Professional Documents
Culture Documents
Rapor 2
Rapor 2
İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………………1
ÖZET….……………………………………………………………………………………...2
ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………………..3
SEMBOLLER……………………………………………………………………………….4
1-GİRİŞ……………………………………………………………………………………….5
2-KURAMSAL TEMELLER………………………………………………………………..7
2.1.Tarihçe…………………………………………………………………………….7
2.2.DMFC (Direct Methanol Fuel Cell)……………………………………………..8
2.3.DMFC çalışma prensibi………………………………………………………….8
2.4.DMFC nin diğer yakıt hücrelerine göre avantajları…………………………..10
2.5.Metanolün özellikleri …………………………………………………………..10
3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR
3.1. Sülfona Polistiren
3.2. Membran Hazırlanması
3.2.1. Sülfona polistiren hazırlanması
3.2.2. Membran hazırlanışı
3.3. Deneyler Sırasında Uygulanan Değişik Yöntemler.
3.3.1. yarı mamüle Amberlyst 15 ilavesi
3.3.2. membran hazırlama yöntemleri
3.4. İletkenlik Ölçümleri
3.4.1. Amberlyst 15
3.4.2. Sülfona polistiren
3.4.3. Kompozit membran
3.4.3.1. Sandviç model
3.4.3.2. karşım pellet
3.4.3.3. homojen kompozit membran
4-SONUÇ ve YORUMLAR………………………………………………….12
5-KAYANAKLAR…………………………………………………………………………..13
6-EKLER
ÖZET
İnsanoğlu son yüzyıl içinde zamanla ve mekânla yarışır hale gelmiştir. Bu yarışta da
en büyük ihtiyacı enerji olmuştur. Enerji ihtiyacını kapatmak için her zaman büyük yatırımlar
yapılmış ve mevcut enerji kaynaklarının potansiyellerinin ve verimliliklerinin arttırılması
yoluna gidilmiştir.
Bunun yanında mevcut doğal enerji kaynaklarındaki hızlı azalış insanoğlunu yeni,
verimli ve uzun ömürlü aynı zamanda da Dünyaya verdiğinden fazlasını götürmeyen enerji
kaynaklarına yönelmiştir.
Bu noktada karşımıza, uzun süredir çalışmalar konu olmasına rağmen halen gelişimini
tamamlamamış olan yakıt hücreleri karşımıza çıkar. Bu güne kadar geliştirilen yakıt hücreleri
ileride geliştirilecek olan yakıt hücreleri hakkında bize ışık tutmakta ve umut aşılamaktadır.
Raporun ilk kısmında yakıt hücreleri, membranlar ve kompozit membranlar ile ilgili
genel teorik bilgiler verilmektedir. Genelden özele doğru; kompozit membranlar dan ve
üzerinde çalışılmış olunan amberlyst 15 destek maddeli kompozit membran incelenmiştir.
Raporun ikinci kısmında ise üzerinde çalışılan membranın sentezi ve hazırlanışı
üzerinde durulmuştur.
Raporda son kısımda ise; Amberlyst 15 ve hazırlanan membran ile yapılmış olan
deneylere yer verilmiştir.
ŞEKİLLER LİSTESİ
Sayfa
Şekil 1: DMFC (Direct Methanol Fuel Cell)
SEMBOLLER
PEMFC: Proton değişim zarlı yakıt hücresi; AFC: Alkali yakıt hücresi; DMFC: Direkt metanol yakıt hücresi;
PAFC: Fosforik asit yakıt hücresi; MCFC: Erimiş karbonat yakıt hücresi; SOFC: Katı oksit yakıt hücresi
1-GİRİŞ
Endüstri devrimi ile 1750 yılından bu yana, teknik yeniliklere dayalı olarak dünya
genelinde ekonominin gelişmesi, peş peşe beş ayrı dalgalanma biçiminde sürmüştür. 1750-
1825 yılları arasındaki birinci dalgalanmanın baş enerji kaynağı kömürdür. 1825-1860
arasındaki ikinci dalgalanmada, ekonomiye ivme kazandıran elektrik olmuştur. 1860-1910
yılları arasındaki üçüncü dalgalanmada elektrik etkisini sürdürmüş, ama yeni kaynak olarak
petrol ortaya çıkmıştır. 1910-1970 arasındaki dördüncü dalgalanmada ekonomiyi büyüten
yeni enerji kaynağı nükleer enerjidir. Simdi 1970'lerde başlayan 21. yüzyılın neresinde
biteceği henüz bilinmeyen yeni bir dalgalanma içindeyiz. Bu yeni dalgalanmayı etkileyen
enerji türü hidrojendir.
