Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 40

/Bölüm 1 : Hukukun Bilgi Kaynakları

- Hukukun bilgi kaynakları ‘’mevzuat’’ , ‘’yargı kararları’’ , ve ‘’bilimsel eserler’’ diye 3e


ayrılır

● Mevzuat : anayasaya , khk , uluslararası ant. , tüzük , yönetmelik ve diğer


düzeleyiciler

● Mevzuata ulaşmanın en sağlam kaynağı resmi gazetelerdir.

● Resmi gazete gün içinde ikinci sayı çıkarırsa buna ‘’mükerrer sayı’’ denir

● Yargı kararları : kanun çıkaran hangi mahkemeyse o mahkemenin dergisinde veya


internet sitesinde bu kararlara ulaşılabilir emsal teşkil ettiği için önemlidir.

● Bilimsel eserler : genel eserler , monografiler ve makaleler diye 3e ayrılır

● Genel eserler belirli bir hukuk dalının bütünü hakkında bilgi verirler örneğin borçlar
hukuku kitabı bir genel eserdir

● Monografiler daga özele belirli bir konuyu derinleştiren kitaplardır örneğin kira
sözleşmesi üzerine yazılmış bir kitap.

● Makaleler sayılı hukuk dergisinde yayınlanan kısa inceleme yazılarıdır

Bölüm 2 : Beşeri Davranış Kuralları


● İnsan davranışları hukuk , din , ahlak , görgü , örf , adet kuralları gibi çeşitli kurallar
ile düzenlenir bunlara kısaca beşeri davranış kuralları denir.

● Beşeri davranış kurallarının(bdk) ortak özellikleri Normatiflik , İnsan Davranışı ,


İnsan İradesi, Müeyyidesi

● Normatiflik : Emir yasak veya izindir bdk daima, emir, yasak, izin veya yetki içeren
kurallardır.

● İnsan Davranışı : bdk’nın emrettiği ve izin verdiği herşey insan davranışları ile
alakalıdır

● İnsan İradesi : bdk’nın emirleri ve izinleri insan tarafından koyulur beşeri irade
vardır

● Müeyyide(yaptırım) : bdk yaptırıma bağlanan kurallardır müeyyideye sahip olmayan


bdk kural olamaz

HUKUK KURALLARI

● Hukuk kuralların normatifliği , insan davranışı , insan iradesi , cebir olarak 4 başlığı
vardır

● Normatifliği (emir yasak veya izin ) : hukuk kuralı herzaman birşeyin olması veya
olmaması gerekdiğini söyler hukuk dilinde buna sollen denir
● Normatif olduğu halde belirsiz kurallar olabilir bunları belirginleştirecek olan
mahkemelerdir.

● İnsan davranışı : hukuk kurallarının konusu insan eylemleridir bu husus medeni


toplumlar için geçerlidir kelsen’in söylediği gibi ilkel toplumlar insan davranışı
dışında hayvanların bitkilerin ve cansız varlıklarında düzenlemeye çalıştığı
görünmektedir ( Kitab-ı Mukaddes ) bir hayvanın insan öldürmesi veya yaralaması
durumunda o hayvanın öldürülmesini emreder.

● Yasaklanan veya emredilen beşeri davranışın konusu insan, hayvan veya cansız bir
nesne olabilir ; ama bu davranışın süjesi yani davranışı gerçekleştiren varlık mutlaka
insandır

● İnsan iradesi : hukuk kurallarının yaratıcısı insan iradesinir

● Hukuk kuralı insan iradesinin bir ürünüdür ; kural kavramı irade kavramını varsayar .
Kural koyan irade yoksa kural da yoktur

● İnsan tasarrufları şu üç şekilde ortaya çıkar (1)belirli bir davranış emredilir. (2) belirli
bir davranışa izin verilir (3)belirli bir davranışa yetki verilir . kelsen bu üçüne (emir ,
izin ve yetkilendirme) kitabında ise normatif fonksiyon ismini verir

● Her şartta bir kural daima bir sollen yani bir emir veya bir izin yahur bir
yetkilendirme ihdas eder

● Cebir ( Müeyyide) : müeyyide bir kuralın ihlaline gösterilen bir cebir işlemidir
● Müeyyide bir cebirdir ancak her cebir bir müeyyide değildir müeyyide sadece hukuki
topluluğa atfedilebilir yani hukuki çıkarımların sonucudur müeyyide bu anlamda
denebilirki cebrin icrası hukuk topluluğunun tekelindedir.

● Tanım : hukuk kuralı , beşeri irade tarafından konulan ve beşeri davranışlarını


düzenleyen ve cebir ile müeyyidelendirilmiş emir , yasak ve izinlerdir

DİN KURALLARI

● Tanrı tarafından konulduğunu ve Peygamberler vasıtasıyla bizlere ulaşmış


bulunduğuna inanılan bir takım emir ve yasaklar olarak tanımlanmaktadır

● İnsaların büyük bir kısmı bu kurallara göre yaşadığından din kurallarının var olduğu
apaçık gerçektir. Din kuralları da aynı hukuk kuralları gibi beşeri davranışları
düzenleyen kurallardır. Şimdiki kısımda iste din kuralları ile hukuk kuralları
arasındaki farkları araştıralım

DİN KURALARI İLE HUKUK KURALLARI ARASINDAKİ FARK

● Değişebilirlik bakımından : hukuk kuralları zamanla değişebilir ve çağın


ihtiyaçlarına uyum sağlar buna akrşılık din kuralları zaman içerisinde değişmez
niteliklendirilir , durağandırlar ; zamanın gereklerine uyum sağlayamazlar

● Amaç bakımından : din kuralları ilahi adaleti hukuk kuralları ise nesnel adeleti
gerçekleştirmeyi amaçlamaktadırlar ancak her iki kuralda toplumda barış , huzur
vegüveni sağlamayı amaçlamaktadır

● Kaynak bakımından : hukuk kurallarının kaynağı beşeri iradeyken dini kuralların


kaynağı ilahi iradedir
● Muhatapları bakımından : bu açıdan ikisinin önemli sayılacak farkları yoktur
ikisininde muhattabı insandır ancak hukuk kuralları bir devletin bireyleri için
geçerliyken hukuk kuralları evrenseldir

● Müeyyide bakımından : aslında hukuk kuralarını din kuralından ayıran asıl nokta
müeyyidesi bakımındandır hukuk kuralları maddi din kuralları ise manevi
müeyyidielidir bununla kastedilen hukuk kurallarının müeyyidesi dünyevidir ; bu
dünyada gerçekleşir din kuralının müeyyidesi ise uhrevidir.

● Kapsamları bakımından : dini kurallar uhrevi hukuki kurallar dünyevidir.

AHLAK KURALLARI

● Ahlak kuralları gerek kendilerine , gerekse diğer insanlara karşı olan ödevlerini
gösteren ve düzenleyen bir takım davranış kurallarıdır

● Ahlak kuralları ikiye ayrılır (1)kişisel ahlak kuralları : insanın kendi nefsine karşı
ödevlerini gösteren ahlak kurallarıdır (2)toplumsal ahlak kuralları : insanların diğer
insanlara karşı olan ödevlerini düzenleyen ahlak kurallarıdır

AHLAK KURALLARI İLE HUKUK KURALLARI ARASINDAKİ FARKLAR

● Amaçları bakımından : hukuk kurallarının amacı adaleti gerçekleştirmekken ahlak


kurallarının amacı iyiliktir

● Dışlık – İçlik bakımından : ahlak kuralları hem dışa hemde içe dönük olabilmektedir
ancak hukuk kuralları kişinin içe dönük yansımaları ile ilgilenmez hukuka göre birey
toplum davranışlarından sorumludur
● Kaynak bakımından : hukuk kurallarının kaynağı hukuk düzeni tarafından
yetkilendirilmiş insanlardır ahlak kuralları ise yine bu kuralı uygulayacak olan insanın
kendi vicdanı tarafından konulur

● Muhatapları bakımından : ahlak kuralları da din kurallarının muhattabı insanlardır .


Hukuk kuralının muhatabı ile koyucu ise farklı kişilerdir. Ahlak kurallarının koyucusu
ile muhattabı aynı kişidir

● Uygulayıcıları bakımından: hukuk kurallarının ihlalinde bu ihlali tespit edecek


makam farklıdır ancak ahlak kurallarında iste bu vicdani yargılamayı yapacak yine
eylemi gerçekleştiren bireyin kendisidir.

● Hak – Ödev bakımından : hukuk kuralları kişilere haklar ve yükümlülükler gitirir.


Ahlak kuralları ise kişilere sadece ödev yükler ahlak bir hak vermez.

● Müeyyide bakımından : yine en önemli fark müeyyide’dedir hukuk kuralları cebir


ile donatılmıştır ahlak kurallarında böyle bir müeyyidesi yoktur içe dönük ve
vicdanidir.

GÖRGÜ KURALLARI

● aynı çevreye mensup kişiler tarafından uyulan ve kişilerin benzerleri ile karşılaştıkları
zaman takınmaları gereken davranış biçimlerinin tümü

● görgü kuralları kesinlikle faydasız değildir bireyler bu ortak kurallar üzerinden ikili
ilişkilerini sağlam temeller üzerine yapılandırabilirler ancak bu kurallar ihlal edilirse
toplumun temelleri de sarsılmaz.
● Sadri maksudi arsal’ın dediği gibi bu kurallar ‘’hayatı süsleme kaidelerinden
ibarettir’’

GÖRGÜ KURALLARI İLE HUKUK KURALLARI ARASINDAKİ FARKLAR

● Kaynakları bakımından : hukuk kurallarının koyucusu devlettir görgü kurallarının


ise belirli toplumsal çevredir

● Muhattapları bakımından : ikisininde muhattabı insandır ancak hukuk kuralları


ülkede bulun herkes için geçerliyken ahlak kuraları bireyin yaşadığı toplumsal çevre
için geçerlidir

● Müeyyide bakımından : hukuk kuralları cebir ile donatılmıştır görgü kurallarının iste
toplumun tepkisi ile karşılanır.

