Sözcükteanlam 2

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 24

Genel ve Özel Anlamlı Kelimeler

• Söylenişte tekil olmasına rağmen anlamca geniş kapsamlı olan


sözcüklere genel anlamlı sözcükler; anlamca daha dar kapsamlı olan
sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir.

• Örnek
• » varlık – canlı – bitki – çiçek – papatya
GENEL . . . . . . ↔ . . . . . ÖZEL

• Yukarıdaki örnekte sözcükler genelden özele doğru sıralanmıştır.


Buradaki sözcüklerin en genel anlamlısı “varlık”tır, en özel anlamlısı
ise “papatya”dır. Yine bu örnekte “çiçek” sözcüğü, “bitki” sözcüğüne
göre daha özel anlamlıdır; “çiçek” sözcüğü, “papatya” sözcüğüne
göre daha genel anlamlıdır.
Nicel ve Nitel Anlamlı Sözcükler

• Nicel Anlamlı Kelimeler


• Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp çoğalabilen özelliklerini
gösteren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir.

• Örnek
• » Bu binadaki dairelerin oldukça geniş odaları
var. » Ağacın uzun dallarını testereyle kestim.
» Okul, yüksek binaların arasında kalmış.
» Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu.
» İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum.
Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler – odanın genişliği,
dalların uzunluğu, binaların yüksekliği, çantanın ağırlığı, evin
yakınlığı – ölçülebilir özellikleri gösterdiği için nicel anlamlıdır.
Nitel Anlamlı Kelimeler

• Varlıkların nasıl olduğunu, niteliğini gösteren; sayılamayan,


ölçülemeyen bir değeri, özelliği ifade eden sözcüklere “nitel anlamlı
sözcükler” denir.

• Örnek

» Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendirebilirsin.
» Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor.
» Güleç yüzüyle çevresine neşe saçıyordu.
» Cimri insanların kimseye hayrı dokunmaz.
» Okula yırtık ayakkabılarla gidiyordu.
Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler – yoğurdun ekşiliği,
yemeklerin lezzetliliği, yüzün güleçliği, insanların cimriliği,
ayakkabıların yırtıklığı – ölçülemeyen özellikleri, nitelikleri ifade
ettiği için nitel anlamlıdır.
Sözcükler cümle içindeki kullanımına göre bazen nicel
bazen de nitel anlamlı olabilir.
• Örnek
• Okul yıllarında onunla yakın arkadaştık. (nitel anlam)

• Stadyum evimize çok yakındı. (nicel anlam)


Birinci örnekteki “yakın” sözcüğü “içten, sıkı” anlamında kullanılmıştır. İki
arkadaş arasındaki yakınlık belli bir ölçü aletiyle ölçülemez. Bu yüzden
yakın sözcüğü nitel anlamlı bir sözcüktür. İkinci örnekteki “yakın” sözcüğü
ise, ölçülebilir bir özellik olduğu için nicel anlamlıdır. Evin stadyuma olan
uzaklığı metreyle ölçülebilir.
• Annesinin güzel gözleri vardı. (nitel anlam)

• Bu işten güzel para kazanmışlar. (nicel anlam)


Birinci örnekteki “güzel” sözcüğü, ölçülemeyen bir nitelik bildirdiği için
nitel anlamlıdır. Gözlerin ne derece güzel olduğunu ölçen bir alet yoktur.
İkinci örnekteki “güzel” sözcüğü ise “çok” anlamında kullanılmıştır. Paranın
ne kadar kazanıldığı hesaplanabileceği için “güzel” sözcüğü nicel anlamlıdır.
YANSIMALAR

• Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir.


• Küçük dere şırıltılarla akıyordu.Köfteler,
ızgarada cızırdayarak pişiyordu.Bu cümlelerde, “şırıltı” ve
“cızırdamak” sözcükleri “şır” ve “cız” seslerinden türediğinden
yansımadır.
• Aşağıdaki cümlelerde geçen koyu renkli sözcükler birer yansımadır.
• Az önce yukarıda bir gürültü oldu.Eski döşemeler,
yürüdükçe gıcırdıyordu.Hasta, sabaha kadar horlayıp durdu.Yavru
kediler sokakta miyavlıyordu.Çocuğun elindeki balon birden patladı.

• Not: Aşağıdaki cümlelerde koyu renkli sözcükler, ses taklidi yoluyla


oluşmadığından yansıma değildir.
• Penceremin önünde her sabah kuşlar ötüşür.Gölün yüzeyi
bugün ışıl ışıldı.Babası, yaramaz çocuğunu sürekli horluyordu.
İKİLEMELER
• Anlamı pekiştirmek, güzelleştirmek, çeşitli anlam ilgileri kurmak için
oluşturulmuş söz gruplarıdır.

