Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 26

Cts, May 26th

A NA SA YFA SIYER HA KKINDA KA VRA M TEFSIRI ONLINE KITA P SA TI VIDEO

arama...

ARAMA

R ( S T R E / D A N I M A)
r/stire; Anlam ve Mhiyeti stirenin Fazileti Kurn- Kerimde r/stire Raslullahn Snnetinde stire ve Konuyla lgili Hadis-i erifler slm'da Kadnlarla stire stirenin nemi stihre; stireden Sonra Yaplmas Gereken Du stihrenin Yozlatrlp Rya Falna Dntrlmesi Tefsirlerden ktibaslar

Allahtan bir rahmet ile onlara yumuak davrandn. yet kaba, kat yrekli olsaydn, hi phesiz, etrafndan dalp giderlerdi. u halde onlar affet; balanmalar iin du et; (umuma ait) ilerde onlarla istire et, onlara dan. Artk kararn verdiin zaman da Allah'a tevekkl et, Ona dayanp gven. nk Allah, tevekkl edenleri kendisine snanlar sever. (3/l-i mrn, 159)

r/stire; Anlam ve Mhiyeti

stire: Herhangi bir konuda doruya ulamak veya yaklamak iin bir bakasnn grne bavurma demektir. Mvere, ivr, mevre, mevere(t), mere, istire, danp iaret ve gr almak anlamna geldii gibi, mvere ve iaret; ar kovanndan bal almak, rey vermek mnlarna da kullanlr. Toplanp meveret eden cemate de r denir (bn Manzr, Lisan'l-Arab, IV, 434-437; Zebd, Tcu'l-Ars, III, 318-320; Elmall, Hak Dini, stanbul 1979, II, 1213). stirenin lgat anlam ile stlah (terim) mns arasnda yakn bir ba vardr. eitli grlere bavurmak sretiyle doruyu elde etmek veya ona yaklamalarnn, eitli ieklerden gerekli malzemeyi alp iledikten sonra ortaya kard bal kovandan almas gibidir. Bu bakmdan Kur'n- Kerm olayn ehemmiyetini u ekilde ortaya koymutur: " hussunda onlarla mvere et" (3/l-i mrn, 159); "Onlarn ileri aralarnda istire iledir" (42/r, 38).

stire, kiinin kendisini ilgilendiren konularda bir bakasnn grne bavurmas veya idrecilerin mmetin durumunu ilgilendiren konularda mverede bulunmas eklinde iki cepheden ele alnabilir. Birinci durumda istire snnettir (Nevev, erhu'l, Mslim, Kahire 1347-49/1929-30, IV, 76). drecilerin mmetin durumunu ilgilendiren konularda istirede bulunmasnn hkm konusunda ise farkl grler vardr. " hussunda onlarla istire et (3/l-i mrn, 159) yetinin vcb mu nedb mi ifade ettii konusunda ulema ihtilf etmilerdir.

Mlikler din konularda slm devletinin ynetimi ile ilgili mevzlarda idarecilerin istirede bulunmalarnn vcip olduu grndedirler. Hatta bn Atiyye ve bn Hveyzimendd byle bir durumda limlere danmayan idarecinin azlinin vcip olduunu savunmulardr (Kurtub, el-C mi li-hkmi'l-Kur'n, Kahire 138687/1966-67, IV, 249-250; M. Tahir b. r, et-Tahrr ve't-Tenvr, Tunus 1984, IV, 148). mam fi istireyi nedb'e hamletmi, ancak daha sonraki fi fukahs yetin vcup ifade ettii grn benimsemilerdir (Fahreddin er-Rz, Meftihu'l-Gayb, Kahire 1934-62, IX, 76; Nevev, a.g.e., IV, 76). Bu konuda Hanefilere nisbet edilen bir gr bulunmamakla birlikte, C esss (v. 370/980)'n 42/r, 38. yetinin tefsirinde "istirenin iman ve namaz klmakla birlikte ele alnmas, konunun nemine ve bizim bununla emrolunduumuza dellet etmektedir" eklindeki sznden istirenin vcip olduu grn benimsediini anlyoruz (C esss, Ahkm'l-Kur'an, Beyrut, ts., V, 263; M. Thir b. Ar, a.g.e, IV, 148).

Hz. Peygamber (s.a.s.) istireye tevik etmi; kendisi de Bedir'de Eb Sufyn'n geldiini haber alnca ne gibi tedbir alnaca konusunda Ensar'la mvere etmi; ayrca Bedir esirleri konusunda, Uhud ve Hendek Gazvelerinde, Hudeybiye'de, Tif Seferinde, fk hdisesinde, ezan konusunda olduu gibi birok mevzda ashbyla istire etmitir. Hatta Eb Hureyre, Raslullah'tan daha ok ashbyla/arkadalaryla istire eden kimse grmediini belirtmektedir. Bundan dolay bn Teymiyye; idreciler istireden muaf olamazlar. nk Allah onu peygamberine emretmitir demektedir (bn Teymiyye, es-Siyset' er'iyye (Mecm'u Fetva iinde), Riyad 1381-86, XXVIIl, 386, 387; Hemmm Abdurrahm Sa'd, "Arzu'l Ehdisi'n-Nebeviyye el-Mteallike bi'-r" (e-r fi'l-slm iinde), Amman 1989, 1, 85-107). Bunun yansra sahbe ve zellikle Hulef-i ridn istireye byk nem vermiler, Hz. Eb Bekir ve mer (r.a.); istire etmek zere Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Muaz b. C ebel, Ubey b. K'b, Zeyd b. Sbit ve dier ashab'tan oluan birer mvere heyeti oluturmulardr (bn Sa'd, et-Tabakt (nr. hsan Abbas), Beyrut 1388/1968, II, 350-352; Beyhak, es-Snen'l-Kbr, Haydarbd 1355, X, 114- 115; Mttak el-Hindi, Kenzu'l-Umml, Beyrut 1405/1985, V, 627; Said Ramazan el-Bt, "e-r f C ehdi'l-Hulefi'r-Ridn (e-r fi'l-slm iinde), l, 113-167).

slm hkmeti, 3/l-i mrn, 159. yette belirtildii zere meveret (istire) esas zerine kurulmutur (Abdlkerim Zeydan, el- Vecz f; usli'l fkh, Badad 1405/1985, s. 358; M. Hamdullah, slm Peygamberi (Trc. S. Tu), stanbul 1980 II, 942). Bu zelliiyle slm idaresi bir ahsn diktatrlne dayanan "otokrasi"den; kendisinde lh bir sfat olduu iddiasyla ortaya kan kiinin idaresine dayanan "teokrasi"den; stn aznlk snfnn hkimiyetine dayanan "oligari"den; kiilerin hev ve heveslerine gre idare ettii "demagoji"den ayrlr (zzddin et-Temm, e-r beyne'l-Esle ve'l-Musra, Amman 1405/1985, s.

27-28).

slm'daki istire sistemi ounluk veya aznlk fark gzetilmeksizin, imkn dhilinde herkesin grn almay gerektirmekte; bunun yannda grler iinde tercihe ayan olann parmak hesabyla deil, derin ve tarafsz akl aratrma neticesi tesbit edilmi olann tatbik mecbriyetini iermektedir (Ma'rf ed-Devlib, slm'da Devlet ve ktidar (trc. Mehmed S. Hatipolu), stanbul 1985, s. 55). Bu sistem iktidar nazariyesinde bir yenilik olup, kapitalist demokratik rejimlerdeki ekliyle ekseriyetin ekalliyete; sosyalist demokratik rejimlerde olduu gibi ekalliyetin ekseriyete tahakkmn safd etmektedir. Bununla beraber slm mvere sistemi, arzu edilen neticeyi verebilmesi iin belli bir pedagojik (terbiyev) hazrlk devresini gerektirmektedir (Devlib, a.g.e., s. 56).

Devlet bakannn istire edecei heyet deiik bir kadro tekil edebilir. r meclisi Uhud savanda Hz. Peygamberin mslmanlarla istiresinde olduu gibi bazen halkn ounluu (Ahmed b. Hanbel, Msned, III, 351); bazen Havzin ganimetleri meselesinde olduu gibi istire nnda mevcut mslmanlarn tamam; bazen Hendek muhsarasnda Gatafan'n ekilmesi iin yaplacak antlamalarda grld zere Sa'd b. Muz ve Sa'd b. Ubde gibi kendi kavimleri iinden ykselmi kiiler (Abdurrezzak, el-Musannef, Beyrut 1403/1983, V, 367-368; Heysem, Mecmau'z Zevid, Beyrut 1967, VI, 130-133); bazen de Bedir esirleri konusunda olduu gibi, mslmanlarn bir ksm r meclisini olutururlar (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III, 105, 188, 219-220; Abdlkerim Zeydan, slm'da Ferd ve Devlet, stanbul 1978, s. 99-100). Ancak r meclisi kimlerden oluursa olusun, ortaya kan hkmler, slm'n genel prensiplerine aykr olamayacandan, halk zerinde keyf bir idare, diktatrlk, zulm ve adletsizlik meydana getirmeyecektir. Zira slm dil bir sistemdir.

Devlet erkn bilmedikleri ve iinden kamadklar din konularda limlerle; cihadla ilgili konularda ordu komutanlaryla; mmetin menfaatine ynelik mevzlarda halk bykleriyle; memleket dvlarnda yazarlar, nzrlar, ii ve memur temsilcileriyle istire etmeleri durumunda bu prensip amacna ular. istire yaplan kiiler hakkyla dindar, bilgili (sahasnda uzman), akll ve tecrbeli olmaldr (Kurtub, a.g.e., IV, 249-250).

stire bir nevi ictihad demektir. Konusunu ise Kur'an ve Snnetin aka beyan etmedii konular tekil eder (erbs, Yes'elneke fi'd-dni ve'l-Hayt, Beyrut 1980, IV, 169; M. Vehbi, Hulsat'l-Beyn, stanbul, ts. (dal), II, 766). Devlet bakan ile r meclisi arasnda anlamazlk kmas halinde, ihtilf konusunu tartp inceledikten sonra gr bildirecek bilirkiilerden oluacak hakem heyeti kurulabilir. Hz. mer bunu tatbik etmitir. am'a giderken, yolda, orada veba salgn olduunu renince, yola devam edip etmeme konusunda muhcirlerle istire etmi; anlama olmamas zerine ensarla grm; yine netice kmaynca ilk muhcirlerden Kurey bykleriyle mvere etmi ve onlarn geri dnme yolundaki teklifini kabul ederek maiyetiyle birlikte geri dnmtr (Buhr, Tb 30; Hiyel 13; Mslim, Selm 98, 100; Muvatta', Medine 22, 24; Ahmed b. Hanbel, Msned I/194; M. Reid Rz, Tefsir'l-Menar, Beyrut, ts. (Dr'l-Ma'rife), V, 196-197; Zeydan, a.g.e., s. 103). Bu gibi durumlarda Hz. Peygamberin ounluun grne uyduu da olmutur. Mesel Uhud'da Medine'nin dna kmann aleyhinde olduu halde, ekseriyetin istei zerine ehir dnda savamtr (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III/351; Zeydan, a.g.e., s. 103-104). (1)

stirenin Fazileti

stire ile ilerin gzel neticelere varmas, siys, ictim, asker vs. btn alanlarda problemlerin zlmesi mmkndr. Kii ne kadar akll, zeki ve tecrbeli bulunursa bulunsun, C enb- Hakk'n Kur'an- Kerm'inde iaret ettii ve fillerini vd mvere esasna uygun hareket etmedike, faydal sonulara ulamas ve problemlerini gzel bir ekilde zmlemesi pek mmkn deildir. Zira Hz. Peygamber (a.s.) akl ve zek ynyle insanlarn en mkemmeli iken, Allah ona bile mvereyi emretmitir.

Hz. Peygamber (a.s.) vahyin indirilmedii durumlarda daima arkadalar ile istire yoluna gitmitir. Ashb- kirm, Raslullah (a.s.)'n kendi fikriyle hareket ettiini bildikleri konularda, kendi fikirlerini O'na aklar, o da uygun fikir dorultusunda hareket ederdi. Bunun rnekleri pek oktur.

Peygamber Efendimiz. Bedir savanda, kendilerine en yakn kuyunun banda durdu ve oray karargh yapmak istedi. Bu srada Ashab'tan Hubb el-C muh, Peygamberimize "Y Raslallah! Buray, Allah'n seni yerletirmi olduu ve bizim ileri geri gitmee yetkimiz olmayan bir yer olarak m setin? Yoksa bu bir gr, bir harp taktii midir?" diye sordu. Raslullah (a. s.) "Hayr; bu bir gr ve bir harp taktiidir" dedi. O zaman sahb "O halde y Raslallah! Buras uygun bir yer deil, orduyu kaldr. Dmana en yakn kuyuya gidelim. Orada bir havuz yapp iine su dolduralm, geride kalan kuyular tahrip edelim, dman istifade edemesin" dedi. Bunun zerine Hz. Peygamber (s.a.s.) "Sen gzel bir fikre iaret ettin" buyurdu ve bu sahbnin dedii ekilde hareket etti.

Toplumlarn dtkleri hatalar, ok defa ii kendi bana yrtme sonucu olmaktadr. Bu ii kendi bana yrtme ne kadar genilerse, hatalarn says o nisbette artar; ne kadar daralrsa hatalar da o nisbette azalr. Geri hatadan bsbtn kurtulmak imknszdr. nk hatadan uzak kalan sadece Allah'tr. Ancak meselelerin zmnde birok fikir bir araya gelirse, mkemmel veya nisbeten doru bir zm elde edilebilir. Bu srette, sorumlu kimselerin zerindeki sorumluluk yk de hafifler ve sorumluluk mterek olur.

stire ederken gz nnde bulundurulmas gereken en nemli noktalardan biri, kime veya kimlere danlaca konusudur. Bu husus, yaplacak olan bir iin hayrla neticelenmesine nemli derecede etki eder. Bu yzden danlacak olan kiinin, akl ve tecrbe sahibi, dindar ve faziletli, samimi, salam fikirli, keskin grl, insan psikolojisini iyi tahlil edebilme, doruluk ve gvenilirlik gibi deerlere sahip olmasna dikkat edilmelidir. te yandan, akl bir eye ermeyen, ahlksz, marur kimselere danmann kiiye hibir yarar salamayaca da aktr.

Grlerinde ve dncelerinde daima isabet edenlerin, bir i yapmaya niyetli olduklarnda, istire etmelerine almamaldr. nk byle kimseler, kendi grlerini yoklarlar, zek ve anlaylarn denerler. Bu ekilde hareket etmekle fikir ve dncelerini zinde tutarlar.

Herhangi bir konuda istire etme ihtiyac ortaya karsa, u iki metoddan biri ile problem halledilir: Birincisi, birka kiiyle ayr ayr grlr, fikirleri alnr; fikirler hangi noktada daha ok birleiyorsa, o uygulanr. kincisi, birka kii toplanp grleri sorulduu zaman her biri fikirlerini syler, daha sonra bu kiiler birbirlerinin grlerini inceleyerek en uygun grte karar klarlar ki bu grle de salkl hareket etmek mmkndr.

Abbs yneticilerinden Me'mun, oluna nasihat ederken, istire konusunda yle demitir: "phen olan ilerde, tecrbe sahibi, gayretli ve efkatli ihtiyarlarn grlerine bavur. nk onlar, ok ey grp geirmiler, zamann inili-kl, ikballi-hezimetli olaylarna hit olmulardr. Onlarn sz ac da olsa kabul ve tahamml et. Danma kuruluna korkak, hrsl, kendini beenmi, yalanc ve inat kiileri alma''

Kendilerini beenen, bakalarnn gr ve dncelerine deer vermeyen kiiler, hi kimseye danmazlar. lerini kendi gr ve dnceleri dorultusunda zmlemeye alrlar. Bu ekilde davranma ise, ou zaman yanllklara sebep olur. Yaplan ilerden fayda yerine zarar elde edilir.

Bir kiiye bir i hakknda dncesi sorulup da, o kiinin dncesi etrafnda i halledilmeye allrken, iin sonucu iyi kmazsa, dncesi sorulan kii azarlanmamal ve tekdir edilmemelidir. Zira, bu dnyada herkesin, kendi dnce ve fikirlerinin uygun olduunu zannetmesi normaldir. Kii, grndeki hatasyla knanr ve azarlanrsa, kendisine mitsizlik ve gvensizlik gelir. Bu durumda olan kiiye danlnca da, doru olan grn gizler ve hata yapma korkusu ile o

konuda hibir ey sylemez.

Ksaca belirtmek gerekirse, istireye yani danmaya, Yce Allah'n emri, Peygamber Efendimizin snneti olarak nem verilmelidir. Atalarmz da "ulu sz dinleyen, ulu dalar aar", "akl akldan stndr" diyerek, istirenin gerekliliini ksa ve z bir ekilde ifade etmilerdir. (2)

Kurn- Kerimde r/stire

Kurn- Kerimde r kelimesi ve trevleri, toplam 3 yerde geer: 2/Bakara, 233; 3/l-i mrn, 159; 42/r, 38.

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler iin anneler ocuklarn iki tam yl emzirirler. Onlarn (annelerin) yiyecei giyecei bilinen (rf)e uygun olarak ocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye g yetireceinin dnda (yk ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, ocuu, ocuk kendisinin olan baba da ocuu dolaysyla zarara uratlmasn; miras zerinde (ki sorumluluk ve grev) de bunun gibidir. Eer (anne ve baba) aralarnda rza ile ve danarak (ocuu iki yl tamamlanmadan) stten ayrmay isterlerse ikisi iin de bir glk yoktur. Ve eer ocuklarnz (bir st anneye) emzirtmek isterseniz vereceinizi rfe uygun olarak dedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah'tan korkup-saknn ve bilin ki Allah yaptklarnz grendir. (2/Bakara, 233)

Allah'tan bir rahmet dolaysyla onlara yumuak davrandn. Eer kaba, kat yrekli olsaydn onlar evrenden dalr giderlerdi. yleyse onlar, bala onlar iin balanma dile ve i konusunda onlarla mvere et. Eer azmedersen artk Allah'a tevekkl et. phesiz Allah, tevekkl edenleri sever. (3/l-i mrn, 159)

(Sleyman'n mektubunu alan Sebe'melikesi,) "Beyler, ulular! Bana ok nemli bir mektup brakld" dedi. "Mektup Sleyman'dandr, rahmn ve rahm olan Allah'n adyla (balamakta)dr." "Bana ba kaldrmayn, teslimiyet gsterip bana gelin, diye (yazmaktadr)." (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu iimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanmda olmadan (size danmadan) hibir ii kestirip atmam. Onlar, u cevab verdiler: Biz gl kuvvetli kimseleriz, zorlu sava erbabyz; buyruk ise senindir; artk ne buyuracan sen dn. Melike: Hkmdarlar bir memlekete girdiler mi, oray perian ederler ve halknn ulularn alaltrlar. (Herhalde) onlar da byle yapacaklardr, dedi. (27/Neml, 2934)

(Bu sevaplar, iman edip) Rablerine icbet edenler, namaz dosdoru klanlar, ileri kendi aralarnda r ile olanlar ve kendilerine rzk olarak verdiklerimizden infak edenler (iindir). (42/r, 38)

Raslullahn Snnetinde stire ve Konuyla lgili Hadis-i erifler

stirenin nemi ve stire Emri: Kur'n- Kerim, beeriyet kadar eskiliini gstermek sadedinde Hz. Sleyman'n mektubu zerine, takip edilecek siyasetin tesbiti maksadyla yaknlarn toplayan Belks'n yapt istire (27/Neml 29-33; 7/A'rf, 109-112) bata olmak zere Firavun'un Hz. Ms'ya kar alnmas gerekli tedbirleri tesbit iin etrafndakilerle yapt istireden, Hz. brhim'in, olu smail'le ilgili olarak, onun kurban edilmesi hussunda grd rya zerine, ocuk smail'le yapt istireye (37/Sfft, 101, 102) varncaya kadar kaydettii misallerden baka, iki ayr yette Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ve mslmanlara istireyi emreder. Birinci yet, Mslmanlarn sosyal meselelerini aralarnda yapacaklar istire ile yrtmelerini emreder: "...leri, aralarnda r iledir" (42/r, 38). Bu yetle alkal olarak belirtilmesi gereken bir husus udur: Burada kaydedilen paray Kur'n- Kerim'deki ilgili metnin btn ierisinde grecek olursak "istire emri"nin bata Allah'a iman olmak zere, tevekkl, byk gnahlardan saknma, namaz... gibi slm'n temel prensipleri meyannda zikredildiini grrz. Bu durum istirenin ehemmiyetine parmak basmay gye edinir: "Size verilen ey hep dnya hayatnn geici (birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevap) ise daha hayrldr, daha sreklidir. (Bu sevaplar) iman edip de ancak Rablerine gvenip dayanmakta, byk gnahlardan ve fhi ktlklerden kanmakta, fkelendikleri zaman bizzat (kusurlar) rtmekte (balamakta) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid dvetine) icbet edenlere, namaz(larn) dosdoru klanlara -ki bunlarn ileri daima aralarnda mvere iledir-, kendilerini rzklandrdmz eylerden (Allah'a tat urunda) harcamakta bulunanlara, kendilerine tagallb ve zulm vaki olduu zaman elbirlik (mazluma) yardm eyleyenlere mahsustur." (42/r 36-38)

Dier yet ise, dorudan doruya Hz. Peygamber (s.a.s.)'e mteveccihtir: "Onlarla i hussunda istire et" (3/l-i mrn, 159). Yani her hususta "en gzel rnek vermekle mkellef olan" Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sosyal meselelerin cereyannda ve amme ilerinin tedvirinde de rnek olmas, bu ilerde istireyi mstekar bir esas yapmas istenmektedir. Bizzat Raslullah: "Allah bana farzlarn ikamesini emrettii gibi mdretu'nns da emretmitir" (Mnv, Abdurrauf, Feyzu'l-Kadir erhu'l-C mii's-Sar, Beyrut, 1972, II/159; bn Kesir, Tefsir, Beyrut, 1966, II/142) buyurur. Mdretu'nns ise, insanlara iyi davranmak, onlarla iyi geinmek, onlara mltefit olmak, onlar kazanmak, gnl alc olmak gibi itim kaynamay salayacak davranlarn hepsine birden mil olmutur (Mnv, a.g.e. II/215, III/205).

Konuyla lgili Hadis-i erifler:

Bu konuyla ilgili olarak gelen rivyetler, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ve ashbnn (r. anhm) hayatlarnda istire keyfiyetinin mhim bir dstur olarak yer etmi bulunduunu gsterir. yle ki, bu mevzda gelen hadislere dayanarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in etrafndakilerle istire etmeden bir karara varmad, bir icraatta bulunmad bile sylenebilir. Bir rivyette yle der:

"Mslmanlarn fikrini almadan "emr" tayin etseydim, bnu mmi Abd'i tayin ederdim" (bn Sad, Tabakatul-Kbr, Beyrut, 1960, 3/154; Tirmiz, Humus, hadis no: 1966, Menkb 380).

"Mstear (kendisiyle istire edilen kii), gvenilen bir kimse (olmal)dr." (Eb Dvud, Edeb 114; Tirmiz, Zhd 39, Edeb 57; bn Mce, Edeb 37)

"Biriniz (din) kardeine dant zaman, danlan kimse ona hak ve doru bildiini sylesin." (bn Mce, Edeb 37)

Azm, gr sahipleriyle istire etmek ve onlarn grlerine uymaktr. (bn Kesr, Tefsir I/420)

Kim bilmeden fetv verirse, yaplan iin gnh, o fetv verene gider. Kim mslman kardeine bile bile yanl yol gsterirse, ona hiynet etmi olur. (Eb Davud, lm 8, hadis no: 3657)

Kiiye bildii bir ey sorulduu zaman onu gizlerse; Allah, Kymet gn o kimseyi ateten bir gemle (yularla) balar. (Eb Dvud, lm, Bbu Kerhiyyeti Meillm)

Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ebbekir ve Hz. mer iin: Siz bir danmada oy birliine varrsanz, ben size aykr hareket etmem. demitir. (Ahmed bin Hanbel, 5/227)

stihre eden aldanmaz, istire eden piman olmaz, iktisd eden (tutumlu harcayan) yoksul olmaz. (Tabern, el-C mius-Sar, Keful-Haf, 2/242). Bu rivyetin senedinde ok zayf bir kii vardr. Hadis zayf olmakla birlikte, ruhu ve anlam itibaryla dorudur.

Hz. Enes: "Arkadalar ile istirede Hz. Peygamber kadar ileri giden bir bakasn grmedim" der (Tirmiz, C ihad 34). Hz. mer, Peygamberimizin mslmanlarla alkal bir meselenin istiresi iin Hz. Eb Bekir ile birok geceler boyu babaa kaldklarn bazen bu istirelere kendisinin de katldn belirtir (Hakim enNisabur, el-Mstedrek, Haydarabad, Deken 1335 basksndan ofset, 2, 227)

Suyt, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in dier insanlardan farkl olan hussiyetlerini belirtirken bu zelliklerden biri olarak "istire yapma mecbriyeti"ni de zikreder. Bu mecbiyeti delillendirme sadedinde Hz. Peygamber'den: "Allah bana farzlar yapmam emrettii gibi, (istire yoluyla) insanlar iyi idare etmemi (mdretu'nns) de emretti" hadisini kaydeder. (Suyt, Hasisu'l-Kbr, Kahire, 1967, s. 125; Ktb-i Sitte, 16/127)

Telkki: Hz. Peygamber (s.a.s.)'i meverete bu kadar ehemmiyet vermeye sevkeden ey meveretin tesiri hakknda tad inan idi. stire edenin "asla piman olmayacan" belirten (Heysem, Nuruddin Mecmau'z-Zevid, Beyrut, 1967, 2/280) Hz. Peygamber (s.a.s.)'e gre: "Bir millet istire ettii mddete zillete dmez" (Zemaher, Kef I/332). Bu inanc takviye eden dier bir grne gre, bir meselede ferd grler yanlabilirse de cemaatin gr asla yanlmaz: "Allah, mmetimi dalalet zere birletirmez. Allah'n eli cemaat zerinedir." (Tirmiz, Fiten 7, hadis no: 2168). yle ise gerek ferd ve gerekse itim meselelerde mmkn mertebe ok kimsenin grleri mdahele edip kaynamal, mterek nokta bulunmal ve buna da uyulmaldr. "Gelip geen btn peygamberlerin ikisi sem ehlinden, ikisi de arz ehlinden olmak zere istire edecei drt veziri olageldiini ve kendisinin de ayn ekilde drt vezirle takviye edildiini" (Tirmiz, Menkb 44, hadis no: 3680) belirten Hz. Peygamber, slih (liykatli) bir mvirin ehemmiyetini belirtme sadedinde bir baka hadislerinde yle buyururlar: "Sizden, zerine mesliyet yklenen bir kimse iin Allah hayr murad ederse, ona "slih" bir vezir nasip eder de unuttuu eyleri hatrlatr, hatrlad eylerde de yardmc olur." (Nes, Beya 33). Hadisin Eb Dvud'daki vechinde: "Allah, bir lider (emr) hakknda hayr murad ederse kendisine drst bir vezir nasib eder.. Allah onun iin hayr murad etmezse kendisine kt bir veziri musallat eder de unuttuu eylerde hatrlatmada, hatrlad eylerde de yardmda bulunmaz" (Eb Dvud, Harac veil-mra 4, hadis no: 2932) der.

Hz. Peygamber, istirenin sosyal hayata getirecei huzur ve saadeti ifade iin de: "Umernz (yneticileriniz) hayrllarnzdan, zenginleriniz de cmertlerinizden olur ve ileriniz de aranzda istire ile yrrse; yerin st sizin iin yerin altndan daha hayrldr" (bn Kesir, en-Nihye fil-Fiten, Kahire, 1969, I/24; Ktb-i Sitte, 16/127) der.

