Professional Documents
Culture Documents
Kamuoyu
Kamuoyu
Kamuoyu
Kamuoyu ile ilgili olarak uzunca bir sure su görüş yaygın olmuştur:
Belli bir sorunla karşılaşan insanlar, bu sorunla ilgili verileri tartarak
bilinçli, rasyonel (akılcı) sonuçlara varırlar; boylece ulasılan kanaatler
de kamuoyunu meydana getirir.
Ancak daha sonra yapılan araştırmalar, bu teorik görüşün dayandığı
varsayımın geçerli sayılamayacağını, kamuoyunun kaynağında çoğu
zaman bu nitelikte rasyonel-bilinçli bir değerlendirmenin bulunmadığını
ve somut sorunlar karsısında beliren fikir ve tutumları genellikle
önceden "biçimlenmiş« kanaatlerin tayin ettiğini ortaya koymustur.
Kamuoyunu oluşturan kişisel (bireysel) kanaatlerin
biçimlenmesindecesitli sosyal ve psikolojik etkenler rol oynar. Bu
etkenleri şöylece özetleyebiliriz:
• Kişilik yapısı ile ilgili psikolojik faktörler : Kisinin ic dunyasını
yaratan ve onun davranışlarını hiç değilse bir ölçüde
etkileyen unsurlar arasında rasyonel olmayan, bilinçaltı
faktörlerin, içgüdülerin, çocukluktan kalma anıların ve
izlenimlerin bulunduğu (davranışlarını çalışmalarından
sonra) açıkça ortaya çıkmıştır.
• Kanaatlerin oluşumunda sosyal çevre faktörü Buna grup
etkisi de diyebiliriz: Kanaatlerin oluşumunda sosyal çevre
önemli bir yer tutar. Buna grup etkisi de diyebiliriz. Bu
alanda birinci derecede rol oynayan grupların basında aile ve
okul gelir. Kişinin yetişme döneminde, çevre etkisine en acık
bulunduğu bir cağda aile içinde ve okulda edindiği bilgiler,
görgüler, kanaatler ve değer yargıları çoğu zaman sürekli ve
kalıcıdır. Ancak bunların bazen sonradan değiştiği, hatta
reddedildiği de bir gerçektir..
Örneğin aile içinde edinilen bazı kanaat ve davranış kalıplarının
sonradan okul çevresinde değişmesi olayına oldukça sık rastlanır.
Bunun gibi, öğrenim yıllarında kazanılan bazı görüşlerin daha sonra
başka grupların etkisiyle değişmesi de mümkündür. Aile ve okuldan
başka, kanaat biçimlenmesinde rol oynayan diğer bir çevre faktörü de
is ve meslek gruplarıdır. Çalışma hayatı insanı çok defa yeni fikirlerle,
yeni bakış acılarıyla karsı karsıya getirir. Tuttuğu is veya meslek
dolayısıyla kişinin dahil olduğu grubun (sendika, meslek kuruluşları,
kooperatifler, vs.), onun sınıf bilincinin gelişmesinde, kendi ekonomik
ve sosyal statüsünün toplum içinde yeri hakkındaki görüsünün
belirginleşmesinde önemli etkisi vardır. Kişi, çoğu zaman, siyasal
davranışlarını belirleyen kolektif yargılara, "biz" bilincine, grup içinde
ve grupla bütünleşme yolundan ulaşır.
• Yüz yüze yapılan temaslar ve kanaat önderlerinin rolü: Dar çevrelerde, küçük
toplantılarda, arkadaş grupları arasındaki yüz yüze temasların ve bu
temaslarda yapılan görüşmelerin, sohbetlerin, tartışmaların kanaat
oluşturmadaki katkısı azımsanmamalıdır. Kişisel ilişkiler çerçevesi içinde
haberler ve yorumlar bazen fısıltı, rivayet ve dedikodu seklinde kulaktan
kulağa yayılır. Bunların etki derecesini ölçmek mümkün olmasa bile az çok
bir birikim yarattıkları söylenebilir.
