Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 33

ÇALIŞMA

KÜLTÜRÜNÜN
DÖNÜŞÜMÜ

1
 “Çalışma kültürü” bir toplumda çalışmaya
yönelik değer, tutum, inanç ve
davranışlardan oluşan bir bütün olarak
tanımlanabilir.
 Çalışma kültürü dönemler ve toplumlar
itibarıyla farklılıklar göstermektedir.

2
Tarım Toplumunda Çalışma Kültürü
 “Güç” daha fazla toprağa ve
fiziki kuvvete sahip olmaktan
geçmektedir.
 Çalışma, “mal, hizmet ve bilgi
üretmek için gerçekleştirilen
faaliyetler”dir.
 Tarım toplumlarında toprak
sahipliği prestijin temel
kaynağını oluşturmaktadır.
 Gücün yanında geçimi
sağlamanın en önemli unsuru
da toprağı işlemekten
geçmektedir.
 Çalışma kültürü tarımsal
üretime dayalı olarak şekillenir.

3
Tarım toplumunda
 Zanaatkârlıkta ise
 işin aileyle birlikte yapılması,
 küçük yerleşim yerlerinde ortak
geçmişi paylaşan insanların ihtiyaç
hallerinde birbirleriyle yardımlaşması
öne çıkar
 Tarım toplumlarında aile ve yakın
çevre dışındakilere güvensizlik var.
 Dayanışmanın ve işbirliğinin
merkezini, bu ortak yaşam
ilişkisinden kaynaklanan güven
duygusu oluşturmaktadır.
 Benzeşme, dayanışma, gruba uyum,
işbirliği bu toplumlarda köy hayatının
da dayattığı temel değerlerden
bazılarıdır.

4
 Tarım toplumlarında çalışma kültürünü belirleyen unsurlardan
birini insanın doğa karşısında kendisini konumlandırma şekli
oluşturur.
 insanlar, kendileri dışındaki kuvvetler tarafından şekillendirilen
bir dünyanın pasif ve edilgen mensuplarıdır, zayıf ve
güçsüzlerdir.
 İnanış tarzlarına göre din, tanrı, metafizik güçler, soyut güçler,
doğa, putlar vb. unsurlar tarafından şekillendirilen bir dünyada
yaşamaktadırlar.
 Zamanın ciddi bir bölümünün düzenli ve sürekli olarak
çalışmaya ayrılması, aşırı kazanç hırsı nedeniyle çalışmanın
çok öne çıkartılması hoş görülmez.
 Hayatı idame ettirecek kadar çalışma, bunun yanında ibadete
zaman ayırma bu toplumlarda öne çıkar.
 Kanaatkârlık ve tevekkül, önemli değerlerdir.

5
 Gelenekçilik, yaşam tarzlarında ve çalışma ilişkilerinde
alışılmış yöntemlerin devam ettirilmesidir.
 Değişimden kaçınma, tarım toplumunun en önemli
özelliklerinden biridir.
 Tarım toplumlarında insanların toprakları ve ürettikleri
ürünlerle özdeşleştikleri/ bütünleştikleri söylenebilir.
 Tarıma makinenin girişi insanın doğa ve toprakla olan
duygusal bağını azaltacaktır.
 Tarım toplumlarında sadece tarımsal üretimde değil
zanaatkârlıkta da ustanın el emeğiyle ürettiği ürün
arasında özdeşleşme söz konusudur.

6
Sanayi Toplumunda Çalışma Kültürü

 Tarım toplumunun kaderci, kanaatkâr, toplulukçu ve


dayanışmacı kişilik yapısı yeni toplumda yerini başka bir
kişilik yapısına bırakacaktır
 Tarım toplumlarında gücün kaynağını toprak ve fiziki
kuvvet sahipliği belirlemekteydi.
 Endüstrileşme süreciyle birlikte gücün kaynağı da yön
değiştirdi:
 Endüstrileşme toplumunda güç toprak sahiplerinden sermaye
sahiplerine geçti.
 Sermaye birikimine sahip olmak ise yeni bir kişilik yapısını
gerektirdi

7
Sanayileşmenin ihtiyaç duyduğu
zihniyet ve Weber’in açıklamaları
 Protestanlık ve onunla ilişkili olarak ihtiyaç
duyulan kişilik; Püritan kişilik
Asketizm (Çilecilik)
 Hedonist (Hazcı) kişilik ise bundan
farklıdır.

