedinde Humeyd et-Tavil vardır. Sikadır, müdellistir. Bk. 354.CÜ rivayet. Âlimler, Enes’ten
işittiği veya ondan tedlis mi yaptığı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Ne var ki Hafız Ebû Said el-Alai
şöyle demiştir: Humeyd’in hadislerinin tedlis olduğu varsayılsa dahi Enes ile arasındaki vasıtanın
hadisleri sahih olan sika bir ravi olduğu açığa çıkmıştır.” Hafız bununla hadislerinin sabit olduğu
nu kastetmektedir. Bk. Tehzibu’t Tehzib (3/39)
• Yine senedinde Rebi’ b. Sa’leb el-Bağdadi vardır. Künyesi Ebû’l Fazl el-Mervezi’dir. İbn Main’e
onun hakkında sorulduğunda şöyle demiştir: “Salih bir adamdır.” Salih Cezera şöyle der: “Sa
duktur, sikadır.” H. 238’de vefat etmiştir. Bk. Cerh ve Tadil (3/451) - Tarih-i Bağdat (8/418).
Ayrıca bir sonraki hadiste Ziyad b, Eyyub kendisine mütâbaat etmiştir.
I’hrİÇ: İbn Arabi’ Mu’cem- 816 (2/125) - İbn Asakir, Tarih-i Dımeşk (s. 508). Aynca Suyuti,
1/1Q, i ' n',n SÖZÜ olarak Evsat adI1 eserinde Taberani’ye de nispet etmektedir. Bk. Tarih-i Hulefa (s. 55)
1496 İsnadı bir önceki gibidir.
• Senedinde Ziyad b. Eyyub vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 672.Cİ rivayet.
ıaa-7 i T b'r °nCGki riva^tte Seçti.
1^7 İsnadı hasendir.
1501 İsnadı ajm zayıftır. , b Blsr'dlr. Künyesi Ebû'n Nadr'dır. Kulelidir. Ne-
• Senedinde Kelbi vardır. Muhammed b. Salb ■ olmaWa suç|aoml5|lt. Altıncı tabakadan-
sep âlimidir, mülessirdir. Yalancılıkla itham edilmiş, o
leri hasen idi.” H. 262’de vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (4/28) ..
Tahriç: Bunu Suyuti, İbn Asakir’e nispet etmiş ve şöyle demiştir: “Bunu İbn Asakir,
eserinde aşın zayıf bir senetle İbn Abbâs’tan rivayet etmektedir." Bk. ed-Dürru I Mensur
1502 Fedek, bugünkü ismi Hâit diye bilinen Medine ile Hayber arasında, Medine ye İJÛ km-ı
tâki bir bölgedir. Detaylı bilgi için bk. TDV İslam Ansiklopedisi/Fedek. (Çev.)
biri işaret etti ve bir kitap ç,karıp ona doğru u‘za t, i«lelinden
şardl. Sonrasında başın, onlara doğru kald.rd, 7 'S n° Î
ashâbını!” diye seslenip sözlerini şöyle sürdürdü- ‘‘Allah'a , "î
nim kendi el yaztmdtr. Bunu Rasûlullah (s.a.v.) imla ettirmiştir.” Oradan biri: “Ey
Mü’minlenn Emin! Içındekini bana da oku” dedi. Derken ona yaklaştım ve “Eğer
bir gün Ömer i (r.a.) reddedecek ise, bugün onu reddedecektir” dedim. Bunun
üzeıine şöyle dedi. Hiçbir gün Ömer in yaptığı herhangi bir şeyi reddetmedim.
Şüphesiz ki Ömer, doğru ve olgun bir iş yapan bir adamdı. Yine şüphesiz ki Ömer,
size verdiklerinden hayır almıştır. Sizden aldıklarını kendi için uygulamamış, sade
ce Müslüman toplumu için icra etmiştir.”1503
1234. Bize Ebû Said Ahmed b. Muhammed b. Ziyad eş-Şahid tahdis etti,
dedi ki: Bize Hasen b. Affân el-Kufi tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Yahya el-Humani
tahdis etti; A’meş’ten, o Salim b. Ebi’l Ca’d’dan...1504
öme, nX. ve olgun i, yapan bir adamdı. Bu yüzden onun yapl.g, herhang, b.r
1239. ... Ebû Abdurrahman es-Sülemi dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.) teravih
namazında bize imamlık yaptı. Ayrıca Kufe’nin bazı mescitlerinin yanından geçti.
0 sırada insanlar teravih kılıyorlardı. Bunun üzerine şöyle dedi: “Mescitlerimizi
nurlandırdığın gibi Allah da senin kabrini nurlandırsın, ey Hattâb’ın oğlu!”1509
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi blr kaynağa rastlamadım.
1240. ... Amr b. Kays yoluyla Ebû’l Hasna’dan rivayet edildiğine göre Ali
(r.a.) bir adama Ramazan’da insanlara beş selam ile yirmi rekat teravih kıldırmasını
emretti.1510
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.),
Kur’an’ı bir arada toplama konusunda Osman b. Affân’a da bu şekilde tâbi olmuş,
hatta bir araya getirme konusunda onun görüşünü düzeltip “Kur’an’ı ilk bir arada
toplayan Ebû Bekir es-Sıddîk’dir.’’ demiştir. Ayrıca Küfe halkından olup Kur’an’ı bir
arada toplama konusunda Osman’ı (r.a.) ayıplayan bazı topluluklara karşı çıkmış
tır. Onlara Rafızilerin görüşünün aksine şiddetle karşı çıkmıştır.
1241. ... Abduhayr’den; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: “İnsanların Mushaflar
konusunda en büyük ecre sahip olanı şüphesiz ki Ebû Bekir es-Sıddîk’dir. Kendisi
Kur’arîm âyetlerini iki kapak arasında toplayan ilk kişiydi.”1511
1242. ... Abduhayr dedi ki: Ali’yi (r.a.) şöyle derken işittim: “Allah Ebû Bekir’e
rahmet etsin! Kendisi Kur’an’ın âyetlerini iki kapak arasında toplayan ilk kişiydi.”1512
Tahriç: Suyuti, Tarih-i Hulefa’da (s. 137) bunu İsmail b. Ziyad yoluyla İbn Asakir’e şu şekilde
nispet etmiştir: “Ali b. Ebi Talib Ramazan’da mescitlerin yanından geçti. O sıra içlerinde kandiller
yanıyordu. Bunun üzerine “Allah Ömer’in kabrini aydınlatsın” dedi.” Aynca el-Muğni’de İbn Ku-
dame de bunu zikretmiş ve Esrem’e nispet etmiştir.
1510 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû’l Hasna vardır. Kendisini tanımıyorum. Bununla birlikte Küfeli Ebû’l Hasna
diye biri vardır. İsminin Haşan veya Hüseyin olduğu söylenir. Hakem b. Utbe’den rivayette bu
lunmuştur, meçhuldür. Yedinci tabakadandır. Zehebi dedi ki: “Tanınmamaktadır.” Bk. Mizan
(4/515) - Takrib (s. 633). Eğer adı geçen şahıs bu ise, senette kendisi ile Ali (r.a.) arasında inkıta
vardır.
• Yine senedinde Amr b. Kays vardır. Sikadır, mütkındır, âbiddir. Bk. 124.cü rivayet.
• Yine senedinde Hasen b. Salih vardır. Kendisinin Salih b. Hayy olduğunu zannediyorum. Sikadır,
sebttir, fakihtir. Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 161)
• Yine senedinde Hakem b. Mervan vardır. Kendisinin Küfeli ez-Zarir olduğunu sanıyorum. Ebû
Hatim dedi ki: “Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur.” İbn Main dedi ki: “Onu ancak çok sadık
biri olarak görüyorum.” Bk. Mizan (1/579) - Tarih-i Bağdat (8/225)
• Yine senedinde Ubeydullah b. Cerir b. Cebele el-Ateki vardır. Künyesi Ebû’l Abbâs’tır. Hatib,
kendisini sika saymıştır. H. 262’de vefat etmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (10/325)
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannnef (2/393) - Beyhahi, Sünen-i Kübra (2/497). Bu ikisi, Hasen b.
Salih yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1511 İsnadı hasendir.
• Senedinde Süddi vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 671 .ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Ahmed ez-Zübeyri vardır. Sikadır, sebttir. Bk. 491.ci rivayet.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, Fezail, 17600 (14/72) - İbn Sa’d, Tabakat (3/193) - Ahmed,
Fezail, 280 (1/230). Hafız İbn Hacer ile Suyuti, isnadının hasen olduğunu belirtmişlerdir. Bk.
Fethu’l Bari (9/12). İtkan (1/165). Ayrıca İbn Kesir, Fezailu’l Kur’arida (s. 8) bunu zikretmiş ve
“İsnadı sahihtir” demiştir.
1512 İsnadı bir önceki gibi hasendir.
Abdurrahman b. Mehdi, bu senette Ebû Ahmed ez-Zübeyri’ye mütâbaat etmiştir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
Bizler:
. Ey Mü’minlerin Emiti! Peki, bu konuda görü, nedir? diye sorduk
. İnsanla» tek bir mushaf üzerinde birleştirmeyi uygun görüyorum . Çünkü sîzler
bugün ihtilaf ederseniz, sizden sonra gelenlerin ihtilafları daha şiddetli olacaktır.
Bunun üzerine bizler “Görüşün ne güzel!” dedik. Ardından Zeyd b. Sabit ile
Said b. As’a birini gönderdi ve onlara şöyle demesini söyledi: “Biriniz yazsın, di
ğeriniz imla ettirsin. Şayet bir şeyde ihtilafa düşerseniz, durumu bana bildirin.”
Bunun üzerine biri yazdı, diğeri de imla ettirdi. Allah Teâlâ’nın Kitabı hakkında
yalnızca Bakara Suresi’nde geçen bir kelimenin harfinde ihtilaf ettiler. Biri “Tâbût”
diğeri ise “Tâbûh” dedi. Hemen durumu Osman’a (r.a.) bildirdiler. O buna "Tâbût”
diye cevap verdi. Şayet ona verilen iş bana verilseydi, kesinlikle onun yaptığının
aynısını yapardım.”
Ravi dedi ki: Bunu anlatınca oradakiler Süveyd b. Gafele’ye “Bunu bizzat
Ali’den (r.a.) duyduğuna dair kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin eder
misin?” diye sordular. Bunun üzerine şöyle dedi: “Kendisinden başka ilah olmayan
Allah’a yemin olsun ki kesinlikle bunu bizzat Ali’nin (r.a.) kendisinden işittim. ”1513
1244. ... Süveyd b. Gafele dedi ki: Ali (r.a.), mushafları kastederek “Şayet bu
iş bana verilseydi, kesinlikle Osman’ın yaptığının aynısını yapardım” dedi.151'1
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ali b. Ebi Talib’e (r.a.)
muhalefet eden tüm Rafıziler aleyhindeki en doğru delil ve en açık hüccetlerden
biri de, Ali’nin (r.a.) Mushaf-ı Osman’dakini okumaya devam etmiş olması ve on
dan tek bir harfi dahi değiştirmemesidir. Ne bir harfi öne ne de geriye almıştır. Bir
şey eklememiş, çıkarmamıştır. Ne de “Osman şu mushaf hakkında bir şey yaptı
ama şayet o görev bana verilseydi, ben başka bir şey yapardım” demiştir.
Ali’nin evlatları da böyledir; kendileri, dünyadan ayrılana dek Mushaf-ı
Osman’ı okumayı sürdürmüşlerdir. Ali’nin ashâbı da böyledir; onlar, Müslüman-
lara Mushaf-ı Osman’ın içindekileri okuturlardı. Artık kim bundan başka bir şey
söylerse, yalan söylemiş ve İslam ehlinin üzerinde bulunduğu şeye muhalif bir şey
ortaya atmıştır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu bölümden muradımız
şudur: Şüphe yok ki Ali b. Ebi Talib (r.a.), ömrü boyunca Ebû Bekir, Ömer ve
Osman’ın yolunu takip etmiş, onlara tâbi olmuştur. Onların sevdiklerini sevmiş,
hoşlanmadıklarından hoşlanmamıştır. Tâ ki Allah Teâlâ onun ruhunu şehid olarak
kabzedene dek böyle davranmıştır. Onu ancak takvalı bir mü’min sever, ona ancak
bedbaht bir münâfık öfke duyar.
Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin (r.anhum) halifelikleri konusu burada sona
ermektedir.
Allah’a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının on beşinci bölümü bu
rada sonra erdi. Allah’ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebî Muhammed ve ailesinin
üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın on altıncı bölümü izleyecektir inşallah. Sadece
O’na güven duyulur.
1246. ... Şa’bi dedi ki: İbn Abbâs’a (r.anhumâ) “İlk Müslüman olan kimdir?”
diye sordum. Bana “Ebû Bekir es-Sıddîk” diye cevap verdi ve şöyle dedi: Yoksa
sen, Hassan b. Sabit’in şu şiirini işitmedin mi?
"Hüzünlü olarak güvenilir bir kardeşimi andığında,
Hemen kardeşin Ebû Bekir’in yaptığını da hatırla!
O, içlerinden rasûlleri ilk tasdik edendir."1™'
1247. ... Ebû Said el-Hudri dedi ki: Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) şöyle dedi:
“Ben insanlar içinde ona en layık olan değil miyim? Ben, ilk Müslüman olan değil
miyim? Ben şu-şu kişi değil miyim? Ben şu-şu kişi değil miyim?”1517
*1516
1248. ... Ebû Said’den; Ebû Bekir (r.a.) şöyle dedi: “Ben insanlar içinde ona
en layık olan değil miyim? Ben, ilk Müslüman olan değil miyim? Ben şu-şu kişi
değil miyim? Ben şu-şu kişi değil miyim?”1518
1249. Bize Kasım b. Zekeriya el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Kü-
reyb tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Said el-Eşecc tahdis etti, dedi ki: Bize İbn İdris
tahdis etti...
1250. ... el-Mutarriz dedi ki: Yine bize Muhammed b. Müsenna ve Bindar
tahdis ettiler, dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, dedi ki: Bize Şu’be
tahdis etti; Amr b. Mürre’den, o Ebû Hamza’dan; Zeyd b. Erkam dedi ki: “İlk Müs
lüman olan Ali b. Ebi Talib’dir.”
Tahriç: Hakim, Müstedrek (3/64) - İbn Abdilberr, İstiâb. Bu ikisi, Mücalid yoluyla bu şekilde
rivayet etmişlerdir. Aynca Heysemi, bunu Taberani’ye de nispet etmiş, şöyle demiştir: “Senedinde
Heysem b. Adiy vardır ki metruktür.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/43)
1516 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Humeyd er-Razi vardır. Hafız olmakla birlikte zayıftır. Bk. 1185.ci
rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1517 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ukbe b. Halid vardır. Künyesi Ebû Mesud’dur, Kufelidir. Saduktur, üçüncü tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 394)
• Yine senedinde Ebû Said el-Eşecc vardır. Sikadır. Bk. 13.cü rivayet. Senetteki diğer raviler de
aynı şekilde sikadırlar.
Tahriç:
• Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 271 (1/226) - Tirmizi, Menakıb, 5/612). Bu ikisi, Şu’be yoluyla bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Tirmizi, Menakıb, 3667 (5/611) - İbn Hibban, 6863 (15/279). Bu ikisi, Ebû Said el-Eşecc yoluy
la “Bize Ukbe b. Halid tahdis etti, dedi ki: Bize Şu’be tahdis etti; Ceriri’den, o Ebû Nazra’dan, o
da muttasıl olarak Ebû Said’den...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi ki; “Bu,
garip bir hadistir.” Kendisi ilk rivayeti tercih etmiş ve “Bu daha sahihtir” demiştir.
• Hakim, Müstedrek (3/64) - Ahmed, Fezail, 103 (1/133) - Taberi, Tarih (2/214) - Fesevi, Tarih
(3/254).
Zikredilen şiir için bk. Divan-ı Hassan b. Sabit (s. 174)
1518 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
d..<ıı A» c„.;;
,nrnm»d i. ai l ।
-n
l^ün» •M'kİ: Ebû Hmıvn <-|.E~ '' ',,(l1 M: |||„, t,
■■. Pİ t*h-
^,|e bini'»: Rnsûluünh 7 VI VM<- venli, Amr
n v) ll‘> blrllku. nk 1 ,,rn Z‘Vİ b r^m'ı
,,k k.hn kı,! Ah b f.hı
AnUb.Münv dedi kİ: Bunu |b|nb||n.<|nı
d?dl.,W0 <n h/,,V Uhı v, tbû fkhr dlr
2. Ebû Bekir
3. Ammar
4. Ammar’ın annesi Sümeyye
5. Suheyb
6. Mikdad
7. Bilal
Allah hepsine rahmet etsin.1524
1525
1257 .... Zirr’den; Abdullah (r.a.) dedi ki: Müslüman olduklarını ilk açığa vu
ranlar şu yedi kişidir:
1. Rasûlullah (s.a.v.)
2. Ebû Bekir
3. Ammar
4. Ammar’ın annesi Sümeyye
5. Suheyb
6. Bilal
- Ne yani, tek bir gecede Şam’a gittiğini ve sonra da sabah olmadan önce geri
döndüğünü tasdik mi ediyorsun?
- Evet. Ben bundan daha öte şeyleri tasdik ediyorum. Sabah akşam semanın
haberini getirdiğini tasdik etmekteyim.
Ravi dedi ki: Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) bununla es-Sıddîk diye isimlendirilmiş
tir. 1528
1260.... Ebû Umame dedi ki: Bir keresinde Ensar’dan bir adam ile Ebû Bekir
(r.a.) arasında laf dalaşı olmuştu. Derken Ebû Bekir (r.a.) adamdan özür diledi ama
adam kabul etmedi. Bu olay Nebî’ye (s.a.v.) ulaştığında öfkesi şiddetlendi. Derken
o adam, gelip Nebî'nin (s.a.v.) yanına oturdu. Fakat o diğer tarafa döndü. Ada^
sonra kalkıp soluna oturdu ama yine öteki tarafa döndü. Sonra kalkıp önüne otur,
du ama yine öteki tarafa döndü. Adam bunun üzerine şöyle dedi: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Benden yüz çevirdiğini görüyonım. Biliyorum ki sen bunu benim hakkım
da duyduğun bir şeyden veya içinde bana karşı olan öfkeden dolayı yapıyorsun
Sen benden yüz çevirirken dünyada ne hayır olabilir ki! Seni hak ile gönderene
yemin ederim ki sen bana kızgınken dünyada bir saat dahi yaşamak umurumda
değil." Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ebû Heklr önce davranıp
senden özür dilemişken kabul etmek istememişsin. Şüphesiz. Allah Teâlâ beni he
pinize göndcıdi. Sîzler 'Yalan söyledin’ derken arkadaşım ‘Doğru söyledin’ demişti
Beni ve arkadaşımı bırakacak mısınız? Beni ue arkadaşımı bırakacak mısınız? Beni
ve arkadaşımı bırakacak mısınız?”1529
1261.... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hiçbir mal, bize,
Ebû Bekir’in malının bize verdiği faydayı vermedi. ”1530
ı
, 1264. . ERÛl!?‘?,yre’!,en (r n ): ’^hıllah *
Fhn *
mal, bana, Ebû Bekli İn malının hana ucrdiai fnn,ı’ h n.v ) şliylr»
' ' , buyurdu "Hiçbir
Ebû Bekir ağlamaya başladı ve şöyle dedi: “ * ,"’rmr(l Bunun (ı/erine
l-V Allah ın Rasûkı1 Ben ve malım
ancak senin için değil midir?””»’
Tahriç:
• taberani, Kebir, 11461 (11/191)I 467 (WW) _ Ah(ned
iST IM271"«"'.ir. 1 l> >'M8> -ll>"' Si,hih-6860
( /270) - ibn Sa d, Tabaka ( turime’den o da İbn AbbAs'tan senediyle ve “Nefsi ve malı
(15/75). Bunların hepsi, birkaç yo a Kuhafe'den daha çok bana iyilik eden birisi yoktur"
konusunda insanlar içinde Ebû Bekir b.EblKuhafe <ıen ua y
keK‘Sf
du Ne var ^Rasûlullah',n (s.a.v.) ruhu kabzedilen'Vfeh^’^Z’sS'
Rrrh *
Derken Ebu Bek,re geld.g.nde bir münadiye şöyle seslenmesini emretti; “Kimin
Rasûlullah ın (s.a.v.) yanında bir borcu veya vaadi varsa gelsin!” Bunun üzerine
Ebû Bekir’e gittim ve ona Nebinin
~ ~...........
(s.a.v.) bana “Şayet Bahreyn malı gelirse,
uaıid Çtayeı aanreyn malı gelirse, sana
şu kadar ve şu kadar vereceğim’’ buyurduğunu bildirdim. Daha sonra Ebû Bekir’e
gidip alacağımı istedim ama bana vermedi. Sonra bir daha gidip istedim, yine
vermedi. Sonra bir daha gidip istedim ama yine vermedi. Bunun üzerine şöyle
dedim: “Sana geldim ama bana vermedin. Ya bana karşı cimrilik ediyorsun ya
da...” dedim. Ebû Bekir ise şöyle karşılık verdi: “Bana karşı cimrilik ediyorsun mu
dedin? Hangi zehir cimrilikten daha çok hasta eder.” Bu cümleyi üç kez tekrar etti.
Daha sonra şöyle dedi: “Senden hiçbir kez engellemedim. Aksine her seferinde
sana vermeyi istiyordum.”1539
1538 -Senedinde Mb. Mücahid b. Müslim el-Kad. vard.r Metruktür, dokuzuncu tabakadan*,. Bk.
1271 .... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Bir avuç aldım. Bunun üzeri
ne Ebû Bekir “Say onu!" dedi. Ben de saydım. Bir baktım ki sayısı beş yüz. Ardın
dan “Şimdi iki kere daha aynısından al" dedi.1540
1272. ... Muhammed b. Münkedir dedi ki: Cabir b. Abdullah’ı şöyle der
ken işittim: Rasûlullah (s.a.v.) bana “Şayet Bahreyn malı gelirse, sana şu kadar, şu
kadar ve şu kadar vereceğim" buyurdu. Ne var ki Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhu kab-
zedilene dek Bahreyn malı gelmedi. Bahreyn malı geldiğinde... Ravi daha sonra
yukarıdakinin aynısını zikretti.1541
1273. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Nebî (s.a.v.) vefat ettiğinde
Alâ b. Hadrami tarafından Ebû Bekir’e bir kısım mallar geldi. Bunun üzerine Ebû
Bekir “Rasûlullah’tan (s.a.v.) bir alacağı veya daha önce kendisine verilmiş bir söz
olan kim varsa gelsin!” dedi. Ben “Rasûlullah (s.a.v.) bana şu kadar, şu kadar ve
şu kadar verme vaadinde bulundu” dedim. Ardından üç kere ellerini açtı ve elime
beş yüz, sonra beş yüz ve sonra beş yüz saydı.1542
1274. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana “Şa
yet Bahreyn malı gelirse, sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim” buyurdu.
Ne var ki Bahreyn malı gelmeden vefat etti. Kendisinden sonra Ebû Bekir’e geldi.
O da bir münadiye “Kimin Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında bir vaadi veya borcu var
sa gelsin!” diye seslenmesini emretti. Hemen kalkıp “Nebî (s.a.v.) bana Şayet Bah
reyn malı gelirse, sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim” buyurdu” dedim.
Bunun üzerine Ebû Bekir bir avuç aldı ve bana “Say” dedi. Hemen sayıverdim. Bir
de baktım ki beş yüz dirhem. Ardından “Şimdi bunun iki mislini daha al” dedi.1543
«Mağarayn gireceğimiz gece şöyk> <|4.<|jrn; B«klr <>«, Sıddlk (r«.) şöyk' d<
*dl:
l-V Allnlı m Rn^ûlül Bırnk b<*nl d<' İlk
önce ben gireyim; eğer bir şey varsa ()|nı, |)nnn
Enes dedi kİ: lîbû Bekir nrdmdnn
vc böklü. Mojaradn gördllflu her ı,,,, ,.|bı„'.?Hilkl
a >lo unnmıstı Ne vır İti ı >ı ı । ? * ’dlü. öyle kİ bunu ®lblv?slnln
1276. ... Dahhak b. Müzahim’den; İbn Abbâs dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) o
gece mağaraya girince arkadaşına
- Uyuyacak mısın? diye sordu. O:
Ardından ona yerini söyledi. Hemen taşı örttü ve boynunu üzerine koydu.
Sonrasında şöyle dedi:
1277. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.),
Nebî (s.a.v.) ile birlikte mağaraya gittiğinde hemen mağaraya girmek istediler. İlk
Ebû Bekir girdi ve sonrasında “Ey Allah’ın Rasûlü! Olduğun yerde dur” dedi. Der
ken ayağıyla yere vurup orada bulunan güvercinin uçup gitmesini sağladı. Etrafı
kolaçan etti, bir şey göremedi. Sonra tekrar kolaçan etti, yine bir şey göremedi. Ar
dından “Gir, ey Allah’ın Rasûlü!” dedi. Bunun üzerine o da mağaraya girdi. Bir de
ne görsünler, mağarada bir taş var. Ebû Bekir, oradan bir şey çıkıp da Rasûlullah’a
(s.a.v.) zarar verir korkusuyla hemen boynunu üzerine koydu. Ayrıca bir örümcek,
mağaranın girişine ağ örüverdi. Onların peşine düşenler her yere dağılmışlardı.
Derken mağaraya da geldiler. Ebû Bekir, onlardan dolayı tedirgin oldu. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Üzülme! Çünkü Allah bizimledir." Ravi
daha sonra hadisin devamını zikretti.1546
1545 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Rişdin b. Sa’d vardır. Zayıftır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 209)
• Yine senedinde Mahfuz b. Ebi Tevbe vardır. Ahmed ve başkaları, onu zayıf saymışlardır. Bk.
llO.cu rivayet.
• Yine senedinde Musa b. Habib vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Belki de Musa b. Habib
el-Hımsi dir. İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil de (8/140) onu zikretmiş ve zayıf olduğunu söylemiştir.
Ne var ki senette Cerir b. Hazim ile birlikte zikredilmiştir. Kendisi sika olmakla birlikte ezberinden
rivayet ettiğinde vehmederdi. Bk. 54.cü rivayet.
• Yine senedinde Dahhak vardır. Saduk olmakla birlikte çokça mürsel rivayetlerde bulunurdu.
Bk. 303.cü rivayet.
• Yine senedinde Osman b. Salih b. Safvan vardır. Sehmi azatlısıdır. Künyesi Ebû Yahya olup
Basralıdır. Saduktur, onuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 384)
Tahriç: Bunu bu metinle başka bir kaynakta bulamadım. Bununla birlikte Nebî (s.a.v.) mağaraya
girmeden önce Ebû Bekir’in onun adına endişe duyup mağarayı temizlemesi ve elbisesi ile taşları
örtmesi konusu birbirinden farklı lafızlarla rivayet edilmiştir. Bk. Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s
Sahâbe, 182 (1/178) - Hakim. Müstedrek (3/6) - Beyhaki, Delail (2/476)
1546 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Ukbe b. Abdurrahman b. Cabir b. Abdullah vardır. Medine ahalisindendir. Sikat’ta
(5/227) İbn Hibban, Tarih-i Kebirde (6/435) ve Cerh ve Tadil’de (6/14) İbn Ebi Hatim onu zikret
miş ama bunlardan hiçbiri onun hakkında cerh ve adalet bakımından herhangi bir şey söyleme
mişlerdir.
• Yine senedinde Ukbe’nin oğlu Abdurrahman b. Ukbe vardır. Aynı şekilde o da Medine halkın-
dandır. Sikat’ta (7/77) İbn Hibban, Tarih-i Kebirde (5/329) ve Cerh ve Tadil’de (5^268) İbn Ebi
1278. ••• Âişe (r.anhâ) dedi ki: Evimizde öğlen vakti otururken birisi Ebû
Bekir’e “Bu Rasû’u|Iah t,r (sav>- Bize daha önce gelmediği bir saatte geliyor”
aiye haber verdi. Ebû Bekir dedi ki: "Babam da anam da ona feda olsun! Eğer bu
^attebir iş için geldiyse...”
Âi§e dedi ki: Derken Rasûlullah (s.a.v.) geldi ve girmek için izin istedi. İzin
vCrild’> ardından içeri girdi. Ebû Bekir de yanma girince Rasûlullah (s.a.v.) ona
Yanındakileri çıkart” buyurdu. Ebû Bekir:
. Ey Allah’ın Rasûlü! Onlar ancak senin ailendir. Babam da anam da sana
feda olsun.
. Durum şu ki; bana (Mekke’den) çıkmam için İzin verildi.
. Sana arkadaş olayım mı?
. Evet.
- Babam da anam da sana feda olsun! Şu iki devemden birini alıver.
- Parasını alman şartıyla.
Âişe (r.anhâ) dedi ki: Bunun üzerine onlar için hızlıca hazırlık yaptık. Esma
binti Ebû Bekir, kuşağını ikiye bölüp yolluğu deveye bağladı. Bu yüzden ona (İki
Kuşak Sahibi manasında) Zatu’n Nitakayn denilmektedir. Sonrasında Rasûlullah
(s.a.v.) ile Ebû Bekir, Sevr denilen mağaraya girdiler ve orada üç gece geçirdiler. O
sırada yanlarında Abdullah b. Ebi Bekir de gecelemekteydi. Kendisi akıllı ve kül
türlü bir gençti. Seher vakti yanlarından ayrılır, sanki onlarla gecelemiş gibi Kureyş
ahalisi ile sabahlardı. Orada ne işitse, hemen kavrayıp karanlık çökünce ikisine
iletirdi. Ayrıca Ebû Bekir’in azatlısı Amir b. Füheyra, konakladıkları bölgede koyun-
lan güderdi... Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1547
Hatim onu zikretmiş ama bunlardan hiçbiri onun hakkında cerh ve adalet bakımından herhangi
bir şey söylememişlerdir.
• Yine senedinde Yakub b. Muhammed ez-Zühri vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri ve zayıf
ravilerden rivayeti çoktur. Bk. 32O.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. İbrahim vardır. İbn Müslim el-Huzai’dir. Künyesi Ebû Umeyye
et-Tarsusi olup künyesi ile meşhurdur. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. On birinci tabakadan’
dır. Bk. Takrib (s. 466)
Tahriç: Bezzar. Bk. Keşfu’l Estar, 1742 (2/300 el-A’zami tahkiki ile). Aynca bunu Mecmau’z
Zevaid’de (6/55) Heysemi de zikretmiş ve Bezzar’a nispet edip şöyle demiştir: “Senedinde tanı
madığım ravi/raviler vardır.” Aynı şekilde bunu İbn Kesir de zikretmektedir. Bk. Camiu 1 Mesanid,
417(24/241)
1547 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Buhâri, Menakıbu 1 Ensar, 3905 (7/371) - Abdurrezzak, Musannef, 9743 (5/385) - Ebû
Davud, Libas, 4065 (Avn, 11/136) - Ahmed, Müsned (6/198) - İbn Hibban, 6277 (14/177) -
Beyhaki, Delail (2/471)
1279. ... Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre Ebû Bekir (r.a.) ona
şöyle anlatmıştır: İkimiz mağaradayken Nebî’ye (s.a.v.) “Şayet onlardan biri ayak
larına doğru baksaydı, kesinlikle ayakları altından bizi görürdü" dedim. Bunun
üzerine şöyle buyurdu: “Ey Ebû Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında
zannın nedir? ”1548
1280. ... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Ebû Bekir es-Sıddîk’i (r.a.) şöyle der
ken işittim: İkimiz mağaradayken Rasûlullah’a (s.a.v.) şöyle dedim: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Şayet topluluk bize doğru baksa, kesinlikle ayakları altından bizi görürler
di." Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ebû Bekir! Ey Ebû Bekir!
Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında zannın nedir?’’1549
1281. ... Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre Ebû Bekir (r.a.) ona
şöyle anlatmıştır: İkimiz mağaradayken Nebî’ye (s.a.v.) şöyle dedim: “Şayet on
lardan biri ayaklarına doğru baksaydı, kesinlikle ayakları altından bizi görürdü.”
Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ey Ebû Bekir! Ey Ebû Bekir! Üçüncüleri Allah olan
iki kişi hakkında zannın nedir?”1550
1282. ... Cafer b. Ebi’l Muğire’den; Said b. Cübeyir, Allah Teâlâ’nın “Allah,
sükûnetini üzerine indirdi” (Tevbe, 40) âyeti hakkında dedi ki: “Yani Ebû Bekir’in
üzerine indirdi. Çünkü sekine, Nebî’nin (s.a.v.) kalbinde sürekli vardı.”1551
^aik't "KN h* H etTeyyeâ dedi ki: Süfyan b. Uyeyne’yi şöyle derken işit
tim: «Allah Teala Nebisi (s.a.v.) hakkında tüm Müslümanları azarlanır. Ebû Bekir
(r a.) ise müstesnadır, onu azarlamanın dışında tutmuştur.” Süfyan daha sonra şu
âyeti oku u. * ğer ona yardım etmezseniz, (bilin ki) Allah ona gerçekten yardım
etmişti. Hani kâfirler onu iki kişiden İkincisi olarak çıkarmıştı...” (Tevbe, 40)1553
1555
1554
1287... . Urve’den; Âişe (r.anhâ) dedi ki: Aklım erdiğinden beri anne babamı
hep dini kabul etmiş olarak hatırlıyorum. Rasûlullah’ın (s.a.v.) günün iki tarafında,
sabah akşam bize gelmediği bir günümüzün geçtiği de olmuyordu. Müslümanlar
• Yine senedinde Ebû Muaviye vardır. Sikadır. A’meş’in hadisleri konusunda insanlann en hafız
olanıdır. Bununla birlikte başkasından yaptığı rivayetlerde vehmederdi. Bk. 292.ci rivayet.
• Yine senedinde İbrahim b. Abdullah el-Herevi vardır. Saduktur, hafızdır. Bk. 375.ci rivayet.
Tahrici 1269 numaralı rivayette geçti.
1553 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Davud b. Mihber vardır. Metruktür. Bk. 1025.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Rebi b. Sabih es-Sa’di vardır. Basralıd.r. Saduktur, hafızası kötüdür. Ab>d ve
mücahid biriydi. Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 206) . ...
• Yine senedinde İsmail b. Ebi Haris vard.r. Saduktur. Bk. 152.0 rivayet. Gerç. kend.s.ni b.rçok
süre öylece devam etti. Evinde Rabbine ibadet ediyor, namazını açıktan kılmıyor,
evi dışında bir yerde Kur’an okumuyordu. Daha sonra Ebû Bekir’in hatınna bir
başka fikir geldi. Evinin avlusuna bir mescit inşa etti. Orada namaz kılıyor, Kur’an
okuyordu. Bunun üzerine müşriklerin kadınları ve çocukları onun etrafında ge
lip toplanıyorlardı. Onun bu haline hayret ediyor ve seyrediyorlardı. Ebû Bekir.
d.,^ °kuc^u^u va^ Sözlerine hakim olamayarak çokça ağlayan bir adam idi.
'■'2"X CS “• «SSSSat
jaAbdullah b. Zübeyr dedi fa. Bu ayetler, Ebû Bekir (r.a.) hakkında inmiştir.-™
nb (s. 522)
Tahriç: uld
• ibn Cerir et-Taberi, Tefsir (30/228). Bişr «hih olduğunu belirtmiş. Zehebi
Hakim, Müstedrek (8/538). Amir yoluyla bu şekilde - n
olumlu veya olumsuz bir şey söylememiştir. „ ibn Münzir, Taberani, İbn Adiy, İbn
’ Aynca Suyuti, ed-Dürru’l Mesur’da (8/538) bunu Bezzar,
Herdeveyh ve İbn Asakir’e de nispet etmektedir.
KİTÂByUERM
.——------ .. gbfl Bekir (r.a.), Bilal i Ümeyye ।
7521
ud (« > „ Le terş-bğ-nda sat.n aldı. A,dlnd.
Abdullah b. Mes
1290.... AMTeJnbir <*ise ve 1 AUah Teâlâ şu âyetleri indirdi: "ö^
ua|ef ite UbeV b. Halef »b Bunun üzenne AH „e fcadınl ^rotano
Mah Teâlâ için onU ® ‘ .M.ğ.ndu sün<f“z<; “ f.. (Levi. 1-4). Yani Ebû Bekir (ra)
ğüerrrnonS®^' „erip sokmırM "e en Mk
olsun ki sizin koşup ç . |arh “Artık her ecıerse. Bu, Ebu Bekir’di,
ümeyye ve Ubey .n 5 illallah cennet|. “Kim de cimrilik edip
ederse" (U* L * „\arsa- (Leyi. 8-9). Yan. la .lahe illa||al,
“Ona en kolay olanı k V güzeh yala zor o/anl zor/a§tlraca-|2„
kendisini müstağni g ünıeyye ve Ubey fayd(J uermez •• {Ley( U)
sözünü yalanlarsa- “Ve helak olduğu üzerirnizedir. Yine şüphesiz ahi.
(Leyi, 10) Yanı cehe vermek b Orad(] ancafc
Yani olduğunde. Ş yûnan bir at § 12J6) Bun|ar Umeyye ve
ret de dünya da । kjnıse ktzartılaca • temizlenmek için malım
rZX^Içki-ninW.ko^
d ? 17 18) Bu Ebû Bekir dır. O n kesinlikle mükâfat göreceği biri
1291. Bize Firyabi tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Sabbah tahdis etti,
dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne tahdis etti; Zühri’den, o Urve’den; Âişe (r.anhâ)
dedi ki: Nebî (s.a.v.) hastalandığında “Bir insana emredin de insanlara namaz kıl
dırsın! buyurdu. Bunun üzerine Abdullah b. Zeme’a çıktı ve yolda Ömer ile kar
şılaştı. Ona Rasûlullah (s.a.v.) şöyle-şöyle buyurdu” dedi. Ardından öne geçip
1559 İsnadı inkıta sebebiyle zayıftır.
rivauet es‘^e^'‘ vardır- Sika âbiddir. Sonradan hafızası kötüleşmiştir. Bk. 409 cu
nvayet. Aynca zah.r görüşe göre Abdullah b. Mes’ud’dan işitmemiştir.
vehimleri dm^r b» vard,r- aû İsrail el-Kufi’dir. Saduktur ve azıak
venımlen olmuştur Beşmcı tabakadandı Bk. Takrib (s. 613)
KünyLrüTJeşhurdu^Sadl^^? Muhamnıed b- Müslim b. Ebi Vazzah el-Cezeri'd'r
507) meşhurdur. Saduk olmakla birlikte vehmederdi, üçüncü tabakadandı Bk. Takrib (s-
Ebû’ş Şeyh ve İbn Asakirie nîspet'e^iş^^^ bU"U muhtasar olarak zikretmiş ve İbn Ebi Ha®1"'
üzenne Ömer (r.a.), Abdullah b Zeme a y, şiddetle ktnayrp sinirli bir şekilde şöyle
dedi: “Benim ismimi söylememiştin."1560 şemıue şuyıe
Tahriç: Bunu Âişe’nin (r.anhâ) rivayeti olarak başka herhangi bir kaynakta bulamad.rm Bu nurda
birlikte Musannif 1293 ile 1294 numaralı rivayetlerde bunu Abdullah b. Zeme a dan aktaracaktır.
Tahriçleri için oralara bakınız.
1561 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
1562 İsnadı sahihtir^ Saduktur müdellistir. Bk. 667.Cİ rivayet. Ne var ki bura-
• Senedinde Muhammed b. ishak varaır. öaauKiu , Aımr» 7iıhri’nin
da açıkça “tahdis etti” latanı kulland.ğmda tedlis şüphesi <ortadan ^*^r Z hn
kardeşi Muhammed b. Abdullah'ın oğlu, kendisine mutabaat ettmştır. Bk. İbn Ebi Asım, Sunne.
11362 (2/554). Senetteki diğerr ravUer ise fo Haris b Hi <dır. sikadır, fakihtir.
• Yine senedinde Ebû Bekir b. Abdurrahman vardır. ıon na
üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s.. 623) _ Müsncd (4/322) _ jbn Ebi
Tahriç: Ebû Davud, Sünen, 4635 (12/41
Asm, Sünne, 1160 (2/553), 1162 (2/554)
'
754 L--------- "". 'ft.kirb EbiDav«d iahdis <<
a“ dcdi
dcdi W: BİZe
ki: Bana AhmCd
Musa b'S*
b.Yakub e;
1294. Bize EWJ Füdeyk^d ° o daUbeydu||ahb
tahdis etti, dedi k>. hman b. İshak ta ölümü ,|e blten hastahğlnda
Zcma’i tahdis etti; W d Abdu)lah b. zeme a, demiştir: Rasûlullah (s,av|
Abdullah b. Utbe de . haber ve * buyUrdu. Bunun üzenne
Rasû1Ullah'1(s.a.v.)zi^!«@n.
. »insanlara en>rel dem
, kar;.,ya geldiğimde içimde„
daha sonra tanlarla karşılaş»"' O"1 Qna «İnsanlara namaz kddır” dedim.
«'W,m vaZ'.,û istemek gelmedi. Bu ya d Rasûlu||ab (s.a.v.) Ömer’in sesini du.
ım.
ondan başkasın |ara namaz kıldırd |nden başını görebiliyordum.
Ömer hemen Çi" w ben, odasının P , nanwz kıldırsın!” buyurdu.
Îtûk verin! insanlara ancok Jbr. EbıK,
Sonra,T“ bir halde söylemişi.. Ardından O kenara çekildi. Ömer bana dedi
a v) mı sana emir verdi?” diye
"'d«
1298. ... Ebû Musa (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) hastalanmış, hastalığı
şiddetlenmişti. Bilal e “Ebû Bekir’e emredin de insanlara namaz kıldırsın!” buyur
du. Bunun üzerine Âişe: “Ey Allah’ın Rasûlü! Şüphesiz Ebû Bekir duygusal biridir.
Senin yerine geçtiğinde insanlara namaz kıldırmaya gücü yetmez” dedi. Rasûlullah
(s.a.v.) ise tekrardan: “Ebû Bekir’e emredin de insanlara namaz kıldırsın!” buyur
du. Tam o esnada Bilal geri geldi. Böylece daha Rasûlullah (s.a.v.) hayatta iken
Ebû Bekir (r.a.) insanlara namaz kıldırmış oldu.1567
1564 isnadı hasendir.
• Senedinde Süfyan b. Hüseyn b. Hasen vardır. Künyesi Ebû Muhammed veya Ebû Hasen dir.
Vasıflıdır. Âlimlerin ittifakıyla Zühri dışındakilerden yaptığı rivayetlerde sikadır. Yedinci tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 244). Ayrıca tahriçte de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir.
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/202) - Ebû Ya’la el-Mavsıli, Müsned, 3567 (6/264K B u iki si. YezıcI b.
Harun yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Aynca bk. Ebû Ya’la, Müsned, 3548 (6/250), 3569
1565 isnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Ebi Ömer vardır. Saduktur. Bk. 37.ci rivayet, a rıçte de görüleceği üzere ken-
dişine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
*p i B
İbn3HJz1^3^ "lmam Müsn^tömn4’ 7190“Müslim’Sa,at’421
ebnişlerdir. e- Sahih, 853. Bunlann hepsfEMM31’ 335’ 336, 337' 338) " EbÛ DaVUd'
1569 İsnadı sahihtir ’ ”azım dan birkaç yolla bu şekilde rivayet
T“hriablr<i"““™aw„egeçfi
1304.... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah’ın (s.a.v.) cemaatle kıldığı son
namaz, Ebû Bekir (r.a.) arkasında tek bir elbiseye bürünerek kıldığı namazdı.’’1573
1570 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İsa b. Meymun vardır. Medinelidir, Kasım b. Muhammed'in azatlısıdır. Zayıftır, ye
dinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 441)
• Yine senedinde Ahmed b. Beşir el-Mahzumi vardır. Amr b. Hureys'in azatlısıdır. Saduk olmakla
birlikte vehimleri vardı. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 78) -Tehzib (1/18)
• Yine senedinde Nasr b. Abdurrahman vardır. Kufelidir, sikadır, onuncu tabakadandır. Bk. Tak-
kıldı.”*1574
1577
1576
1575
YÜZ OTUZ BİRİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) GÜNEŞ, NEBİ VE
RASÛLLERDEN SONRA EBÛ BEKİR’DEN (R.A.) DAHA FAZİLETLİ
BİRİNİN ÜZERİNE DOĞUP BATMAMIŞTIR” SÖZÜ HAKKINDA
1309.... Ebû Derda (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) beni Ebû Bekir’in
(r.a.) önünden yürürken gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ey Ebû Derda!
• Senedinde Humeyd et-Tavil vardır. Sikadır, müdellistir. Bk. 354.CÜ rivayet. Burada muan’an
olarak rivayet etmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/159, 216, 233, 243, 262) - Nesai, Mücteba (2/79) - Nesai, Kübra (771) -
Tahavi, Şerhu Müşkili’l Âsâr (1/406) - Beyhaki, Delail (7/192) - İbn Hibban, Sahih, 2125 (5/96).
Bunlann hepsi, Humeyd’den birkaç yolla Enes’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Tirmizi, Salat, 363 (2/198). Humeyd yoluyla Sabit el-Bünani*den, o da Enes’ten senediyle bu
şekilde... Tirmizi dedi ki: “Bu, hasen sahih bir hadistir.”
1574 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
1575 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Nuaym b. Ebi Hind vardır. Numan b. Üşeym el-Eşcai'dir. Sikadır. Nasibi görüşüne
sahip olmakla suçlanmıştır. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 565)
Tahnç: Ahmed, Müsned (6/159) - Tirmizi, Salat, 362 (2/196) - Nesai, Kübra (671) - İbn Huzey-
me Sahih 1620 (3/55) - İbn Hibban, Sahih, 2119 (5/487). Bunlann tümü, Şebabe b. Süvar'dan
birkaç yolla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1576 İsnadı sahihtir.
b' Abbad elftr3"ni Künyesi Ebû Cafer el-Bezzer'd» »»■
Zal eX K u ■JN“a™“dakl W dürüstlük ve emlnliktir.- Aynca Muhammed _
1312. ... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Bir keresinde ben Nebî’nin (s.a.v.) ya
nında otururken Ebû Bekir ile Ömer (r.anhumâ) karşıdan bize doğru geliyorlardı.
1578 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İbn Cüreyc vardır. Sikadır, fazıldır. Tedlis yapar, mürsel rivayetlerde bulunurdu. Bk.
32.ci rivayet. Burada muan’an olarak aktarmıştır.
• Yine senedinde Abdullah b. Süfyan el-Vasıti vardır. Ukayli dedi ki: “Hadislerine mütâbaat edil
mez.” Bk. Duafa-i Kebir (2/262) - Mizan (2/430) - Lisan (3/291). Bununla birlikte Bakıyye b.
Velid, bir sonraki hadiste kendisine mütâbaat etmiştir.
Tahriç:
• Abd b. Humeyd, 212 (s. 101) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 508 (1/352). Bu ikisi,
ibn Cüreyc’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İbn Ebi Asım, Sünne, 1224 (2/576) - Musannif, 1310. Bu ikisi, ibn Musaffa yoluyla “Bize Ba-
kıyye tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
9 İsnadı bir önceki gibi zayıftır. . , , ... , n. _ ,
* Senedinde Bakıyye b. Velid vardır. Saduktur. Zayıf ravilerden çokça tedlis yapardı. Bk. 2.ci
rivayet.
• V; , . > ı i »ı « Çadıık olmakla birlikte vehimleri vardı. Bk.
Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. baauK oımmua
rivayet.
1580 ** önceki rivayette geçti.
isnadı zayıftır. Ayrıca israiliyyattandm Mugire’den aktarda rivayetlerde ol-
Senedinde Ebû Cafer er-Razi vardır. Saduktur. Üzenime u
mak üzere hafızası kötüdür. Bk. 255x1 rivayet ( Huksfa.da (s bunu
T®hriç: ibn Ebi Şeybe, Musannef, 17707 (12/98). Ayrıca suyu
n Asakir’e de nispet etmektedir.
S-ıSSSSS.*. •*
efendik*’1' »*
1551 l,nxt> o* ravlft" . ca’bj görüşü hususunda onu yalancı saymıştır, Rafızi olma;;.
. Scnofindr Hans <«» vardın Şa» S Bk. 425.Cİ rivayet.
suçlanma A^cahadıslennJ^ Bk 1134.cü rivayet.
. Yrne senedinde Ha«nı J Hemedani-dir. Saduk olmakla birlikte vehmederdi
Bunun yamnda hadis, tahriçte de görüleceği üzere sahih olup birçok jahicfi
vardır.
“X, Mukaddime, 90 <1/36).Süfyan yoluyla Haran bJmara'dan bu şekilde...
• Tumıei, 3665.3666 (5/611). Eıras ve Davud yolumaŞa bi den bu şekilde...
. Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 196 (1/185). İsmail b. Ebi Halid yoluyla Şa bi den bu
şekilde...
Aynca bu hadisin birçok şahidi vardır ki bazıları şunlardır.
1. Ali b. Ebi Talib (r.a.): Bk. Dûlabi, Küna (2/99) - İbn Adiyy (2/100) - Abdulgani el-Makdisi.
ikmal.
2. Enes b. Malik: Bk. Abdulah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 129 (1/148) - İbn Ebi Asım, Sünne,
1420 (2/617) - Taberani, Mucem-i Sağir, 976 (2/173) - Tirmizi, 364 (5/610) - Musannif, 1316
3. Ebû Cuhayfe: Bk. İbn Mâce, Mukaddime (1/38) - İbn Hibban, Sahih, 6904 (15/330) - Dulabi.
Küna (1/120)
4. Ebû Said: Bk. Taberani, Evsaf - Bezzar (2492). Ancak senetleri zayıftır. Bk. Heysemi, Mecmau’z
Zevaid (9/53)
5. Cabir: Bk. Taberani, Evsat. Bk. Mecmau’z Zevaid (9/53). Senedinde Mikdam b. Davud vardır.
İbn Dakik el-ld dedi ki: “Sika sayılmıştır ama Nesai zayıf olduğunu belirtmiştir." Senedindeki diğer
raviler ise sikadırlar.
7 Mccmau z Zevaid (9/53). Senedinde metruk bir ravi vardır.
7. Ebu Hureyre; Bk. Abdullah b. Ahmed, Fezail (1/188)
^bn Abbâs: Bk: Haöb,Tarih (14/217)-Musannif, 1317.
bazı yollannınhLen old^nda hicbîr^'h ‘Üm. y°llan bir araya Setirildiğinde sahihtir. Zaten
etmektedir.” Bk Sahiha (2/492) ? 5UPhe y°ktur’ Gördüğün gibi hepsi birbirlerine şahitli
762 |
YÜZ OTUZ 'EİNnC'®İ u. Blt keresinde Nebi (s.a.v.) 5aj
'S A V',KÎ L (r.^’^e M‘"nda" **
TahriçHbn Ebi Asım, Sünne, 1222 (2/575). Muhammed b. Musaffa yoluyla bu şekilde Aynca
Heysemi, bunu buradakinden daha uzun bir metinle Taberani’ye mspet etmiş, sonranda şöyle
y cim, uuııu uuıauanu Mıl k^mmpd dive biri vardır kı kim olduğunu bılmı-
demiştir: "Senedinde Beni hnHliin 1322 num^U
yorum. Diğer raviler ise sikadırlar." Bk. Mecmau ı «va» »
rivayette şahidi vardır.
1593 İsnadı çok zayıftır.
. ı-arrlır Rııhârî onun hakkında şöyle der. Hadisleri
• Senedinde Furat b. Saib Ebû Süleyman ' D kutnj vc başkaları da "Metruktür” demiş-
münkerdir.” İbn Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir. Darekutn.
lerdir. Bk. Mizan (3/341) Tarih’te zikrettiğine göre Ahmed’in dedesidir. Bu-
• Yine senedinde Kadı Behlül vardır, a ı herhangi bir şey söylememiştir. Bk. 1165.ci
nurda birlikte hakkında cerh ve adalet a im
rivayet.
KİTÂBU'Ş;ŞEr''A
764 I_____ ____ ____ " T Âî rindi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle but».
1325.... ibn Ömer (ran' gönderdlğl gibi ben de ümmetlereb
işittim: “Meryem oğlu Isa ran „Ey Ulah'ın Rasûlü! Ebû [><.;
yollamayı arzuladım." Buram ü üstündürler" diye sordular.
Ömer'i yollamaz mısın! Çür d ldımcak yoktur. Şüphesiz o İkisinin d kl
"Doğrusu benim için onlorm yerin dold ,« di^
konumu, kulak ve gözün bedendeki konun ................................
halhmdon olan vezirlerim, Cibril ile Mikail» Yeryüzü halkmdan olan veziri^
1327. .. Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sema
halkımdan olan vezirlerim, Cibril ile Mikail’dir. Yeryüzü halkından olan vezirlerim
1329- Bize Ebû Ahmed Harun b. Yusuf tahdis etti, dedi kİ: Bize ibn Ebi Ömer
tahdis etti, ded' k>: Süfyan tahdis etti; Ebi'z Zinad'dan, o Araç'tan; kendisi Ebû
Seleme b. Abdurrahman ı şöyle derken işitmiştlr: Ebû Hureyre'yi (r.a.) şöyle der
ken işittim: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) bizlere sabah namazın, kıldırdı. Sonra
yüzünü insanlara dönüp şöyle buyurdu: Bir adam, bir ineği götürürken üzerine
bindi- İnek adama bakıp dile geldi ue: Ben bunun için yaratılmadım, ben ziraat
için yaratıldım dedi. Bunun üzerine sahâbe: “Subhanallah, konuşan bir inek ha!”
deyince şöyle buyurdu. Ben buna inanırım. Ebû Bekir ue Ömer de inanırlar. ”
0 sırada ikisi de orada değildi. Sonra şöyle buyurdu: “Çobanın biri, sürüsünü
otlatırken bir kurt koşarak gelip sürüden bir koyun kaptı. Çoban kurdun peşine
düşüp koyunu ondan kurtardı. Kurt ise çobana dönüp baktı ue: ‘Bu koyunlara
yırtıcı hayuanlann gününde yani onlara benden başka çobanın olmadığı günde
kim bakacak?’ dedi. ” Bunun üzerine sahâbe: “Subhanallah! Konuşan bir kurt ha?”
deyince şöyle buyurdu: “Ben buna inanırım. Ebû Bekir ue Ömer de inanırlar. ” O
sırada ikisi de orada değildi.
Süfyan dedi ki: Yine bize Mus’ir tahdis etti; İbrahim’den, o Ebû Seleme’den, o
Ebû Hureyre’den, o da Nebî’den (s.a.v.)...1598
• Yine senedinde Abdurrahman b. Malik vardır. Künyesi Ebû Zekeriya el-Kufı’dir. Darekutni,
onun hakkında “Metruk” demiştir. İbn Main ise “Çok yalancı” demektedir. Bk. Tarih-i Bağdat
(1/235)
• Yine senedinde Muhammed b. Musa vardır. Zayıftır, onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 509)
• Yine senedinde İsmail b. Abdullah el-Cermi vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1597 İsnadı uydurmadır.
• Senedinde Mualla b. Hilal b. Süveyd vardır. Künyesi Ebû Abdullah et-Tahhan'dır. Kufelidir.
Tetkik ehli âlimler, yalancı olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 541)
• Yine senedinde Leys b. Ebi Süleym vardır. Saduktur. Sonradan kanştrmış, hadisleri ayırt edile
mez olmuştur. Bu yüzden terk edilmiştir. Bk. 71.ci rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b. Salih vardır. Saduktur, on birinci tabakadandır. Bk. Taknb (s.
401).
Tahriç: Bunu Hindi zikretmiş ve İbn Abbâs’tan rivayet olarak Hakim-i Tirmizi ile ibn Asakir’e
. pispet etmiştir. Bk. Kenzu’l Ummal, 32661, 32678.
$ İsnadı sahihtir.
1330. Ayrıca bize Ebû Muhammed Yahya b. Muhammed b. Said tahdis etti,
dedi ki: Bize Abdulcebbar b. Alâ el-Kattan tahdis etti, dedi ki: Bize Süfyan tahdis
etti, dedi ki: Bize Ebû’z Zinad tahdis etti; Araç’tan, o Ebû Seleme’den, o Ebû
Hureyre’den...
Süfyan dedi ki: Yine bize Mus’ir tahdis etti; Sa’d yani İbn İbrahim’den, o Ebû
Seleme’den, o Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir adam,
bir ineği götürürken üzerine bindi. İnek adama bakıp dile geldi ve: ‘Ben bunun
için yaratılmadım, ben ziraat için yaratıldım’ dedi.” Bunun üzerine sahâbe: “Sub-
hanallah, konuşan bir inek ha!” deyince şöyle buyurdu: “Ben buna inanırım. Ebû
Bekir ve Ömer de inanırlar. ” O sırada ikisi de orada değildi. Sonra şöyle buyurdu:
“Çobanın biri, sürüsünü otlatırken bir kurt koşarak gelip sürüden bir koyun kaptı.
Çoban kurdun peşine düşüp koyunu ondan kurtardı. Kurt ise çobana dönüp baktı
ve: ‘Hah! Onu benden mi aldın? Peki ona yırtıcı hayvanların gününde, yani on
lara benden başka çobanın olmadığı günde kim bakacak?’ dedi.” Bunun üzerine
sahâbe: “Subhanallah! Konuşan bir kurt ha?” deyince şöyle buyurdu: “Ben buna
inanırım. Ebû Bekir ve Ömer de inanırlar. ” O sırada ikisi de orada değildi.
İbn Said bu hadisi rivayet ettikten sonra şöyle dedi: “Bunu Müs’ir’den ancak
Süfyan b. Uyeyne rivayet etti diye biliyorum.”*1599
1331. ... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’tan (s.a.v.) çokça şöyle
buyurduğunu işitirdim: “Ben, Ebû Bekir ve Ömer gittik. Ben, Ebû Bekir ve Ömer
girdik. Ben, Ebû Bekir ve Ömer çıktık... ” Allah ikisinden de razı olsun.1600
• Senedinde İbn Ebi Ömer el-Adeni vardır. Saduktur. Bk. 37.ci rivayet. Bunun yanında kendisine
mütâbaat edilmiştir.
Tahriç:
• Buhârî, Enbiya, 3471 (6/592) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 23888 (4/1858) - Ahmed, Müsned
(2/245) - Humeydi, Müsned (1054) - İbn Hibban, Sahih, 6485 (14/404). Bunların hepsi, birkaç
yolla Süfyan’dan, o da Ebû’z Zinad’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Hars ve Müzaraa, 2324 (5/11) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2388 (4/1858) - İbn Hib
ban, Sahih, 6486 (14/407). Bunların hepsi, birkaç yolla Sa’d b. İbrahim’den, o Ebû Seleme’den
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, 3690 (7/52) - Müslim, 2388 (4/5858). Bu ikisi, İbn Şihab yoluyla “Bize Said b. Müsey-
yeb ile Ebû Seleme b. Abdurrahman tahdis ettiler...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1599 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdulcebbar b. Alâ el-Kattan vardır. Hadislerinde beis yoktur. Bk. 198.ci rivayet.
Ayrıca bir önceki hadiste de görüldüğü üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Zaten hadis, bir ön
ceki rivayette geçtiği üzere Buhârî ile Müslim’de rivayet edilmektedir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1600 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Muhammed b. Cüneyd vardır. İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil’de kendisinden bah
setmiş ama cerh ve adalet bakımından hakkında herhangi bir şey söylememiştir. Bk. 1081.Cİ
rivayet.
• Yine senedinde Musannif’in şeyhi vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlamadım.
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
1332. ... Ebû Umame den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu kİ: "Cennete
girdiğimi gördüm. Sekiz kapısının birinden girmiştim. Derken hana bir terazi kefesi
verildi. Hemen İçine konuldum. Ardından ümmetim getirildi, onlar da diğer kefeye
konuldular. Bir baktım ki ümmetime ağır bastını. Sonra Ebû Bekir getirildi ve bir
kefeye konuldu. Sonra ümmetim getirilip diğer kefeye konuldular. Bir baktım kİ
ümmetime ağır bastı. Sonra Ebû Bekir kaldırıldı. Sonra Ömer getirildi ve terazinin
bir kefesine konuldu. Sonra ümmetim getirildi ve diğer kefeye konuldular. Bir bak
tım ki Ömer ağır bastı. Sonra ben bakarken terazi semaya yükseltildi. ”,6°l
1333. ... İbn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Bir sabah vakti, Rasûlullah (s.a.v.) ya
nımıza geldi. Ardından şöyle buyurdu: "Sabahtan önce rüyada kendimi gördüm;
sanki bana anahtarlar ue teraziler verilmişti. Anahtarlara gelince; işte bu anahtar
lardır. Teraziler ise, işte şu tartım işlemi yapılanlardır. Ardından kefenin birine ko
nuldum, ümmetim de diğer kefeye konuldular. Tartıldım ve ümmetime ağır bastım.
Sonra Ebû Bekir getirildi. Hemen onu tarttılar. Sonra Ömer getirildi, onu da tarttı
lar... ” Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1601
1602
• Yine senedinde Amr b. Ebi Hüseyn vardır. Amr b. Said b. Ebi Hüseyn en-Nevfeli*dir. Mekkeli-
dir, sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 413).
Bu hadisin sıhhatinde ittifak edilmiştir.
Tahriç:
• Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3685 (7/51) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2389 (4/1858) - Ahmed,
Müsned (1/112). Bunların hepsi, İbn Mübarek yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3678 (7/26). Velid b. Salih yoluyla “Bize İsa b. Yunus tahdis etti..."
senediyle bu şekilde...
1601 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Kasım vardır. İbn Abdurrahman’dır. Saduktur. Çokça mürsel hadisler rivayet ederdi.
Sahâbeden işitmesi konusunda ihtilaf edilmiştir. Bk. 79.cu rivayet.
• Yine senedinde Ali b. Yezid vardır. Zayıftır. Bk. 79.cu rivayet. Hafız, Yahya b. Mairîin şöyle de
diğini nakleder: “Ali b. Yezid, Kasım’dan, o Ebû Umame’den şeklindeki senetle gelen hadislerin
tümü zayıftır.”
• Yine senedinde Ubeydullah b. Zehr vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Altıncı tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 371)
• Yine senedinde Ebû Mühelleb vardır. Mutrih b. Yezid’dlr, Kufelidlr. Zayıftır, altıncı tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 534) - Tehzib (10/171)
• Yine senedinde Ebû Bekir b. Ayyaş vardır. Sikadır, âblddlr. Ne var ki ihtiyarladığında hafızası
kötüleşmiştir. Bk. 5.ci rivayet.
Tahriç: Kenzu’l Ummal, 32688 (11/567). Kindi, bunu Fezailu’s Sahâbe adlı eserinde Ebû
Nuaym’a nispet etmiştir. Ayrıca hadisin bir sonraki rivayetle İbn Ömer’den şahidi vardır..
1602 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Âişe el-Emevi vardır. Ebû Hureyre’nln arkadaşıdır. Makbuldür, ikinci tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 654). Kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım.
1334. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüp
hesiz altlardaki kimseler, cennetin yüksek derecelerine sahip kişileri gökyüzü ufuk
larından birindeki parlak gezegeni gördükleri gibi görürler. Şüphesiz Ebû Bekir ile
Ömer de onlardan olup bol nimetler içerisindedirler. ”1603
1335. ... Ebû Said’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz
altlardaki kimseler, cennetin yüksek derecelerine sahip kişileri gökyüzü ufkundaki
parlak gezegeni gördükleri gibi görürler. Şüphesiz Ebû Bekir ile Ömer, işte o kim
selerden olup bol nimetler içerisindedirler. ”1604
1336. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz altlardaki kimseler, cennetin yüksek derecelerine sahip kişileri gökyüzü
• Yine senedinde Ubeydullah b. Mervan vardır. Tarih’te (5/400) Buhârî ile Cerh ve Tadil’de
(5/334) İbn Ebi Hatim ondan bahsetmişlerdir ama ikisi de hakkında cerh ve adalet olarak herhan
gi bir şey söylememişlerdir. Ayrıca İbn Hibban da Sikat’ta (7/151) kendisinden bahsetmektedir.
• Yine senedinde Bedr b. Osman vardır. Emevi azatlısıdır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 120)
• Yine senedinde Ebû Davud el-Haferi vardır. Ömer b. Said’dir. Sikadır, âbiddir. Bk. 530.cu
rivayet.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (2/76) - Abd b. Humeyd (850) - İbn Ebi Şeybe, Musannef,
120008 (12/17). Bunların hepsi, Ömer b. Sa’d yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1603 İsnadı hasendir.
• Senedinde Atıyye el-Avfi vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Aynca müdellis bir
Şii idi. Bk. 584.cü rivayet. Ne var ki Ebû Veddak Cebr b. Nevf, 1338 numaralı rivayette de görüle
ceği üzere Ahmed’in rivayetinde kendisine mütâbaat etmiştir. Böylece senet kuvvetlenmektedir.
• Yine senedinde Mendel b. Ali vardır. Zayıftır. Bk. 1222.Cİ rivayet. Ne var ki 1336.cı rivayette
Muhammed b. Fudayl, kendisine mütâbaat etmiştir.
O halde hadis, hasendir inşallah.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/27,50, 72, 93, 98) - İbn Ebi Şeybe, Musannef, 11974 (12/6) - Ebû Davud,
Sünen, 3968 (Avn, 11/17) - Tirmizi, Menakıb, 3658 (5/607). Tirmizi dedi ki: “Hasen hadis olup
Atıyye yoluyla Ebû Said’den birçok yoldan rivayet edilmiştir.” Aynca bk. İbn Mâce, Mukaddime,
96 (1/37) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 131 (1/149), 162, 163, 166, 167, 168, 169
(1/168-171) - Beyhaki, Ba’s ve Nüşur, 250 (s. 175) - Beğavi, Şerhu’s Sünne (14/100) - İbn Hib
ban, Sahih, 7393 (16/404). Bunlann hepsi, birkaç yolla Atıyye el-Avfı*den, o da Ebû Said’den
senetleriyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• İmam Ahmed, Müsned (3/26, 61) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 165 (1/169). Mücalid yoluyla
Ebû Veddak’ten, o da Ebû Said’den senediyle bu şekilde...
1604 İsnadı hasendir.
• Senedinde bir önceki rivayette Atıyye el-Avfi vardır. Kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde İbn Ebi Leyla vardır. Saduk olmakla birlikte hafızası aşın kötüydü. Bk. 335.ci
rivayet. Ne var ki bir önceki hadiste A’meş ile bir sonraki hadiste başkaları kendisine mütâbaat
etmişlerdir. Bu yüzden hadis, hasen li ğayrih seviyesine yükselmektedir inşallah.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
ufkundaki parlak yıldızı gördükleri gibi görürler. Kulak verin! Şüphesiz Ebû Bekir
ile Ömer, işte o kimselerden olup bol nimetler içerisindedirler. ”1605
1337. ... Ebû Said’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüphesiz altlardaki
kimseler, cennetin yüksek derecelerine sahip kişileri gökyüzü ufkundaki parlak yıl
dızı gördükleri gibi görürler. Şüphesiz Ebû Bekir ile Ömer, işte o kimselerden olup
bol nimetler içerisindedirler. ”1606
1338. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğrusu
cennet halkı, yüksek konumdaki kimseleri gökyüzü ufkundaki parlak gezegeni gör
dükleri gibi görürler. Şüphesiz Ebû Bekir ile Ömer de onlardan olup bol nimetler
içerisindedirler. ”1607
1339. Yine bize Abdullah b. Muhalled tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed
b. Ali b. Ma dan tahdis etti, dedi ki: Davud b. Amr’ı şöyle derken işittim: Ahmed
b. Hanbel’i şöyle derken işittim: Süfyan b. Uyeyne’yi şöyle derken işittim... Ravi
daha sonra aynı hadisi zikretti.1608
isnatla bu şekilde...
1341.... Huzeyfe (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), eliyle Ebû Bekir ile Ömer’e
işaret ederek şöyle buyurdu: "Benden sonra şu İki kişiye uyun!
1342.... Huzeyfc’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Benden sonra şu
iki kişiye; Ebû Bekir ve Ömer’e uy un!"1611
1343.... Huzeyfe b. Yeman’dan (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Benden son
ra şu iki kişiye; Ebû Bekir ve Ömer’e uyun/”1612
1344.... Ebû Katade dedi ki: Bir yürüyüşünde insanlar Nebî’nin (s.a.v.) arka
sında kalmışlardı. Ebû Bekir ve Ömer de onlar arasındaydı. Bu esnada Nebî (s.a.v.)
şöyle buyurdu: “Eğer Ebû Bekir ve Ömer’e uyarsanız, doğruya ulaşırsınız. ”1613
1347. ... Usame b. Zeyd b. Eşlem dedi ki: Bana babam, dedemden tahdis
etti, dedi ki: Ömer’in kız kardeşi Fatıma binti Hattâb, Said b. Zeyd ile evli olup ikisi
de Müslüman olmuşlardı fakat Müslümanlıklarını akrabalarından gizli tutuyorlardı.
Yine Ömer’in mensup bulunduğu Adiyy b. Ka’b oğullarından Nuaym b. Abdul
1614 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Nadr Ebû Ömer vardır. Ebû Abdurrahman’dır. Metruktür. Bk. 1171.Cİ rivayet
• Yine senedinde Yunus b. Bükeyr vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 964.cü riva
yet.
Bununla birlikte hadis, bir sonraki rivayet ve tahricinde de görüleceği üzere sahihtir.
Tahriç:
• Tirmizi, 3683 (5/618). İbn Küreyb yoluyla “Bize Yunus b. Bekr tahdis etti...” senediyle bu şekil
de... Tirmizi dedi ki: “Bu yoldan garip bir hadistir.”
• Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 311 (1/249). Ebû Küreyb yoluyla bu şekilde...
Ayrıca hadis, İbn Ömer’den daha sahih bir yolla bir sonraki rivayette gelecektir.
1615 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Harice b. Abdullah b. Süleyman b. Zeyd el-Ensari vardır. Genelde dedesine nispet
edilir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. İbn Main dedi ki: “Herhangi bir beis yoktur. İbn
Adiyy dedi ki: “Herhangi bir beis yoktur.” Aynca Ahmed ve Darekutni, onu zayıf saymışlardır. Bk.
Takrib (s. 186) -Tehzib (3/76)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (2/95) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 312 (1/250) - Tirmizi. Menakıb, 3681
(5/617) - Abd b. Humeyd (759) - İbn Sa’d, Tabakat (3/267) - Beyhaki, Delail (2/215) - ibn
Hibban, Sahih, 6881 (15/305). Bunların hepsi, Harice b. Abdullah yoluyla bu şekilde rivayet
etmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “İbn Ömer yoluyla hasen sahih gariptir.
• Ayrıca bu hadis İbn Mes’ud’dan da rivayet edilmiştir. Bk. Taberani (10314) - Hakim. Müstedrek
(3/83). Heysemi dedi ki: “Bunu Kebir ve Evsafta Taberani rivayet etmiştir. Kebirdeki rivayetin
senedindeki raviler, sahihin ravileridir. Mücalid b. Said ise müstesnadır ama o da sika sayılmıştır.