• Öte yandan, gene küçük çevrelerde bazı kişiler gazetelerden, radyo ve
televizyondan edindikleri bilgileri aynen (veya çarpıtılmış olarak) bu
konularda fazla ilgi ve bilgi sahibi olmayan kimselere naklederler ve
böylelikle onların belli kanaatlere ulaşmalarında rol oynarlar (Örneğin,
Türkiye'de koy ve kasaba kahvelerinde bazı uyanık okur-yazar vatandaşların
yaptıkları gibi). Kamuoyu literatüründe "kanaat önderleri« (opinion leaders)
olarak nitelenen bu kişiler, genellikle kendi yorumlarını da katarak yaydıkları
haberlerle çevrelerinde belli görüşlerin benimsenmesinde hayli başarı
sağlayabilmektedirler. Yüz yüze yapılan temasların ve kanaat önderlerinin
faaliyetlerinin özellikle kitle haberleşme araçlarının yeter derecede yaygın
olmadığı azgelişmiş ülkelerde önemli bir yer tuttuğun kaydetmek gerekir.
• Kitle haberleşme araçları: Günümüzde kamuoyunun
olusmasında en etkili unsurun kitle haberlesme aracları (radyo,
televizyon, gazete, dergi, sinema) olduğu genellikle kabul
edilmektedir. Teknik gelişmeler sayesinde etki alanları da
gittikçe genişleyen bu araçların başlıca özelliği, olayları ve
yorumları çok kısa bir zamanda çok büyük kitlelere -milyonlara
verebilme olanağına sahip olmalarıdır. Ancak, yakın
zamanlarda yapılan bazı araştırmalar, kitle haberlesme
araclarının etkileme gucunun pek de sanıldığı kadar kesin ve
yaygın olmadığını ortaya koymuş bulunuyor. Bu araştırmaların
verilerine göre, teknik araçların –özellikle basının- etkisini
sınırlayıcı bazı faktörler araya girmektedir.
Bir defa kitle içindeki birey, çeşitli kanallardan kendisine yöneltilen
haber ve yorumların hepsine "acık" değildir; bunların çoğunu ne okur,
ne de dinler. O, her gün yayımlanan haber ve yorum yığını arasından
sadece kendi "seçtiklerine" kulak verir. Seçtikleri, kendi ilgi alanına
giren, kendince önem taşıyan konulardır. Bunların dışındakiler onu
fazla ilgilendirmez.
Olaylar hakkındaki yorum ve değerlendirmelere gelince, bunlardan da
ancak kendi görüşlerine, yerleşmiş düşünce ve kanaatlerine uygun
olanları seçme eğilimindedir (Genellikle, devamlı olarak okuduğu
gazetenin başyazarının veya köse yazarının yorumları onun için
geçerlidir). Böylece, kişi acısından "seçmeli ilgi" (esletiver addettin)
diye adlandırılan bu tutum, kitle haberleşme araçlarının etkisini
zayıflatıcı bir unsur olarak ortaya çıkar.
Öte yandan, daha önce değindiğimiz gibi bireyin kanaatlerinin biçimlenmesinde
rol oynayan grup bağlılıkları da onun haberleşme kanallarından kendisine ulasan
mesajlar karsısındaki davranışlarını etkiler. Kişi, bağlı olduğu sosyal grubun
normlarına, kolektif yargılarına ters düsen, onlarla çatışan haber ve yorumları
kolayca kabullenmez. Normal olarak bu acıdan da bir süzgeçten geçirme, bir
seçme ve eleme yapma yoluna gidecektir.
Ancak, bu sınırlayıcı faktörlere rağmen zamanımızda kitle haberleşme
araçlarının kamuoyunun oluşturulmasında büyük önemini koruduğunu söylemek
gerekir. Yerleşmiş kanaatleri değiştirmeme bakımından gösterilen direnme ne
olursa olsun, bu direnmenin kesin olarak asılmaz lığından söz edilemez. Kaldı ki,
toplumdaki bireylerin çoğunluğunun yerleşmiş ve kökleşmiş kanaatlere sahip
bulunmadıkları, birçok sorunlar karsısında kararsız oldukları, hatta bunlardan
haberdar bile olmadıkları da bir gerçektir. Este bu noktalar göz önünde tutulduğu
zaman, modern kitle haberleşme araçlarının eski kanaatleri değiştirebilme ve
yeni kanaatler asılama bakımından sahip oldukları etkileme gücü bütün açıklığı
ile ortaya çıkar.