8
Çalışma Kültürünü Yeniden
Şekillendiren Fabrika
 Sistemin aksamaması için
fabrikaların düzenli çalışan kişilere
ihtiyaçları bulunmaktaydı.
 Fabrika düzeni gelişigüzel, dağınık
ve dönemsel çalışan bir kişilik yerine,
sadece bir işi düzenli olarak yapmaya
odaklanmış, o işi yaparak hayatını
kazanan, çalışma disiplinine sahip bir
kişilik yapısına ihtiyaç duymaktaydı.
 Endüstrileşme sürecinin ilk yıllarında
bu kişilik yapısının oluşmasında
önemli sıkıntılar yaşansa da
endüstrileşmenin gelişim sürecinde
daha önceki toplumlarda olmayan bir
sınıf ortaya çıkacaktır:
9
İşçi sınıfı,
hayatlarını sadece o işi yaparak kazanan,
belirli saatler içinde emeğini fabrikanın
hizmetine sunan,
fabrika çalışma tarzına uyan,
endüstri toplumuna özgü bir sınıftır

10
Koşullar
 Kentleşme
 İnanç sistemlerinde gerileme
 İşsizlik, yoksulluk
 Sendikalar

11
Zaman
 Zaman kavramının önem
kazanması ve dakiklik endüstri
toplumlarının, tarım
toplumlarından farklılaştığı önemli
özelliklerindendir.
 Endüstri toplumunda inşa edilen
bürolar, bankalar, polis
merkezleri, fabrikalar, demir yolu
istasyonları, büyük mağazalar,
cezaevleri, itfaiye istasyonları,
akıl hastaneleri ve tiyatrolar gibi
birbirinden farklı olan mekânların
işlevsel olarak birbirlerine
uydurulmaları gerektiğini belirtir.

Big Ben- 1858

12
İnsan – doğa ilişkisi
 Tarım toplumunda pasif/edilgen
 Sanayi toplumunda akıl, bilim ve teknoloji
ile doğaya egemen

13
Çalışma Hayatında Yeni Bir İşadamı ve Çalışan Tipi
 Çok çalışan,
 tasarruf yapan,
 lüks tüketimden kaçınarak kazandığını üretime harcayan,
 bedensel zevklerini kontrol altına alan,
 kazanç hırsını da meşru sayan
yeni bir girişimci sınıf ortaya çıkacak, para kazanma ve kazanç hırsı meşru
görülecektir.
Fabrika düzeni;
 çalışmayı içselleştirecek,
 düzenli çalışacak,
 bedenini disiplin altına alacak,
 Sorun çıkarmayacak,
 uysal,
 itaatkâr,
 söz dinleyen bir çalışan tipine ihtiyaç duymaktadır.
 Bu yeni çalışan tipinin yaratılmasında kitle eğitiminden ve dinden de
yararlanılmıştır.

14
Düşük ücretler,
yoğun işsizlik,
emek sömürüsü

Endüstrileşme süreci önceki toplumlarda olmayan bir


sınıf olan işçi sınıfını, sınıf bilincini ve sınıfsal
örgütlenme olan işçi sendikalarını da beraberinde
ortaya çıkardı

15
Sanayi toplumunda ilerleyen
dönemler…
 İşçi hareketleri
 Teknolojik gelişmeler

16
Sanayi Toplumu Çalışma Kültürüne Eleştiri:
ÇALIŞMA VE YABANCILAŞMA

 Çalışma, çok amaçlı bir faaliyet olup, potansiyel olarak


insan varlığının temelini oluşturur.
 Çalışma, bilinçle birlikte iradeyi de belirler.
 İradesiyle hareket etme serbestliğine sahip olan
insan, zincirin halkaları gibi birbirini takip eden bir
projenin gerçekleştirilmesinde rol oynar.
 İnsan önce bir şeyi tasarlar, kendisinde mevcut olan
yeteneğini kullanarak üretir, bu üretim aşamasında
kendini adeta üretimle özdeşleştirir.
 Üretimin gerçekleştirilmesinde hemen her aşamada
insanı görmek mümkündür.

17
 İşçi bir nesneye yaşamını koyduktan sonra artık o yaşam kesinlikle
işçinin değildir, nesnenindir.
 İşçi ne kadar zenginlik üretir, üretimi ne kadar artarsa o kadar yoksul
duruma gelir.
 Ne kadar çok meta üretirse, kendisi de o kadar ucuz bir meta olur.
İnsanların dünyasının değersizleşmesi, nesnelerin dünyasının değer
kazanması ile orantılı olarak artar.
 İşçi hayatını nesneye koyar ama artık hayatı kendine ait değil,
nesneye aittir.
 Onun için bu emek ne kadar büyükse kendisi o kadar küçüktür