ÖRF VE ADET KURALLARI

● bazı yazarlara göre örf ve adetler bir bdk değil onlar daha ilerde hukukun kaynakları
sayılmaktadır ikinci grup yazarlara göre ise örf ve adetler bhk nın düzenleyicisi
olduğunu savunmaktadır

● Hukuhi örf ve adet kuralları : süreklilik , genel inanç , devlet desteği unsurları ile
tanımlanır bu tür örf ve adet kuralları hukukun kaynağıdır ve belirli şartlar altında
hakim bunları uygulayarak karar verebilir

● Alelade örf ve adet kuralları : sadece süreklilik ve genel inanç unsurları ile
tanımlanır her toplumda iyi veya kötü alelade örf ve adet kuralları vardır ancak
bunlardan bazuları devlet desteğine sahip olur ve aynı zamanda hukukun kaynağı
olarak iş görürler bazı örf ve adetlerde ise devlerin cezai yaptırımı söz konusudur ,
toplumdaki insanlar bu kuralları uygulamak zorunda olduğu için bu eylemleri
gerçekleştirirler

Alelade örf ve adet kurallarının unsurları

● maddi unsur ( eskilik ve süreklilik ) : toplum içinde bir davranışın örf ve adet kuralı
olabilmesi için bu davranışın herşeyden önce çok eski zamanlardan beri sürekli olarak
tekrarlanan bir davranış olması gerekir mecelle 166’ya göre adetin ‘’kadim’’ olması
gerekmektedir

● manevi unsur ( genel inanç ) : örf ve adetin uygulanabilir olması için toplumda genel
bir inanç doğmuş olmalıdır mecelle 41’e göre ‘’ adet ancak galip... oldukta muteber
olur ’’ifadesi zorunluluk inancını dile getirmektedir

ALELADE ÖRF VE ADET KURALLARI İLE HUKUK KURALLARI ARASINDAKİ


FARKLAR

● Kaynakları bakımından : hukuk kuralları her seferinde yukarıda yazdığım gibi nalet
hukuk düzeni tarafından yetkilendirilmiştir örf ve adet kuralları ise belirli konuda
uzun bir zaman boyunca bireylerin aynı şekilde davranması sonucu doğarlar

● Muhattapları bakımından : hukuk kuralarınun muhattabı ülke sınırları içerisinde


bulunan herkestir örf ve adet kuralları ise belirli bir toplumsal çevre içinde bulunan
insanları bağlar örneğin atağızlılar arasında geçerli örf ve adet kurallarının muhattabı
yine atağızlılardır.

● Uygulayıcıları bakımından : hukuk kurallarının ihlal edilip edilmediğini hukuk


düzeni tarafından yetkilendirilmiş makamlar tespit eder ancak örf ve adet kuralları
için bu denetimi toplumsal çevre gerçekleştirir.
● Müeyyide bakımından : hukuki nitelikteki örf ve adet kurallarının müeyyidesi ile
hukuk kurallarının müeyyidesi aynıdır zira hukuki nitelikteki örf ve adet kuralları da
bir hukuk kuralıdır ama alelade örf ve adet kurallarının müeyyidesi ile hukuk
kurallarının müeyyidesi arasıdna büyük farklar vardır hukuk kuralları
merkezileştirilmiş müeyyide ile donatılmıştır buna karşılık örf ve adet kurallarının
müeyyidesi çok çeşitlidir . ayıplama , kınama , gruptan atma , dövme ve hatta öldürme

MÜEYYİDELERİ BAKIMINDAN ÖRF VE ADET KURALLARININ ÇEŞİTLERİ :


TEAMÜLLER, ADETLER VE ÖRFLER

● Teamüller : genelde daha az önemli davranış kurallarıdır. Çiğnenmeleriyle toplumsal


grup varlığını tehlikede görmez sadece çiğneyen kişi kınanır.

● Adetler : teamüllere nazaran daha önemlidir adetleri çiğneyen kişi kendisini gruba
bağlayan bağı yok saymıştır bu nedenle bunu yapan kişi gruptan uzaklaştırılarak
grubunvarlığı korunur.

● Örfler : örfleri çğneyen kişi ise toplumsal grubu temelinden sarsmıştır.sadece


kendisini o gruba bağlayan bağı değil, tüm grup içi bağları tehlikeye düşürmüştür o
neden le örfleri ihlal eden kişi sadece kınama , kovulma gibi şeylerle kalmaz aynı
zamanda linç gibi cebri bir müeyyideye de maruz kalır.

BEŞERİ DAVRANIŞ KURALLARININ ORTAK FONKSİYONU

● Beşeri davranış kuralları yukarıda görüldüğü gibi çok çeşitlidir : Hukuk, din , ahlak,
görgü, örf-adet kuralları gibi. Beşeri düzen hiçbir zaman bu kuralların birinden ibaret
değildir ve bu kuralların biriyle de sağlanmaz. Ne tek başına hukuk,ne tek başına
görgü kuralları, ne de tek başına örf ve adet kuralları insanlar arasındaki düzeni
sağlamaya yeterlidir. Keza, din, ahlak, görgü, örf ve adet kuralları olmaksızın hukuk
kuralları düzeni sağlamakta yetersiz kalır. İnsanlar , Tanrı’dan korkmasaydılar,
vicdanları sızlamasaydı, diğer insanlar karşısında küçük düşmekten utanmasaydılar,
toplumun kınanmasından, dışlanmasından çekinmeseydiler, hukuk düzeni ne kadar
ağır müeyyideler öngörürse öngörsün tek başına beşeri düzeni sağlamakta başarısız
kalırdı.
● Tüm beşeri davranış kuralları normatif niteliktedir. Yani bir şeyi emreder, yasaklar
veya izin verirler
● Tüm beşeri davranış kurallarının emirleri veya izinlerinin konusu insan davranışı
üzerinedir
● Tüm beşeri davranış kuralları beşeri irade tarafından konulmuştur

● Tüm beşeri davranış kuralları müeyyidelendirilmiştir. Müeyyide kuralın ihlali halinde


karşılaşılan istenilmeyen bir durumdur.

Hukuk Ahlak Örf ve Adet


Din Kuralları
Kuralları Kuralları Kur.
Normatiflik Var Var Var Var
Muhatabı İnsanlar İnsanlar İnsanın Kendisi İnsanlar
Koyucusu Devlet İlahi İrade İnsanın Kendisi Toplum
Cehennem Ayıp/Kınama/
Müeyyide Cebri Nitelikte Vicdan Azabı
Korku. Linç

Bölüm 4 : Kamu Hukuku ve Özel Hukuk Ayrımı

- Kamu hukuku ve özel hukuk ayrımı teorilere dayanır.Bu teorilerin bazıları şu şekildedir.
Menfaat Teorisi

● Menfaat teorisine göre kamu hukuku ve özel hukuk ayrımı,korunan çıkarın niteliğine
dayanır.Yani kamunun menfaatini gözeten kurallar kamu hukukunu,kişinin bireysel
menfaatlerini gözeten kurallarda özel hukukun alanıdır.

● Örneğin ; Kiracının ev sahibine kira ödememesi sonucu kiracıya dava açılması özel
hukukun
Kişinin devlete olan vergisinini ödememesi sonucu kişiye açılan dava kamu
hukukunun alanıdır.

İLİŞKİLERİN TARAFLARI TEORİSİ : YÖNETENLER – YÖNETİLENLER

● Bu teoriye göre toplumu yönetenler ile yönetilenler arasındaki ilişkileri düzenleyen


kuralllar kamu hukunu oluşturur.
● Yönetilenlerin kendi arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar ise özel hukuku
oluşturur.

KURALLARIN MAHİYETİ TEORİSİ : EMREDİCİLİK – İRADE SERBESTİSİ

● Kamu hukuku emredici(aksi kararlaştırılmayan) kurallardan oluşur.Buna karşılık


tarafların aksini kararlaştırabilecekleri hukuk kuralları ise özel hukuk kurallarıdır.

● Özel hukuk kuralları genellikle irade serbestisi taşır.

UYGULAMA YÖNTEMİ TEORİSİ : RE’SEN UYGULAMA

● Re’sen uygulama yani kendiliğinden uygulama demektir.Bu teoriye göre kişilerin


kendi istekleri sonucu uygulanan kurallar özel hukuk, re’sen uygulamalar ise kamu
hukuku oluşturur.Örneğin kişinin borcu ödememesi sonucu kiracı tarafından istekli
olarak dava açılması özel hukukun alanıdır.Ancak kişinin başka birini öldürmesi
sonucu kurallar gereğince re’sen uygulama yapılması ise kamu hukukunun alanıdır.

EGEMENLİK VEYA SÜJELER TEORİSİ

● Bu teoriye göre özel kişiler birbirlerine dava açarken eşit konumdadırlar.Kamu


kişileri ise özel kişilere dava açarken ise altüst ilişkisi vardır. Bu yüzden bu teori
egemen kuvvete dayanır.

KAMU HUKUKU-ÖZEL HUKUK AYRIMINI REDDEDEN TEORİLER

● DUGUİT TEORİSİ : Hukuk hem devleti hemde bireyi baskıya sokar.Bu yüzden onu
bireye göre ayrı,devlete göre ayrı incelememek gerekir.Hukuk tektir ve bütündür.
● KELSEN TEORİSİ : Kelsene hukuk kurallarının çıkış noktası normal hiyarşisine
dayanır.Yani hukuk kuralları geçerliiğini anayasadan alır.Özel hukuk kurallarıda
kamu hukuku kurallarınında dayandığı nokta anayasadır.Bu yüzden ikisi ayrı
incelenmemelidir.KAMU HUKUKU VE ÖZEL HUKUKUN KARŞILIKLI
ÖZELLİKLERİ

● Üstünlük bakımından : kamu hukukunda devlet üstün konumdadır.

