Professional Documents
Culture Documents
Hukuka-giris-ders-notu (1)
Hukuka-giris-ders-notu (1)
● Resmi gazete gün içinde ikinci sayı çıkarırsa buna ‘’mükerrer sayı’’ denir
● Genel eserler belirli bir hukuk dalının bütünü hakkında bilgi verirler örneğin borçlar
hukuku kitabı bir genel eserdir
● Monografiler daga özele belirli bir konuyu derinleştiren kitaplardır örneğin kira
sözleşmesi üzerine yazılmış bir kitap.
● Normatiflik : Emir yasak veya izindir bdk daima, emir, yasak, izin veya yetki içeren
kurallardır.
● İnsan Davranışı : bdk’nın emrettiği ve izin verdiği herşey insan davranışları ile
alakalıdır
● İnsan İradesi : bdk’nın emirleri ve izinleri insan tarafından koyulur beşeri irade
vardır
HUKUK KURALLARI
● Hukuk kuralların normatifliği , insan davranışı , insan iradesi , cebir olarak 4 başlığı
vardır
● Normatifliği (emir yasak veya izin ) : hukuk kuralı herzaman birşeyin olması veya
olmaması gerekdiğini söyler hukuk dilinde buna sollen denir
● Normatif olduğu halde belirsiz kurallar olabilir bunları belirginleştirecek olan
mahkemelerdir.
● Yasaklanan veya emredilen beşeri davranışın konusu insan, hayvan veya cansız bir
nesne olabilir ; ama bu davranışın süjesi yani davranışı gerçekleştiren varlık mutlaka
insandır
● Hukuk kuralı insan iradesinin bir ürünüdür ; kural kavramı irade kavramını varsayar .
Kural koyan irade yoksa kural da yoktur
● İnsan tasarrufları şu üç şekilde ortaya çıkar (1)belirli bir davranış emredilir. (2) belirli
bir davranışa izin verilir (3)belirli bir davranışa yetki verilir . kelsen bu üçüne (emir ,
izin ve yetkilendirme) kitabında ise normatif fonksiyon ismini verir
● Her şartta bir kural daima bir sollen yani bir emir veya bir izin yahur bir
yetkilendirme ihdas eder
● Cebir ( Müeyyide) : müeyyide bir kuralın ihlaline gösterilen bir cebir işlemidir
● Müeyyide bir cebirdir ancak her cebir bir müeyyide değildir müeyyide sadece hukuki
topluluğa atfedilebilir yani hukuki çıkarımların sonucudur müeyyide bu anlamda
denebilirki cebrin icrası hukuk topluluğunun tekelindedir.
DİN KURALLARI
● İnsaların büyük bir kısmı bu kurallara göre yaşadığından din kurallarının var olduğu
apaçık gerçektir. Din kuralları da aynı hukuk kuralları gibi beşeri davranışları
düzenleyen kurallardır. Şimdiki kısımda iste din kuralları ile hukuk kuralları
arasındaki farkları araştıralım
● Amaç bakımından : din kuralları ilahi adaleti hukuk kuralları ise nesnel adeleti
gerçekleştirmeyi amaçlamaktadırlar ancak her iki kuralda toplumda barış , huzur
vegüveni sağlamayı amaçlamaktadır
● Müeyyide bakımından : aslında hukuk kuralarını din kuralından ayıran asıl nokta
müeyyidesi bakımındandır hukuk kuralları maddi din kuralları ise manevi
müeyyidielidir bununla kastedilen hukuk kurallarının müeyyidesi dünyevidir ; bu
dünyada gerçekleşir din kuralının müeyyidesi ise uhrevidir.
AHLAK KURALLARI
● Ahlak kuralları gerek kendilerine , gerekse diğer insanlara karşı olan ödevlerini
gösteren ve düzenleyen bir takım davranış kurallarıdır
● Ahlak kuralları ikiye ayrılır (1)kişisel ahlak kuralları : insanın kendi nefsine karşı
ödevlerini gösteren ahlak kurallarıdır (2)toplumsal ahlak kuralları : insanların diğer
insanlara karşı olan ödevlerini düzenleyen ahlak kurallarıdır
● Dışlık – İçlik bakımından : ahlak kuralları hem dışa hemde içe dönük olabilmektedir
ancak hukuk kuralları kişinin içe dönük yansımaları ile ilgilenmez hukuka göre birey
toplum davranışlarından sorumludur
● Kaynak bakımından : hukuk kurallarının kaynağı hukuk düzeni tarafından
yetkilendirilmiş insanlardır ahlak kuralları ise yine bu kuralı uygulayacak olan insanın
kendi vicdanı tarafından konulur
GÖRGÜ KURALLARI
● aynı çevreye mensup kişiler tarafından uyulan ve kişilerin benzerleri ile karşılaştıkları
zaman takınmaları gereken davranış biçimlerinin tümü
● görgü kuralları kesinlikle faydasız değildir bireyler bu ortak kurallar üzerinden ikili
ilişkilerini sağlam temeller üzerine yapılandırabilirler ancak bu kurallar ihlal edilirse
toplumun temelleri de sarsılmaz.
● Sadri maksudi arsal’ın dediği gibi bu kurallar ‘’hayatı süsleme kaidelerinden
ibarettir’’
● Müeyyide bakımından : hukuk kuralları cebir ile donatılmıştır görgü kurallarının iste
toplumun tepkisi ile karşılanır.
