Noktalama işaretleri, konuşma dilinde dile yardımcı
olan jest, mimik, durak vb. sessiz dil hareketlerinin, duygu yansımalarının yazıdaki gösterimidir. Dinleyici, konuşmadaki vurgu, tonlama ve anlam gruplarına dikkat ederek mesajı yeniden yapılandırırken; okuyucu da, yazılı dildeki ifadeleri noktalama işaretleri vasıtasıyla yeniden yapılandırmaktadır. Noktalama işaretleri okumadaki; tonlama, vurgulama ve cümlenin anlamlı gruplar halinde okunmasında doğrudan belirleyici bir özelliğe sahiptir. Noktalama işaretleri okuyucuya yazıyı, yazarın söylediği gibi okutmak kolaylığı sağlar. Bir yazıda noktalama işaretlerinin eksik kullanılması kadar aşırı kullanılması da metnin biçimsel ve anlamsal özelliklerini olumsuz etkiler. Aşırı kullanılması yazıda düşünce birliğinin ve anlatım rahatlığının olmadığını gösterir. Noktalama işaretleri, cümleleri sadece estetik açıdan güzelleştirmek için kullanılmaz, yani süs değildir. Hepsinin bir görevi bulunmaktadır. Eğer korku, heyecan, seslenme, şaşırma vs. gibi bir anlam varsa, bu cümlenin sonunda mutlaka ünlem işareti kullanmalıyız ki okuyan kişi cümlede böyle bir duygu olduğunu anlasın veya cümlemiz soru anlamı taşıyorsa mutlaka soru işareti kullanmak gerekir. Okuyucu bizim vurgulamak istediğimiz yerleri, cümledeki duyguyu veya tane tane okunması gereken yerleri noktalama işaretleri ile anlayabilir. Yazı dilinde noktalama işaretleri sayesinde okuyucu cümleleri daha kolay anlamlandırır. Uzun cümlelerde işi yapan kişiyi fark eder, cümlenin bölümlerini bir bakışta sezer ve okurken vurgu ve tonlamayı buna göre yapar. Virgülü gördüğünde burada hafif bir duraklama yapması gerektiğini, noktalı virgülü gördüğünde belirgin bir şekilde durup cümleye yeniden başlayacağını anlar. Nokta cümledeki yargının sona erdiğini gösterir. Eksiltili cümlelerin sonundaki üç nokta bize cümlenin yarım bırakıldığına dair bir vurgu ve tonlama yapmamız gerektiğini hatırlatır. Okuma yaparken cümleye duygu ve düşüncenin yönüne uygun bir tonlama yüklemek gerekir. Tıpkı konuşma dilindeki gibi. Bu nedenle etkili okuma yaparken noktalama işaretlerine dikkat etmek çok önemlidir. Noktalama işaretlerine dikkat edilmediği zaman, cümleleri kendimiz anlamadığımız gibi başkaları da zihninde doğru bir şekilde anlamlandıramaz. Cümleler iç içe geçer, anlatım düşük ve bozuk olur. Noktalama işaretleri yoluyla duygu ve düşünceler daha açık ifade edilir. Yazıda tümcelerin yapısının doğru aktarılabilmesi ve nefesin toparlanması için duraklama yerleri belirlenir. Böylelikle okuma ve anlama doğru ve kolay hale getirilmeye çalışılır. Bu açıdan noktalama işaretleri, dilin konuşma anındaki anlatım gücü ve esnekliğini, pratikliğini ve ikna etme çabasını yazılı ortama aktarmada oldukça önemli bir role sahiptir. « Sadece iyi beslenmek yetmez, spor da yapmalıyız. « « Toplantıya Türkiye, Almanya, Belçika, Fransa, Japonya katılacak. « «Zincirleme kazada 10 araç birbirine girdi, 3 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Yol trafiğe kapatıldı.» Vurgu Konuşmada ya da okumada monotonluk, sözlerin etkililiğini azaltan temel unsurdur. Gerek kelimeye gerekse cümleye renk katabilmek için monotonluktan kurtulmak