● Emredicilik bakımından : Kamu hukuku kuralları emredicir.Taraflar aksini


kararlaştıramaz.

● Kamu yararı-özel çıkar bakımından : Kamu hukuku kamu çıkarlarını ön plana


çıkarır özel hukuk kamu yararına olmak zorunda değildir.

● Tek yanlılık-İki yanlılık bakımından : kamu hukukunda kişiye danışılma ihtiyacı


yoktur.ancak özel hukukta kişinin rızası veya karşılık cevabı önemsenir.

● İcrailik bakımından : Kamu kişileri icrai karar alıp mahkemeye danışmadan


uygulayabilir.Örneğin belediyenin binayı yıkma kararı alması.Ancak özel hukukta
böyle bir şey yoktur.

● Hukuka uygunluk karinesi bakımından : Kamu hukukunda verilen kararlar sonuç


çıkıncaya kadar geçerli haldedir ancak özel hukukta böyle bir şey yoktur ; sonuç
çıkmadan karar uygulanmaz.

● Örneğin : Öğrenci okuldan uzaklaştırma alır ancak öğrenci bunu doğru bulmaz
mahkeme kararıyla durumu düzeltmeye çalışır.Düzeltme esnasında okulun verdiği
karar geçerli haldedir.Haklı olduğu anlaşılmayana kadar okulun kararı
bozulmaz.Ancak özel hukukta böyle bir şey mümkün değildir.Kişiler karar uygulama
bakımından eşittir.
● Re’sen uygulama : Kamu hukukunda re’sen uygulama vardır.Özel hukukta yoktur.

● Görevli mahkeme bakımından : Özel hukuk kararları hukuk mahkemelerinde


bakılır.Kamu hukukunda ise idare mahkemeleri ve danıştay bakar

● Gelişmişlik bakımından : Kamu hukuku karar bakımından özel hukuktan daha


geridedir.

HUKUKUN DALLARI
KAMU HUKUKU ÖZEL HUKUK
1. Uluslarası hukuk 1. Medeni hukuk
2. Anayasa hukuku a.) kişiler hukuku
3. İdare hukuku b.) aile hukuku
4. Vergi hukuku c.) miras hukuku
5. Ceza hukuku d.) eşya hukuku

2. Borçlar hukuku
3.) Ticaret hukuku
4.) Devletler özel hukuku
5.) İş hukuku
6.) Medeni usul hukuku
7.) İcra ve iflas hukuku

KAMU HUKUKUN DALLARI

● Bir devletle başka bir devlet veya bir devletle birey arasındaki ilişkileri düzenleyen
hukuk kurallarıdır.

● ULUSLARASI HUKUK : Bir devletle diğer bir devlet veya devletler arasındaki
ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.
● ANAYASA HUKUKU : Devletin temel
kuruluşunu,yani,şeklini,yapısını,organlarını,bu organlar arasındaki ilişkileri ve
bireylerin devlet karşısındaki temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların
bütününden oluşmuş bir kamu hukuku dalıdır.
● İDARE HUKUKU : İdare hukukunun kuruluş ve işleyişini düzenleyen kamu hukuku
dalıdır. Yer yönünden idari yönetimler ve hizmet yerinden idari yönetimler olarak
ikiye ayrılır.Yer yönünden idari yönetimler mahalli yönetimlerdir.Örneğin ilk özel
idaresi,belediye binası.Hizmet yönünden idari yönetim kuruluşları ise
üniversiteler,trt,tübitak gibi kuruluşlardır.
● VERGİ HUKUKU : Vergi alma işlemini yürüten hukuk kurallarından oluşur.

● CEZA HUKUKU : Suç oluşturan fiil ve davranışın nelerden oluştuğunu ve ne gibi


müyeddiyelere daanacağını inceleyen kamu hukuku dalıdır.

ÖZEL HUKUKUN DALLARI

● Kişilerin birbiriyle olan ilişkilerini, eşitlik idare serbestisi esasına göre düzenleyen
hukuki kurallarının bütünüdür.

● MEDENİ HUKUK : Doğduğumuz andan itirabren hatta ana rahmine düşdüğümüz


andan itibaren sahip olduğumuz haklar bütünüdür.Her kişi medeni haklara sahiptir
● Kişiler hukuku : Hukukta hak ve borç altına girebilen kişiye kişi denir.Kişiler gerçek
ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır.Gerçek kişiler sadece insanlardan ibarettir.Gaye
çabasıyla toplanan topluluklar ise tüzel kişiliklerdir örneğin : vakıflar
dernekler.Kişiler hukuku gerçek ve tüzel kişilerin kişilik haklarını korur.
● Aile hukuku : Aile içindeki ilişkileri düzenleyen medeni hukuk dalıdır.Örneğin :
Evlenme,boşanma..
● Miras hukuku : Ölen kişiden kalan hak ve borçların kimlere nasıl geçeceğini
düzenleen hukuk kurallarıdır.
● Eşya hukuku : Kişilerin eşyaya aideyetini ve diğer şahısarla olan ilişkilerini
düzenleyen hukuk dalıdır.
● BORÇLAR HUKUKU : Borç ilişkisinin doğumnu,hükümlerini ,türlerini ve son
ermesini inceler.
● TİCARET HUKUKU :Ticari nitelikteki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının
bütünüdür.Kendi içinde bölümlere ayrılmaktadır
● Ticari İşletme hukuku : ticari işletme hukuku ticari işetlemeyi ve tacirin
faaliyetlerini düzenleyen hukuk dalıdır.
● Şirketler hukuku : Şirketler hukuku,şirketlerin kuruluşunu,işleyişini,ortakların hak
ve borçlarını sona ermelerini düzenleyen hukuk dallarından oluşur
● Kıymetli evrak hukuku : Poliçe , çek , bono olmak üzere 3 çeşidi vardır.Bu
evrakların geçerlilik şartlarını,düzenlenmesini ,hüküm ve sonuçlarını düzenler.
● Sigorta hukuku : Sigorta sözleşmesi ile ilgili kişiler arasındaki
ilişkilerle,sigortacalıkla uğraşan kurumların çalışmalarını düzenleyen hukuk
kurallarının sistemli bir şekilde inceleyen kurumdur.
● Deniz Ticareti hukuku : Özel hukukta yer alan deniz seyrüseferi ile ilgili sorunları
konu edinen hukuk dalıdır.

● DEVLETLER ÖZEL HUKUKU : Özel hukuk alanında yabancı unsur taşıyan


hukuki ilişki ve ihtilafların çözümünde uygulanacak kurallardan oluşmuş hukuk
dalıdır.Kendi içinde dörde ayrılır

● Vatandaşlık(Tabiiyet) hukuku : tabiiyet bir kişiyi veya birşeyi devlete bağlayan


hukuki ve siyasi bağdır.Devlete tabiiyet bağı olan kişiler gerçek ve tüzel
kişilerdir.Aynı bağla bağlı olan şeyler ise gemi ve uçaklardır.Gerçek kişiler açısından
bu bağa vatandaşlık denir.Vatandaşlık hukukunun başlıca inceleme konuları
şunlardır : Türk vatandaşlııgının kazanılması,vatandaşlıgın kaybı,vatandaşlıgın ispatı
vs.
● Yabancılar hukuku : Ülkeye tabiiyet etme hakkı olmayan kimslere denir.Yabancılar
hukuku yabancıların devlete karşı kullabildiği hakları,ödevleri düzenleyen kuruluştur.

● Kanunlar ihtilafı : Yabancı unsur taşıyan özel hukuk ilişkilerinin neye göre
uygunlanacağını belirler.Örneğin : İngiliz birinin türkiyede bir alman turistin
arabasının camını kırması sonucu hangi ülkenin kanunlarının hangi şekilde
kullanılması gerektiğine karar verir.

● Milletarası usûl hukuku : Özel hukuk uyuşmazlıklarında mahkemelerin milletarası


yetkilerini düzenleyen kadilerin bütünü,milletlerara usûl hukukunu oluşturur.

● İŞ HUKUKU : işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisini düzenleyen hukuk dalıdır.Kendi


içinde ikiye ayrılır

● Bireysel iş hukuku : İşçi ile işveren arasında aktedilen iş sözleşmesinden


kaynaklannan hukuki ilişkiyi inceler.Özellikle iş sözleşmesininin yapılmasını ve bu
sözleşmeden doğan hak ve borçların sona erdirilmesi gibi konuları inceler.
● Toplu iş hukuku : İşverenler ve işçi örgütlenmleri arasındaki hakları koruyan hukuk
dalıdır.Lokavt,grev gibi..

● İCRA VE İFLAS HUKUKU : Yargılama sonucunda haklı taraf aldığı mahkeme


kararı çerçevesinde icra dairresine götürerek icra ettirir.İşte böyle bir kararın nasıl
yerine getireleceğini icra hukuku düzenler.