● bazı yazarlara göre örf ve adetler bir bdk değil onlar daha ilerde hukukun kaynakları
sayılmaktadır ikinci grup yazarlara göre ise örf ve adetler bhk nın düzenleyicisi
olduğunu savunmaktadır
● Hukuhi örf ve adet kuralları : süreklilik , genel inanç , devlet desteği unsurları ile
tanımlanır bu tür örf ve adet kuralları hukukun kaynağıdır ve belirli şartlar altında
hakim bunları uygulayarak karar verebilir
● Alelade örf ve adet kuralları : sadece süreklilik ve genel inanç unsurları ile
tanımlanır her toplumda iyi veya kötü alelade örf ve adet kuralları vardır ancak
bunlardan bazuları devlet desteğine sahip olur ve aynı zamanda hukukun kaynağı
olarak iş görürler bazı örf ve adetlerde ise devlerin cezai yaptırımı söz konusudur ,
toplumdaki insanlar bu kuralları uygulamak zorunda olduğu için bu eylemleri
gerçekleştirirler
● maddi unsur ( eskilik ve süreklilik ) : toplum içinde bir davranışın örf ve adet kuralı
olabilmesi için bu davranışın herşeyden önce çok eski zamanlardan beri sürekli olarak
tekrarlanan bir davranış olması gerekir mecelle 166’ya göre adetin ‘’kadim’’ olması
gerekmektedir
● manevi unsur ( genel inanç ) : örf ve adetin uygulanabilir olması için toplumda genel
bir inanç doğmuş olmalıdır mecelle 41’e göre ‘’ adet ancak galip... oldukta muteber
olur ’’ifadesi zorunluluk inancını dile getirmektedir
● Kaynakları bakımından : hukuk kuralları her seferinde yukarıda yazdığım gibi nalet
hukuk düzeni tarafından yetkilendirilmiştir örf ve adet kuralları ise belirli konuda
uzun bir zaman boyunca bireylerin aynı şekilde davranması sonucu doğarlar
● Adetler : teamüllere nazaran daha önemlidir adetleri çiğneyen kişi kendisini gruba
bağlayan bağı yok saymıştır bu nedenle bunu yapan kişi gruptan uzaklaştırılarak
grubunvarlığı korunur.
● Beşeri davranış kuralları yukarıda görüldüğü gibi çok çeşitlidir : Hukuk, din , ahlak,
görgü, örf-adet kuralları gibi. Beşeri düzen hiçbir zaman bu kuralların birinden ibaret
değildir ve bu kuralların biriyle de sağlanmaz. Ne tek başına hukuk,ne tek başına
görgü kuralları, ne de tek başına örf ve adet kuralları insanlar arasındaki düzeni
sağlamaya yeterlidir. Keza, din, ahlak, görgü, örf ve adet kuralları olmaksızın hukuk
kuralları düzeni sağlamakta yetersiz kalır. İnsanlar , Tanrı’dan korkmasaydılar,
vicdanları sızlamasaydı, diğer insanlar karşısında küçük düşmekten utanmasaydılar,
toplumun kınanmasından, dışlanmasından çekinmeseydiler, hukuk düzeni ne kadar
ağır müeyyideler öngörürse öngörsün tek başına beşeri düzeni sağlamakta başarısız
kalırdı.
● Tüm beşeri davranış kuralları normatif niteliktedir. Yani bir şeyi emreder, yasaklar
veya izin verirler
● Tüm beşeri davranış kurallarının emirleri veya izinlerinin konusu insan davranışı
üzerinedir
● Tüm beşeri davranış kuralları beşeri irade tarafından konulmuştur
- Kamu hukuku ve özel hukuk ayrımı teorilere dayanır.Bu teorilerin bazıları şu şekildedir.
Menfaat Teorisi
● Menfaat teorisine göre kamu hukuku ve özel hukuk ayrımı,korunan çıkarın niteliğine
dayanır.Yani kamunun menfaatini gözeten kurallar kamu hukukunu,kişinin bireysel
menfaatlerini gözeten kurallarda özel hukukun alanıdır.
● Örneğin ; Kiracının ev sahibine kira ödememesi sonucu kiracıya dava açılması özel
hukukun
Kişinin devlete olan vergisinini ödememesi sonucu kişiye açılan dava kamu
hukukunun alanıdır.
● DUGUİT TEORİSİ : Hukuk hem devleti hemde bireyi baskıya sokar.Bu yüzden onu
bireye göre ayrı,devlete göre ayrı incelememek gerekir.Hukuk tektir ve bütündür.
● KELSEN TEORİSİ : Kelsene hukuk kurallarının çıkış noktası normal hiyarşisine
dayanır.Yani hukuk kuralları geçerliiğini anayasadan alır.Özel hukuk kurallarıda
kamu hukuku kurallarınında dayandığı nokta anayasadır.Bu yüzden ikisi ayrı
incelenmemelidir.KAMU HUKUKU VE ÖZEL HUKUKUN KARŞILIKLI
ÖZELLİKLERİ
● Örneğin : Öğrenci okuldan uzaklaştırma alır ancak öğrenci bunu doğru bulmaz
mahkeme kararıyla durumu düzeltmeye çalışır.Düzeltme esnasında okulun verdiği
karar geçerli haldedir.Haklı olduğu anlaşılmayana kadar okulun kararı
bozulmaz.Ancak özel hukukta böyle bir şey mümkün değildir.Kişiler karar uygulama
bakımından eşittir.