gerekir. Kelime ve cümlede tekdüzeliği gideren, konuşmaya ezgi kazandıran, vurgu ve tonlamadır. Vurgu, anlamı etkiler ve söze renk katar. «Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan. (TDK)» Vurgu, konuşma ya da okuma sırasında bir hece veya kelimenin diğerlerinden daha baskılı söylenmesine denir. Türkçede sözcük vurgusu diğer dillere oranla daha yumuşaktır. Genellikle sözcüklerin son hecelerinde bulunur ve ek aldıkça sona kayar. Kendimiz bir cümle oluşturacaksak hangi kelimeyi ya da anlamı öne çıkarmak istersek onu vurgularız. Vurguda yetersiz kalanlar, okuma çalışmalarında söyleyişe dikkat ederek bu hataları düzeltmelidir. Şiirlerden faydalanılabilir. Kelime Vurgusu Sözcüğün bir hecesinin diğer hecelere göre daha baskın söylenmesidir. Türkçede genellikle kelime vurgusu son hecededir. hastane- hastanede- hastanedeki- hastanedekiler- hastanedekilerin İki heceli yer adlarında vurgu ilk hecededir. (İzmir, Çorum, Bursa, Samsun, Mardin, Paris, İzmit, Bolu…) Birleşik sözcüklerde vurgu ilk sözcüğün son hecesindedir. (Çanakkale, Gölbaşı, Diyarbakır, Elmadağ…) «-tan» hecesi vurgu hatası yapılan hecelerdendir. «-tan» hecesinde vurgu değişmez, hep bu hecededir. ( doğru: Pakistan-yanlış: Pakistan, Özbekistan-Özbekistan, Yunanistan-Yunanistan…) Onlu sayılarda vurgu ilk hecededir. ( yanlış: onbir- doğru: onbir…) Arapça ya da Farsça kökenli bazı kelimelerde vurgu baştadır. (bîçare…) Türkçede bazı ekler, vurguyu kendinden önceki heceye aktarır. Örneğin, olumsuzluk eki –ma: yapma, kabullenme. Tek heceli sözcükler vurgusuzdur. Pek çok vurgu çeşidi konuşmanın doğallığı içinde yerini bulur. Tümce Vurgusu • Cümleyi oluşturan öğelerden birinin ya da birkaçının diğerlerine göre baskılı söylenmesidir. • Cümlenin en önemli ögesi yüklemidir. Bu yüzden cümlede kişiye göre önemli olan öge yüklemden önce söylenir. Buna cümle vurgusu denir.
Ahmet, yarın İstanbul’a trenle gidecek.
Ahmet, yarın trenle İstanbul’a gidecek. Ahmet, İstanbul’a trenle yarın gidecek. Yarın İstanbul’a trenle Ahmet gidecek. BEN dün sizi yolda gördüm. Ben DÜN sizi yolda gördüm. Ben dün SİZİ yolda gördüm. Ben dün sizi YOLDA gördüm. Ben dün sizi yolda GÖRDÜM.
• Vurgulama yapmak istenilen kelimeden önce
kısa bir duraklama yapılabilir. • Vurgulama yapmak için sesimizin şiddeti ve duraklamalardan yararlanılır. Devrik cümlede vurgu başta olur. Ne mutlu Türküm diyene Keşke çıkmasaydın karşıma! Yazık oldu Süleyman efendiye. Emir tümcelerinde vurgu baştadır. Kalk oradan! Otur şuraya. Ver elini Dünya! Ünsüzleri ikizleştirerek vurgu yapılabilir. Ev-vet! Tam da bunu söylemeye çalışıyordum. Heceleri ayırarak vurgu yapılabilir. Sınıfta kalmanın bir sebebi var, tem-bel- sin! Ulama Ünsüzle biten bir kelimeden sonra ünlüyle başlayan bir kelime geldiğinde, ilk kelimenin sonundaki ünsüzü ikinci kelimenin ilk ünlüsüyle birleştirerek söylemeye ulama denir. Ulamayla iki kelimeyi tek kelime gibi söyleriz. Bu yüzden ulama gerektiren yerde durak yapılmaz. Ulama söze ahenk katar. Konuşmaya akıcılık kazandırır. Ulama, sadece okuma ve söylemede geçerlidir. Yazmada geçerli değildir. Sözcükler arasında herhangi bir noktalama işareti varsa ulama yapılmaz.
