Anatomi Giriş

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 42

ANATOMİ

GENEL BİLGİLER

Doç. Dr. Mehtap NİSARİ


Erciyes Üni.Tıp Fakültesi
Anatomi Anabilim Dalı
Anatomi terimi, Grekçe Ana (içinden) ve Tome (kesmek)
kelimelerinin birleşiminden oluşur. Keserek ayırma, parçalama, içini
görme anlamına gelmektedir.

Fakat günümüzde anatomi terimi daha geniş anlamda


kullanılmaktadır. Bu anlamıyla baktığımızda; insan vücudunun
şeklini, yapısını, vücudu meydana getiren organları, sistemleri ve
bunlar arasındaki ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır.

Anatomi teriminin Latin dilindeki karşılığı dissection’dur. Diseksiyon


terimi günümüzde, kadavranın kesilerek incelenmesi için genel bir
ifade olarak kullanılmaktadır. Kadavra ise eğitim amacıyla kullanılan
insan bedenine verilen isimdir.

Günümüzde anatomi eğitimi sadece kadavra üzerinde yapılan bir


eğitim olmaktan çıkmış ve canlı üzerinde de çeşitli görüntüleme
yöntemlerini (ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, nükleer
manyetik rezonans vs.) kullanılır duruma gelmiştir.
Anatomi çeşitleri: Anatomi bilimi, öğretim teknik ve yöntemlerinin
gelişimine paralel bir seyir izleyerek, öğretim amacına uygun çeşitli alt
guruplara ayrılarak okutulmaktadır. Bütün yöntemlerin amacı insan
sağlığıyla uğraşan meslek guruplarına insan vücudunu öğretmektir.
Öğretimde ortaya çıkan farklılık sadece öğretim metotlarının
değişikliğinden kaynaklanır.
 
a)Sistematik anatomi: İnsan vücudunu meydana getiren sistemleri ayrı
ayrı ele alarak inceleyen anatomi dalıdır.
 
b)Topoğrafik anatomi (bölgesel anatomi): İnsan vücudunu bölgelere
ayırarak ve bu bölgelerde bulunan bütün yapıları sistem farkı
gözetmeksizin tabaka tabaka inceleyen anatomi dalıdır.
c)Gross (makroskopik) anatomi: İnsan vücudunu çıplak gözle
inceleyen anatomi dalıdır.
 
d)Mikroskopik anatomi (histoloji): İnsan vücudunu meydana
getiren hücre ve dokuları mikroskop yardımıyla inceleyen
anatomi dalıdır.

e)Gelişim anatomisi: Zigot oluşumundan itibaren insanın


ölünceye kadar geçirdiği aşamaları inceleyen anatomi dalıdır.
Embriyoloji, Çocukluk anatomisi (Nipio anatomi), Yetişkin
anatomisi (Adult anatomi) ve İhtiyarlık anatomisi (Geriatrik
anatomi) gibi çeşitli alt dalları vardır. Embriyoloji, zigot
oluşumundan doğuma kadar geçen süre içerisindeki gelişim
evresini inceler.
f)Fonksiyonel anatomi: Yapı ve fonksiyon bütünlüğü içerisinde insan
vücudunu inceleyen anatomi dalıdır.
Günümüzde tıp eğitimi dışında da (veterinerlik, zooloji, güzel sanatlar,
spor bölümleri) birçok alanda anatomi eğitimi verilmektedir. Bu dallarda
da farklı öğretim metotları kullanılmaktadır.
 
g)Comparativ (karşılaştırmalı) anatomi: Daha çok veterinerlik ve zooloji
gibi bilim dallarında okutulan ve çeşitli hayvan gruplarının yapılarını
karşılaştırarak inceleyen anatomi dalıdır.
 
h)Sportif anatomi: Spor yüksek okullarında okutulan anatomi çeşidi olup
daha çok hareket sistemi ağırlıklıdır.
 
Artistik anatomi: Güzel sanatlar eğitimi veren okullarda (resim,
heykeltıraş) okutulan ve yüzeyel anatomi ağırlıklı anatomi çeşididir.
Anatomik duruş: İnsan vücudundaki bir
organın yeri ve komşuluklarının tarifi normal
anatomik duruşa göre yapılır.

