Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 79

FLORENCE NIGHTINGALE VE

HEMŞİRELİĞİN KURULUŞU

2204160171021
BADEL POLAT
SUNU İÇERİĞİ
FLORENCE NIGHTINGALE VE HEMŞİRELİĞİN KURULUŞU
KIRIM SAVAŞI
Selimiye Kışlasında Bir Lady
İlk Hemşirelik Okulu, Nightingale Training School
Hemşirelik Nedir ve Ne Değildir
Florence Nightingale Yemini
SAVAŞLAR, YARALILAR, HASTANELER VE HEMŞİRELER
KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK, OSMANLI HİLAL-İ AHMER CEMİYETİ
 1877-78 OSMANLI-RUS SAVAŞI, 93 HARBİ
Hilal-i Ahmer Hastaneleri ve Yaralılar
Hilal-i Ahmer Hastanelerine Ait İlk Talimatnameler
 İstanbul’daki Diğer Hastaneler, Hemşirelik Hizmetleri
Plevne Tuçeniçe Deresi Ameliyathanesinden Erzurum'a
1897 TÜRK-YUNAN SAVAŞI
Kızılhaç Heyetleri ve Yaralıların Bakımları
Selimiye
Kışlasında Bir
Lady
KIRIM SAVAŞI
Florence Nightingale
(1820-1910) varlıklı ve
kültürlü bir ai­lenin
kızıydı.
Latince ve Yunancayı
babasından, şiir, müzik,
resim, tarih ve
matematiği ise özel
öğretmenlerden
öğrenmiş­ti.
Bütün bu derslerin
amacı onu iyi bir evliliğe
hazırlamaktı. Fakat o ev
yaşamını boş buluyordu.
7 Şubat 1837'de Tanrı’nın kendisine özel bir görev
verdiğine inanarak yaşamını insanlara adamaya karar
verdi.
Amacına en uygun meslek hemşirelik olabilirdi. O
yıllarda İngiltere’deki hemşireler kaba saba, cahil,
hatta sarhoş kadınlardı.
Henüz hiçbir lady hemşire olmamıştı.
Ailesi hemşire olma
isteğini bir facia gibi
karşıladı ve onu bu
hevesinden vazgeçirmeye
çalıştı.
Fakat Nightingale 1844
yılın­da yerinin acı çeken
insanların bulunduğu
hastaneler olduğuna karar
vermiş, hasta bakımı
konusunda kitaplar
okuyarak bilgi edinmeye
başlamıştı.
Roma’da, daha sonra geleceğinin şe­killenmesinde rol
oynayacak olan, Sidney Herbert ve eşiyle tanıştı (1848).
Gidemediği yerler hakkında yazılan raporları arayıp
buluyor ve onlardan bilgi edinmeye çalışıyordu.

En çok Kaiserswerth’de bir rahip ile eşinin açtığı küçük


hastanenin raporundan etkilenmişti.
Kadınlar bu hastanede hastabakı­cılık öğreniyorlar ve
bu eğitimi para kazanmak için değil, Al­lah yolunda
kullanmak amacıyla alıyorlardı.

İngiltere’ye döndükten sonra Paris’e gidip St. Vincent


de Paul rahibelerinin yönettiği hastanelerin düzenini
inceledi.
Londra’ya dönünce, The Home for Gentle Women
During Temporary Illness (Asil Kadınların Geçici
Hastalıklarına Bakım Yurdu) yöneticiliği teklif edildi.

Bu kurumda hijyenik tedbirleri artırdı, malzemenin


ekonomik kullanımı için çareler üretti.
Getirdiği değişiklikler her yerde konuşulur olmuştu.

 Bu sırada Londra'da bir kolera salgını çıktı. Hasta­


bakıcıların bir kısmı koleradan hayatını kaybetti, bir
kısmı da kaçtı.

Nightingale, Middlesex Hastanesinde koleralılara bak­


maya devam etti.
Ertesi sene, Türkiye’de İngiliz Umumi Hastaneleri Ka­
dın Hastabakıcıları Müessesesi Müdürü olarak atanan
Florence Nightingale’ den 40 kişilik bir hemşire ekibi
kurması istenmiş­ti.
Seçilen kadınlar eği­tim, giyim ve görgü kurallarını içeren
bütün davranışlarında Nightingale’in otoritesine itaat
edeceklerine dair bir kontrat imzalamak
mecburiyetindeydiler.