Bk. Mecmau’z Zevaid (9/61)
“Bira2 önce okuduğunuzu duyduğum şeylerin yazılı bulunduğu sahifeyi bana ver
de Muhammed in getirdiği şeyin ne olduğuna bir bakayım?” dedi. Kız kardeşi:
»Biz senin sahifeye bir şey yapmandan korkarız!” dedi. Ömer: “Korkma!” dedi ve
onu okuduktan sonra geri vereceğine, ilahları üzerine yemin etti. Bunun üzerine
Fatıma, onun Müslüman olacağını umarak: “Ey kardeşim! Sen, puta taptığın müd
detçe temiz değilsin. Halbuki Kur an Kerim yazılı sahifeye temiz olandan başkası
dokunamaz! dedi. Ömer kalkıp yıkanınca, Fatıma ona sahifeyi verdi. Verdiği sahi-
fede Taha sûresi yazılı idi. Ömer sûreyi baş tarafından okumaya başladı ve on altı
âyet okudu. Bu sözler ne kadar güzel! Ne kadar değerli!” demekten kendini ala
madı. Habbab bunu işitince saklandığı yerden çıkıp Ömer’in yanına geldi ve şöyle
dedi: Ey Ömer! Vallahi Rasûlü nün duasını Allah’ın sana nasip edeceğini umuyo
rum. Ben dün Rasûlullah tan (s.a.v.) işittim ki o, “Allah’ım! Şu iki adamdan hangisi
sana daha sevimli ise onunla İslam’a izzet uer. Ömer b. Hattâb veya Ebû Cehil b.
Hişam ile.” diyerek dua etmişti. Ey Ömer! Artık Allah’tan kork, Allah’tan!” Ömer,
Habbab a: Ey Habbab! Sen bana Muhammed’in bulunduğu yeri göster de yanı
na varıp Müslüman olayım!” dedi. Habbab: “O, Safa Tepesi’nin yanındaki bir evin
içindedir. Yanında da ashabından bazıları bulunuyor” dedi. Ömer hemen kalkıp
kılıcını kuşandı. Sonra, Rasûlullah (s.a.v.) ile ashabının bulunduğu yere varıp ka
pılarını çaldı. Ömer’in sesini işitince, Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında bulunan Bilal-i
Habeşi kalkıp kapının gediğinden dışarı baktı. Ömer’i kılıcını kuşanmış olarak gö
rünce korktu. Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanına döndü ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu Ömer
b. Hattâb’tır! Kılıcını kuşanmış bir haldedir!” dedi. Hamza: “Ona izin ver! Eğer iyilik
için geldiyse kendisine bol bol iyilik ederiz. Eğer kötülük için geldiyse, onu kendi
kılıcıyla öldürürüz.” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) ise: “Ona izin veriniz!” buyurdu. Bilal
kapıyı açarak ona izin verdi. Rasûlullah (s.a.v.) kapıya doğru yürüyerek onu avluda
karşıladı. Kuşağından ve ridasının toplandığı yerden tutup kendisine doğru hızlıca
çekti ve: “Ey Hattâb’ın oğlu! Neye geldin? Vallahi Allah’ın senin başına bir musibet
indirmesine kadar duracağını sanmıyorum” buyurdu. Ömer: Ey Allah m Rasûlü!
Ben Allah’a, Allah’ın Rasûlü’ne ve ona Allah’tan gelen şeylere iman edeyim diye
senin yanına geldim” dedi. Bunun üzerine, Peygamberimiz “Allahu Ekber” diyerek
tekbir getirdi. Peygamberimizin ashabından olan ve evde bulunan halk, Ömer in
Müslüman olduğunu anladılar. Onlar da tekbir getirdiler. Tekbir sesleri Mekke nin
yollarında yankılandı...” Ravi daha sonra kıssanın devamını zikretti.1616
6 -S^eZde Usame b. Zeyd b. Esler» yardir. Adevl azalhs.d.r, Medinelidir. Hatas. yönünden
1349.. ■ • Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Ömer b. Hattâb (r.a.) Müslüman
olduğundan beri izzetli olmaya devam ediyoruz.”1618
1350. . .. Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Ömer b. Hattâb (r.a.) Müslüman
olduğundan beri izzetli olmaya devam ediyoruz."1619
1351. ... Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Ömer b. Hattâb (r.a.) Müslüman
olduğundan beri izzetli olmaya devam ediyoruz.”1620
1352. ... Kasım b. Abdurrahmarîdan; İbn Mes’ud (r.a.) dedi ki: “Ömer’in
Müslüman oluşu izzet, hicreti yardım/zafer, hilafeti de rahmet idi. Vallahi Ömer
Müslüman olana dek açıktan namaz kılamıyorduk. Vallahi Ömer’in iki gözü arasın
da onu doğrultup düzelten bir melek olduğunu sanıyorum. Salihler zikredildiğinde
hemen Ömer’i de an!”1621
1353. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Ömer (r.a.) Müslüman olduğunda
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında erkeli kadınlı otuz dokuz kişi vardı. Ömer Müslüman
olunca sayıları kırka ulaştı. Bunun üzerine Cibril (a.s.) indi ve “Ey Nebî! Allah sana
ve sana tâbi olan mü’minlere yeter” (Enfal, 64) âyetini indirdi.1622
• Keşfu’l Estar, 2493 (3/169). Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (9/63) bunu zikretmiş, sonrasında şöy
le demiştir: “Bunu Bezzar rivayet etmektedir. Senedinde Usame b. Zeyd b. Eşlem vardır ki zayıftır.”
1617 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Nadr b. Abdurrahman vardır. Metruktür. Bk. 1171.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Ebû Yahya vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Aynca Mürcie görüşüne
sahip olmakla suçlanmıştır.
Tahriç: Taberani, Kebir, 11659 (1/255) - Hakim, Müstedrek (9/62). Bu ikisi. Nadr yoluyla bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
1618 İsnadı sahihtir.
• İmam Buhârî, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 3684 (7/51), Menakıbu’l Ensar, 3863 (7/177) - İbn Ebi
Şeybe, Musannef, 12022 (12/22) - İbn Sa’d (3/270) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 368
(1/277) - Taberani, 8821, 8822 (9/182) - Hakim, Müstedrek (3/84) - İbn Hibban, Sahih, 6880
(15/304) - Beyhaki, Delail (2/215). Bunların hepsi, İsmail b. Ebi Halid yoluyla bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
1619 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
1620 Bir öncekinin tekrarıdır.
1621 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1207 numaralı rivayette geçti.
1622 İsnadı uydurmadır.
• Senedinde İshak b. Bişr vardır. Musa, Ebû Zur’a ve ibn Ebi Şeybe, onun yalancı olduğunu
söylemişlerdir. Fellas dedi ki: “Metruktür." Darekutni dedi ki: "Hadis uyduranlardan biridir.” Bk.
Mizan (1/186)
1358. ... Şa bi den; Ali (r.a.) dedi ki: “Sükûnetin Ömer’in (r.a.) dili üzere ko
nuştuğunu uzak görmezdik.”1626
• Yine senedinde Half b. Halife vardır. Saduktur. Sonradan hafızası bozulmuştur. Bk. 688.ci riva-
yet.
• Yine senedinde Safvan b. Muğallis diye biri vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
Tahriç: Taberani, Kebir, 12470 (12/60). İshak b. Bişr yoluyla “Bize Half tahdis etti...” senediyle
bu şekilde... Heysemi dedi ki: “Senedinde İshak b. Bişr el-Kahili vardır. Çok yalancıdır.” Bk.
Mecmau’z Zevaid (7/28)
1623 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1204 numaralı rivayette geçti.
1624 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Süheyl b. Salih vardır. Saduktur. Sonradan hafızası bozulmuştur. Bk. 2O9.cu riva*
yet.
• Yine senedinde Abdülaziz b. Muhammed ed-Deraverdi vardır. Saduktur. Başkalannın kitabın
dan rivayette bulunur, hata ederdi. Bk. 219.cu rivayet.
• Yine senedinde Abdusselam b. Abdülhamid el-Harrani vardır. Künyesi Ebû Haseridir, Harran
mescidinin imamıdır Ezdi dedi ki: “Âlimler, ondan rivayette bulunmayı terk etmişlerdir. Ebû
Arube’nin görüşlerinin kötülüğünden dolayı “Ondan rivayette bulunmam" dediği nakledilir, ibn
Adiyy dedi ki: “Hadislerinde herhangi bir beis görmüyorum. Aynca hiçbir hadisinin munker ol
duğunu görmedim.” Bk. Kamil (5/1967) - Mizan (2/616)
Aynca bu hadis, iiedde söndeceği üzere Ebû Hureyceden b.Ska sah,, ^arian da^el edil-
mis#,. Yine bu hadisin 1204 numaral. nvayehe seçü® üzere birçok sah,d. bulunmakiadir
Tahrici 1204 numaralı rivayette geçti.
1625 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1204 numaralı rivayette geçti.
1626 İsnadı hasendir. , s,duk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 564.CÜ rivayet.
Senedinde Ebû Şihab el-Hannat var ı • |.Vaslti ona mütâbaat etmiştir. Kendisi sikadır.
Bunun yanında önceki hadiste Halid b. Abduitan eı
Tahrici 1204 numaralı rivayette geçti.
1361. ... İbn Açlan dedi ki: İyas b. Muaviye, bunun aynısını bana tahdis
etti.1629
1362. Ebû Bekir en-Neysaburi dedi ki: Yine bize Muhammed b. Yahya tahdis
etti, dedi ki: Bize Muhammed b. İsa et-Tıba’ tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b.
Vehb -aynı isnatla- tahdis etti...1630
1363. ... Nafi’den, o İbn Ömer’den (r.anhumâ); Ömer b. Hattâb (r.a.) bir
ordu göndermiş, başlarına da kendisine Sariye denilen bir adamı emir tayin etmiş
ti. Bir gün Ömer b. Hattâb hutbe verirken “Ey Sariye, dağa! Ey Sariye, dağa! Ey
Sariye, dağa!” diye seslenmeye başladı. Daha sonra ordunun elçisi geldi. Ömer
hemen ona sordu. Elçi şöyle cevap verdi:
Dirinin “Ey Sariye, dağa! Ey Sariye, dağa! Ey Sariye, dağa!" diye seslendiğini işit-
liD. Bunun üzerine sırtlarımızı dağa doğru verdik. Derken Allah Teâlâ onları hezi-
mete uğrat*
*1 •
Bunun üzerine Ömer’e “Şüphesiz bu şekilde bağıran şendin” denildi.1631
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu, bir önceki bölümle
de uygundur. Alimlere göre -Allah en iyisini bilir- bu sözün manası, Allah’ın hak
kı onun kalbine atması ve dilinin o hak ile konuşmasıdır. Melek, hakkı Allah’tan
alıp onun kalbi ve lisanı üzerine atar. Bu, Kerim olan Allah’ın Ömer b. Hattâb’a
(r.a.) özel kıldığı bir şeydir. Tıpkı Ali’nin (r.a.) şu sözünde olduğu gibi: “Sükûnetin
Ömer’in (r.a.) dili üzere konuştuğunu uzak görmezdik.” Bu hadislerin hepsi birbi
rini tasdik etmektedir.
1364. ... Âişe’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Önceki ümmet
lerde kendisiyle konuşulan kimseler olurdu. Eğer benim ümmetimde olacaksa,
Ömerb.Hattâb olur."1632
1365. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Belki de
ümmetimde kendisiyle konuşulan kimseler olacaktır. Eğer onlardan biri olacaksa,
Ömer b. Hattâb olur. ”1633
1366. ... Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre Cibril (a.s.) Nebî’ye
(s.a.v.) gelip “Ömer’e selam söyle! Ona kızmasının izzet, rızasının ise adalet oldu
ğunu haber ver” dedi.1634
1367. ... Said b. Cübeyr’den (r.a.); Cibril (a.s.) Nebî’ye (s.a.v.) dedi ki:
“Ömer’e selam söyle! Ona kızmasının izzet, rızasının ise adalet olduğunu haber
ver.”1635
1368. ... Enes b. Malik’ten (r.a.); Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki: Şu üç yerde
Rabbim Teâlâ ile uygun düştüm:
1. Dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Makam-ı İbrahim’den bir namazgah edin-
sen?” Derken “Makam-ı İbrahim’den bir namazgah edinin” (Bakara, 125) âyeti
indi.
2. Dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Doğrusu kadınlarının yanına iyisi de kötüsü
de giriyor. Onlara hicap giymelerini emretsen?” Derken hicap âyeti indi.
136?\I” ^neS Ma,ik’ten <r-a-)î Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki: Şu dört yerde
Rabbim Teâlâ benimle uygun düştü:
1. Dedim ki: Ey Allah ın Rasûlü! Makama doğru namaz kılsan?” Derken Al
lah Teâlâ “Makam-ı İbrahim’den bir namazgah edinin” (Bakara, 125) âyetini indirdi.
4. Allah Teâlâ “Ybmin olsun ki insanı çamurdan, süzülmüş bir özden yarattık”
(Mü’minun, 12) âyetini indirmişti. Bunun üzerine ben “Yaratanların en güzeli olan Al
lah ne mübarektir” dedim. Bunun üzerine Allah “Yaratanların en güzeli olan Allah
ne mübarektir” (Mü’minun, 14) âyetini indirdi.1637
13 70.... İbn Ömer'den (r.anhumâ); Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki: “Şu üç yer
de Rabbim Teâlâ ile uygun düştüm: Hicap, Bedir esirleri ve Makam-ı İbrahim.”1638
1371. ... Mişrah b. Ha’an dedi ki: Ukbe b. Amir’i (r.a.) şöyle derken işittim:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şayet benden sonra bir peygamber olsaydı, kesin
likle Ömer b. Hattâb olurdu. ”1639
1372. ... Ukbe b. Amir’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şayet
benden sonra bir peygamber olsaydı, kesinlikle Ömer b. Hattâb olurdu. ”1640
1373. ... Ukbe b. Amir’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şayet
benden sonra bir peygamber olsaydı, kesinlikle Ömer b. Hattâb olurdu. ”1641
1374. ... Abdullah b. Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle bu
yururken işittim: “Uyurken bana bir kadeh süt uerildi, hemen ondan içtim. Sonra
benden kalan Ömer b. Hattâb’a verildi.” Sahâbe: “Bunu ne ile yorumladın, ey
Allah’ın Rasûlü?” diye sordular. Buyurdu ki: “İlim ile.”1642
• Yine senedinde Ahmed b. Abdullah vardır. İbn Ali b. Süveyd b. Mencuf vardır. Künyesi Ebû
Bekir es-Sedusi’dir. Saduktur, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 81)
Daha önce de geçtiği üzere üç yerde uygun düşme ile alakalı hadis sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayet ile aynıdır.
1638 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Cafer b. Esma vardır. Saduktur. İmam Ahmed dedi ki: “Sikadır, rivayetlerinde her
hangi bir beis yoktur.” Bk. 5O5.ci rivayet.
• Yine senedinde Said b. Amr ez-Zabbi vardır. Sikadır, salihtir. Bk. 120.ci rivayet.
Tahrici 1368 numaralı rivayette geçti.
1639 İsnadı zayıftır.
Hakkında 1203 numaralı rivayette açıklama yapılmış, tahrici orada verilmişti.
1640 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
• Senedindeki saduk olmakla birlikte vehmeden Hasen b. Sabbah (Bk. 159.cu rivayet) Muham
med b. Abdullah b. Nemir’e mütâbaat etmiştir.
1641 İsnadı zayıftır.
Hakkında 1203 numaralı rivayette açıklama yapılmış, tahrici orada verilmişti.
• Senedindeki sika olan Yahya b. Feyyaz (Bk. 82.ci rivayet) Hasen b. Sabbah ile Muhammed b.
Abdullah’a mütâbaat etmiştir.
1642 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Buhârî, İlim, 72 (1/216) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2391 (4/1859) - Tirmizi, Ru’ya, 2284
(4/539) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1255 (2/582) - Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3880 (14/88) - İbn Hib
ban, Sahih, 6878 (15/300). Bunların hepsi, birkaç yolla Zühri’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1375. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Uyurken
bana bir kadeh süt verildi, hemen ondan içtim. Öyle ki süte kanışımın tırnaklarım
arasında aktığını görüyordum. Sonra benden kalan Ömer b. Hattâb’a verildi.”
Sahâbe. Bunu ne ile yorumladın, ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordular. Buyurdu
ki: "İlim ile.”1643
1376. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Uyur
ken insanların bana arz edildiğini gördüm. Üzerlerinde gömlekler vardı. Kimisi me
melerine kadar, kimisi de bunun aşağısındaydı. Yanımdan Ömer de geçti. Üzerinde
(yerlerde) sürüklediği bir gömlek vardı. ” Sahâbe: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bunu ne ile
yorumladın?” diye sordu. Buyurdu ki: "Din ile.”1644
1377. Bize Ebû Bekir Kasım b. Zekeriya el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize
Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Bekir b. Ayyaş tahdis
etti, dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil tahdis etti; Enes b. Malik’ten; Rasûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “Cennete girdirildim. Derken benim için bir saray yükseltildi. Ben:
‘Bu kimin?’ diye sordum. Oradakiler: ‘Kureyş’ten bir adamın’ diye cevap verdiler.
O kimsenin ben olduğumu zannettim. Onlar ise: “Ömer b. Hattâb’tır’ dediler.”
Buyurdu ki: “Benim oraya girmeme engel olan senin kıskançlığından başkası de
ğildir, ey Ebû Hafs!” Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Hiç senden kıskanılır mı ey
Allah’ın Rasûlü! Allah Teâlâ beni ancak seninle yükseltti, hidayet verdi. Allah Teâlâ
bana ancak seninle iyilik yapmadı mı?”
Enes (r.a.) dedi ki: “Ömer bunu söylerken ağlıyordu.”
Ebû Bekir b. Ayyaş dedi ki: Humeyd’e “Bu uykuda mı yoksa uyanıkken mi
oldu?” diye sordum. Dedi ki: “Hayır, aksine uyanıkken oldu. 164
Aynı şekilde bize Kasım el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Hem-
1378.
1646
mam Velid b. Şuca’ tahdis etti, dedi ki: Bize İsmail b. Cafer tahdis etti...1645
1379.Kasım el-Mutarriz dedi ki: Yine bize Ebû Said el-Eşecc tahdis etti, dedi
ki: Bize Ebû Halid el-Ahmer tahdis etti...1647
1380. Kasım el-Mutarriz dedi ki: Yine bize İbn Abdula’la tahdis etti, dedi ki:
Bize -yukarıdaki senetlerde olan kimselerin hepsi birlikte- Humeyd’den, o Enes’ten
şeklinde tahdis etti; Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennete girdim. Bir de ne göreyim,
altından bir saray...” Ravi daha sonra hadisin aynısını “Senden hiç kıskanılır mı ey
Allah’ın Rasûlü!” kısmına kadar zikretti.1648
1381. ... Said b. Müseyyeb’ten; Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında oturuyorduk. Şöyle buyurdu: “Uyurken kendimi cen
nette gördüm. Bir baktım ki bir sarayın yan tarafında güzel bir kadının yanındayım.
Hemen ‘Bu saray kimindir?’ diye sordum. Melekler ‘Ömer’in’ diye cevap verdiler.
Birden onun kıskançlığını hatırladım, bu yüzden arkamı dönüverdim. ”
Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Tam bu esnada Ömer (r.a.) “Babam da anam da
sana feda olsun! Hiç senden kıskanılır mı!” diyerek ağlamaya başladı.1649
1382. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanın
da oturuyorduk. Şöyle buyurdu: “Uyurken kendimi cennette gördüm. Bir baktım
ki bir sarayın yan tarafında güzel bir kadının yanındayım. Hemen ‘Bu saray kimin
dir?’ diye sordum. Melekler ‘Ömer’in’ diye cevap verdiler. Birden onun kıskançlı
ğını hatırladım, bu yüzden arkamı dönüverdim.”1650
1383. ... Muaz b. Cebel (r.a.) dedi İd: Şüphesiz Ömer b, I İnil Ab (r.a.) carmet
ehlindendlr. Çünkü Rasûlullah’ın (s.a.v,) uykuda veya uyanıkken gördüğü peyler
haktır. O şöyle buyurmuştu: "Uyurken minele girdiğimi gönlüm. Derken orada
bir ev gördüm ve ‘Bu en kimindir?' diye sordum. Hana 'Ömer h. I lattâh'ındır'
denildi. ”1651
1384. ... Abdullah b. Bureyde dedi kİ: Babamı şöyle derken Işltllm: Bir gün,
sabah olunca Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Şüphesiz kİ dün cennete girdim
ve orada altından bir saray gördüm. Dedim kİ:
- Bu saray kimin?
Denildi ki:
- Arap bir adamın.
- Ben de Araplardanım. Peki, o kim?
- Muhammed’in ümmetinden olan Müslümanlardan bir adam.
- Ben Muhammed’im, Peki, bu saray kimin?
- Ömer b. Hattâb’ın.
Ey Ömer! Şayet kıskançlığın olmasaydı, kesinlikle saraya girerdim. ” Bunun
üzerine Ömer dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Senden kıskanacak değildim."1662
1385. Bize İbn Abdülhamid tadis etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Rizkullah
el-Kelvezani tahdis etti, dedi ki: Bize Musa b. Davud tahdis etli, dedi ki: Bize Abdü
laziz b. Abdullah b. Ebi Seleme el-Macişun tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed b.
Münkedir tahdis etti; Cabir b. Abdullah’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu
ki: “Dün gece sanki cennete girdirildiğlmi gördüm. Orada yanında bir cariye olan1652 *1651
• Senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Bk. 79 cu
rivayet. Ne var ki kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler İse sikadırlar.
Tahrici 939 numaralı rivayette geçli.
1651 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Musab b. Sa’d b. Ebi Vakkas ez-Zührİ vardır. Künyesi Ebû Zur'n olup Medinelidir.
Sikadır, üçüncü tabakadandır, tkrime b. Ebl Cehil’den mürsel rivayetlerde bulunmuştur. Bk. Tak
rib (s. 533)
• Yine senedinde Abdülmelik b. Meysera vardır. Sikadır. Bk. 453.cü rivayet.
• Yine senedinde Mİs’ar b. Keddam vardır. Sikadır, sebttlr, fazıldır. Bk. 198.cl rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Bişr vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 110.cu rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (5/233). A’ıneş yoluyla Abdülmelik b. Meysera’dan bu şekilde.. Ayrıca
bk. Müsned (5/245). Muhammed b. Bekir yoluyla “Bize Mls'ar tahdis etti...” senediyle bu şekil
de...
1652 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Zeyd b. Habbab vardır. Saduk olmakla birlikte Sevrl'den yaptığı rivayetlerde hata
ederdi. Bk. 5.ci rivayet. Ne var kİ kendisine mülAbaat edilmiştir.
Tahrici 938 numaralı rivayette geçli.
beyaz bir saray gördüm. Hemen 'Hu saray kime ali?' diye sordum. Hana ‘Ömer b
Hattâb’ındır' denildi. Ardından girip İçine bakmak istedim ama kıskançlığını hatır,
/adım ey Ömer!" Ömer bunu duyunca ona: "Babam da anam da sana feda olsun
ey Allah’ın Rasûlü! Hiç senden kıskanılır mı!"1651
1387. ... Hasan-ı Basri’den; Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Bir keresinde
Rasûlullah (s.a.v.) evindeydi. Derken Kureyş’ten bazı kadınlar yanına girip ona
bir şeyler sordular ve seslerini onun sesinden daha fazla yükseltip bir şeyler haber
verdiler. Sonra Ömer b. Hattâb (r.a.) oraya doğru yöneldi ve girmek için izin iste
di. Ömer onların seslerini duyunca hızlıca perdeye (hicap) doğru koştu. Ardından
Ömer’e izin verildi, o da içeri girdi. Bir baktı ki Nebî (s.a.v.) gülüyor. Kendisine “Al
lah seni güldürsün, ey Allah’ın peygamberi! Neden dolayı güldün?” dedi. Buyurdu
ki: “Şimdi yanıma Kureyş’ten bazı kadınlar girmiş, seslerini benim sesim üzerine
1388. ... Hasan-ı Basri dedi ki: Bir keresinde Ömer b. Hattâb (r.a.) Ebû Zerr’in
(r.a.) elinden tutunca Ebû Zerr ona:
- Bırak ey İslam ın kilidi! Canımı acıttın, dedi. Bunun üzerine Ömer:
- Bu da nedir, ey Ebû Zerr?
- Ey Mü’minlerin Emiri! Şu-şu günü hatırlar mısın?
Ardından ona kendisi hatırlattı ve sözlerine şöyle devam etti:
- Hani sen yönelmiş, vadiye çıkmıştın. İşte o zaman Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştu: “Şu aranızda olduğu müddetçe sîzlere hiçbir fitne dokunmaz. İşte
sen ey Ömer, sen İslâm’ın kilidisin.”1655
1656
1657
1655 İsnadı zayıftır. d. ded- kj; “Hadisleri hiçbir şey değildir."
• Senedinde Mükrim b. Hakim e- as ‘ dedj W; ..Batll haberler rivayet etmiştir." Bk.
Aynı şekilde Darekutni de onu zayıf saymıştır, zeneo
Mizan (4/177) - Lisan (6/85) olduğunu anlayamadım.
• Yine senedinde Ebû Muhammed vardır Kim 9 Kenzu.lUmmalt 35885 (12/603).
Tahriç: Bunu Hindi zikretmiş ve İbn Asa ir e Buhârî, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 3683
Aynca bunun Sa’d b. Ebi Vakkas’tan şah£ vad.r,
(7/50) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2396 (4/1863)
1389. ... Huzeyfe b. Yeman (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Ömer b. Hattâb’ın
(r.a.) yanında idik: Bize: “Rasûlullah’ın (s.a.v.) fitne hakkındaki hadisini kim hafıza
sında tutuyor?” dedi. Ben atılıp:
- Ben biliyorum! dedim. Bunun üzerine:
- Sen iyi cüretlisin, nasılmış söyle bakalım! dedi. Ben de anlattım:
- Onu şöyle buyururken işittim: "Namaz, sadaka ı/e oruç, kişinin ailesi ve ma
lındaki fitneye kefarettir. "
1393. ... Ammar b. Yasir (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) bana
şöyle buyurdu: “Ey Ammar! Biraz önce bana Cibril (a.s.) geldi. Ona ‘Bana Ömer’in
semadaki faziletlerini anlat’ dedim. Bana şöyle cevap verdi: Şayet Nuh’un kavminde
beklediği dokuz yüz elli sene kadar beklesem, yine de onun faziletlerini bulamam.
Doğrusu Ömer, Ebû Bekir’in iyiliklerinden bir iyiliktir. ”1663
1394. ... Ubeyy b. Ka’b’tan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘‘Cibril bana
Ömer’den bahsederdi. Bir keresinde kendisine ‘Bana Ömer’in faziletlerinden ve
Allah Teâlâ katında sahip olduklarından bahset’ dedim. Bana dedi ki: Şayet senin
le Nuh’un kavmi içerisinde durduğu kadar otursam, yine de Ömer’in faziletleri
ne erişemem. Ey Muhammed! Kesinlikle İslâm, senin ölümünden sonra Ömer b.
Hattâb’ın ölümüne ağlayacaktır.”1664
1395. ... Ebû Rafı’ dedi ki: Ebû Lu’lu’e, Muğire b. Şu’be’nin kölesiydi. De
ğirmen yapar, yaptığı işten büyük bir kazanç sağlardı. Muğire b. Şu’be, ondan
her gün dört dirhem alırdı. Derken Ömer’e (r.a.) geldi ve “Ey Mü’minlerin Emiri!
Muğire b. Şu’be bana ağır yük yükledi. Onunla konuş da biraz bunu hafifletsin”
dedi. Ömer de “Allah’tan sakın, efendilerine iyilik et! Böyle yap, böyle yap!” diye
1396. Bize Muhammed b. Said haber verdi, dedi ki: Bize İshak b. Şahin Ebû
Bişr el-Vasıti tahdis etti, dedi ki: Bize Halid b. Abdullah tahdis etti; Husayn dan. o
Amr b. Meymun’dan.. ,1666
ise sikadırlar. . Künvesl Ebû Yahya veya Ebû Abdullah tır. Muhad-
• Yine senedinde Amr b. Meymun w* etnıişür Vefat tarihi H. 74’tür. Bk. Takrib (s.
mmdtr. mahurdur. Sikadit. «d. Kule
| 791
ha|de bana böyle bir yel değlrmenl .
t «ıı yuPrnatıı isterim
Eğer sen bayatta kabrsan sana tâ doğuda ,
bir dcâirmon yaporım! °"vn halkın söz konusu
Ömer evine dönüp gittikten sonra, ona Ka'b
.•ı Yerine bir kimseyi tayın et çünkü üc an». ı i ’nr <l»*lip. Ey Mü minlerin
.
pareden hiliuorsun7
biliyorsun. <l«li Ör™ ona:
Uaınrokudum
Vallahi ve
senin adını
senin işitmedim am-» <.
ecelimin • .. ... “
Ertesi gün olunca Ka b el-Ahbar tekrar gelip ona “İki gün kaldı” deyip gitti.. İki
gün sonra yine gelip Ömer e şöyle demişti: “İki gün gitti, bir gün kaldı.” Üçüncü gü
nün sabahında Ömer (r.a.) sabah namazı için mescide varmıştı. Âdeti üzerine safla
rın düzgünce yapılması için adamlar görevlendirirdi. Saflar iyice düzeldikten sonra
iftitah tekbiri getirip namaza dururdu. Bu arada Ebû Lu’lu’e elbisesine sakladığı iki
başlı bir hançer ile Müslümanların arasına karışmıştı. Ömer tekbirini aldıktan sonra
Ebû Lu’lu’e ona altı tane hançer darbesi indirdi ve onlardan bir tanesini tam göbe
ğinin altına isabet ettirdi. Onu öldüren darbe de bu olmuştu. Ebû Lu’lu’e, namazda
hemen Ömer’in arkasında durmuş bulunan Küleyb b. Ebi Bukeyr el-Leysi’yi ve
başka kimseleri de şehid etmişti. Ömer bu hançerin darbelerini iyice hissedip de
yere yığılınca Abdurrahman b. Avf’m namazı tamamlamasını emretti. Kendisi de
namaz bitinceye kadar yerde kalmıştı ve namazdan sonra evine taşındı. Halife, Ab
durrahman b. Avf’ı çağırıp vasiyette bulunmak istediğini söyledi. Abdurrahman.
- Yoksa bana mı bırakmayı düşünüyorsun? diye sordu. Ömer.
9e,mcyecek olutsa
kıldırsın."
Sonra Ömer. Ebû Talha el-Ensari'yi çağırıp bu İstişare heyetinin toplanacak
evin kapanda dunnas.n. ve içeriye hiç kimseyi sokmamasın, emretti Aynca Ona
şöyle demişti: "Benden sonra halife olacak kimseye Ensar ı ve Rasûlullah’ı (s.a.v.)
koruyan kimseleri kayırmasını, onlara iyiliklerde bulunmasını ve yaptıklarından
dolan onlan kötülüklere ve musibetlere uğratmamasını tavsiye et. Ayrıca yine
kendisinden sonra halife olacak kimseye İslam’ın asıl çekirdeği olan Araplara da
iyi davranmasını vasiyet etti. Yine sadakaların bu ümmetin zenginlerinden alınıp
fakirlerine dağıtılmasını ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) zimmetinde bulunan ehli kitabı da
koruyup onlara İslam’a göre nasıl muamele edilmesi gerektiğini ve bu esaslara
göre kendilerine muamele edilmesini istedi. Bunları dedikten sonra Ömer (r.a.):
“Ey Allah’ım! Ben üzerime düşenleri tebliğ ettim mi? Ben kendimden sonra ha
life olacak kimsenin gayet rahatça bir yönetim devralmasını sağladım” dedi ve
sonrasında oğlu Abdullah’a seslenerek: “Ey Abdullah b. Ömer! Çık ve beni kimin
yaraladığını araştır, gel” dedi. Bunun üzerine oğlu:
- Ey Mü’minlerin Emiri! Seni Muğire b. Şu’be’nin kölesi Ebû Lu’lu’e yaraladı.
Ömer bunu duyunca: “Benim ecelimi Allah’a bir tek defa bile secde etmemiş
birisinin eliyle alan Yüce Allah’a binlerce şükürler olsun” dedi. Ondan sonra oğlu
Abdullah a: “Mü’minlerin Annesi Âişe’ye gidip benim, Rasûlullah’ın (s.a.v.) ve Ebû
Bekir in yanında defnedilmem için izin vermesini rica et” dedi. Ayrıca: “Ey Abdul
lah! Eğer bu istişare heyeti, aralarında ihtilafa düşerlerse sen çoğunluğun yanında
ol; eğer onlar istişarelerinde eşit reylere sahip olurlarsa sen Abdurrahman b. Avf m
olduğu tarafta ol dedikten sonra; “Ey Abdullah! Müslümanların yanıma gelme
lerini sağla dedi. Bunun üzerine önce Muhacirler ve Ensar girip selam verdi ve
yanına oturdu. Ömer (r.a.), onlara:
- Sizin bazılarınızın bu olaydan daha evvel haberi var mıydı? diye sordu. On
lar:
- Allah korusun! diye karşılık verdiler.
Bu arada Ka’b el-Ahbar’ı gelenlerle birlikte görünce şu şiiri okudu:
- Evet.
- Beni arkadaşlarınla sakın aldatmayasınız.
Sonra oğlu Abdullah’a:
- Başım. şu yastıktan indirip de toprağ,n üzerine koy, belki Yüce Allah benim
yüzüme bakar da bana merhamet eder. Vallahi şu dünya ve içindekiler benim ol-
saydı, şu ruhumun çıkışının verdiği ıstırabı gidermek için rahatlıkla verirdim.
Ömer, yaralandıktan sonra Beni Haris b. Ka’b kabilesinden bir tabip getirilmiş
ve Ömer e şekerli bir su içirmişti. Ancak bu su olduğu gibi karnından dışan çıkmıştı.
Sonra ona süt içirmiş, süt de midesinden dışarı akmıştı. Bunu gören tabip, Ömer'e:
“Ey Mü’minlerin Emiri! Yerine başkasını tayin et” deyince Ömer:
- Evet, gerekeni yaptım” dedi.
Ömer (r.a.), başı oğlu Abdullah’ın kucağında yatıp dururken şunlan söyledi:
“Ben, nefsim adına bazı zulümlerde bulundum. Ne var ki Müslüman olarak tümüy
le namazımı kıldım ve orucumu tuttum.”
Ömer, sürekli olarak Allah’, an.yor ve kelime-i şahadeti getiriyordu. Hicretin
23.cü yılında Zilhicce’nin 27’sine denk gelen bir Çarşamba gününde vefat etti,
(r anhâ) evine, Nebî (s.a.v.) ile Ebû Bekir’in (r.a.) yanı-
Sonra onu çıkarıp Âişe’nin
• namımı kıldırdı...” Ravi daha sonra
na gömdüler. Suheyb ise öne geçip cenaze
hadisin devamını zikretti.1669
1669 İsnadı çok zayıftır. , Ahdülaziz b. İmran b. Abdülaziz b. Ömer b. Abdur-
• Senedinde Abdülaziz b. Ebi Sabi!.vardır bi(inlrTerk edilmiştir Kitapları yaranış. bunun
rahman b. Avf tır. Medinelidir, ibn Ebi Sab dÜ5müştür. Nesep âlimi idi. Sekizinci taba-
üzerine ezberinden rivayet etmiştir ama çokça yan! ş
kadandır. Bk. Takrib (s. 258) vardır. Kim olduğunu anlayamadınt .
• Yine senedinde Abdülaziz’in oğlu> S^a d(r Hakkında herhangi bir bılg.ye rastlama-
• Yine senedinde Abdullah b. Cafer m babas
dun. . fiden hcrhangi birine rastlamadan.
Tahriç; Bunu Musannif dışında rıva
AĞLAMASI
1400. Abdullah b Ebl Mtllrvk»’ "Clnlrr Ömer b. HaltAb'a ağladılar
1670 İsnadı, İbn Ebi Müleyke'ye kadar sahihtir. Kendisi zahir olan görüşe göre Ömer b. Hattâb m (r.a.)
vefatına yetişmemiştir.
Tahriç: İbn Sa’d, Tabakat (3/374) - Delailu’n Nübüvve, 524 (2/739) - Abdullah b. Ahmed,
Fezailu’s Sahâbe, 361, 362 (1/272)
1671 İsnadı hasendir.
• Senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bk. 5.ci rivaye
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1672 İsnadı mürseldir. Çünkü Abdülmelik b. (Jmeyr, Ömer’in vefatına yetişmemiştir.
Tahrici 1400 numaralı rivayette geçti.
Allah a hamd olsun ki O nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının on altıncı bölümü bu
rada sonra erdi. Allah ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebî Muhammed ve ailesinin
üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın on yedinci bölümü izleyecektir inşallah. Sadece
O’na güven duyulur.
na yetişmemiştir.
Tahrici 1400 numaralı rivayette geçti.
YÜZ ELLİ YEDİNCİ BÂB: SADECE ONA ÖZEL BİR FAZİLET OLMAK
ÜZERE OSMAN’IN (R.A.) RASÛLULLAH’IN (S.A.V.) İKİ KIZIYLA
EVLENMESİ
1405. Bize Ahmed b. Sehl el-Eşnani tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b. Amr
Ebû Abdurrahman el-Kufi tahdis etti, dedi ki: Bir keresinde Hüseyin b. Ali el-Cu’fi
bana Ey Ebû Abdurrahman! Osman neden dolayı Zü’n Nureyn (İki Nur Sahibi)
diye adlandırıldı?” diye sordu. Kendisine şöyle cevap verdim: “Allah’a yemin olsun
ki bilmiyorum. Bunun üzerine Hüseyin şöyle dedi: “Bir peygamberin iki kızını
ancak Osman (r.a.) nikahlamıştır.”1675
Tahriç: Ebu Nuav», M.dfetu’s Sahâbe. 238 (1/245) - Beghaki. Sünen-I Kübra (7/73)
• Yine senedinde Abdülkerim b. Ravh b. Anbese el-Bezzar vardır. Künyesi Ebû Said e
Zayıftır, onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 361) A,.«K>»»n vantrîı rivavet
Tahriç; Bunu Hindi, Kenzu’l Ummal, 32812’de Anbe®e nded| ki. -Bunu Kebir
olarak İbn Mende, Taberani, Hatib ve ibn Asakıre nıspe • do|ay|Siy)a hasendir “
ve Evsafta Taberani rivayet etmiştir. İsnadı, daha önce geç Ş
8 isnadı şöyledir: , Senetteki diğer raviler ise sikadırlar
• Senedinde Osman’ın ismi belli olmayan azat tsı VL„.mıs Ve İbn Asakir’e nispet etmiştir.
Tahriç; Bunu Suyuti, Tarihu’l Hulefa’da (s. 1 21
lsnadt Çok zayıftır. oı Osmani’nin babasıdır. Metruktür.
• Senedinde Osman b. Halid vardır. Ebû Mervan -O uhammed b. Osman b. Halid da. Sa-
•Yine senedinde babas. Ebû Mervanel-Osm.nlvardrr. M
** «İmakla birlikle hala ederdi. Bk 64S.Cİ rivayet. Mda|.a ^dimen Mmrn
> senedinde Abdurrahman b. Ebl'z Zinad varda.
otüIeşmiştir. Fakih biriydi. Bk. 632.ci rivayet-
I41oZ Yine Ebû Huniden (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v.)
Osman’ın (r.a.) nikahı altında bulunan ikinci kızı da vefat ettiğin e an aşında
durmuş, şöyle buyurmuştur: “Kulak ver ey dulun babası, ey u un ar eşi! Şayet
benim on tane kızım olsaydı, kesinlikle hepsini Osman la eulendirirdim. Osman ı
1411. ... Abdurrahman b. Semura şöyle der: Tebük seferinde iken Osman
b. Affân Nebî'nin (s.a.v.) yanına geldi. Elbisesinin kolunda bin dinar vardı. Gelip
onu Nebî'nin (s.a.v.) kucağına döktü, sonra arkasını dönüp gitti. Derken Nebî’yi
(s.a.v.) onları kucağında iken eliyle çevirip şöyle buyururken gördüm: “Osman’a
bugünden sonra yaptığı hiçbir şey zarar vermeyecek. ”*
1680
1412. Bize Ebû Bekir Kasım b. Zekeriya el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize
Ebû Hemmam Velid b. Şuca’ tahdis etti, dedi ki: Bize Zamra b. Rebi’a tahdis etti...
Ravi daha sonra yukarıdaki hadisin aynısını zikretti.1681
1413. Yine bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Umeyr
er-Ramli tahdis etti, dedi ki: Bize Zamra b. Rebi’a tahdis etti... Ravi daha sonra
aynı hadisi zikretti.1682
Tahriç: İbn Mâce, Mukaddime, 110 (1/41) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 844 (1/515),
858 (1/520). Bu ikisi, Ebû Mervan yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Aynca Hindi, bunu yakın
lafızlarla zikretmiş ve İbn Asakir’e de nispet etmiştir. Bk. Kenzu’l Ummal, 32801.
1680 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Kesir b. Ebi Kesir el-Basri vardır. İbn Semura’nın azatlısıdır. Makbuldür, üçüncü
tabakadandır. Onu sahâbeden sayanlar vehmetmişlerdir. Bk. Takrib (s. 460). Kendisine mütâbaat
eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Muhammed b. Sirri vardır. Saduktur, ariftir ama çok sayıda vehmi olmuştur. Bk.
1204.CÜ rivayet. Bununla birlikte sonraki iki hadiste Velid b. Şuca’ ile Ebû Umeyr er-Ramli, ona
mütâbaat etmişlerdir.
• Yine senedinde Abdullah b. Kasım vardır. Saduktur, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 317)
• Yine senedinde Abdullah b. Şevzeb vardır. Horasanlıdır, künyesi Ebû Abdurrahman dır. Saduk
tur, âbiddir, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 308)
• Yine senedinde Zamra b. Rebi’a vardır. Saduk olmakla birlikte azıcık vehmetmiştir. Bk. 882.ci
rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (5/63) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 839 (1/513) - Tirmizi, 3701 (5/626)
- Ebû Nuaym, Hılye (1/59) - Hallal, Sünne, 402 (s. 319) - Hakim, Müstedrek (3/102). Hakim
sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Bunların hepsi, birkaç yolla Zamra
b. Rebi’a’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bu hadisin İmran b. Husayn, İbn Ömer, Ab
durrahman b. Habban es-Sülemi ve Enes b. Malik’ten gelen şahitleri vardır.
1681 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
• Senedinde Velid b. Şuca’ vardır. Sikadır. Bk. 947.Cİ rivayet. Bir önceki senette geçen Muham
med b. Sirri’ye mütâbaat etmiştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1682 İsnadında bir öncekinde olduğu gibi zayıflık vardır.
Osman (r.a.) sözlerine şöyle devam etti: “Nebî’nln (s.a.v.) "Her kim Rume
Sduounru b i0™ MÜS'Ümanlar ™ yeri Marsa, Allak onu ha-
jıştar buyurduğunu b .yor musunuz? Ben hemen onu satın ald.m. Sonra bunu
Rasûlullah a (s.a.v.) anlatt,gımda “Onu Müs/ümon/onn içme suyu kıl. Ecri ise se-
nindir" buyurdu.
Osman sonra şöyle dedi: Size Allah adına soruyorum. Peki, Rasûlullah’in
(s.a.v.) Her kim bir ev satın ahr da onu mescide ilave ederse, Allah onu bağışlar”
buyurduğunu biliyor musunuz? Ben hemen satın aldım. Sonra bunu kendisine
anlattığımda “Onu mescide ilaue et. Ecri ise şenindir” buyurdu.”
• Senedinde Ebû Umeyr er-Ramli vardır. İsa b. Muhammed b. İshak’tır. Sikadır, fazıldır ve onun
cu tabaka küçüklerindendir. Bk. Takrib (s. 440) - Tehzib (8/228)
Tahrici 1411 numaralı rivayette geçti.
1683 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Huleyd b. Da’lec vardır. Zayıftır. Bk. 857.Cİ rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği
üzere Said, İbn Ebi Şeybe’nin rivayetinde kendisine mütâbaat etmiştir.
• Senedinde Katade vardır. Kendisi Osman’a yetişmemiştir. Bu yüzden senet munkatıdır.
• Yine senedinde Velid b. Müslim vardır. Müdellistir ve burada muan’an olarak rivayet etmiştir.
• Aynca Zühri, bunu mürsel olarak rivayet Cafer yoluyla “Bize Muhammed b.
Tahriç: Ebû Bekir Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, »4 1
Üzeyir tahdis etti...” senediyle bu şekilde...
1685
1417. ... Ebû Kılabe’den; Ebû’l Eş’ases-San’ ani dedi ki: Bazı hatipler Şam’da
kalkıp hutbe verdiler. İçlerinden bazıları Rasûlullah ’ın (s.a.v.) ashâbmdandı. Der
ken sonuncuları olan ve kendisine Mürre b. Ka’b denilen bir kişi şöyle dedi:
“Rasûlullah’tan (s.a.v.) duyduğum bir şey olmasaydı, ayağa kalkmazdım. Bize
yaklaşmakta olan bir fitneden bahsetti. O sırada bir adam geçti. Onu görünce “O
gün bu kimse hidayet üzere olacaktır” buyurdu. Hemen kalkıp ona doğru gittim.
Ardından yüzümü ona doğru çevirip “Bu mu?” diye sordum. Bana “Enet” diye
cevap verdi. Bir de baktım ki o, Osman b. Affân’mış (r.a.).”*1686
1418. ... Hammad Ebû’l Eş’as es-San’ani dedi ki: Fitnelerin başında Şam’da
bazı hatiplere şahit oldum. En son kendisine Mürre b. Ka’b denilen biri kalktı ve
şöyle dedi: “Rasûlullah’tan (s.a.v.) işittiğim bir hadis olmasaydı ayağa kalkmazdım.
• Senedinde Amr b. Câvân et-Temimi vardır. Basralıdır. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 419)
• Yine senedinde Süveyd b. Abdülaziz vardır. Hadisleri zayıftır. Bk. 599.cu rivayet. Ne var ki 1452
numaralı rivayette sika bir ravi olan Abdullah b. İdris, ona mütâbaat etmiştir.
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar. Ayrıca bu hadisin Ebû Abdurrahman es-Sülemi’den şahidi
vardır. Bk. 1451.Cİ rivayet. Yine bu hadisin tahriçte de görüleceği üzere Sümame el-Kuşeyri’den
de bir şahidi vardır.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (1/70) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 827 (1/506) - İbn Ebi
Şeybe, Musannef, 12072 (12/39) - Nesai, 3607 (6/234) - İbn Hibban, Sahih, 6920 (15/362) -
İbn Ebi Asım, Sünne, 1303, 1304 (2/593) - Taberi, Tarih (4/497). Bunların hepsi, birkaç yolla
Husayn’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Bu hadisin Ebû Abdurrahman es-Sülemi’den şahidi vardır. Bk. Musannif, 1451 -Tirmizi, 3699
(5/625). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahih gariptir.” Aynca bk. Nesai, 3609, 3610 (6/236) - Buhâri,
2778 (Talik olarak) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1309 (2/596) - Darekutni, Sünen (4/199) - İbn Hib
ban, Sahih, 6916 (15/348) - Ebû Bekir Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 849 (1/516).
Aynca bu hadisin Sümame b. Hüzn el-Kuşeyri’den de şahidi vardır. Bk. Tirmizi, 3703 (5/627) -
Nesai (6/235) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1305 (2/594). Tirmizi dedi kİ: “Hasendir.”
1686 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdulvehhab es-Sekafi vardır. Sikadır ama ölümünden önce hafızası kötüleşmiştir.
Bk. 42.ci rivayet. Bununla birlikte tahriçte ve sonraki hadislerde de görüleceği üzere kendisine
mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Ebû’l Eş’as es-San’ani vardır. Şürâhîl b. Âde’dir. Sikadır, ikinci tabakadandır.
Dımeşk’in fethine katılmıştır. Bk. Takrib (s. 264)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/235, 236) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 828 (1/507) - Hallal, Sünne, 425 (s.
330) - İbn Ebi Şeybe, 12075 (12/41) - Tirmizi, Menakıb, 3704 (5/628). Bunlann hepsi, birkaç
yolla Eyyub’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “Hasen sahih bir hadistir.”
Bu hadisin Ka’b b. Ucre’den şahidi vardır. Bk. İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12074 (12/41) - Ebû
Bekir Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 824 (1/505).
Aynca Haremi b. Haris ile Usame b. Harim’den de şahidi vardır. Bk. İbn Hibban, Sahih, 6914
JS!JÂbu^.şerî>a
| 801
rünmüş bir adam geçiverdi. Bunun üzerin babset1’- O sıra elbisesine bü-
huvurdu. Hemen adamın peşine dü«tfnr« d- U Ve as^âbı hak üzere olacaklardır"
Affân’nuş (r.a.).”'»’ 5 m' Blr de "e göreyim, geçen kişi Osman b.
enkişi Ebû’l Eş’as es-San'ani'dir. Dedi ki- ‘Rlnel L '?rnnMd dedi ki: lsmi ge‘
k-ı oldum ” Ravi daha «sonra < i ■ . nc erın başlangıcında bazı hatiplere
§ahıt oldum... Kavı daha sonra yukarıdaki hadisin aynısın, zikretti.16"
J420. . ibn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) bir fil-
neden bahsetti. O sıra yanımızdan bir adam geçiverdi. Bunun üzerine "O fitnelerde
şu elbisesine burunmuş leş, mazlum olarak öldürülecektir” buyurdu Hemen ona
doğru baktım. Bir de ne göreyim, o kişi Osman b. Affâri
ı’mış (r.a.).”1689
YÜZ ALTMIŞINCI BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) OSMAN’IN (R.A.) MAZLUM
OLARAK ÖLDÜRÜLECEĞİ KONUSUNDA VERDİĞİ HABER
1421. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde Osman (r.a.) Nebî’nin (s.a.v.)
yanına girdi. O sıra ben de ötelerindeydim. Uzun bir süre fısıldaşarak konuştular.
Tam dalmıştım, birden Osman’ı (r.a.) dizleri üzerine çökmüş “Ey Allah’ın Rasûlü!
Zulüm ve düşmanlıkla ha!” derken gördüm. Bunun üzerine ona öldürüleceğini
haber verdiğini anladım.1690
dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 426) Baödat'ta ikamet etmiştir. Künyesi Ebû
• Yine senedinde Esved b. Amir eş-Şam. tabakadandır. Bk. Takdb (s.
11B a
Abdurrahman’dır ve Şâzân lakabına sahip ır.
1422 .... Ebû Musa el-Eşari (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) bir avluya
girdi ve bana “Kapıyı tut!” buyurdu. Derken adamın biri gelip izin istedi. Buyurdu
ki: “Ona izin ver ve onu cennetle müjdele!" Bir baktım ki gelen Ebû Bekir miş (r.a.)
Sonra başka bir adam gelip izin istedi. Buyurdu ki: 'Ona izin ver ve onu cennetle
müjdele!" Bir baktım ki gelen Ömer b. Hattâb’mış (r.a.). Daha sonra başka bir
adam gelip izin istedi. Rasûlullah (s.a.v.) ise kısa bir müddet bekleyip "Ona izin
ver ve onu kendisine isabet edecek şiddetli bir beladan sonra cennetle müjdele!"
buyurdu. Hemen ona izin verdim. Bir baktım ki, o kişi Osman b. Affân’mış (r.a.).*1691
1423. ... Ebû Musa el-Eşari (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) ile bir
likteydim. -Ravi dedi ki: Sanıyorum “Bir avluda” demişti.- Derken bir adam gelip
selam verdi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) “Ona izin ver ve onu şiddetli bir beladan
sonra cennetle müjdele!" buyurdu. Hemen gittim. Bir baktım ki, o kişi Osman b.
Affân’mış (r.a.). Kendisine “Gir ve şiddetli bir beladan sonra cennet ile sevin!” de
dim. Bunun üzerine “Allah’ım, sabır ver! Allah’ım sabır ver!...” demeye başladı ve
bunu oturana dek sürdürdü.1692
1424. ... Zeyd b. Erkam (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) beni gönderdi ve
şöyle buyurdu: “Çarşıya kadar git. Orada alışveriş yaparken Osman ile karşıla
şacaksın. Ona de ki: Rasûlullah (s.a.v.) sana selam söylüyor. Şiddetli bir beladan
sonra cennet ile sevin!” Hemen oradan ayrılıp çarşının yolunu tuttum. Derken Os
man (r.a.) ile Rasûlullah’ın (s.a.v.) bana buyurduğu şekilde alışveriş yaparken kar
şılaştım. Ardından şöyle dedim: “Şüphesiz Rasûlullah (s.a.v.) sana selam söylüyor
ve “Şiddetli bir beladan sonra cennet ile sevin!” buyuruyor.” Osman “Rasûlullah
(s.a.v.) nerede?” diye sordu. Ben “Şu-şu mekânda” diye cevap verdim. Hemen
• Yine senedinde Ebû Said el-Müeddib vardır. Muhammed b. Müslim’dir. Saduk olmakla birlikte
vehmederdi. Bk. 129O.cı rivayet.
Tahriç: Taberani, Evsat. Bk. Mecmau’l Bahreyn, 3686 (6/263). Muhammed b. Hasen b. Mükrim
yoluyla Musannif’in senediyle... Heysemi dedi ki: “Taberani’nin iki isnadından biri hasendir." Bk.
Mecmau’z Zevaid (9/90)
1691 İsnadı hasendir.
• Senedinde Bişr b. Duhye ez-Ziyadi vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Bununla birlikte tahriç-
te de görüleceği üzere kendisine mütâbaat edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar. Ayrıca
hadis, Buhârî, Müslim ve başka eserlerde de rivayet edilmektedir.
Tahriç:
• Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3695 (7/65) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2403 (4/1867) - Tirmizi,
Menakıb, 3710 (5/630). Bunların hepsi, Hammad b. Zeyd yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3674 (7/35), 3693 (7/53), Edeb, 6216 (10/612) - Müslim, Fezailu’s
Sahâbe, 2403 (4/8867) - Abdurrezzak, Musannef, 20402 (11/230) - Ahmed, Müsned (4/393,
406) - Abd b. Humeyd, Müsned, 555 (s. 195) - Nesai, Fezailu’s Sahâbe, 23. Bunların hepsi
birkaç yolla Ebû Osman el-Hindi’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Aynca hadisin Buhârî, Müslim ve başka eserlerde başka yollan da bulunmaktadır.
1692 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
sana bir gömlek giydirecektir. Eğer cevap verdi: “Şüphesiz Allah Teâlâ
-.t-nrma/"’694 a münafıklar onu çıkarmak isterlerse, sakın onu
mamakfad,. Bk. Taknb |S. 3501 - Tehzlb «®68|. Awca Şa’bl. bir sonr.kl rivayette kendisine
mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde İbrahim b. Muhammed b. Hat.b vard.r. Medinelidir, sikad.r ve beşinci tabaka-
dandır. Bk. Takrib (s. 92)
Tahriç:
• Beyhaki, Delailu’n Nübüvve (6/389,390). Abdula’la yoluyla “Bize İbrahim tahdis etti..." sene-
diyle bu şekilde...
• Musannif, 1425 — Taberani, Kebir, 5061 (5/192). Bu ikisi, Abdula’la b. Müşavir yoluyla
Şa’bi’den, o Zeyd b. Erkam’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (9/56) bunu Taberani (Evsat)’a da nipset etmiş, şöyle demiştir:
“Senedinde Abdula’la b. Ebi’l Müşavir vardır. Cumhur onun zayıf olduğunu belirtmiştir. Bununla
birlikte Yahya b. Main’den gelen bir rivayette onu sika saydığı zikredilmektedir ama Yahya’dan
gelen meşhur görüş zayıf saydığıdır.”
1694 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Abdula’la b. Ebi’l Müşavir vardır. Metruktür.
• Yine senedinde Muhammed b. Ubeyd b. Hamid vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye denk
gelmedim.
• Yine senedinde Abdulhamid el-Humani vardır. İbn Abdurrahman’dır. Künyesi Ebû Yahya’dır,
Kulelidir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Mürcie görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Doku
zuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 334) uı al j ..
Tahriç: Bu hadis bir önceki rivayette geçmişti. Gömlekle: alakah hadis .çın ise bk. Ahmed. Müs
ned (6/149) - Tirmizi (5/292) - İbn Mâce. 112 (1/49) - ibn Eb. Şeybe (12/49)- İbn Eb. Asım.
Sünne (2/558) - Hallai. Sünne. 418 (s. 326). Bunlann hepsi Aışe den nvayet etmişlerdir. Aynca
bk. Hallai. Sünne, 423 (s. 329). Cübeyr b. Nûfeyr'den...
1426. ... Said b. Cübeyr dedi ki: İbn Ömer, ona yardım etmeyi arz etmek
ve ona ettiği biati hatırlatmak için Osman’ın (r.a.) yanına girdi. Bunun üzerine
Osman şöyle dedi: “Sîzler, benim biatimden yana özgürsünüz. Bana yardım eder
seniz sıkıntı çekersiniz. Bense Allah TeâlA’ya salim ve mazlum bir halde kavuşmayı
umuyorum.”1695
1427. ... Muhammed b. Abdülmelik dedi ki: Osman (r.a.) muhasara altı
na alındığında Muğirc b. Şu’be yanına girdi ve şöyle dedi: "Doğrusu başına şu
gördüğün durum geldi. Ben sana üç şeyi arz ediyorum: Eğer dilersen senin için
evin kapısından başka kapı açar, seni binitlerin üzerine oturtur Mekke’ye varmanı
sağlarız. Çünkü sen Mekke’de iken senin kanını helal göremezler. Veya Şam’a gi
dersin. Çünkü onlar Şam ahalisindendir ve içlerinde de Muaviye vardır. Yok eğer
dilersen seninle çıkar, onlarla savaşırım. Doğrusu senin yanında biraz kişi ve kuvvet
vardır. Şüphesiz sen hak, onlarsa batıl üzeredirler.” Osman (r.a.) ise şöyle cevap
verdi: “Senin şu sözüne gelelim: Senin için evin kapısından başka kapı açar, seni
binitlerin üzerine oturtur Mekke’ye varmanı sağlarız. Çünkü sen Mekke’de iken
senin kanını helal göremezler. Halbuki ben Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken
işittim: “Kureyş’ten bir adam, Mekke’de yoldan çıkar. Tüm âlemin çekeceği azabın
yansı onun üzerinedir. ” Bense asla o adam olmayacağım. Şu sözüne gelelim: Veya
Şam’a gidersin. Çünkü onlar Şam ahalisindendir ve içlerinde de Muaviye vardır.
Ben asla hicret ettiğim yurdu ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) komşuluğunu terk etmeyece
ğim. Şu sözüne gelelim: Yok eğer dilersen seninle çıkar, onlarla savaşırım. Doğrusu
senin yanında biraz kişi ve kuvvet vardır. Şüphesiz sen hak, onlarsa batıl üzeredir
ler. Rasûlullah’tan (s.a.v.) sonra gelip de onun ümmeti içerisinde haksız yere ilk kan
döken ben olmayacağım.”1696
1431. ... İbn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Bir sabah Osman (r.a.) insanlara şöyle
anlattı: “Rüyamda Nebî’yi (s.a.v.) gördüm; bana ‘Ey Osman! Bu akşam bizim ya
nımızda orucunu aç’ buyurdu.”1700
• Ahmed, Müsned (1/64) - Keşfu’l Estar, 1175 (2/48 muhtasar olarak). Bu ikisi, İbn Ebza yoluyla
Osman’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1697 İsnadı sahihtir.
• Ebû Sehle vardır. Osman b. Affâriın azatlısıdır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s.
646)-Tehzib (12/122)
Tahriç*
• İbn Mâce, Mukaddime, 113 (1/10) - Tirmizi, Menakıb, 3711 (5/631) ~f^ed'' ^ne<J
58, 89) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 804 (1/494) - Humeydi, Müsned 268 (1/130) - İbn Ebi
Şeybe, Musannef, 12086 (12/44) - İbn Sa’d, Tabakat (3/66). Bunların hepsi, birkaç yolla İsmail
b. Ebi Halid’den bu şekilde rivayet etr"j5*erd^ } Mâce j 12> 113(1/41. 42). Bunlann
• Ahmed, Müsned (6/86) - Tirmizi, 3711 (5/631) - İbn mace, .
hepsi, Nu’man yoluyla Âişe’den bu şekilde rivayet etrni$^r ir‘
• Ahmed, Müsned (6/75). Urve yoluyla Âişe’den bu şekilde...
Aynca hadisin son bölümü için bk. 1425 numaralı rivayet.
1698 İsnadı zayıftır. , H onu asın zayıf saymıştır. Bk. HO.cu rivayet.
• Senedinde Mahfuz b. Ebi Tevbe vard.r. Ahmed. onu aşırı
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar. __cmistl Tahrici için oraya bakınız.
Tahriç; Bu hadis, bir önceki rivayette sah.h bir yolla geçm ş
1699 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1208 numaralı rivayette geçti.
1700 İsnadı zayıftır.
ibn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: “Osman (r.a.) o gün oruç tuttu ve o gün öldürül,
1432. ... Abdurrahman b. Ebi Leyla dedi ki: Zeyt taşlarının yanında Ali’yi
(r.a.) gördüm; ellerini yukarı kaldırmış -veya uzatmış- şöyle diyordu: Allah im!
Sana Osman’ın dökülen kanından beri olduğumu bildiriyorum.
1433. ... Muhammed b. Ali dedi ki: Muhasara altına alındığı gün Osman
(r.a.), çağırtmak üzere Ali’ye birisini gönderdi. Ali (r.a.) hemen yanına varmak iste
di ama ona yapışıp engel oldular. Bunun üzerine başındaki siyah sarığı atıp üç kere
“Allah’ım! Şüphesiz ben Osman’ın öldürülmesinden ne razıyım ne de böyle bir şeyi
emrettim" diye nida etti.1702
*1701
1434. ... Hasan-ı Basri dedi ki: Osman (r.a.) muhasara altına alındığı gün
Haşan b. Ali b. Ebi Talib (r.anhumâ) her iki elinde kılıç olduğu halde Osman’ı
savunuyordu.”1703
1435. ... Huzeyfe’nin azatlısı Haris b. Rebi’ dedi ki: Osman’ın (r.a.) öldürül
düğü haberi Huzeyfe b. Yeman’a (r.a.) ulaşınca “Allah’ım! Mü’minlerin Emiri’nin
• Senedinde Ebû Cafer er-Razi vardır. Saduktur ama özellikle Muğire’den yaptığı rivayetlere ha
fızası kötüdür. Bk. 255.ci rivayet.
Tahriç:
• Hakim, Müstedrek (3/103). İshak b. Ahmed b. Mihran yoluyla “Bize İshak b. Süleyman tahdis
etti...” senediyle...
• İbn Sa’d, Tabakat (3/74). Ya’la b. Hakim yoluyla Nafı’den ve Veki’nin kızı Ümmü Hilal yoluyla
Osman’ın hanımından benzer olarak...
1701 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Şerik b. Abdullah vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 602.Cİ riva
yet.
Tahriç: İbn Sa’d, Tabakat (3/82) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe. 727 (1/452)
1702 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Süleyman b. Hİşam eş-Şetavi vardır. Matar kızı Saide’nin kızının
oğludur. Basralıdır, zayıftır. On birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 482). Ne var ki tahriçte de
görüleceği üzere İbn Sa’d, kendisine mütâbaat etmiştir.
• Ayrıca senedindeki Muhammed b. Ali ile Osman (r.a.) arasında inkıta vardır.
Tahriç: İbn Sa’d, Tabakat (3/50) - Hallal, Sünne, 421 (s. 428)
1703 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Davud b. Mihber vardır. Metruktür. Bk. 1025.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Mübarek b. Fudale vardır. Saduktur. Tesviye tedlisi yapardı. Bk. 59,cu rivayet.
Bununla birlikte İmam Ahmed onun hakkında “Hasan’dan yaptığı rivayetler hüccettir” demiştir.
saçma sapan dönüp durmaya başladı.’71* diyerek evde bir ileri bir geri
14 38’. - b- Ebi Hazim dedi ki: Said b Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'i şöyle
derken ışıttım: ‘ Şayet ibn Affân’a (r.a.) yaptıklarınızdan dolayı Uhud yıkılacak otsa,
kesinlikle yıkılırdı.”1707
1439. ... Kays dedi ki: Said b. Zeyd’i topluluğa şöyle derken işittim: "Şayet
Osman’a (r.a.) yaptığından dolayı Uhud yıkılacak olsa, kesinlikle yıkılırdı.”1708
1440. ... Ma’mer’den; İbn Şirin dedi ki: Osman (r.a.) Selit b. Selit ile Abdur-
rahman b. Attab b. Useyd’i yollamış, onlara "İbn Selam a gidin ve ona kim oldu
ğunu söylemeden şöyle deyin: İnsanların durumunu görüyorsun? Ne yapmamızı
istersin?” Hemen İbn Selam’m yanına vardılar ve Osman ın onlara söylediğine
benzer sözler söylediler. İbn Selam ise birine “Sen falan oğlu filansın deyip diğeri
ne de “Sen de filan oğlu falarısın” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Mü’minlerin
Emiri’ne gidin ve benden ona selam söyleyin. Ona öldürüleceğini haber verin.
O ise bir şey yapmaksızın öldürülmekle yetinsin. Çünkü bu kıyamet günü Allah
Teâlâ katında onun en büyük hücceti olacaktır." O ikisi hemen gelip Osman’a bunu
haber verdiler. Bunun üzerine Osman (r.a.) şöyle dedi: “Sizden benim yanımda
kimsenin savaşmaması hususunda kesin kararlıyım.”1709
1441. ... Katade’den; İbn Selam dedi ki: “Vallahi eğer Osman’ın (r.a.) öl
dürülmesi hidayetse, kesinlikle süt sağacaklar. Yok eğer onun öldürülmesi dalalet
(sapıklık) ise, kesinlikle kan sağacaklar.”1710
Bunun üzerine Abdullah, insanların yanına çıktı ve şöyle dedi: “Ey insanlar!
Benim cahiliyede falan ismim vardı ama Rasûlullah (s.a.v.) bana Abdullah ismi
ni koydu. Allah Teâlâ’nın kitabında benim hakkımda bazı âyetler indi. Hakkımda
“Eğer (bu Kur’an) Allah katından ise, siz de onu inkâr etmişseniz ve İsrailoğulla-
rından bir şahit bunun bir benzerine (Tevrat’a dayanarak) şahitlik edip iman et
mişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacaktır?) Şüphesiz ki
Allah, zalim kavme hidayet etmez. ” (Ahkaf, 10) âyeti indi. Yine “De ki: Aramızda
şahit olarak Allah ve yanında kitap ilmi olan kimse yeter” (Ra’d, 43) âyeti de be-
1709 İsnadı zayıftır; üç illeti vardır:
1. Mürseldir. İbn Sirin’in mürsel rivayetlerindendir.
2. Ma’mer ile İbn Şirin arasındaki ravi meçhuldür.
3. Senedinde Mahfuz b. Ebi Tevbe vardır. Ahmed onu aşırı zayıf saymıştır. Bk. HO.cu rivayet.
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef, 20964 (11/445)
1710 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ahmed’in aşın zayıf saydığı Mahfuz vardır. Bk. llO.cu rivayet.
Tahriç:
• Abdurrezzak, Musannef, 20965 (11/446) - İbn Sa’d, Tabakat (3/83) - İbn Ebi Şeybe, Musan
nef, 19543 (15/224). Bunlann hepsi, Hasen’den buradakinden daha uzun bir şekilde rivayet
etmişlerdir.
• Hallal, Sünne, 438 (s. 336). Katade yoluyla Ebû Musa el-Eşari’den...
1444. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Evinde muhasara altına alındığı gün
Osman’ın (r.a.) yanına girdim. Ona dedim ki:
Tahriç/îkmizh Tbfsh, 3256 (5/381), Menakıb, 3803 (5/670) - İbn Mâce. 3734. Tirmuı dedi ki:
Hasen gariptir.” Busayri şöyle der: ‘‘Abdullah b. Selam’.n kardeşinin oğlunun ismi belh degıkhr.
1448. ... Muhammed b. Hatıb dedi ki: Haşan b. Ali’nin yanında Osman’ı
(r.a.) zikrettiler. Bunun üzerine Haşan şöyle dedi: “İşte şu, Mü’minlerin Emiri Ali’dir
(r.a.). Şu an size geliyor. Onu ona sorunuz.” Derken Ali (r.a.) geldi. İnsanlar ona
1713 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Ömer el-Kufı vardır. Saduktur. Kendisinde Şia görüşü vardı. Bk. 54.cü
rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: ibn Sa’d, Tabakat (3/51). Ebû Muaviye ez-Zarir yoluyla son cümle olmaksızın rivayet
etmiştir.
1714 İsnadı sahihtir.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12099 (12/51) - İbn Sa’d, Tabakat (3/81). Bu ikisi, Ebû
Muaviye’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1715 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ziyad b. Ebi Müleh vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Kavi değildir.” Mizan (2/93)
• Yine senedinde Leys vardır. Saduk olmakla birlikte sonradan karıştırmıştır. Hadisleri ayırt edile
mediği için terk edilmiştir. Bk. 71.ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Hişam er-Rifai vardır. Kavi değildir. Bk. 11.ci rivayet.
Tahriç: İbn Sa’d, Tabakat (3/80) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s sahâbe, 746 (1/461) -Taberani,
Kebir, 122 (1/84). Heysemi dedi ki: “Kebirdeki raviler, sahihin ravileridir.”
1716 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Hişam er-Rifai vardır. Kavi değildir. Bk. 11.ci rivayet.
• Yme senedinde Yahya b. Yeman vardır. Saduktur, âbiddir. Çokça hata ederdi. Aynca sonradan
hafızası daha da kötüleşmiştir. Bk. 81.ci rivayet.
• Yine senedinde Şerik vardır. Hafızası kötüdür. Bk. 147.ci rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
KİTÂBU'Ş.ŞErî-a
I 811
Osman’1 (r-a) sordular. Hemen şu âyeti okudu
lere sakındıklarında, iman edip sa|ih amelıpr m Jo™
«i
S°'İh ame"er İŞ'eyen'
sonra iman ettiklerinde, sonra sakınıp ihsan Jed'kle™de' sonra Sındıklarında,
aünah yoktur. ” (Maide, 93). Ali dedi ki- “O ? Çaptıklarında tattıklarından dolayı
Xdand..” Daha sonra Utv^
tan (ihsan edenleri) sever." (Mslde, 93)™’ ““ A 'M ve 3U“' l5'cr vapa"'
1451. ... Ebû Abdurrahman es-Sülemi dedi ki: Osman (r.a.) evinde muha
sara altına alındığında insanlar evinin etrafında toplandılar. Osman onlara şöyle
dedi: “Hira sallandığı vakit Allah’ın Peygamberi’nin (s.a.v.) “Yerinde dur! Senin
üzerinde ancak bir peygamber veya sıddîk veya şehid vardır” buyurduğunu işiten
kimselere Allah adına soruyorum.” Bunu işiten bazı insanlar “Gerçekten onu işit
tik” dediler. Osman (r.a.) dedi ki:
nispet etmektedir.
- Allah adına size soruyorum. Siz Allah’ın Peygamberi nin (s.a.v.) Kim (jSrQ
ordusu adına kabul edilecek bir infakta bulunur" buyurduğunu biliyor musunuz?
