Download as ppt, pdf, or txt
Download as ppt, pdf, or txt
You are on page 1of 67

Modern Sanat Akımları

Modern Sanat Akımları


ve
Fotoğraf

özgür yaren
Modern Sanat Akımları
» 1880’ler
» Tonalizm, Sembolizm, Post-empresyonizm (geç izlenimcilik), Neo-empresyonizm (yeni izlenimcilik)

» 1890’lar : Ekspresyonizm (dışavurumculuk), Fauvism

» 1900’ler : Art nouveau, Die Brücke, Kübizm, Fütürizm

» 1910’lar : Süprematizm, Dada, Bauhaus

» 1920’ler: Konstrüktivizm, Art deco, de Stijl, Sürrealizm

» 1930’lar : Abstraction-Creation, Sosyalist realizm

» 1940’lar: Soyut dışavurumculuk, Art brut vb.

» 1950’ler: Neo-dada, Pop-art, Durumculuk

» 1960’lar: Op art, Fluxus, Minimalizm, Kavramsal sanat, Fotogerçekçilik vb.


Fütürizm
Ekspresyonizm
Konstrüktivizm
Dadaizm
Sürrealizm
Fotogram
Optik bozulmalar
Solarizasyon
Kolaj
Fotomontaj

Netsizlik
Hareketli görüntü
Bindirme

Soyut ürünler

Man Ray
Futurizm ve Fotograf
Geçmişin reddi
dinamizm, hız ve makineleşme
devinim

“gelecekçilik”

1909 yılında Paris’te Marinetti tarafından


Figaro gazetesinde yayınlanan manifesto ile doğmuştur.
Giacomo Balla “Kuyruğunu Sallayan Bir Köpeğin Dinamizmi” (1912)
Futurizm ve
Fotograf

Bragaglia

1910’lar

fotodinamismo
“Fotodinamizm”
Ekspresyonizm ve Fotograf
Ernst Ludwig Kirchner
Self-Portrait as a Soldier
1915
Edward Munch,
Çığlık (1895)
Ekspresyonistler için güzellik ve
incelikle uzaktan yakından ilişkisi
olan her şeyden sakınmak ve
kendini beğenmiş “burjuvaziyi”
şaşkına çevirmek, neredeyse bir
namus meselesi olmuştu.
(Gombrich, 2007: 567-568).

Wols
Konstrüktivizm ve Fotograf
Rodçenko
Rodçenko
Rodçenko
Dadaizm

'The Art Critic


Raoul Hausmann
1919-1920.
Dadaizm
Hannah Höch
Otto Dix - The War Cripples 1920
Dadaizm

