Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 64

OSMANLICA

YAZI ÇEŞİTLERİ
HAZIRLAYAN: ELİF BEKTAŞ
Bir toplumu oluşturan temel unsur dildir, Osmanlı
Türkçesi kendine özgün yapıtaşları ile karşımıza
çıkmış bıraktığı miras ile literatürümüze birçok şey
kazandırmıştır, belgelerin işlevselliğine göre yazı
karakterlerini seçen Osmanlılar, kullandıkları
alfabeyi ve Türkçeyi sürekli geliştirmeye çalışmıştır.
KÛFİ YAZI
Kufi yazı düz çizgiler ve köşelerden oluşan
geometrik bir yazı türüdür. Bu hat Irak'ın Kufe
şehrinde ortaya çıktığından adı da şehre nisbet
edilmiştir.
Bugün Kufi hattından doğan altı çeşit yazı
bilinmektedir ki, bu altı hat çeşidine Aklâm-ı Sitte
denilmiştir.
 Gerçek olanı gözler
göremez.
AKLÂM- I SİTTE (ŞEŞ
KALEM)
 “Aklâm-ı Sitte”, İslâmî sanatlar içinde yer alan “hat
sanatında, aynı yazının farklı tarz ve üslûpları mânasında
‘şeş kalem’ diye de adlandırılan altı” yazı hattına verilen
isimdir.

 “Aklâm”, Arapça kalem kelimesinin çoğuludur. “Sitte” ise


yine Arapçada altı mânâsındadır.
 Aklâm-ı sitte; sülüs-nesih, muhakkak- reyhani, tevki- rika'
şeklinde birbirine tabi ikili guruplar halinde sıralanabilir.

 Abbasi veziri İbn-i Mukle (886-940)