Marx’a göre, iş bölümü yabancılaşmanın birinci nedenidir ve


ancak iş bölümünün ortadan kaldırılmasıyla yabancılaşma da
ortadan kalkar

18
Endüstrileşme sürecinde…
 Fabrikalarda makineleşmenin öne çıkması,
 kitle üretiminin yapılması,
 işlerin en ince ayrıntısına kadar bölünüp basitleştirilmesi,
 çalışanın makinenin bir uzantısı hâline gelip ürettiği ürün ile bağının
kopması,
 İşletmenin teknik bir yapı olarak görülüp insani boyutun göz ardı
edilmesi
endüstri toplumunda çalışanın işe, iş yerine ve ürettiği ürüne
yabancılaşmasını da beraberinde getirir.
 Oysa, Tarım toplumunda hem tarımda çalışan hem de zanaatkârlık
yapan insanların ürettiği ürünle özdeşleşmesi ve bütünleşmesi söz
konusudur.
Üretilen ürün bir yönüyle o kişiyi de temsil eder.

19
Marx  yabancılaşma kapitalist tarz üretim yapan toplumlarda
oluşmaktadır.
İnsanın tabiatı
başkalarının kontrolü ya da sömürgesi olmadan,
kendi istekleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri
verimli bir çalışma sonucunda gerekli doğayı/ortamı
yaratmaları

Yabancılaşma, çalışma ortamına memnuniyetsizlik ya da düş


kırıklığı değildir.
İnsanlar ücret karşılığı kendisine pek de bir şey ifade etmeyen
işleri yapmaktan memnun olabilir.
Fakat bunu yapan kişi de bir şekilde yabancılaşmıştır.
Çünkü kendi varlığını farklı koşullar altında çalışarak istediği
şekilde tanımlayamaz.

20
Marx’a göre, kapitalist sistemde işçiler dört şekilde
yabancılaşmışlardır
Birinci yabancılaşma biçimi, işçilerin kendi emek süreçlerine yabancılaşmasıdır.
Bu yabancılaşma gittikçe artan iş bölümünden kaynaklanır.
Özellikle fabrika sistemindeki yoğun iş bölümü nedeniyle işçi, üretim süreciyle
bağlantısının olmadığını hisseder.
Üretim süreci kapitaliste ait olduğu ve ne yapılacağına onlar karar verdikleri için işçi kendi
üretim sürecine yabancılaşmıştır.
O sadece var olan çarkın bir dişlisidir.
Kendi yaptığı işten fazlasını bilmez.

İkincisi, işçilerin ürettikleri ürüne, yani kendi emeklerinin sonucuna yabancılaşmasıdır.


İşçi, kendi ürettiği ürün üzerindeki kontrolünü yitirmiştir.
Ürün üzerindeki kontrolün eksikliği üreticinin insani yanını azaltır.
Ürettiği şey artık onun değil, işverenindir.
Eğer işçi ürettiği malı kullanmak isterse onu diğerleri gibi satın almak zorundadır.
Diğer yanda, işverenler de yabancılaşmıştır çünkü sahip oldukları malların amacı
insanların ihtiyaçlarını karşılamak değildir; bu mallar kâr sağlamak için pazara
taşınırlar.
İşverenler de kapitalistler tarafından yabancılaştırılmıştır ama bunun farkında değillerdir.

21
Üçüncüsü, işçinin iş yerindeki diğer insanlara yabancılaşmasıdır.
Çünkü onlarla iş arkadaşlığı kurmaktan çok rekabet etmek zorundadır.
Aralarındaki ilişki sosyal ilişkiden çok rekabet ilişkisidir.
Marx’a göre, insanlar esas olarak varlıklarını sürdürmek için gerek duydukları
şeyleri doğadan elde etmek için iş birliği içinde çalışma ihtiyacı duyarlar ve
bunu isterler.
Ancak kapitalizmde bu doğal iş birliği bozulur ve insanlar çoğu kez bu yabancı
kişilerle kapitalistler için yan yana çalışmak zorunda kalırlar.
Kapitalistler maksimum üretimi sağlamak için işçileri daha fazla üretebilen ve
daha hızlı çalışabilen kişiler olarak görmek isterler.
Bu nedenle işçileri birbirlerine karşı kışkırtırlar.

Dördüncüsü, işçinin insanlığa ve topluma yabancılaşmasıdır.


Kapitalist üretim tarzının gerektirdiği birbirine benzer işler üretimin yaratıcı
işlevini ortadan kaldırarak insan ile hayvan arasındaki ayrımı bulanıklaştırır.
Diğer insanlarla ve doğayla ilişkiler giderek koparken kişinin bilinci duyarsızlaşır
ve nihayetinde yıkıma uğrar.
Sonuç olarak kendi temel insani niteliklerini bile ifade edemeyen bir insan kitlesi
ortaya çıkar.

