Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 21

AİLEDE İLETİŞİM

SORUNLARI VE ÇATIŞMA
Aile
 Geniş anlamda aile; evlenme, kan ya da evlât edinme bağlarıyla birbirine bağlanmış,
aynı evde yaşayan, aynı geliri paylaşan, birbirleri ile devamlı ilişki ve etkileşim
altında olan, karı-koca, ana-baba, kız-oğul, kız kardeş-erkek kardeş gibi sosyal
ilişkileri olan insanların oluşturduğu bir birliktir.
 Bir başka tanıma göre aile; evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar,
kardeşler vb.lerinin arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük
bütündür.
 Bilindiği gibi aile toplumun çekirdeği ve temelidir. Her toplum kendini oluşturan
ailelere dayanır. Sağlam ve güçlü bir toplum ancak güçlü ve düzenli ailelerden oluşur.
Aileye sağlam bir düzen vermek aynı zamanda toplumu düzenlemek demektir.
İletişim

 İletişim sözcüğünün kökeni Latince “komunis” den gelmekte ve


ortaklık oluşturma anlamında kullanılmaktadır.
 İnsanlara özgü iletişim iki kişi ya da bir kişi ile çok sayıdaki kişiler
arasındaki ilişkiye dayanmaktadır.
 Kişiler arası iletişim ise bir kişiden bir başkasına anlamlı iletilerin
gönderilmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
Etkili İletişim
 Etkili iletişim, iletişim engellerinin ortadan kaldırıldığı veya mümkün
olduğunca aza indirildiği, istenilen ve beklendik iletişim biçimidir.

 Etkili iletişim için dinleme, kendini açma ve ifade etme becerileri çok
önemlidir. Dinlemede etkili dinleme, empati kurarak dinleme, açıklıkla
dinleme, farkında olarak dinleme önemli bir yer tutmaktadır.
 Etkili dinlemede; bir konuşmanın anlamını tam olarak kavrayabilmek için soru
sormak, geri bildirimde bulunmak yani iletişimde işbirlikçi olmak
gerekmektedir.
Etkili İletişim
 Empati kurarak dinlemede, kişinin iletişim sırasında karşındakinin duygu ve
düşüncelerini anlayabilmesi ve duyarlı bir yaklaşım içinde olması, karşıdaki kişinin dile
getiremediği duygularını da sezebilmesi önemlidir.
 Açıklıkla dinlemede, en önemli olan yargılamadan önce sözün ve konuşmanın tamamını
duyabilmektir. Bu tür dinleme anlaşmazlığı ortadan kaldırabilir.
 Farkında olarak dinlemede, kişinin ses tonu, yüz ve mimikleri ile konunun içeriğini
desteklemesi önemlidir.
 Etkili iletişimin gerçekleşmesi için bu becerilerin mümkün olduğunca kullanılması
gerekmektedir.
 Bireyler diğer insanlar ile kendini tanımak ve keşfetmek, diğer insanları tanımak ve ilişki
çerçevesi içinde kendini keşfetmek, dünyayı keşfetmek, diğer insanlarla paylaşımda
bulunmak ve diğerlerine yardım etmek, başkalarını etkilemek ve etkileşmek gibi nedenler
ile iletişim kurmaktadır
Aile İçi İletişim

 Aile içi iletişim


 eşlerin birbirleri arasında,
 annenin çocuğuyla veya çocuklarıyla,
 babanın çocuğuyla veya çocuklarıyla,
 çocuğun anne ve babasıyla,
 kardeşlerin birbirleri ile kurduğu iletişim olarak tanımlanabilir.
 Aile içi iletişim çocuğun kişiliğinin gelişiminde etkilidir.
Ailede İletişim Sorunları
 Aile içi iletişim sorunları farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
 1) Ebeveynlerden Birinde Psikolojik Bir Sorunun Varlığı
 Depresyonda olan anne ve/veya babanın çocuğunu ihmal etme olasılığı oldukça yüksektir. Bu
ihmal, çocuğun fiziksel bakımını yeterince sağlayamama şeklinde olabildiği gibi ağırlıklı olarak
duygusal ihtiyaçlarını karşılayamama şeklinde kendini gösterir.
 Ebeveynin depresyonda olması nedeniyle çocuğun ihmal edilmesi sonucunda çocukluk ve
ergenlikte yaşanan sorunlardan bazıları kaygı bozuklukları, kız çocuklarında depresyon, erkek
çocuklarda ise alkol ve madde kullanımına yönelme şeklinde kendini gösterir.
 Ebeveynlerin yaşadığı ve çocuğu veya ergeni travmatik bir şekilde etkileyen psikolojik
sorunlardan biri de kaygı bozukluğudur.
 Ebeveynlerde sinirlilik, öfke patlaması gibi agresyon ile ilgili sorunların varlığı, anne ve/veya
babanın, çocuğa karşı cezalandırıcı tutumlarda bulunmalarına, sözel ve/veya fiziksel şiddet
sergilemelerine, katı, baskıcı, hoşgörüsüz ve tahammülsüz davranmalarına yol açmaktadır. Bu
olumsuzlukları yaşayan çocuk travmatik etkiye maruz kalır.
 2) Ebeveynlerin Kendi Aralarında Yaşadıkları Sorunlar