Tevik: Problemi olan herkesin, meselesini bir bilenden sormas bizzat Kur'n- Kerim tarafndan: "Bilmiyorsanz bir bilenden (ehl-i zikr) sorun" (16/Nahl, 43; 21/Enbiy, 7) diye emredilmekten baka Hz. Peygamberimiz de "Akllara sorun, doru yolu bulursunuz, (bu emrime) si gelmeyin, piman olursunuz!" (bn Hacer, el-Metlibul-liye, Kuveyt, 1973, 3/17) der. Bir tebliinde: "Kardeiniz, birinizden bir ey soracak olursa, ona mutlaka yol gsterin" (Eb Dvud, Edeb 114; Tirmiz, Zhd 39) diye emrederken, sorana verilecek bu cevabn bir vazife olduunu da ayrca belirtir: "Bir Mslmann dier bir mslman zerindeki haklarndan biri, ondan tavsiye (nasihat) talep ettii zaman kendisine tavsiyede (nasihatta) bulunmasdr." (bnu'l-Hac el-Mlik, el-Medhal, 1293, 4/45; Mverd, Edeb'd-Dny ve'd-Dn, stanbul, 1299, s. 239-40; Ktb-i Sitte, 16/127)

Hz. Peygamber stireye Muhta m? Bu soru, Hz. Peygamber hakknda kabul edilen ummi telkkler muvcehesinde hatra gelebilecek mhim bir sorudur. Zira, Raslullah'n Kur'an'da ifadesini bulan vahiy dndaki szlerinde bile vahy-i gayr-i metluv denen bir nevi vahye, ir- lhye mazhar olduu, onun kendi hevasndan bir ey sylemedii gerek Kur'an'da (53/Necm, 3) ve gerek hadislerde (Bak. Syt, ed-Drrl-Mens, Msr, 1314, 6/122) gelmi bulunan nasslarla ifade edilmitir. Abdullah bnu Amr'dan gelen rivyet "fkeli halinde bile azndan sadece hak kelam ktn" ifade ederken (Eb Dvud, lim 3, hadis no: 3646), Eb Hureyre'den gelen bir rivyet "akalamalarnda da haktan baka bir ey kmadn" ifade eder. Bu sonuncu rivyet aynen yle: "Hz. Peygamber (s.a.s.), bir defasnda: "Ben haktan baka bir ey sylemem" buyurdu. Orada bulunan Ashab'tan bazlar: "Ama siz, ey Allah'n Rasl, bizimle akalayorsunuz" dediler. C evaben: "(aka srasnda da olsa) haktan baka bir ey sylemem" buyurdu." (Ahmed bin Hanbel, II/340; Tirmiz, Birr 57)

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in her an lh murkabe altnda bulunduunu, kendisinden huss ictihdna mebn meselelerde hata varid olacak olsa bile -az sonra aklayacaz- bu hata zerinde ilanihaye ibka edilmeyip lah tashih ve uyarya mazhar olacana en gzel, en ikna edici misal, Bedir esirlerine yaplacak muamele ile alkal istireden sonra gelen vahiydir. Hz. Peygamber'in ald karar lah iradeye uygun gelmemesi sebebiyle mteakiben gelen vahy Hz. Peygamber (s.a.s.)'i hngr hngr alatacak kadar iddetli bir ifade ile tenbih ve tashih etmitir. stiarede Hz. Eb Bekir fidye mukabili serbest braklmalarn, Hz. mer hepsinin ldrlmelerini, Abdullah bnu Ravaha atete yaklmalarn teklif etmiti. Hz. Peygamber ise, Hz. Eb Bekr'in grn muvafk bularak, fidye mukabili serbest braklmalarn karar altna almt (bn Kesir, Tefsir, 3/346). Bu karar iddetle knayan yette u ibare de mevcuttur: "...Daha nceden Allah'tan verilmi bir hkm olmasayd, aldklarnzdan tr size byk bir azab eriirdi." (8/Enfl, 67-68)

Burada unu belirtmemiz gerekmektedir: Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm) her hususta en gzelin, en faydalnn, en dorunun rneini vermek vazifesiyle muvazzaftr. stiare hussunda da bu vazifeyle muvazzaftr. yle ise her seferinde, her iinde mcizeye, sarih vahye dayansayd bu "rnek olma" vazifesi yerine gelmemi olurdu. yle ise, peygamber ve eli olmak haysiyetiyle Allah'la olan irtibat asndan zuhur eden meselelerin hallinde insanlarla istireye ihtiyac olmamakla beraber, insanlara istirenin lzumu, ehemmiyeti ve nasl yaplmas lazm geldiini retme vazifesiyle de muvazzaf olmas sebebiyle istireye yer vermek zorundadr. Nitekim, sylediimiz bu hususu, te'yid eden bir rivyet bnu Abbas'tan gelmektedir: "Onlarla i hussunda istire et..." (3/l-i mrn, 159) yeti nzil olduu zaman Hz. Peygamber (s.a.s.) unu syledi: "(unu bilin ki) Allah ve Rasl istireye muhta deildir. Fakat, C enb- Hak, mmetime bir rahmet olarak bunu emretmitir" (Suyt, Hasisul-Kbr, I/257). Bunu te'yid eden bir baka rivyette: "C ebril'in Hz. Peygamber'e Kur'an' indirdii gibi snneti de indirdii" belirtilir (Suyt, ed-Drrl-Mensr, 6/122)

u halde Hz. Peygamber, tad peygamberlik vasfnn bir yn icab istireye muhta deilse de, dier bir yn, yani rnek olmak, retmek ynyle de istire yapmakla muvazzaftr. Alimler meselenin bu ynn tavzihte mttefiktirler. Hasan- Basri yle der: "C enb- Hak: " hussunda onlarla istire et" diyerek mahlkatn en kmiline mevereti emretti. Bu emir, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ashbna olan ihtiyac sebebiyle deildir. Bu emirle C enab- Hak, bize meveretin fazilet ve ehemmiyetini retmek ve Mslmanlarn mevereti hayatlarnda tatbik etmelerini salamak; kiinin, lim bile olsa insanlarla meverette bulunmas gerektiini retmek istemitir." (bn Man ed-Drr, Temyiz, Yazma, Damat brahim Paa, No: 945, 60/a)

Katde de ayn yeti aklarken emrin Hz. Peygamber'in ashbnn fikirlerine olan ihtiyacndan ziyade terbiyev ynn dile getirir: "Allah, mvereyi Ashab'n Hz. Peygamber'e lfet ve yaknln artrmak ve onlarn (ilerinden geebilecek her eit mlhazalar bertaraf ederek) nefislerini ho klmak iin emretti" (31)

Mvere emrinin "kalplerin ho klnmas" gayesine raci olduu farkl alimlerce te'yid edilen bir husustur (Bak. bn Kesir, Tefsir II/142, 143; Muhammed bn Allan, Dellul-Flihn, Msr, 1971, III/209). lk nazarda mbhem gibi gelen bu tabirin aydnlanmas maksadyla bn Kesir'in: "Bylece insanlar, yaptklar ilerde daha evkli (ent) olurlar" izahn (bn Kesir, Tefsir II/142) kaydedebiliriz. stireye ehemmiyet vermeyen diktatrlerin hlet-i rhiyesini inceleyen aratrmaclar onlarn son derece kukulu ve rkek olduklarn, zaman zaman delilik derecesine varan ruh bunalmlar geirdiklerini ifade ederler.

Siyas tarihiler, diktatr idarelerin, bizzat diktatrlerin lm ile sona erdiini ifade ederken, sosyolog ve itimaiyatlar da temeli istireye dayanan "demokratik" idare ve terbiyenin halktaki mesuliyet ve teebbs ruhunu artrdn belirtirler.

u halde, istirenin ehemmiyetinden bahsederken onun bu ynne de hususen parmak basmak gerekmektedir: stire idare edenle idare edilenler arasnda karlkl sevgi, sayg, itimad ve gvenin en mhim sebeplerinden biridir. Fikri alnan kimse, onlara kar iinden geebilecek kuku, endie, suizan, korku gibi hislerden kalbini temizleyerek kendisine deer verilmi olma dncesinin de itirakiyle samimi bir hrmet ve itaat duygusuyla balanacak, idare eden de bilmukabele ona kar daha ziyade merhamet ve efkatini ziyadeletirecektir. Eslaf alimlerimiz bu durumu "lfetin ziyadelemesi", "kalplerin ho klnmas" gibi tbirlerle ifade etmilerdir.

En Byk Dh De stireye Muhtatr: Hz. Peygamber (s.a.s.), "leri, aralarnda r iledir" yetinin lim-chil, idare eden-idare edilen herkese mil olan umm emrine ramen hi kimsenin u veya bu mlahaza ile, kendisini istireden mstani addetmemesi, mutlaka istireye yer vermesi gereini ifade zmnnda: "Ben vahiy gelmeyen hususlarda sizden biriniz gibiyim" der (Heysem, Mecmeuz-Zevid, 1/178, 9/146) ve "Allah Tel, ikisi sem ehlinden: C ibril ve Mkil ve ikisi de arz ehlinden: Eb Bekir ve mer olmak zere drt vezirle beni takviye etti" diye ilve eder. (Mnv, Feyzul-Kadir, II/217)

Hz. Peygamber, mslmanlar kendisiyle istireye tevik etmek, bilhassa dnyev ilerin tedviriyle alkal hususlarda, herkesin ahs fikrini sylemede, kendi nbvvet otoritesi karsnda ilerinden geebilecek tereddd ve ekingenlikleri krabilmek iin daha da ileri giderek: "...(unu bilin ki) ben de bir insanm, sylediklerimde isbet de ederim, hata da ederim" (Heysem, a.g.e. I/178), "...Siz dnyanzn iini benden daha iyi bilirsiniz" (a.g.e. I/179) gibi beyanlarda bulunmutur.

Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisinden sonra gerek ilm ve gerek itim vaziyeti ne olursa olsun herkesin mutlaka istire ile hareket etmesi gereini ifade eden bir beyn Hz. Ali'nin bir sorusu zerine varid olmutur. Asl uzun olan mezkr rivyette Hz. Ali, Hz. Peygambere sorar: "Ey Allah'n Rasl, hakknda Kur'an'da yet gelmemi, sizin snnetinizde de bir benzeri hkme balanmam (hakknda emir veya yasak beyan edilmemi) bir hdise ortaya karsa, ne yapmamz irad buyurursunuz?" Raslullah'n cevab udur: "Onu (fukah) ve m'minlerden bid olanlar arasnda istire edin. Fakat asla huss bir kimsenin re'yi ile hkme balamayn..." (Heysem, a.g.e. I/180)

bn Teymiyye, Hz. Peygamber'e Kur'an'da gelen istire emrine dayanarak, "Hibir veliylemrin (otoritenin) kendini, istire etmekten mstan addedemeyeceini belirttikten sonra, Kur'an'da gelen mezkr emrin gyeleri hussunda limlerin u tesbiti yaptklarn kaydeder:

1- Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ashbnn kalplerini kazanmas (te'lif), 2- Hz. Peygamber'den sonra bu prensibe uyulmas, 3- Hakknda vahiy gelmeyen harp, cizye, vesir her eit ite onlarn reylerini elde etmesi (bn Teymiyye, es-Siyset-eriyye, s. 161) (Ktb-i Sitte, 16/131).

Ashb ve stire: Ashb, Hz. Peygamber'den ald derse uyarak istireye gerekli ehemmiyeti vermitir. Hz. Eb Bekr Kur'an- Kerim'in kitap haline konmasndan (Tirmiz, Tefsir, (Tevbe Sresi), hadis no: 3102), zekt vermemek iin isyan eden bedevlerle savaa (Buhr, Zekt 1) kadar btn devlet ilerinde istireye yer verdii gibi, saa sola tyin ettii komutanlara bile istire ile hareket etmeleri hussunda ta'mimler yollamtr (Heysem, a.g.e. 5/319).

Bu hususta Hz. mer'in igal ettii mevki daha dikkat ekicidir. Hz. Peygamber'in kabr-i erifleri ile minber arasnda "meclisu'l-muhcirn"in yer aldn; Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Zbeyr, Hz. Talha, Hz. Abdurrahman bnu Avf'n burada devaml ye olduklar, zuhur eden her meseleyi onlara vazederek onlarla istire ettii (Aluddin Aliyyul-Muttak, Kenzul-Umml, Haleb 1978, 13/624), sorulan suallere snnete uygun cevab bulmak iin istirelere bavurduu (Bak. fi, Risle, Msr, 1940, s. 427; Mslim, es-Sahh, Selm 98) rivyetlerde belirtilir. Hicr takvimin konmasyla sonulanan tarih vazyla ilgili istire bunlarn mhimlerinden biridir (Taber, Tarih, Beyrut, tarihsiz, 4/188). Onun, istire meclisine genleri de alp, fikirlerini rahata sylemeleri hussunda teviklerde bulunduu da rivyetlerde gelmitir. Hatta onun, asker komutanlarn yanna mvirler tayin ettii de bilinmektedir (Heysem, a.g.e. 5/319).

Hz. Peygamber'in Mvirleri: Hz. Peygamber, istireye son derece ehemmiyet verdiini belirttikten sonra, ahs hayatndaki tatbikat gstermek bakmndan, fiilen istirede bulunduu baz ahsiyetleri belirtmede fayda var. Hemen kaydedelim ki, bu hususta ilk akla gelen kimseler Hz. Eb Bekr ve Hz. mer'dir. bn Abbas onlar Hz. Peygamberin "iki havrsi ve iki veziri" olarak tavsif eder (bn Kesir, Tefsir, 3/143). Raslullah'n devlet ilerinin yrtlmesinde bu iki zta ne kadar nem verdiini: "Eb Bekr ve mer benim nazarmda, bir ba iin gz ve kulak mesabesindedir" (Mnv, Fevyzul-Kadr, I/189) hadisinden anlayabiliriz. Hz. Peygamber bu kulak ve gz gibi kymetli tuttuu mvirlerin grlerini ne kadar stn tuttuunu, "Eb Bekr ve mer istire srasnda bir meselede ittifak edip birletilermi asla itiraz etmem" (Heysem, a.g.e. 9/53) szyle ifade eder. Hz. Peygamber'in "kinizle beni takviye eden Allah'a hamd olsun" (Usdl-be, 6/10) dedii de rivyetler arasnda gelmitir.

Gerekten de bu iki mstear son derece nafiz grl kimselerdir. Onlarn bu husustaki liykatlerini ifde eden rivyetler oktur. Hz. mer iin olu Abdullah: "mer'in birey iin: "Zannederim bu yle olmaldr" deyip de onun zannettii ekilde hsl olmad vki deildir" (Buhr, Menkb 35) der. Yine Abdullah bn mer'in ifadesiyle ortaya kan bir meselede herkes bir gr beyan ederken Hz. mer bir baka gr beyan edecek olsa meseleyle alkal olarak gelen yet her seferinde Hz. mer'i te'yid etmitir (bn Hacer, Fethul-Br, Kahire, 1959, II/51). Nitekim bu durumlarda on be kadarnda Hz. mer'den "yle olsayd" diye vki olan temennyi tkiben, temennsine muvfk yetler gelmitir. Tesettr, mnfklara klnan cenze namaz, Bedir esirlerine uygulanacak mumele ile alkal vahiyler bunlardandr. Hz. mer'e vahy-i lah'nin muvfakat olarak bilinen bu hadisler (Bak. bn Hacer, Fethul-Br, II/51; Heysem, a.g.e. 9/67-69) onun ne kadar nfiz, basret ve ne kadar berrak bir ftrat- selme sahibi olduunun ve Hz. Peygamber'in: "Benden sonra bir peygamber gelseydi bu mer olurdu" (Tirmiz, Menkb 48) veya "Allah, hakk mer'in lisanna ve kalbine koymutur" (Tirmiz, Menkb 45) iltifatlarnn ne kadar doru olduunun en gzel delilleridir.

Hz. Eb Bekir (r.a.)'in bu husustaki kapasitesini dile getiren rivyetler de oktur. Onlarn burada zikrinden sarf- nazar ederek, onun grlerindeki isbetlilik derecesini ifade eden Hz. Peygamber'in u hadisini kaytla yetiniyoruz: "Allah, Eb Bekir'in (kararlarnda) hata yapmasndan, semsnn fevkinde rahatsz olur." (Heysem, a.g.e. 9/46).

Hz. Peygamber'in bu iki zat dnda baka mvirleri de olmutur. Az sonra belirtilecei zere, istire edilecek mesele kimi veya kimleri alkadar ediyorsa, kadn-erkek, yal-gen, hatt m'min-mnfk ve mrik ayrm yapmadan fikirlerine bavurmu, lzumuna inand ve fayda mlhaza ettii herkesle istirede

bulunmutur.

Bununla beraber, ummiyetle gerek Ensar ve gerekse Muhcirn'un temsilcileri durumunda olan bykler, onun ska mrcaat edip istire yapt kimseleri tekil etmekte idi. Bu meyanda Hz. Eb Bekir ve mer (radyallahu anhm)'den sonra bilhassa Hz. Osman, Hz. Ali, Talha, Zbeyr, seyd bn Hudayr, Sa'd bn Muaz ve Sa'd bn Ubde, Muaz bn C ebel vs. ska istire ettii kimseler arasnda zikredilebilir (Bak. Heysem, a.g.e. I/178).

Mnfk ve Mriklerle stire: Burada hussen zikre yn iki isim Abdullah bn Ubey bni Sell ve Abbas bn Abdilmuttalib'tir. Bunlardan birincisi Medine'deki mnfklarn ba olarak birok straplara sebep olduu halde Hz. Peygamber (s.a.s.) zaman zaman kendisiyle istire etmitir. Bu meyanda Uhud Sava'nn nerede yaplaca hussunda icr edilen istiredeki tutumu ve neticeleri mhimdir (bn Hiam, Sret, Msr, 1955, 3-4, 63).

bn Abbas'a gelince, Hz. Peygamber Mekke' de iken, onunla henz mrik olmasna ramen, "isbetli rey ve kuvvetli zek sahibi" olmas sebebiyle, hicret gibi en gizli, en kritik bir meselede bile istire ederek fikrini almtr (Bak. bnul-Esir, sdl-be, Kahire, 1970, III/165; bn Hacer, Tehzbut-Tehzb, Haydarabad, Deken 1378 basksndan ofset, 5/123; Taber, a.g.e. 2/239)

stiare Konular: Hz. Peygamber'in ashbyla yapt istireler gznne alnnca bunlarn ok eitli sahalara girdikleri grlr. ounlukla harp ve askerlikle alkal iseler de sadece bunlara mnhasr deildir. Nitekim namaz vakitlerini duyurma ekli ile alkal olan istire, din olduu gibi, ifk (Hz. ie'ye iftira) meselesinde yaplan istire de tamamen dnyev ve hatta hususi bir meselenin mveresi gibi gzkmektedir. Misallerden gelen bu tenevv (eitli sahalarla ilgili olma) sebebiyle slm alimleri, istireye arzedilmesi gereken meseleler hussunda farkl iddialarda bulunurlar. "Bir ksm harb ve dmanla alkal meselelerde gerekli derken, dier bir ksm dnya ve din ilerinde lzumlu, bir baka grup da, insanlar ahkmn sebepleri ve itihadn yapl tarz hususlarnda uyarmak iin din meselelerde yaplmaldr" demilerdir (Bak. Suyt, Rasisul-Kbr, 3/258).

stiare D Konular: Din mevzlarn bile istire mlne girdii sylenirken, vahyin gelmedii hususlara giren din meselelerin kastedildiini belirtmek gerek. Nitekim Ashb, Hz. Peygamber'in teklifleri geldike: "Bu vahiyse diyeceimiz yok, ama ahs re'yiniz ise kanaatimiz udur... yle yaplrsa daha iyi olur... Biz bunu kabul edemeyiz.." eklinde konumulardr. u halde vahiyle tavzih ve tesbit edilen meselelerde vahye ters den kanaatler ileri srmek, mnakaa yapmaya kalkmak m'minlik edebine aykrdr, bu hususlarda tam bir teslimiyet gerekmektedir.

Hz. Peygamber Allah'a, hirete, kadere iman gibi imana mteallik meselelerde mnkaa ve hatta mbhaseyi yasaklamtr (Buhr, Bedul-Halk 11; Mslim, man 212-217). Ksmen mevzmuzun dna kan bu bahse bir rnek kaydedip geeceiz: Hz. Ali'nin rivyetine gre, bir gece kendilerine urayan Hz. Peygamber: "Namaz klmyor musunuz?" diye sorunca Hz. Ali: "Ey Allah'n Rasl, bizim nefislerimiz Allah'n kudret elindedir. O, bizim (namaza) kalkmamz dilerse bizi kaldrr (biz de namaz klarz)" cevabn verir. Hz. Peygamber kaderle alkal bu meselede mnkaaya girmektense cevap bile vermeden geri dner, gider. Ancak, giderken kendi kendine u yeti telaffuz ettiini Hz. Ali iitir: "nsann en ok yapt i tartmadr" (18/Kehf, 54) (Buhr, tism 18)

stirenin Mekanizmas: slm'n istireye verdii nemi belirttikten sonra, slm istirenin safhalaryla alkal birka mhim noktay aklayabiliriz:

1- Mvirin Durumu: stirede en mhim hususlardan biri budur. Snnette kimlerle istire edilebilecei hussunda gerek kavl ve gerekse fiil hadisler, rnekler bolca varid olmutur. Buna gre:

a. Liykat: Mstear, fikri alnacak hususta akl, tecrbe ve bilgi ynleriyle liykatli olmaldr. Hadiste: "kil (akll) olandan fikir aln ki, doruyu bulasnz..." (bn Hacer, el-Metlibul-liye, 3/17; Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. 3/409), "ini bilmen, akll kiiye danp sonra da ona uymandr" (Aluddin Aliyyul-Muttak, Kenzul-Umml, 3/110) denir. limler, kendini beenen, tecrbesiz genle, aklna araz gelmi yallardan fikir almamay tavsiye ederler (bnul-Hac, a.g.e. 4/46).

Liykatl ve tecrbeli kimse, gvenilebilir olduu takdirde mrik bile olsa fikrine bavurulabilecei hussunda yukarda zikri geen Hz. Peygamber'in amcas Abbas ile henz o mslman olmazdan nce yapm bulunduu istire delil olarak gsterilebilir.

Ahlk kitaplarnda kaydedilen: "Mstearn fikren gam ve kederden slim olmas" artn da liykatle alkal bir husus olarak deerlendirebiliriz (A.g.e. 4/46).

b. Mtemed Olmak: Fikrine bavurulacak kimsenin liykattan baka mtemed olmas aranmaldr. Hz. Peygamberimiz mkerrer olarak: "Mstear gvenilir olmaldr" (bn Mce, Edeb 37, hadis no: 3745-3746; Tirmiz, Zhd 39, Edeb 57) der. Bir baka hadiste: "Mstear drst olmaldr, bir kimseye bir ey danlrsa kendisine yaplmasn arzu ettii eyi tavsiye etmelidir" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/409; Heysem, a.g.e. 8/96) buyurur, byle hareket etmeyenin davrann da "...kardeine ihnet etmitir" diyerek ihnet gibi ar bir sula sulayarak knar (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/411). Hz. Peygamber, istirede drstlkten ayrlanlar knayan hadislerden birinde de yle buyurur: "Kii kendisinden fikir dananlar hakknda hayrhah olduu mddete grlerinde isbetli olmaya devam eder. Ancak, danan ne zaman aldatmaya kalkarsa Allah da onun fikirlerindeki shhati (isbetlilii) kaldrr." (A.g.e. III/409)

Drstlk Bata Gelir: "Hz. Peygamber, yukarda kaydettiimiz baz hadislerde fikir danana cevap vermenin bir vecibe olduunu beyan etmekle beraber, kanaat beyan ederken drstln art olduunu bilhassa tebarz ettirir. Mrcaat edenle mstear arasnda mevcut hasmane dnceler, menfi hisler sebebiyle drst olmayacaksa skut etmesi, konumamas gereklidir: Mstear gvenilir olmaldr, sorulana dilerse cevap verir, dilerse skt eder (cevap vermez). (Heysem, a.g.e. 8/97). Ancak, cevap verecekse yaplacak i kendisi iin yaplyormucasna (doru) cevap versin. (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/410). u halde mesela Mverd gibi baz limler: "Bir kimseye dost veya dman kim (istire iin) mrcaat ederse etsin, fikrini gizlemede hibir zr yoktur" szn (Mverd, a.g.e. s. 240) bu hadisin ruhsatyla ihtiyatla karlamak gerekir.

Sorulara doru cevap vermek hussunda delil olarak, normal durumda kii hakknda medar- bahs edilmesi gybet saylabilecek bir aklamay, mrcaat ve sual zerine yaplm bulduumuz u hadisi gsterebiliriz. Hz. Peygamber, evlenmek niyetiyle Eb C ehm ve Muviye hakknda kendisine fikir danan Ftma Bintu Kays'a u enteresan cevab verir: "Eb C ehm sopasn omuzunda tar (yani dayak atcdr). Muviye'ye gelince, o da fakir ve malszdr, sen same bnu Zeyd ile evlen." (Mslim, Talk 36; Tirmiz, Nikh 38; Nes, Nikh 22)

c. Mslman ve Dindar Olmak: Baz hadisler, istire edilecek kimsenin Mslman ve mtedeyyin olmasn art koar: "Kim bir ie girimek ister de o hususta Mslman biri ile mvere ederse Allah onu ilerin en dorusunda muvaffak klar" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/409).

Ahlk kitaplarna "mttak, mtedeyyin olmak" eklinde girmi olan bu artn, kez "nasih/t veren ve muhib/dost, sevgi sahibi olmak", "sorulan hususta mstearn menfaati olmamak" gibi kaydedilen dier artlarda da olduu zere, esas gyesi yukarda kaydettiimiz "gvenilir olmak" artn gerekletirmeye rcdir (Bak. Abdullah evket bn Muhammed Hamdi, Ahlk- Din, stanbul, 1328, s. 282; bnul-Hacc, a.g.e. 4/46)

d. lgili Olmak: Bu vasf liykat maddesinde mtlea edilebilirse de, ayrca ele alnmasnda fayda vardr. Aslnda ilgi, liykattan olduka farkl bir husustur. Hz. Peygamber 'in bir ksm snnetini, hatra gelebilecek baz sualleri bylece daha rahat akla kavuturabileceiz. Nitekim Uhud Seferi srasda, sava ehrin iinde mi, yoksa dnda m olmal? diye mzkere yaplrken mnfk Abdullah bn bey bn Sell'n fikrinin alnmas bu mesele ile olan alkas sebebiyledir. Zira,

yz civarnda bir grubun lideri durumunda idi.

Bu konuyla ilgili olarak, kadnla istire meselesi de mevzbahs edilebilir. Zaman zaman, bir ksm kitaplarda mutlak bir ifade ile "kadnla istire etmeyin" (Bak. bnul-Hacc, a.g.e. 4/46) eklindeki tavsiyenin snnete uymadn syleyebiliriz. Zira en azndan kadn ilgilendiren meselelerde onunla istire edilmesi hussunda Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm)'den ok net "emirler" varid olmutur: "Kendilerini ilgilendiren hususta kadnlarla istire edin" (sdl-be, 4/15) "Kzlar hussunda kadnlarla istire edin." (Eb Dvud, Nikh 24) "Bakire kzla, (evlendirmezden nce) babas mvere etmelidir" (Eb Dvud, Nikh 24, 26) "Dul kadn, kendisiyle istire edilmeden evlendirilmemeli, bkire kz da izni alnmadan nikhlanmamaldr..." (Buhr, krh 3; Mslim, Nikh 64) gibi.

Evlenme gibi ahsn alkadar eden bir mevzda fikrinin alnmas ve ona uyulmas kesinlikle ifade edilir ve hatta "kzn arzusunun hilfna yaplan nikhn bizzat Raslullah tarafndan iptal edilmesi" (Buhr, krh 4) vak'asna dayanan "cumhur" bu eit nikhn btl olduuna hkmeder (bn Hacer, Fethul-Br 15/351, Azimbd, Avnul-Mabd, Medine 1968, 6/119 ve devam).

phesiz bir erkek, kadn veya kz ile sadece evlenme meselesinde "istire etmekle" kaytl deildir. Bu hususu te'yid eden bir rivyette: "Hz. Peygamber kadnlarla da istire eder, onlarn beyan ettikleri grleriyle amel ederdi" (bn Kuteybe, Uynul-Ahbr, Msr, 1963 (ofset), I/27 denmektedir. Bunun aksini ifade eden rivyete rastlamadk. Tirmiz'de "kzl rzgr"la alkal hadiste geen "kii annesine bakmaz, kadnna itaat eder" cmlesinde knanan husus, kadnla yaplan istire deil, annenin ihmal edilmesidir. Nitekim ayn hadiste "...babasna bakmaz, arkadana rabet gsterir" (Tirmiz, Fiten 38) denilmektedir.

Kadnla istire meselesindeki tereddd izle edecek iki rnei Hz. mer'den kaydedebiliriz. Birincisi, bilinen bir vak'adr. Hz. mer bir cuma hutbesi srasnda, evlenmelerde kadnlara verilecek olan mihir iin bir snrlama getirerek mblaaya kalmasn nlemek istedii zaman cemaatte bulunan bir kadnn, bizzat Kur'an'dan okuduu yetle bu kararn yanlln hatrlatmas zerine Hz. mer: "Bir kadn isbet, bir erkek hata etti. Bir emr (lider) cedelleti ve cedeli kaybetti" diyerek kendi iddiasndan rcu edip kadnn grne uyar (Bak. Bklln, et-Tehmd, Beyrut 1957, s. 199).

kinci misalimiz mevzmuz asndan daha dikkat ekicidir. Bir gece teftiinde Hz. mer, kocas cihad iin askere gitmi olan bir kadnn "bekrlktan yakndn" iitince, kz Hafsa'ya (ve kadnlardan tecrbeli olanlara) (A.g.e. s. 198) mrcaat ederek: "Kzm, (syle bakalm) bir kadn kocasndan ne kadar mddet ayr kalmaya tahamml edebilir?" diye sorar ve onun verdii cevaba dayanarak askerlik mddetini alt ay olarak snrlar. (Said bn Mansur, Snen, Malegaon, 1967, II/186; Bklln, a.g.e. s. 198; Bak. brahim C anan, Hz. Peygamberin Snnetinde Terbiye, s. 326-327)

u halde, kadn ilgilendiren ahs, ailev meselelerde fikri alnaca gibi, ihtisasna giren meselelerde de fikri alnabilecektir. Zaten liykat ve ilgisi olmayan hususlarda erkek de olsa kendisiyle istire tavsiye edilmemitir. yle ise, "kadnla istire etmeyin" mealindeki mutlak tavsiyeler meneini snnetten almazlar, baz ciddi kitaplarda (92) tasrih edildii zere "hkema" szdr. Ne var ki, din kitaplarmza girmi bulunan -darb- mesel, israiliyat, etibba ve hkema sz nevinden- her ey, halk tarafndan zamanla dinin kendisi zannedilerek, hadisle, Kur'an'la iltibas edilmitir.

2. stirenin ekli: slm istirede mvirlerin durumunu belirttikten sonra istirenin cereyan tarzna da temas etmek isteriz. Burada karmza farkl ekiller kmaktadr:

a. Dorudan Re'ye Mrcaat: Karara balanacak bir mesele zuhur edince salhiyetli veya ilgili kimselere bavurarak fikirlerinin alnmas demektir. Bunun misali Hz. Peygamber'in hayatnda oktur. Bedir'de harbe karar vermek (bn Sad, a.g.e. II/14), Bedir Harbi'nden sonra da elde edilen esir ve ganimetler mevzunda takip edilecek tutum iin (Tirmiz, C ihad 34), Hendek Harbi'nin hazrlk ekli iin (bn Sad, a.g.e. II/66) yaplan istireler ummiyetle bilinen rneklerdir.

Hz. Peygamber, bu durumda beyan edilen grlerden en uygununu seerdi.

b. Liykatlinin Mdhalesi: Baz durumlarda Hz. Peygamber'in ahs mrcaat varid olmadan, ortaya km mesele ile alkal olarak hariten mdhale vakalar olmutur. Bu mdhaleler "liykatli az"dan geldii veya "mkul" bulunduu takdirde daima hsn- kabul grmtr. Bununla alkal rnekler de oktur. Bu ikna edici rnekler Hubab bnu'l-Mnzir ile alkal olanlardr. Bedir Sava'na karar verildikten sonra Hz. Peygamber ordunun sava vaziyeti alaca yeri tayin ederek yerleme emrini vermiti ki, Hubab huzura karak harp mevziini seme iini vahyin irad ile deil de kendi re'yi ile yapt ise burann uygun olmadn Hz. Peygamber'e syledi. Hz. Peygamber de: "Hayr, vahiy deil, kendi reyimle semitim" der. Hubab'n fikrine uygun olarak yeniden yerleim yaplr (bnu Sa'd II/15; Hkim, a.g.e., III/427; Vkd, Mez Oxford, 1966, I/53) Ayn Hubab'n gerek Hayber (Vkd, a.g.e. II/645), gerek Tif (Vkd, a.g.e. II/325-326) seferleri srasnda, gerekse Ben Nadr ve Ben Kureyza gazvelerinde (Suyt, Hasisul-Kbr, III/257-258) Hz. Peygamber tarafndan, her seferinde kabul edilen benzer tekliflerine rastlyoruz.