 Yakut el-Musta'sım (ö.1298)
 Amasyalı Şeyh Hamdullah (1436-1520)
 Hafiz Osman (1642-1698)
1. SÜLÜS
Bütün yazıların anası (ümmü’l- hutut) olarak
adlandırılan sülüs, Arapçada “üçte bir” anlamına
gelir. Kûfî veya muhakkak yazıya göre daha kıvrımlı
bir özelliğe sahiptir.
Yazıda harfler dik ve meyilli olmak üzere iki çeşit
yazılır.
Miladi 10. yüzyılın sonunda beliren bir yazıdır. Kufi
yazıya göre yuvarlakları varsa da köşeleri sert değildir.
İsmini, harflerinin üçte iki kısmında düzlük, üçte bir
kısmında meyil hakim olmasından almıştır.
Kur'an-ı Kerîmler ve levhalar çoğunlukla sülüs ve
nesih hat ile yazılmıştır.
Sülüs yazı türünün iri bir şekilde yazılması da celi
sülüs adını almaktadır.
Bu yazı türünün başka bir çeşidi olarak karşılıklı
yazılmasına da müsenna adı verilmektedir.
SÂ MÎ EFENDÎ’ NİN YENİ CÂ Mİ SEBİLİNİN KİTABESİNDEN CELÎ
SÜ LÜ S YAZISI
HATTAT OSMAN ÖZÇAY῾IN HAMİD AYTAÇ῾TAN NAKLEN
YAZDIĞI CELÎ SÜLÜS MÜSENNA BESMELE YAZISI.
2. NESİH
Nesih, kelime anlamı ortadan kaldırmak iptal etmek
anlamındadır.
Özelikle kitap yazımında diğer yazı çeşitlerine göre
daha fazla kullanıldığı için bu ismi aldığı
söylenmektedir.
Nesih yazısı sülüs yazısının inceltilmesinden ortaya
çıktığı bilinmektedir.
Nesihte sülüs harfleri daha küçük olarak yer alır.
Küçültme oranı üçte bir düzeyindedir.
Kitap yazımında genellikle nesih kullanılmıştır.
Nesih ve sülüs aklâm-ı sitte içerisinde en çok
kullanılan yazı çeşididir.
Eyûbiler, Memluklar, Anadolu Selçukluları ve
Osmanlılar bu yazı türünü kullanmışlardır.
Osmanlıların Selçuklulardan alıp geliştirdikleri
Nesh-i Osmanî gibi belli başlı çeşitleri vardır.
Osmanlı hattatları yazıyı süslerden arındırarak
zirveye çıkarmışlardır
Hızlı yazma zarureti nesih kırmasının doğmasına
sebep olmuştur ki, arşivdeki nesih yazıların çoğu bu
türdür.
Nesih Kırması
[İcâzet-nâme-i Kırâet-i Kâsîde-i Bürde] / el-Hâcc
Eyyûb Sabrî b. Sâlih, el-Müderris fî Medreseti
Saraçhâne.
3. TEVKİ’İ
“Bir şeyi vâki ettirmek, oldurmak’’ anlamlarına
gelen Tevki’i Sülüsün kurallarına bağlı olan Tevki
onun biraz küçük olarak yazılmasıdır.
 En ayırt edici özelliği birleşmeyen harflerin bu yazı
türünde birleşmesidir.
Genellikle halife ve vezirlerin yazılarında karşımıza
çıkan bu yazı türü nişanın diğer adı olarak da bilinir.
Devlet anlaşmaları, sözleşmeleri ve elçilik
itimâdnâmeleri (süferânâme) tevki yazı türüyle
yazılmıştır.
Osmanlı Divani yazısının esasını teşkil eden bu yazı,
berat ve fermanlarda da kullanılmıştır. Bazı eski
tuğraların imzalarında da bu yazıya rastlanır.
Sabika şeyhu'l-harem Mekki Ebubekir Paşa hazretleri
evkâfından olup Haremeyn-i şerifeyn fukarâsına
4. RİKA’
 Deri ve kâğıt parçası anlamına gelen rikâ’, mektup
ve hikâyelerin yazımında kullanılan ve seri yazmaya
elverişli bir yazıdır.
 Osmanlı döneminde “vakıf işlerinde, genellikle
Kur’anların son dua sayfasında ve öğrencilerin sülüs
ve nesih icâzetnâmelerinde (diploma) hattat hoca
tarafından yazılan tasdik makamındaki yazılarda
kullanılmıştır.
Nesih yazısının dişsiz, yuvarlak ve kıvrak, çoğu
harfleri bitişik bir türüdür.
İcazetler bu hat ile yazıldığı için buna "icazet hattı"
da denir.
Rıka‘;’ isim benzerliği olan XIX. yy. yazısı "rik‘a"
ile karıştırılm am alıdır.
5. MUHAKKAK
Muhakkak kelime manası olarak hem muntazam,
mükemmel hem de ispat olunmuş, gerçekliği
kesinleşmiş anlamlarına gelmektedir.
Muhakkak yazı sülüs yazıya kıyasla daha uzundur.
 Kufi yazıdan doğmuştur ve kufinin bir özelliği olan
köşeli bir biçimde yazılmaktadır.
Selçuklu döneminde Mushaf-ı şeriflerde sık görülen
muhakkak yazı türü Osmanlılarda daha çok besmele
yazımında kullanılmıştır bunun dışında da levha ve
murakka’larda da görülen bir yazı türüdür.
Muhakkak yazı türünün daha iri yazılması celi
muhakkak olarak isimlendirilmektedir.
Celi muhakkak örnekleri camii kitabelerinde
karşımıza çıkmaktadır.
6. REYHÂNÎ
 Muhakkak yazının daha küçük karakterleri kullanılarak
işlenen bir yazı çeşididir.
 Muhakkakın üçte bir küçüklüğündedir ve sülüsün nesihe
oranı ne ise reyhânînin de muhakkaka oranı odur.
 Yazı karakterinin reyhân çiçeğine benzetilmesinden ötürü
bu adla anılmıştır. 16. Yüzyıldan sonra terk edilmeye