Hani o gün insanlar sıkıntı çekmekte, zor durumdaydılar. Bense orduyu malımla
teçhiz etmiştim.
İnsanlar:
1452. ... Ahnef b. Kays dedi ki: Bir keresinde Osman (r.a.) bir topluluğa ye
min verip şöyle dedi: “Nebî’nin (s.a.v.) Usra ordusu günü ‘‘Her kim orduyu teçhiz
ederse, Allah onu bağışlar” buyurduğunu biliyor musunuz? Ben hemen orduyu
teçhiz ettim. Öyle ki tek bir gem dahi eksik bırakmadım.”
Osman (r.a.) sözlerine şöyle devam etti: “Nebî’nin (s.a.v.) “Her kim Rume
Kuyusu’nu satın alır ve onu Müslümanlar için su içme yeri kılarsa, Allah onu ba
ğışlar” buyurduğunu biliyor musunuz? Ben hemen onu satın aldım. Sonra bunu
Rasûlullah’a (s.a.v.) anlattığımda “Onu Müslümanların içme suyu kıl. Ecri ise şe
nindir” buyurdu.”
Osman sonra şöyle dedi: “Size Allah adına soruyorum. Peki, Rasûlullah’ın
(s.a.v.) “Her kim bir ev satın alır da onu mescide ilave ederse, Allah onu bağışlar"
buyurduğunu biliyor musunuz? Ben hemen satın aldım. Sonra bunu kendisine
anlattığımda “Onu mescide ilave et. Ecri ise şenindir” buyurdu."
- Hayır.
- Hayır.
- Peki, iki ordu karşı karşıya geldiğinde arkasını dönüp kaçtı mı?
- Evet.
Adam kalkıp gidince İbn Ömer’e “Şüphesiz ki o, senin Osman’ı kötülediğini
sanıyor” denildi. İbn Ömer “Onu bana getirin” dedi. Adamı çağırdılar. Adam geri
gelince ona:
1722 İsnadı sahihtir. pmoui azatlısıdır. Künyesi Ebû Bişr el-Hımsi’dir. Sikadır,
• Senedinde Şuayb b. Ebi Hamza vardır. . uncja insanların en sağlam olanlanndandtr.”
âbiddir. İbn Main dedi ki: “Zühri’nin hadisleri konusunda
Bk- 740-cı rivayet. ... K el-Hımsi vardır. Sikadır, onuncu taba-
* Yine senedinde Şuayb'ın oğlu Bişr b. Şuayb Ebu 1 Kasım
ka büyüklerindendir. Bk. 1201.ci rivayet. , Sahâbe, 3655 (7/20) - Tirmizi,
Tahriç: Ebû Davud, Sünne (Avn, 12/380) - Buhan.
Menakıb, 3707) - Hallal, Sünne, 541 (s. 384)
1456.... Salim b. Abdullah’tan; İbn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: “Osman’ı (r.a)
bazı şeylerden dolayı ayıpladılar. Halbuki onları Ömer yapsaydı, kesinlikle onlar-
dan dolayı Ömer’i ayıplamazlardı.”1725
Bumnvüzerine şöyle derse; IUl, onu kim öldürdü? Şöyle cevap verilir:
iç|Crindek. Osman a duyduklar, kıskançlık ve azg.nl.klan sebebiyle Allah Teâlâ’nın
kendilerim bedbaht kıldığı, fitne çıkmasını isleyen ve Ümmel-i Muhammed (sav)
arasında kargaşa çıkarmayı arzulayan kimselerdir. Kaderde onların dünyada bed
baht olacakları yazılı olup, ahirette ise daha büyüğü ile karşılaşacaklardır.
Yine biri şöyle sorarsa: Peki, onu öldürmek için ilk nerede toplandılar?
Şöyle cevap verilir. Bu fitnenin başı, kendisine İbn Sevda denilen bir Yahudi’dir.
Abdullah b. Sebe diye tanınır. Allah’ın laneti onun üzerine olsun! Nebî’ye (s.a.v.),
onun ashabına ve İslâm Dini ne olan hasedinden dolayı Müslüman olduğunu iddia
etmiş ve bir süre Müslümanlar arasına sızarak Medine’de kalmıştır. Müslüman ol
duğunu gösterir, açıktan iyiliği emredip kötülüğü yasaklardı. Sonra tüm şehirlerde
ashabı oldu. Sonra emirleri kötüledi. Sonra açıktan Osman’ı (r.a.) kötüledi. Sonra
Ebû Bekir ile Ömer’i (r.anhumâ) kötüledi. Sonra da Ali’ye (r.a.) dost olduğunu,
ona sevgi beslediğini göstermeye çalıştı. Kerim olan Allah, Ali b. Ebi Talib ile evlat-
lannı ve zürriyetini İbn Sebe’nin mezhebinden korumuştur.
Yine biri şöyle sorarsa: Peki, Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbı neden onu savu
nup savaşmadılar? Şöyle cevap verilir: Şüphesiz ki Osman ve ashâbı, bu durum
birden patlak verene kadar böyle olacağını bilemediler. Zaten o sırada Medine de
harp için hazırlanmış bir ordu da yoktu. Bu durum aniden ortaya çıkınca, hemen
tüm güçleriyle ona yardıma ve onu savunmaya koştular. Gel gelelim buna güçleri
yetmedi. Kendilerini ona yardım uğruna arz ettiler ama Osman bunu istemedi ve
onlara şöyle dedi: “Sizler, benim biatimden yana özgürsünüz. Bana yardım eder
seniz sıkıntı çekersiniz. Bense Allah Teâlâ’ya salim ve mazlum bir halde kavuşmayı
umuyorum.”1726
1457... Muhammed b. Şirin dedi ki: Osman'.n muhasara albna almd® gun
evinde Muhacir ve Ensar’dan bir topluluk ile Abdullah b. Ömer. Haşan. Hüseyin.
Abdullah b Zübeyr ve Muhammed b. Talha gibi evladan da vardcOnlardan b>r
U. z^uueyr ve mmlerin Emin! Şu top-
şundan-şundan daha hayırlıd ır. p veriyordu: “Sizden
aramrzdan çekil" diyor, Osman « onlara şöyle
^^6 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1426.C1 rivayette geçti.
Bunun üzerine şöyle derse: Nasıl yani? Şöyle cevap verilir: Onları ken
disine yardım etmelerinden men etmesinin, hepsi de övülen birkaç sebepten ol
ması muhtemeldir.
1458. Bize Ebû Bekir b. Muhammed b. Seyf es-Sicistani tahdis etti, dedi ki:
Bize Sirri b. Yahya es-Sirri et-Temimi -yani Ebû Ubeyde- tahdis etti, dedi ki: Bize
Şuayb b. İbrahim tahdis etti, dedi ki: Bize Seyf b. Ömer tahdis etti; Atıyye’den; Yezid
el-Feksi dedi ki: “Abdullah b. Sebe, San’a (Yemen) Yahudilerinden olup annesinin
ismi Sevda’dır. Rafızîlik inancına ilk davet eden kişi odur. Osman (r.a.) döneminde
Müslüman oldu (göründü). Müslümanları saptırmak için şehir şehir dolaştı. İşe önce
Hicaz’dan başladı. Sonra Basra, Küfe ve Şam’a gitti. Ancak Şam tarafında arzula
dığı şeyleri gerçekleştiremedi. Hatta Şam halkı onu Şam’dan kovdu. O da Mısır’a
gelip oraya yerleşti. Mısırlılara çeşitli şeyler söylemeye başladı. Söylediklerinden bi
risi de şuydu: “Şaşılacak bir durum. Bazıları İsa’nın geri döneceğine inanıyor fakat
Muhammed’in geri döneceğini inkâr ediyor! Oysaki Allah Kur’an da: Ey peygam
ber sana Kur’an’ı indiren ve ona uymayı farz kılan Allah, kesinlikle seni döneceğin
yere döndürecektir” (Kasas, 85) buyurmuştur. Halbuki Muhammed geri dönmeye
İsa’dan daha fazla hak sahibidir.” Bir zaman sonra halktan bazıları İbn Seben’in
bu görüşünü kabul ettiler. Böylece onlar için ric’at (geri dönüş) fikrim oluşturdu.
(Ama asıl amacı bu değildi.) Halk onun bu söylediklerini dillendirmeye başlayınca
o ilk dediklerinin üzerine şunları ekledi: “Önceki dönemlerde tam bin peygamber
Selmişti ve bunların hepsinin geriye bıraktığı bir vasisiI vardı. Muhammed ın vasisi
Ali’dir.” ibn Sebe bunun ardından şöyle dedi: “Muhammed peygamberlerin
AH ise vasilerin sonuncusudur” Bu fikrin yerleşmesi ve taraftar bulması için belli
kim vardır?” Sonra işi biraz daha ileri götürerek onlara şöyle dedi: Osman hak
kı olmadığı halde bu işi ele geçirdi. Rasûlullah’in vasisi ortadadır. Kalkın ve onu
harekete geçirin. Yöneticileriniz hakkında ileri geri konuşun, emr-i bi ma ruf ve’n
nehyi ani’l münkeri (iyiliği emredip kötülüğü yasaklama) açıktan yapın. Bu sayede
insanların gönlünü çalar ve onları bu işe davet etmiş olursunuz. Böylece davet-
çilerini etrafa yaydı ve farklı şehirlerde kafasını bozduğu kimselerle mektuplaşarak
onları gizlice anlaştıkları şeye çağırdı... Ravi daha sonra devamını zikretti.1728
1459. ... Seyf b. Ömer'den; o Ebû Harise ile Ebû Osman el-Gassani’den;
(ikisi) dedi ki: “Sevda’nm oğlu Mısır’a gelince onlardan hoşlandı. Onlara ilk küfrü
arz etti ama halk onu uzaklaştırdı. Daha sonra onlara ayrılık çıkarmayı teklif etti.
Onlar da İbn Sebe’yi ümitlendirdiler. Derken Amr b. As’ı kötülemeye başladı...”
Ravi daha sonra devamını zikretti.1729
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu, İbn Sebe -Allah’ın
laneti onun üzerine olsun- hakkında birkaç kıssadır. Kendisi sahâbe vaktinden gü
nümüze kadar süren bazı fitneleri Müslümanlar arasında yaymıştır. Müslümanların
tümü, İbn Sebe’nin mezhebine (görüşlerine) karşı çıkarlardı. Hatta Ali b. Ebi Talib
(r.a.) onu bundan nefyetmiş, onu Sebat şehrine sürüp orada ikamet ettirmiş ve
en son helak etmiştir. Kendisi Ali b. Ebi Talib (r.a.) hakkında Allah Teâlâ’nın onu
beri kılıp koruduğu, dünya ve ahiretteki değerine yakışmayacak şeyleri yakıştınp
iddia etmiştir. Yemin olsun ki Ali b. Ebi Talib onları ateşe atıp yakmış, şu mısralan
okumuştur:
buyurur: »Şayer
şüp^ ki İnsan çok şalin,. ,ra,ll(ö„tor
1462. ... Osman b. Mürre dedi ki: Annem şöyle dedi: “Cinler. Osman (r.a.)
öldürüldüğünde Rasûlullah’ın (s.a.v.) mescidinde üç gün boyunca ağladılar.'1™
1464. Cündüb’ten rivayet edildiğine göre Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: Val|a.
hi öldürmek için üzerine yürüdüler. Katile sordum:
Katil:
- Cennette.
- Vallahi cehennemde.1735
1465.... Ziyad b. Ebi Müleyh’ten, o babasından; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi
ki: “Şayet Osman’ı öldürmek için tüm insanlar bir araya gelseydi, kesinlikle Lut’un
kavmi gibi taşlanarak öldürüleceklerdi.”1736
1466. ... İbn Lehi’a’dan; Yezid b. Ebi Habib dedi ki: “Bana ulaştığına göre
Osman b. Affân’ın üzerine yürüyen atlılar delirmişlerdi." İbn Mübarek dedi ki: “De
lilik onlar için azdır bile.”1737
1467. ... İbn Lehi’a’dan; Yezid b. Ebi Habib dedi ki: “Bana ulaştığına göre
Osman b. Affân’ın üzerine yürüyen atlılar delirmişlerdi.” İbn Mübarek dedi ki: “De
lilik onlar için daha hafiftir.”1738
Osman’ın (r.a.) üzerine yürümek için ordu hazırladır ’ndan bazı insanlar.
7'/"
ise onlara en
a.)’zehl
gc| oldu ve şöyle dedi: "Yeryüzünde hangi topluluk otoXh bini
^balarsa, ölmeden önce onları Allah zelil kılar.”1™ etmek için
gariptir.”
1742 İsnadı zayıftır; dört illeti vardır. , F di ki: Hadisinin isnadı kuvvetli
T Senedinde Tahrab vardır. Hasen b. Ali’nin aza
değildir.” Bk. Mizan (2/335) . .-=]□!,. Bk 13.CÜ rivayet.
2- Y>ne senedinde Mücalid b. Said vard.r. Kav. deg.ld.r-
3. Yine senedinde Habban b. Ali el-Anezi vardır. Künyesi Ebû Ali’dir, Kufelidir. Zayıftır, sekizinci
tabakadandır. Kendisinin fıkhı ve fazileti vardı. Bk. Takrib (s. 149)
4. Yine senedinde Bükeyr b. Hidaş vardır. Künyesi Ebû Salih el-Kufi’dir. Bağdat’ta ikamet etmiş,
orada rivayette bulunmuştur. Hatib ile Ebû Hatim onu zikretmiş ama ikisi de cerh ve adalet ba
kımından hakkında herhangi bir şey söylememişlerdir. İbn Hibban da onu zikretmiş, “Muhalefet
edilmiştir” demiştir. Bk. Sikat (8/148) - Cerh ve Tadil (2/385) - Tarih-i Bağdat (7/92)
Tahriç: Keşfu’l Estar, 6768 (12/138). Heysemi, bunu Mecmau’z Zevaid’de (9/96) zikretmiş, iki
isnat ile Ebû Ya’la’ya nispet edip şöyle demiştir: “Senetlerin birinde tanımadığım biri vardır. Di
ğerinde de zayıf bir ravi olan Süfyan b. Veki bulunmaktadır.” Ayrıca bunu Hafız İbn Hacer de
Metalib-i Aliye, 4451 (4/291) zikretmiş ve Ebû Ya’la’ya nispet etmiştir.
1743 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Abdülaziz b. Velid b. Süleyman b. Ebi Saib el-Kuraşi vardır. Dımeşk ahalisindendir.
Babasından rivayette bulunurdu. Şam halkının âbid kimselerindendi. Ebû Zur’a dedi ki: “Zama
nın en veralı kimsesiydi.” İbn Hibban, Sikat’ta (8/392) ve Tehzib’te (6/361) Hafız İbn Hacer onu
zikretmiş ama ikisi de cerh ve adalet bakımından hakkında herhangi bir şey söylememişlerdir.
• Yine senedinde Ebû Eyyub ed-Dımeşki vardır. Süleyman b. Abdurrahman b. İsa et-Temimi’dir.
Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 271x1 rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Abdurrahman b. Yunus vardır, Hatib, Tarih’te onu zikretmiş ve
“Halini ancak hayır olarak biliyorum” demiştir. Bk. 1239.cu rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1744 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ebû Useyd el-Ensari’nin azatlısı Ebû Said vardır. Sahabeden bir topluluktan rivayet
te bulunmuştur. İbn Hibban, Sikat’ta (5/588) ondan bahsetmektedir. Ayrıca senetteki diğer raviler
de sikadırlar.
Tahriç: Ebû Nuaym, Marifetu’s Sahâbe, 254,255 (2541) - Belazuri, Ensabu’l Eşraf - İbn Şebbe,
Tarihu’l Medine (4/1309) - İbn Asakir, Tarih-i Dımeşk (11/1 s. 185)
..---------------- ~~ M^HERÎ’A
YÜZ ALTMIŞ YEDİNCİ BÂB; Osman. | «23
HAKKINDA A (R.a.) KİN GÜDENLER
1477. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘‘Melek
lerin kendisinden hayâ ettiği kimseden haya etmeyeyim mi? Şüphesiz ki melekler
Osman b. Affân’dan hayâ ederler. ”1751
A
1478. ... Aişe (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) evinde bacak
ları dizlerine doğru açık olduğu halde yatıyordu. Derken Ebû Bekir (r.a.) girmek
için izin istedi. O halde dururken ona izin verdi. Ardından onunla biraz konuştu.
Sonra Ömer (r.a.) izin istedi. Aynı haldeyken ona da izin verdi. Sonra Osman (r.a.)
izin istedi. Rasûlullah (s.a.v.) hemen doğrulup oturdu ve elbisesini düzeltip konuş
tu. Çıktıklarında “Ey Allah’ın Rasûlü! Neden Ebû Bekir girdi, umursamadın; sonra
1748 İsnadı zayıftır. Bk. Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe (1/52) - Hallal, Sünne, 833 (s. 515)
1749 Ahmed, Müsned (4/87) - Abdullah b. Ahmed, Fezail, 1, 2 (1/48) - Tirmizi, Menakıb. 3862
(5/696)
1750 Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3673 (7/25)
1751 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Nadr vardır. Ebû Ömer el-Hazzaz’dır. Metruktür. Bk. 1171 .ci rivayet.
• Yine senedinde Yunus b. Bükeyr vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 964.cü riva
yet.
Bu hadis, başka sahih yollardan da rivayet edilmiştir. Bir sonraki hadis ve tahricine müracaat
ediniz. ,
Tahriç: Bk. Kenzu’l Ummal, 32838,32839. Hindi, bunu İbn Adiyy ve Taberani’ye nispet etmek
tedir.
Sunu belirtmiştir. Bk. Mizan (3/332) Abdullah vardır. Kim olduğuna dair her-
• Yine senedinde Haşlmojullm. azatta, Muhammed b. Abduiiah
yet etmişlerdir.
1482. ... Abdullah b. Havale (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bizlere “Cennet
halkından ipek elbise ve şal giyinmiş, başına sarık sarıp bir ucunu yüzüne doğru
atmış, alışveriş yapan bir adamın başına üşüşüyorlar buyurdu. Hemen Osman’a
doğru koşturduk. Bir de baktık ki gerçekten elbise ve şal giyinmiş, başına sarıp bir
ucunu yüzüne doğru atmış bir şekilde insanlarla alışveriş yapmaktaydı. 17571758
1483. ... Ebû Umame el-Bahili’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Ümmetimden bir adamın şefaatiyle şu İki kabileden biri sayısınca cennete insan
girecektir: Rebi’a ve Mudar. ”17M
Ravi dedi ki: Şeyhlerimiz hadiste zikredilen adamın Osman b. Affân (r.a.) ol
duğunu düşünmekteydiler.
1484. ... Hasan-ı Basri’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Osman kıyamet
günü Rebi’a ue Mudar kabileleri sayısınca kişiye şefaat edecektir. ”1759
1485. ... Hassan b. Atıyye’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ey Osman!
Allah senin geçmiş, gelecek, gizlediğin, açıktan yaptığın ve kıyamet gününe kadar
olan tüm günahlarını bağışlasın. ”1760
1486. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir gece rüyamda Rasûlullah ’ı (s.a.v.)
gördüm. Üzerinde nurdan iki elbise ile nurdan iki ayakkabı, elinde de nurdan bir
baston vardı. Acele etmekteydi. Ben hemen “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana ve sözlerine
çok özlem duymaktayım. Böyle hızlı nereye gidiyorsun?” dedim. Buyurdu ki: “Ey
Allah bize ve size rahmet etsin. Bilin ki Allah Teâlâ Mü’minlerin Emiri Ali b. Ebi
Talib’i (r.a.) en yüksek derecelerle şereflendirmiştir. Hayır konusunda öne geçmede
yücedir. Menkıbeleri çoktur. Fazilet ve değeri yücedir. Rasûlullah ’in (s.a.v.) kardeşi
ve amcasının oğludur. Fatıma’nın eşi (r.anhâ), Haşan ile Hüseyin’in babası, Müs
lümanların Süvarisi’dir. Rasûlullah ’tan (s.a.v.) sıkıntıyı giderendir. Adil imam, dün
yadan el etek çekip ahirete rağbet edendir. Hakka tâbi olan, batıldan geri durandır.
Şerefli tüm ahlâki özelliklerle süslenmiştir.
Allah Teâlâ ile O’nun Rasûlü Ali’yi sever, Ali de Allah Teâlâ ve O’nun Rasûlü’nü
severdi. Onu ancak takvalı bir mü’min sever, ona ancak bedbaht bir münâfık kin
duyar. Akıl, ilim, yumuşak huyluluk ve edebin madenidir. Allah kendisinden razı
olsun.
1487. ... Ebû’l Carud el-A’ma’dan; Ebû’t Tufeyl dedi ki: Ali’yi (r.a.) şöyle
derken işittim:
- Ey şu topluluğun hepsi! Size Allah adına soruyorum; içinizde benden başka
Rasûlullah’in (s.a.v.) kardeşi var mı?
Oradakiler:
- Allah’a yemin olsun ki hayır, diye cevap verdiler. Ali devamla:
. Size Allah adına soruyorum; içinizde benden başka Rasûlullah (s.a.v.) ile
birlikte iki kıbleye de dönüp namaz kılan var mı?
- Size Allah adına soruyorum; içinizde benim ve eşim Fatıma dışında ganimet
ten beşte bir pay alabilen başkası var mı?
- Allah’a yemin olsun ki hayır.
- Size Allah adına soruyorum; içinizde benden başka hem özel hem de genel
olmak üzere iki pay alan başka biri var mı?
1762 Uydurmadır.
• Senedinde Ebû’l Carud el-A**ma vardır. Ziyad b. Münkedir el-Kufi’dir. Rafızidir. İbn Main, onu
yalancı saymıştır. Ebû Hatim ile İbn Hibban şöyle derler: “Rafızi idi. Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbını
kötülemek için hadis uydururdu.” Yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 221) - Tehzib (3/386)
• Yine senedinde Muhammed b. Said b. Zaide vardır. Kufelidir. Ebû Hatin dedi ki: “Beis yoktur.”
Bk.Cerh ve Tadil (7/365)
• Yine senedinde Hasen b. Abdurrahman el-Kindi vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlama
dım.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1490. ... Ali b. Bezime’den, o da İkrime’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki;
“Kur’an'da "Ey İman edenler!..." diye hangi âyel inmişse, illaki Ali onun reisi, şe
rifi ve emiridir. Yemin olsun kİ Allah birçok âyette Muhammed’ln (s.a.v.) ashâbını
azariamıştır ama Ali'yi (r.a.) ancak hayırla anınışfır."ıw’
1491. ... Sa’d b. Ebi Vakkas’tan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Şu
sancağı öyle bir adama vereceğim ki Allah ve Rasûlü'nü sever, Allah ve Rasûlü de
onu sever." Ardından Ali’yi (r.a.) çağırdı ve sancağı ona verdi.1765
1766
1492. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Yarın şu san
cağı öyle bir adama vereceğim ki Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu
dından sanca® ona teslim elti Sonra da şöyle buyurdu. “Şlmd, gi, ue Allah sena
felih verene dek ba ka bir şeye ıhı/al etme." Ali biraz ilerledikten sonra “Onlarla
ne (yapmaları) için savaşayım? d.ye sordu. Buyurdu ki: “La ilahe illallah kelime
si„e şehadet edene dekmsanlarla sauaş. Bunu söylediklerinde kanları ue mallann,
se„den korumuşlarda O kelimenin hakkı müstesna. Hesaplan ise Allah Teâlâ'ya
ektir.
1494.... Abdurrahman b. Ebi Leyla'dan, o da babasmdan; dedi ki: Rasûlullah
(s.a.v), mer r.a. ve as a ını gönderdi. Ardından Ömer, utangaçlıktan kızarmış
bir halde geri geldi. Buyurdu ki: “Ne oluyor da sizi hezimete uğrarken görüyorum.
Onlara öyle bir adam göndereceğim ki Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü
de onu sever. Allah ona fetih verecektir. Bunun üzerine Muhammed’in (s.a.v.)
ashabı göreve gelmeyi arzu ettiler. O ise topluluğa baktı ama içlerinde Ali’yi göre
medi. Bunun üzerine “Ali nerede?” diye sordu. Sahâbe “Ey Allah’ın Rasûlü! Gözü
iltihaplı” diye cevap verdiler. Sonra “Bana Ali’yi çağmn!” buyurdu. Çok geçmeden
sürükleyerek getirdiler. Gözlerine tükürüğünü sürdü ve şifa bulması için dua etti.
Sonra sancağı ona verdi. Ashâbm sonu ona katılmadan ilklerine fetih nasip oldu.1769
492)
.v .. . auj u^=.r.k Fhû’r Rical vardır. Abdurrahman b. Muhammed b.Abdurrah-
Jn:“b Numanel-Enurfdlr.Medinel».Sadukolmak!»Mk.eÇoksaba!a
Sonra üçüncü kez gelince şöyle buyurdu: “Ey Enes, al içeri onu! Gerçekten ona
sıkıntı verdin. ”1775
1501. ... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Ümmü Eymen, Rasûlullah’a (s.a.v.)
kızarmış bir kuş ikram etti. Hemen "Allah’ım! Yanıma İkimizin de sevdiği bir adam
girdir” diye dua etti. Ardından Ali (r.a.) geldi ve ben kapıdayken girmek için izin
istedi. Ona Rasûlullah’ın (s.a.v.) meşgul olduğunu söyledim. Çünkü Ensar’dan
bir adamın olmasını istiyordum. Sonra ikinci kez gelip izin istedi. Bir ihtiyacı ile
meşgul olduğunu söyledim. Hemen geri döndü. Sonra üçüncü kez geldi. Derken
Rasûlullah (s.a.v.) onun sesini işitti. Bunun üzerine “Ona izin ver” buyurdu. İçeri
girdi ve önüne konulmuş kuştan yedi.1776
1502. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Rasûlullah’a (s.a.v.) ondan daha sevimli ge
len bir adam ve onun karısından daha sevimli gelen bir kadın görmedim.”1777
1503. ... Cumey’ et-Temimi dedi ki: Küçükken annemle birlikte Âişe’nin
(r.anhâ) yanına girdik. Annem ona Ali’den (r.a.) bahsetti. Bunun üzerine Âişe şöyle
dedi: “Rasûlullah’a (s.a.v.) ondan daha sevimli gelen bir adam ve onun karısından
daha sevimli gelen bir adamın karısını görmedim.”1778
1775 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Musa b. Said vardır. İbn Zeyd b. Sabit el-Ensari olduğunu zannediyorum. Medine-
lidir, makbuldür, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 551) - Tehzib (10/345)
• Yine senedinde Hafs b. İmran vardır. İbn Meymun el-Adeni es-Sariani’dir. Künyesi Ebû İsmail,
lakabı Ferh’tir. Zayıftır, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 173)
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk.
79.cu rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1776 İsnadı çok zayıftır.
■ Senedinde Müslim el-Mülai vardır. İbn Keysaridır. Künyesi Ebû Abdullah ez-Zabbi’dir. Fellas
ve Nesai “Metruktür” demişlerdir. İmam Ahmed dedi ki: “Hadisleri yazılmaz.” Hafız, Takrib’te (s.
530) şöyle der: “Zayıftır.” Ayrıca bk. Mizan (4/106)
• Yine senedinde Müslim’in oğlu Abdullah vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye denk gelme
dim.
• Yine senedinde İsmail b. Eban er-Revvak el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû İshak veya Ebû İbrahim’dir.
Kufelidir, sikadır. Hakkında Şia görüşüne sahip olduğu için kelam edilmiştir. Dokuzuncu tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 105)
• Yine senedinde Ahmed b. Yahya el-Evdi vardır. Sikadır. Bk. 1106.C1 rivayet.
1777 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Cümey’ b. Umeyr vardır. Künyesi Ebû’l Esvcd et-Teymi’dir, Kufelidir. Saduk olmakla
birlikte hata ederdi. Şia görüşüne sahiptir. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 142)
• Yne senedinde Abbad b. Yakub vardır. Saduktur, Rafızidir. İbn Hibban “Terk edilmeyi hak
etmektedir” demiştir. Bk. 664.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Abdülmelik b. Humeyd vardır. İbn Ebi Gunye’dir. Aslen Asbahanlı olmaka
birlikte Kufelidir. Sikadır, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 362)
Tahriç: Bunu İbn Kesir, Bidaye ve Nihaye’de (7/367) zikretmiş ve Ebû Gunye yoluyla babasın
dan, o da Cümey’den senediyle Ebû Ya’la’ya nispet etmiştir.
1778 İsnadı zayıftır.
1504. ... Abdurrahman b. Beylemani’den; Sa’d b. Ebi Vakkas (ra 1 dpdi ki-
Şüphesiz ki ben Rasûlullah’ı (s.a.v) buyururken işittim- t r-l n ■
Ai-« \ . uu*ururKen ’Ş’rom; Tebuk Gazvesi zamanında
Aliyi (r.a.) Medine de yerme bakmıştı, insanlar Ali hakkında (savaştan geride
kaldığı için) dedikodular yaymaya başiadilar. Bunun üzerine Ali ç.k.p onun ya-
nına gitti. Ali nin kederli halını görünce şöyle buyurdu: “Harun Musa’ya nasılsa
sen de bana öyle olmaktan razı olmaz mısın? Ne uar ki benden sonra peygamber
yoktur. ”1779
• Senedinde Cümey’ et-Teymi vardır., Kufelidir. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Şia görüşüne
sahiptir. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 142)
• Yine senedinde Yahya b. Abdülmelik bn Humeyd vardır. İbn Ebi Gunye’dir. Saduktur, tek ba
şına rivayet ettiği hadisler vardır. Dokuzuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 593)
• Yine senedinde İbn Sirri vardır. Hatib, onu Tarih’te (14/422) zikretmiş ama hakkında cerh ve
adalet olarak herhangi bir şey söylememiştir.
• Yine senedinde Ebû Yahya vardır. Abdülmelik b. Humeyd’dir. Bir önceki rivayette hakkında
bilgi verildi.
• Yine senedinde Ebû İshak eş-Şeybani vardır. Süleyman b. Ebi Süleyman el-Kufı’dir. Sikadır,
beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 252)
• Yine senedinde Muhammed b. Abdullah el-Mahrami vardır. Sikadır, hafızdır. Bk. 1456.cı riva
yet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1779 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdurrahman b. Beylemani vardır. Zayıftır. Bk. 718.ci rivayet,
• Yine senedinde Habib b. Ebi Sabit vardır. Sikadır, fakihtir, fazıldır. Ne var ki çokça tedlis yapar,
mürsel rivayetlerde bulunurdu. Bk. 201.ci rivayet. Burada muarian olarak aktarmaktadır.
• Yine senedinde Eclah b. Abdullah el-Kindi vardır. Saduk Şii’dir. Kendisini Ebû Davud, İbn Sa’d,
Nesai ve Ebû Hatim gibi birçok âlim zayıf saymakla birlikte başka âlimler de onun sika olduğunu
söylemişlerdir. Bk. Takrib (s. 96) -Tehzib (1/189)
Ne var ki hadis sahih olup, Sa’d’dan başka yollardan Buhârî ile Müslim’de rivayet edilmiştir.
Tahriç: Musannif bu hadisi Rasûlullah’ın (s.a.v.) beş sahâbesinden rivayet etmiştir.
• Sa’d b. Ebi Vakkas: Bk. Buhârî, Sahih, 4416 (7/716) - Müslim, Sahih, 2404 (4/1870) - Ahmed,
Müsned (1/182) - İbn Hibban, Sahih, 6927. Bunların hepsi, birkaç yolla Musab b. Sa’d’dan,
o babası Sa’d b. Ebi Vakkas’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bk. Buhârî, 3706 (7/88)
- Müslim, 2404 (4/1871). Bu ikisi, İbrahim b. Sa’d yoluyla babasından bu şekilde rivayet et-
mişlerdir. Yıne bk. Müslim, 2404 (4/1780) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1335 (2/601) - İbn Hibban,
Sahih, 6926. Bunlann hepsi, Amir b. Sa’d yoluyla babasında bu şekilde rivayet etmişlerdir. Yine
bk. Abdurrezzak, Musannef, 9745 (5/405) - Ahmed, Müsned (1/173, 179) - Humeydi, Müsned,
71 - İbn Ebi Asım, Sünne, 1242,1343 (2/601). Bunların hepsi, Said b. Müseyyeb yoluyla Sa’d b.
Ebi Vakkas’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bk. İbn Mâce, 121 (1/45). İbn Sabit yoluyla
Sa’d’dan bu şekilde...
• Esma binti Umeys: Musannif bunu 1509 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya
^Ebû Said el-Hudri: Musannif bunu 1510 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici İçin oraya
^Malik b Huveyris: Musannif bunu 1511 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya
bakınız.
• Zeyd b. Ebi Evfa: Musannif bunu 1512 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya bakınız-
Aynca bu hadis, İbn Ebi Asım, Sünne, 1347, 1348 ve 1350’de Zeyd b. Erkam, Cabir, Said b.
Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile başka eserlerde Ömer, Ali, Ebû Hureyre, Bera, Enes, Cabir b. Semura.
Hubeyş ve daha nicelerinden rivayet edilmiştir. Hafız İbn Hacer şöyle der: “İbn Asakir, Ali’nin
hayatını anlatırken buniann hepsini bir araya getirmiştir.” Bk. Fethu’l Bari (7/93)
1780 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Mahfuz b. Ebi Tevbe vardır. Ahmed, onun aşın zayıf olduğunu söylemiştir. Bk. 1 İt),
cu rivayet.
• Yine senedinde Ali b. Zeyd b. Cud’an vardır. Zayıftır. Bk. 98.ci rivayet. Ne var ki senette Katade
ile zikredilmiştir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1781 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır ama Katade ile zikredilmiştir.
Tahrici 1504 numaralı rivayette geçti.
1782 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Kesir en-Newa vardır. Zayıftır. Bk. 1336.C1 rivayet.
1510. ... Ebû Said el-Hudri’den; Rasûlullah (s.a.v.) Ali’ye (r.a.) şöyle buyur
du: Harun Musa ya nasılsa sen de bana öylesin. Ne var ki benden sonra peygam
ber yoktur. ”17851786
1511. ... Malik b. Huveyris’ten; Rasûlullah (s.a.v.) Ali’ye (r.a.) şöyle buyurdu:
“Harun Musa’ya nasılsa sen de bana öylesin. Ne var ki benden sonra peygamber
yoktur. ”17S6
• Yine senedinde Eşhel vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Bunun yanında Ebû İbrahim el-
Eşheli olması mümkündür. Hafız, Takrib (s. 617)’de onu zikretmiş ve “Makbuldür” demiştir.
• Yine senedinde Abbad b. Yakub vardır. Saduktur, Rafızidir. İbn Hibban onun hakkında “Terk
edilmeye müstahaktır” demiştir. Bk. 664.cü rivayet.
Tahrici 1504 numaralı rivayette geçti. Aynca bk. İbn Mâce, Sünen, 121 (1/45) - Hafız İbn Hacer,
Metalib-i Aliye (3950)
1783 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ali b. Zeyd b. Cud’an vardır. Bk. 98.ci rivayet. Bununla birlikte 1505 ve 1506 nu
maralı rivayetlerin senetlerinde Katade ile zikredilmiştir.
Tahrici 1504 numaralı rivayette geçti.
1784 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Fatıma binti Ali b. Ebi Talib vardır. Sikadır, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s.
751)
• Yine senedinde Musa el-Cüheni vardır. Musa b. Abdullah’tır. İbn Abdurrahman olduğu da söy
lenir. Künyesi Ebû Selem’dir, Kufelidir. Sikadır, âbiddir. Kattan’ın hakkında kötü konuştuğu doğru
değildir. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 255)
• Yine senedinde Ali b. Salih vardır. İbn Salih el-Hemedani’dir. Künyesi Ebû Muhammed el-
Kufi’dir. Sikadır, âbiddir, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 402) -Tehzib (7/332)
• Yine senedinde Abdullah b. Davud vardır. İbn Amir el-Hemedani’dir. Künyesi Ebû Abdurrah
man el-Haribi’dir. Aslen Kufelidir. Sikadır, âbiddir, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 301)
Tahriç: Ahmed, Müsned (6/369, 438) - Nesai, Fezailu’s Sahâbe, 40. Bu ikisi, Musa el-Cüheni
yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca 1504 numaralı rivayet ile tahricine bakınız.
1785 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Atıyye b. Sa’d vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Ayrıca tedlis yapan
bir Şii idi. Bk. 584.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Süfyan b. Veki’ vardır. Saduk idi. Bk. 400.CÜ rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/32) - Bezzar (Keşfu’l Estar, 2526). Bu ikisi, Atıyye yoluyla bu şekilde
rivayet etmişlerdir. Aynca 1504 numaralı rivayet ile tahricine bakınız.
1786 İsnadı zayıftır. . .
• Senedinde İmran b. Eban vard.r. ibn imran es-Sulemı dır. Künyesi Ebû Musa et-Tahhan’dır
Vasıtlıdır Zayıftır, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 428)
• Yine senedinde Malik b. Hasen vardır İbn Malik b. Huveyris’tir. İbn Hibban, onu ve babası
Hasen’i Sikat’ta zikretmektedir. Bk. Sikat (4/124), (7/460)
1512 .... Zeyd b. Ebi Evfa’dan; Rasûlullah (s.a.v.)"Beni hak ile gönderene ye
min olsun ki, Harun Musa’ya nasılsa sen de bana öylesin. Ne uar ki benden sonra
peygamber yoktur” buyurdu... Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1787
Tahriç: Kenzu l Ummal, 32932. Hindi, bunu Malik b. Hasen b. Huveyris yoluyla babasından, o
da dedesinden senediyle Tabcrani’yc nispet etmektedir.
1787 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdulmü’min b. Abbad el-Abedi vardır. Ebû Hatim, zayıf olduğunu söylemiştir
Buhâri şöyle der: “Hadislerine mütâbaat edilmez.” Bk. Mizan (2/670)
• Yine senedinde Yezid b. Ma’n vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadım,
• Yine senedinde Abdullah b. Şurahbil vardır. Tarih’te (5/117) Buhârî ile Cerh ve Tadil’de
(5/81) İbn Ebi Hatim ondan bahsetmiş ama ikisi de cerh ve adalet olarak hakkında bir şey
söylememiştir.
Tahriç: Taberani, Kebir, 5146 (5/220). Buradakinden daha uzun olarak...
1788 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Ebi Gunye vardır. Abdülmelik b. Humeyd’dir. Sikadır. 1502.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Ebû Humeyd ez-Zübeyri vardır. Muhammed b. Abdullah’tır. Sikadır, sebttir. Bk.
491.ci rivayet.
• Yme senedinde Hakem b. Uteybe vardır. Sikadır, sebttir, fakihtir. Bk. 124.cü rivayet.
Bu hadis, beş sahâbeden rivayet edilmiştir.
• Bureyde el-Eslemi: Bu, buradaki ve bir sonraki rivayettir. Ayrıca bk. İmam Ahmed, Müsned
(5/347, 350, 358, 361) - Ahmed, Fezail, 947, 948, 989,1177 - Bezzar, 2533, 2534, 2535 - İbn
Ebi Asım, Sünne, 1354 (2/604) - Hakim, Müstedrek (3/11), (2/129, 130) - İbn Hibban. Sahih.
6930 (15/374).
• Usame’nin azatlısı Ebû Bestam: Bunu Musannif 1515 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici
için oraya bakınız.
• Malik b. Huveyris: Bunu Musannif 1516 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya
bakınız.
• Ebû Eyyub: Bunu Musannif 1517 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya bakınız.
• Cabir b. Abdullah: Bunu Musannif 1518 ve 1519 numaralı rivayetlerde zikredecektir. Tahriçleri
için oralara bakınız.
• Zeyd b. Erkam: Bunu Musannif 1520 numaralı rivayette zikredecektir. Tahrici için oraya bakı
nız.
Şeyh Elbani, bunu Ali b. Ebi Talib, Bera b. Azib, Abdullah b. Abbâs, Enes b. Malik, Ebû Said ve
Ebû Hureyre’den de rivayet edildiğini zikretmektedir. Bk. Sahiha, 1750 (4/330), Ayrıca Musannif
1521 numaralı rivayette on sekiz kişinin kalkıp o sözü Rasûlullah’tan (s.a.v.) duyduklarına şahitlik
ettiklerinden bahsedecektir. İbn Ukde, sözü edilen şahitlik olayı ile ilgili rivayetleri müstakil bir
kitapta bir araya getirmiştir. Kitaptaki senetlerin çoğu sahih ve hasendir. Hafız İbn Hacer böyle
söylemektedir. Bk. Fethu’l Bari (7/93)
müminlere kendi nefislerinden daha evla değil miyim?" diye sordu. Ben “Tabii ki
de öyle!” deyince buyurdu ki: "Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir. ”1789
1515. ... Usame’nin azatlısı Ebû Bestam dedi ki: Usame ile Ali (r.anhumâ)
arasında bir çekişme oldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Usame’yi kastederek
“Ey Ali! Vallahi ben onu seviyorum” buyurdu. Bu sözden dolayı sanki Ali (r.a.) kı
zıp gücenmiş gibiydi. Ardından Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben kimin velisi
isem, Ali de onun velisidir. ”1790
1516. ... Malik b. Huveyris’ten; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben kimin
velisi isem, Ali de onun velisidir. ”1791
1517. ... Riyah b. Haris dedi ki: Bir keresinde Ali (r.a.) meydanda otururken
üzerinde yolculuk eseri olan bir adam çıkageldi ve “Es-Selamu Aleyke ey velim!”
dedi. Ali: “Bu da kim?” diye sordu. Kendisine “Ebû Eyyûb el-Ensari’dir” diye ce
vap verdiler. Bunun üzerine Ali (r.a.) “Ona yer açın” dedi. Ebû Eyyûb ardından
şöyle dedi: Rasûlullah’ı (s.a.v.) “Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir” buyu
rurken işittim.1792
1518. ... Cabir b. Abdullah’tan (r.anhumâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben
kimin velisi isem, Ali de onun udisidir. ”*1793
1519. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Gadir-i Hum’da
idik. Derken Rasûlullah (s.a.v.) yanımıza çıkageldi. Ardından eliyle üç kere “Ge
lin, gelin, gelin!” diye işaret etti. O sırada orada Huza’a, Mezine, Cüheyne, Eşlem
ve Gıfar kabilelerinden insanlar vardı. Sonra Ali’nin (r.a.) elinden tuttu ve “Ben
mü’minlere onlara kendi nefislerinden daha eula değil miyim?" diye sordu. Ora
dakiler “Tabii ki de öyle!” diye cevap verdiler. Buyurdu ki: “Ben kimin velisi isem,
Ali de onun udisidir. ”1794
1520. ... Meymun Ebû Abdullah dedi ki: Bir keresinde Zeyd b. Erkam’ın (r.a.)
yanındaydım. Derken bir adam, gelip Ali (r.a.) hakkında sordu. Bunun üzerine
şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) “Ben mü’minlere onlara kendi nefislerinden daha
evla değil miyim?" diye sordu. Oradakiler “Tabii ki de öyle!” diye cevap verdiler.
Buyurdu ki: “Ben kimin udisi isem, Ali de onun velisidir. ”1795
1521. ... Musarrif b. Amira b. Sa’d dedi ki: Ali’yi (r.a.) işittim; insanlardan
Allah adına yemin alıp “Nebî’yi (s.a.v.) "Ben kimin velisi isem, Ali de onun veli
sidir" buyururken kim işitti?” diye sordu. Hemen on sekiz kişi kalkıp kendilerinin
rivayet etmişlerdir. Ahmed’in ravileri sikadırlar.” Yine bunu Sahiha’da (4/340) Elbani zikretmiş ve
“İsnadı ceyyiddir, ravileri sikadır” demiştir. Ayrıca 1513 numaralı rivayet ile tahricine bakınız.
1793 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Amr b. Sabit vardır. İbn Ebi’l Mikdam’dır. Kufelidir, Bekir b. Vail’in azatlısıdır. Zayıf
tır, Rafızi olmakla suçlanmıştır. İkinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 419)
• Yine senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akil vardır. Saduktur. Hadislerinde zayıflık vardır.
Sonradan hafızası bozulmuştur. Bk. 1043.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Abbad b. Yakub vardır. Saduktur, Rafızidir. İbn Hibban “Terk edilmeye müsta
haktır” demiştir. Bk. 664.CÜ rivayet.
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 1356 (2/604). Muttalib b. Ziyad yoluyla Abdullah b. Muhammed
b. Akil’den bu şekilde... Yine bunu Hindi zikretmiş ve Bezzar’a nispet etmiştir. Bk. Kenzu’i Um-
mal, 36433. Ayrıca 1513 numaralı rivayet ile tahricine bakınız.
1794 İsnadı zayıftır.
• Yine senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akil vardır. Saduktur. Hadislerinde zayıflık vardır.
Sonradan hafızası bozulmuştur. Bk. 1043.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Muttalib b. Ziyad vardır. İbn Ebi Züheyr’dir. Sekafi azatlısıdır. Kufelidir. Saduk
olmakla birlikte çokça vehmetmiştir. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 543).
• Yine senedinde Abdullah b. Ömer el-Kufı vardır. Saduktur. Şia görüşüne sahiptir. Bk. 54.cü
rivayet.
Tahrici 1518 numaralı rivayette geçti. Ayrıca 1513 numaralı rivayet ile tahricine bakınız.
1795 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Meymun vardır. Künyesi Ebû Abdullah’tır, Basralıdır, İbn Semura’nın azatlısıdır.
Zayıftır, dördüncü tabakadandır. Bk. Mizan (4/235) - Takrib (s. 556)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/372). Meymun b. Abdullah’tan bu şekilde...
• Ahmed, Müsned (1/118), (4/368) - Nesai, Hasais, 45. Birkaç yolla Zeyd’den bu şekilde...
•^ne senedinde Abdülmelik b. Ebi Süleyman vardir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Bk.
•“ne senedinde Muhammed b. Musa el-Himçi vard.r. İbn Nüfey'dlr. Zayifnr. onuncu tabakadan-
dır. Bk. 1327.Cİ rivayet. p! Amiri’dir Künyesi Ebû Ali el-Kufi’dir. Saduk-
• Yine senedinde Assam b. Ali vardır, ibn Huceyr el-Amın dır. nuny
t^r, dokuzuncu tabaka büyüklerindendir.
Tahrici 1520 numaralı rivayette geçti.
Tahriç^Alfyejra.ldostlukedilmesiyle ilgili hadisi Musannif Rasûlullah'ın Isa.v.lbeşsahâbesinden
1524. ... Berâ b. Azib (r.a.) dedi ki: Veda Haccı’nda Rasûlullah’ın (s.a.v.)
yanındaydık. Derken Gadir-i Hum mevkiine geldiğimizde Herkes namaza! diye
seslenildi. Rasûlullah (s.a.v.) ağacın altındaydı. Birden Ali nin (r.a.) elinden tutup
“Ben mü minlere onlara kendi nefislerinden daha evla değil miyim? diye sordu.
Oradakiler “Tabii ki öyle!” diye cevap verdiler. Yine Ben her mü min için nefsin
den daha evla değil miyim?” diye sordu. Sahâbe Tabii ki de öyle! diye cevap
verdi. Buyurdu ki: “Şüphesiz ki bu, ben kimin velisi isem onun velisidir. Allah’ım!
Sen Ali’ye dost olana dost, düşman olana düşman ol. Bunun ardından Ömer b.
Hattâb (r.a.) ile karşılaştı. Ömer ona şöyle dedi: “Kutlarım ey İbn Ebi Talib! Artık
her mü’minin velisi oldun.”*1799
1525.... Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre o, Gadir-i Hum günü
Rasûlullah’ın (s.a.v.) “Ben müminlere onların nefislerinden daha evlayım” buyur
duğunu, sonrasında Ali’nin (r.a.) elinden tutup “Şüphesiz ki bu, ben kimin velisi
isem onun velisidir. Allah’ım! Sen Ali’ye dost olana dost, düşman olana düşman
ol” buyurduğunu işitmiştir.1800
(2/606) - Hakim, Müstedrek (3/109). Bunların hepsi, Habib b. Ebi Sabit yoluyla Ebû’t Tufeyl’den
bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca bk. İbn Hibban, Sahih, 6931 (15/375). Fatır b. Halife yoluyla
Ebû’t Tufeyl’den bu şekile...
• Bera b. Azib: Musannif bunu 1524 numaralı rivayette zayıf bir senetle zikretmektedir. Tahrici
için oraya bakınız.
• Enes b. Malik: Musannif bunu 1525 numaralı rivayette çok zayıf bir senetle zikretmektedir.
Tahrici için oraya bakınız.
• Abdullah b. Mes’ud: Musannif bunu 1526 numaralı rivayette çok zayıf bir senetle zikretmekte
dir. Tahrici için oraya bakınız.
• İbn Abbâs: Musannif bunu 1527 numaralı rivayette hasen bir senetle zikretmektedir.
Tahrici için oraya bakınız.
Şeyh Elbani, bu hadisin tüm yollannı bir araya getirmiş, sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. Silsile-i
Sahiha, 1750.
1799 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ali b. Zeyd vardır. İbn Cud’an’dır. Zayıftır. Bk. 98.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Eş’as vardır. Bk. 59.cu rivayet.
• Yine senedinde Adiy b. Sabit vardır. Sikadır, Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Bk. 122.
ci rivayet.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (4/281) - İbn Mâce, Mukaddime, 116 (1/43) - Abdullah b. Ah
med (4/281). Bunlann hepsi, Hammad b. Seleme yoluyla Ali b. Zeyd’den, o Adiy b. Sabit’ten
senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1800 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Müslim el-A’var vardır. Fellas ve Nesai, metruk olduğunu söylemişlerdir. İmam Ah
med ise “Hadisleri yazılmaz” demiştir. Bk. 1051 .ci rivayet.
• Yine senedinde Mansur b. Ebi’l Esved el-Leysi vardır. Kufelidir. Babasının isminin Hazim oldu
ğu da söylenir. Saduktur. Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Sekizinci tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 546)
• Yine senedinde Ali b. Sabit el-Attar vardır. Saduktur, onuncu tabaka büyüklerindendir. Bk.
Takrib (s. 398)
Tahriç: Taberani, Sağir (s. 33) - Taberani, Evsat, 2442. Amira b. Said yoluyla rivayet etmiştir.
Heysemi dedi ki: “Senedinde zayıflık vardır.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/108)
1801 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Mualla b. İrfan vardır. Yahya b. Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir.” Buhârî dedi ki:
“Hadisleri münkerdir.” Nesai dedi ki: “Metruktür.” Zehebi dedi ki: “Gulat-ı Şia’dan idi.” Bk. Cerh
ve Tadil (8/330) - Mizan (4/149)
• Yine senedinde Mualla’nin öğrencisi Ali b. Kasım el-Kindi vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Kavi
değildir.” Zehebi dedi ki: “Gulat-ı Şia’dandır.” Bk. Cerh ve Tadil (6/201) - Mizan (4/150)
Tahriç: Taberani, Evsat (1/74). Heysemi dedi ki: “Senedinde Mualla b. İrfan vardır. Metruktür.”
Bk. Mecmau’z Zevaid (9/108)
1802 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Bele vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata etmiştir. Bk. 1488.Cİ rivayet.
Senedindeki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Keşfu’l Estar, 2536. Heysemi dedi ki: “Ravileri sikadır.”
1803 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Subeyh vardır. Ümmü Seleme’nin azatlısıdır. Zeyd b. Eşlem in azatlısı olduğu da
söylenir. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 274). Kendisine mütâbaat eden birine
rastlamadım.
• Yine senedinde Fsbat b. Nasr el-Hemedani vardır. Saduktur, çokça hata etmiştir. Ayrıca garip
rivayetlerde bulunurdu. Bk. 627.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Mâce, Mukaddime, 145 (1/52). Ebû Gassandan bu şekilde... *
• Tirmizi, Menakıb, 3870 (5/699). Esbat b. Nasr’dan bu şekilde... Tirmizi dedi ki: “Garip bir
hadistir. Bunu ancak bu yoldan biliyoruz. Ümmü Seleme’nin azathsı Subeyh tanınmamaktadır “
• Ahmed, Müsned (2/442). Ebû Hazim yoluyla Ebû Hureyre’den benzer olarak...
1804 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Telid b. Süleyman vardır. Rafızidir. Bk. 1191 .ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû’l Cehhaf vardır. Saduktur, Şiidir, çokça hata etmiştir. Bk. 1190 cı rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (2/442). Telid yoluyla bu şekilde...
eder.”1807
1533 Ebû Salih’ten; Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki: “Ensar içindeki
münafıklan sadece Ali b. Ebi Talib’e (r.a.) duydukları öfkeleri ile tanırdık.”*
®
1534. ... Muhammed b. Ukayl’den; Cabir (r.a.) dedi ki: “İçimizdeki, yani
Ensar içindeki münafıklan sadece Ali b. Ebi Talib e (r.a.) duydukları öfkeleri ile
tanırdık.”1809
1805 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Yahya b. İsa vardır. Saduktur, hata ederdi. Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır.
Bk. 662.ci rivayet. Bununla birlikte senette Veki b. Cerrah’la birlikte zikredilmiştir.
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/84, 95,128) - Müslim, İman, 131 (1/86) - Tirmizi, Menakıb, 3736
(5/643) - Nesai, Menakıb (8/115) - İbn Mâce, Mukaddime, 114 (1/42). Bunlann hepsi, birkaç
yolla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1806 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hişam b. Yunus el-Lu’Lu’i vardır. Künyesi Ebû’l Kasım’dır, Kufelidir. Sikadır, onuncu
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 574).
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
1807 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Ahmed b. İmran el-Ahnesi vardır. Buhâri dedi ki: “Hakkında kelam ediyorlar.” Ebû
Zur a dedi ki: “Kufelidir, Ebû Hatim onu terk etmiştir.” Bk. Mizan (1/123)
- TeSbTo/İoS)MÜSaVİr eI’H,myeri Vardir’ MeÇhUİdÜr' a*ÜnC' tabakadandm Bk. Takrib (s. 527)
3717,5/6351
1809
- Orada “Allah Ali’ye ve onu sevene şöyle-şöyle yapsın!” denilmiyor mu? Hal
buki Rasûlullah (s.a.v.) onu severdi.1811
1537. ... Hudeybiye ashabından olan Amr b. Şâs el-Eslemi (r.a.) dedi ki:
Ali (r.a.) ile birlikte Yemen e doğru yola çıktım. Bana o seferimde cefa vermiş, bu
yüzden ona içten içe kızmıştım. Medine’ye geldiğimizde mescitte ondan şikayet
ettim. Tâ ki bu, Rasûlullah’a (s.a.v.) ulaştı. Bir gün, yine mescide girmiştim. Nebî
• Senedinde Abdullah b. Muhammed b. Akil vardır. Saduktur. Hafızasında zayıflık vardır. Zaten
sonradan iyice bozulmuştur. Bk. 1043.cü rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Bk.
79.cu rivayet.
Tahriç: Taberani, Evsat (1/117) - Keşfu’l Estar (3/199). Heysemi dedi ki: “Senetlerin hepsi zayıf
tır.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/132)
1810 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedindeki Ebû İshak müdellistir. Burada muan’an olarak rivayet etmiştir. Bk. 4O9.cu riva
yet.
• Yine senedinde Ebû Abdullah el-Cedeli vardır. İsmi Abd veya Abdurrahman b. Abd’dir. Sikadır.
Şia görüşüne sahip olmakla suçlanmıştır. Üçüncü tabaka büyüklerindendir.
Tahriç: Ahmed, Müsned (6/323) - Hakim, Müstedrek (3/121) - Taberani, Kebir (23/322) - Tabe
rani, Sağir (2/21). Bunlann hepsi, birkaç yolla Ebû İshak’tan bu şekilde rivayet etmişterdin Aynca
Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Heysem!dedi ki. Bunu üç
kitabında da Taberani ve Ebû Ya’la rivayet etmişlerdir. Taberan nin ravileri Ebû Abdullah -ki o da
sikadır- hariç sahihin ravileridir.” Bk. Mecmau z Zevaid (9/1
1811 • SİZd^Yezid b. Ebi Ziyad v«dm
ne telkin edilir olmuştur. Ayrıca Şii idi. Bk ^ c' Tomakla suçlanmıştır. Bk. 1518.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Amr b. Sabit vardır. Zay ■ caduktur Esinidir. İbn Hibban onun hak-
• Yine senedinde Abbad b. Vakub er-Ravadni
kında “Terk edilmeyi hak etmiştir” demekte ır. ■ , . "Bize Amr b. Ebi'l Mikdam, Yezid b.
Tahriç: Taberani, Evsat (1/21). Yusuf b. Adıy eJ-Kufı yoluy
Ebi Ziyad’dan tahdis etti.senediyle bu şe ı
Onlar:
- Subhanallah! İçimizde Allah’a söven yoktur.
sahip olmakla suçlarmX Bk&i? Saduktur- tedlis yapardı. Şia ve Kaderiye gor^un?
• Yine senedinde Faz! b Ma’kİl b muan,an olarak rivaYet etmekted‘r 7/67)
ondan bahşetmiş ama cerh ve adJ?Vard,r’ Ebi ve ?‘2
diğer raviler ise sikadırlar. 6 ° hakkında herhangi bir şey söylememiştir. Sene
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (3/483) Yakı ık k iu L.
• Ahmed, Müsned (2/532) - Re»a ocT< İm- yo'uy’a bu şekilde... .
birkaç yolla Muhammed b. İshak’taV5^ "i ’bn Hibban’ Sahih> 6923 (15/365). Bunlann h .
(9/129Temİ’ Ahrned’in senedindeki ravilerin ^a k?’d®n senediyle bu şekilde rivaye*
ıoıo i , sıka olduğunu söylemiştir. Bk. Mecmau
1013 İsnadı zayıftır.
1543. ... Musab b. Sa’d b. Vakkas’tan; babası dedi ki: Ben ve iki adam mes
citteydik. Derken Ali’ye (r.a.) sataştılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) kızgın bir
• Yine senedinde Yakub b. Cafer b. Süleyman b. Ali el-Haşimi ile babası vardır. Haklarında her
hangi bir bilgiye ulaşamadım.
• Yine senedinde Süleyman b. Ali el-Haşimi vardır. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 253) Kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa denk gelmedim.
1814 İsnadı zayıf olup haber münkerdir.
• Senedinde Hüseyin b. Süleyman et-Talhi vardır. Zehebi dedi ki: “Tanınmıyor.” ibn Adiyy dedi
ki: “Hadislerine mütâbaat edilmez.” Abdülmelik'ten yaklaşık beş tane münker hadis rivayet et
miştir. Buradaki de Ahmed’den aktardığı bir rivayettir. Bk. Mizan (1/536)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1815 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Ata b. Saib vardır. Saduktur, karıştırmıştır. Bk. 182.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Hasen b. Müdrik vardır. Hadislerinde herhangi bu be.s yoktur. Ebû Davud, onu
Şeyhlerden telkin almaya nispet etmiştir. Bk. 1523.CÜ rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif d.ş.nda rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1816 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1521.ci rivayette geçti.
İsnadı zayıffar.
Tahrici 1521 ve 1541 numaralı rivayetlerde geçti.
söylemek. ",819
1545 Ebû’l Tefeyi dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.) tam da şu mekânda elimi
tuttu ve bana şöyle dedi: “Ey Ebû’l Tufeyli Şayet odunla bir mu mtnın burnuna
vuream. yine de benden nefret etmez. Çünkü Allah Teala bent sevecekler diw
mü minlerden, benden nefret edecekler diye de münafıklardan mısak (sağlam söz)
almıştır. Mü'min asla benden nefret etmez, münafık da asla beni sevmez."182»
1546. ... İmran b. Husayn (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî’nin (s.a.v.) ya
nında oturuyordum. Ali (r.a.) de onun diğer yanındaydı. O sıra Rasûlullah (s.a.v.)
şu âyeti okudu: “Yoksa kendisine dua ettiğinde darda kalmışa icabet eden, ondan
kötülüğü kaldıran ve sizleri yeryüzünün halifeleri kılan kimse mi?...” (Nemi, 62).
Derken Ali titremeye başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onu tutup şöyle
sordu:
- Ey Ali, neyin var?
Ali:
sahip olmakla suçlan'nrıştifh & d ',a'dlr' Saduk o'™*1» birlikte vehimleri vardır. Şia S»™*1'
•Yme senedinde as Abdullah el-Mekkl İle Ebû tew ei-Akeli vard„ Kim olduklaıml an!»»»-
YÜZ YETMİŞ ALTINCI BÂB: ALİ B. EBİ TALİB’E (R.A.) VERİLEN İLİM
VE HİKMETLER, VERDİĞİ HÜKÜMLERDE MUVAFFAK OLMASI VE
NEBİ NİN (S.A.V.) MUVAFFAK KILINMASI İÇİN ONA ETTİĞİ DUA
kİtâbu’işjRÎ'a
852 |
Ali’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.)bUyUr.
... Selemeb.Küheyl’den, o
1550. Knnl,, Her kim o hikmeti isterse knn
Ben hikmet ^um, arasmda birçok ilim vard'^
gelebilir. ” Ali
1551.... ibn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurduki:
. ”1826
metin şehriyim, Ali de onun kapısı.
1552.... Alib. EbiTalib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.av) beni Yemen’eg^
1552..
diğinde ona şöyle dedim: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen beni ır kavme gonderiy0rsu
Bana soru soracaklar ama benim hiç ilmim yok. Bunun üzerine elini göğ^
koydu ve şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah Teâlâ kalbine hidayet verecek, dilin^
kılacaktır. Karşında iki hasım oturduğunda ilkini dinlediğin gibi diğerini de dinleme-
den sakın ha karar verme! Çünkü böyle yapman, vereceğin yargının sana açıkhQİe
gelmesi için daha uygundur. ” O günden sonra kadılık yapmaya devam ettim.
Veya “0 günden sonra hiçbir hükümde şüpheye düşmedim dedi.1827
Tahriç:
• Tirmizi, Menakıb, 3723 (5/637) - Musannif, 1550 - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 1081 (2/634). Bun-
lann hepsi, Şerik yoluyla Seleme b. Küheyl’den, o Sanabihi den, o da Ali den senediyle bu şekil
de rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “Bu, garip ve münker bir hadistir.” İbn Cevzi, Mevzuatta
(1/394) bunu dört yoldan “Ben ilmin şehriyim..." lafzıyla zikretmiş, sonra da şöyle demiştir: "Bu
hadis hiçbir yoldan sahih değildir.”
• Bu hadis aynı zamanda İbn Abbâs’tan da rivayet edilmiştir. Bk. Hakim, Müstedrek (3/126) -
Hatib (11/48). Hakim dedi ki: “İsnadı sahihtir ama Buhârî ile Müslim rivayet etmemiştir.” Zehebi
hemen ardında şöyle der: “Aksine uydurmadır.”
Suyuti ise hasen olduğu hükmüne meyletmektedir. Ayrıca ondan önce Alâi de bunu hasen say
mıştır. Detaylı bilgi için bk. Tahriç Fezailu’s Sahâbe (2/635)
1825 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Ömer er-Rumi vardır. Hadisleri zayıftır. Ebû Hatim dedi ki: “Şerikten
münker hadisler rivayet etmiştir.” Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 498) - Tehzib (9/360)
• Yine senedinde Bahr b. FazI vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadım.
• Yine senedinde bir önceki rivayette geçen Şerik vardır.
• Yine senedinde Abdurrahman b. Asile es-Sanabihi vardır. Sikadır, tabiînin büyüklerindendir.
Bk. Takrib (s. 346)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1826 İsnadı uydurmadır.
• Senedinde Osman b. Abdullah el-Osmani vardır. Zehebi dedi ki: “Sika ravilerden hadisler uy-
ururdu ibret alma maksadı müstesna hadislerinin yazılması helal değildir.” Bk. 1498.ci rivayet
lahncı 1549 numaralı rivayette geçti.
1827 İsnadı zayıftır.
^Senedinde Müemmil b. İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte hahzası kötüdür. Bk. 192.0"^
vardır-aû
1555 /Mi (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) beni Yemene yollad,. Kendisine
“Doğrusu bem benden daha yaşh olan bir kavme yolluyorsun. Peki, aralannda
nasıl hüküm vereceg.m? dedim. Buyurdu ki: “Şüphesiz Allah Tealâ dilini sağlam
tutacak, kalbine hidayet verecektir.”*1828
1829
1830
1556. ... Ali (r.a.) dedi ki: Nebî (s.a.v.) beni Yemen’e gönderdi. Kendisine
şöyle dedim: Ey Allah m Rasûlü! Doğrusu beni, yaşları bayağı ilerlemiş ihtiyar
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/90, 96, 111, 143, 149) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 984
(2/581), 1096 (2/646), 1195 (2/799), 1227 (2/716) - Nesai, Hasais (s. 12) - Ebû Davud, 3565
(Avn, 9/498) - Beyhaki (10/140) - Musannif, 1554. Bunların hepsi, birkaç yolla Semmak’ten, o
Hinş’ten, o da Ali’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed (1/88, 156) - Musannif, 1555. Bu ikisi, Harise b. Muzrib’ten, o da Ali’den senediyle bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (1/83) - Abdullah b. Ahmed, Fezail, 984 (2/580) - Nesai, Hasais (s. 11) - ibn
Mâce, Mukaddime (2/774) - Beyhaki (10/76). Bunlann hepsi, birkaç yolla A’meş'ten, o Amr b.
Mürre’den, o Ebû’l Buhteri’den, o da Ali’den senediyle rivayet etmişlerdir. Ne var ki el-Buhten ile
1557.... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Doğru
su ümmetim içinde onlara en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dininde en kuvvetlisi
Ömer, hayâsı en doğru olanı Osman, en iyi hüküm vereni de Ali b. Ebi Talib tir. 1831
1832
1558.... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘‘Doğru
su ümmetim içinde onlara en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dininde en kuvvet
lisi Ömer, hayâsı en doğru olanı Osman, en iyi hüküm vereni Ali, Allah Teâlâ’nın
Kitabı’nı en iyi okuyanı Ubeyy b. Ka’b ve farzları en iyi bileni Zeyd b. Sabit’tir. Bu
ümmetin emini, Ebû Ubeyde b. Cerrah’tır. Muaz b. Cebel, insanlar içinde Allah’ın
helal ve haram kıldıklarını en iyi bilendir. Ebû Hureyre, ilimden bir kaptır. Selman
ise ulaşılmaz bir ilimdir. ”1833
1559. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğ
rusu ümmetim içinde onlara en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dininde en kuv
vetlisi Ömer, farzları en iyi bileni Zeyd b. Sabit, en güzel hüküm vereni Ali b. Ebi
Talib, Allah’ın Kitabı’nı en iyi okuyanı da Ubeyy b. Ka’b’tır. Ebû Hureyre, ilimden
bir kaptır. Selman, ulaşılmaz bir ilimdir. Muaz b. Cebel, insanlar içinde Allah’ın he
lal ve haram kıldıklarını en iyi bilendir. Ebû Zerr’den daha dürüst bir konuşmacıyı
ise ne bir yeşillik gölgelemiş ne de bir vadi taşımıştır. ”1834
1560.... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:
“Sana deniz köpüğü kadar dahi olsa günahlarını bağışlatacak birkaç söz öğreteyim
mi? Gerçi sen zaten bağışlanmışsın. La ilahe illallah el-halimu’l kerim, la ilahe
illallah el-aliyyu’l azim, subhane rabbi’s semavati’s seb’i ve rabbi’l arşi’l azim, vel-
hamdu lillahi rabbi’l alemin.”1835
1562. Bize Ebû Bekir Kasım b. Zekeriya el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize
Muhammed b. Beşşar tahdis etti, dedi ki. Bize Yahya b. Said el-Kattan tahdis etti,
dedi ki: Bize Süfyan tahdis etti...1837
1563. Ebû Bekir el-Mutarriz dedi ki: Yine bize Süfyan b. Veki tahdis etti, dedi
ki: Bize babam tahdis etti, dedi ki: Bize Süfyan tahdis etti, dedi ki: Bana Ebû İshak,
Naciye b. Ka’b’tan tahdis etti; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: “Ebû Talib öldüğünde
Nebî’ye (s.a.v.) gelip “Şüphesiz amcan ölmüştür” dedim. Buyurdu ki: “Git ve onu
göm. Bana gelene dek herhangi bir şey de yapma!” Hemen gidip onu gömdüm,
• Yine senedinde Ebû Şihab el-Hannat vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 564.cü
rivayet.
• Yine senedinde Süleyman b. Muhammed el-Mübareki vardır. Künyesi Ebû Davud’dur. İbn
Main dedi ki: “Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur.” Ebû Zur’a dedi ki: “Sikadır.” İbn Hibban
da onu Sikat’ta (8/278) zikretmiştir. Bk. Cerh ve Tadil (4/140)
• Yine senedinde Naşir (veya Nusayr) b. Ebi’l Eş’as vardır. Künyesi Ebû’l Velid’dir. Ebû Hatim ve
Ebû Zur’a onu sika saymışlardır. İbn Ebi Hatim, Sikat’ta kendisinden bahsetmektedir. Bk. Cerh
ve Tadil {8/491) - Sikat (7/543)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/92) -Nesai, Kübra, 7678 (4/397) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1317 (2/597).
Bunların hepsi, Ebû İshak yoluyla Amr b. Mürre’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Nesai, Kübra, 7677 (4/398) - Ahmed, Müsned (1/158) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1314 (2/596) -
Hakim, Müstedrek (3/138) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1216 (2/711) - Ebû Nuaym.
Marifetu’s Sahâbe, 351 - İbn Hibban, Sahih, 6928 (15/372). Bunların hepsi, birkaç yolla Ebû
İshak’tan, o Abdurrahman b. Ebi Leyla’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Tirmizi, 3504 (5/529) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 1053 (2/616). Bu ikisi, birkaç yolla Ebû
İshak’tan, o da Haris el-A’var’dan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1836 İsnadında zayıflık vardır. ...
• Senedinde Abdullah b. Seleme el-Muradi vardır. Kufelidir, saduktur. Hafızası kötüleşmiştir, ikin
ci tabakadandır. Bk. 1060.cı rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/83, 107, 128) - Fezailu’s Sahâbe, 1192 (2/697) - Tirmizi. Daavat.
3564 (5/560) - Nesai, Amelu’l Yevmi ve’l Leyle, 1058 - İbn Hibban, Sahih, 6940 (15/388) -
Hakim, Müstedrek (2/620). Bunların hepsi, birkaç yolla Amr b. Mürre’den bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
1837 İsnadı sahihtir.
* Ahmed Müsned (1/97,131) - Ebû Davud, Cenaiz, 3214 (3/547) - Nesai, Suğra, Taharet, 190
(1191) - İbn Sa’d, Tabakat (1/123) - İbn Ebi Şeybe. Musannef (4/95, 142) - Beyhaki (3/398).