Karşımızda ayakta dik duran, yüzü bize dönük,


gövdesi dik, üst ekstremiteleri aşağı doğru sarkık
ve avuç içleri öne bakan bir şahsın duruşuna
anatomik duruş denir.
Anatomik düzlemler ve eksenler: Vücuttaki her
hangi bir oluşumun, diğer bir oluşumla olan
komşuluklarını belirlemede, eklemlerde yapılan
hareketleri tanımlamada kolaylık sağlaması için
insan vücudundan 3 tane tasarılı düzlem ve 3 tane
tasarılı eksen geçirilir.
 
Planum sagittale (oksal düzlem): Yukarıdan aşağıya
doğru (yere dik olarak) geçen ve vücudu sağ ve sol
olarak ikiye ayıran düzlemlere denir.

Planum medianum (orta düzlem): Sagittal düzlemin


tam ortasından geçen ve vücudu yukarıdan aşağıya
doğru sağ ve sol olarak iki eşit parçaya ayıran
düzlemdir. Vücutta sadece bir tane median düzlem
bulunur.
 
Planum paramedianum: Median düzleme paralel
olarak onun sağından veya solundan geçen
düzlemlere denir.
Planum frontale (coronale) (alın
düzlemi): Yukarıdan aşağıya doğru ve
alına paralel olarak geçen düzlem. Bu
düzlem vücudu eşit olmayan ön ve arka
parçalara ayırır.
Planum horizontale (transversum)
(yatay düzlem): Yere paralel olarak
geçen düzlem. Bu düzlem vücudu üst ve
alt olarak parçalara ayırır.
Axis verticalis (dikey eksen): Yere dik olarak yukarıdan aşağıya doğru (baştan
ayaklara doğru) geçen eksen.
 
Axis sagittalis (ön-arka yatay eksen): Yere paralel olarak önden arkaya veya
arkadan öne doğru geçen eksen.
 
Axis transversalis (sağ-sol yatay eksen): Yere paralel olarak sağdan sola veya soldan
sağa doğru geçen eksen.
Terminoloji: Diğer bilim dallarında olduğu gibi
anatominin de kendine özgü uluslararası terimleri
vardır.

Bu terimlerin kökeni Latince ve Grekçe’dir.

Fakat son yıllarda İngilizce terimler de


kullanılmaktadır.

Uluslar arası tıp terimlerinin yaklaşık olarak 170.000


civarında olduğu kabul edilmektedir.

Bu terimlerin yaklaşık 10.000 tanesi vücudumuzdaki


yapılara, organlara, damarlara ve sinirlere ait anatomik
terimlerdir.
Anatomi terimleri Terminologia anatomica adı altında uluslar arası bir
kitapta toplanmıştır. Bazı ülkelerde uluslararası bu terimlerin dışında kendi
dillerine özgü terimlerde kullanılmaktadır. Kitaptan kolay
faydalanılabilmesi amacıyla anatomide çok kullanılan terimlerin Türkçe
karşılıkları da verildi.
Vücut bölümleri ve ilgili anatomik terimler 
Caput: Baş
Collum: Boyun
Truncus: Gövde
Dorsum: Sırt
Thorax: Göğüs
Abdomen: Karın
Pelvis: Leğen
Membrum superior: Üst taraf
Omos: Omuz
Brachium: Kol
Antebrachium: Önkol
Manus: El
Membrum inferior: Alt taraf
Gluteus: Kalça
Femur: Uyluk
Crus: Bacak
Pes: Ayak 
baş

boyun
göğüs

kol

karın

l
ko
ön
el
uyluk

bacak
ayak
Yönler ve taraflarla ilgili anatomik terimler
Anterior: Ön, önde bulunan, ön taraf
Posterior: Arka, arkada bulunan, arka taraf
Dexter, dextra, dextrum: Sağ, sağda bulunan
Sinister, sinistra, sinstrum: Sol, solda bulunan
Verticalis: Dikey
Horizontalis: Yatay
Sagittalis: Önden arkaya doğru
Transversalis: Enine
Lateralis: Dıştaki, orta çizgiye uzak
Medialis: İçteki, orta çizgiye yakın
Medianus, mediana: Tam ortada bulunan
Intermedius: İki şeyin ortasında bulunan 
Superior: Üst, yukarı
Inferior: Alt, aşağı
Cranialis: Kafaya yakın olan
Caudalis: Kuyruğa yakın olan
Superficialis: Yüzeysel, yüzeyde bulunan
Profundus: Derin, derinde bulunan
Dorsalis: Sırt, sırt tarafında bulunan
Ventralis: Karın tarafında bulunan
Externus: Dış
Internus: İç
Proximalis: Gövdeye (merkeze) yakın
Distalis: Gövdeye (merkeze) uzak 
SİSTEMATİK ANATOMİ
İnsan vücudunu oluşturan sistemleri tek tek ele alarak inceleyen
anatomi çeşididir. Bu kitapta insan vücudu 9 sisteme ayrılarak
incelenecektir.