Akşam oldu> ak- şa- mol- du
Yok etmek> yo- ket- mek Dün akşam> dü- nak-şam Her yerde ulama yapılmaz. Öznenin bittiği yerde ulama yapmak doğru değildir. Örnek: Yatak almış. Ulama yapıldığında yatakalmış- birleşik fiil. Ulama yapılmazsa nesne ve eylemden oluşur. Doktor annesinin mezarını ziyaret etti. Balkon açıkmış. Ulama yapılırsa kişinin balkona çıktığı anlamı çıkar. Ulama yapılmayıp –kon hecesi de vurgulu söylenirse balkonun açık olduğu anlaşılır. Yabancı dillerden dilimize geçen sonu b,c,d,g ile biten kelimelerin son ünsüzleri p,ç,t,k’ ye dönüşür. Ulama gerektiren durumlarda bu kelimeler eski şekline dönüşür. Örnek: Kitap okumak> ki- ta- bo- ku- mak Ant içmek> an- diç- mek Türkçede sözcük sonundaki “k” ünsüzü, “h” ünsüzü ile başlayan bir sözcük ile yan yana geldiğinde “h” ünsüzü düşer, iki sözcük birbirine bağlanır. Yemekhâne>yemekâne Erik hoşafı>erikoşafı Küçük hanım> küçükanım Açık hava> açıkava Eğer sözcükler arasında durak olursa kurala uygun olsa da ulama yapılmaz. Koşuştururken, okulu unuttu. Durak Ses çıkarmak için soluk almaya ihtiyacımız vardır. Konuşurken hava ihtiyacını elde etmek için yapılan duraklamalar, noktalamayı meydana getirmiştir. Söz noktalaması olarak adlandırılır. Duraklamasız bir konuşma monotondur ve anlaşılmazdır. Duraklamalar, genelde kısa, normal ve uzun süreli olmak üzere üç biçimde yapılır. Her kelimeden sonra az da olsa durak yaparız. Durak yapılan esas bölümler, kelime veya kelime gruplarından sonradır. Bu bağlamda cümlenin ögelerini, durak yapabilmek için kullanmamız gerekir. Konuşma sırasında akışa göre, konuşmanın doğallığı vasıtasıyla duraklar oluşturulabilir. Durak yapılmadığında hızlı konuşma problemi ortaya çıkar. Bu da bazı ses ve hecelerin yutulmasına sebep olur. Konuşma esnasında durakları, kendiliğinden gerçekleşecek konuma gelmeli, konuşma esnasında zihnin duraklarla meşgul olması engellenmelidir. Bunun için de bol duraklama alıştırmaları yapılması gerekir. Konuşurken duraklamalara yeterince önem vermez, nefesinizi bilinçsizce tüketirseniz bol ve derin soluk alma ihtiyacı hissedersiniz. Bu da gürültülü soluk almaya sebep olacaktır. Özellikle mikrofon karşısında konuşurken soluk alışınız dinleyiciler tarafından algılanır. BEŞ ŞEHİR Bursa’ya / birkaç defa gittim // ve her defasında / kendimi / daha ilk adımda / bir efsaneye benzeyen bu tarihin içinde / buldum, /// zaman mefhumunu / âdeta kaybettim // ve daima, // bu şehre ilk defa giren / ve onu / yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran / dedelerimizin yaşayışlarındaki hâlis tarafa // hayran oldum. / Onlar // zaferin kendilerine ilk gülüşü / saydıkları bu şehri // o kadar sevmişler,/ o kadar candan kucaklamışlar ki // hâlâ / taşı, / toprağı / bu yükseltici ve şekil verici ihtirasın / nurdan keyfiyeti / o kadar kıymetlidir ki / insan, // «Bursa’da, / ikinci bir zaman daha vardır» // diye düşünebilir./// Güzel ve Etkili Konuşma Konuşmacı tarafından mesajın, konuşma ilkelerine uygun olarak ve dinleyicinin en üst düzeyde etkilenmesini sağlayacak şekilde karşı tarafa iletmesiyle meydana gelir. Etkili konuşmada konuşmacının ne söylediği kadar onu nasıl söylediği de önemlidir. Etkili Bir Konuşmanın Özellikleri 1. Amaca Ulaşmış Olma: • Bir konuşmanın etkili olabilmesi için, amacına ulaşmış olması gerekir. • Konuşmanın amacına ulaşıp ulaşmadığı, dinleyenlerden gelen tepkilerden, alınan geribildirimlerden anlaşılır. • Konuşma bittikten sonra konuşmacı, dinleyicilere bazı sorular sorarak amaca ulaşılıp ulaşılmadığı hakkında fikir edinebilir. 