Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 20

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………………1

ÖZET….……………………………………………………………………………………...2

ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………………..3

SEMBOLLER……………………………………………………………………………….4

1-GİRİŞ……………………………………………………………………………………….5

2-KURAMSAL TEMELLER………………………………………………………………..7
2.1.Tarihçe…………………………………………………………………………….7
2.2.DMFC (Direct Methanol Fuel Cell)……………………………………………..8
2.3.DMFC çalışma prensibi………………………………………………………….8
2.4.DMFC nin diğer yakıt hücrelerine göre avantajları…………………………..10
2.5.Metanolün özellikleri …………………………………………………………..10
3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR
3.1. Sülfona Polistiren
3.2. Membran Hazırlanması
3.2.1. Sülfona polistiren hazırlanması
3.2.2. Membran hazırlanışı
3.3. Deneyler Sırasında Uygulanan Değişik Yöntemler.
3.3.1. yarı mamüle Amberlyst 15 ilavesi
3.3.2. membran hazırlama yöntemleri
3.4. İletkenlik Ölçümleri
3.4.1. Amberlyst 15
3.4.2. Sülfona polistiren
3.4.3. Kompozit membran
3.4.3.1. Sandviç model
3.4.3.2. karşım pellet
3.4.3.3. homojen kompozit membran

4-SONUÇ ve YORUMLAR………………………………………………….12

5-KAYANAKLAR…………………………………………………………………………..13

6-EKLER
ÖZET

İnsanoğlu son yüzyıl içinde zamanla ve mekânla yarışır hale gelmiştir. Bu yarışta da
en büyük ihtiyacı enerji olmuştur. Enerji ihtiyacını kapatmak için her zaman büyük yatırımlar
yapılmış ve mevcut enerji kaynaklarının potansiyellerinin ve verimliliklerinin arttırılması
yoluna gidilmiştir.
Bunun yanında mevcut doğal enerji kaynaklarındaki hızlı azalış insanoğlunu yeni,
verimli ve uzun ömürlü aynı zamanda da Dünyaya verdiğinden fazlasını götürmeyen enerji
kaynaklarına yönelmiştir.
Bu noktada karşımıza, uzun süredir çalışmalar konu olmasına rağmen halen gelişimini
tamamlamamış olan yakıt hücreleri karşımıza çıkar. Bu güne kadar geliştirilen yakıt hücreleri
ileride geliştirilecek olan yakıt hücreleri hakkında bize ışık tutmakta ve umut aşılamaktadır.
Raporun ilk kısmında yakıt hücreleri, membranlar ve kompozit membranlar ile ilgili
genel teorik bilgiler verilmektedir. Genelden özele doğru; kompozit membranlar dan ve
üzerinde çalışılmış olunan amberlyst 15 destek maddeli kompozit membran incelenmiştir.
Raporun ikinci kısmında ise üzerinde çalışılan membranın sentezi ve hazırlanışı
üzerinde durulmuştur.
Raporda son kısımda ise; Amberlyst 15 ve hazırlanan membran ile yapılmış olan
deneylere yer verilmiştir.
ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa
Şekil 1: DMFC (Direct Methanol Fuel Cell)
SEMBOLLER

DMCF Direct Methanol Fuell Cell


PEM Polimer Exchange Membrane
PEMFC Polimer Exchange Membrane Fuel Cell
PSS Polistiren sülfonat

PEMFC: Proton değişim zarlı yakıt hücresi; AFC: Alkali yakıt hücresi; DMFC: Direkt metanol yakıt hücresi;
PAFC: Fosforik asit yakıt hücresi; MCFC: Erimiş karbonat yakıt hücresi; SOFC: Katı oksit yakıt hücresi
1-GİRİŞ

Endüstri devrimi ile 1750 yılından bu yana, teknik yeniliklere dayalı olarak dünya
genelinde ekonominin gelişmesi, peş peşe beş ayrı dalgalanma biçiminde sürmüştür. 1750-
1825 yılları arasındaki birinci dalgalanmanın baş enerji kaynağı kömürdür. 1825-1860
arasındaki ikinci dalgalanmada, ekonomiye ivme kazandıran elektrik olmuştur. 1860-1910
yılları arasındaki üçüncü dalgalanmada elektrik etkisini sürdürmüş, ama yeni kaynak olarak
petrol ortaya çıkmıştır. 1910-1970 arasındaki dördüncü dalgalanmada ekonomiyi büyüten
yeni enerji kaynağı nükleer enerjidir. Simdi 1970'lerde başlayan 21. yüzyılın neresinde
biteceği henüz bilinmeyen yeni bir dalgalanma içindeyiz. Bu yeni dalgalanmayı etkileyen
enerji türü hidrojendir.

