Professional Documents
Culture Documents
Bolum27 Acik Eko Makro Ic Ve Dis Denge
Bolum27 Acik Eko Makro Ic Ve Dis Denge
Bolum27 Acik Eko Makro Ic Ve Dis Denge
YİRMİYEDİNCİ BÖLÜM
Giriş
• Açık ekonomilerde uygulanacak makro ekonomik politikaların analizine, dış denge ve
iç denge hedefine yönelik politikalar arasındaki ilişkileri gösteren bir çerçeve
oluşturmakla başlayacağız. Bu amaçla, önce iç ve dış denge kavramlarını tanımlayalım.
• İç denge (internal balance), tam çalışma durumunu yansıtır, yani ekonominin
yeterince düşük bir işsizlik ve enflâsyon içinde olmasını ifade eder. Buna göre, iç
dengenin sağlanamamış olması, tam çalışmaya ulaşılamadığını, ekonominin işsizlik ve
veya enflâsyon içinde olduğunu gösterir.
• Tekrar hatırlatalım ki, iş değiştirenler, işgücü piyasasına yeni girenler, talep edilen işçi
niteliklerindeki değişmeler, vs. gibi nedenlerle tam çalışma içinde olan ekonomide bile
bir miktar işsiz bulunabilir. Ancak iş arayanlar kadar da açık iş bulunmaktadır. Tam
çalışma ile çelişkili olmayan bu işsizlik oranına doğal işsizlik (natural rate of
unemployment-NRU) adı verildiğini biliyoruz. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte,
sanayileşmiş ülkelerde bu oran genellikle yüzde 4-5 düzeyindedir. Dolayısıyla, işsizlik
sorunu, ekonomideki işsizlik oranının bundan daha yüksek olması anlamına gelir.
• Bunun gibi, fiyat istikran da ülkede fiyatların hiç artmaması demek değildir. Yine,
ülkenin koşullarına bağlı olmakla birlikte, yüzde 1-2 oranındaki bir fiyat artışı
enflâsyon sorunu olarak kabul edilmemektedir.
• Dış denge ise ödemeler bilançosunda bir açık veya fazla bulunmaması durumudur.
Diğer bir deyişle, dış dünyadan sağladığı gelirler dış dünyaya yaptığı ödemelere eşit
olan bir ülkede dış denge sağlanmış olur. Bu ülkenin, o dönemde dış ekonomik
ilişkileri dolayısıyla dış rezervlerinde bir değişme ortaya çıkmaz.
• Ülkeler iç ve dış denge arasındaki tercihlerinde genellikle iç dengeye öncelik verirler.
Fakat ödemeler bilançosu dengesizliklerinin kritik düzeylere ulaştığı durumlarda
önceliği dış dengeye vermek kaçınılmaz olabilir.
• Her ekonomik politika uygulamasında, amaçlara uygun politika araçlarına sahip olmak
gerekir. Bu konuda kural, en az belirlenen amaçların sayısı kadar politika aracına sahip
olmanın zorunluluğudur. Buna Timbergen Kuralı adı verilir.
1. KUR AYARLAMASI VE TOPLAM HARCAMALARLA İÇ VE DIŞ DENGE
• Toplam harcamaları değiştirmek üzere uygulanacak politikalar ise maliye politikası ile
para politikasıdır. Daha önceki açıklamalardan hatırlanacağı gibi, maliye politikası
kamu harcamaları ile vergilerin değiştirilmesine dayanır. Toplam harcamalar
artırılmak istendiğinde maliye politikası genişletici yönde uygulanır, yani kamu
harcamaları artırılıp vergiler azaltılarak bütçe açığı oluşturulur veya mevcut açıklar
daha da büyültülür. Toplam harcamalar kısılmak istendiğinde de daraltıcı maliye
politikası ile bu önlemler tersine uygulanır.
• Para politikası da, yine daha önce görüldüğü üzere, merkez bankasının uygulayacağı
çeşitli önlemlerle para arzının değiştirilip faiz oranlarının etkilenmesine yöneliktir.
Yani, faiz oranlarında öngörülen artışlar için sıkı para politikası ile para arzı daraltılır.
Faiz oranlarındaki bir düşüş için de gevşek bir para politikası ile para arzı genişletilir.
Faizlerdeki bir değişme ise, diğer yandan, yatırımları etkileyerek toplam harcamalarda
değişmeye neden olur. Faizlerdeki değişme de diğer yandan yabancı sermaye
akımlarım uyararak dış dengeyi etkiler; ancak burada yabancı sermaye etkileri ihmal
edilecektir.
