Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 15

ANDREW FEENBERG VE

FEENBERG’DE TEKNOLOİ FELSEFESİ

Feenberg’in kullandığı kavramlar:


• Teknik kod ve İşlevsel Ekonomi: Sosyal taleplerin, teknik bilgi sahiplerine
aktarılmasına yarayan bir araçtır. ÖRNEĞİN; Örneğin AIDS hastalarının tedavide
talep ettikleri olası çıktıların, araştırmacıların dikkatine sunulmasıdır. Ya da e-
devlet teknolojilerini kullanacak halkın; hangi hizmetten, ne beklediğinin,
sistemin kurgulanmasında göz önünde bulundurulmasıdır. Ya da e-öğretim
sistemindeki öğreten ve öğreticinin isteklerinin ve taleplerinin e-öğretimin
kurgulanmasında yardımcı olarak kullanılmasıdır. Yani teknik kod, halkın
taleplerini teknik bilgiye uygun hale getirecektir. Halk elektronik hizmetlerin
kullanımında, öncelik olarak devlete isteklerini duyurmak istiyorsa şayet, teknik
kod bu dileğin teknolojik/elektronik anlamda nasıl uygulanabileceğini teknik bilgi
sahibine aktaracaktır. İşlevsel ekonomi ise 20. Yy başında endüstriyel alanın
etkileriyle toplumda yaratılan kodların ve bu kodların yarattığı yapıların
yukarıdan aşağıya akan ve özerkliği değil baskıyı vurgulayan yapılar olduğu
şeklinde tanımlanmaktadır. Bu kavramda da görüldüğü gibi Teknik kodlar
toplumdan bağımsız değildir. Yani yaşanan sosyal olaylar, tarihsel miras, kültür,
ideoloji gibi etkenler, kodları yönlendirebilmektedir.
• Ussallık: Ussallık kavramını modernite ile tanımlar. Modernite; Genel
anlamda gelenek ile karşıtlık ve ondan kopuşun; bireysel, toplumsal
ve politik yaşam alanlarının tamamındaki dönüşümü ya da
değişimidir. Feenberg kurumlar ve teknolojinin bu kavram
çerçevesinde tanımlandığını iddia eder. Özellikle burada vurguladığı
teknik ussallığın bürokratların ve teknokratların hakimiyetine yol
açma tehlikesidir. Çünkü bu durum teknolojiyi toplumdan uzaklaştırır.
Teknoloji ve toplum birbirinden bağımsız iki ayrı şey değildir. Özellikle
son yıllarda sosyal medyanın beklenenin aksi yönünde kullanılması ve
büyük toplumsal etkiler doğurması, bilgisayar korsanlarının yaptıkları
bozumlar gibi örnekler teknolojideki ussallık yaklaşımını kırmaktadır.
Bu nedenle Feenberg teknik ussallık yerine sosyal ya da demokratik
ussallık yaklaşımının faydalı olabileceğini ifade etmektedir.
• Katılımcı İlgisi: Kişilerin teknolojinin geliştirilmesine katılımdan
dışlanmamaları gerekir diyor. Ancak burada kastettiği doğrudan
bir bireysellik değildir. MOBESELER, e- vergi daireleri, elektronik
kimlik kartları bireyleri pasif olarak ilgili kılmaktadır.
• Değersizleştirme: İnsanın teknolojik süreçlerden dışlanması
neticesinde sosyal değerler ve teknoloji arasında bir uyumsuzluk
meydana gelir ve bu durum barış, özgürlük, bilgi hakkı, adalet gibi
temel değerlerin teknoloji alanında değersizleşmesine neden olur.
• Teknoloji Önyargısı: Teknolojinin olumsuz düşünülmesinde
özellikle teknolojinin savaşlardaki yıkımı tetiklemesinin ve bu
konunun toplumda sürekli işlenmesinin etkili olduğunu
söylemektedir.
• Feenberg teknolojinin toplumsal gelişimi hızlandırıcı mı yoksa geriletici mi
olduğunu sorgulamaktadır.
• Feenberg teknolojiyi; belli bir olayı tarafsız olarak kıyas eden sistemler
bütünü olarak tanımlamaktadır. Bu tanım içinde üç önemli nokta
bulunmaktadır. Bunlardan ilki, saf bir araç olarak teknoloji, başarıya
ulaşmak için bilgilerin yorumlanmasıdır. Sonuç olarak, teknolojinin tarafsız
olması tarafsız bir bilgi vasıtasının ortaya çıkması demektir. Bilgilerin tarafsız
olarak yorumlanması teknolojinin hızlı olarak gelişmesine katkılar sağlar.
• Feenberg ikinci olarak, teknoloji modern toplumlarda politik yapılara göre
(demokratik, sosyalist yada kapitalist) farklı yöntemler ile ortaya çıkar
demiştir. Diğer bir ifade ile politik yapıları farklı olan toplumlar teknolojileri
farklı bir biçimde geliştirir ve toplumun hizmetine değişik yöntemlerden
sunar.
• Üçüncü olarak, teknolojinin sosyo-politik tarafsızlığı
genel olarak evrensel olarak doğru kabul edilen
bilgilere bağlıdır. Diğer bir ifade ile teknoloji
gerçekliği ispat edilebilir doğrular üzerinde
geliştirilmiştir. Son olarak bu tanımda, teknolojinin
evrenselliği aynı zamanda ölçmelerin aynı
standartları farklı yöntemler ile aynı şekilde elde
edilebileceğini ifade etmektedir. Sonuç olarak,
teknolojinin farklı kültürlerde, alanlarda ve
ülkelerde üretkenliği artırdığı ortaya çıkmıştır.
Feenberg’in Teknolojinin Felsefi Çalışmalarındaki Bakışı