Günümüzde Dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık %80’i milyonlarca yılda oluşan fosil
kökenli kaynaklardan sağlanmaktadır. Bu kaynakların yeryüzünde artan enerji talebi
karşısında yaklaşık 100 yıl gibi bir süre sonunda tamamen biteceği tahmin edilmektedir. Bu
gerçek tüm dünya tarafından bilinmektedir. İşte bu yüzden güçlü ülkeler bir taraftan, yasal
olmayan yöntemlerle, var olan enerji kaynaklarını etkisi altına almak için, bu kaynaklara
sahip ülkeleri etki altına almaya çalışırken, diğer taraftan yeni enerji kaynakları yaratabilmek
için araştırmalara milyarlarca dolar bütçe ayırmaktadır.

Yeni enerji kaynaklarına yönelmenin önemli ve yadsınamaz diğer bir nedeni ise, fosil
kökenli yakıtların yanması sonucu oluşan emisyonların, doğanın ekolojik dengesini
bozmasıdır.

Bu iki önemli nedenden dolayı dünya ülkeleri, enerji ihtiyacını karşılayabilmek için
bir yandan enerjinin daha verimli kullanılması konusunda çalışmalar yaparken diğer taraftan
rüzgar, güneş, hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekte ve bu alanlardaki
araştırmalara bütçelerinden önemli paylar ayırmaktadır. Gelişmiş ülkeler bugün enerji
ihtiyacının %5-10 arasındaki dilimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaktadırlar ve
ulusal enerji planları çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarını her yıl artırarak
kullanmayı hedeflemektedirler.
Türkiye’nin enerji tüketiminin önemli bir kısmını yani yaklaşık %70’ini ithal
edilmektedir. Ham petrol ve doğal gaz olarak ithal edilen enerji kaynaklarını, sanayide,
konutlarda ve ulaşımda kullanılmaktadır. Enerji kullanımında henüz ulusal politikalar
oluşturulamamış olan Türkiye’de ithal edilen doğal gazdan olan elektrik üretimi, elektrik
ihtiyacının %45’ine ulaşmış ve %60 hedeflenmektedir. Yine enerji kullanımının %40’ı
konutlarda kullanılmakta ve bu enerjinin %50’si ısı yalıtım olmadığından hem atmosfer
kirletilmekte hem de milyarlarca dolar sokağa atılmaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre 2015 yılından itibaren petrol ve doğalgaz üretimi


düşeceği belirlenmiştir. Artan nüfus ve kalkınmakta olan memleketlerin artan ihtiyaçlarını
karşılamak için gerekli yakıt göz önüne alındığında, 2015 yılından itibaren petrol ve doğalgaz
üretimi ile ihtiyaç arasında bir fark olacağı anlaşılmaktadır. Yani yeni bir yakıta ihtiyaç
duyuluyor. Fosil yakıtlar kullanılarak dünyadaki ortalama gelir seviyesi yükselmesine karşın
fosil yakıtların çevreye verdiği zararda gittikçe artış göstermiştir. Fosil yakıtların meydana
getirdiği bu problemleri görüşmek ve bunlara çözüm bulmak için 1992 yılında Rio şehrinde
dünya zirvesi toplanmıştır. Bu problemler:
• İklim değişikliği
• Karbondioksitin artması
• Kutuplarda buzulların erimesi
• Denizlerin yükselmesi
• Hava kirliliği
• Deniz kazalarında petrolün denizlere akması ve sahillere zarar vermesi.

Bu problemleri çözümü yolunda atılmış enbüyük adımlardan biri yakıt hücreleridir.


Temiz, kaynağı bol, çıktı olarak da zararsız maddeler veren teknolojilerin geliştirilmesi
kaçınılmaz bir gerekliliktir.
2-KURAMSAL TEMELLER

2.1.Tarihçe

Yakıt hücreleri yaklaşık 150 yıldır kullanılmaktadır. İlk yakıt hücresi 1839 da sir
William Robert Grove tarafından tasarlanmıştır. Onun yapmış olduğu yakıt pilinde elektrolit
banyosu olarak sülfürik asit, elektrot olarak da gözenekli platin kullanılmıştır. Bu harika buluş
ne yazık ki kullanılabilir düzeyde bir elektrik üretememiştir.

