Toplumsal Cinsiyet Emek Ve Çalişma

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 37

TOPLUMSAL CİNSİYET

EMEK VE ÇALIŞMA

1
Toplumsal Cinsiyet

 Toplumsal cinsiyet  cinsiyete dayanan


davranışlar, nitelikler, roller gibi bireyler
arasındaki farklılıkları vurgular
 Toplumsal yaşamda cinsiyetlerin sahip
olduğu görev ve sorumlulukları ifade
etmektedir.

2
 Toplumsal cinsiyet kültürel bir olgu.
  öğrenilen/ öğretilen bir olgu.
 bir sosyalleştirme aracıdır: doğdukları andan

itibaren bireylere ait oldukları cinsiyet ve bu


cinsiyetin sahip olması gereken davranışsal
özellikler benimsetilir.
 Toplumsal cinsiyet,
 toplumsal açıdan kadın ve erkek rolleri ile
yükümlülüklerini ortaya koyar
 kadın ve erkek arasında bir hiyerarşi olduğunu ifade
eder
 Bireyin kontrol edemediği, kendisine toplum tarafından
atfedilmiş bir role ve statüye işaret eder.

3
 Toplumsal yeniden üretim üç başlık altında
irdelenir:
 işgücünün yeniden üretimi
 mevcut yaşamın sürdürülmesi için harcanan emek
anlamında toplumsal yeniden üretim ve (ev içi ya
da dışı, ekonomiyi doğrudan etkileyen faaliyetler)
 bir sonraki kuşağın yetiştirilmesi için harcanan
emek olarak insanların yeniden üretimi;
hepsi görünmeyen kadın emeğidir.

4
Kadın ve erkekleri farklı bir biçimde
kavramsallaştıran bazı örtük varsayımlar
 Evli ve bağımlı kadın: tüm kadınların evli ya da bir gün mutlaka
evlenecek olmalarının doğal sonucu, onların erkek yakınlarına
iktisadi olarak bağımlı olmalarıdır. Böylece kadınların işgücü
piyasasındaki mevcudiyetinin pek ciddiye alınmamasına zemin
yaratılmaktadır.
 Anne-kadın: Evli kadınların diğer bir rolü anneliktir. Kadınların ev
dışında çalışmaları, ev işlerini tam anlamıyla yapmalarını, çocukların
doğru dürüst yetişmelerini engeller.
 Verimlilik: Sanayideki kadın emeği niteliksiz, daha düşük beşeri
sermaye donanımlı, ve dolayısıyla daha verimsizdir, bu nedenle
erkeklerle eşit ücret almaları da beklenemez.
 Rasyonalite: Kadınlar (doğal/biyolojik olarak) rasyonel değildir; bu
durum onların sadece iktisadi rasyonalite kurallarına aykırı
davranmalarından kaynaklanmaz; aynı zamanda onların -
geleneksel eş/anne rolleri gereği- rasyonel hareket etmeleri de söz
konusu değildir.

5
 Eğitilen ve çalışma ve toplum yaşamına
katılan kadın eşitsizliği açıkça görmekte ve
toplumda kendinden yana değişim talep
etmektedir.
 Kadın erkek arasındaki işbölümü  aynı
zamanda bir rol bölüşümü
 Bu geleneksel roller kadını erkeğe bağımlı ve
ekonomik anlamda ise toplumsal olarak
değersiz kılıyor.

6
Kadın Çalışması ve Bakım Emeği-
Duygusal Emek
“Bakım” kelimesinin ikili anlamı olduğu söylenebilir:
 bir yandan bakımla ilgili faaliyetler/işler,

 öte yandan da bakımla ilgili duygular, yani bakımını üstlendiğiniz

kişiye karşı duyduğunuz ilgi, sevgi vb. duygular.


 Bakım emeği duygusal bağları her zaman içerir; sevdiğimiz,
değer verdiğimiz için eşimize, çocuğumuza, hasta annemize
bakarız.
 Bu öznellik ve emeğin kişiye bağlı olma hali, yani bakım
emeğinin bakım faaliyetini yürütenden ayrılamaması ve hizmet
sunulanla kurulan duygusal bağ, bakım emeğini diğer
piyasalaşmış emek kategorilerinden ayırır.

7
Şeyleşme

Georg Lukacs:
 Kapitalizmin önüne çıkan her şeyi metalaştırma

arzusunun kaçınılmaz sonucu insanın pazar


ekonomisi içinde bir “şey” olması
 Şeyleşme hem nesnel hem de öznel yönlere sahiptir.