Marcel Duchamp
Dadaizm

Max Ernst
The Chinese Nightingale
(1920)
Sürrealizm

Salvador Dali,
en tanınmış sürrealist ressam
Sürrealizm

Salvador Dali,
en tanınmış sürrealist ressam
Sürrealizm

Bellmer,
“La Poupee”
(Bebek, 1936)
Man Ray Le Violon d’Ingres
Man Ray
Man Ray (1890 - 1976)
Çok yönlü bir sanatçı olan Man Ray’in, fotoğraftan
resme, heykelden sinemaya neredeyse ürün vermediği
alan kalmamıştır.
İlk sanatsal ürünlerini resim alanında veren Man Ray’in
portrelerinde, 1910 yılında Galeri 291’de tanıştığı
Alfred Stieglitz’in izleri görülür. Bu dönem
çalışmalarını Henry Matisse, Paul Cezanne, Pablo
Picasso gibi ressamların da eserlerinin sergilendiği
Galeri 291’de sergilemiştir.
İlk kişisel resim sergisini 1915 yılında açan Ray, aynı yıl
Dadaizmin en önemli isimlerinden Marcel Duchamp ile
tanışır ve Duchamp onu montaj ve kolaj konusunda
destekler. Bu dönem, ilk değişimler resimlerinde
görülür. Önce soyut resme, daha sonra da gerçek
nesneleri de kullanarak soyut tasarımlara yönelir.
Fotoğrafa da aynı yıllarda, resim ve tasarımlarının reprodüksiyonlarını yapmak için başlar, daha sonra
fotoğrafı başlı başına bir anlatım aracı olarak kullanır. Ray, 1921’de Paris’e taşınır ve hayatını profesyonel
moda ve portre fotoğrafçılığından kazanmaya başlar. Ama bu arada daha yaratıcı işlerin de peşine
düşmüştür. İki savaş arası dönemde, en ünlü fotoğrafçılar arasına girer. Tristan Tzara, Andre Breton, Paul
Eluard, Max Ernst, Aragon ile dostluklar kuran Ray, onların toplantılarına katılır. Ray bu dönem, kendi
entelektüel çevresinin portrelerini çeker. Portresini çektiği sanatçılar arasında Breton, Joyce, Eliot,
Schoenberg, Matisse, Ernst, Artaud, Stein, Brancusi ve Hemingway vardır.
Man Ray (1890 - 1976)
Kübist, dadaist ve sürrealist sanat
akımlarına dahil olan Ray,
fotoğrafa yeni teknikler
kazandırmıştır. Rayogram ve
solarizasyon fotoğraf sanatındaki
yenilikleridir. Rayogram, fotoğraf
kağıdının üzerine nesnelerin
yerleştirilip kağıdın
ışıklandırılmasına ve daha sonra
geliştirilmesi aşamasında tekrar
başka bir kağıda aktarılmasına
dayanan bir işlemdir.
Solarizasyon ise filmin
geliştirilme aşamasında
ışıklandırılmasına dayanır, bu
yöntem, negatifin yanlışlıkla ışık
alması sonucunda bulunmuştur.
Man Ray’in kareleri gerçek ile
hayalin birleştiği karelerdir,
bunun için onlara "rüyaların
fotoğrafları" ismini vermiştir.
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Man Ray
Andre Kertesz (1884-1985)
Özellikle dışbükey aynalar yardımıyla gerçekleştirdiği çekimlerdeki deformasyonlar sürrealist etkiler taşır.
Andre Kertesz dünyanın en önemli fotoğrafçıları arasında sayılır. Yetmiş yılı aşkın fotoğraf kariyeri boyunca
özellikle küçük formatlı kameralar kullanarak, iddiasız bir üslupla günlük yaşama ilişkin fotoğraflar çekmiştir.
18 yaşındayken kendi gündelik yaşamının görsel kaydını tutma merakının doğurduğu biçimsel üslubunu sonraki
yıllara da taşımıştır.
Budapeşte’de doğan Kertesz, 1912 yılında Paris’e yerleşmiş ve fotoğrafçılığa burada başlamıştır. Küçük
formatlı bir 35mm. Leica kullanarak serbest fotoğrafçı olarak çalışmaya başlayan Kertesz, Picasso, Calder,
Mondrian ve “Paris elit grubunun” diğer sanatçılarından etkilenerek, bükümlü aynalar aracılığıyla elde ettiği
bir dizi ‘biçimi bozulmuş’ nü fotoğrafla çalışmaya başlamıştır. 1937 yılında fotoğraflarını satabilme umuduyla
New York’a giden Kertesz benzersiz “bakış noktası” perspektifiyle bir usta olarak kabul görmüş, patlak veren
II. D.S.’nın da nedeniyle yaşamının geri kalan kısmını New York’da geçirmiştir.
Emsalleri, eleştirmenler ve küratörler tarafından 1930’ların sonlarından itibaren kendisine yakıştırılan usta
sıfatı ve sanat dünyasında kazandığı itibar 40’lı ve 50’li yıllar boyunca, Amerika’da yaptığı ticari işler
nedeniyle zarar görmüştür. Özellikle 1937 -1949 yılları arasında Look, Harper’s Bazaar, Vogue, Town and
Country gibi magazinlerde moda fotoğrafçılığı yapmıştır. Ancak 1962’de Conde Nast Yayıneviyle yaptığı
sözleşmeyi bitirip yeniden kişisel yaratıcı fotoğraflar çekmeye ve yaptığı sanatsal çalışmaları sergilemeye
girişince bu haklı itibarı tekrar kazanmıştır.
Andre Kertesz (1884-1985)
Yazar John Szarkowski Kertesz'in fotoğrafları hakkında "...biçimsel buluşların muhteşem ve
orijinal niteliğinin yanında Kertesz’in çalışmalarının daha zor anlaşılabilen ancak kuşkusuz daha az
önemli olmayan bir yönü de vardır. Bu da sanatçının yaşamın sevimliliğinden ve dünyanın
güzelliğinden aldığı özgür ve çocuksu haz duygusudur.
Kertesz, belki tüm diğer fotoğrafçılardan daha çok, küçük kameranın özel estetiğinin farkına
varmış ve bunu kullanmıştır. Analitik fotoğraflarla çok ilgilenmemiş, daha çok eliptik görüşün
ortaya çıkarılmasının peşine düşmüş, beklenmedik detayların, geçici anların fotoğrafını çekmiştir.
Daha çok üst açıyla çektiği fotoğrafları yatay olarak ortadan ikiye bölen ufuk çizgisinin üstünde
daha sakin, tenha bir alan bırakırken, altında, örümcek ağındaki sinekler gibi insanları yakalamış,
küçük figürler halinde onlara yer vermiştir. Kertesz, epik değil, lirik doğrunun peşindedir.
Portrelerden still-life fotoğraflara, bükeyli aynalar kullanarak çektiği bozulmuş nü fotoğraflardan
foto röportajlara birçok farklı tarz ve yöntem deneyen Kertesz dünya fotoğrafçılığının
biçimlenmesinde etkili olmuş, özellikle Fransa’da Henri Cartier Bresson, Robert Capa ve Brassai
gibi fotoğrafçıların üsluplarının oluşmasında rol oynamıştır. Bresson, ustası Kertesz için
“Yaptığımız herşeyi, o çok daha önce yapmıştı” diyerek Kertesz’e hakkını teslim eder.
Bill Brandt (1904-1983)
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Bill Brandt
Edward Weston (1886-1958)
Chicago doğumlu Amerikalı fotoğrafçı Edward Weston, günümüzde en yalın modern
fotoğrafçılardan biri olarak görülmektedir. Tam anlamıyla kendini sanatına adaması -
standartları ile uzlaşmayı reddetmesi, basit yaşam tarzı, güzel sanat fotoğraflarının
ressamı olarak sıra dışı yetenekleri, kompozisyonları üzerinde tam anlamıyla biçimsel bir
kontrol sağlamış olması- onu zamanın en dikkat çeken fotoğrafçılarından biri yapmaya
yetmiştir. Çağdaşları olan fotoğrafçı yazar ve ressamlar tarafından hayran olunan bir
fotoğrafçıdır. Ayrıca Weston, ardından gelen kuşakları da etkilemiştir. Pek çok fotoğrafçı
onun yakın plan çekim, neredeyse mekanından soyutlanmış kayaların ve ağaçların
fotoğraflarını, kum tepeleri üzerinde kadın nü fotoğraflarının benzerlerini üretmişlerdir.

