Professional Documents
Culture Documents
Hafta 7 Sokratesin Savunması
Hafta 7 Sokratesin Savunması
Hafta 7 Sokratesin Savunması
Attika Yarımadası’nda,
Tapınağın kâhini;
Her şeyin bilen kahinlerin gözünde, kendisinin en bilge kişi olduğunu düşünmeleri aslında
onların da ne kadar dar bir düşünce içinde olduğunu göstermektedir.
Demek ki bilgi gelişen bir şeydir. Durağan değildir. Sokrates, bilge kişi ama bilmediğini
iddia ediyor. Bildiğini iddia eden kişiler aslında halka sanal üstünlük kurmaktadır. Bu kişiler,
otoritelerinin sarsılacağından korktuğundan Sokrates’i tehdit olarak görüyor. Çünkü onlar
da bilginin sabit durağan olmadığını biliyor. Ancak Sokrat gibi bilmediğini kabul ederse
otoritelerinin sarsılacağını biliyorlar!
Sokrates örtük bir ironiyle sofistlerle arasına mesafe koyar. Onlar gibi eğitimci olma
iddiasında bulunmadığını, öğrettikleri için para talep etmediğini söyler.
Aklın ölçüleriyle sınanıp doğrulanabilen normlar var olmalı ve soru cevap tekniği ile bu
normlara varmak mümkün olmalıdır. Retorik (güzel söz söyleme sanatı) eğitim aracı olarak
yeterli değildir. Sofistlerin gerçeği göreceleleştiren, herkesin uyması gereken genel geçer
normlardan kuşku duyan anlayışlarına katılmaz.
Sokrates’in baş davacısı ordu strateji ustası Anytos siyasal gelişmelerde aktif rol
oynar. Archon (eski Yunan sitelerinde en yüksek devlet memurunun ünvanı) mevkine
atanır. Otuzların tiran yönetimine son verir. Oligarşi yönetiminin sözcüsüdür. Politik
kaygılar gütmektedir.
20 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 11.12.21
Birinci aşamada suçlu bulunan düşünür, ikinci
aşamada nasıl bir ceza takdir edileceğine yönelik
duruşmada kendini savunur. 280 yeminli suçlu,
221 yeminli suçsuz bulmuştur.
26 Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN 11.12.21
Asıl korkulan şey; sorgulayan kafa
yapısı, yeni bir şey getirecek ve eskiye
ihtiyaç kalmayacaktı!
“Atina’da İ.Ö. 420’de doğan Platon, siyaset üzerinde sistematik olarak eğilen
ilk antik düşünürdür” (akt. Senemoğlu, 2016).
İdealist felsefenin öncüsüdür.
İdealar ve duyalar dünyasından bahseder.
“İdealar dünyası, asıl ger- çek olan bu dünya, tek tek nesnelerin özünü
barındırır. İdealar dünyası hep aynıdır, değişim ve devinim yoktur. Var olmak
için başka bir şeye ihtiyaç duymazlar. Çünkü varoluşları kendilerindendir.
Felsefenin görevi bunun böyle olduğunu ispatlamak veya onu anlamaktır.
Duyu dünyası ise sürekli değişim içinde olan nesnelerin var olduğu ve
meydana gelip yok olan şeylere tanık olunan dünyadır” (Senemoğlu, 2016).