1-Hareket sistemi
2-Solunum sistemi
3-Dolaşım sistemi
4-Sindirim sistemi
5-İdrar sistemi (Üriner sistemi)
6-Üreme sistemi (Genital sistem)
7-İç salgı bezleri (Glandulae endocrinae)
8-Sinir sistemi
9-Duyu organları
HAREKET SİSTEMİ
Systema locomotorium
 
Canlı ve cansız varlıklar arasındaki önemli farklardan birisi, canlıların
vücudunun bir kısmının veya tamamının hareket edebilmesidir.

Hareket sistemi farklı yapı ve özelliklere sahip fakat birbirini


tamamlayan 3 alt sisteme ayrılır.

Bunlar iskelet sistemi (systema skeletale), eklem sistemi (systema


articulare) ve kas sistemi (systema musculare)’dir.

İskelet sistemini oluşturan kemikler hareket sisteminin pasif unsurları


olup kaslara desteklik sağlar.

Eklemler de pasif unsurlardan olup kemikler arasındaki bağlantıyı


sağlar.

Hareket sisteminin aktif unsurları olan kaslar ise hareket için gerekli
enerjiyi sağlar.
İSKELET SİSTEMİ
Systema skelatale
 Kemikler insan vücudunun iskeletini oluştururlar. Yeni doğan bir çocukta 270
adet kemik bulunur. Fakat gelişimin ileri evrelerinde ayrı ayrı kemikleşmiş
olan kemik parçalar birleşirler. Erişkinlerde, kemik sayısı azalır ve toplam
206 adet kemik bulunur.
Erişkin bir insanda kemikler yaklaşık olarak 5-6 kg
kadardır ve toplam vücut ağırlığının %15’ini
oluştururlar.

Kemikler genellikle beyaz, sarımsı renktedir.

Kemiklerin % 30-40’ı organik maddelerden, % 60-70’i


anorganik maddelerden meydana gelir.

Anorganik maddelerden en yüksek oranda (% 85)


bulunanı kalsiyum fosfattır.

Diğer anorganik maddeler kalsiyum karbonat,


magnezyum fosfat ve klorlu bileşiklerdir.
Kemik dokusu oldukça sert ve elastik bir yapıya sahiptir. Kemik dokusunun
sertliğini, içerisinde bulunan anorganik bileşikler sağlar. Eğer bir kemik
dokusu seyreltik asit çözeltisi içerisinde bir müddet bekletilirse kemiğin şeklinin
bozulmamasına rağmen sertliğinin kaybolduğu ve bükülebildiği gözlenir.
Bunun sebebi asit içerisinde anorganik tuzların erimiş olmasıdır.
Eğer kemik dokusu yüksek ısıda yakılacak olursa içerisindeki organik
maddeler yok olacağından kemik dokusunun elastikiyeti kaybolur.

Bu işlem bize kemik dokusunun elastikiyetini organik maddelerin, sertliğini


de anorganik maddelerin verdiğini gösterir. 
Kemiklerin yapısı: Kemik dokusu bağ dokusunun özelleşmiş bir şeklidir.
Diğer bağ dokusu çeşitleri gibi hücreler ve hücreler arası maddeden
oluşmuştur. Kemiğin en belirgin ayırt edici özelliği dokunun sertliğini
sağlayan hücreler arası maddenin kalsifikasyonudur.

Kemikler, dişlerden sonra vücudun en sert oluşumudur. Yetişkin bir insan


vücudunda iki çeşit kemik dokusu (süngerimsi (spongioz) kemik ve kompakt
kemik) bulunur. Bir kemikte her iki tip dokuya rastlanır. 