● Re’sen uygulama : Kamu hukukunda re’sen uygulama vardır.Özel hukukta yoktur.
HUKUKUN DALLARI
KAMU HUKUKU ÖZEL HUKUK
1. Uluslarası hukuk 1. Medeni hukuk
2. Anayasa hukuku a.) kişiler hukuku
3. İdare hukuku b.) aile hukuku
4. Vergi hukuku c.) miras hukuku
5. Ceza hukuku d.) eşya hukuku
2. Borçlar hukuku
3.) Ticaret hukuku
4.) Devletler özel hukuku
5.) İş hukuku
6.) Medeni usul hukuku
7.) İcra ve iflas hukuku
● Bir devletle başka bir devlet veya bir devletle birey arasındaki ilişkileri düzenleyen
hukuk kurallarıdır.
● ULUSLARASI HUKUK : Bir devletle diğer bir devlet veya devletler arasındaki
ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.
● ANAYASA HUKUKU : Devletin temel
kuruluşunu,yani,şeklini,yapısını,organlarını,bu organlar arasındaki ilişkileri ve
bireylerin devlet karşısındaki temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların
bütününden oluşmuş bir kamu hukuku dalıdır.
● İDARE HUKUKU : İdare hukukunun kuruluş ve işleyişini düzenleyen kamu hukuku
dalıdır. Yer yönünden idari yönetimler ve hizmet yerinden idari yönetimler olarak
ikiye ayrılır.Yer yönünden idari yönetimler mahalli yönetimlerdir.Örneğin ilk özel
idaresi,belediye binası.Hizmet yönünden idari yönetim kuruluşları ise
üniversiteler,trt,tübitak gibi kuruluşlardır.
● VERGİ HUKUKU : Vergi alma işlemini yürüten hukuk kurallarından oluşur.
● Kişilerin birbiriyle olan ilişkilerini, eşitlik idare serbestisi esasına göre düzenleyen
hukuki kurallarının bütünüdür.
● Kanunlar ihtilafı : Yabancı unsur taşıyan özel hukuk ilişkilerinin neye göre
uygunlanacağını belirler.Örneğin : İngiliz birinin türkiyede bir alman turistin
arabasının camını kırması sonucu hangi ülkenin kanunlarının hangi şekilde
kullanılması gerektiğine karar verir.
Hukukun Kaynakları
Yazılı Kaynaklar
● devletin yetkili organları tarafından konulmuş olan bütün hukuk kurallarını oluşturur
● devletin koymuş olduğu ve yürürlükte olan bütün hukuk kurallarına pozitif hukuk
(mevzuu hukuk , konulmuş hukuk veya kısaca mevzuat denir
Normlar Hiyerarşisi
● bu mevzuat ı oluşturan kuralları yanyana yer almazlar bunların arasında hiyerarşik bir
sıralama vardır buna normlar hiyerarşisi denir sırası ile Anayasa > Kanun > Tüzük >
Yönetmelik şeklinde oluşur
● bu sistem ilk defa Hans Kelsen tarafından sistematik şekilde not edilmiştir
1.Anayasa
● Türkiyede 1876, 1921, 1924, 1961 ve 1982 yıllarında anayasa yapılmıştır yürürlükte
olan anayasa 7 Kasım 1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasıdır
● Anayasa yapılışı asli kurucu iktidar tarafından yapılır bu asli kurucu iktidar her
iktidar değildir günümüzdeki iktidar tali kurucu iktidardır bu ikisi arasındaki
fark tali kurucu iktidar olan bir iktidar anayasayı yıkıp yeni bir anayasa
yapamazlar bulunan bir anayasada yazan ‘’ anayasa değişikliği nasıl yapılır’’
kısmında bakarak anayasa değişikliği yapabilirler ancak asli kurucu iktidar
hükümet darbesi, devrim veya savaş gibi olanüstü hallerde gerçekleşir asli
kurucu iktidar tarafından yapılmış bir anayasaya örnek 12 Eylül 1982
darbecileri tarafından oluşturulmuş günümüz anayasasıdır.
● Word de şema yapmayı bilmediğim için günümüzde nasıl değiştirilmesi gerektiği açık
olan şema kitaplarda 152.sayfadaki Şema 7.2 de açık şekilde mevcut
2.Kanunlar
● Tanım : Kanun, yasama organı tarafından kanun adı altında yapılan ve normlar
hiyerarşisinde Anayasanın altında tüzüklerin üstünde yer alan çoğunlukla, genel soyut
kurallar içeren hukuki metinlerdir
● Genellik : kanunların çoğu geneldir ülkemizde genel olmayan bir veya iki kişi için
çıkarılmış kanunlar vardır örnek : idil biret ve suna kan’ın yabancı memleketlere
müzik tahsili alması için çıkarılmış kanun
● Süreklilik : Kanunlar belli bir süre yürürlükte kalması amacı ile değil herzaman
yürürlükte kalması için oluşturulurlar
● Türkiyede kanunlar : 13000den fazla kanun kabul edilmiştir , kanun dönemi 23
Nisan 1920 den ihtibaren başlar Kanunlar 1’den ihtibaren sıralandırılır darbeler
oldukça tekrar 1den başlatılmıştır Eylül 2012 ihtibarıyla son kabul edilmiş kanun
4Temmuz 2012 tarih ve 6354 sayılı kanundur
● Kanun Önerisi : kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için üye tam sayısının en
az üçte birinin (550x1/3=184) katılması gerekir buna toplantı yeter sayısı denir
● Kanun Kabul : bir kanunun kabul edilmesi için genel kurulda toplantıya katılan
● milletvekillerinin salt çoğunluğu gerekir. Buna kabul yeter sayısı denir ancak bu sayı
hiçbirzaman dörttebirinden(550x1/4+1=139) az olamaz
4.Uluslararası Andlaşmalar
● Tanım : Uluslararası andlaşmalar, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş
olan ve Türkiyede Cumhurbaşkanının onayı ile resmi gazetede yayımlanarak
yürürlüğe konulan ve Türk normlar hiyerarşisinde kural olarak kanun değerinde
bulunan bağlayıcı hukuk kurallarıdır.
