Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 17

BAĞDAT/IRA K

7.Abbasi Halifesi:Halife Me’mun


1.BÖLÜM:DOĞUMU VE HALİFELİK ÖNCESİ

15 Rebîülevvel 170’te (14 Eylül 786) Bağdat yakınlarındaki Yâsiriye’de


babası Hârûnürreşîd’in halife olduğu gece doğdu. Annesi Merâcil
muhtemelen Soğd asıllı bir câriyedir.

Me’mûn sarayda eğitim görmeye başladı. Ali b. Hamza el-Kisâî’den Arap


dilini incelikleriyle öğrendi. Hüşeym b. Beşîr, Abbâd b. Avvâm, Yûsuf b.
Atıyye gibi hocalardan hadis dersleri aldı, diğer bazı hocalardan da fıkıh
okudu.

SOĞD:Orta Asya’da yaşamış İranî bir kavim ve yaşadığı bölge.

Taha efe MUTLUOL


Yetişmesinde önemli rolü olan diğer kişiler arasında Ca‘fer b. Yahyâ el-Bermekî ve
babası tarafından onu yetiştirmek üzere saraya alınan İran asıllı Fazl b. Sehl yer
almaktadır. Mu‘tezile âlimlerinden Sümâme b. Eşres de Me’mûn’un sarayında bulunmuş
ve onun hocası kabul edilmiştir.

Hârûnürreşîd, diğer oğlu Muhammed el-Emîn’den sonra ikinci veliaht tayin ettiği
Me’mûn’u Horasan’a ve bu bölgeden Hemedan’a kadar olan yerlere vali olarak gönderdi.
186 (802) yılında oğulları Emîn ve Me’mûn ile birlikte hacca giden Hârûnürreşîd, ileride
aralarında çıkması muhtemel ihtilâfı önlemek için Kâbe’ye ahidnâmeler astırdı

189’da (805) hasta olmasına rağmen Horasan’da meydana gelen karışıklıklara son
vermek üzere oğulları Me’mûn ve Sâlih ile beraber yola çıktı. Rey’e ulaştıklarında
kadılar, kumandanlar ve devlet büyüklerini toplayarak Me’mûn’un veliahtlığını yeniledi
ve ordusundaki mal, hazine, silâh ve hayvanların Me’mûn’a ait olduğunu söyledi.

3 Cemâziyelâhir 193’te (24 Mart 809) Tûs’ta ölünce(Halife Harunreşid) vasiyeti


gereği birinci veliaht Emîn halife oldu.

Taha efe MUTLUOL


2.Bölüm:6.Alife Muhammed Emin Döneminde Halife Me’mun

İlk Önce Kısa bir şekilde Kardeşi Halife


Emini Tanıyalım.
Şevval 170’te (Nisan 787) Bağdat’ta doğdu. 6.Abbasi
Halifesidir. Babası Hârûnürreşîd, annesi Halife Ebû Ca‘fer
el-Mansûr’un torunu olan Zübeyde bint Ca‘fer’dir. Anne
tarafından da Hâşimî ailesine mensup olduğu için İranlı bir
cariyeden doğan ağabeyi Abdullah’a tercih edilerek beş yaşında
iken babası tarafından Emîn unvanı ile veliaht tayin edildi ve
devlet erkânıyla ordudan biat alındı (175/792).

Daha Sonra Efsanevi Halife Babası Harunreşidi


Tanıyalım. 1-2 Slayt Yer vereceğiz,Sonra
Kronoloji devam edecek.
Yaygın görüşe göre Muharrem 149’da (Şubat-Mart 766) veya 30 Zilhicce 145’te (20 Mart
763) Rey’de doğdu. Babası Halife Mehdî-Billâh, annesi Hayzürân bint Atâ olup Hz.
Abbas’ın yedinci göbekten torunudur. Küçük yaştan itibaren sarayda iyi bir eğitim görerek
büyüdü.