Bunların hepsi, Ebû İshak yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (1/103). İbrahim b. Ebi’l Abbâs yoluyla... Elbani bunun sahih olduğunu soy-
lemiştir. Bk. Sahiha, 161.
sonrasında yanına vardım. Ardından “Onu gömdüm” dedim. Bana gusül almamı
emretti ve benim için birkaç duada bulundu.”1838
1564. Yine bize Ebû’l Kasım el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki: Bize Ahmed b.
Sinan tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Ahmed ez-Zübeyri tahdis etti, dedi ki: Bize
Süfyan tahdis etti; Ebû İshak’tan, o Naciye’den, o Ali’den (r.a.)... Ravi daha sonra
hadisin aynısını zikretti ve şu ziyadede bulundu: “Benim için, bana kırmızı develer
den daha sevimli birkaç duada bulundu.”1839
1568. Bize Firyabi tahdis etti... Ümmü Seleme’nin azatlısı Ubeydullah b. Ebi
Rafı’ dedi ki: Hârûriyye ortaya çıktığında Ali’nin yanındaydılar. Dediler ki: “Hüküm
ancak Allah’a aittir.” Bunun üzerine Ali şöyle dedi: “Tabii ki de öyledir. Ancak bu,
batıl kastedilen hak bir sözdür. Rasûlullah (s.a.v.) birtakım insanların özelliklerin
den bahsetti ki yemin olsun ben onların özelliklerini iyi biliyorum. Hakkı söylerler
ama şuralarını (boğazına işaret etti) geçmez. Onlar, yaratılmışlar içerisinde Allah
Teâlâ’nın en çok nefret ettiği kimselerdir. Onların içinde ellerinin birinde süt dolu
koyun memesi gibi bir şey bulunan bir adam vardır.” Ali (r.a.) onları öldürdüğünde
“Arayın onu” dedi. Adamı aradılar ama hiçbir şey bulamadılar. Bunun üzerine iki
veya üç kere “Tekrar arayın! Allah’a yemin olsun ki ne ben yalan söyledim ne de
bana yalan söylendi” dedi. Sonra harabe içerisinde onu buldular ve getirip Ali’nin
(r.a.) önüne koydular. Ben de bu olaya şahitlik etmiştim.*1843
1569. Bize Ebû Bekir b. Ebi Davud tahdis etti... Rasûlullah’ın (s.a.v.) azatlısı
Ueydullah b. Ebi Rafi’ dedi ki: Hariciler ortaya çıktıklarında Ali ile beraberdiler.
Dediler ki: “Hüküm ancak Allah’a aittir.” Bunun üzerine Ali şöyle dedi: “Bu, batıl
kastedilen hak bir sözdür. Doğrusu Rasûlullah (s.a.v.) bir kısım insanların özellik
lerini bildirmişti. Yemin ederim ki ben, şunların içerisinde o özelliklerin olduğunu
biliyorum. Dilleriyle hakkı söylüyorlar ama gırtlaklarını (boğazına işaret etti) geçmi
yor. Onlar, yaratılanlar içerisinde Allah’ın en çok nefret ettiği kimselerdir. İçlerinde
ellerinin birinde süt dolu koyun memesi gibi bir şey bulunan siyah bir adam vardır.
Ali (r.a.) onları öldürdüğünde “Arayın onu” dedi. Adamı aradılar ama hiçbir şey
bulamadılar. Bunun üzerine iki veya üç kere “Tekrar arayın! Allah’a yemin olsun ki
ne ben yalan söyledim ne de bana yalan söylendi” dedi. Sonra harabe içerisinde
onu buldular ve getirip Ali’nin (r.a.) önüne koydular. Ben de bu olaya ve Ali’nin
onlar hakkındaki sözlerine şahitlik etmiştim.1844
1570.... Yezid b. Ebi Ziyad dedi ki: Said b. Cübeyr’e Nehrevan ashâbını sor
dum. Dedi ki: Bana Mesruk tahdis etti, dedi ki: Âişe’ye (r.anhâ) onları sordum, dedi
ki: “Sen anlattıkları o memeli adamı gördün mü?” Ben: Onları görmedim ama
onları gören biri yanımda şahitlik etti, dedim. Âişe: “Oraya vardığında bana onları
gördüğüne şahitlik eden emin kişilerin listesini yazıp gönder” dedi. Derhal gittim. O
sıra insanlar yedi gruba bölünmüştü. Her yedide birden Hariciler’i gören on kişi ile
konuştum. Peşinden “Bunların her biri adil ve razı olunan kişilerdir” dedim.
Yezid dedi ki: Ayrıca Âişe’yi (r.anhâ) işitenlerden bazısı bana onun şöyle de
diğini tahdis ettiler: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim: “Onlar ümmetimin en
plileridir, onları ümmetimin en hayırlılar! öldürür.” Âişe sonra şöyle dedi: “Be
nimle onun arasındaki durum, ancak kadın ile kocasının akrabaları arasındaki du-
rum gibidir.
1571. ... İbrahim b. Said den, o da babasından; dedi ki: Rasûlullah’in (s.a.v.)
yanında oturuyordum. O sırada yanında başka bir topluluk da vardı. Derken Ali
(r.a.) yanına girdi. Onlar hemen kalkıp çıktılar. Ali (r.a.) ise gelip oturdu. Dışarı
çıktıkları vakit birbirlerini kınayıp “Bizi ne çıkardı?” diye sordular. Ardından hemen
geri döndüler. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben sizi ne çıkardım
ne de onu girdirdim. Ne onu girdirdim ne de sizi çıkardım. Aksine Allah Teâlâ sizi
çıkardı, onu girdirdi. ”1845
1846
1572. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.)
oturuyordu. Birden “Birazdan yanınıza şu sûretlerin oradan doğru cennet halkın
dan biri gelecek” buyurdu. Ardından Ebû Bekir (r.a.) girdi. Sahâbe, Rasûlullah’in
(s.a.v.) sözünden dolayı kendisini kutladılar. Sonra “Birazdan yanınıza şu sûretlerin
oradan doğru cennet halkından biri gelecek” buyurdu. Ardından Ömer (r.a.) gir
di. Sahâbe, Rasûlullah’in (s.a.v.) sözünden dolayı Ömer’i de tebrik ettiler. Sonra
“Birazdan yanınıza şu sûretlerin oradan doğru cennet halkından biri gelecek” bu
yurdu ve “Allah’ım! Sen dilersen onu Ali eylersin” diye dua etti. Ardından Ali (r.a.)
gözüktü.1847
1573. ... Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah
(s.a.v.) ile birlikte Ensar’dan bir kadına gittik. Derken ona ait olan hurmalıklar
da oturduk. Aniden “Birazdan yanınıza cennet ehlinden biri gelecek” buyurdu ve
“Allah’ım! Sen dilersen onu Ali eylersin" diye dua ederek hurma ağaçları arasında
gözlerini gezdirmeye başladı. Ardından Ali (r.a.) gözüktü.18481849
1574. ... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:
“Rabbin Teâlâ şüphesiz sana sen cennette saraylarında, eşlerinin ue hizmetçilerinin
arasında nerede dilersen görünecek, O’nu görmek, İçinde bulunduğun hiçbir şeye
denk gelmeyecek. ”1M9
1575. ... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) elim
den tuttu. Ardından Medine sokaklarında yürümeye başladık. Derken bir bahçenin
yanından geçtiğimizde “Ey Allah’ın Rasûlü! Ne güzel bahçe!” dedim. Bunun üze
rine “Senin için cennette daha güzeli uardır” buyurdu. Sonra bir başka bahçenin
yanından geçtik. Ben yine “Ey Allah’ın Rasûlü! Ne güzel bahçe!” dedim. Yine
“Senin için cennette daha güzeli uardır” diye karşılık verdi. Öyle ki dokuz tane
bahçeden geçtik. Ben hepsinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Ne güzel bahçe!” diyordum.
O da “Senin için cennette daha güzeli uardır” diye karşılık veriyordu.1850
1576. ... Enes b. Malik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennet Ali,
Ammar ue Selman’a özlem duymaktadır. ”1851
1848 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Abdullah b. Muhammed b. Akil vardır. Diğer raviler ise
sikadırlar.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1849 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ebû Müslim el-Emevi vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Senetteki diğer raviler ise
sikadırlar.
• Yine senedinde Said b. Ubeyd et-Tai vardır. Künyesi Ebû’l Huzeyl’dir, Kufelidir. Sikadır, altıncı
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 239)
• Yine senedinde Muhammed b. Rebi’a el-Kullabi vardır. Kufelidir, Veki’in amcasının oğludur.
Saduktur, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 478)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1850 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Meymun el-Kurdi vardır. Künyesi Ebû Basir’dir, makbuldür, altıncı tabakadandır.
Ebû Davud, onu sika saymıştır. Yahya b. Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir.” Ayrıca Ezdi de zayıf
olduğunu belirtmiştir. Bk. Takrib (s. 556) - Tehzib (10/394). Kendisine mütâbaat eden birine
rastlamadım.
• Yine senedinde Fazl b. Amira et-Tafavi vardır. Künyesi Ebû Kuteybe el-Basri’dir. Zayıftır. Yedinci
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 446).
• Yine senedinde Haremi b. İmara b. Ebi Hafsa vardır. Basralıdır, künyesi Ebû Ravh’tır. Saduk
olmakla birlikte vehmederdi. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 156)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1109 (2/652) - Hakim, Müstedrek (3/150) -
Hatib, Tarih (12/398) - İbn Cevzi, İlel (1/240). Bunlann hepsi, Fazl b. Amira yoluyla bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
1851 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Rebi’a el-İyadi vardır. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk. 1495.Cİ rivayet. Ken
disine mütâbaat edene rastlamadım. Aynca senette Hasan-ı Basri’nin muarian aktanmı vardır.
• Yine senedinde Hasen b. Salih vardır. Sikadır, fakihtir, âbiddir. Şia görüşüne sahip olmakla
suçlanmıştır. Bk. 1240.C1 rivayet.
Tahriç: Tirmizi, Menakıbu Selman el-Farisi (r.a.), 3797 (5/667). Veki yoluyla “Bana babam tah
dis etti; Hasen b. Salih’ten...” senediyle bu şekilde... Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir. Bunu ancak
Hasen b. Salih yoluyla biliyoruz.”
1852 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1503 numaralı rivayette geçti.
1853 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1502 numaralı rivayette geçti.
1854 İsnadı zayıftır. Haber ise münkerdir.
• Senedinde Maruf vard.r. İbn Harbuz el-Mekki’dir. Al-i Osman azatladır. Saduk olmakla birkkte
çokça vehmetmiştir. İbn Main, onu zayıf saymıştır. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 540)
•e^ne(se°ned?nde Amr b. Hammad b. Talha el-Kannad vardır Künyesi Ebû Muhammed el-
Kufi’dir. Çoğunlukla dedesine nispet edilir. Saduktur, Rafızi olmakla suçlanm.ştm Onuncu tabaka-
1581. ... Ömer’den; Rasûlullah (s.a.v.) üç kere şöyle buyurdu: “Ey Ali! Sen
cennette benimlesin. Ey Ali! Sen cennette benimlesin. ”*1856
1582. ... Said b. Cübeyr dedi ki: Bir keresinde İbn Abbâs’ın yanında Ali’den
(r.a.) bahsettiler. Bunun üzerine şöyle dedi: “Yemin ederim ki sizler öyle bir adamdan
bahsettiniz ki, kendisi evinin arka tarafından Cibril’in (a.s.) ayak sesini işitirdi.”1857
1583. ... Abdurrahman b. Ebû Said’den; Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki:
“Muhacir ve Ensar’dan bir topluluk ile Rasûlullah’ın (s.a.v.) evinin yanındaydık.
Derken Nebî (s.a.v.) yanımıza çıkageldi ve “Size en hayırlılarınızı haber vereyim
mi?” diye sordu. Bizler “Tabii ki!” diye cevap verdik. Buyurdu ki: “Hayırlılarınız
hakkını tam veren, güzel iş yapanlardır. Doğrusu Allah gizli temizi sever. ” O sıra
Ali b. Ebi Talib (r.a.) yanımızdan geçti. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Hak bunun yanındadır, hak bunun yanındadır. ”1858
1584. ... İbrahim en-Nehai’den; Alkame b. Kays ile Esved b. Yezid dediler
ki: Ebû Eyyub el-Ensari’nin (r.a.) yanma gittik ve ona şöyle dedik: “Şüphesiz Allah
Teâlâ sana, devesine vahyedip kapının önünde çöktüğünde Muhammed (s.a.v.)
• Yme senedinde Abdullah b. Dahir b. Yahya er-Razi vardır. Künyesi Ebû Süleyman’dır. Ebû
Yahya olduğu da söylenir. Ahmeri olarak tanınır. İbn Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir. İnsanlar
ondan içerisinde hayır olan bir şey yazamazlar.” Bk. Tarih-i Bağdat (9/453)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden başka bir kaynağa rastlamadım.
1856 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Yahya b. Sabık el-Medini vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Kavi değildir.” İbn Hibban
dedi ki: “Sika ravilerden uydurma hadisler rivayet ederdi.” Bk. Mizan (4/377)
• Yme senedinde Kasım b. Ebi Bezze vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
Tahriç: Hindi, bunu Kenzu’l Ummal, 36360’ta zikretmiş ve İbn Neccar’a nispet etmiştir.
1857 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Amr b. Sabit vardır. Zayıftır, Rafızi olmakla suçlanmıştır. Bk. 1518.ci rivayet.
• Yme senedinde Amr’m babası Sabit b. Hürmüz vardır. Kufelidir, künyesi Ebû Mikdam el-
Haddad’dır. Künyesi ile meşhurdur. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Altıncı tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 133)
• Yme senedinde Süleyman b. Ömer er-Rakki vardır. Sikat’ta (8/280) İbn Hibban ile Cerh ve
Tadil’de (4/131) İbn Ebi Hatim kendisinden bahsetmiş ama ikisi de cerh ve adalet bakımından
hakkında herhangi bir şey söylememişlerdir. Bk. 1041.Cİ rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1858 İsnadında zayıflık vardır.
• İsnadında Sadaka b. Rebi’ vardır. Sikat’ta (8/319) İbn Hibban ile Cerh ve Tadil’de (4/433) İbn
Ebi Hatim kendisinden bahsetmiş ama ikisi de cerh ve adalet bakımından hakkında herhangi bir
şey söylememişlerdir.
• Yme senedinde Ebû Said vardır. Haşimoğullan azatlısıdır. Abdurrahman b. Abdullah b. Ubeyd
el-Basri’dir. Mekke’de ikamet etmiştir. Lakabı Cerdeka’dır. Saduk olmakla birlikte çokça hata
etmiştir. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 344)
• Yme senedinde Abdurrahman b. Ebi Said vardır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. İbn Sa’d dedi
ki: “Çok hadis rivayet ederdi ama sabit değildir. Âlimler, onun rivayetini zayıf sayar, onunla hüc
cet getirmezler.” Bk. 1117.Cİ rivayet.
Tahriç: Kenzu’l Ummal, 33018. Hindi, bunu Ebû Ya’la ile Ebû Mansur’a da nispet etmektedir.
1859 •’setZde Hasen b. Hasen d-Eskar vardır. Kutelldir. Saduk otaakta birlikte vvhm.-rkrf, Şia
1587. ... Amra el-Hemedaniyye dedi ki: Ümmü Seleme (r.anhâ) bana “Sen
Amra mısın?” diye sordu. Ona dedim ki: “Evet. Ey Anneciğim! Şu aramızda mu
sibete uğrayan adam hakkında bana haber vermez misin? O sevilen mi yoksa se
vilmeyen mi?" Ümmü Seleme şöyle cevap verdi: “Allah Teâlâ “Ey ehli beyti Allah
ancak sizden kiri gidermek ve sîzleri tertemiz kılmak ister” (Ahzab, 33) âyetini in
dirdiğinde evde Cibril, Rasûlullah (s.a.v.), Ali, Fatıma, Haşan, Hüseyin ve benden
başka kimse yoktu. Ben hemen “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben de ehlibeytten miyim?”
diye sordum. Bana "Sen kadınlarımın salih olanlarındansm” diye cevap verdi. Ey
Amra! Şayet bana evet diye cevap verseydi, Güneş’in üzerine doğup battığı her
şeyden bana daha sevimli olacaktı.”*1862
15 88.... Abdullah b. Salim dedi ki: İdris b. Abdullah dedi ki: “Ali’ye (r.a.) kim
muhalefet ettiyse, illaki Ali (r.a.) ondan daha haklıdır.”1863
1589. ... Ata b. Müslim dedi ki: Süfyan es-Sevri’yi şöyle derken işittim: “Her
kim Ali (r.a.) ile tartışmışsa, illaki Ali (r.a.) onu hüccetle yenmiştir.”1864
1590. ... Zeyd b. Erkam’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim
benim hayatım gibi yaşamak, benim ölümüm gibi ölmek, Rabbim Teâlâ’nm bana
vâdettiği cennete -ki onun ağaçlarını Allah Teâlâ bizzat eliyle dikmiştir- girmeyi
isterse, Ali b. Ebi Talib’i veli edinsin. Çünkü o sizi doğru hiçbir yoldan çıkarmaz,
sapık hiçbir yola girdirmez. ”1865
• Yine senedinde Abbad b. Yakub vardır. Saduktur, Rafızidir. Bk. 664.CÜ rivayet.
Tahriç:
• İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (29/56). Bureyde el-Eslemi’den...
• Ebû Nuaym, Hılye (1/67). Ali’den...
1862 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Sahba vardır. Suheyb el-Bekri’dir, Basralı veya Medinelidir. Makbuldür, dör
düncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 278)
• Yine senedinde Ebû Muaviye el-Beceli vardır. Amr b. Muaviye’dir, Kufelidir. Saduktur, Şia gö
rüşüne sahiptir. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 408) - Tehzib (7/406)
• Yine senedinde Ebû Sahr vardır. Humeyd b. Ziyad b. Ebi’l Muharik el-Harrat’tır. Saduk olmakla
birlikte vehmederdi. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 181).
• Yine senedinde Amra vardır. Şafi’nİn (İmam Şafii değil) kızıdır. İbn Hibban, Sikat’ta (5/288) on
dan bahsetmiş ve şöyle demiştir: “Ümmü Seleme’den rivayet etmiş olup kendisinden de Ammar
rivayet etmiştir.”
Tahriç: Tahavi, Müşkilu’l Âsâr, 772 (2/244). Amra yoluyla bu şekilde...
1863 İsnadı hasendir.
• Senedinde Harun b. İshak vardır. Saduktur. Bk. 671.ci rivayet.
• Yme senedinde Abdullah b. Salim vardır. Galiba ez-Zübeydi’dir. Künyesi Ebû Mahmud’dur,
Kufelidir. Sikadır. On birinci tabaka büyüklerindendir. H. 235’te vefat etmiştir. Bk. Takrib (s. 304)
-Tehzib (5/228)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden başka bir kaynağa rastlamadım.
1864 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ata b. Salim vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 1233.CÜ rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden başka bir kaynağa rastlamadım.
1865 İsnadı zayıftır.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Nebî (s.a.v.) Hira üze
rinde iken dağ hareket edince ‘‘Yerinde dur ey Hira! Senin üzerinde ancak bir
peygamber veya sıddîk veya şehid vardır” buyurmuştur. O sıra dağın üzerinde
Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr ve bu meşhur ha
diste zikredilen diğer kişiler vardır.
• Senedinde Yahya b. Ya’la vardır. Kufelidir, zayıftır, Şiidir. Bk. Takrib (s. 598)
• Yine senedinde Ziyad b. Mutarrif vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
• Yine senedinde Ammar b. Zürayk vardır. Künyesi Ebû’l Ahvas et-Temimi veya ez-Zabbi’dir, Ku
felidir. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 407) - Tehzib
(7/400)
Tahriç: Hakim, Müstedrek’te (3/128). Yahya b. Ya’la yoluyla “Ammar b. Razin tahdis etti...”
senediyle bu şekilde rivayet etmiş, ardından “İsnadı sahihtir ama Buhârî ile Müslim rivayet etme
miştir" demiştir. Zehebi hemen arkasından şöyle der: “Nasıl sahih olacak! Senette geçen Kasım b.
Ebi Şeybe metruktür, şeyhi de zayıftır. Bu, uydurmaya daha yakındır.” Aynca bk. Taberani, Kebir
(5/220) - Ebû Nuaym, Hılye (4/249)
1866 hAknd'j M- d m 32 82) - Kaö’i FezaSu's Sahâbe. 1071 (2/627) - Nesai. Ha-
aS.i L hL„. sahih. 6937
13/122) - Beğavi (2557) - ibnu'l tozi. Kel (1/139). İbn toz. Soy e der; Buna Ahmed nvayet
etmiştir. Ravileri, Fatr b. Halife -ki o da sikadır- dışında sahihin ravılendır.
1867 İsnadı çok zayıftır. .., Yalancılıkla itham edilmiştir. Rafızi olmakla
• Senedinde Kelbi vardır. Muhammed b. Sa.b tır. Yalancılıkla
suçlanmıştır. Bk. 1232.Cİ rivayet. cerh vc Tadit’de (13/39) ondan
■ Y.ne senedinde Hasen b. Müsenn. v«dm 'b" ™'"ey aSylcm,mis«n
bahsetmiş ama cerh ve adalet olarak hatunda.^nu^faed^şSİe^: “Bunu Ebû>1 Rrec cl‘
Görüldüğü üzere Nebî (s.a.v.) onların şehid olacaklarını haber vermiştir. Ömer
(r.a.) şehid olarak öldürüldü. Osman (r.a.) şehid olarak öldürüldü. Ali (r.a.) şehid
olarak öldürüldü. Ali b. Ebi Talib’e karşı savaşan kimseye Allah lanet etsin ve onu
dünyada da ahirette de rezil rüsva eylesin.
Aynca Nebî (s.a.v.) Ali’ye (r.a.) “Sen halife olacaksın ue öldürüleceksin” diye
haber vermiştir. Nebî’nin (s.a.v.) buyurduğunun gerçekleşmesinden kaçış yoktur.
Bu, onların Rableri katındaki dereceleridir ki O’ndan bir ikram olarak üstünlükleri
ne üstünlük katar. Allah hepsinden razı olsun.
15 93.... Ammarb. Yasir (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Ali b. Ebi Talib (r.a.) ileAşira
gazvesinde beraberdik. Derken bir yerde konakladık ve orada Müdlicoğulları’ndan
bazı kimselerin kendilerine ait hurma ağaçlarında bir şeyler yaptığını gördük. Ali’ye
“Yanlarına gitsek de nasıl yaptıklanna baksak mı?” diye sordum. Derken gidip belli
bir süre onlara baktık. Sonra üzerimize uyku çöktü. Hemen gidip hurma ağaç
ları altında kurak bir toprak üzerinde uyuduk. Henüz uyanmamışken Rasûlullah
(s.a.v.) Ali’ye (r.a.) gelmiş, ayağıyla onu dürtüyordu. Yatmamızdan dolayı toprağa
bulanmıştık. Buyurdu ki: “Kalk! Sana insanların en bedbaht olanını haber vereyim
mi? Semud kauminden deueyi kesen kişi ue senin şurana darbe uuran. ” Bu sıra
da şakağına işaret etti ve sakalından tutarak “Şu, oradan akan kan ile ıslanacak”
buyurdu.1868
1594. ... Cabirb. Semura’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) Ali’ye (r.a.) şöyle bu
yurdu: “Şüphesiz ki sen emrin başına geçip halife olacaksın. Yine şüphe yok ki
sen öldürüleceksin. Şu, buradan akanlarla boyanacak. ” Yani sakalı başından akan
kanla boyanacak.1869
1597. ... Abdullah b. Sebu dedi ki: Ali’yi (r.a.) minberin üzerinde şöyle der
ken işittim: Ancak bedbaht bir kimse bekliyoruz. Rasûlullah (s.a.v.) bana “Şu, şu
ranın kanı ile boyanacak diye ahit verdi...” Ravi daha sonra hadisin devamını
zikretti.1872
1598. ... Ebû Hişam yoluyla Ebû Cenab’tan... Ravi daha sonra hadisin de
vamını zikretti.1873
1870 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Abdullah b. Salih vardır. Leys’in kâtibidir. Saduk olmakla birlikte yanlışlan çoktur.
Bk. 4.cü rivayet.
• Yine senedinde Said b. Hilal vardır. Saduktur. Bk. 423.cü rivayet.
• Yine senedinde Seyyar ed-Düeli vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlamadım. Zannı gali
bim, onun bir sonraki rivayette geçen Ebû Sinan ed-Düeli olduğudur. O yüzden Musannif, senette
“Bu şekilde söyledi” demiştir.
Tahriç: Taberani, Kebir, 173 (1/106) - İbn Esir, Esedu’l Gabe (4/116) - Ahmed, Müsned (1/102)
- Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1178 (2/695) - İbn Abdilberr, İstiâb (4/154)
1871 İsnadı zayıftır.
• Senedindeki Abdullah b. Cafer, İbn Nüceyh’tir. Sadi azatlısıdır. Ali b. Medini’nin babasıdır.
Zayıftır. Bk. 512.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Ebû Sinan ed-Düeli vardır. Yezid b. Ümeyye’dir. Sikadır, ikinci tabakadandır.
Âlimlerden, onu sahâbe arasında zikredenler de vardır. Bk. Takrib (s. 599)
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
1872 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Sebu’ vardır. Makbuldür, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 305) -
Mizan (2/427). Bir önceki hadiste kendisine Ebû Sinan ed-Düeli mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Abdullah b. Davud vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 15O9.cu rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/156, 130) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1211 (2/709) - İbn Sa’d, Ta-
bakat (3/34). Bu ikisi, birkaç yolla A’meş’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi dedi ki: “Bunu
Ahmed ve Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Abdullah b. Sebu -ki o da sikadır- dışındaki ravileri, sahihin
ravileridir. Ayrıca bunu hasen bir senetle Bezzar da rivayet etmiştir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/137)
1873 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Hişam er-Rifai vardır. Kavi değildir. Bk. 11 .ci rivayet.
• Yine senedinde Ebû Cenab vardır. Yahya b. Ebû Hayye dir. Çokça tedlıs yaptığından dolayı
zayıftır. Bk. 1188.Cİ rivayet , „ _ . .... 1O1
Tahriç: Kenzu’l Umma!, 36567,37579 - ibn Esir, Esedu l Gabe (4/119)
1601. ... Ali b. Ebi Talib’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) onunla Faüma’yı
(r.anhâ) evlendirince su getirilmesini istedi. Sonra suyu alıp gerdanlık ve kürek
bölgesine sıçrattı. Sonra onu İhlas, Felak ve Nas sureleri ile sığındırdı. Sonra “Ey
Fatıma! diye seslendi. Fatıma hemen utangaç bir şekilde yürüyerek geldi. Sonra
Ali’ye yaptığının aynısını ona da yaptı ve şöyle buyurdu: “Seni, ehlibeytimin en
hayırlısı ile evlendirmekte gevşek kalmadım. ”1876
1874 İsnadı zayıftır.
Bk^Takrihî ?!?l“ûJün,eWe vardır- İbn Ebi'l Meharik’tır. Zayıftır, altına tabakadandır.
BkTaknb (s. 361). Senetteki diğer raviler ise sikadırlar
SîScTS
Şa’d’a da nispet’etmektedic 6 ~
kendisinden ™ <^n.
'Umma1,36586' Hindİ' bunu aynlzamanda
haklannda cerh ve adalet olarak herhan ' iT' ' de Buharı de onlan zikretmiş ama ikisi
İsnadı şöyledir: herhan9'blr §ey söylememişlerdir.
1876
Allah Teâlâ nın kolaylaştırdığı ölçüde Müzminlerin Emiri Ali b. Ebi Talib’in (r.a.)
faziletleri bölümü bitti. Kendisinin daha nice güzel faziletleri vardır. Âlemlerin Rabbi
olan Allah’a hamd olsun.
Allah a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının on sekizinci bölümü
burada sonra erdi. Allah ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebî Muhammed ve ailesi
nin üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın on dokuzuncu bölümü izleyecektir inşallah.
Sadece O’na güven duyulur.
• Senedinde Abbâs b. Cafer vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Acaba Abdullah b. Zeberkan
mıdır? Künyesi Ebû Muhammed b. Ebi Talib’tir. Saduktur, on birinci tabakadandır. Bk. Takrib (s.
292). Belki de Cafer es-Sadık’ın çocuklarından biridir. Bu isimde biri hakkında herhangi bir bilgi
bulamadım. Bunun yanında belirttiğim iki ihtimalden başkası da olması mümkündür. Allah en
iyisini bilir.
Tahriç: KenzuT Ummal, 3775 (13/682). Hindi bunu İbn Asakir’e nispet etmiştir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
etsin! Bilin ki Fatıma (r.anhâ) hem Allah Teâlâ hem Rasûlullah (s.a.v.) hem de tüm
mü’minlerin nazarında değerli bir kadındır. Şerefi yüce, fazlı çoktur. Nebî (s.a.v.)
onun babası, Ali (r.a.) kocası, cennet gençlerinin efendileri Haşan ile Hüseyin
(r.anhumâ) evlatları, Hatice el-Kübra da onun annesidir. Allah Teâlâ onun için her
türlü şerefi bir araya getirmiştir. Rasûlullah’in (s.a.v.) canı, kalbinin meyvesi ve göz
aydınlığıdır. Allah ondan, kocasından ve temiz mübarek zürriyetinden razı olsun.
Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Fatıma, âleminin kadınlarının efendisidir.” Yine şöyle
buyurdu: “Sana âlemlerin kadınlarından İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice,
Rasûlullah’in (s.a.v.) kızı Fatıma ve Firavun’un karısı Asiye yeter.”
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Şimdi Mekke’de aklımıza
geldiği kadanyla onun faziletlerinden bazılarını zikredeceğiz.
1602.... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Fatıma,
Allah’ın İmran kızı Meryem’e verdiği müstesna âleminin kadınlarının efendisidir. ”1877
1607. ... Hasan-ı Basn den; Imran b. Husayn (r.a.) dedi ki: Bir keresinde
Nebî nın (s.a.v.) yanına gittim, kendisine selam verdim. Bana "Ey İmran b Hu-
sayn! ânımızda bir konumun vardır. Fatıma’ya hasta ziyareti yapman mümkün
1878 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Katade vardır. Müdellistir. Ne var ki Zühri, kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. Fezailu’s
Sahâbe, 1332 (2/758)
• Yine senedinde Muhammed b. Abdula’la vardır. Sikadır. Bk. 1429.cu rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (3/135) - Ahmed, Fezail, 1325 (2/755) - Abdurrezzak. Musannif.
20919 - Tirmizi, Menakıb, 3878 (5/703) - Taberani, Kebir, 1003 (22/402)
1879 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1880 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Cabir b. Yezid el-Cu’fi vardır. Zayıftır, Rafızidir. Bk. 204.cü rivayet.
Tahriç:
• Buhârî, İsti’zan, 6285, 6286 (11/82) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2450 (4/1904, 1905) - Ah
med, Müsned (6/282) - İbn Sa’d, Tabakat (8/26) - İbn Mâce, Cenaiz, 1621 (1/518) - Hakim.
Müstedrek (3/156) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 1343 (2/762). Bunlann hepsi, birkaç yolla Fıras’tan.
o Şa’bi’den, o Mesruk’tan, o da Âişe’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Bu rivayette
Fatıma’nın ağlama ve gülme kıssası geçmektedir. . ,, . .
• Müslim, Sahih, 2450 (4/1904) - Ahmed, Müsned (6/282). Bu ikisi, İbrahim b. Sa yo uy a
Urve b. Zübeyr’den, o da Âişe’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Fatıma:
- Gir ey Allah’ın Rasûlü! Babam da anam da sana feda olsun!
- Peki, yanımdaki?
- Yanında kim var ey Allah’ın Rasûlü?
- Sevin ey kızcağızım! Gözün aydın olsun! Yakınıp durma! Beni hak ile pey
gamber gönderene yemin olsun ki üç gündür ben de yemek namına bir şey tat
madım. Halbuki ben Allah’a karşı senden daha değerliyim. Şayet Rabbimin beni
sürekli yedirip içirmesini isteseydim, kesinlikle öyle yapardım. Ne var ki ben dünya
yerine ahireti seçtim. Ey kızcağızım! Sakın ha yakınıp durma! Beni hak ile peygam
ber gönderene yemin ederim ki sen şüphesiz âlemlerin kadınlarının efendisisin.
Bu sıra elini kızının başı üzerine koyup şöyle ekledi:
Ah keşke bu (ağrı) ölüp gitseydi! Nerede Firavun’un karısı Âsiye, İmran kızı
Meryem, Huveylid kızı Hatice! Âsiye, âleminin kadınlarının efendisidir. Meryem,
âleminin kadınlarının efendisidir. Hatice, âleminin kadınlarının efendisidir. Sen de
âleminin kadınlarının efendisisin.”... Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1882
1882 Uydurmadır.
1609. ... Aışe bmtı Talha’dan; Mü’minlerin Annesi Âişe (r.anhâ) dedi ki:
Konuşması ve anlatması Rasûlullah’a (s.a.v.) Fatıma’dan daha çok benzeyenini
görmedim. Babasının yanına girdiğinde babası ona merhaba der, ayağa kalkıp
elinden tutar, onu öperdi. Onu, kendi yerine oturturdu. Babası onun yanına girdi
ğinde o da aynı şekilde merhaba der, ayağa kalkıp elinden tutar, onu öper ve kendi
yerine oturturdu. Ölümü ile sonuçlanan hastalığı esnasında babasının yanına girdi.
Kızma merhaba dedi, onu öptü. Ardından ona bir sır verdi, kızı ağladı. Sonra ona
bir sır daha verdi, bu sefer güldü. Merak edip Fatıma’ya bunu sordum. Dedi ki:
Bana ilk sırrında öleceğini haber verdi, ben de ağladım. İkinci sırrında ailesinden
ona katılan ilk kişinin ben olacağını haber verdi, ben de güldüm.”1884
• Senedinde Amr b. Ubeyd, Amr b. Cemi’ ve Abdullah b. Dahir vardır. 1580 numaralı rivayette
hepsi hakkında bilgi verildi.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
1883 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Haşim b. Haşim vardır. İbn Utbe b. Ebi Vakkas ez-Zühri el-Medeni’dir. Haşim oğlu
Haşim oğlu Haşim de denilir. Sikadır, altıncı tabakadandır.
• Yine senedinde Muhammed b. Halid b. Asme vardır. Asme’nin annesi olduğu söylenir. Basra-
lıdır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 476)
• Yine senedinde Musa b. Yakub vardır. Saduktur, hafızası kötüdür. Bk. 1294.cü rivayet.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3874 (5/701), 3893 (5/708). Muhammed b. Halid b. Asme den bu
şekilde... Tirmizi dedi ki: “Bu, bu yoldan garip bir hadistir.” Bununla birlikte hadis, Buhârî ile
Müslim tarafından sıhhatinde ittifak edilmiş bir Âişe hadisidir. Bk. 1605.ci rivayet.
1884 İsnadı hasendir.
• Senedinde Meysera b. Habib el-Hindi vardır. Künyesi Ebû Hazim el-Kufi'dir, Saduktur. yedinci
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 555)
• Yine senedinde Minhal b. Amr vard.r. Saduk olmakla birlikte çokça hata etmiştir. Bk. 61O.cu
rivayet.
• Yine senedinde Âişe binti Talha vardır. Sikadır. Bk. 4O6.cı rivayet.
'.V . . Osman ı_
Yine senedinde b. A R^cri vardır
Ömer. d-Be-r»a d«. İbn sö„le„dır.
ib Far s el-Abedi Aslen
mİ5tit . Buharahdır.
talSika-
,aka
dır. Bununla birlikte Yahya b. Said m ondan razı oımaulH
Tİhr'r’ İb (î h S217 Tirmizi, Menakıb, 3872 (5/700) - Nesai, Fezailu’s Sahâbe.
Tahriç: Ebu Davud, Edaeb, 5217 - ,rm . k (4/272) _ Beyhaki, Sünen (7/101). Bunların
664-Taberani, Kebir (22/421) - Hakim, Mustedrekl^ t
hepsi. Osman b. Ömer yoluyla bu şekilde rivayet ehmşlerd.r.
1610. ... Ebû Seleme’den; Âişe (r.anhâ). Fatıma'ya dedi ki: “Rasûlullah’ın
(s.a.v.) üzerine kapandığında ağlayıp sonra da gülmenin sebebi nedir?" Dedi ki
"Bana o hastalığı dolayısıyla öleceğini haber verdi, ben de ağladım. Sonra üzerine
kapandım Ardından bana ailesinden ona katılacak en hızlı kişi olacağımı ve benim
İmran kızı Meryem müstesna cennet halkı kadınlarının efendisi olacağımı haber
verdi, ben de güldüm.’'"'*'’
1611. ... Misvar b. Mahıvnıe'den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüp
hesiz ki Fatıma benden bir parçadır. Her kim onu kızdırırsa, beni de kızdırmış olur"
1886
1612. ... Muhammed b. Ali dedi ki: Bir keresinde Ali (r.a.) Ebû Cehil’in kı
zını nikahlamak istedi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) minbere çıkıp şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Ali. Avra’yı nikahlamak istemiştir. Bu kendisi için olur iş değildir. Allah
düşmanının kızı ile Allah Rasûlü’nün kızını bir arada tutamaz. Fatıma ancak ben
1887
den bir parçadır. Her kim onu kızdırırsa, beni de kızdırmış olur. ”1885
1886
1613. ... Misvar b. Mahreme (r.a.) dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.), Rasûlullah’ın
(s.a.v.) kızı Fatıma ile evliyken Ebû Cehil’in kızına talip oldu. Fatıma bunu işittiğin
etmişlerdir.
1887 İsnadı mürseldir.
• Muhammed b. Hanefiyye, Nebî’den (s.a.v.) işitmemiştir. Belki de bunu babasından işitmiş ır
ama ona isnat etmemiştir.
Tahriç: Fezailu’s Sahâbe, 1326 (2/755). Abdullah b. Ahmed, babası Ahmed b. Hanbel den...
1614. ... Abdullah b. Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.) kızı Fa-
tıma konuşulurdu. Onu kim zikretse, Rasûlullah (s.a.v.) yüz çevirirdi. Sa’d b. Muaz
el-Ensari (r.a.), Ali b. Ebi Talib’e (r.a.) dedi ki:
- Doğrusu ben öyle görüyorum ki Nebî (s.a.v.) Fatıma’yı ancak senin için dü
şünüyor.
- Ne söyleyeceğim?
- Şöyle söyle: Allah ve Rasûlü yolunda Muhammed’in (s.a.v.) kızı Fatıma’yı
istemek için geldim. Bu işte benim için büyük bir sevinç olacaktır.
Bunun üzerine Ali (r.a.) gidip Rasûlullah’a (s.a.v.) konuyu arz etmek için ora
dan ayrıldı. Yanına vardığında Rasûlullah (s.a.v.) ona “Sanki bir hacetin var?” bu
yurdu. Ali:
- Evet.
- Söy/e bakalım.
■ Allah ve Rasûlü yolunda Muhammed’in ta Fahma'y. istemek için geldim.
- Merhaba, merhaba!
r, .. .. • „ bir sev eklemedi. Ali sonrasında ay-
Rasûlullah (s.a.v.) bu sözü üzerine başka Dir ş y
nldı...
1888 İsnadı sahihtir. , . Hir m, 740 cı rivayet.
• Senedinde Hakem b. Naf. varda. Sitedir, sebii.r. Bk.
Ravi dedi ki: Düğün günü geldiğinde Rasûlullah (s.a.v.) ile Ali (r.a.) düğünün
yapılacağı yere yöneldiler. Oraya varıp olurdular, batıma (r.anhâ) kadınlarla bir
likteydi. Kadınlar ile Rasûlullah (s.a.v.) arasında perde vardı. Sonra "Ey Patıma!"
diye seslendi. O sıra Palıma evlerin birimleydi, batıma hemen oraya doğru gel
di. Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında kocasını görünce ağlamaya başladı. Rasûlullah
(s.a.v.) ona "Yaklaş hana" buyurdu. Ardından l alıma nın eliyle Ali’nin elini tut
tu. Ellerini birleştirmek istediğinde balıma geri durup lekrar ağlamaya başladı.
Rasûlullah (s.a.v.) başını Ali'ye doğru kaldırdı. Kızının ağlama sebebinin Ali'nin
hiçbir şeyi olmamasından kaynaklandığını düşünerek endişe etti. Bunun üzerine
şöyle buyurdu: "Seni ailemin cn hayırlısı ile evlendirdim. Seni dünya ve ahirette
bir seyyid (efendi) ile evlendirdim. Ayrıca o, ahirette de salihlerdendir. ” Sonra elle
rini birbirine koyup “Hadi evinize gidin. Allah sizi hayırda birleştirsin, durumunuzu
ıslah etsin. Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1889
“Ey Ali! Bu benim kızımdır. Kim buna ikram ederse, bana ikram etmiştir. Kim de
bunu aşağılarsa, beni aşağılamıştır. ” Sonra da “Allah ım! Onlara bereket ver ve
onlardan temiz zürriyet meydana getir. Şüphesiz ki sen, duaları işitensin diye dua
etti. Sonra kalktı... Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1892
1619. ... Ebû Eyyub el-Ensari’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Kıyamet
günü gelip Allah Teâlâ öncekilerle sonrakileri bir yerde topladığında bir münadi,
Arşın yanından şöyle seslenir; Ey yaratılmışlar! Şüphesiz el-Celil Celle Celâluhu
buyurur ki: Başlarınızı eğin! Gözlerinizi kısın! Şüphesiz ki bu Rasûlullah’ın kızı
Fatıma’dır; sırattan geçmek istiyor. ”1894
1892 Uydurmadır.
• Senedinde Ma’bed b. Amr ile talebesi Ahmed b. Muhammed b. Hasen el-Karmati vardır. Zehe
bi, bu rivayeti onlardan zikretmiş, sonrasında “Bunu ikisinden biri uydurdu” demiştir.
Tahriç: Zehebi bunu Mizan’da (4/141) İbn Baha’ya nispet ederek zikretmiş, yalan olduğunu
söylemiştir. Ayrıca Âlî de bunu el-Masnu’a’da (s. 399) el-Âcurrî’nin rivayeti olarak zikretmiş, son
rasında şöyle demiştir: “Uydurmadır. Âlimler, Ma’bed ve ondan rivayette bulunan kişilere geçiş
vermemektedir.” Âlî daha sonra Zehebi’nin az önce geçen sözünü nakletmektedir.
1893 Hadiste yanlışlık vardır. Çünkü Esma binti Umeys, Fatıma’nın evlendiği zamanlarda Habeşistan’da
idi. Bk. Hakim, Müstedrek (3/159). Bunu Metalib-i Aliye’de (2/31) Hafız İbn Hacer de belirtmiş,
sonrasında şöyle demiştir: “Belki de bu, onun kız kardeşi ve Hamza’nın karısı olan Selma binti
Umeys’tir.”
• Senedinde Ebû Yezid el-Medeni vardır. Basra’da ikamet etmiştir. Makbuldür, dördüncü tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 685) - Tehzib (12/280)
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef (5/485) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 958 (2/568) - Hakim, Müs
tedrek (3/159) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 1343 (2/762) - İbn Sa’d, Tabakat (8/24)
1894 Uydurmadır. Birkaç illeti vardır.
letleri çoktur. Ben burada Mekke’de aklı ki: Fatıma’nın (r.anhâ) fazi-
bizi ve sizi, sevip razı olduğu şeylere muv^ff k kadarını zikrettim. Allah Teâlâ
Hüseyin’in (r.anhumâ) faziletlerinden bahset H sonra^' kısımda, Haşan ile
1. Senedinde Esbağ b. Nebate vardır. Metruktür, Rafızi olmakla suçlanmıştır. Bk. 1238.Cİ riva-
yet.
2. Yine senedinde Muhacir b. Kesir vard.r. EbÛ Hatim dedi ki: “Hadisleri terk edilmiştir." Bk.
Mizan (4/193) „ , . . .
3. Yine senedinde Ubeydullah b. İshak vard.r. İbn Hibban dedi ki: “Garip rivayetlerde bulunmuş
tur.” Yahya b. Main, onu zay.f saym.ştm Buhâri dedi ki: “Münker hadisleri vard.r. Ezd. ded. kı:
St — ten
lemıştır. Bk. 1238.C1 (2/763) _ Hakim, Müstedrek (3/161) - İbn Cevzi, İlel
Tahriç: Katı ı, Fezaılu s Şaha Mevzuat (1/423). Âlimler, bu hadisin tüm
(1/261) - Kettani, Tenzıhu ş Şen a (1/41 ) Elbani, Daifu-,
yollannı tek tek izah edip sahih olamayacağını bel.rtm.şıer
(1/227) bunu zikretmiş ve “Uydurmadır İŞ, 5^0^ kimselere buna benzer ola-
İ895 Reyhane, güzel kokusu olan bitkilere denir. Biz Tumçede, sev
rak “İki gözümün çiçeği” deyimini kullanırız.
1621. ... Cabir’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Haşan ile Hüseyin,
cennet halkı gençlerinin efendileridir. ”1897
1897 ^SneTind^Yahya el-Humani vardır. Hafızdır ama âlimler onu hadis çalmakla itham etmişlerdir.
sahihtir. Mekkelidir. sikada. Çokça mürsel rivayetlerde bulunmuştur, üçüncü tabakadandı Bk.
vardır.”
Tahrici 1620 numaralı rivayette geçti.
1626. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Haşan
ile Hüseyin, cennet halkı gençlerinin efendileridir. ”19021903
1627. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Şüphesiz
Haşan ile Hüseyin, iki teyze oğullan Meryem oğlu İsa İle Zekeriya oğlu Yahya müs
tesna cennet halkı gençlerinin efendileridir.”,m
1628. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Haşan
ile Hüseyin, cennet halkı gençlerinin efendileridir. O İkisinin annesi de Meryem
dışında cennet halkı kadınlarının efendisidir.”'904
1629. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Haşan
ile Hüseyin, iki teyze oğullan İsa (a.s) ve Zekeriya oğlu Yahya (a.s) müstesna cennet
halkı gençlerinin efendileridir. ”1905
1630. ... Zeyneb binti Ebi Rafi’den; Fatıma (r.anhâ), ölümü ile sonuçlanan
hastalığında Nebî’ye (s.a.v.) oğullan Haşan ile Hüseyin’i getirdi. Sonra şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bu iki torununa miras olarak hiçbir şey bırakmadın.” Bunun
üzerine şöyle buyurdu: “Hasan’a gelince; ona benim heybet ve saygınlığım vardır.
Hüseyin’e gelince; ona da benim cesaret ve cömertliğim vardır. ”1906
1634. ... Ukbe b. Haris (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Ebu Bekir es-Sıddık’ın
yanındaydım. Derken Haşanın yanından geçti. Hemen onu sırtına a ıp oynunun
arkasına koydu ve başladı şöyle demeye:
Benziyor Nebî'ye.
1635. ... Hasen b. Usame’den; babası dedi ki: Bir gece, bazı işlerini görmek
için Rasûlullah’a (s.a.v.) gitmiştim. Derken Rasûlullah (s.a.v.) bir şey sarmış halde
dışan çıktı. Kendisine “Ey Allah’ın Rasûlü! Şu sardığın şey de nedir?” diye sordum.
Bunun üzerine açıverdi. Bir baktım ki, Haşan ile Hüseyin (r.anhumâ). Ardından
şöyle buyurdu: “Bu ikisi, Fatıma’nın oğulları torunlanmdır. Allah’ım! Şu ikisini sen
diğimi biliyorsun. O halde sen de sev onları. ”19U
1636. ... Berâ b. Âzib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) Hasan’ı taşıyıp
“Allah’ım! Şüphesiz ki onu seviyorum, onu sen de sev” buyururken gördüm.1912
• Senedinde Ömer b. Said b. Ebi Hüseyn vardır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. 1331.ci riva
yet.
Tahriç: İmam Buhârî, Sahih, Menakıb, 3542 (6/651), Fezailu’s Sahâbe, 3750 (7/119) - Ahmed,
Müsned (1/8) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1351 (2/767) - İbn Hibban, Sahih, 457 - Nesai,
Fezailu’s Sahâbe, 85 - Hakim, Müstedrek (3/168) - Taberani, Kebir (3/5, 6). Bunlann hepsi,
birkaç yolla Ömer b. Said’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1910 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hasen b. Affan el-Kufi vardır. Saduktur. Bk. 1107.Cİ rivayet. Kendisine mütâbaat
edilmiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1911 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hasen vardır. Usame b. Zeyd’in oğludur. Medinelidir, makbuldür, ikinci tabakadan
dır. Bk. Takrib (s. 158)
• Yine senedinde Müslim b. Ebi Sehl vardır. Aynı şekilde bu da makbuldür. Altıncı tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 529). Bu iki raviye de mütâbaat eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Abdullah b. Ebi Bekir vardır. İbn Zeyd b. Muhacirdir. Meçhuldür, altıncı taba
kadandır. Bk. Takrib (s. 297)
• Yme senedinde Musa b. Yakub ez-Zam’i vardır. Saduktur, hafızası kötüdür. Bk. 1294.CÜ riva
yet.
• Yine senedinde Muhammed b. Halid b. Asme vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk.
16O8.ci rivayet.
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12231 (12/97) - Tirmizi, 3769 (5/656) - İbn Hibban, Sahih,
6967. Bunların hepsi, birkaç yolla Musa b. Yakub’tan bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1912 İsnadı hasendir.
1637. ... Berâ b. Âzib (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) Haşan b. Ali’yi om
zunda taşıyıp a ım. Şüphesiz ki onu scuiyorum. onu sen de seu" buyururken
gördüm.19131914
YÜZ DOKSAN İKİNCİ BÂB: NEBÎ’NİN (S.A.V.) ÜMMETİNİ HAŞAN
VE HÜSEYİN (R.ANHUMÂ) İLE ONLARIN BABA VE ANNELERİNİ
SEVMEYE TEŞVİK ETMESİ
1638. ... Ali (r.a.) dedi ki: Nebi (s.a.v.) Haşan İle Hüseyin’in elinden tutup
şöyte buyurdu: Her kim beni, bu ikisini ve bunların anne babasını severse, kıya
met günü benim yanımda benim derecemde olacaktır.
1639. ... Abdullah b. Mes ud (r.a.) dedi ki: Haşan ile Hüseyin emekleyerek
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanma gider, mescitte onun sırtına çıkarlardı. Sahâbeden ba
zdan gelip onlan indirmek isterlerse onla engel olurdu. Namazı kılıp bitirdiğinde
onlan göğsüne basar, sonra şöyle buyururdu: “Babam anam feda olsun! Her kim
beni seviyorsa, şu ikisini de sevsin. ”1915
• Senedinde Eş’as b. Suvar vardır. Zayıftır. Bk. 231.ci rivayet. Ne var ki bir sonraki hadiste Şu’be
kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Şerik vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Kadılık görevine geldik
ten sonra hafızası daha da bozulmuştur. Bk. 147.ci rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. Talha el-Yerbu’i vardır. Kufelidir, hadisleri zayıftır. Onuncu tabakadan
dır. Bk. Takrib (s. 892). Ne var ki bu iki raviye tahriçte de görüleceği üzere Buhârî, Müslim ve
başka kaynaklarda mütâbaat edenler vardır.
Bu hadisin tahriçte ve bir sonraki rivayette geleceği üzere başka sahih yolları vardır.
Tahriç: Buhârî, 3749 (7/119) - Müslim, 2422 (4/1883) - Ahmed, Müsned (4/83, 384, 292)
- Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1353 (2/768) - Tirmizi, Menakıb, 3783 (5/661) - İbn Ebi Şeybe,
Musannef, 12240 (12/101) - Tayalisi, Müsned (2/193) - İbn Hibban, Sahih, 16962 (15/416).
Bunlann hepsi, birkaç yolla Adiy b. Sabit’ten, o da Berâ b. Azib’ten senediyle bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
1913 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1914 isnadı zayıftır. Aynca haber münkerdir.
• Senedinde Ali b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin vardır. Makbuldür, onuncu tabaka
büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 339). Kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Musa b. Cafer el-Kazım vardır. Saduktur, âbiddir. Bk. 256.cı rivayet.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3733 (5/641) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1185 (2'693).
Bu ikisi, Nasr el-Cehzami yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi -bazı nüshalarda- şöyle
der: “Bu hasen garip bir hadistir. Bunu Muhammed b. Cafer’in hadisi olarak ancak bu yoldan bili
yoruz.’’ Zehebi dedi ki: “İsnadı zayıftır, metin de münkerdir. Bk. Siyeru Alamİ n Nübela (3254).
Yine şöyle demiştir: “Gerçekten münkerdir.” Bk. Mizan (3/117)
1915 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hammad b. Şuayb el-Humani et-Temlmi vardır. İbn Main. onu zayıf saymıştır Ebû
Hatim dedi ki: “Kavi değildir.” Ebû Zur’a dedi ki: “Kufelidir, hadisleri zayıftır.” Bk. Cerh ve Tadıl
(3/124)
• Yine senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Rivayetlerinde beis yoktur. Bk. 138.Cİ rivayet.
’ Yine senedinde Asım vard.r. İbn Behdele'dir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardu. Bunun
yanında birçok âlim de onu sika saymıştır. Bk. 5.ci rivayet.
16 40.... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte umre yap.
mak için yola çıkmıştık. Yoldayken bir ara annelerinin yanında olan Hasan İJe
Hüseyin’in ağladıklarını duydu. Hızlı bir şekilde onlara doğru yurudu. Onu "Torun-
tarımın neyi var?” diye sorarken işittim. Falıma Susuzluk diye cevap verdi. He
men elini geriye doğru uzattı ama orada hiçbir şey bulamadı. Bunun üzerine "/çj.
nizde yanında su olan var mı?” diye seslendi. Bizden elini arkaya götürüp hayvan
üzerindeki kapları yoklamayan kalmamıştı. Sahâbe Ey Allah ın Rasûlü! Yanında
bir damla dahi olanımız yok” dediler. Bunun üzerine batıma ya Onu bana ver”
buyurdu. Hemen mahfenin alt tarafından aşağı doğru uzattı. Ardından çocuğu alıp
göğsüne bastı. O sırada çığlık atarcasına ağlıyordu. Çocuk için dilini dışarı çıkardı.
Çocuk da emmeye başladı. Tâ ki sakinleşti. Sonra diğerini istedi, ona da aynısını
yaptı. Sonra yolumuza devam ettik.”
Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: “Bana ne oluyor da bu ikisini sevmeyecekmişim?
Halbuki bunu Rasûlullah’tan (s.a.v.) gördüm.”1916
1641. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Hüseyin (r.a.) Nebî’nin
(s.a.v.) yanındaydı. Onu çok fazla severdi. Sonra ona “Hadi annene git” buyurdu.
Bunun üzerine ben “Ben de onunla gideyim mi?” diye sordum. Bana “Hayır” diye
cevap verdi. Derken gökyüzünde bir şimşek çaktı. Çocuk onun ışığında annesine
ulaştı.1917
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 121223 (12/95) - Taberani, Kebir, 2644 (3/40) - Bezzar
(2623) - Nesai, Fezail (67) - Ebû Ya’la, 5017,5368 - İbn Huzeyme, Sahih, 778 (2/48). Bunlann
hepsi, Asım yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (9/180) şöyle
der: “İsnadı ceyyiddir.”
1916 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Hatim b. İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 222.ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Abbad vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 879.cu
rivayet.
• Yine senedinde Ebû İshak b. Ebi Habibe vardır. Rabah’ın azatlısıdır. Ebû Hureyre’den rivayette
bulunmuştur. Kendisinden de Sa’d b. İshak el-Medeni rivayet etmiştir. Tarih-i Kebir’de (1/384)
Buhâri, Sikat’ta (4/25) ve Cerh ve Tadil’de (1/218) İbn Ebi Hatim onu zikretmiş ama hiçbiri hak
kında cerh ve adalet olarak herhangi bir şey söylememiştir.
• Yine senedinde Sa’d b. İshak el-Medeni vardır. İbn Ka’b b. Ucre el-Belevi’dir. Medinelidir, sika
dır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 230) - Tehzib (3/466)
Tahriç: Taberani, Kebir, 2656 (3/43).
1917 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Musa b. Osman el-Hadrami el-Kufi vardır. Şia görüşünde aşırıdır. İbn Adiy dedi kİ:
“Hadisi mahfuz değildir.” Ebû Hatim ise “Metruktür” demiştir. Bk. Mizan (4/214)
• Yine senedinde Abdurrahman b. Salih el-Ezdi vardır. Saduktur, Şia görüşüne sahiptir. Bk. 1105.
ci rivayet.
Tahriç: Taberani, Kebir, 2660 (3/45) - Ebû Nuaym, Delailu’n Nübüvve, 506 (2/721). Bu ikisi,
Abdurrahman b. Salih’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi dedi ki: “Senedinde Musa b.
Osman vardır, metruktür.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/186). Ayrıca bk. Müsned (2/513) - Hakim,
Müstedrek (3/167) - İbn Cevzi, İlel (1/256) - Taberani, Kebir, 2659 (3/45) - Kati’i, Fezailu’s
Sahâbe, 1401 (2/785).
1643. ... İbn Ebi Nu’m dedi kİ: İbn Ömer'i |sll... ,, •
sineğin kan. hakkında sordu. Ona “Sen kimsin?” diye's >"duadam,
Ad™'gelip ona sivri-
<jan.ni" diye cevap verdi. Bunun üzerine şöyle dedi- “Gelin d "Irak
k Lhalkın-
. R
ba"\7si;:TkX!;at?da s?xHa,buw “u
öldürdüler. Ben Rasûlullah . (s.a.v.) O ikisi benim dünyada reyhoneterimdi,” bu-
yürürken ışıttım.
1644. ... Ebu Bekre dedi ki: Haşan ile Hüseyin’i gördüm; Namaz kılarken
Rasûlullah ın (s.a.v.) sırtında zıplıyorlardı. Onları eliyle tutuyor, yere indiğinde üzeri
ne biniyorlardı. Namazı bitirdiğinde onları kucağına oturttu. Sonra başlarını okşadı
ve şöyle buyurdu. Şüphesiz bu iki torunum, dünyada reyhanelerimdir. ” Sonra in
sanlara döndü, şöyle buyurdu: Şu torunum seyyiddir. Ahir zamanda bununla Al-
lah Teâlâ nın iki büyük grup arasını ıslah edeceğini (düzelteceğini) umuyorum. ”1918 1920
1919
1918 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Muhammed b. Abdullah b. Ebi Yakub vardır. Basrahdır, genelde dedesine nispet
edilir. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 490)
• Yine senedinde Mehdi vardır. İbn Meymun el-Ezdi’dir. Sikadır. Bk. 134.cü rivayet.
• Yine senedinde Mansur Ebû’n Nasr vardır. İbn Ebi Müzahim’dir. Sikadır. Bk. 49.cu rivayet.
Tahriç: Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3753 (7/119), Edeb, 5994 (10/440) - Ahmed, Mûsned (2.85,
93, 114) - İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12238 (12/110) - Tayalisi, Müsned, 1927 - Tırmizi.3770
(5/657) - Ebû Nuaym, Hılye (7/165) - Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3935 - Taberani. Kebir. 2SS4
(3/137) - İbn Hibban, Sahih, 6969 (15/425).
1919 İsnadı bir önceki gibi sahihtir.
Tahrici bir önceki ile aynıdır.
1920 1Sncadl hasendir' , „ „. . 7auıftır Bk H57.Cİ rivayet. Bununla birlikte bir
• Senedinde İsmail b. Müslim el-Mekkı vardır. Zay a > oörüteceöi üzere
sonraki rivayette Amr b. Ebi Amr, kendisine mütâbaat etmişte Aynca tahriçte goruleceg tu
fnıştır- dışında sahihin ravileridir. _ . cu|h 2704 (5/361), Menakıb, 3631 (6/627),
* Hadisin son kışımı için ayrıca bk. BuhM a _ Ahmed, Müsned (5/49) - Ahmed, Fezailu s
Fezailu’s Sahâbe, 3746 (7/118), Fiten, 7109 (1 /
1645. ... Ebû Bekir dedi kİ: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) namaz kılıyordu. Der
ken I İnsan ıjellp sırlına bindi. Nebî (s.a.v.) başını kaldırdığında onu alıp yumuşak
bir şekilde yere koydu. Secdeye vardığında yine sırlına bindi. Namazı bitirdiğinde
onu alıp kucağına oturttu ve öpmeye başladı. Bunun üzerine bir adam, kendisine
"Şu çocuğa bu şekilde ınl davranıyorsun?" diye sordu. Buyurdu ki: "Şüphesiz o
benim reyhanemdlr. Umulur kİ Allah Teâlâ onunla Müslümanlardan İki büyük grup
arasını ıslah eder (düzeltir). ”1921
1646. ... Zirr’den; Abdullah (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
namaz kılıyordu. Secdeye vardığında Haşan ile Hüseyin sırtına zıplıyordu. Sahâbe
onları engellemek isteyince onlara “Bırakın!” diye işarette bulundu. Namazı bitir
diğinde onları kucağına oturttu ve “Her kim beni seviyorsa, şu ikisini de sevsin”
buyurdu.1922
1647. ... Abdullah b. Mes’ud (r.a.) dedi ki: Haşan ile Hüseyin emekleyerek
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanına gider, mescitte onun sırtına çıkarlardı. Sahâbeden ba
zıları gelip onları indirmek isterlerse onlara engel olurdu. Namazı kılıp bitirdiğinde
Sahâbe, 1354 (2/768) - Ebû Davud, Sünne, 4662 - Nesai, Amelu’l Yevmi ve’l Leyle (251) -
Nesai, Sünen (3/107) - Tirmizi, Mcnakıb (5/651) - Abdurrezzak, Musannef (11/452) - Taberani,
Kebir (3/21, 22). Bunların hepsi, birkaç yolla Ebû Bekre’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1921 İsnadı hasendir.
• Senedinde Musab b. Said el-Massisi vardır. Zehebi dedi ki: “Saduktur.” İbn Adiy dedi ki: “Sika
lardan münker rivayetlerde bulunur, tashih yapardı. Rivayetinin zayıf olduğu açıkça ortadadır.”
Salih dedi ki: “Zarifin şeyhidir, ne dediği bilinmemektedir.” İbn Hibban onu Sikat’ta zikretmek
tedir. Bk. Muğni Fi’d Duafa (2/660) - Mizan (4/119) - Lisan (6/44). Ne var ki kendisine kısa bir
mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Amr b. İshak vardır. Saduk olmakla birlikte tedlis yapardı. Burada muarian
olarak aktarmıştır. Bk. 667.ci rivayet. Ne var ki kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Amr b. Ebi Amr vardır. Sika olmakla birlikte vehmetmiştir. Bk. 357.Cİ rivayet.
Tahrici 1644 numaralı rivayette geçti.
1922 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Süleyman vardır. Zayıftır. Bk. 1433.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Hammad b. Şuayb vardır. Aynı şekilde zayıftır. Bk. 1639.CU rivayet. Bununla
birlikte hadis, 1639 numaralı rivayetin tahricinde görüleceği üzere başka yollardan sabittir.
• Yine senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bunun yanında
birçok âlim onu sika saymıştır. Bk. 5.d rivayet.
• Yine senedinde Ali b. Salih el-Hemedani vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 1509.CU rivayet.
Tahrici 1639 numaralı rivayette geçti.
X Bk"“.kr ”■ Ve“vard,r'
SZ “■ Ah“d »■
Burada °"»k
Hata dedi ki, “Sadıktır.' Bk
Tahriç: Buhârî, el-Edebü’l Müfred, 249, 270 - İbn Hibban, Sahih, 6963 (15/417) - Kati’i,
Fezailu s Sahâbe, 1405 (2/787) - Taberani, Kebir, 2653 (3/42). Bunlann hepsi Muaviye b. Ebi
Müzerrid yoluyla babasından senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi şöyle der: “Sene
dinde Ebi Müzerrid vardır. Onu sika sayan birine rastlamadım. Senetteki diğer raviler ise sikadır
lar.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/176)
1930 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Müzerrid vardır. İsmi Abdurrahman b. Yesar’dır. Makbuldür, üçüncü taba
kadandır. Bk. Takrib (s. 672). Bir önceki hadiste UbeyduUah b. Abdullah b. Mevhib kendisine
mütâbaat etmiştir. Aynı şekilde o da makbuldür.
• Yine senedinde Muaviye b. Ebi Müzerrid vardır. Haşimoğullan azatlısıdır. Medinelidir, rivayet
lerinde beis yoktur. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 538)
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1931 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Müslim, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 2318 (4/1808) - Abdurrezzak, Musannef, 25089
(11/298) - Ahmed, Müsned (2/169, 228, 241, 514) - Humeydi, Müsned (1106) - Buhârî, el-
Edebü’l Müfred (91) - Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3446 (13/34) - Beyhaki, Sünen-i Kübra (7/100)
- İbn Hibban, Sahih, 5594 (12/406). Bunlann hepsi, birkaç yolla Zühn'den bu şekilde nvayet
etmişlerdir.
1932 h“ mKSa’d v»d». Medinelidir. Saduk olmaktabirlikte «ekimleri vardır. Bk. 185.
1657.... Umeyr b. Ishak dedi kİ: I İnsan b. Ali ile birlikleydim. Derken yolda
Ebû Hureyre ile karşılaştı. Ona “Gel de Rasûlullah’) (s.a.v.) öperken gördüğüm
yerden öpeyim" dedi ve Haşan’ı göbeğinden öptü.1911
1658. ... Ebû Bekre’den (r.a.); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: "Şüphesiz şu toru
num seyyiddir. Umulur ki Allah Teâlâ onunla Müslümanlardan iki grup arasını ıslah
eder.’' Bununla Hasan’ı (r.a.) kastetmektedir.1933
1934
1659.... Ebû Bekre (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) hutbe veriyordu.
Derken Haşan b. Ali geldi ve minbere çıktı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurdu: “Şüphesiz şu torunum seyyiddir. Yine şüphe yok ki Allah Teâlâ onunla
Müslümanlardan iki büyük grup arasını ıslah eder. ”1935
Hişam dedi ki: Haşan, onları demir içindeki dağlar misali görünce şöyle dedi:
“Dünya mülkü uğrunda bunları birbiriyle çarpıştıracağım. Benim ona ihtiyacım
yoktur.”
1660.... Riyah b. Haris dedi ki: Ali’nin (r.a.) vefatından sonra insanlar Haşan
b. Ali’nin (r.anhumâ) yanında toplandılar. Onlara hutbe verdi; Allah’a hamd edip
senada bulundu. Sonra şöyle dedi: “Şüphesiz her gelecek olan yakındır. İnsanlar
hoş görmese de Allah’ın emri gerçekleşecektir. Kimse onu defedemez. Şüphesiz
ki ben Muhammed’in (s.a.v.) ümmetine ait işlerden zerre ağırlığınca bir şeyi idare
etmeyi sevmiyorum. Ben, bana fayda ile zarar vereni birbirinden ayırt ediyorum.
Şimdi, gönlünüzün hoş olduğu şeye gidip katılın.”1936
1661....Mamer’den,oEyyûb’tanoi h | «93
1662.... Ümmü Seleme (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) uyuduğunda an
cak Haşan ile Hüseyin’in yanına girmesine izin verirdi. Bir keresinde benim evimde
uyumuştu. Ben de gelenleri engellemek için kapıda oturdum. Derken Hüseyin ko
şarak geldi. Hemen ona yol verdim, içeri girdi. Tâ ki gidip karnına düştü. Rasûlullah
(s.a.v.) o sıra kokuyla ağlayarak uyandı. Ardından ona sıkıca sarıldı. Kendisine Ey
şekilde...
1937 İsnadı şoyledır: Hıkında herhangi bir bilgiye ulaşamadım.
• Senedinde Musannifin §^hı vardır. Hakk arkadaşıdır. jbn Adiy dedi W:
• Yine senedinde Ishak b. İbrahim ed- Taberani de ondan çokça aktanm yapmıştır.’
Ebu Avane, sahihinde ondan rivayette bu „
Parekulnl dedi ki: Saduktur, hakkında bır ^Taberani. Kebir, 2748 (3/87). Heysem! dedi
Tahriç: Abdurrezzak, Musannef, 20980 |1 / . m/osOİ Ayrıca bk. Ahmed, Fezailu’s
"Kavileri, sahihin kavileridir." Bk. Mecm.m. Zeva.d 4, t
Sahâbe. 135S (2/769) - Hakim (3/175) - Ebu Nuaym, Wyo
- Nereye gidiyorsun?
Hüseyin (r.a.):
- Irak.
Bu sırada yanındaki bazı mektupları çıkardı ve “Bu, onların bana ettiği biattir"
dedi. İbn Ömer Gitme onlara! dedi ama Hüseyin bundan imtina etti. Bunun
üzerine İbn Ömer şöyle dedi:
- Sana bir hadis anlatacağım. Nebî’ye (s.a.v.) Cibril (a.s) gelip onu dünya ile
ahiret arasında serbest bıraktı. O dünyayı istemeyip ahireti seçti. Doğrusu sîzler
Rasûlullah’tan (s.a.v.) bir parçasınız. Allah’ın sizden çevirdiği bir şey (yönetim),
illaki sizin için en hayırlısıdır.
Ne var ki Hüseyin geri dönmek istemedi. Bunun üzerine İbn Ömer ona sarıldı
ve “Seni öldürülmeye karşı Allah'a emanet ediyorum dedi.
1669. ... Abdullah b. Mes'ud (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî’nin (s.a.v.)
yanındaydık. Derken Haşimoğullarından birkaç genç geçti. Hemen yüzünün rengi
değişti. Bizler “Ey Allah'ın Rasûlü, yüzünde neden devamlı bir hoşnutsuzluk gö-
rüyoruz?" diye sorduk. Buyurdu ki: "Şu ehlibeytim var ya, Allah Teâlâ onlar |çjn
ahineti dünyaya tercih etti. Benden sonra şiddetli kovulmalar, belalar ve sıkıntılarla
karşılaşacaklar. ”1U45
1670. ... Ebû Cenab’tan; Yahya el-Hemedani dedi ki: Cebane’de iken Ay
olan bir gecede, bazı ihtiyaçlarımı gidermek için dışarı çıkmıştım. Derken üzerlerin
de beyaz elbise, ellerinde sarıklar olan bazı kadınlar gördüm. Ağlıyor, ağıt yakıyor
lardı. Sözlerinden şunları ezberledim:
Ey göz! Cömert ol, kuruyup kalma!
Helak olan şu seyyid için...
Sonra gittiler, onları daha da göremedim. Hemen evime gelip ailemi uyandır
dım. Sonra unutmayayım diye şu beyti yazmak için bir levha istedim. Sabah ol
duğunda yaşadığım olayı anlattım. Vallahi ancak dokuz gün geçmişti ki Hüseyin’in
1946
(r.a.) ölüm haberi geldi.1944
1945
1947 Zayıftır.
• Senedinde Ebû Cenab vardır. Yahya b. Ebi Hayye el-Kelbi’dir. Çokça tedlis yaptığı için Alimler
onu zayıf saymıştır. Bk. 1188.Cİ rivayet.
• Yine senedinde İsmail b. Abdurrahman el-Evdİ vardır. Ezdi dedi ki: Hadisleri münkerdır
Buhârî dedi ki: “Hadislerine mütâbaat edilmez.” Bk. Mizan (1/237)
Tahriç: Taberani Kebir, 2865 (3/130). Süreye b. Yunus yoluyla "Bize Ömer b Abdurrahman
Ebû Hafs el-Ebar tahdis etti..." senediyle bu şekilde... Heyseml şöyle der. «Senedinde tan.madu
ğım biri vardır. Ebû Cenab ise müdellistlr." Bk. Mecmau'z Zevald (9/199).
1948 •XdTnd“Abb0d b. Yakub er-Ravadnl »d«. S»dX“"s“b« >37^76)
Tahrif TU • iz U-
Taberani feb™2^2874 (3/132).d“"
s
oofi7 (3/131) - İmam Ahmed, Tezaılu bahâbe, 1J/J (Z/7/6)
1949
9'm kişiler vardır.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/199).