1. KUR AYARLAMASI VE TOPLAM HARCAMALARLA İÇ VE DIŞ DENGE
devalüasyonunu, bir düşüş de revalüasyonunu ifade eder. Yatay eksende ise toplam reel yurtiçi harcamalar
(H) ölçülmektedir. Harcamaların kapsamında iç tüketim ve yatırımların yanında hükümet harcamaları da yer
alır. EB, dış denge (external balance) veya ödemeler bilançosu dengesi doğrusudur; dış dengeyi sağlayacak
EB pozitif eğimli bir eğridir, çünkü, kurun yükselmesi, dış ticaret bilançosu fazlasına neden olur.
Dolayısıyla dış dengeyi sürdürebilmek (fazlalığı eritebilmek) için ithalâtın şimdi buna eşit
miktarda artması gerekir. Bunun için de yurtiçi talep (H) yeterli ölçüde genişletilmelidir. Örneğin
EB üzerinde E noktasından hareketle K'nin, K2'den K3'e yükselmesi halinde dış dengenin
bozulmaması için, H'nin de H2'den H3 düzeyine çıkartılması gerekir. Toplam harcamaların bundan
daha düşük miktarda artırılması ödemeler bilançosu fazlasının, daha yüksek miktarda artırılması
da ödemeler bilançosu açığının sürdürülmesine neden olur.
IB de iç denge (internal balance) doğrusudur; işsizlik ve enflâsyona sürüklenmeden tam çalışmayı
sağlayacak döviz kuru (K) ve toplam harcama (H) bileşimlerini yansıtır. Bu eğri de negatif
eğimlidir; çünkü düşük bir kur düzeyi, dış ticaret bilançosu açığı yaratarak harcamaları
daraltacağından, iç dengeyi koruyabilmek için şimdi yurtiçi harcamaların yeterli miktarda
artırılması gerekir. Yine, IB eğrisi üzerindeki E noktasından hareket edildiğinde, kurun K2’den K1’e
düşmesi karşısında, iç dengenin bozulmaması için H’nin de H2'den H3'e çıkartılmasına gerek
vardır. Toplam harcamalarda bundan daha düşük bir artış işsizlik, daha yüksek bir artış da aşırı
Grafikte görülüyor ki. ülke yalnızca EB ve IB'nin kesiştiği E noktasında hem iç,
hem de dış dengeyi aynı anda gerçekleştirmiş olur. EB'nin yukarısındaki
noktalarda dış fazla, aşağısındaki noktalarda da dış açık bulunur. Bunun gibi,
IB'nin aşağısındaki noktalarda ekonomide işsizlik, yukarısındaki noktalarda
da enflâsyon vardır. Böylece iç ve dış ekonomik dengesizlikle ilgili dört bölge
ortaya çıkar:
Bölge I : Dış fazla ve iç işsizlik
Bölge II : Dış fazla ve iç enflâsyon
Bölge III : Dış açık ve iç enflâsyon
Bölge IV: Dış açık ve iç işsizlik
Grafikten hem iç, hem de dış dengenin aynı anda sağlandığı F. noktasına ulaşabilmek
için uygulanması gereken döviz kuru ve harcama politikası bileşimleri de
belirlenebilir. Söz gelişi ekonominin, A noktasında (dış açık + işsizlik) bulunduğunu
varsayalım. Bu noktadan E noktasına ulaşabilmek için hem kuru yükseltmek, hem de
toplam yurtiçi harcamaları artırmak gerekir. Yalnızca kurun yükseltilmesiyle ya dış
denge (A' noktası) ya da daha yüksek bir kur artışı yapılarak iç denge (IB eğrisi
üzerindeki A" noktası) sağlanabilir, ama ikisi birden aynı anda gerçekleştirilemez.
Bunun gibi, sırf iç harcamalar artırılarak iç dengeye ulaşılabilir (IB üzerinde C noktası gibi); ama
bu diğer yandan dış dengesizliğe neden olur, çünkü ekonomi EB eğrisinin altında bulunmaktadır.
Dikkat etmek gerekir ki, A ve B noktalarının ikisi de Bölge IV'te olmalarına karşın, E'ye
ulaşabilmek için A noktasında iç harcamaların artırılması, B noktasında ise daraltılması
gerekecektir.
Ülkenin halen IB üzerinde C gibi bir noktada bulunduğunu, yani iç dengeyi sağladığını ama dış
açık içinde olduğunu varsayalım. Yapılacak bir devalüasyon EB üzerinde C ye ulaşılmasını
Dolayısıyla, iki hedefi aynı anda gerçekleştirmek, iki politika aracının da birlikte kullanılmasını gerektirir.
