Professional Documents
Culture Documents
1-İŞRAKİLİK - Sühreverdi 2
1-İŞRAKİLİK - Sühreverdi 2
1-İŞRAKİLİK - Sühreverdi 2
İŞRAKİLİK VE SÜHREVERDİ
İşrakilik, Meşşailik ile tasavvuf
arasında bir yer işgal eder.
İşrâk, güneşin doğudan
yükselerek her şeyi aydınlatması
olgusundan hareketle coğrafî
anlamda da ışığın ve
aydınlanmanın ana yurdunun
Doğu Hikmeti olduğunu
sembolize eder.
2
Sühreverdî’nin felsefî kaynaklarını genel hatlarıyla şu şekilde
sıralayabiliriz:
1. İslâm dini (Kuran ve Sünnet, Tasavvuf, Gazâlî, Meşşâî
felsefe),
2. Antik Yunan kültürü (Pythagoras, Empledokles Platon,
Aristo ve Plotinos),
3. Antik İran kültürü (Pers bilge kralları),
4. Zerdüştlük,
5. Hermetizm,
6. Seyahatlerinde karşılaştığı çeşitli branşlardaki
alimlerin sohbetleri
Sühreverdi’nin felsefesi esasları itibariyle Yeni
Eflatunculuğa dayanır. Ancak bilgi edinmede yabancı
kaynaklardan yararlanırken İslami düşüncenin
sınırlarını aşmamaya yani İslamî ilkelere ters
düşmemeye özen göstererek bu kaynaklara yönelmiş
olmasıdır.
Metodu da sezgidir. Çünkü akıl yolu ile hakikate
ulaşılamaz. Yalnız kalb ve işrak yoluyla hakikate
ulaşılabilir.
Meşşailerin nazar metodunun aksine zevk ehli olarak
bilinir. Fakat İşrakiler heyecana dayanan taşkınlığı,
cezbeyi ve sekri benimsemezler.
4
İlim
Meşşailere göre ilim, mahiyeti
bakımından mutlak ve gerçektir. Biz
eşyanın hakikatini bilebiliriz. Hakikate
ulaşmak için tek yol nazar ve istidlal
yoludur.
Sühreverdi buna itiraz ediyor. Nazar ve
istidlal yalnız eşyanın vasıflarını saymaktan
ibarettir. Öyleyse eşyanın mahiyetini
anlamanın tek yolu mükaşefe yoludur.
5
Sühreverdi hakikatı arayanları 4 kısımda ele
alıyor:
1- Alim derecesine ulaşamamış olan ilim talipleri
2-Hem felsefeyi hem de ilahi bilgileri bilen hakimler
(Phytogas, Platon ve Sühreverdi)
3- Akli metoda dayanan felsefeye itibar etmeyip
yalnız keşfi bilgileri sayanlar (Hallac)
4- Keşfi bilgilere ilgisiz kalıp akla dayanan felsefeyi
benimseyenler (Aristo, Farabi, İbn Sina)
6
Alem
Sühreverdi, alemin var olma sebebini
Allah’a bağlar.
Ancak Nasıl bir B cisminin varlığı A
sebebine bağlı ise A var olduğunda B de
vardır. Şu halde Allah ezeli olduğuna
göre Alem de ezelidir.
7
Nurlar Felsefesi
Sühreverdî, “ışığı” gerçekliğin özü kabul
etmiş ve önceki filozofların varlığa
atfettikleri tüm özellikleri ışığa
atfetmiştir.
Dolayısıyla burada konu edindiğimiz
ontoloji aynı zamanda bir nur/ışık
ontolojisidir.
Sühreverdî’ye göre, varlığın hakikati nurdur ve bu
nurun en temel özelliği de kendi başına aydınlık
olması ve diğer varlıkları da aydınlığa
çıkarmasıdır(varoluş).
İşte nurun bu şekilde yüce, temel bir prensip olması
dolayısıyla bu yönlerinin akıl yürütmeyle
kavranması mümkün değildir.
Sühreverdî’ye göre hakiki bilgi, ilahi alemden
insana nurlar vasıtasıyla, onların ışımasıyla
gelen bilgidir.