1673 .... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Haşan ile
Hüseyin’e kim kin duyarsa, bana kin duymuş olur. ”m)
1674. ... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işit
tim: “Her kim onları severse, gerçeklen beni sevmiştir. Her kim de onlardan nefret
ederse, gerçekte benden nefiri etmiştir. ”,<’51
1675. ... Mürre b. Halid’den; Ebû Reca dedi ki: “Şu ev halkına yani
Rasûlullah’ın (s.a.v.) ehlibeytine sövmeyin! Benim Beni’l Hüceym’den olan bir
komşum, Hüseyin (r.a.) öldürüldüğünde “Şu işi yapana bakın!" dedi. Ardından
1952
Allah Teâlâ gökyüzünden ona iki yıldız fırlattı da gözlerini siliverdi.”1950
1951
1676. ... Kurre’den; Ebû Reca el-Ataridi dedi ki: “Şu ev halkına yani
Rasûlullah’ın (s.a.v.) ehlibeytine sövmeyin! Benim Beni’l Hüceym’den olan bir
komşum, Hüseyin (r.a.) öldürüldüğünde “Şu falan oğlu filana bakın!” dedi. Ardın
dan Allah Teâlâ gökyüzünden ona iki yıldız fırlattı da gözleri kör oldu.”1953
Muhammed b. Hüseyn el-Âctırrî (r.h.) dedi kİ: İler hal üzere övülen
Allah’a hamd olsun. Rasûlullah ve temiz ailesine salat ve selam olsun.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
etsin! Bilin ki Mü’minlerin Annesi Hatice’nin (r.anhâ) fazileti büyük, hayrı çoktur.
Kerim olan Allah onu Rasûlullah (s.a.v.) ile evlendirmek ve ondan değerli evlatlar
doğurmayı nasip etmekle ikramda bulunmuştur. O çocukların içinde en doğurganı,
Rasûlullah’ın (s.a.v.) canı Fatıma ez-Zehra’dır. Nebî (s.a.v.), ona verdiği değerden
dolayı Hatice’nin kadrini yüceltir, onu çokça anardı; onun için kızar, ona övgülerde
bulunurdu.
1679. ... Zübeyrin azatlısı İsmail b. Ebi Hakim’den; Hatice binti Huveylid
(r.anhâ), Allah m ikram ettiği peygamberlik hususunda kocasına sebat vermek için
Rasûlullah a (s.a.v.) şöyle dedi: Ey amcamın oğlu! Sana gelen arkadaşın tekrar
geldiğinde bana haber verebilir misin?” Buyurdu ki:
- Evet.
- Evet.
Muhammed b. Hüseyin (r.h.) dedi ki: İşte bu, seçilmiş ve muvaffak kılın
mış değerli bir kadının fiilidir. Allah ona, peygamberinin (s.a.v.) Mü’minlerin Anne
leri olan eşlerinden ilk olmakla ikram etmiş, ondan çocuk doğurmakla şeref vermiş
ve ondan tertemiz mübarek bir zürriyet ortaya çıkarmıştır.
1680. Zühri dedi ki: “Rasûlullah’ın (s.a.v.) ilk evlendiği kadın, Hatice binti
Huveylid b. Esed b. Abduluzza b. Kusay’dır. Onunla cahiliye devrinde evlenmiştir.
Kızını babası ona nikahlamıştır. Derken Rasûlullah’a (s.a.v.) Kasım’ı doğurmuş-
(r.a J onu de ne me < için sende kaldı. Bu sebepledir ki Bedlr’e katılamadı. Osman
Habeşistan a hicret ettıgmde Rukayye de onunla hicret etmişti. ümmü Gülsüm’e
gelince; te kardeş. Rukayye den sonra onu da Osman nikahlamışı,r. Sonradan o
olmuş, çocuk,doğurmamıştır. Fatıma’ya gelince; onunla da Ali evlenmiştir. Onun
için ilk Hasan’ı, sonra da Hüseyin’i dünyaya getirmiştir. Ayrıca Fatıma’nın Ali’den
Zeyneb ve Ümmü Gülsüm diye iki kızı daha vardır. Fatıma’nın kızı Zeyneb’e gelir
sek; onunla Abdullah b. Cafer (r.a.) evlenmiş, onun nikahı altındayken ölmüştür.
Aynca onun için Ali b. Abdullah b. Cafer ile kendisine Avn denilen iki çocuk do-
ğurmuştur. Ümmü Gülsüm’e gelince; onu da Ömer b. Hattâb nikahlamış, ondan
1958
Zeyd b. Ömer diye bir çocuğu olmuştur.”1957
1681. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) Hatice’yi zikretmeden, ona
güzel övgülerde bulunmadan neredeyse evden çıkmazdı. Yine bir keresinde onu
anınca kıskançlığım tuttu ve “Yaşlı bir kadın değil miydi? Allah sana ondan daha
iyisini vermedi mi?” dedim. Buna kızıverdi hatta kızgınlıktan başının önündeki
saçları sallandı. Sonra şöyle buyurdu: “Vallahi Allah onun ardından ondan daha
hayırlısını bana vermedi! İnsanlar beni inkâr ederken o bana iman etti, insanlar
beni yalanlarken o beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum bıraktığında o bana ma
lını feda etti. Kadınların evlatları beni mahrum bıraktıklarında o Allah beni ondan
doğan evlatlarla rızıklandırdı.” Bunun üzerine içimden ‘Onu bir daha asla kotu
anmayacağım” dedim.1959
HABER
1683. ... Enes’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sana âlemlerin ka.
dmlanndan İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hailce ve Rasûlullah m (s.a.v.) kıa
Fatıma yeter. ”1960
1961
1684. ... Abdullah b. Dahir’den, o Amr b. Cümey’ el-Abdi’den, o Amr b.
Ubeyd'den, o Hasan-ı Basrî’den, o İmran b. Husayn’dan; Rasûlullah (s.a.v.) bu-
yurdu ki: “Hatice binti Huveylid, âleminin kadınlarının efendisidir. ”1962
• Yine senedinde Ömer’in babası İsmail b. Mücalid el-Hemedani vardır. Saduk olmakla birlikte
hata ederdi. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 109)
• Yine senedinde Ömer’in dedesi Mücalid b. Said vardır. Kavi değildir. Ömrünün sonlarında
hafızası bozulmuştur. Bk.l3.cü rivayet. Bununla birlikte hadis, tahriçte de görüleceği üzere başka
yollardan rivayet edilmiştir.
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/117, 118) - Taberani, Kebir, 22 (22/13). Bu ikisi, Mücalid’den bu şekilde
rivayet etmişlerdir.
• Hadis, İmam Ahmed (6/150, 154) - Müslim, Sahih, 2437 (4/1889) - Taberani, Kebir. 14
(23/11) - İbn Hibban, 7008 (15/468) - Buhârî, 3821 (7/166 talik olarak). Bunlann hepsi, birkaç
yolla Aişe’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1960 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdullah b. Avn vardır. İbn Ebi Avn b. Yezid el-Hilali el-Harraz’dır. Künyesi Ebû
Muhammed’dir, Bağdatlıdır. Sikadır, âbiddir, onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 317)
Tahriç: Buhârî, Menakıb, 3816, 3817, 3818 (7/166) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2434. 2435
(4/1888) - İbn Mâce, Nikah, 1997 (1/643) - Tirmizi, 2017 (4/369) - Ahmed, Müsned (658,202.
279) - Fezailu’s Sahâbe, 1589 (2/854). Bunların hepsi, birkaç yolla Hişam’dan. o Urve’den. o
babasından, o da Aişe’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
1961 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1602 numaralı rivayette geçti.
1962 İsnadı uydurmadır:
• Senedinde Amr b. Ubeyd vardır. Metruktür. Âbid biridir ama bir topluluk onu itham etmiştir. Bk
1580.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Amr b. Cümey’ el-Abdi vardır. Yahya b. Main, onun yalancı olduğunu söyle
miştir. Darekutni ve bir cemaat dedi ki: “Metruktür.” İbn Adiy dedi ki: “Hadis uydurmakla itham
edilirdi.” Buhârî dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Bk. 1580.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b. Dahir vardır. İbn Main dedi ki: “Hiçbir şey değildir. Hiçbir insan
ondan içerisinde hayır olan bir şey yazamaz.” Bk. 1580.Cİ rivayet.
Yine senedinde Hasan-ı Basrî vardır. Müdellistir ve burada muan’an olarak rivayet etmiştir,
dırn Bunu Musannif dışında bu yoldan rivayet eden başka herhangi bir kaynağa rastlama
tZç: Bunu Ebû Ya’la İle Bezzar rivayet etmiştir «ma İkisinin senedi d. Bk. Metabb-I
Hatuna:
- Gir ey Allah’ın Rasûlü! Babam da anam da sana feda olsun!
- JVki. yanımdaki?
• Yanında kim var ey Allah’ın Rasûlü?
• Yhnımda İmran b. Husayn el-Huzal nar.
- Seni hak ile gönderene yemin ederim kİ ey babacığım, üzerimde sadece bir
aba vardır,
- Ey kızcağızım, (eliyle işaret ederek) şöyle-şöyle yap.
- Ey Allah’ın Rasûlü! Babam da anam da sana feda olsun! Şu bedenimi gizle
dim, Peki. başımı nasıl yapacağım?
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ona bir şey verdi ve “Ey kızcağızım! Bunu
başına bağla” buyurdu. Fatıma sonra giriş için izin verdi. Sonra:
- Bu sabah nasılsın ey kızcağızım?
- Ey Allah’ın Rasûlü! Babam da anam da sana feda olsun! Ağrılar içinde sa
bahladım. Ağrılarıma ilave olarak da yiyecek bir yemek bulamıyorum. Açlık beni
helak etti.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ağladı, ben de onunla ağladım. Sonra şöyle
buyurdu:
- Sevin ey kızcağızım! Gözün aydın olsun! Yakınıp durma! Beni hak ile pey
gamber gönderene yemin olsun ki üç gündür ben de yemek namına bir şey tat
madım. Halbuki ben Allah’a karşı senden daha değerliyim. Şayet Rabbimin beni
sürekli yedirip içirmesini isteseydim, kesinlikle öyle yapardım. Ne var ki ben dünya
yerine ahireti seçtim. Ey kızcağızım! Sakın ha yakınıp durma! Beni hak ile peygam
ber gönderene yemin ederim ki sen şüphesiz âlemlerin kadınlarının efendisisin.
Bu sıra elini kızının başı üzerine koyup şöyle ekledi:
“Ah keşke bu (ağrı) ölüp gitseydi! Nerede Firavunun karısı Âsiye, İmran kızı
Meryem, Huveylid kızı Hatice! Âsiye, âleminin kadınlarının efendisidir. Meryem,
âleminin kadınlarının efendisidir. Hatice, âleminin kadınlarının efendisidir. Sen de
âleminin kadınlarının efendisisin. Sizler içi oyulmuş inciden olan evlerinizde ola
caksınız. Orada ne bir sıkıntı ne de bir yorgunluk vardır. ”1967
Muhammed b. Hüseyn el-Âcunrî (r.h.) dedi ki: Şu anda Mekke de aklı
ma geldiği kadarıyla Hatice’nin (r.anhâ) faziletleri ile ilgili rivayetleri zikrettim. Allah
muvaffak kılandır.
1967 İsnadı uydurmadır.
Tahrici 1607 numaralı rivayette geçti.
Şa’bi dedi ki: Âyette geçen "oğullarımız ve oğullarınız" ile Haşan ve Hiiseyjn
"kadınlarımız ve kadınlarınız" ile Falıma, "kendimiz ve kendiniz " ile Ali b. Ebi Tahb
kastedilmektedir.1969 Allah hepsinden razı olsun.
1691. ... Şehr b. Havşeb dedi ki: Rasûlullah’a (s.a.v.) el-Mesih ve yanında
Akıb ile kardeşi Kays geldi. Yanlarında henüz çocuk olan İbn Haris b. el-Mesih de
vardı. Yine onlarla kırk tane zorba kişi daha gelmişi). Dedi ki: “Ey Muhammed j$a
hakkında ne diyorsun?" Bunun üzerine "Şüphesiz Allah katında İsa’nın durumu
Âdem’in durumu gibidir; onu topraktan yarattı... ” (Âl-i İmran, 59) âyeti indi. Bunu
çok büyük gördü ve homurdanarak “Ne diyorsun! Bilakis o Allah'tır!” dedi. Bunun
üzerine Allah Teâlâ "De ki: Gelin oğullarımızı, oğullarınızı, kadınlarımızı, kadınlan-
nızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım..." (Âl-i İmran, 61) âyetini indirdi. Âyette oğul
ların zikredildiğini duyunca çok sinirlendi ve oğlunun elini tutup “Şimdi buna denk
birini getir!” dedi. Sonrasında Haşan, Hüseyin, Ali ve Fatıma’yı çağırdı. Hasariı
sağma. Hüseyin’i soluna, Fatıma ile Ali’yi de önüne aldı. Ardından “İşte bunlar
bizim oğullarımız, kadınlarımız ve kendimizdir. Şimdi bunlara denk binlerini getir!"
buyurdu... Ravi daha sonra hadisin devamını zikretti.1970
1692 .... Ebû Cafer’den; Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: Âyette geçen
“oğullanmız ve oğullannız” ile Haşan ve Hüseyin, “kadınlarımız ve kadınlarınız" ile
Fatıma, “kendimiz ve kendiniz” ile Ali b. Ebi Talib kastedilmektedir.1971
v.^ıino çahin nlan en rİA-** «. _. \r«n.I dedi kİ: Âyette kastedilenler, şe-
1704 İbn Abbâs (r.onh,„„A) dedi İd: Has(,|u||ah (s.av| Vedo haccında
insanlara hutbe ve,d,. Buyurdu İd: "Ey lasaaM Şu sdMm(i, , M de
bu yıldan sonra sizinle tekrar bulunamayacağım. ’’ Sonra:
. Bu hangi gündür?
Sahâbe:
- Büyük hac günüdür.
- Bu hangi aydır?
- Harem beldesidir.
• Yine senedinde Muhammed b. Talha vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk. 217.ci
rivayet.
• Yine senedinde Kadı Bişr b. Velid vardır. Fakihtir, Ebû Yusuf’un arkadaşıdır. Salih Cezera dedi
ki: “Saduktur ama akıllı değildir, hurafeler rivayet etmiştir.” Âcurrî dedi ki: “Ebû Davud'a Bişr
b. Velid sika mıdır diye sordum. Dedi ki: Hayır.” Süleymani dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Bk.
Mizan (1/327)
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (3/17) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1383 (2/779) -
Taberani, Kebir, 2679 (3/63) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1553 (2/643) - Tirmizi, Menakıb-ı Alil Beyt,
3788 (5/663)
1982 İsnadı zayıftır.
• Senedinde bir önceki rivayette geçen Atıyye el-Avfi ile Muhammed b. Talha vardır.
• Yine senedinde İshak b. Tıba’ vardır. İshak b. İsa b. Nüceyh el-Bağdadi’dir. Künyesi Ebû Yakub
b. Tıba’dır. Saduktur, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 102)
• Yine senedinde İshak b. Behiül vardır. Saduktur. Bk. 1165x1 rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
1983 SÎM.h.— b. İshak vardır, Saduta. ™de«r gört^ün. sah.p
Muhammet! b. Ilüscyn el-ÂcııiTÎ (r.h.) <İ<*<U kİ: İbn Abbâs daha $Orı
ra hutbenin tamamını zikretmiştir. Son bölümünde şöyle buyurur: “Dikkat ediry
Şüphesiz. ki aranızda tutunduğunuzda ebediyen sapıtmayacağınız bir şey bıraktım
Allah’ın Kitabı ve peygamberinin sünneti.” Rasûlullah (s.a.v.) daha sonra “Dikkat
edin! Tebliğ ettim mi?” diye sordu. İnsanlar “Allah’a yemin olsun ki evet" diye ce
vap verince “Allah'ım, şahit ol!" buyurdu.
1705. ... İbn Abb.âs'tan (r.anhumA); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey
sanlar! Sözümü iyi dinleyin! Doğrusu sizinle şu günden sonra bu vakfe yerinde
bir daha buluşur muyum, bilmiyorum. Ey İnsanlar! liabblnlz İcâlâ’ya kavuşana
dek kanlarınız ne mallarınız haramdır.” Ravi daha sonra uzunca hutbeyi zikretti
Tâ ki şöyle buyurdu: "Sözümü iyi anlayın, ey İnsanlar! Şüphesiz ki ben tebliğ et-
tim ue aranızda tutunduğunuz zaman ebediyen sapıtmayacağınız bir şey bıraktım
Allah'ın Kitabı ı>e peygamberinizin Sünneti.” Ravi daha sonra sonuna dek hadisin
devamını zikretti.”84
1706. ... Amir b. Vasile Ebû’t Tufeyl’den; Zeyd b. Erkam (r.a.) dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.) Veda Haccı’ndan dönerken Gadir-i Hum’da konakladı. Orada-
kilere ayağa kalkmalarını emretti. Sonra şöyle buyurdu: “Sanki çağrılmış da icabet
etmiş gibiyim. Şüphesiz ki aranızda iki ağır şey bıraktım; Allah Teâlâ’nın Kitabı
ve ailem yani ehlibeytim. Artık arkamdan onlara nasıl davranacağınıza iyi bakın!
Şüphe yok ki o ikisi, havuzda yanıma gelene dek ayrılmayacaklardır. ” Sonra şöyle
buyurdu: “Allah benim velim, ben de tüm mü’minlerin velisiyim.” Sonra Ali b. Ebi
Talib’in (r.a.) elini tuttu ve şöyle buyurdu: “Ben kimin velisi isem, Ali de onun veli
sidir. Allah’ım! Sen Ali’ye dost olana dost, düşman olana düşman ol.” Ebû’t Tufeyl
dedi ki: Zeyd’e “Bunu Rasûlullah’tan (s.a.v.) bizzat işittin mi?” diye sordum. Dedi
• Yine senedinde Abdullah b. Şebib er-Rib’i vardır. Aşırı zayıftır. Ebû Hatim el-Hakim şöyle der.
“Hadisleri yok olup gitmiştir.” Bk. 963.cü rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Yahya vardır. İbn Ali b. Abdülhamid el-Kinani’dir. Künyesi Ebû
Gassan el-Medeni’dir. Sikadır. Süleymani, onu sika saymakta isabetli değildir. Onuncu tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 513).
Tahriç: Hakim, Müstedrek (1/93) - Mişkat, 186 (1/66)
1984 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Abdullah el-Basri vardır. Künyesi Ebû Şuayb el-Bünani dir. Tan 1
Kebir’de (5/129) Buhârî ve Cerh ve Tadil'de (5/93) İbn Ebi Hatim ondan bahsetmiş ama ıkıa
de cerh ve adalet bakımından hakkında herhangi bir şey söylememiştir. Aynca İbn Hibban on
Sikat’ta (7/38) zikretmektedir. Ua
• Yine senedinde Abdullah b. Ebi Abdullah b. Üveys vardır. İsmail’in babasıdır. Saduk o ma
tır” FhA Hatim rlprli ki- “Münker rivayetleri vardır.” Fellas dedi ki. Metruktür. Zehebı dedi kı.
tır Ebû Hatim dedi kı Munker r y (3/57Q)
Alimler rivayetlerim er e ış • geçmiş, aynca detaylı açıklamada bulunulup
Tahrici 1523 numaralı rivayette sahih bir sene yy?
şahitlerinden de bahsedilmişti.
1986 İsnadı şöyledir: 7ühevr’in babasıdır. İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil'de
• Senedinde Muaviye b. Hadıc el- u ■ herhangi bir şey söylememiştir. Ay-
(8/387) ondan bahsetmiş ama hak ın kted|r Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
nca İbn Hibban da onu Sikat’ta (7/ ı
Tahriç: Lalekai, Şerhu’l Usul, 2393 (7/1267)
1987 İsnadı hasendir. . saduktur ama kendisi aşın Şii’dir. Bk. 318.ci
• Senedinde Salim b. Ebi Hafsa vard.r. Hadiste
rivayet.
1709. ... Abdullah b. Cafer et-Tayyar (r.a.) dedi ki: “Ebû Bekir (r.a.) bizim
yöneticimiz oldu. Kendisi bize en çok rahmet eden, şefkat gösteren en hayırlı
halifeydi.”*
1988
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: Bunlar gibi değerli sey-
yidlerden ilim alınır. Onlar, birbirlerinin değerini iyi bilirlerdi.
• Yine senedinde Muhammed b. Fudayl vardır. Saduktur. Şia olmakla suçlanmıştır. Bk. 182 d
rivayet.
• Yme senedinde Hasen b. Arefe vardır. Saduktur. Bk. 267.ci rivayet.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1303 (2/558) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe. 176
(1/175) - Lalekai, Şerhu’s Sünne, 2358 (7/252)
1988 İsnadı hasendir.
Tahrici 1187 numaralı rivayette geçti.
1989 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Musa b. Abdülaziz vardır. Künyesi Ebû Şuayb el-Kanbâri’dir. Saduk olmakla birlikte
hafızası kötüdür. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 552)
• Yine senedinde Hakem b. Eban vardır. Saduktur, âbiddir. Vehimleri vardı. Bk. 588.ci rivayet.
• Yine senedinde Abdurrahman b. Bişr vardır. Sikadır. Bk. 1003.cü rivayet.
Hadis, tahriçte de görüleceği üzere başka yollardan da rivayet edilmiştir.
Tahriç:
• Bağdadi, Tarih (10/271) - Taberani, Kebir, 11621 (11/243). Bu ikisi, Musab. Abdülaziz yoluyla
bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemi dedi ki: “Ravileri sikadır.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9 173)
• Abdurrezzak, Musannef, 10354 (6/163). Ma’mer yoluyla Eyyûb’tan, o da İkrime den mürsel
olarak...
Bununla birlikte hadisin şahitleri vardır. Mesela:
1. Misvar b. Mahreme: Musannif bunu bir sonraki rivayette zikredecektir. Tahriçi için oraya bakı
nız.
2. Ömer b. Hattâb: Musannif bunu 1712, 1713 ve 1714 numaralı rivayetlerde zikredecektir. Tah
riçleri için zikredilen yerlere bakınız.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Cafer b. Ebi Talib, Ali b.
Ebi Talib’in kardeşidir. Rasûlullah (s.a.v.) zamanında yaptığı gazvelerden birinde
şehid olmuştur. Şiddetli bir savaş verirken elleri kopmuştur. Denildiğine göre om
zundan dirseğine kadar olan kol kısmı ile mızrağı almış, ölene dek öylece savaşma
ya devam etmiştir. Allah kendisinden razı olsun. Ardından Allah Teâlâ ona cennet
te dilediği şekilde uçacağı iki tane inciden kanat vermiştir. Daha önce Habeşistan’a
hicret etmişti. Medine’ye geldiğinde Nebî (s.a.v.) onu bizzat karşılamış, ona sanlmış
ve iki gözü arasından öpmüştür. Cafer’in Esma binti Umeys’ten olan Abdullah ve
Muhammed adında iki oğlu vardır.
1715. ... Şa’bi’den; Cabir dedi ki: Cafer b. Ebi Talib (r.a.) Habeşistan’dan
döndüğünde Nebî (s.a.v.) ona sarıldı.1994
„ M1718
İlah-» kTvt ' W: Ca,Gr b- Ebi Talib'in ölüm haberi
A»S6? T r r r T SİrdL Tâ ki Cibril M °™ 9»«P “Şüphesiz
Allah Teala Cafer e cennette uçması için iki İane inciden kanat verdi" dedi ™
. Senedindeı MücaM b. Saki yarde. Kavi debidir, ömrünün sonunda hata» daha d. bozulmuş
tur. Bk. 13.cu rivayet.
• Yine senedinde oğlu İsmail vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 1681 ci rivayet.
Tahriç: Ebu Yala. Bk. Mecmau’z Zevaid (9/272). Heysemi dedi ki: “Senedinde Mücalid b Said
vardır. Zayıftır. Gerçi sika sayanlar da vardır. Senetteki diğer kimseler ise sikadır." Aynca bk. İbn
Sa’d, Tabakat (4/35).
1995 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr el-Leysi vardır. Yahya b. Main dedi ki:
“Hadisi hiçbir şey değildir.” Ebû Hatim dedi ki: “Sika değildir, hadisleri zayıftır.” Ebû Zur’a dedi
ki: “Zayıftır.” Başka bir keresinde de “Kavi değildir” demiştir. Bk. Cerh ve Tadil (7/300),
Tahrici için bir önceki rivayete bakınız.
1996 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Amr b. Harun vardır. İbn Yezid’dir, Sekafi azatlısıdır. Metruktür, dokuzuncu tabaka
büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 417)
• Yine senedinde Abdülmelik b. İsa es-Sekafı vardır. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 364). Kendisine mütâbaat edilmiştir. Hadisin tahriçte de görüleceği üzere sahih şahitleri vardır.
Cafer’in (r.a.) iki kanadı olmasıyla ilgili hadis, sahabeden altı kişi tarafından birbirine yakın lafız
larla rivayet edilmiştir. Musannif ise üç sahabeden rivayet etmektedir.
1. ibn Abbâs: Taberani, Kebir, 12020 (11/362). Heysemi dedi ki: “Senedinde Amr b. Hanın
vardır, zayıftır. Gerçi sika sayanlar da olmuştur. Diğer ravileri ise sikadırlar." Bk. Mecmau’z Zevaid
(9/273)
2. Berâ b. Âzib: Musannif bunu 1718 numaralı rivayette zikredecektır.
3. Ebû Hureyre: Musannif bunu 1719 numaralı rivayette zikredecektır.
4. Ömer: Bk. Buhârî, Sahih, Menakıb-ı Cafer (r.a.), 3709 (7/94)
5. Ali: Bk. İbn Sa’d, Tabakat (4/38)
6. Ebû Amir: Bk. İbn Sa’d, Tabakat (2/129)
1997 İsnadı çok zayıftır. „ ^atim dedi ki: “Hadisleri terk olunmuştur.”
• Senedinde Amr b. Abdulgaffar e - u a „ jb M dini dedi W: "Rafızidir. Rafızi görüşü-
İbn Adiy dedi ki: ‘Hadis uydu,maki, münke*- Bk. Mlîan (a272)
ne sahip olduğu için onu terk ettim. y el-Kindl vardır. Künyesi Ebû Cafer el-Kufî’dir.
• Yine senedinde Muhammed b. Amr b. Vahd^mn
Saduktur, on birinci tabakadandır. Bk. a n ■ saduktur. Bk. 1631-ci rivayet.
• Yine senedinde Şureyh b. Müslim vardır. Ayn. şcku
1722. Ebû Bekir b. Ebi Davud, Kitabu’l Mesabih adlı eserinde bize haber
verdi: Künyesi Ebû Umara veya Ebû Ya’la’dır. Hamza b. Abdulmuttalib, Allah
Teâlâ ve O’nun Rasûlü’nün aslanıdır. Bedir’e katılmış, iki kıbleye de namaz kıl
mıştır. Rasûlullah’ın (s.a.v.) hicretiyle birlikte hicret etmiş, Uhud’da öldürülmüş
tür. Rasûlullah (s.a.v.) onun cenaze namazını kılmış, üzerine yetmiş tekbir almıştır.
Oğullan, Havle binti Kays el-Ensari’den olma Umara ile Ya’la’dır. Bir de kızı vardır
Tahriç: Hakim, Müstedrek (3/40). Amr b. Abdulgaffar yoluyla “Bize A’meş tahdis etti...” sene
diyle bu şekilde...
1998 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdullah b. Cafer vardır. İbn Nüceyh es-Sadi’dir. Ali b. Medini’nin babasıdır. Zayıf
tır. Bk. 512.ci rivayet.
Yine senedinde Alâ vardır. Abdurrahman’dır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 8O.ci
rivayet.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb-ı Cafer, 3673 (5/654) - Ebû Ya’la, Müsned (4/1528, 1529) - Hakim.
Müstedrek (3/209). Bunların hepsi, birkaç yolla Abdullah b. Cafer’den, o Alâ’dan, o babasından
o da Ebû Hureyre den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “Ebû Hureyre nin
rivayeti olarak gariptir. Bunu ancak Abdullah b. Cafer yoluyla biliyoruz. Yahya b. Main ve başka-
!an, onun zayıf olduğunu belirtmişlerdir. Abdullah b. Cafer, Ali b. Medini’nin babasıdır." Hakim
dedi ki: İsnadı sahihtir.” Zehebi ise şöyle der: “Hayır, senedinde Abdullah b. Cafer vardır.”
1999 isnadı hasendir.
• Senedinde Heysem b. Harice vardır. Saduktur. Bk. 23.CÜ rivayet. Senedindeki diğer kimseler
ise sikadırlar.
• Yine senedinde Selim b. Amir vardır. Sikadır. Bk. 794.CÜ rivayet.
r>nnn Ta**r^: Bunu musannif dışında rivayet eden başka herhangi bir kaynak bulamadım.
2000 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde İbrahim b. Osman el-Absi vardır. Metruktür. Bk. 986.cı rivayet.
• Yine senedinde Kirmani b. Amr vardır. İbn Hibban, Sikat’ta onu zikretmektedir. Bk. 1<89 cu
rivayet.
T'"?ne scne^'n(^e İshak el-Henşeli vardır. Saduktur, münker rivayetleri vardır. Bk. 64O.cı rivay
anriç: Ahmed, Müsned (1/230) - İbn Sa’d, Tabakat (4/36 muhtasar olarak)
Şekilde
• Taberani (3/107). Ahmed b. EWub b. R.îld "“h.7™ed ?
İlhaktan tahdis etti; dedi ki: Bite Muhammed b. Ka'b .1 Ku.atl Hakem b Uieybe. M.ksem de
1725. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.), Hamza (r.a.) şehid edil
diğinde yanıbaşında durdu ve daha önce kalbini hiç acıtmadığı kadar acıtan bir
şeye doğru baktı. Buyurdu ki: “Allah sana rahmet etsin! Ben biliyorum ki sen çokça
hayır yapardın, sıla-i rahmi gözetirdin. Senden sonrakiler üzülmeyecek olsalardı,
kesinlikle başka-başka ağızlardan diril diye seni bu halde bırakmak hoşuma gi
derdi. Allah’a yemin olsun ki senin yerine bunun aynısını onlardan yetmiş kişiye
yapacağım.” Derken Cibril (a.s) Nebî (s.a.v.) ayakta duruyorken şu âyeti indirdi:
“Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misli ile ceza verin. Eğer sabrederseniz, bu
sabredenler için daha hayırlıdır. Sabret! Senin sabrın ancak Allah İledir.” (Nahl, 125,
127) Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) sabretti ve yemini için kefaret ödedi. Böylece
istediği şeyden vazgeçmiş oldu.2004
1727. ... Salih b. Hayyan’dan; Ebû Bureyde (r.a.), Allah Teâlâ’nın “Ey mut
main olmuş nefis! Razı olmuş ve razı olunmuş halde Rabbine dön!” (Fecr, 27-28) âyeti
hakkında şöyle demiştir: “Bu âyet, Hamza b. Abdulmuttalib hakkında inmiştir.”2006
Hakim, Mûstedrek (2/359). Bunlann hepsi, Rebi b. Enes yoluyla Ebû’l Âliye’den “Bana Ubey
b. Ka’b tahdis etti...” senediyle Uhud günü Müslümanların başına gelenler ile intikam ile tehdit
etmeleri ile ilgili bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2004 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Salih b. Bişr vardır. Künyesi Ebû Bişr el-Basri’dir. Zayıftır, yedinci tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 271)
• Yine senedinde Kadı Bişr b. Velid vardır. Fakihtir, Ebû Yusuf’un arkadaşıdır. Salih Cezera dedi
ki: “Saduktur ama akıllı değildir, hurafeler rivayet etmiştir.” Âcurrî dedi ki: “Ebû Davud'a Bişr
b. Velid sika mıdır diye sordum. Dedi ki: Hayır.” Süleymani dedi ki: “Hadisleri münkerdir." Bk.
Mizan (1/327)
Tahriç: İbn Sa’d, Tabakat (3/13) - Hakim, Mûstedrek (3/197) - Taberani, Kebir, 2936 (3/156)
- Bezzar, Müsned (Keşfu’l Estar, 1795, 2/326) - Beyhaki, Delail (3/288) - Vahidi, Esbab-ı Nüzul
(s. 290). Bunların hepsi, birkaç yolla Salih b. Bişr’den, o da Süleyman et-Teymf den senediyle bu
şekilde rivayet etmişlerdir. Hafız İbn Kesir, İbn Hacer, Zehebi, Heysemi ve muasırlardan Elbani,
senedindeki Salih’ten dolayı bunun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Bk. İbn Kesir, Tefsir (4/533) -
Fethu’I Bari (7/430) - Telhis (3/197) - Mecmau’z Zevaid (6/119) - Silsile-i Zaife, 550 (2/28)
2005 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Fudale el-Ensari el-Medini vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Ebû Zur'a’ya
ondan sordum. Dedi ki: Hakkında hiçbir haberim yok.”
• Yine senedinde Yakub b. Muhammed vardır. Saduktur ama çokça vehmetmiş, zayıf ravilerden
rivayette bulunmuştur. Bk. 32O.ci rivayet.
• Yine senedinde Yakub b. Mücahid el-Kass vardır. Künyesi Ebû Hareze olup künyesiyle meşhur
dur. Saduktur, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 608)
• Yine senedinde er-Ramadi vardır. Ahmed b. Mansur’dur, sikadır. Bk. 4.cü rivayet.
Tahriç: İbn Ebi Hatim, Lübabu’l Menkul (s. 228). Bureyde’den rivayet etmiştir. Aynca bk. Zadu’l
Mesir (8/248) - İbn Kesir, Tefsir (8/422)
2006 İsnadı zayıftır.
1728. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) Abbâs’a
(r.a.) hasta ziyareti yapmak için geldi. Sedirin üzerindeydi. Hemen onu kaldınp
kendi oturduğu yere oturttu ve “Allah seni muvaffak kılsın, ey amcam!” buyurdu.*
2008
• Senedinde Salih b. Hayyan vardır. Kureyşlidir, zayıftır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 271)
• Yine senedinde İbrahim b. Zeberkan vardır. Yahya b. Main onu sika saymıştır. Bezzar, Ebû Da-
vud ve Nesai ise rivayetlerinde beis olmadığını söylemişlerdir. Bk. Mizan (1/31) — Lisan (1/58)
• Yine senedinde Salim b. Ali ed-Duri vardır. Künyesi Ebû Ali’dir. Kim olduğuna dair herhangi bir
bilgiye rastlamadım.
• Yine senedinde Yahya b. Main in arkadaşı vardır. Abbâs b. Muhammed ed-Duri dir. Künyesi
Ebû’l Fazl’dır. Yahya b. Main ondan bahsettiğinde “Arkadaşımız, dostumuz” diye bahsederdi. Bk.
Ensab (2/505)
Tahrici bir önceki rivayette geçti. ..... ..-ı- »
20” Hakim, Müsiedmk 13/195). Hakim dedi ki: "İsnad. sahih olup Bahan ile Mi* «w elme-
niştir." Zehebi şöyle der: “Aksine senedindeki Salar adlı kişi tamnmamaktadm Aynca bk. Şeyh
1729. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Abbâs
benden, ben de ondanım. ”2009
1730. ... Sa’d (r.a.) dedi ki: Bir keresinde birliği teçhiz ederken Rasûlullah
(s.a.v.) ile birlikte Nukay’u’l Hayl2010 mevkiindeydik. Derken Abbâs (r.a.) göründü.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şu Abbâs, peygamberinizin am
casıdır. Kureyş'in eli en açık olanı ve akrabayı en İyi gözetenidir. 2011
1731. ... Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) dedi kİ: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
bir orduyu teçhiz etmeye çıkmıştı. O sırada şehrin kapısından Abbâs da çıktı.
Nebî (s.a.v.) onu görünce şöyle buyurdu: “Şu Abbâs, peygamberinizin amcasıdır.
Kureyş'in eli en açık olanı ve akrabayı en İyi gözetenidir. 2(112
1732. ... Muğire’den, o İbrahim en-Nehai’den; dedi ki: Fetih günü Nebî’nin
(s.a.v.) başında siyah bir sarık vardı, Abbâs b. Abdulmuttalib ile beraberdi. O sıra
1735. ... Abdullah b. Osman b. İshak b. Sa’d b. Ebi Vakkas dedi ki: Ba
annemin babası Malik b. Hamza Ebû Üseyd, babasından tahdis etti; dedesi
ki: Rasûlullah (s.a.v.) Abbâs b. Abdulmuttalib’e şöyle buyurdu: “Sen ve oğlun be'
gelene dek evden ayrılmayın. Sizinle bir işim var. ” Kuşluk vakti geçene dek bek]
diler. Tâ ki yanlarına geldi ve “Esselamu aleykum" buyurdu. Onlar “Aleykessela^
ve rahmetullah ve berakatuh” diye selamını aldılar. Ardından onlara "Bu sabah
nasılsınız?” diye sordu. Onlar “Allah’a hamd olsun ki iyiyiz" diye cevap verip **pe
kii sen nasıl sabahladın, ey Allah’ın Rasûlü! Babamız ve anamız sana feda olsun”
diye eklediler. O da aynı şekilde "Allah’a hamd olsun İyiyim" buyurdu. Daha sonra
“Birbirinize yaklaşıp bana doğru gelin. ” Buyurdu. Ardından cübbesini üzerlerine
sarıp şöyle dua etti: “Allah’ını! Bu amcam ve baba yarımdır. Bunlar ehlibeytindir
Şu elbisemi üzerlerine örttüğüm gibi sen de onları ateşe karşı ört.” Bunun üzerine
kapının yanındakiler, ardından evin çevresindekiler hep birlikte “Amin” dediler.*2016
1736. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) Abbâs’a (r.a.) şöy
le buyurdu: “Pazartesi günü sen ve oğlun bana gelin.” O gün gelince o da biz de
sabah erkenden buluşmak için çıktık.
Ravi dedi ki: Derken Abbâs’a ve oğluna kendi elbisesini giydirip şöyle dua etti:
“Allah’ım! Amcam ve oğlunu açık ve gizli hiçbir günah bırakmayan bir mağfiret ile
bağışla. Allah ’ım! Ondan sonra oğluna göz kulak ol. ”2017
• Yine senedinde Malik b. Hamza b. Üseyd el-Ensari es-Saidi vardır. Makbuldür, altıncı tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 516). Tehzib (10/13). Kendisine mütâbaat eden birine rastlamadım. Burada
direkt dedesinden, bir sonraki rivayette ise babası yoluyla dedesinden rivayette bulunmaktadır.
Ne var ki burada dedesini işittiğini açıkça belirtmiştir. Belki de bir keresinde bizzat kendisinden
işitmiş, başka bir seferinde ise vasıta ile aktarmıştır.
• Yine senedinde Ali b. Nasr Cehzami vardır. Bk. 97.ci rivayet.
Tahriç: İbn Mâce, Edeb, 3711 (2/1223)
2016 İsnadı bir önceki gibidir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2017 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdulvehhab b. Ata vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata etmiştir. Abbâs m
faziletiyle ilgili hadisini âlimler münker bulmuşlardır. Denildiğine göre onu Sevr’den tedlis etmiştir.
İşte o, bu hadistir.
• Yine senedinde İshak b. Hatim vardır. İbn Hibban Sikat’ta (8/118), İbn Ebi Hatim Cer ve
Tadil’de (2/218) onu zikretmişledir. Hatib ise Tarih’te (6/365) sika olduğunu belirtmiştir.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3762 (5/653) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1795 '
Hatib, Tarih (11/23). Bunların hepsi, birkaç yolla Abdulvehhab b. Ata’dan, o Sevr b. Yezi e
Mekhul’den, o İbn Abbâs’ın azatlısı Kureyb’ten, o da İbn Abbâs’tan merfu olarak rivayet
dir. Tirmİzi’de ise Kureyb yerine Huzeyfe geçmektedir. Tirmizi dedi ki: Bu, hasen garip
ancak bu yoldan biliyoruz.”
1739. ....
... Said
.
b. Cübcyr’dcn o İbn Abus..’»
, . .
.»
° lün Abbâs tan; Neb s a v) buuurdu ki
"Şüphesiz Abbas benden, ben de ondamm ölr.ı^ri . .. ’ nuYurau Kl
$up . . ’ unaanım. Ölülerimize sövmeyin ki dirilerimize
esivet etmiş olmayasınız. 2020 y
1740. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir adam, Abbâs’ın (r.a.) cahiliyede
bağı olan bir adam hakkında ileri geri konuştu. Bunu duyan Abbâs, adama bir
tokat attı. Topluluk Vallahi ona tokat attığı gibi biz de ona tokat atacağız" dediler.
Hemen silahlarını kuşandılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) minbere çıktı ve
i.
Wle ।
der: “Zayıftır, hadisleri yok olup - « pkA
gı.i mİ!_aiir. Zıtr’a■ dedi ki’ Hiçbir şey
El û Z Hatun.Hadisten
jbndeğildir. Cerh ve
münkerdir, Zayıf olarak sana o yeter. İbn I llbban
Tadıl (2/429) - Mizan (1/355) - Lisan (2/67) ehniştir. Senette ismi belli ol-
Tahriç: Kenzu’l Ummal, 33424. Hindi bunu jbn Abbâs-tan rivayet
mayan biri vardır. Aynca bk. İbn Sa’d, Tabakat (4/24). 4ay
etmiştir.
2020 İsnadı zayıftır. ..... n Dir(-ok âlim zayıf olduğunu söylemiştir. Bk.
‘ Senedinde Abdula’la vardır. İbn Amir es a
1729.cu rivayet. vardır. Yeşkuri azatlısıdır. Künyesi Ebû Muhammed
Yine senedinde Abdülaziz b. Ebi Raz Takrib (s. 357).
el-Mervezi’dir. Sikadır, dokuzuncu tabaka an • sikadır, onuncu tabakadandır. Takrib (s.
’ Yine senedinde Abdülaziz’ln oğlu Muhammed
u
357)
Tahrici 1729 numaralı rivayette geçti-
"Ep İnsanlar! Allah Teâlâ katında yeryüzü halkının en değerlisi kimdir biliyor muşu-
nuz?" buyurdu. Sahâbe "Şensin” dediler. Buyurdu ki: "Şüphesiz Abbâs bendendir,
ben de andanım. Ölülerimize sönmeyin ki dirilerimize eziyet etmiş olmayasınız. ”
Derken o topluluk gelip şöyle dediler: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kızgınlığından Allah’a
sığınırız. Bizim için bağışlanma dile.”2021
1741. ... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi kİ: Bir adam, Abbâs’ın (r.a.) cahiliyede
atası sayılan bir adam hakkında ileri geri konuştu. Bunu duyan Abbâs, adama bir
tokat attı. Topluluk "Vallahi ona tokat altığı gibi biz de ona tokat atacağız” dedi
ler. Hemen silahlarını kuşandılar. Bu durum Rasûlullah’a (s.a.v.) ulaşınca hemen
minbere çıktı ve "Ey insanlar! Allah Teâlâ katında yeryüzü halkının en değerlisi
kimdir biliyor musunuz?" buyurdu. Sahâbe “Şensin" dediler. Buyurdu ki: "Şüphe
siz Abbâs bendendir, ben de ondanım. Ölülerimize sövmeyin ki dirilerimize eziyet
etmiş olmayasınız. ” Derken o topluluk gelip şöyle dediler: “Ey Allah’ın Rasûlü!
Kızgınlığından Allah'a sığınırız. Bizim için bağışlanma dile.”2022
1742.... Atıyye el-Avf dedi ki: Ka’b, bir keresinde Abbâs’ın (r.a.) elinden tuttu
ve “Ben bunu şefaat için saklıyorum” dedi. Abbâs: “Şefaat sadece peygamberlere
ait değil midir?” veya “Benim de mi şefaat yetkim var?” diye sordu. Ka’b dedi
ki: “Evet. Herhangi bir peygamberin ehlibeytinden biri yoktur ki, onun da şefaat
yetkisi olmasın.”2023
1745. ... Halid el-Hazzâ’dan, o İkrime’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.) beni sıkıca sardı ve “Allah’ım, ona hikmeti öğret” diye dua etti.2026
1746 .... Halid’den, o İkrime’den; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Nebi (s.a.v.)
beni sıkıca sardı ve “Allah’ım, ona hikmeti öğret” diye dua etti.2027
* Buhârî, Sahih İlim 75 (1/204) - Tirmizi, 3824 (5/680) - İbn Mâce, 166 (1/58) - Ahmed,
Müsned (1/214, 359) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1835 (2/949) - Taberani, Kebir, 11961 - İbn
Hibban, Sahih 7054 (15/530) - Ebû Nuaym, Hılye (1/315). Bunların hepsi, birkaç yolla Halid
el-Hazzâ’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Buhâri’nln baz. rivayetlerinde “hikmet” yerine “kitap”
Seçmektedir.
• 143 d/394). Müslim, Sahih. 2477 (4/1927) - Ahmed. Fezailu’s Sahâbe, 18S9 (2/9S6I.
hepsi, Ubeydullah b. Ebi Yezld’ten, o da İbn Abbâs tan nvayet etmişlerdir. Mu,1,m de
>h’«n, onu lakih kıl” lafzıyla, Buhârl'de İse ”AI>ah’.m, onu dinde lakih ktl lafzıyladır.
2027
Snadı sahihtir.
* Senedinde Amr b. Ali vardır. Fellas’tır. Sikadır. Bk. 5O6.cı rivayet.
1747. ... İbn Kureyb’ten; Nebî (s.a.v.), kendisine Allah’ın onu ilim ve fehim
(anlayış) ile rızıklandırması için İbn Abbâs’a dua etti.2028
1748. ... İbn Ömer dedi ki: Ömer (r.a.) İbn Abbâs’ı çağırır, onu kendine ya^.
laştırıp şöyle derdi: “Bir gün, Rasûlullah’ın (s.a.v.) seni çağırdığını, başını okşayıp
ağzına üflediğini ve "Allah’ım! Onu elinde fakih (anlayış sahibi) kıl ve ona tevil (tef-
sir)i öğret’’ diye dua ettiğini gördüm.2029
1749.... Ebû Nehik’ten; İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Allah’ın Nebisi (s.a.v.)
bir keresinde beni çağırdı. Beni kucağına oturttu ve başımı okşayıp hikmet sahibi
olmam için dua etti. Rasûlullah’ın (s.a.v.) o duası beni ıskalamadı.
1750.... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Nebî’nin (s.a.v.) yanına
gittim. O sıra yanında Cibril (a.s) de vardı. Cibril dedi ki: “Şüphesiz o, bu ümmetin
âlimi (Habru’l Ümme) olacaktır. Ona hayrı tavsiye et.”
1751 .... Leys’ten; Tavus dedi ki: “Muhammed’in (s.a.v.) ashâbından yetmiş
kişiye yetiştim. Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüklerinde İbn Abbâs’ın görüşüne
başvururlardı.”2030
• Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe. 1914 12/973). Ebû Hlşam er-Rifai »oluyla bu
• ibn Sa’d. Tabaka, (2/366) - BeSaul (Bk. Isabe. 2/333) - Abdullah b. Ahmed. fcaJu s Sahabe.
1892 (2/9671 Runların hensi Abdullah b. İdris yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
ı»yz (2/967). Bunlann hepsi «D°uı‘d /2/979) 1943 (2/982). Abdülmelik b. Meysera
• Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1931 (2/9/»),
yoluyla Tavus’tan bu şekilde... /O/277) zikretmiş, Taberanl'ye nispet etmiş ve “Ravileri
• Bunu Heysemi de Mecmau’z Zevaid de (9/2//) ziKreım
sahihin ravileridir” demiştir.
2031 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2032 İsnadı zayıftır. , cariuk olmakla birlikte hata ederdi. Rafızi olmakla
• Senedinde İsmail b. Musa el-Fezari vardır. Saduk
tercümanıdır!”
1756. ... Muhammed b. Beşir el-Has’ami’den; Abdullah b. Ömer (r.anhumâ)
dedi ki: “İbn Abbâs, insanlar içinde Allah Teâlâ’nın Muhammed’e (s.a.v.) indirdi-
ğini en iyi bilendir."
1757. Bize Cafer b. Muhammed es-Sandali tahdis etti, dedi ki: Bize Hasen b.
Arefe haber verdi, dedi ki: Bize Mervan b. Şuca tahdis etti...
1758. Yine bize Ebû’l Kasım Abdullah b. Muhammed el-Beğavi tahdis etti,
dedi ki: Bana dedem tahdis etti, dedi ki: Bize Mervan b. Şuca el-Cezeri tahdis etti;
Salim el-Eftas’tan; Said b. Cübeyr dedi ki: İbn Abbâs (r.anhumâ) vefat ettiğinde,
daha önce yaratılış şekli hiç görülmemiş bir kuş gelip naaşının içine girdi ve çıktığı
görülmedi. Defnedildiğinde kabir çukurundan kimin okuduğu bilinmeyen şu âyet
okundu: “Ey mutmain olmuş nefis! Razı olmuş ve razı olunmuş bir halde Rabbine
dön! Haydi gir kullarımın arasına, gir cennetime!” (Fecr, 27-30)2033
2035
2034
2033 Burada onun misafirlere ikramda bulunup çokça yemek yedirdiğini ifade eden bir Arap deyimi
vardır. Bk. Faik (1/220) - Nihaye (1/280)
2034 İsnadı basendir.
• Senedinde Abdulcebbar b. Verd el-Mekki vardır. Künyesi Ebû Hişam’dır. Hafız dedi ki: Saduk
olmakla birlikte vehmederdi.” Bunun yanında birçok âlim onu sika saymıştır. Yedinci tabakadan
dır. Bk. Takrib (s. 332) - Tehzib (6/105)
• Yine senedinde Abdula’la b. Hammad vardır. Herhangi bir beis yoktur. Bk. 138.ci rivayet.
Tahriç: Hatib, Tarih (1/174) - Fesevi, Tarih (1/520) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu's Sahâbe.
1929 (2/978). Bunlann hepsi, birkaç yolla Abdulcebbar b. Verd’den bu şekilde rivayet etmişlerdir-
Bazılarının rivayetinde “Nahiv ashâbı” da geçmektedir.
2035 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mervan b. Şuca vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk. 123.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Abdülaziz el-Beğavi’nin dedesi vardır. Ahmed b. Müni’dir, annesinin babası
Sikadır, hafızdır. Bk. 21 l.ci rivayet.
Tahriç: İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1879 (2/962) - Taberani, Kebir (10/290) - 1
Müstedrek (3/543). Bunların hepsi, Mervan b. Şuca yoluyla Salim el-Eftas’tan, o da
Cübeyr’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Heysemİ, Taberani’nin isnadı hakkın
vileri, sahihin ravileridir" demiştir. Bk. Mecmau’z Zevaid (9/285)
2036 ■ TetZdc Eclah vard.r. ibn Abdullah b. Behlül b. MI H<Wİ el-Kindi'dlr. SadaktaŞMr.
’bn Sa’d, Nesai, Ebû Davud, Ebû Hatim ve daha birçok alim onu zayıf saymışlardır. Bk. 15O4.cu
1761. ... İbn Abbâs’tan (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sizi ni
metlerle beslediği için Allah’ı sevin! Allah sevgisinden dolayı beni sevin! Benim
sevgimden dolayı da ehlibeytimi seuin!”203fl
1762. ... Abbâs b. Muttalib dedi ki: Bir keresinde “Ey Allah’ın Rasûlü! Kureyş
birbirleriyle karşılaştıklarında, güzel bir yüzle karşılaşıyor ama bizimle karşılaştık
larında tanımadığımız bir yüzle karşılaşıyorlar” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v.) çok kızdı ve şöyle buyurdu: “Muhammed’ln nefsi elinde olana yemin ede
rim ki sizi, Allah ve Rasûlü için sevmedikçe bir adamın kalbine iman girmez.”2039 *2038
1763. ... Abdullah b. Şeddad b. Hâd’dan; Abbâs b. Abdulmuttalib dedi ki
“Ey Allah’ın Rasûlü! Şu Kureyş’e ne oluyor ki birbirlerini sevgi dolu yüzlerle kar
şılıyorlar ama bize gelince yüzlerine sert bir ifade takınıyorlar?” Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.) “Ey amcam! Öyle mi yapıyorlar?” diye sordu. Abbâs: “Seni hak
• Senedinde Abdullah b. Süleyman en-Nevfeli vardır. İbn Ebi Hatim, Cerh ve Tadil’de ondan
bahsetmiş ama hakkında cerh ve adalet olarak herhangi bir şey söylememiştir. Zehebi şöyle der
“Meçhuldür. Kendisinde Hişam b. Yunus dışında kimse rivayette bulunmamıştır.” Hafız İbn Hacer
ise “Makbuldür" demektedir. Bk. Cerh ve Tadil (5/75) - Mizan (2/432) - Takrib (s. 307)
• Yine senedinde İbrahim b. Yusuf vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Ne var ki Yahya b. Main
bir sonraki rivayette kendisine mütâbaat etmiştir.
• Yine senedinde Sehl b. Bahr vardır. Galiba el-Askeri’dir. İbn Ebi Hatim onun hakkında şöyle
der; “Rey şehrinde ondan hadis yazdım. Saduk biriydi.” Bk. Cerh ve Tadil (4/194)
• Yine senedinde Muhammed b. Ali b. Abdullah b. Abbâs vardır. Sikadır, altıncı tabakadadır. Bk.
Takrib (s. 497)
• Yine senedinde Hişam b. Yusuf vardır. San’alıdır, kadılık yapmıştır. Künyesi Ebû Abdurrahman dır.
Sikadır, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 573) - Tehzib (11/57)
Tahriç: Buhârî, Tarih-i Kebir (1/83) - Tirmizi, 3789 (5/664). Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir.'
Aynca bk. Hakim, Müstedrek (3/150). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine
muvafakat etmiştir. Yine bk. Ebû Nuaym, Hılye (3/211) - Fesevi, Tarih (1/497) - Taberani, Ke
bir, 10664 (10/341), 2639 (3/38) - Hatib, Tarih (4/160) - Beyhaki, Şuab (1/288) - Abdullah
b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1952 (2/986). Bunlann hepsi, Hişam b. Yusuf yoluyla Abdullah
b. Süleyman en-Nevfeli’den bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Cevzi, el-İlelu’l Mütenahi, 430
(l/265)’te zayıf olduğunu söylemiştir. Ayrıca muasırlardan Şeyh Elbani ile Şeyh Fuheyd de bunu
zayıf saymışlardır. Bk. Zaifu’l Cami 176 - Nehc-i Sedid, 355 (s. 175)
2038 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdullah b. Süleyman en-Neveli vardır. Bir önceki rivayette görüldüğü üzere meç
• Yine senedinde İbrahim b. Cüneyd vardır. Hatib sika olduğunu söylemiştir. Bk. 912x1 rivayet.
yet t
ıı 1765.
ıc ... Enes b. Malik’ten
ı n (ra )•’ Radllııiı-u.
QsO u aa l/s a-v.) ı buyurdu
. ki: "Ey Haşimo-
ğullan! Şayet cennet kapanı halkastndan tutsam, ancak sîzle boşlardtrm™
1766. ... Ümmü Hani binti Ebi Talib’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu
ki: Allah Teâlâ Kureyş i -ne onlardan önce kimseye uerdiği ne de onlardan sonra
kimseye vereceği- yedi haslet ile diğerlerine üstün kılmıştır. Allah Teâlâ Kureyş i
2042 İsnadı çok zayıftır. Salim’dir. İbn Kattan dedi ki: “Tamnmıyor.” Ha-
• Senedinde Nuaym b. Kanber vardır. N y _ metruktür.» Ebû Hatim dedi ki: “Zayıftır.” İbn
fız, Lisan’da şöyle der: “Zayıf oluşuy a m ’ rjVayet ederdi." İbn Yunus dedi ki: “Enes’ten
Hibban dedi ki: “Enes b. Malik’ten uydurma
alanlar rivayet etmiştir.” Bk. Mizan (4/45 ısa olduğuna dair herhangi bir bilgi-
* Yme senedinde Abdurrahman b. Müslim el-Mukrı
bu şekilde...
Allah’a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının yirminci bölümü bu
rada sonra erdi. Allah’ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebî Muhammed ve ailesinin
üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın yirmi birinci bölümü izleyecektir inşallah. Sade
ce O’na güven duyulur.
1769.... Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle
buyururken işittim: “Kureyş’ten şu on kişi cennettedir: Ebû Bekir, Ömer, Osman.
Ali, Talha, Zübeyr, Ebû Ubeyde b. Cerrah, Sa’d b. Ebi Vakkas ve Abdurrahman
b. Avf. ”
Ravi dedi ki: Onuncuya gelince sustu. Âlimlerimiz, onun bizzat kendisi oldu
ğunu söylerlerdi.2046
1770. ... Ebû Hureyre’den (r.a.); bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) Hıra üzerin-
deydi. O sıra yanında Ebû Bekir, Ömer, Osman b. Affan. Ali b.Ebi Tahb. Abdur
rahman b. Avf, Zübeyir b. Awam, Talha b. Ubeydullah. Sa d b. Vhkkas Said
b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl vardı. Birden dağ sallanmaya başladı. Bunun üzerine
“Sakin ol ey Hıra! Doğrusu senin üzerinde ancak bir peygamber veya sıddîk veya
şehid vardır" buyurdu.2017
1771. ... Zirr b. Hubeyş dedi ki: Ali b. Ebi Talib’in (r.a.) yanında oturuyor
dum. Zübeyr'in kesik başı getirildi. Bunun üzerine Ali şöyle dedi: İbn Safiyye'nin
katilini ateşle müjdele! Ben Rasûlullah'ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Her pey.
gamberin havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr’dir. ” Yine onu “Talha ile Zü
beyr cennettedir" buyururken işittim.2’*'8
1772. ... Ukbe b. Alkame’den; Ali (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle
buyururken işittim: “Talha ve Zübeyr cennettedir. ”2047
20492050
2048
1773. ... Ukbe b. Alkame el-Yeşkuri’den; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Kulak
larımla Rasûlullah'ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Talha ve Zübeyr, cennetteki
iki havarimdir.
2047 İsnadı hasendir.
Bununla birlikte hadis sahihtir.
Tahrid 1170 numaralı rivayette geçti.
2048 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Kasım el-Esedi vardır. Âlimler yalancı olduğunu söylemişlerdir. Bk.
241.d rivayet
• Yine senedinde Hamza b. Avn el-Mesudi vardır. İbn Hibbaridan başka sika sayan yoktur. Bk.
1168.d rivayet
• Yine senedinde Asım b. Behdele vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bunun yanında
birçok âlim onu sika saymıştır. Bk. 5.ci rivayet.
Tahriç: İmam Ahmed, Mûsned (1/89,102, 103) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1270,1271,1272.
1273 (2/736) - İbn Sa’d, Tabakat (3/105) - Tirmizi, Menakıb, 3744 (5/646). Tirmizi dedi ki:
“Hasen sahihtir.” Aynca bk. Hakim, Müstedrek (3/367). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi
de kendisine muvafakat etmiştir. Yine bk. Ebû Nuaym, Hılye (4/186). Bunlann hepsi, Asım b.
Behdele yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Senetleri hasendir. Bk. 2025.Cİ rivayet ile tahrici.
2049 İsnadı zayıftır; üç illeti vardır.
1. Senedinde Ukbe b. Alkame el-Yeşkuri vardır. Kulelidir, zayıftır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 395)
2. Yine senedinde Nadr b. Mansur vardır. Künyesi Ebû Abdurrahman el-Kufi’dir. Zayıftır, doku
zuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 562)
3. Yine senedinde Muhammed b. Yezid el-Kufı vardır. Ebû Hişam er-Rifai’dir. Kavi değildir.
ll.ci rivayet. Bununla birlikte Abdullah b. Said el-Kindi, bir sonraki rivayette kendisine mütâbaat
etmiştir. ..
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3741 (5/645). Tirmizi dedi ki: “Gariptir. Bunu ancak bu yoldarı Di
liyoruz." Aynca bk. Hakim, Müstedrek (3/364). Hakim sahih olduğunu belirtmiş ama
kendisine muhalefet etmiştir. Bu ikisi, Nadr b. Mansur yoluyla bu şekilde rivayet etmişler ir. y
Elbani de zayıf olduğunu söylemektedir. Bk. Mişkat, 6114
2050 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
• Yine senedinde Yahya el-Humani vardır. Hafızdır ama âlimler onu hadis çalmakla itham etmiş
lerdir. Bk. 1492.Cİ rivayet
• Yine senedinde Süheyl vardır. İbn Ebi Salih’tir. Saduktur, sonradan hafızası bozulmuştur. Bk.
209. cu rivayet.
Tahriç: Ahmed, Müsned (1/165) - Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1290 (2/744) - Tirmizı, 1692
(4/201), 3738 (5/643). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahih gariptir.” Aynca bk. Hakim, Mûsredrek
(3/374). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir. Yine bk. ibn
Hibban, Sahih, 6979 (15/436) - İbn Sa’d, Tabakat (3/218). Bunlann hepsi, İbn İshak yoluyla
Yahya b. Abbad’den, o Abdullah b. Zübeyr’den, o da babasından senediyle benzer olarak rivayet
etmiştir. Şeyh Elbani de sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. Silsile-i Sahiha, 945 (2/665)
2052 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Buhârî, Cihad, 2846, 2847 (6/62), Meğazi, 4113 (7/469), Siyer, 2997 (6'160). Ahbarul
Âhâd, 7261 (13/252), Fezailu’s Sahâbe, 3719 (7/99) - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2415 (41879).
Bu ikisi, birkaç yolla Süfyan b. Uyeyne’den, o da İbn Münkedir’den senediyle bu şekilde nvayet
etmişlerdir.
miştir.
Tahriç: iu .im h Besşar yoluyla "Bize Süfyan tahdis etti; Yahya b.
• İbn Hibban, Sahih, 6988 (15/447). Ibrah'm K B etmişlerdir.
Said’den, o Said b. Müseyyeb’ten, o Alı de (4/]g?6) _ Ahmed Müsned (1/137) - Tir-
• Buhârî, 4057, 4058, 4059 (7/4^,'.± Bunlann hepsi. İbrahim b. Sa’d yoluyla Abdullah
mizi, 3755 (5/650) - İbn Mâce, 129 (V /•
1778. ... Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) Uhud günü
benim için sadağını (ok çantası) çıkarıp “At, babam da anam da sana feda olsun!”
buyurdu.*2055
1779. ... Yahya b. Said el-Ensari’den; Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) dedi ki:
“Rasûlullah (s.a.v.) benim için Uhud günü anne ve babasını bir arada zikretti.”2056
rivayet edilmiştir.
Tahriç. Q1QC- oıçz; 3197 3198 (6/338) - Müslim. 1610 (3'1231)
• imam Buhârî, Sahih, Bed’ul Halk, 3195, 319b, ' JrvpM,n o baba
- Ebû Wla, 962 - Taberani. Kebir (342). Bunlarin bep.ı birkaç yolla H.s.™ b. Urve d. n, o baba
- Said b. Zeyd’e gidin. Doğrusu o bana zulmetti. Benim hakkım olan yerin etra
fını çevirdi. Eğer hakkım olan yerden çekilip gitmezse, kesinlikle gider Rasûlullah’ın
(s.a.v.) mescidinde bağırıp yaptığını anlatırım.”
İkisi hemen ayrılıp Zeyd’in yanına gittiler. Zeyd:
1786. ... İbn, Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Ömer b. I latlâb’ı (r.a.) işittim; Ab
durrahman b. Avf’a kendisine sorduğu bir hadisle ilgili şöyle dedi: “Gel de bize
hadis anlat; nazarımızda adil ve razı olunansın.” Ravi daha sonra hadisin devamını
zikretti.2062
2063
1787. ... Ma dan b. Ebi Talha dedi ki: Ömer b. Hattâb (r.a.) minberin üzerin
de şöyle dedi: Benden sonra hilafet işini, Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhu kabzedildiğin-
de kendilerinden razı olduğu altı kişiye bıraktım: Osman, Ali, Abdurrahman b. Avf,
Talha, Zübeyr ve Sa’d. Onlardan kim hilafete getirilirse, artık halifeniz odur.”2064
1788. ... Misvar b. Mahreme dedi ki: Abdurrahman b. Avf (r.a.), kendisine ait
bir araziyi dört bin dinar karşılığında Osman’a sattı. Sonra paraları Kureyş ve Beni
Mahzuru arasında paylaştırdı. Ayrıca benimle Âişe’ye (r.anhâ) da ondan pay gönder
di. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: “Rasûlullah’ı (s.a.v.) “Sana benden sonra ancak
salihler meyleder” buyururken işittim. Allah İbn Avf’a cennet pınarlarından içirsin.”2065
1789. ... Abdurrahman b. Avf (r.a.) dedi ki: Rasûlulullah (s.a.v.) bana şöyle
buyurdu:
- Ey İbn Avf! Şüphesiz kİ sen zenginlerdensin. Allah leâlâ ya borç ver de senin
için ayaklarını özgür bıraksın.
Ben:
- Ey Allah’ın Rasûlü, neyi borç vereyim?
- Şu akşam saatinde sahip olduklarından uzaklaşırsın.
- Ey Allah’ın Rasûlü, malımın tümünü bir araya toplayayım mı?
- Evet.
Bunun üzerine İbn Avf çıktı. Söylenilenleri düşünüyordu. Derken Rasûlullah
(s.a.v.) ona birini gönderip şöyle buyurdu: “Bana Cibril (a.s) gelip şöyle dedi: Ab
durrahman b. Auf’a emret de misafir ağırlasın, isteyene versin ve ilk ailesinden
başlasın. Doğrusu o bu şekil yaptığında onun için bir tezkiye (temizlik) olacaktır. ”2066
• Senedinde Ümmü Bekir binti Misvar b. Mahrame vardır. Makbuldür. Bk. 171 l.ci rivayet. Ken
disine mütâbaat eden birine rastlamadım.
• Yine senedinde Abdullah b. Muhammed el-Mahrami vardır. Ümmü Bekir’in oğlunun oğludur.
Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Bk. 1399.cu rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. Abdulhamid el-Humani vardır. Hafızdır ama âlimler onu hadis çal
makla itham etmişlerdir. Bk. 1492.ci rivayet. Ne var ki tahriçte de görüleceği üzere birçok kişi ken
disine mütâbaat etmiştir. Ayrıca hadisin başka şahitleri vardır. Bununla hasen li ğayrih derecesine
yükselmektedir inşallah.
Tahriç:
• Taberani, Evsat (2/282). İshak b. Cafer b. Muhammed yoluyla “Bana Abdullah b. Cafer tahdis
etti..." senediyle bu şekilde...
• İmam Ahmed, Müsned (6/103, 135) - İbn Sa’d, Tabakat (3/132) - Hakim, Müstedrek (3/311).
Bunların hepsi, birkaç yolla Abdullah b. Cafer’den “Bana Ümmü Bekir tahdis etti..." senediyle
babası zikredilmeksizin rivayet etmişlerdir. Zehebi, Telhis’te şöyle der: “Muttasıl değildir."
Hadisin son bölümünün şahitleri vardır.
• Âişe: Tirmizi, 3749 (5/648). Sahr b. Abdullah’tan, o Ebû Seleme’den, o Âişe’den; Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyururdu: “Sizin işleriniz beni düşündürüyor. Size ancak sabrediciler sabrederler."
Âişe sonrasında şöyle der: “Allah babana cennet pınarlarından içirsin." Bununla Abdurrahman
b. Avf’ı kastetmektedir. Ayrıca Nebî’nin (s.a.v.) eşleri arazinin satış fiyatı olan dört bin dinan da
muttasıl olarak zikretmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “Bu, hasen sahih garip bir hadistir."
• Ümmü Seleme: Bk. İmam Ahmed, Müsned (6/299) - İbn Sa’d (3/132) - İbn Ebi Asım, Sünne.
1312, 1313 (2/615) - Hakim, Müstedrek (3/311). Hakim sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de
kendisine muvafakat etmiştir.
2066 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Halid b. Yezid b. Abdurrahman b. Ebi Malik vardır. Genelde babasının dedesine
nispet edilir. Künyesi Ebû Hişam’dır, Dımeşklidir. Fakih olmakla birlikte hadiste zayıftır. İbn Main
onu itham etmiştir. Sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 191)
• Yine senedinde Halid’in babası Yezid b. Abdurrahman b. Ebi Malik vardır. Saduk olmakla
birlikte çokça vehmetmiştlr. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 603).
• Yine senedinde Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımeşki vardır. Saduk olmakla birlikte hata
ederdi. Bk. 271.ci rivayet.
™d. Müsned (1/125) - Müslim. Sahih. 2419 (4/1881) - ibn S^d. Tnb.nl»! (Mil) - Ebû
Davud el-Tavalsl. Müsned. 2038 (s. 273). Bunlar» hepsi. Hamrrnd b. Seleme Zçyd de$d
Çünkü mahfuz olan İbn Seteme’dir- yoluyla Sablrten. o da Enes ten senediyle bu seklide nyaye!
^*3744 (7/116). 4382 (7/696). 7254 (13/2451 - Müsüm. 1882 (4/188H. Bu İkisi. Ebû
1793. ... Ömer b. Hattâb (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken
işittim: “Şüphesiz her ümmetin bir emini vardır. Bu ümmetin emini İse Ebû Ubey
de b. Cerrah ’tır. ”*2070
1794. ... Ebû Mihcen’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her ümmetin
bir emini vardır. Bu ümmetin emini İse Ebû Ubeyde b. Cerrah’tır. ”2071
1795. ... Ebû Said el-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğru
su ümmetim içinde onlara en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dininde en kuvvet
lisi Ömer, hayası en doğru olanı Osman, en iyi hüküm vereni Ali, Allah Teâlâ’nın
Kitabı’nı en iyi okuyanı Ubeyy b. Ka’b ve farzları en iyi bileni Zeyd b. Sabit’tir. Bu
ümmetin emini, Ebû Ubeyde b. Cerrah’tır. Muaz b. Cebel, insanlar içinde Allah’ın
helal ve haram kıldıklarını en iyi bilendir. Ebû Hureyre, ilimden bir kaptır. Selman
ise ulaşılmaz bir ilimdir. ”2072
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Böylece Kerim olan
Allah’ın haklarında rıza, mağfiret ve cennet ile şahitlikte bulunduğu, Rasûlullah’ın
(s.a.v.) da cennete gideceklerine tanıklık ettiği on kişinin faziletlerini zikretmiş ol
duk. Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhu kabzedildiğinde onlardan razıydı. Allah hepsinden
ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) ehlibeytinden razı olsun, onların sevgisini bizim için faydalı
kılsın.
• Yine senedinde Hamuyeh b. İshak el-Mervezi vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlama
dım.
• Yine senedinde Muhammed b. Amr el-Leysi vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bk.
21.d rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2070 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Cerrah b. Minhal vardır. Künyesi Ebû’l Atuf el-Cezeri’dir. Buhârî ile Müslim “Hadis
leri münkerdir” demişlerdir. Nesai le Darekutni ise “Metruktür” demektedir. Bk. Mizan (1/390)
• Yine senedinde Habib b. Nüceyh vardır. Zehebi dedi ki: Meçhuldür. Bk. Mizan (1/456)
• Yine senedinde Abdurrahman b. Ganem vardır. Tabiînin sika büyüklerindendir. Bk. 34.cü riva
yet.