başlanmış ve yerine sülüs ve nesih kullanılmıştır.
DİĞER HAT
ÇEŞİTLERİ
1. TA’LİK
Ta’lik ‘’asma, asılma, askıda bırakılma’’ anlamlarına
gelir.
Harfler asılmış gibi göründüğü için bu ismi aldığı
bilinir.
Osmanlı Meşihat Dairesi ve ilmiye sınıfının resmi
yazısıdır. İlmiye yazılarından fetvâ, kadı arzı,
hüccet, şer’iyye sicillerinde, bazı kitabeler, mezar
taşlarıda ta’lik yazısı kullanılmıştır.
2. DÎVÂNÎ VE CELÎ DÎVÂNI
Ta’lik yazısının Akkoyunlular vesilesi ile Osmanlı’ya
gelmesinden sonra değişikliklere uğramış ve D’îvan-ı
Hümâyun’daki resmi yazışmalar için kullanılmıştır.
Cel’î Dîvanî yazı bu yazının süslü hali olup devletin üst
seviyede ki yazışmalarında kullanılmıştır. Standart
özelliklerinden uzaklaşarak ortaya çıkan Kırma Dîvanî
hattı da vakfiye, hüccet, ilam ve ilmühaber gibi resmi
kayıtlarda kullanılmıştır.
001 Numaralı Mühimme Defteri s.52
Celi Divâni
Divâni Kırması
3. SIYAKAT VE DÎVÂN
RAKAMLARI
Özel bir uzmanlık isteyen Siyakat yazısının Kûfî
yazı türüne benzediği görülmektedir, kendisine has
kuralları olan biz yazı çeşididir. Bu yazı türünün
çözümü son derece zor ve ciddî ustalık
gerektirmektedir.
Genellikle mali işlerin yazımı için kullanılan bir yazı
türü olan siyakat kendine has şifreleri olan bir yazı
karakteri izlenimi taşımaktadır.
 Siyakatın Abbasiler devrinde îcad edildiği, Anadolu’ya
Selçuklular zamanında İran yoluyla girdiği rivâyet edilir.
Osmanlılar bu yazıyı XV.yy.dan îtibâren kullanmışlarsa da
esas XVI. yy.da Tac-zâde Ca‘fer Çelebi tarafından
geliştirilmiştir.
 Siyakatla yazılan yazılarda genellikle Farsça kelime ve
tabirlerin kullanılması da İran yoluyla girdiğini doğrular
mâhiyettedir. Gerçekten maliye, evkaf ve tapu kayıtları gibi
gizlilik isteyen defterler bu yazı ile ve çoğu kere Farsça
kalıtlar kullanılarak tutulmuştur.
Siyakat yazısının ayrı rakamları bulunmaktadır.
Çoğu defterlerde normal rakamlar yerine şifre
rakamlar tercih edilmiştir, bunlar Divan Rakamları
olarak bilinir.
İlk kullanılmaya başlanması muhtemelen Emevîler
devrinde olup maliye ve muhasebe işlerini gören
dîvânda kullanılmasından dolayı erkam-ı dîvâniyye
denmiştir. Siyakat yazısı ile birlikte kullanıldıkları
için "dîvân-rakamları"na, "siyakat-ı Arabî", "erkam-ı
Arabiyye"gibi adlar da verilmiştir.
4. RİK’ A
Rika’ hattına isim olarak benzese de yazı türü
farklıdır.
XV. yüzyılda Dulkadiroğulları arasında ortaya
çıkmış ve daha sonra Osmanlılar tarafından
geliştirilip zenginleştirilerek 1928 harf inkılabına
kadar kullanılmıştır.
 Divânî harflerinin küçültülüp sadeleştirilmesiyle
geliştirilmiştir.
 Süratli ve kolay yazma ihtiyacını karşıladığı için,
harf şekillerinin bir çok ayrıntısı ihmâl edilmiş,
zülfeler düşmüş, gözlü harfler kapanmış, dişli
harflerin dişler dümdüz olmuş, ikili üçlü noktaları
birbiriyle birleşerek tek nokta olmuş harflerdeki bir
çok eğriler gerilerek düz çizgiler, yahut kırılarak
köşe halini almıştır.
Rik’a hattı mektup, pusula, bütün özel ve resmi
yazışmalarda ve son dönem bazı basılı eserlerde
kullanılmıştır.
MÜMTAZ EFENDİ’NİN RİK‘A YAZISI (İBNÜLEMİN MAHMUD KEMAL KOLEKSİYONU)
İZZET EFENDİ’NİN RİK‘A YAZISI
5. GUBARİ
Gubar Arapça "toz" demektir. Çok ince ve küçük yazılmış,
toz gibi denecek tarzdaki yazıya da "Gubari" denmiştir.
Ancak büyüteçle okunabilen gubâri yazı, güvercin
postalarıyla gönderilen mektupların yazımında
kullanılıyordu.
 Osmanlı döneminde pul kadar küçük kâğıtlara ve kıl üzerine
yazı yazan hattatlar vardı. 16. yüzyıl Türk hattatlarından
Abdurrahman Gubâri, bu tür yazılarıyla ünlüydü.
KAYNAKLAR
 Mübahat S. KÜTÜKOĞLU, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik),
Kubbealtı Neşriyatı.
 H.Halit ATLI, Örnek Çözümlemelerle Osmanlıca Edebî Metinler ve Arşiv
Belgeleri, Hayrat Neşriyat.
 Muhammed Ali ENSÂRİ, Osmanlıca İmla Müfredâtı, Hayrat Neşriyat.
 Ferhat KORKMAZ, Levha ve Kitâbelerde HÜSN-İ HAT, Ussam Yayınları.
 A.Vahap YILDIZ, Osmanlılar’da Yazı Çeşitleri, Harran Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Yıl: 17, Sayı 28, Temmuz–Aralık 2012.
 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde ilgili maddeler. (
https://islamansiklopedisi.org.tr/ )

You might also like