Buna karşın Weston’ın fotoğrafları, umulduğunun aksine genel kamunun beğeni sınırının
dışında kalmıştır. Bunun altında yatan sebep olarak, basit ve yalın anlatımına rağmen
Weston’un, nesnenin popüler ve pitoresk görüntülerinden sakınması görülebilir.
Aynı zamanda Weston, Georgia O’Keeffe, Arthur G.Dove gibi erken dönem modern
sanatçıları ile karşılaştırıldığında, ressam olmaktan çok fotoğrafçı olmakla engellenmiştir.
Uzun bir süre Alfred Stieglitz’in arkasında ve ondan etkilenen çalışmalar
gerçekleştirmesi, özellikle erken dönemleri için kayıp olarak görülmektedir. Buna örnek
olarak Weston’ın, çok uzun süre fotoğraf sanatının içinde olmasına rağmen, New York
sanat çevresine kendini kabul ettirmesi 1946 yılında Modern Sanatlar Müzesinde açtığı
retrospektif sergisi ile gerçekleşmiştir. Weston’ın yapıtlarının yüzyılın en önemli
Amerikan modern sanatçılarından biri olarak kabulu de henüz gerçekleşen bir süreçtir.
Edward Weston (1886-1958)
Weston’un fotoğraflarının genel olarak metaforik yapıları nedeniyle şiirsel izler taşıdığı söylenebilir. Ansel
Adams bunu şöyle açıklıyor: “Weston, şu an dünya üzerinde varolan az sayıda yaratıcı fotoğrafçıdan
biridir. Doğanın gizli güçlerini ve maddenin biçimlerini yeniden canlandırır. Bu işi de dünyanın kökten
birliğinin dokunaklılığı içinde yapar. Onun fotoğrafları insanın ruhun mükemmelliğini keşfetmek üzere iç
dünyasına yaptığı yolculuktur.”
Weston’un en çok bilinen ve ona özgü kabul edilen çalışmaları 1920 ve 1930 yıllarında gerçekleştirdiği
arketipik (numunesel) modern çalışmalarıdır. Bu çalışmaları kendi deyimiyle; Point Lobos adı verilen
bölgeye ait kaya paraçaları ve selvi ağaçları fotoğraflarında ile deniz kabuğu fotoğraflarında görebiliriz.
Ancak Weston’ın çalışmaları, onun artık imzası haline bu tarzın ötesinde de izler taşımaktadır. Weston’ın
çalışmalarının kıyasla daha az bilinen portre ve nü örnekleri bu izleri tanımlamaktadır. Weston’ın nü
fotoğrafları ve portreleri de, tıpkı kaya fotoğraflarında olduğu gibi ince bir biçimciliğin, iyi düşünülmüş
kompozisyonların izlerini taşımaktadır.
...
Weston 1922 yılında Stieglitz, Strand gibi resimsel fotoğrafçılarla tanışmış, bu tanışma tam da onların
doğrudan fotoğraf anlayışına yöneldiği döneme denk gelmiştir. 1923 yılında Weston Meksika’ya taşınmış,
doğrudan fotoğraf anlayışıyla burada ilk ciddi çalışmalarını yapmıştır. Bu dönemde yanında Tina Modotti
hem ona modellik yapmış hem de çalışmalarında onu asiste etmiştir. Hatta Meksika Rönesansı’nın önemli
isimleriyle tanışma fırsatı bulmuştur. Bunlar, her zamanki gibi Riviera, Orozco ve Siqueros’dur.
1924 yılında Weston, tamamen ‘softfokus tekniğini’ terk etmiştir. Daha sonra imzası haline gelecek olan
‘natural’ (doğal) biçim yakın plan çekimlere, nü’lere ve manzara fotoğraflarına yönelmiştir. Meksika’da
yürüttüğü çalışmaların yanı sıra aralıklarla Carmel California (ki burası; doğal kayalık yapısıyla tam da
Weston’a uygun bir bölgedir) çekimler yapmıştır.
Weston’un en önemli girişimlerinden biri de; 1932 yılında F64 Topluluğunu kurmaktır. Topluluğun kuruluş
manifestosunda F64 ile kastedilenin; sınırsız alan derinliği, dolayısıyla hiçbir optik müdahaleye yer
olmayan fotoğrafın biçimselliği olduğu söylenmektedir. Bu Weston’un softfokus’dan müdahalesiz ve
dolaysız fotoğrafa yönelişinin elle tutulur en belirgin örneğidir.
Irving Penn (1917-2009)
Amerikalı fotoğrafçı Penn, tasarım eğitimi aldıktan sonra fotoğraf kariyerine Vogue Dergisi’nde başlamıştır.
Önceleri kapak illistürasyonları yapan Penn, daha sonra kapak fotoğrafı çekmiştir. Penn, hayli stilize ve
zorlayıcı moda fotoğrafı stilini geliştirmiştir. Savaş sonrası dönemin şık ve göz kamaştırıcı kadın kavramını
yansıttığı fotoğraflarıyla tanınmaya başlamıştır.
Objelerini basit, dikişsiz, gri ya da beyaz fon önünde çeken ilk fotoğrafçılardan biridir ve bu sadeliği diğer
fotoğrafçılara göre daha etkili kullanmıştır. Penn, portre çekimleri için kendisine bir fon inşa etmiştir. Bu
beyaz fon iki parçadan oluşmaktadır ve bir yerde birleşip bir köşe oluşturmaktadır. Birçok fotoğrafında
objeleri köşeye sıkışmış gibi görünmektedir. Bu teknikle portrelerini çektiği insanlar arasında Martha
Graham, Marcel Duchamp ve Georgia O’Keeffe, W.H. Auden, Igor Stravinsky ve Marlene Dietrich vardır.
1953 yılında kendi ticari stüdyosunu kuran Penn, bunun hemen ardından dünyanın en etkileyici ve ünlü
reklam fotoğrafçısı olmuştur. Penn, kontrol altında olabilen stüdyo koşullarında çalışmayı tercih etmiştir.
Yeni Gine yerlileri, Kuzey Afrika göçmenleri ya da Perulu Kızılderililer’i fotoğraflarken bile ışığı ve
kompozisyonu kontrol edebilmek adına kendi yarattığı taşınabilir stüdyosunu da yanında götürmüştür.