Okuma yazma bilmeyenle­ri kabul etmemişti. Çünkü onun


kurallarına göre hemşirelik görevleri arasında kitap
okumak da vardı.

Nightingale’in en güçlü kay­gılarından biri hemşireler ile


askerler arasında ilişki ku­rulmasıydı. Bu nedenle çekici
olmadığını düşündüğü kadınları seçmiş ve her türlü
süslenme­yi yasaklamıştı.
Rahibeleri kendi kıyafetlerini giymede serbest
bırakmıştı.

Hastabakıcıların kıyafeti gri tüvit gevşek bağlı bir


elbise, bir yün ceket, düz beyaz yaka ve kalın beyaz
kepten olu­şuyordu.
Nightingale ve ekibi, 5 Kasım 1854’te İstanbul,
Üsküdar’a vardı.

Bu tarihte Kırım’da Inkerman Muharebesi gerçekleşi­


yordu. Hasta ve yaralılardan oluşan birlikler kısa süre
önce, 25 Ekim 1854’te Balaklava’da yapılmış olan
muharebeden yeni dönmüşlerdi.
Varna yakınlarındayken sıcak yaz günlerinde or­taya
çıkmış olan kolera ve diğer bağırsak hastalıklarından
kay­naklanan çok sayıda ölüm gerçekleşmişti. Hem
İngilizler hem de Fransızlar çok zarar görmüştü.

Birliklerin yaşadığı bir diğer sorun da ye­tersiz


beslenmeydi.
Selimiye Kışlası çok kötü durumdaydı. Koğuşlarda
hasta bakmak için gereken hiçbir şey yoktu. Yatak
çarşafları o kadar sertti ki askerler battaniyele­rinin
içinde kalmak için yalvarıyorlardı.

Bu koskoca bina ötede beride şişe ağızlarına dikilen


mumlarla aydınlanıyordu. Nightingale ile
hastabakıcılara hastane kapısına yakın bir büyük ve
birkaç küçük oda verdiler.
Nightingale ücretini kendi ödeyerek bir ev kirala­yıp
fazla yorulan hastabakıcılar için dinlenme evi yaptı.

Florence Nightingale 28 hastabakıcıyla Selimiye


Kışlası’nda çalışma­ya başladı.
Doktorlar vizitede müdahaleye karar verdikleri
askerleri koğuşta diğer yaralıların gözü önünde
ameliyat edi­yorlardı.

Nightingale öbür yaralıların morali bozulmasın diye


cerra­hi müdahale yapılan yatakları paravanlarla ayırdı.
Bütün dok­torların istirahate çekildiği gecelerde elinde
küçük bir kandil ile tek başına devriyeye çıkar,
hastaların uzun, ümitsiz, bıktırıcı gecelerini nezaketi
ve şefkatiyle aydınlatırdı.
Selimiye’den kur­tulan
askerler, Lambalı Kadın
(Lady of the Lamp) hiç
unutmadı­lar.

Gece dolaşırken kullandığı


lamba Nightingale
efsanesinin simgesi
olacaktı. Selimiye Kışlası
da Barrack Hospital (Kışla
Hastanesi) adıyla tarihe
geçecekti.
Nightingale Selimiye Kışlası’nın kalabalık, pislik ve
tıbbi malzeme eksikliğinden kaynaklanan sorunlarını
çöz­mek amacıyla çalışmaya girişti.

Hastanede kolera ve tifüs hastalıkları görülünce


Nightingale her bulaşıcı has­talığa bir koğuş ayırmış,
böylece salgınların önü alınmıştı.

Başarılı yönetimi sonunda hasta ve yaralı askerler


arasındaki ölüm oranı düşmeye başlamıştı.
Yaralılara ve hastalara yataklarında bakmak yeterli
değil­di. Pislikten, yetersiz beslenmeden, soğuktan
ölüyorlardı. Bu sorunlara da çare bulunması
gerekiyordu.
Florence Nightingale ilk savaşını te­mizlik için açtı.

Ingiltere’den gönderilen yardımlarla civarda bir ev


kiraladı, içine kazanlar koy­durtup hastaların o zamana
kadar hiç yıkanmamış olan gömleklerini yıkattı.

