Download as ppt, pdf, or txt
Download as ppt, pdf, or txt
You are on page 1of 44

SINIFTA ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLETİŞİMİ

Öğrenme Hedefleri
İletişimle ilgili temel kavramlar bilgisini
bilebilme,
İletişim sürecinin öğelerini bilme,
İletişim sürecinde öğelerle ilgili değişkenleri
öğrenme,
Öğretmen-öğrenci iletişiminde öğelerle ilgili
değişkenlerden çıkarımlarda bulunabilme,
Öğrencilerle etkili iletişim kurabilme
Öğrencileri güdülemede içsel ve dışsal
güdülemeyi kullanabilme,
Öğrencilerle iletişimde stratejiler geliştirebilme
ve uygulayabilme
İletişim
Latince'deki “communis” sözcüğünden
türetilmiş olan Fransızca “communication”
kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır.
İletişim, ileti kaynağının, hedef seçtiği birey
veya kitlenin davranışlarını istediği yönde
etkileme, yönlendirme veya değiştirme
eylemidir.
Genel olarak iletişimi, bireyler arasında
“simgelere” ortak anlam kazandırma süreci
olarak tanımlayabiliriz.
Simgeler; dil, resim ve eylemler olarak
sınıflandırmaktadır. İletişim, bireyin
kendisiyle, bireyler arası ve toplumsal
düzeyde girdiği bir etkileşim süreci olarak
değerlendirilebilir.
İletişim amaçlı bir girişimdir.
Öğrenme sürecinde iletişimin amacı, duygu bilgi
ve becerileri paylaşarak davranış değişikliği
meydana getirme sürecidir.
İletişim, karmaşık insan ilişkileri alanını
kapsayan bir konu olup, iyi yönetilen sınıflarda
odak noktası teşkil eder.
İletişim, öğretmen konuşur öğrenci dinler
uygulamasından daha geniş bir anlam taşır.
İletişim, konuştuğunuz fakat aynı zamanda
dinlediğiniz, gidiş ve gelişi açık olan bir
otobana benzer.
Toplumsallaşmayı ifade etmektedir
İletişimde dört temel basamak vardır

Bir mesajı göndericinin alıcı tarafından anlaşılması


beklenen bir formda kodlanması ve bunu iletmesidir.

Gönderilen mesaj alıcı tarafından kodu çözülerek alınır


ve daha sonra bu mesaja verilecek karşılık yine alıcı
tarafından kodlanır.

Alıcı kodlandığı karşılığı göndericiye iletir; gönderici


geribildirimi çözer ve buna olan karşılığı verir.

Göndericinin geribildirime karşılığı yeni bir bilginin


verilmesi, ilk mesajın açıklanması veya mesajın
tekrarlanması olabilir.
İletişim Süreci ve Öğeleri

Kim Ne söyledi Hangi yolla Kime

KAYNAK İLETİ KANAL ALICI

Ne etkisi oldu
GERİBİLDİRİM
Kaynağa ilişkin Değişkenler

Kaynak; bir iletişim sürecinde hedeflediği kişi ya


da grupta davranış değişikliği oluşturmak üzere
iletişim sürecini başlatan kişidir. 

Alan bilgisi

Genel kültür

Formasyon

Kişilik ve karakter (adalet-güvenilirlik-söz-


davranış uyumu-sabır-hoşgörü-hitabet-
sevilmek………
İnanılırlığı ve güvenilirliği yüksek kaynaklardan
gelen iletiler tutum değişmelerini daha kolay
sağlamaktadır.

Birey iletinin, kendisine, referans bir kaynaktan


geldiğine inanırsa, ikna olma olasılığı artacaktır.

Eğer birey, ileti kaynağını kendi üzerinde


denetleyici ya da gözetleyici bir güç olarak
algılıyorsa, tutumunu iletide önerilen yönde
değiştirecektir.
İletiye İlişkin Değişkenler
İleti; kaynağın alıcıyla paylaşmak istediği düşünce,
duygu ve davranışları temsil eden sembollerdir.

İletinin kodlanması çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici,


kolay ve akılda kalıcı olmalıdır.

İleti (mesaj);
Açık ve anlaşılır
iyi organize edilmiş
Dikkat çekici
Anlamlı ve önemli olmalıdır.
Genellikle düşük korku dozu, tutum
değişiminde etkin olabilmektedir.