Belirtmek gerekir ki, yalnızca yatay eksene paralel biçimde E nin sağında ve solundaki noktalarda veya
dikey olarak E nin tam yukarısında ve tam aşağısında yer alan noktalarda, tek bir politika aracı ile E'ye
ulaşılabilir, yani hem iç, hem de dış denge sağlanabilir. Söz gelişi, L noktasından hareketle, yalnız yurtiçi
harcamaları Hi den H2 ye çıkartmakla E noktasına ulaşma olanağı vardır. Bunun nedeni açıktır: Yurtiçi
harcamalardaki artış, kurda herhangi bir değişiklik yapmadan ilk baştaki fazlayı tam olarak giderecek kadar
ithalât artışına neden olur. Ama, bu çok sıra dışı bir durumdur. Dolayısıyla, bu dört bölgenin her birinde
uygulanması gereken politika bileşimlerinin çok dikkatli bir biçimde belirlenmesi gerekmektedir.
• Uygulamadaki durum açısından, geçmişteki sabit kurlu Bretton
Woods sisteminde hükümetler ciddi dış açıklarla karşılaşmalarına
karşın, olumsuz siyasal etkilerini düşünerek, devalüasyon
yapmaktan kaçınmışlardır. Dış fazla veren ülkeler de büyük dış
rezerv biriktirmenin sağladığı prestij dolayısıyla, revalüasyon
yapmaya istekli davranmamışlardır. Öyle olunca, iç ve dış dengeyi
sağlamak için geriye yalnızca toplam harcamaları değiştirici
politikaları uygulamak kalmıştır. Aşağıda ayrıntılı biçimde
inceleneceği gibi, Mundell tarafından maliye politikasının iç denge,
para politikasının da dış denge amacıyla nasıl kullanılacağının ortaya
konulmasına kadar, bu konuda bir teorik boşluk yaşanmaktaydı.
• Böylece, kur değişmelerine gerek kalmadan ülkelerin para ve maliye
politikalarıyla hem iç, hem de dış dengeyi nasıl sağlayabilecekleri
konusuna gelmiş bulunuyoruz. Aşağıda konu teorik çerçevede ele
alınacaktır.
II. İÇ VE DIŞ DENGEDE PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ
Diğer bir deyişle, sıkı para politikası faiz oranlarını yeterli ölçüde yükselterek kısa süreli yabancı sermaye
girişlerini artırır. Diyelim ki ülke, EB üzerinde E noktasından hareket ederek genişletici bir maliye politikası ile
M noktasına geçmiş ve bir dış açıkla karşılaşmıştır. Bu dış açık, ülkeyi M" noktasına taşıyacak Ölçüde bir sıkı
para politikası ve yüksek faiz politikası izlenmesiyle giderilebilir. O bakımdan EB eğrisi de pozitif eğimli olmak
zorundadır. Ülkeyi M" noktasının üzerine götürecek bir sıkı para politikası ise dış ödeme fazlasına neden olur.
O halde. EB nin sağında ve altındaki noktalarda bir dış ödeme açığı, solunda ve yukarısındaki noktalarda da
bir dış ödeme fazlası bulunacaktır.
Yalnızca IB vc EB doğrularının
kesiştiği E noktasında, ekonomi
aynı anda hem iç, hem de dış
denge durumundadır. IB ile EB
eğrilerinin kesişmesi daha önce
de belirtildiği gibi, dört ayrı iç
ve dış dengesizlik sorunu ortaya
koyar. Dikkat edilirse EB eğrisi,
IB eğrisinden daha yatıktır. Kısa
süreli yabancı sermaye
akımları, uluslararası faiz oranı
farklılıklarına tepkide
bulunduğu sürece, bu özellik de
geçerli olacaktır. Nedeni ise
şöyle açıklanabilir; Genişletici
maliye politikası, ulusal geliri
artırır ve ekonomide işlem
amaçlı para talebini yükseltir.
Eğer para otoriteleri (merkez bankası) para arzını, artan para talebini karşılayacak ölçüde genişletirlerse faiz
oranı sabit kalır. O taktirde, maliye politikası yalnızca ulusal gelir düzeyini etkiler, faiz oranını değiştirmez.
Oysa para politikasının işleyişi, para arzını değiştirip faiz oranını etkilemek biçimindedir. Faiz oranındaki
değişme de yalnız yatırım hacmini ve ulusal gelir düzeyini değil, uluslararası sermaye akımlarını da etkiler.