Taha efe MUTLUOL


Hamza b. Habîb ez-Zeyyât’tan Kur’ân-ı Kerîm, Ali b. Hamza el-Kisâî’den nahiv ve
fıkıh, Mufaddal ed-Dabbî’den edebiyat, İmam Mâlik’ten hadis ve fıkıh okudu. Ayrıca
Basra’da Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî’nin derslerine devam etti. Hocalarından 14
yaşına kadar düzenli bir şekilde ders alan Hârûnürreşîd daha sonra da ilimden
kopmadı.

Hârûn genç bir delikanlı iken 163 (779-80) ve 165 (781-82) yıllarında Bizanslılar’a
karşı düzenlenen iki seferde Yahyâ b. Hâlid el-Bermekî, Abdülmelik b. Sâlih, Îsâ b.
Mûsâ ve Hasan b. Kahtabe gibi ünlü kumandan ve devlet adamlarının da yer aldığı
orduyu sevk ve idare etti.

Bu seferlerin sonunda Semâlû ve Dülûk dahil birçok kale ele geçirildi ve İstanbul
Boğazı’nın doğu yakasındaki Khalkedon’a (Kadıköy) kadar varılıp Bizanslılar her yıl
90.000 dinar vergi vermek şartıyla barış yapmak zorunda bırakıldı. Bu başarıları
üzerine 166’da (782-83) babası tarafından “Reşîd” lakabı verilerek kardeşi Mûsâ el-
Hâdî’den sonra halife olmak kaydıyla veliaht tayin edildi. 

Taha efe MUTLUOL


Mehdî-Billâh, daha sonra Mûsâ’nın yerine onu birinci veliaht yapmak istediyse de
bu isteğini gerçekleştiremeden 169’da (785) öldü.

 Bunun üzerine Hârûnürreşîd, babasının ölümünü ve kardeşi Mûsâ el-Hâdî’ye biat


edildiğini bildiren mektuplar yazıp her tarafa göndererek devlet içinde bir karışıklık
meydana gelmesini önledi. 

Bu sırada Mûsâ Cürcân’da ayaklanan isyancılarla savaşmaktaydı. Ancak Mûsâ el-


Hâdî idareyi ele alınca kardeşi Hârûn’un yerine henüz bulûğa ermemiş olan oğlu
Ca‘fer’i veliaht tayin etmek istedi; bunu kabul etmeyen Hârûn’u da hapse attırdı.

Yahyâ el-Bermekî kendisini bundan vazgeçirmeye çalıştıysa da başaramadı. Fakat


annesi Hayzürân tarafından zehirlendiği ileri sürülen Hâdî’nin hilâfeti kısa sürdü ve
yerine resmî veliaht olan Hârûnürreşîd geçti (170/786)

Taha efe MUTLUOL


Efsanevi Halife Harun Residi bitirdiğimize göre artık Halife El
Memuna Geri Dönebiliriz.
 Me’mûn bu sırada Merv’de bulunuyordu. Hârûnürreşîd’in ölümüyle vasiyeti ve Kâbe’ye
astırdığı ahidnâmelerin hiçbir hükmü kalmadı. Böylece devlet içinde Araplar’la mevâlî
arasında büyük bir iktidar mücadelesi başlamış oldu.

Daha babasının ölümünü duyar duymaz kardeşinin durumunu zayıflatmak için çalışmalara
başlayan Emîn, babasının Me’mûn’a devrettiği orduyu ve malları babasının veziri Fazl
b. Rebî‘ vasıtasıyla geri getirtmeyi başardı. Me’mûn bu durumdan rahatsız oldu. Fazl b.
Rebî‘, Me’mûn’un ileride halifeliğe geldiği takdirde hayatına son vereceğini düşünerek
Emîn’i, Me’mûn’u veliahtlıktan azledip yerine kendi oğlu Mûsâ’yı veliaht tayin etmesi için
kışkırtmaya başladı. 