Olumsuz duyguların uyandırılması sonucu;


kaçınma ve iletişime karşı savunma
mekanizmalarının harekete geçmesine neden
olabilir.
Sonuçların iletide bildirilmesi, tutum değişimini (iknayı)
çok daha olası kılmaktadır.

İleti içeriğinde alıcının ödüllendirileceğine ilişkin bir


içerik genellikle, iletinin güdüleyici etkisini
arttırmaktadır.

İletiye aktif olarak katımlın sağlanması tutum değişimini


kolaylaştırmaktadır.

İkna edici iletideki savın iki yanlı sunulmasının


çoğunlukla, tek yanlı sunulmasından daha etkilidir.
Ussal iletişim? Duygusal iletişim?

Duygulara seslenen iletilerin bilgi


verici iletilerden daha etkili olup
olmadığı, ortam etkenlerine ve
bireysel psikolojik farklara bağlıdır.

Özellikle çocuklara yönelik iletişimde


hiciv ve güldürü unsurları tutum
değişikliğini olumlu etkilemektedir.
İletişimin sağlıklı gerçekleşmesi için;

İletinin alıcının dikkatini çekecek biçimde


kodlanması ve açık olması,

İletiyi kodlayan simgeler konusunda alıcı ve


vericinin ortak bilgisinin bulunması,

İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek


nitelikte olması,

Alıcının temel değerlerinin, tutumlarının


tanınması,

gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir.


Kanala İlişkin Değişkenler
Kanal; iletişim sürecinde kaynağın amaçları
doğrultusunda alıcıya gönderdiği iletileri taşıyan araç-
gereç, yöntem ve tekniklerdir. Kanal, iletinin
gönderildiği ve alındığı ortamdır.
Eğitim sürecinde öğretmenin konuşması, kullanılan
teknolojik araç-gereçler, ders kitapları ve bilgisayar
yazılımları kanallara örnek olarak verilebilir. 
Kaynak, hedef kitleye en kolay ve en etkili biçimde
hangi kanaldan ulaşabileceğini de tasarlamalıdır.
Karmaşık konuları kavrama ve hatırlamada basılı iletişim
araçları önemli bir üstünlüğe sahiptir.
Eğitim- öğretim sürecinde yüz yüze ilişkiler
yoluyla gerçekleşen iletişim, kitle iletişiminden
daha güçlü etkiye sahiptir.
İletinin alıcının baskın algılama kanalına uyumlu
bir şekilde biçimlendirilmesi etkililiği
artıracaktır.
Görsel algılaması baskın olanlar; görerek
öğrenmeye yatkındırlar. Sözel olmayan iletileri
daha öncelikle algılarlar. Yüzleri ve davranışları
içerikten daha çok önemser ve hatırlarlar.
Çevrelerini daha çok gözleriyle tarar ve işleme
koyarlar.
Duyusal algılaması baskın olanlar;
olaylarla ilgili değerlendirmelerini kulaklara
gelen uyarıcılara göre değerlendirirler.
Söylenen sözler, sözlerin söyleniş
şeklinden daha önemlidir.

Kinestetik (hissetme) algılaması baskın


olanlar, çevrede gelen uyarıcıların duygu
taşıyan veya yansıtan öğelere karşı
duyarlıdırlar. Olayları yarattıkları
duygularla veya yaşayarak algılamayı
yeğlerler. Olayla ilgili duygu halini
hatırlarlar
Alıcıya İlişkin Değişkenler

Alıcı: Kaynağın gönderdiği iletilere hedef olan kişi


ya da kişilerdir.

Alıcı, iletiyi okuyan, dinleyen ya da izleyen kişi,


grup, topluluk ya da kitledir.

İletişim sürecinde istenen tepkiyi vermesi


beklenenler, süreçte “alıcı” rolünü üstlenirler.

Alıcı, iletişim süreci boyunca birbirini izleyen


dikkat, anlama, benimseme, saklama ve
anımsama, eylem (davranış) aşamalı bir yol
izler.
Alıcılar sahip oldukları siyasal, ekonomik,
toplumsal ve kültürel ilişki biçimleri
gönderilen iletiyi algılama, anlamlandırma
ve kullanma süreçlerini etkilemektedir.