Günümüzde Dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık %80’i milyonlarca yılda oluşan fosil
kökenli kaynaklardan sağlanmaktadır. Bu kaynakların yeryüzünde artan enerji talebi
karşısında yaklaşık 100 yıl gibi bir süre sonunda tamamen biteceği tahmin edilmektedir. Bu
gerçek tüm dünya tarafından bilinmektedir. İşte bu yüzden güçlü ülkeler bir taraftan, yasal
olmayan yöntemlerle, var olan enerji kaynaklarını etkisi altına almak için, bu kaynaklara
sahip ülkeleri etki altına almaya çalışırken, diğer taraftan yeni enerji kaynakları yaratabilmek
için araştırmalara milyarlarca dolar bütçe ayırmaktadır.
Yeni enerji kaynaklarına yönelmenin önemli ve yadsınamaz diğer bir nedeni ise, fosil
kökenli yakıtların yanması sonucu oluşan emisyonların, doğanın ekolojik dengesini
bozmasıdır.
Bu iki önemli nedenden dolayı dünya ülkeleri, enerji ihtiyacını karşılayabilmek için
bir yandan enerjinin daha verimli kullanılması konusunda çalışmalar yaparken diğer taraftan
rüzgar, güneş, hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekte ve bu alanlardaki
araştırmalara bütçelerinden önemli paylar ayırmaktadır. Gelişmiş ülkeler bugün enerji
ihtiyacının %5-10 arasındaki dilimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaktadırlar ve
ulusal enerji planları çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarını her yıl artırarak
kullanmayı hedeflemektedirler.
Türkiye’nin enerji tüketiminin önemli bir kısmını yani yaklaşık %70’ini ithal
edilmektedir. Ham petrol ve doğal gaz olarak ithal edilen enerji kaynaklarını, sanayide,
konutlarda ve ulaşımda kullanılmaktadır. Enerji kullanımında henüz ulusal politikalar
oluşturulamamış olan Türkiye’de ithal edilen doğal gazdan olan elektrik üretimi, elektrik
ihtiyacının %45’ine ulaşmış ve %60 hedeflenmektedir. Yine enerji kullanımının %40’ı
konutlarda kullanılmakta ve bu enerjinin %50’si ısı yalıtım olmadığından hem atmosfer
kirletilmekte hem de milyarlarca dolar sokağa atılmaktadır.
2.1.Tarihçe
Yakıt hücreleri yaklaşık 150 yıldır kullanılmaktadır. İlk yakıt hücresi 1839 da sir
William Robert Grove tarafından tasarlanmıştır. Onun yapmış olduğu yakıt pilinde elektrolit
banyosu olarak sülfürik asit, elektrot olarak da gözenekli platin kullanılmıştır. Bu harika buluş
ne yazık ki kullanılabilir düzeyde bir elektrik üretememiştir.
Ludwing Mond asistanı ile birlikte 1889 da, hava ve endüstriyel kömür gazı
kullanarak çalışan bir yakıt pili çalışması yapmıştır.
Aynı yıllarda, William White Jaques bu teknolojiye bir isim kazandırmış ve “fuel cell”
(yakıt hücresi) terimini kullanmıştır. O kendi yakıt hücresinde elektrolit banyosu olarak
fosforik asit kullanmıştır.
1932 yılında Dr. Francis T. Bacon önemli bir çalışmaya imza atmıştır. Kendisinden
öncekilerin kullandığı yöntemlerdeki platin elektrot pahalı ve kullanılan elektrolit
banyosundaki asitler korozif olduğundan geliştirilmesi gerekliydi. Dr. Bacon pahalı olmayan
nikel elektrot ve daha az korozif olan alkalin elektrolit kullanmıştır. Çalışması 1959’a değin
sürmüş ve geliştirdiği yakıt hücresi ile 5 kW‘lık üretim yapmıştır. Yapmış olduğu yakıt
hücresini bir kaynak makinesinde kullanmıştır. İsmi meşhur Franchis Baco’nun gölgesinde
kalmasına rağmen o,meşhur yakıt hücresine ismini vermiştir(Bacon Cell).
1959’da Hary Karl Ihring, yakıt hücresi ile çalışan ilk tekerlekli araç olan, 20 beygir
gücündeki traktörü yapmıştır.
1960’lı yılların ilk yarısında, general elektrik yakıt hücresi bazlı elektrik sistemlerini
NASA’nın Gemini ve Apollo uzay kapsüllerinde kullanmıştır. General elektik bu işlemi
“Bacon Cell” teknolojisi ile yapmıştır. Hali hazırda uzay teknolojisinde kullanılan teknoloji
aynıdır. Diğer yandan kullanılan bu teknoloji ile mürettebatın içme suyu ihtiyacı
karşılanmaktadır.”