● Türkiyede yürürlüğe girmiş uluslararası andlaşmalar kanun değerindedir
5.Tüzükler
● Tüzük çıkarma yetkisi bakanlar kurulundadır bunun dışında bakanlık veya bir kamu
kuruluşu tüzük çıkartamaz
6.Yönetmelikler
● Yargısal denetimi idari yargıda yapılır ancak ülke genelini kapsayacaksa danıştayda
yapılır
● Adsız düzenleyici işlemler yönetmelik gibi kabul edilip hukuki rejime tabi
tutulabilirler
Olağan
Olağanüstü
Kanun Dönem Tüzük Yönetmelik
Hal KHK
KHK
Cumhurbaşka
Bakanlar
nı Başbakanlık,
Kurulu Bakanlar
Yetki TMBB başkanlığında Bakanlık ve
+Yetki Kurulu
Bakanlar Kitler
Kanunu
Kurulu
T.Hak ve Kanunu Kanunların
Sınırlama Hürriyetler Sınırlama Uygulayıcı ve Tüzüklerin
Konu
Yok Düzenlenem Yok İşlemleri Uygulanması
ez Belirlemek nı Sağlamak
Cumhurbaşka
Var Var Var Var Yok
nı İmzası
Hepsi için
Resmi Gazete Var Var Var Var
şart değil
TBMM Onayı Var Var Var Yok Yok
Danıştay
Yok Yok Yok Var Yok
İncelemesi
Yargısal Anayasa Anayasa Denetim Yok Danıştay Danıştay/
Denetim Mahkemes Mahkemesi İdare
i Mahkemeleri
● Bu kuralların bir maddi varlığı mevcuttur bu çok eski zamanlardan beri kesintisiz
tekrarlanan davranışların bütünüdür bazı zamanlarda bunlar yazıya dökülmeye
çalışılmıştır
● Örf ve adetler bazı durumlarda hukuki dayanak olabilirler ve tanımlamada şu 3 unsur
ordaya çıkmışdır
● Tanım : Hukuki örf ve adet kuralları, toplum içinde uzun zamandan beri tekrarlanan
ve toplumun kendisine uygulamasını zorunlu saydığı ve hukuk düzeninin kendisine
atıfta bulunduğu ortak davranış kurallarıdır
● Örf ve adetlerin hukuk kaynağı olabilmesi için yine hukuk tarafından
müeyyidelendirilmiş olması gerekmektedir örneğin medeni kanunun 1. maddesine
göre ‘’kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hakim örf ve adet hukukuna göre...
karar verir’’ buda örf ve adetin hukukun kaynağı olduğu anlamına gelir
● Eğerki örf ve adetler hukuki güzen tarafından düzenlenmemişse buna alelade örf ve
adet kuralı olarak tanımlanır
● Herhangibir hukuki dayanak varsa hakim kararından önce ona bakar buna karşılık
hakimin önündeki meseleyi çözümlerken başvurduğu bilimsel ve yargısal içtihatlar
gibi başka kaynaklarda vardır bu kaynaklardan sadece yararlanır.
● Bilimsel Görüşler ( Doktrin ) veya Yargı Kararları ( İçtihatlar ) olmak üzere ikiye
ayrılır
● Doktrin veya Öğreti de denen bilimsel görüşler tartışmalı olan hukuki konularda
hukuk bilim adamlarının ileri sürmüş oldukları düşünce ve kanaatlerdir.
● Hukuki bilim insanları doktrinlerini Şerhler ( her maddeyi cümle cümle açıklamaya
çalışan eserlerdir) Sistematik Eserler ( yazarın kafasında oluşturduğu bir mantıki
silsile içerisinde hazırlanan eserlerdir ) Monografiler (hukuk dalındaki sadece bir
konuyu derinlemesine inceleyen eserlerdir ) Makaleler ( monografi gibi tek bir
konuyu inceleyen ancak çok daha kısa olan ve dergilerde yayınlanan eserlerdir )
şeklinde hazırlarlar ancak bunların dışında sempozyumlar, kongre metinleri, içtihat
derlemeleri, kanun derlemeleri, bibliyografyalar gibi önemli olaylarda doktrin
sayılırlar
● Buna karşı her mahkeme bir üst mahkemenin verdiği kararları örnek alır çünki üst
mahkemenin örneği uygulanmazsa üst mahkeme tarafından kararı bozulur o yüzden
örnek alınan mahkeme kararlarına emsal denir. Yüksek mahkemelerin emsal teşkil
eden kararlarında ifade edilen ilke ve kurallar ise, o mahkemenin içtihadını oluşturur.
İşte bu içtihat hukukun bir yardımcı kaynağıdır.