Bireyin, danışma grubuna bağlılık derecesi,


tutumun grup normlarına uyacak şekilde, ne
ölçüde değişeceğini belirler.

Sonuca ilişkin ipuçlarının ileti içeriğinde


belirtilmesinin zeki kişilerin tutum
değişimine fazla etki yapmadığı, ancak
donuk zeki olanlar için önemli olduğu
belirlenmiştir.
Zeka ile ikna edilebilirlik arasında genel olarak
belli bir ilişki olduğu söylenebilir.

Basit ve iyi savunulmayan iletilerin, öz-saygısı az


kişiliklerde daha çok iknaya neden olurken,
karmaşık ancak iyi savunulan iletilerin, öz-
saygısı az kişiliklerde daha az iknaya neden
olduğu saptanmıştır.

İkna ile otoriter kişilik yapısı arasında da ilişki


kurulmuştur.

Otoriter kişiler, otoriter iletilerden etkilenerek


tutum değişimi göstermekte, otoriter olmayan
kişiler ise gerçek bilgilere dayanarak tutum
değişimine daha açık olmaktadır.
Bireyin yaşı ile ikna edilebilirlikleri arasında da ilişki
olduğu saptanmıştır. Bireyin iknaya en açık
olduğu yaşın dokuz olduğu kabul edilmektedir.
Bu yaştan sonra ikna edilebilirlik azalmakta ve
gençlik yıllarında belli bir düzeye ulaştıktan sonra
durağanlaşmaktadır.

Alıcılar, inanç ve eylemlerini destekleyen iletileri


ararlar, seçerler, kendilerine uygun kanaldan tek
boyutlu iletişime yönelerek içe kapanabilirler.
İnançlarına saldırı algısı, ileti kanalına tamamen
kapanma, ilgiyi kesme biçiminde olabilir.
Birey, iletileri bir gereksinimine yanıt verdiği ya da
pratik bir amacına hizmet ettiği zaman ister ve
arar.

Destekleyici olan iletiler, destekleyici olmayana


iletilere tercih edilir. Bu görüş iletilerin faydacılık
temeline dayanır. Bazı ileti tercihleri ise,
faydasızlık nedeniyle faydalıdır. Çünkü bireye,
bir rolden, bir sorumluluktan veya bir görevden
kaçış olanağı verir.

Bağımsız kişiliğe sahip olanların entelektüel


etkinlik, ego gücü, önderlik yeteneği ve sosyal
ilişkilerde olgunluk düzeyleri bağımlı kişiliklere
göre daha yüksektir.
Bağımlı kişilikler, daha az ego gücüne sahip,
kendi dürtülerini daha az hoşgörü ile
karşılayabilen, belirsizliğe tahammül
edemeyen, sorumluluk yüklenme yetene­
ğine daha az sahip, kendilerini daha az
tanıyan, daha az orijinal olan, ayırımcı
önyargıya ve yetkeci tutumlara sahip, ana-
babalarını kusursuz olarak gören, dıştan
gelen ve toplumun onayladığı değerlere,
doğru-yanlış yargılarına önem
vermektedirler .
Alıcı, iletişim sürecine aktif katılması
katkıda bulunduğunda tutum değişimi,
pasif konuma oranla daha kalıcı
almaktadır.
Sağlıklı bir iletişimin sağlanması için
alıcının;
Düşünceleri kendi sözleriyle ifade etme;
Diğerinin davranışını tasvir etme
İzlenimleri kontrol etme, alma
becerilerine sahip olması
gerekmektedir.
Etkin Dinleme
Dinleme; gelen iletiye yönelmek, tüm dikkatini
vermek, iletiyi almak ve yorumlamaktır.
Etkin dinleyici olmak; karşıdakinin duygularını
anlayabilmek, tanımlayabilmek, onlara zamanında
yanıt verebilmek ve onları kendi sözcükleriyle
tekrarlayarak konuşanın onayını almaktır. İçinde
ötekine karşı saygıyı, onu kabul etmeyi, ona değer
vermeyi, empatiyi, algılamayı, algıladıklarını
yansıtarak sınamayı, ayrıntıların farkına varmayı,
dolayısıyla eşitlikçi, demokratik bir tutumu
barındırır.
Etkin dinlemeyi gerçekleştirmek için;

Öğretmen, öğrencinin kendi sorununu çözebileceğine içten


inanmalıdır.