SİYASAL SİSTEMLER VE KAMUOYU
Kamuoyunun siyasal kararları etkileme gücü nedir? Bu konuda şimdiye kadar çok
şey söylenmiş ve çeşitli değerlendirmeler
yapılmıştır. Kamuoyunu "görünmez hayalet« olarak niteleyen ve onun siyasal
hayattaki rolünün fazla büyütülmemesi gerektiğini ileri suren azınlık gorusune
karsılık,83 yazarların çoğu kamuoyunun özellikle demokratik sistemlerde önemli
bir role sahip olduğu görüsündedirler. Hatta bazı yazarlar "hükûmet politikası ve
gerçekte bütün önemli tarihsel olaylar, siyasal toplumun üyelerinin kanaatleri
tarafından biçimlendirilmektedir" diyecek kadar ileri giderler.84 Bu genel
değerlendirmelerin ötesinde, kamuoyunun siyasal karar alma sureci uzerindeki
etkisini saptamak icin cesitli araştırmaların yapıldığını da belirtmek gerekir.
Ancak hemen soyleyelim ki, araya giren değiskenler ve bilinmeyen faktörler
nedeniyle bu etkiyi kesinlikle ölçebilmek son derece güçtür, hatta belki de
imkansızdır. Bununla beraber, siyasal olayların gözlemine dayanarak bu etki ilişkisi
konusunda bazı veriler ortaya konulabilir. Günümüzde halkın düşünce ve
eğilimlerinin demokratik rejimlerde yöneticiler üzerindeki ağırlığı, uzun boylu
kanıtlanması gerekmeyen bir gerçektir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Watergate skandalından sonra
Başkan Nixon'un bastaki bütün direnmelerine
rağmen, kamuoyunun gittikçe artan tepkisi karsısında en sonunda
istifa etmek zorunda kalışı, kamuoyunu "iktidarları yapan ve yıkan
bir güç" olarak görme eğiliminde olanları haklı çıkaracak tipik bir
örnek sayılır Gene ABD’de, yakın zamanlarda, "Irangate
skandalı" olarak adlandırılan İran'a gizli silah satısının ortaya
çıkmasından sonra, kamuoyunda yoğunlaşan tepkiler üzerine
yüksek düzeydeki birçok görevli istifa etmiş, Başkan Reagan da
girişilen hareketin yanlışlığını kabullenmek ve bütün sorumluluğu
yüklendiğini açıklamak zorunluğunu duymuştur).
Kamuoyunun siyasal karar organları üzerindeki etkisi, biraz önce de söylediğimiz
gibi, kesinlikle ölçülemese bile, bu etkinin varlığı ve geçerliği tartışma
götürmeyen bir olgudur. Yasama organı, kanunların yapılması sırasında,
kamuoyunu oluşturan gruplarca kendisine yöneltilen istekleri göz önünde
bulundurma gereğini duyacaktır. Yürütme organı da, aynı şekilde, karar ve
tercihlerinde bu istek ve kanaatleri hesaba katmak durumunda olacaktır.
Kamuoyu olarak ağırlığını duyuran grup kanaat ve isteklerine yabancı kalan
kararlar, toplum içinde etkinlik ve dayanıklılık yönünden zayıf kalmaya
mahkumdur.
Batı demokrasilerinde, ülke çapında önemli ve tartışmalı sorunlar üzerinde sık sık
kamuoyu yoklamalarına başvurulduğu
Günümüzde gitgide yaygınlaşan ve geliştirilen teknik ve yöntemlerle yürütülen
bu yoklamaların, yöneticiler acısından belli alanlardaki politikaların
saptanmasında son derece yararlı bir gösterge rolü oynadığına şüphe edilemez.
KAMUOYU ÇEŞİTLERİ