Ludwing Mond asistanı ile birlikte 1889 da, hava ve endüstriyel kömür gazı
kullanarak çalışan bir yakıt pili çalışması yapmıştır.

Aynı yıllarda, William White Jaques bu teknolojiye bir isim kazandırmış ve “fuel cell”
(yakıt hücresi) terimini kullanmıştır. O kendi yakıt hücresinde elektrolit banyosu olarak
fosforik asit kullanmıştır.

1920’li yıllarda, Almanya da günümüzdeki karbonat dönüşümü ve katı oksit yakıt


hücrelerinin temeli atılmıştır.

1932 yılında Dr. Francis T. Bacon önemli bir çalışmaya imza atmıştır. Kendisinden
öncekilerin kullandığı yöntemlerdeki platin elektrot pahalı ve kullanılan elektrolit
banyosundaki asitler korozif olduğundan geliştirilmesi gerekliydi. Dr. Bacon pahalı olmayan
nikel elektrot ve daha az korozif olan alkalin elektrolit kullanmıştır. Çalışması 1959’a değin
sürmüş ve geliştirdiği yakıt hücresi ile 5 kW‘lık üretim yapmıştır. Yapmış olduğu yakıt
hücresini bir kaynak makinesinde kullanmıştır. İsmi meşhur Franchis Baco’nun gölgesinde
kalmasına rağmen o,meşhur yakıt hücresine ismini vermiştir(Bacon Cell).

1959’da Hary Karl Ihring, yakıt hücresi ile çalışan ilk tekerlekli araç olan, 20 beygir
gücündeki traktörü yapmıştır.

1960’lı yılların ilk yarısında, general elektrik yakıt hücresi bazlı elektrik sistemlerini
NASA’nın Gemini ve Apollo uzay kapsüllerinde kullanmıştır. General elektik bu işlemi
“Bacon Cell” teknolojisi ile yapmıştır. Hali hazırda uzay teknolojisinde kullanılan teknoloji
aynıdır. Diğer yandan kullanılan bu teknoloji ile mürettebatın içme suyu ihtiyacı
karşılanmaktadır.”

Amerikan savunma dairesinden (DARPA) Dr. Lawrance H. Dubais, Kaliforniya


üniversitesinden Dr. Surya Parakash ve Dr. George A. Olah değişik hidro karbonlarla
çalışabilen bir yakıt hücresi tasarladılar ve adını DMFC (Direct Methanol Fuel Cell) olarak
duyurdular.

Yakıt hücreleri, konvansiyonel güç üretim sistemlerine göre aşağıdaki üstünlüklere


sahiptir.

- Çevresel kirlilik oranı düşüktür.


- Enerji üretim verimi oldukça yüksektir.
- Farklı yakıtlarla çalışabilir. (Doğal gaz, LPG, Metanol ve Nafta)
- Egzoz ısısı yeniden kazanılabilir.
- Modüler yapıdadır.
- Montaj süresi kısadır.
- Çok yüksek miktarda soğutma suyu ( deniz suyu gibi ) gerektirmez.
- Güvenilir bir sistemdir.
- İşletim karakteristiği uygulamada kolaylıklar sağlar.
- Geleceğe yönelik olarak gelişme potansiyeli oldukça yüksektir.
- Katı atık ve gürültü problemi yoktur.

2.2. Yakıt Hücresi Çalışma Prensibi ve Türleri

Yakıt gazlarındaki kimyasal enerji; düşük enerjili, minimum hareketli parçalar içeren
ve hava kirliliğine sebep olmayan elektrokimyasal bir proseste elektrik enerjisine
dönüştürülür. Yakıt hücreleri düşük gürültü seviyesinde, az kirletici ürün açığa çıkararak
yüksek verimle çalışabilmektedirler, tek yan ürün saf sudur. H2; katottaki oksijenin
indirgenmesiyle birlikte anotta yükseltgenir. Bunun yanı sıra yakıt hücresinde metanol, su ve
CO2’ye veya CO; CO2’ye dönüşebilmektedir.

Yakıt hücrelerinin en önemli uygulaması uzay araçlarında başlıca enerji kaynağı olarak
kullanılmalarıdır. H2-O2 yakıt hücrelerinin insanlı uzay araçlarında kullanımı; içme ve
soğutma amaçlı olarak saf suyun üretimini sağlamaktır. Nüfusu yoğun olan bölgelerde bile
yakıt hücrelerini temel alan güç istasyonları kurulabilmektedir. Yakıt hücrelerinin; düşük
emisyon ve gürültü seviyeleri ile H2’nin temel enerji kaynağı olması durumundaki yüksek
verimlilikleri nedeniyle yakın gelecekte önemli rol oynayacağı tahmin edilmektedir.