Emîn, Me’mûn’dan Mûsâ lehine veliahtlıktan feragat etmesini ve Bağdat’a dönmesini istedi.
Me’mûn bu isteği reddedince onu veliahtlıktan azletti (195/810). Bu olaydan sonra Me’mûn,
İranlı mutedil Şiî kitlesini kazanmak amacıyla “imam” unvanını kullanmaya başladı. Emîn,
Me’mûn’u âsi ilân ederek üzerine İbn Mâhân kumandasında 40.000 kişilik bir ordu sevketti.
Ancak İbn Mâhân Me’mûn’un Tâhir b. Hüseyin kumandasındaki ordusu karşısında mağlûp
oldu ve öldürüldü. Emîn’in bundan sonra sevkettiği ordular da başarılı olamadı. 

MERV:Türkmenistan’da tarihî bir şehir.

Taha efe MUTLUOL


Me’mûn’u destekleyen Herseme b. A‘yen, Tâhir b. Hüseyin ve Züheyr b.
Müseyyeb’in Bağdat’ı kuşatmaları ve şehre girmeleri üzerine Emîn Me’mûn’la
uzlaşmaya razı oldu. Bağdat’ı harabeye çeviren ve birçok kişinin ölümüne sebep
olan bu iktidar mücadelesi 24 Muharrem 198 gecesi (24 Eylül 813) Emîn’in
öldürülmesiyle sonuçlandı.

Emîn’in ölümü üzerine Me’mûn hilâfet makamına geçti. Emîn’i destekleyen Arap
asıllı Fazl b. Rebî‘ ile Me’mûn üzerinde etkili olan İran asıllı Fazl b. Sehl’in
şahsında temsil edilen bu çatışma aslında Araplar’la İranlı unsurlar arasındaki
iktidar kavgasından ibaretti.

Taha efe MUTLUOL


3.Bölüm:7.Halife El-Memun İç Savaşı
Kazanır.
Fazl b. Sehl Me’mûn’u Merv’de kalma ve Irak, Fars, Ahvaz, Hicaz ve Yemen’in idaresini
kardeşi Hasan b. Sehl’e verme konusunda ikna etti. Me’mûn’un hilâfet merkezi olarak Merv’i
seçmesi, İran asıllı Fazl b. Sehl’i vezir tayin etmesi ve İranlı unsura önem vermesi Araplar’ı
tedirgin etti.

Bu sebeple İran nüfuzuna tepki olarak bazı isyanlar meydana geldi. Bu isyanların en önemlisi,
Emîn ile Me’mûn arasındaki mücadelede Emîn tarafını tutmuş olan Nasr b. Şebes el-
Ukaylî’nin el-Cezîre’de çıkardığı isyandır. 

Ümeyyeoğulları’ndan olan ve Halep’in kuzeyindeki Keysûm’da yaşayan Nasr b. Şebes, Halep


etrafındaki beldeleri ele geçirerek Sümeysât’a hâkim oldu. Pek çok kişiyi etrafında toplamayı
başardı. 

Taha efe MUTLUOL


İsyanın tehlikeli bir şekilde yayılması üzerine Hasan b. Sehl, Suriye ve Mağrib
vilâyetlerine vali tayin ettiği Tâhir b. Hüseyin’i Nasr b. Şebes ile savaşmak için
görevlendirdi. Rakka’ya gelen Tâhir b. Hüseyin, Nasr b. Şebes’e elçi gönderip onu
itaate davet etti, ancak Nasr bu teklifi kabul etmedi.

Bunun üzerine Tâhir b. Hüseyin harekete geçti ve iki ordu Keysûm taraflarında karşı
karşıya geldi. Tâhir, Nasr karşısında tutunamayıp Rakka’ya dönmek zorunda kaldı.

Daha sonra Urfa ve Harran’ı muhasara eden Nasr’ın giderek güçlendiğini gören
Tâlibîler’den bir grup onun yanına gelip halifeye biat etmesini, bu durumda gücünün
daha da artacağını söylediler. Nasr b. Şebes bu teklifi reddetti.

