Türk Edebiyatı. Namık Kemal. Saikun Maryna

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 11

NAMIK KEMAL

Hayatı
O 21 Aralık 1840’ta Tekırdağ’da doğdu. Asil adı Mehmet
Kemal. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra dedesinin
görevi nedeniyle onunla berlikte Kars’a (1853) ve
Sofya’ya gitti (1855). Bu yıllarda düzenli bir okul
öğreniminden çok özel bir öğrenimle kendi kendini
yetiştirdi. Namık adını ona, Sofya’da iken şiirlerini
beğenen Eşref Paşa verdi.

İstanbul’a dönüşünde (1857) bir süre sonra dedesinin


ölümü üzerine Tercüme Dairedi’nde memurlua başladı.
Bu yıllarda dönemin din bilgilerinden özel olarak din
dersleri, Arap ve İran edebiyatı, batı dillerini bilenlerden
Fransızca dersleri aldı.
Ziya Paşa, Şinasi gibi dönemin ünlü edebiyatçılarıyla tanıştıktan sonra
Tasvir-i Efkar gazetesinde yazılar yazmaya başladı. Şinasi, Paris’e
kaçınca gazetenin yönetimini ona bıraktı (1865). Bu gazetede yazdığı
siyasi yazılarla kişiliği ve kaleme ustalığını kabul ettirdi. Daha Londra’ya
geçecek, Ziya Paşa’yla birlikte orada Hürrіyet gazetesini çıkarmaya
başladı. Ancak bir yıl sonra Ziya Paşa ile siyasi görüş ayrılığına düşünce
bu gazetedeki yazılırına son verdi.

Bir devlet yetkilisinin daveti üzerine İstanbul’a döndü. Yazı hayatına


1871 yılına kıraladığı İbret gazetesinde yazdığı yazılarla yeniden
başladı. Defalarca kapatılan bu gazetedeki yazılarıyla görüşleri
doğrultusunda kamuoyu oluşmasını sağladı.

1873’te gazetesi kapatılıp Kıbrıs’a sürüldü. 1876’da aftan yararlanıp


İstanbul’a döndü. 1877’de İkinci Abdülhamid tarafından tekrar Midilli
Adası’na sürüldü.
Namık Kemal, vatan, millet, hürriyet gibi kavramları ilk
kez Türk edebiyatına sokmuştur. Sanatı, tümüyle
didaktik yanlarıyla siyasal düşüncelerini halka taşıma
amacıyla kullanan bir düşünce adamdır.
Namık Kemal, 1888 yılında vefat etti.
EDEBİ YÖNÜ
Tanzimat devrinin en önemli düşünce ve sanat adamı Namık
Kemal, ilkin eski edebiyat yoluna şiirler yazmış, Şinasi ile
tanıştıktan, özellikle Avrupa’ya gittikten sonra memlekette
Batı uygarlığı çavresindeki yeni edebiyatın gelişmesi ve
yayılması uğrunda çetin bir mücadeleyle girişmiştir.

Makaleleri, mektupları ve Celaleddin Harzempaş gibi bazı


eserlerinin başlarına yazdığı öbsözleri ve eleştirme
kitaplarıyla eski edebiyatta görüşlerini açıklamıştır. Eski
edebiyatın şiddetle aleyhinde bulunduğu halde, o zaman için
yeni sayılan vatan, millet, hürriyet sevgisi gibi düşünceleri
yaymak amacıyla yazdığı şiirlerin çoğunda biçim ve dil
bakımından eskiye bağlı kalmıştır.

Namık Kemal’in asıl kişiliği düzyazı alanında, özellikle makale,


piyes, roman, eleştirme, tarih, mektup yolunda yazdığı
yazılarda kendini gösterir.
Namık Kemal, sanatı topluma yarar sağlamak ve
düşüncelerini halka yaymak için bir araç olarak
kullanıyordu. Sanat eserlerin halk için yazılması ve
‘hakikate ve tabiata’ uygun olması gerektiğini söyleyen
yazar, bu uğurda yaptığı mücadele ile mamlekette yeni
bir edebiyat görüşünün kuvvetlenip yayılmasını
sağlanmıştır. Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından
yana olmakta birlikte, ancak piyeslerini oldukça sade bir
dille yazmış, öbür eserlerini oldukça ağır bir dille
kaleme almıştır.
Eserleri
ROMAN: İntibah ve Cemzi

ŞİİR: Murabba, Hürriyet Kasidesi

ELEŞTİRİ: Tahrib-i Harabat, Takip

TİYATRO: Vatan Yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Akif


Bey, Gülnihal, Karabela, Celalattin Harzemşah
En önemli özelliklerinden biri, Türk şiirini Divan şiirinin
etkisinden kurtarmaya çalışması. “Vatan Şairi” diye de
isimlendirildi.

Topluma ve gerçeğe dönük olmayı sanat görevlerinden


sayan Kemal, romanı «olmamışsa bile olması mümkün bir
olayı ahlâka, âdetlere, duygulara ve ihtimallere uygun
ayrıntılarla anlatmak» diye tanımlar;

Divan şiirlerini "parça bohçası" diye küçümser; bütünlükten


yoksun oluşunu, parça güzelliğine önem verişini, abartmalı
ve gerçeksiz hayallerle yetinişini... eleştirir.

Ona göre sanat, sanat için değil, bir takım fikirlerin


ifadesidir.
Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa
Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa. Beyitler Şiiri
Yüksel ki yerin bu yer değildir;
Dünyaya gelmek hüner değildir.

Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır.


Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Yoktur Şiiri
Gül ruhluların misali yoktur.

Hurşidin o rengi âli yoktur.

Ağyar ile ülfet etmek ister

Ben ölmeden ihtimali yoktur.

Cevretme değil fedayı aşka,

Öldürse dahi vebali yoktur.

Allah’adır istinadım ancak

Nevi beşerin kemali yoktur.


TEŞEKKÜR
EDERİM!

You might also like