Kışlanın altın­daki lağımlardan koğuşlara yükselen pis


hava ve kokuyu orta­dan kaldırmak için kışlanın
planlarını inceleyip raporlar yazdı.
Normal yemek
yiyemeyecek hastalar
için, perhiz mutfakları
adıyla binanın iki yerine
ayrıca mutfaklar açtı.

Nightingale hastabakı­
cılarından daima düzene
uymalarını ister ve
kendisi de onlar kadar
itaat ederek çevresine
kurallara uymayı
öğretirdi.
1855 ilkbaharında Florence Nightingale geleli altı ay ol­
muş, hastane düzene girmişti. Geldiğinde % 42 olan
ölüm oranı % 22'ye gerilemişti.
Nekahet döneminde ünü bütün Ingiltere’ye yayılmıştı.
Doğan kız çocuklarına, gemilere, sokaklara ismi
veriliyor, adına şiirler yazılıyor, şarkılar bestele­niyordu.
Askerleri kışla civarındaki Rum meyhanelerinden
kurtarmak için büyük bir kahvehane açtı.

Al­kolsüz içecekler verdirdi.

Aldığı yardımlarla ayrıca Üsküdar ve Kırım'da okuma


ve ders odaları açtı; gece konferansları, dama, futbol
oyunları, hayal fenerleri, müzik eğlenceleri düzenledi.
Hatta duvarlara resimler bile astı.
Florence Nightingale, 28 Temmuz 1856 tarihinde ses­
siz sedasız İstanbul’dan ayrıldı.
Osmanlı Padişahı Florence Nightingale’i ve
hemşirelerini takdir etmiş fakat dönemin Osmanlı tıp
çevrelerinde Selimiye Kışlasında yaptıklarından
etkilenip hakkında yazı yazan bir tek kişi dahi
çıkmamıştır.
1925 yılında Hilal-i Ahmer Cemi­yeti tarafından açılan
ilk hemşirelik okulundan itibaren bütün hemşirelik
okullarından mezun olan genç hemşireler, ışık veren
hocalarının elinden sembolik bir Florence Nightingale
lamba­sı alarak keplerini giymişlerdir.
Selimiye Kışlasının kuzey-batı kulesinde Florence
Nightingale Müzesi açılmıştır.
Florence Nightingale İstanbul'da bir yandan modern
hem­şireliğin temellerini atarken bir yandan da
hastaları hastalık­larına göre ayrı mekânlara
yatırmasıyla hastane mimarisinde Florence
Nightingale Ward adıyla anılan hastanelerin ortaya
çıkmasını sağlamıştır.
İlk Hemşirelik Okulu Nightingale Training
School
 
Savaş henüz bitmişti ki Florence Nightingale’den
Londra’da bir hastabakıcı okulu açması istendi.

Önce Londra St. Thomas Hastanesinde eğitim vermek


üzere, Nightingale Training School adıyla ilk laik
hemşire­lik okulu (1860), ertesi sene de King’s College
Hastanesi’nde bir ebe hemşireliği eğitimi faaliyete
geçti.
Daha sonra birleşen bu okullar günümüzde, Florence
Nightingale School of Nursing adıyla hemşire ve ebe
yetiştirmeye devam etmekte­dirler.

Florence okulda ders vermiyordu fakat yönetim ile sıkı


temastaydı, bütün hastabakıcıları tanıyordu.
Florence Nightingale’in, dini bağlılık gözetmeksizin ka­
dınları kabul eden ilk hemşirelik eğitim okulunu
açmış ol­ması çok önemli bir yeniliktir.

Nightingale ve okulu sadece Ingilterede değil, başta


Almanya, İsveç olmak üzere Ame­rika, Japonya, Çin
gibi büyük ülkelerde hemşireliğin erken gelişimini
etkilemiştir.
Hemşirelik Nedir ve Ne Değildir?
Florence Nightingale
Londra’ya döndükten sonra
deneyimle­rini, Notes on
Nursing: What It Is, and What
It Is Not (Hemşireli­ğe Dair
Notlar: Nedir ve Ne Değildir)
adıyla yayımladı.
İtalyanca’ya çevrildi.
Göteborg’da İsveççe tercümesi
yayımlandı. Amerika’da
yayımladı.
Nightingale’e göre tedavinin kendine göre bir kanunu
vardı. Doğa ve Tanrı’nın tezahürü çerçeve­sinde
gerçekleşiyordu.

