Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 22

DÜNYA DİLLERİNİN

SINIFLANDIRILMASI
Dünya üzerinde kaç tane dil konuşulmaktadır;
bu diller arasında akrabalıklar ya da ortak
özellikler var mıdır?

Bu sayı sürekli değişmektedir, çünkü her gün


dünya dilleri hakkında daha fazla şey
öğreniyoruz. Bunun da ötesinde, dillerin
kendileri de değişmektedir. Hızla değişen
dünyamızda yaşam şekilleri de değişen
topluluklar tarafından konuşulan diller,
dinamik ve canlıdır. Dillerin kabaca, konuşur
sayısı 1000’in altında olanlar % 40’lık bir
dilimi oluşturur. Bu diller de tehlike
altındadır. Ayrıca, sadece 23 dil dünya
nüfusunun yarısından fazlası tarafından
konuşulmaktadır.
Peki, dünya üzerinde en çok konuşulan dil
hangisidir?
•Bu sorunun iki cevabı bulunmaktadır: Doğuştan ana dili İngilizce olanlar ile
bu dili ikinci dil olarak kullananlar düşünüldüğünde İngilizce en çok
konuşulan dildir ama sadece ana dili göz önüne alındığında Mandarin Çincesi
en fazla konuşan dil olarak karşımıza çıkar. Bu, elbette Çin’in dünya üzerinde
nüfusu en fazla olan ülke olmasından kaynaklanmaktadır. Türkçe ise dünyada
konuşulan diller sıralamasında 80 milyon civarında konuşanı ile 20. sıradadır.

Yandaki haritada Türk dillerinin coğrafi olarak


dağılımını görüyorsunuz. Eğer bu coğrafi dağılım göz
önüne alınırsa Türkçe konuşurların sayısı 100 milyonun
üzerine çıkmaktadır.
•Bazı ülkeler ise coğrafyalarında çok fazla dilin konuşulması ile
ön plana çıkar. 10 ülke bu sıralamada yer almaktadır. Birinci
sırada 840 dilin konuşulduğu Papua Yeni Gine gelir, ikinci
sırada 710 dilin konuşulduğu Endonezya, üçüncü sırada ise 453
dilin konuşulduğu Nijerya bulunur.
Dil Ailesi ne demektir?

•Sizler bireysel olarak tek ve eşsizsiniz. Bununla birlikte, her ne kadar eşsiz

olsanız da bir dizi kilit ilişki ile insan ırkının geri kalanıyla temelde bağlısınız.

Mesela, kim olursanız olun, bir babanız ve anneniz var. İkisiyle de çok sayıda

özellik paylaşıyorsunuz. Ayrıca kız ve erkek kardeşleriniz de olabilir.

Özellikleri de onlarla paylaşıyorsunuz, ancak özellikleriniz kardeşlerinizden

gelmiyor; ailenizden geliyor. Beraber gruplanmış, ebeveynleriniz (anne ve

baba) ve onların çocukları (siz ve varsa kardeşleriniz), aile adı verilen sosyal

bir birim oluştururlar. Sahip olduğunuz veya sahip olacağın çocuklar da aynı

şekilde sizden özellikler taşıyacaklar. Tarihsel dilbilim alanına göre, tıpkı

insanlar soy ağacında toplandıkları gibi insan dilleri de toplanabilir. Tabii ki,

diller insanlar gibi üremez, fakat onlar gelişir ve değişir. Zamanla diller

atalarının dillerinin bazı özelliklerini korurken, yeni özellikler geliştirir. Bu

evrimsel süreç, genetik sınıflandırma veya insan dilinin soyağacı

sınıflandırması olarak bilinen şeye olanak sağlar. Böylelikle dil aileleri

oluşturulur.
Dünya dilleri arasında en büyük yedi dil ailesi
bulunuyor.