Fetih gn Mekke'nin haramiyetini iln eden Hz. Peygamber'in bu meyanda "otlarn yolmann da harama dahil olduunu" sylemesi zerine amcas Abbas tarafndan izhir denen ve gnlk hayatta muhta olunan bir otun bu yasaktan hri tutulmas iin yaplan talebin kabul edilmesi (Buhr, C eniz 76; Mslim, Hacc 445-448) arap yaplan (Buhr, Eribe 8), eek eti piirilen kaplarn krlmas iin verdii emre "krlmayp ykandktan sonra kullanlmas" (Buhr, Mez 38) iin yaplan teklifin kabul edilmesi gibi rnekler Hz. Peygamber'in ok farkl konularda muhtaplarn dinleyip grlerini deerlendirdiini gsterir.

c. Yersiz Teklif: unu da belirtelim ki, mnhasran dini alkadar eden meselelerde vaki olan telkin ve tavsiyeleri Hz. Peygamber ciddiye almamtr. Nitekim O'nun kadn-erkek, yal-gen herkese, her hususta dnce ve kanaatlerini serbeste syleme hussundaki cesret verdiren msmahakr davran sebebiyle, baz kimselerin, zaman zaman "yersiz" ve "densiz" diyebileceimiz davranlar ve teklifleri de olmutur. Bunlardan biri, bir yolculuk srasnda vki olur: Akam vakti girince Hz. Peygamber (s.a.s.) orucunu amak iin su ister. Bunun zerine muhtab emri hemen yerine getirecei yerde: "Biraz daha bekleyin, ortalk kararsn" karlnda bulunur. Hz. Peygamber (s.a.s.), her seferinde ayn ekilde mukabelede bulunan muhtabnn -ki Bill-i Habe'dir- (Eb Dvud, Savm 19, hadis no: 2352) mtleasn nazar- dikkate almakszn emrini defa tekrar ederek orucunu atktan sonra, iftar vaktiyle alkal aklamada bulunur (Buhr, Savm 44).

kinci bir misal, hac mensikinin tlimi srasnda meydana gelir. Peygamberimiz (s.a.s.) hacc esnasnda Zilhicce'nin drdnc (veya beinci) gn beraberinde kurbanlklarn getirmeyenlere, ihramdan kmalarn emretmiti. Sahbler, "ihramdan kmak iin vaktin henz gelmediine" hkmederek bu emri tatbik etmek istemiyorlard (Mslim, Hacc 111, 144). Raslullah bu tutum karsnda o kadar fkelenmiti ki, Hz. ie'nin yanna dnd zaman fkesi hl yznden okunuyordu" (Mslim, Hacc 130, Heysem, a.g.e. III/233)

Gerek iftar vakti, gerek ihramdan kma gn gibi, tamamen din hususlarda, dnyada Hz. Peygamer'den baka kim daha liykatl ve selahiyetli olabilirdi ki, bu eitten itiraz ve teklifleri ciddiye alsn?

d. Saygsz Mdhale: Her ne kadar normal istire erevesinde mtalaa edilmesi zor da olsa, istire mevzu ele alnd zaman temas edilmesinde fayda mlahaza edilecek bir husus da Hz. Peygamber'in "saygszca" diye tavsif edeceimiz baz itiraz ve mdhaleler karsndaki tutumudur. Zira insanlar arasnda bir ksm lsz ve saygsz davranlara sapan kimseler her zaman mevcuttur. Bunlar karsnda Hz. Peygamber (s.a.s.)'in davrann ibret almamz iin bilmekte fayda vardr. Ksaca "sabr" ve "msmaha" olarak tavsif edeceimiz bu snneti sergileyen bir iki misal kaydedeceiz:

Birinci misalimiz, Abdullah bnu Zi'l-Huvaysira denen bir Temimlinin davrandr. Hz. Peygamber Huneyn'de elde edilen ganimeti (veya Hz. Ali'nin Yemen'den

(Nes, Zekt 78) gndermi bulunduu sadaka maln (bn Hacer, bu farkllktan hareketle, ayn itirazcnn iki ayr yerde olay kardna hkmeder -Fethul-Br 15/321-322-) datrken ortaya atlarak: "Ey Muhammed! Allah' tan kork, dil ol, bu taksim Allah'n rzs aranmayan bir taksim oldu" der. Bu sze fena halde fkelenen Hz. Peygamber (s.a.s.) ona u cevab verir: "Eer ben de s/isyankr isem, kim O'na mut/itaatkr olabilir? Yer, gk ve insanlar ierisinden Allah, beni seip itimat eder de, siz etmez misiniz?" Hz. Peygamber'in son derece zldn gren ashabdan bazlar bu saygsz iddetli bir ekilde cezalandrmak, hatta ldrmek iin izin isterlerse de Raslullah (s.a.s.): "Ben mriklerin Muhammed arkadalarn ldryor demelerini istemem" diyerek hibirisine msade etmez (Buhr, Enbiy 6, 26, stitbe 7; Ahmed bin Hanbel, Msned III/353, 354, 355; Mslim, Zekt 142).

Bir baka vak'a, Hz. Zbeyr ile Medineli arasnda kan su ihtilfnn halli srasnda meydana gelir. Hz. Peygamber ihtilf: "Ey Zbeyr (madem su, komuna senin tarlandan geiyor) tarlan nce sen sula, sonra da suyu komuna sal" diye hkme balamt. Karardan memnun olmayan Medineli: "Ya Raslallah sen karar Zbeyr lehine verdin, nk o senin halaolundur" diye itiraz eder (Buhr, Tefsir 86). Hz. Peygamber'i yz renklenecek kadar fkelendiren bu lsz itiraz zerine gelen bir vahiy, bu eitten zuhur edecek durumlar iddetle knar: "Onlar senin hkmlerini ilerinden gelen holukla, tam bir teslimiyetle karlamadklar mddete m'min deillerdir" (4/Nis, 65)

Kez, zin suunu ileyen kadnlarn cezlandrlabilmesi iin drt hit getirilmesini emreden yetin (4/Nis, 15) nzl vesilesiyle vki bir sual zerine Hz. Peygamber'in, kars ile yabanc bir erkek yakalayan kimsenin znleri ldremeyeceini, drt hitle mahkemeye mrcaat edebileceini beyan etmesi zerine, Sa'd bn Ubde' nin: "Ey Allah'n Rasl, hkm byle mi? (Ahmed bin Hanbel, Msned, I/238) Yani ben karmla bir yabancy yakalayp da drt hit bulup gelinceye kadar dokunmayacam ha?!" sorusuna Hz. Peygamber: "Evet hkm byledir" demesi zerine Sa'd itiraz ederek: "Hayr, seni hak ile gnderen Zt- Zlcell'e kasem olsun, byle birini grrsem hemen klcmla kellesini uururum" der. Hz. Peygamber, lh hkme kar gelmeyi ifade eden bu n feverna kar: "Ey Ensar, ey Medineliler! Efendiniz Sa'd'n ne dediini iitiyorsunuz. Evet Sa'd kskantr, ben ondan daha kskancm, Allah ise benden daha kskantr" (Heysem, a.g.e. 4/328) cevabn verir. C emaatten Sa'd'n kskanln te'yid eden baz konumalardan sonra olacak, biraz yatan Sa'd zr dileyerek yle der: "Ey Allah'n Rasl, bu (sylediiniz) haktr ve Rab Tel'nn indinden gelmitir. Fakat ben (ilk defa duyunca ite byle bir) tuhaf oldum" der (bn Hacer, FethulBr 11/232).

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in byk bir sabr ve msmaha ile karlad feveranlar zaman zaman Hz. mer'den gelmitir. Bunlar meyannda, bilhassa Hudeybiye Sulh zerine vaki olan itiraz kayda dedii iin az sonra etraflca temas edeceiz.

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sert, hain ve bazan rencide edici klara sabr, skt, mlyemet ve mmkn mertebe gler yzle mukabele edii, etrafndaki insanlarn dalmalarn nlemeye raci idi. Bu davrann O'nun baarsndaki byk roln bizzat Kur'an- Kerim te'yid etmektedir. Nitekim yukarda ksm olarak kaydetmi olduumuz Hz. Peygamber'e mvere etmeyi emreden yet yle der: "O vakit sen Allah'tan bir rahmet olarak onlara yumuak davrandn. Eer (bilfarz) kaba, kat yrekli olsaydn onlar etrafndan herhalde dalp gitmilerdi bile. Artk onlar bala (Allah'tan da) gnahlarnn affn iste, i hussunda onlarla mvere et" (3/l-i mrn, 159).

Dilimizdeki "insann yere bakan ile suyun duru akanndan kork" sz de, Hz. Peygamber'in sert ve hatta saygszca itirazlara cesaret veren msmahal davranndaki hikmet ve maslahat anlamaya yardmc olabilir. nsanlar muhlefetlerini ifade edemezlerse bir ksm gizli telakkilerin gelimesinden ve beklenmedik zamanlarda tehlikeli patlamalar halinde ortaya kmasndan korkulmaldr.

3- Kararn Alnmas: stirenin mhim bir safhas, mzakere edilen mevz zerine deiik grler serdedildikten sonra kararn alnmas safhasdr. Hz. Peygamber'in snnetinde bunun eitli ekillerde yapld grlr:

a- Ekseriyetin Re'yi: Uhud Harbi iin yaplan istirede karar byle alnmtr. Bata Hz. Peygamber (s.a.s.) olmak zere yallar dmann ehir iinde karlanmas fikrinde idiler. Ancak, ounluu tekil eden genler bunu tezlil edici bularak erkeke meydanda savamay istiyorlar ve bunda srar ediyorlard. Hz. Peygamber: "yleyse siz bilirsiniz" diyerek kabul etti (Heysem, a.g.e. 6/107).

b- Grlerden birinin tercih edilip seilmesi: "Baz durumlarda Hz. Peygamber, beyan edilen grlerden birini oylamaya bavurmadan, ahsen tercih etmitir: Bedir esirlerine yaplacak muamelede yle olmutur.

c- Karar Tehir Etmek: Ortaya atlan grlerden hibirini kabul etmeksizin, durumun tavzihini zamana brakma ekli de olmutur. Namaz vaktini duyurmak iin benimsenecek vasta mevzunda bu tarz uygulanmtr. Sahabelerden bazs an almay, bazs ate yakmay, bazs da boru ttrmeyi teklif ediyordu. Hz. Peygamber hibirini uygun bulmayarak karar tehir etti. Ertesi gn Abdullah bnu Zeyd'in ryada ezberlemi olduu bugnk ezan ekli benimsendi (Mslim, Salt 1; bn Mce, Ezan 1; Beyhak, es-Snenul-Kebr, Haydarabad 1344, I/421).

d- cbr Karar: Hz. Peygamber'in hayatnda, az da olsa mvirlere ramen re'sen alnm olan karara da rastlanr. Bunun en iyi misali Hudeybiye Anlamas'dr. stikbale mtuf stratejik hedef ve gayelerini, zhir ve pein grnts sebebiyle anlamayarak "tezlil edici" bulan "Ashb- Rasl"n hemen hemen tamam (Vkd, a.g.e. II/607) sulhtan memnun deildir. yle bir anlama yapmaktansa erkeke savamak istiyorlard, bu sulh ise zilleti kabullenmek gibi bir eydi. Hz. Peygamber anlamann mndemi bulunduu maslahat ve mes'ut neticeleri o anda aklamay mahzurlu telkki ettiinden olacak, bu sulhla alkal ikn edici konuma yapmaktansa, bu hususta sktu tercih edip, daha nce gerekleen vaadleri hatrlatarak bunda da hayr olduu hussunda etrafndakileri iknya alyordu (A.g.e., II/609).

zetle, Hz. Peygamber Hudeybiye'de peygamberlik otoritesine dayanarak itirazlar susturdu ve bu anlamay kabul ettirdi. Hz. mer'le, Hz. Peygamber arasnda geen konuma hem ashabtaki memnuniyetsizliin, hem de Hz. Peygamber'in srarndaki kararlln derecesini kavramak iin kayda deer: "Ey Allah'n Rasl biz hak zere, onlar da btl zere deiller mi? "phesiz yle." "Bizim llerimiz cennetlik, onlarnki cehennemlik deil mi?" "phesiz yle." "yleyse niye dinimizde bu zilleti kabulleniyoruz? Allah bizimle onlar arasnda (savala belirlenecek) hkmn vermezden nce geri mi dneceiz? (Olmaz byle ey)!" "Ey Hattab'n olu, ben Allah'n elisiyim (ve O'nun emrine muhlif de deilim) (A.g.e., II/609) ve Allah da ebediyyen bizi terketmeyecektir."

Hz. mer bundan sonra Hz. Eb Bekr'in yanna giderek Hz. Peygamber'e sylediklerini ona da tekrar eder. Hz. Eb Bekr de: "(Onun emrine uy, zira ehdet ederim ki) O, Allah'n Rasldr ve Allah O'nu ebediyyen terketmeyecektir" cevabn verir. Arkadan Fetih sresi iner, Hz. Peygamber sreyi batan sona Hz. mer'e okur. Hz. mer, "Yani bu bir fetih mi?" diyerek hl devam eden znt ve endiesini dile getirir (Buhr, Fardul-Humus 36; Vkd, a.g.e., II/608).

Isrardaki hatasn bilhare anlayarak keffreti iin yl orucu tutup, kleler zad edecek olan Hz. mer bata olmak zere, Hz. Eb Bekir ve dier pekok sahb ittifakla Hudeybiye Sulh'nn "slm'n en byk zaferi olduunu" ifade edeceklerdir (Vkd, a.g.e., II/607, -610).

Hlsa, istire sonunda kararn alnmasnda yegne prensip, bugnk Bat parlamenter sisteminde cr olan parmak usl (demokrasi) deildir. Son sz; nazar- mm, bilgi ve vukufiyeti bakalarna nazaran daha geni olan esas mes'ul kiinindir, yani Hz. Peygamber'indir.

4- ahs Kanaatnda Direnmemek: Snnette gelen mhim mvere rnekleri tetkik edilirse Hz. Peygamber'in mzkereye sunduu meselelerde ahs kanaatlerinin benimsenmesi iin, Hudeybiye Sulh hari, ok srar etmedii grlr. Bedir'de semi olduu ilk sava mevziini, Hubab'dan gelen teklif zerine terkettii gibi, Uhud Sava'nn Medine'nin iinde yaplmas istikametindeki kanaatine ramen genlerin ounlukla "ehrin dnda" olmasn istemeleri zerine de dar kmay kabul etmitir.

Bir baka ikn edici misal Hendek Sava srasnda, imza safhasnda bozulan bir anlamadr. Hz. Peygamber savan uzamas ve ehirde skntnn artmas zerine dman cepheyi datmak dncesiyle, baz bedevi gruplarla cepheyi terketmeleri mukabilinde Medine hurma mahsulnden belli bir yzdenin kendilerine verilmesi esasna dayanan bir anlama yapmak zereydi. Mutabakat hasl olan anlamaya Medineli liderlerin: "Ey Allah'n Rasl, bu, itaat etmemiz gereken bir vahiy deil de ahs re'yin ise hayr... Onlar imdiye kadar bizim hurmalarmzdan da parayla satn alarak veya ikrammz olarak yediler, bu ise bir zillettir. Allah seninle bize hidyet verdi, erefimizi artrd bunu kabul etmeyiz..." derler. Bunun zerine Hz. Peygamer "Bu lh bir emir deildir, ahs fikrimdir, size arzettim" diyerek fikrinden vazgeer ve mutbakat, imza safhasnda bozulur. Rvler, Hz. Peygamber'in bu itiraz karsnda znt deil "memnuniyet" izhar ettiini kaydederler (Heysem, a.g.e., 6/132; sdl-be, II/357).

Hz. Peygamber, fitne almetleri meyannda "Rey sahibinin kendi reyini beenmesi"ni de zikretmek sretiyle (bn Mce, Fiten 21) istire meselesinde nemli bir prensibe dikkat ekmi oluyor.

5- Mvirleri Gcendirmemek: stire mevzunda mhim bir husus da farkl ve bazan da birbirine zd fikirlerin ortaya atlmas srasnda liderin alaca tavrdr. Zira fikirlerden birinin kabul, dierlerinin reddi demek olacandan buradaki farkl bir kabul veya red ekli, reddedilen fikir mensuplarn gcendirip yersiz bir muhlefete sevkedebilir.

Bu endieyi Hz. Peygamber'in hayatnda briz bir ekilde grmekteyiz. Nitekim, Bedir esirlerine yaplacak muamele hussunda cereyan eden istire srasnda mvirlerden gelen farkl grleri teker teker dinlendikten sonra, bunlardan sadece Eb Bekir'in grn muvfk bulsa da dierlerine de iltifat eder: "Ey Eb Bekr senin mislin Hz. brhim'e benziyor. O, Allah'a kavmi hakknda yle demiti: "Rabbim bana uyanlar bendendir, uymayanlara gelince, sen af ve mafiret edicisin" (14/brhim, 36). "Ey mer senin de mislin Hz. Nuh gibidir. O, kavmi iin yle demiti: "Rabbim! Yeryznde kfirlerden tek canl brakma" (71/Nh, 26). Hz. Peygamber (s.a.s.) Hz. Eb Bekir'i Hz sa'ya (5/Mide, 115), Hz. mer'i Hz. Ms'ya (10/Ynus, 88) benzetmeye devam ederek onlarn fikirlerine muvfk gelen yetleri okur ve her ikisini de fikirleri sebebiyle dorular, takdir eder (Taber, a.g.e., II/295; bn Kesir, Tefsir, III/346).

Burada kayd gereken bir durum Hz. mer'le alkal olarak rivyet edilmektedir. O da, istire srasnda herkesin re'yini serbeste sylemesi, rahata mnkaa edilmesi, ileri srlen fikirlerdeki farkllklar sebebiyle mvirlerin birbirine gcenmemesi gereidir. Said bnu'l-Mseyyeb der ki: "mer bnu'l-Hattab ve Osman bn Affn aralarndaki bir mesele iin yle bir nizya girerlerdi ki, onlar seyreden birisi: Artk bunlar bir daha biraraya gelmezler derdi. Ancak, en gzel ve en tatl bir ekilde ayrlrlard" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e., 10/186-187).

6- Tatbikat Srasnda Azim: stirede karar alndktan sonra tatbikat srasnda tereddde yer vermemek slm istirenin mhim bir vasfdr. Bunun zerine hassasiyetle ve srarla durulur. Karar safhasndan sonra tereddd ve ekingenlik kesin bir dille reddedilir. Bizzat Kur'n- Kerim'de istirenin emredildii yette istirenin bu vasf da belirtilir. yet yle: "... hussunda onlarla mvere et. Bir kere de azmettin mi artk Allah'a gvenip dayan. nk Allah, kendine gvenip dayananlar sever" (3/l-i mrn, 159)

Uhud Harbi iin genlerin reyine uyularak ehir dna kmaya karar verilip hazrla balandktan sonra baz yallarn uyars sonucu genler fikirlerinden caymlard, dmanla ehir iinde karlamay kabullenmilerdi. Zrhn giymi bulunan Hz. Peygamber'e yeni gelime intikal ettirilince, bu tereddd: "Bir peygamber giydii zrh savamadan karmaz. Emrettiim hususlara iyi bakn ve onlara uyun... Sabrettiiniz takdirde zafer sizindir" diyerek reddeder (Vkd, a.g.e., I/214)

Burada u noktann da belirtilmesinde fayda var: stire edilerek bir fikir benimsendikten sonra onun baar veya baarszlna terettp edecek sorumluluk sadece bu fikri teklif edene dmez. Sorumluluk ortaktr. Nitekim Uhud Sava baarszlkla sona erince, Hz. Peygamber'in "harbi ehrin dnda yapalm" diyen genlere herhangi bir ayplamada bulunduunu grmyoruz.

Bat Demokrasisi

Demokrasinin Tenkidi: slm'daki r ile Bat demokrasisini birbirine iltibas edenlere, iine dtkleri yanll gstermek iin, demokrasiye bizzat Batllar tarafndan yneltilen baz tenkidleri hatrlatmada fayda umuyoruz.

Ren Gunon, Modern Dnyann Bunalm (La C rise du Monde Moderne) adl eserinin altnc blmnde insanlarn Bat'da, birksm telkin ve sahte fikirlerle teshir edilip aldatldn belirttikten sonra en ziyade laf kalabalna getirilerek kitleleri aldatma vesilesi yaplan "demokrasi"ye sz getirerek hlasaten unlar syler:

"Eer "demokrasi", halkn kendi kendini idaresi eklinde tarif edilirse, ortada gerek bir imknszlk, fiiliyatta basit bir varl dahi grlmeyen bir ey kabul edilmi olmaktadr. Bu ey sadece bizim zamanmzda deil, baka hibir devirde de vaki olmamtr. Kelimeler bizi aldatmamaldr. Esasen ayn adamlarn hem idare eden, hem de idare edilen kimseler olacan kabul etmek aklen mtenakz bir dnce olur. Zira Aristo mantna gre, ayn bir varlk ayn zaman ve artlarda bilfiil ve bilkuvve halinde olamaz. Halkn kendi kendini idare ettiine dair bo hayalin kafalarda yer etmesi iindir ki "halk oyu" mefhumu icad edilmitir. Bu icada gre, kanunu yapan eyin ekseriyetin efkar oduu farzedilmektedir. Fakat burada gzden kaan husus, efkr- umumiyenin ok basit ve kolay bir ekilde ynlendirildii ve ekillendirildiidir. Her zaman, uygun telkinlerle nceden tesbit edilen u veya bu istikamete onun tevcihi mmkndr. Biz imdi efkar- umumiye tekvin etmek (kamuoyu oluturmak) tabirini kim uydurdu bilemiyoruz, fakat bu, tam bir gerei ifade ediyor. Ancak rs da muhakkak ki, grnrdeki idareciler efkar- umumiyeyi tekvin etmek iin lzumlu olan vastalara her zaman sahip deiller."

Herhangi bir meselede fikrini beyan etmeye arlan halk ierisinden ezici ounluu meseleyi anlamayacak kimselerin tekil ettiini, anlayanlarn sayca ok az kaldklarn ve binaenaleyh o meselenin kanunlamasnda anlamayanlarn, liykatsizlerin rol oynadn bylece kanunlarn meseleye vakf olmayan kimselerce karldn belirten Gunon: "Kanunu, ekseriyetin yapmas gerektii" fikrinin eyann tabiat icab fiiliyatta tamamen nazariyatta kalp hibir tatbik duruma tekabl etmemekten baka, temelden hatal olduunu syler ve yle devam eder: "Bu fikrin en zahir kusuru az yukarda belirttiimiz husustur, yani "ekseriyetin re'yi liykatsizliin ifadesidir ve bu da haddizatnda zeka noksanlndan veya srf cehaletten ileri gelir. Bu hususun daha iyi anlalmas iin "kitle psikolojisi" ile alkal baz tesbitlerden istimdad edebiliriz: umumiyetle bilinen bir duruma gre, "bir kalabalk ierisinde nihai efkar, kalabal tekil eden fertler tarafndan ileri srlen fikirlerden, vasat seviyede olanlara gre bile deil, en aa seviyede olan fikirlere gre teekkl etmektedir."

Gunon devamla, modern hkmetlerin srarla zerinde durup, kendi meruiyetlerinin yegne kayna kabul ettikleri bu "en byk ounluun kanunu" prensibinin mahiyete ne olduunu belirtmeye geer ve yle der: "Bu sadece ve sadece maddenin ve ezici kuvvetin kanunudur. yle bir kanun ki, onu esas alarak arlyla srklenen bir kitle, gzerghnda rastlad her eyi ezer geer. te bu noktadadr ki "demokratik" telakki ile "materyalist" telakki arasndaki telki (ittisal, birleme) noktas ortaya kar. Bu telkiyi hal-i hazr zihniyete samimiyetle balayan ey de bu husustur. Bir baka ifadeyle bu, normal, tabii nizamn alt st edilmesidir. Zira bu, okluun, okluu sebebiyle stnln ilan etmektir, ite bylesi bir stnlk sadece ve sadece madde dnyasnda mevcuttur. Tersine, manev lemde, daha umumi olarak cihanmul nizamda ise hiyerarinin zirvesini birlik ve vahdet tutar. Zira vahdet, btn okluun kendisinden kt asl prensiptir. Fakat, bu prensip bir kere inkr edildi veya nazardan kat m artk geriye , kendini bizzat maddeye rabteden kesret-i mahz (srf okluk) kalr" (Gunon, La C rise du Monde Moderne, pp 118-128).

Asl vasf aznl ounlua, keyfiyeti kemmiyete ve binnetice havass avma (yani sekin zmreyi halk tabakasna) kurban etmek (A.g.e., p. 123) olarak vasflandrlan demokrasinin eyann tabiatna zd olan ve "hibir devirde fiil hayatta tatbikat bulamam bir vehim ve hayal" ithamn yenmesine sebep olan yaps sebebiyledir ki, bugn, her eye ramen demokrasiye hararetle taraftar olanlar tarafndan belirtilen bir baka endie mevzbahs olmutur:

Teknokrasi: Zhirde demokrasi olsa bile fiiliyatta meselelere ve icraata yn veren, hkim olan o meselelerden anlayan -ve halkn temsilcisi olmakszn i yapanmtehasss ahslardr, teknik ekiptir. Demokrasinin bu noktadaki zaaf yle ifade edilmitir: "(craatta bir bakanlk mdr, bugn, ast astk kestii kestik, mesuliyetsiz bir mstebittir, milleti temsil eden bir meb'ustan hatta bizzat bakandan ok daha gldr. Zira bu, siyas dalgalanmalarla onlar gibi deimez. Ve bu, stelik teknik bir maharete de sahiptir ve brlerinin ou zaman mahrum bulunduklar siyas cambazlklara da almtr. Demokrasi bu durumda Teknokrasi girdabnda batma tehlikesiyle babaadr" (C uvillier, Manuelle du Sociologie, II/645).

Dier baz bilim adamlar, devrimizde teknolojinin, "n karar verme"ye daha da ehemmiyet kazandrdn, bu ite, acemi temsilcilerden ziyade, "mtehasss teknisyenler"in mahret ve selhiyet sahibi olduunu belirterek, en ziyade demokrat bilinen Amerika Birleik Devletleri'nde bile parlamenterlerin, fiilen ortadan kaldrlmamakla birlikte, sessizce hkmsz hale getirildiklerini ifade ederler (Parkinson, LEvolotion de la pensee Politique, Paris, 1964, II/305)

Halk iradesinin gerek manada hakimiyetine mani olan baka "bask gruplar" da vardr. Bunlardan birksm gizlidir, birksm ak. Ak olanlara ticar, iktisad teekkller, meslek cemiyetler (barolar, sendikalar, iverenler, emekliler ve benzeri cemiyetleri gibi) hususi menfaat guruplar misal olarak zikredilebilir. Bunlar "ou kere hkmete baskn karlar" ve "kanun yapcnn irdesini krarlar" (C uvillier, a.g.e., II/645).

Hemen belirtelim ki, burada gyemiz demokrasi hakknda lehte veya aleyhte bir ksm nazariyeleri aklamak deildir. Ancak, Bat'nn uzun asrlar boyunca etin mcadelelerle elde ettii ve zamanmzn en mstebit idarelerini bile "demokratik" vasfna hararetle sahip kmaya sevkedecek kadar fevkalde bir reva ve teshir gc kazanm bulunan demokratik idarelere ramen Batl cemiyetlerde bunu da reddedici anarist grlerin k sebebini belirtmeye alyoruz.

Demokrasinin btn g ve hametiyle ehemmiyetinin avamdan havassa her tabakaya mensup kimseler nazarnda muhafaza etmeye devam ettii Trkiyemizde Bat dnyasnda demokrasiyi de reddedip, bundan daha iyidir diye anariyi talep eden insanlarn ve hem de feylesoflarn varln anlamak bu eitten izahlar olmakszn zordur. stelik, hal-i hazr Batl sistemlerin en iyisi olarak benimsediimiz ve elimizden gittii takdirde hsl olan boluu hangi felaketin dolduracan kestiremeyeceimiz demokrasimizin messir ekilde muhafaza edilmesi de onun kusurlarn bilmemizi gerektiriyor.

Demokrasinin Sonu Anaridir: Yeri gelmiken unu da belirtmemiz gerekir: Siyas tarih aratrclar, demokrasinin en eski yurdu saylan kadim Yunanistan'dan zamanmza kadar cereyan eden hadiseleri deerlendirince -her seferinde muttard ve kesin olmamakla beraber- umumiyet itibariyle demokratik idarelerin peini anarinin takip ettiini, anarinin yerini kan ve diktatr idarelere braktn mahede etmilerdir.

Bazan da demokrasinin sosyalizme (ki anarizm ile karde saylacak kadar benzerlikler arzettiini daha nce belirttik), komnizme zemin hazrlad ifade edilir (Parkinson, LEvolotion de la pensee Politique, Paris, 1964, II/60). Mesel Hitler, kendisine has kaba slubuyla yle der: "...Gnmz Avrupasnda tatbik edilen ekliyle demokrasi, Marksizmin ncsdr. Birinci olmakszn ikincinin gelmesi akln alaca ey deildir. Demokrasi, beynelmilel Marksizm ve basnn mikroplarnn geliip yaylabildii yegne uygun ortamdr. Demokrasi, parlamenterizmi getirmek sretiyle yaratc atei sndren necset ve alevden bir pi hsl etmitir." (A.g.e., II/240)

Evet, genel gr bu noktada dmlenmektedir: "Anari (demokrasinin icab olan) liberalizmin tabiatna bal tezadlarn bir rndr, birbirine benzese de aralarnda ayrlklar bulunan birok doktrinlerden domutur" (Arvon, Henri: lAnarchisme, P.U.F., Paris, 7. edt, Paris 1977, p. 65). Burada kastedilen farkl doktrinlerin eskiye akslamel olarak ileri srlen ve itim hayatn muhtelif ihtiyalarn kapatan itim messeselerle alkal grler olduunu hatrlatmaya lzum yok kanaatindeyiz.

slm'da Kanun Koyma Mekanizmas: Demokrasi ile ry ayran temel noktalardan biri bunlara tannan yetkinin erevesinde kendini gsterir: Demokrasi. Gunon'un da aklad zere, ounluk adna iddiasyla, hakim (teknotrat) zmrenin -bu zmre zerinde hakimiyet kurmu grnrgrnmez bask glerinin tesiriyle- her eit kanunu yapma oyunudur. u veya bu kanunu yapamaz diye bir snr yoktur. slm'da ise kanun koyma ii iktidarda olanlara tannan bir hak deildir. Bu, farkl bir mekanizmadr. yle ki:

1- Temel haklarn korunmasna ynelik bir ksm kanunlar var ki, bunlar Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm) tarafndan tesbit edilmitir; hibir devirde, hibir kimse tarafndan kaldrlamaz, deitirilemez, azaltlamaz, oaltlamaz. Zina, hrszlk, katl, arap ime, irtidad gibi ar crmlerin cezas byledir. Bunlara hudud denir. Devlet bunlar tatbikatla vazifelidir. Bunlarn tatbiki karsnda kimse kimseyi ittiham edemez. eriatn kestii parmak acmaz sz buradan gelir.