Daha önce de geçtiği üzere hadis sahihtir.
Tahriç: Buradaki isnat ile Taberani, Evsat. Bk. Mecmau’l Bahreyn, 3757 (6/311). Aynca hadis,
daha önce de geçtiği üzere Buhârî ile Müslim’de başka yollardan rivayet edilmiştir.
2071 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Sa’d vardır. Said b. Merzuban’dır. Zayıftır, müdellistir. Burada muan’an olarak
rivayette bulunmuştur. Bk. 998.ci rivayet.
• Yine senedinde Ali b. Yezid vardır. İbn Süleym es-Sadâl el-Eknani’dir. Zayıftır, dokuzuncu taba
kadandır. Bk. Takrib (s. 406)
• Yine senedinde Hüseyin b. Ebi Zeyd ed-Debbağ vardır. Ahmed b. Hüseyn es-Sufı onu sika
saymıştır. Bk. 1559.cu rivayet.
Tahrici için bk. 1159 ve 116O.cı rivayetler.
2072 İsnadı çok zayıftır.
Tahrici 1166.C1 rivayette geçti. Ayrıca orada anlatıldığı üzere hadis başka sahih yollardan da riva
yet edilmiştir.
Şimdi soruyu sorana kısa ve öz bir şekilde cevap vereceğim inşallah. Allah bizi
sözün ve amelin doğrusuna muvaffak kılsın.
Bilin ki -Allah bize ve size rahmet etsin- ne Mü’minlerin Emiri Ali b. Talib’den
(r.a.), sahâbeden, tabiînden ve Müslümanların onlardan sonra gelen imamların
dan Ebû Bekir, Ömer ve Osman (r.anhum) hakkında gerek hayatlarında gerek
halifeliklerinde gerekse de vefatlarından sonra ancak onlara duydukları sevgi nak
ledilmiştir.
Halifeliklerine gelince; Ali (r.a.) o zaman onları işitir, itaat ederdi. Onları
sever, onlar da onu severdi. Değerlerini yüceltir, onlar da onun değerini yüceltir
lerdi. Onlara olan sevgisinde sadık, ettiği itaatte muhlis idi. Onların cihad ettikle
riyle cihad eder, sevdiklerini sever, kerih gördüklerini kerih görürdü. Karşılaştıkları
olaylarda onunla istişare ederlerdi. O da onlara şefkatli, sevecen ve iyilik eder bir
tavırla fikirler sunardı. Onların uygulamalarının çoğunda onunla istişare etmişlikleri
vardır. Ebû Bekir’in (r.a.) ruhu kabzedildiğinde onu kaybetmekten dolayı üzülmüş,
Ömer (r.a.) öldürüldüğünde uzun süre ağlamış, Osman (r.a.) öldürüldüğünde ise
Allah onun kanından kendisini beri kılmış ve öldürülmesini apaçık bir zulüm ola
rak görmüştür. Onlardan sonra hilafete geçtiğinde izlerini takip etmiş, yollanndan
yürümüştür. Birçok kez insanlara verdiği hutbelerde onların şereflerini zikretmiş,
onlara muhalefet edenleri kınamıştır. Ayrıca onların yoluna uyulmasını emretmiştir.
Allah ondan ve diğer üçünden razı olsun. İşte bu dördü için Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: "Şu dördünün sevgisi ancak mü’min bir kalpte bir araya gelebil,r:
Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali. ”
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi kİ: Kıyamete kadar onlar,
ancak Allah’ın hakka muvaffak kıld.ğ. takval. bir mü’min sevecek, onların veya on
lardan birinin sevgisinden de ancak hak yolu şaş.rm.5 bedbaht bir. gen duracaktır.
. mezhebimiz
Onlar hakk.ndaki ı_ sudur*• Diyoruz
şudu Dy ki;. hilafet ve üstünlükte
sıralama şöyledir: Ebû Bekir, sonra Ömer, sonra usma , p
Allah size rahmet etsin. Şöyle denilir: Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali ’nin
(r.anhum) sevgileri ancak bu ümmetin takvalı olan kimselerinin kalbinde bir arada
bulunur.
Süfyan es-Sevri dedi ki: “Osman ve Ali’nin (r.anhumâ) sevgisi ancak seçkin
insanlann kalbinde bir arada bulunabilir.”2073
1796. ... Humeyd et-Tavil’den; Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: “Bazıları: Os
man ve Ali'nin sevgisi kalplerimizde bir arada bulunmaz, demişlerdir. Onlar yalan
söylemişlerdir; Allah Teâlâ, O’na hamd olsun ki o ikisinin sevgisini kalplerimizde
gerçekten bir araya getirmiştir."2074
1797. ... Humeyd et-Tavil’den; Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: “Bazıları: Osman
ve Ali'nin (r.anhumâ) sevgisi kalplerimizde bir arada bulunmaz, demişlerdir. Onlar
yalan söylemişlerdir; Allah Teâlâ, O’na hamd olsun ki o ikisinin sevgisini kalpleri
mizde gerçekten bir araya getirmiştir.”2075
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Eyyûb es-Sahtiyani’den
şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Her kim Ebû Bekir’i severse, dinini ikame etmiştir.
Kim Ömer’i severse, yolunu açıklığa kavuşturmuştur. Kim Osman’ı severse, Allah
Teâlâ’nın nuru ile aydınlanmıştır. Kim Ali’yi severse, kopması olmayan kulpa tu
tunmuştur. Her kim Muhammed’in ashâbı hakkında güzel konuşursa, nifaktan beri
olmuştur.”2076
1798. ... Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Bir keresinde ben Nebî’nin (s.a.v.)
yanında otururken Ebû Bekir ile Ömer karşıdan bize doğru geliyorlardı. Buyurdu
ki: “Şu ikisi, nebi ue rasûller dışında cennetin öncekiler ue sonrakilerden olan ihti
yarlarının efendileridir. Sakın onlara bunu söyleme ey Ali!” Ben de onlar ölene dek
bunu onlara söylemedim.2077
1799. ... Ali (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanındaydım.
Birazdan Ebû Bekir ve Ömer (r.anhumâ) Nebî’nin (s.a.v.) olduğu yere doğru gel-
b Zeyd b. Hasan’a gelip “E^ Ebû Muham r’halklndan bir grup’ Hasen
1803. ... Muhammed b. İshak dedi ki: Ebû Cafer’i şöyle derken işittim: “Her
kim Ebû Bekir ve Ömer’in (r.anhumâ) faziletlerinden yana cahilse, sünnetten yana
cahildir.”2082
1804.... Abduhayr dedi ki: Ali b. Ebi Talib’i (r.a.) şöyle derken işittim: “Allah
Teâlâ peygamberi’nin (s.a.v.) ruhunu, nebilerin ruhlarını kabzettiği en hayırlı din
üzere kabzetti.” Daha sonra ona senalarda bulundu ve şöyle ekledi: “Sonra Ebû
Bekir (r.a.) halife seçildi ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) amelini işleyip sünnetini uyguladı.
Sonra Ebû Bekir’in ruhu, herhangi birinin ruhunun kabzedildiği en hayırlı din üzere
kabzedildi. Kendisi, bu ümmetin peygamberinden (s.a.v.) sonra en hayırlı kişisiydi.
Sonra Ömer (r.a.) halife seçildi ve o ikisinin amellerini işleyip sünnetlerini uygula
dı. Sonra Ömer’in (r.a.) ruhu, herhangi birinin ruhunun kabzedildiği en hayırlı din
üzere kabzedildi. Kendisi, bu ümmetin peygamberi (s.a.v.) ve Ebû Bekir’den sonra
en hayırlı kişisiydi.”2083
dinliyor.” Bk. Tarih-i Kebir (5/192). Aynca bk. Müsned (1/149). Aynca bu son kaynakta Salim bu
rivayeti zikrettikten sonra “Bana adamın biri Abdullah b. Melil’den tahdis etti” diye geçmektedir.
• Yine senedinde Half b. Velid vardır. Künyesi Ebû’l Velid el-Cebheri’dir, Bağdatlıdır. Ebû Ha
tim, Ebû Zur’a ve İbn Main onun sika olduğunu söylemişlerdir. Bk.Cerh ve Tadil (8/371) - Sikat
(8/227) - Tarih-i Bağdat (8/320)
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (1/88,148) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 109 (1/136)
-Taberani, Kebir, 6049 (6/216) - İbn Ebi Asım, Sünne, 1421 (2/617) -Tirmizi, 3785 (5/662). Tır-
mizi dedi ki: “Hasen gariptir.” Bunların hepsi, Kesir en-Nevva yoluyla Müseyyeb b. Necebe’den,
o Ali b. Ebi Talib’ten, o da Nebî’den (s.a.v.) senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2082 İsnadı hasendir.
• Senedinde Muhammed b. İshak vardır. Saduk olmakla birlikte tedlis yapardı. Şia görüşüne
sahip olmakla suçlanmıştır. Bk. 667.Cİ rivayet. Ne var ki burada açıkça işittiğini belirtmiştir.
• Yine senedinde Yunus b. Bükeyr vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 964.CÜ rivayet.
Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Mutayn (veya Mutin) el-Kufı vardır. Muhammed b. Abdullah b. Süleyman’dır.
Künyesi Ebû Cafer el-Hadrami’dir. Kufe’nin muhaddisidir. Zehebi dedi ki: “Âlimler sika olduğunu
söylemişlerdir.” Bk. Mizan (3/607) - Siyer (14/41)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 108 (1/135) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 2324
(7/1312). Bu ikisi, birkaç yolla Yunus b. Bükeyr’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2083 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdülmelik b. Sel’ el-Hemedani vardır. Saduktur, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s.
363)
• Yine senedinde Abdullah b. Ömer el-Kufi vardır. Saduktur, Şia görüşüne sahiptir. Bk. 54.cü
rivayet.
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (1/128) - Abdullah b. Ahmed, Fezail, 72 (1/101). Bu ikisi, Mervan b.
Muaviye yoluyla “Bize Abdülmelik b. Sel’ tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 427 (1/311). Müshir b. Abdülmelik b. Sel’ yoluyla
Abduhayr’den benzer olarak...
• Hindi bunu aynca İbn Asakir ile İbn Ebi Şeybe’ye de nispet etmektedir. Bk. Kenzu’l Ummal,
36138
- Ebû Bekir’dir.
- Sonra kim?
- Sonra Ömer’dir.
Sonra acele davrand.m ama ona sormaya ve "Sonra sen misin?" demeye
çekindim. Bunun üzerine şöyle dedi; “Senin baban insanlardan biridir; iyilikleri ve
kötülükleri vardır. Allah ona ne dilerse onu yapar.”2084
2085
2084 İsnadı zayıftır; birkaç illeti vardır.
1. Senedinde Kesir en-Nevva vardır. Zayıftır. Bk. 1336.cı rivayet. Kendisi -şayet vefat tarihi H. 43
olan ve ağaç altında biat eden sahabeden biri olan Huzeyfe b. Üseyd el-Gıfari ise- Ebi Seriha’dan
işitmemiştir. Bk. İsabe (1/318). Bunun yanında İmam Ahmed’in isnadında “Ahmes’li bir şeyhten”
diye geçmektedir. Bk. Fezailu’s Sahâbe, 178 (1/176)
2. Yine senedinde Said b. Muhammed b. Verrak vardır. Künyesi Ebû’l Hasen el-Kufi’dir. Bağdat’ta
ikamet etmiştir. Zayıftır, üçüncü tabaka küçüklerindendir. Bk. Takrib (s. 240)
3. Yine senedinde Münzir b. Muhammed b. Eban el-Beğavi vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye
rastlamadım.
Tahriç:
• Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 112 (1/138). Yunus b. Erkam yoluyla Kesir’den, o Saf-
van b. Hani’den, o Ebû Seriha’dan bu şekilde... Görüldüğü gibi Ebû Seriha ile Kesir arasında
Safvan b. Hani vardır.
• İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 178 (1/176). Kesir yoluyla Safvan b. Kabisa el-Ahmesi’den, o
Ahmes’li bir şeyh olan Ebû Seriha’dan “Ali’yi şöyle derken işittim...” senediyle...
• İbn Sa’d, Tabakat (3/171). Kesir yoluyla Ebû Seriha’dan bu şekilde...
2085 İsnadı hasendir.
• Senedinde Mansur b. Dinar et-Temimi vardır. İbn Main zayıf olduğunu söylemiştir. Ebû Zur’a
dedi ki: “Kufelidir, salihtir.” Ebû Hatim dedi ki: “Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur." Bk.
Cerh ve Tadil (8/171) . . ,
• Yine senedinde Said b. Salim vardır. Zannediyorum kı künyesi Ebû Osman el-Kaddah olan
kijdlr. Kulelidir. Aslen Horasan veya Kulelidir. Sadak olmak)..birlikle v.b™d.^Bur« rağmen
lakihlir, dokuzuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s 2361 - Tebz.b W3Sk Aynen Es as b.
Şu'be kendisine mülâbaat etmiştir. Bk. Abdullah b. me , unn . altıncı tabakadan
• Yine senedinde Münzlr es-Sevri vardır. Künyesi Ebü Ya la el-Kulı dit. Sikadır, alime, tabakadan-
1807. ... Muhammed b. Hanefiye (r.h) dedi ki: Babama şöyle sordum:
- Babacığım, Rasûlullah’tan (s.a.v.) sonra insanların en faziletlisi kimdir?
Bana dedi ki:
- Ey oğulcuğum, bilmiyor musun?
- Hayır, dedim.
- Ebû Bekir’dir.
- Babacığım, sonra kimdir?
- Ey oğulcuğum, bilmiyor musun?
- Hayır.
- Sonra Ömer'dir.
Sonra ben acele edip “Ey babacığım, üçüncüsü sen misin?” diye sordum.
Dedi ki: “Ey oğulcuğum, senin baban Müslümanlardan biridir; lehlerine olan lehi
ne, aleyhlerine olan aleyhinedir.”2086
1808.... İbn Hanefıyye (r.h.) dedi ki: Babama şöyle sordum:
- Sonra kimdir?
. Sonra Ömer’dir,2088
1811. ... Sahh b. Musa dedi ki: Babam’ı Asım b. Ebi’n Nücud’a şöyle sorar
ken işittim: “Ey Ebû Bekir! Ali b. Ebi Talib’in “Bu ümmetin peygamberinden sonra
en hayırlısı Ebû Bekir, Ebû Bekir’den sonra onların en hayırlısı Ömer’dir. Üçün-
cüsünün yerini de biliyorum sözünün manasını neye hamlediyorsunuz?” Asım
babama şöyle cevap verdi: Onunla ancak Osman’ı kastettiğini düşünüyoruz. O,
kendi nefsini temize çıkarmaya gerek kalmayacak kadar üstündü.”2090
1812. ... Ebû Cuhayfe dedi ki: Ali’nin (r.a.) yanma girip “Ey Rasûlullah’tan
(s.a.v.) sonra insanların en hayırlısı olan kimse!” dedim. Bunun üzerine şöyle dedi:
“Ey Ebû Cuhayfe, yavaş ol! Ey Ebû Cuhayfe, yavaş ol! Sana Rasûlullah’tan (s.a.v.)
sonra insanların en hayırlılarını haber vereyim mi? Ebû Bekir ve Ömer’dir. Yazık
sana ey Ebû Cuhayfe! Benim sevgimle Ebû Bekir ve Ömer’e karşı nefret mü’min
bir kalpte bir arada bulunmaz. Yazık sana ey Ebû Cuhayfe! Benim sevgimle Ebû
Bekir ve Ömer’e karşı nefret mü’min bir kalpte bir arada bulunmaz.”2091
18 13.... Hakem b. Cahl’den; Ali (r.a.) dedi ki: “Hiç kimse beni Ebû Bekir ve
Ömer’den daha üstün tutmasın! Her kim beni o ikisinden üstün tutarsa, ona iftira
atanın haddini uygulayıp sopalarım.”*2092
1814. ... Ebû Abdurrahman dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.), kefenlendiği vakit
Ömer b. Hattâb’ın yanına girdi ve şöyle dedi: “İçinizden hiç kimse, Allah Teâlâ’nın
sahifesini attığı şu kefene sarih kimseden daha sevimli değildir. Sonra şöyle dedi:
“Allah sana rahmet etsin ey İbn Hattâb! Sen Allah’ın zatını bilen idin. Doğrusu
Allah Teâlâ senin kalbinde yüce idi. İnsanlar hakkında Allah’tan korkardın ama Al
lah hakkında insanlardan korkmazdın. Hak hususunda cömert, batılda cimri idin.
Gıybet etmez, yüze karşı övmezdin.” Ravi daha sonra devamını zikretti.2093
1815. ... Ebû’s Sefer dedi ki: Mü’minlerin Ali b. Ebi Talib’in (r.a.) üzerinde
çokça aynı elbise görülürdü. Kendisine “Ey Mü’minlerin Emiri! Doğrusu şu elbiseyi
çokça giyiyorsun, nedeni nedir?” diye soruldu. Dedi ki: “Evet, öyledir. Bunu bana
en yakın arkadaşım, sıcak dostum Ömer b. Hattâb (r.a.) giydirmişti.” Sonra şöyle
dedi: “Şüphesiz Ömer b. Hattâb (r.a.) Allah’a samimi davranmış, Allah da onu
samimi kılmıştır.” Ali sonrasında ağlamaya başladı.2094
• Yine senedinde Kasım b. Velid el-Hemdani vardır. Künyesi Ebû Abdurrahman el-Kufi’dir, kadı
lık yapmıştır. Saduktur, garip rivayetlerde bulunmuştur, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 452).
Bununla birlikte Malik b. Miğvel İle zikredilmiştir. Kendisi sikadır, sebttir. Bk. 1313.cü rivayet.
• Yne senedinde İdris b. Yahya el-Havlani vardır. İbn Ebİ Hatim, Cerh ve Tadil’de (2/265) onun
hakkında Ebû Zur’a’nın şöyle dediğini söyler: “Salih bir adamdır, faziletli Müslümanlardandır.”
Ebû Muhammed dedi ki: “Saduktur.”
Tahrici 1806 numaralı rivayette geçti. Aynca bk. Abdullah b. Ahmed, Sünne, 1376, 1377, 1378
(2/583). Birkaç yolla Ebû Cuhayfe’den muhtasar olarak bu şekilde... Yne bk. Mecmau’z Zevaid
(9/53) - Kenzu’l Ummal, 36141
2092 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Ubeyde Ümeyye b. Hakem b. Hacel vardır. Zehebi dedi ki: “Tanınmıyor.” Bk.
Mizan (1/275)
• Yine senedinde Muhammed b. Talha vardır. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardı. Bk. 217.Cİ
rivayet.
• Yine senedinde Abdullah b. Ömer el-Kufi vardır. Saduktur, Şia görüşüne sahiptir. Bk. 54.cü
rivayet.
• Yine senedinde Hakem b. Hacel el-Ezdi el-Basri vardır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 174). Ne var ki Ali’den (r.a.) işitmemiştir.
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 49 (1/83). Ahmed b. Yunus yoluyla “Bize Mu
hammed b. Talha tahdis etti...” senediyle bu şekilde... Hindi bunu aynca İbn Asakİr’e de nispet
etmiştir. Bk. Kenzu’l Ummal, 36103
2093 İsnadı ve tahrici hakkında 1206 numaralı rivayette açıklama yapıldı.
2094 İsnadı hasnendir.
• Senedinde Şuca b. Velid vardır. İbn Kays es-Sükuni’dir. Künyesi Ebû Bedr el-Kufi’dir. Saduktur,
vera ehlidir ama vehimleri vardır. Dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 264) - Tehzib (4/413)
• Yine senedinde Ebû’s sefer vardır. Said b. Yuhmid el-Hemedani’dir. Kufelidir, sikadır, üçüncü
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 212)
• Yne senedinde Half b. Havşeb vardır. Sikadır. Bk. 901.ci rivayet.
Ali:
. Nedir o?
1817... . Amir eş-Şa bi den; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: “Sükûnetin Ömer’in
(r.a.) dili üzere konuştuğunu uzak görmezdik.”2096
1818... . Zirr’den; Ali (r.a.) dedi ki: “Sükûnetin Ömer’in (r.a.) dili üzere konuş
tuğunu uzak görmezdik.”2097
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ali (r.a.) Ömer’in fazi
letlerini ve Allah Teâlâ ile Rasûlü (s.a.v.) nazarındaki güzel konumunu bildiğinde
ona annesi Fatıma (r.anhâ) kızı Ümmü Gülsümü (r.anhâ) nikahladı. Allah Fatıma
ve evlatlarından razı olsun. Ömer (r.a.) öldürüldüğünde Ümmü Gülsüm (r.anhâ)
onun nikahı altındaydı. ________
Tahriç: İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12047 (12/29). Ebû Muaviye yoluyla Half b. Havşeb’ten bu
şekilde...
• SenedindeEbû Meryem es-Sekafı vardır. İsmi Kays el-Medaini’dir. Meçhuldür, üçüncü tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 672) -Tehzib 1^/232) . rivayet Burada muan’an
• Yine senedinde Ebû Ishak vardır. Saduktur, mudellıstır. Bk. oo/.cı y
olarak rivayet etmiştir. birlikte çokça hata ederdi. Bk. 1232.Cİ
• Yine senedinde Ata b. Müslim vardır. Saduk olmakla «.
rivayet. vardır. KünyCSİ Ebû Said el-Halebi’dir, Antak-
• Yine senedinde Musa b. Abdurrahman tabakadandır. Bk. Takrib (s. 552)
yalıdır. Saduktur, garip rivayetlerde bulunmuştur, onun
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2096 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1357 numaralı rivayette geçti.
^7 İsnadı hasendir. . .
Tahrici için bk. 1205 ve 1359 numaralı rivayeti .
1819. ...Ata el-Horasani’den dedi ki: Ömer b. Hattâb (r.a.), Ali’nin kızı Ümmü
Gülsüm’e talip oldu. Kendisi Rasûlullah’ın (s.a.v.) kızı Fatıma’nın kızıydı. Ali “Ben
onu kardeşimin oğlu Cafer için düşünüyorum” dedi. Ömer ise şöyle cevap verdi:
“Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Kıyamet günü her nesep, sebep
(bağ-ilişki) ue sıhriyet (damatlık) arasındaki bağ kopacaktır. Benim sebebim, nese
bim ue sıhriyetim ise müstesna.” Bu yüzden ona arzu duydum.” Bunun üzerine Ali
“Ben sana onu göndereyim de ne kadar küçük olduğuna bir bak” dedi. Kızı hemen
Ömer’e yolladı... Ravi daha sonra devamını zikretti.2098
1820. ... Cafer b. Muhammed’den, o babasından; Ömer b. Hattâb, Ali’nin
kızı Ümmü Gülsüm’e talip oldu ve “Onu bana nikahla” dedi. Ali “Ben onu karde
şimin oğlu Cafer için düşünüyorum” dedi. Ömer ise “Onu bana nikahla! Vallahi
ben bir kız babasından insanların gözetmediğini gözetiyorum” dedi. Bunun üzerine
ona kızını nikahladı. Derken Ömer (r.a.) Muhacir’in yanma geldi ve “Beni tebrik
edin!” dedi. Onlar “Neden dolayı, ey Mü’minlerin Emiri?” diye sordular. Ömer
şöyle dedi: “Ali ve Rasûlullah’ın (s.a.v.) kızı Fatıma’nın kızı Ümmü Gülsüm’den
dolayı. Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Kıyamet günü her nesep,
sebep (bağ-ilişki) ue sıhriyet (damatlık) arasındaki bağ kopacaktır. Benim sebebim,
nesebim ue sıhriyetim ise müstesna. ” Bu yüzden Rasûlullah (s.a.v.) ile aramda ne
sep bağı olsun istedim.”2099
1821. ... Amr b. Kays’tan; Ali (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) geçti. Ebû
Bekir ikinci, Ömer de üçüncü oldu.”2100
1824. ... Hasan-ı Basrî den; Ali (r.a.) dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) Ebû Bekir’i
(r.a.) öne geçirdi de insanlara namaz kıldırdı. Halbuki benim konumumu bilirdi. O
sıra uzakta veya hasta değildim. Şayet beni öne geçirmek isteseydi, kesinlikle bunu
yapardı. Bu yüzden dünyamız adına, Rasûlullah’ın (s.a.v.) dünyamız adına razı
olduğundan razı olduk.”2103
1825. ... Nezzal b. Sebûra el-Hilali dedi ki: Bir gün, Mü’minlerin Emiri Ali b.
Ebi Talib’i (r.a.) mutlu olarak gördük. Ona dedik ki: “Ey Mü’minlerin Emiri! Bize
arkadaşlarından anlat”
Ali:
- Rasûlullah’ın (s.a.v.) tüm ashabı benim de arkadaşlarımda.
Biz:
- Bize yakın arkadaşlanndan bahset.
- Rasûlullah’ın (s.a.v.) yakın arkadaşı kimse, o benim de yakın arkadaşımdır.
• Bize Ebû Bekir’i anlat.
Şiilik etmedi. Onun beri oluşu gerçeğini göz ard Sd^ahib™' ° dTT
Lor, g^aya gönderdiğinde gazveye cıhunrd.. H h 1 bana verdlgınde
gğer bir halife tayin eder de o da kö^k XreTh t Vakla5"S'nda
$ • r>rlı Rıı uıizdpn kilafoH -i § rse’ bunu kahnnde Ömer’i bulaca-
5"’a,TkAn h a^hâhd t.0? U Ve eh" besrtlni «lkard'- Se«ilm“l İÇİ"
RaSa d Âhdor h dan ,al? kİ5İ a’lrdl- 0 «da Abdurrahman b.
Avf da vardt. Abdurrahman Kend, hakk™ Allah ve O'nun Rasûiü için b.rakmam.
uygun gorur musunuz, dedi ve bizden emir seçilecek kişi için dinlenip itaat edil
mesi adına mısak aldı. Derken elini Osman'ın eline vurdu ve ona biat etti. Hemen
kendi durumuma baktım. Gördüm ki itaatim biatimi geçmiş. Bir de ne göreyim;
boynumda Osman için bir misak var. Bu yüzden Osman’a da itaat ile tâbi oldum
ve onun hakkını eda ettim.”2107
1829. ... Süveyd b. Gafle dedi ki: Bir keresinde Şia’dan bir grubun yanın
dan geçtim. Ebû Bekir ve Ömer (r.anhumâ) hakkında ileri geri konuşuyor, onlara
eksiklik nispet ediyorlardı. Derken Ali b. Ebi Talib’in yanına girdim. Ona dedim
ki: “Ey Mü’minlerin Emiri! Ashabından bir grubun yanından geçtim. Ebû Bekir ve
Ömer’i onlarda olmayan vasıflarla zikrediyorlardı. Şayet onlar, kendilerinin açıkça
söylediklerini senin içinde sakladığını düşünmeselerdi, buna cüret edemezlerdi.”
Ali (r.a.) dedi ki: “Allah’a sığınırım! İçimde onlar için temenni ettiğimden başka
sını gizlemekten Allah’a sığınırım! Onlara içinde sadece güzellik ve iyilik besleyen
dışındakilere Allah lânet etsin! Rasûlullah’ın (s.a.v.) iki kardeşi, iki arkadaşı ve iki
veziridir onlar. Allah onlara rahmet eylesin.” Sonra gözleri yaşla dolu ağlayarak
ayağa kalktı. Elimi tuttu ve mescide girdik. Minbere çıktı ve sakalını tutarak oturdu,
iyice yerleşti. Sakalına bakıyordu; bembeyaz olmuştu. Tâ ki insanlar toplandılar.
Sonra ayağa kalktı, şehadet getirdi ve şu kısa ama derin etkisi olan hutbeyi verdi:
“Bazı topluluklara ne oluyor ki Kureyş’in iki seyyidi ve Müslümanlann iki baba
sını benim münezzeh ve beri olduğum şekilde zikrediyor ar. n ar a ın a ı en
Seri konuşanları cezalandıracağım. Tohumu yaran ve ruhu
ederim ki o ikisini ancak takvalı bir mü’min sever, onlara ancak; kotu bir günahkar
9^dcr-O ikisi, Rasûlullah’a (s.a.«)
der, yasaklar, hükmeder ve cezalandır ‘ a v} de ancak o ikisinin görü.
(s a-v.) görüşünü geçmezlerdi. Zaten sevmezdi. Rasûlullah (s.a.v.) şu
ŞUnû görüş sayardı. O ikisini sevdiği g
18.33; Br.Î7r h- CS'SCkati (W9a eS-Sukti> ,ahdıs etti, dedi ki: Bize
Hasen b. Arefe tahdis etti, ded. kı: Bize Yahya b. Mes’ud tahdis etti, dedi ki: Bana
Ebû l Hafs el-Abedı tahdis ett,; Amdülmelik b. Umeyr’den, o Rasûlullah’ın (s.a.v.,
sahâbesi Esid b. Safvan dan; dedi ki: Allah Teâlâ Ebû Bekir’in (r.a.) ruhunu kabzet-
fiğinde tıpkı Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhunun kabzedildiği günkü gibi Medine’yi üzün
tü ve gözyaşı kapladı. Derken Ali b. Ebi Talib (r.a.) gözleri yaşlı koşarak geliverdi.
Gelirken “Bugün peygamberlik halifeliği kesilmiştir” diyordu. Tâ ki Ebû Bekir’in
içinde olduğu evin kapısında durdu. Ebû Bekir ölmüş, üzeri örtülmüştü. Ali dedi
ki: Allah sana rahmet etsin ey Ebû Bekir! Rasûlullah’ın (s.a.v.) yakın arkadaşı,
samimi dostu, onun rahatlama yeri, güvendiği, sırdaşı ve istişare ettiği kimsesi idin.
Şu toplumun ilk İslam’a gireni, imanı en halis ve kesin inancı en sağlam olanıydın.
Allah’tan en çok korkanı, Allah Teâlâ’nın dininde en zengini, Rasûlullah’ı (s.a.v.) en
çok çevreleyen, ashâbının en çok güvendiği, ona en güzel arkadaşlık edeni, menkı
beleri ve öne geçen faziletleri en çok olan kimse idin. Sen onların en yüksek derece
ve en yakın vesileye sahip olanıydın. Rasûlullah’a (s.a.v.) yol/ gidişat, rahmet ve fa-
• Yine senedinde Bişr b. Hucr es-Sami vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Rivayetlerinde herhangi bir bis
yoktur. Kendisinden hadis yazdım. Saduk biriydi.” Bk.Cerh ve Tadil (2/355)
Tahrici 1196 numaralı rivayette geçti.
2110 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Amr b. Ebi’l Heysem b. Halid el-Kuraşi vardır. Abdülmelik b. Umeyr’den rivayette
bulunmuştur. Meçhuldür, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 418) - Tehzib (7/505). Hafız İbn
Hacer, İsabe’de (1/74) onun ismini Amr b. İbrahim olarak zikrettikten sonra hakkında -Metruk
lerden biridir” demiştir. Zehebi ise Darekutni’den onun hakkında “Çok yalancıdır dediğim nak
leder. Bk. Mizan (3/180) k M ik Ukk
• Yine senedinde Ahmed b. Musab el-Mervezi vard.r. Künyesi Ebû Abdurrahman d.r. İbn H.bban,
onu Sikat’ta (8/37) zikretmektedir. İbn Kattan dedi ki: “Tamnm.yor. Zehebi şöyle der Ömer b.
Harun el-Belhi’den batıl bir hadis rivayet etmiştir. Kaldı ki Ömer de zayıftır. Bk Mizan (1/156)
• Yine senedinde İbn Zâc diye bilinen Ahmed b. Mansur el-Mervezi vard.r. Saduktur. on bınnc.
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 85) Barudi şöyle der: “Sahâbe olmakla birlikte sadece
* Yine senedinde Esid b. Safvan var ı. “Sahâbe arasında bilinmemektedir.” Zehebi
Ali’den rivayette bulunmuştur.” İbn Seken dedi w.
de “Meçhuldür” demiştir. Bk. Mizan Ebû'l Avam yoluyla “Bize Ömer b. İbrahim
Tahriç; Lalekai, Şerhu’l Usul, 245 ( Q Rasûhıllah’ın (s.a.v.) sahâbesi Enise b.
el-Haşimi tahdis etti; Abdülmelik b. V
Safvan’dan...” senediyle bu şekilde...
Allah’a hamd olsun ki O’nun iyiliği ile eş-Şeria kitabının yirmi birinci bölümü
burada sonra erdi. Allah’ın salât ve selamı, seyyidimiz Nebi Muhammed ve aile
sinin üzerine olsun. Bu bölümü, kitabın yirmi ikinci bölümü izleyecektir inşallah.
Sadece O’na güven duyulur.
İKİ YÜZ OTUZ BİRİNCİ BÂB: EBÛ BEKİR İLE ÖMER’İN (R.ANHUMÂ)
NEBÎ’NİN (S.A.V.) YANINA DEFNEDİLMELERİ
1834. ... Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) dedi ki: Nebî’yi (s.a.v.) şöyle buyururken
işittim: Şu minberim He kabrim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.”2114
Bu hadis, mhSe de görüleceği ürere birçok sahih yoldan gelmi, olup aynı ramanda Buhâd de
de geçmektedir.
Tahriç: Müsned, 118 (1/109). Bu ikisi, Ebû Bekir b. Ebi
• Bezzar (Keşfu’l Estar, 1194, 2/ )- yesar’dan, o Abdurrahman b. Yarbu’dan, o Ebû
Sebûra yoluyla Zeyd b. Eşlem en, o kl]dlğım yer arası, cennet bahçelerinden bir
Bekir’den, o da Nebî’den (s.a.v.) “Senedinde Ebû Bekir b. Ebi Sebûra vardır,
bahçedir” lafzıyla rvayet etmişlerdir. Heysem
Çokça hadis uyduran biridir.” Bk. Mecmau z Zevaid (W)
1835. ... Ümmü Seleme’den (r.anhâ); Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Kabrimle
minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Şüphesi/, minberimin ayakları
cennet üzerindedir.”2"5
1836. ... Nebî’nin (s.a.v.) hanımı Ümmü Seleme’den (r.anhâ); Nebî (s.a.v.)
buyurdu ki: "Şu minberimin ayakları cennet üzerindedir. Âişe’nin evi İle minberim
arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de havuzum üzerindedir."21'6
1837. ... İbn Ömer’den (r.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Evimle
minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Şüphesiz minberim havuzum
üzerindedir. ”2n7
• Bczzar. Ishak b. Muhammed yoluyla “Bana Abide binti Nabil tahdis etti; Âişe binti Sa’d’dan, o
da babasından...” senediyle
Musannif bu bölümde hadisi Ümmü Seleme’den de nakledecektir. Ayrıca bunun şu şahitleri de
vardır:
• Abdullah b. Zeyd el-Mazini: Bk. Buhârî, Sahih, Fazlu’s Salati Fi Mescidi Mekke ve’l Medine,
Bab Fazli Ma Beyne’l Kabri ve’l Minber, 1195 (3/84) - Müslim, Kitabu’l Hac, Bab Ma Beyne’l
Kabri ve’l Minber Ravzatun Min Riyazi’l Cenneh, 1390 (3/1010) - Nesai, Mücteba, 695 (2/35) -
Malik, Muvatta, Kitabu’l Kıble, 11 (1/197). Bunların hepsinde “Kabrim” yerine “Evim” kelimesi
geçmektedir.
• Ebû Hureyre: Bk. Buhârî, Fazlu’s Salati Fi Mescidi Mekke ve’l Medine, 1196 (3/84), Fezailu’l
Medine, 1888 (4/118), Rikak, 6588 (11/473), İtisam, 7335 (13/317) - Müslim, 1391 (3/1011)
- Ahmed, Müsned (2/236, 237, 401, 438, 528, 533). Bunların hepsi, Asım b. Hafs yoluyla Ebû
Hureyre’den rivayet etmişlerdir. Aynca bk. Tirmizi, Menakıb, 3916 (5/719) Velid b. Riyah yoluyla
Ebû Hureyre’den...
• Ebû Hureyre ve Ali: Tirmizi, Menakıb, Fazlu’l Medine, 3915 (5/718). Tirmizi dedi ki: “Ali’nin
rivayeti olarak bu yoldan hasen gariptir.”
• Ebû Hureyre veye Ebû Said: Burada ravi şüphe etmiştir. Bk. Muvatta, Kitabu’l Kıble, 10 (1/197)
- Ahmed, Müsned (2/466)
• Ebû Said el-Hudri: Bk. İmam Ahmed, Müsned (3/64). “Kabrim” lafzıyla...
• Cabir: Bk. Ahmed, Müsned (3/389).
Bu rivayetlerin en ali isnada sahip olanlannda “Kabrim” yerine “Evim" geçmektedir.
2115 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ammar b. Muaviye ed-Duhni vardır. Künyesi Ebû Muaviye el-Beceli el-Kufı’dir.
Saduktur, Şia görüşüne sahiptir. Beşinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 408). Bununla birlikte hadis
bir önceki rivayetin tahricinde de görüldüğü üzere sahihtir.
Tahriç:
• Humeydi, Müsned, 290 (1/139) - Taberani, Kebir (23/255). Bu ikisi, Süfyan b. Ammar ed-
Duhni yoluyla hadisin sadece ilk kısmını rivayet etmişlerdir.
• İkinci kısmı olan “Şüphesiz minberimin ayakları cennet üzerindedir” cümlesi İçin bk. Abdurrez
zak, Musannef, 5242 - Ahmed, Müsned (6/318, 279, 292) - Nesai, Mücteba. 696 (2/35) - İbn
Hibban, Sahih, 3749 (9/64) - Taberani, Kebir (23/254). Bunların hepsi, birkaç yolla Süfyan b.
Ammar ed-Duhni’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
Ayrıca Ebû Vakıd el-Leysi’den de bir şahidi vardır. Bk. Taberani, Kebir, 2396 - Hakim, Müstedrek
(3/532). Şeyh Elbani, Ebû Vakıd rivayetinin zayıf, öncekilerin sahih olduğunu söylemiştir. Bk.
Silsile-i Sahiha, 3050
2116 İsnadı bir önceki gibi hasendir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2117 İsnadı hasendir.
dayken vefat etti.”2118 ’ (r anha) dedl k,: “Rasûlullah (s.a.v.) altmış üç yaşın-
1841. ... Haşan b. Ali’den; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: “Nebî’nin (s.a.v.)
vefatına üç gün kaldığında Cibril (a.s) ona indi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed!
Beni sana, senin için bir ikram ve lütuf olması adına hissettiğin şeyi senden daha
iyi bilen biri gönderdi. Sana ‘Kendini nasıl buluyorsun?’ diye soruyor.” Buyurdu
ki: “Ey Cibril! Kendimi gamlı buluyorum. Ey Cibril! Kendimi kederli buluyorum. ”
İkinci gün olduğunda Cibril (a.s) ona yine indi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed!
Beni sana, senin için bir ikram ve lütuf olması adına hissettiğin şeyi senden daha
iyi bilen biri gönderdi. Sana ‘Kendini nasıl buluyorsun?’ diye soruyor.” Buyurdu
ki: “Ey Cibril! Kendimi gamlı buluyorum. Ey Cibril! Kendimi kederli buluyorum. ”
Üçüncü gün olduğunda, Cibril bu sefer yanına ölüm meleği ile indi. Onun yanın
da da kendisine İsmail denilen ve ordusunun sayısı yetmiş bin olan bir melek de
bulunmaktaydı. Her ordudaki asker sayısı ise yüz bin taneydi. Rabbinin ordula-
nnı ancak O bilir. Rabbinden Muhammed (s.a.v.) ile karşılaşmak ve ona selam
vermek için izin istemişti. Derken Cibril (a.s) ondan önce davrandı ve şöyle dedi:
“Esselamu aleyke ey Muhammed! Beni sana, senin için bir ikram ve lütuf olma
sı adına hissettiğin şeyi senden daha iyi bilen biri gönderdi. Sana ‘Kendini nasıl
buluyorsun?’ diye soruyor.” Buyurdu ki: “Ey Cibril! Kendimi gamlı buluyorum.
Ey Cibril! Kendimi kederli buluyorum. ” Bunun üzerine Cibril “Ey Muhammed!
Şu ölüm meleğidir. Senden yanına girmek için izin istiyor. Bil ki ne senden önce
birinden izin istemiş ne de senden sonra birinden izin isteyecektir” dedi. Buyurdu
ki: “Ey Cibril, ona izin ver!” Derken içeri girdi ve şöyle dedi: “Esselamu aleyke
ey Muhammed! Beni sana Rabbin Teâlâ gönderdi ve bana senin emrettiğine ita
at etmemi emretti; eğer canını almamı emrederse alır, eğer hoşlanmazsan bırakır
giderim.” Buyurdu ki: “Ey ölüm meleği! Bunu yapacak mısın?” Melek de buna
“Ben bununla emrolundum ey Muhammed!” şeklinde cevap verdi. Derken Cibril
(a.s), ona doğru yöneldi ve “Ey Muhammed! Hiç şüphesiz Allah Teâlâ seni özlemiş,
seninle kavuşmayı arzu etmiştir” dedi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) ölüm meleği
ne dönüp “Emrolunduğun gibi davran!” buyurdu. Akabinde Rasûlullah’ın (s.a.v.)
ruhu kabzedildi. Görmediğimiz birinin şöyle dediğini işittik: “Her ölenin taziyesi,
her musibetin bedeli, her yok olanın yenisi Allah’tadır. Allah’ı umuverin. Çünkü
asıl mahrum, sevaptan mahrum kalandır.”2121
Hadisin daha önce de geçtiği üzere sahih şahitleri vardır ve ayrıca Buhârî ile Müslim’de rivayet
edilmiştir.
Tahriç:
• Müslim, Fezail, 2352 (4/1826) - Ahmed, Müsned (4/96, 97, 100) - Tirmizi, Menakıb, 3653
(5/605) - Abd b. Humeyd (421). Bunların hepsi, birkaç yolla Şu’be’den, o Ebû İshak’tan, o da
Amir’den senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (4/97) - Nesai, Sünen-i Kübra (Tuhfetu’l Eşraf, 11402). Bu ikisi, birkaç yolla
Yunus b. Ebi İshak’tan, o Ebû’s Sefer’den, o Amir eş-Şa’bi’den senediyle bu şekilde rivayet etmiş
lerdir.
2121 İsnadı ve tahrici hakkında 1113 numaralı rivayette açıklama yapıldı.
1843. ... Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Allah Teâlâ’nm bana verdiği nimetlerden biri
de Rasûlullah ın (s.a.v.) evimde ruhunun kabzedilmesidir. Göğsümün üzerinde ve
fat etti. Allah Teala, ölümü anında benin tükürüğüm ile onun tükürüğünü bir araya
getirdi. Rasûlullah ı (s.a.v.) göğsüme dayamışken yanıma elinde misvak olduğu
halde kardeşim Abdurrahman girdi. Hemen ona bakmaya başladı. Onun misvak
tan hoşlandığını bilirdim. Bunun üzerine “Senin için alayım mı?” diye sordum.
Başıyla evet işareti yaptı. Hemen ona uzattım. Ağzına girdirdi ama ona sert geldi.
Bunun üzerine “Senin için yumuşatayım mı?” diye sordum. Yine başıyla evet diye
işaret etti. Hemen yumuşatıp ona verdim. Ağzında gezdirmeye başladı. Önünde
içi su dolu bir tas vardı. Birden elini tasa sokup suyla yüzünü mesh etmeye baş
ladı. Bunu yaparken “Allah’tan başka ilah yoktur. Şüphesiz ölümün sarhoşluktan
vardır” buyuruyordu. Sonra elini kaldırdı ve parmağıyla işaret edip Yüce dosta
buyurdu. Ardından ruhu kabzedildi ve eli yana doğru düştü.
2122 • SrûZd" Hüsoyh b. Abdullah varda. İbn Ubeydulluh b. Abbas d-H^mi’dir. Medlndkta.
Zayıftır ve beşinci tabakadandır. Bk. Takrib <s_^7’ Ebû Hatim dedi ki: ‘Meç-
• Yine senedinde Bekir b. Süleyman vardır. «Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur
huldür.” Zehebi de aynı göriiştedır. Haf“ B hak|-n|n rivayetinde kendisine mütâbaat
inşallah." Bk. 758.Cİ rivayet. Abdula la b. Abd Cerir i|e 1845 numarall
etmiştir. Ayrıca tahriçte de görüleceği uze
rivayette Seleme b. Fazl da ona mütâbaat etm ş
Tahriç: . Mâce Cenalz. 1628 (1/520). Bu ikisi. Vehb b. Cerir
• Ahmed, Müsned (1/8, 260, 292) - İbn • .. senC(|iyle bu şekilde rivayet etmiş-
yoluyla -Bize Babam tahdis etti; Muhammed b. Irb.k
1844. ... Ubeyd b. Umeyr el-Leysi dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.) ruhu kabze-
dildiğinde ashâbı defnedilmesi hususunda ihtilafa düştüler. Onlardan kimi “Onu
Baki’e defnedin” diyor, kimi de “Onu sahâbe mezarlıklarına defnedin” görüşünde
bulunuyordu. Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a.) “Diri olsun ölü olsun Nebî’ye (s.a.v.)
karşı sesi yükseltmek yakışmaz” dedi. Ardından Ali b. Ebi Talib (r.a.) “Ebû Bekir,
getirdiği şey konusunda güvenilirdir” deyince Ebû Bekir (r.a.) şöyle dedi:
Tahriç: Buhârî, Sahih, Meğazi, 4449, 4451 (7/750), Cumu’a, 890 (2/438) ve daha başka yer
lerde - Müslim, Fezailu’s Sahâbe, 2443 (4/1839) - Ahmed, Müsned (6/48) - Hakim (4/7) - İbn
Hibban, 7116 (16/53). Bunların hepsi, birkaç yolla İbn Ebi Müleyke’den bu şekilde rivayet etmiş
lerdir.
2124 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdurrahman b. Ebi Bekir vardır. Buhârî dedi ki: “Hadisleri yok olup gitmiştir.” İbn
Main dedi ki: “Zayıftır.” Ahmed dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Nesai dedi ki: "Metruktür.” İbn
Adiy dedi ki: “Kendisi hadisleri yazılan kişiler cümlesindendir." Bk. 1199.CU rivayet.
• Yine senedinde babası Ebû Bekir b. Ubeydullah b. Ebi Müleyke et-Temimi el-Mekki vardır.
Abdullah’ın kardeşidir. Makbuldür, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 623)
• Yine senedinde Abdülaziz vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
Tahriç:
• Tirmizi, Cenaiz, 1018 (3/329) - Tirmizi, Şemail (329). Abdurrahman b. Ebi Bekir yoluyla bu
şekilde... Tirmizi dedi ki: Bu garip bir hadistir. Senetteki Abdurrahman b. Ebi Bekir el-Müleyki,
hıfzından dolayı zayıf sayılmıştır.”
• Ahmed, Müsned (1/7). Abdurrezzak yoluyla “Bana İbn Cüreyc haber verdi, dedi ki: Bana baba
mın haber verdiğine göre Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashabı, Ebû Bekir (r.a.) bildirene dek onun nereye
defnedileceğini bilemediler...” şeklinde...
326^( ^195)' $ah'‘'er* dolayısıyla hadisin sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. Muhtasar eş-Şemail,
İKİ YÜZ OTUZ BEŞİNCİ BÂB: EBÛ BEKİR İLE ÖMER’İN (R.ANHUMÂ)
NEBİ NİN (S.A.V.) YANINA DEFNEDİLMELERİ
Şayet biri “Nebî (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer (r.anhumâ) tek bir topraktan ya
ratılmıştır” derse, kesinlikle bu sözünde doğrudur.
Ona şöyle cevap verilir: Rivayet olunduğuna göre Nebî (s.a.v.) bir kabrin
yanından geçer. Ardından “Bu kimdir?” diye sorar. Kendisine “Habeşli Falan kişi”
denilince şöyle buyurur: “Subhanallah! Yerinden ve göğünden alınıp kendisinden
yaratıldığı toprağa getirilmiş!” İşte bu, insanın kendisinden yaratıldığı toprağa def
nedildiğini göstermektedir.
1850. ... Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) ile
Medine’nin bazı yollarında yürüyorduk. Derken bir kabrin yanından geçti ve “Bu
kim?” diye sordu. Sahâbe “Habeşli falan kişidir” diye cevap verdiler. Bunun üzeri
ne şöyle buyurdu: “Subhanallah! Yerinden ve göğünden alınıp kendisinden yara
2130
tıldığı toprağa getirilmiş!”2129
1851.... Malikb. Mlğvcl dedi ki: Muharib b. Disar’ı şu şiiri okurken işittim:
Ona şöyle cevap verilir: Maazallah! Kerim olan Allah, Rasûlullah'ın (s.a.v.)
ehlibeytinden olan şerefli kimseleri, Ebû Bekir ile Ömer’in (r.anhumâ) Nebî’nin
(s.a.v.) yanına gömülmesi konusuna karşı çıkmaktan uzak eylemiştir. Kaldı ki onlar,
insanlar içinde en temizleri ve Ebû Bekir ile Ömer’in faziletlerinin farkında olup, o
ikisinin Nebî nin (s.a.v.) yanına defnedilmesinin doğru olduğunu en iyi bilenlerdir.
Hiç kimseye böylesine kötü bir ahlâkı onlara nispet etmesi yakışmaz! Onlar naza-
nmızda kendilerine nispet edilen bu görüşten daha yüce, daha değerlidirler. Eğer
onlardan biri, senin bu söylediğini açıktan söylediyse, herhalde o kişi, Ebû Bekir
ile Ömer (r.anhumâ) hakkında ileri geri konuşan ve onları hoş olmayan sözlerle
zikreden kimselerden işitmiş, böylece de asıl görüşün onun söylediği gibi olduğu
nu zannetmiştir. Ayrıca Kerim olan Allah’ın şeref ve Rasûlullah’a (s.a.v.) akraba
olmakla değerini yücelttiği herkes ilimle ilgilenmemektedir ki lehine ve aleyhine
olan şeyleri birbirinden ayırt edebilsin! Bu konuda ancak onlardan ilim ehli olan
kimselere itimat edilir.
Bizim görüşümüz şudur: Ehlibeytten ilimle ilgilenen kimseler. Ebû Bekir
»e Ömer'in (r.anhumâ) Nebî’nin (s.a.v.) yanına gömülmesine karşı çıkan kimseleri
inkâr edip onlara karş, çıkmaktad.rlar. Daha doğrusu onlar şöyle derler: -Şüphesiz
Ebû Bekir ile Ömer (r.anhumâ), Âişe’nin (r.anhâ) evinde Nebinin s.a.v.) yanına
gömülmüşlerdir.” Hatta bu konuda baz, haberler bile rivayet e mekiedırler. Onlar
k,. ı-ıı .< .-i ı phfı Rpkir ile Ömer ın faziletlerini inkar eden
kesinlikle ilimden yana cahil olup da Ebu tseKir ue
kişilerden razı değillerdir.
Eğer biri şöyle derse: Peki, bu dediğinin delili nedir?
_ .. i * Tahir b Yahya’dır; babası Yahya b. Hü-
Ona şöyle cevap verilir: İşte ’ . . A)i b Ebi Talib’ten rivayette bu-
Şeym b. Cafer b. Ubeydullah b. Ah • u 1|f cJtiğj ve ıçerisinde Ebû Bekir ile
Anmaktadır. Ondan
‘‘^maktadır. Ondan Medine
Medine ve fazile 11 e g defnedilmesi
ve îazneı zikredilen bir
edilmesi zikredilen kitap riva-
bir kitap riva-
Omer’in (r.anhumâ) Nebî’nin (s.a.v.) yanma. nası| defnedildiklerini anlat-
Vet etmektedir. Aynca kitabında o ikisinin onun y
mış, ev ve üç kabrin şekillerini bile tasvir etmiştir. Bunu Âişe den (r.anhâ) şu şekilde
rivayet etmiştir: “Nebî’nin (s.a.v.) kabri en öndedir. Ebû Bekir in kabri Nebî nin
(s.a.v.) ayak ucunda, Ömer’in kabri de Ebû Bekir’in ayak ucundadır. Yahya b.
Hüseyin bu şekilde tasvir etmiş, insanlar da Mekke ve Medine de kendisinden bu
şekilde dinlemişlerdir. Tahir b. Yahya da o kitabı babasından aynen işittiği şekilde
okumuştur. Meşhur bir kitaptır. Ben bunu, Mescid-i Haram ın Ramazan da tera
vihi kıldıran imamı ve müezzinlerinden biri olan Ebû Abdullah Cafer b. İdris el-
Kazvini’ye sorduğumda bana bu şekilde anlatmıştır. Ayrıca onun yanında, Tahir
b. Yunus’tan işittiği ve içerisinde Medine’nin fazileti ve Nebî (s.a.v.), Ebû Bekir ve
Ömer’in (r.anhumâ) defnedilmeleri ile ilgili bir bölüm olan yaklaşık yüz varak (say
fa) büyük bir cilt gördüm.
1854. Kendisi bana şöyle tahdis etti, dedi ki: Bize Tahir b. Yahya tahdis etti,
dedi ki: Bana babam Yahya b. Hüseyin tahdis etti, dedi ki: “İşte bu, kabirlerin hadis
ehli usulünce Urve yoluyla Aişe’den rivayet ettikleri özellikleridir...”
Kabirlerin durumu, babasının kitabında olduğu gibi Tahir b. Yahya’nın telif
ettiği kitapta da aşağıdaki şekilde çizilmiştir:
■ Peygamber (s.a.v.)
H Ebû Bekir (r.a.)
H Ömer (r.a.)
A
1855. ... Züheyr b. Muaviye dedi ki: Babam Cafer b. Muhammed (r.a.)şöyle
dedi: “Benim bir komşum var, senin Ebû Bekir ile Ömer’den (r.anhumâ) beri ol
duğunu söylüyor.” Dedi ki: “Allah senin komşundan beridir. Vallahi ben, hiç şüphe
yok ki Ebû Bekir ve Ömer’e yakın olmakla Allah Teâlâ’nın bana fayda vermesini
umuyorum.”2134
1858. ... Hakim b. Cübeyr dedi ki: Bir keresinde içerisinde Şia bir topluluk
olan bir meclisteydim. Derken bazıları Ebû Bekir ve Ömer’i (r.anhumâ) ayıplama
ya başladı. Ben “Allah’ın laneti bunu söyleyenin üzerine olsun!” dedim. Bunun
üzerine topluluktan bir adam, bana “Bunu Ebû Cafer’den aldık” dedi. Hemen
oradan ayrılıp Ebû Cafer’in yanına gittim. Kendisine sordum.
- Ebû Bekir ve Ömer hakkında ne diyorsun?
Ebû Cafer:
- İnsanlar onların hakkında ne diyor ki?
- Onlara nefret dolu sözler sarf ediyorlar.
Bunun üzerine Ebû Cafer şöyle dedi: “O ikisi hakkında ancak dinden çıkanlar
böyle konuşurlar. Onları Mü’minlerin Emiri Ali b. Ebi Talib'in (r.a.) dost edmd®
9ibi sen de dost edin.”2137
2135 İsnadı ve tahrici hakkında 1708numarah rivayette açıklama yapıldı.
2136 İsnadı hasendir. .. . duktur ama aşın Şiidir. Bk. 318.d rivaçvt.
• Senedinde Salim b. Ebi Hafsa vardır. H saduktur. Bk. 5O.ci rivayet.
• Yine senedinde FazI b. Sehl el-A’rac: varır. Ay 5 Nadr w Süwy b Numan-dan
Tahriç: Lalekai, Şerhu’l Usu 2466^1301)^ şckl|dc...
Bize Muhammed b. Talha tahdis etti...
2137 İsnadı çok zayıftır. vardır Kufelidlr, babası gibi aşırı Rafızidir. Ebû Zur a
• Senedinde Abdullah b. Hakim bXübeyr « • „Had|slcd yok o!up gitmiştir.' Hakim dedi
dedi ki: “Hadisleri terk edilmiştir." Ebû Ha«n durına hadisler rivayet ederdi.' Bk. Mizan
M: “Kavi değildir. Ebû Halld. A'me, W Sevrl den V
(2/411) -Lisan (3/27S) . sıtllr Ahmed dedi kİ: "Zayıta hadisleri munkenl.r
• Yine senedinde Hakim b. Cübeyr vardır S Bk 297.c, nvayel. A^ca bk.
Darekutni dedi ki: ■Metruktür." Cüreanl dedi
Mizan (1/583)
1859. ... Haşim b. Berid’den; babası dedi ki: Zeyd b. Ali’yi şöyle derken işit
tim: “Ebû Bekir ile Ömer’den (r.anhumâ) beri olmak, Ali’den (r.a.)beri olmaktır.”*
2138
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: İlim ancak Allah Teâlâ’nın
dinde muvaffak kıldığı, haram ile helali bilen ve sahâbenin faziletlerinin farkında
olan değerli, takvalı ve akıllı seyyidlerden alınır. İlim, ilimden yana cahil olandan
alınmaz. Aksine onlardan birinin hoş olmayan sözler sarf ettiği işitildiğinde durup
ona öğüt verilir, şefkatle davranılır ve ona şöyle denilir: “Sen ve selefin, Ebû Be
kir ile Ömer’in (r.anhumâ) faziletlerinden gafil kalamayacak ve onların Nebî’nin
(s.a.v.) yanına defnedilmelerine karşı çıkmayacak kadar yücesiniz, böyle şeylerden
uzaksınız.”
Yine ona şöyle denilir: Sen Ebû Bekir ile Ömer’in (r.anhumâ) faziletine
karşı çıkmayı salih selefinden değil, aksine ehlibeyti dost edindiğini iddia eden ve
Rafızi diye isimlendirilen kimselerden almışsın. Bak, onlar hakkında deden Ali b.
Ebi Talib’ten ne dediği rivayet olunmakta: “Şu ümmet yetmiş küsur fırkaya ayrıla
caktır. Onların en şerlileri, bizim yani ehlibeytin sevgisiyle dolu olduğunu iddia edip
amellerimize muhalif olanlardır.” Yine Nebî’den (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet
edilir: “Ahir zamanda Rafızi diye adlandırılan bir topluluk çıkacak, İslam’ı kabul
etmeyeceklerdir. ”
Yine ona şöyle denilir: Seni böyle kimselerin mezhebinden tenzih eder,
şerefin dolayısıyla hak yolu şaşırmış ve şeytanın oyuncağı olmuş kimselerin mez
hebinden uzak durmanı arzu ederiz.
1860. ... Habib b. Sabit’ten; Ali (r.a.) dedi ki: “Şu ümmet yetmiş küsur fırka
ya ayrılacaktır. Onların en şerlileri, bizim yani ehlibeytin sevgisiyle dolu olduğunu
iddia edip amellerimize muhalif olanlardır.”2139
• Yine senedinde İshak b. Yahya es-Dehkan vardır. Kim olduğunu bilmiyorum.
• Yine senedinde Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi vardır. Sikadır. Bk. 593.CÜ rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2138 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Ebû Haşim b. Berid vardır. Kim olduğunu anlayamadım. Haşim diye bir ravi vardır
ki sikadır ama Şia görüşüne sahiptir. Bk. 1190.C1 rivayet. Kendisinden Muhammed b. Ubeyd riva
yet etmiştir, o da sikadır. Bk. 593.cü rivayet. Belki de senetten “Ali” ismi düşmüştür. O zaman asıl
ismi Ali b. Haşim b. Berid olup babasından aktarmaktadır. Diğer rivayetlerin geçtiği kaynaklara
uygun olan da isminin bu şekilde olmasıdır.
• Yine senedinde İshak b. Yahya vardır. Daha önce de geçtiği üzere hakkında herhangi bir bilgiye
rastlamadım.
Tahriç: Lalekai, Şerhu’l Usul, 2469 (7/1302). Süreye b. Yunus yoluyla “Bize Ali b. Hişam tahdis
etti; Hişam b. Zübeyr’den, o Zeyd b. Ali’den...” senediyle bu şekilde rivayet etmiştir. Hafız Zehebi
dedi ki: “Doğrusu Haşim b. Berid yoluyla Zeyd b. Ali’den şeklindedir.” Bk. Siyeru A’lami’n Nübe-
la (5/390)
2139 İsnadı munkatıdır. Senetteki raviler sikadır ama Habib b. Ebi Sabit sika, fakih ve çelil olmasına
rağmen çokça tedlis yapar, mürsel rivayetlerde bulunurdu. Bk. 201.ci rivayet. Burada Ali’den
aktardığı rivayet mürseldir.
?mIİÇ: • c- / im ihn Rafta el-İbanetu’l Kübra, 275 (1/275). Bu ikisi, Zaferan yoluyla
• Mervea, Sunne (s. 18) --ibn Batta elI bane * ₺
, Bİ2e|Şeb’!>e tahdlS * d |d'dlE B“kn”de uzun bir kıssa zikrederek nvaj» «niştedir.
İnsanlar Alı nm yanında toplandı... § himuoluulaYakup’tan.oLeys’ten.oMücahid den,
• İbn Ebi Asım. Sü„„«.995(2/4811 «" I*
O ibn Abbâs’tan, o da Alı den sen^y'e Hohvısıyla zayıf olduğunu belirtmiştir.
Şeyh Elbani, senedindeki Leys b. Ebi Su ey * o|ara|< rivayet edilmiş, tahrici yapılmıştı.
Bununla birlikte hadisin ilk kısmı, kitabın aşı
2140 İsnadı hasendir. J _ .. _lninkla birlikte vehmederdi. Şia gönişüne sahip
• Senedinde Fiıdayl b. Merzuk var ır. ® jq24.cü rivayet.
olmakla suçlanmıştır. Müslim’in ravilerlnae Senetteki dlğ^r raviler ise sika-
• Yine senedinde Fazl b. Sehl vardır.
dırlar. d n herhangi bir kaynağa rastlamadım.
21dı Tahri«: Bunu Musannif dl5'ndaJokZ, uydurmadır.
4l Bu kıssanın kesinlikle aslı astarı y
Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Yemin ederim ki orayı kendime saklamıştım. Ne var ki bu
gün, kesinlikle onu kendime tercih edeceğim." Abdullah daha sonra geri döndü.
Oraya doğru yöneldiğinde Ömer “Beni oturtun" dedi. Sonra sordu:
- Ne oldu, ne dedi?
İKİ YÜZ OTUZ ALTINCI BÂB: NEBİ (S.A.V.) İLE EBÛ BEKİR VE
ÖMER’İN (R.ANHUMÂ) KABİRLERİ
1867. ... Kasım dedi ki: Âişe’nin (r.anhâ) yanına gidip “Ey annem! Bana
Rasûlullah’in (s.a.v.) kabrini açıp gösterir misin?” diye ricada bulundum. Benim
için üç tane kabir açıverdi. Ne yüksek ne de çok alçaklardı, kırmızı bir duvarla çev
rilmiş düz bir zemindelerdi. Gördüm ki Rasûlullah (s.a.v.) en önde, Ebû Bekir onun
baş ucunda, Ömer de Nebî’nin (s.a.v.) iki ayak uçundaydı.
Ravi dedi ki: Amr bana aynı Kasım’ın anlattığı gibi tarif etti. Ahmed b. Salih
de şeklini tasvir etti.2147
1868. ... Kasım dedi kİ: Âişe’nin (r.anhâ) yanına gidip “Ey annem! Bana
Nebî’nin (s.a.v.) ve iki arkadaşının kabirlerini açıp gösterir misin?” dedim. Benim
için üç tane kabir açıverdi. Ne yüksek ne de çok alçaklardı, kırmızı bir duvarla çev
rilmiş düz bir zemindelerdi. Gördüm ki Rasûlullah (s.a.v.) en önde, Ebû Bekir onun
baş ucunda, Ömer de Nebî’nin (s.a.v.) iki ayak ucundaydı.214H
İbn Muhalled, kitabında İbn Fudeyk’in kabirlerin yerini aşağıda çizdiğim gibi
tasvir ettiğini söylemiştir:
Nebî (s.a.v.)
Ömer (r.a.) Ebû Bekir (r.a.)
1869. İbn Muhalled yine şöyle der: Ebû İshak İbrahim b. İshak el-Harbi’yi
şöyle derken işittim: Basra ahalisi, Musab b. Zübeyr’e Rasûlullah’ın (s.a.v.) kab
rinden sormuş ve “İhtilaf ettik” demişlerdir. Musab da onlara cevaben “Rasûlullah
(s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer (r.anhumâ) şu şekilde defnedilmişlerdir” demiştir. İbra
him el-Harbi, üç kabrin yerini aşağıda çizdiğim gibi tasvir etmiştir:
Nebî (s.a.v.)
Ömer (r.a.) Ebû Bekir (r.a.)
İbrahim el-Harbi dedi ki: “Ömer’in ayakları duvarın alt kısmına denk gelmek
tedir.” 2,49
1870. İbn Muhalled dedi ki: İbrahim el-Harbi’nin Kitabu’l Menasik’ini oku
dum. Şöyle diyor: “Tam ortada durup sırtını kıbleye21482150 döner. Sonra “Allah’ın
2149
selamı, rahmeti ve bereketleri üzerine olsun, ey Nebî” der...” Sonra hafifçe sola
doğru ilerler ve “Selam üzerinize olsun ey Ebû Bekir, ey Ömer” der...” İbn Muhal
led daha sonra devamını zikretmiştir.2151
1871. ... Hişam b. Urve’den: İnsanlar kabre doğru namaz kılıyorlardı. Bu
nun üzerine Ömer b. Abdülaziz, emir verip ortadan kaldırttı. Tâ ki insanlar namaz
kılamaz oldu. Yıkıldığında ortaya bir baldır ve diz çıktı. Ömer b. Abdülaziz bu du
rumdan dolayı çok üzüldü. Urve hemen ona gidip bacağın Ömer’in baldır ve dizi
olduğunu söyledi. Böylece Ömer b. Abdülaziz’in hüznü diniverdi.2152
Raca b. Hayve dedi ki: Nebî’nin (s.a.v.) kabri en öndeydi. Ebû Bekir’in kabri
başının arkasında Nebî’nin (s.a.v.) odasındaydı. Ömer ise Ebû Bekir’in arkasında
Ebû Bekir’in odasındaydı.21532154
1873. ... İshak b. İsa b. binti Davud b. Ebi Hind’den; Useym b. Nestas el-
Medini dedi ki: “Ömer b. Abdülaziz geldiğinde Nebî’nin (s.a.v.) kabrini görmüştüm.
Nebî’nin (s.a.v.) mezarının yerden yaklaşık dört parmak yüksek olduğunu gördüm.
Üzerinde kırmızıya çalan çakıl taşlan vardı. Ebû Bekir’in kabrinin Nebî’nin (s.a.v.)
kabri arkasında olduğunu gördüm. O daha alçaktı. Ömer in kabrinin de Ebû
Bekir’in kabri arkasında olup ondan da alçak olduğunu gördüm.
■ Senedinde Şvayb b. ishak vardır. İbn Abdvrrohmon'dır. Emcv, azatladır Sikadır Muma ol-
malda suçlarım,st,r İbn Ebi Ambe’den İçilmesi son dönemlenne denk gehr Bk. Totab 266)
• Yine senedinde Ravh b. Ferec b. Zekerlya vardır. Sadaktın. on ikinci tabakadandır. Bk Taknb
Nebi (s.a.v.)
Ebû Bekir (r.a.)
Ömer (r.a.)
Muhammed b. Hüseyn el-Acurrî (r.h.) dedi ki: Bu, kitabında Yahya b.
Hüseyin’in tarifine göredir. Görüldüğü gibi haberlerin hepsi Ebû Bekir ile Ömer’in
(r.anhumâ) Nebî’nin (s.a.v.) yanına defnedildiklerini göstermektedir. Âlemlerin
Rabbi Allah’a hamd olsun. Allah’ın salat ve selamı, Nebî Muhammed’e olsun. Zik
rettiğim bu rivayetler ikna edecektir inşallah.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Allah bize ve size rahmet
etsin! Bilin ki Âişe (r.anhâ) ile Nebî’nin (s.a.v.) diğer tüm hanımları, mü’minlerin
anneleridir. Allah Teâlâ onları, Rasûlullah’tan (s.a.v.) dolayı üstün kılmıştır. Onlann
ilki Hatice’dir (r.anhâ). Önceki sayfalarda faziletlerinden bahsetmiştik. Şimdi ise
Âişe’nin (r.anhâ) fazilet, şeref ve yüksek değerinden bahsedeceğiz.
Şayet biri şöyle derse: Şeyhler neden Nebî’nin (s.a.v.) diğer eşleri değil de
Âişe’nin (r.anhâ) faziletlerinden bahsediyorlar?
Ona şöyle cevap verilir: Münâfıklar, Rasûlullah (s.a.v.) zamanında Âişe’ye
(r.anhâ) haset edip ona iftira attıklarında Allah Teâlâ onu beri kılmış, bu konuda
âyet indirmiş, ona batıl iftiralar atanları yalanlamıştır. Yine Kerim olan Allah bunun
la Rasûlullah’ı (s.a.v.) teskin etmiş, mü’minlerin gözlerini aydın kılıp münâfıklann
gözlerini karartmıştır. Bu yüzdendir ki âlimler Âişe’nin (r.anhâ) faziletleri ile
ilgilenmişlerdir.2155
Rivayet olunduğuna göre bir adam, Âişe (r.anhâ) hakkında “Sen anne değil
sin” dediğinde “Doğru söyledi; ben mü’minlerin annesiyim, münâfıklann annesi
değil” diye karşılık vermiştir. Bize ulaştığına göre eski dönem fakihlerinden bazılan
“Âişe annemdir” ve “Âişe annem değildir” diye talaka yemin eden iki kişinin de
yemininin bozulmayacağı ve dolayısıyla talakın gerçekleşmeyeceği yönünde fetva
vermişlerdir. Kendisine “Bu nasıl oluyor? İkisinden birinin yemininin bozulması
• Yine senedinde Useym b. Nestas el-Medeni vardır. Makbuldür, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 387).
2155 Bu açıklamaya iki hususu daha eklemek mümkündür.
1. Kendisi Hatice’den (r.anhâ) sonra mü’minlerin annesi ve hanımlan içerisinde Rasûlullah’ın
(s.a.v.) en sevdiğidir.
2. Harici ve Rafızi fırkalarının onun hakkında görüşleri vardır. Bu yüzden ehli sünnet ve’l cemaat
o bidat ehli gruplara reddiye olarak onun faziletlerini açıklamış, gözler önüne sermiştir.
senediyle bu şekilde...
1877.... ibn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Rasûlullah (s^a^) buyurdu ki: ‘'Cibn7
(a.s) yanında Âişe’nin resmiyle bana gelip “Şüphesiz Allah Teala ^niEbu Bekir’in
kızıyla evlendirdi” dedi. ” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) kalkıp Ebu Bekir e gitti.
Ardından şöyle buyurdu:
- Ey Ebû Bekir! Şüphesiz Cibril (a.s) bana geldi ve bana ‘ Şüphesiz Allah Teâlâ
seni Ebû Bekir’in kızıyla evlendirdi” dedi. Bana göster onu.
Ebû Bekir hemen Esma’yı çıkarıp gösterdi. Rasûlullah (s.a.v.):
- Cibril’in (a.s) bana gösterdiği resimdeki bu değil.
- Doğrusu benim bülûğa ermemiş küçük bir kızım daha var.
- Göster onu bana.