 Anne baba arasındaki iletişimsizlik ve tartışmalar çocuğun ve ergenin psikolojisini önemli


derecede etkilemektedir. Şahit olunan sözel ve fiziksel şiddet davranışları kadar anne baba
arasında sağlıklı iletişim ve muhabbetin yokluğu da çocukta mutlaka olumsuz etki yaratır.
 Evde anne baba arasında sözel ve fiziksel şiddet hiç olmasa dahi iletişim ve muhabbetin
yokluğu ya da yeterli düzeyde olmaması durumu çocuğun sağlıklı iletişim kurma
becerisini edinmesini sekteye uğrattığı gibi, çocukta psikolojik sıkıntıların gelişmesine de
neden olur. 
 Çocuğun anne babasının tartışmalarına, sözel ve fiziksel şiddete şahit olması, anne ve
babanın kendi içlerinde yaşadıkları sorunları çocuğa yansıtmaları, çocuğun görmemesi ve
duymaması gereken olay ve durumlara maruz kalması, çocukta kaygıya, depresyona,
öfkeye ve özgüven eksikliğine neden olur. Ayrıca çocuk anne babasının birbirlerine olan
sevgileri konusunda da kaygılanır ve onları kaybetme korkusu duyar.
 3) Anne-Baba ile Çocuk Arasındaki İletişimsizlik ve Duygusal İhmal