Bölüm 7 : Hukukun Kaynakları

Hukukun Kaynakları

Asıl Kaynaklar Yardımcı Kaynaklar

Yazılı Kaynaklar Yazısız Kaynaklar Doktrin İçtihat

1. Anayasa Örf ve Adet (Bilimsel Görüş) (Yargı Kararları)


2. Kanun
3. KHK
4. Uluslararası Andlaşma
5. Yönetmelik

Hukukun Asıl Kaynakları

Yazılı Kaynaklar

● devletin yetkili organları tarafından konulmuş olan bütün hukuk kurallarını oluşturur
● devletin koymuş olduğu ve yürürlükte olan bütün hukuk kurallarına pozitif hukuk
(mevzuu hukuk , konulmuş hukuk veya kısaca mevzuat denir

● işte bu pozitif hukukun yani mevzuat, anayasa, kanunlar ,khk’lar,uluslararası


andlaşmalar, tüzükler ve yönetmeliklerden oluşur

Normlar Hiyerarşisi

● bu mevzuat ı oluşturan kuralları yanyana yer almazlar bunların arasında hiyerarşik bir
sıralama vardır buna normlar hiyerarşisi denir sırası ile Anayasa > Kanun > Tüzük >
Yönetmelik şeklinde oluşur
● bu sistem ilk defa Hans Kelsen tarafından sistematik şekilde not edilmiştir

1.Anayasa

● Tanım : Anayasa, normlar hiyerarşisinde en üst sırayı işgal eden ve kanunlardan


farklı ve daha zor bir usulle konulan ve değiştirilebilen hukuk kurallarının bütünüdür

● Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının kuruluşunu ve işleyişini ve devlet


karşısında vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini düzenler

● Türkiyede 1876, 1921, 1924, 1961 ve 1982 yıllarında anayasa yapılmıştır yürürlükte
olan anayasa 7 Kasım 1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasıdır

● Anayasa yapılışı asli kurucu iktidar tarafından yapılır bu asli kurucu iktidar her
iktidar değildir günümüzdeki iktidar tali kurucu iktidardır bu ikisi arasındaki
fark tali kurucu iktidar olan bir iktidar anayasayı yıkıp yeni bir anayasa
yapamazlar bulunan bir anayasada yazan ‘’ anayasa değişikliği nasıl yapılır’’
kısmında bakarak anayasa değişikliği yapabilirler ancak asli kurucu iktidar
hükümet darbesi, devrim veya savaş gibi olanüstü hallerde gerçekleşir asli
kurucu iktidar tarafından yapılmış bir anayasaya örnek 12 Eylül 1982
darbecileri tarafından oluşturulmuş günümüz anayasasıdır.

● Word de şema yapmayı bilmediğim için günümüzde nasıl değiştirilmesi gerektiği açık
olan şema kitaplarda 152.sayfadaki Şema 7.2 de açık şekilde mevcut

2.Kanunlar

● Tanım : Kanun, yasama organı tarafından kanun adı altında yapılan ve normlar
hiyerarşisinde Anayasanın altında tüzüklerin üstünde yer alan çoğunlukla, genel soyut
kurallar içeren hukuki metinlerdir

● Kanunların özellikleri vardır bunlar Yazılılık, Genellik, Süreklilik

● Yazılılık : bütün kanunlar yazılı şekildedir ülkemizde cumhurbaşkanı tarafından


resmi gazetede yayınlanır

● Genellik : kanunların çoğu geneldir ülkemizde genel olmayan bir veya iki kişi için
çıkarılmış kanunlar vardır örnek : idil biret ve suna kan’ın yabancı memleketlere
müzik tahsili alması için çıkarılmış kanun

● Süreklilik : Kanunlar belli bir süre yürürlükte kalması amacı ile değil herzaman
yürürlükte kalması için oluşturulurlar
● Türkiyede kanunlar : 13000den fazla kanun kabul edilmiştir , kanun dönemi 23
Nisan 1920 den ihtibaren başlar Kanunlar 1’den ihtibaren sıralandırılır darbeler
oldukça tekrar 1den başlatılmıştır Eylül 2012 ihtibarıyla son kabul edilmiş kanun
4Temmuz 2012 tarih ve 6354 sayılı kanundur

● Osmanlıdan kalan kanunlar :osmanlıdan günümüze kalan kanunlar vardır çok


önemli olmamakla birlikte listesi sayfa 155’de vardır

● Kanunların yapılışı : kanunların nasıl yapılacağı anayasamızın 88 ve 89’uncu


maddelerinde düzenlenmiştir öncelikle kanun yapma yetkisi TBMM’ye aittir

● Kanun Önerisi : kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için üye tam sayısının en
az üçte birinin (550x1/3=184) katılması gerekir buna toplantı yeter sayısı denir

● Kanun Kabul : bir kanunun kabul edilmesi için genel kurulda toplantıya katılan

● milletvekillerinin salt çoğunluğu gerekir. Buna kabul yeter sayısı denir ancak bu sayı
hiçbirzaman dörttebirinden(550x1/4+1=139) az olamaz

● Kanun Yayın : TBMM’den çıktıktan sonra cumhurbaşkanı 15 gün içinde resmi


gazetede yayınlar eğerki cumhurbaşkanı kanunu uygun bulmazsa, bir defa daha
görüşülmek üzere, kanunu 15 gün içerisinde TBMM’ye geri gönderir. TBMM bu
yasayı aynen geri gönderirse cumhurbaşkanı geri gönderemez ve 15 gün içerisinde
yayınlar. Bütçe kanunlarını Cumhuraşkanının geri gönderme yetkisi yoktur.

● Kanunun yürürlüğe giriş tarihi : Kanunlar çoğunlukla hangi tarihte yürürlüğe


gireceğini sondan bir önceki maddede açıklar eğer öyle bir açıklama yoksa resmi
gazetede yayınlandıktan 45 gün sonra yürürlüğe girer
● Yargısal Denetim : kanunlar anayasaya aykırı olmamalıdır . Kanunlar anayasaya
aykırı ise belirli bir makamın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi taarfından
denetlenirler ve gerçekten aykırı ise iptal edilirler

3.Kanun Hükmünde Kararnameler

● Tanım : Kanun hükmünde kararnameler, TMBB’nin veya doğrudan anayasadan


aldığı bir yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulunun belli konuları düzenlemek için
çıkardığı ve kanun düzeyinde yer alan yazılı hukuk kurallarıdır

● Olağan dönem khk’ları : olağan dönemde bu yetki Bakanlar Kurulundadır ancak


bu yetkiyi alabilmesi için TBMM’den izin alması gerekir
● Vatandaşların temel haklar ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler khk ile
düzenlenemez
● Khk’ları anayasa bakımından anayasa mahkemesi denetler

● Sıkıyönetim ve olağan üstü hal khk’ları : bu durumlarda yetki normal bakanlar


kurulunda değil Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna
aittir
● bu tür khk’larda TBMM den yetki alınması gerekmez , konu sınırlandırılması yoktur
yani hertürlü değişiklik yapılabilir bu hükümler resmi gazetede yayınlanır ve
TBMM’nin reddeceği tarihe kadar yürürlükte kalır ve bu tür khk’lara karşı
Anayasa Mahkemesine ipat istemiyle dava açılamaz.

4.Uluslararası Andlaşmalar

● Tanım : Uluslararası andlaşmalar, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş
olan ve Türkiyede Cumhurbaşkanının onayı ile resmi gazetede yayımlanarak
yürürlüğe konulan ve Türk normlar hiyerarşisinde kural olarak kanun değerinde
bulunan bağlayıcı hukuk kurallarıdır.
● Türkiyede yürürlüğe girmiş uluslararası andlaşmalar kanun değerindedir

● Uluslararası andlaşmalara imza yetkisi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri bakanına


aittir. Bunlar dışında Bakanlar kurulunda yetkilendirilen kişilerde imza yetkisine sahip
olurlar

5.Tüzükler

● Tanım : bir kanunun uygulanmasını göstermek ve emrettiği işleri belirtmek üzere,


kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilmek şartıyla
Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.

● Tüzük çıkarma yetkisi bakanlar kurulundadır bunun dışında bakanlık veya bir kamu
kuruluşu tüzük çıkartamaz

● Tüzükler bakanlar kurulunda onaylandıktan sonra Cumhurbaşkanı tarafından


imzalanır ve Resmi Gazetede yayımlanır.

6.Yönetmelikler

● Tanım : Yönetmelikler, başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi


görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere
ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır.

● Yönetmelik çıkarmaya başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin yetkili


olduğu anayasada belirtilmiştir bunlarla birlikte bakanlar kurulununda yönetmelik
çıkarabileceği kabul edilmektedir
● Tüzükler danıştay tarafından incelenmesi gerekmez ayrıca cumhurbaşkanında
imzasına gerek yoktur ( Bakanlar Kurulunun çıkardığı yönetmelikler hariç )

● Yargısal denetimi idari yargıda yapılır ancak ülke genelini kapsayacaksa danıştayda
yapılır

7.Adsız Düzenleyici İşlemler

● Yukarıda ismi geçmeyen düzenlemelerde mevcuttur bunlar kararname, karar,


tebliğ,sirküler, genelge, ilke kararları, esaslar, yönerge, talimat, statü, genel emir,
tenbihname, genel tenbih, ilan, duyuru, plan, tarife gibi çeşitlidir

● Adsız düzenleyici işlemler yönetmelik gibi kabul edilip hukuki rejime tabi
tutulabilirler

Olağan
Olağanüstü
Kanun Dönem Tüzük Yönetmelik
Hal KHK
KHK
Cumhurbaşka
Bakanlar
nı Başbakanlık,
Kurulu Bakanlar
Yetki TMBB başkanlığında Bakanlık ve
+Yetki Kurulu
Bakanlar Kitler
Kanunu
Kurulu
T.Hak ve Kanunu Kanunların
Sınırlama Hürriyetler Sınırlama Uygulayıcı ve Tüzüklerin
Konu
Yok Düzenlenem Yok İşlemleri Uygulanması
ez Belirlemek nı Sağlamak
Cumhurbaşka
Var Var Var Var Yok
nı İmzası
Hepsi için
Resmi Gazete Var Var Var Var
şart değil
TBMM Onayı Var Var Var Yok Yok
Danıştay
Yok Yok Yok Var Yok
İncelemesi
Yargısal Anayasa Anayasa Denetim Yok Danıştay Danıştay/
Denetim Mahkemes Mahkemesi İdare
i Mahkemeleri

Yazısız Kaynaklar : Örf ve Adet Hukuku

● Bu kuralların bir maddi varlığı mevcuttur bu çok eski zamanlardan beri kesintisiz
tekrarlanan davranışların bütünüdür bazı zamanlarda bunlar yazıya dökülmeye
çalışılmıştır
● Örf ve adetler bazı durumlarda hukuki dayanak olabilirler ve tanımlamada şu 3 unsur
ordaya çıkmışdır