Netlik, kompozisyon, objelerin ve insanların dikkatli düzenlenmesi, biçim ve ışığın kullanımı Penn’in işlerini
tanımlar. Penn, still life fotoğraflar da çekmiştir ve objeleri olağandışı bir şekilde düzenlemiştir ve
muhteşem detaylar ve netlik fotoğraflarında göze çarpmaktadır. Çalışmaları, Metropolitan Museum of Art’
ve Washington DC’deki National Gallery of Art gibi önemli müzelerde sergilenmiştir.
Irving Penn (1917-2009)
Kübist, dadaist ve sürrealist sanat akımlarına dahil
olan Ray, fotoğrafa yeni teknikler kazandırmıştır.
Rayogram ve solarizasyon fotoğraf sanatındaki
yenilikleridir. Rayogram, fotoğraf kağıdının üzerine
nesnelerin yerleştirilip kağıdın ışıklandırılmasına ve
daha sonra geliştirilmesi aşamasında tekrar başka
bir kağıda aktarılmasına dayanan bir
işlemdir.Edward Weston (1886-1958)
Edward Solarizasyon
Weston (1886-1958)
ise filmin geliştirilme aşamasında ışıklandırılmasına
dayanır, bu yöntem, negatifin yanlışlıkla ışık alması
sonucunda bulunmuştur. Man Ray’in kareleri
gerçek ile hayalin birleştiği karelerdir, bunun için
onlara "rüyaların fotoğrafları" ismini vermiştir.