Yakıt hücre sistemleri genellikle kullanılan elektrolite göre sınıflandırılırlar (Şekil X),

1. Bazik yakıt hücreleri,

2. Erimiş karbonat yakıt hücreleri,

3. Fosforik Asit yakıt hücreleri,

4. Katı oksit yakıt hücreleri,

5. Proton değişim membran yakıt.

6. Doğrudan metanol yakıt hücresi

2.3.Yakıt Hücresi Türleri ve Çalışma Prensipleri

2.3.1.Proton değişim membran yakıt hücreleri (PEMFC)

Bu sistemlerde proton geçirgen polimerik membran elektrolit olarak kullanılmaktadır.


Kullanılan membranlar yaklaşık 50mm kalınlığındadır. Elektrot reaksiyonları asidik yakıt
hücre sistemlerindeki gibidir. Katalizör olarak Pt içeren karbon elektrotlar proton değiştirici
membranın iki yüzeyine preslenmiştir. Bir diğer yaklaşım ise hidrojeni difüzleyen ve diğer
gazların geçişine izin vermeyen paladyum ya da paladyum-gümüş membranların
kullanılmasıdır. Proton değişim membran yakıt hücrelerinin çalışma sıcaklığı yaklaşık olarak
80-100°C’dir.

H2 +2Pt  2 Pt-H

2 Pt-H 2 Pt + 2H+ + 4e-

2H2  4H+ + 4e- anot reaksiyonu

4e- + 4H+ + O2  2H2O katot reaksiyonu


2H2 + O2  2H2O hücre reaksiyonu

2.3.2.Bazik (Alkali) yakıt hücreleri (AFC)

Bazik yakıt hücrelerinde KOH elektrolit olarak kullanılmaktadır (ağırlıkça 30-45%).


Bu hücreler oda sıcaklığında çalışırlar ve diğer yakıt hücreleriyle karşılaştırıldıklarında daha
yüksek voltaj verimi elde edilir.

2H2 (g) + 4OH- (s)  2H2O (l) + 4e- anot reaksiyonu

O2 (g) + 2 H2O (s) + 4e- 4OH- (suda) katot reaksiyonu

2H2 (g) + O2 (g)  2H2O (s) hücre reaksiyonu

Bazik ortamda karbondioksit karbonata dönüştüğünden dolayı, gaz girişinde CO 2 bulunmasına


izin verilmemektedir. Poroz nikel anot ve katotla kullanılmaktadır. Bazı uygulamalarda Pt
katalizör elektrotlar üzerine konularak kullanılmaktadır. Bazı hücreler yaklaşık 200°C’de ve
yüksek basınçlarda çalışabilmektedir. AFC sistemleri uzay gemilerinde, elektrikli araçlarda ve
denizaltılarda kullanılmaktadır. Bu tür yakıt hücrelerinde uzun çalışma ömrüne
ulaşılabilmektedir. Kullanılan pahalı katalizörlerden, hidrojenin sıvılaştırılması ve
sıkıştırılması için ekstra enerji tüketiminden ve saf hidrojenin pahalı olmasından dolayı bu tür
yakıt hücreleri yüksek maliyetlidir.

2.3.3.Erimiş karbonat yakıt hücreleri(MCFC)

MCFC sistemlerinde elektrolit olarak LiAlO2 matrisi üzerine tutuklanmış erimiş


lityum-potasyum karbonat karışımı kullanılmaktadır. Sistemde meydana gelen reaksiyonlar:

H2 (g) + CO2- 2  CO2 (g) + H2O + 2e- anot reaksiyonu

1/2O2 (g) + CO2 (g) + 2e-  CO2- 3 katot reaksiyonu

2H2 (g) + 1/2O2 (g)  H2O hücre reaksiyonu

Bu tür yakıt hücre sistemlerinin çalışma sıcaklığı 500–700°C arasındadır. Bu


sıcaklıklarda elektrotları aktifleyen Pt gibi katalizörler kullanılmaktadır. Hidrokarbonlar yakıt
olarak kullanıldıklarında hücreye direk olarak beslenirler ve burada hidrojen içeren gazlara
dönüşürler. Yakıt hücresinin dayanımı önemli bir problemdir. Hücrenin yapımında
kullanılacak düşük maliyetli materyallerin bulunması da karşılaşılan önemli bir zorluktur.