Hemşirelik, tedavi etmenin yasalarını bulmalıydı.


Uygun beslenme, havalandırma, temizlik, din­ginlik.
Böylelikle sağlığı yeniden inşa sürecine hemşireler
eşlik edebilecekti.
Nightingale’in bu kitabı şu bölümleri içermektedir:

Giriş (Hemşirelik nedir? Ne değildir?),


havalandırma ve ısıtma,
evlerde sağlık,
günlük işlerin idaresi,
gürültü,
çeşitli şeyler,
beslenme,
hangi yemek,
yatak ve yatak bakımı,
ışık,
oda ve duvar temizliği,
kişisel temizlik,
umut ve tavsiye verme,
 hasta gözlemi,
sonuç ve
ek bölüm­ler.
Giriş: Çekilen acılar ya da görülen semptomlar
hastalıktan ziyade temiz hava, ışık, ısı, sakinlik,
temizlik, dakiklik, perhizin idaresi gibi hususların
eksikliğinin birinden ya da hepsinden
kaynaklanmaktadır.
Hasta üşürse, ateşlenirse, baygınlık geçirirse, yemek
yedikten sonra fenalaşırsa, yatak yaraları oluşursa,
bunlar genellikle hastalığın değil, hemşireliğin
hatasındandır.
Havalandırma ve Isıtma: Hastayı üşütmeden,
soluduğu havayı dışarıdaki hava kadar saf
tutabilmektir.
Kapalı pencereler hastalar için zararlıdır.
Havasız bir oda çiçek, kızıl, difteri ve benzeri
hastalıklarla dolu olabilir. İdeal olanı, eğer hareket
edebiliyorsa hastanın kendisinin camı açıp
kapatabileceği bir imkânın olmasıdır.
Üşüme fark edilirse vücut sıcaklığı normale
döndürülmelidir.
Evlerde Sağlık:
Evlerin temizliği için beş temel noktadan
bahsedilebilir: Saf hava, saf su, etkin kanalizasyon,
temizlik, ışık. Bunlar olmadan bir ev temiz olamaz.

Işık azlığı büyümeyi durdurur, özellikle çocuklarda


sıraca hastalığı, raşitizm gibi hastalıklara sebep olur.

Hastayla bilgece ve insanca ilgilenmek, enfeksiyon


karşısında en büyük silahtır.
Günlük İşlerin İdaresi:
Mektuplaşma konusunda, eğer hasta bir şeyi kendisi
yapabiliyorsa, en iyisi o işi onun yapmasıdır.

Hastaya ne zaman onun yanında bulunacağınızı, ne


zaman bulunamayacağınızı söylemelisiniz.
Gürültü:
İyi bir hemşire, hasta odasının pencerelerinin ve
kapısının gıcırdamasını engellemeli, perdelerin
sallanmamasını sağlamalı.
Hastanın odasına hızlıca (ama ani değil) girin ve odayı
hızlıca terk edin.
Müziğin hasta üzerindeki etkileri üzerinde çok
durulmamıştır, bunun bir sebebi masraflı oluşudur.
Çeşitli Şeyler:
Bir hastanın sinirlerinin aynı duvarları, aynı zemini, aynı
çevreyi görmekten dolayı ne kadar bozulduğu malumunuzdur.
Bunun için olabildiğince neşe verici durumlar yaratılmalıdır.
Kendi hastalığımda da bana gönderilen bir demet kır
çiçeğinden sonra iyileşmem daha hızlı olmuştu.
En azından yataklarını pencereden bakabilecekleri bir yere
çekmek akıllarına gelmez. Eğer yapabiliyorlarsa biraz iğne işi,
biraz temizlik, biraz yazma hastalara oldukça teselli verecektir.
Fakat bunların aşırılığı da yoklukları kadar zararlı olacaktır.
Beslenme ve Hangi Yemek:
Hastanın beslenme saatlerine dikkat etmek gerekir,
Yemek asla hastanın yanında bırakılmamalıdır. Hastanın
yanında yemek bırakmak, onun iştahını keser.
Hasta kendi yemekleri dışındaki yemekleri olabildiğince az
görmeli, onların kokusunu olabildiğince az duymalıdır
Gıdaların dengeli bir şekilde verilmesi gerekir.
Kararında çay ve kahve tüketimi de hastada iyileştirici etki
yapar
Hastanın midesinden gelen sesleri dinlemek, ona
uygulanacak perhizin analizi için gereklidir.
Yatak ve Yatak Bakımı:
Hemşireliğin iyi bir şekilde icra edilebilmesi için hasta
yatağının mutlaka demirden yapılmış olması gerekir.