Öğretmen, öğrencinin duygu ve düşüncelerini kabul edebilmelidir.

Öğretmen, duyguların genelde geçici ve anlık olduğunu bilmelidir.

Öğretmen,öğrenci sorunlarının çözülmesi gerektiğine inanmalı ve


bunun için vakit ayırmalıdır.

Öğretmen, sorunu olan her öğrenci ile birlikte olmalı ama kendi
kimliğini de korumalıdır.

Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarını paylaşmak ve konuşmaya


başlayabilmek için zorlanabilirler.

Öğretmenler, öğrencilerin sorunluluğunun gizliliğine saygı


duymalıdır.
Empatik Yaklaşım
Empati "bir insanın, kendisini karşısındaki
insanın yerine koyarak onun duygularını
ve düşüncelerini doğru olarak
anlamasıdır" biçiminde tanımlanır.
Empatik dineme; kişinin iç dünyasını anlayarak
onun gözüyle dünyayı görebilme sürecinin,
dinleme yapılırken gerçekleşmesidir. Bu süreç
kişinin davranış, duygu ve düşüncelerini
yargılamadan onun kişisel bağlamı içinde onu
anlamayı ve yorumlamayı içerir.
Geribildirime İlişkin Değişkenler
Kaynak, alıcısına gönderdiği iletilerin alınıp
alınmadığını, alındıysa anlaşılıp
anlaşılmadığını ya da ne derece anlaşıldığını
alıcıdan kendisine gelen tepkilerden
anlayacaktır. Alıcıdan kaynağa yönelen bu
tepkilere  “geribildirim” denilmektedir.

İletişim sürecinin istenilen yönde gerçekleştirilip


gerçekleştirilmediği, kaynağın hedef
üzerindeki istek ve beklentilerinin ne ölçüde
sağlandığının ölçülmesinde geribildirim can
alıcı bir öneme sahiptir.
İletişime süreç niteliğini kazandıran
geribildirimdir.

Her geribildirim sonraki iletileri belirler ya da


değiştirir.

Geribildirim her türlü etkileşimde iki kanallı bir


süreçtir.

Kaynak, hedef tarafından başlatılan geribildirim


sürecinden hareketle, gönderdiği iletinin
etkisinin ne olduğunu anlayabilir ve daha
sonraki iletilerin ona göre aynı biçimde
göndermeye devam edebilir, iletişim tarzını
değiştirebilir ya da tümüyle sonlandırabilir.
Olumlu geribildirim vermenin düşük sosyo-
ekonomik düzeyden gelen ve başarı düzeyi
düşük öğrenciler daha etkili olduğunu
göstermektedir.

Belirgin, açık ve betimleyici geribildirim


öğrencilerin başarılarının sorumluluğunu
almasına yardımcı olur.

Öğretmenin öğretim sürecinde süreç


değerlendirmesinde, duruma göre, öğrencinin
derste anladıklarını özetlemesi ve/veya
konuşmacının konuşmasını özetlemesini
istemesi, iletilmek istenen iletiyle, alınan ileti
arasında fark olup olmadığını anlamak açısından
gereklidir22
Kendisi İle İletişim

Kişi kendisi ile iletişim yaparken düşünür, kafasında


kendisiyle ve başkalarıyla konuşur, tartışır, kavga
eder, küser, barışır, sevişir, oynar ve eğlenir.
Kendi başına kararlar verir, kararlar değiştirir,
problem çözer, planlar yapar ve yıkar, yeniden
yapar, kendi ve ilişkide bulunduğu dış dünya ve
insanlar hakkında değerlendirmeler ve
karşılaştırmalar yapar, kendiyle ve dışıyla olan
ilişkilerini düzenler ve yürütür .
Kişiler Arası İletişim
Kişiler arası iletişim, kaynağını ve hedefini
insanların oluşturduğu iletişimdir.
İletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi
için;
Yüz yüze olması,
Katılımcılar arasında bir ileti alışverişinin
olması,
Söz konusu iletişimin sözlü veya sözsüz
nitelikte olması, gerekir
Juhari penceresi