● İstisna olarak içtihatları birleştirme kararları : üst mahkeme kuralları bağlayıcı
değildir ancak üst mahkeme tarafından alından içtihatı birleştirme kararı hangi
mahkeme tarafından alındıysa o mahkemenin alt bölümleri tarafına kural olarak
yerleştirilir.
● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ortaya
çıkmış ve kanunun yürürlüğe girmesinden önce tamamlanmıştır
● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ortaya
çıkmakla birlikte, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra da devam etmektedirler
● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ortaya
çıkacaktır
● Cevap : Yeni kanun yukardaki her uç durumada uygulanır buna hukukun genel
teorisinde geçmişe etki denir
● 2.Cevap : Yeni kanun ikinci ve üçüncü sorunlara uygulanır, kanun yürürlüğe girdiği
tarihte hala devam eden olay ve durumlara uygulanır buna hukukun genel teorisinde
yeni kanunun derhal uygulanması denir
● Cevap : Yeni kanun sadece 3. sorun için uygulanır kanun kendisinden çıkan sorunlar
için uygulanır buna göre bu tip kanundan önce ve kanun yürürlüğe girdiği tarihte
sonuçlanmamış olaylar için uygulanmaz buna hukukun genel teorisinde ertelenmiş
etki denir
● Bu 3 cevaptan sadece biri kaide diğerleri istisna olabilir oda ikinci cevap olan yeni
kanunun derhal uygulanmasını kaide olarak alınır
● Bu ilkenin temelinde hukukun güvenliği ilkesi yatmaktadır kişiler daha sonra çıkan
kanunlara tabi olurlarsa hukuk güvenliği sarsılır.
● Tanım : Kazanılmış hak, belirli bir zamanda yürürlükte olan bir hukuk kuralına
uygun olarak belirli bir kişi lehine doğmuş olan ve daha sonra bu hukuk kuralı
yürürlükten kalkmış veya değişmiş olsa bile hukuk düzeni tarafından korunması
gereken haktır. (bkz: Nihat Genç )
● Bazı hallerde kanunların geçmişe etkili olması, aşağıda göreceğimiz bazı nedenlerden
dolayı gereklidir.
● Özel hukuk alanında : Kamu düzeninden kaynaklanan istisnalar olabilir : özel
hukuk alananında istisnaen kamu düzeni ve genel ahlak’ın korunması ve zayıfların
korunması gibi düşüncelerle konuluş emredici hükümlerin geçmişe yürüyebileceği
kabul edilmektedir işçi yasasına göre yapılmış ‘’ 18 yaşından küçük ve 50 yaşından
büyük işçilerin en az üç hafta ücretli yıllık izin verilecektir’’ hükmü zaten olan
sözleşmesi bulunan işçilere verilen bir haktır.
● Ceza Hukuku Alanında : Failin lehine olan kanun geçmişe uygulanır : Türk ceza
kanununun 7. maddesine göre ceza hukuku alanında kanunların zaman bakımından
uygulanması konusunda ‘’failin lehine olan kanunun geçmişe uygulanması ilkesi’’
geçerlidir eğer sonraki kanun önceki kanunun suç saydığı fiili suç saymıyorsa veya
suçun daha az ceza vermesi gerektiğini söylüyorsa failin yararına olacak kanun
uygulanır
● Aynı konuyla ilgili birçok hukuk kuralı bulunabilir. Çoğu uyumlu olmakla birlikte
arasında bir çatışmada olabilir bazı kurallarda çatışma olarak görünsede aslında bu
‘’görünüştedir’’ ‘’zahiri’’dir bu çatışmalar ‘’ çatışma çözme ilkereline ‘’ göre çözülür.
Bu ilkeler üç tanedir.
● Üst Kanun İlkesi : Bu ilkenin temelinde normlar hiyerarşisi bulunur . Bir konu ile
ilgili kanun ile yönetmalik farklı şeyler söylüyorsa normlar hiyerarşisinde üste olan
kanunun hükümleri kabul edilir keza kanun ile anayasada çelişebilir anayasanın 11.
maddesine göre kanunlar ile anayasa çatışmaz bunun çözümünün yapılması için iptal
davası açılır . Anayasaya aykırı olduğu düşünülen bir kanunun iptali için 60 gün
içerisinde Cumhurbaşkanı, iktidar, anamuhalefet partisi meclis grupları ve TBMM’nin
üye tam sayısının beşte biri tutarında üye Anayasa Mahkemesinde iptal davası
açabilir.
● Sonraki Kanun İlkesi : bu prensibe göre normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer
alan ve birbiri ile çatışan iki hukuk kuralı varsa, bunlardan sonraki tarihte kabul
edilmiş olan kuralın, önceki kuralı ilga (varlığını kaldırmak, lağvetmek) ettiği kabul
edilir
● Özel Kanun İlkesi : asıl önemli olan aynı kanunun iki hükmü arasında çelişki olabilir
işte bu durumda ortaya çıkan çelişki üst kanun ve sonraki kanun ile çözülemez ve özel
kanun devreye girer
● Aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli iki hüküm arasında çelişki varsa özel hüküm
niteliğindeki uygulanır . Genel hüküm niteliğindeki ise ihmal edilir. Bir kanun X
maddesi aynı Kanunun Y maddesi ile çatışıyorsa ve mesela X maddese özel hüküm Y
maddesi ise genel hüküm hiteliğinde ise X maddesi uygulanır
● Hukuk kuralları bir insan davranışını emreder veya yasaklar. Hukuk kurallarının
emrettigi ve yasakladıgı insan davranısı muhattapları için zorunludur.bu baglaycilik
hukukta müeyyide ile saglanır.