 Duygusal ihmal çocuğa bakmakla yükümlü anne ve babanın bu bakımı sadece fiziksel bakım
ve çocuğun okumasını sağlamak gibi oldukça kısıtlı manada algılamaları ve gerekli duygusal
yakınlığı gösterememeleri ile ilgili bir durumdur.
 Anne ya da babanın yeterli sevgi ve ilgiyi gösterememesi, gerekli ve yeterli sözel ve
dokunsal iletişimi kuramamaları, doğru ve etkili iletişimi kuramamaları, eşlerden birinin
çocuğu fiziksel, sözel ya da duygusal olarak istismar etmesine diğerinin göz
yumması çocuğun duygusal olarak ihmal edilmesi anlamını taşır.
 Anne ile baba arasında sözel ve/veya fiziksel şiddete şahit olan çocuk da duygusal ihmal
kurbanı sayılmaktadır. Bu çocuklarda; ayrılma anksiyetesi (kaygısı), uyku bozuklukları,
psikosomatik belirtiler, sosyal beceri eksikliği ve davranış bozuklukları görülür.
 4) Ergenlik Döneminde Sorunlar
 Her şeyden önce ergen sevilme, anlaşılma, güven ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Bu
nedenle de anne babaların bu duyguları yaşatma adına söz ve davranışları konusunda hassas
ve özenli olmaları gerekir. Aksi takdirde ergen bu duygularını tatmin edemeyecek ve farklı
çevrelere bu duygularına doyum bulmak adına ihtiyaç duyacaktır. Aynı zamanda ergen,
ebeveynler arasındaki sorunlar hariç, aile konuları dışında tutulmamalı ve fikir alışverişlerine
dahil edilmelidir.
 Ergenlik dönemindeki çocuğun arkadaşları abartılı bir şekilde eleştirilmemeli ve diğerleri ile
çocuk karşılaştırılmamalı, anne baba bu konuda çocuğunun arkadaşlarını tanımaya çalışmalı
ve bunu çocuğuna hissettirmelidir. Hoş olmayan bir durum varsa bu ergenle paylaşılabilir
ancak tanımadan eleştirmek, ergenin anne babasını suçlamasına neden olacaktır. 
 Aile ortamını kendisini rahat ifade edebileceği bir şekilde oluşturmak son derece önemlidir.
Anne babaların dikkat etmeleri gereken nokta çatışmayı büyüten söylemlerden uzak durmak
olmalıdır. Anne babanın söyledikleri ve uyguladıkları arasında çelişkiye yol açabilecek
farklılıklar olmamalıdır. Ergene karşı sabırlı ve sevecen davranabilmek, onun amacının ne
olduğunu anlayabilme ve ne düşündüğünüzü ona anlatabilme fırsatını oluşturacaktır.
Aile İçinde Yaşanan Çatışmalar
 Çatışma, birbiriyle ilişki içinde bulunan iki ya da daha fazla taraf arasında,
kaynakların sınırlı olması, değerlerinin, gereksinimlerinin, çıkarlarının birbiriyle
uyuşmaması sonucu ortaya çıkan anlaşmazlık şeklinde tanımlanmaktadır.
 Çatışma, bireyin "kendi içinde", tutum, değer ve tercihleri arasında olabileceği
gibi, "dış dünya" ile ilişkili olarak, bireyler arasında "ikili çatışma" şeklinde de
olabilir.
 Evlilik ve aile konusu ile ilgili olarak, eşler arasında olan ikili çatışma, eşlerden
biri tarafından, kendi isteklerini karşı tarafın engellediği veya engellemek üzere
olduğu algılaması ile başlayan ve iki tarafın, algılarını, duygularını ve
davranışlarını içeren bir süreçtir
 Bireylerin psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda, kaynakların
sınırlı olması durumunda ve değerlerin, önceliklerin farklı olması durumunda
bireyler arasında çatışmanın çıktığı ifade edilmektedir.
Aile İçinde Yaşanan Çatışmalar
 İster aile ilişkileri, isterse çevresinde olsun uzun süre birlikte olan iki kişinin
aralarında sürtüşme ve tartışmaların çıkması doğaldır.
 Doğal olmayan bu çatışmaların ilişkiyi bozması ve yıpratmasıdır.
 Yıkıcı tartışma, küçükten beri çevrede görerek öğrendiğimiz ve çoğu kimsede
köklü bir alışkanlık halinde yerleşmiş bir davranış biçimidir.
 Aralarında çıkan sorunları, bireyler bu tür bir yaklaşımla ele aldıklarında elde
edilen sonuç genellikle olumsuzdur.
 Yapıcı tartışma ve iyi niyet, karşılıklı güven ve eşit söz hakkı ortamında
gerçekleşebilir. Böyle bir ortam uzlaşmaya varabilmek için zorunlu ancak yeterli
değildir.
 Yapıcı tartışma tutumunun aile içi ilişkilerde uygulanabilmesi için bireyin kendini
bilinçli olarak eğitmesi gerekir
Aile İçinde Yaşanan Çatışmalar
 Aile içinde yaşanan çatışmaların diğer bir boyutu ise şiddettir.
 Şiddet, "Kasıtlı olarak; tehditle veya fiilen kendine, diğer bireye veya bir grup ya da
topluluğa karşı yaralama, ölüm, psikolojik zarar verme, engelleme veya yoksun
bırakma ile sonuçlanan fiziksel güç kullanımı" olarak tanımlamıştır.
 Aile içi şiddet ise; aralarında kan bağı ya da hukuksal bağlılık bulunan, birlikte
yaşayan, kısacası kendisini aile olarak tanımlamış bir grup içinde zorlamak,
aşağılamak, güç göstermek, öfke ve gerginlik boşaltmak amacıyla bir bireyden
diğerine yöneltilen her türlü şiddet davranışıdır.
 Eşler arasında meydana gelen şiddet durumlarında, çoğu zaman fiziksel şiddet ön
plana çıkmaktadır.
 Eşler arası şiddetin psikolojik, sözel, ekonomik, cinsel yönleri de bulunmasına
rağmen, bu şiddet türlerinin görünürlüğünün, ölçülmesinin, açıkça dile
getirilmesinin zorluğu gibi nedenlerden dolayı, eşler arası şiddet neredeyse fiziksel
şiddetle özdeş hale gelmektedir.
Aile İçi Çatışmanın Nedenleri
 Sağlıklı aile denildiğinde akla ilk gelen şey, içerisinde sorunların olmadığı, hiç bir
tartışmanın, çatışmanın yaşanmadığı aile gelmektedir.
 Aslında, insanların birlikte yaşadığı bir yerde tartışma ve hatta kimi zaman çatışma
kaçınılmazdır.
 Birlikte yaşamadan kaynaklı kimi anlaşmazlıkların ortaya çıkmasının normal olduğu