2- Yeni meseleler iin kanun yapma ii, dindarlk ve ilm yeterlilik gibi bir ksm zor artlar nefsinde cemeden kimselere aittir. Kanun yapacak kiide bulunmas gereken zaruri sfatlar arasnda "iktidarda olmak", "resm vazifeli olmak" gibi sfatlar yoktur.

3- Otoriteye itaat keyfiyeti snrldr. Allah'n emirlerine isyan emreden mire itaat yoktur.

4- Dinin ferde tand tabi haklar ortadan kaldrc kanun yaplamaz. Bylesi bir icraat var ise, bu mer olamaz, keyfdir, zulmdr.

5- Din, ferde tannm olan tabii haklara uymayan, ahs zararlara sebep olan zalimane icraatlar karsnda -ammeyi zarardde edecek fitnelere sebep olmamak iin- sabretmeyi tavsiye ederse de icraatcy zlim iln eder. ktidarda olana hibir srette kanunsuz icraatta bulunma selahiyeti tanmaz.

6- Sultan (iktidar sahibi, otorite) kanun nnde dier fertler gibidir. Hibir hususi haktan istifade edemez. Mesela bugn milletvekillerine tannan teri ma'suniyet (dokunulmazlk) slm sistemde yoktur.

7- slm, teriat (kanun koyma) sistemiyle idare edilenleri, idare edenlere kar koruduu gibi, dier bir ksm teriatyla da baka zmreleri korumutur. yle ki:

a) Zekt farz etmek, faizi haram klmak, sadaka ve dier hayr ilerine, sadaka-i criyeye tevik gibi emirleriyle fakirleri zenginlere kar korumutur.

b) ocuklarn temyiz yana kadar terbiyesini anaya vermek, blu yana kadar:

1) Nafakasn temin etmek.

2) Terbiye ve bir meslek renimi dahil olan talimini vermek gibi vazifeleri veliye, velisi yok ise devlete -kanlmas mmkn olmayan- bir vazife, bir vecibe yapmak.

3) Kez blu devresinden nce iledii sular sebebiyle ceza ehliyet tanmak.

4) Te'dib iin dvmelerde gerek ebeveyne ve gerekse muallim ve dier byklere ten fazla vurma hakk tanmamak gibi teriatyla ocuklar korumutur.

c) Kur'an- Kerim'in "anne ve babanzdan biri yannzda ihtiyarla ererse onlara "f" bile demeyin" yetinde ifadesini bulan eitli teriatyla, "ihtiyarlarmza hrmet etmeyen bizden deildir" gibi prensipleriyle yallar korur.

d) Tarihte ilk defa ok evlenmeyi tahdid ve "biri tavsiye" etmek, kadnlara -bir iki hususi durum dnda- erkeklere tannan hak ve vazifeleri aynen tanmak, miras, mlkiyet, boanma gibi haklar tanmak, ahslarna kar ilenen sularn cezasn erkeklere kar ilenen sularn cezasyla bir tutmak ve hatta "cennet analarn aya altndadr", "sizin en hayrlnz eine kar en iyi davranandr" gibi teriatyla kadnlar korur.

e) lme yapt mkerrer tevikleri, tefekkr ve dnceye verdii ehemmiyetle ilmi, ilim adamn korumutur. Kur'an- Kerim kalemi, satr, okumay vmekten baka, "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" der. Hz. Peygamber alimle cahilin arasndaki fark yldzla gne arasndaki , peygamberle peygamber olmayan bir kimse arasndaki farka benzetir. "lim talep edenin getii yere melekler kanatlarn gerer", "Bir saatlik tefekkr bin senelik nafile ibadetten daha hayrldr" der. Keza "Alim verdii hkmde isabet ederse iki sevab kazanr, yanlrsa bir sevab kazanr. Zira hkm vermek bir ibadettir, hkm verme sevabn alr; yanlma (irad olmad iin) gnaha sebep olmaz" diyerek hep ilme tevik eder ve ilim adamn korur.

imdi sorabilir miyiz: Acaba hangi zmrenin "slm dini bizi ezmitir" demeye hakk vardr? Din kanunlar tarafndan Batl manada ezildiini syleyen bir zmre, bir kii kabilir mi?

Ancak u da bir gerektir: Mslman cemiyetlerde de ezenler ezilenler olmutur. Fakat bu durumu din tahsin edip ho karlamaz, bilakis takbih eder, reddeder. Zalimane i yapan hibir kimse, zulmn merulatracak bir fetvay dinde bulamaz. Din hibir zmreye hususi imtiyaz tanmaz. Zulmeden kimse sultan bile olsa dinin bir hkmn terketmi olmakszn yani gnahkr psikolojisine dmeden herhangi bir zulme tevessl edemez.

u halde devlet reisinden aile reisine; obandan evdeki hizmetiye kadar btn icraatlar, dindar olduklar nisbette, kendi sorumluluklar dairesinde zulmden, hakszlktan uzak olacaklardr. Bu sebeple slm tarihinde hakiki manada dindar fakat zalim ve mstebit sultan rneine rastlanmaz. Dindar fakat hodfru, marur, benlik sahibi, raiyyetine kar zalim bir tek rnek bulmak mmkn deildir.

Bu sz, "slm tarihinde kt idareciler gelmemitir" mnsna alnmamaldr. yle olsayd medeniyet gerilemez, Mslmanlar bu hallere dmezlerdi. Hatta dindarlarn dindar olmayanlara kar sayca aznlkta olduklarn syleyebiliriz.

Bat'da ise durum bunun tersidir. Orada din namna her zmre ezilmitir. ocuklar hususi himaye edici kanunlardan istifade etmedikleri gibi, 19. asrn sonlarna kadar byklerle bir muamele grmler ve ezilmilerdir. Sz gelimi bir ocuun iledii suun cezas idam gerektiriyorsa idam edilmitir. Kadnlar yakn zamana kadar mlkiyet hakkna sahip olmadklar gibi, asrlarca onlarda ruh var m yok mu mnakaas yaplmtr. Kilise "Allah namna icraatta bulunmak" selahiyetine dayanarak; asiller, kontlar ve krallar kanunlardan aldklar hususi imtiyazlara dayanarak insanlar ezmilerdir. Btn bu durumlar orada birbirine dman kadnerkek, devletvatanda, kilisesivil, patron-ii vs. ikiliklerini varedegelmitir. Bu meyanda, btn insanlar kilisenin benimsedii baz pein hkmleri olduu gibi benimsemeye, akl kullanmamaya zorland iin, en ziyade ezilenler dnen kafalar olmu, ilim adamlar olmutur. Bu ezici durumlara kar, ilk nce dnen kafalardan gelmek ve kiliseye kar olmak zere muhalefet ve mcadeleler balam, kilisedevlet ayrm (laiklik), insan haklar, kadn haklar, ocuk haklar gibi bir ksm haklar elde edilmitir.

Btn bu mcdelelerin Bat artlar ierisinde belli bir hakll vardr, yaplmas lazm olan eyler yaplmtr. Hatta, temelde isyan ve eskiye akslamel yatt iin zaman zaman ifratlara kalm olsa bile bu mcadeleleri Bat artlar ierisinde hakl grmemek mmkn deildir.

Hrriyet Telakkisi: Bat demokrasisi ile slm ry ayran temel noktalardan biri hrriyet telakkisinde yatar. Demokraside, fert her eit itim deerlerin kaynadr. slm'da ise, "hakk"n ve deerlerin, hayrer hkmlerinin kayna vahy-i lahdir. Kur'an ve peygamber diye de ifade edilir. Ancak, peygamberin de vahiyle konutuu kabul edilir. Dolaysyla bu meselede esas, u yettir: "Allah ve Peygamberi bir meselede hkm beyan ettikleri vakit, gerek m'min olan bir erkek, gerek m'min olan bir kadn (ona aykr olacak) ilerde kendilerine muhayyerlik yoktur. Kim Allah ve Rasl'ne isyan ederse muhakkak ki o, apak bir sapklkla yolunu saptmtr" (33/Ahzb, 36).

yle ise demokrasideki hrriyet anlay slm'da abdiyete yerini brakr. Bir baka deyile, biri insan, ferd dnda her eit deerleri reddederek, ferdi btn deerlendirmelerin yegne selahiyetlisi yaparak insann kymet ve hrmetini bu deer koyma hrriyetinde ararken, slmiyet bu selahiyeti sadece Allah'a verir, insan iin en mmtaz kymeti onun kulluk vasfnda, yani Allah'n koyduu nizama uyma derecesinde arar.

Essen m'min, lh nizama samimiyetle inanan, Mslman da, o nizama "teslim olan, uyan" demektir. Ferdiyetci, hmanist bir espri ile kiinin kendi dncelerini tebcil etmesi, kendi kanaatlerine gre iyikt, hayrer hkmleri getirmesi Kur'n- Kerim ifadesiyle kiinin hevasn ilahlatrmasdr: "(Ey Muhammed) hev ve hevesini tanr edinen, bilgisi olduu halde Allah'n artt, kulan ve kalbini mhrledii kimseyi grdn m? Onu Allah'tan baka kim doru yola eritirebilir?" (45/C siye, 23).

yette geen "bilgisi olduu halde" tabiri hussiyetle zerinde durulmas gereken bir noktaya dikkat ekmektedir: Hevasn tanrlatranlar, sradan kimseler deil, "bilgisi olan" (entellektel) kimselerdir, bu davran o canibten gelecektir. Yine yette, bylesi sapklarn iradnn ok zor olacana iaret edilmektedir.

Bir dier yette, hevaya uymak, yani din llere ters den ller, deerler koymak bir baka ifade ile yukarda akladmz muhtevada bir ferdiyetilik, sapklklarn en by ilan edilir: "(Ey Muhammed)... Allah'tan bir yol gsterici olmadan hevasna uyanlardan daha sapk kim vardr?..." (28/Kasas, 50).

Burada geen "Allah'tan bir yol gsterici" ifadesini kabaca "din metod" olarak anlayabiliriz. Zira, ihtiya halinde, -izah burada uzun kaacak olan- belli art ve kaytlar tahtnda ilim adamlar da hkm koyabilir, o taktirde bu hkm de din olur. Dinin tesbit ettii "metodoloji"ye uymadan konan hkmler "hev"dr, sapklktr.

Peygamberler de Hr Deildir: slm'a gre, sadece sradan bir insann deil, rehberlik vazifesi ile grevli olan peygamberlerin de asl vasflar kulluktur. En byk insan kabul edilen Hz. Peygamber (s.a.s.) bile hereyden nce "kul"dur. Bizzat kelime-i ehadete dahil edilmi olan O'nun "kul olmak" vasf "eli olmak" vasfndan nde gelir (abduh ve Raslh). Hatta Hz. Peygamber, bu ifadedeki sray ters eviren bir mbtedye mdhele ederek: "Hayr yle deil, ben peygamber olmazdan nce kul oldum" der ve bu srann tesadf olmayp, kastl, dnceli olduunu ifade eder (Babanzde Ahmed Nim, Tercid-i Sarih Tercmesi, D..B. Y. Ankara, 1957, II/880 (Dipnotta).

Elilik vasf dnda o da dier insanlar gibi bir insandr. nsanlara din teblide bulunurken Allah'tan aldn bildirir, artrmaz, eksiltmez, kendi hevasndan hibir ey sylemez, o her sylediinde vahye dayanr, lah irada istinad eder, lah iradeye uymayan hibir hkmde, deerlendirmede bulunmaz (5/Mide, 67; 53/Necm, 3). Nitekim Hz. Peygamber mriklerden ve yahdilerden gelen birksm sualleri nnda cevaplamam, vahiy beklemitir.

slm dininin Peygamberi, lh tasvib olmakszn, kendi hevasna gre din hkm koyma selahiyetine sahip olmazsa, onun dnda kalan kimselerin byle bir selahiyete sahip olmayaca aktr. Dolaysyla hibir kimse, mesela ibadetlerin zaman, miktar, ekil ve tarzlarn deitiremeyecei gibi, insanlar arasndaki mlkiyet hakkn, insanlarn mal, can, rz dokunulmazln (dinin belirttii artlar tahtnda olmakszn) kaldramaz. Szgelimi yet-i kerimede "Rabbinin rahmetini onlar m blyorlar? Onlarn bu dnya hayatndaki geim rzklarn aralarnda biz bldk. Bir ksmn derecelerle dierinin stne kardk ki, bir ksm bir ksmn tutup altrsn" (43/Zuhruf, 32) denmi iken, kp itim snflar kaldrmaya kalkmak, olmayacak bir eyi talepten te, tanrln ilan etmek olur.

Hrriyet Alan: Hakkullah denen, mnhasran ibadetlere taalluk eden meselelerde, kul haklarna taalluk eden, ammeyi ve itim mnasebetleri alkadar eden meseleler dndaki dnyev hayat ilgilendiren ve dinin tahdid getirmedii meselelerde kul elbette ki serbesttir. Hz. Peygamber bunu: "Siz dnya ilerini benden iyi bilirsiniz" diyerek ifade etmitir. Bizzat Kur'an'daki "aklnz yok mu?", "hi dnmez misiniz?", "tefekkr edin" gibi pek ok yetlerle m'minler ilm keiflere, tabiatn ve eyann srlarn zmeye tevik edilirler.

u halde dinin koyduu tahdidler ibadat, deer hkmleri ve beer haklarla alkaldr. Bunlar dnda kalan ilm keifler, meden ilerlemeler, teknik icadlar tahdidin dndadr ve bu sahalarda yeniliklere, aratrmalara fazlaca tevikler yaplmtr. Nitekim din emirlere hakkyla uyulan devirlerde Mslmanlar ilim, teknik ve medeniyette fevkalde ilerlemeler kaydettiler, keiflerde, icadlarda bulundular. Btn dnyann hayran kald slm medeniyeti, bu medenletirici ruhun tezahr olarak ortaya kmtr. Zamanmzdaki Batl aratrclarn ifadesiyle bugnk Garp medeniyeti de slm medeniyetinin bir eseri olarak vcuda gelmitir.

Snrlamann Gyesi: Din snrlamalarn bir gyesi, ftratnda hayvanlarda olduu ekilde bir ksm tahdidler bulunmayan insanl, ifrat ve tefritten koruyarak medeniyetin ilerlemesine en uygun bir vasatta tutmay gaye edinmektir. Nitekim beer mnasebetlerle alkal deerlendirmeler insanlara braklnca insanlar adedince farkl ve birbirine zd deerlendirmeler ortaya km ve beer huzur yok olmutur. Aslnda insanlk deerlerden boaltlm olmuyor, atlanlarn yerine yenileri, beer olanlar konuyor. Sol kendine gre yeni deerler ikame edebilmek iin eskiye hcum etmitir.

slm'n ahkm koyma iinde insanlara selahiyet tanmaynn mhim bir sebebi, zerinde srarla durulmas gereken bir gayeye matuftur. Bu gaye de insanlarn, insanlar tarafndan smrlmesini, en azndan, idare edilenlerin, idare edenler tarafndan smrldkleri hussunda, birok itim anarilerin kayna olabilecek bir duyguyu "smrlme kompleksi"ni nlemektir.

Batdaki ihtilallerin, isyanlarn temelinde bu duygunun yattn gemi bahislerde grdk. Batl, her devirde idare edenler tarafndan smrldne inanm, bu duygunun altnda ezilmi, onun sevkiyle idare edenlere kar isyanlar etmitir.

Smrden kurtulma yolunda kilise hakimiyeti, feodalite, krallk, demokrasi hepsini birer birer denemi, hepsine isyan etmi ve grmtr ki, Bat'da iktidar ele geirenler kanunlar kendi menfaatleri dorultusunda yapmaktadrlar.

Bu Batl tecrbe, Bat insann "idarenin, otoritenin, hiyerarinin olduu yerde kanlmaz ekilde smrme var, insanlarn ahsiyetini ezme var" mahedesine gtrm ve "her eit otoriteyi reddetme" noktasna, devlet, kilise, mektep, aile, baba, byk gibi hiyerari ve otorite odaklarnn tamamn ortadan kaldrma dncesine getirmitir.

"Tabiat boluu sevmez" kanununca, nizamsz bir meden hayat olamayacana gre, Batnn bu son talebi ya Bat'y tamamen batracak veya asrlardr arad manay tabiatnda tayan slm'a gelmesine sebep olacaktr. Zira "gerek slm insann insan tarafndan smrlmesi" deil, "insanlarn hepsinin yaratcs olan Allah tarafndan hepsine eit ekilde tatbik edilmesi iin konan ahkm" manasn tamaktadr. (3)

slm'da Kadnlarla stire

"slm'da istire" mevzu ald vakit her seferinde, mevz zerine gelen suallerden biri "kadnla istire" meselesidir, bunun da sebebi muhtemelen, bu mesele hakknda verilen ana fikrin, dinleyenler tarafndan ounlukla bilinen ve bir bakma umumi kltr halini alm baz mevcut malumata ters dmesidir. Umumiyetle u soruyla karlarz: "Kadnlarla istire edin, fakat onlarn szne uymayn" diye sahih bir hadis var m? Bu konuda esas nedir? Kadnlarla istirenin hkm nedir?"

Hemen kaydedelim ki, kadnla istireyi mutlak bir ifade ile reddetmek hem Kur'an ve hem de snnette gelmi bulunan bir ksm muhkem naslara aykrdr. Aklayalm.

1- Kur'an'a Gre: Kur'n- Kerim'de, kadnla istireyi ne sarahaten ne de zmnen men eden bir yet vardr. Aksine baz meselelerde kadnla istire emredildii gibi, muhtelif istire rnekleri de vardr.

a- ocuun st emme mddeti Kur'an- Kerim tarafndan iki yl olarak tesbit edildikten sonra, ayn yetin devamnda, anne ile baba, aralarnda istire ederek, daha nce de stten kesebilecekleri belirtilir: "Ana-baba aralarnda istire ederek ve anlaarak (daha nce) stten kesmek isterlerse ikisine de sorumluluk yoktur" (2/Bakara, 233).

b- Boanan kadn ve erkekle ilgili olarak gelen bir yette, yine ocuun emzirilmesi meselesinde bu ii bizzat annenin varlacak mutabakatla, cretle yapabilecei

belirtilir: " ocuu sizin iin emzirirlerse, onlara cretlerini deyin, aranzda uygun ber ekilde anlan, eer glkle karlarsanz, ocuu baka bir kadn emzirebilir" (65/Talk, 6).

c- Kadnla istire bahsini mnakaa eden limler tarafndan da delil olarak zikredilen, daha ikna edici bir dier Kur'an delil Hz. Ms'nn oban olarak tutulmas iin Hz. uayb Peygamber'e, kz tarafndan yaplan teklifi ieren yettir: "ki kadndan biri: Babacm! Onu cretli olarak tut; cretle tuttuklarnn en iyisi bu gl ve gvenilir adamdr dedi" (28/Kasas, 26). Hz. uayb, kz tarafndan yaplan bu teklifi kabul eder ve Hz. Ms oban olarak tutulur.

d- Kur'an- Kerim'de verilen eitli istire rneklerinden biri Sebe Melikesi (Belks) ile alkal, Belks, Hz. Sleyman'dan tehdidkr bir mektup alr. Bunun zerine, asker komutanlarnn da hazr bulunduu bir mecliste mzakere aar ve fikirlerini sorar: "Ey ileri gelenler! Ben Sleyman'dan mhim bir mektup aldm. Bismillahirrahmanirrahim diye balyor ve "Sakn bana asi olmayn, teslim olarak bana gelin" diyor. Ey ileri gelenler! Vermem gereken emir hussunda bana fikrinizi syleyin. Siz benim yanmda hazr bulunmadka bir i hakknda kesin bir hkm vermedim" (27/Neml, 30-32)

stire adab ynnden mhim bir rnek olan bu sahnenin devamn kaydetmede fayda var. Meclisteki komutanlar u cevab verirler: "Biz gl kimseler ve zorlu sava adamlaryz, (siyasetten fazla anlamayz) emir senindir, sen emretmene bak!" Hanm lider kararn verir: "Dorusu hkmdarlar bir ehre girdikleri vakit orasn tahrib edip bozarlar, erefli ahalisini de zelil klarlar. (Sleyman'n askerlerinin de) yapacaklar budur. Ben onlara bir hediye gndereyim de, elilerin ne ile dneceklerine bakaym" (27/Neml 33-35).

2- Snnete Gre: Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm)'in snnetinde de durum Kur'andakine yakndr. Zira Raslullah da bir ksm meselelerde kadnlarla istireyi mkerrer hadislerinde emretmitir. Ayrca birok kereler kadnlara da bavurup, grlerini ald ve onlarla amel ettii de Ashab tarafndan rivyet edilmitir. Ama ne var ki, kadnlarla istireyi yasaklayan birksm zayf rivyetler de vrid olmutur. Nitekim, konuya girerken kaydettiimiz soruda zikredilen muhtev, byle bir rivyetin tercmesidir. "Kadnlarla istire edin, fakat onlara muhalefet edin." (Aslnda, bu rivyete cidd hadis kitaplarnda rastlanmaz.)

Mnv tarafndan "muteber bir aslnn olmad" belirtilen bu rivyeti (Mnv, Feyzu'l-Kadir 4/263) genie tahlile tabi tutan Sehv, el-Makaasdu'l-Hasene'de u bilgileri kaydeder: "Ben bu szn Hz. Peygamber'e nisbet edildiine hibir yerde rastlamadm. el-Asker, Hz. mer'e nisbet edilen, bu sze yakn u rivyeti kaydeder: "Kadnlara muhlefet edin. Zira onlara muhlefette bereket vardr." bn Ll, iinde ok zayf rvden baka inktnn (yani kopukluun) da yer ald bir senedle -ki ayn senedle hadisi ed-Deylem de rivyet etmitir- u rivyeti kaydeder: "Enes'in rivyetine gre, Raslullah (s.a.s.) yle buyurmutur: "Sizden hi kimse istiresiz bir i yapmasn. yet kendisine fikir verecek birisini bulamazsa, bir kadnla istire etsin, ama ona muhlefet etsin. Zira kadna muhlefette bereket vardr." (Sahv, el-Makaasdu'l-Hasene, s. 248-249)

Bu mevzda kitaplarda rastlanan ve Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm)'e nisbet edilen dier bir rivyet de Hz. Aie ve Zeyd bnu Sabit'ten gelmektedir: "Kadnlara itaat pimanlktr." Ne var ki, alimler bunun da "sahih" deil, "zayf" (ve bazs da mevz) olduunu belirtirler (Kefu'l-Haf, II/3; Geni bilgi iin, bak. Mnv, a.g.e., 4/262-63).

Ancak, ayn mny ifade eden, zayf da olsa baka rivyetler de gsterilebilir (sd'l-Gbe 2, 205; 6, 275, Suyti, el-Leali'de -II/174-: "Kadnlara itaat ettii zaman erkekler helk olmutur" rivyetini de kaydeder. Suyt bu rivyeti, Tabern ve Hkim'in tahric ettiini, Hkim'in hadise "sahih" hkmn verdiini belirttikten sonra ahs kanaatini belirtmez ve bahsi "Allahu a'lem -doruyu Allah bilir- szyle kapar.).

Burada hatra yle bir soru gelebilir: "Hadis ilminin umumi prensiplerinden birine gre, zayf hadisle de amel edilebildikten baka, bir mevzda birka tane zayf hadis var ise, bunlar birbirlerini kuvvetlendirir ve ayrca "sahih bir asla" dayandklarn gsterir. u halde, bu meselede ayn prensip mteber olamaz m?"

C evap: Evvel, zayf hadisle amel edilebilir, bu dorudur. Ancak, zayf bir hadisle amel edebilmek iin, zayf hadisin yete veya sahih hadise muhalefet etmemesi, bir baka ifade ile, o mevzda zayf hadisten baka "nass"n bulunmas lzmdr. Yukarda grld zere, "Kadnla istire etmeyin" ifadesi deil sahih hadislere, bizzat Kur'an'a aykrdr.

kinci olarak; Bu mevzdaki zayflarn birbirini destekleyip kuvvetlenmeleri ve bir "sahih asl"a delalet etmeleri meselesine gelince, szkonusu rivyetlerin ifade ettii manay "mutlak" deil "mukayyed" olarak alrsak cevap msbet olabilir. "Kadnlarla istire edin ve fakat muhalefet edin" veya "kadnlara itaat pimanlktr", "kadnlarn re'yi ile amel kalbi ifsad eder" gibi rivyetler sylendii ekilde yani mutlak olarak alnnca, "hibir meselede, hibir srette, hibir kadnla istire etmeyin" mns kar. Halbuki en azndan baz meselelerde istirenin bizzat Kur'an- Kerim'de emredildiini grdk. Snnette gelen deliller ise daha oktur.

Snnette Nazar Beyan: Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hayatnda kadnlarla istire rnekleri eksik deildir. Burada da, rneklere gemeden nce, istireyi mutlak bir tarzda nehyeden ifadeleri cerh ve reddedici mahiyette olan baz rivyetleri kaydedecez. Bunlar baz meselelerde "kadnlarla istire etmeyi" emretmektedir: "Kendilerini ilgilendiren hususlarda kadnlarla istire edin." (sd'l-be, 4/15) "Kzlar hussunda kadnlarla istire edin." (Eb Dvud, Nikh 24) "Bkire kzla, (evlendirmezden nce) babas mvere etmelidir." (Eb Dvud, Nikh 24, 25) "Dul kadn kendisiyle istire edilmeden evlendirilmemeli, bkire kz da izni alnmadan nikahlanmamal." (Buhr, krh 3; Mslim, Nikh 64)

Grld zere, zellikle evlenme gibi ahs bir meselede fikrinin alnmas ve ona uyulmas, tekrarla, srarla talep edilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) kzn arzusu hilfna, babas tarafndan gerekletirilen birksm nikahlar, ikyet zerine, iptal etmitir (Buhr, krh 4). Raslullah'n bu eit tatbikatn esas alan cumhur, kzn rzas hilafna yaplan nikah akitlerinin batl olacana hkmetmitir (bn Hacer, Fethu'l-Br 15/351; Azimbd, Avnu'l-Mabud 6/119).

Bir erkek phesiz, kadn veya kz ile sadece evlenme meselesinde "istire etmek"le kaytl ve me'mur deildir. Bu hususu te'yid eden bir rivyette "Hz. Peygamber (s.a.s.) kadnlarla bile istire eder, onlarn beyan ettikleri grleriyle amel ederdi" denmektedir (bn Kuteybe, Uynu'l-Ahbr 1/27). Bunun aksini ifade eden, yani kadnlarla istire edip de beyan edilenin aksini yaptn tespit eden rivyete rastlamadk. Tirmiz'de "kzl rzgr"la alkal hadiste geen "kii annesine bakmaz, kadnna itaat eder" cmlesinde klnan husus, kadnla yaplan istire deil, annenin ihmal ve istiskal edilmesidir. Nitekim ayn hadiste, "... babasna bakmaz, arkadana rabet gsterir" denmektedir (Tirmiz, Fiten 38).

Snnette Fiil rnekler: Kadnla istire hussunda nazari beyanlardan baka, fiil rnekler de mevcuttur:

1- lk rnek olarak, nbvvetin bidyetlerine ait bir vak'ay zikredebiliriz. Raslullah (s.a.s.) henz peygamberlii hussunda bilgi ve yakin sahibi deilken, o safhaya hazrlayc mahiyette geirmekte olduu lah terbiye icab, sk sk birksm harika durumlara mazhar oluyor ve bunlardan ciddi ekilde korkuyordu. lk vahiyden sonra, grdklerini ve hissettii korkuyu muhterem zevceleri Hatice-i Tahire validemize atlar. Vlidemiz (radyallahu anh), Raslullah (s.a.s.)' yle teselli etti: "Korkma, Allah seni asla mahcup etmez. Zira sen akraba hukukunu gzetir, muhtalara yardm, fakirlere iyilik, misafirlere de ikram edersin..." (Buhr, Bed''l-Vahy 1)

2- Deiik bir rnek "ifk (iftira)" hdisesiyle alkaldr. yet-i kerime ile i yz ortaya konan ve kitaplarmzda teferruatyla aklanan ifk yani Hz. ie vlidemize

(radyallahu anh) mnfklarca yaplan iftira hdisesi zerine Raslullah (s.a.s.) zevce-i thireleri hakknda geni bir tahkikat amt. Bu tahkikat srasnda, sadece Hz. Ali gibi ileri gelenlerin deil, Berire -ki Hz.Aie'nin cariyesi idi- gibi cariye bir kadnn da fikrine mrcaat etmiti. (Buhr, ehdt 16)

3- nc rnek, dierlerinden hem daha mehur, hem de mhim bir istire hdisesidir. Kadnla istire meselesini ele alan alimler, istirenin caiz olduunu sylerken, delil olarak bunu kaydeder. Raslullah (s.a.s.)'n Hudeybiye Sulh srasnda zevcesi mm Seleme'nin tavsiyelerine uymasyla ilgili vak'a. Ksaca zetleyelim:

Hicretin altnc ylnda, Mslmanlar, balarnda Raslullah (s.a.s.) olduu halde, umre yapmak kastyla Mekke'ye mteveccihen yola karlar. Ancak Mekkeli mrikler, ziyarete msaade etmezler. Fakat Mslmanlarla aralarnda Hudeybiye sulh anlamas yaplr. Anlama tamamlandktan sonra, Hz. Peygamber yanndakilere: "Kalkn, kurbanlarnz kesin, ihramdan kn, balarnz tra edin" emrini verir. Ne var ki Ka'be'yi tavaf iin gelmi bulunan Ashab, sulh anlamasnn muhtevasndan memnun olmad iin tavaf yapmadan umre ile ilgili tra olmak, kurban kesmek gibi dier menasiki de yapmaktan imtina ederler.

Raslullah emri kere tekrarlar.. Ashab yine de akn akn baknmakla mukabelede bulunurlar. Raslullah son derece fkeli halde, adrna, zevce-i pakleri mm Seleme validemizin (radyallahu anh) yanna girerler. Aralarnda u konuma geer: "Neyin var ya Raslallah?" "Hayret ey mm Seleme! Ben insanlara srarla Kurbanlarnz kesin, tra olun, ihramdan kn! diye emrettim, hi kimse bu arma cevap vermedi. Emrimi iittikleri halde sadece yzme bakyorlar." "Ya Raslullah, sen kalk, kurbanlna git ve kes. Onlar mutlaka sana uyacaklar ve kurbanlarn keseceklerdir."