9
1. Nuru’l-Envâr ya da Allah
Sühreverdî’ye göre Allah, Nuru’l-Envâr yani
Nurların Nuru’dur. En yoğun ışıktır.
Bütün mükemmelliklerin kendinde olduğu, bütün
varlıklara varlık veren, hiçbir şeye muhtaç olmadan
kendi kendine yeten yegane varlıktır.
Nurunun ve ışığının yansıması, sonsuz ve sınırsızdır.
Başlangıcı ve sonu düşünülmeyendir.
Onun varlığı bizzat kendisinden kaynaklanır.
10
2. Mücerret Nur/Soyut Nur
Soyut nur (Mücerret Nur), Sühreverdî’nin ontolojik
algısında Nûru’l-Envâr’dan sonra yetkinlik bakımından en
üst nurdur.
Soyut nurların varlıkları özlerindendir ve bu yönüyle
diğer nurlardan ayrılırlar.
Onların en temel özellikleri özlerini bilmeleridir. Bu
yönleriyle de cisimlikten uzaktırlar.
11
Soyut nurlar, özü ile algılanırlar ve bu bilme
sürecinde dışarıdan bir etki onları yönlendirmez.
Soyut nurlar hayat sahibidir ve her hayat sahibi
olan da soyut nurdur; algılayan ve aktif olandır. Bu
durumda soyut nurlar, özlerini ve başkasını bilen,
nuruyla başka şeyler üzerinde etkin niteliğe sahip
nurlardır.
Bu nurlar, karanlığın ilintilerinden,
alakalarından uzak oldukları için, Tanrı’dan
sonra en mükemmel nurlardır.
3. Arız Nur /İlişen Nur
Sühreverdî, İlişen Nur’u (Arız Nur), duyularla
algılanan ve fizikî olan bütün nurları içeren bir
anlamda ele almıştır.
Bu nurlar, Soyut Nur’ların Tanrı’dan esinlenerek
oluşturduğu nurlardır.
Yani varlıkları soyut nurlara bağlı olup, bizzat
kendi özlerinden kaynaklanmayan nurlardır.
Bu nurların “oluşu” sağlamak için taşıdığı ışık, bizzat
kendilerinden olmadığından özünde varolabilmek
için başkasına muhtaçtırlar.
13
Sühreverdi’nin felsefesinde vücudun yerini
nur ve zulmet görüşü almıştır. Çünkü o
eşyanın ya nur ya da zulmet olduğunu söyler.
Bu iki kavram, Aristo’daki madde ve suretin,
güç ve fiilin rolünü oynamaktadır.
14
İşraki Ontolojinin Karanlık Yüzü: Zulmet
Sühreverdî’de ışık, bütün varoluşu açıklayan temel unsurdur.
Bu sebeple “Ona göre evren, ışık ve karanlığın çeşitli
dereceleri ile doludur. Karanlık ise ışığın yokluğudur.”
Yani karanlık bir anlamda maddedir.
Sühreverdî’nin dilinde nûr ile karanlık, iki bağımsız
varlığı ifade etmez.
Biri diğerine eğilimli yani zulmet nûra âşıktır.
Zulmet, nûra yükseldikçe yoğunluktan kurtulur.
Sühreverdî’nin anlayışında nûr, asıl; karanlık ise onun
gölgesidir.
Bunlar birbiriyle mücadele halinde olan iki farklı kutup
değildir. Karanlık nûr’a kavuşmak ve varlığa çıkmak ister. 15
Sühreverdî’nin felsefesinin temel kavramı “nur” dur.
Bütün var oluş bu kavram çerçevesinde ele alınır.
Dolayısıyla var olan her şey sadece nurun
derecelerinden ibarettir. Yani varlıklar arasında
İslam Meşşâîlerinin ifade ettiği gibi bir varlık, madde-
form, ayırımı yoktur.
Var olan her şey “az” veya “çok”luk itibariyle taşıdığı
nur yoğunluğuna göre birbirinden ayrılabilir.
Peygamberlik
Sühreverdi, insanları ıslah için Allah
tarafından peygamberlerin gönderilmesi
gerektiğini İslam’a aykırı düşmeyen
açıklamalarda bulunur.
17