Sonuç olarak para politikası dış dengeyi sağlamada maliye politikasından daha etkilidir, böyle olunca da EB
eğrisi IB eğrisinden daha yatık olacaktır.
• Mundell yaklaşımına göre bir politika aracı iki amacı da
etkilemekle birlikte, hangisinde daha etkili oluyorsa o
hedefe yönelik olarak kullanılmalıdır. Bunun diğer amaç
üzerinde doğuracağı bozucu etkiler ise o politika aracının
dozu iyi ayarlanarak giderilebilir. Mundell buna "etkin
piyasa sınıflandırması ilkesi" (principle of effective market
classification) adını vermiştir.
• Yukarıda belirtildiği gibi para politikası dış denge, maliye
politikası da iç denge yönünden etkinliği daha yüksek
politikalardır. Dolayısıyla birincisi dış denge, ikincisi de iç
denge amacıyla kullanılmalıdır. Eğer araçlar buna ters
yönde kullanılırlarsa ekonomi dengeye yönelmek yerine,
giderek iç ve dış denge durumundan uzaklaşır.
Etkin piyasa sınıflandırması
ilkesini grafik üzerinde bir
örnekle açıklayalım. Bunun için
ekonominin işsizlik ve dış
açığın görüldüğü Bölge IV'de
ve N noktasında bulunduğunu
varsayalım. Ülkede dış açığa
karşı daraltıcı bir maliye
politikası uygulansın. Böylece,
EB üzerinde N1' noktasına
geçilir. Bu durumda işsizliğe
karşı da genişletici bir para
politikası izlensin, bu da
ekonomiyi IB eğrisi üzerinde
N2' noktasına yöneltir.
Görüldüğü gibi yapılan her
hamle ülkeyi E noktasından
uzaklaştırmaktadır.
Oysa bunun yerine eğer, genişletici bîr maliye politikası uygulanarak IB üzerindeki N1 noktasına, daha sonra
da sıkı para politikası ile EB üzerindeki N2 noktasına geçilmiş olunsaydı, her defasında E noktasına daha fazla
yaklaşılabilecekti. Gerçekte ise, ileride de görüleceği gibi, uygun dozda bir genişletici maliye politikası ile
daraltıcı bir para politikası izlenerek, N noktasından E noktasına tek bir adımda geçebilme olanağı vardır.
Bunun gibi ülke, uygun dozda para ve maliye politikaları ile herhangi bir iç ve dış dengesizlik noktasından da
E noktasına ulaşabilir. O halde model göstermekledir ki politika araç ve amaçlarıyla uyumlu, etkin bir
III. MALİYE VE PARA PİYASALARI İLE ÖDEMELER BİLANÇOSUNDA
DENGE
S+M
I+X S(Y)+M(Y)
E1
I1(i1)+X0 • Mal Piyasası dengesini sağlayan faiz oranı
E0
I0(i0)+X0 ve MG düzeyini gösterir.
E2
I2(i2)+X0 • Mal Piyasasında denge toplam mal ve
hizmet üretiminin (MG), planlanan
harcamalar toplamına eşitlenmesi ile
O Y2 Y0 Y1 Milli Gelir sağlanır.
Faiz
Oranı
• Bu koşul ise harcama akımından ayrılan
toplam sızıntıların (S, M), harcamalara
i2
E2 yapılan toplam katılımlara (I, X)
i0
E0
eşitlenmesini gerektirir.
E1
i1
IS
S(Y) + M(Y) = I(i) + X
O Y2 Y0 Y1 Milli Gelir
24
1. İÇ EKONOMİK DENGE
a. IS: Mal Piyasası Denge Eğrisi
S+M
I+X S(Y)+M(Y)
E1 • Faiz oranlarındaki düşüş, yatırım
I1(i1)+X0
harcamalarını artırır. Yatırımların artması
E0
I0(i0)+X0 toplam harcamaları ve MG’i yükseltir.
E2
I2(i2)+X0
Faiz
Oranı • Eğer fiyatlar yükselirse (faiz sabitken) bu
durumda yatırım ve tasarruf miktarı
i2
E2 değişmez. Fakat yerli mallar, yabancı mallara
E0 göre pahalılaşır. Bu durum ihracatın
i0
E1 azalmasına ve ithalatın artmasına neden olur.
i1
IS
i1 E1 i1 E1
E1’ E0
i0 E0
i0
L1(Y1)
L0(Y0)
Reel para talebini, reel para arzına eşitleyen faiz oranları ve MG düzeyi bileşimlerini gösterir.