•Afro-Asya (Hami-Sami) dilleri, Altay dilleri, Avustronezya (Malay-Polinezya) dilleri, Çin-Tibet, Hint-
Avrupa, Ural Dilleri, Kafkas dilleri. Aslında 142 farklı dil ailesi bulunmaktadır. Ancak yukarıda
verdiğimiz yedi dil ailesi ana dil aileleri olarak tanımlanmıştır.

Son sorumuz dünya üzerinde kaç dilin tehlike altında olduğu ile
ilgilidir. 2895 dil kaybolma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
•Bu sorular elbette ilk bakışta insanın başını döndürecek kadar geniş ve ayrıntılı açıklamalar gerektirmektedir. Günümüzde yeryüzündeki
dillerin sayısıyla ilgili olarak verilen kimi rakamlara karşın dil sayısının kesin olarak belirlenmesi imkânsızdır. Bir dilin bir veya birden
çok yazılı biçimi olabileceği gibi sayısız bölgesel ve/veya toplumsal lehçesi vardır. Bunlardan hangisinin veya hangilerinin dil veya lehçe,
hatta ağız olduğunu belirlemek yalnızca dil bilimsel işlem değildir. Sorunun etnik, toplumsal, siyasal, tarihsel vb. çok boyutlu karmaşık
belirleyicileri de vardır. Dünya dilleri bir yandan evrensel özellikler sergilerken diğer yandan ortak veya yakın özellikler gösterebilir.
Dillerin sayısı, yaşları, farklılıkları ve yakınlıkları, tek veya çok kaynaktan gelişip gelişmedikleri, gelişim süreçleri vb. durumların
araştırılması için sınıflandırmaya ihtiyaç vardır.

Dillerin sınıflandırılma ölçütleri, dillerin tarihsel gelişimlerine veya diller arasındaki ilişkilere dayalıdır. Sınıflandırmada kullanılan en
temel yöntemler köken sınıflandırması (jenealojik veya genetik sınıflandırma) ve yapı bakımından sınıflandırmadır (tipolojik
sınıflandırma). Köken sınıflandırmasında farklı diller arasında genetik ilişki ve bağlantılar esas alınır; yapı bakımından sınıflandırmada ise
dil türlerini ayırmak üzere biçim bilgisel veya söz dizimsel göstergeler kullanır.

Alan sınıflandırması kullanışlı bir ölçüt değildir. Hiçbir genetik yakınlığı bulunmayan diller aynı ya da komşu coğrafyalarda bir arada
veya yan yana bulunabilirler, buna karşılık coğrafi bakımdan birbirinden çok uzaklarda yaşayan iki yerli topluluk aynı dili konuşabilir.
Köken Bakımından Dünya Dilleri
Köken bakımından ya da genetik sınıflandırma, çeşitli dilleri ortak bir ana/ata dilden türediği esasına dayanır. Genetik
bakımdan akraba olan diller rastlantısal benzerliklerin dışında; temel sözcüklerin, sayı sistemlerinin aynı kökten gelişmiş
olması, ses denklikleri vb. kanıtlanabilir ortak dil bilimsel özellikler gösterirler.

Köken bakımından akraba dillerin oluşturduğu belli başlı dil aileleri alfabe sırasına göre şu şekildedir: Afroasya dilleri, Altay
dilleri, Amerikan yerli dilleri, Avustralya dilleri, Avustroasya dilleri, Avustronezya dilleri, Çari-Nil dilleri, Çin-Tibet dilleri,
Dravid dilleri, Eskimo-Aleut dilleri, Hint-Avrupa dilleri, Hoysan dilleri, Karma diller, Mon-Kmer dilleri, Munda dilleri, Nijer-
Kongo dilleri, Nil-Sahra dilleri, Paleo-Asya dilleri, Papua dilleri, Ural dilleri, Yapay diller vb. Aşağıda bu ailelerden en
önemlileri hakkında Aronoff ve Rees-Miller’in 2003 yılında yaptıkları çalışmaya dayalı olarak bilgi verilecektir.
1. Afroasya (Hami-Sami) dilleri:

Kuzey Afrika’da ve Güneybatı Asya’nın birçok bölgesinde en baskın dil ailesidir. Afroasya dilleri: Sami dilleri, Çad dilleri, Berber
dilleri, Kuşi dilleri, Omo dilleri ailelerinden oluşur.