● Müeyyide : Müeyyide bir hukuk kuralının ihlaline tepki olarak gösterilen ve hukuk
düzeni tarafindan öngörülen cebirdir.
● Cebir : kişinin yaşamına saglıgına özgürlügüne mal varlıgına verilen bir zarardir
örnek olarak : idam cezasi kişinin yaşamina kırbaç cezasi kişinin saglıgına karsı
uygulanan birer cebir olarak nitelendirilebilir
● Müeyyidenin unsuları
● 1- müeyyide hukuk kurallarının ihlaline tepki olarak gösterilir hukuk kurallarına bir
tepki olarak gösterilmiyorsa kişin maruz kaldıgı cebir bir suc olarak algılanır
● 2- gösterilen bu tepki kişinin hosuna gitmeyen bir tepkidir diger bir ifadeyle kişiye
zarar veren bir tepkidir. Kırbaçlama sırasında kişinin saglık hakkına zarar verilmesi
● Hukuk kurallarının ihlaline tepki olarak olusan bu cebir herhangi bir cebir değil hukuk
düzeni tarafından öngörülmüş bir cebirdir.
Müeyyide gereksizmidir ?
● bu kuram hukuk düzenini bir cebir düzeni olarak tanımlamakla birlikte genel olarak
müeyyidelendirilmiş bir hukuk düzeninde müeyyidesiz normlar olabilecigini kabul
etmekdedirler
● Bu teze göre cebir bir hukuk düzeninin içerdigi unsurlardan her birine degil ama bu
düzenini bütününe atfedilen bir özelliktir.
● Müeyyidesiz hukuk normlarının olamayacagı görüşü
MÜEYYİDE ÇEŞİTLERİ
● Cebri İcra : Cebri icra bir borç ilişkisinde borcunu rızasiyla yerine getirmeyen
borclunun devlet gücü ile bu borcunu zorla yerine getirilmesini saglayan bir müeyyide
çeşididir. Borç doguran ilişkilerde yükümlülüklerini yerine getirmeyen kimselere
karşı devletin yetkili kıldıgı makam ve kişiler tarafindan uygulanana ve borcun yerine
getirilmesini saglayan tedbirlerin bütünüdür. örnek olarak televizyon alan bir alıcı
saticiya belli tarihde ödemeye söz verdigi parayi ödemesse saticinin alıcıya cebri icra
uygulama hakkı vardir. Cebri icra farklı sekillerde gerçeklesebilir illa parasal olmak
zorunda degildir örnek olarak anneye verilen velayet hakkı sonucu anne babaya
cocugu
● 2- Tazminat : Bazi durumlarda cebri icra usulu yerine getirilemez örnek olarak araba
kazası sırasında a kişisi b kişisinin bacaginin kesilmesine neden olur bu durumda b
kişisinin bacagi yerine aynen takılamaz ve zararin bir şekilde tazmini uygun olur
● Tazminat : kusurlu ve hukuka aykiri bir fille başkasina zarar veren kişiye bu zararin
ödetilmesidir.
● 3- Geçersizlik : Bir hukuki işlemin kanunun aradıgı kosullara uyulmadan yapılması
onun geçersizligi sonucunu dogurur iki çesidi vardir
● b- butlan : bir hukuki işlemin baştan itibaren hukuki sonuclarını getirmemesi veya
sonradan da geçerli kılınmamasi demektir.butlan da ikiye ayrilir kendi arasinda
● İdari müeyyideler : bu müeyydiler ikiye ayrilir özel ve idarenin kendisine karsı olan
müeyyideler
● a : özel müeyydieler : idari mercilerin özel kişilere karsı yarattigi müeyyidelerdir
bunlar yıkım el koyma mülkiyetin kamuya geçmesi barodan kaydın silinmesi vb bu
müeyyidleri koyan idari mercilerdir. disiplin cezalarıda birer idari müeyyide olarak
geçer özel müeyyidelerdir.
● b-iptal : hukuka aykırı bir fiilin idari işlemin geçersizliginin idare mahkemece
geçersiz oldugunun söylenmesidir açıkca bu işlemin gerçeklesmesi için kişilerin dava
açması ve eger bu karar onaylanırsa iptal edilmesi gündeme gelebilir.
Kişi Unsuru
● Kişi Unsuru : Haktan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada bir kişinin olması
gerekir. Kişi hak ve borçlara sahip olabilen varlıklara denir. Kişiler gerçek kişiler ve
tüzel kişiler olarak 2ye ayrılır.
● Gerçek kişiler : Gerçek kişiler insanlardır. Çocuğun sağ ve tam doğumuyla başlar.
● Tüzel kişiler: Tüzel Kişiler belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık
şeklinde örgütlenmiş haklara ve borçlara sahip olabilen kişi ve mal topluluklarıdır.
● Tüzel kişiler özel hukuk tüzel kişileri ve kamu hukuku tüzel kişileri olarak ikiye
ayrılır. Özel hukuk tüzel kişiler dernekler vakıflar ve şirketlerdir. Kamu hukuku tüzel
kişiler ise devlet, mahalli idareler ve kamu kurumlarıdır.