Bu tavsiye zerine Raslullah (s.a.s.) gider ve kurbanlk devesini keser. Aynen mm Seleme validemizin (r. anh) dedii gibi, Raslullah' gren Ashab- Gzin de teker teker kalkp kurbanlarn keserler (Vkid II/613).

mmu'l-Harameyn, bu hdiseyi yorumlarken: "Beyan ettii fikirde isabet etmi mm Seleme'den baka kadn bilinmiyor" demi ise de, kendisi yukarda zikri geen Hz. uayb'n kz rnek gsterilerek tenkid edilmitir (Kefu'l-Haf 2, 3).

Ashab'tan rnek: Kadnla istire meselesindeki tlak kaldrp, tereddd izale edecek birka rnei de Ashab'tan kaydedelim:

1- Birincisi, umumiyetle bilinen bir vak'adr. Hz. mer, bir cuma hutbesi srasnda, evlenmelerde kadnlara verilecek olan mehir iin, bir tahdid getirerek, mbalaaya kalmasn nlemek istedii zaman, cemaatte bulunan bir kadn yet okuyarak: "Ey mer, Allah "Bir ein yerine baka bir ei almak isterseniz, birincisine bir yk altun vermi olsanz bile, ondan bir ey almayn..." (4/Nis, 20) diyerek snrlamazken, sen nasl snr koyarsn?" diye mdhale eder. Bunun zerine Hz. mer (r.a.): "Bir kadn isabet, bir erkek hata etti, bir emr (lider) cedelleti ve cedeli kaybetti" diyerek kendi iddiasndan rcu edip kadnn grne uyar (Bak. Bkilln, et-Temhd s. 199).

2- u kaydedeceimiz misal mevzmuz asndan daha dikkat ekicidir. Bir gece teftiinde, Hz. mer (r.a.), kocas cihada gitmi olan bir kadnn "bekrlktan" yakndn iitince, kz Hafsa vlidemize (ve kadnlardan tecrbeli olanlara (Said bn Mansur, Snen II/186; Bkilln, a.g.e. s. 198; brahim C anan, Hz. Peygamber'in Snnetinde Terbiye, s. 526-527) mrcaat ederek: "Kzm (syle bakaym), bir kadn kocasndan ne kadar mddet ayr kalmaya tahamml edebilir?" diye sorar ve ald cevaba dayanarak askerlik mddetini alt ay olarak tahdid eder/snrlar (sbe 4, 341).

3- el-sbe'de bnu Hacer'in kaydettii bir rivyet, istireye son derece ehemmiyet veren Hz. mer (r.a.)'in, zaman zaman, akl ve faziletce stn, okuma yazma bilen bir kadn olan ifa Bintu Abdillah'a da mrcaat ettiini ve hatta onun re'yini bakalarnn reyine tercih edip, uyduunu belirtir (sd'l-be, 7/233).

4- Hlid bn Velid de, baz meselelerde, kzkardei Ftma Bintu'l-Velid ile istire etmitir (bn Kesir (v. 774), el-Bisu'l-Hasis, Beyrut, 1951, s. 183)

5- En mhim rneklerden biri, Abdurrahman bnu Avf'n Hz. mer (radyallahu anh)'den sonra halife tesbitindeki tutumudur. Hz. Osman' belirlerken gn herkesten fikrini sormu bu meyanda kadnlarn da grn almay ihmal etmemitir. slm'da kadnlarn rey hakk meselesine en mkni rnektir (Said bn Mansur, Snen II/186; Bkilln, a.g.e. s. 198; brahim C anan, Hz. Peygamber'in Snnetinde Terbiye, s. 526-527).

Meselemizi rivyetler asndan hlasa etmek gerekirse, kadnla istireyi kesinlikle yasaklayan muhkem bir nass mevcut deildir. stelik cevazna delalet eden rivyetler oktur. Kur'an rneklerden baka, bizzat Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm)'in ve bir ksm mehur sahabilerin hayatlarnda, kadnla istirenin fiil rnekleri vardr. Aleyhte gelen zayf hadislerin sahih bir asla delalet edebilme ihtimaline kar da "Yasa mutlak deil, mukayyed olarak anlamak gerekmektedir" deriz.

Bu Meselede Temel Prensip: Kadnla istire meselesini, istire adab zerine, alimlerin snnete dayanarak tesbit ettii umumi prensipler muvacehesinde ele almak en doru yoldur. Bu cmleden olarak, mvirin "liykat" zerinde srarla, ittifakla durulmutur. yle ise istire etme ihtiyac duyulan mesele kadnn ihtisas, bilgi ve tecrbesiyle alkal deilse elbette ona mrcaat fayda deil, zarar getirebilir. Nitekim Mnavi, "Kadnlara itaat pimanlktr" rivyetini -zayf olduuna dikkat ekmekle beraber- "erkeklere ait ilerde" diye kaytlar (Feyzu'l-Kadir 4, 262).

Liykat asndan erkek, kadndan farkl deildir. Bilgi, grg, ihtisas, tecrbe ve alka gibi mrcaat meru ve gerekli klan bir vasf tamadka, srf "erkek olduu iin" erkee mrcaat hibir alim tarafndan tavsiye edilmemitir. Yukarda kaydedilen misallerde, Hz. uayb'n kznn, o meselede bilgi ve diryet sahibi olduunu gsteren rivyetleri mfessirler kaydederler (bn Kesir 5/273).

u halde liykatli olan herkes, kadn veya erkek, istireye layktr. Olmayan da deildir, l cinsiyet deil liykattr.

Hakl C ihet: rs da bir gerek ki, kadnlar, ftr durumlar icab, ounlukla, erkeklere nazaran daha hiss, daha acelecidirler. Binnetice, grlerinde objektivite ve hasbilik ihtimali daha zayftr. Bu sebeple, onlarla istire mevzunda daha bir ihtiyatl hareket etmek gerekir. Nitekim, beerin tarih tecrbesi, kadnlarn nfuz ve hakimiyet kurduu saraylarn, eitli entrikalarla kaynayarak "devletleri ve saltanatlar fesada gtrdn" tesbit etmitir (Feyzu'l-Kadr, 4/263).

yleyse, kadnlarla istireyi yasaklayan rivyet, bu beer tecrbenin, hadis formuna dklm, fkeli ve mbalaal bir ifadesi olabilir, mutlak bir hakikat deil. Hadis olduuna hkmedenler de mefhumunu kaytlayarak almaya mecburdurlar, tlak zere deil. Doruyu Allah bilir (4)

stirenin nemi

Yaratl itibariyle (fizik ve ruh adan) birbirlerine baml olan insanlar, cemiyet halinde yaamak durumundadrlar. Hz. dem (a.s.)'den itibaren her cemiyette mutlaka bir otorite (iktidar) ve o otoriteye bal kitleler vardr. nsanln ilerlemesini veya dn belirleyen faktrlerin banda; siyas iktidarlarn, kendilerine itaat eden insanlar ynlendirmeleri gelir. Bir misl verelim: Tren; srcsnn istedii ynde hareket eder. Raylar denmitir. Yolcular ona tbidir. Eer baka bir yne gitmek istiyorlarsa ya treni, ya srcy deitirmek mecburiyetindedirler. Bu misalden de anlalaca zere insan medeniyetinin ynn, siyas iktidar ve kudret sahipleri belirler. Elbette btn toplumlarda hem iktidar, hem muhalefet cephesi vardr. Ancak iktidar sahipleri; btn kaynaklar kontrol ettikleri iin, insanlarn dncelerini ve davranlarn bile ekillendirebilirler. Sosyal mcadele ierisinde insanlarn birbirleriyle mveresi ve ortak hareketleri daima gndemdedir. Dolaysyla r veya mvere slm birer kavram deil, sosyal mcadelelerde daima mrcaat edilen bir usldr. Sadece mslmanlar deil, kfirler de birbirleriyle mvere etmek ihtiyacn hissederler. Baz evreler "Efendim!.. r gibi bir slm kavram harcamayalm. Bizim r yesi olacak ehliyetimiz yoktur" derken, meseleye vkf olmadklarn ortaya koymaktadrlar. imdi nce "r nedir?" sualine cevap arayalm. Daha sonra Kur'n- Kerm'de kssalar yoluyla verilen mvere rneklerini gzden geirelim.

Arap lisannda iaret masdar "il" ile kullanld zaman "el veya gz yahud da ka ile im etmek" anlamna gelir. Ayn kelime "al" ile kullanldnda ise "emretmek ve re'y vermek" mnsn ifade eder. Bu anlamda mvere iaret almak demektir. Mvere, ivar, meveret, mer, mevra; ayn kkten tremi kelimeler olup "danp iaret almak, rey almak ve bir mesele hakkndaki grn sormak" mnsnadr. Toplanp meveret eden cemaate r denilir (Geni bilgi iin bkz. Dr. bidin Snmez, r ve Raslullah'n Mveresi, st. 1984, nklb Yay., sh.17-19).

Mer kelimesi ise teknik istire mnsnadr. Gelii gzel herhangi bir kimsenin fikrine mrcaat etmeyip bizzat istireye ehil olan kimseleri semek ve ihtisasa hrmet etmek nemlidir. Herhangi bir problemle karlaan kimse; o problemini zecek eitim dzeyine sahip ve tecrbeli ahslara ncelik verir. Herhangi bir su isnadyla mahkemeye verilen kimse, o sahada mhir bir avukat bulmaya gayret sarfeder. Meselesini onunla istire eder. te bu fle mer (teknik istire) denilir. Herhangi bir hastala tutulan kimse iin de ayn usl geerlidir. Mutlaka hastal konusunda ihtisas yapm bir doktoru tercih eder. Sosyal mcadelelerde de durum farkl deildir. Allah Tela (c.c.) ihtisas sahibi kimselerden faydalanmann eklini anlatmak zere; Sebe Kraliesi Belks'n, evresindeki ileri gelenlerle (mele topluluu) nasl mvere ettiini haber vermitir. imdi Kur'n- Kerm'den. bu olay birlikte okuyalm: "(Sleyman, Hdhd kuuna hitaben) Dedi ki; `Bakalm doru mu syledin, yoksa yalanclardan m oldun? u mektubu gtr, onu kendilerine brak. Sonra onlardan ayrl ve onlarn verecekleri cevab bekle. (Sebe Kraliesi) Dedi ki; `Ey Mele (ileri gelenler topluluu), bana ok erefli bir mektup brakld. O muhakkak Sleyman'dandr ve yle (demekte)dir: Rahman ve rahim olann (Allah'n) adyle.. Bana kar ba kaldrmayn. Allah'a teslimiyet gstererek bana gelin! (Kralie) yle devam etti: `Ey Mele!.. bana bu meselede akl (rey) veriniz. Sizin hid olmadnz hibir emirde (umumla ilgili meselelerde tek bama) karar vermem. (Onlar-mele topluu- dnp, yle) Dediler: `Biz g ve kuvvet sahipleri, etin sava erbabyz. Emir sana aittir. Bize ne emredeceksen emret! (Kralie) Dedi ki: `phesiz ki hkmdarlar bir memlekete girdiklerinde orasn perian ederler. Halkndan erefli olanlar hor ve hakir klarlar. Bunlar da byle yapacaklardr. Ben onlara bir hediye gndereyim de, (eliler) ne ile dnecekler bakaym. Bunun zerine vaktki (o gnderilen heyet) Sleyman'a geldi. (Sleyman) Dedi ki: `Siz bana mal ile mi yardm ediyorsunuz? te Allah'n bana verdii (ni'metler ki onlar) size verdiinden daha ok hayrldr. Belki siz hediyenizle bbrlenirsiniz. Dn onlara!.. Andolsun nne geemiyecekleri ordularla gelir, onlar hor ve hakir olduklar halde, oradan (memleketlerinden) karrm. (Sonra Sleyman) Dedi ki: `Ey Mele!.. (leri gelenler topluluu) onun tahtn kendileri (Allah'a) teslimiyet gstererek gelmelerinden evvel, hanginiz bana getirir? C innilerden bir ifrit: `Sen makamndan kalkmadan ben onu (tahtn) sana getiririm. Buna da muktedir ve eminim dedi. Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan (zt, Asaf b. Berhiya): `Onu sana gzn kendine dnmeden (gzn yumup amadan) evvel getiririm. Vaktaki (Sleyman) taht yannda durur bir halde grd: `Bu, dedi, Rabbimizin fazl-u ltfndandr. kr m edeceim, yoksa nankrlk m edeceim, beni imtihan ettii iindir. Kim krederse kendi faidesinedir. Kim de nankrlk ederse, phe yok ki Rabbim (onun krnden) tamamen mstanidir. (Hem o) Hakk ile kerem sahibidir." (27/Neml, 27-40)

Dikkat edilirse Sebe Kraliesi'nin evresinde bir mvere heyeti (mele topluluu) vardr. Gnee secde eden bu topluluk, siyas ve sosyal problemlerini "r yoluyla" zme gayretindedirler. yette geen "mele", toplumun sekin ve mmtaz kesimini ifade iindir. Hz. Sleyman (as)'n evresinde de bir "mvere heyeti" vardr. Dolaysyla herhangi bir toplumu ilgilendiren meselelerin mvere yoluyla zlmesi faydal bir usldr. man veya kfrle bir ilgisi yoktur. Nitekim Fir'avn'un; Hz. Musa (sa)'ya kar mcadele verirken, evresindekilerle sk sk mvere ettii sabittir. Fir'avn'un evresindeki ileri gelenler (mele topluluu), Hz. Musa (as)'m ldrlmesini, deiik sosyal sebeplerle kabul etmezler. Fir'avn onlar ikna etmek iin unlar syler: "Fir'avn: Brakn beni (izin verin), dedi, Ms'y ldreyim. (Varsn o) Rabbine yalvarsn. nk ben onun, dininizi deitireceinden yahut yeryznde fesad karacandan korkuyorum." (40/M'min, 26)

C hiliyye dneminde mekke mrikleri, karlatklar btn problemleri, mvere yoluyla zyorlard. Dar'un Nedve'de r meclisini yneten ahs Yezid b. Zema b. Esved idi. Kurey'in ynetiminde ona verilen grev, ry faal hale getirmektir. Nitekim Allame Zemaher, " hussunda onlarla mvere et"(l-i mrn sresi:l59) melindeki yeti tefsir ederken, bu hususa geni yer vermitir. Kelime-i ehadet getirerek "tevhid mcadelesine" katlan Kurey'lilerin, daha nceden mvere usln bildikleri zerinde zellikle durmutur. (Geni bilgi iin bkz. Dr. bidin Snmez, a.g.e., sh. 26)

uras muhakkaktr ki; gerek aileyi, gerek toplumu ilgilendiren konularda mvere etmek nassla sabittir. slm dini, mverenin alann tayin ve tesbit etmitir. Kur'n- Kerim'de: "Anneler ocuklarn tam iki yl emzirirler. (Bu) emmeyi tam yaptrmak isteyenler iindir. O (annelerin) ma'ruf ekilde yiyecei ve giyecei (nafakas), ocuk kendisinden olan babaya aittir. Kimse g yetiremeyecei bir eyle mkellef tutulamaz. Ne bir anne ocuu yznden, ne de ocuun babas, o ocuu sebebiyle zarara sokulmasn. Mirasya den de bunun gibisidir. Eer (anne ve baba) aralarnda anlaarak ve mvere ederek, ocuu memeden kesmeyi arzu ederlerse, ikisine de gnah yoktur." (2/Bakara, 233) hkm beyan buyurulmutur. Mfessirler bu yetin, talak yetinden sonra gelmesini dikkate alarak, meseleyi izah etmilerdir. Boanan erkek ve kadnn; ocuklaryla ilgili hususlarda mvere etmeleri ve birbirlerini zarara sokmamalar esastr. Fahrddini Rzi, bu yetin tefsirinde; "Bu en doru olan grtr. Buna gre, bu snrlama (tam ikiyl) dan maksat, kar-koca emzirme mddetinde anlamazla dtklerinde, onlarn bu anlamazlklarn sona erdirmektir (...) Buna gre yet baba, iki yl dolmadan ocuunu stten kesmeyi ister, annesi de raz olmazsa, babann isteine itibar edilmez. Aksi durumda da byledir. Ancak mvere eder ve anlarlrsa, mesele yoktur" demitir. Dikkat edilirse; aile ierisindeki bir meselede, taraflarn mvere etmeleri tevik edilmitir.

Bilindii gibi; Kur'n- Kerm'deki srelerden birisinin ismi, r sresi'dir. M'minler arasndaki velyetin tabi sonucu olarak mvere daima gndemde kalmtr. Hatta ilerini mvere yoluyla zmek, m'minlern vasf olarak zikredilmitir. Nitekim bir yet-i kerimede: "Size verilen ey, hep bu dnya hayatnn geici birer faidesidir. Allah'n katnda olan ise daha hayrldr, daha sreklidir. (Bunlar) iman edip de, ancak Allah'a gvenip dayanmakta, byk gnahlardan ve fhi ktlklerden kanmakta, fkelendikleri zaman derhal (kusurlar) rtmekte olanlara, Rabblerinin (tevhide ve ibadete dair) dvetine icabet edenlere, namazlarn dosdoru klanlara; ki bunlarn ileri aralarnda mvere iledir, kendilerini rzklandrdmz eylerden (slm iin) harcamakta bulunanlara, kendilerine tegallp ve zulm vki olduu zaman, hep birlikte mazlma yardm edenlere mahsustur." (42/r, 36-39) hkm beyan buyurulmutur. Mfessirlerin cumhuru, bu yet-i kerimenin Mekke'de inzal buyurulduunu belirtmilerdir. Dolaysyla slm bir devletin; henz gndemde olmad bir zaman, ki bunlarn ileri aralarnda mvere iledir denilerek, m'minler vlmtr. Alemlere rahmet olarak gnderilen Peygamber Efendimiz (sav): "Biliniz ki Allah ve Rasl mvereden muhakkak mustandirler. Fakat Allah Tela (cc) mvereyi benim mmetime bir rahmet kld.M'minlerden her kim istire ederse dorudan mahrum olmaz. Her kim mvereyi terkederse hatadan kurtulamaz." (ihdbdin Eb's-Sen Mahmud b. Abdullah el Alsi, Rhu'l-Meni fi Tefsiri'l-Kur'n, Kahire 1301, c. I, sh. 706) buyurmutur.

uras unutulmamaldr ki; m'minler birbirinin velileridir ve meselerini istire ederler. Gerek devlet, gerek cemaat plannda; m'minlerin ilerini zerine alan kimse (emr), kaba ve kat yrekli olmamak durumundadr. Ayrca mvere uslne riyet etmek mecburiyetindedir. Nitekim Kur'n- Kerm'de Resl-i Ekrem (sav)'e hitaben "(O vakit) Sen Allah'tan bir esirgeme sayesindedir ki, onlara mlyemetle (yumuak, merhametli) davrandn. Eer kaba ve kat yrekli olsaydn, onlar etrafndan dalp gitmilerdi bile!.. Artk onlar bala (Allah'dan da) gnahlarnn affolmasn iste. hussunda onlarla istire et!.. Bir kere de azmettin mi, artk Allah'a dayanp gven. nk Allah kendine gvenip, dayananlar sever." (3/l-i mrn, 159) hkm beyan buyurulmutur.

Dikkat edilirse; Resl-i Ekrem (s.a.s.)'e i hussunda onlarla istire etmesi emir sigasyla bildirilmitir. Tefsir-i Taberi'de: "Buradaki istireden maksad Resl-i Ekrem (sav)'in sahabesinin reyine kymet verdiinin anlalmas ve slm mcadelede onlardan yardm istediinin bilinmesidir" hkm yer almaktadr. bn-i Murdeveyh'in Hz. Ali (rha)'dan rivyet ettiine gre; Peygamberimize (sav) bu yette geen azm'in mns sorulmu, bunun zerine u ekilde izah etmitir: Azm'den maksad; rey sahipleriyle istire etmek ve onlarn grlerine uymaktr." (bn Kesir, Tefsir'l-Kur'n'il-Azim, Beyrut 1969, I/420). Dolaysyla "Mvere heyetinin vard sonu, m'minlerin emirini balaycdr" diyen fkaha, bu hadise dayanmtr. mam- Kurtub; istire hussundaki nasslar izah ettikten sonra; "istireyi terkederek zorbala meyleden imamn azledilmesi gerektiini" beyan etmektedir. Mftbih (tercih edilen ve kendisiyle fetv verilen) kavil budur (Imam Kurtub, el-C am li Ahkmi'I-Kur'n, Kahire 1967, IV/249 vd).

M'minler herhangi bir mesele ile karlatklar zaman; nce o mesele ile ilgili kat'i nass bulunup bulunmadn aratrmak mecburiyetindedirler. Eer kat'i nass mevcut ise, iittik ve itaat ettik demeleri farzdr. Eer kat'i nass mevcut deil ise, ilim ve takva sahibi kardeleriyle mvere etmeleri gerekir. Zira Hz. Said b. Mseyyeb (ra)'dan rivyet edildiine gre; Hz. Ali (ra)'nn "Kat'i nass bulunnayan meselelerde nasl hareket edeceklerine" dair suali zerine Resl-i Ekrem (sav)'in: "M'minlerden ilim ve takva sahibi olanlar toplayp istire ediniz. Bir kiinin reyine gre hkmetmeyiniz." (bn-i Abdi'I-Berr, C mi'I-Beyani'l-lm, Kahire 1349, II/59; Ayrca el-Als, a.g.e., VII/530; Sret Ansiklopedisi, st. 1988, nklb Yay., I/384) buyurduu bilinmektedir. Dolaysyla hakknda kat'i nass bulunmayan meselelerde; ilim, ihtisas ve takva sahibi m'minlerle mtavere etmek ve r yoluyla meseleleri zmek bir vecibedir. (5)

stihre; stireden Sonra Yaplmas Gereken Du

stihre: Hayr dileme, yapmak istedii bir eyin kendisi hakknda hayrl olup olmadn anlamak iin iki rekt namaz klp du etmek.

Bir i yaplmak istenildiinde istihre yapmak menduptur. Hz. Peygamber, ashb- kirma nemli ilerinde istihreye bavurmalarn telkin buyurdu. C bir (r.a)'den yle dedii nakledilmitir: "Raslullah (s.a.s) btn ilerinde, Kur'an'dan sre retir gibi istihreyi de reterek yle derdi: "Sizden biriniz bir ie niyetlendii zaman farzn dnda iki rekt namaz klsn ve yle desin: . :

"Allhmme estehruke bi ilmike ve estakdiruke bi kudretike ve es'elke min fadlike'l-azm. Fe inneke takdiru ve l akdiru ve ta'lemu ve l a'lemu ve ente allmu'l uyb. Allhmme in knte ta'lemu enne hze'l-emre hayrun l f dn ve me ve kbeti emr (ev kale:) cili emr ve cilih. Fekdurhu l ve yessirhu l summe brik l fhi. Ve in knte ta'lemu enne hze'l-emre errun l f dn ve me ve kbeti emr (ev kale:) cili emr ve cilih f'asrifhu ann va'srifhu ann anhu ve'kdur l el-hayra hays kne. Smme raddn bih" (Buhr, Teheccd 25, Deavt 49, Tevhid 10; Tirmiz, Vitr 18; bn Mce, Akme 188; Ahmed bin Hanbel, III/344).

stihre dusnn anlam: "Allah'm yapmay dndm su iin ilenmesinden yahut terkinden hangisinin hayrl olduunu bana ilminle kolaylatr. Kudretinle senden g istiyorum. Senin byk fazlndan ihsan buyurman dilerim. phesiz senin her eye gcn yeter; benim gcm yetmez. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen eyi ok iyi bilensin, Allah'm. Eer bu ii dinim, yaaym ve iimin sonucu veya dnya veya hiretimin sonucu bakmndan benim iin hayrl olduunu bilirsen o ii bana takdir et, kolaylatr ve onu bana mbarek kl. Eer bu ii; dinim, yaaym ve iimin sonucu veya dnya veya hiretimin sonucu bakmndan benim iin er olarak bilirsen, onu benden, beni de ondan uzak eyle. Nerede olursa olsun benim iin hayr olan takdir et. Sonra da beni bu hayrla honut buyur"

Sa'd b. Ebi Vakkas'tan, Rasulullah (s.a.s.)'in yle buyurduu rivyet edilir: "dem olunun Allah'tan hayr dilemesi (istihresi) sadetindendir. Allah'n hkmne rz olmas da sadetindendir. Allah'tan hayr istemeyi terk etmesi ise onun bedbaht olmasndandr. Allah'n hkmne rz olmamas da, demolunun bedbahtlndandr" (Ahmed bin Hanbel, I/167; Tirmiz, Kader 15).

stihreden nce veya sonra, gerekli istireler yaplr ve o i hakknda karar verilir Kur'n- Kerm'de yle buyurulur: " konusunda onlarla istire yap. stireden sonra o ii yapmaya tam olarak karar verince, artk Allah'a dayan ve gven" (3/Al-i mrn, 159). stihre hadisi bn Mes'ud, Eb Eyyb el-Ensr, Eb Bekir, Eb Sad, el-Hudr, Sa'd b. Eb Vakkas, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. mer, Eb Hureyre ve Enes b. Mlik gibi byk sahblerden nakledilmi, bu rivyetleri senetleriyle birlikte, Buhr, rihi Ayn, "Umdetu'l-Kri" adl erhinde tek tek zikredilmitir. Rivyetler arasnda baz metin farkllklar vardr.

Enes b. Mlik'ten gelen rivyet istihreyi tevik eder. Bu hads yledir: "stihre yapan kimse hsrna uramaz, istihre eden piman olmaz, iktisatl davranan kimse de muhta duruma dmez." (S. Buhr, Tecrd-i Sarih Tercmesi, Ankara 1985, IV/135).

stihre namaznda nelerin okunaca hadisle sbit deilse de, birinci rektta Ftiha'dan sonra Kfirun, ikinci rektta ise, hls srelerinin okunmas gzel grlmtr. Nevev bunu mstehap grr. mam Gazzal de bu srelerin okunmas gereinden hy'da sz etmitir. bn mer'in yle dedii nakledilmitir: "Raslullah (s.a.s.)'i bir ay sreyle izledim, sabah namaznn snnetinde, Kfirun ve hls srelerini okurlard. Gazzl'nin bu gibi hadislerden mlhem olarak, istihre namaznda da benzer kraati uyun grd sylenebilir.

stihre namazndan sonra, istihre dus okunur ve istenilen eye niyet edilerek, Kbleye dnlmek suretiyle yatlr. Bylece istihreye veya yedi geceye kadar devam edilebilir. nk Hz. Peygamber'in baz dular defa tekrar ettii, hatta Enes bin Malik'e istihreyi yediye kadar tekrar etmeyi telkin buyurduu nakledilir (Tecrid-i Sarih Tercmesi, IV/142, 143).

stihre, iyilii veya ktl kestirilemeyen bir i hakknda szkonusu olur. Hayrl ve sevapl olduu kesin olarak bilinen bir konuda istihreye gerek kalmaz. stihre namaz, kerhat vakitleri dnda her zaman klnabilir. nk hadiste vakit belirtilmemitir. (6)

Szlkte hayrl olan isteme anlamna gelen istihre, terim olarak bir i veya davranta Allah katnda hayrl olan, klnan nfile bir namaz ve du ile talep etme mnsnda kullanlr. Hayr kelimesi ve eitli trevleri Kuranda 196 yerde gemekle birlikte ayn kkten treyen istihre yer almaz. Ancak, insann er zannettii bir eyin hayr olabileceini (24/Nr, 11), bir ey hayrl olduu halde ondan holanmayabileceini, er olduu halde onu sevebileceini (2/Bakara, 216), Allahn her trl noksanlktan mnezzeh olup dilediini yaratarak setiini (28/Kasas, 68), her trl hayrn Onun elinde bulunduunu, her eye gcnn yettiini (3/l-i mrn, 26), bir ie giriirken bakalarna danmak (istire etmek) ve karar verince de Allaha gvenip dayanmak gerektiini, byle yapanlara Allahn yeteceini (3/l-i mrn, 159; 65/Talk, 3) ifde eden yetler slmda istihrenin dayand temel ereveyi oluturur. limlerin snnet veya mstehap saydklar

istihrenin meriyeti C bir bin Abdullahtan rivyet edilen u hadise dayandrlmaktadr: Raslullah, Kurandan bir sre retir gibi ilerimizin tamamnda bize istihreyi retiyor ve yle diyordu: Biriniz bir ey yapmaya niyet edince farz dnda iki rekt namaz klsn ve arkasndan u duy yapsn... Hz. Peygamber szne devamla, istihreyi yapan kii bu srada iini de sylesin dedi. (Ahmed bin Hanbel, Msned III/, 344; Buhr, Deavt 49, Tevhid 10; bn Mce, kame 188)

stihre dusnn, bu niyetle klnacak iki rekt nfile namazdan sonra okunmasnn en uygun usl olaca konusunda drt mezhep gr birlii iindedir. Mlik ve fi mezheplerine gre herhangi bir namazdan sonra da szkonusu dunn okunmas cizdir. Hanbellerin dnda kalan mezhebe gre istihre namazn klmak mmkn deilse, sadece du ile yetinilebilir. stihre namaz kerhet vakitleri hri her zaman klnabilir. Btn mezheplere gre istihre namaznn en fazletlisi, iki rekt olarak klnandr.

stihre dusnn, namazdan hemen sonra ve kbleye dnlerek okunmas, ellerin kaldrlmas ve du dbna riyet edilmesi, dunn kabul olma ihtimalini arttran gzel davranlar olarak telakki edilmitir. Kiinin olumlu veya olumsuz bir karara varamamas halinde Hanef, Mlik ve fi limleri, Enes bin Mlikten gelen bir rivyete dayanarak (Mnv, I/450) istihrenin yediye kadar tekrarlanabileceini sylemilerdir. fi ve Mlik limleri, Hz. Peygamberin bir rahatszlk sebebiyle bakasn okuyarak tedviye izin vermesi ve bu vesleyle syledii, Kardeine faydal olmaya gc yeten bunu yapsn. (Ahmed bin Hanbel, III/302, 334, 382, 393; Mslim, Selm, 61-63) sznden hareketle; bakas adna istihre yapmann ciz olduunu ileri srerken Mlik fakhi Hattb bu uygulamann bir dayanan bulamadn belirtmitir.

stihre, kiinin gerekli btn abay sarfedip aratrma ve istirelerini tamamladktan sonra hakknda hayrlsn takdir etmesi iin Allaha du etme, kulluk uurunu canl tutma ve ortaya kacak sonuca rz gstererek ruh saln koruma gibi ok amal metafizik bir olaydr. Bu sebeple de iyi veya kt olduu ak ekilde bilinen bir eyi yapp yapmama konusunda deil, gerek dnyev gerek uhrev bakmdan kii hakknda hayrl olup olmayaca kestirilemeyen ilerde szkonusu olabilir. Dinen iyi ve hayrl olduu bilinen ilerin zaman, ekli vb. hususunda da istihre yaplabilir. nsan, gelecei bilemediinden bir eyi ilk bakta iyi zannetse de onun sonucundan emin olamaz. Bu sebeple bir i yapaca ve ileriye ynelik nemli bir karar verecei zaman istihre yoluyla her eyi bilen Allahn klavuzluuna ve ynlendirmesine bavurmas, Ondan yardm istemesi, kiinin davranlarndaki sorumluluunu kaldrmamakla birlikte, onda bir gven hissi douraca ve takdire rz gstermesini salayacandan nem tamaktadr. Dolaysyla istihrenin din retideki kader, tevekkl ve sabr anlayyla yakn ilgisi bulunur.