Ebû Bekir hemen Âişe’yi (r.anhâ) çıkardı. Onu görünce “Cibril’in (a.s) bana
gösterdiği resimdeki ve “Şüphesiz Allah Teâlâ seni Ebû Bekir in kızıyla evlendirdi”
dediği kız budur” buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir “Seni onunla evlendirdim,
ey Allah’ın Rasûlü” dedi.*
2159
İKİ YÜZ OTUZ DOKUZUNCU BÂB: ÂİŞE (R.ANHÂ) RASÛLULLAH
(S.A.V.) İLE EVLENDİĞİNDE KAÇ YAŞINDAYDI?
etmişlerdir.
W İsnadı sahihtir. , h Haris b Hisam el-Mahzumi vardır. Sikadır, üçüncü
• Senedinde Muhammed b. Abdurrahman b. Haris d. nışam
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 492)
T*hriç: _ ... 9449 14/1891)- Buhârî, Sahih (5/244 talik olarak) -Ahmed.
• Müslim, Sahih, Fezailu’s; Sahâbe,_2442 (4 1891) B
Müsned (6/88). Bunlann hepsi, Zu r y 0|uyıa babasından buradakinden daha uzun bir
• Buhârî, Hibe, 2580 (5/243). Hışam b. Urve yoıuy
Şekilde... /a/150) - ibn Hibban, Sahih, 7105 (16/38). Bunlann
* Nesai, Mücteba (7/67) - Ahmed, Mus Zühri’den, o da Urve’den..." senediyle bu
hepsi, Abdurrezzak yoluyla “Bize Ma’mer haber verd.,
1884. ... Enes (r.a.) dedi ki: Nebî’ye (s.a.v.) “İnsanlardan sana en sevimi
olanı kimdir?” diye soruldu. Buyurdu ki: "Âişe’dir.” Soran “Ailenden sormuyoruz’
deyince “O halde onun babasıdır" buyurdu.2166
1885. ... Amr b. Galib dedi ki: Bir adam, Ammar b. Yasir’in (r.anhumâ) ya
nında Âişe (r.anhâ) hakkında ileri geri konuştu. Bunun üzerine Ammar “Çirkin ve
hor görülmüş bir şekilde defol! Rasûlullah’in (s.a.v.) sevgilisine eziyet veriyorsun’
dedi.2167
1886. ... A’meş’ten rivayet edildiğine göre Mesruk, Aişe’den (r.anhâ) hadis
rivayet ettiğinde “Bana beri kılınmış, çok doğru sözlü, çok doğru sözlünün kızı ve
Rasûlullah’in (s.a.v.) sevgilisi şöyle anlattı” derdi.2168
1887. ... Ebû Kılabe’den; bazı insanlar oyun oynuyordu. O sıra Âişe de gö
ründü. Ebû Bekir hemen onu azarladı. Derken Nebî (s.a.v.) geldi. Âişe ağlıyordu.
Ona “Ne oldu sana?" diye sordu. Âişe “Bırak beni!” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) ise
“Sen bırakılmazsın” buyurdu. Bunun üzerine ona durumu anlatınca “Kalk da bak"
dedi. Âişe hemen kalktı. Rasûlullah (s.a.v.) Âişe’nin başını (bakması için) elleri ara
sına cildi.
Tahriç: Buhârî, Fezailu’s Sahâbe, 3662 (7/22) - Müslim, 2384 (4/1856) - Ahmed (4/203) - Tır-
mizi, 3885 (5/706) - İbn Sa’d, Tabakat (3/176). Bunlann hepsi, Halid el-Hazza yoluyla Ebû Os
man el-Hindi’den “Bana Amr b. As tahdis etti...” senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Buhâri
ve Müslim’de “Sonra kim? Ömer b. Hattâb’tır” şeklinde ziyade vardır.
2166 İsnadı hasendir.
• Senedinde Müseyyeb b. Vazıh vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 20.ci riva
yet. Ne var ki bir önceki rivayette görüldüğü üzere hadisin sahih şahitleri vardır.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3890 (5/707) - İbn Mâce, Mukaddime, 101 (1/38) - İbn Hibban.
Sahih, 7107 (16/40). Bunların hepsi, birkaç yolla Mutemir b. Süleyman’dan, o Humeyd’den se
nediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi dedi ki: “Bu hadis, Enes’in rivayeti olarak bu yoldan
hasen gariptir.”
2167 İsnadı hasendir.
• Senedinde Amr b. Galib el-Hemedani vardır. Makbuldür, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s.
425). Ureyb b. Hamid, kendisine mütâbaat etmiştir. Bk. İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1631
(2/870)
• Yine senedinde Ebû İshak es-Sebii vardır. Sikadır, âbiddir. Sonradan hafızası bozulmuştur. Bk.
4O9.cu rivayet. Süfyan es-Sevri’nin ondan yaptığı rivayetler, karıştırmasından öncedir. Bu senette
geçen Süfyan’ın es-Sevri olduğunda şüphe yoktur.
Tahriç: Tirmizi, Menakıb, 3888 (5/707) - Tayalisi, Müsned, 651 (s. 90) - İbn Sa’d, Tabakat
(8/65). Bunların hepsi, Ebû İshak yoluyla Amr b. Galib’ten bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tirmizi
dedi ki: “Bu hasen bir hadistir.”
2168 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Müslim b. Subeyh vardır. Künyesi olan Ebû’d Duha ile meşhurdur. Sikadır, fazıldır,
dördüncü tabakadandır. Bk. 182.ci rivayet.
Tahriç:
• İbn Sa’d, Tabakat (8/66). Muaviye ez-Zarir ve Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi yoluyla “Bize
A’meş tahdis etti...” senediyle bu şekilde...
• Ebû Nuaym, Hılye (2/44). Cerir yoluyla A’meş’ten bu şekilde... Ayrıca bk. Zehebi, Siyer (2/181)
18 90.. Ürnmü Mübe§şir (r.anhâ) dedi ki: Rasûluilah (s.a,, ben de Qra .
fen Aışe nın (r.anha) yanma girdi. Elini onun dizine kovdu » n ?
ona g,li bir §ey,er söyledi. Derken Âi§e onun göJX d^“u"
1891. ... Urve den; Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana “Ben senin
benden ne zaman razı olup ne zaman bana kızgın olduğunu biliyorum” buyurdu.
Ben “Bunu nereden anlıyorsun?” diye sordum. Buyurdu ki: “Benden razı oldu
ğunda “Hayır, Muhammed’in Rabbine yemin olsun ki...” diyor, kızgın olduğunda
2169 İsnadı mürseldir.
• Ebû Kılabe sikadır, fazıldır ama çokça mürsel rivayetlerde bulunmuştur. Bk. U4.cü rivayet
Hafız, Tehzib’te (5/224) şöyle der: “Âişe’den mürsel olarak rivayet etmiştir.”
Tahrici için bir sonraki rivayete bakınız.
70 •Buh2hMSacid 455 (talik olarak), 454 (muttasıl olarak) - Müslim, İdeyn. 892 (2608) - A-V
1271 - Nosm, ideyn (3/195, 196. >97). Bvnlann hepsi, bükaç ^a ibn
Şihab’tan, o da Zühri’den senediyle bu şekilde rivayet etmiş er
2171 İsnadı hasendir. fe|j d orada kadllık yapmıştır. Rivayetle-
• Senedinde Haccac b. Asım el-Muhamın ■ Senetteki diğer raviler ise
rinde herhangi bir beis yoktur, alt,ne, tabakadandır. Bk T.tob is.
ibn H,bban da
ise “Hayır, İbrahim’in Rabbincyemin olsun ki..." diyorsun.” Dedim ki: Evet, doğ.
ru. Senin ancak ismini anmayı terk ediyorum.2173
1895. ... Müslim dedi ki: Mesruk’a “Acaba Âişe (r.anhâ) feraiz ilmini iyi bilir
miydi?” diye sorduk. Dedi ki: “Yemin ederim ki Muhammed’in (s.a.v.) ashâbının
büyüklerini ona feraiz sorarlarken gördüm.”2177
Âişe (r.anhâ):
. Nedir o?
1898. ... Hişam b. Urve den; babası dedi ki: Âişe (r.anhâ) öyle bir durum
daydı ki, vefatından dört veya beş sene önce “Bugün ölse, kaçırdığım hiçbir şeye
ondan daha çok üzülmem demiştim. Allah’ın indirdiği bir âyeti, bir farzı, sünneti,
şiiri, şiir rivayetini, Arap tarihini, falan ve filanın nesebini, hükmü ve tıbbı Âişe’den
daha iyi bilenini görmedim. Bir keresinde ona “Ey anne, tıbbı nereden öğrendin?"
diye sordum. Dedi ki: “Hasta olurdum, benim için ilaç tarif ederlerdi. Biri hasta
olur, onun için ilaç hazırlarlar ve o da fayda görürdü. İnsanları, birbirlerine ilaç ve
tedavi tariflerinde bulunurlarken işitirdim. Bunların hepsini ezberledim. Ben sora-
madan Âişe’nin ilminin geneli kaybolup gitti.2180
Tahriç: , , .. ,
• İbn Sa’d, Tabakat (8/66) - Hakim, Müstedrek (4/11). Bu ikisi, Muaviye yoluyla Arneş ten bu şe
kilde rivayet etmişlerdir. Zehebi, Buhârî ile Müslim’in şartına göre sahih oHugunu t ermiş .
• Darimi, Sünen, 2862 (2/248). Said b. Amir yoluyla Ukbe’den. o da Ameş ten sened.yle bu
şekilde...
2178 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2179 İsnadı sahihtir. . N f e|.Kinani el-Hannat’tır. Saduk olmakla birlik-
• Senedinde Ebû Şihab vardır. Abdullah . Buhârî ile Müslim’in ravilerindendir. Ayrıca
te vehmederdi. Bk. 564.cü rivayet. Bunun yanı Muvatta (1/67) - Musannnef,
İmam Malik ile Abdurrezzak kendisine mutabaat etmiş
954 (1/248)
Tah'iç: . Mal,k. Mu— <1W> - ib" H—Sahih. 11S3
• Abdurrezzak, Musannef, 954 ( / , ^u şekilde rivayet etmişlerdir.
(3/456). Bunlann hepsi, Yahya b. 'Jsaid b. Müseyyeb’ten buna benzer olarak...
• Tahavi, Müşkilu’l Âsâr (1/55). Ali
• Müslim, 350. Âişe’den...
• Müslim, 349 (1/271). Ebû Musa dan...
2180 knadı sahihtir.
1899. ... Urve dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.) hadisini, bir hükmü, cahiliye ha
berlerini, şiir rivayetini, farzı ve tıbbı Âişe’den daha iyi bilen herhangi bir kimseyle
oturmadım. Bir keresinde ona “Ey teyze! Tıbbı nereden öğrendin?” diye sordum.
Dedi ki: “İnsanları, birbirlerine ilaç ve tedavi tarifleri verirken işitirdim. Onların
2181
hepsini ezberledim.”*
1900. ... Kasım b. Muhammed dedi ki: Muaviye b. Ebi Süfyan (r.anhumâ)
Medine’ye geldiğinde hac yapmak isteyip Âişe’ye (r.anhâ) gitti. Âişe’nin (r.anhâ)
azatlısı Zekvan Ebû Amr hariç insanların olmadığı bir yerde konuştular. Muaviye
(r.a.) ona bir şeyler anlattı. Konuşması bittiğinde Âişe (r.anhâ) şehadet getirdi. Sonra
Allah Teâlâ’nın peygamberle (s.a.v.) gönderdiği hidayet ile hak dini ve ondan son
raki halifelerin sünnetlerini zikretti. Sonra Muaviye’yi onlara tâbi olmaya teşvik etti.
Konuşmasını bitirdiğinde Muaviye (r.a.) ona şöyle dedi: “Sen vallahi Rasûlullah’ın
(s.a.v.) emirlerini bilen, nasihat eden, şefkatli, etkili ve öğüt veren âlime bir kadın
sın. Hayra teşvik ettin, hayrı emrettin. Bize ancak hayrımıza olanları emrettin. Sen
sözü dinlenilmeye layıksın.” O ve Muaviye uzunca konuştu. Sonrasında Muaviye
ayağa kalktığında Zekvan’a dayandı ve şöyle dedi: “Vallahi Rasûlullah (s.a.v.) müs
tesna Âişe’den (r.anhâ) daha çok etkileyen bir hatip görmedim.”2182
1901. ... Ali b. Zeyd b. Cud’an’dan, o dedesinden; Âişe (r.anhâ) dedi ki:
“İmran kızı Meryem’den sonra hiçbir kadına verilmeyen dokuz şey bana verildi.
Cibril (a.s) avucunda benim resmimi indirip Rasûlullah’a (s.a.v.) benimle evlenme
sini emretti. Benimle bakireyken evlendi. Benden başka bakire kadınla evlenmedi.
Ruhu kucağımdayken kabzedildi. Kabri benim evimdedir. Suçsuz oluşumun haberi
semadan geldi. Bana bağışlanma ve değerli rızık vaat edildi. Vahiy diğer hanım
ların yanında geldiğinde uzaklaşırlardı. Bana gelince; vahiy benimle birlikteyken
indi...” Ravi daha sonra devamını zikretti.2183
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (6/67) - Ebû Nuaym, Hılye (2/49) - Hakim, Müstedrek (4/11
muhtasar olarak). Bunların hepsi, Hlşam b. Urve yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2181 İsnadı sahihtir. Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2182 İsnadı hasendir.
• Senedinde Amr b. Osman b. Kesir el-Hımsl vardır. Saduktur. Bk. 33O.cu rivayet.
• Yine senedinde Bişr b. Şuayb vardır. Sikadır. Bk. 1201x1 rivayet.
• Yine senedinde Bişr’in babası Şuayb b. Ebi Hamza vardır. Sikadır. Zühri’nin rivayetleri konu
sunda en sağlam kişilerdendir. Bk. 74O.cı rivayet.
Tahriç: Zehebi, Siyer (2/183). İbrahim b. Münzir yoluyla “Bize Amr b. Osman tahdis etti...
şeklinde... Zehebi dedi ki: “Amr b. Osman sebt (sağlam) değildir.”
2183 İsnadı zayıftır.
Tahrici 1748 numaralı rivayette geçti.
Tahrilç?Buhârî, Sahih, Teyemmüm, 334 (1/514) - Müslim, Teyemmüm 367 (1/279^ Bu ikisi.
Malik b. Abdurrahman b. Kasım yoluyla babas.ndan, o da Alşe den sened.yle bu şekilde rivayet
etmişlerdir.
2186 t"S . C -î .. ç.hâbe 3770 (7/1331 - Müslim, Femllu's Sahâbe. 2446 (4/189S) -
M ; X 2M - W 3887 W - İbn Mâce, E,'ime. 3281 (2/1092) - Ebû
şX s Silnne, 3963 - Da.irnl (2/106) - Taber.nl, Kebir (33. 109.
110.'111™ sablh. 7113 <16®» I»* “aç volta Abdullah b.
Muhammed b. Hiiseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Hiç şüphe yok ki Allah
Teâlâ iftira olayında Âişe’nin (r.anhâ) ancak şeref, değer ve izzetini arttırmıştır. Ona
iftira atan münâfıkların ise ancak zillet ve rezilliklerini arttırmıştır. Münâfık olmama
sına rağmen bu konuda kelam eden mü’minleri de en sert biçimde azarlayıp onla
ra öğüt vermiş, zannın helal olmadığı bu gibi durumlara tekrar dönmekten onları
sakındırmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onu işittiğiniz zaman: “Böyle bir şeyi
ağzımıza almamız bize yakışmaz. Aman Allahım! Bu, büyük bir iftiradır!” diyerek
kestirip atmanız gerekmez miydi? Eğer mü’minler iseniz, bunun gibisine ebediyen
dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.” (Nur, 16-17)
Allah size rahmet etsin! Allah Teâlâ’nın ona iftira attıklarında kendisini nasıl
tenzih ettiğini ve mü’minlere nasıl da etkili bir öğüt verdiğini fark edip anlayın!
Ebû Abdullah İbn Şahin’i şöyle derken işittim: Allah Teâlâ küfür ehlini ve iftira-
lannı ne zaman zikretmişse, illaki olayın çok büyük bir cürüm olduğunu gösterme
adına atılan iftiralardan nefsini tenzih etmiştir. Mesela şöyle buyurur: “Allah çocuk
edindi” dediler. Hâşa O, böyle şeylerden pak ve uzaktır. Doğrusu göklerde ve yer
de ne varsa hepsi O’nun’dur. Hepsi de O’na saygıyla boyun eğmiştir.” (Bakara, 116)
Aynı şekilde Âişe’ye (r.anhâ) iftira atıldığında da olayın vahametini gösterme adına
kendi nefsini tenzih etmiştir: “Onu işittiğiniz zaman: “Böyle bir şeyi ağzımıza alma
mız bize yakışmaz. Aman Allahım! Bu, büyük bir iftiradır!” diyerek kestirip atmanız
gerekmez miydi?” (Nur, 16) Görüldüğü gibi Âişe’ye (r.anhâ) atılan iftiradan dolayı
kendi nefsini tenzih etmiştir.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Görüldüğü üzere Allah,
mü’minlere etkili bir öğütte bulunmuştur. Allah Teâlâ yine şöyle buyurur: “O iftirayı
ortaya atanlar içinizden örgütlü küçük bir gruptur. Bu hâdiseyi hakkınızda kötü bir
şey olarak görmeyin. Bilakis o sizin için bir hayırdır. O iftirayı atanlardan her biri
işlediği günahın cezasını çekecektir. Ama onlardan bu işin elebaşılığını yapan kim
seye daha büyük bir azap vardır.” (Nur, 11)
Böylece Allah Teâlâ bizlere ona yalan iftirada bulunan kişinin o sözüyle Âişe’ye
(r.anhâ) hiçbir zarar veremediğini bildirmiştir. İftira onun için bir şer değil, aksine
onun için bir hayır olup ona iftira atan için şerdir. İftirayı atan şahıs, Abdullah b.
Selül ile münâfıklardan olan ashâbıdır. Kendisi onu üzmüş, tedirgin etmiş, Nebî’ye
(s.a.v.) eziyet edip onu kedere boğmuştur. Çünkü Nebî (s.a.v.) eşini ve eşinin ba
basını çok severdi.
Bu yaşananların hepsi, onların Allah Teâlâ katında derecelerinin yükselmesi
adınaydı. Tâ ki Allah Teâlâ, onun beri oluşunu ilan etmek için namazda okunan
bir vahiy indirdi. Böylece Kerim olan Allah, indirdiği vahiyle Rasûlullah (s.a.v.),
Âişe (r.anhâ) şöyle devam etti: Sa van amas, lçin a|,p diğer konak ye-
h*ın mallanm araştırır, bir şey ka mışsa. sabaha bulunduğum
rine götürürdü. Safvan, askerin arkasında
yere doğru gelmiş. Uyuyan bir insan karaltısı görünce gelip başucuma dikilmiş ve
beni görür görmez tanımış. Çünkü bize hicap (örtünme) âyeti inmeden önce onun
beni görmüşlüğü vardı. Safvan, beni görünce şaşırdı ve öldüğümü zannedip “İnna
lillahi ve inna ileyhi racîun” dedi. Hemen onun sesine uyandım. Örtümle yüzümü
örttüm. Vallahi, onunla ne bir kelime konuşmuşuzdur ne de “İnna lillahi ve inna
ileyhi raciûn” sözünden başka ondan bir kelime işitmişimdir. Bundan sonra Saf
van, devesini çöktürdü. Bineyim diye ayağını devesinin ön ayağına bastı ve “Bin”
dedi. Ardından kendisi geri çekildi. Ben de hemen kalkıp deveye bindim. Kendisi
de devenin başını ve yularını çekerek orduya yetişmek için süratle ilerlemeye baş
ladı. Sabaha kadar ordunun arkasından yetişemedik. Nihayet asker, başka bir ko
nak yerine inip yerleştiği sırada Safvan’ın, devemin yularını çekerek konak yerine
getirdiği görüldü. Medine’ye gelince, çok geçmeden ağır bir hastalığa tutuldum. Bir
ay çektim. Meğerse bu esnada halk arasında iftira ehlinin iftiraları dolaşıyormuş.
Bense olanlardan bütünüyle habersizdim. Aleyhimdeki iftiraları Rasûlullah (s.a.v.)
ile annem ve babam da duymuş, fakat bana hiçbir şeyden bahsetmemişlerdi.”
Aişe (r.anhâ) şöyle devam etti: “Ne var ki hastalığımda beni şüphelendiren bir
husus vardı: Nebî’den (s.a.v.) daha önce hastalandığım zamanımda görmüş oldu
ğum lütuf ve şefkati bu hastalığım esnasında görmüyordum. Ayrıca adımı bile zik
retmeden “Hastanız nasıl?” diyor ve bununla yetinip başka bir şey söylemiyordu.
Benim, iftiracıların uydurdukları şeylerden hiçbir şekilde haberim yoktu. Aradan
yirmi küsur kadar gece geçmişti. Hastalığımı atlatmıştım. Bizler, o zaman Arap ol
mayanların evleri yanında edindikleri şu helâları, kokusundan tiksindiğimiz için ev
lerimizin yanında bulundurmaz, Medine’nin kırlarına çıkardık. Kadınlar, her gece
oraya ihtiyaçlarını gidermek için çıkarlardı. Ben, yine bir gece Mistah b. Üsâse’nin
annesi ile hacet giderme yerimiz olan Menası’ mevkiine çıkmıştım. Mistah’ın an
nesi, hicabına takılarak düşünce “Mistah yüzünün üzerine düşsün, kahrolsun!"
diyerek oğluna beddua etti. Ben “Ne diye oğluna beddua ediyorsun?” diye sor
dum. Sustu, cevap vermedi. İkinci kere ayağı dolaşıp düştü. Yine “Mistah yüzünün
üstüne düşsün, kahrolsun!” diye beddua etti. Ben yine “Ne diye oğluna beddua
ediyorsun?” diye sordum ama yine susup cevap vermedi. Üçüncü kere düştü. Yine
“Mistah yüzünün üstüne düşsün, kahrolsun!” diye beddua etti. Ben yine “Ne diye
oğluna beddua ediyorsun? Bedir Savaşında bulunmuş bir kişiye sövülür, beddua
edilir mi?” dedim. Bu sefer şöyle dedi:
- Vallahi ona senin aleyhinde söylediklerinden dolayı beddua ediyorum.
Ben:
- O, neler söylemiş?
Bunun üzerine, Mistah’ın annesi, iftiracıların söylediklerini bana teker teker
anlattı. Bu yüzden hastalığım tekrar geri geldi.”
Hastalığıma oradT^İ
- Evet.
Bunun üzerine kendimi tutamayıp ağladım. Babam ise o sırada evin damında
Kur’an okuyordu. Sesimi duyunca iniverdi. Anneme.
- Nedir bunun hali? diye sordu.
Annem:
- Hakkındaki dedikodulardan haberi olmuş.
r> . ı„rî uada doldu. O gece, sabaha kadar hep
Bunun üzerine babamın da gözlen yaşla aoıuu. y
a9İayıp durmuştum.”
. ... n bir müddet geçmiş olmasına rağmen,
Bu olayın üzerinden bir ay g uahiu inmedi. Mescitte ashabına ver-
(s.a.v.) bu hususta herhang,.^Tardı, Selâm verdikten sonra
hutbesinden birkaç gün sonra EbuBekir ne
§e nin (r.anhâ) yanma oturup şöyle uyur
.. , ^uie sözler ulaştı. Eğer sen bu ithamlardan
' Âişe! Hakkında bana şoyıe-ş y niduâunu açıklar. Yok eğer böyle bir
U2ak ben »akında Allah senin anlardan ben oldus
günaha yaklaştınsa, Allah'tan af dile ve O’na tövbe et! Çünkü kul, günahını itiraf ve
sonra da tövbe edince Allah da onu affeder.
Âişe (r.anhâ) şöyle devam etli: "Rasûlullah (s.a.v.) sözlerini bitirince ağlamak
tan gözlerimde yaş kalmadı. Öyle ki, göz yaşından bir tek damla bulamıyordum.
Hemen babama dönüp "Rasûlullah’a (s.a.v.) bu hususta benim adıma cevap ver”
dedim. Babam “Vallahi kızım! Rasûlullah’a (s.a.v.) ne diyeceğimi bilemiyorum”
dedi. Sonra anneme dönüp “Rasûlullah a (s.a.v.) bu hususta benim adıma cevap
ver” dedim. Annem de “Vallahi ben de Rasûlullah’a (s.a.v.) ne diyeceğimi bilmi
yorum” dedi."
Babası ve annesi Rasûlullah’a (s.a.v.) herhangi bir cevapta bulunmayınca Âişe
(r.anhâ) bizzat konuşmak mecburiyetinde kaldı. Şehadet getirip Allah’a hamd ve
senada bulunduktan sonra şöyle dedi:
- Vallahi ben anladım ki siz halkın yaptığı dedikoduyu işitmiş, hatta onlara
inanmış gibisiniz! Şimdi size “O kötülükten uzağım” desem -ki Allah biliyor ki uza
ğım- yine beni doğrulamazsınız. Şayet “Kötü bir iş yaptım” desem -ki Allah biliyor
ki yapmadım- bu sefer de beni hemen tasdik edersiniz! Vallahi ben kendim için de
sizin için de Yakub’un (a.s) oğulları ile olan misalinden başka getirecek misal bula
mıyorum. Nitekim o "... Artık, bana düşen güzel bir sabırdır. Söylediklerinize karşı
ancak Allah’tan yardım istenir.” demişti.
Rasûlullah (s.a.v.) yerinden henüz kalkmamıştı. Ev halkından da hiç kimse
dışan çıkmamıştı. Derken Rasûlullah’a (s.a.v.) vahiy geldi.
Âişe (r.anhâ) bunu şöyle anlatır: “Rasûlullah’ı (s.a.v.), vahyin ağırlığı ve şidde
tinden terlemek gibi vahiy alâmetleri bürüdü. Nitekim vahiy sırasında kış günlerin
de bile kendisinden inci tanesi gibi ter dökülürdü. Hemen Rasûlullah’ın (s.a.v.) üze
rine elbisesi örtüldü. Başının altına da deriden bir yastık konuldu. Vallahi, ben ne
korktum ne de aldırış ettim. Çünkü o kötülükten uzak olduğumu ve Allah Teâlâ’nın
bana zulmetmeyeceğini biliyordum. Annemle babamın ise halkın ağzında dola
şan dedikodular Allah tarafından doğrulanacak diye korkularından ödleri kopuyor,
cansız düşüvereceklerini sanıyordum.”
Vahiy hali Rasûlullah ın (s.a.v.) üzerinden kalkınca yüzü gülerek şöyle buyur
du: “Müjde ey Aişe! Allah, seni atılan iftiradan beri ve uzak kıldı. ”
Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Bunun üzerine “Allah’a hamd ederiz” dedim. Annem
dedi ki:
- Kalk da peygamberin yanına git.
_ . ?e,?S.e “Vallahi ka,k'P onun yanına gitmem; ben ancak Allah Teâlâ’ya hamd
ederim diye karşılık verdim.”
Âi5e (nanhâ) dedi ki: "Allah Teâlâ beri oluşum hokkmda bu âyetler! indirdiğin-
de Ebu Bekir (r.a.) akraballık bağı dolayıyla infakta bulunduğu Mistah hakkmda
■Aişe hakkında söyledikleri o sözlerden sonra art.k Mistah’a ebediyen infakta bu
lunmayacağım dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ "... affetsinler, hoşgörülü olsunlar.
Allah’ın sizi bağışlamasından hoşlanmaz mısınız?” (Nur, 22) âyetini indirdi. Bunun
üzerine Ebû Bekir “Vallahi Allah Teâlâ’nın beni bağışlamasından hoşlanırım” dedi
ve Mistah’a daha önceki gibi infakta bulunmaya devam etti.”
Âişe (r.anhâ) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) benim hakkımda Zeyneb binti Cahş’a
da sormuş, o da şöyle anlatmış: “Ben işitmediğimi ‘işittim’ demekten, kulağıma
gelmeyeni ‘duydum’ demekten ve görmediğimi ‘gördüm’ demekten gözümü koru
rum. Vallahi, ben onun hakkında hayırdan başka hiçbir şey bilmiyorum.” Halbuki
Rasûlullah’ın (s.a.v.) hanımları arasında güzelliği ve mevkii ile kendisini benimle
eşit görür ve zaman zaman rekabet ederdi. Buna rağmen hakkımdaki iftiralarla
ilgili en küçük bir kötü zanna kapılmamıştır. Ne var ki Allah onu takvası sebebiyle
korumuştur.”
Zühri dedi ki: “Bunlar, adını zikrettiğim ravilerin bana anlattıkları kıssanın son
noktasıdır.”2187
1906. Yine bize Ebû Cafer Ahmed b. Yahya el-Hulvani tahdis etti, dedi ki:
Bize Heysem b. Harice tahdis etti, dedi ki: Bize Abdullah b Abdurrahman -ki o ibn
Yezid b. Cabir'dir- tahdis etti, dedi ki: Bize Ata el-Horasani tahdis etti; Zuhrı den. o
Urve b. Zübeyr’den, o Âişe'den... Ravi daha sonra hadisin tümünü zikretti. "
—-
2187 İsnadı sahihtir.
Tahrici 990 numaralı rivayette geçti.
2188 İsnadı hasendir. . birlikte çokça vehmederdi. Aynca mürsel
• Senedinde Ata el-Horasani vardır, ba u jq0 var bir önceki rivayette kendisine
rivayetlerde bulunur, tedlis yapardı. B . •
mütâbaat edilmiştir, , çotuktur Bk. 23.cü rivayet. Aynı şekilde buna da
• Yine senedinde Heysem b. Harice vard.r. Saduktur.
kadandır ^k' eb^azzaz var£lır. Künyesi Ebû Amr’dır. Saduktur, onuncu taba
kadandır. Bk. Taknb (s. 430) - Tehzib (8/141).
zın buÇşekildeNUaym ^elld b- Muhammed yoluyla Zühri’den sonunda şiir olmaksı-
| 1003
e ss-Sülemi (ra ı ri j- i.
|e buyururken işittim: “Allah’tm!■ Muav.
MuQViVe’v K 1 11 Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöy-
koru.”2193 y K,tap ue hesab. öğret, onu azaptan
1913..
W sahura davet etmiş ba
“Allah’ml Kl“” - on“
Senedinde Haris b. Ziyad eş-Şami vardır. Hadiste zayıftır, dördüncü tabakadandır. Onun
sahâbe olduğunu söyleyenler hata etmiştir. Bk. Takrib (s. 146) - Tehzib (2/141)
• Yine senedinde Yunus b. Seyf el-Külla’i vardır. Humusludur. Makbuldür, dördüncü tabakadan
dır. Darekutni sika olduğunu söylemiştir. Bezzar dedi ki: “Hadisleri salihtir.” Aynca İbn Hibban
onu Sikat’ta zikretmektedir. Bk. Takrib (s. 613) - Tehzib (11/440)
• Yine senedinde Muaviye b. Salih vardır. Saduk olmakla birlikte vehmederdi. Gerçi birçok âlim
de kendisini sika saymıştır. Bk. 4.cü rivayet.
• Yine senedinde Ebû Ruhm vardır. Ahzab b. Useyd es-Seme’i’dir. Sahâbe oluşunda ihtilaf edil
miştir. Sahih olan görüş kendisinin muhadram olduğudur. Sikadır. Bk. Takrib (s. 96) — Tehzib
(1/190)
• Yine senedinde Abdullah b. Zübeyr el-Humeydi el-Kuraşi el-Mekki vardır. Künyesi Ebû Bekir’dir.
Sikadır, hafızdır, fakihtir. İbn Uyeyne’nin seçkin ashâbındandır. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib
kanştırmadan önce hadis almıştır- dula’la el-Gassani’dir. Sikadıri azı ır. .cınvaye.
• Yine senedinde Ebû Mushir vardır. A
1915. ... Rebi’a b. Yezid’in Nebî’nin (s.a.v.) ashabından biri olan Abdurrah-
man b. Ebi Umeyr’den rivayet ettiğine göre kendisi Nebî’yi (s.a.v.) Muaviye (r.a.)
için şöyle dua ederken işitmiştir: "Allah’ım! Onu hidayete ermiş bir rehber eyle, ona
bidayet et, onunla hidayete erdir, ona azap etme. ”21972198
1916. ... Nebî’nin (s.a.v.) ashabından biri olan Abdurrahman b. Ebi Umeyr
dedi ki: Rasûlullah'ı (s.a.v.) Muaviye (r.a.) için şöyle dua ederken işittim: "Allah’ım!
Ona hidayet ver ve onu hidayete ermiş bir rehber eyle. "2,w
1917. Yine bize Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed Abdulhamid el-Vasıti tah
dis etti, dedi ki: Bize Abbâs b. Abdullah et-Terakkl tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû
Mushir tahdis etti... Ravi daha sonra yukarıdaki iki hadisin aynısını zikretti.2199
1918. Yine bize Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Naciye haber
verdi, dedi ki: Bize Ahmed b. İbrahim tahdis etti, dedi ki: Bize Süleyman b. Harb
tahdis etti...2200
1919. İbn Naciye dedi ki: Ayrıca bize Yusuf b. Musa el-Kattan tahdis etti, dedi
ki: Bize Hasen b. Eşyeb tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Hilal er-Rasibi tahdis etti,
dedi ki: Bize Cebele b. Atıyye tahdis etti; Mesleme b. Mahled dedi ki: Rasûlullah’ı
(s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Allah’ım! Muaviye’ye Kitab’ı öğret, ona ülkelerde
yönetim ver ve onu azaptan koru. ”2201
Tahriç: Buhâri, Tarih-i Kebir (5/240) - Ahmed, Müsned (4/216) -Tirmizi, Sünen, 3842 (5/687).
Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir.” Ayrıca bk. Hatib, Tarih (18/207) - Hallal, Sünne, 697, 699 (s.
450). Bunların hepsi Ebû Mushir yoluyla Said’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2197 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
2198 İsnadı iki önceki gibidir.
2199 İsnadı ve tahrid 1914 numaralı rivayette geçti.
2200 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Cebele b. Atıyye vardır. Filistinlidir, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 138). Ne var
ki İbn Mahled’den işitmemiştir. Bu yüzdendir ki tahriçte de görüleceği üzere bazı rivayetlerde “bir
adcımdan, o da Mesleme b. Mahled’den” senediyle gelmiştir.
• Yine senedinde Ebû Hilal er-Rasibi vardır. Muhammed b. Süleym el-Basri’dir. Saduktur, zayıftır,
altına tabakadandır. Bk. Takrib (s. 481)
Tahriç:
• Taberani, Kebir (19/1065) - İbn Sa’d, Tabakat (Bk. Bldaye ve Nihaye, 8'121) - İbn Asakir (Bk.
Mecmau’z Zevaid, 9/356) - İbn Cevzi, el-llelu’l Mütenahiye, 439 (1/272). Bunların hepsi, birkaç
yolla Ebû Hilal er-Rasibi’den, o Cebele b. Atıyye'den, o da Mesleme b. Mahled’den senediyle bu
şekilde rivayet etmişlerdir.
İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 1750 (2/915) - Hallal, Sünne, 698 (s. 451 buradakinden daha
uzun olarak) - İbn Kuteybe, Garibu’l Hadis (1/394). Bunların hepsi, Ebû Hilal yoluyla Cebele
b. Atıyye’den, o Mesleme’den, o bir adamdan, o da Mesleme’den senediyle rivayet etmişlerdir.
Heysemi, bunun mürsel olduğunu belirtip şöyle demiştir: “Cebele, Mesleme’den işitmemiştir. Do
layısıyla mürseldir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/356). İbn Cevzi, senedindeki Ebû Hilal dolayısıyla
illetli olduğunu söylemiştir. İbn Cevzi şöyle der: “Yahya b. Said onu umursamazdı. Yezid b. Rezi
dedi ki: Ebû Bekir el-Hüzeli ile Ebû Hilal er-Rasibi’yl kasten terk ettim.” Bk. İlel (1/273). Zehebi
ise senedindeki “bir adam” dolayısyla illetli saymıştır. Bk. Siyeru A’lami’n Nübela (3/125)
2201 İsnadı ve tahrici bir önceki gibidir.
1922.
.... j t
BizeTikFıryabi
j r. n’”etti
ı tahdis Esvedc den rivayet
. edildiğine oöre Hu
mus sahılındeyken Ubade b. Samit ile karısı fîmmr. u .'9
dedi kı: Ummu Haram bana anlattı dedi ki- Racfıiuikk’ t » .. F . ‘ ,
. «, j , u’ aeaı K1- rasûlullah ı (s.a.v.) şöyle buyururken
1§ıtüm: Ümmetimden denize gazve yapan ilk ordu (cenneti) gerekli (kendilerine)
gerekli kılmıştır. Dedim kı: “Ben de onlarla mıyım, ey Allah’ın Rasûlü?” Buyurdu
ki: “Sen anlarlasın. ” Rasûlullah (s.a.v.) daha sonra “Ümmetimden Kayser (Bizans)
şehrine gazveye çıkan ilk ordu bağışlanmıştır." Ben yine “Ben de onlarla mıyım, ey
Allah’ın Rasûlü?” diye sordum. Bu sefer “Hayır” cevabını verdi.
Firyabi dedi ki: “Oraya ilk gazve yapan, Osman b. Affan (r.a.) zamanında
Muaviye’dir (r.a.).”2204
1923... . Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) -Enes’in
teyzesi- Milhan kızı Ümmü Haram’ın evine geldi. Yemek yedikten sonra bir miktar
uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ümmü Haram sordu:
1924. ... İbn Ömer (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.)
“Şimdi şu kapıdan yanınıza cennet halkından biri gelecek” buyurdu. Ardından
içeri Muaviye girdi. Ertesi gün ve bir ertesi gün yine aynısını söyledi, yine Muaviye
göründü. Bunun üzerine bir adam “Ey Allah’ın Rasûlü, o bu mu?” diye sordu.
Buyurdu ki: “Evet, o budur. ”2206
Tahriç: İmam Buhârî, Sahih, Cihad, 2924 (6/120) - Taberani, Kebir (25/323). Bu ikisi, Yahya b.
Hamza yoluyla Sevr’den bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2205 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdullah b. Abdurrahman el-Ensari vardır. Sikadır. Bk. 1532.Cİ rivayet.
Tahriç: Buhârî, Cihad, 2799,2800 (6/22), 2894, 2895 (6/103) - Müslim, İmare, 1912 (3/1519)
- İbn Mâce, Cihad, 2776 (2/927) - Taberani, Kebir, 319 (25/131) - İbn Hibban, Sahih. 7189
(16/160). Hepsi Enes’ten bu şekilde rivayet etmiştir.
2206 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İsmail b. Ayyaş vardır. Kendi şehri Humus ahalisi dışındakilerden yaptığı rivayetler
de karıştırırdı. Bu, Medineli birinden yaptığı bir rivayettir. Bk. 23.cü rivayet.
• Yine senedinde şeyhi Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar vardır. İbn Ömer’in azatlısıdır. Saduk
olmakla birlikte hata ederdi, yedinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 344)
• Yine senedinde Abdülaziz b. Yahya vardır. Galiba İbn Bahr el-Mervezi’dir. Zehebi, İsmail b.
Ayyaş’tan rivayette bulunduğundan bahsetmiş, sonrasında bu rivayeti zikredip "batıldır’’ demiştir.
• Yine senedinde Hasen b. İshak b. Yezid vardır. Ebû Ali el-Attar olduğunu zannediyorum. Hatib
sika olduğunu belirtmiştir. Bk. Tarih (7/286)
Tahriç: Ebû Nuaym, Hılye (10/393) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 2779 (8/1442) - Hallal, Sünne, 704
(s. 454). Bunların hepsi, birkaç yolla Abdülaziz b. Yahya’dan, o İsmail b. Ayyaş’tan senediyle bu
şekilde rivayet etmişlerdir. Zehebi bu rivayet hakkında “batıldır” der. Bk. Mizan (2/623). İbn Cevzi
ise şöyle demiştir: “Tüm yollardan da sahih değildir." Bk. İlel, 448, 451 (1/278)
1926.
uzattı ve “Ey Muaviye, Bu oku cennette be .Ra.SÛ'“llah ,s a v> Muaviye'ye bir ok
uza o™ cennette benimle karşılaşana dek lut~ buyurdu.2™
1927 .... Ebû Hureyre (r.a.) dedi ki: Nebi (s.a.v.) Muaviye’ye bir ok verdi ve «Ey
Muaurye, cennette bunu bono geri tıer” buyurdu, ibn Fahbam dedi ki Nebi "av)
Muaviye ye bir ok verdi ve Bu oku cennette yanıma gelene kadar tul" buyurdu.2™
1928. ... Ebû Sülyan Muhammed b. Ziyad dedi ki: Bir keresinde Avf b. Ma
lik kilisenin birinde öğle uykusundayd,. Birden uykusundan uyan.verdi. Derken
yanında bir aslan olduğunu fark etti. Hemen kılıcına doğru eğildi. Bunun üzerine
aslan Korkma! Ben, Rabbinin sana gönderdiği bir elçiyim. Bil ki Muaviye er-Rical
cennet halkındandır dedi. Avf Muaviye er-Rical de kimdir?” diye sordu. Aslan
dedi ki: “Muaviye b. Ebi Süfyan’dır.”2207
*2210
2208
1929. ... Ebû Bekir b. Ebû Meryem el-Gassani’den; o Muhammed b.
Ziyad’dan, o da Avf b. Malik’ten... Ravi daha sonra yukarıdakinin aynısını
zikretti.2211
2207 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2208 İsnadı uydurmadır.
• Senedinde Galib b. Ubeydullah el-Ukayli vardır. İbn Main dedi ki: “Sika değildir.” Darekutni ve
başkalan şöyle der; “Metruktür.” Bk. Mizan (3/331)
• Yine senedinde Vezir b. Abdullah el-Cezeri vardır. Ebû Zur’a kendisini zayıf saymıştır. Yahya b.
main dedi ki: “Hiçbir şey değildir.” Bk. Mizan (4/333)
• Yine senedinde Vazzah b. Hassan vardır. Zehebi sayıf olduğunu belirtmiştir. Fesevi dedi ki:
“Gafildi.” Bk. 1481.ci rivayet.
Tahriç: Hatib, Tarih-i Bağdat (13/496) - İbn Cevzi, Mevzuat (1/30) - Zehebi. Mizan 3.4333).
Zehebi “Uydurmadır” demiştir. Bunlann hepsi. Vazzah b. Hassan yoluyla rivayet etmişlerde. İbn
Hibban da uydurma olduğunu söylemiştir. Bk. Fevaid-i Mecmua (s. 405)
22M Muhammed b. Saduk o.maûa ₺«.e
mütâbaat eden birine rastlamadım. c,auk olmakla birlikte vehimleri olmuştur. Bk.
• Yine senedinde Muhammed b. Musaffa vard.r.
79.cu rivayet. . ., ızanuesl Ebû Süfyan el-Elhani’dir. Bk. 4O5.ci riva-
• Yine senedinde Muhammed b. Ziyad yarim Kü^
yet. Sikadır ama Avf b. Malik’ten işitmem ~ Heysemi dedi ki: “Senedinde Ebû Bekir b. Ebi
Tahriç:Taberani. Bk. Mecmau'zZevaldi / • der. „Çokgariptir -Bk. BidayeveNihaye
Meryem vardır. Kanştırmıştır." Hafız İbn Kesir ıs ş
(8/124)
İsnadı zayıftır.
1930. ... Ebû Salih’ten; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın “Umulur ki
Rabbin, onlardan düşmanlık ettiklerinle aranızda bir seugi/dostluk kılar" (Mümtehine,
7) âyeti hakkında dedi ki: “Allah Teâlâ’nın onunla aralarında sevgi kılması, Nebî’nin
(s.a.v.) Ebû Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe (r.anhâ) ile evlenmesidir. Böylece Ümmü
Habibe Mü’minlerin Annesi, Muaviye de Mü’minlerin Dayısı olmuştur.”2212
2213
1931.... Amr b. Büzey’ dedi ki: Ali b. Abdullah b. Abbâs, benim Muaviye’ye
(r.a.) sövmek istediğimi işitti. Bunun üzerine bana şöyle dedi: “Ağır ol! Sakın ona
sövme! Çünkü onunla Rasûlullah (s.a.v.) arasında sıhriyet vardır.”2214
1932.... Hind b. Hind b. Ebi Hale’den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüp
hesiz Allah Teâlâ ancak cennet ehlinden kız alıp onlara kız vermemi istemiştir. ”221°
1933. ... Abdullah b. Amr’dan (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüp
hesiz Rabbimden kimlerden kız alıp kimlere kız verirsem, illaki cennette onlarla
olmayı istedim. O da dileğimi yerine getirdi. ”2216
• Senedinde Mualla b. Velid b. Ka’ka’ el-Absi vardır. İbn Hibban kendisini Sikat’ta (9/182) zikret
miş ve “Çokça garip rivayetlerde bulunmuştur” demiştir.
2212 Sıhriyet: Kız alıp vermekle gerçekleşen akrabalık bağlarının genel adıdır. Yani enişte ile kayınbira
der ve kaympeder-kaynana ile damat arasındaki ilişkiye sıhriyet ilişkisi denir. (Çeviren)
2213 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Muhammed b. Saib el-Kelbi vardır. Yalancılıkla itham edilmiş, ayrıca Rafızi olmakla
suçlanmıştır. Bk. 1232.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Harice b. Musab vardır. Metruktür. Yalancı ravilerden rivayette bulunur, tedlis
yapardı. Bk. 678.Cİ rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2214 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ömer b. Buzey’ el-Ezdi vardır. Zehebi dedi ki: “Durumu meçhuldür.” Bk. Mizan
(3/183) - Lisan (4/386)
• Yine senedinde Ebû Mahya et-Teymi vardır. Yahya b. Ya’la’dır. Bk. 141.ci rivayet.
2215 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Seyf b. Ömer vardır. Hadiste zayıftır ama tarihte dayanaktır. Bk. 1238.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Hindi b. Hind b. Ebi Hale vardır. Ebû Hatim ondan bahsetmiş, şöyle demiştir:
“Nebî’den (s.a.v.) mürsel rivayetlerde bulunmuştur.” Bk. Cerh ve Tadil (9/117). Kendisi Nebî’den
(s.a.v.) işitmemiştir.
• Yine senedinde Muhammed b. Abdurrahman vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
• Yine senedinde Osman b. Züfer vardır. Saduktur. Bk. 1474.CÜ rivayet.
Tahriç: Hallal, Sünne, 656 (s. 433). Ebû Bekir el-Esrem yoluyla “Bize Abdullah b. Ömer tahdis
etti...” senediyle bu şekilde... Ayrıca Hindi, bunu İbn Asakir’e de nispet etmiştir. Bk. Kenzu’l
Ummal, 31939.
2216 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Ammar b. Seyd ez-Zabbi vardır. Künyesi Ebû Abdurrahman el-Kufi’dir. Hadiste
zayıftır. Âbiddir, sekizinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 407)
1 s X”Abtinae M“h’n’™d b- lh™him «Î-Sr- vardır. Künyesi Ebû Abdullah, tbn Ala dır.
Zah.dd.r, Abbadan da ikama etmltfr. Hadisten münkerdlr. dokuzuncu labakadand,,. Bk. Taknb
(s. 466) - Tehzıb (9/14)
• Yine senedinde Yahya b. Ebi Talib vardır. İbn Cafer’dir. Darekutni sika, Musa b. Harun ise
yalancı saymıştır. Ebû Haşim ise dürüst olduğunu söylemiştir. Bk. 1668.Cİ rivayet.
Tahriç: Taberani, Evsat. Bk. Mecmau’z Zevaid (10/17). Heysemi dedi ki: “Senedinde Ammar b.
Seyf vardır. Bir topluluk zayıf olduğunu, Yahya b. Main de sika olduğunu söylemiştir. Senetteki
diğer raviler ise sikadırlar.” Elbani de hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Bk. Zaifu’l Cami 1529
(2/66)
2217 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ömer b. Abdullah vardır. Zayıflığına ek olarak İbn Abbâs’tan işitmemiştir. Bk. 488.
ci rivayet. Ayrıca bk. Merasil (s. 137)
• Yine senedinde İbrahim b. Eban el-Vasıti ile şeyhi İbrahim b. Ebi Yezid el-Medeni vardır. Kim
olduklarına dair herhangi bir bilgiye rastlamadım.
Tahriç: Taberani, Evsat (2/231). Ata yoluyla İbn Abbâs’tan benzer olarak... Heysemi dedi ki:
“Senedinde Muhammed b. Fatr vardır. Kendisini tanımıyorum. Yine senedinde Ati b. Said er-Razi
vardır. Zayıftır. Diğer ravileri ise sahihin ravileridir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/357). Aynca bunu
Mevzuat’ta (2/18) İbn Cevzi ile el-Masnu’a’da (1/419) Suyuti de zikretmiştir.
2218 İsnadı uydurmadır. , . u - , _>
• Senedinde Asram el-Hemedani verdir. İbn Haktir, künyesi Ebü H,5am dır Hemzen kedi-
Sidir. Yahya b. Main onun hakkinda “Çok yalanc, bir pisliktir" demişle Buhan. Muslin-ive ttaa,
dedi İd: “Meüvtktür." İbn Hibbao dedi ki: “Sika ravilerdenm.s gıb. hadis uyduruldu. Bk Muan
1936. ... Abdullah b. Malik ez-Zübeydi’den; Abdullah b. Amr (r.a.) dedi ki:
“Muaviye (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) kâtibiydi.”2219
1937 .... İbn Abbâs (r.anhumâ) dedi ki: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v.) bana
“Git de Muaviye’yi çağır" buyurdu. Kendisinin kâtibiydi.2220
1938. ... Sehl b. Hanzaliyye dedi ki: Uyeyne b. Hısn ile Ekra’ b. Habis,
Rasûlullah’tan (s.a.v.) bir şey istediler. Bunun üzerine Muaviye’ye (r.a.) emretti, o
da yazıverdi. Ardından mührünü vurup yazıyı ikisine teslim etti.2221
1939. ... Sehl b. Hanzaliyye dedi ki: Uyeyne b. Hısn ile Ekra’ b. Habis,
Rasûlullah’tan (s.a.v.) bir şey istediler. Bunun üzerine Muaviye’ye (r.a.) istediklerini
yazmasını emretti. Ardından her birine birer sahife verdi. Ardından Uyeyne “İçinde
ne olduğunu bilmediğim şeyler yazılı bir sahife ile bir kavme mi gideyim?” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) sahifeyi aldı, içine baktı ve “Bu sahifede senin
için emredilenler yazılmış”2222 buyurdu.2223
2219 İsnadı hasendir.
• Senedinde Abdullah b. Malik ez-Zübeydi vardır. Künyesi Ebû Kesirdir, Kulelidir. Makbuldür,
üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 668). Bir sonraki hadis şahitlik etmektedir.
• Yine senedinde Abdullah b. Haris vardır. O da ez-Zübeydi’dir. Necranlıdır, Kufelidir. Müktib
diye tanınır. Sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 299) - Tehzib (5/182)
• Yme senedinde Abdurrahman b. Hamid b. Abdurrahman er-Ruâsi vardır. Kufelidir, sikadır,
dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 339)
• Yine senedinde Ebû Gassan el-Kufi vardır. Malik b. İsmail’dir. Sikadır, mütkmdır. Bk. 1533.CÜ
rivayet
Tahriç: Heysemi, Mecmau’z Zevaid’de (9/357) bunu Taberani’ye nispet etmiş ve “İsnadı basen
dir” demiştir.
2220 İsnadı hasendir.
• Senedinde Ebû Hamza el-Kassab vardır. İmran b. Ebi Ata’dır, Esedi azatlısıdır, Vasıflıdır. Saduk
olmakla birlikte vehimleri vardı. Dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 430)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (1/291, 335). Ebû Avane yoluyla “Kâtibi idi” cümlesi olmaksızın bu şekil
de...
• Tayalisi, Müsned, 2746 (s. 359). Hişam ve Ebû Avane yoluyla buradakinden daha tamam
olarak...
• İmam Müslim, Sahih, Birr ve’s Sıla, 2604 (4/2010) - Ahmed, Müsned (1/240). Bu ikisi, Şu’be
yoluyla Ebû Hamza’dan “Kâtibi idi” lafzı olmaksızın bu şekilde rivayet etmişlerdir. Bunun yanında
Müslim’in rivayetinde bazı ziyadeler mevcuttur.
2221 İsnadı sahihtir.
• Senedinde İbn Kebşe es-Savili vardır. Şamlıdır. Sikadır, ikinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 668)
-Tehzib (12/210)
• Yine senedinde Muhammed b. Mübarek es-Suri vardır. Dımeşk’te ikamet etmiştir. Sikadır,
onuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 504)
Tahriç:
• Ahmed, Müsned (4/180). Abdurrahman b. Yezid b. Cabir yoluyla bu şekilde...
• Ebû Davud, Zekat, 1629 (1/512). Muhammed b. Hacir yoluyla bu şekilde...
2222 Rasûlullah (s.a.v.) ümmi olup okuma yazma bilmezken bu nasıl mümkün olabilir ki!
2223 İsnadı hasendir.
• Senedinde Sükeyn b. Bükeyr vardır. Saduk olmakla birlikte hata ederdi. Bk. 998.ci rivayet.
Kendisine mütâbaat edilmiştir.
• Yine senedinde Ahmed b. Abdurrahman b. Fazl el-Küzbürani vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Ken
disine yetiştim ama ondan hadis dinlemedim.” İbn Hibban dedi ki: “Onda ancak hayır biliyo
rum.” Bk. Cerh ve Tadil (2/20) - Sikat (8/49)
• Yine senedinde Rebi’a b. Yezid vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 337.ci rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2224 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Nevf el-Bikali vardır. Kim olduğu belli değildir. Bk. 534.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Alâ b. Amr vardır. Künyesi Ebû Amr el-Busti’dir. Kim olduğuna dair herhangi
bir bilgiye ulaşamadım.
• Yine senedinde Harun b. Abbâs el-Haşimi vardır. Künyesi Ebû’l Abbâs’ür. Hatib sika olduğunu
belirtmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (14/27)
Tahriç: Bunu Mevzuat’ta (2/16) İbn Ömer hadisi olarak İbn Cevzi zikretmiş ve uydurma ol
duğuna hükmetmiştir. Aynı şekilde Mizan’da (1/550) Zehebi ile Lisan’da (1/285) İbn Hacer de
uydurma olduğunu söylemiştir. Nakkaş dedi ki: “Bu, hiçbir şüphe yok ki uydurma bir hadistir."
2225 İsnadında zayıflık vardır, münkerdir. . .. D. .
• Senedinde Nuaym b. Hammad vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Bk. 66S.cı
•Yine senedinde Yunus b. Meysera b. Halbes vard.r, Sikad.r, âbiddir. Uzun ömür sürmüştür,
ütfncü tabakadandır. Bk. Taknb (s. 614) Kufelidir Rivayet.
• Yine senedinde Mervan b. Cenah va ■ Takrib {s 525)
lerinde herhangi bir ^'776 Muhammed b. Şuayb yoluya bu şekilde... He^
Tahriç: Lalekaı, Şerhu 1Vsu, Bekir'in itirazı olmaksızın Taberani ile Bezzar’a da
semi, Mecmau’z Zevaid de (V/o > “ikisinin ravileri de sikadır. Gerçi bazıları hakkında ihtilaf
nispet etmiş, sonrasında şöyle dem ş r. bjnj jse Mizan’da sadece Zehebi sika saymıştır,
edilmiştir. Bezzar’ın şeyhi sikadır. Ta eran birjjkte bu, münker bir hadistir. Allah en iyisini
Hakkında açıklannuş bir cerh yoktun bu ştjr Bk. he| (1/373)
bilir.” Bunu İbn Cevzi de Mevzuat ta (2/2
1942 .... İbn Mülcyke dedi ki: Muaviye (r.a.) yatsıyı kıldıktan sonra tek rekatla
vitir kılardı. Bunu İbn Abbâs’a anlattım. Dedi ki: “Şüphesiz Muaviye Rasûlullah’a
(s.a.v.) sahâbe olmuştur."2226
1943. ... Tavus’tan, o da İbn Abbâs’tan (r.anhumâ) rivayet edildiğine göre
Muaviye ona Rasûlullah'tan (s.a.v.) bir ok ucunu dahi esirgemediğini haber vermiş
tir. İbn Abbâs dedi ki: "Muaviye, Rasûlullah (s.a.v.) hakkında itham edilmezdi.”2227
1944. Bize Ebû Muhammed Yahya b. Muhammed b. Said tahdis etti, dedi
ki: Bize Hüseyn b. Hasen el-Mervezi tahdis etti, dedi ki: Bize Merhum b. Abdülaziz
tahdis etti...2228
1945. ... Ebû Said el-Hudri (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Muaviye (r.a.) mes
citte bir halkanın yanına geldi. Onlara “Buraya oturmanızın sebebi nedir?” diye
sordu. Onlar “Buraya ancak Allah’ı zikretmek için oturduk” dediler. O tekrar:
- Allah adına doğru söyleyin. Siz buraya sadece Allah’ı zikretmek için mi otur
dunuz?
1949. İbn Naciye dedi ki: Yine bize Ebû’l Eş’as Ahmed b. Mikdam tahdis etti,
dedi ki: Bize Yezid b. Zürey’ tahdis etli...2211
1950. İbn Naciye dedi ki: Yine bize Muhammed b. Ebi Adiy tahdis etti; bun
ların hepsi Habib b. Şehid’den; Ebû Milcez dedi ki: Bir keresinde İbn Zübeyr ile
İbn Amir otururlarken Muaviye (r.a.) yanlarına geldi. Biri ayağa kalktı, diğeri ise
oturmaya devam etti. İki adamdan en ağır olanı İbn Zübeyr'di. Bunun üzerine Mu
aviye, ayağa kalkan adama şöyle dedi: Olur! Çünkü ben Rasûlullah') (s.a.v.) şöyle
buyururken işittim: "Kim insanların kendisi İçin ayağa kalkıp saygı göstermelerini
isterse, ateşteki evini -ueya oturacağı yere hazırlansın.
1951. ... Katade'den rivayet edildiğine göre Ebû’ş Şeyh el-Henai kendisi
ne şöyle haber vermiştir: Bir keresinde Muaviye bir eve girdi. Evde Abdullah b.
Zübeyr ile Abdullah b. Amir vardı. Abdullah hemen Muaviye’yi tazim etme ve
yüceltme adına ayağa kalktı. Bunun üzerine Muaviye şöyle dedi: Otur! Çünkü ben
Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Her kim kulların kendisi için ayağa
kalkıp saygı göstermelerini isterse, ateşten oturacağı yere hazırlansın. ”2233
2235
2234
1952. ... Amr b. Vakıd’dan; Yunus b. Meysera b. Halbes dedi ki: “Muaviye’yi
(r.a.) bir katır üzerinde gördüm. Arkasına da bir uşak bindirmişti."2236
• Senedinde Ebû Milcez vardır. Lahık b. Humeyd b. Said es-Sedusi’dir. Künyesi ile meşhurdur.
Sikadır, üçüncü tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 586)
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (4/91, 93, 100) - Abd b. Humeyd, Müsned, 413 (s. 156) -
Buhâri, el-Edebü’l Müfred, 997 - Ebû Davud, 5229 (2/779) -Tirmizi, Edeb, 2755 (5/91). Bunla
rın hepsi, Habib b. Şehid yoluyla Ebû Milcez’den bu şekilde rivayet etmişlerdir. Şeyh Elbani sahih
olduğunu belirtmiştir. Bk. Silsile-i Sahiha, 357 (1/627)
2233 İsnadı sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2234 İsnadı sahihtir.
Tahrici 1948 numaralı rivayette geçti.
2235 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Ebû’ş Şeyh el-Henai vardır. Basralıdır, sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s.
648)
Tahrici 1948 numaralı rivayetle geçti.
2236 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Amr b. Vakıd ed-Dımeşki vardır. Künyesi Ebû Hafs'tır, Kureyş azatlısıdır. Metruktür.
altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 428)
• Yine senedinde Hişam b. Ammar vardır. O da Dımeşklldlr. Yaşlandığında kendisine telkin edilir
olmuştur. Eski hadisleri daha sahihtir, Bk. 35.ci rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırlar.
• Yine senedinde Yunus b. Meysera b. Halbes vardır. Sikadır, âbiddir. Bk. 1941 .ci rivayet.
• Yine senedinde Muhammed b. Salih vardır. İbn Abdurrahman el-Bağdadi’dir. Künyesi Ebû
Bekir el-Enmati olup lakabı Kîlece’dir. Sikadır, hafızdır ve on birinci tabakadadır. Bk. Takrib (s.
484)
Tahriç:
• Zehebi, Siyer (2/152). Hişam b. Ammar yoluyla bu şekilde...
• Hallal, Sünne, 673 (s. 439). Ahmed b. Ferec yoluyla “Bize Zamra tahdis etti, dedi ki: Bize Ali b.
Ebi Hamle, babasından tahdis etti, dedi ki: Muaviye’nin üzerinde şunu gördüm...’’ şeklinde...
belirtmiştir. Bk. Tarih (12/28) zo/ıogı Said b Yakub et-Talikani yoluyla "Abdullah b.
Tahriç: lb„ Kesir, Bldaye ve «139). &ldb. ₺
Mübarek’i şöyle derken işittim... se ySOruldu..." şeklinde rivayet etmektedir
b. Said yoluyla “İbn Mübarek’e Muaviye hakkmda soruldu 5
2240 isnadı Muafa’dan mevkuftur. hu’l Usul,2785 (EV1445). Bu ikisi, Muhammed b.
Tahriç: Hatib, Tarih (1/209) -La e a , « tahdis ettj » senediyle bu şekilde rivayet
Ahmed b. Abi’l Avvam yoluyla Bize ‘ m d b Abdullah b. Ammar ve başkalan yoluyla
etmişlerdir. Aynca Hafu İbn Kesir .
zikretmektedir. Bk. Bidaye ve Nihaye
1957. ... Katade dedi ki: Hasan-ı Basrî’ye “Bazı topluluklar Muaviye’nin
(r.a.) cehennemlik olduğuna şahitlik etmekteler” dedim. Dedi ki: “Allah onları
lânetlesin.”2241
1958. ... Ebû Zübeyr’den; Cabir b. Abdullah (r.anhumâ) dedi ki: “Bir gün
Muaviye’nin (r.a.) yanındaydık. Kureyş ve Arap eşrafı tahtının altında, Ukayl b. Ebi
Talib ile Haşan b. Ali ise sağ ve solundaydı.”2242
1959. ... Muhammed b. Abdullah b. Ebi Yakub dedi ki: Muaviye (r.a.) Hü
seyin b. Ali (r.anhumâ) ile karşılaşınca “Rasûlullah’ın (s.a.v.) torununa merhaba!”
der. onun için üç yüz bin dirhem veya dinar verilmesini emrederdi. İbn Zübeyr ile
karşılaşınca “Rasûlullah’ın (s.a.v.) hala oğluna merhaba!” der, onun için de yüz bin
dirhem veya dinar verilmesini emrederdi.2243
1960. ... Sevr’den; babası dedi ki: “Haşan ve Hüseyin (r.anhumâ) ile heyet
olarak Muaviye’nin (r.a.) yanına gittik. İkisine bağış yaptı, onlar da kabul ettiler.”2244
1961. ... Zühri dedi ki: Ali b. Ebi Talib (r.a.) öldürüldüğünde Haşan b. Ali (r.a.)
Muaviye’ye (r.a.) gitti. Muaviye ona dedi ki: “Şayet senin Yezid üzerinde sadece
annenin Kureyş’ten, onun annesinin ise Kelb’ten olması şeklindeki faziletin olsaydı
İKİ YÜZ ELLİ ÜÇÜNCÜ BÂB: EBÛ SÜFYAN (R.A.) İLE MUAVİYE’NİN
(R.A.) ANNESİ HİND’İN (R.ANHÂ) EVLİLİĞİ
1964. ... Humeyd b. Menheb dedi ki: “Utbe kızı Hind, daha önce Kureyş
gençlerinden biri olan Fâkih b. Muğire el-Mahzumi ile evliydi. Kocasının ziyafet
verdiği bir evi vardı. İnsanlar sürekli oraya gelirler, izin istemeksizin içeri girerlerdi.
Gerçi o ev günün birinde yıkılmıştır. Bir keresinde Fâkih ile Hind, öğlen o evde uyu
yorlardı. Sonra Fâkih bir ihtiyacı için dışan çıktı. Derken bir adam, eve girdi. Orada
kadını yani Hind’i görünce arkasını dönüp kaçtı. Fâkih ise dışarıdayken adamın
kaçışını gördü. Hemen Hind’in yanma dönüp onu ayaklarıyla tekmelemeye başla
dı. Ona “Yanından çıkan o adam da kimdi?” diye sordu. Hind ise “Sen uyandırana
dek ben kimseye dikkat etmedim” cevabını verdi. Kocası ona “Babanın evine git”
dedi. Derken insanlar Hind hakkında konuşmaya başladı. Bunun üzerine babası
ona dedi ki “Kızım, insanlar senin hakkında çok kelam ettiler. Bana işin iç yüzünü
haber ver. Eğer doğru söylüyorsa, ona gizlice birini göndereyim de onu öldürsün.
Böylece konuşmasını kesmiş oluruz...” Ravi uzunca bir kıssa zikredip şöyle dedi:
“Sonra Ebû Sütyan ile Hind evlendi ve evliliklerinden Muaviye doğdu.”2243
-—-——
etmiştir.
2247 İsnadı hasendir.
Tahrici 1960 numaralı rivayette geçti.
2248 isnadı şöyledir: dedesi Humeyd b. Menheb vardır. Kim olduklarına dair
• Senedinde Ömer b. Zahr b. Hısn v
herhangi bir bilgiye ulaşamadım.
1966. ... Abdülmelikb. Umeyr’den; Muaviye (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ı (s.a.v.)
işittiğimden beri hilafeti ümit ediyorum. Buyurdu ki: “Ey Muaviye, eğer yönetime
gelirsen adil ol. ”2250
1967. ... Halid b. Yezid b. Sabih’ten, o babasından; Muaviye (r.a.) dedi ki:
Bir gün Rasûlullah’a (s.a.v.) abdest alırken hizmet ediyordum. Elimde tuttuğum
kaptan boşalttı ve bana sertçe baktı. Ben de tedirgin oldum, böylece tas elimden
düşüverdi. Bunun üzerine bana “Ey Muaviye, eğer ümmetimin işlerinden bir şeye
• Yine senedinde Zekeriya b. Yahya b. Ömer b. Hısn b. Humeyd b. Menheb vardır. Künyesi Ebû
Sûkeyn el-Hazzaz’dır, Kufelidir. Saduk olmakla birlikte vehimleri vardır. Bu sebepten ötürü Dare-
kutni onu zayıf saymıştır. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 216) -Tehzib (3/337)
Tahriç: Bunu Tarihu’l Hulefa’da (s. 220) Suyuti zikretmiş ve İbn Vehb’in rivayeti olarak Haraiti'ye
nispet etmiştir.
2249 İsnadında zayıflık vardır; munkatıdır.
• Senedinde Abdülmelik b. Nevfel b. Müsahik el-Medeni vardır. Künyesi Ebû Nevfel’dir. Mak
buldür, üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 366). Senette Hind binti Utbe ile arasında inkıta
(kopukluk) vardır.
• Yine senedinde Ömer b. Ziyad el-Hilali el-Kufi vardır. Buhârî “Münker rivayetlerde bulunurdu”
demiştir. İbn Hibban ise onu Sikat’ta (7/74) zikretmektedir. Bk. Tarih-i Kebir (6/156) - Mizan
(3/198) - Lisan (4/306)
• Yine senedinde Ahmed b. Osman b. Hakim vardır. Sikadır. Bk. 1361.ci rivayet.
Tahrici için bir önceki rivayete bakınız.
2250 İsnadı zayıftır.
• Senedinde İsmail b. İbrahim b. Muhacir vardır. İbn Cabir el-Cebeli el-Kufi‘dir. Zayıftır, yedinci
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 105)
• Yine senedinde Abdülmelik b. Umeyr vardır. Sikadır, fakihtir. Hafızası sonradan bozulmuştur.
Ayrıca çokça tedlis yapardı. Bk. 272.Cİ rivayet. Zchebl, bu rivayeti mürsel olarak illetli saymıştır.
Bk. Lisan (3/131)
• Yine senedinde Muhammed b. Sabik et-Temimi vardır. Künyesi Ebû Cafer veya Ebû Said el-
Bezzar’dır. Kufelidir, saduktur, onuncu tabaka büyüklerindendir. Bk. Takrib (s. 479)
Tahriç: Taberani, Kebir (19/361) - Taberani, Evsat (2/36) - Beyhaki, Delail (6/446). Suyuti bunu
Tarihu’l Hulefa’da (s. 195) Abdülmelik b. Umeyr’den rivayet olarak İbn Ebi Şeybe’ye de nispet
etmiştir. Heysemi dedi ki: “Senedinde İsmail b. İbrahim b. Muhacir vardır. Zayıftır. Gerçi sika
sayanlar da vardır." Bk. Mecmau’z Zevaid (6/186)
1969. ... Bize Ebû Bekir b. Kasım b. Zekeriya el-Mutarriz tahdis etti, dedi ki:
Bize Amr b. Ali, Bündar ve İbn Sinan tahdis ettiler, dediler ki: Bize Abdurrahman
b. Mehdi tahdis etti, dedi ki: Bize Ebû Ahmed yani ez-Zübeyri tahdis etti...2253
2251 İsnadında zayıflık vardır.
• Senedinde Yezid b. Salih -veya b. Sabih el-Murri vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
• Yine senedinde Muhammed b. Musa el-Mısri vardır. Herhalde Basrahdır. Böyleyse Muhammed
b. Musa el-Hırşi olur. İşte bu ravi zayıftır. Bk. 1327.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Halid b. Zeyd vardır. İbn Salih b. Sabih el-Murri’dir. Künyesi Ebû Hişam ed-
Dımeşki’dir. Belka şehrinin kadısıdır. Sikadır, altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 191) - Tehzib
(3/125)
• Yine senedinde Muhammed b. İbrahim vardır. Künyesi Ebû Ümeyye’dir, Tarsusludur. Saduk
olmakla birlikte vehmederdi. Bk. 1277.6 rivayet.
Tahriç: Taberani, Evsat (1/122). Yahya b. Galib yoluyla “Galib el-Kattan’dan, o Hasan-ı Basri’den
“Muaviye’yi şöyle derken işittim: Bir gün Rasûlullah’a (s.a.v.) abdest alırken su döktüm...” şeklin
de... Senedinde Yahya b. Galib vardır ki zayıftır.
2252 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Velid el-Eğarr vardır. Ebû Hatim dedi ki: “Meşhur değildir.” Bk. Cerh ve Tadil (9/1).
İmam Ahmed’in rivayetinde (4/101) kendisine mütâbaat edilmiştir. Aynca tahrice bakınız.
• Yine senedinde Amr b. Yahya b. Said vardır. Sikadır. Bk. 1767.6 rivayet.
• Yine senedinde Amr’ın dedesi Said b. Amr b. Said el-As vardır. Sikad.r. Bk. 1767.Cİ rivayet. Ne
var ki Nebî’den (s.a.v.) işitmemiştir. Bk. Tehzib _ ... . A
Tahriç: imam Ahmed, Müsned (4/101) - Lalekai, Şerhul Usul 2773 ((V1439' . Buı^ Amr
b. Yahya’dan mürsel olarak rivayet etmişlerdir. Muttasıl olarak bk Ebû Ya a Müsned (13370).