Menfaat Unsuru
● Hak kavramının tanımında üçüncü unsur, hakkın özünü menfaatin hukuk düzeni
tarafından tanınması ve korunmasıdır. Diğer bir ifadeyle belirli bir kişinin belirli bir
menfaati hak olabilmesi için onu hukuk düzeni tarafından tanınması ve korunması
gerekir.
● Hak ve hürriyet ayrımı : Hak ve hürriyet ayrımı Hürriyet serbest hareket etme
gücüdür
● İnsan fiilinden ibarettir. Seyahat hürriyeti, yerleşme hürriyeti gibi. Hak ile hürriyetin
arasındaki fark: hak hürriyete göre daha somut bir kavramdır. Hürriyetin
gerçekleşmesi için başkalarının veya devletin bir şey yapmaması gerekir. Hürriyet
kişinin kendi fiili ile gerçekleşir. Hakkın gerçekleşmesi için ise diğer kişilerin veya
devletin hak sahibi kişi lehine bir takım edimlerde bulunması gerekir. Hakkı
gerçekleştiren fiil hak sahibinin değil, başka kişilerin veya devletin fiilidir.
● Hak ve ödev ayrımı : Hak ve ödev ayrımı genel olarak ödev bir kişinin yapması yada
yamaması zorunlu olan şeylerdir. Ödevin olmadığı yerde hakta yoktur.
Hakların Çeşitler
● Haklar çeşitli ayrımlara tabi tutulurlar . Bu ayrımlardan ilki düzenledikleri
hukukalarına göre yapılmıştır bunlar kamu hakları ve özel haklardır
● Hak sahibi birşeyi talep eder yükümlüde bunu ifa etmek zorundadır eğerki yükümlü
bu gereği gerçekleştirmesse hak sahibi hukuk yolu ile zorlar oysa kamu haklarında
bazen bir yükümlü yoktur bazende o yükümlü devlettir kamu hakkında yükümlü
zorlanamaz zorlansa bile devletin yükümlülüğü elindeki imkanlarla sınırlıdır.
● Özel haklarda yararlanmada tam bir eşitlik soz konusu iken kamu haklarında bireyler
arasında ayrım yapılır örneğin seçme yaşı,kamuya girmek için kpss vbç
● Özel haklardan yabancı kişilerde dahil herkes yararlanır buna karşılık kamu
haklarında bir kısımdan ( siyasi haklar ve ödevler) yabancılara kural olarak
uygulanamaz
● Özel haklar tüm ayrıntıları hukuk tarafından düzenlenmiş üzerinde pek tereddüt
olmayan kararlardır kamu hakları ise gelişme yönünde olan haklardır.
Haklar
Kamu Hakları
Özel Haklar
● Mutlak Haklar : mutlak haklar hak sahibine en geniş yetkileri veren haklardır.
Herkes mutlak hakka saygı göstermek zorundadır. Hak sahibi bu hakkından dilediği
gibi yararlanır. Mallar üzerinde olabileceği gibi kişiler üzerinde de olabilir.
● Mallar üzerindeki mutlak haklar : Mallar üzerinde ki mutlak haklar para ile
ölçülebilen ve başkalarına devredilebilen haklardır
● Maddi mallar : Maddi mallar üzerindeki haklar elle tutulup gözle görülebilen
şeylerdir. Maddi mallara hukuk dilinde eşya denir. Eşya üzerindeki haklara da ayni
haklar denir. Ayni haklardan bazıları sahibine tam ve sınırsız hak tanır bazısı ise
tanıdığı yetkiler sınırlıdır. Bu yüzden ayni haklar mülkiyet hakkı ve sınırlı ayni haklar
olarak ikiye ayrılır.
● Mülkiyet hakkı : Mülkiyet hakkı hak sahibine en geniş yetkiyi tanır. Kişi onu istediği
gibi kullanır istediği şekilde tasarrufta bulunabilir.
● Sınırlı ayni haklar : Sınırlı ayni haklar sahibine tam ve geniş yetkiler vermez.
Mülkiyet hakkında bulunan kullanma yararlanma tasarrufta bulunma haklarında en
fazla ikisini tanır.
● Gayri maddi mallar üzerindeki haklar: Gayri maddi mallar üzerindeki haklar elle
tutulan gözle görülebilen bir mal değildir. Bunlar fikir ve sanat ürünü olan şeylerdir.
Bir bilim adamının romanı bir şairin şiiri gayrı maddi maldır. Bu tür gayrı maddi
mallar üzerinde sahiplerine tanınmış mutlak haklara fikri haklar denir. Bilimsel
eserler, roman şiir beste sinema gibi ürünlerin yaratıcısının sahip olduğu hakka da
telif hakkı denir. İcat edilen malın üzerinde ise patent hakkı vardır.
● Nisbi haklar: Nisbi haklar mutlak haklar gibi herkese karşı değil ancak belli bir
kişiye veya belli kişilere karşı ileri sürülen haklardır. Örneğin kiracı kirasını ödemezse
ev sahibi kira bedelini sadece kiracısından isteyebilir.