süngerimsi
kemik

kompakt kemik
Süngerimsi kemik: İskelet sisteminin %80’ini oluşturur. Genellikle kemiklerin
iç kısımlarında bulunur. Çok sayıda kemik trabekülü ve bunlar arasında ki
boşlukları ihtiva eder. Bu boşluklar canlıda kırmızı kemik iliği tarafından
doldurulmuştur.
Kompakt kemik: Kanallar ve lamellerden oluşmuş homojen bir yapıya
sahiptir. Kemiğin beslenmesini sağlayan kan damarları kompakt kemik
dokusu içerisinde iki ayrı yönde seyreder. Kemiğin uzun eksenine paralel
olarak uzanan kanallara Havers kanalları, kemiğin uzun eksenine dik olarak
seyreden kanallara ise Volkmann kanalları denir. Bu kanallar birbirleriyle
bağlantılıdır, Havers kanalının etrafını saran dairesel lamellerin meydana
getirdiği yapıya Havers sistemi veya osteon adı verilir.
osteon

Havers kanalları
Volkmann kanalları
Uzun kemiklerin uç kısımlarına epifiz, orta kısımlarına diafiz denir. Epifiz ve
diafiz kısımları arasındaki (özellikle çocuklarda) kıkırdak bölgeye metafiz
(metafiz kıkırdağı) denir.

epifiz
metafiz

diafiz

epifiz
Epifiz esas olarak süngerimsi kemikten oluşmuştur ve bunların dış yüzeyi ince
bir kompakt kemik dokusuyla kaplıdır. Orta kısmı (diafiz) ise esas olarak
kompakt kemikten oluşmuştur. Sadece kemiğin iç kısmında bulunan boşluğa
(cavum medullare) bakan kısımda az miktarda süngerimsi kemik bulunur.
Metafiz bölgesi ise kemik metabolizmasının enkemiklerin uzunlamasına
büyümesinden sorumludur. Çocukluk çağında bu bölgede meydana gelen
kırıklar klinik açıdan büyük önem taşır. yoğun olduğu bölgedir. Bu bölge

cavum medullare
Kafatasım oluşturan yassı kemiklerde, kemiğin dış ve iç yüzü kompakt kemik
dokusundan yapılı iken orta kısmı (diploe) ise süngerimsi kemik dokusundan
meydana gelir.

diploe
Periosteum: Kemiğin ekleme katılmayan kısımlarını örten bağ dokusuna
periosteum adı verilir. Ekstremitelerde kemiklerin ekleme katılan yüzeyleri
eklem kıkırdağı (cartilago artricularis) ile örtülüdür.

eklem kıkırdağı
periosteum
Endosteum: Kemik dokusunun içindeki boşlukları (cavum medullare: kemik
iliği boşluğu ve spongioz kemiğin trabekülleri arasındaki boşluklar) örten
yapıya endosteum denir.

endosteum
Periosteum ve endosteum'un görevi, kemik dokusunun beslenmesini,
büyümesini ve harap olan kısımların onarımını sağlamaktır. Periosteum’dan
başlayarak dış lamellere kadar uzanan kollogen liflere Sharpey lifleri denir. Bu
lifler periosteum'un kemiğe sıkıca tutunmasını sağlar ve kasların kemiklere
tutunma bölgelerinde daha yoğundur. Periosteum damar ve sinir yönünden
oldukça zengindir. Ağrı duyusunu ileten lifler periosteumda dağılır. Bu yüzden
darbelere, yırtılmalara ve gerilmeye karşı oldukça hassastır. Peiosteum dışında
kalan kemik dokusu ağrıya karşı duyarsızdır.

Sharpey lifleri
Kemik hücreleri: Kemik dokusu içerisinde 3 tip hücre bulunur. Bunlar,
osteoblastlar, osteoklastlar, osteositlerdir. Osteoblastlar, kemik yapımından
sorumlu hücrelerdir ve farklılaşarak osteositleri oluştururlar. Osteositler,
olgun kemik hücreleridir ve lakünalar içerisinde bulunurlar. Bu hücreler
birbirleriyle bağlantılıdır. Osteoklastlar, kemik yıkımından sorumlu, çok
nükleuslu büyük hücrelerdir. Bu hücreler kemik rezorpsiyonunu sağlayan
enzimleri salgılarlar ve daha çok kemiklerin yeniden şekillendiği bölgelerde
görülürler. Osteoklast aktivitesi parathormon ve kalsitoninin etkisi altındadır.
Parathormon aktiviteyi arttırırken kalsitonin aktiviteyi azaltır.
osteoblast

osteoklast
osteosit
Kemikleşme: Kemik gelişimi karmaşık bir işlemdir. Endokondral ve
intramembranöz olarak iki tip kemikleşme görülür. 

Endokondral (intrakartilaginöz) kemikleşme: Kemiklerin gelişeceği bölgede


bulunan bağ dokusu önce hiyalin kıkırdak dokusuna dönüşür. Daha sonra
buradaki kıkırdak dokusu yıkılarak kemik dokusu gelişir. Uzun kemiklerde
bu tür kemikleşme görülür. 