Yatak ne çok geniş ne de çok yüksek olmalıdır. Hasta


yatağı odanın en aydınlık yerinde olmalı ve hasta
yattığı yerden pencereden dışarıya bakabilmelidir.

İyi bir hemşire hastasının yatağını kendisi yapmalıdır.


Işık:
İhtiyacı olan sıradan bir ışık değil, doğrudan güneş
ışığıdır.

Eğer tercih edilmesi gerekiyorsa öğleden sonra güneşi


tercih edilmeli fakat mümkünse gün doğumundan
günbatımma kadar hasta güneş görebilmelidir.
Oda ve Duvar Temizliği:
Zemin her sabah önce ıslak sonra kuru bezle
silinmelidir.

Eğer hastanın yer değiştirmesi mümkünse yerler o


odada yokken yıkanmalıdır.

Özel hasta odalarında ise yapılacak en iyi şey zemini


ıslak bezle silmek ve sonra yer fırçasıyla kurutmaktır.
Kişisel Temizlik:
Eğer hastalar yıkanmaz ya da kıyafetleri
değiştirilmezse bu neredeyse hastaya ağzından zehir
vermek gibidir.
İshal, dizanteri gibi hastalıklarda yumuşak sabunla
cildi temizlemenin verdiği rahatlamanın eşi yoktur.
Sıcak su ve havlu yardımıyla yüze buğu yapıp cilt
ovulursa kirler ancak o zaman çıkar.
Umut ve Tavsiye Verme:
Ona daha önce elli defa duyduğu tavsiyelerden değil,
yerine getirilen tek bir iyi hareketten bahsedin.
Hasta Gözlemi: Hemşirelere verilebilecek en pratik
öğüt gözlemle ilgili olacaktır.
 Neyi ne zaman gözlemlemeli?
Hangi semptomlar iyileşmeyi, hangileri daha kötüye
gidişi gösterir?
Hangi semptomlar önemli, hangileri önemsizdir?

Bunlar hemşirenin eğitiminin vazgeçilmez parçasıdır.


Sonuç:
Hemşire hem iyi bir gözlemci hem de iyi bir raporcudur.
Unutulmamalıdır ki iyi bir hemşire aynı zamanda güvenilir
olmalıdır, sır saklamayı da bilmelidir, dedikodu
yapmamalıdır.
Hemşirenin önyargıları, kötü gözlem sebebidir.

Ek Bölüm:
Kendini hemşire olarak adlandıran pek çok kadın ile en ilgili
çarpıcı şey, hemşireliğin ABC sini öğrenmemiş olmalarıdır.
Hemşireliğin A’ sı; hasta bir insanın ne olduğunu
bilmek olmalıdır.

B, hasta insana nasıl davranılması gerektiğidir.

C ise hastanın, sağlığını kaybetmiş bir insan olduğu,


hayvan olmadığıdır. 
Florence Nightingale Yemini

Florence Nightingale’in hemşirelik çalışmalarından et­


kilenen Lystra Gretter (1858-1951), Florence
Nightingale adına bir yemin hazırlanmasını teklif etti.
Görev yapmakta olduğu Michigan Detroit’teki Farrand
Hemşirelik Okulu bu teklifi benimseyince yemin
metnini hazırlamak üzere Gretter başkanlığında bir
komite kuruldu.
Bu komitenin oluşturduğu, Florence Nightingale
Yemini ilk defa okulun 1893 mezunları tarafından
edilmiştir.41
Pek çok ülkede yıllar boyunca hemşireler mezuniyet
törenlerinde bu yemini ederek mesleklerine
başlamışlardır.