Nazi işgalinden önce 1940 yılında Paris’ten ayrılır ve Hollywood’a yerleşir. Burada kendi
sanatsal çalışmalarına devam ederken bir yandan eğitim de vermiştir. Man Ray 1951
yılında tekrar Fransa'ya döner. Üretim sürecinin yavaşladığı, sunum sürecinin hızlandığı
bir dönemde dadaist ve gerçeküstü akımın öncüleri ile beraber birbiri ardına sergilere
katılır. Albümleri piyasaya çıkar ve sayısız onur ödülü alır. 1976'da Paris'te ölür. Man
Ray’in çalışmaları, birlikte çalıştığı ve onun asistanlığını yapmış olan Bill Brandt ve
Berenice Abbott başta olmak üzere multi-media teknikleriyle çalışan tüm fotoğrafçılar
üzerinde etkili olmuştur.
Henri-Cartier Bresson (1908-2004)
Zamanın en önemli fotoğrafçılarından biri olarak Bresson, fotoğrafı snap shot (şip
şak) fotoğraftan disipliner sanat seviyesine taşımıştır. Kendi kavramlaştırması olan
“mutlak anı (decisive moment)” yakalamadaki başarısı, alçak gönüllü çalışma
yöntemleri, tasarım için keskin gözü onu da çağdaş fotoğrafçılar arasında efsanevi
bir figür seviyesine taşımıştır.
Çalışmaları sıklıkla ardılları tarafından esin kaynağı olarak benimsenmiştir.
Çalışmaları ve foto-röportajları dünyanın en önemli dergilerinde otuz yıl boyunca
aralıksız yayınlanmıştır. Fotoğrafları A.B.D.’de ve Avrupa’daki en önemli sanat
galerilerinde sergilenmiştir (Decisive Moment isimli sergisi Louvre Müzesinde
açılan ilk fotoğraf sergisidir). Bresson ayrıca Magnum Ajansının dört
kurucusundan biri olarak da fotoğraf tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Fotoğrafın yanı sıra resimle de ilgilenen Bresson, resim çalışmaları sırasında etkilendiği
Kübizm anlayışını fotoğraflarına da taşımıştır. Bresson’un etkilendiği şekliyle Kübizm
1908-1912 yılları arasında Pablo Picasso ve Georges Braque ortak çalışması sonucu ortaya
çıkan, onlara göre kökenleri Paul Cezanne’nin çalışmalarına kadar uzanan, kısa ömürlü ve
geniş ölçekli olmayan ancak 20.yy modern sanatını yaratıcı deneyimlerini kökten etkileyen
bir akımdır.
Kübizm temel olgusu, nesnelerin özünün, sadece eş zamanlı olarak çoklu bakış
açılarını göstererek yakalanabileceğidir. Bresson bu anlayışı fotoğraflarına ağırlıklı
olarak geometrik şekillerle ve diğer formel yapılarla yansıtmıştır.
Henri-Cartier Bresson (1908-2004)
Bresson, 1930'lu yıllardan itibaren kullandığı Leica marka kamerasıyla özdeşleşmiştir. Bu
tarihlerden 70'lerin başına kadar kendi değişiyle sokakları gezerek insanların yaşam edimlerini
fotoğraflar. Bir süre sonra Leica makinesinin ona sağladığı kolaylıklar ile birlikte, medyumu
üzerindeki hakimiyetini sağlar. Bu dönemde insan gözüne en yakın açı olan 50 mm. Odak
uzunluklu objektifi kullanmaya başlar. Fotoğraf yaşamını sona erdirdiği 1970’li yıllara kadar
sıklıkla aynı objektifi kullanarak fotoğraflar üretir.
2. Dünya savaşının patlak vermesiyle birlikte Fransız Direniş hareketine katılır. Savaş sırasında
Almanlara esir düşer ancak üçüncü denemesinde kaçmayı başarır. Savaşın sonuna kadar yer
altında saklanmak ve direniş mücadelesini sürdürmek zorunda kalır. Savaşın sonunda sekteye
uğrayan fotoğrafçılık deneyimi, 1947 yılında Magnum Ajansının kuruluşunda etkin rol
oynamasıyla ve ajans için doğu Avrupa, Hindistan, Rusya ve Çin de gerçekleştirdiği foto-
röportajlarla yeniden canlanır. 1952 yılında “The Decisive Moment” adlı 400 baskıdan oluşan
sergi kariyerinde ulaştığı en yüksek nokta olarak görülebilir. Bresson 70’lerle birlikte fotoğraf
çalışmalarını arka plana iterek, gençliğinden bu yana tutkusu olan resim çalışmalarına
yönelmiştir.
Bir fotoğrafçı ve gazeteci olarak Bresson, oluşturduğu görüntülerde, gördüğü şey hakkında, ne
düşündüğün ve ne hissettiğini keskin bir biçimde ifade etme ihtiyacı duymuştur. Bu yüzden
fotoğrafları sıklıkla inceliklidir ve kolay anlaşılırdır, nadiren karmaşıktır. Basın fotoğrafçılığına
derin bir saygısı vardır ve hikayelerini tek bir etkileyici fotoğrafta anlatma eğilimindedir.
İnsanın gerçekleri ve olgularla ilgili foto-muhabirlik deneyimi, onun haber ve tarih duyumundan,
fotoğrafın toplumsal rolü ile ilgili yaklaşımından beslenmektedir.
Henri-Cartier Bresson (1908-2004)