• İkilemeler aşağıdaki yöntemlerle oluşturulur:


• Aynı sözcüğün tekrarı ile (yineleme):yavaş yavaş, güle güle, yeşil yeşil,
bütün bütün…
• Anlamdaş (eşanlamlı) sözcüklerle:kılık kıyafet, şan şöhret, sorgu sual,
sağlık sıhhat…
• Yakın anlamlı sözcüklerle:doğru dürüst, delik deşik, çalı çırpı, yalan yanlış…
• Karşıt anlamlı sözcüklerle:gece gündüz, büyük küçük, az çok, iyi kötü…
• Biri anlamlı, biri anlamsız sözcüklerle:eski püskü, yırtık pırtık, eğri büğrü,
bölük pörçük…
• Anlamsız sözcüklerle:ıvır zıvır, eciş bücüş, abur cubur, abuk sabuk…
• Yansıma sözcüklerle:şırıl şırıl, cızır cızır, gacır gucur, küt küt, tık tık…
• Durum eki almış sözcüklerle:el ele, elde avuçta, günden güne, şehirden
şehire…
ATASÖZÜ

• Uzun deneyim ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş, genellikle mecaz anlamlı,


kalıplaşmış, yargı bildiren özlü sözlerdir.
• Genellikle gerçek anlamının dışında kullanılır.
• Ağaç yaş iken eğilir.Kanatsız kuş uçmaz.Gül dikensiz olmaz.Bu atasözlerinin
birincisinde ağacın yaşken eğildiği değil; insanın küçük yaşlarda daha kolay
eğitildiği; ikincisinde, yapacağı işle ilgili gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen
kişinin amacına varamayacağı; üçüncüsünde, her güzel şeyin hoşa gitmeyen bir
yönünün de bulunduğu anlatılmak istenmiştir.
• Aşağıdaki atasözleri de mecaz anlamlıdır.
• Yerin kulağı vardır.Damlaya damlaya göl olur.Kaz gelecek yerden tavuk
esirgenmez.Ateş düştüğü yeri yakar.Borç yiğidin kamçısıdır.Görünen köy kılavuz
istemez.Öfkeyle kalkan zararla oturur.Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek
yer.Yuvarlanan taş yosun tutmaz.İşleyen demir pas tutmaz.
• Bazı atasözleri gerçek anlamlıdır.
• Dost ile ye, iç; alışveriş etme.Bugünün işini yarına bırakma.Son pişmanlık fayda
vermez.Geç olsun da güç olmasın.Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır.Cahile laf
anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
AD AKTARMASI (MECAZ-I MÜRSEL)
• Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir
sözcüğün yerine kullanmaktır. Bu, “iç-dış, parça-bütün,
sebep-sonuç, yazar-yapıt” gibi ilgilerle sağlanır.
• Çok susayan çocuk şişeyi bir dikişte bitirdi.
• Bu cümlede iç-dış ilgisi kurularak “şişe” sözcüğü, şişenin
içindeki “içecek” yerine kullanılmıştır.
• Yahya Kemal günümüzde de beğenilerek okunuyor.
• Bu cümlede sanatçı-yapıt ilgisi kurularak “Yahya Kemal”
sözü, sanatçının “yapıtları yerine kullanılmıştır.
• Aşağıdaki cümlelerde geçen koyu renkli sözcüklerde ad
aktarması vardır.
• Okul yarın müzeye gidecek.
(öğrenciler)Teknemiz Ayvalık‘a birazdan
yanaşacak. (Ayvalık İskelesi)Bilgi için yan
masaya başvurabilirsiniz. (görevli)Yalova,
fuara büyük ilgi gösterdi. (Yalova halkı)Gezi
için evden izin alamamış. (anne-
baba)Turnuvaya ünlü raketler katılacak.
(tenisçi)
DOLAYLAMA

• Anlatıma çekicilik katmak için bir sözcükle


belirtilebilecek bir kavram veya varlığın birden
fazla sözcükle anlatılmasıdır.
• İhtiyar, hayat arkadaşını kaybedince çok üzüldü.
• Bu cümlede “hayat arkadaşı” sözüyle “eş, hanım”
anlatılmak istendiğinden, dolaylama yapılmıştır.
• Aşağıda verilen koyu renkli sözler dolaylamaya
birer örnektir.
• kaleci —> file bekçisitop —> meşin
yuvarlakAnkara —> Türkiye’nin kalbikömür —
> kara elmas
Deyim Aktarması:
• Sözcükte anlam olayları içinde yer alan deyim aktarması da kendi
içinde dörde ayrılmaktadır.

• İnsandan Doğaya Aktarma: Aynı zamanda kişileştirme olan


insandan doğaya aktarım örnekleri aşağıda verilmiştir.
• Dağların etekleri.
• Ağlayan dağlar.
• Huzursuz güneş.

• Doğadan İnsana Aktarma: insan dışı varlıkların özelliklerinin insana


aktarılması olayıdır.
• Saçlarım dalgalanıyor.
• Babam kükredi.
• Yufka yürekli adam.
• Doğadan Doğaya Aktarma: Doğada var olan bir
özelliğin yine doğada ki başka bir varlıkta
kullanılmasıdır.
• Bir aslan miyav dedi.
• Dağlar dalgalanıyor.

