Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 22

Türkçe:

Kendi Ruh Âbidemizin Îkamesi


Neden?
- Sebepler - Böyle Bir Kursa İhtiyacın Delilleri
- Nihayet - Kursun Neticesinde Ortaya Çıkacak Tablo
Dînî Kaynaklara Ulaşma!
• Bu kursun neticesinde çocuklarımız, yani geleceğimiz, şu gördüğünüz kütüphanedeki kitapları
okuyabilecek! Böylece kendini her türlü, özellikle de dînî yönden geliştirme ve yetiştirme fırsatı bulacak!
• (Dînî literatür mevzuu)
• Bu kurs sayesinde çocuk Hocaefendi’nin sohbetlerini dinleyebilecek, makalelerini okuyabilecek, hele hele
daha da mühimi vaazlarını dinleyebilecek; Hizmet Hareketi neymiş, ne değilmiş, yurt dışındaki
vazifelerimiz neymiş, ne yapmamız gerekiyormuş, hepsini kaynağından okuyup anlayabilecek!
• Kaynağından olması mühim, çok önemli, aksi takdirde çocukların düşünerek yeni fikirler üretme yolları
tıkanır. İşin köküne inmezlerse, ikinci el, halihazırda başkaları tarafından düşünülmüş ve işlenmiş,
ambalajlanıp paketlenmiş bilgilere mahkum olurlar. Bu ise, felakettir.
• Bizim Türkçe öğreteceğimiz neslin çocukları, okuma imkanı elde ettikleri bu menbalardan, bu
kaynaklardan elde ettiği zengin ve çeşitli bilgilerle ve bu bilgileri evvela kendi melekesi haline getirerek
bu yabancı memlekette harikulade bir temsile muvaffak olmaz mı? Olur.
Yeni Çağ – Yeni Dünya – Yeni Nesil
• Yeni nesillerin elinden telefon eksik olmuyor artık, onların dünyasında
Youtuberlar, Snapchat, Instagram, Tiktok, Facebook var. Ve bu dünyalarda
bize ait çok az şey var, onlar da Türkçe.
• Sosyal medyanın (mesela YouTube) insanlara tesiri, insanın kendisine daima
doğruyu hatırlatan bir kanala, ya da can damarına, ihtiyacının olması bahsi.
• Şu halde, onlardan telefonu almak mı daha mantıklı, telefonda da iyi şeylerle
tanıştırmak mı?
• Geçen Salih’in babası Yunus ağabeyle konuşuyordum, bana dijital dünya
hakkında söyledikleri
Entegrasyon ve Asimilasyon
• Elimizdeki neslin kıymeti… (Hem gurbette doğdukları için halihazırda Danca
bilmeleri, hem de Müslüman olmaları)
• Asimile olmak nedir? Bir kişinin kendi milli kimliğini kaybetmesidir.
Milli kimlik nedir? Kültürü ve bütün müktesebatıyla o milletin bireylerinin
şahsiyetidir.
Kültür nedir? Dil, din (iki temel sütun) ve birtakım gelenekler, örfî davranma
şekilleridir.
İşte bu kurs, hem dili, hem dîni muhafaza edecek yegane yoldur, çaredir devadır.
Ruh ve Manâ Kökünü İkame Etme
«Kendi Ruh Âbidemizin İkamesi»

• Biz, Müslüman Türk milleti olarak, dinimizle, dilimizle, kültürümüzle, tarihimizle,