2.3.4.Fosforik asit yakıt hücreleri(FAFC)

Bu hücrelerde ince silikon karbür matris içindeki fosforik asit elektrolit olarak
kullanılmaktadır. Asidik ortamda meydana gelen reaksiyonlar:

H2 (g)  2H+ (suda) + 2e- anot reaksiyonu

1/2O2 (g) + 2H+ (suda) + 2e-  H2O katot reaksiyonu

2H2 (g) + 1/2O2 (suda)  H2O hücre reaksiyonu

Kullanılan elektrolit kararlıdır ve bu hücreler karbondioksit içeren hava ile de


çalışabilirler. Sistemin çalışma sıcaklığı yaklaşık olarak 170–200°C arasındadır. Oldukça
yüksek çalışma sıcaklıkları katalizörlerin CO ile zehirlenmesini azaltır. Sistem oldukça düşük
maliyetlidir ve yaklaşık olarak 40000 saat çalışma ömrüne ulaşılabilir.

2.3.5.Katı oksit yakıt hücreleri(SOFC)


Bu tür yakıt hücrelerinde elektrot ve elektrolit arası kararlı itriyum oksit ya da
zirkonyum gibi katı oksit seramik bir materyalden yapılmıştır. Bu materyaller 800°C’nin
üstünde O2- iyonlarını iletirler. Eğer hücre 900°C civarında çalışıyorsa meydana gelen
reaksiyonlar:

aH2 (g) + bCO (g)+ (a+b) O2-  bCO2 (g) + aH2O + 2(a+b) e- anot reaksiyonu

½(a+b) O2 (g) + 2(a+b) e-  (a+b) O2- katot reaksiyonu

½(a+b) O2 (g) + aH2 (g) + bCO (g)  aH2O(g) + bCO2 (g) hücre reaksiyonu

2.3.6.Doğrudan Metanol Yakıt Hücresi (DMFC)

DMFC (Direct Methanol Fuel Cell), metanol ve havanın özel bir tarzda yanmasından
ortaya çıkan termodinamik potansiyelin kullanımıyla çalışır. DMFC elektriği hareketli
parçacıklar yardımı ile değil de kimyasal bir proses yardımı ile üretmektedir. Elektrik
üretiminde yanmaya veya yakıt stokunun ayarlanmasına gerek duymaz. Aynı zamanda gaz
halde hidrojen üretmeye de gerek yoktur. Bu ihtiyaç hali hazırda PEM tarafından
gerçekleştirilmektedir. DMFC yi geleneksel pillerden ayıran nokta enerji depolayıcı olmayıp
direkt enerji üretici olmasıdır. Aynı zamanda sadece metanol ve hava verilmeye devam
edildiği sürece enerji üretmeye devam edecektir. Tekrar şarj edilmeye ihtiyaç duymaz.

DMFC’de termodinamik potansiyel; sadece belirli kimyasal özelliklerin geçmesine


izin veren bir polimer elektrolit membran sayesinde oluşturulmaktadır. Bu membranın bir
tarafında metanol ve su karışımı bir anot katalizöre beslenmektedir. Bu katalizör, metanol
molekülünü hidrojen ve karbondioksite ayrıştırmaktadır. Ayrılan hidrojenler elektronlarını
bırakırlar ve hidrojenler elektronları olmaksızın zardan katoda geçerler. Katot kısmında
protonlar ( elektronları anotta kalan hidrojenler) havanın içindeki oksijenle tepkimeye girerler.
Burada bir elektronu eksik su oluşmaktadır. Bu eksik elektron iletken bir tel yardımı ile
anottan katoda doğru akar. Akan elektronlar hidrojenin bırakmış olduğu elektronlardır.
Böylece oluşan eksik tür tamamlanır.

Termodinamik açıdan elektronlar katoda belirli bir sayıda geçmek istemektedir. Buna
açık devre voltajı denilir. Açık devre voltajı voltmetre ile ölçülebilmektedir.

Metanol ve oksijenin tepkimeleri sistem dengeye erişinceye dek sürecektir buda


membranın iki tarafındaki enerjilerin eşitlendiği noktadır. Bu noktada enerji üretilemeyecektir.

Kullanılabilir enerji ancak membranın karşı tarafının voltajını eşdeğer noktanın altında
tutmakla üretilebilir. Bunu sağlamak için anot ile katodu birleştiren telin üzerine akımın
geçebileceği zayıf bir ısıtıcı konulur. Böylece orada küçük bir voltaj farkı oluşturulur. Zaten
daha fazla bir voltaj farkı ile daha fazla bir enerji sağlanamaz.