 İnsan emeğinin pazara düşmesi, meta üretim

döngüsünde “kiralık emek” olarak pazara sunulması


emeğin nesnel anlamda şeyleşmesi iken, emeğin
yarattığı üründen kopması, yani  insanın emeğinin
ürününe yabancılaşması ise  şeyleşmenin öznel
boyutunu oluşturur.
8
 Ev içi üretim ve bakım emeğini pratikte birbirinden
ayırmak gittikçe güçleşmektedir,
 Bakım emeğinin kendine has bir öznelliği vardır.
 Bu öznellik hanelerde günlük pratiklerle sürekli
üretilir ve yeniden yapılandırılır.
 Bu öznellikle, duygusal emeğin özneleri olarak ne
kadın, ne koca, ne de çocuk bu üretim esnasında
“şeyleşmez”ler;

9
3. kişi kriteri,  belirli bir işi yapması için bir başkasına ödeme
yapma kapasitesi
 bu kriter “duygusal ekonomi”nin zaman, etkinlik ve verimlilik
açısından ölçülmesini engeller.
 Zira, “duygusal ekonomi”de ne çalışma günü, ne de iş
yoğunluğunun piyasa karşılığı yoktur
 Bakım emeği ile duygusal emeğin iç içe geçmesi, bu anlamda 3.
kişi kriterini sorunlu hale getirir, çünkü ev işleri piyasadan ikame
dilebilir ve bu anlamda bir piyasa değeri karşılığı bulunarak
ölçülebilir;
 Ancak duygusal emeğin ölçülmesi mümkün değildir; bu
nedenle görünmez kalmaya devam eder.

10
 Duygusal emeğin ölçülememesi, ana akım iktisat
anlayışının ben merkezci ve seçim yapmak zorunda
olan rasyonel bireyini sorgulamaya yol açar;
sorun  maddi üretim tanımı, kadının yaptığı işe
uymaz
 Ana akım iktisat, duygusal emekle yakından bağlantılı
diğerkamlık (özgecilik/altruism) gibi dişil davranış
biçimini analiz dışında bırakarak, kadınları görünmez
kılmaktadır.
 “çalışan kadınlar”ın tarihi, sadece bakıcı çalıştıran
“işveren” kadınların değil, tüm sınıf/ırk ve etnik
gruplardan kadınların deneyimidir.

11
Cinsiyete Bağlı İş Gücü Eşitsizliği

 Toplumsal cinsiyet nedeniyle kadın emeğinin sınırlandırılmasını


ve değersizleştirilmesini ifade etmektedir.
 Cinsiyet temelli ayrımların kapitalizm ve Endüstri Devrimi ile
birlikte daha da şiddetlendiği ve keskinleştiği görülmektedir.
 Oysa sayılan bütün bu işler piyasa ekonomisinde belirli bir bedel
karşılığında yapılan işlerdir.
 Dolayısıyla kadınlar, cinsel ideoloji ve toplumsal cinsiyet
nedeniyle bunları doğal görevleri olarak algıladıklarından
herhangi bir ücret talep etmeksizin bütün bu işleri yapmakta ve
farkına bile varmadan aile ekonomisine katkıda bulunmaktadır
 Bunun sonucunda kadınlar ailelerinin ücret almadan çalışan iş
gücünü oluşturmaktadır

12
Cinsiyete dayalı tabakalaşma

 Ataerkillik (pederşahilik), erkek egemen toplum


yapısını ifade eden kavramdır.
 Toplumsal düzen erkeklerin otoritesine bağlı
olarak gerçekleştirilir ve soy ilişkilerinde erkek
egemenliği vardır.

13
Kadın/erkek işleri arasında ücret farklılığı

 Neden duygusal emek kavramı ile anlaşılabilir.


 Mesleki/ücret katmanlaşma  “iş/meslek”lerin de toplumsal ve
tarihsel olarak cinsiyetlendirilmektedir
 ve bu cinsiyetlendirme günlük pratikle kadınlar ve erkekler
tarafından yeniden üretilir
 bu noktada kadının doğal kimliği/sorumluluğu olarak kabul edilen
eş/anne ya da bakım/ev içi üretim faaliyetlerinin işyerindeki
uzantısı olarak ortaya çıkan süreklilik söz konusudur.

14
 Duygusal emek, kadın işlerinin niteliğine ışık tutan
bir ayna;
 “ahenk”,
 “bakım”,

 “anlayış”,

 “dayanışma”,

 “sabır”

yani anne gibi davranışları ve duyguları çağrıştıran işler düşük


ücretli; çünkü bu tip özellikler kadınların doğal özelliği kabul
ediliyor ve itibarı bu şekilde oluşuyor.