Onun senedinde Muaviye (r.a.) ile Nebî (s.a.v.) arasında bir• ravl z.kredılmekted.r. Heysem! bunu
tu ■. ■ . □ • ı “Ahmed ve Ebû Ya la nın ravileri sahihin ravıleridtr. Bk.
-»■' -»
Yahya’dan bu şekilde...
2253 İsnadı şöyledir: vardır Kufelidlr. Hakkında ihtilaf edilmiştir. Bu yüz-
• Senedinde Hani b Hani.^7|örl01ü/bilinmeyeni' demiîfc Bk. Tnkıib |,. 5701 - Tetaib
den Hafız onun hakkında mesrur ı
(11/22).
1970. Mutarriz dedi ki: Yine bize Yakub ed-Devraki tahdis etti, dedi ki: Bize
Veki tahdis etti...
1971. Mutarriz dedi ki: Yine bize Ahmed b. Müni’ tahdis etti, dedi ki: Bize
Ebû Ahmed yani ez-Zübeyri tahdis etti...*
2254
1972. Mutarriz dedi ki: Yine bize Yusuf el-Katlan tahdis etti, dedi ki: Bize
Ebû Nuaym tahdis etti; bunların tümü Süfyan es-Sevri’den, o İshak’tan, o Hani b.
Hani’den; Ali (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Ammar (r.a.) gelip Rasûlullah’ın (s.a.v.)
yanına girmek için izin istedi. Buyurdu ki: “Ona izin verin. Temiz ve temiz kılınmış
kişiye merhaba!”2255
1973. ... Hani b. Hani’den; Ali b. Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Am
mar b. Yasir (r.anhumâ) Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanına girmek için izin istedi. “Kini
o?” diye sordu. O “Ammar” deyince ona “Temiz ve temiz kılınmışa merhaba!”
buyurdu.2256
1974. ... Âişe’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ammar iki işten
hangisini tercih ettiyse, illaki en doğru olanını seçmiştir. ”2257
Tahriç:
• İbn Ebi Şeybe, Musannef (12/118) - Ahmed, Müsned (1/99, 100, 125, 126, 130) - Ahmed,
Fezail, 1599 (2/858) - Tirmizi, Menakıb, 3798 (5/668). Tirmizi dedi ki: “Hasen sahihtir.” Ayrıca
bk. İbn Mâce, Mukaddime, 146 (1/52) - Hakim, Müstedrek (3/388). Hakim sahih olduğunu be
lirtmiş, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir. Yine bk. İbn Hibban, Sahih, 7075 (15/551) - Ebû
Nuaym, Hılye (10/140) - Beğavi, Şerhu’s Sünne, 3951. Bunlann hepsi, birkaç yolla Süfyan’dan,
o da İshak’tan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
• Ahmed, Müsned (1/123,139) - Ahmed, Fezail, 1605 (2/860) -Tayalisi, Müsned, 117. Bu ikisi,
birkaç yolla Şu’be’den, o da Ebû İshak’tan senediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir.
2254 Bu ve bir önceki rivayetin isnat ve tahrici 1969 numaralı rivayette olduğu gibidir.
2255 İsnadı ve tahrici 1969 numaralı rivayette geçti.
2256 İsnadı öncekiler gibidir.
• Senedinde Hani b. Hani vardır. Bk. 1969.cu rivayet.
• Yine senedinde Ebû İshak vardır. Karıştırmıştır. Ne var ki Süfyan es-Sevri’nin önceki rivayetler
de geçmesi, bu hadiste karıştırma şüphesi varlığını ortadan kaldırmaktadır.
• Yine senedinde Ahmed b. Abdülmelik b. Vakıd el-Harrani vardır. Künyesi Ebû Yahya el-
Esedi’dir. Sikadır. Hakkında hüccet olmaksızın kelam edilmiştir. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib
(s. 82)
Tahrici 1969 numaralı rivayette geçti.
2257 İsnadı hasendir.
• Senedinde Habib b. Sabit vardır. Sikadır, fakihtir, celildir. Ne var ki çokça mürsel rivayetlerde
bulunur, tedlis yapardı. Bk. 201.ci rivayet. Burada muan’an olarak rivayet etmiştir.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (6/113) - Tirmizi, 3799 (5/668). Tirmizi dedi ki: “Hasen gariptir,
bunu ancak bu yoldan biliyoruz.” Ayrıca bk. İbn Mâce, Mukaddime, 148 (1/52) - Nesai, Fezailu’s
Sahâbe, 171 (s. 151). Bunların hepsi, birkaç yolla Abdülaziz b. Siyah’tan bu şekilde rivayet et
mişlerdir. Hakim bu hadis için İbn Mes’ud’dan bir rivayette bulunmuştur. Bk. Müstedrek (3/388).
Sonrasında sahih olduğunu belirtmiş, Zehebi de kendisine muvafakat etmiştir.
1977. İbn Ebi Müleyke’den; Talha b. Ubeydullah (r.a.) dedi kİ: Sîzler
Rasulullah m (s.a.v. durumlar,™ bilmediğim hadislerini anlat,yonunuz. Bununla
birlikte ben, Rasulullah ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: “Şüphesiz Amr b. As
Kureyş salihlerindendir. ,>2261
1978.... Ebû Hureyre den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “As’ın iki oğlu
Amr veHişam mü’minlerdir.”2262
2258 Baği: Adil (Allah m şeriatını uygulayan) yöneticiye karşı ayaklanan, kılıçla karşı gelen kimselere
denir. Detaylı bilgi için fıkıh kitaplanna müracaat ediniz. Hadiste kastedilenler ise Haricilerdir.
(Çeviren)
2259 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Hanzala b. Huvcylid vardır. İbn Süveyd el-Anberi’dir. Sikadır, üçüncü tabakadandır.
Bk. Takrib (s. 183)
• Yine senedinde Esved b. Mes’ud el-Anberi vardır. Basralıdır, sikadır, aynı şekilde üçüncü taba
kadandır. Bk. Takrib (s. 111).
Tahriç:
• İmam Ahmed, Müsned (2/164, 206). Yezid b. Harun yoluyla “Bize Avvam haber verdi, dedi ki:
Bana Esved b. Mes’ud tahdis etti...” senediyle buradakinden daha uzun bir şekilde...
• Ahmed, Müsned (2/161, 206). Ebû Muaviye ez-Zarir ile Süfyan yoluyla, ikisi Ameş ten. o Ab-
durrahman b. Ebi Ziyad’dan, o Abdullah b. Haris ten... senediyle...
• Buhârî, Salat, 447 (1/644), Cihad, 2812 (6/36). Ebû Said el-Hudri’den...
• Müslim, Rten, 2915 (4/2235), 2916 (4/2236). Ümmü Seleme’den...
Aynca bu hadis mütevatir olup on dokuz sahabeden rivayet edilmiştir. Bk. Pethu'l Ban (1/6-16) -
Zehebi, Tarihu’l İslam (579)
2260 • “encZdZlbn Ebl Müleyke varda. İsmi Abdullah’ta «kadri ama Talha’dan Kümemi,*. Do!.,.
Şöyle cevap verilir: Çünkü onlar sahabenin tanık olduğu fitnelerdir. O fit
nelerde ilimlerinin kendilerine gösterdiği kadarıyla amel ettiler. Kaldı ki onlar fit
nelerin yorumunu başkalarından daha iyi biliyorlardı. Onlar, kendilerinden sonra
gelenlerden daha doğru yoldaydılar. Çünkü onlar cennet ehlidir, Kur’an üzerlerine
inmiştir, Rasûlullah’a (s.a.v.) tanık olmuşlardır, onun yanında cihad etmişlerdir. Al
lah Teâlâ onlar için rıza, bağışlanma ve büyük ecir olduğuna şahitlik eder. Ayrıca
Rasûlullah (s.a.v.) onların en hayırlı nesil olduğuna şahitlik etmiştir. Onlar Allah
Teâlâ’yı, Rasûlü’nü (s.a.v.), Kur’an’ı ve onun sünnetini en iyi tanıyanlardır. Onlar
içinde kendilerinden ilim alınanlar vardır. Biz onların görüşleriyle yaşar, hüküm
leriyle hükmeder, edepleriyle edep alırız. Onlara tâbi oluruz. İşte bize emredilen
budur.
Şayet biri şöyle derse: Onlar arasında yaşanan ihtilafı bilip araştırmanın
bize ne zararı var ki?
Ona şöyle cevap verilir: Bunda hiç kuşku yoktur! Çünkü o toplumun akılla
rı, bizim akıllarımızdan daha büyüktür. Bizim akıllarımız daha çok eksiktir. Araların
da çıkan olumsuzlukları araştırmak yüzünden hak yoldan kaymayacağımız ve on
lar hakkında bize verilen emirde ihtilafa düşmeyeceğimizden yana emin değiliz.
Tahriç: İmam Ahmed, Müsned (2/, 254,304,327,353) - Nesai, Fezailu’s Sahâbe, 195 (s. 173) -
İbn Sa’d, Tabakat (4/191) - Hakim, Müstedrek (3/452). Bunların hepsi, birkaç yolla Hammad’dan
bu şekilde rivayet etmişlerdir, Heysemi dedi ki: “Bunu Kebir ve Evsafta Taberani ile Ahmed ri
vayet etmiştir. Kebir ve Ahmed’in ravileri, sahihin ravileridir. Muhammed b. Amr ise müstesna;
onun hadisleri hasendir.” Bk. Mecmau’z Zevaid (9/352). Ayrıca Şeyh Elbani de hadisin isnadını
hasen saymış, bir de şahit zikretmiştir. Bk. Silsile-i Sahiha, 165.
Oradakiler:
2263 İsnadı zayıftır.
• Senedinde ismi belirtilmeyen bir adam (racul) vardır. Bunun yanında Şeyhülislam İbn
Teymiyye’nin Minhacu’s Sünne (2/14) ve es-Sarimu’l Meslul (s. 574) adlı eserlerinde belirttiğine
göre İbn Batta’nın rivayetinde Abdullah b. Ahmed yoluyla “Racamdan şeklindedir. Dolayısıyla bu
rada Raca yerine diye yazım hatasından dolayı racul (bir adam) yazılmıştır. Raca, İbn Hayve dir
ve sikadır. Eğer durum dediğimiz gibiyse rivayet sahih olmaktadır.
• Yine senedinde Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Hanbel vardır. Künyesi Ebû
Abdurrahman’dır, İmam Ahmed’in oğludur. Sikadır, on ikinci tabakadandır. Bk. Takrib (s. 295)
Tahriç: Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 18 (1/59), 1741 (2/910) - Lalekai Şerhu’l Usul.
2339 (7/1245) 2353 (7/1250) - Şeyhülislam İbn Teymiyye, Minhacu s Sünne (2.14) ve es-
Sarimu’l Mesluİ (s. 574). Şeyhülislam İbn Teymiyye İbn Batta’ya da nispet etmektedir^
Aynca bk. İmam Müslim. Sahih, 3022 (4^317)^Ahmed^fvzml. 14 (1/57)
rivayet.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2265 İsnadı sahihtir. .duk o!rnakla birlikte hata ederdi. Bk. 257.Cİ rivayet.
• Senedinde Şihab b. Hiraş vard^
• Yine senedinde Muhammed b-Suty Rebj yo]uyla ..Bize Hammad b. Zeyd tahdisetti...
Tahriç: Hallal, Sünne, 828,829 (s-513
senediyle bu şekilde...
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurri (r.h.) dedi ki: Nebî (s.a.v.) ahir zaman
da bir toplumun ashâbına söveceğini biliyordu. Bu yüzden onlara söven veya
y -------- - ^'I^u'Ş-şerî'a
| 1025
lanetleyen kimselere bizzat kendisi lânet pt •
söverse Allah’ın, meleklerin ve tüm inşa I $ lr,A^Uyurdu k’: Her kim ashâbıma
sarf ve adi kabul edilmez. ” Hadiste ge e* ^netl onun üzerine olsun. Ondan
lenmiştir. Sonra tüm insanlara ashabı 3^° farZ’ ackin ise nafile o,du3u söy'
pjmalarını emretmiştir. aSln a on’ara ikramda bulunarak onu ko-
açığa vursun. Çünkü o gün ilmi gizleyen kişi Allah’ın Muhammed’e indirdiğini
gizleyen gibidir. ”2271
1988.... Âişe (r.anhâ) dedi ki: Onlar için bağışlanma dilemeleri emrolunmuş-
ken Muhammed’in (s.a.v.) ashâbına sövdüler. Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyurur
ken işittim: “Bu ümmetin sonu öncesine sövmeden dünya yok olmaz. ”2272
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu durum, birçok
yerde ortaya çıkmıştır; Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbını lânetliyorlar. Halbuki bu,
Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbına zarar veremeyecek. Aksine ancak kendilerine zarar
vermektedirler. Bu eş-Şeria kitabımızın önceki sayfalarında sahâbenin faziletlerini
ortaya koymuştuk. Şimdi de onlara söven veya lânet edip eziyet eden kimsenin
Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların lânetini hak edeceğini beyan edeceğiz.
, 1992. Bize İbrahim b. Heysem en-Nakıd haber verdi, dedi ki: Bize Ebû
Ma mer el-Kati i tahdis etti, dedi ki: Bize İbrahim b. Sa’d tahdis etti; Ubeyde b.
Ebi Raita dan, o Abdullah b. Abdurrahman’dan, o da Abdullah b. Muğaffel’den;
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ashâbım hususunda dikkat edin! ...” Ravi daha
sonra yukarıdaki hadisin aynısını zikretti.2276
dedi ki: “Bunu Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım biri vardır.” Bk. Mecmau’z Zevaid
(10/17)
• Hallal, Sünne, 769 (s. 483). Enes’ten...
2274 İsnadı zayıftır.
Tahriç bir önceki rivayette geçti.
2275 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Abdurrahman b. Abdullah veya Abdullah b. Abdurrahman veya Abdurrahman b
Ziyad veya Abdülmelik vardır. Saduktur, dördüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 340)
• Yine senedinde Ubeyd b. Ebi Raita el-Micaşi’i el-Hazza vardır. Kulelidir. Saduktur. sekizinci
tabakadandır. Bk. Takrib (s. 379) - Tehzib (7/82)
• Yine senedinde Abdurrahman b. Vakıd vardır. Künyesi Ebû Müslim el-Müeddib tir. Saduk ol
makla birlikte yanlış yapar*. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 352). Ne var ki senette sika
1994. ... Enes b. Malik (r.a.) dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbından bazı
kimseler, gelip “Ey Allah’ın Rasûlü! Bize sövüyorlar” dediler. Bunun üzerine şöyle
buyurdu: “Her kim ashabıma söverse Allah ’ın, meleklerin ue tüm insanların lâneti
onun üzerine olsun. Ondan farz da nafile de kabul edilmez. ”2278
1995. ... Enes b. Malik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her kim
ashâbıma söverse Allah’ın, meleklerin ue tüm insanların lâneti onun üzerine olsun.
Allah ondan farz da nafile de kabul etmeyecektir. ”2279
1996. ... EbûSaidel-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ashabıma
sövmeyin! Çünkü nefsim elinde olana yemin olsun ki sizden biri Uhud kadar altın
infak etse, yine de onlardan birinin müddüne de yarısına da erişemez. ”2280
1997. ... EbûSaidel-Hudri’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘Ashabıma
sövmeyin! Çünkü nefsim elinde olana yemin olsun ki sizden biri Uhud kadar altın
infak etse, yine de onlardan birinin müddüne de yarısına da erişemez. ”2281
1998. ... Ebû Said’den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ashâbıma söv
meyin! Çünkü nefsim elinde olana yemin olsun ki sizden biri Uhud kadar altın
infak etse, yine de onlardan birinin müddüne de yarısına da erişemez. ”2282
• Yine senedinde babası Fazl b. Atıyye vardır. İbn Amr b. Halid er-Ruzi’dir. Beni Abs azatlısıdır.
Saduk olmakla birlikte çokça vehmetmiştir. Altıncı tabakadandır. Bk. Takrib (s. 446)
• Yine senedinde Amr b. Salih b. Ziyad vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlamadım. 1662.
d rivayette de geçmişti.
Tahriç: Ebû Ya’la, Müsned, 2184 (4/133) - Hatib, Tarih (3/149). Bu ikisi, Muhammed b.
Fazl’dan bu şekilde rivayet etmişlerdir. Ayrıca ilk kısmı için bk. Hallal, Sünne, 770 (s. 483). İbn
Ömer’den... İkinci kısmı için bk. Abdullah b. Ahmed, 11 (1/54). Ata’dan mürsel olarak...
2278 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Ebû Şeybe el-Cevheri vardır. Yusuf b. İbrahim et-Teymi’dİr. Zayıftır, beşinci tabaka
dandır. Bk. Takrib (s. 610)
• Yine senedinde Ali b. Yezid es-Sadai vardır. Zayıftır. Bk. 1794.CÜ rivayet.
Tahriç: Hatib, Tarih (14/241) - İbn Adiy, Kâmil (5/1855) - Abdullah b. Ahmed, Fezailu’s Sahâbe,
8 (1/52) - Hallal, Sünne, 833 (s. 515). Bunların hepsi, birkaç yolla Ali b. Yezid’den bu şekilde ri
vayet etmişlerdir. Bu hadisin İbn Abbâs’tan bir şahidi vardır. Bk. Taberani, Kebir, 12709 (12/142).
Abdullah b. Hiraş’tan rivayet etmiştir ki kendisi zayıftır. Yine bunun Ata’dan şahidi vardır. Şeyh
Elbani şöyle der: “Bana göre bu hadisin en alt derecesi tüm yollan bir araya getirildiğinde basen
dir.” Bk. Silsile-i Sahiha, 2340 (5/448)
2279 İsnadı bir önceki gibi zayıftır.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2280 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Buhârî, Sahih, Fezailu’s Sahâbe, 3673 (7/25) - Müslim, Sahih, 2541 (4/1967) - Ahmed,
Müsned (3/54) - Ahmed, Fezail, 5 (1/50) - İbn Ebi Şeybe, Musannef, 12454 (12/174) - Ebû Da-
vud (4/214) -Tirmizi, 3861 (695) - İbn Mâce, 161 (1/57). Bunların hepsi, birkaç yolla Ameş’ten
bu şekilde rivayet etmişlerdir. Bununla birlikte İbn Mâce ve Müslim’in rivayetlerinden birinde Ebû
Said yerine Ebû Hureyre geçmektedir. Âlimler bunun hata olduğunu açıklamışlardır.
2281 İsnadı bir önceki gibi sahihtir.
Tahrici bir önceki rivayette geçti.
2282 İsnadı sahihtir. Tahrici iki önceki rivayette geçti.
2001. ... Meymun b. Mihran dedi ki: İbn Abbâs’a (r.anhumâ) “Bana tavsiye-
de bulun dedim. Dedi ki: "Yıldulara bakmaktan sakın! Çünkü bu kişiyi kehanete
sürükler. Ayrıca sakın ha peygamberin (s.a.v.) ashâbmdan herhangi birine sövme!
Bir de namaz vakti gelince sakın geciktirme?2283
2284
2285
2002. ... İyaz el-Ensari den; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Beni ashabım ve
sıhriyetim arasında koruyun! Her kim beni ashâbım ve sıhriyetim arasında korursa,
Tahriç:
• Ebû Nuaym, ... h/mm^»k
Lalekai Şerhu
,0„di ’l Usul,
s «II. 1134
dedi kİ: (4/633).
BLv ikisi. Nuasm
Cafer bBuBurkan hal»,
b. Hammad yoluyla B dedl .. scncdiy|e bu rivayet etmişlerdir,
verdi; Meymun dedi kı: AbMs & b Burkan tahdu
• İmam Ahmed, Fezailu s Sahab , olarak
Meymun b. Mihran’dan... scn®^^Ç Kes)r b pural yoluyla “Meymuriu şöyle derken işit-
• Abdullah b. Ahmed, Sünne, 91U
tim..." senediyle bu şekilde... |bn AbbAs-tan merfu olarak...
• Ebû Nuaym, Ahbaru Asbahan (1« >
Allah da onu dünya ve ahirette korur. Her kim beni ashâbım ve sıhriyetim arasında
korumazsa, Allah onu kendi haline bırakır. O kişiyi yakalaması da yakındır. ”2286
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Rasûlullah’ın (s.a.v.)
ashâbına söven kaybetmiş, hüsrana uğramıştır. Çünkü o kimse Allah ve Rasûlü’ne
muhalefet etmiş ve yanında Allah’ın, Rasûlü’nün, meleklerin ve tüm insanların
lânetini hak etmiştir. Allah ondan kesinlikle fidye kabul etmeyecektir. Ayrıca ondan
ne bir farz ne de bir nafile kabul edecektir. Zaten dünyada da zelil olmuştur. Allah
onların kabirlerini çoğaltsın, onları diyarlardan uzaklaştırsın.
2003. ... Sehl b. Malik el-Ensari’den, o babasından, o da dedesinden;
Rasûlullah (s.a.v.) Veda Haccı dönüşü minbere çıktı. Allah’a hamd ve sena etti,
sonrasında şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Şüphesiz Ebû Bekir bana hiçbir zaman
kötülük etmemiştir. Artık onun hakkını tanıyın! Ey insanlar! Şüphesiz ben Ömer
b. Hattâb’tan, Osman b. Affan’dan, Ali b. Ebi Talib’ten, Talha b. Ubeydullah’tan,
Zübeyr b. Avvam’dan, Sa’d b. Malik’ten, Abdurrahman b. Avf’tan ve ilk muha
cirlerden razıyım. Onların hakkını tanıyın! Ey insanlar! Şüphesiz Allah Teâlâ Be
dir ve Hudeybiye ehlini bağışlamıştır...” Sonrasında şöyle buyurdu: “Ey insanlar!
İnsanlardan dilinizi çekin! Kişi öldüğünde onun hakkında ancak hayır söyleyin. ”
Sonrasında minberden indi.2287
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu bâbda, aklı olup da
Allah Teâlâ’nın Rasûlullah’ın (s.a.v.) ashâbına sövmekten koruduğu, onları seven
2B04‘... ’bn Ömer’den U.anhumâ); Rasûlullah (s.a.v.) üç kere "Ey Ali, sen
cennettesin buyurdu ve sözlerine şöyle devam etti*1*3"R^nd ili i
। d.-uu»» ew.„ j -ı , , * * evarn etti, öencıen sonra lakapları olan,
te„d,Zenne Ra/.- den,(en b,r topluluk
onlan oldurun. Çunku onlar müşriklerdir. ” Ali (r.a.) “Âlamelleri nedir,
ey Allah’ın
Rasûlü? diye sordu. Buyurdu ki: -Cemaat ve cuma,, kabul etmezler. Ebû Bekir
ile Ömer e söverler. 2288
2005. ... Ümmü Seleme (r.anhâ) dedi ki: Nebî (s.a.v.) yanımda olduğu bir
gece Fatıma, peşinden de Ali (r.anhumâ) geldi. Nebî (s.a.v.) ona şöyle buyurdu:
Ey Ali! Sen ve ashabın cennettesiniz. Senin şian (grubun) da cennettedir. Ne var
ki içlerinde seni seven, İslam’ı belleyen, sonra dili ile telaffuz eden, Kur’an okuyan
ama boğazlarından aşağı geçmeyen bir kısım topluluklar olacaktır. ” Ali “Ey Allah’ın
Rasûlü? Onların diğerleri içinde âlameti nedir?” diye sordu. Buyurdu ki: “Cumaya
ve cemaate katılmazlar, selefe söverler. ”2289
2006. ... Muhammed’in (s.a.v.) kızı Fatıma (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde
Rasûlullah (s.a.v.) otururken Ali (r.a.) onun yanına girdi. Buyurdu ki: “Müjdelen!
Sen ve şian (grubun) cennettedir. Sen ve şian (grubun) cennettedir. Senden sonra
Bk. 854.CÜ rivayet. ,,-rdır Kufelidir künyesi Ebû Abdullah el-A‘ma'dır. Yahya
-*
bir topluluk gelir, İslam’ı belleyip telaffuz ederler. Onların lakapları da vardır. Onla
ra Rafıza denilir. Eğer onlara yetişirsen onlarla savaş. Çünkü onlar müşriklerdir. ”2290
20 07.... Rasûlullah’ın (s.a.v.) kızı Falıma (r.anhâ) dedi ki: Bir keresinde Nebî
(s.a.v.) Ali’ye (r.a.) baktı, ardından şöyle buyurdu: “Şu cennettedir. Onun şlasından
(grubundan) bir topluluk vardır, İslam’ı konuşurlar. Ayrıca bir lakapları da vardır.
Onlara Rafıza adı verilir. Kim onlarla karşılaşırsa onlara karşı savaşsın. Çünkü onlar
müşriklerdir. ”2291
2008. ... Ali (r.a.) dedi ki: Bir keresinde Nebî (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:
“Lakabı olan bir topluluk gelecektir. Onlara Rafıza denilir. Onlarla karşılaşırsan,
derhal onları öldür. Çünkü onlar müşriklerdir." Ali “Ey Allah’ın Rasûlü, Onların
âlameti nedir?” Buyurdu ki: “Seni övmekte aşın giderler, selefi kötülerler. ”2292
2009. ... Ebû Süleyman el-Hemedani’den; Ali (r.a.) dedi ki: “Ahir zamanda
lakaplan olan bir kavim çıkacaktır. Onlara Rafıza denilir. Bizim şiamızdan (gru-
2290 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Ziyad b. Münzir vardır. Künyesi Ebû’l Carud el-A’ma’dır. Rafızidir. Yahya b. Main
onu yalancı saymıştır. Ebû Hatim dedi ki: “Hadis uyduran bir Rafızi idi.” Bk. 1487.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Ebû’l Haccaf vardır. Saduktur, Şii’dir, çokça hata etmiştir. Bk. 1190.C1 rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. Salim vardır. Darekutni zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Mizan
(4/377)
• Yine senedinde Zeyneb binti Ali ile İsmail b. İshak b. Raşid vardır. Kim olduklarına dair herhan
gi bir bilgiye rastlamadım. Ayrıca Heysemi’nin dediğine göre Zeyneb, Fatıma’dan işitmemiştir.
Bk. Mecmau’z Zevaid (10/22)
• Yine senedinde Ömer b. Ali b. Hüseyn vardır. Saduktur, fazıldır, yedinci tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 416)
Tahriç: Metalib-i Aliye, 2974 (3/94) - İbn Hibban, Mecruhin (1/196) - Hatib, Muvazzıh (1/43) -
Taberani (Mecmau’z Zevaid, 10/22) - Kati’i, Fezailu’s Sahâbe, 1115 (2/654) - İbn Ebi Asım, Sün-
ne, 980 (2/475). Bunların hepsi, birkaç yolla Zeyneb binti Ali’den o da Fatıma el-Kübra’dan se
nediyle bu şekilde rivayet etmişlerdir. Bunu İbn Cevzi, Mezuat’ta (1/159) zikretmiş “Rasûlullah’tan
(s.a.v.) sahih değildir” demiştir.
2291 İsnadı çok zayıftır; birkaç illeti vardır.
1. Senedinde Telid b. Süleyman vardır. Zayıftır, Rafızidir.
2. Yine senedinde Muhammed b. Amr el-Haşimi vardır. Meçhuldür. Doğrusunun Muhammed b.
Ali olduğu da söylenmiştir. Bk. Takrib (s. 499)
3. Yine senedinde Ebû’l Haccaf vardır. Saduktur, Şiidir, çokça hata etmiştir. Bk. 1190.C1 rivayet.
4. Yine senedinde Zeyneb binti Ali vardır. Kim olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlamadım.
5. Yine senedinde Muhammed’in (s.a.v.) kızı Fatıma (r.anhâ) ile Zeyneb arasında inkıta vardır.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2292 İsnadı zayıftır.
Senedinde Muhammed b. Said el-Ahvel vardır. Kim olduğunu anlayamadım.
•
Yine senedinde Ebû Abdurrahman es-Sülemi hakkında şüphe vardır.
•
Yine senedinde Abser b. Kasım vardır. Saduktur. Bk. 410.cu rivayet.
•
Yme senedinde Ömer b. Şebe en-Nemiri vardır. Saduktur, on birinci tabaka büyüklerindendir.
•
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 979 (2/474). Muhammed b. Es’ad et-Tağlebi yoluyla “Bize Abser
tahdis etti...” senediyle bu şekilde... Muhammed b. Es’ad’ın hadisleri münkerdir. Bu yüzden
Şeyh Elbanİ de Fİ Zilali’l Cenneh’te zayıf olduğunu söylemiştir.
j . pT"*'
... . den (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ahir za-
mand° kendilerine Re/.za denilen bir iopluluk ç,kor. İslam’, terk ederler. ™
2011. ... I lııbib b. Sabit ten, Ali (r.a.) dedi ki: "Şu ümmet yetmiş küsur fırka
ya ayrılacaktır. Onların en şerlileri, bizim yani ehlibeytin sevgisiyle dolu olduğunu
İddia edip amellerimize muhalif olanlardır.”2295
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Eğer biri şöyle sorarsa:
Ali’den (r.a.) “Onları öldürün çünkü onlar müşriklerdir” dediği rivayet edilmiştir.
Peki, Ali (r.a.) veya ondan sonra herhangi biri onlarla savaştı mı?
Ona şöyle cevap verilir: Evet. Gerçekten Ali (r.a.) onları ateşe atıp yaktı.
Yere onlar için bir çukur kazdırdı. Bununla bir topluluğu yaptıklarından vazgeçirdi,
bir topluluğu sakındırdı, uyarıp korkuttu, bu hususta gevşek davranmadı. Ebû Be
kir ve Ömer’den (r.anhumâ) beri olanlardan beri oldu.
rivayet.
Tahriç: , , . im
• AbSh b. Ahmed, Sünne, 1269 12/546), Muhnmmed b. Süleyman Lüeyn yoluyta bu yıkJ-
de...
• İbn Adiy, Kâmil (7/2664). demiştir: "Senedinde Kesir en-Nevva var-
Ayrıca Heysemi, bunu Bezzara da nısp> t M bunu |leL 252 (l/157)'de zikretmiş ve
dır. Zayıftır.” Bk. Mecmau z Zevaı . olduğuna hükmetmiştir. Bk. Fi Zilali’l Cenneh,
“Sahih değildir” demiştir. Şeyh Elbani ise uyaurm
978 <2/474)
2295 İsnadı munkatıdır.
Tahrici 1860 numaralı rivayette geçti.
2012.... Osman b. Ebi Osman dedi ki: Şia’dan bazı insanlar Ali b. Ebi Talib’e
(r.a.) gelip şöyle dediler:
- Ey Mü’minlerin Emiri, sen o musun?
Ali (r.a.):
- Ben kimmişim?
- Sen o musun?
- Yuh size! Kimmişim ben?
- Sen Rabbimiz misin?
- Hemen geri dönün ve tövbe edin!
Ne var ki onlar bundan imtina ettiler. Bunun üzerine onların boyunlarını vurdu.
Sonra yere bir çukur kazdırdı. Sonra Kanber’e “Bana odun getir” dedi. Kanber he
men odunlan getirdi. Ardından onları ateşe attı. Sonrasında şu mısraları okudu:
“Ne zaman ki bu çirkin sözü işittim,
Bir ateş tutuşturup Kanber’i çağırdım. ”2296
2013.... Osman b. Ebi Osman dedi ki: Şia’dan bazı insanlar Ali b. Ebi Talib’e
(r.a.) gelip şöyle dediler:
- Ey Mü’minlerin Emiri, sen o musun?
Ali (r.a.):
- Ben kimmişim?
- Sen o musun?
- Yuh size! Kimmişim ben?
- Sen Rabbimiz misin?
- Hemen geri dönün ve tövbe edin!
Ne var ki onlar bundan imtina ettiler. Bunun üzerine onların boyunlarını vur
du. Sonra yere bir çukur kazdırdı. Sonra “Ey Kanber, bana odun getir” dedi. Kan
ber hemen odunlan getirdi. Ardından onları ateşe attı. Sonrasında şu mısraları
okudu:
2296 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Harice b. Musab vardır. Metruktür. Yalancılar üzerinde tedlis yapardı. Bk. 678.ci
rivayet.
• Yine senedinde Sellam b. Ebi’l Kasım vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlamadım.
• Yine senedinde Osman b. Ebi Osman vardır. Eğer Kasım b. Muhammed’den aktaran ravi
ise Tarih-i Kebir’de (6/243) Buhârî kendisinden bahsetmiş ama cerh ve adalet olarak hakkında
herhangi bir şey söylememiştir. Ayrıca İbn Hibban onu Sikat’ta (7/202) zikretmektedir. Eğer oysa
senet muttasıldır. Yok başka biri ise ben tanıyamadım.
20İ5. ... Rıdayl b. Morcuk dedi ki: Haşan b. Haşan',. Rafei bir adama
jöyle derken ışıtbm: Vallahi. Allah bana imkân verirse ellerinizi ve ayaklarmış,
keseceğim, sizden tövbe de kabul etmeyeceğim." Yine onu şöyle derken işittim:
“Hânjriyye'nin Ali'ye (r.a.) karş, çıktığı gibi Rafızi grubu da bize karşı ç.krraştır.”2»’
2016. ... Amr b. Asamm dedi ki: Haşan b. Ali'ye (r.anhumâ) "Doğrusu Şia,
Ali’nin kıyametten önce gönderileceğini söylüyorlar” dedim. Dedi ki: “Vallahi ya
lan söylüyorlar. Bunlar Şia olamaz! Şayet Ali (r.a.) gönderilecek olsa kadınlarını
evlendirmez, mallarını paylaşmazdık.”2300
2017. ... Hafs b. Gıyas dedi ki: Cafer b. Muhammed’i şöyle derken işittim:
“Biz ehlibeyt diyoruz ki; her kim karısını (bir kerede) üç talakla boşarsa, o üçtür.”2301
2301 İsnadı sahihtir. . b jmran t. Ebi Leyla yoluyla Mesleme b. Cafer el-
Tahriç: Zehebi, Siyer (6/260). Mu am . .. sc|<|inde benzer olarak... Mesleme b. Cafer
Ahmesi’den “Cafer b. Muhamme e şoye
zayıftır. Ezdi böyle söylemektedir. Bk.
2018. ... Abdullah b. Şeddad b. Hâd dedi ki: Bir keresinde İbn Abbâs’m ya
nına gittim. Bana “Sen de şaşırmadın mı?” diye sordu. Ben “Neye?” diye sordum.
Şöyle anlattı: Evdeydim, lam öğle uykusuna geçiyordum ki hizmetçi yanıma ge
lip Kapıda izin isleyen biri var” dedi. Ben de “Bu saatte geldiğine göre kesin bir
ihtiyacı vardır, al içeri dedim. Adam içeri girince ona sordum:
- Neye ihtiyacın var?
Adam:
- Şu adam ne zaman dirilecek?
- Hangi adam?
- Ali b. Ebi Talib.
- Kabirdekiler dirilene dek dirilmeyecek.
- Hayır! Görüyorum ki sen de şu ahmakların dediği gibi diyorsun.
İbn Abbâs dedi ki: Bunu duyunca “Şunu yanımdan çıkarın, bir daha bu ve
bunun sınıfında olan kimseyi yanıma sokmayın” dedim.2302
2019. ... Cabir (r.a.) dedi ki: Ebû Cafer’e “Siz ehlibeyt içinde Ebû Bekir ve
Ömer’e söven biri var mı?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Hayır. Onları dost
edin, onlar için bağışlanma dile ve onları sev.”2303
2020. ... Hakim b. Cübeyr dedi ki: Bir keresinde içerisinde Şia bir topluluk
olan bir meclisteydim. Derken bazıları Ebû Bekir ve Ömer’i (r.anhumâ) ayıplama
ya başladı. Ben “Allah’ın lâneti bunu söyleyenin üzerine olsun!” dedim. Bunun
üzerine topluluktan bir adam, bana “Bunu Ebû Cafer’den aldık” dedi. Hemen
oradan ayrılıp Ebû Cafer’in yanına gittim. Kendisine sordum.
- Ebû Bekir ve Ömer hakkında ne diyorsun?
Ebû Cafer:
- İnsanlar onların hakkında ne diyor ki?
- Onlara nefret dolu sözler sarf ediyorlar.
2302 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Abdurrahman b. Süleyman el-Asbahani vardır. Ebû Zur’a sika olduğunu belirtmiştir.
Bk. Mizan (2/568)
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kimseye rastlamadım.
2303 İsnadı zayıftır.
• Senedinde Cabir vardır. İbn Yezid el-Cu’fi’dir. Zayıftır, Rafızidir. Bk. 204.CÜ rivayet.
• Yine senedinde Şerik vardır. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi. Kadılık görevine geldik
ten sonra hafızası daha da kötüleşmiştir. Bk. 147.ci rivayet.
• Yine senedinde Hasen el-Atıyye vardır. İbn Nüceyh el-Kuraşi’dir. Künyesi Ebû Ali el-Bezzar dır,
Kufelidir. Saduktur, dokuzuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 162)
Tahriç: Lalekai, Şerhu’l Usul, 2463 (7/1300). Şerik yoluyla bu şekilde...
2023. ... İsmail KEban dedi ki: Bir adam, Şerik’e Ali’nin (r.a.) durumu hak
kında bir şey söyledi. Bunun üzerine Şerik ona şöyle dedi: Ey cahil! Minbere çı
kana kadar biz Ali’den (r.a.) bilmezdik. Vallahi ona daha bir şey sormadan evvel
bize şöyle dedi: Bu ümmetin peygamberinden sonra en hayırlısı kimlerdir, biliyor
musunuz?” Biz sükût ettik. Dedi ki: “Ebû Bekir, sonra da Ömer’dir.” Ey cahil! Şimdi
kalkıyor ve senin yalancı olduğunu söylüyoruz.2307*
Muhammed b. Hüseyn el-Acurrî (r.h.) dedi ki: Şayet biri şöyle derse:
Ama Şerik, Ali’ye (r.a.) yetişmedi ki!
Ona şöyle cevap verilir: Şerik bununla şunu kastetmektedir: Sana anlat
tığım bu olay Kufe’de olmuştur. Zaten bizim Kufe’de bizden önce Ali’nin (r.a.)
ashabı arasında ihtilaf eden yoktur. Yani bunu Ali’nin (r.a.) dediği herkesçe bilinir,
meşhurdur.
2024. İbrahim dedi ki: Bişr b. Cürmüz, Ali’ye (r.a.) gelip ona katı davrandı.
Zaten daha önce Zübeyr b. Avvam'ı (r.a.) öldürmüş ve “Bela ehline işte böyle ya
pıla* demişti. Bunun üzerine Ali (r.a.) ona şöyle dedi. Ağzın taş dolsun. Şüphesiz
« ben kendimin Talha ve Zübeyr'le birlikte Allah Teâla'nın ‘Kalplinde km/oAe
ne uarso çekip ald,k. Kardeşler olarak kar?,İM, duranlar uzennded.rler (H,„. 47)
buyurduğu kimselerden olacağımızı umuyorum.
2025. ... Zirr b. Hubeyş dedi ki: Ali’ye (r.a.) “Zübeyr’in katili kapıda” denil
di. Bunun üzerine Ali şöyle dedi: “İbn Safiyye’nin katili cehenneme girsin. Ben
Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: "Her peygamberin havarisi vardır.
Benim havarim de Zübeyr’dir. ”2309
2026.... Atıyye el-Avfi’den; Ali (r.a.), Talha’nın (r.a.) oğluna şöyle dedi: “Doğ
rusu kendimle babanın Allah Teâlâ’nın "Kalplerinde kin/öfke ne varsa çekip aldık.
Kardeşler olarak karşılıklı divanlar üzerindedirler” (Hicr, 47) buyurduğu kimseler
den olacağımızı umuyorum.” Bunun üzerine orada bulunan bir adam şöyle dedi:
“Sen onları öldürüyorsun, onlar seni öldürüyor, sonra da kardeşler olarak karşılıklı
divanlar üzerinde mi olacaksınız?” Ali (r.a.) ona şöyle cevap verdi: “Ağzın toprak
dolsun! Onların başka ne olmaları umulur ki!”2310
2027.... Salt b. Abdullah’tan; babası Haris dedi ki: Ali (r.a.) Osman, Talha ve
Zübeyr için şöyle dedi: Şüphesiz ki ben kendimin onların Allah Teâlâ’nın "Kalple
rinde kin/öfke ne varsa çekip aldık. Kardeşler olarak karşılıklı divanlar üzerindedir
ler” (Hicr, 47) buyurduğu kimselerden olacağımızı umuyorum.”2311
2032..
“F Alil ^pndp İ<tn h ded’ ^asûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:
Ey Ah. Sende Isa b. Meryem m durumu var. Yahudiler ondan öyle nefret etti ki
annesine iftira attılar. Hrıstiyanlar onu o kadar çok sevdi ki, olmayacak makama
yükselttiler.
Ali (r.a.) şöyle der: “Benim hakkımda iki sınıf insan helak olacaktır. Biri beni
çok sever ve bende olmayan vasıflarla beni över; diğeri, bana kin duyar ve duydu
ğu kini onu iftira atmaya sürükler.”2316
2312 İsnadı hasendir.
• Senedinde Dakiki vardır. Muhammed b. Abdülmelik’tir. Bk. 134O.cı rivayet.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2313 İsnadı bir önceki gibidir.
2314 İsnadı sahihtir.
Tahriç: Bunu Musannif dışında rivayet eden herhangi bir kaynağa rastlamadım.
2315 İsnadı şöyledir:
• Senedinde Hasen b. Müsenna vardır. İbn Ebi Hatim şöyle der: “Bazı hadislerini yazıp bana
gönderdi.” Bk. 1592.Cİ rivayet. Senetteki diğer raviler ise sikadırkar.
• Yine senedinde Affan b. Müslim ile Halid b. Abdullah el-Vasıti vardır. Aynca senette Husayn
vardır. İbn Abdurrahman es-Sülemi’dir.
Tahriç: Başka bir yerde bulamadım.
2316 İsnadı zayıftır. . _ . .. . x .
• Senedinde Hakem b. Abdülmelik el-Basri vardır. Kufe’de ikamet etmiştir. Zayıftır, yedinci taba-
2033 .... Ebû’s Sürar dedi ki: Ali b. Ebi Talib’i (r.a.) şöyle derken işittim: “Beni
bazı kimseler sever ve Allah Teâlâ onları bana duydukları sevgi yüzünden cehen
neme girdirir. Yine bazı kimseler benden nefret eder ve Allah Teâlâ onları benden
nefret etmeleri yüzünden cehenneme girdirir.”2317
2034 .... Ebû’l Buhtcri’den; Ali (r.a.) dedi ki: “Benim hakkımda iki sınıf insan
helak olur. Nefret eden düşman ve sevgisinde aşırı giden.”2318
2035. ... Ebû’s Sürar el-Adeni dedi ki: Ali b. Ebi Talib’i (r.a.) şöyle derken
işittim: “İleride beni bazı topluluklar sevecek, bana olan sevgileri yüzünden ateşe
gireceklerdir. Yine bazı topluluklar benden nefret edecek, benden nefret etmeleri
yüzünden onlar da ateşe gireceklerdir.”2319
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Tüm bu zikrettiklerimiz;
Allah’ı, Rasûlü’nü (s.a.v.), Ali’den (r.a.) Ebû Bekir, Ömer, Osman ve diğer sahâbe
(r.anhum) konusundaki mezhebini anlayan kimseye Rafızilerin insanların en kötü
den daha tamam olarak Ebû Ya’la’ya nispet etmiş, sonrasında şöyle demiştir: “Abdullah ve Ebû
Ya’la’nın isnadında Hakem b. Abdülmelik vardır, zayıftır. Bezzar’m isnadında ise Kesir el-Kuraşi
vardır, o da zayıftır.” İbn Cevzi dedi ki: “Bu hadis sahih değildir.” Hakim sahih demesinin hemen
ardından Zehebi şöyle der: “Senetteki Hakem’i Yahya b. Main aşın zayıf saymıştır.” Şeyh Elbani
de zayıf saymıştır. Bk. Fı Zilali’l Cenneh (2/484)
2317 İsnadı sahihtir.
• Senedinde Nasr b. Hammad vardır. İbn Açlan el-Beceli’dir. Künyesi Ebû Haris el-Verrak’tır,
Basralıdır. Ezdi hakkında ileri gitmiş, hadis uydurduğunu söylemiştir. Dokuzuncu tabaka küçükle
rindendir. Takrib (s. 560)
• Yine senedinde Fehd b. Hayyan el-Henşeli vardır. İbn Hibban dedi ki: “Onunla hüccet ge
tirilmez.” Ebû Hatim dedi ki: “Zayıftır.” Ebû Zur’a dedi ki: “Hadisleri münkcrdir.” Bk. Mizan
(3/366)
• Yine senedinde Musa b. Abdülmelik el-Ezdi vardır. Künyesi Ebû Cabir el-Mekki’dir. Ebû Hatim
dedi ki: “Kavi değildir.” Bk. Mizan (3/672).
Ne var ki bu üç ravi de Vehb b. Cerir’le birlikte zikredilmiştir. Kendisi sikadır. Bk. 138.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Ebû’s Sürar el-Adevi el-Basri’dir. İsminin Hassan b. Hureys veya Sarif olduğu
söylenmiştir. Sikadır, ikinci tabakadandır.
Tahriç: İmam Ahmed, Fezailu’s Sahâbe, 952 (2/565) - İbn Ebi Asım, Sünne, 982 (2/476). Bu
ikisi, Şu’be b. Ebi Teyyah yoluyla bu şekilde rivayet etmişlerdir. Elbani dedi ki: “İsnadı Buhârî ile
Müslim’in şartına göre sahihtir.” Ayrıca bk. Kenzu’l Ummal, 31642
2318 İsnadı inkıta sebebiyle zayıftır.
• Senedinde Ebû’l Buhteri vardır. Said b. Feyruz’dur. Sikadır, sebttir. Birazcık Şiahk vardır. Çokça
mürsel rivayetlerde bulunmuştur. Üçüncü tabakadandır. Bk. Takrib (s. 240) - Tehzib (4/72). Ne
var ki Ali’den işitmemiştir. Senetteki diğer raviler ise sikadır.
Tahriç: İbn Ebi Asım, Sünne, 986 (2/477) - Hallal, Sünne, 797 (s. 50) - İmam Ahmed, Fezailu’s
Sahâbe, 951 (2/565) - Lalekai, Şerhu’l Usul, 2680 (7/1397)
2319 İsnadı çok zayıftır.
• Senedinde Amr b. Abdulgaffar vardır. Hadisleri terk olunmuştur. Bk. 1718.Cİ rivayet.
• Yine senedinde Yahya b. Ebi Talib vardır. Yahya b. Cafer’dir. Darekutni sika saymıştır ama Yezid
b. Harun yalancı olduğunu söylemiştir. Bk. 1668.Cİ rivayet.
Tahrici 2033 numaralı rivayette geçti.
2036. ... Ebu Cuhayfe dedi ki: Ali’nin (r.a.) yanına girip “Ey Rasûlullah’tan
(s.a.v.) sonra insanların en hayırlısı olan kimse!” dedim. Bunun üzerine şöyle dedi:
Ey Ebû Cuhayfe, yavaş ol! Ey Ebû Cuhayfe, yavaş ol! Sana Rasûlullah’tan (s.a.v.)
sonra insanların en hayırlılarını haber vereyim mi? Ebû Bekir ve Ömer’dir. Yazık
sana ey Ebû Cuhayfe! Benim sevgimle Ebû Bekir ve Ömer’e karşı nefret, mü’min
bir kalpte bir arada bulunmaz. Yazık sana ey Ebû Cuhayfe! Benim sevgimle Ebû
Bekir ve Ömer’e karşı nefret, mü’min bir kalpte bir arada bulunmaz.”2321
2037. Bana İbn Ebi’t Tayyib diye bilinen Ebû Bekir Muhammed b. Hüseyn
b. Salih el-Herevi okudu, dedi ki: Bana Muhammed b. Zekeriya okudu, dedi ki:
Mehdi b. Sabık bana şu şiiri okudu:
“Doğrusu Ali’nin örnek şahsiyetinden razı oldum.
Tıpkı mağaradaki Atik’ten razı olduğum gibi.
Ebû Hafs ve grubundan da razı oldum ama
Şeyh’in evinde öldürülmesinden değilim razı.
Sahabenin tümü nazarımda örnek şahsiyetlerdir.
Şimdi bu görüşten ayıplanmam mı gerekir?
Eğer onları yalnızca rızan için sevdiğimi bllirs
O halde azat et beni cehennemden.”2'22
2038. ... Bana Ebû Said Ahmed b. Muhammed el-A’rabi okudu, dedi ki:
Bana Muhammed b. Zekeriya el-Galabi okudu, dedi ki: Bana Abbad b. Beşşar şu
şiiri okudu:
“Göz yaşları ne zamana kadar akacak?
Kalp, özlemin iç çekişinden tutuşacak?
Nefes uçar, göz uykusuz kalır.
Uykusuzluğa alışan nasıl yatacak?
Ey insanlar! Size nasihat ediyorum.
Dikkatli olun! Dikkat fayda sunacak...”2323
Yine Nebı’den (s.a.v.) onun "Her kim bir bidat sahibine saygı gösterirse,
İslâm ın yıkılmasına destek olmuştur” buyurduğu rivayet edilir.
Şimdi tabiîn ve diğer imamlardan dediğimizi gösteren rivayetleri zikredeceğiz.
2039.... Âişe den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her kim bir bidat
sahibine saygı gösterirse, İslâm’ın yıkılmasına destek olmuştur.”2324
2040. ... Âişe’den (r.anhâ); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her kim bir bidat
sahibine saygı gösterirse, İslâm’ın yıkılmasına destek olmuştur.”2325
2041. ... Enes b. Malik’ten (r.a.); Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bidat ehli,
yaratılmışların en şerlileridir. ”2326
2042. ... Ezvai’den; Yahya b. Kesir dedi ki: “Bir bidat sahibiyle yolda karşıla
şırsan, hemen başka yola sap!”2327
• Y™ senedinde İbrahim b. Mehlib (veya Mühelieb) e,Z« vardır. Kim olduğun, d» btr bilgi-
2043. ... Hassan b. İbrahim el-Kirmani dedi ki: Ebû İshak el-Hemedani’yi
şöyle derken işittim: “Her kim bir bidat sahibine saygı gösterirse, İslâm’ın yıkılma
sına destek olmuştur.”2328
2044. ... Eyyûb’den; Ebû Kılâbe şöyle derdi: “Hevâ ehli ile oturmayın! On
larla cidale kalkışmayın! Çünkü ben, sîzleri sapıklığa daldırmalarından ve dini
bakımdan kendilerine karışık gelen şeyleri sîzlere de karışık hale getirmelerinden
çekiniyorum.”2329
2045. ... Avvâm b. Havşeb’den; Muâviye b. Kurra dedi ki: “Din hakkında
tartışıp kavgaya tutuşmak, amelleri boşa çıkarır.”2330
2046. ... Sellâm b. Mutî’den rivayet edildiğine göre hevâ ehlinden bir adam,
Eyyûb es-Sicistani’ye: “Ey Ebû Bekir! Sana bir kelime soracağım” dedi. Eyyûb ise
parmağı ile “Yarım kelime dahi sorma, yarım kelime dahi sorma” şeklinde işaret
ederek hemen arkasını döndü.2331
2047. ... Said b. Âmir dedi ki: Dedem Esma b. Harice yi şöyle anlatırken
işittim: Hevâ ehlinden iki adam, Muhammed b. Sirin’in yanına girdiler ve “Ey Ebû
Bekir! Sana bir hadis anlatalım mı?” dediler. İbn Şirin: “Hayır!” dedi. Adamlar bu
sefer: ”Sana Allah’ın Kitabı’ndan bir âyet okusak?” dediler. Bunun üzerine şöyle
dedi: “Hayır! Ya siz kalkıp beni terk edersiniz, ya da ben sizi kalkıp terk ederim.”2332
2048. ... Hişam b. Hassân’dan; Bir adam, Hasan-ı Basri’ye gelip: “Ey Ebû
Said! Gel de seninle din hakkında tartışmaya girişelim” dedi. Bunun üzerine Ha
şan şöyle cevap verdi: “Bana gelince; gerçekten ben dinimde görüş sahibi oldum.
Eğer sen dinini sapıtmış, kaybetmişsen, git araştır!”2333
Adamın u sozu üzerine Malik (r.h.) şöyle dedi: “Ey Allah’ın kulu! Allah,
Muhammed ı (s.a.v.) tek bir din ile göndermiştir. Görüyorum ki sen, bir dinden
başka bir dine geçip duruyorsun. Ömer b. Abdülaziz ‘Her kim dinini tartışmaya alet
ederse, çok sık görüş değiştirir’ demişti.”2334
2050. ... Cafer b. Burkan dedi ki: Bir adam, Ömer b. Abdülaziz’e gelip bazı
hevâlardan sordu. Ona şöyle cevap verdi: “Bedevilerin ve okullardaki çocuklann
dinine bak, ona tâbi ol. Bunun dışındakilere arkanı dön.”2335
2051. ... Muğire dedi ki: İbrahim en-Nehai, Muhammed b. Saib et-Teymi’ye
“Bu görüşünde devam ettiğin müddetçe bize yaklaşma!” dedi. Çünkü Mürcie idi.2336
2052. ... Eyyûb’den; Ebû Kılâbe dedi ki: “Herhangi biri bir bidat çıkanrsa,
boynunun vurulmasını hak etmiştir.”2337
mütâbaat etmişlerdir.
Tahriç: „ f voluyla Süfyaridan bu şekilde...
• Darimi, Sünen, 312 (1/77). Muhamme • Mehdi yoluyla Süfyaridan bu şekilde...
• Lalekal. Şerhul Usul, 250 (2/135). Abdurrahman b. Mehd
2336 İsnadı zayıftır. ,, , muarian aktarımı vardır. Kendisi sikadır, sebttir ama
• Senedinde Muğire b. Mıksem ez-ZabDi pardı. Bk. 291 ci rivayet. Görüldüğü üzere
özellikle İbrahim en-Nehai’den olma uz
bu İbrahim’dendir. u . ..jdi vard>r. Saduk olmakla birlikte çokça hata ederdi.
• Yine senedinde Hüseyn b. Ali
Bk. 95.ci rivayet. . . den herhangi bir kaynağa rast ama ım.
Tahriç: Bunu Musannif dışında nvayet
2337 İsnadı sahihtir.
Tahrici 138 numaralı rivayette geçti-
2053.... Eyyub’den; Ebû Kılâbe şöyle derdi: “Hiç şüphesiz hevâ ehli, sapıklık
ehlidir. Sonlarını cehennemden başka bir şey görmüyorum.”2338
2054.... Hişam b. Hassân’dan; Hasan-ı Basri dedi ki: “Bidat sahibi birinin ne
namazı, ne orucu, ne haccı, ne umresi, ne cihadı, ne de hayır yolunda harcadıkları
kabul olunur.”2339
2055. ... Eyyub’den; Ebû Kılâbe dedi ki: “Herhangi biri bir bidat çıkarırsa,
boynunun vurulmasını hak etmiştir.”2340
2056. ... Amr b. Malik dedi ki: Bir keresinde Ebû’l Cevza hevâ ashâbından
bahsetti, sonra şöyle dedi: Ebû’l Cevza’nın nefsi elinde olana yemin ederim ki
bir evin maymun ve domuzla dolması, bana onlardan birinin komşu olmasından
daha sevimlidir. Gerçekten onlar şu âyete dahillerdir: “İşte siz öyle kimselersiniz
ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler.
Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıkla
rında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!”
Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.” (Âl-i İmren, 119) 2341
2057.... Sellam b. Ebi Muti dedi ki: Eyyûb bidat ashâbını Hariciler diye isim
lendirir, şöyle derdi: “Hariciler isimde ihtilaf, kılıçta ise ittifak halindedir.”2342
2058. ... Ebû’s Sükeyn Zekeriya b. Yahya dedi ki: Ebû Bekir b. Ayyaş’ı işit
tim; bir adam, kendisine “Ey Ebû Bekir, sünni kimdir?” diye sordu. Dedi ki: “Sün
ni, hevâlar zikredildiğinde onlardan birine taassup göstermeyendir.”2343
2061. ... Huveyl dedi ki: Yunus b. Ubeyd’in yanındaydım. Derken bir adam,
gelip Bize Amr b. Ubeyd ile oturmayı yasaklıyorsun ama şu oğlun onun yanın
da dedi. Bunun üzerine oğlunun gelmesini beklemeden yanma gitti. Ardından
Ey oğulcuğum! Amr b. Ubeyd hakkında görüşümüzü biliyor, yine de yanına mı
gidiyorsun?” diye sordu. Oğlu “Falan kişiyle gittim” deyince şöyle dedi: “Ey oğul
cuğum! Seni zina, hırsızlık ve içki içmekten de men ediyorum. Yemin olsun ki Allah
Teâlâ’ya bunlarla gitmen, Amr ve Amr’m ashâbının görüşüyle gitmenden bana
daha sevimlidir.”2346
2062. ... Abdussamed b. Hassan’dan; Süfyan es-Sevri (r.h.) dedi ki: “Şu sap
tırıcı hevâlardan sakının!” Kendisine “Allah sana rahmet etsin, bize açıkla!” denildi.
Süfyan dedi ki: “Mürcie’ye gelince; İmanın amel olmaksızın kelam olduğunu,
iki şehadet kelimesini söyleyenin şu kadar mü’mini de öldürse, cenabetlikten gu-
sül de almasa, namazı da terk etse Cibril ve meleklerin imanı üzere imanı kâmil
bir mü’min olduğunu söylüyorlar. Ayrıca onlar, kıble ehline kılıç çekmeyi de caiz
görürler.
Şia’ya gelince; onların birçok sınıfı vardır. Mesela Mansuriye; onlar kıble
ehlinden kırk kişiyi öldürenin cennete gireceğini söylüyorlar. Mesela Hannakûn;
insanları boğuyor, mallarını helal görüyorlar. Mesela Hureytiyye; Cibril’in
(a.s.) peygamberliği getireceği kişiyi şaşırdığını söylüyorlar. Şia’nın en fazilet
lisi Zeydiyye’dir. Onlar Osman, Talha, Zübeyr ve Mü’minlerin Annesi Âişe’den
(r.anhum) uzaklaşıyor ve ehlibeytten savaşa çıkan kimse yanında galip veya mağ
lup gelene kadar savaşmayı gerekli görüyorlar. Onların bir sınıfı da Rafızilerdir.
Sahâbenin tümünden beri olup şu dördü hariç tüm insanları tekfir ediyorlar: Ali,
Ammar, Mikdad ve Selman.
Mutezile’ye gelince; onlar kabir azabını, havuzu ve şefaati yalanlıyor, kıble
ehlinden -hevâlan üzere olan müstesna- kimse arkasında namaz kılmıyorlar. Aynca
bu hevâ ehlinin tümü, kıble ehline kılıçla karşı çıkarlar.
Ehli sünnete gelelim. Onlar kimseye kılıçla karşı çıkmazlar. Sultanların ar
kasında namaz kılar, onlarla cihada çıkarlar. Herhangi bir günah sebebiyle kimseyi
tekfir etmez, onun müşrik olduğuna şahitlikte bulunmazlar. Onlar, nefislerini temize
çıkarmaktan çekindikleri için imanın söz ve amel olduğunu söylerler. Amel ancak
imanla, iman da ancak amelle olur.”
Süfyan dedi ki: “Eğer sana ‘Bu konuda imamın kimdir?’ diye sorulursa, Süf
yan b. Uyeyne dersin.”2347 Allah kendisine rahmet etsin.
2348 İsnadı zayıftır. , _ .pn muan'an olarak rivayet etmiştir. Zehebi dedi ki:
• Senedinde Velid b. Müslim vardır. Evza ettjğinde itimat edilmez." Bk. Mizan (4,347)
“İbn Cüreyc veya Evzai’den muananı olara ir y el.Antakyi vardır. Hatib sika olduğunu
• 'dne senedinde Muhammed b. Abdurrehman
belirtmiştir. Bk. Tarih-i Bağdat (2/3 W)
T.hrlç: Tenbih ve Red Alâ Ehll'l Eh’» ls'1
bir kafese koyun! Sonra onu şehirden çıkarıp kendi beldesine götürün! Sonra hatip
kalksın, sonrasında ‘Doğrusu Sabiğ ilim talep etti ama hata etti’ desin!” Adam öle
ne dek hor ve hakir yaşadı. Halbuki bundan önce kavminin efendisiydi.2349
2065. ... Süleyman b. Yesar şöyle anlatıyor: Beni Temim’den kendisine Sa
biğ b. İsi denilen bir adam, yanında bazı kitaplar ile Medine’ye geldi. Derken in
sanlara Kur’an’ın müteşabih âyetlerini sormaya başladı. Bu durum Ömer’e (r.a.)
ulaştı. Bunun üzerine adama birilerini gönderip getirilmesini emretti. Adamı döv
mek için hurma çubukları hazırladı. Adam yanına girdiğinde oturdu. Ömer: “Sen
kimsin?” diye sordu. Adam: “Ben Allah’ın kulu Sabiğ’im” dedi. Ömer de “Ben de
Allah’ın kulu Ömer’im” diye karşılık verdi. Sonrasında ona doğru eğilip hazırladığı
hurma dalları ile adama vurmaya başladı, kafası yardana dek onu dövmeye de
vam etti. Birden yüzünden kanlar akmaya başladı. Bunun üzerine Sabiğ “Yeter ey
Mü’minlerin Emiri; artık Allah, daha önce kafamda olanları giderdi” dedi.2350
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Ali’nin (r.a.) hadisine
gelince; yakarak öldürdüğü kişiler ile ilgili önceki sayfalarda bazı rivayetleri aktar
mıştık.
Şimdi Ömer b. Abdülaziz (r.h.) hadisine gelelim.
2066. ... Malik b. Enes’in amcası Ebû Süheyl b. Malik’ten rivayet ettiğine
göre o şöyle demiştir: “Ömer b. Abdülaziz (r.h.) ile yürüyordum. Derken benimle
Kaderiye hakkında istişare etti. Ben: ‘Benim görüşüm, onları tövbeye çağırman-
dır. Şayet tövbe ederlerse, tamam. Yok etmezlerse onları kılıca arz ederim’ dedim.
Buna ‘Açıkçası benim görüşüm de budur’ diye karşılık verdi.” Malik dedi ki: “Be
nim görüşüm de budur.”2351
2067. ... Ebû Süheyl Nafi’ b. Malik b. Ebi Amr dedi ki: “Ömer b. Abdülaziz
(r.h.) bana dedi ki -ki bu sözü bizzat onun ağzından kulağıma gelmiştir-: ‘Kaderin
olmadığını söyleyenler hakkında ne dersin?’ Ben: ‘Benim görüşüme göre tövbeye
davet olunurlar. Şayet tövbe ederlerse, tamam. Yok etmezlerse boyunları vurulur’
dedim. Bunun üzerine Ömer: ‘İşte onlar hakkında olması gereken görüş budur’ dedi
ve şöyle ekledi: Şayet onlar hakkında sadece “Siz ve taptıklarınız; hiçbiriniz onu
(samimi kulu) Allah’a inancı hususunda saptıramazsınız. Ancak cehennemi boyla
yacak olan başka." (Saffat, 161-163) âyetleri olsaydı dahi bunlar yeterli olurdu.”2352
2349 İsnadı hasendir,
Tahrici 152 numaralı rivayette geçti.
2350 İsnadı munkatıdır; Süleyman b. Yesar, Ömer’den işitmemiştir.
Tahrici 153 numaralı rivayette geçti.
2351 İsnadı sahihtir.
Tahrici 511 numaralı rivayette geçti.
2352 İsnadı sahihtir.
Tahrici 513 numaralı rivayette geçti.
olduğunu söyleyeceğim.”2355
İsnadı hasendir.
, Tahrici 514 numaralı rivayette geçti. ttc açı|<lama yapıldı.
2* knadı ve tahrici hakkında 516 numa . ettc açıklama yapıldı.
2355 İsnadı ve fahrid hakkında 517 numaralı nvayelt
2071. ... Said b. Abdurrahman b. Ebzâ dedi ki: Babama “Bir adamın Ömer
b. Hattâb’a (r.a.) sövdüğünü işitsen ona ne yaparsın?” diye sordum. Dedi ki: “Boy
nunu vururdum.”2356
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Said’in babası Abdurrah
man b. Ebzâ, Medine kadısıydı.
2072. ... Abdurrahman b. Muhammed b. Habib b. Ebi Habib’ten, o babasın
dan, o da dedesinden; dedi ki: Halid b. Abdullah el-Kasri’ye hutbe verirken şahit
oldum. O gün Kurban Bayramı’ydı. Hutbesini bitirince şöyle dedi: “Şimdi dönün
ve kurbanlarınızı kesin. Allah sîzlerden kabul buyursun. Ben de Ca’d b. Dirhem’i
kurban edeceğim. Doğrusu o, Allah Teâlâ’nın Musa (a.s.) ile gerçekten konuşmadı
ğını, İbrahim’i (a.s.) dost edinmediğini söylemiştir. Allah, Ca’d b. Dirhem’in söyle
diklerinden çok yüce, çok büyüktür!” Sonra minberden inip boğazını kesti.2357
2073. ... İshak b. Mansur dedi ki: Ahmed dedi ki: “Abdurrahman b. Mehdi
şöyle demiştir: Her kim Allah Teâlâ’nın Musa ile konuşmadığını söylerse tövbeye
çağrılır. Eğer tövbe ederse, tamam. Eğer etmezse öldürülür.”2358
2074. ... Abdülkerim el-Cezeri’den; İbn Abbâs (r.anhumâ), Allah Teâlâ’nın
“O gün kimi yüzler beyazlaşır, kimi yüzler siyahlaşır” (Âl-i İmren, 106) âyeti hakkın
da şöyle dedi: “Yüzleri beyazlaşanlar ehli sünnet, siyahlaşanlar da bidat ve hevâ
ehlidir.”2359
2356 İsnadı sahihtir.
• Abdurrahman b. Ebzâ: Huzai azatlısıdır, küçük sahâbedendir. Ömer zamanında olgun bir
adamdı. Bk. Takrib (s. 336)
• Senedinde Said b. Abdurrahman b. Ebzâ vardır. Kufelidir, sikadır, üçüncü tabakadandır. Bk.
Takrib (s. 238)
Tahriç: Lalekai, Şerhu’l Usul, 1378 (7/1264). Halef b. Havşeb yoluyla Said b. Abdurrahman b.
Ebzâ’dan bu şekilde...
2357 İsnadı zayıftır.
Tahrici 694 numaralı rivayette geçti.
2358 İsnadı sahihtir.
Tahrici 681 numaralı rivayette geçti.
2359 İsnadı uydurmadır.
• Senedinde Meysera vardır. İbn Abdirabbih el-Farisi’dir. İbn Hibban dedi ki: “Sika ravilerden
yalan rivayetlerde bulunur hadis uydururdu. Kur’ahin fazileti ile ilgili meşhur uzun hadisin sahi
bidir.” Ebû Davud dedi ki: “Hadis uydurmakta karar kıldı.” Bk. Mizan (4/230)
• Yine senedinde Mücaşi b. Amr vardır. İbn Main dedi ki: “Onu yalancılardan biri olarak bul
dum.” Ukayli dedi ki: “Hadisleri münkerdir.” Bk. Mizan (3/436)
• Yine senedinde Ali b. Kudame vardır. İbn Main zayıflığına işaret etmiştir. Ebû Hatim dedi ki:
“Kavi değildir.” Bk. Mizan (3/151)
• Yine senedinde Hafs b. Ömer b. Abdülaziz vardır. Künyesi Ebû Ömer ed-Duri el-Mukri ez-Zarir
es-Sağir’dir. Rivayetlerinde herhangi bir beis yoktur. Onuncu tabakadandır. Bk. Takrib (s. 173)
Tahriç: Lalekai, Şcrhu’l Usul, 74 (1/72). Ahmed b. Muhammed b. Mesruk et-Tusi yoluyla “Bize
Ali b. Kudame tahdis etti...” senediyle bu şekilde... Suyuti, ed-Dürru’l Mensurda (2/191) bunu
İbn Ebi Hatim, Ebû Nasr ve Hatib’e de nispet etmiştir.
Ebû Bekir b. Ebi Davud (r.h.), ehli sünnet itikadı hakkında bizlere bir kaside
söylemiştir ki, burası tam yeridir. Şimdi bu kasideyi zikredeceğim. Tâ ki onunla hak
ehlinin basireti ve kuvveti artsın inşallah.
Ebû Bekir b. Ebi Davud, H. 309 senesinin Şaban ayının son beşinci gününde
(Ramazan’a beş gün kala) Rasafe Mescidi’nde bizlere imla ettirerek şöyle dedi:
“Allah’ın ipini sımsıkı tut ve hidayete tâbi ol.
Bidatçı olma ki kurtulasın!
Allah’ın Kitabı’nı ve Rasûlullah’tan gelen sünneti din edin.
(Ancak bu durumda) kurtulur ve kazanırsın!
De ki: Yaratılmış değildir Melikimizin kelamı
Takva sahipleri bunu yol edindi ve bunu açıkça belli ettiler.
Kur’an hakkında susanların görüşünü savunarak yoldan çıkma.
Cehmiye’ye tâbi olanların yaptığı gibi ki onlar çok gevşektiler.
2360 k™dl Jlr. „ . . H„„„ vardır. Hakkında herhangi bir bilgiye rastlamadım.
• “d^X b Mühekeb (veya Mübllb) varda. Hakkında herhangi bh bügıye
site—d“k"Bk 2M0 “-
yet- . r> i ,.oh riuavet etmiştir. Bk. Silsile-i Daife. 1506 (4'14). Şeyh
Tahriç: İbn Asakir, Deylemı ve az u ve kaynaklarda Cabir’den de riva-
Elbani münker olduğuna hükmem.ştm Ayr tedir Bk Daife 1507 (4,15)
yet edilmiştir. Şeyh Elbani onun için ÇoK zayu
İbn Ebi Davud dedi ki: Bunlar hem benim, hem babam Ebû Davud’un, hem
Ahmed b. Hanbel’in hem de kendilerine yetiştiğimiz ilim ehlinin görüşüdür. Kendi
lerini görmediğimiz ilim adamlarının da onlardan bize ulaşan nakle göre görüşleri
bu şekildedir. Kim bana bundan başkasını nispet ederse, yalan söylemiş olur.
Muhammed b. Hüseyn el-Âcurrî (r.h.) dedi ki: Bu ve diğer yazdıkla
rımla beraber şu kitabımız yani eş-Şeria kitabı, 23 bölümden oluşmaktadır. Biz
bunların tümünü din bilip bunlarla Allah’a ibadet ediyor ve Kur an, hadis, fıkıh
ehlinden olan Ehli Sünnet Ve’l Cemaat kardeşlerimize nasihatte bulunuyoruz. Kim
bunları kabul ederse, inşallah ona hayırdan hisse vardır. Kim de bunlardan yüz
çevirirse... Bunları bırakıp başka bir şeye rağbet etmekten Allah’a sığınırız. Ben,
Allah’ın nebilerinden birisinin kavmine nasihat ederken dediği gibi diyorum: “Size
söylediklerimi yakında hatırlayıp anlayacaksınız. Ben durumumu Allah’a hauale
ediyorum; kuşkusuz Allah kullarını çok iyi görmektedir.” (Mü’min, 44).