Sami dillerinin en önemli üyesi, İslâm öncesi dönemde yalnızca Arap yarımadasında konuşulan Arapçadır. Arapça İslâmiyet’in
yayılmasıyla birlikte pek çok yerli dili yok ederek batıda Kuzey Afrika’dan Fransa sınırına, doğuda Orta Asya’ya değin yayılmıştır.
Endülüs Emevi Devleti’nin (661-1031) yıkılmasından itibaren Arapça, Malta adası dışında Avrupa’dan silinmiş, doğuda ise Orta
Asya’da adacıklar bırakarak Irak-İran sınırına doğru çekilmiştir. Bugün konuşur sayısı dünyanın en büyük dilleri arasında yer alan
Arapçanın yazılı sürümü Kur’an’a ve klasik Arap edebiyatına dayalıdır.

Ailenin önemli dillerinden biri de Yahudilerin dili İbranicedir. Antik dönemlerde miladın ilk yüzyıllarına değin konuşulan ve yazılan
İbranice Orta Çağlarda genellikle edebiyat ve ibadet dili olarak kullanılmış 19.yüzyıldan itibaren yeniden canlandırılmaya
başlanmıştır. İsrail Devlet’inin kurulmasıyla süreç, devlet desteği altında gelişmiş; İbranice, İsrail’in resmî dili ilan edilmiş ve
böylelikle yüzyıllar sonra geniş kitlelerin konuşma dili hâline gelmiştir.

Sami dillerinden bugün konuşuru bulunmayan Fenike ve Arami dillerinin uygarlık tarihinde önemli yerleri vardır. Çok sayıda dilden
oluşan Nijer-Kongo dilleri, Nil-Sahra dilleri, Hoysan dilleri Afrika’daki diğer dil aileleridir.
2. Altay dilleri

Adını Altay dağlarından alan Altay dilleri; aralarındaki genetik akrabalık kesin olarak ortaya konulmayan Türk
dilleri, Moğol dilleri ve Mançu-Tunguz dillerinden oluşur. Korece ve Japoncanın da bu grupta yer aldığını ileri
sürenler olduğu gibi; bu diller arasındaki yakınlıkların genetik birliğe değil uzun süreli ve yoğun ilişkilere bağlı
olduğu düşüncesiyle Altay dilleri kuramına karşı çıkan görüşler de vardır. Türkçe, Altay dillerinin yazı dili sayısı
bakımından en kalabalık dilidir.

Altay dillerinin muhtemel üyeleri Korece ve Japonca, akrabası bulunmayan yalnız dillerdir. Altay dilleri köken
birliği kanıtlanmış bir dil ailesini ifade etmek için değil; tarihte birbirleriyle yoğun ilişkide bulunmuş ve ortak
yapısal özellikler taşıyan dillerle ilgili bir varsayım olarak kullanıldığını belirten dil araştırmacıları vardır.
3. Avustronezya (Malay-Polinezya) dilleri:

Bu dil ailesinin konuşulduğu coğrafya Pasifik Okyanusu boyunca Malezya ve Endonezya’dan Yeni Gine, Yeni
Zelanda ve Filipinler’e, batıda ise Madagaskar’a değin uzanır. Yüzlerce dilden oluşan bu ailenin küçük dilleri
sayısız adaya dağılmış durumdadır.
4. Çin-Tibet Dilleri:

Çin-Tibet dilleri ailesinin konuşurlarının büyük bir bölümü Güneydoğu Asya’da bulunmaktadır. Çin-
Tibet dilleri ailesi, Çin dilleri ve Tibet-Burma dallarından, Tibet-Burma dalı da Tibetçe ve
Burmaca’dan oluşmaktadır.