15
KADINLARIN TOPLUMSAL YAŞAMDA KARŞILAŞTIKLARI
SORUNLARA SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR

 Fonksiyonalist (İşlevselci) Kuramlar


 Cinsiyetle ilgili konulara rol ve işlev açısından
yaklaşmaktadır. 2 bakış:
1- Toplum yapısının ve düzenin sağlıklı bir biçimde oluşup
işleyebilmesi için cinsiyete bağlı rollerin ve mevcut
yapının sürdürülmesi gerekir,
2-Değişen mevcut koşullar içerisinde cinsiyete bağlı rollerin
yeniden tanımlanması ve cinsiyetler arasındaki
eşitsizliklerin mümkün olduğunca giderilmesi gereklidir

16
Çatışmacı yaklaşım,
Toplumsal ilişkiler uyum ve düzenden değil, tam aksine çıkarları
birbirine zıt olan unsurlardan oluşmaktadır
 Toplumdaki kadın ve erkek rollerinin belirlenmesinde

cinsiyetler arasındaki güç farklılaşmasının etkilidir.


 Kadınların yaşadıkları sorunların kaynağında bu güç

farklılıkları yatmaktadır.
 Çünkü, toplumsal yapıyı belirleyen güç erkeklerin

kontrolündedir ve erkekler bu gücü ellerinde tutmak için


toplumsal yapıyı buna uygun olarak biçimlendirmektedirler.
 Dolayısıyla, bu sorunun üstesinden gelebilmek için kadınların

güç dengesini tekrardan düzenleyecek bir sosyal eylemde


bulunmaları gerekmektedir

17
 Feminizm
 Feminizm, kadın sorunlarına eğilmiş yaklaşımların
genel ismidir.
 Birden çok yaklaşım bulunmaktadır.
 Kadınların toplum içindeki eşitsiz durumlarının ve
uğradıkları haksızlıkların ortaya konulmasının
yanı sıra kadınların içinde bulundukları sorunların
nasıl çözülebileceğine ilişkin yaklaşımlar temel
inceleme konularını oluşturur.

18
Kadınların çalışma yaşamında
karşılaştıkları sorunlar
 Kadınlar gerek iş gücü piyasasına girişte gerekse de iş gücü
piyasasının içinde erkeklere kıyasla çok sayıda ve farklı
sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
 Yeterli eğitim seviyesine sahip olmama,
 yeterli iş tecrübesine sahip olmama,
 aile sorumlulukları nedeniyle çalışma yaşamına tam olarak dahil
olamama,
 iş ve mesleki ayrımcılığa tabi tutulma
 işverenler tarafından ayrımcılığa uğrama,
 aynı vasıf düzeyine sahip olunsa da erkeklerden daha düşük
ücret alma,
 cam tavan sendromu,
 çifte vardiya yükümlülüğü,
 yedek iş gücü ordusu olarak konumlandırılma
 örgütlenme ile ilgili sıkıntılar.

19
 Cam tavan, kadınlar ile üst yönetim arasında yer alan ve onların başarı ve
liyakatlarına bakılmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen(invisible),
aynı zamanda aşılamayan engelleri nitelendirmektedir.

 Cam uçurum kavramı, cam tavanı aşan kadınların kendilerini şirketin olumsuz
koşullarında üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulmalarını ifade etmektedir. Bu
kavram, şirketin kriz dönemlerinde kadınların başarısız olmaları için kendilerine
verilen riskli bir pozisyondur. Cam uçuruma neden olan faktörler kişilik, cinsiyet,
örgütsel performans, örgütsel faktörler, grup dinamikleri ve çelişik duygulu
cinsiyetçiliktir. Bu kavram, kadın yöneticilerin şirketin içinde bulunduğu olumsuz
performans koşullarında üst düzey yöneticiliğe getirilip şirketin başarısızlığından
sonra “kadından zaten yönetici olmaz” cümlesini sarf edebilmek için erkek yöneticiler
tarafından geliştirilmiştir**

* Mizrahi, R., & ARACI, H. (2010). Kadın Yöneticiler ve Cam Tavan Sendromu Üzerine Bir Araştırma. Organizasyon ve Yönetim
Bilimleri Dergisi, 2(1), 149-156.
** YILDIZ, S., Alhas, F., Sakal, Ö., & YILDIZ, H. (2016). Cam uçurum: Kadın yöneticiler cam tavanı ne zaman aşar?. Ankara
Üniversitesi SBF Dergisi, 71(4), 1119-1146.