2. Konuşmacının Kendine Güven Duyması: • Konuşmacının kendine güven duyması, dinleyicinin konuyu dikkatle dinlemesini sağlar. • Kendine güven duyarak konuşma kısa bir zamanda gerçekleşmez. Deneyimlerle ya da ayna karşısında konuşmalarla geliştirilebilir. 3. Dinleyicilerin Konuşmacıya Güven Duyması: • Anlatılan konunun uzmanı olmak gereklidir. • Düzgün bir duruşla, nezaketle, düzgün diksiyonla, yanlış bilgi vermek yerine bilmediğini söylemek dinleyicilere güven verir. • Konuşmacı ile dinleyiciler arasında karşılıklı bir şekilde oluşturulacak güven ortamı, iletişim sürecinde her iki tarafın başarısı için oldukça önemlidir. 4. Dinleyicilerin Dikkatini Çekme: • Konuşmacı, dinleyicilerin dikkatini konuya çekmek için bazı yollar bulmalı ve bunları uygulamalıdır. • Dinleyenlerin dikkatini konuya çekmek için öncelikle tekdüze bir ses tonu kullanılmamalı. • Konunun, kelimelerin ve cümlelerin gerektirdiği şekilde sesin alçalıp yükselmesi gerekir. • Konuşma sırasında farklı yöntem ve teknikler kullanılabilir. (anlatma, canlandırma, soru-cevap,) • Görsellerden yararlanılabilir. • Konunun güncel hayatla bağlantılarının kurulması da dikkat çekicidir. 5. Konu Birliğinin Sağlanması: • Konuşmanın etkili, güzel, verimli olabilmesi için konunun, amacından sapmadan, kopmaya uğramadan anlatılması gerekir. • Konuşmacı anlattığı konudan uzaklaşmamalı. Aksi taktirde dinleyici, konu birliğini kaybeder. • Verilecek örneklerin ve anlatılacak hatıraların konunun akışını bozmamasına ve anlatılanları destekler nitelikte olmasına dikkat edilmelidir. 6. Beden Dilini Etkili Kullanma: • Sözsüz iletişimde beden dilinin önemi büyüktür. • Konuşmanın etkili ve güzel olabilmesi için konu, konuşmada kullanılan sözler, konuşma şekli ve beden dili gibi unsurların en etkin bir biçimde kullanılması gerekir. • Konuşma sırasında sözlerle vücut uyum içinde bulunmalı. Konuşmaların etkili ve inandırıcı olabilmesi için vücut hareketleri ile sözler birbirini desteklemeli. 7. Konuşmacının Giyim Kuşamı: • Konuşmanın konusunu da göz önünde bulundurularak doğru bir şekilde seçilmiş kıyafetler tercih edilmeli. • Giyim tarzı, konuşmacıya duyulan ilgiyi ve güveni artırır. • Konunun ve konuşmacının ciddiye alınmasında katkıda bulunur. • Bilimsel niteliği olan bir konuşma sırasında spor kıyafetlerin tercih edilmesi ciddiye alınmamaya sebep olabilir. • Konuşma sırasında abartılı takı ve aksesuarların kullanılması dinleyicilerin dikkatini dağıtır. • Güzel ve düzenli giyim kuşam, konuşmacının dinleyicilere karşı gösterdiği saygı ve nezaketin de bir göstergesidir. 8. Konunun Uygun Bir Üslupla Anlatılması: • Konuşmacı sade, yapmacıksız, kendisini olduğu gibi yansıtan bir üslup kullanmalıdır. • Konuşmacının dış görünüşündeki kibarlığı, konuyu ciddiye alan tutumu, sevimli ve cana yakın olması, dinleyicilere karşı duyduğu samimiyet, konuşmasındaki canlılık üslubu tamamlayan unsurlardır. • Konuşma sırasında argo kelimeler ve deyimler kullanmak, kaba, bayağı ve senli benli sözler dinleyicileri rahatsız eder. • Konu anlatılırken nükte ve latifelere yer verilebilir. • Sözlü anlatımlarda sesin tonu, el ve vücut hareketleri, söz arasında duruşlar ve dinleyicilere bakışlar üslup unsurudur. Konuşmanın etkili, güzel, verimli ve başarılı olmasını sağlar.