Yakıt gazlarındaki kimyasal enerji; düşük enerjili, minimum hareketli parçalar içeren
ve hava kirliliğine sebep olmayan elektrokimyasal bir proseste elektrik enerjisine
dönüştürülür. Yakıt hücreleri düşük gürültü seviyesinde, az kirletici ürün açığa çıkararak
yüksek verimle çalışabilmektedirler, tek yan ürün saf sudur. H2; katottaki oksijenin
indirgenmesiyle birlikte anotta yükseltgenir. Bunun yanı sıra yakıt hücresinde metanol, su ve
CO2’ye veya CO; CO2’ye dönüşebilmektedir.
Yakıt hücrelerinin en önemli uygulaması uzay araçlarında başlıca enerji kaynağı olarak
kullanılmalarıdır. H2-O2 yakıt hücrelerinin insanlı uzay araçlarında kullanımı; içme ve
soğutma amaçlı olarak saf suyun üretimini sağlamaktır. Nüfusu yoğun olan bölgelerde bile
yakıt hücrelerini temel alan güç istasyonları kurulabilmektedir. Yakıt hücrelerinin; düşük
emisyon ve gürültü seviyeleri ile H2’nin temel enerji kaynağı olması durumundaki yüksek
verimlilikleri nedeniyle yakın gelecekte önemli rol oynayacağı tahmin edilmektedir.
Yakıt hücre sistemleri genellikle kullanılan elektrolite göre sınıflandırılırlar (Şekil X),
H2 +2Pt 2 Pt-H
Bu hücrelerde ince silikon karbür matris içindeki fosforik asit elektrolit olarak
kullanılmaktadır. Asidik ortamda meydana gelen reaksiyonlar:
aH2 (g) + bCO (g)+ (a+b) O2- bCO2 (g) + aH2O + 2(a+b) e- anot reaksiyonu
½(a+b) O2 (g) + aH2 (g) + bCO (g) aH2O(g) + bCO2 (g) hücre reaksiyonu
DMFC (Direct Methanol Fuel Cell), metanol ve havanın özel bir tarzda yanmasından
ortaya çıkan termodinamik potansiyelin kullanımıyla çalışır. DMFC elektriği hareketli
parçacıklar yardımı ile değil de kimyasal bir proses yardımı ile üretmektedir. Elektrik
üretiminde yanmaya veya yakıt stokunun ayarlanmasına gerek duymaz. Aynı zamanda gaz
halde hidrojen üretmeye de gerek yoktur. Bu ihtiyaç hali hazırda PEM tarafından
gerçekleştirilmektedir. DMFC yi geleneksel pillerden ayıran nokta enerji depolayıcı olmayıp
direkt enerji üretici olmasıdır. Aynı zamanda sadece metanol ve hava verilmeye devam
edildiği sürece enerji üretmeye devam edecektir. Tekrar şarj edilmeye ihtiyaç duymaz.
Termodinamik açıdan elektronlar katoda belirli bir sayıda geçmek istemektedir. Buna
açık devre voltajı denilir. Açık devre voltajı voltmetre ile ölçülebilmektedir.
Kullanılabilir enerji ancak membranın karşı tarafının voltajını eşdeğer noktanın altında
tutmakla üretilebilir. Bunu sağlamak için anot ile katodu birleştiren telin üzerine akımın
geçebileceği zayıf bir ısıtıcı konulur. Böylece orada küçük bir voltaj farkı oluşturulur. Zaten
daha fazla bir voltaj farkı ile daha fazla bir enerji sağlanamaz.
Tabloxxx
Hücre Özellikleri Yakıt Hücresi Türü
Polimer Elektrolit Fosforik asit Karbonat Katı oksit
Membran
Elektrolit İyon değiştirici Fosforik asit Bazik karbonat itriyum oksit ya
membran karışımı da zirkonyum
Çalışma sıcaklığı (°C) 80 200 650 1000
Yük taşıyıcı H+ H +
CO3= O=
Elektolit şekli Katı İmmobilize sıvı İmmobilize sıvı Katı
Hücre donanımı Karbon-metal Grafit Paslanmaz çelik Seramik
Katalizör Platinyum Platinyum
Yakıt hücresi verimi % <40 40-45 50-60 50-60
ŞEKİL
2. HİDROJEN ÜRETİMİ
Dünya enerji ihtiyacı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. “Avrupa Dünya Enerji
Teknolojisi ve Çevre Politikaları Genel Bakışı” (WETO) 2000–2030 yılları arasında dünya
çapında birincil enerjide büyüme hızını yılda %1.8 olarak hesaplamıştır [1]. Bu artan talebin
tükenmekte olan fosil yakıtlar tarafından karşılanması durumunda, dünya iklimini etkileyecek
gaz emisyonlarının ve diğer kirleticilerin artacağı düşünülmektedir. Halen kalkınmakta olan
ülkelerin CO2 emisyon seviyesine katkısı, sanayileşmiş olan ülkelerinkinin %20’sidir.