Bunun üzerine Tâlibîler, Ümeyyeoğulları’ndan birine biatı teklif edince Nasr aslında
gönlünün Abbasoğulları’yla olduğunu, İranlılar’ı Araplar’dan üstün tutmalarından
dolayı onlarla mücadele ettiğini söyledi.

Taha efe MUTLUOL


Me’mûn’un isteği üzerine Rakka’dan ayrılan Tâhir yerine oğlu Abdullah’ı vekil
bıraktı ve Nasr ile savaşmasını emretti. Abdullah, babasının vali olarak Horasan’a
tayin edilip Bağdat’tan ayrılmasına kadar orada kaldı. Tâhir, 29 Zilkade 205 (6 Mayıs
821) tarihinde Horasan’a vali olup yola çıkınca Abdullah Bağdat’a geldi.

Me’mûn daha sonra Abdullah’ı Cezîre’ye yeniden vali tayin etti. Nasr b. Şebes ile sıkı
bir mücadeleye giren Abdullah, Nasr’ı eman dilemek zorunda bıraktı. Onun eman
isteğini kabul ederek kendisini Bağdat’a gönderdi. Böylece isyan sona ermiş oldu
(209/824). 

Öte yandan Me’mûn’un hilâfete gelişinde büyük yardımlarını gördüğü için


Horasan’a vali tayin ettiği Tâhir b. Hüseyin de 207 (822) yılında bağımsızlığını
ilân edip Tâhirîler hânedanını kurdu.

Taha efe MUTLUOL


Bir diğer isyan da Ali evlâdından Muhammed ed-Dîbâc lakabıyla bilinen Muhammed b.
Ca‘fer’in isyanıdır. Muhammed b. Ca‘fer’e Rebîülevvel 200’de (Ekim 815) Mekke’de
halife olarak biat edildi. Me’mûn’un kuvvetleriyle zaman zaman çarpışan Muhammed b.
Ca‘fer daha sonra hilâfet iddiasından vazgeçti.

Me’mûn’un, Fazl b. Sehl’in kardeşi Hasan’ı Irak valiliğine tayin edip Tâhir b.
Hüseyin’i fethettiği yerlerden uzaklaştırarak buraları da ona verdiği sırada Irak
halkı arasında Fazl’ın halifeyi avucunun içine aldığı, onu ailesinden ve
kumandanlarından uzaklaştırıp saraya kapattığı, devleti kendisinin idare ettiği
dedikodusu yaygındı.

Bağdatlılar’ın yönetime tepki gösterip karışıklıklar çıkarması ülkeyi bir iç savaşın


eşiğine getirdi. Fazl b. Sehl ülkedeki karışıklıkları Horasan’da bulunan Me’mûn’dan
gizlemekteydi. Bütün bunların farkında olan Herseme b. A‘yen, Me’mûn’a durumu
anlatmak üzere Merv’e gitti (200/816). Ancak Vezir Fazl b. Sehl, Herseme b.
A‘yen’den önce davranarak Me’mûn’u onun aleyhine kışkırtmış olduğundan
Me’mûn Herseme’nin söylediklerinden hoşlanmadı ve hapsedilmesini emretti.

Taha efe MUTLUOL


Herseme birkaç gün sonra hapiste öldürüldü (Zilkade 200 / Haziran 816). Herseme’nin
gösterdiği bütün yararlılıklara rağmen öldürülmesi Bağdat’ta yeni ayaklanmalara sebep
oldu. 

Bağdat’ta İran nüfuzuna karşı tepki planlı bir hal aldı. Sonuçta Bağdat halkı 201 (816-
17) yılında Mansûr b. Mehdî’ye halife olarak biat etmek istedi. Ancak Mansûr bundan
kaçınınca halifeliğin Me’mûn’da kalması şartıyla emîr ilân edildi.