22
 Bazılarına göre, Marx’ın yabancılaşma ile ilgili yazdıkları
önemini kaybetmiştir.
Çünkü ileri kapitalist toplumlar fabrika sisteminin yarattığı bu
sonuçların üstesinden gelmeyi öğrenmiştir.

 Diğerleri ise Marx’ın yabancılaşma ile ilgili söylemlerinin


global kapitalizme uygun olduğunu ve fakir ülkelerdeki işçilerin
zengin ülkelere ihraç edilerek mal üretmeye zorlanmaları
suretiyle yabancılaşmanın devam ettiğini savunmuşlardır.

23
ENDÜSTRİ SONRASI TOPLUMDA ÇALIŞMA KÜLTÜRÜ

 Teknolojide yaşanan gelişmeler,


 teknolojilerin ucuzlaması ve yaygınlaşması,
 Müşteri taleplerinde yaşanan değişmeler
 ve müşterinin belirleyiciliğinin önem kazanması
 ve liberal paradigmaların öne çıkışı

 PÜRİTAN ETİKTEN HEDONİST ETİĞE BİR GEÇİŞ Mİ?


(Konuyla ilgili ek bilgiler için Veysel Bozkurt’un Püritanizmden
Hedonizme Yeni Çalışma Etiği, sayfa 15-65)

24
ENDÜSTRİ SONRASI TOPLUMda öne çıkan bilgi ve hizmet işlerinde
çalışan beyaz yakalı olarak tanımlanan işçilerin genel özellikleri şu şekilde
belirtilebilir

 Eğitimli,
 Çalıştığı işte uzman,
 İş süreçlerinin bütünü hakkında bilgi sahibi,
 Çok yönlü,
 Yaratıcı,
 Muhakeme ve analiz yeteneği kuvvetli,
 Yeni teknolojileri kullanabilen,
 İnisiyatif alabilen,
 Gelişime açık,
 Takım çalışmasına uyumlu ve
 Esnek çalışmaya uyumlu.

25
Endüstri Sonrası Toplumda Yeni Bir Kişilik Yapısı
• Bireyci ve kendine odaklı,
• Çok para kazanma isteği,
• İyi bir kariyer isteği,
• Kendi tarzıyla fark yaratma isteği,
• Kendi hayallerinin, arzularının peşinden gitme, başkalarının ne düşündüğünü
umursamama,
• Şöhret olma arzusu yoğun,
• Depresif ve yalnız,
• Narsist,
• Dine ve kiliselere, özellikle kısıtlayıcı kurallar dayatan dinsel inanışlara ve
kurumlara mesafeli,
• Siyasete, protesto gösterilerine ve oy kullanmaya daha az ilgili,
• Farklılıklara hoşgörülü,
• Komşulara ve dış çevreye karşı güvensiz,
• Açık sözlü ve duyguları yansıtmada rahat.

26
Çalışma kültüründeki değişimin arkasında yatan
sebepler
 Teknolojik alanda yaşanan gelişmelerin büyük etkisi vardır.
 Tarımsal bir yapıdan endüstrileşmeye geçişte demir çelik alanında
yaşanan gelişmelerin ve makine teknolojisinin gelişmesinin önemli rolü
bulunmaktadır.
 Endüstri sonrası toplumda ise bilgisayar, elektronik ve enformasyon
teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yeni bir toplumsal yapının ortaya
çıkmasında önemli rol oynamış ve çalışma hayatında köklü
değişimler yaratarak çalışma kültürünün değişmesini de
beraberinde getirmiştir.
 1980’li yıllarda tamamen öne çıkan yeni liberal paradigmaların da
önemli etkisi vardır.
 Bu paradigmalar ekonomide ve değerler sisteminde önemli
değişimler yaratarak, çalışma kültürünün şekillenmesinde rol
oynamıştır.

27
 Sennett Çalışanın bürokrasi içindeki konumunu
koruma yeteneği belli bir işi ne kadar iyi becerebildiğiyle
değil, bazısını henüz öğrenmemiş olduğu pek çok iş
becerisine sahip olmayla ilgilidir.
 İronik bir şekilde kişinin yeri uzmanlık becerisine ne denli
az bağlı hale gelirse yetenek ve sosyalliğine de o denli
değer biçilir.

28
30
31
https://www.cjournal.cz/files/227.pdf
32
https://www.cjournal.cz/files/227.pdf
33

You might also like