5. Hint-Avrupa Dilleri:

Hint-Avrupa dilleri ailesi dünyanın coğrafi bakımdan en yaygın, konuşur sayısı bakımından en
kalabalık dillerinden biridir. Bu ailenin doğal sınırları doğu-batı ekseninde Doğu Türkistan yani
Çin’in batı bölgesinden Avrupa’nın en doğusuna; kuzey-güney ekseninde ise İskandinavya ve
Kuzey Buz Denizi’nden Güney Afrika’ya, Güney Asya’ya değin uzanır.

Hint-Avrupa dilleri İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz vd. sömürgeciler tarafından dünyanın hemen
hemen bütün coğrafyalarına, Amerika ve Afrika’dan Avustralya’ya kadar taşınmış, bu coğrafyalar
adeta paylaşılmıştır. Hint-Avrupa dillerinin Avrupa kolu başlıca şu kollardan oluşur:
A. Avrupa Dilleri:

Hint-Avrupa dillerini konuşanların Avrupa’ya doğudan, Asya’dan tarihin belirli dönemlerinde göç
ettiği ve Anadolu’nun bu göçte kilit rol oynadığı varsayılmaktadır.

a. Germen dilleri: Kuzeybatı Avrupa’dan Orta Avrupa’ya değin uzanır.


b. Kelt dilleri: Batıya doğru çekilen Kelt dilleri arasında
Bu grubun içinde Almanca, İngilizce, İsveççe, Norveççe, Danca ve Galler dili, İrlanda dili, İskoçya’da Gaelik dili ve Fransa’da
Breton dili yer alır.
İzlanda dilleri yer alır. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’da
milyonlarca kişi tarafından konuşulan Germen, Slav ve İbrani-Arami
dillerinin karışımı Yidişçe de bu gruptadır. En büyük Germen dillerinden
biri olan Almancanın yüz milyona yakın konuşuru bulunmaktadır.
Almanca, Avrupa’nın ana dili olarak konuşulan en büyük dilidir. d. Baltık dilleri: Hint-Avrupa dilleri haritasının en
kuzeybatısında Slav dillerine yakın Baltık dilleri Litvanya ve
Latviya dilleri yer alır.
c. Latin dilleri: Roma İmparatorluğu’nun yönetim dili Latinceden
gelişen Latin dilleri, Romanya ve Moldova dışında, genellikle
Avrupa’nın güneybatısında konuşulur. Fransızca, İtalyanca,
İspanyolca, Portekizce, Romence, İspanya’da konuşulan Katalanca
yaşayan belli başlı Latin dilleridir.
e. Slav dilleri: Genellikle Avrupa’nın doğusunda ve merkezinde
konuşulan Slav dilleri coğrafi bakımdan Doğu Slav dilleri, Batı Slav
dilleri ve Güney Slav dilleri olmak üzere üç gruba ayrılır. Rusça,
Beyaz Rusça ve Ukraince en önemli Doğu Slav dilleridir. Çekçe,
Türkçede Lehçe olarak adlandırılan Polce ve Slovakça Batı Slav f. Bağımsız diller: Hint-Avrupa dillerinin Avrupa’daki iki
dilleridir. Yazı dili sayısı bakımından ailenin en kalabalık grubu yalnız dili Arnavutça ve Yunancadır. Kafkaslarda konuşulan
Güney Slav dilleri Bulgarca, Boşnakça, Hırvatça, Karadağca, Ermenice de diğer bir yalnız Hint-Avrupa dilidir.
Makedonca ve Sırpçadır.
B. Hint-İran Dilleri:

Kafkaslardan Doğu Türkistan’a ve Bengladeş’e değin Asya’nın güneyinde ve


güneybatısında yer alan Hint-İran dilleri, Hint dilleri ve İran dilleri olmak üzere ikiye
ayrılır.
a. Hint dilleri: Hint dilleri;
devamlılık gösteren
b. İran dilleri: Üç dört bin yıl önce Avrasya
coğrafyalarda, Pakistan’ın
coğrafyasında konuşulduğu varsayılan
büyük bir bölümü
Hindistan’ın merkezi ve kuramsal Ana İrancadan gelişen İran dilleri
kuzeyi, Nepal ve Ethnologue’un raporuna göre 87 yazılı ve
Bengladeş’te çok sayıda yazı sözlü dilden oluşan geniş bir ailedir.
dilinden oluşur. Hindustani
adlı ortak dilin çatısı altında
toplanabilecek Urdu dili
(Pakistan) ile Hintçe konuşur
sayısı bakımından en önemli
dillerdir.
6. Ural Dilleri: Asya’nın kuzeybatısı ile
7. Kafkas Dilleri: Üç aileden oluşur.
Avrupa’nın kuzeydoğusunda
Kartvel (Güney Kafkasya dilleri)
İskandinavya’dan Ural Dağlarında değin
ailesinin en önemli üyesi Gürcistan’ın
uzanan coğrafyada konuşulan ve Türk dilleri
resmi dili olan Gürcücedir. İkinci aile
ile Hint-Avrupa dilleri tarafından bloke edilen
Kuzeybatı Kafkas dilleri, üçüncü aile
Ural dilleri Fin-Ogur dilleri ve Samoyed
ile Kuzeydoğu Kafkas dilleridir.
dilleri olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Yapı Bakımından Dünya Dilleri

Dillerin sınıflandırılmasında kullanılan bir diğer önemli yöntem, yapı bakımından sınıflandırmadır. Dünya dilleri
yapı bakımından başlıca; bitişken (eklemeli) diller, bükünlü (çekimli) diller ve yalınlayan diller olmak üzere üçe
ayrılır.

Bitişken (eklemeli) diller: Eklemeli dillerde üretim ve çekim, sözcük kök veya gövdelerinin sonuna yeni sözcükler yapan eklerin; çatı, zaman,
kip, kişi ekleri gibi belirli dilbilgisel işlevleri bulunan çekim eklerinin getirilmesi yani eklenme yoluyla gerçekleştirilir. Türkçe yalnızca sondan
eklemeli bir dil olduğundan eklenme, son eklenme şeklinde gerçekleşir. Fince, Macarca, Japonca hatta Afrika’da konuşulan Swahili dili yüksek
derecede eklemeli dillerdir. İngilizce, Farsça gibi Hint-Avrupa dillerinde son eklenmenin yanı sıra ön eklenme ve iç eklenme de vardır. Örneğin
dilimize Batı dillerinden kopyalanmış olan anormal, deşarj; Arapçadan kopyalanmış olan namüsait, bitaraf; sözcüklerinde Farsça na- ve bi- ile
yapılan ön eklenme; Fransızcadan kopyalanan regülatör sözcüğünde son eklenme (regüla-tör), yine Fransızcadan kopyalanan reformasyon
sözcüğünde ise ön eklenme ve son eklenme (re-form-asyon) görülmektedir. Bitişken (eklemeli) dillerde sözcüğün kökünde bir değişiklik
olmaz. Sözcük köküne ek adı verilen ve belli işlevleri olan öğeler eklenerek yeni sözcükler yapılır ya da sözcükler arasındaki dilbilgisel ilişkiler
ifade edilir.
Bükünlü (çekimli) diller: Yunanca, Latince, İngilizce, Rusça, Ukraince, Arapça, İbranice bükünlü
dillere örnek verilebilir. Bükünlü dillerde sözcüğün biçiminin değişmesi anlamın ve/veya dilbilgisel
işlevin de değiştiğini gösterir. Bükünlü dillerin en belirgin özellikler taşıyanı Arapçadır. Arapça söz
üretiminin büyük çoğunluğu hatta çekimler; üçlü, kısmen dörtlü be beşli ünsüz köklerden vezin adı
verilen belirli kalıplara göre yapılır. Örneğin, ktb “yazmak” kökünden yer adı yapan mekteb; eylemin
özne biçimini gösteren kâtib; edilgen tümleç adı yapan mektub, mekteb sözcüğünün çoğul biçimini
gösteren mekâtib yapılması gibi. Kök ünsüzleri, türetilen her sözcükte aynı sırada korunur.