Bireylerin para talebi nominal değildir. Bireyler harcamalarında kullanılmak üzere reel bir satın alma
gücünü yanlarında bulundururlar. Fiyatlar ne kadar yüksek ise tutulmak istenen para miktarı da o
kadar yüksek olur. Ayrıca reel para talebi gelire de bağlıdır. Gelir arttıkça para talebi de artar.
Para talebi aynı zamanda faize de bağlıdır. Faiz oranı yükselirse para tutmanın maliyeti artmış olur.
Dolayısıyla, parasal fonlar, tahvil ve banka mevduatı gibi kaynaklara yatırılarak faiz geliri elde edilir
ve elde tutulan para miktarı azalır.
Para arzındaki artışlar faizleri düşürür, MG’i artırır. Bu durum LM eğrisini sağa kaydırır.
26
c. İç Ekonomik Denge: Mal Piyasası ve Para Piyasasında Birlikte
Denge
Faiz
Oranı IS LM
E
i0
O Y0 Milli Gelir
27
2. DIŞ EKONOMİK DENGE: BP Eğrisi
• Ödemeler Dengesi (Balance of Payments-BP)
• BP = Cari işlemler Bilançosu + Sermaye Bilançosu
– BP = CAB + KAB
– CAB = Current Account Balance (Cari İşlemler Dengesi)
– KAB = Capital Account Balance (Sermaye Hesabı Dengesi)
BP = Cari işlemler Bilançosu + Sermaye Bilançosu = 0 Dış Denge
BP = Cari işlemler Bilançosu + Sermaye Bilançosu > 0 Dış Fazla
BP = Cari işlemler Bilançosu + Sermaye Bilançosu < 0 Dış Açık
28
2. DIŞ EKONOMİK DENGE: BP Eğrisi
• Ödemeler Dengesi (Balance of Payments-BP)
– BP = CAB [Y, Yf, (Pf/P).R] + KAB [i, (if + De)]
(-) (+) (+) (+) (-)
Cari İşlemler Dengesini Etkileyen Unsurlar
– Y = ülkenin gelir düzeyi ; M = f(Y)
– Yf = Ticaret ortaklarının gelir düzeyi ; X = f(Y f)
– (Pf/P).R = Reel döviz kuru
– Pf = Yabancı ülke fiyatlarının ulusal para cinsinden ifadesi
– P = Yurtiçi fiyatlar
– R = Nominal döviz kuru
– Eğer Y M ; Yf Mf
Reel döviz kuru (Pf ve P sabit iken, R) X ve M
29
2. DIŞ EKONOMİK DENGE: BP Eğrisi
• Ödemeler Dengesi (Balance of Payments-BP)
– BP = CAB [Y, Yf, (Pf/P).R] + KAB [i, (if + De)]
(-) (+) (+) (+) (-)
Sermaye Hesabı Dengesini Etkileyen Unsurlar
– i = yurtiçi faiz oran
– if = yurtdışı faiz oranı
– De = Beklenen devalüasyon oranı
– Eğer i Yabancı sermaye girişi
(if + De) Yabancı sermaye çıkışı
Uzun vadede faiz oranı (i), Cari İşlemler Dengesini de etkiler.
Dış borç faizleri cari işlemlere kaydedilir (Hizmet Giderleri).
Yrd.Doç.Dr. Mert URAL 30
2. DIŞ EKONOMİK DENGE: BP Eğrisi
• Ödemeler Dengesi (Balance of Payments-BP)
– BP = CAB [Y, Yf, (Pf/P).R] + KAB [i, (if + De)]
(-) (+) (+) (+) (-)
– BP’yi türetmek için Y ve i dikkate alınıp, Yf, P, Pf, R sabit kabul edilir.
Aksi halde, BP sağa veya sola hareket eder.
– BP = CAB [Y] + KAB [i]
(-) (+)
– Y M böylece (X-M) olumsuz etkilenir.
– if ve De sabit kabul edilirse,
i Yabancı sermaye girişi
• Bu durumda, genel dış denge, gelir düzeyi ve faiz oranının bir
fonksiyonudur.
Yrd.Doç.Dr. Mert URAL 31
2. DIŞ EKONOMİK DENGE : BP Eğrisi
• BP doğrusu, üzerindeki her noktada dış dengeyi sağlayan uygun i-Y
bileşimlerini gösterir.
i
Yurtiçi Faiz Oranı BP = 0
Dış Fazla
E2 '
i2
E1 E2 Dış Açık
i1
Y
0 Y1 Y2 Ülkedeki Gelir Düzeyi
32
2. DIŞ EKONOMİK DENGE : BP Eğrisi
• Bu doğru üzerinde dış denge, milli gelirin doğurduğu dış ticaret bilançosu açığının
(fazlasının), faiz oranlarının uyardığı net sermaye bilançosu fazlası (açığı) ile dengelendiğini
ifade eder.