kurduğumuz medeniyet/medeniyetlerle, kimliğimizle, adetlerimizle, tarihten bugüne
fikri-ilmi-dînî hayatımızla, belli bir müktesebatın çocukları, daha doğru bir tabirle
onların mahsulleriyiz. Bunlar, bizim ruh abidemiz, ruh ve mana köklerimizdir. Hem
asimile olmamış bir neslin, hem de «altın» bir neslin en büyük vasfı, ruh abidesini
ikame etmiş/ettirmiş olması, kendisini bu müktesebatın bir parçası olarak hissetmesi,
kendisi ile onun arasında bir alâkanın bulunmasıdır. Nasıl ki ağacın fırtınalarda
savrulup gitmemesi için köklerinin olması, hem de sağlam olması gerekir, işte «kendi
ruh abidemiz» dediğimiz şey de budur. Bütün bu açıklamalardan sonra, bu engin
müktesebatla bağlantının sağlanabilmesi için Türkçe, değil şart, bir mecburiyyettir.
«‘‘Yeni’’» Nesil
• Bir de meselenin şu yönü var ki, bahsi geçen insanlar, bizim geleceğimizi
oluşturacaklar. Şimdiki 30 – 40 – 50 yaşındaki insanlar bastonla zor
yürüyebiliyorken Danimarka’da hem Türk, hem Müslüman, hem de
hizmet hareketi namına bir tek onlar kalacaklar. Öyleyse bu tazecik
gepgenç ve dipdiri ‘delikan’lara şimdiden müdahele etmeli, onları
kabiliyetli, istidadlı, sağlam bir gençlik haline getirmeli, ki hem genç
yaşta istihdam edebilecek donanımlı adamımız olsun, kaht-ı rical
çekmeyelim, hem de İslam’ı temsil edebilecek genç bir nesil oluşsun.
‘‘Kendi’’ Dilleri, Tabii ki Öğrenecekler!
• Bir insanın mensup olduğu milletin dilini konuşması kadar doğal bir şey
var mıdır bu dünyada?
• Türk olan bu insanların Türkçe bilmemesi, onların bir kimlik buhranına,
kimlik krizine, belki «kimlik belirsizliğine», girmelerine sebep olacaktır.
Zira başkalarına karşı «Türk’üm» dedikleri zaman «Türkçe
konuşabiliyorsundur o halde?» denildiğinde başlarını öne eğen ve ya
susan, ya da «Hayır…» diyen bu insanlar, başkalarına karşı «Dan’ım» da
diyemeyeceklerdir. Bu yönden belli bir hüviyet müphemliği, kimlik
karmaşası, kimliksizlik yaşayacaklardır.
Genel Kültür
• Bir dil bir insan, iki dil iki insan.
Ayrı Bir Dünyaya Seyahat
• Yeni bir ‘dil’ demek, aynı zamanda yeni bir dünya da demek, Türkçe
haber dinlemek/dinleyebilmek, Türkçe komik videolar
izlemek/izleyebilmek, Instagram’a Danca postların yanında Türkçe
postların da düşmesi, Türk YouTube yayıncılarıyla bağlantı kurulması vs.
vs… Bunlar apayrı bir dünya demek, böyle bir dünya çocukların
yanıbaşlarında dururken onları bundan mahrum etmek ne kadar mantıklı
olabilir ki?
Hocaefendi’den Meseleyle Alâkalı BAZI
Alıntılar
• Hocaefendi, asimile olmama ile alakalı bir Bamteli’de şöyle diyor:
«…Ruh ve mana köklerimize bağlı eğitimin verildiği yerlere koyacak. Geçmişinden
kopmayacak şekilde, ve geleceğe de açık şekilde, onu yetiştirebilecek ellere teslim
edecek. Kreş de olabilir, yurt da olabilir, pansiyon da olabilir, ev de olabilir, okul da
olabilir…» ve naçizane ben (Ömer Faruk) şahsım da ekleyeyim, kurs da olabilir.
• «…ve bugün insanımızın anadiliyle yazılanları anlayamadığını, dolayısıyla yeni neslin
kültürümüzün temel kaynaklarından uzaklaştırıldığını söyler.»
Bu konuşma Türkiye’deki insanları muhatap alıyor. Ama aynı hususları buradaki
insanlar için de pekala söyleyebiliriz.
Hocaefendi’den Meseleyle Alâkalı BAZI
Alıntılar
• Hocaefendi 2019’da Entegrasyon ve Asimile ile alakalı bir Bamteli’nde,