Kalkınmakta olan ülkelerin sanayileşmesiyle bu oran artacaktır. Bu nedenle, sanayileşmiş
ülkelerin yeni enerji sistemlerinin geliştirilmesinde önderlik etmesi gereklidir.
Halen kullanılan fosil yakıtlar, özellikle de petrolün, dünyada sadece belirli bölgelerde
bulunması enerji ihtiyacının karşılanmasını politik, ekonomik ve ekolojik faktörlere
bağlamaktadır. Bu faktörler yakıt fiyatlarının etkilemekte ve dünya üzerindeki enerji
kullanımında eşitsizliğe yol açmaktadır.
Dünya üzerindeki enerji talebini karşılayacak yakıt üretimi, aktarımı, dağıtımı ve
enerji dönüşümünü bir döngüye bağlayacak, üreticilere ve tüketicilere olan etkisinin de
dikkate alındığı, tutarlı bir enerji stratejisi oluşturulmalıdır. Yakın gelecekte, ülkeler kendi
yerel enerji kaynaklarının, özellikle de yenilenebilir enerjinin, artan bir verimle kullanılmasını
amaçlamalıdır. Uzun dönemde ise, hidrojene dayalı bir ekonomi bütün sektörleri
etkileyecektir.
ENERJİ KAYNAKLARI
Fosil Yakıtlar Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nükleer
Kömür Doğalgaz Biyokütle Güneş Rüzgar Hidrolik Jeotermal Elektrik
Isı
Gazlaştırma Termoliz Elektroliz
HİDROJEN
Yakıt Hücreleri
IC Prosesler, Türbinler, IC
FC Üçüncül Çoklu
motorları Ticari Yerel sentezler motorları
motorları sanayi üretim
Taşıma Binalar Endüstri
UYGULAMA ALANLARI
Şekil 1 . Hidrojen : öncelikli enerji kaynakları , enerji dönüştürücüler ve uygulamaları
YAKIT TÜRÜ
Hidrojen Metanol, Etanol Biyogaz, biyokütle, doğalgaz, benzin, kömür
REFORMER
PEMFC
DMFC
MCFC
SOFC
AFC
PEMFC
PAFC
YAKIT HÜCRELERİ
ULAŞIM SABİT
MOBİL
UYGULAMA ALANLARI
Şekil 2. Yakıt Hücresi Teknolojileri, Uygun Yakıtlar ve Uygulamaları
Hidrojen, kömür veya biyogaz gibi birincil enerji kaynağı değildir. Hidrojen, birincil
enerji kaynaklarından üretilen bir enerji taşıyıcıdır. Şekil 1’de enerji kaynakları dönüşümü ve
uygulamaları gösterilmektedir. Bu nedenle yakın dönemde, mevcut enerji sistemi temel
alınarak yaygın birincil enerji taşıyıcıları ve kaynaklarından üretilmektedir. Uzun dönemde ise
sürdürülebilir enerjiye ulaşabilmek için, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmelidir.
Fosil yakıtlardan gazlaştırma ve reforming ile hidrojen üretimi teknolojisi yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Hidrojen elektroliz ile sudan üretilebilmektedir. Elektroliz için
gerekli olan elektrik güneş pilleri, hidrolik ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından
olacağı gibi nükleer elektrik de bu amaçla kullanılabilir. Hidrojen taşımacılıkta, binalarda ve
sanayide kullanılacaktır. Şekil 1 ve 2’de görüldüğü gibi, yakıt pilleri hidrojenin kullanımında
önemli bir yer tutmaktadır.Yakıt hücresi sistemleri taşınabilir şekilde kullanılabildiği gibi
ulaşımda ve sabit uygulamalarda da kullanılması planlanmaktadır. Şekil 2’de değişik yakıt
hücresi teknolojileri, olası yakıtlar ve uygulamaları gösterilmektedir.
Şekil xxx
3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR
7. KAYNAKLAR
1. http://europa.eu.int/comm/research/energy/pdf/hydrogen_summary_report.pdf