Hz. Peygamberin tavsiyesi dorultusunda istihre eskiden beri slm dnyasnda det olmu ve nemli nemsiz birok hususta gnlk hayatn bir paras haline gelmitir. Kumandanlar sefere kmadan, sultanlar veliahtlarn belirlemeden nce istihre yapar ve bunun sonucuna genellikle uyarlard. Evlilik ncesinde ve ocuklarn isimlerinin konmas esnsnda da istihre yapmak det olmutur. Ayrca birtakm tartmal din meselelerde fetv verirken baz limler ulatklar sonucu istihreyle destekleme yoluna gitmilerdir (mesel bk. bns-Salh, Fetv ve Mesil bnis-Salh, I/293, 396; II/434, 484, 485, 507). (7)

stihrenin Yozlatrlp Rya Falna Dntrlmesi

stihre; aslnda, Allahtan hayr istemek, hayr dus demektir. stire edilerek yapmaya karar verilen mer ve mubah bir eylemle ilgili olarak azmedip karar verdikten sonra, o iin sonucunun bilinmedii iin, eer hayrl ise Allah tarafndan kolaylatrlp nasip edilmesini, deilse zorlatrlp nasip edilmemesini istemek iin dudr. Klsik uygulama ekli ise, bir eit rya faldr. Bir iin iyi ya da kt sonucunu, nceden ryada kestirme eklinde kullanlarak snnette olan bu du, dejenere edilmi ve tahrife uramtr. Aslnda rya, bilgi kayna deildir; rya ile amel edilmez. Ryalarn ou eytndir veya arzularn simgelemi ekli rya halinde ortaya kar. Dolaysyla istihreye yatmak ve grlen rya ile amel etmek, gayr mer ve akl d bir hurfedir.

nsanlarn, yapmak istedikleri bir iin kendileri hakknda iyi veya kt sonular douracan anlamak iin fal vb. uygulamalara ok eskiden beri bavurduklar bilinmektedir. Nitekim chiliyye Araplar bir ie balamadan nce, zerine evet veya hayr yazl ezlm denilen fal oklaryla karar verirlerdi. Kurn- Kerim eytan ii olarak nitelendirdii bu uygulamay yasaklam (5/Mide, 3, 90), peygamberler dhil hi kimsenin gayb ve dolaysyla bir iin kendisi iin hayrl olup olmadn bilemeyeceini, Allahn dilemesi dnda kendisine fayda ve zarar verecek bir gce sahip bulunamayacan bildirmitir (7/Arf, 188).

Enes bin Mlikten nakledilen istihre hadisinin devamnda Rasl-i Ekrem, Sonra kalbine ilk doan duyguya/dnceye bak, ona uygun davranman hayrl olur demitir (Mnv, I/450). Buna gre istihrenin sonucunda insann iine farahlk, genilik ve i huzuru gelirse o ii yapmas; sknt, huzursuzluk ve darlk hali doarsa yapmamas daha hayrl grlmtr.

bnl-Hc el-Abder, hadislerde ifde edildii ekliyle mer istihrenin bundan ibret olduunu, ayrca bir iret almak amacyla kiinin veya bir bakasnn onun adna rya grmek zere uyumasnn, gn ve kii adlarndan uur karma gibi davranlara bavurmasnn bidat olduunu belirtir (el-Medhal, IV/37-38). bnlHc ayrca, istihre ile birlikte istire etmesinin de snnete uygun bulunduunu syleyerek kiinin her ikisini de ihmal etmemesi gerektiini kaydeder (a.g.e., IV/40). Baz kaynaklarda ryada beyaz veya yeil grlmesinin o iin hayrl olduuna, siyah veya krmz grlmesinin er olduuna dellet ettiine dair nakledilen grler (bn bidn, II/27) ahs tecrbelere dayanmakta, dolaysyla din bir mhiyeti bulunmamaktadr (Semr Karan Muhammed Rzk, s. 42-43).

Zlim yneticileri halkn gznde temize karmak iin onlarn istihreye ok nem verdii hakknda yialar yaylr, dolaysyla halkn er zannettii nice yanl uygulamann aslnda hayr olduu, halk anlamasa da yneticilerin bir bildiklerinin ve dayandklar gerekenin olduu belirtilir. Bylece halkn zlim yneticilere tepki duymas nlenmeye allr. ir Accc, Haccc verken; onun istihre etmeden hibir i yapmadn syler (Divan, rakam 12, 83; Arczul-Arab, s. 120). Abdullah ibn Thir, Iraka vali tayin edildii zaman babas ona, idr kararlarn verirken istihre etmesini tavsiye etmitir (Tayfr, Kitbu Badd, s. 49). Ancak, yneticilerin, tm ilerini istihre ile yaptklar hakkndaki rivyetlerin ou uydurmadr.

Tefsirlerden ktibaslar

Rablerine icabet edenler, dosdoru namaz klanlar, ileri kendi aralarnda r ile olanlar ve kendilerine rzk olarak verdiklerimizden infak edenler. (42/r, 38)

Mevdd der ki: r; mminlerin en iyi zelliklerinden kabul edilir. yle ki bu husus Al-i mran: 159'da "emir" eklinde beyan edilmitir. Dolaysyla, slm toplumunda istire nemli bir yer igal eder. slm toplumunda istire yapmakszn ileri yrtmeye almak sadece cahillik deil, Allah'n nizamna kar gelmektir de.

slm istireye niin nem vermitir? Bu soru temel nedene dayal olarak cevaplandrlabilir:

a) yet bir mesele iki ya da ikiden fazla kimseyi ilgilendiriyorsa ve buna ramen szkonusu mesele hakknda bir kii karar verirse, dierlerine hakszlk etmi olur. Dolaysyla ortak yaplan bu ite hi kimsenin kendi keyfine gre karar vermeye hakk yoktur. te bu nedenden tr dil bir sonuca varabilmek iin, konuyla ilgili tm ahslarla istirede bulunmak gerekir. Yine bir mesele karara balanacaksa ve karardan ok byk bir kitle etkilenecei iin istire mmkn deilse, o insanlarn setikleri ve gvendikleri kimselerle istire yaplmal ve sonra mesele karara balanmaldr.

b) yet bir kimse, ortak almalarda sorunu kendi bana ve kendine gre halletmeye alyorsa, bilinmelidir ki onun byle davranmasnn ardndaki neden, ya kendi karlardr, ya da o ahs kendisini herkesten stn grerek bakalarn aalamaktadr. Oysa, ahlk bakmndan bu iki tavr da ktdr ve bir m'min bu iki irkin zellikten beridir. M'min kii, bakalarnn hakkn mer olmayan bir yolla ele geirerek hakszlk yapmaz. Yine bir m'min, kendini beenmi bir halde kendisinin her eyi herkesten daha iyi bildii zannna kaplmaz.

c) Bir i, yet bakalarnn hak ve karlar ile ilgili ise o i hakknda karar vermek ok byk bir sorumluluu mdrik olmay gerektirir. Kalbinde Allah korkusu olan bir kimse, bu yk yalnz bana tamay katiyetle istemez. Aksi bir davran, yani, bylesine bir sorumsuzluk ancak, kalbinde Allah korkusu olmayan ve hirette verecei hesaba aldrmayan kimseler tarafndan yaplr. Allah'tan korkan ve hiret hesabna iman eden insanlar, kat' surette herkesi ilgilendiren meseleler hakknda, kendi balarna karar vermek istemezler. Onlar sz konusu meseleyle ilgili olan kimselerle veya onlarn setii ve ilgilendii temsilcilerle istire eder ve tarafsz bir ekilde karara varrlar. Sonuta verilen kararda herhangi bir yanllk dahi szkonusu olsa, bir tek kii sorumlu olmaz.

Bu hususa dikkat edecek olursak yet, istirenin slm'n ahlk yapsnn temel ta olduunu ve ondan (istireden) kanmann slm'n tahamml edemeyecei derecede bir ahlkszlk olduunu mhede ederiz. slm, byk veya kk her ite istire ile karara varmay emreder. yle ki, evdeki ilerin bile evin beyi ile hanm arasndaki istirenin sonucunda karara balanm olmasn ister. Hatta ocuklarn ya bykse istireye katlmnn salanmas gerekir.

Ayrca ky, kasaba vs. hakknda bir karar alnacaksa kil ve bli olan herkes ile istire yaplmaldr. yet bir toplumu idare etmek iin bir ynetici seilecekse, o ynetici toplumun tm bireylerinin onayyla seilmelidir. Toplumun gvenini kazanm olan ehl-i rey toplumun ilerini yrtmeli, ancak bu gveni kaybettiklerinde ise istifa etmelidirler. Zorla toplumun bana musallat olmamaldrlar. M'minlerden toplumun onayn cebir, hile ve rvet ile etkilemeye alp, kendini setiren veya ynetimde kalmaya alan bir kimse kt niyetlidir ve sadece kendi kar iin byle davranmaktadr. Bu kimseler "Onlarn ileri aralarnda istire iledir" yetine zahiren uyduklarn gstermeye alrlar, fakat aslnda bu lh beyana uymazlar. Onlar hem Allah' hem de halk aldatmaya alrlar. Ancak halk onlarn bu sahtekrlklarn anlamayacak kadar ahmak deildir. Ve Allah' da zaten hi kimsenin aldatmaya gc yetmez.

"Onlarn ileri aralarnda istire iledir" yeti be temel dsturu tazammun eder: a) Karara balanacak bir meseleyle ilgili olan ve karardan etkilenecek herkes mesele hakknda aydnlatlmaldr. Ayrca meseleyle ilgili kendi dncelerini syleyebilmeleri iin her trl hak istisnsz onlara verilmelidir. Bunun yansra alnacak kararlar aka eletirebilmeli, protesto edebilmeli ve kararlara itiraz edebilme hakkna sahip olmaldrlar. Tm bu haklarn kullanmalarna ramen, gidiat hakknda olumlu bir deiiklik gzlenmemise, yneticileri deitirebilmelidirler. Toplumun zgrln ellerinden almak ve onlara danmadan onlarn ilerini yrtmek aka o topluma hiynet etmektir. Bylesine bir tavr ierisinde halk idare etmeye yeltenenler, szkonusu yeti inemi olurlar.

b) Toplumsal sorumluluk alacak olan kimseler, halkn onayyla seilmelidirler. Halk onlar hibir korku duymadan, hibir baskya maruz kalmadan ve serbeste seilebilirken, seilme durumunda olanlar da gayri meru metodlara (rnein, rvet, hile, tehdit vs.) bavurmamaldrlar. nk bu tr yntemlerle halktan alnan onay, onay deildir. Bu ekilde toplumun bana geen kimse, o toplumun gerek lideri deildir. Gerek lider, halkn kendisini sevdii ve onu zgr iradesiyle setii kiidir.

c) Toplumun bandaki liderin r heyeti, o toplumun gven duyduu kimselerden olumaldr. Halkn onayn para, tehdit, yalan ve hile gibi yollarla elde etmi olan kimseler aslnda halkn gvenini hak etmi deillerdir.

d) stire esnsnda r heyetine mensup temsilciler, tercihlerini iman, ilim ve samimiyet erevesi dahilinde kullanmaldrlar. Tercihlerini zgrce yapabilmeleri iin bask, rvet ve grup karlarndan etkilenmeden, kendi inandklar ve bildikleri dorultuda hareket etmelidirler. yet onlar tercihlerini bu ekilde kullanmayacak olurlarsa, mezkur yeti ihll etmi olurlar.

e) Ehl-i rey, yani, "r" mensuplar, bir konuda ittifak ile ve ounlukla karar alrlarsa, o karar itirazsz kabul edilmelidir. nk, her ahs veya grup kendi bildiini okursa, istirenin bir anlam olmaz. Nitekim Allah, sadece "Onlarn ileri aralarnda istire iledir", demekle kalmam ve "Yapacan iler hakknda onlarla istire et" diye emretmitir. Bu, "Onlara sadece dann" demek deildi, aksine "Onlarla istire ettikten sonra, ittifak ve ounlukla alnan karara uyun" demektir.

Bu balamda, istire yoluyla karar alma yetkisinin snrsz olmad iyice bilinmelidir. nk, zerinde istire edilmesi szkonusu olan saha dinin kaideleriyle snrlanmtr. Ana prensip u ekilde belirlenmitir: "yet bir konuda anlamazla derseniz, onu Allah ve Rasl'ne dndrn" veya "Aranzda anlamazlklar hakknda karar vermek sadece Allah'a aittir." Bu ana prensip dolaysyla mslmanlar, ancak naslardan karlan yorum ve dnceler ile, kendisiyle amel edilen kurallar hakknda istirede bulunabilirler. Yoksa hi kimse Allah ve Rasul'nn ak ak bildirdii bir husus zerinde istirede bulunmaya yetkili deildir. Mevddi, Tefhimu'l-Kur'an)

imdi ey Muhammed! u ilh nimete zellikle kretmelidir ki, Allah katndan byk bir rahmet ile yaratlm olduun gzel ahlak gereince sen onlara yumuak, nazik bulundun, azarlamay hak ettikleri halde kusurlarn yzlerine vurup da sert muamele etmedin. Yoksa sen huysuz, kat kalpli biri olsaydn hi phesiz etrafndan darmadan olurlar, seni brakp katktan sonra bir daha bana toplanmazlard. Bu ise en byk bir felaket olurdu. Bundan dolay peygamberlik haklaryla ilgili kusurlarn affet, ve Allah haklarn Allah affettiinden, onlar iin istifar et ve ide onlarla istire et. Yani vahy gelmeyip rey ve ictihada dayanan, sava gibi, genel ilere ilikin durumlarda onlarn oyunu al ki emir, iyilii emir olsun. Mvereden sonra karar verip azmettiin zaman da Allah'a dayan ve itimad et, icrada geveklik etme. Muhakkak Allah tevekkl edenleri sever. (3/l-i mrn, 159)

Elmall der ki: "Mvere", ivar, mevre, mevere, meure, danp iaret almak, yani rey (oy) almak demektir. Toplanp meveret eden cemaate de "r" denilir ki, bu da esas itibaryla brleri gibi masdardr. Arap dilinde "iaret" diye ile slaland (kullanld) zaman, dilimizde mehur olduu zere el veya gz, ka ile m (iaret etme) mnsna geldii gibi, diye ile slaland zaman da emretmek, oy vermek mnsna gelir. Mvere ite bu mnda iaret almak iindir. tikak (treme) bakmndan i bu mvere ve iaret, ar kovanndan bal almak mnsndan veya satlk hayvan gstermek veya anlamak iin at pazarnda binip koturmak mnsndan alnmtr.

"Afv" ve "istifar" emirlerinden olan "te onlarla istire et." buyurulmasnda dikkati eken bir takm nkteler ve hikmetler vardr:

1- Peygamber'in onlarla mveresi, anlarnn yksekliini ve payelerinin terfiini (ykseltilmesini) gerektirir. Bu da onlarn sevgilerinin artmasna sebep olur. Mvereye tenezzl edilmemesi ise bir eit hakareti ierir ki, bundan da kt huy ve huysuzluk meydana gelir. Bunun sonucu ise, "etrafndan dalrlard"

szyle aklanmtr. Bu adan Peygamber'e ait mvere, bir kalp hatr almay ierir.

2- (3/l-i imran, 79, 104, 110) emirleri iaretince Muhammed (s.a.s.)n gnderilmesi btn insanlar iin uyulacak, rnek alnacak bir mmet tekilini hedef aldndan, Hz. Muhammed'in ashabnn en yksek bir siyas terbiye kazanmas Allah'n istei idi. Byle bir terbiye ise "Allah tarafndan bir rahmet ile" yetinin delaletince sf ilh rahmet olan Hz. Muhammed'in mvere mektebinde alnabilirdi. Hz. Muhammed'in terbiye ve talim grm ashab, bakalarn terbiye edebilecek ekilde yetiecekler, sonra da "Ashabm yldzlar gibidir. Hangisine uyarsanz doru yolu bulursunuz" nebev hadisi mnsnca, Allah'n emriyle nice toplumlar ve Allah'a laykyla kulluk etmeye alanlar yetitireceklerdi. Buna ise her eyden nce pek byk bir cmertlik ve nezaketi ieren bir ahlak kemal ve rabbn irfan gerekli idi ki; ite esas, ilh bir vergi ve meyveleri ve inkiaflar beere ait alma, kazanma olan bu ahlkn balangc teekkr hitabyla ve gelimeleri iyiliksever emriyle gsterildikten sonra, o irfan (anlay)n retim ve temrin (altrmas)i iin de buyurulmutur. Bu bakmdan da Peygamber'in mveresi bir terbiye srrn ve uyma hikmetini iine alr.

3- Esasen Peygamber'imiz, Uhud olaynn balangcnda mvere etmiti. Peygamber'imiz, Medine'den klmamas tarafna meylettii halde, onlar klmas reyinde bulunmulard. klnca da olanlar oldu. u halde bundan sonra Peygamber onlarla mvereyi terk ederse, o mvereden dolay kalbinde bir znt bulunduuna delalet ederdi. Bunun iin, bu olaydan sonra mvere emri aka belirtilmitir ki, Peygamber'in kalbinde bu olaydan byle bir eser bulunmad ve mvere hussunda znt caiz olmayp, tam bir emniyet ile hareket edilmesi gerektii ve iyi niyetle vaki olan ictihad reyden dolay, sonunda hata ortaya ksa bile, banda mesuliyet olmayaca anlalm olsun.

4- Mnfklarn ba Abdullah b. beyy mvereye sokulmu olduu halde, mvere ahlkn tanmyarak ve tahakkm fikrine kaplarak en mkl (zor, kritik) bir zamanda ie karma ve mdahele hrsyla, "Bize iten bir hisse var m?", "Bize bu iten birey olsayd..." dediklerinden dolay, cevabndan sonra buyurulmasnda; hem slm siyasetinin tehakkm ve istibdad fikrinden uzak bir iyiliksever ruh ve ahlka dayandn, hem de bu iyilikseverliin, tevhid esasna ve ihlas fikrine aykr ak veya gizli bir irk ve irak (Allah'a ortak komay)a varan bir ie katlma durumunda olmamasnn gereini ayrca bir hatrlatmadr. u halde "onlar ie ortak et" buyurulmayp da buyurulmas, mnafklara bir reddi ve mverenin metnindeki emir birliini bozmaya deil, dnme ve aklamaya ynelmi olmas gerektiini de ierir ve yetin banda sonunda yksek hkmyle btn ilerin Allah'a dndrlmesi de bu tevhid noktasn bildirir. Bundan ise u neticeyi alrz ki, slm rs (danma kurulu)nn grevi, yalnz kendi arzu ve isteklerini ifade eden reylerini gstermek deil, olaylarda Allah'n kullarnn genel karlar asndan hakk aratrmakla o konuda akl ve nakl delillerden amel edilir olmas gereken Allah'n hkmn tayin etmektir. Bu ekildedir ki ortaya kacak olan irade, tatbikte hibir kymeti olmayan yalnz beer istekler deil, vaki'de gerekleecek olan ilh iradeyi temsil ve ona uyarak faydal bir ekilde hkm icra edebilir. Burada insan iradesinin hi hkm yok denemez. Fakat ilmin iradeye tabi olmasyla, iradenin ilme tabi olmas arasnda byk bir fark bulunduunu unutmamak gerekir. u halde r, her eyden nce, ilm bir fikir ile hakk aratrmak ve ilh iradenin tecellilerine uymak ve cz' iradelerini, kendi temennilerini ortaya karmaya deil, Hakk'n hkmn aklamak ve tayine sarf etmek gerekir. Yoksa ortada mvere deil, eitli iradelerin ekime ve mcdelesi cereyan eder ve bu mnakaa, hak ve hayr fikri ile Allah'n hkmne dndrlmedike eitli frkalarn arpmas, batmas gerekli olur.

Bu mvere emrinin vcub (farz)mu, yoksa nedb (mendub)mi ifade ettii hakknda limlerin ihtilf vardr. mam afi hazretleri mendub olduunu kabul etmise de, zahir olan farzdr. Fakat tefsircilerin ve bilginlerin ittifak vardr ki, Allah katndan vahy inmi olan hususlarda Peygamber'in mmeti ile mvere etmesi caiz deildi. nk nass karsnda rey ve kyas batldr; mevrid-i nass (nassn geldii yer)de ictihada mesa (izin, ruhsat) olmad malumdur. Nass olmayan hususlara gelince, her eyde mvere caiz midir, deil midir? Birok bilginler ve tefsirciler ibu emrinin, harbe mahsus olduu fikrindedir. nk vahiy bulunan hususlarda mvere caiz olmad kesinlikle bilindiinden deki "el-Emru" kelimesinin "elif-lm"nn istirak (genelleme) iin olmad anlalr. Dolaysyla ahd iin olduu ortaya kar. Bu yette gemi olan bilinen emir ise, harp ve dmanla kar karya gelmektir. u halde emirin de buna tahsis edilmesi olmas gerekir. Fakat dier limler ise, el-emr'in mm (genel) olduu ve ancak nass (kesin dini delil)'n geldii hususlara tahsis edilmi ve buna gre geri kalanlarda genel bir ekilde hccet (delil) olarak kalm olduu fikrindedir. Gerekte emri, harbe mahsus olmad gibi, buradaki de yle olmas gerekir. Delillerin gelmesinden sonra ihtilf edenler ve Allah'n kitabna iman etmeyenler aleyhinde gelen yetlerin, nassn geldii yerde ictihadn caiz olmadn gsterdikleri ve daha akas nass karsnda ictihad, Allah'n emri karsnda rey ve kyas ile isyan eden mel'n (lanetlenmi) blis'in hali olduu malumdur. u halde meselenin ruhu, vahye mazhar olan Raslullah'n din iinde ictihadla da grevli olup olmad meselesidir. Peygamber iin ictihad caiz grmeyenler, mverenin harp ii gibi srf dnya ile ilgili olan hususlara ait olduuna inanmlardr. Halbuki Usul lmi'nde sahih olan udur ki,Raslullah vahyi bekler ve vahy gelmeyen hususlarda rey ve ictihadyla amel ederdi. Ve bu ictihadda balangta hata da dnlebilir, ancak hata olursa vahy ile dzeltilir, devam etmezdi. Peygamber'in ictihadnn, dier ictihadlardan fark bu idi. Yoksa C enab- Allah "lerinden iin i yzn aratrp karanlar, onun ne olduunu bilirlerdi." (4/Nis, 83) diye mctehid limleri m ve "Ey akl sahipleri ibret aln." (59/Har, 2) diye basiret kullanmak ile istibar (ibret alma) ve kyas da emretmiken, basiret sahiplerinin efendisi olan, akl ve zeks herkesin stnde bulunan Raslullah'n bu naslardan hari olamayaca aktr. u halde Raslullah, vahy inmeyince ictihadla grevliydi. ctihad ise mbahase (karlkl konuma) ve mnazara (ilm tartma) ile kuvvet bulaca iin, vahyin gelmesinin dnda mvere ile de grevli olmutur. Rivyet edilmitir ki ibu indii zaman Raslullah yle buyurmutur: "Biliniz ki, Allah ve Rasl mvereden herhalde mstanidirler ve fakat Allah Tel bunu benim mmetime bir rahmet kld. Onlardan her kim istire ederse doru yoldan mahrum kalmaz. Her kim de terk ederse hatadan kurtulmaz." Dier bir hadis-i erifte de: "Mvere eden bir toplum, herhalde ilerinin en dorusuna muvaffak olur" buyurulmutur.

Btn bunlardan anlalr ki, burada Peygamber'e hitap olarak gelen ve virhm (onlarla mvere et) emri, yukarda akland zere, bir ok faydalar iermekle beraber, bunun sebebi ve asl hikmeti, mmetini retim ve terbiyesi iin gelmi olmasdr. u halde Peygamber iin mvere mendub da olsa, mmet iin vacibtir. Nitekim dier bir yette "leri, aralarnda danma iledir." (42/r, 38) buyurulmutur. (Hak Dini Kuran Dili, Elmall Hamdi Yazr, 3/159)

Ve onlar ki Rableri iin davete uymakta ve namaz drst klmaktadrlar. Allah iman ve itaat iin Peygamber tarafndan yaplan davete Ashab- Kiram'n bey'atlar ve uymalar gibi bey'at ve dinin direi olan namaz klmakla cemaat ve toplumu salam tutanlarn leri de aralarnda r'dr. leri, buyruklar zorbalkla deil, aralarnda dankla, grlerine bavurma iledir. (42/r, 38).

Yine Elmall Hamdi Yazr diyor ki: Kendi ilerine kendileri sahiptir, bakalarnn elinde esir deil, aralarnda dayanmasz, toplumsuz, darmadank ayr da deil, toplanp sz bir etmesini bilirler. Birbirlerinin grlerine bavurmalarnn ekli de gr ileri srmek yetenei olan, toplumun grlerini temsil edebilecek ictihad sahibi "hall akd" erbabnn (meseleleri dnp zme balayacak kimselerin) toplanp mzakere etmesiyledir. Raslullah (s.a.s.) " hussunda onlarla mvere et." (3/l-i mran, 159) yetinin mns uyarnca, savala ilgili meselelerde mvere ederdi. Ondan sonra da ashab gerek onda gerek hkmlere dair meselelerde mvere ettiler. Hz. Peygamber'in vefat zerine halife seimi, ehli riddetle (dinden dnenlerle) sava, dedenin mirastan pay almas, arap ienlere vurulacak "had cezasnn" says ve Irak'ta fetholunan arazilerin ahkam vs. gibi meseleler hep bu kabildendir. phe yok ki hkmlere dair mvere, hakknda kesinlik ifade eden bir nass bilinmeyip az ok ictihada elverili olan veya tatbikat almaya bal hususlardadr. r mzakereleri (grmeleri) icm meselelerinin asln tekil eder. slm tarihinde ve fkh usulnde (metodoloji) malesef bu "r" dsturu sahabe devrinden sonra Kur'n'n verdii bu nem ile uyumlu bir biimde gelitirilememitir. r aslnda "Fty" gibi "bra" lsnde masdar olup "teavr" yani birbirinin grn almak demektir. Kelimenin asl ardan bal almak mns ile ilgilidir. "Z r" (r sahibi) mnsna da gelir. Nitekim bu mn ile r heyetine de denilir. Ve kendilerine verdiimiz rzklardan infak da ederler. Belli ki bu infak r ile verilen kararn yerine getirilmesi iin gereken masraf temin mnsn anlatmaktadr.

O mnasebetle bu da gereine gre r ile halledilmesi gerekir. u yet de bunu hissettirir: Ve onlar ki kendilerine bay isabet ettii, yani haklarna saldr olduu zaman yine kendileri yardmlar, clerini alrlar. Haklarn savunur, hakszla boyun emez, zilletten holanmaz, azgnlk ve saldrda bulunann cezasn verirler, ar gitmeyerek adaletle clerini alrlar. Bunun iin baka bir milletin himayesine snmazlar, kendi toplum ve milletlerinin bamszl, izzet ve yardm, birlii ile zalim ve azgnn hakkndan gelirler. Grlyor ki burada bay "onlar" zamiri ile oula gnderilmitir. Bu ise bayin herkesle ilgili olduunu ifade eder. Bundan dolay bazlar bunu yalnz dardan gelen saldrya zel zannetmiler de bir mrik bir mslmana saldrd takdirde intikamn alann vgsyle tefsir etmilerdir. Fakat gerek Allah hakk olsun, gerek kul hakk olsun mutlak hakkn korunmas Allah hakk, yani Hukuk-i amme (kamu hakk)den olduu ve dolaysyla

her mmin kiinin haklarnn toplumun taahhd altnda bulunmas asndan ona kar saldr mmenin (toplumun) hakkna saldr demek olduundan gerek dtan ve gerek iten genel ve zel olarak yaplan saldrnn savuturulmas ve cezann verilmesi toplumun grevi yani en azndan farz- kifyedir. ten olanlarda mahkemelerin adaletini temin, dtan olanda da siyasi tedbirlerle bu yardmn yaplmas ve yaplabilmesi bir milletin yksekliini ve yaama hakkn gsteren en yce faziletlerdendir. Onun iin dier tefsir bilginleri demilerdir ki: "leri giden her azgna kar c alma vlmtr." bn C erir et-Taber tefsirinde der ki: "Bu ikinci gr doruya daha yakndr. nk C enab- Allah, bir mny tahsis buyurmam, azgnlk edenden hakk ile cn alan her galibi vmtr. Buna kar birisi yle diyebilir: ntikamda vlecek ne var? Denilir ki zlime hak ettii ve layk olduu cezay vermekte onu hak yoluna dorultmak, bunda ise en byk vg vardr."

Ksacas bu sfat yukarda "Bana aranzda adalet yapmam emrolundu." (42/r, 15) diye beyan buyurulan adalet emrinin tatbiki asndan son derece nemli olan yksek bir ahlkn, kuvvetli bir toplumsal ruhun ortaya kmasn ifade etmektedir ki bunu kart olan "Onlar gazablandklar zaman balarlar." (42/r, 37) nitelemesi ile birlikte dnmek, gerek kasrlarn (yalnz, ancak, sadece ifadelerinin) mnsn dnmek ve gerek nemini takdir etmek iin daha faydal olur. Yani af da ederler, intikam da alrlar. Fakat her ikisini de kendi bamszlklaryla yaparlar, ne balamalarnda ne intikamlarnda baka bir millet ve cemaatin etkisine mahkum olmazlar. (Elmall, 42/r, 38 yetinin Tefsiri)

Seyyid Kutub diyor ki: Bu blmde yce peygamberlik gerei eksenine sk skya bal birok temel gerei ve ayn zamanda ksa ifadelerin ierdii byk esaslar grrz. ncelikle Peygamber'in (salt ve selm zerine olsun) ahlknda, kalplerin zerinde toplanmas, ruhlarn etrafnda birlemesi iin hazrlanan efkatli, hogrl, yumuak ve gzel tabiatn da somutlaan ilahi rahmeti grrz. Ayn zamanda, slm toplum hayatnn dayand temelin r olduunu ve bunun sonucunun d grn bakmndan ac da olsa yeri geldike emredildiini grrz. r ilkesinin yannda, verilen kararn byk bir kararllk ve kesinlikle uygulanmas ve yrtlmesi ilkesini grrz. r ve uygulamann yannda, tasavvur, hareket ve dzenlemeyi tamamlayan Allah'a gvenip dayanma gereinin yeraldn grrz. Ayrca Allah'n izdii kaderi grrz. Hereyin neticede O'na dneceine vakf oluruz. Olaylar ve sonular zerinde kendisinden baka hibir etken gcn bulunmad gereini de kavrarz. Ganimet konusunda; ihanet, hile ve ihtirastan sakndrmann yeraldn grrz. Deerlerin, llerin, kazan ve zararn gereini ortaya karan Allah'n honutluuna uyanlar ile O'nun hmna urayanlarn arasndaki kesin fark grdmz gibi... Blm, bu mmete peygamberini gndermekle yce Allah'n yapt iyiliin yceliini gstermekle son buluyor. yle ki bu iyiliin yannda, ganimetler gibi ekilen aclar da ok kk kalr.