«Her gün o türlü şeyleri bir antibiyotik gibi almak lazım, daimi bir
beslenme hali içerisinde olmak lazım ki mukavemet sağlanabilsin…»
mealli şeyler söylüyor. Yani îmânî-dînî hususların devamlı bir akışı
mevzubahis olmalı diyor. Yani bahsi geçen «Yeni Çağ – Yeni Dünya» ve
«Dînî Menbâlara Ulaşma» başlıklarına temas etmiş oluyor.
Hocaefendi’den Meseleyle Alâkalı BAZI
Alıntılar
• Amerika’daki Türk gençlerine verdiği bir sohbette şöyle diyor: «Bu açıdan burada ele aldığımız insanlar, ister
orta yaşta, ister yaşlı, isterse de çocuk olsun, onlar öz değerlerimizle çok iyi beslenmeli. Çocuklar, daha mekteplerde
okuyan insanlar, hususiyle onlar, güzel beslenmeli. Eski ifadesiyle, şuuraltı müktesebatın donanımı esnasında fikrî
beslenmeler, insanın gelecek adına şekillenmesi açısından çok önemli. Belli bir yaşta o şuuraltı beslenme
gerçekleşiyor;  “0-5 yaş” diyorlar, 0-7 de olabilir. Fakat Fakîr, dar tecrübelerimle, 15 yaşına kadar o beslenmenin
devam ettiğini zannediyorum. Biz, onlara belki lise sınıfına kadar hep böyle şerbet gibi güzel şeyler içirirsek,
şuuraltı müktesebatları/donanımları o olursa, Allah’ın izni ve inayetiyle, büyüdükleri zaman ona, mantığa ve
muhakemeye göre, drobu uygun, numarası uygun bir hal, bir keyfiyet kazandırırlar ve o, inandırıcı olur. Şekilden
sıyrılmış oluruz, sûretten sıyrılmış oluruz; bir yönüyle hakikatin dilbestesi, dolayısıyla da dilrubâsı oluruz. Bir
taraftan ona bend olma, bağlanma; bir diğer taraftan da âlemin baktığı zaman hayranlık duyacağı şekilde kâmet-i
bâlâ birer insan olma. Bu, o şuuraltı müktesebat döneminde -ki mekteplerde o oluyor- sağlanmalı. Cenâb-ı Hak,
arkadaşlarımızı öyle bir hizmete muvaffak kılsın; arkadan gelen nesilleri de o istikamette yetişmeye muvaffak
eylesin!..»
Hocaefendi’den Meseleyle Alâkalı BAZI
Alıntılar
• «Zira Türk toplumunun yeniden dirilmesi, dünyanın değişik yerlerinde
asimile olmuş, eriyip gitmiş bu insanların, yeniden kendi kimliklerini
bularak tıpkı bir tohum gibi, soydaşlarının ve dindaşlarının bağrında
yeniden dirilmesiyle mümkün olacaktır.»
Gayemiz – Maksadımız – Ulaşacağımız
Sonuç
• Kendi ruh ve mana köklerinden (mesela dini menbalardan) beslenebilen ve beslenen
çocuklar,
• Asimile olmayıp da entegre olma hedefine ulaşmış çocuklar,
• Danimarka’da İslam’ı katbekat daha güzel temsil etme fırsatı yakalamış çocuklar,
• Genel kültürleri iki kat yükselmiş çocuklar,
• «Kendi»lerinin şuurunda, kendi dillerini bilen, kendi şahsiyetlerine sahip çocuklar,
• Bütün bu sayılan hususiyetlere sahip «çocuklar». Yani taze kanlar, istikbalimiz,
istiklalimiz.
Süreç Nasıl Cereyân
Edecek?
1. Fizîki Merhale
• Kur’an kursu ile aynı gün
• Bu kurs dil içerikli bir kurs olduğu için erken saate alınmalı.
• Başlangıç olarak saat 09.00 – 09.30 benim için en uygunu.
• Teneffüs vakitleri ayarlanacak, ilmî birtakım araştırmalarla en doğru yemek vakti
belirlenecek, buna göre bir program hazırlanacak.
• Kurs 3,5 - 4 saat sürecek. Toplam 3 dersten oluşacak.
• Daha sonra belki 30, belki 40-45 dakikalık büyük bir teneffüsten sonra Kur’an kursu
başlayacak. Kur’an kursu da 15.00’da bitmek yerine yaklaşık 16.00’da bitecek.
1. Fizîkî Merhale
İstişare ile Cevaplanacak Sorular