kabulünden hareket edilirse, aile içi çatışmalarda esas problemin meydana gelen
çatışmalara karşı ailenin tavır alış biçiminden kaynakladığı görülmektedir.
 Yani aileler yaşanan çatışmalara hangi biçimde yaklaşmakta ve problemleri nasıl
çözmektedirler?
 Yahut yaşanan bu sorunları çözmek için çaba mı göstermekte ya da sorunu
görmezden mi gelmektedirler?
 Sağlıklı aile işte bu sorunlara karşı uygun çözümleri birlikte karar alma
süreçlerinden geçirerek hayatlarına uygulayan ailelerdir denilebilir.
 1) Evliliğe İlişkin Sınırlar
 Evlilik sözleşmesiyle bir araya gelen bireylerin huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşaması
öncelikle karşılıklı hak ve sorumluluklarını yerine getirmesine bağlıdır. Evlilik ilişkisinde,
eşler arasındaki çatışmalar çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir.
 Aileye ilişkin sınırlardan biri kişinin aile üyelerini kendisine benzetmeye zorlamasından
kaynaklanan çatışmadır. Kişinin kendinde beğenmediği veya kabullenemediği bir yönünü
eşine yansıtması da başka bir çatışma nedenidir.
 Ailenin duygusal ve psikolojik sınırları vardır. Bu sınırlar; duygusal alışverişleri, yakınlığı,
birlikte davranışları kontrol ederler.
 Sınırların belirsiz, iç içe geçtiği aileler; aile kuşakları arasında geçirgenliğin yüksek
olduğu ailelerdir. Roller belirsizdir.
 Sınırların katı olduğu birbirinden kopuk ailelerde ise; ailede güçlü bağların yokluğu
gözlenir. Aile üyeleri arasında ilişkiler zayıf veya yok gibidir.
 Ailenin üyelerinin birbirlerine karşı takınacağı tutum ve davranışlarla ilgili sınırlar aile
bütünlüğünü de koruyacak şekilde esnek olmalıdır.
 2) Üst Ailelerin Müdahalesi
 Anne-babaların çocuklarına yönelttikleri tutumların sağlıklı olması, büyük ölçüde onların kendi
içinde barışık, dengeli, huzurlu ve birbirlerine karşı sevgi ve saygılı olmalarına bağlıdır. Anne-
babanın çocuklarına ilişkin baskıcı, koruyucu, kararsız, ilgisiz, destekleyici gibi farklı tutumları
vardır. Anne babalar kimi zaman çocuklarının büyüdüklerine ve yeni aile kurduklarına
bakmaksızın aynı tutumlarını sürdürmeye devam etmektedir.
 «Gelini kendi evine getirme» şeklinde evliliğin ilk 3-5 yılını anne-babanın yanında geçirme;
çoğu kez, gelin-kaynana çatışmalarına yol açmakta, aile içi huzursuzlukların yaşanmasına
neden olmaktadır. Eşi ve annesi arasında kalan erkek ise kimi zaman ikilemler yaşamakta, eşi
ve ailesi arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadır.
 Türkiye'de evliliklerde çıkan problemler ilk olarak aile meclislerinde ele alınır, çözümler
üretilir. Türk ailesi dayanışmacı, koruyucu niteliklere haizdir, ebeveynler aileler üzerinde çok
etkilidirler. Aile içinde meydana gelen en küçük olaya müdahil olurlar. İyi niyetle başlanan kimi
müdahaleler zamanla çekilmez hale gelir.
 Başlangıçta müdahalenin amacı sorunu çözme niyeti olsa da aile içerisinde yeni sorun,
anlaşmazlıklar, şiddet ve çatışma ortamlarının çıkmasına sebep olurlar.
 3) İletişim Eksikliği
 İnsanın biyolojik bir varlıktan sosyal bir varlığa dönüşmesini sağlayan en önemli unsurun
iletişim olduğunu söylemek mümkündür. Aile içinde bireylerin gerek aile içi ilişkileri
ilgilendiren konularda gerekse bireylerin kendi yaşadıkları sorunlara ilişkin konuları
konuşmamaları, sorunları paylaşmamaları bireyleri birbirinden uzaklaştırır.
 Ailenin sağlıklı ve güçlü olması üyeler arasındaki ilişkinin gücüne bağlıdır. İlişkilerin
sağlıklı ve güçlü olması için de etkin iletişim gereklidir.
 Aile içi iletişimin engellenmesine sebep olan faktörler;
 Sahiplenme, egemen olma girişimi, saldırganlık pasiflik, eleştiriye aşırı duyarlılık,
kıskançlık, özgüven eksikliği, güven tazeleme, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, sosyal
ortama girme eksikliği, utangaçlık, küsme-surat asma, sık sık sinirlenme, şiddet-intihar
tehditleri, duygusal ve fiziksel uzaklaşma ve yalandır.
 İyi bir iletişim evlilik ilişkisini artırır, hayal kırıklığını azaltır ve aidiyet duygusunu
oluşturur.
 4) Aile İçi Rollerin Değişimi
 Modernleşme sürecinde ailelerin işlevlerinde değişmeler yaşanmıştır. Bu durum aile
üyelerinin rol ve statülerinde görülebilmektedir. Bir otorite figürü olarak baba ailede merkezi
önemini kaybetmiştir.
 Anne, iş ve çalışma hayatına katılmış, kariyer sahibi olmasıyla birlikte sadece ev işlerini
yapan, çocukların bakımıyla ilgilenen bir kadın olma durumu gitmiş yerine çok fonksiyonlu
bir anne figürü gelmiştir.
 Ailede kadının statüsü ve rollerinde görülen bu değişme kadından daha çok iş ve fedakârlık
beklentisine sokmuş, her ailede var olması gereken “süper kadın” modelinden söz edilmeye
başlanmıştır.
 Yaşanan değişme sürecinde ailedeki ilişki biçiminin hiyerarşik bir ilişkiden eşitlikçi bir
ilişkiye doğru evirildiği görülmektedir. Erkeğin yaşanan bu değişime uyum sağladığı
ailelerde üyeler arasında uyum yaşanacak, mutlu birliktelikler ortaya çıkacaktır. Ancak
değişime uyum sağlayamayan erkek kadından modern iş hayatının gerekleri yanında,
geleneksel kadının yerine getirdiği rollerin beklentisine girdiği durumlarda sorunların ve
çatışmaların yaşanması diğer ailelere oranla daha fazla yaşanacaktır.
 5) Çocukluğunda Çatışma/Şiddet Olaylarına Şahit Olma