1.Maddi Unsur ( Eskiden Beri Sürekli Tekrarlanan )

● Bu davranışların herşeyden önce çok eski zamanlardan beri süreklilik içinde


tekrarlanması gerekmektedir mecellenin tabiriyle kadim olması gerekir

2.Manevi Unsur ( Genel İnanç )

● Örf ve Adetlere temellendirmek için birşeyin genel inanç doğrultusunda olması


gerekmektedir mecelle 41’e göre ‘’adet ancak galip... oldukta muteber olur’’ ifadesi
zorunluluk inancını dile getirmektedir.
● Bu iki kural örf ve adeti temellendiren unsurlardır ancak hukuki kaynağı olabilmesi
için hukukilik gerekmektedir

3.Hukukilik ( Devlet Desteği )

● Tanım : Hukuki örf ve adet kuralları, toplum içinde uzun zamandan beri tekrarlanan
ve toplumun kendisine uygulamasını zorunlu saydığı ve hukuk düzeninin kendisine
atıfta bulunduğu ortak davranış kurallarıdır
● Örf ve adetlerin hukuk kaynağı olabilmesi için yine hukuk tarafından
müeyyidelendirilmiş olması gerekmektedir örneğin medeni kanunun 1. maddesine
göre ‘’kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hakim örf ve adet hukukuna göre...
karar verir’’ buda örf ve adetin hukukun kaynağı olduğu anlamına gelir

● Eğerki örf ve adetler hukuki güzen tarafından düzenlenmemişse buna alelade örf ve
adet kuralı olarak tanımlanır

● Eğerki hakimin önündeki kanuna bakmadan örf ve adet kurallarını uygulayamaz bu


nedenle bazı hukukçular örf ve adet hukukunu ‘’tali kaynak’’ veya ‘’tamamlayıcı
kaynak’’ olarak nitelendirmektedirler.

Hukukun Yardımcı Kaynakları

● Herhangibir hukuki dayanak varsa hakim kararından önce ona bakar buna karşılık
hakimin önündeki meseleyi çözümlerken başvurduğu bilimsel ve yargısal içtihatlar
gibi başka kaynaklarda vardır bu kaynaklardan sadece yararlanır.

● Bilimsel Görüşler ( Doktrin ) veya Yargı Kararları ( İçtihatlar ) olmak üzere ikiye
ayrılır

Bilimsel Görüşler ( Doktrin )

● Doktrin veya Öğreti de denen bilimsel görüşler tartışmalı olan hukuki konularda
hukuk bilim adamlarının ileri sürmüş oldukları düşünce ve kanaatlerdir.

● Hukuk tarihinde doktrinin en önemli örneği fetvalardır


● Hakimler çoğunlukla işlerinin yoğunluğundan gecikmeden karar verebilmek için
konuları derinlemesine araştramadıklarından doktrinler bu açıdan çok önemlidir

● Doktrinlerin hukukun gelişmesinde büyük etkisi vardır

● Hukuki bilim insanları doktrinlerini Şerhler ( her maddeyi cümle cümle açıklamaya
çalışan eserlerdir) Sistematik Eserler ( yazarın kafasında oluşturduğu bir mantıki
silsile içerisinde hazırlanan eserlerdir ) Monografiler (hukuk dalındaki sadece bir
konuyu derinlemesine inceleyen eserlerdir ) Makaleler ( monografi gibi tek bir
konuyu inceleyen ancak çok daha kısa olan ve dergilerde yayınlanan eserlerdir )
şeklinde hazırlarlar ancak bunların dışında sempozyumlar, kongre metinleri, içtihat
derlemeleri, kanun derlemeleri, bibliyografyalar gibi önemli olaylarda doktrin
sayılırlar

Yargısal Kararlar ( İçtihatlar )

● Mahkemeler tarafından verilen kararlardan çıkan hukuk kurallarıdır

● Anglo-Sakson sisteminde bu mahkeme kararları diğer mahkemelere emsal teşkil eder


bir üst mahkemenin verdiği yargısal karar alt mahkeme tarafından uygulanmalıdır

● Türkiye Kara Avrupası hukuk sistemini benimsemiştir ve bu kurallar bağlayıcı


değildir bir mahkemeye aynı dava açılırsa aynı karar tekrarlanmak zorunda değildir

● Buna karşı her mahkeme bir üst mahkemenin verdiği kararları örnek alır çünki üst
mahkemenin örneği uygulanmazsa üst mahkeme tarafından kararı bozulur o yüzden
örnek alınan mahkeme kararlarına emsal denir. Yüksek mahkemelerin emsal teşkil
eden kararlarında ifade edilen ilke ve kurallar ise, o mahkemenin içtihadını oluşturur.
İşte bu içtihat hukukun bir yardımcı kaynağıdır.
● İstisna olarak içtihatları birleştirme kararları : üst mahkeme kuralları bağlayıcı
değildir ancak üst mahkeme tarafından alından içtihatı birleştirme kararı hangi
mahkeme tarafından alındıysa o mahkemenin alt bölümleri tarafına kural olarak
yerleştirilir.

Bölüm 12 : Hukuk Kurallarının Yer ve Zaman Bakımından Uygulanması

Yürürlüğe giren kanunların zaman bakımından uygulanması sorunu

● Sorunun ortaya çıkmasının üç ihtimali olabilir

● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ortaya
çıkmış ve kanunun yürürlüğe girmesinden önce tamamlanmıştır

● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ortaya
çıkmakla birlikte, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra da devam etmektedirler

● Sorun : Söz konusu olay ve durumlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ortaya
çıkacaktır

● Cevap : Yeni kanun yukardaki her uç durumada uygulanır buna hukukun genel
teorisinde geçmişe etki denir

● 2.Cevap : Yeni kanun ikinci ve üçüncü sorunlara uygulanır, kanun yürürlüğe girdiği
tarihte hala devam eden olay ve durumlara uygulanır buna hukukun genel teorisinde
yeni kanunun derhal uygulanması denir

● Cevap : Yeni kanun sadece 3. sorun için uygulanır kanun kendisinden çıkan sorunlar
için uygulanır buna göre bu tip kanundan önce ve kanun yürürlüğe girdiği tarihte
sonuçlanmamış olaylar için uygulanmaz buna hukukun genel teorisinde ertelenmiş
etki denir

● Bu 3 cevaptan sadece biri kaide diğerleri istisna olabilir oda ikinci cevap olan yeni
kanunun derhal uygulanmasını kaide olarak alınır

Kanunların geçmişe uygulanmaması sorunu hakkında klasik teori

1.Kural : Kanunların geçmişe uygulanmaması ilkesi

● Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdikten sonra uygulanabilirler. Dolayısıyla bir


kanun yürürlüğe girmeden önceki olaylara kural olarak uygulanamaz

● Bu ilkenin temelinde hukukun güvenliği ilkesi yatmaktadır kişiler daha sonra çıkan
kanunlara tabi olurlarsa hukuk güvenliği sarsılır.

● Hukukun geçmişe uygulanmamasının diğer bir sebebi de ‘’ kazanılmış haklara saygı


ilkesi’’ dir

● Tanım : Kazanılmış hak, belirli bir zamanda yürürlükte olan bir hukuk kuralına
uygun olarak belirli bir kişi lehine doğmuş olan ve daha sonra bu hukuk kuralı
yürürlükten kalkmış veya değişmiş olsa bile hukuk düzeni tarafından korunması
gereken haktır. (bkz: Nihat Genç )

Kanunların geçmişe uygulanmaması ilkesinin istisnaları

● Bazı hallerde kanunların geçmişe etkili olması, aşağıda göreceğimiz bazı nedenlerden
dolayı gereklidir.
● Özel hukuk alanında : Kamu düzeninden kaynaklanan istisnalar olabilir : özel
hukuk alananında istisnaen kamu düzeni ve genel ahlak’ın korunması ve zayıfların
korunması gibi düşüncelerle konuluş emredici hükümlerin geçmişe yürüyebileceği
kabul edilmektedir işçi yasasına göre yapılmış ‘’ 18 yaşından küçük ve 50 yaşından
büyük işçilerin en az üç hafta ücretli yıllık izin verilecektir’’ hükmü zaten olan
sözleşmesi bulunan işçilere verilen bir haktır.

● Ceza Hukuku Alanında : Failin lehine olan kanun geçmişe uygulanır : Türk ceza
kanununun 7. maddesine göre ceza hukuku alanında kanunların zaman bakımından
uygulanması konusunda ‘’failin lehine olan kanunun geçmişe uygulanması ilkesi’’
geçerlidir eğer sonraki kanun önceki kanunun suç saydığı fiili suç saymıyorsa veya
suçun daha az ceza vermesi gerektiğini söylüyorsa failin yararına olacak kanun
uygulanır

● Muhakeme Hukuku Alanında : Derhal Yürürlülük İlkesi Geçerlidir : Muhakeme


hukuku bakımından ‘’derhal uygulanırlık ilkesi geçerlidir. Her muhakeme
işlemi,işlem tarihinde yürürlükte olan kanuna göre yapılır. Devam eden bir muhakeme
esnasında yeni bir muhakeme kanunu çıkmışsa, yargılamanın tamamlanan kısmı yeni
kanunlara göre tekrarlanmaz. Ancak yeni kanun ceza kanunlarından farklı olarak
derhal uygulanır. Muhakemenin kalan kısmı yeni kanunlara göre yapılır. Diğer bir
ifadeyle önceden başlamış ve devam eden muhakeme işlemlerine yeni kanun derhal
uygulanır.