Başkaları Başkaları
Tarafından Bilinen Tarafından
Bilinmeyen

Kendi Arena Kör Nokta


Tarafından Bilinen

Kendi Sahte Yüz Bilinmeyen


Tarafından
Bilinmeyen
Juhari penceresi dört gözlüdür. Her gözün iletişim için
önemi farklılık göstermektedir.
Arena: Etkili iletişime en uygun alandır. Bu alan ne
kadar genişlerse iletişimin etkinliği de o kadar artar.
Kör Nokta: Eğer iletişim için gerekli bilgiye başkaları
sahip değilse Kör Noktadan bahsedilebilir.
Sahte Yüz: Bu alanda da birey, kendisi hakkında bilgi
sahibi olmakla beraber bu bilgiyi diğerleriyle
paylaşmamaktadır.
Bilinmeyen Alan: Bu alanda ne bireyin kendisi ne de
başkaları bilgi sahibi değildir. Böyle bir durumda
etkili iletişim kurmak mümkün değildir.
Öğrencilerinize belirli bir konunun önemli olduğunu
iletmek istediğinizi ve "Bu unutulmaması gereken
bir konudur" gibi bir kodlanma ile mesaj
gönderdiğinizi varsayalım.
Gönderilen bu mesaj "bu konu büyük bir olasılıkla
gelecek sınavda sorulacak" anlamında çözülerek
alınacaktır. Öğrenciler bu bilgiyi önemli not olarak
defterlerine yazarlar.
Öğrencilerin verilen mesajı önemsemediklerini
gördüğünüzde "bu konu çok önemli olduğu için
tekrar ediyorum" gibi, mesajı başka bir şekilde
kodlanarak gönderebilirsiniz.
gönderebilirsiniz
Mesajlar; sözel, sesli, veya fiziksel olarak ya da
çevredeki diğer uyaranlar yoluyla gönderilebilir
veya alınabilir.
Konuşma ile gönderilen mesajlar söz ve ses olmak
üzere ikiye ayrılır.
Sözel iletişim:
iletişim söylenen sözcükler ve onların gerçek
anlamlarını içerir
sözel unsurlarla ilgili olarak mesajın
öğrenilmesini etkileyen değişkenler;
Organizasyon; Başlangıçta veya bitiminde sunulan
mesaj daha iyi hatırda tutulur.
Zıt unsurluluk; karşıt fikirleri içeren mesajlar iyi
öğrenilir.
Dil yoğunluğu; yorumlanmış ve değerlendirilmiş
sözel ifadelerin daha iyi öğrenildiği görülmektedir.
görülmektedir
Somutluk; mesaj ne kadar somut ise, öğrenme o
kadar iyidir.
Ses unsurları, sesin kararlılığını, telaffuzu tonu, ritmi,
vurgusu ve şiddeti gibi değişkenleri kapsar.

Ses kullanma becerisi öğrencileri belirli bir göreve


yöneltme, olumlu sınıf atmosferini muhafaza etme
ve öğrenci dikkatinin kaybolmasını önleme
işlevlerine büyük katkılar sağlar.
Sesin şiddetinde, vurgusunda, telaffuzunda, tonunda
ve hızındaki değişiklikler, mesajı vurgulamanın yanı
sıra sözcüklerin anlamlarını da değiştirebilir.
Ton ve telaffuz sözcüklerin ciddiyetini ve önemini
iletebilir. Fazla vurgulu bir sesle ifade edilen
sözcükler kod çözücü alıcının sinirlerini
tırmalayabilmesi nedeniyle anlaşılmayabilir.
Çok derinden gelen ses ile yapılan konuşmalar ise
dikkatin mesajdan ayrılmasına yol açabilir.
Sesin yüksekliği, tonu, vurgusu, telaffuzu ve
konuşma hızı yolu ile duygusal mesajlar da
gönderilebilir.
Yüksek ses, hızlı konuşma ve hafif bir vurgu
heyecan ve arzuyu iletirken düşük ses ve
vurgunun olmayışı ilgisizliği iletir.
Neşe, arzu, kızgınlık, endişe, çekingenlik,
memnuniyetsizlik, kararlılık, kararsızlık gibi
duygular sesin çeşitli şekillerde değiştirilmesi
yolu ile iletilir.
Sözsüz iletişim

Her iletişim işitilmez. sözcükleri kullanma


tarzımız kadar; bakış, duruş, hareket, sesin
kullanımı ve kıyafetimiz yoluyla da sürekli
olarak mesajlar göndeririz.
Öğretmenler açısından sözsüz iletişim
kanallarının %80'ninden fazlasını
oluşturmaktadır.
Sözsüz iletişim tesadüfü veya planlı ve kontrollü
olabilir.
Yüz ifadelerinin dili ;yüz ifadeleri kişisel
duyguların iletiminde kelimelerden sonra
gelen ilk iletişim kanalıdır.