 Çocuklar, rol modellerini, anne babalarını model alarak ve onları taklit ederek öğrenirler.
Böylece bir çocuk, kız olsun erkek olsun bir davranışa şahit olduğunda büyük olasılıkla o
davranışı taklit edecektir. Dolayısıyla çatışma ve kavgaların yaşandığı ailelerde çocuklar
saldırgan taktikleri kullanmayı öğreneceklerdir. Şiddet uygulama, öğrenilebilen bir
davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir.
 Aile içinde bir çatışma durumuyla karşılaşan çocuk, çatışma durumunu anlamaya çalışır,
kendi iç dünyasında bir değerlendirme yapar. Anne-baba arasında meydana gelen
çatışmanın sonucunu kestiremez, çatışmaya kendisi dâhil olursa evliliğin bitmesine neden
olacağı gibi bir korkuya kapılabilir.
 Yapılan çalışmalarda, çatışma sıklığı arttıkça çocuklarda uyum problemlerinin de arttığı
yönünde bulgular elde edilmiştir
 6) Medyanın Olumsuz Etkisi

 Bireyler ekranlardan izledikleri sanal gerçeklikleri, içinde yaşadığı toplumun gerçekleriyle


özdeşleştirmekte, kimi zaman sanal olan, gerçeğin yerine konulmakta, Medyada izledikleri
kahramanları rol modeli kabul etmektedirler.
 Çatışma ve şiddet içerikli görüntüler izleyenler üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır,
bunlardan birincisi bireylerde "umutsuzluk" düşüncesinin yaygınlaşması, İkincisi ise, şiddet
gösterimlerine karşı " apati" yani "duyarsızlık" tır.
 Teknolojik gelişmeler ve özellikle medyanın hanelerimizde işgal ettiği yere ve zamanlara
bakılırsa, eşlerin birbirlerine ve çocuklarına ayırdıkları özel ve etkin zamanlarının olmadığı
fark edilecektir.
 Medyada yer alan ünlü veya medya fenomeni olarak isimlendirilen bireylerin evlenmeleri ve
çok kısa süre içinde boşanmaları toplumda “güçlü aile bağları” algısını zayıflatmaktadır.
TEŞEKKÜRLER

You might also like