Türkiye’deki Amerikan hastanelerinde yetişen


hemşireler de çeşitli tarihlerdeki mezuniyet
törenlerinde Florence Nigh­tingale Yemini ederek
hayata atılmışlardır.
Van Amerikan Hastanesi’nde 1914 yılında eğitimlerini
tamamlamış olan dört hemşire Florence Nightingale Yemini
etmiştir.
Harput Amerikan Hastanesi’ndeki kursu başarıyla tamamlayan
üç kız öğrenci için 21 Eylül 1920 tarihinde yapılan mezuniyet
töreninde, hastanenin tıbbi direktörü hemşirelere, Floren­ce
Nightingale Yeminini imzalatırken, Başhemşire Ruth A.
Parmelee, yemini Türkçe, İngilizce ve Ermenice olarak oku­
muştur.
Lystra Gretter, 1935 yılında yemin metnini revize etmiş,
hemşirenin rolünü genişleterek hemşireyi bir sağlık misyoneri
olarak tanımlamıştır.
1935’te yapılan bir değişiklik de hemşirenin
kendisini insanlığın iyiliğine adamasıdır. Çünkü
bu dönemde hemşireler artık yatak başı hizmetinden
halk sağlığı hizmetine geçmiştir.

Hekimlere sadakat ifadesinin kaldırılmış olması ise


daha bağımsız bir hemşirelik mesleği anlayışına
yönelişin işareti olarak kabul edilmektedir.
Uluslararası Hemşirelik Konseyi, 1965 yılında yemi­ni
revize etmiştir.

Hemşire­lik okullarının mezuniyet törenlerinde, met­


nini verdiğimiz Uluslararası Hemşirelik Andı kullanıl­
maktadır.
"Yüklenmiş olduğum
sorumlulukların
bilincinde, geliştirdiğim
anlayış ve becerilerimle,
herhangi bir ırk, inanç,
siyasal veya sosyal düzen
ayrımı gözetmeksizin,
hastalarıma bakacağıma,
hayatı ko­rumak, ıstırabı
hafifletmek, sağlığı
yüceltmek için gereken
her türlü çabayı
göstereceğime;
Bakımım altındaki
hastaların, bütün değer ve
dini inançlarına saygı
duyacağıma, bana binleriyle
ilgili olarak verilen tüm
bilgileri saklayacağıma,
hayatı ya da sağlığı tehdit
edebilecek her türlü
girişimlerden sakınacağıma;
sağlık mesleki bilgi ve
becerilerimi en üst düzeyde
tutmaya çalışacağıma,
sağlık ekibinin bütün
üyeleri ile işbirliği
yapacağıma ve onları
destekleyeceğime;
Bunların tümünü
yaparken,
uluslararası
hemşirelik ahlak
yasasının onurunu
korumak için
gerekecek bütün
çabaları sarf
edeceğime ve
hemşireliğin
bütünlüğünü
koruyacağıma and
içerim .
SAVAŞLAR, YARALILAR, HASTANELER VE
HEMŞİRELER

KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK
KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK

Birinci Dünya Savaşı öncesinde her ülkenin Kızılhaç


Ce­miyeti orduya hemşire yetiştirmeyi gaye edinmiş ve
adeta hastabakıcı ve hemşire ordular hazırlamışlardı.

Birinci Dünya Savaşı başlar başlamaz Fransız Kızılhaçı


ordu emrine 23.000 diplomalı hemşire vermişti.
KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK

Savaşın başlamasıyla beraber hemşirelik teşkilatı


müthiş bir büyüme gösterdi.
Kızılhaç askeri hastanelere ve gezici has­tanelere
20.000 kayıtlı hemşiresini gönderdi.
Ayrıca 1918 grip pandemisiyle mücadele etmek için
takviye Kızılhaç hemşireleri görevlendirildi.
 Kızılhaç Hemşireleri/Şefkat Hemşireleri çok yararlı
hizmetlerde bulundular.
KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK

Yardım amacıyla kurulması ve yaralıların tedavisi için


açılan kurslarla kadın hemşireler yetiştirilmesi,
savaşlarda ka­dınların da bir misyonu olduğunu
gösterdi.

Savaş hemşireliği, erkeklerle eşit ölçüde


adanmışlık, vatanperverlik ve fedakarlık
gerektiriyordu.
KIZILHAÇ VE HEMŞİRELİK
Savaş hemşi­reliği ile hemşirelik mesleğinin yüzü,
Tanrı'dan vatana çevirdi ve kadınla özdeşleştirildi.