DMFC de gerçekleşen tepkime

CH3OH+ 3/2 O2 CO2+2H2O


Şekil 1: DMFC (Direct Methanol Fuel Cell)

Tabloxxx
Hücre Özellikleri Yakıt Hücresi Türü
Polimer Elektrolit Fosforik asit Karbonat Katı oksit
Membran
Elektrolit İyon değiştirici Fosforik asit Bazik karbonat itriyum oksit ya
membran karışımı da zirkonyum
Çalışma sıcaklığı (°C) 80 200 650 1000
Yük taşıyıcı H+ H +
CO3= O=
Elektolit şekli Katı İmmobilize sıvı İmmobilize sıvı Katı
Hücre donanımı Karbon-metal Grafit Paslanmaz çelik Seramik
Katalizör Platinyum Platinyum
Yakıt hücresi verimi % <40 40-45 50-60 50-60
ŞEKİL

2. HİDROJEN ÜRETİMİ
Dünya enerji ihtiyacı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. “Avrupa Dünya Enerji
Teknolojisi ve Çevre Politikaları Genel Bakışı” (WETO) 2000–2030 yılları arasında dünya
çapında birincil enerjide büyüme hızını yılda %1.8 olarak hesaplamıştır [1]. Bu artan talebin
tükenmekte olan fosil yakıtlar tarafından karşılanması durumunda, dünya iklimini etkileyecek
gaz emisyonlarının ve diğer kirleticilerin artacağı düşünülmektedir. Halen kalkınmakta olan
ülkelerin CO2 emisyon seviyesine katkısı, sanayileşmiş olan ülkelerinkinin %20’sidir.
Kalkınmakta olan ülkelerin sanayileşmesiyle bu oran artacaktır. Bu nedenle, sanayileşmiş
ülkelerin yeni enerji sistemlerinin geliştirilmesinde önderlik etmesi gereklidir.
Halen kullanılan fosil yakıtlar, özellikle de petrolün, dünyada sadece belirli bölgelerde
bulunması enerji ihtiyacının karşılanmasını politik, ekonomik ve ekolojik faktörlere
bağlamaktadır. Bu faktörler yakıt fiyatlarının etkilemekte ve dünya üzerindeki enerji
kullanımında eşitsizliğe yol açmaktadır.
Dünya üzerindeki enerji talebini karşılayacak yakıt üretimi, aktarımı, dağıtımı ve
enerji dönüşümünü bir döngüye bağlayacak, üreticilere ve tüketicilere olan etkisinin de
dikkate alındığı, tutarlı bir enerji stratejisi oluşturulmalıdır. Yakın gelecekte, ülkeler kendi
yerel enerji kaynaklarının, özellikle de yenilenebilir enerjinin, artan bir verimle kullanılmasını
amaçlamalıdır. Uzun dönemde ise, hidrojene dayalı bir ekonomi bütün sektörleri
etkileyecektir.

ENERJİ KAYNAKLARI
Fosil Yakıtlar Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nükleer
Kömür Doğalgaz Biyokütle Güneş Rüzgar Hidrolik Jeotermal Elektrik
Isı
Gazlaştırma Termoliz Elektroliz
HİDROJEN
Yakıt Hücreleri
IC Prosesler, Türbinler, IC
FC Üçüncül Çoklu
motorları Ticari Yerel sentezler motorları
motorları sanayi üretim
Taşıma Binalar Endüstri

UYGULAMA ALANLARI
Şekil 1 . Hidrojen : öncelikli enerji kaynakları , enerji dönüştürücüler ve uygulamaları

YAKIT TÜRÜ
Hidrojen Metanol, Etanol Biyogaz, biyokütle, doğalgaz, benzin, kömür
REFORMER
PEMFC

DMFC

MCFC

SOFC
AFC

PEMFC
PAFC

YAKIT HÜCRELERİ
ULAŞIM SABİT
MOBİL

KARA DENİZ HAVA EVLERDE SANAYİDE

UYGULAMA ALANLARI
Şekil 2. Yakıt Hücresi Teknolojileri, Uygun Yakıtlar ve Uygulamaları

