Habka ayaa macno ku dara. Ku dhow in la dhammaystiro
Yemek pişti gibi. Kış geldi gibi
Metin, işini bitirdikten sonra tüy gibi hafifledi. Mutfaktaki ekmek bir gün bekledikten sonra taş gibi olmuş. Annem arı gibi çalışıyor. Yeni doğan çocuklar, cennet gibi kokuyor. Fikri, tilki gibi kurnaz. Veli’nin yüzü mahkeme duvarı gibi. Bulaşıklar bekleye bekleye dağ gibi olmuş. Suya yazı yazmak gibiydi sana öğüt vermek. Ahmet takım elbise giymiş. Görsen damat gibi olmuş. Fatma’nın yanakları elma gibi çok güzel. Selin, annesi gibi gülüyor Bu saray gibi ev kimin?
Kadıncağız çocuklar gibi sevindi.
Benim de Nermin gibi güzel bir kızım var.
Küçük kızım dün hasta gibiydi.
Pençesi aslan gibi, Gözleri volkan gibi. Tüyleri pek yumuşak, Onu gören fareler, Saklanır köşe bucak Kadar -Karşılaştırma anlamı katar.
Yeni sınıfım, eski sınıfım kadar güzel.
Kıyaslanan ne? Yeni sınıf ile eski sınıf
Kıyaslama hangi yönde yapılmış? Eşitlik
Bizim evimiz, amcamın evi kadar geniş değil.
Bizim evimiz dayımın evi gibi geniş.
Ahmet, Faruk kadar hızlı koşamıyor.
Ahmet, Ali gibi hızlı koşuyor.
Ben senin kadar yorgunum. Ben senin kadar yorgun değilim. Ali, Ayhan kadar güçlüydü. (karşılaştırma)
Biz de onlar kadar başarılıyız.
Mert'in boyu Ali kadar uzundur.
Dinlemek de konuşmak kadar önemlidir.
Senin kadar titiz bir insan görmedim.
Lise hayatım ortaokul hayatım kadar zordu.
Melekler kadar güzelsiniz. "Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz.«
Xitaa haddii aad ogtahay in apocalypse-ku jabayo, ku beer