20
Kadınların kariyer gelişimlerinin erkeklerden farklı
olduğunu savunan görüşün dayandığı noktalar

1- İşe uygunluk açısından kadın ve erkeğin beklentileri farklıdır. Bu


nedenle kadın ve erkek çalışanların seçecekleri işlerin tipi de
farklı olacaktır.
2- Evli çiftlerde eşlerin birbirlerinin kariyerlerine uyum sağlama
konusunda farklılıklar bulunmaktadır. Kadınlar genellikle daha
mobil ve kocalarının kariyer gereksinmelerine daha fazla uyum
gösteren bir pozisyonda yer almaktadırlar.
3- Ebeveynlik rolü kadın ve erkek için farklı tanımlanmıştır.
Kadınların annelik rolü, babalık rolüne göre daha fazla zaman ve
çaba gerektirmektedir.
4- Erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlar, işyerinde daha fazla
engelle karşılaşmaktadırlar. Ayırımcı ve önyargılı düşünceler,
kariyer gelişimlerine zarar vermektedir.
5- Kadınların iş yaşamı ve kariyerlerini, evlilik ve çocuk sekteye
uğratmaktadır. Bu da kadınların kolay kolay üst kademelere
yükselmesini engellemektedir

21
Kadınların Tepe Noktalara Gelmelerini
Engelleyen Anlayışlar
Araştırmalara göre şunlardır;,

1- Kadınların çocuk büyütmek için kariyer süreçlerini yavaşlatmaları


veya durdurmaları,

2- Kadınların mühendislik, işletme, liderlik becerilerinden yoksun


oldukları gerekçesiyle tepe yönetime hazır olmadıklarına dair
iddialar.

3- Kadınlar, genelde aile ve iş hayatındaki rollerini dengeleme


arayışları içindedirler. Evlilik ve çocuk, kadınların tam gün kendini
işine vermesine engel olmaktadır.

4- Tepe yöneticilik için gerekli olan iş tecrübesi ve otorite azdır.

5- Duygusal olmaları nedeniyle yönetme becerisinden yoksundurlar.

22
Kadının kariyer sorunu
 Çocuk büyütme ve aile sorumlulukları, istihdama ara verilmesine
yol açmakta
 Kadınlar mesleki ilerlemeyi getiren ileri seviyede öğrenim ve
eğitime katılamıyor
 Pek çok kadın, çocuk doğurduğu zaman işlerini kaybetmekte
veya terk etmektedir. Bir süre sonra işe geri dönen kadın, vasıf
seviyesinin düştüğünden yakınmaktadır.
 Kariyer ilerlemesinde kadın, rol çatışmasından ciddi olarak
etkilenmektedir.
 Kariyer ve aile rolleri arasında uyuşmazlığa yol açan toplumsal
ve kültürel faktörler, pek çok yerde kadınların mesleki ilerlemesini
engelleyen etmenler olarak görülmektedir.
 Kadınlara erkeklerin egemen olduğu mesleklerin vasıflarını
kazandırma çabası,
 kadınların egemen olduğu hizmet mesleklerinin seviyesini
yükseltme stratejisi,
23
 kadınlara erkeklerinkine eşit statü ve kazançta işlere
girebilmeleri imkanını sağlama
konularında henüz bir başarı gösterilememiştir.

 Elit meslek sahibi kadınlar, mesleki kariyerlerini korumak için


bedelli yardım ya da aile içi yardım şeklinde diğer kadın
olanaklarından yararlanmaktadırlar.
 Kadınların meslektaşlarıyla evlenmeleri, kariyer ilerlemesine
olumlu katkı sağlayan bir etmen olarak görülmektedir.
24
Kadının İşgücü İçindeki Yeri (15+Yaş)

İşgücü İçinde
ÜLKELER Kadının Oranı*
Dünya 54
Sanayileşmiş Ülkeler 53
Orta Gelişmiş Ülkeler 55
Az gelişmiş Ülkeler 48
Afrika 56
ABD 57
Japonya 51
İngiltere 52
Fransa 47
Almanya 48
İran 25
Yunanistan 36
Türkiye(12+ yaş için) 31 25
TUİK - İstatistiklerle Kadın 2020

26
27
28
29
CİNSİYETE DAYALI ÜCRET FARKI – ILO 2018
https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---europe/---ro-geneva/---ilo-ankara/documents/publication/wcms_756659.pdf

Cinsiyete dayalı ücret


farkı: Cinsiyete dayalı
ücret farkı, işgücü
piyasasında ücretli,
maaşlı ve yevmiyeli
olarak çalışan tüm
kadınlar ve tüm
erkeklerin ortalama
ücret düzeyleri
arasındaki farkı ölçer.
Bu fark aynı işi yapan
ve aynı özelliklere
sahip bir erkek ve bir
kadın çalışan
arasındaki ücret farkı
olmayıp, çalışan
bütün kadın ve erkek
çalışanların ortalama
ücret düzeyleri
arasındaki farktır.

30
31
32
33
34
Ücret farkı diğer ülkeler

35
36
37

You might also like