Hidrojen, kömür veya biyogaz gibi birincil enerji kaynağı değildir. Hidrojen, birincil
enerji kaynaklarından üretilen bir enerji taşıyıcıdır. Şekil 1’de enerji kaynakları dönüşümü ve
uygulamaları gösterilmektedir. Bu nedenle yakın dönemde, mevcut enerji sistemi temel
alınarak yaygın birincil enerji taşıyıcıları ve kaynaklarından üretilmektedir. Uzun dönemde ise
sürdürülebilir enerjiye ulaşabilmek için, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmelidir.
Fosil yakıtlardan gazlaştırma ve reforming ile hidrojen üretimi teknolojisi yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Hidrojen elektroliz ile sudan üretilebilmektedir. Elektroliz için
gerekli olan elektrik güneş pilleri, hidrolik ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından
olacağı gibi nükleer elektrik de bu amaçla kullanılabilir. Hidrojen taşımacılıkta, binalarda ve
sanayide kullanılacaktır. Şekil 1 ve 2’de görüldüğü gibi, yakıt pilleri hidrojenin kullanımında
önemli bir yer tutmaktadır.Yakıt hücresi sistemleri taşınabilir şekilde kullanılabildiği gibi
ulaşımda ve sabit uygulamalarda da kullanılması planlanmaktadır. Şekil 2’de değişik yakıt
hücresi teknolojileri, olası yakıtlar ve uygulamaları gösterilmektedir.

2.3. Yakıt hücresi ekipmanları


Bir yakıt hücresi; Elektrot, membran ve yakıt olmak üzere başlıca üç unsurdan meydana
gelmektedir. Aşağıdaki şekilde genel hatları ile bir yakıt hücresi gösterilmektedir.

Şekil xxx

2.4. Yakıt hücresi membranları

2.4.1. Yakıt hücresi membranları özellikleri

Yakıt Hücresi Membranlarında Bulunması Gerekli Özellikler


• Membran protonlara karşı geçirgen olmasına karşın elektronları iletmemeli,
• Su, yakıt (hidrojen,metanol vs.), oksijen ve havadaki diğer gazları
geçirmemesi,
• Mekanik dayanımının yüksek olması,
• Uzun süreli kullanımda ısıl ve kimyasal direnci yüksek,
• Teknolojik olarak yaygın bir şekilde kullanılabilmesi için emniyetli ve ucuz
olması gerekmektedir.

Proton değişim yakıt hücrelerinde kullanılan membranların yüksek verimle


çalışabilmeleri için su ile tamamen doyurulmuş olmaları gerekmektedir. Yapılan
çalışmalarda membranın tam doygun olduğu zaman yüksek iyonik iletkenliğe ulaşıldığı
görülmektedir.

2.4.2. kompozit membranlar


2.4.3 Amberlyst 15

Tabloxxx Amberlyst 15 Fiziksel özellikleri


Asidite Sg Vg Sg Vg
Catalyst dpore (Å) db (mm)d Tmax (ºC)
(eq H+ / kg) (m2/g)a (cm3/g)b (m2/g)c (cm3/g)c
A-15 4.81 42 0.36 157 0.632 343 0.74 120
a
BET metodu. b N2 nin 77 K de adsorpsion–desorpsion ile tespit edilmiştir. c
su ile
şişirilmiştir (ISEC metodu).d endüstriyel ürünün elenmesi ile tespit edilmiştir.

2.5. İletkenlik tayini


2.6. yakıt hücresi verimlilik kontrolü

3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR

3.1. Sülfona Polistiren


Deneyler sırasında Pektim den temin edilen (PS/A-825.E) seri numaralı saf polistiren
kullanılmıştır.

3.2. Membran Hazırlanması

3.2.1. Sülfona polistiren hazırlanması


Membran hazırlanışına geçilmeden önce sülfolanmış polistiren yarı mamulün
sentezlenmesi gerekmektedir. Bu işlem için;
10 gr polistiren numunesi 50 ml 1,2 dikloroetan ile 55 oC de çözülmüştür. Aynı
sıcaklıkta 10 ml 1M sülfürik asit, 10 ml 0.1 M Asetik anhidrit karışımı hazırlanmış ve daha
önce hazırlanmış olan polistiren çözeltisi büret yardımı ile damlatılmak suretiyle yaklaşık 45
dakika süre ile karıştırılmıştır. Sülfonasyon işlemi 1 saat sonunda 15 ml 1M 15 ml metanolle
sona erdirilmiştir. Bu işlem de damla damla gerçekleştirilmiştir. Oluşan viskoz sıva atmosfer
basıncında fırınlanarak 80 oC de kurutulmuştur.
Yarı mamul olarak elde edilen kalıp değişik yöntemlerle yakıt hücresinde
kullanılabilecek hale getirilmeye çalışılmıştır.