• Feenberg teknolojiye ilişkin argümanlarını ilk olarak Teknolojinin Eleştirel Teorisi isimli
kitabında toplamıştır.
• Eserinde Frankfurt okulunun yeniden yapılandırılmış bir formatında teknolojiyi
eleştirmeye çalışmıştır. Kitabında teknolojinin demokratik boyutuna dikkat
çekmektedir. İnsanların bilgiye ulaşma hakları ve eşitliği olduğunu iddia eden Feenberg
teknolojinin toplumları, kültürleri etkilediğini kabul etmekle birlikte, bireylerin ve
grupların da teknolojiye etki edebileceğini savunmaktadır.
• Feenberg teknolojinin liberal sistemin bir baskı aracı haline gelebileceğine yönelik
iddiaların ufuk açıcı olduğunu kabul eder. Ancak genel çıkarın devlet, bilim adamları,
mühendisler, toplum, bireyler arasındaki pazarlıklar yoluyla sağlanabileceğini böylece
teknolojinin dışlanıp distopyalaşmak yerine yeniden inşa edilebileceğini savunur.
Feenberg teknolojinin elitler elinde bir araç olacağı varsayımına karşı çıkar. Teknoloji
alanında diyalektik bir yaklaşım geliştirir; insan ihtiyaç ve amaçları, teknolojiyi yeniden
biçimlendirecektir. Çünkü teknoloji avantaj ve dezavantajları olan bir alandır, ancak
nötr değildir. Yani kendi haline bırakılması gereken bir alan değildir. Bu anlamda
teknolojik belirlenimcilik düşüncesine de karşı çıkar.
• Kendini eleştirel teorinin bir parçası olarak gören Feenberg yine de gelenekselle,
günümüz düşüncelerinin bir sentezi niteliğinde olan perspektifini 4 ana başlıkta
tanımlıyor.
• Hermenüitik Yapısalcılık: Teknoloji tek bir teknik rasyonalitenin ürünü değil; teknik
ve sosyal faktörlerin bir kombinasyonunun ürünüdür. Toplumsal olarak tanımlanmış
olan teknik nesnelerin anlaşılmasında “anlam” ayrı bir öneme sahiptir. Toplumsal
yaşama yaygın olarak girmiş olan bir araba ya da televizyonun, yeniden
tanımlanması ve sosyal rollerinin anlamlandırılması gerekir. Çatışmalı dünya
bakışları alternatifleri şekillendireceğine göre, ürünler değerlendirilmeden onların
yansıması olan teknoloji anlaşılamaz. Teknoloji çalışmalarında bu “anlam” sorunu
üzerine çok durulmamıştır.
• Tarihselcilik: Tarihsel çalışmalar gösteriyor ki kamuoyunun
düşüncelerinin teknik gelişmenin yönüne önemli etkileri vardır. Fakat
bu etkinin de yerleşikleşmeye yüz tutmuş olan teknik rasyonaliteden
kaynaklandığı ve yeni teknik standartların oluşmasına neden olduğu
görülmektedir. Teknik çalışmaları yürütenler kamuoyunun
beklentilerini yerine getirmeye çalışırlar ki otonomilerini korusunlar.
Feenberg yorumsamacı yapısalcılık yaklaşımının önemine dikkat çeker
ve ampirik yöntemlerin yetersizliğini vurgular. Toplumsal değerlerle
tanımlanan nesnelerin anlaşılması için bu nesnelerin anlamları
üzerine düşünmek gerektiğini söyler. Ayrıca böyle bir anlam
sorgusunun da ancak tarihsel bir yaklaşımla mümkün olabileceğini
söyler. Örneğin 2. Dünya Savaşı ve sonrasındaki yıkıcı etkilerin gelecek
nesillere nasıl olumsuz imgelerle aktarıldığı gibi.
• Teknik demokrasi: Feenberg tarafından İlk aşamada
yorumsamacı yaklaşım ile teknoloji objesinin
çözümlenmesi, ikinci aşamada ise bu yapı- sökümün
insani değerler ile yeniden yapılandırılması
önerilmektedir. Böylece teknoloji, insani değerlerle
biçimlenecek ve uygulamadaki fayda artabilecektir. Sonuç
olarak da teknik demokrasi adını verdiği bir yapı mümkün
kılınacaktır. Feenberg teknik demokrasinin mümkün
olabilmesi için beş koşul öne sürmektedir. Bunlar itiraz
hakkı, farklılaşma hakkı, uzmanlık hakkı, malumat hakkı
ve bilgi hakkıdır.
• Teknolojinin meta-teorisi: Modern ve modern öncesi teknolojiyi ve teknolojinin
yaşamda kullanımını tartışan pek çok teori bulunmaktadır. Feenberg bütün bu
teorilerin benzer noktalara düşmekten kaçamadığını, karmaşık bir süreci
anlamlandırmada yetersiz kaldığını söylemektedir. Feenberg teknik
araçsallaştırmayı iki düzeyde incelemektedir: birinci düzeyde, teknolojik obje-
nesnenin anlamlandırılması, örneğin toplumsal bağlamından koparılması ve
maniple edilerek yeniden anlamlandırılması; ikinci aşamada ise birinci aşamada
yapılan bağlamından koparmanın yeniden yapılması ve bunun yapılmasının aracı
olarak da tartışmaya etik ve estetik değerlerin katılması. Etik ve estetik
tartışmalar başladığında bunun bir önceki sürecinde olan toplumsal bağlam
tekrar tartışmaya açılamamış olmaktadır. Modern öncesi teknolojilerde bu ayrımı
sadece analitik olarak yapabiliyordu, çok açık bir süreç değildi. Bütün bu
tartışmalar bağlamında Feenberg, günümüz toplumlarında yaratılan teknolojinin
sorgulanması ve alternatifinin yapılması için bu sorgulamaların kullanılması
gerektiğini söylemektedir.
Feenberg ve Uzaktan Eğitim Eleştirisi:

• Feenberg ve ekibi 1981 yılında Kaliforniya’da, daha çok çalışarak


okumak zorunda olan öğrencileri tartışma süreçlerine katmak
amacıyla ilk kez uzaktan eğitim etkinliklerine başlamışlardır.
Feenberg, henüz uzaktan eğitime dair pedagojik sorulara cevap
verecek düzeyde olmadıklarını da ekleyerek bu denemelerde
herkesin öğrenen konumunda olduğunu belirtmektedir.
Teknolojinin dezavantajlı gruplar için kullanılmaya başlandığı
sürecin hemen ardından ise, rektörlüğün desteği ile Microsoft ile
anlaşma yapılmış ve oluşturulmaya çalışılan bu sisteme karşı okulda
hem öğrencilerden hem de akademisyenlerden büyük bir tepki
gelmiştir, fakat tamamen ticari bir amaç taşıdığının herkesçe kabul
görmesine rağmen bu süreç zaman içerisinde tamamlanmıştır.
• Feenberg, bugüne gelindiğinde zaten uzaktan eğitimin üniversite
için tamamen masrafları kısma anlamı taşıdığını belirtiyor, yani
kendilerinin ilk süreçlerdeki amaçlarından tamamen uzaklaşmıştır.
• Eğitim ve ekonominin yeni bir ilişki biçimi olan uzaktan eğitim,
yöneticiler için eğitimsel bir konu değildir. Büyük miktarda
öğrenciyi okul dışına taşıdığınızda pek çok masraftan kaçınmış
oluyorsunuz. İlk olarak çok büyük bir yatırım yapılmış olsa bile
sonuçta uzun erimli düşünüldüğünde “karlı çıkılıyor”. Ayrıca,
teknolojinin geliştirilmesinin merkezinin fakültelerden yönetime
kayması eğitimsel kaygıların geri plana itilmesini de beraberinde
getirmektedir. Bir de ilk online eğitimlerde metin ağırlıklı bir
kullanım var iken şimdi görüntü ağırlıklı hale gelmiştir.
• Feenberg’in uzaktan eğitimin bugünkü kullanımına ilişkin en önemli eleştirisi
“içerik” ve “süreç”in birbirinden ayrılmış olmasıdır. İçeriği hazırlayan küçük bir
bilgili gruba gereksinim vardır. İçerik uzmanları içeriği hazırladıktan sonra
daha az donanımlı eğitimciler uzaktan eğitimin uygulamacıları haline
gelebilecektir. Bu da öğretmenlerin niteliksizleştirilme sürecinin bir parçasıdır
• Fakat burada da Feenberg, iyimser bakışını ortaya koymakta ve online
eğitimin ve eğitimde teknoloji kullanımının olumlu yanlarını vurgulamaktadır.
Ona göre, internet ve görsel malzemelerle zenginleşmiş bir teknoloji
kullanımı, insani ilişkilerin zayıflamasına nedenmiş gibi görünen
teknolojikleşmenin olumsuzluklarını azaltacak, tersine olumlu sonuçlar elde
edilmesini sağlayacaktır.
• Feenberg uzaktan eğitimin ilk denemelerini gerçekleştiren akademisyenlerden
biri olarak uzaktan eğitimin bugün aldığı şekli eleştirmektedir.

You might also like