Bağ dokusu Kıkırdak dokusu Kemik dokusu

Desmal (intramembranöz) kemikleşme: Bu tip kemikleşmede, bağ dokusu


kıkırdak dokuya dönüşmeden direkt olarak kemik dokusunu oluşturur.

Bağ dokusu Kemik dokusu


 
Kemiğin görevleri: Kemikler önemli görevlere sahiptir. Bu görevleri 5 grup
altında toplayabiliriz. 

Destek görevi: Kemikler vücudun iskeletini oluştururlar. Yumuşak dokuları


desteklerler.

Koruma görevi: Kemikler vücuttaki önemli organların bulunduğu bölgeleri


(kafatası, göğüs) dışarıdan gelecek darbelere karşı korurlar. 

Hareket görevi: Kasların tutunması için destek görevi yaparlar. Hareket


sistemin pasif unsurlarıdır. 

Kan hücrelerinin yapımı: Fetal dönemde hemen hemen bütün kemikler,


erişkin dönemde ise yassı kemikler, içerdiği kemik iliği (kırmızı kemik iliği) ile
kan yapımını sağlarlar. 
Depo görevi: Kemikler vücuttaki kalsiyumun % 99’unu ve fosforun büyük
kısmını ve bazı mineralleri depo eder. Dışarıdan yeterli miktarda kalsiyum
alınamaması veya alınan kalsiyumun bağırsaklardan emilememesi (D
vitaminin eksikliğinden dolayı) durumunda kemiklerde kalsiyum depo
edilemez ve kemik gelişiminde bozukluklar ortaya çıkar. Bu hastalığa
Raşitizm denir.
İleri yaşlarda (özellikle kadınlarda menopozdan sonra) kemiklerden kalsiyum
boşalmasıyla ortaya çıkan duruma osteoporozis denir.
Hipofizden salınan büyüme hormonu kemik büyümesini sağlar. Büyüme
çağında, bu hormondaki yetersizlik cüceliğe (dwarfizm), fazlalık ise devliğe
(gigantizm) neden olur. Seks hormonları ise kemikleşmeyi hızlandırır. Erken
buluğa erenlerde boy genellikle kısa kalır.
Kemik çeşitleri: İskeleti oluşturan kemikler görünüşlerine, bulundukları
yerlere ve özelliklerine göre alt gruplara ayrılır.
 
Uzun kemikler (ossa longa): Boyları, kalınlıklarından ve genişliklerinden fazla
olan kemiklerdir. Örn; femur, humerus vs.
 
Kısa kemikler (ossa brevia): Uzunluğu, kalınlığı ve genişliği birbirine yakın
olan kemiklerdir. El ve ayak bileği kemikleri bu gruba girer.
Yassı kemikler (ossa plana): Genişlikleri, kalınlıklarından fazla olan
kemiklerdir. Kürek kemiği ve kafatası kemikleri bu gruba örnektir.
 
Düzensiz kemikler (ossa irregularia): Şekilleri düzensiz olan kemiklerdir.
Yukarıdaki sınıfların hiçbirisine uymazlar. Omurlar bu gruba örnektir.
Susamsı kemikler (ossa sesamoidea): Diğer kemiklerle direkt olarak eklem
yapmayan ve kas tendonları ve eklem kapsülleri içerisinde gömülü olarak
bulunan kemiklerdir. Diz kapağı kemiği bu gruba örnektir.

susamsı kemik

diz kapağı kemiği (patella)


Havalı kemikler (ossa pneumatica): İçerisinde hava boşluğu bulunduran
kemiklerdir. Üst çene kemiği ve şakak kemiği bu gruba örnektir.
 
İlave kemikler (ossa accesoriae): Bir kemiğe ait farklı kemikleşme
merkezlerinin kaynaşmaması sonucu ortaya çıkan kemiklerdir. Os trigonum
bu gruba örnektir.

os
interparietale
İskeletteki kemiklerin dağılımı: İnsan vücudunda bulunan
206 kemiğin dağılımı şu şekildedir.

Columna vertebralis 26
Cranium 22
Skeleton axiale Os hyoideum 1
Ossicula auditoria 6
Costae ve sternum 25

Ossa membri sııperioris 64


Skeleton appendiculare Ossa membri inferioris 62
Toplam 206

You might also like