Hakların Korunması
● Talep Yolu : bu yol iki kişi arasında mahkemeye gitmeden anlaşma yoludur söz usulu
ile veya noter aracılığı ile talep yolu bağlanabilir
● Dava yolu : hak ihlali yapan kötü niyetli kişiler talep yolu ile hak arayan kişinin
taleplerine cevap vermezler ve hak arayan kişinin kendi hakkını zorla alması mümkün
değilir bu durumda hak arayan kişinin dava açması gerekir
● Özel hukukta : eda davası, tespit davası ve insaşi dava : özel hukukta kişiler bu
davaları açabilir
● Ceza hukukunda : kamu davası ve şahsi dava : kişilerin haklarının ihlal edilmesi
suç oluşturur kolluk makanları suç işleyen kişiyi men eder ve cumhuriyet savcısı suç
işleyen kişinin cezalandırılması talebi ile dava açar buna kamu davası denir eski ceza
mahkemesi usullerine gore bazı küçük davalar şahsi dava olarak açılırdı ancak bu
davalar ancak insanların şikayetleri ile açılabilmektedir
● İdare hukukunda : iptal davası ve tam yargı davası : Bazen devletinde kişilerin
hakların ihlal ettikleri görülür bunlara karşı açılan davar iptal davası ve tam yargı
davasıdır.
● Kişinin kendi hakkını bizzat koruması yolu : kişiler kendi haklarını bizzat
alamazlar buna ihkak-I hal yasağı denir bununla birlikte zorunlu olduklarında kendi
haklarını bizzat korumaları mümkündür
● Meşru Müdafaa : bir kişinin ağır ve haksız bir saldırıya karşı kendisini veya bir
başkasını korumak için gösterdiği zorunlu tepkidir
● Iztırar Hali : bir kimsenin bilerek sebebiyet vermediği bir tehlikeden kendisini veya
başkasını kurtarmak için bu tehlikeye ilgisiz bulunan bir üçüncü kişinin şahsına veya
malına zarar vermesi halidir. Örneğin bir kişinin köpekten kaçarken saldırıdan
kurtulmak için başkasının duvarından atlayıp bahçesindeki cisimlere zarar vermesi
ıztırar halidir
● Kendi hakkını kendi gücüule koruma yolu : bunu bir örnekle anlatmak gerekirse
kirayı ödemeden giden kiracıdan kira bedeli almaya giden ev sahibi kiracının eşyaları
boşaltıp gitmek üzere olduğunu görürse kira bedelinin karşılanması için bazı
eşyalarını onun elinden kuvvet kullanarak alabilir bu yasalarca verilmiş bir haktır.
● Hukuk düzeninin kendinisine hukuki sonuç bağladığı olaylara hukuki olay denir.
● Örn; İnsanın doğumu hukuksal bir olaydır çünkü medeni kanunun 28. Maddesi
“kişilik çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar” diyerek doğum olayına
bir hukuki sonuç bağlamıştır.
● Hukuken kişi olmak : Hak sahibi olmak ve borç altına girebilmek demektir.
HUKUKİ FİİLLER
● İnsan iradesinden veya hareketinden meydana gelen hukuki olaylardır. İkiye ayrılır
● a-) Hukuka aykırı fiiller: Kişilerin hukuk düzenine aykırı olan fiilleridir.
● b-) Hukuka uygun fiiller: Hukuk düzeninin kişiden istediği şekilde olan
hareketlerdir.
● 1-) Fikir Açıklamaları: Hukuk düzeni bazı fikir açıklamalarına hukuki sonuç bağlar.
Örn; bşr kişinin diğerinden belli bir miktar parayı borç aldığını söylemesi kendisine
hukuki sonuç bağlanan bir fikir açıklaması niteliğindedir ki buna hukukta “ikrar”
denir
● 2-) Duygu Açıklamaları : Sevgi, nefret, kızgınlık , affetme gibi duygulardır.
1-) İrade Açıklaması : Hukuki işlem ancak bir iradenin açığa vurulmasıyla ortaya çıkar.
Açıklanmamış bir irade hukuki sonuç doğurmaz.
● a-) Tek Taraflı Hukuki İşlemler : Sadece bir kişinin irade açıklamasıyla doğabilen
işlemlerdir. Örn; Vasiyet.
● b-) Çok Taraflı Hukuki İşlemler: Geçerli şekilde meydana gelebilmeleri için birden
fazla kişinin irade açıklamasında bulunmas gereken işlemlerdir. İkiye ayrılır.
● 1-) Sözleşmeler: En az iki kişinin aynı hukuki sonucu doğurmaya yönelik olarak
karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıdır.
● 2-) Kararlar : Birden fazla kişinin iradelerini karşılıklı değil aynı yönde açıkladıkları
çok taraflı işlemlerdir. Örn; dernek, şirket.
● a-) Hukuki sonuca yönelik açıklanan irade kişinin sağlığında hüküm ve sonucunu
meydana getiriyorsa ortada bir sağlararası hukuki işlem vardır. Örn; Evlenme
● İvazı yapılan bir işlemden elde edilen yarar karşılığında üstlenen borcu ifade eder.
Yapılan hukuki işlem, ivaz karşılığında yapılmışsa ivazlı işlem böyle bir karşılık
olmaksızın yapılmışsa ivazsız hukuki işlem adını alır.
● a-) Bir kazandırıcı işlemin hukuka uygun bir şekilde meydana gelebilmesi için
dayandığı sebebin geçerli olması gerekiyorsa ortada sebebe bağlı bir hukuki işlem
vardır.
● b-) Bir kazandırıcı işlemin hukuka uygun olarak yorumlanması için dayandığı sebebin
mevcut ve geçerli olması şart değilse ortada bir sebepsiz hukuki işlem vardır.
● Kamu Hukuku İşlemleri