3.3. Membran Hazırlanışı Sırasında Uygulanan Değişik Yöntemler.

3.3.1. Yarı Mamule Amberlyst 15 İlavesi


Amberlyst 15, membrana destek madde olarak ilave edilmiştir. İlave işlemleri değişik
yöntemlerle denenmiştir. Membran hazırlanmadan önce yarı mamul ve Amberlyst 15 ön
işleme tabi tutulmaktadır. Ön işlemler sırasında yarı mamulü çözmek için
N,Ndimetilformamid ağırlıkça 1/10 oranında kullanılmıştır. Amberlyst 15 hazırlanışı sırasında
%99,9 lik metanol 1gram Amberlyst 15 ‘e karşılık 60 ml lik. Hacimle kullanılmıştır.

3.3.2. Membran Hazırlama Yöntemleri


Elde edilen çözeltilerle uygulanan işlemler:
3.3.2.1.Doğrudan İlave

1 gram Amberlyst 15, 60 ml metanol içerisinde çözülmüştür. Elde edilen çözelti, 50


oC de N,Ndimetilformamid içerisinde ağırlıkça 1/10 oranın da çözünen yarı mamul
içerisine yavaş yavaş ilave edilerek yeni bir karışım elde edilmiş ve karıştırma işlemi ile
çözeltinin homojen olması sağlanmıştır. Elde edilen homojen çözelti ile iki ayrı membran
hazırlanmıştır.
• Elde edilen çözelti temiz bir cam üzerine homojen bir kalınlıkta yayılıp 80 oC
de vakum fırında 1 saat fırınlanmıştır. Fırından çıkarılan membran 24 saat
bekletildikten sonra 70 oC de su banyosuna daldırılıp, camın arka yüzünden
soğuk su ile şoklama yapılmış ve membranın cam yüzeyinden ayrılması
sağlanmıştır.
• Doğrudan ilave yöntemi ile hazırlanan ilk çözeltiye hacimce 10/1 oranında
gliserin ilavesi ile membranın daha da esnek olması sağlanmıştır.
• Cam yüzeyden ayrılan membran havanda ezilip toz haline getirildikten sonra 2
cm çaplı pellet kalıbı yardımı ile değişik kalınlıklarda basılmıştır.
• Cam yüzeye yayılan doğrudan ilave çözeltisinin polietilen bir yüzeye
yayılması membran hazırlama işlemini kolaylaştırdığı görülmüştür.
3.3.2.2. İkili birliktelik
Doğrudan ilave yöntemindeki yarı mamulün çözünmesi işlemi ile başlanmıştır.
Elde edilen çözelti cam yüzeyde aynı işlemlerle membran haline getirilir. Bu işlem
sonunda elimizde sülfolanmış polistiren membran olur.
Doğrudan ilave yöntemi dışında uygulanan ikinci bir yöntem ise pellet basma
olmuştur. Pellet basma işlemi 5 ile 10 ton aralığında değişik yüklerde denenmiştir. Pellet
kalınlığının genel bir ifade ile madde miktarına bağlı değiştiği tespit edilmiştir.
• Amberlyst 15 2 cm çapındaki kalıp ile değişik kalınlıklarda basılmıştır. Elde
edilen pelletler üzerine fırça ile sürülür. Deneyler sırasında bu işlemin başarısız
olduğu gözlemlenmiştir.
• Daha önce hazırlanmış olan sülfona polistiren 2 membran arasına, Amberlyst
15 2 cm çapındaki kalıp ile değişik kalınlıklarda basılmıştır. Bu işlem sırasında
8 ton yükün uygun değer yük olduğu tespit edilmiştir.
• Elde edilen sülfona polistiren membran havanda ezilerek homojen bir şekilde
Amberlyst 15 ile karıştırılarak değişik kalınlıklarda pellet halinde basılmıştır.
• Elde edilen polistiren çözelti Amberlyst 15 ile hamur haline getirilip elde elden
hamur cam yüzeyde 80 oC de fırınlanarak veya hazırlanan hamur içindeki
çözeltilerin uzaklaşması için 3 saat kadar beklenildikten sonra pellet halinde
basılmıştır.
3.4. İletkenlik Ölçümleri
3.4.1. Amberlyst 15
3.4.2. Sülfona polistiren
3.4.3. Kompozit membran
3.4.3.1. Sandviç model
3.4.3.2. karşım pellet
3.4.3.3. homojen kompozit membran

7. KAYNAKLAR

1. http://europa.eu.int/comm/research/energy/pdf/hydrogen_summary_report.pdf

You might also like