Bölüm 16 : Hukukun Kuralları Arasında Çatışma Sorunu

● Aynı konuyla ilgili birçok hukuk kuralı bulunabilir. Çoğu uyumlu olmakla birlikte
arasında bir çatışmada olabilir bazı kurallarda çatışma olarak görünsede aslında bu
‘’görünüştedir’’ ‘’zahiri’’dir bu çatışmalar ‘’ çatışma çözme ilkereline ‘’ göre çözülür.
Bu ilkeler üç tanedir.

● Üst Kanun İlkesi : Bu ilkenin temelinde normlar hiyerarşisi bulunur . Bir konu ile
ilgili kanun ile yönetmalik farklı şeyler söylüyorsa normlar hiyerarşisinde üste olan
kanunun hükümleri kabul edilir keza kanun ile anayasada çelişebilir anayasanın 11.
maddesine göre kanunlar ile anayasa çatışmaz bunun çözümünün yapılması için iptal
davası açılır . Anayasaya aykırı olduğu düşünülen bir kanunun iptali için 60 gün
içerisinde Cumhurbaşkanı, iktidar, anamuhalefet partisi meclis grupları ve TBMM’nin
üye tam sayısının beşte biri tutarında üye Anayasa Mahkemesinde iptal davası
açabilir.

● Sonraki Kanun İlkesi : bu prensibe göre normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer
alan ve birbiri ile çatışan iki hukuk kuralı varsa, bunlardan sonraki tarihte kabul
edilmiş olan kuralın, önceki kuralı ilga (varlığını kaldırmak, lağvetmek) ettiği kabul
edilir

● Özel Kanun İlkesi : asıl önemli olan aynı kanunun iki hükmü arasında çelişki olabilir
işte bu durumda ortaya çıkan çelişki üst kanun ve sonraki kanun ile çözülemez ve özel
kanun devreye girer

● Aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli iki hüküm arasında çelişki varsa özel hüküm
niteliğindeki uygulanır . Genel hüküm niteliğindeki ise ihmal edilir. Bir kanun X
maddesi aynı Kanunun Y maddesi ile çatışıyorsa ve mesela X maddese özel hüküm Y
maddesi ise genel hüküm hiteliğinde ise X maddesi uygulanır

● Özel hüküm genel hükmü ilga eder.

Böşüm 18 : Hukuk Kurallarının Müeyyidesi

● Hukuk kuralları bir insan davranışını emreder veya yasaklar. Hukuk kurallarının
emrettigi ve yasakladıgı insan davranısı muhattapları için zorunludur.bu baglaycilik
hukukta müeyyide ile saglanır.

● Müeyyide : Müeyyide bir hukuk kuralının ihlaline tepki olarak gösterilen ve hukuk
düzeni tarafindan öngörülen cebirdir.

● Cebir : kişinin yaşamına saglıgına özgürlügüne mal varlıgına verilen bir zarardir
örnek olarak : idam cezasi kişinin yaşamina kırbaç cezasi kişinin saglıgına karsı
uygulanan birer cebir olarak nitelendirilebilir
● Müeyyidenin unsuları

● 1- müeyyide hukuk kurallarının ihlaline tepki olarak gösterilir hukuk kurallarına bir
tepki olarak gösterilmiyorsa kişin maruz kaldıgı cebir bir suc olarak algılanır

● 2- gösterilen bu tepki kişinin hosuna gitmeyen bir tepkidir diger bir ifadeyle kişiye
zarar veren bir tepkidir. Kırbaçlama sırasında kişinin saglık hakkına zarar verilmesi

● Hukuk kurallarının ihlaline tepki olarak olusan bu cebir herhangi bir cebir değil hukuk
düzeni tarafından öngörülmüş bir cebirdir.

Müeyyide gereksizmidir ?

● Müeyyide gerekli mi yoksa gereksiz midir ? müeyyidesiz hukuk kuralları olabilir mi ?


soruları tartişilmaktadir

● Bir hukuk düzeninde müeyyidesiz hukuk normları olabilir görüşü

● bu kuram hukuk düzenini bir cebir düzeni olarak tanımlamakla birlikte genel olarak
müeyyidelendirilmiş bir hukuk düzeninde müeyyidesiz normlar olabilecigini kabul
etmekdedirler

● Bu teze göre cebir bir hukuk düzeninin içerdigi unsurlardan her birine degil ama bu
düzenini bütününe atfedilen bir özelliktir.
● Müeyyidesiz hukuk normlarının olamayacagı görüşü

● Hans kelsen müeyyidesiz hukuk normları kategorisini tamamen reddetmektedir ona


göre müeyyideden yoksun hukuk normları yani kendisinie uyulmamasi hali için
müeyyide öngörmeyen ve ayni zamanda belirli bir beşeeri davranışı emreden normlar
olamaz.Zira daha yakından bakıldıgında müeyyidesiz normlar olarak sunulan
işlemlerin aslında ya hukuken anlamsız normlar oldugu ya da bagimli hukuk normları
oldugu anlasılmaktadir

MÜEYYİDE ÇEŞİTLERİ

● Özel Hukuk Müeyyideleri : cebri icra tazminat geçersizlik ve iptal

● Cebri İcra : Cebri icra bir borç ilişkisinde borcunu rızasiyla yerine getirmeyen
borclunun devlet gücü ile bu borcunu zorla yerine getirilmesini saglayan bir müeyyide
çeşididir. Borç doguran ilişkilerde yükümlülüklerini yerine getirmeyen kimselere
karşı devletin yetkili kıldıgı makam ve kişiler tarafindan uygulanana ve borcun yerine
getirilmesini saglayan tedbirlerin bütünüdür. örnek olarak televizyon alan bir alıcı
saticiya belli tarihde ödemeye söz verdigi parayi ödemesse saticinin alıcıya cebri icra
uygulama hakkı vardir. Cebri icra farklı sekillerde gerçeklesebilir illa parasal olmak
zorunda degildir örnek olarak anneye verilen velayet hakkı sonucu anne babaya
cocugu

Özel Hukuk Müeyyideleri : cebri icra tazminat geçersizlik ve iptal

● 1- göstermiyorsa cocuk anne tarafindan zorla alınır babaya verirlir.

● 2- Tazminat : Bazi durumlarda cebri icra usulu yerine getirilemez örnek olarak araba
kazası sırasında a kişisi b kişisinin bacaginin kesilmesine neden olur bu durumda b
kişisinin bacagi yerine aynen takılamaz ve zararin bir şekilde tazmini uygun olur
● Tazminat : kusurlu ve hukuka aykiri bir fille başkasina zarar veren kişiye bu zararin
ödetilmesidir.
● 3- Geçersizlik : Bir hukuki işlemin kanunun aradıgı kosullara uyulmadan yapılması
onun geçersizligi sonucunu dogurur iki çesidi vardir

● a- yokuluk : bir hukuki işlemin kanunun öngördügü unsurlardan en az birine


uyulmamasi halinde o işlemin teşekkül etmemiş sayilmasidir böyle bir işlem hukuken
hiç dogmamıs demektir örnek olarak evlendirme memuru tarafindan gerceklesmeyen
evliliklern hukuken gecerli degildir.

● b- butlan : bir hukuki işlemin baştan itibaren hukuki sonuclarını getirmemesi veya
sonradan da geçerli kılınmamasi demektir.butlan da ikiye ayrilir kendi arasinda

● a- Mutlak butlan : kesin hükümsüzlük bir hukuki işlemin kanunun öngördügü


kurucu unsurları bulundurmakla birlikte kanun emredici hükümlerine aykırı olması

● b- nispi butlan : kanun öngördügü unsurlara sahip olan ve kanunun emredici


hükümlerine de aykırı olmayan bir işlem o işlemi olusturan iradede bir sakatlık varsa
nispi butlandir nispi butlan öyle bir müeyyidedir ki basta geçerli olan bir hukuki işlem
taraflardan birisinin onun iptalin istemesiyle son bulabilir. örnek olarak evleneme
sırasında memurun sordugu soruya iki kişide olumlu cevap vermelidir oysa ciftlerden
birisi evlenme sırasinda temyiz kudretinden yoksunsa içkili vb o halde cift bunun
iptalini isteyebilir.

Kamu Hukuku Müeyyideleri : Cezai müeyyideler ve İdari müeyyideler olmak üzere

● Cezai müeyyideler : ceza hukuku kurallarının müeyyidesidirler bunlar müebbet hapis


süreli hapis ve adli para cezasi olarak ayrılmıstır ayrıca zararin temin edilememesi
durumunda süreli ve zorunda calısma cezalari bu cezalara örnek olarak gösterilebilir

● İdari müeyyideler : bu müeyydiler ikiye ayrilir özel ve idarenin kendisine karsı olan
müeyyideler
● a : özel müeyydieler : idari mercilerin özel kişilere karsı yarattigi müeyyidelerdir
bunlar yıkım el koyma mülkiyetin kamuya geçmesi barodan kaydın silinmesi vb bu
müeyyidleri koyan idari mercilerdir. disiplin cezalarıda birer idari müeyyide olarak
geçer özel müeyyidelerdir.

● b : İdareye karsı müeyyideler :bazen idarede kamu tüzel kişileride eylem ve


işlemlerle hukuk kurallarını ihlal eder. idare mahkemeleri bazi müeyyidelerin idareye
karsı uygulanmasına karar verebilir. 3 şekilde yokluk iptal tazminat

● a -yokluk : bazen idare hukuka aykırı davrandıgında idare mahkemesi bunu


uygulanmamıs olarak kabul edebilr örnegin bir kaymakamın bosanma hakkında karar
vermesi idare mahkemesi tarafindan geçersiz sayılabilir

● b-iptal : hukuka aykırı bir fiilin idari işlemin geçersizliginin idare mahkemece
geçersiz oldugunun söylenmesidir açıkca bu işlemin gerçeklesmesi için kişilerin dava
açması ve eger bu karar onaylanırsa iptal edilmesi gündeme gelebilir.

● c- tazminat : idare bazi işlemlerde bireye zarar verebilir isteyerek ya da istemeden bu


durumda idare bireye verdigi zarari bir şekilde karsılamalıdır bu müeyyide de
tazminattir.