Evet btn bu hususlar u az saydaki yette toplanmtr: "Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuak davrandn. Eer sert ve kat kalpli biri olsaydn, kukusuz evrenden uzaklarlard. Onlar bala. Kendileri iin Allah'tan af dile. Yapacan iler hakknda onlarn grlerini al. Ama karar verince artk Allah'a dayan. Hi kukusuz Allah kendisine dayananlar sever."

yetlerin ak burada Raslullah'a ve O'nun ahsnda da Medine'den kmak iin bata ne atlan, sonra saflar karan ve bylece sava ncesinde te biri geri dnenlere, hitabn tevcih etmektedir. Bunlar daha sonra O'nun emrine kar gelmi, ganimet arzusuna yenik dm ve Raslullah'n ldrldne ilikin sylenti karsnda zayflk gstermiti. Yine bunlar yenilerek topuklar zerinde geri dnm, O'nun az kiiyle babaa ve yara bere iinde pelerinde arr halde brakp, buna ramen hi kimseye dnp bakmam kiilerdi. Peygamberin gnln ho tutmak, mslmanlarn da Allah'n nimetini anlamalarn salamak iin onlara ynelmekte ve evresinde kalplerin topland Peygamberin yce ve efkatli ahlknda somutlaan Allah'n rahmetini O'na ve onlara hatrlatmaktadr. Bylece O'nun kalbindeki gizli rahmeti harekete geirmekte ve bu davran sonucu kalbinde yereden krgnl da gidermektedir. Mminlerin de, bu efkatli peygamberle kendilerine ulaan ilahi nimeti duyumsamalarn salamaktadr. Sonra Peygamber'i, onlar affetmeye, onlar iin balanma dilemeye ve meydana gelen sonutan tr slm hayatn bu temel ilkesini iptal etmeksizin her zaman olduu gibi onlarla mvere yapmaya armaktadr.

"Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuak davrandn. Eer sert ve kat kalpli olsaydn, kukusuz evrenden uzaklarlard."

Bu O'nu ve onlar kuatan Allah'n rahmetidir. Yce Allah, Peygamberini mminlere kar efkatli ve son derece yumuak klmtr. yet kaba ve kat kalpli olsayd etrafnda kalpler birlemez ve evresinde duygular toplanmazd. nk insanlar srekli; efkatli stn bir gzetime, gler yzl bir hogrye, kendilerini saran bir sevgi atmosferine, bilgisizlikleri, zayflk ve eksiklikleri yznden skmayan bir yumuakla ihtiya duyarlar. Ayrca, kendilerine veren; ancak onlardan birey beklemeyen, zntleriyle ilgilendii halde kendi derdiyle onlar zmeyen, yannda her zaman, ilgi, gzetim, efkat, hogr, sevgi ve honutluk bulduklar byk bir kalbe muhtatrlar. te Raslullah'n (salt ve selm zerine olsun) kalbi byle bir kalpti ve insanlarla birlikte byle yayordu. Bir kerecik olsun kendi ahs iin onlara kzmad. Beeri zaaflarndan dolay onlara kar kalbinde bir sknt hissetmedi. Hayatn nimetlerinden hibir eyi kendine mal etmedi; aksine, elinde ne varsa hepsini byk bir hogr ve cmertlikle onlara verdi. Yumuaklk, iyilik, efkat ve yce sevgiyle onlar sard. O'nunla konuan, O'nu gren hi kimse yoktur ki, kalbi O'nun byk ve geni gnlnden fkran sevgi duygularyla dolmasn.

Btn bunlar O'na ve mmetine Allah'n bir rahmetiydi. Yce Allah, btn bunlar, bu mmetin hayat ve diledii dzeni yerletirmek iin hatrlatmaktadr.

stire Etmek: "...Onlar bala, kendileri iin Allah'tan af dile. Yapacan iler hakknda onlarn grlerini al."

"Yapacan iler hakknda onlarn grlerini al." Yce Allah u kesin yetle slm toplumunun yneticisi Hz. Muhammed (s.a.s.) de olsa, ynetimde "r" ilkesini getirmi oluyor. Bu yet, mslman mmet iin "r"nn temel bir ilke olduu ve slm dzeninin bundan baka bir ilkeye dayanmad konusunun, hibir kukuya yer brakmayacak kadar kesin olduunu vurgulamaktadr. "r"nn ekline ve gerekleme yntemlerine gelince; bunlar, mmetin durumu ve hayat artlarna uygun olarak deiebilirler. nk "r" gereinin -gstermelik deil- uyguland her yntem slm'dandr.

Bu hkm, "r" ilkesinin grnrde ac ve tehlikeli sonular ortaya ktktan sonra gelmektedir. Ak sonularndan biri de, mslman saflarda bozulmann ve gr ayrlklarnn ba gstermesiydi. Mslmanlarn bazlar Medine'de kalp dmann saldrmasn beklemeyi ve sokak balarnda onlarla savamay ngryordu. Baka bir topluluk da cesaret gsterip dman karlamaya kma grndeydi. Bu gr ayrlnn sonunda, safta bozulma ba gstermiti. nk dman kapya dayanmken Abdullah bin Ubey bin Selul askerin te biriyle geri dnmt. -Kukusuz bu, byk olay ve korkun bir bozulmayd: Ayrca uygulanan taktik; grn itibariyle de asker adan salkl bir taktik deildi. Nitekim bu taktik, Abdullah b. Ubey'in dedii gibi eskiden beri uygulanan Medine'yi ierden savunma taktiine de uymuyordu. Mslmanlar daha sonra meydana gelen Ahzap (Hendek) savanda bunun tersini uygulam ve fiilen Medine'de beklemilerdi. Uhud'da balarna gelenden ders alarak "Hendek" kazp, dman karlamaya kmamlard.

Kukusuz Raslullah, Medine'nin dna kmakla, mslman saflar bekleyen tehlikeli sonutan habersiz deildi. Kesinlikle doru olduunu bildii sadk bir rya grm ve bu yzden Medine'de kalma taraftar idi. Ailesinden birinin, arkadalarndan bir kann ldrlmesine ve Medine'yi de salam bir zrha yormutu. Kukusuz "r" sonucu kararlatrlan gr benimsemeyebilirdi. Ancak, gerisindeki aclar, zararlar ve kurbanlar grd halde bu "r"daki gre uydu. nk bir ilkenin yerletirilmesi, bir kitlenin eitilmesi ve bir mmetin terbiye edilmesi geici zararlardan daha nemlidir.

En sakncal artlarda meydana getirdii blnme ve sava sonunda ekilen bunca aclar dourmas karsnda; Nebev komuta, savatan sonra "r" ilkesini tmden atma yetkisine sahipti yine kukusuz. Ancak slm, bir mmet oluturuyordu, onu eitip insanla nderlik yapmaya hazrlyordu. Ve yce Allah, toplumlar eitmek ve onlara gerek nderlii hazrlamak iin, en iyi yntemin "r"ya bavurmas olduunu benimsetiyordu. Bunu salamak iin sorumluluk tamaya altrmak ve (ne kadar byk, sonu bakmndan ne kadar ac da olsa) hatalarn dzeltmelerini retmek, gr ve uygulamasnn sorumluluunu tamasn bilmelerini salamak iin hata da ilenebileceini biliyordu. nk hata ilenmedike doru, gerek anlamda bilinemez. Altrlm ve sorumluluunun bilincine vardrlacak bir mmetin inas sz konusu olunca, zararlar nemsenmez. Hal bir mmet vesyet altndaki bir ocuk gibi hayatn srdryorsa bunun hayatndaki

hatalar, kaymalar ve zararlar ona bir ey kazandrmyor, demektir. Bir insann zararlardan saknmas ona birtakm maddi kazanlar salayabilir. Ancak bu insan ruhsal olarak kaybedecektir. Geliimi ve eitimi sekteye uratacaktr. Pratik hayattaki dayankll bakmndan kaybedecektir. Tpk, kayp dmemesi ya da rnein- ayakkabsn ypratmamas iin yrmekten alkonulan ocuk gibi...

slm bir mmet ina edip eitiyordu. Onu nderlik makamna hazrlyordu. Bu nedenle, olgunlap pratik hayattaki davranlarnn zerinden vesyetin kaldrlmas iin Raslullah'n hayatndaki pratik uygulama ile eitilmeleri gerekiyordu. yet olgun bir nderliin varl "r"ya engel tekil etseydi, her yandan dmanlar ve tehlikelerle kuatlm ve henz yeni olgunlamakta olan slm mmeti iin ok nemli bir sonucu getirebilecek Uhud sava gibi en tehlikeli durumlarda buna bavurulmazd. Ve yine pratik ve fiilen mmetin olumasna engel olsayd, bunca tehlikeli bulunan bir ite nderlik kurumu r'dan bamsz davranabilseydi ve olgun bir nderliin varl en tehlikeli ilerde "r"nn yerini tutabilseydi, yce Allah'tan vahiy alan Hz. Muhammed'in (salt ve selm zerine olsun) varl mslman mmeti o gn "r" hakkndan yoksun kalmasna neden olabilirdi. zellikle, mslman mmetin olumas iin tehlikeli olan artlarn glgesinde ve beraberinde getirdii bunca acdan sonra.. Ancak ilahi vahiye muhatab olan Hz. Muhammed'e, (salt ve selm zerine olsun) bu tr olaylarn meydana gelmesi ve bunca olumsuz artn varl bile hakk ortadan kaldrmaya yetmemitir. nk yce Allah, sonu ne olursa olsun, zarar ne derece byk olursa olsun, saftaki blnme ne kadar tehlikeli olursa olsun, verilen kurbanlar ne denli ac verirse versin ve tehlikeler her yan sarm da olsa en kritik ilerde bile "r" ilkesinin uygulanmasnn gerekli olduunu biliyordu. nk bunlarn hibiri, pratik hayatta pimi, gr ve uygulamann sorumluluunun bilincinde ve farknda olan bir mmetin olumasna engel tekil edemezler. Bizzat byle bir ortamda bu ilah emrin gelmesinin nedeni budur.

"Onlar bala, kendileri iin Allah'tan af dile. Yapacan iler hakknda onlarn grlerini al." Beraberinde byk tehlikeler getirse de bu ilkenin her koulda yerlemesi gerekir. Uygulan srasnda meydana gelen tehlike son derece byk olsa da, mslman mmetin hayatnda yer etmesi ve uygulan Uhud'daki gibi dman kapdayken safta blnmeye sebep olsa da, mslman mmetin hayatndan bu ilkeyi kaldrmaya ilikin korkun mazeretlerin geersiz klnmas iin... nk doru yoldaki mmetin varl bu ilkeye baldr. Ve doru yoldaki mmetin varl da yolda karlalan dier tm zararlardan daha nemlidir kukusuz.

stelik slm dzeninin gerek grnts, yetin sonunu getirmeden tamamlanm olmuyor. yete baktmzda grler arasnda tercih yapmak, bazsn uygulamadan alkoymann "r" ilkesinin yerine gelmesi iin yeterli olmadn grrz. Sonuta Allah'a gvenip dayanmaktan alkoymamaldr insan.

"Ama karar verince artk Allah'a dayan. Hi kukusuz Allah kendisine dayananlar sever." "r"nn grevi, en isabetli gr ortaya karmak, ortaya atlan ihtimallerden birini semektir. bu noktaya varnca "r"nn rol biter artk "uygulama" fonksiyonu devreye girer. Allah'a gvenip dayanarak kararlatrlan gr byk bir azim ve kararllkla uygulama ii, Allah'n izdii kadere ve sonular diledii gibi ynlendiren Allah'n iradesine balar.

Raslullah, Rabban ve Nebev zrhn giyerken, mmete "r"y yani gr bildirmeyi, en tehlikeli ve en byk ilerde bile uygulama sorumluluunu tamay retiyordu. "r"dan sonra hareket etme, Allah'a gvenip dayandktan sonra (sonunu ve varaca yeri bildii halde) kendini Allah'n kaderine teslim etmekten ibaret ikinci zrhn da kuanyordu. Bylece k emri uyguland. Raslullah eve girdi, nereye gittiini, kendisini ve beraberindeki arkadalarn bekleyen aclar ve kurbanlar ok iyi bildii halde zrhn ve silahlarn kuand. Ardndan Medine'nin dna kmaya taraftar olanlar, Raslullah' istemedii bir eye zorladklarna ilikin endieleri ve tereddtleri ile dman karlamak veya Medine'de beklemek konusunda diledii gibi davranmas hussunda Raslullah' serbest brakmalar... Evet byle bir frsatn domas bile O'nun kararndan dndrmeye yetmedi. nk O, onlara toplu bir ders vermek istiyordu. "r" dersini, Allah'a gvenip dayanmak ve O'nun kaderine teslim olmakla beraber azmedip kararllk gstermek dersini de vermek istiyordu. Onlara "r"nn bir zamannn olduunu, bundan sonra tereddte, gr tercih etmeye ve grleri yeni batan deerlendirmeye yer olmadn retmek istiyordu. nk bu, aceleciliin, edilgenliin ve bitmez tkenmez kararszln belirtisidir. Oysa yaplacak i, gr bildirip "r"ya bavurmaktr. Allah'a gvenip dayandktan sonra azim ve kararllk gstermektir. Allah da bunu seviyor: "...Allah kendisine dayananlar sever..."

Allah'n ve O'nun taraftarlarnn sevdii dostluk, mminlerin zenle korumas gereken dostluktur. Hatta bu, mminlerin ayrc zelliidir. Allah'a gvenip dayanmak, her ii sonuta O'na dndrmek slm dncesinde ve slm hayatta beliren son denge izgisidir. Bu, her iin Allah'a dneceine ve Allah'n dilediini yapabildiine ilikin byk gerekle birlikte hareket etmektir. Kukusuz, bu "Uhud"dan karlan byk derslerden biridir. Herhangi bir ada yaayan zel bir nesil iin deil tm mslman nesiller iin bir tecrbe birikimidir.

Allah'a gvenip dayanma gereinin yerlemesi ve salam temelleri zerinde ykselmesi iin srenin ak, zafer ve bozgun konusunda etkin gcn Allah'n gc olduunu, yardmn o'ndan bekleneceini, yenilgi konusunda O'ndan korkulacan, yneliin O'na olacan, hazrlk yapldktan, sonutan el ekip onu tamamen Allah'n kaderine baladktan sonra O'na gvenilip dayanlacan bildirerek srmektedir (3/l-i mrn, 159).

te burada, bu yetlerde mslman kitlenin ayrc ve karekteristik zellikleri dile getiriliyor. Bu yetler, Medine'de bir mslman devlet kurulmadan nce Mekke'de inmi olmalarna ramen mslman kitlenin niteliklerinden biri olarak unu gryoruz: "Onlarn ileri aralarnda danma (istire) iledir." Bu da gsteriyor ki, r ilkesi mslmanlarn hayatnda devletin siyasal dzeni olmaktan ok daha kkl bir yere sahiptir. r btn cemaatin temel karekteridir. Bu cemaat olarak sorunlarn bu ilke dorultusunda zme balarlar. Sonra cemaat olmann doal sonucu olarak cemaatten devlete geilir. Yine mslman cemaatin niteliklerinden biri olarak unu gryoruz: "Bir zulme veya saldrya uradklar zaman, yardmlaarak kendilerini savunurlar."

Oysa hicretten sonra sava izni verilene kadar Mekke'de mslmanlara verilen emir, sabretmeleri, saldrya saldr ile karlk vermemeleri eklindeydi. Ama Medine'ye hicret edildikten sonra onlara yle denmiti: "Saldrya urayan m'minlere savama izni verilmitir. nk onlar zulme uramlardr. Hi kukusuz Allah'n onlara yardm etmeye gc yeter." (22/Hacc, 39)

Mslman cemaatin karekteristik zellikleri gndeme getirildii bir srada, Mekke'de inen bu yetlerde bu tr bir nitelikten szedilmesi gsteriyor ki, zulm ve saldrlara kar yardmlama, mslmanlarn deimez ve temel bir sfatdr, bundan nce verilen savamaktan kanmaya ve hakszlklar karsnda sabretmeye ilikin direktif, belli artlarda bavurulan istisnai bir kuraldr. Dolaysiyle, konu mslman cemaatin temel nitelikleri olduu iin, yetler Mekke'de inmi olmasna ve henz saldrlara topyekn dayanma ile kar koyma izni verilmemi olmasna ramen bu deimez ve temel nitelikte burada gndeme getiriliyor.

nsanla nderlik yapmak ve onlar cahiliyenin karanlndan slmn aydnlna karmak zere seilen mslman cemaatin ayrc ve karekteristik zelliklerinin, henz nderlii fiilen ele almad bir srada ve Mekke'de inen bir surede gndeme getirilmesi zerinde dnlmesi gereken nemli bir meseledir. nk bunlar en bata bulunmalar ve cemaat iinde fiilen gereklemesi gereken niteliklerdir. C emaatin fiili nderlie elverili olabilmesi iin bu durum kanlmazdr. te bunun iin zerinde dnlmesi gerekir. Nedir bu nitelikler? Gerek mahiyetleri nedir? Btn insanlk hayatnda bu niteliklerin nemi nedir?

Bu nitelikler; iman, Allah'a gvenip dayanmak, byk gnahlardan ve iren davranlardan saknmak, kznca balamak, Allah'n arsna olumlu karlk vermek, namaz klmak, her meselede r ailesini uygulamak, yce Allah'n verdii rzklardan Allah urunda mali harcamada bulunmak, elbirlii ederek zulme kar kmak, balamak, kendi hayatn ve evresini dzeltmek ve her trl zorlua gs gererek sabretmektir.

Bu niteliklerin gerek mahiyeti nedir ve ne lde nemlidirler? Kur'an'n kendi ahenkli ak iinde bu nitelikleri sunarken bu konuya aklk getirmemiz yerinde olacaktr.

Kur'an- Kerim, insanlar geici ve kalc deerlerin gerek mahiyetini renebilecekleri deimez ilahi bir l ile kar karya getiriyor. Bylece meselenin

ruhlarnda karmak bir hal alp llerinin, dier yarglarnn karmasna engel oluyor. Bu amala mslman cemaatin niteliklerini saymaya balamadan nce bu ly hatrlatyor: "Size verilen eyler, dnya hayatnn geimidir. Allah'n yannda bulunanlar ise daha iyi ve daha kalcdr."

Kukusuz u yeryznde ekici ve gz kamatrc nimetler, ssler vardr. eitli rzklar, evlatlar, ehevi duygular, zevkler, makam ve iktidar da bunlardandr. te yandan yce Allah'n yeryznde kullarna bir ltuf olarak, karlksz bir ba olarak bahettii nimetler vardr. Bunlar u dnya hayatnda insann gnahkrl veya itaatkrl ile balantl deildirler. Geri bu nimetler, itaatkrn elinde -az da olsa- bereketlendirilir, isyankrn elinde bulunanlar ise -ok da olsa- bereketi giderilir.

Fakat bunlarn hibiri kalc ve deimez deer deildir. Bunlar dnyann geim kaynaklardr. Kullanm sreleri belirlenmitir. nsan yceltmez ve kltmez. Bu nimetler kendi balarna yce Allah'n katnda bir ihsann saygnlna veya aalanmlna kant oluturamaz. Yine yce Allah'n honutluunun veya fkesinin belirtisi saylamaz. Bunlar sadece geim kaynaklardr. Allah'n yannda bulunanlar ise daha iyi ve daha kalcdr." z itibariyle daha iyidir. Sresi bakmndan daha kalcdr. nk dnya hayatnn geim kaynaklar Allah'n katndaki nimetlerle karlatrldklarnda ok basit ve nemsiz kalrlar. Allah'n srekli kullarnn zerine aktt sonsuz ltfu ile karlatrldnda snrl olduklar ortaya kar. Dnyann geim kaynaklarnn gnleri sayldr. Bir ferd en fazla mrnn sonu kadar bunlardan yararlanabilir. Btn insanlk ta yle. Onlarn da bu dnya nimetlerinden yararlanmalar btn insanln yaama sresi ile snrldr. Bu ise, yce Allah'n gnleri ile karlatrldnda bir gz ap kapama an veya bundan da az bir sre kadardr.

Bu gerek bu ekilde aklandktan sonra, yce Allah'n kendilerine daha iyi ve daha kalc nimetler hazrlad m'minlerin niteliklerinin aklanmasna geiliyor.

nce iman sfatndan szediliyor: "nanp Rabb'lerine gvenenler iin Allah'n yannda bulunanlar daha iyi ve daha kalcdr." nsann deeri rdan gelir: O, ilk ve temel geree ilikin bir bilgidir. man olmadan insann iinde, varlk alemine ilikin doru bir bilgi yeredemez. nk varlk aleminin gerek mahiyetini kavramak ve bunun yce Allah'n sanat olduunu alglamak ancak Allah'a iman yolu ile mmkn olabilir. nsan bu gerei kavradktan sonra evren ile iletiim kurabilir. nk insan bu durumda evrenin zn bildii gibi, ona egemen olan kanunlar da bilir. Bu yzden insann hareketleri ile u byk varlk aleminin hareketleri arasnda bir ahenk oluur. Bu durumda insan evrensel yasalar sisteminden sapmaz. Kendi hareketleri ile evrenin hareketleri arasndaki bu ahenkten dolay mutlu olur. Varlk alemi ile birlikte itaat ederek, kaytsz artsz teslimiyet duygusu ile, bar iinde varlklar aleminin yaratcsna doru yolalr. Bu nitelik her insan iin gereklidir. Ancak, varlklar aleminin yaratcsna doru insanla yol gstericilik yapacak nder bir cemaat iin ok daha gereklidir, elzemdir.

mann deeri bir de rdan gelir: man insan ruhunu yattrr. nsann, yolunu gven iinde izlemesini salar. Onu aknlktan, ekingenlikten, korku ve karamsarlktan kurtarr. Bu nitelikler, u gezegendeki yolculuu esnasnda her insan iin gereklidir. Ama yol gsteren ve insanla bu yolculuunda nderlik yapan bir lider iin ok daha gereklidir.

Arzu ve ihtiraslardan, kinden, nefretten, kiisel kardan ve ganimetler elde etme duygusundan soyutlanmak asndan iman byk deere sahiptir. Bu durumda kalp ahsnn tesinde bir hedefe balanr; bu meselenin kendisiyle bir ilgisinin bulunmadn, bunun Allah'n dinine davet olduunu ve kendisinin bir cret karl Allah adna altn anlar. Bu bilin nderlik grevini omuzlam biri iin zorunludur. Hareketten ayrlp kendisine ba kaldran bir grubun bu eylemi karsnda veya davet grevini yerine getirirken eitli basklarla, eziyetlerle kar karya kaldnda mitsizlie kaplmas, kitleler arsna kotuu veya kendisine boyun edikleri zaman da gurura kaplmamas iin bu anlay kanlmazdr. nk o, sadece belli bir cret karlnda alan bir iidir.

lk mslman kitle btn itenliiyle iman etmiti. Bu iman ruhlar, ahlki yaplar ve davran biimleri zerinde artc bir etki brakmt. O sralar insanlk aleminde iman tablosu solmu, tannmayacak hale gelmiti. mann insanlarn ahlki yaplar ve davran biimleri zerindeki etkisi kaybolmutu. slm geldii zaman canl, etkin ve aktif bir iman tablosu meydana getirdi. Bu sayede m'min kitle omuzlarna yklenen nderlik grevini yerine getirmeye elverili hale geldi.

stad Eb'l Hasan en-Nedvi "Mslmanlarn gerilemesi ile dnya neler kaybetti" adl eserinde bu imana ilikin olarak yle der: "En byk dm -irk ve kfr dm- zld. Bunun sonucu dier tm dmler zldler. Peygamber efendimiz -salt ve selm zerine olsun mriklerle en ncelikli konuda cihada giriti ve slmn ngrd her emir ve yasak iin teker teker cihad yapmaya gerek duymad. En ncelikli mesele etrafnda giriilen arpmada slm cahiliyeyi yenilgiye uratt. Artk her arpmada zafer slmnd. Bundan sonra mrikler kalpleri ile, organlar ile, ruhlar ile topyekn bar ve esenlik dini slma girdiler. Doru yolu ak seik grdkten sonra Peygamber efendimize -salt ve selm zerine olsun- kar kmadlar. Onun verdii bir karara kar ilerinde bir honutsuzluk, bir burukluk kalmamt. Zaten onun serbest veya yasak olarak ngrd bir eyde onlarn seme hakk yoktu." "Gitgide ilerinde eytann vesveselerine yer kalmad. Hatta kendi ahslarn ilgilendiren duygular da ilerinde barnamaz oldu. Bakalarndan uzaklatklar gibi kendi kendilerinden, karlarndan, kiisel endielerinden uzaklatlar. Daha dnyadayken ahiret adam oldular. Bu gnden yarn yaadlar. Bir musibet karsnda panie kaplmadlar, feryad basmadlar. Nimet de martmad onlar. Fakirlikten dolay ezilmediler. Zenginlik azgnlatrmad onlar. Ticaret onlar oyalamad. Gl bir konuma gelince bakalarn kmsemediler. Yeryznde byklenmek, bozgunculuk yapmak dncesinde deildiler. nsanlar iin ideal ller oldular. Kendileri, anne-babalar ve akrabalar aleyhinde de olsa Allah iin ahitlikte bulunarak adalet ilkesinin somut rnekleri oldular. Tm yeryz ayaklarnn altna serilmiti. nsanln sna, dnyann koruyucular ve Allah'n dininin davetileri olmulard."

stad en-Nedvi, gerek imann insann ahlki yaps ile eilimleri zerindeki etkilerinden szederken yle der: "Gerek Araplar gerek Arap olmayanlar, ksacas tm insanlk cahiliye hayat yayordu. Kendilerinin yararlanmas iin yaratlan, kendi irade ve ynlendirmelerine boyun een her eye secde ediyorlard. Taptklar bu yaratklar kendilerine itaat edeni dllendiremez, kar kan da cezalandramazd: Herhangi bir eyin serbestliini veya yasakln belirleyemezdi. Din, hayatlarnda etkisi bulunmayan yzeysel bir kurumdu. Ruhlar, vicdanlar ve kalpleri zerinde bir yaptrm gc, ahlki yaplar ve davran biimleri zerinde bir etkinlii yoktu. Yce Allah'a, iini tamamlam, hereyden eletek ekmi, baz insanlara Rablk kisvesini giydirmek iin hakkndan feragat etmi bir yaratc, bir usta gibi inanyorlard. Kontrol ellerine geirmilerdi. rgtl bir hkmetin dier yetkilerinin yansra memleketin ynetimini, ilerinin yrtlmesini, gelir kaynaklarnn dalmn kendi arzularna gre dzenlemek zere stlenmilerdi. Allah'a inanmalar tarihsel bir bilgiden teye gemiyordu. Allah'a inanmalar, gkleri ve yeri onun yarattn kabul etmeleri, bir tarih talebesinin; u eski saray kim yaratmtr? sorusuna karlk, ondan korkmakszn, ona boyun emeksizin bir eski kraln adn sylemesinden farkszd. Dinleri Allah korkusundan, ona dua etmekten uzakt. Allah' hakknda onu sevmelerini salayacak olumlu birey bilmiyorlard. Allah hakkndaki bilgileri, anlalmaz, kapal, ksa ve sembolikti.

Bu yzden ilerinde Allah'a kar sevgi ve rperme duygusu uyanmazd..." "...Araplar ve mslman olan dier toplumlar Allah hakkndaki bu yanl,karmak ve l anlaytan kurtulup derin, ak ve canl bir anlaya sahip oldular. Bu anlay ruh, vicdan, kalp ve organlar zerinde etkindi. Etkileri ahlki ve toplumsal yapya yansmt. Hayat ve hayatla ilgili her eyde bu aktif anlayn etkinliini grmek mmknd. En gzel isimlere sahip ve en ideal rnei veren Allah'a inanyorlard. Alemlerin Rabb'i, Rahman-Rahim, din gnnn sahibi, mlk sahibi, eksikliklerden uzak (el-Kudds), esenlik veren (es-Selam), gven veren (el-M'min), hereyi kontrol altna alan (el-Muheymin), stn iradeli olan (el-Aziz), caydrc gce sahip bulunan (el-C ebbar), hereyden byk olan (el-Mtekebbir), hereyi yaratan (el-Halk), hereyi var eden (el-Bari), varlklara ekil veren (el-Musavvir), her yaptn bir hikmete gre yapan (el-Hakim), balayan (el-Gafur), seven (elVedd), efkat gsteren (el-Rauf), acyan (er-Rahim), yaratan ve yarattn ynlendiren, her eyin mlkiyetini elinde bulunduran, koruyan ama kimsenin korumasna muhta olmayan... Ve bunun gibi Kur'an'da yeralan sfatlara sahip bulunan, cennetle dllendiren, atele cezalandran, dilediinin rzkn bollatran, dilediininkini de azaltan, gklerde ve yerde gizli eyleri bilen, gzlerin hain baklarn ve gslerin iinde sakl bulunan duygular bilen ve bunun gibi onun gcn ve yaptklarn ifade eden Kur'an yetlerinin iaret ettii niteliklere sahip bulunan Allah'a inanyorlard... Bu geni boyutlu, derin etkili ve anlalr iman ile kiiliklerinde insan dehete dren bir devrim gereklemiti. Herhangi birisi Allah'a inanp Allah'tan baka ilah olmadna ahitlik ettii zaman hayat altst oluyordu. man btn organlarna nfuz ediyordu, btn damarlarna akyor, btn duygularna yansyordu. Bedeninde can ve kan yerine geiyordu. C ahiliyenin tm mikroplarn, kalntlarn yok ediyordu. man kalbini ve akln bryordu. Ondan bambaka bir insan meydana getiriyordu. Bu duruma gelen insan iman,

kararllk, sabr ve cesaretin parlak rneklerini sergilerdi. Akl, felsefeyi ve ahlak tarihini akn brakan olaanst davran ve ahlak rneklerini ortaya koyard. Bu olaanstlkler sonsuza kadar, aknlk ve dehet konusu olmaya devam edeceklerdir. lim, tam ve derin bir insan dnda bu olaanstlkleri yorumlamaktan, bunlara bir aklama getirmekten acizdir."