• Kursa kimler katılacak? Belli bir yaş sınırı olacak mı?


• Sizin başka sorunuz var mı?
Akla Gelen Bir Fikir:
• Eğer aynı anda bir çok talebe olmasından ötürü birden fazla mekanda
aynı anda eğitim verilmesi gerekirse, dolayısıyla öğretecek hoca sıkıntısı
çekilecek olursa, evvela hoca olabilecek kişilere 2-3 aylık, 3-4 aylık bir
«Dil Hocası Olma, Dil Eğitiminde Önemli Noktalar» kursu açabiliriz.
2. Eğitim ve Müfredat Kısmı
Eğitim Usûlü - Sistemi
• Bunun için ben şahsen yaklaşık 2-3 ay çaba sarfedeceğim. Bütün mesaimi buna
vakfedeceğim.
• Eğitimin nasıl yapılabileceği hakkında zengin bir kaynak çeşitliliği ve bolluğu var. Dil
öğretme yolları ile alakalı birçok makale, çalışma, kaynak halihazırda Google’da mevcut.
Özellikle bu noktada Danimarka kaynaklarından da istifade edilerek birtakım yöntemler
eğitim programı içerisine alınacak ve ders esnasında mutlaka kullanılacak.
• Türkçe öğretirken sırasıyla hangi konuların öğretilmesi gerektiği hakkında birçok makale
yazılmış, çalışmalar yapılmış. Bunlardan kesinlikle istifade edilecek.
• Eğitimimizde takip edeceğimiz usûller işte bu kaynak bolluğunun eseri olacak, bu verimli
kaynaklardan elde edilen bilgilere göre bir öğretim siyaseti takip edilecek.
2. Eğitim ve Müfredat Kısmı
Eğitim Usûlü – Bir İnternet Sitesi
• Buralardan yazılımla alakalı bir abi bulabilirsek;
- Talebelerin ortak bir yerde toplanabileceği,
- Ödevlerini teslim edebileceği
- Ders zamanı dışında da irtibatın sağlanabileceği vs. (bunun üzerine de kafa yormak gerekiyor)
birçok temel ve basit vasıflara sahip bir internet sitesi, bahsi geçen 2-3 ay içinde geliştirilecek.
İnternette zaten belli site şablonları var, bu işi bilen birisini bulabilirsek belki bu şablonlar üzerinden işi
kolayca halledebiliriz.
• En kötü ihtimal kendi ihtiyaçlarımız için bir internet sitesi tasarlayamasak da, kursumuz Google
Classroom gibi güzel bir imkandan mahrum bırakılmayacak, böylece eğitimimizin bir de internet
ayağı olacak.
• Ayrıca bu internet sitesi fikri şu anda devam eden Kur’an kursu için de uygulanabilir.
2. Eğitim ve Müfredat Kısmı
Eğitim Usûlü - Sistemi

• Talebelerin ders için kullanabileceği kaynaklar keşfedilip bir havuzda


toplanacak, öğrencilerimizin hizmetine sunulacak.
• İlerleyen zamanlarda birçok faaliyetler de yapılacak, filmler izlenecek,
belki talebelerin dilini geliştirmeye yönelik tiyatro oyunları düzenlenecek,
yarışmalar olacak vs. Zaten ne tür faaliyetlerin, aktivitelerin yapılabileceği
hakkında birçok bilgi bahsi geçen kaynaklarda, özellikle de Danimarka
kaynaklarında var. Kendi üretkenliğimizle de birtakım faaliyetler
yapabiliriz elbette.
2. Eğitim ve Müfredat Kısmı
Eğitim Usûlü - Sistemi
• Kursun gayeleri kısmında bahsedildiği gibi, talebelere evvelâ özellikle dînî dilin öğretilmesine
hassasiyet gösterilecek. Bu çocuklar «Muvaffakiyet’i» de öğrenecekler, «Başarı’yı» da. Ama
«Muvaffakiyet» ötekinden bir adım önde olacak.
• Bu çocuklara bu kursta NÂZİK TÜRKÇE öğretilecek. Mesela küçük bir nûmûne olarak; hem uzun
heceler için, hem de ince heceler için eskiden de kullanılan birtakım işaretleri kullanacak, kelimeleri
çocuklara bu halleriyle öğreteceğiz. Günümüzde Türkçe öğretirkenki en büyük kayıplardan birisi de,
nazik dilin terki ve Türkçe’ye naifliğini kazandıran şeylerin, mesela ince harflerin, bir bir yıkılması…
Malum, 1940’lardan beri çöken bir dille karşı karşıyayız. Dolayısıyla dilimiz o eski manevra sahası
ve kabiliyetini gün geçtikçe kaybetti ve kaybediyor.
• Fakat bizim öğreteceğimiz dil böyle bir mahrumiyeti içermeyecek, çünkü bizim öğreteceğimiz dil
birtakım ideolojik bataklıklara saplanmış olmaktan çok Türkçe’nin sırlarına vakıf bilinçli bir dil
siyasetinin mahsulü, eseri olacak.

You might also like