Yüz ifadeleri bilinçli olarak veya istenmeden kolayca


izlenebilir.
Kısa süreli yüz ifadeleri genellikle istenmeden olur
ve hemen başka ifadelerle örtülür.
Bilinçli yüz ifadeleri genellikle korku, kızgınlık,
mutluluk veya hayret gibi duyguların şiddetli
olarak hissedilmesi ile ortaya çıkar.
Göz teması: sözsüz iletişimde
kullanılabilecek en etkin kanal
gözlerdir.
gözlerdir
Göz teması ile iletişim başlatılabilir, sürdürülebilir
veya bitirilebilir.
Sınıfta göz teması genellikle, konuşmasını istedikleri
öğrenci ile göz teması kurar konuşmayı kendileri
sürdürmek isterlerse de göz temasını keserler.
Öğretmenler genellikle göz temasını soruyu hangi
öğrencinin cevaplandırabileceğini, kimin ödevini
tamamlamadığını veya dersi izlemediğini anlamak
maksadıyla kullanırlar.
Göz teması, davranışların değiştirilmesi için de
kullanılabilir.
Beden dili :başın, kolların, ellerin ve vücudun diğer
unsurları ile yapılan jestler, sözsüz iletişimin
kapsamına girmektedir.
girmektedir

Jestler, ellerimizle bir şekil oluşturduğumuzda


betimleyici,
bir öğrenci konuşurken onu başımızı hareket ettirerek
onayladığımızda pekiştirici,
tahtadaki yazıya vurduğumuzda vurgulayıcı, elimizle
sıraya veya ayaklarımızla yere vurduğumuzda dikkat
toplayıcı işlev görebilir.
Çok fazla jest kullanıldığında önemli noktanın hangisi
olduğu anlaşılmaz, dikkatin mesajdan çok jestlere
yönelmesine neden olabilir.
Duruşunuz ve genel tavrınız da bilgi iletir. Gergin bir
vücut iletişime kapalılığı ve güvensizliği belirtir.
Dokunma; sözsüz iletişimde son derece güçlü
bir etkiye sahiptir.

Öğrencilerin yaşları dikkate alınmalıdır. Dokunma


ilköğretim birinci kademe öğrencileri için ihtiyaç
iken daha büyük yaşlı öğrenciler için uygun
olmayabilir.
Küçük öğrenciler öğretmenin fiziksel temasına
ihtiyaç duyarlar.
Fiziksel temas ait olma duygusunun oluşması ile
güvenlik ve ilgiye dayalı ilişkilerin oluşturulması
açısından önemlidir.
Lise öğrencilerine dokunmadan genellikle
kaçınılmalıdır.2
Çevre kullanımı ve hareketlerin dili; çevreyi ve
öğretim ortamını nasıl kullandığınız da bir
mesaj iletir.

Düzensiz bir sınıftaki nesneler monotonluk,


yorgunluk baş ağrısı sinirlilik ve düşmanlık
tepkileri yaratırken;
iyi düzenlenmiş sınıflardaki nesneler rahatlık,
memnuniyet, önem ve görevleri yerine
getirmekten zevk alma gibi tepkiler ortaya
çıkarmaktadır.
Zamanın dili: Öğretmen tarafından sınıfın
zamanının nasıl kullanılacağına karar verilmesi
önemli bir bilgi iletir.

Bir konuya az zaman ayrılması veya bu


konunun geçilmesi ya konunun önemsiz
olduğunu veya öğretmenin bu konuya ilgi
duymadığını iletir.
Susma, Önemli bir konudan önce veya sonra
yapılan duraklama, konunun önemini belirtir
ve vurgular.
Uzun süren susmalar strese ve korkuya neden
olabilir.

You might also like