Bresson’un portre yaklaşımı da onu çağdaşlarından ayıran bir inceliğe sahiptir.


Doğal ışık kullanarak, fotoğrafladığı kişi ile ilgili referanslara ulaşabileceğimiz
mekansal portre anlayışından faydalanarak bu inceliği gözler önüne serer.
Bresson fotoğraf çekme deneyimi için Mutlak An kavramını tanımlamıştır. Ona göre
mutlak an saniyeden çok kısa bir süre içerisindeki, en doğru çerçeve,
kompozisyon ile ulaşabileceğimiz, bize fotoğraflanan olayın ya da insanın özünü
anlatan zamandır. Bu anın Şipşak fotoğraftan ayrıldığı nokta ise insan davranışlarını
ve duygularını yansıtmasındaki ayrıntıda gizlidir. Bresson “Mutlak An” adlı
makalesinde “Fotoğrafda, en küçük şey bile, büyük bir özne haline dönüşeblir”
sözüyle bu süreci özetlemektedir. Bresson`a göre objektif mutlak an`da açılıp
kapandıysa, fotoğrafınızda içgüdüsel olarak geometrik bir düzen
oluşturduğunuzu görür, bu düzen olmadan fotoğrafınızın hem şekilsiz hem de
cansız kalacağını fark edersiniz.
Bresson aynı zamanda bir fotoğrafın baskı sırasında kesilmesine (crop) tamamen
kaşıdır. Ona göre, eğer bir fotoğrafı kesmeye ya da kırpmaya başladıysanız,
oranların geometrik açıdan doğru olan karşılıklı etkileşimini öldürüyoruz demektir.
Kısaca ona göre her şey Mutlak An`da belirlenir ve ardından gelen müdahaleler
fotoğrafın özüne zarar vermekten öte herhangi bir işe yaramazlar.

You might also like