"man bir ahlak ve ruhsal eitim okulu gibiydi. Kiiye salam irade, gl bir ruh yaps, otokontrol, kiisel arzu ve eilimlerden uzaklamak gibi stn meziyetler kazandryordu. Bu eitimden geen kii ahlk tarihinin ve psikolojinin tand, ahlki kntden ve insanln dt aalk durumdan kurtulan en ideal rnekti. Hibir gzn gremedii, kanun elinin uzanamad bir srada insann iindeki hayvansal drtler azgnlap insann aya kayd zaman bu iman nefse ar eletiriler yneltir, onu srekli knar, vicdan yakan bir kamya dnrd. ledii suu srekli dnmesini salard. Artk kii kanun nnde suunu itiraf etmedike rahat etmezdi. Kendini ar bir cezaya kendi eliyle teslim ederdi. Allah'n azabndan ve ahiret cezasndan kurtulmak iin, isteyerek, derin bir itenlikle bu cezaya katlanrd."

"...Bu iman, insanlk onurunun ve iffetinin gvenilir bekisiydi. Srkleyici arzular ve eilimler karsnda ba kaldran nefsini, hi kimsenin kendisini grmedii bir yerde kontrol ederdi. Hi kimseden korkmasnn szkonusu olmad yerlerde nefsini frenler, ihtiraslarna engel olurdu. Nitekim slm fetihleri tarihinde, ganimetlere el srmemek, emanetleri layk olana vermek, itenlikle Allah iin alp her eyden vazgemek gibi insanlk tarihinin bir rneini gsteremedii gz kamatrc olaylar yaanmtr. Hi kukusuz bu imann kklemesinin, Allah'n gzetimini ve onun her zaman ve her yerde hereyi bildiini dnmenin sonucuydu."

"Bu imana sahip olmadan nce, hareket, ahlaki yap, davran biimi, alp verme, siyaset ve toplum asndan tam bir kemekelik iindeydiler. Hibir otoriteye boyun emez, hibir dzen tanmazlard. Hizaya girmeyen serserilerdi. C anlar ne isterse onu yaparlard. Krkrne hareket eder, ne yaptklarn bilmeden koyu karanlkta yol alrlard. Ama imdi iman ve kulluk dairesine girmi dna kmyorlard. Her eyin mlkiyetinin, herey zerindeki hakimiyetin, serbest ve yasak belirleme yetkisinin Allah'a ait olduunu kabul ediyorlard. Kendilerinin uyruk, kul ve kaytsz artsz itatla ykml olduklarn itiraf ediyorlard. Yol gstericilii brakm eksiksiz bir ekilde Allah'n hkmne teslim olmulard. Omuzlarndaki arlklar atm, kiisel arzularndan ve benliklerinden soyutlanmlard. Yce Allah'n istei ve hogrs dnda hayatta hibir mala, cana ve yetkiye sahip bulunmayan kullar olmulard. Allah'n izni olmadan savamaz, O'nun izni olmadan bar yapamazlard. Allah'n izni olmadka ne birinden honut olabilirlerdi, ne de kzabilirlerdi. Yine hi kimseye birey veremez veya verilen bireyi alkoyamazlard. Onun izni ve buyruu olmadka hi kimseyle iliki kurmaz, yahut ilikileri kesemezlerdi."

te, slm inan sistemi ile insanla nderlik yapmak zere seilen cemaatin niteliklerini gndeme getiren yetin iaret ettii iman budur. Bu imann bir gerei de Allah'a dayanp gvenmektir. Ancak Kur'an- Kerim bu nitelii ayr olarak ele alyor ve altn izerek belirginletiriyor:"Rabb'lerine gvenirler."

C mlenin kuruluunda zne ile yklemin yer deitirmi olmas onlarn sadece Rabb'lerine dayanp gvendiklerini ifade ediyor, bakasna deil. Tek Allah`a iman etmek srf ona dayanp gvenmeyi gerektiriyor. te tevhidin, yani Allah'n Rab ve lah olarak birlii dncesinin ilk ve temel grnts. nk m'min Allah a ve O'nun sfatlarna inanr. Varlklar aleminde O'nun iradesi dnda hareket eden bir canlnn olmadndan kuku duymaz. Yine O'nun izni olmadan hibir eyin olmayacana kesinlikle inanr. Bu yzden srf O'na dayanp gvenir. Bir ey yaparken veya bir eyden vazgeerken O'ndan bakasna ynelmez.

Bu bilin herkes iin zorunludur. Bir insann ban dik tutmas, Allah'tan bakasnn nnde ban ememesi, Allah'tan baka hi kimseden herhangi bir ey beklemeden, korkmadan kendinden emin bir kalbe sahip olmas iin bu anlay kanlmazdr. O zaman skntdan dolay yrei hoplamaz, bolluktan dolay marmaz, normal durumunu srdrr. Varlk ve yokluk onu etkilemez. u da varki bu bilin, yol gstericilik sorumluluunu yklenen nderler iin ok daha gereklidir.

"Onlar byk gnahlardan ve irkin ilerden kanrlar." Byk gnahlardan ve iren davranlardan kalbi arndrmak, temiz davranlar sergilemek gerek imann sonularndan biridir. Yine doru bir nderliin vazgeilmez gereidir. Bir insan byk gnahlara ve ktlklere yeltenirken, onlardan kanmazken kalpteki iman berrakln ve safln koruyamaz. mann berraklndan soyutlanm, iindeki iman aydnl ktlkler ve gnahlar tarafndan bastrlm bir kalp nderlie elverili deildir.

man, m'min kitlenin gnlnde son derece ince bir duyarlla ulamt. Nitekim az nceki alntlarda imann ulat bu duyarllk dzeyine iaret edilmiti. te bu ilk mslman kitle bu zelliiyle insanla nderlik etme sorumluluunu stlenmeyi hakketmiti. Ama bu nderliin ne bundan nce, ne de bundan sonra bir benzeri bir daha grlmedi. Ve bu ideal toplum, arzu ve "Onlarn ileri aralarnda danma iledir." ifadesi, onlarn her meselelerini aralarnda danarak zme baladklarn belirtiyor. Bylece tm hayatlarn r boyas ile boyuyor. Daha nce de sylediimiz gibi bu yet, bir slm devleti kurulmadan nce Mekke'de inmitir. u halde bu nitelik mslmanlarn hayatnda devlet dzeninden daha kapsamldr. Ve bu, bilinen anlam ile bir devlet henz kurulmam olsa bile her durumda mslman cemaatin temel bir niteliidir, karekteristik zelliidir.

Gerekte slmda devlet, cemaatin ve onun kendine zg niteliklerinin doal sonucundan baka birey deildir. C emaat devleti znde barndrr ve slm hayat sistemini yrrle koymak, onu fert ve toplum hayatna egemen klmak zere devletin fonksiyonunu yerine getirir. Bu yzden r ilkesi cemaat iinde ilk dnemlerde yrrle girmi ve bu ilke devlet ve devlet ilerini yrtmekten daha geni ve daha kapsaml olarak alglanmt. r slmi hayatn ayrlmaz bir parasdr. nsanla nderlik etmek zere seilen cemaatin ayrc zelliidir, nderlik grevinin en gerekli, en kanlmaz niteliidir.

r ilkesinin uygulan biimi ise, demir kalplara dklm deildir. Bu yzden r ilkesinin uygulan biimi, bu temel zelliin slm cemaatinin hayatnda yrrle konulmak zere her toplumun ve an koullarna braklmtr. slm dzeni tamamen donuk kalplardan olumaz ve tm de tartlmaz domalardan ibaret deildir. slm dzeni hereyden nce iman gereinin kalbe yerlemesinden kaynaklanan bir ruhtur. Mslmann bilin ve davran bu gerekle ekillenir. Geri planda bulunan iman gereini gznnde bulundurmadan slm ynetim biimi zerine yaplan aratrmalar sonusuz kalr. Hi kukusuz bu, slm inan sistemine inanma gereini bilmeyenlerin ilk bakta sandklar gibi rastgele sylenmi, dayanaksz bir sz deildir. nk bu inan sistemi -onun ngrd ynetim biimine bakmadan nce, katksz itikadi temelleri ile- psikolojik ve akl gerekler ierir. Bunlar zleri itibariyle insann ruhsal ve bedensel yaps iinde aktif ve etkin bir varlk gsterirler; insanlk hayatnda belli kaplanmalarn; ynetim biimi ve rejimlerin olumasna, ortaya kmasna n ayak olurlar. Bundan sonra gelen yetler uygulamalara ve ynetim biimlerine iaret ediyorlar. Ama sadece dzenleme amac ile, yeniden oluturma, meydana getirme amac ile deil... slmi herhangi bir ynetim biiminin olumas iin, bundan nce mslmanlarn olmas gereklidir. Aktif ve etkin bir iman kanlmazdr. Aksi taktirde hibir ynetim biimi ihtiyaca cevap vermez, slmi olarak nitelendirilebilecek bir dzen kurulamaz.

Gerek mslmanlar varolduu ve iman gerei kalplerinde yerettii zaman slm dzeni ortaya kar. O zaman mslmanlarn yaadklar evreye ve ortama uygun slm dzeninin bir ekli yrrle konur ve slm ilkeleri eksiksiz olarak ve en iyi bir ekilde uygulanr: "Kendilerine verdiimiz rzktan hayr iin harcarlar."

Bu da ayn ekilde henz hicretin ikinci ylnda miktar ve artlar belirlenen zekat ykmllnden nce gelmi bulunan bir hkmdr. Ne varki genel anlamda Allah'n verdii rzktan hayr amal harcamada bulunmak slm cemaatine yneltilen ilk direktiflerden biridir. Daha dorusu bu direktif slm cemaatinin douu ile birlikte gndeme gelmitir.

Allah'n dinine davet iin maddi harcamada bulunmak kanlmazdr. Bunun iin kalbi cimrilikten arndrmak, mal-mlk sevgisini yenmek ve sadece Allah katndaki nimetlere gvenmek zorunludur. mann ifade ettii anlamn btnyle gereklemesi iin btn bunlar gereklidir. Ayrca bunlar cemaat hayat iin de gereklidirler.

nk Allah'n dinine davet etmek bir savatr, bir mcadeledir. Bu sava, savan yaralarn ve sonularn paylamak, birlikte stlenmek bir zorunluluktur. Bu dayanma ve paylama bazan hi kimsenin kiisel malndan sz edilmeyecek ekilde kapsaml olur. Nitekim muhacirlerin Mekke'den hicret edip Medineli kardelerinin yanna konuk olduklar zaman byle olmutu. Olaanst artlar ortadan kalkp durum normale dnnce zekat vermeye ilikin srekli prensipler belirlenmiti.

Durum her ne olursa olsun genel anlamda mali harcamada bulunmak, sz edilen nitelikleri ile insanla nderlik yapmas iin seilen m'min cemaatin belirgin zelliklerinden biridir. (Seyyid Kutub, Fi Zlli'l Kur'an)

Allahn rahmeti sebebiyle onlara yumuak davrandn; eer kaba ve kat kalpli olsaydn elbette etrafndan dalrlard. Artk onlar affet ve onlar iin balanma dile. hussunda onlarla istire et. Azmettiin zaman da, artk Allaha tevekkl et. Elbette Allah tevekkl edenleri sever... (3/l-i mrn, 159)

Ey Muhammed! Allahn rahmeti sebebiyle sen Uhud savandan kaanlara yumuak davrandn, onlar azarlamadn; eer kaba ve kat kalpli olsaydn, krc szlerle onurlarn rencide etseydin elbette onlar da etrafndan dalrlar ve sapkla derlerdi. Artk onlarn Allah hakk dnda, sana kar iledikleri hatalarn affet, grmezlikten gel ve onlar iin Allahtan balanma dile. Hakknda vahiy bulunmayan nemli ilerde takva sahibi mminlerle istire et. stire sonucunda senin ve mmetin iin faydal olacan zannetiin bir eye karar verdiin zaman da, artk Allaha tevekkl et, Ona dayan, Ona gven ve iini yap, bir takm vesveselere kaplma, azimli ve kararl ol. Elbette Allah tm tedbirleri aldktan sonra kendisine tevekkl edenleri, gnlden balananlar, kaza ve kaderine teslim olanlar sever. stire sonucu mminlerin menfaatine uygun kararlarn kmasna yardm eder. stire sonucu kan gr Kuran ve sahih snnete aykr ise bu grn slmda hibir deeri yoktur, reddedilir.

"Kime ilme mstenid olmayan bir fetva verilmise, bunun gnah ona fetva verene aittir. Kim, bir kardeine, gerein baka olduunu bile bile, farkl bir iradda bulunursa ona ihanet etmi olur." (Eb Davud, lm 8, hadis no: 3657)

Aklama: Hadiste iki temel meseleye temas edilmektedir: 1- Birinci meseleye gre, fetva ile amel eden mukallide sorumluluk yoktur. Hatta fetva hatal bile olsa bundan mukallid sorumlu deildir. Bu hatal fetvann sorumluluu fetvay verene aittir. Ancak fetva vereni sorumlu klan husus, verdii fetvay cahilne vermesidir, ilme dayandrmam olmasdr. Aliyyu'l-Kri, hadisi yle aklar: "Dendi ki: "Malum olduu zere, her cahil, bir mesele knca alime sorar. Alim de ona fetva verir. Eer alim batl bir cevap verir, soran da onun batl olduunu bilmeden onunla amel ederse, ite bunun gnah mft yani o fetvay veren kimse zerinedir, yet itihadnda kusur etti ise." Alimler fetva veren kimsenin, fetvaya ehliyetsiz olmak, fetva iin gereken itinay gstermemek sebebiyle hata yapm olmak gibi sebeplerle sorumlu deceini belirtirler. Aksi takdirde, itihad ve fetvaya ehil bir kimsenin, ehliyet sahasnda, hakk bulma hussunda elinden gelen gayret ve titizlii gstererek verdii fetvada hakk bulamayarak, hataya dse bile sorumluluunun olmayacan, gnaha girmeyeceini belirtirler. Bu husus, yani itihaddaki hatasndan dolay mtehidin sorumlu ve gnahkr olmayaca hususu bizzat Raslullah tarafndan ifade buyrulmutur. "Hakim itihad edip hkm verince isabet ederse iki cret alr. (Biri itihad, biri de isabet creti). Hkmnde hata ederse tek cret alr (hkm verme creti)." yet hakim verdii hkmdeki hata sebebiyle sorumlu olsayd hakimlik, mftlk, mtehidlik gibi meslekler olmazd. nk, beer hkm, binde bir gibi pek zayf da olsa, daima hata ihtimali tar. Gelien itim hayat insanlar daima itihad yapmaya, yeni hkmler vermeye mecbur etmektedir. Dinimizin yceliklerinden biri de phesiz mtehidi hatasndan dolay mes'ul etmemi olmasdr. Ama unutmayalm, bu ruhsat ehliyet sahiplerinedir. tihad ve hkme liykat olmayanlar verdikleri hkmdeki hatadan sorumludurlar. Hatta dinimiz, bylelerini sadece hatadan deil, hkm vermekten sorumlu tutmutur, hkmnde isabet etmi olsa bile. nk isabeti tesadfen olmutur. Burada unu da belirtmekte fayda var: Hatal fetvadan onunla amel edene sorumluluk yoktur, sorumluluk fetvay verene aittir derken, fetvay verenin ehliyetli olmasna baldr. Kii meselesini ehil olmayan, sorumluluk duygusu bulunmayan kimseden sorarsa, sorumluluktan kurtulamayaca aikrdr. Dinimiz doktorun tababetle ilgili tavsiyesine uymay esas almtr, ama nasihatine uyulacak doktorun hem Mslman, hem de hazk yani mesleinde ehliyetli olmasn art komutur. Hal byle iken gnmzde, faiz, sigorta gibi bir ksm mekuk meselelerde, Mslmanlar her sakally dedesi sanan ocuklar gibi her ilahiyaty fetvac sanarak fetva istemektedirler. Bylesi ciddi bir ihtisas ve takva isteyen meselelerde rastgele kimsenin verecei fetva ile amel, mukallidi mes'uliyetten kurtarmaz. pheli eylerde tevakkuf, ihtiyata uygun olan, dinin tavsiye ettii temel prensiplerden biridir. Raslullah pheli eylerden kanmamz tavsiye buyurmutur. 2- Hadiste ifade edilen ikinci ana fikre gre kiinin kardeini bile bile yanla sevketmesi ona ihanettir. Bir Mslman, din kardei, herhangi bir hususu dant, sorduu takdirde, gerek kanaatini sylemelidir. Bu, istirenin gereidir. Doru, faydal bildiinin dnda birey sylemesi ihanettir. Mteakip hadiste grlecei zere, mstearn m'temen olmas gerekir. Hadiste "Bizi aldatan bizden deildir" buyrulduuna gre, bu tehdide masadak olmamak isteyenin, istirenin hakkn vermesi gerekir. (brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: 16/122-124).

"Mstear m'temendir." (Tirmiz, Edeb 57, hadis no: 2823, 2824, Zhd 39, h. no: 2370; Eb Dvud, Edeb 123, h. no: 5128; bn Mce, Edeb 37, h. no: 3745) Aklama: stire, kelime olarak iaret kknden gelir, stif'al babndandr, iaret istemek manasna gelir. Msteir, iaret isteyen demektir, mstear da kendisinden iaret istenen kimse demektir. areti burada fikir, nasihat olarak anlarsak, istirenin bir fikir danma, nasihat isteme ameliyesi olduunu anlarz. Raslullah (aleyissaltu vesselm) bu hadislerinde, meden hayatn vazgeilmesi imkansz bir ihtiyac olan fikir alveriinin adabn belirtmektedir: Fikrine bavurulacak kimse (mstear), itimad edilen kimse olmaldr. Bir baka ifade ile mstear ihanet etmemeli, sorulan hususta, kendine gre, gerek ve doru ve maslahat ne ise onu sylemelidir. Soru sahibinin maslahat nede ise onu gizleyerek ihanette bulunmamaldr. Hadis bir bakma istire yapacak kimseye de yle hitap etmektedir: "Meseleni, gven vermeyen, gerei olduu gibi syleyeceinden emin olmadn kimseye ap onunla istire etme, mstearn m'temen yani itimada ayan olmaldr." (rahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar) "Ademolunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Tel'nn hkmettiine rza gstermesidir. ekavet (sebepleri)nden biri de Allah Tel'ya istihareyi terketmesidir. Keza ekavet (sebepleri)nden bir dieri de Allah'n hkmettiine raz olmamasdr." (Tirmiz, Kader 15, hadis no: 2152)

Aklama: 1- Hadisin Tirmizi'deki aslnda "...Allah'n "kendisi iin" hkmettiine rza gstermesidir" eklinde "kendisi iin" ziyadesi vardr. Byle olunca mna: "Ademolunun Allah'a istiharede bulunup, sonra da istiharede, hakknda hkmedilene raz olmas ademolunun saadetindendir" eklinde daha muvafk der. stihare, hayr talep etmek demektir. Ancak burada, yaplacak bir i iin, hayrl olup olmad hussunda C enab- Hak'tan bir iaret talep etmektir. Daha nce akladmz zere bunun belli bir adab vardr. Raslullah istiharede bulunmaya ehemmiyet verip buna tevik etmitir: 2- Hadiste Allah'n kazasna rza, saadet almeti olarak deerlendirilmitir. Tb bunu iki sebebe balar. "Biri: Kazaya rza kiiyi ibadet iin bo brakr. Zra kii, kazaya raz olmazsa, gam iinde kalr ve kalbi cereyan eden hadiselerle devaml megul olur: "Bu niye oldu, o niye olmad" der durur. Dieri: Kazaya raz olan kimse, kazaya raz olmayan kimseye Allah'tan gelecek gazaptan kurtulur. Kulun rzaszl, Allah'n kendine takdirinden baka bir eyi zikrederek: "yle olsayd, bu daha iyi, daha uygun olacakt" der. Halbuki o iin iyi veya kt olduu kendisine tebeyyn etmi deildir." Tb aklamasna yle

devam eder: "Eer dersen ki: "(Ademolunun saadetinin Allah'n kazasna rzada olduunu syledikten sonra buna mukabil olarak da): "Ademolunun ekaveti Allah'tan istihareyi terketmesidir" demitir. Bu iksinin arasnda mtekabillik nerededir?" C evaben deriz ki: stiharede dahi tevekkl ve tevfiz var. Kii istihareye uydu mu iini tamamiyle Allah'a tefviz etmi olmaktadr. (u halde bunun terki, kazaya rzann terki demektir.)" (brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: 14/22-23)

STHARE NAMAZI

UMUM A IKLAMA:

stihre, "hayr" veya "hyare" aslndan gelir. Hayr taleb etmek demektir. Daha dorusu, iki eyden birine muhta olana onlarn hayrlsn taleb etmek mnsna gelir. Reslullah (s.a.s.), bir i yapmaya karar verenlere istiharede bulunmay tavsiye etmitir. Bu muayyen dba uyarak ryada o iin hayrl olup olmayaca hussunda Allah'tan bir iaret taleb etmek ve bu iarete gre hareket etmektir. stihrede bulunmaya tevik eden, ehemmiyetini haber veren birok hadis vrid olmutur. Bazlar zayf ise de bata Buhar olmak zere pek ok muteber hadis kitaplarnda yer alacak shhatte olanlar da mevcuttur. Bazlar yledir: Allah'a istihre, kiinin saadet vesilelerinden biridir." "stihre eden zarara dmez." Reslullah bir i yapaca zaman yle dua ederdi: "Allahm, bana hayr ver ve benim iin hayrl olan se." (brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: 9/398)

Hz. C bir (radyallahu anh) anlatyor: "Reslullah (s.a.s.) bize, Kur'an'dan bir sre rettii gibi her ite istiharede bulunmamz retirdi. Derdi ki: "Biriniz bir ii yapmaya arzu duyduu zaman, farzlar dnda iki rek'at namaz klsn, sonra u duay okusun: "Allahm, senden hayr taleb ediyorum, zira sen bilirsin. Senden hayr yapmaya kudret taleb ediyorum, zira sen vermeye kadirsin, Rabbim yce fazln da taleb ediyorum. Sen her eye kadirsin, ben cizim. Sen bilirsin, ben chilim. Sen gayblar bilirsin.

Allahm, eer biliyorsan ki bu ii bana dinim, hayatm ve sonum iin -veya hal-i hazrda ve ileride demiti- hayrldr, bunu bana takdir et ve yapmam kolay kl. Sonra da onu hakkmda mbarek kl. Eer bu iin, bana dinim, hayatm ve kbetim iin -veya hal-i hazrda ve ileride dedi- zararldr; onu benden evir, beni de ondan evir. Hayr ne ise bana onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!"

Hz. C bir dedi ki: "Bu duadan sonra yapaca ii zikrederdi." (Buhr, Da'avt: 48; Teheccd: 25, Tevhd: 10; Eb Dvud, Salt: 366, (1538); Tirmiz, Salt: 394, (480); Nes, Nikh: 27, (6, 80, 81); bnu Mce, kmet: 188, (1383); brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: 9/399)

Aklama: Bu hadis, Reslullah (s.a.s.)'n istihreye gnlk hayatta ne kadar fazla yer verdiini ifade etmektedir. yle ki Kur'an'dan sure rettii ciddiyette istihre retmekte, "her ite" yani byk-kk, basit-mhim, yolculuk, evlenmek, ticret vs. gibi her eit ite bavurulmasn tavsiye etmektedir.

Burada Kur'an retimi ile istihre retimi arasnda bir benzetme mevzu bahistir. Bu iki retim arasndaki benzerliin mahiyeti -teknik tbiriyle vech't tebihnedir? Yeterince ak deildir. Her ne kadar "ciddiyet" diye ksmen kaytlam -isek de bu, hadisin ilk nazarda anlalmas iindir. Hadsin aslnda bu kayt yoktur. limler, bu hususta muhtelif tahminlerde bulunmulardr. yle ki;

Bazlar: "Btn ilerde istihreye olan umum ihtiyatr, tpk namazda Kur'an'a olan umum ihtiya gibi..." demitir.

Bazlar der ki: "Burada murad, teehhdle ilgili olarak bnu Mes'ud hadisinde vki olan al tarzdr: Reslullah (s.a.s.), elim ellerinin arasnda olduu halde bana teehhd retti, veya Tahv'nin rivyetinde: "Teehhd Reslullah'n azndan kelime kelime alrm" veya Tebern'nin rivyetinde: "...harf harf aldm" denir.

bn Eb C emre: "Aradaki benzetme, istihne duasnn harf ve kelimelerinin yerli yerinde ezberlenmesi, ondan ziyade ve noksann uzak tutulmas, onun renilmesi ve ona devam edilmesidir" der.

"Bu, ona gsterilecek ihtimam, bereketinin tahakkuku ve onun iin izhar edilecek ihtiramdr" diyen de olmutur.

"Her ikisinin de vahiy yoluyla bilinmi olmalar cihetinden, aralarndaki benzerlik mevzbahis olabilir" de denmitir.

bn Eb C emre'nin de belirttii zere "her i" tbirinden mbah olan ileri anlayacaz. nk farz, vacib, haram ve mekruh iler iin "yapaym m, yapmyaym m?" diye bir tereddte, istihareye gerek yoktur. M'min farz ve vacibleri yapmakla mkellef olduu gibi, haram ve mekruhlardan da kamakla mkelleftir. Dahas, mstehab olan, Reslullah'n snnetinde mevcut olan bir fiilin yaplmas iin de istihreye bavurulmaz, slm edebe aykrdr. stihre, mbah ilerde olur. Bir de mstehab ilerden ikisi teruz edecek olursa veya i mstehab olmakla beraber yaplmas muhayyerse birini tercih iin veya yapmaya karar vermek, balama zamann tesbit iin istihre gerekli olabilir. Szgelimi umreye gitmek isteyen kimse bu yl m gitsin gelecek yl m? u ayda m bu ayda m? gibi...

3- Burada kayd gereken bir huss, hadiste geen "biriniz... arzu ettii zaman" ibaresiyle ilgilidir. Tercmede arzu etmek olarak evirdiimiz yaplacak i hussunda akla den ilk arzudur. Bu arzunun yaplmasna kadar zihinde geen bir ksm ruh-akl safhalar, mertebeler vardr: bnu Hacer bunlar yle sralar: nce himmet gelir, bunu lmme, bunu da hatre tkib eder. Sonra niyet, sonra irde, sonra da, azimet gelir. Bunlardan ilk safhaya sorumluluk olmaz, ama son e (niyet, irade ve azimet) sorumluluk terettp eder.

4- Hadiste ".. . zira sen bilirsin" diye tercme ettiimiz tabirini, "ilmin sebebiyle" diye de anlamann mmkn olduu belirtilmitir. Bu takdirde mna yle olur: "Allahm, senden iki iten hayrlsna gnlm aman taleb ediyorum; zira sen, byk-kk btn ilerin mhiyetini, ne olduunu, ne olacan bilirsin, ilerin en hayrlsn senden baka kimse bilemez."

5- Baz limler, istihare namazn akam ve sabahn snnetleriyle kyaslyarak, birinci rek'atte Kfirn, ikinci rek'atte de hls suresinin okunmasn uygun grrler. Namazn sonunda da sadedinde olduumuz hadiste geen dua okunur. unu da kaydedelim ki, Nevev gibi bir ksm limler, istihare namaznda Kfirun ve hlas surelerinin okunmasna "mstahab" derken, el-Irk: "Bu meseleye temas eden hadislerin hibirinde istihare namaznda hangi surelerin okunacana dair bir kayda rastlamadm" demitir.

Sonra abdestli olarak kbleye ynelerek yatar. Ryada beyaz veya yeil grmesi, niyetindeki eyi yapmasnn hayrl olacana; siyah veya krmz grmesi de hayr deil er getireceine dellet eder.

Yaplacak i hussunda taleb edilen ireti alamayan kimsenin, ayn i iin istihre namazn yedi kere tekrar etmesi gerektiini bnu's-Snn'nin Hz. Enes'ten kaydettii merf' bir rivyet gstermektedir: " Bir i iin istihre edince yedi kere tekrarla. Sonra kalbine ilk gelen hususa dikkat et, zira hayr ondadr." Bu hadis rivyetinin zayf olduu belirtilmitir.

6- "Farzlar dnda" tabiri, farz namazlarn arkasndan istihre duas'nn okunmasyla, istihre snnetinin yerine gelmeyeceini gsterir. Bu iki rek'at namaz mstakillen klnmaldr. (brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: 9/399-401)

nsanlar eittir: Tam adam, yarm adam ve hibir eye yaramayan adam. Akl ve gr olup bunlara gre hareket etmekle beraber, istire de eden kimse, tam adamdr. Sadece kendi akl ve gr ile hareket edip istire etmeyen, yarm adamdr. Akl ve gr olmad halde, istire de etmeyen, hibir eye yaramayan deersiz adamdr. (Katde)

Mefil Hzl, Saffet Kse, amil slm Ansiklopedisi, amil Y. c. 3, s. 230-231 A.g.e., s. 231-232 brahim C anan, Kutub-i Sitte Tercme ve erhi, Aka Yaynlar: c. 16, s. 124-158 . C anan, A.g.e. c. 16, s. 158-166 Yusuf Kerimolu, Kelimeler Kavramlar, nklb Y. s. 306-312 amil slm Ansiklopedisi, c. 3, s. 215 TDV slm Ansiklopedisi, c. 23, s. 333-334

Konuyla lgili Geni Bilgi Alnabilecek Kaynaklar

r ve Raslullahn Mveresi, bidin Snmez, nklb Y. stire, mit imek, Nesil Basm Yayn mil slm Ansiklopedisi, c. 3, s. 230-232 Kur'an Ansiklopedisi, Sleyman Ate, KUBA Y. c. 10, s. 517-523 Ktb-i Sitte Tercme ve erhi, brahim C anan, Aka Yaynlar: c. 16, s. 124-166 Kur'an'n Temel Kavramlar, s. 552-555 Kur'an'da Siyasi Kavramlar, Vecdi Akyz, Kitabevi Y. s. 95-97 Elmall Tefsirinde Kur'n Terimler ve Deyimler, M. Yaar Soyalan, Aa Y. s. 241-242 Kelimeler Kavramlar, Yusuf Kerimolu, nklb Y. s. 306-312 stihre: 10. T. D.V. slm Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakf Y. c. 23, s. 11. amil slm Ansiklopedisi, c. 3, s. 215 12. Kur'an Ansiklopedisi, Sleyman Ate, KUBA Y. c. 10, s. 509-512

Hazr ve ynetim panelli siteler Dzenleme Ve Tasarm Webhizmetlerim

st

You might also like