Müslümanlarla Bizanslılar arasındaki savaşlar yirmi beş yıllık bir sükûnet devresinden
sonra Me’mûn döneminde devam etti.
Bu Şavaş Dönemlerini işlersek baya uzayacak. Birazda Halife El Memunun Sosyal
Yönlerine bakalım.

Taha efe MUTLUOL


3.Bölüm:Halifenin Sosyal Yönleri:
El Memûn, doğa bilimlerine büyük bir ilgi duyar ve doğa bilimlerini savunur… Akıl ile
bağdaşmayan, duyularla kanıtlamayan şeylerin gerçekliğine inanılmaması gerektiğini söyler.

El Memûn, işte bu düşünceyle Bağdat'ta ‘’Beyt'ül Hikme’’ adında bir bilim merkezi açar...
 ‘’Beyt'ül Hikme’’ hem bir bilim evi, hem bir rasathane, hem çevirilerin yapıldığı bir merkez,
hem de bir kütüphanedir. Bu kütüphanede bir milyon civarında kitabın olduğu rivayet edilir. O
dönemde Bağdat’ta 36 resmi kütüphanenin yanında çok sayıda özel kütüphanenin bulunduğu
ve Bağdat’ta entelektüel seviyede kitap okuyanların sayısının yaklaşık şehrin nüfusunun üçte
biri kadar olduğu söylenir. El Memûn, burada bilim adamları ile buluşup fikirlerini yarıştırır…
El Memûn kendi sentezini tüm fikirleri dinledikten sonra oluşturur…

Taha efe MUTLUOL


El Memûn Bağdat’ı bilimin bir merkezi haline getirir. Matematik, gökbilim,
coğrafya ve algoritma alanlarında çalışmış Fars bilim insanı El Hârizmî’yi
Bağdat’a davet ederek ona kol kanat gerer. Çünkü bu dönemde âlimler için en
kutsal ilim Matematik'tir.

El Memûn, Bizans’ın felsefe, mantık ve matematik bilgini ve gerçek bir Rönesans


insanı olan, Matematikçi ya da Felsefeci Leo diye anılan Bizanslı düşünür Leo’yu
Bizans İmparatorundan kendilerine bir şeyler öğretebilmesi için bir süre
yanlarına yollamasını ister. Karşılığında elli kilo altın ve süresiz barış önerir. 

El Memûn, sadece Bizans’tan değil İran, Mısır, Hindistan, Afrika ve Çin başta


olmak üzere Dünya'nın çeşitli bölgelerinden bilginleri ve kitapları Bağdat'a getirtir.
Bu şekilde dünyanın her yerinden Bağdat'a akın akın bilginler gelir.

Taha efe MUTLUOL


Bağdat Halifesi El Memûn atlara çok meraklıdır. Bu nedenle büyük bir hara kurar, değerli atlar
yetiştirir hatta başkalarının yetiştirdiği atları da alır… Bir gün çok güzel bir Arap atı getirirler,
El Memûn atı görür görmez hayran kalır, oldukça yüklü bir para verip atı satın alır… Artık hep
bu ata biner…

At o kadar güzel ve alımlıdır ki, bütün Bağdat atı izler, atı konuşur… Bağdat'ın varlıklı ve etkili
kişilerinden biri olan Ömer de at seviyordur ve El Memûn'un atına tam anlamıyla kafayı
takar… Önce gider Halife El memûn’a ödediği paranın iki katını teklif eder ama ret cevabı alır.
Bu sefer üç katını önerir… El Memûn'un cevabı yine "hayır" olur… Halife El Memûn atını
sever ve satmayı kesinlikle düşünmez… Ömer ise bu atı ele geçirmekten başka bir şey
düşünmez olur…

Taha efe MUTLUOL


BENI DINLEDIGINIZ ICIN ICTEN
Taha efe MUTLUOL
TESEKKURLERIMLE 

You might also like