• Y1 BP = 0 çünkü i1 faiz oranı dengesizliğe izin vermiyor.
• i1 BP = 0 çünkü Y1 gelir düzeyi dengesizliğe izin vermiyor.
i
Yurtiçi Faiz Oranı BP = 0
Dış Fazla
E2 '
i2
E1 E2 Dış Açık
i1
Y
0 Y1 Y2 Ülkedeki Gelir Düzeyi
33
2. DIŞ EKONOMİK DENGE : BP Eğrisi
• BP doğrusunun sağı, ödemeler bilançosu açığı bölgesidir. Çünkü, bu bölgede dış dengenin
sağlanması için gerekli milli gelir düzeyi çok yüksek veya faiz oranı çok düşüktür.
• BP doğrusunun solu, ödemeler bilançosu fazlası bölgesidir. Çünkü, bu bölgede dış dengenin
sağlanması için gerekli milli gelir düzeyi çok düşük veya faiz oranı çok yüksektir.
i
Yurtiçi Faiz Oranı BP = 0
Dış Fazla
E2 '
i2
E1 E2 Dış Açık
i1
Y
0 Y1 Y2 Ülkedeki Gelir Düzeyi
34
3. Kısa Süreli Yabancı Sermaye Hareketliliğinde Farklar
• Yabancı menkullerin yerli menkullerle ikamesi ya da sınır ötesi kısa süreli sermaye
akımlarının ulusal faiz değişmelerine göstereceği tepki konusunda üç farklı
varsayım yapılabilir:
• a. Tam sermaye hareketliliği (perfect mobility): Aşırı bir durum olan tam sermaye
hareketliliğinde faizlerdeki en ufak bir değişmenin sınırsız sermaye akımlarına yol
açacağı varsayılır. Burada, yerli menkullerle yabancı menkuller arasında hiçbir
fark olmadığı düşünülür, dolayısıyla ikisi birbiri yerine tam olarak ikame edilir.
Böyle olunca uluslararası piyasalardaki faiz oranı, ele alınan ufak ülkede de geçerli
olacaktır. Tam sermaye hareketliliği uluslararası faiz oranını etkileyemeyecek
kadar ufak bir sanayileşmiş ülke için söz konusu olabilir. Uluslararası sermaye
hareketliliğinin tam olması yatay eksene paralel bir doğru ile gösterilmiştir.
3. Kısa Süreli Yabancı Sermaye Hareketliliğinde Farklar
i i i BP1
BP
Dış Dış BP2
Dış Dış Fazla Fazla
Fazla Açık BP
Dış Dış
Açık Açık
0 Y 0 Y 0 Y
Sermaye Mobilitesi=0 Sermaye Mobilitesi= Sınırlı Sermaye Mobilitesi
i
Yurtiçi Faiz Oranı
LM
IS BP
i0 E0
Y
0 Y0 Ülkedeki Gelir Düzeyi
38
4. Aynı Anda İç ve Dış Dengenin Sağlanması
Şekilde Eo noktası genel denge noktasıdır.
Mal piyasasında, toplam üretim toplam talebe
Para piyasasında, para arzı para talebine
Dış dengede ise dış ticaret bilançosu ile sermaye bilançosu birbirini dengelemiştir.
i
Yurtiçi Faiz Oranı
LM
IS BP
i0 E0
Y
0 Y0 Ülkedeki Gelir Düzeyi
39
4. Aynı Anda İç ve Dış Dengenin Sağlanması
• Dış Açık Durumu
• Ekonomide iç denge (IS=LM) varken dış açık (BP<0) durumunu ifade
eder. Milli gelir daha düşük ya da faiz oranı daha yüksek olmalıydı ki dış
açık olmasın.
i BP Milli gelir çok yüksek (ithalat artar)
Faiz oranı çok düşük (sermaye çıkışı olur)
IS LM
Faiz oranı veri iken, dış dengenin sağlanabilmesi
E' için gelir düzeyi AE1 kadar düşük olmalıdır.
i0 E1
A Dış Açık, AE1 ile marjinal ithalat eğiliminin (m)
çarpımına eşittir. Dış Açık = [AE1 * m]
Y
0 Y0 40
4. Aynı Anda İç ve Dış Dengenin Sağlanması
• Dış Fazla Durumu
• Ekonomide iç denge (IS=LM) varken dış fazla (BP>0) durumunu ifade
eder. Milli gelir daha yüksek ya da faiz oranı daha düşük olmalıydı ki dış
fazla olmasın.
i Milli gelir çok düşük (ithalat düşer)
LM
Faiz oranı çok yüksek (sermaye girişi olur)
IS
Faiz oranı veri iken, dış dengenin
BP
sağlanabilmesi için gelir düzeyi BE2 kadar yüksek
E2 B
i0 olmalıdır.