İngilizcedeki gibi Hint-Avrupa dillerinde ünsüzler çoğu zaman sabit kalmak kaydıyla sözcüğün
ünlüleri değişerek İng. goose “kaz” > geese “kazlar”, İng. foot “ayak” > feet “ayaklar” vd. çoğul
yapımı; İng. go “gitmek” > went > gone zamanın işaretlenmesi vb. dilbilgisel işlevler bükünlenme
yoluyla gerçekleşebilir.
Yalınlayan diller: Bu dillerde çekim yoktur. Sözcüğün biçimi değişmez veya sözcüğe
herhangi bir gramatikal birim eklenmez. Dilbilgisel işlevler sözcük sırasıyla ve işlev
sözcükleriyle gösterilir. Çince, Tibetçe ve Vietnamca yalınlayan dillerin en tipik örnekleridir.
Bu dillerde tonlama ve vurgulamanın birinci derecede dilbilgisel işlevi vardır.

Sonuç olarak bükünlü diller eklemelilik, eklemeli diller nadir de olsa çeşitli dilbilimsel
nedenlerle bükünlülük özelliği gösterebildiklerinden bükünlü ve eklemeli hatta yalınlayan
diller arasında kesin ayrımlar yapmak mümkün değildir. Bir dil, örneğin İngilizce aynı anda
çekimli ve eklemeli özellikler gösterebilir.
Söz Dizimi Bakımından Diller: Dünya dilleri, cümle içinde yer alan temel ögelerin, yani özne
(Ö), nesne (N) ve yüklemin (Y) dizilişine göre altı gruba ayrılır. Dünya dillerinin %
86,57’si ÖNY ve ÖYN dizilişine göre konuşmaktadır. Dillerin söz dizimsel bakımdan
sınıflandırılması birbiriyle doğrudan ilgili değildir. Örneğin Farsça, Japonca ve tarihi Latince,
Türkçe, Moğolca, Japonca vd. ile birlikte ÖNY grubunda; Çincenin Mandarin değişkesi, Rusça,
İngilizce ise ÖYN grubunda yer alır.
Diğer Sınıflandırmalar: Dünya dilleri dil bilimciler tarafından “analitik diller”, “sentetik diller” ve “birleştiren
(polisentetik) diller olarak da sınıflandırılmaktadır. Örneğin Eskimoların, Amerika yerlilerinin ve Avustralyalı
Aborjinlerin dilleri gibi, birleştiren dillerde bitişken ve çekimli özellikler taşıyan uzun, adeta cümle görünümündeki
sözcükler bir aradadır, hatta cümle; uzun ve tek bir sözcük olabilmektedir.

Örnek:
[Eskimoca] “Takusariartorumagaluarnerpâ”
Türkçe çevirisi: Onun bununla uğraşmaya gerçekten niyeti olduğunu sanıyor musunuz?
Diller ses bilgisel bakımdan ünlü dilleri ve ünsüz dilleri olarak da sınıflandırılabilir. Ünlü dilleri adından da
anlaşılacağı gibi bir dilin ses birim dökümündeki ünlü ve ikiz ünlü (diftong) sayısının ünsüz sayısına yakın olduğu
dillerdir. Ünsüz dilleri ise az sayıdaki ünlüye karşın dilin, ünsüzlerin ses birim dökümünün büyük bir bölümünü
oluşturduğu dillerdir. Ünlü dillerine Felemenkçe, ünsüz dillerine Çeçence, Gürcüce ve Arapça örnek verilebilir.

 
EĞİTİMİ TAMAMLADINIZ!

Teşekkür Ederim.

You might also like