Bölüm 20 : Hak Kavramı

Hak kavramının tanımı ve unsurları

● Hak kişilerin hukuk düzeni tarafından tanınan ve korunan menfaatleridir. Hakta şu üç


unsur bulunmalıdır: kişi unsuru, menfaat unsuru, hukuk düzeni tarafından tanınıp
korunma.

Kişi Unsuru
● Kişi Unsuru : Haktan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada bir kişinin olması
gerekir. Kişi hak ve borçlara sahip olabilen varlıklara denir. Kişiler gerçek kişiler ve
tüzel kişiler olarak 2ye ayrılır.
● Gerçek kişiler : Gerçek kişiler insanlardır. Çocuğun sağ ve tam doğumuyla başlar.

● Tüzel kişiler: Tüzel Kişiler belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık
şeklinde örgütlenmiş haklara ve borçlara sahip olabilen kişi ve mal topluluklarıdır.
● Tüzel kişiler özel hukuk tüzel kişileri ve kamu hukuku tüzel kişileri olarak ikiye
ayrılır. Özel hukuk tüzel kişiler dernekler vakıflar ve şirketlerdir. Kamu hukuku tüzel
kişiler ise devlet, mahalli idareler ve kamu kurumlarıdır.

Menfaat Unsuru

● Menfaat Unsuru : Bir kişinin haklarından bahsedebilmek için ortada menfaatin


olması gerekir.
● Menfaatin bulunmadığı yerde hakta yoktur.

Hukuk düzeni tarafından tanınma ve korunma unsuru

● Hak kavramının tanımında üçüncü unsur, hakkın özünü menfaatin hukuk düzeni
tarafından tanınması ve korunmasıdır. Diğer bir ifadeyle belirli bir kişinin belirli bir
menfaati hak olabilmesi için onu hukuk düzeni tarafından tanınması ve korunması
gerekir.

Hak kavramının benzer kavramlardan ayrılması

● Hak ve hürriyet ayrımı : Hak ve hürriyet ayrımı Hürriyet serbest hareket etme
gücüdür
● İnsan fiilinden ibarettir. Seyahat hürriyeti, yerleşme hürriyeti gibi. Hak ile hürriyetin
arasındaki fark: hak hürriyete göre daha somut bir kavramdır. Hürriyetin
gerçekleşmesi için başkalarının veya devletin bir şey yapmaması gerekir. Hürriyet
kişinin kendi fiili ile gerçekleşir. Hakkın gerçekleşmesi için ise diğer kişilerin veya
devletin hak sahibi kişi lehine bir takım edimlerde bulunması gerekir. Hakkı
gerçekleştiren fiil hak sahibinin değil, başka kişilerin veya devletin fiilidir.
● Hak ve ödev ayrımı : Hak ve ödev ayrımı genel olarak ödev bir kişinin yapması yada
yamaması zorunlu olan şeylerdir. Ödevin olmadığı yerde hakta yoktur.

Hakların Çeşitler
● Haklar çeşitli ayrımlara tabi tutulurlar . Bu ayrımlardan ilki düzenledikleri
hukukalarına göre yapılmıştır bunlar kamu hakları ve özel haklardır

Kamu hakları ile özel haklar arasındaki farklar

● Hak sahibi birşeyi talep eder yükümlüde bunu ifa etmek zorundadır eğerki yükümlü
bu gereği gerçekleştirmesse hak sahibi hukuk yolu ile zorlar oysa kamu haklarında
bazen bir yükümlü yoktur bazende o yükümlü devlettir kamu hakkında yükümlü
zorlanamaz zorlansa bile devletin yükümlülüğü elindeki imkanlarla sınırlıdır.
● Özel haklarda yararlanmada tam bir eşitlik soz konusu iken kamu haklarında bireyler
arasında ayrım yapılır örneğin seçme yaşı,kamuya girmek için kpss vbç
● Özel haklardan yabancı kişilerde dahil herkes yararlanır buna karşılık kamu
haklarında bir kısımdan ( siyasi haklar ve ödevler) yabancılara kural olarak
uygulanamaz
● Özel haklar tüm ayrıntıları hukuk tarafından düzenlenmiş üzerinde pek tereddüt
olmayan kararlardır kamu hakları ise gelişme yönünde olan haklardır.

Haklar

Kamu Hakları( Pozitif,Negatif,Aktif Statü Hakları) Özel Haklar

Mutlak Haklar Nispi Haklar ( Alacak Hakkı)

Mallar Üzerinde Şahıslar Üzerinde

Maddi Mallar Gayri Maddi Kendi Üzerinde Başkası Üzerine

Mülkiyet Hakkı Sınırlı Ayni Fikri,Telif Kişilik Hakları


Velayet Hakkı ve Vesayet Hakkı

Kamu Hakları

● Negatif Statü Hakkı : Kişilik haklarıdır. Kişinin devlet tarafından dokunulamayacak


olduğu haklardır. Konut dokunulmazlığı, kişi hürriyeti, din hürriyeti gibi.
● Pozitif Statü Hakları: Devletten bir şey isteme ve hizmet bekleme hakkıdır. Çalışma
hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı gibi. Bu tür haklar devlete
sosyal alanda bir takım ödevler yükler.
● Aktif Statü Hakları: kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır. Seçme
ve seçilme hakkı, siyasi parti kurma hakkı, dilekçe hakkı gibi.

Özel Haklar
● Mutlak Haklar : mutlak haklar hak sahibine en geniş yetkileri veren haklardır.
Herkes mutlak hakka saygı göstermek zorundadır. Hak sahibi bu hakkından dilediği
gibi yararlanır. Mallar üzerinde olabileceği gibi kişiler üzerinde de olabilir.
● Mallar üzerindeki mutlak haklar : Mallar üzerinde ki mutlak haklar para ile
ölçülebilen ve başkalarına devredilebilen haklardır
● Maddi mallar : Maddi mallar üzerindeki haklar elle tutulup gözle görülebilen
şeylerdir. Maddi mallara hukuk dilinde eşya denir. Eşya üzerindeki haklara da ayni
haklar denir. Ayni haklardan bazıları sahibine tam ve sınırsız hak tanır bazısı ise
tanıdığı yetkiler sınırlıdır. Bu yüzden ayni haklar mülkiyet hakkı ve sınırlı ayni haklar
olarak ikiye ayrılır.
● Mülkiyet hakkı : Mülkiyet hakkı hak sahibine en geniş yetkiyi tanır. Kişi onu istediği
gibi kullanır istediği şekilde tasarrufta bulunabilir.
● Sınırlı ayni haklar : Sınırlı ayni haklar sahibine tam ve geniş yetkiler vermez.
Mülkiyet hakkında bulunan kullanma yararlanma tasarrufta bulunma haklarında en
fazla ikisini tanır.
● Gayri maddi mallar üzerindeki haklar: Gayri maddi mallar üzerindeki haklar elle
tutulan gözle görülebilen bir mal değildir. Bunlar fikir ve sanat ürünü olan şeylerdir.
Bir bilim adamının romanı bir şairin şiiri gayrı maddi maldır. Bu tür gayrı maddi
mallar üzerinde sahiplerine tanınmış mutlak haklara fikri haklar denir. Bilimsel
eserler, roman şiir beste sinema gibi ürünlerin yaratıcısının sahip olduğu hakka da
telif hakkı denir. İcat edilen malın üzerinde ise patent hakkı vardır.
● Nisbi haklar: Nisbi haklar mutlak haklar gibi herkese karşı değil ancak belli bir
kişiye veya belli kişilere karşı ileri sürülen haklardır. Örneğin kiracı kirasını ödemezse
ev sahibi kira bedelini sadece kiracısından isteyebilir.

Konularına Göre Hak Çeşitleri

● Malvarlığı Hakları : Malvarlığı kişilerin maddi menfaatlerini koruyan haklardır.


Hukuk dilinde ‘’ malvarlığı’’ bir kişinin para ile ölçülebilir hak ve borçlarının
tümüdür.
● Kişilik Hakları : Kişinin manevi menfaatlerini koruyan haklardır.

Kullanımlarına gore özel hak çeşitleri

● özel haklar kullanımlarına bakıldığında devredilebilen haklar ve devredilemeyen


haklar olmak üzere ikiye ayrılır
● Devredilebilen haklar : kişiler arasında yapılan hukuki işlemlerde bir kişiden 2. bir
kişiye aktarılabilen haklardır örneğin mülkiyet hakkı, telif hakkı, ve miras
● Devredilemeyen haklar : başkasına devredilemeyen hakların bütünüdür

Amaçlarına gore hak çeşitleri

● özel haklar kullanımları açısından yenilik doğurucu haklar ve yenilik doğurmayan


haklar olarak ikiye ayrılır
● Yenilik doğuran haklar ( inşai haklar ) : bu haklar kurucu , değiştirici ve bozucu
haklardır örneğin kira sözleşmesi ve ev satışı vb.
● Yenilik doğurmayan haklar ( alelade haklar ) : kullanılmaları halinde yeni bir
hukuki durum meydana getirmeyen haklardır örneğin velayet hakkı böyle bir haktır
bu hakkın kapsamında çocuğu terbiye etmek , takip etmek girerki bu hakların
kullanılmasıyla yeni bir hukuki durum ortaya çıkmaz