Artık erkekler için askeri hizmet neyse, kadınlar için


de hemşirelik oydu.
1877-78 OSMANLI-RUS SAVAŞI 93 HARBİ

OSMANLI HİLALİ AHMER CEMİYETİ

Türkiye’nin henüz bu iş için bir cemiyetinin


olmadığının altının çizilmesi gerektiğini ifade edilmiş
ve bir komite kurulmasını önerilmişti.
OSMANLI HİLALİ AHMER CEMİYETİ
İstanbul'da kurulmuş olan Hilal-i Ahmer Cemiyeti
hastaneleri askeri hastanelerin şubeleri olup geçici
hastanelerin savaş ala­nından tahliye edip İstanbul’a
naklettikleri hasta ve yaralıları kabul ederdi.
OSMANLI HİLALİ AHMER CEMİYETİ

Hilâl-i Ahmer(Kızılay) Cemiyeti Genel Merkezi'nce


alınan bir kararla 21 Şubat 1925 tarihinde Türkiye'nin
ilk Hastabakıcılık(Hemşirelik) Okulu**
İstanbul'da açılarak eğitim ve öğretime başlamıştır.

Böylece ülkemizde uzun yıllardır sağlık alanında


eksikliği hissedilen, eğitim görmüş, mesleki bilgi ve
beceriye sahip hemşire ihtiyacı, bu okulun
açılmasıyla karşılanmaya çalışılmıştır.
Yatılı ve gündüzlü kız öğrencilerin öğrenim gördüğü
bu okul, ilk açıldığı günden itibaren gerek yönetim ve
öğretim kadrosuyla, gerekse bu mesleği gerçekten
yapabilecek düzeyde ve nitelikte öğrencileriyle göz
doldurmuş, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında
güzide bir eğitim eğitim-öğretim müessesesi olmuştur.
İstanbul’daki Diğer Hastaneler
O sırada İstanbul'da faaliyet göstermekte olan askeri
hastane­ler; Haydarpaşa, Maltepe, Kuleli,
Humbarahane, Gümüşsüyü, İplikhane, Babıseraskeri,
Bahriye, Gülhane, Zeytinburnu Has­taneleri ile
Selimiye, Mecidiye (Taşkışla) ve Davutpaşa Kışlala­rı
yaralılara ayrılmıştı.
Nitekim hemşirelerin başarılı çalışmaları karşısında
Cemil Paşa; Lady Strangford’un hemşirelerle
sağladığı başarının, Türklerin kadınların erkek
hastanelerinde çalışması konu­sundaki
önyargılarını kırdığını ve gelecekte hem askeri
hem de sivil hastanelerde kadınların hasta
bakmasının bir istisna değil bir kural olmasını
arzuladığını söylemişti.
Plevne Tuçeniçe Deresi Ameliyathanesinden Erzurum’a
Çarpışmalar şiddetlen­dikçe hastaneler yaralı
dolmuştu. Tuçeniçe deresi (Bulgaristan) kenarındaki
evlere yerleştirilmiş 250 yaralının tedavisinde
kendisine yar­dımcı olan iki cerrah dışında bir manga
asker de hastabakıcı hizmeti görmekteydi.

Dr. Ryan bazı Türk kadınlarının yaralılara baktıklarına


da tanık olmuştu.
‘Elimizde hiçbir hastabakıcı ve hemşire yoktu, fakat
Türk kadın­larının yaralılara, her imkân gördükçe bir
Florence Nightingale sadakat ve feragati ile
baktıklarını gördüm’ demişti.
Ocak 1878’de asker ve halk
arasında tifüs, kangren ve
zatürre kaynaklı ölümler
dehşet verecek boyutlara
ulaşmış­tı.

Hekimlerin de hemen hemen


tamamı tifüse yakalanmış ve'
yarısından fazlası vefat etmişti.
Erzurum’da faaliyetleriyle be­
ğeni toplayan Amerikan
misyonerlerinden hemşire
Nicholson da hastalara
bakarken tifüse yakalanıp
hayatını kaybetmişti.
1897 TÜRK-YUNAN SAVAŞI YARALILARININ
BAKIMI
1897 Türk-Yunan Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda
hasta ve yaralıların bakımı, eğitimsiz ve genellikle
sakatlanıp çürüğe çıkmış askerler tarafından
yapılmaktaydı.
TEŞEKKÜRLER…
KAYNAKÇA
 Yıldırım N., (2014). Savaşlardan modern hastanelere türkiye’de
hemşirelik tarihi. İstanbul.
 Akandere O. (2002). Hilâl-i ahmer hastabakıcılık(hemşirelik)
okulunun açılması ve ilk mezunları.

You might also like