E'' Dış Fazla, BE2 ile marjinal ithalat eğiliminin (m)
çarpımına eşittir. Dış Fazla = [BE2 * m]
Y
0 Y0 41
A. SABİT KUR SİSTEMLERİNDE İÇ VE DIŞ
DENGE POLİTİKALARI
Politikasının Etkileri
2. Sabit Kur
Sisteminde
Para
Politikasının
Etkileri
B. DEĞİŞKEN KUR SİSTEMİ
• Bilindiği gibi serbest değişken kur sisteminde döviz kurları arz ve talep etkilerine
bağlıdır ve dış denge kur değişmeleriyle, otomatik bitimde (Marshall-Lerner
Koşulunun karşılanması durumunda) sağlanır. Sabit kur sistemindeki gibi bu
sistemlerde merkez bankaları döviz piyasalarına müdahalede bulunmaz; o
nedenle de dış dengesizlikle ulusal para arzı arasında bir ilişki kurulamaz, para
arzı merkez bankası tarafından bağımsız biçimde belirlenir.
deki değil, onun yukarısında veya
aşağısındaki noktalarda yer alan
faiz ve ulusal gelir bileşimlerinde
kendini gösterir. Çünkü, bu
noktaların temsil ettiği
bileşimler, döviz kurlarında
değişikliğe yol acar ve kur
değişmeleri de döviz piyasasını
yeniden dengeye getirir. Diğer
yandan, buna bağlı olarak BP
eğrisi yeni denge kurunu yansıta
cak biçimde sağa veya sola doğru
kayar. Bunun tem. Grafik 27-
13’te gösterilen BP eğrilerine
bakalım
Burada üç farklı BP eğrisi yer almıştır. Bunların her biri farklı bir döviz kurunu temsil
etmektedir. Örneğin BP0 ın S0 kuruna, BP1, in bundan yüksek Sı ve BP2 nin de daha
düşük bir S2 kuruna dayanması gibi.
Şimdi ekonominin BP0 ın altındaki bir noktaya kaydığını varsayalım. Bu alandaki bir
noktada yurtiçi faiz oranı, her ulusal gelir düzeyinde ödemeler bilançosu dengesini
sağlayacak olan faiz oranından daha düşüktür; dolayısıyla sabit kur sistemi geçerli
olsaydı, ilk kurdan (S0) ekonomi bir dış açık sorunu ile karşılaşacaktı. Ancak, şimdi kur
serbestçe dalgalanabildiği için, bir dış açık ortaya çıkmaz, fakat dış açık benzeri
baskılarla ulusal para değer yitirir.
Söz gelişi, BP0 ın altında bir A
noktasına bakalım. Bu noktadaki
gelir ve faiz oranının ulusal
parada yol açtığı değer kayıpları
(kurun yükselmesi) dolayısıyla
BP0 eğrisi, BP| biçiminde
aşağıya, sağa doğru kayar. Altta
yer alan bir BP eğrisi, daha
düşük bir ulusal para değerinde,
her ulusal gelir düzeyinin daha
düşük bir faiz oranı ile
eşleşmekte olduğunu gösterir.
Benzer biçimde, BP0 eğrisinin yukarısında bulunan bir B noktasındaki ulusal gelir ve
faiz oranı bileşiminde döviz kuru düşer (ulusal para değer kazanır) ve bu da BP
eğrisini BP2 biçiminde sola kaydırır.
Bir kez daha, sabit kur ile değişken kur sistemlerindeki denkleşme mekanizmaları
arasındaki farkı vurgulamakta yarar vardır: Serbest değişken kur sisteminde
herhangi bir dış dengesizlik ani kur değişmesine neden olur ve BP eğrisini bünyesel
olarak kaydırır. Sabit kur sisteminde bir dış dengesizlik ise para arzını değiştirir ve
LM eğrisini kaydırır.