Hakların Korunması

● Talep Yolu : bu yol iki kişi arasında mahkemeye gitmeden anlaşma yoludur söz usulu
ile veya noter aracılığı ile talep yolu bağlanabilir
● Dava yolu : hak ihlali yapan kötü niyetli kişiler talep yolu ile hak arayan kişinin
taleplerine cevap vermezler ve hak arayan kişinin kendi hakkını zorla alması mümkün
değilir bu durumda hak arayan kişinin dava açması gerekir
● Özel hukukta : eda davası, tespit davası ve insaşi dava : özel hukukta kişiler bu
davaları açabilir
● Ceza hukukunda : kamu davası ve şahsi dava : kişilerin haklarının ihlal edilmesi
suç oluşturur kolluk makanları suç işleyen kişiyi men eder ve cumhuriyet savcısı suç
işleyen kişinin cezalandırılması talebi ile dava açar buna kamu davası denir eski ceza
mahkemesi usullerine gore bazı küçük davalar şahsi dava olarak açılırdı ancak bu
davalar ancak insanların şikayetleri ile açılabilmektedir
● İdare hukukunda : iptal davası ve tam yargı davası : Bazen devletinde kişilerin
hakların ihlal ettikleri görülür bunlara karşı açılan davar iptal davası ve tam yargı
davasıdır.
● Kişinin kendi hakkını bizzat koruması yolu : kişiler kendi haklarını bizzat
alamazlar buna ihkak-I hal yasağı denir bununla birlikte zorunlu olduklarında kendi
haklarını bizzat korumaları mümkündür
● Meşru Müdafaa : bir kişinin ağır ve haksız bir saldırıya karşı kendisini veya bir
başkasını korumak için gösterdiği zorunlu tepkidir
● Iztırar Hali : bir kimsenin bilerek sebebiyet vermediği bir tehlikeden kendisini veya
başkasını kurtarmak için bu tehlikeye ilgisiz bulunan bir üçüncü kişinin şahsına veya
malına zarar vermesi halidir. Örneğin bir kişinin köpekten kaçarken saldırıdan
kurtulmak için başkasının duvarından atlayıp bahçesindeki cisimlere zarar vermesi
ıztırar halidir
● Kendi hakkını kendi gücüule koruma yolu : bunu bir örnekle anlatmak gerekirse
kirayı ödemeden giden kiracıdan kira bedeli almaya giden ev sahibi kiracının eşyaları
boşaltıp gitmek üzere olduğunu görürse kira bedelinin karşılanması için bazı
eşyalarını onun elinden kuvvet kullanarak alabilir bu yasalarca verilmiş bir haktır.

Bölüm 21: Hukuki Olaylar, Fiiller ve İşlemler

● Hukuk düzeninin kendinisine hukuki sonuç bağladığı olaylara hukuki olay denir.
● Örn; İnsanın doğumu hukuksal bir olaydır çünkü medeni kanunun 28. Maddesi
“kişilik çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar” diyerek doğum olayına
bir hukuki sonuç bağlamıştır.
● Hukuken kişi olmak : Hak sahibi olmak ve borç altına girebilmek demektir.

● Hukuki olaylar doğa olaylarından kaynaklanan hukuki olaylar ve insan


davranışlarından kaynaklanan hukuki olaylar olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlardan
ilkine hastalık nedeniyle ölümü , ikincisine ise bir insanın başka bir insanı
öldürmesini örnek gösterebiliriz.

HUKUKİ FİİLLER

● İnsan iradesinden veya hareketinden meydana gelen hukuki olaylardır. İkiye ayrılır
● a-) Hukuka aykırı fiiller: Kişilerin hukuk düzenine aykırı olan fiilleridir.
● b-) Hukuka uygun fiiller: Hukuk düzeninin kişiden istediği şekilde olan
hareketlerdir.
● 1-) Fikir Açıklamaları: Hukuk düzeni bazı fikir açıklamalarına hukuki sonuç bağlar.
Örn; bşr kişinin diğerinden belli bir miktar parayı borç aldığını söylemesi kendisine
hukuki sonuç bağlanan bir fikir açıklaması niteliğindedir ki buna hukukta “ikrar”
denir
● 2-) Duygu Açıklamaları : Sevgi, nefret, kızgınlık , affetme gibi duygulardır.

● 3-) İrade Açıklamaları : Kişiler toplumsal hayatta belli konularda iradelerini


açıklarlar. Bazen hukuk düzeni bu irade açıklamalarına da hukuki sonuç bağlar. İşte
hukuk düzeni kendisine hukuki sonuçlar bağladığı irade açıklamalarına hukuki işlem
denir. Özel ve kamu hukukunda işlem olarak ikiye ayrılır.

ÖZEL HUKUKTA HUKUKİ İŞLEMLER

● Hukuki işlem, hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş irade açıklaması veya


açıklamalarıdır.
● İrade açıklamasının yönelmiş olduğu hukuki sonuç, bir hakken veya hukuki ilişkinin
kurulması, değiştirilmesi , devredilmesi, ortadan kaldırılması şeklinde ortaya çıkar.
Örn; miras bırakan kişinin ölmeden önce sahip olduğu bir malın birisine verilmesi
yönünde iradesini açıklaması hukuki düzeni bir sonuca bağlar
● Hukuki işlemin unsurları

1-) İrade Açıklaması : Hukuki işlem ancak bir iradenin açığa vurulmasıyla ortaya çıkar.
Açıklanmamış bir irade hukuki sonuç doğurmaz.

● İrade açıklaması açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır


● İradenin hedeflediği hukuki sonuç net bir şekilde ortada ise açık, irade beyanı
yeterince açık olmayan irade beyanlarına üstü örtülü irade beyanı denir.
● 2-) Hukuki Sonuç : Hukuk düzeninde değişiklik meydana gelmesi demektir. İradenin
tek başına açıklanması yeterli değildir.

Hukuki İşlemlerin Çeşitleri

● a-) Tek Taraflı Hukuki İşlemler : Sadece bir kişinin irade açıklamasıyla doğabilen
işlemlerdir. Örn; Vasiyet.
● b-) Çok Taraflı Hukuki İşlemler: Geçerli şekilde meydana gelebilmeleri için birden
fazla kişinin irade açıklamasında bulunmas gereken işlemlerdir. İkiye ayrılır.
● 1-) Sözleşmeler: En az iki kişinin aynı hukuki sonucu doğurmaya yönelik olarak
karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıdır.
● 2-) Kararlar : Birden fazla kişinin iradelerini karşılıklı değil aynı yönde açıkladıkları
çok taraflı işlemlerdir. Örn; dernek, şirket.

2-) Sağlar arası hukuki işlemler – Ölüme bağlı hukuki işlemler

● a-) Hukuki sonuca yönelik açıklanan irade kişinin sağlığında hüküm ve sonucunu
meydana getiriyorsa ortada bir sağlararası hukuki işlem vardır. Örn; Evlenme

3-) İvazlı Hukuki İşlemler – İvazsız Hukuki İşlemler

● İvazı yapılan bir işlemden elde edilen yarar karşılığında üstlenen borcu ifade eder.
Yapılan hukuki işlem, ivaz karşılığında yapılmışsa ivazlı işlem böyle bir karşılık
olmaksızın yapılmışsa ivazsız hukuki işlem adını alır.

4-) Taahhüt İşlemleri – Tasarruf İşlemleri

● Kişilerin parayla ölçülebilen haklarının ve borçlarının bütününe hukuk dilinde


malvarlığı denir.
● a-) Taahhüt (borçlandırıcı) işlemler : Malvarlığının aktifine herhangi bir etki
yapmayan sadece pasifine arttıran işlemlerdir. Taahhüt kişilerin borçlarını arttırır.
● b-) Tasarruf işlemleri: Doğrudan doğruya malvarlığının aktifini etkileyen
işlemlerdir. Bu işlem sonucunda kişinin mal varlığında artma veya azalma olur.
5-) Sebebe bağlı olan – Sebebe bağlı olmayan işlemler

● a-) Bir kazandırıcı işlemin hukuka uygun bir şekilde meydana gelebilmesi için
dayandığı sebebin geçerli olması gerekiyorsa ortada sebebe bağlı bir hukuki işlem
vardır.
● b-) Bir kazandırıcı işlemin hukuka uygun olarak yorumlanması için dayandığı sebebin
mevcut ve geçerli olması şart değilse ortada bir sebepsiz hukuki işlem vardır.
● Kamu Hukuku İşlemleri

● Devletin yaptığı irade açıklamarıyla ilgili olan işlemlerdir.


● A-) Yasama İşlemleri : Yasama organının yani TBMM’nin belli bir hukuki sonuç
doğurmaya yönelik yapmış olduğu irade açıklamasıdır.
● B-) Yargı İşlemleri : Bağımsız mahkemelerin hukuki uyuşmazlıklar ve hukuka
aykırılık iddiaları hakkında verdiği kesin hüküm teşkil eden kararlardır. Bu
işlemlerde bir hukuki uyuşmazlık artık tekrar daha konusu edilmeyecek şekilde
sonuçlanır.
● C-) Yürütme İşlemleri veya İdari İşlemler : İdarenin hukuki sonuç doğurmaya
yönelik yaptığı irade açıklamalarıdır. İkiye ayrılır :
● 1-) Tek Yanlı İdari işlemler: İlginin rıza ve mükâfatına bağlı olmadan idarenin tek
yanlı olarak açıkladığı, iradesiyle yapılan hukuki işlemlerdir. Bu da kendi arasında
ikiye ayrılır.
● a-) Bireysel idari işlemler: Kişisel ve özel durumlara ilişkin olan idari işlemlerdir.
Örn ; memur atama işlemi.
● b-) Düzenleyici idari işlemler : Genel ve kişilik dışı olan idari işlemlerdir. Tüzük,
yönetmelik…
● 2-) İki Yanlı İdari İşlemler ( İdari Sözleşmeler )
● İdare ile ilgili kişinin aynı hukuki sonucu doğurmak amacıyla karşılıklı olarak
açıkladıkları uyuşumu sonucu ortaya çıkan işlemlerdir. Bunlara idari sözleşmeler
denir. İki yanlı idari işlemlerde yapılan işlemin hukuki sonuç doğurabilmesi için
sadece idare tarafından bir iradenin açıklanası yeterli değildir. Bu iradenin, idarenin
karşısındaki kişi tarafından kabul edilmesi gerekir.

You might also like