• Duyular Arası Aktarma: Herhangi bir duyuya ilişkin


kavramın başka bir duyu organı için kullanılmasıdır.
• Acı söz, keskin bakış, pürüzlü ses vs.
• Sözcükte anlam olayları konusu bitmiştir. Bir sonraki
Türkçe dersi Söz Öbekleri konusu ile devam edecektir.
• ÖSYM TARAFINDAN YAPILAN SINAVLARDA,
SÖZCÜKTE ANLAM KONUSUYLA İLGİLİ ÇIKMIŞ
SORU ÖRNEKLERİ
• Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam
kazanabilir. Örneğin, somut anlamıyla "geçilen yer" demek olan
"yol" sözcüğü "yöntem" anlamına gelerek soyut bir anlam da
kazanmıştır.

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren sözcük, aşağıdakilerin


hangisinde kullanılmıştır?

• A) Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.


• B) Bu gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutlardır.
• C) Bu dağlar, geçit vermez sarp dağlardır.
• D) Ağaçlar ilkyazda bir gelin gibi donanırlar.
• E) Yapının güzel bir görünümü vardı; taş, dantel gibi işlenmişti.
• 'Geç kaldık, arabalıya yetişemeyeceğiz."
cümlesinde "arabalı" sözcüğü, "araba vapuru"
anlamında kullanılmıştır.

• Aşağıdaki cümlelerin hangisinde buna benzer bir


kullanım yoktur?
• A) Bundan sonra dergimiz birinci hamura basılacak.
• B) Ön kapı açılmıyor, arkadan ineceksiniz.
C) Bu arabayı iki yıl önce iki milyona almıştık.
• D) Bu tablo onun yaptığı son yağlıboyadır.
• E) Otobüs saat 12.30'da hareket edecek
• Marmara'da her yelken
• Uçar gibi neşeli

• Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi, kimi sözler benzetme amacı


gütmeden kendi anlamları dışında kullanılır.
• Aşağıdaki dizelerin hangisinde, bu örnektekine benzer bir kullanım
vardır?

• A) Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl


• B) Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım
• C) Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
• D) Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
• E) Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
• (I) Sonbahar, kendinden sonra gelecek kış mevsiminin
gizli telaşını yaşatıyor doğaya. (II) Amasra'da bir Roma
yapıtı olan Kuşkayası Yol Anıtı sarı bir örtüyle
kaplanıyor. (III) Hasankeyf'teki Artukoğulları
zamanından kalma cami, minare-sindeki son leyleği
yolcu ediyor. (IV) Kaçkarlarda yağmur fazla mesai
yapmaya başlıyor. (V) Bolu Dağları'nda, Istrancalarda
gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzlerini,
acılı bakışlarını görüyoruz.
• Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde
insana özgü bir nitelik doğaya aktarılmamıştır?
• A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
• Kelimeler kullanımlarına göre anlam kazanır; sözgelimi
"klasik" sözcüğünü hem olumlu hem olumsuz anlamda
kullanabiliriz.

• Buna göre aşağıdakilerin hangisinde klâsik sözcüğü


olumsuz anlamıyla kullanılmıştır?
• A) O, klasik yazarların başında gelir.
• B) Bu incelemede klasik romanlara ağırlık vereceğiz.
• C) Klasik eserler her çağda yaşarlığını korur.
• D) Yazınızda klasik benzetmelere yer vermişsiniz.
• E) Klasik edebiyat büyük ölçüde kurallara yaslanır.
• Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi
gerçek anlamında kullanılmıştır?
• A) Ayağında, burnu aşınmış eski bir kundura vardı.
• B) Dikiş makinesinin kolunu koparacakmış gibi
çeviriyordu.
• C) Çok uzaklardan atıldığı belli iki el silah sesi duyuldu.
• D) İri, hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.
• E) Ninem, yorganımıza kırmızı çiçekli, basma
bir yüz geçirdi.
• Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "bağırmak" sözcüğü
ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?
• A) Odanın camlarını açmış bağırarak şarkı söylüyordu.
• B) Sokaktan geçen sebzeci: "Taze domates..." diye
bağırıyordu.
• C) Balıkçılar, rüzgârın uğultusundan ancak bağırarak
anlaşabiliyorlardı.
• D) "Bunu nasıl yaparsın!" diye bağırarak çıkıp gitti.
• E) Tren uzaklaşırken arkadaşına: "Yine görüşelim." diye
bağırdı.
• Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "merak" sözcüğü,
ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?
• A) Ona bu resim yapma merakı nereden geldi,
bilmiyorum.
• B) Onun bu acayip hareketleri benim de merakımı
uyandırdı.
• C) Şimdi de bir pul biriktirme merakı başladı.
• D) Onun bu şapka giyme merakı, çoğu zaman alay
konusu oluyor.
• E) Polis romanlarına karşı ondaki bu merak, yeni
sayılmaz.
• Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "çocuk" sözcüğü,
ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?
• A) Çocuklardan yaşlarına göre güç işler isten-memelidir.
• B) Çocukların gelişmesi için çok iyi beslenmeleri gerekir.
• C) Yeni yürümeye başlayan çocuklar sık sık düşerler.
• D) Bu çocukların evlenip yuva kurmalarına biz yardımcı
olduk.
• E) Çocuklar gizlilik kavramını zamanla öğrenirler.

You might also like