1. Maliye
Politikasının
Etkileri
2. Para
Politikasının
Etkileri
V. POLİTİKA BİLEŞİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
• Sabit kur rejimlerinde İç denge için maliye politikası, dış denge İçin para politikası
bileşimlerini kullanım yaklaşımına karşı yöneltilen bazı eleştiriler vardır, örneğin
bir kısım görüşlere göre. kısa dönemli sermaye akımları, uluslararası faiz
farklılıklarına beklendiği gibi tepkide bulunmamaktadır, ortaya çıkan tepkiler de
yetersiz, halta düzensiz olup (Mundell‘in varsaydığının tersine), bir defalıktır.
Bunlara göre, para politikası eğer zaman içinde daha da sıkıl aştırılacak biçimde
uygulanmazsa, yalnızca kısa dönemde dış açığı finanse edici sonuçlar doğurabilir.
Uzun dönemde sağlanacak uyumlar için döviz kurlarında ayarlama yapılması
gerekli olabilir.
• Başka bir eleştiri de gerek hükümetin, gerekse para otoritelerinin maliye ve para
politikası etkilerinin neler olacağım önceden tam olarak bilememeleri ve bu
politikaların sonuç vermesini engelleyen çeşitli gecikmelerin (tanı koyma, politika
seçimi, uygulama, vs. gibi konularda) bulunmasıdır. Dolayısıyla, yukarıda açıklanan
iç ve dış dengeyi sağlamaya yönelik açıklamaların aşın basitleştirilmiş olduğuna
işaret edilir. Ayrıca, birçok sanayileşmiş ülkede (Türkiye'de de) para ve maliye
politikalarını birbiriyle uyumlu hale getirmek kolay değildir. Çünkü, maliye
politikaları hükümet, para politikaları da yarı otonom nitelikteki merkez bankaları
tarafından yürütülür. Bu eleştiriye karşın, ülkeler yine de aşamalı biçimde
ilerleyerek iç ve dış denge hedefine yaklaşabilirler. Bunun için örneğin, mali
otoriteler yalnızca iç denge hedefine (dış dengesizlikleri dikkate almadan), para
otoriteleri de dış denge hedefine (iç dengeyi değil) odaklanmış politikalar
İzleyebilirler.
• Başka bir sorun da fiyatların ekonominin lam çalışma düzeyine ulaşmasına kadar
sabit kalacağı biçimindeki varsayımla ilgilidir. Dünya Petrol Krizi'nden sonra
görülmüştür ki, fiyatlar tam çalışmaya ulaşılmadan önce de yükselebilmektedir
(Bu konudaki tartışmalar gelecek Bölümde ele alınacak olan Philips Eğrisi ile
açıklanmaktadır). Tam istihdamdan önce enflâsyonun veya fiyat artışlarının
ortaya çıkması durumunda, ülkenin üç temel makro ekonomik hedefi söz konusu
olacaktır: Tam çalışma, fiyat istikrarı ve ödemeler bilançosu dengesi. Bu üç
hedefi gerçekleşirmek için de üç politika aracı gerekir. O taktirde, ülke tam
çalışma için maliye politikasını, fiyat istikrarı için para politikasını ve dış denge
için kur değişmelerini kullanmak zorunda kalabilir. Bazı olağan dışı durumlarda
da dolaysız kontrol önlemleri alınabilir.
VI. GERÇEK DÜNYADA PARA VE MALİYE POLİTİKASI BİLEŞİMLERİ
• Türkiye‘de ise; 1980'li yıllardan sonra yaşanan hızlı enflâsyon, yüksek faiz
politikası ile denetim altına alınmaya çalışılmıştı. Faiz oranları, genellikle
enflâsyonun oldukça üzerinde tutuluyordu (reel faizlerin yüksek olması).
Bununla, aynı zamanda ülkeye kısa süreli yabancı sermaye çekilerek cari işlemler
açığının finanse edilmesine ve dış dengenin sağlanmasına çalışılıyordu. Kısacası,
Türkiye'de yüksek faiz politikası, hem iç (enflâsyonu önleme), hem de dış denge
(cari İşlemler açığının karşılanması) amacıyla kullanılmıştır. Cari işlemler
açıklarının büyük Ölçüde yabancı mali sermaye (portfolyo sermayesi vc kısa
süreli sermaye) ile karşılanması dolayısıyla, ekonomik ve siyasal koşullarda
beklentilerin olumsuza dönüştüğü durumlarda, ülkeden yoğun biçimde yabancı
sermaye çıkışları yaşanmıştır. Bu da gerek 1994, gerekse 2001 mali krizlerinin
ortaya çıkmasında önemli derecede etkili olan bir faktördür.