Professional Documents
Culture Documents
Sinir Sistemi Giriş
Sinir Sistemi Giriş
Süleyman KORKUT
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Sinir dokusundaki diğer hücre grubu, nöronlardan yaklaşık 10 kat fazla olan
neuroglia’lardır. Sinir dokusuna metabolik ve yapısal destek sağlarlar. Bağ dokusu
hücreleri olarak kabul edilir. Uyarılabilme özellikleri yoktur. İki tiptir.
Transmitter difüzyonla sinaps aralığını geçerek, postsinaptik hücre zarı üzerindeki özgün
reseptörlerine bağlanır.
•Reseptörlerin özelliğine göre, postsinaptik zarlarda bazı iyonların kapıları açılır; bazı
iyonların kapıları kapanır.
•Postsinaptik hücreler depolarize veya hiperpolarize olur.
Anlaşılacağı gibi sinapslarda iletim kimyasaldır.
Ancak MSS’inde çok nadirde olsa iletimin elektriksel olduğu sinapslarda
vardır.
Presinaptik terminalden sinaps aralığına verilen nörotransmitter madde,
postsinaptik nöron için uyarıcı (Örneğin Asetilkolin, dopamin) veya inhibe
edici (GABA, glisin) özellikte olabilir.
Dokunma, basınç, deri ile algıladığımız ağrı, sıcak ve soğuk duyuları ile
Kaslar ve eklemlerden gelen hareket ile ilgili duyulara genel somatik duyular denir.
Bu tür somatik duyuları taşıyan sinirlere genel somatik afferent (general
somatic afferent-GSA) sinirler denir.
İşitme, görme ve iç kulaktan gelen denge ile ilgili duyular özel somatik
duyular’dır. Bu duyuları taşıyan sinirlere özel somatik afferent (special
somatic afferent-SSA) sinirler denir.
Fonksiyonel olarak;
Somatik sinir sistemi ve
Otonom sinir sistemi olarak iki bölüme ayrılır.
- Somatik sinir hücreleri, merkezi sinir sistemi içerisinde yer alıp, omuriliği
terk ettikten sonra, hiçbir kesintiye uğramaksızın efektör organ olan, çizgili
adelelere kadar uzanırlar.
- Yolda sinapslar (bağlantı noktası) yoktur ve Nöromüsküler kavşaktaki nörotransmitter asetilkolin (Ach) dir.
Asetilkolin kas hücrelerinin hücre membranlarındaki kolinerjik reseptörlerine bağlanır ve sonuçta iskelet
kasının kasılmasına sebep olur.
Otonom sinir sistemi
• Otonom sinir sistemi, adında anlaşılacağı gibi otonomik (irade dışı, istemsiz,
otomatik) çalışan motor (efferent) bir sistemdir (kalp, damarlar, sindirim
fonksiyonları vs.) ve vücudun günlük ihtiyaçlarını düzenler.
• Merkezi hypothalamus’tur.
• Temel olarak iç organların düz kaslarını, kalp kasını, damarları ve dış
salgı bezleri innerve eden visseral motor (eferent) nöronlardan oluşur.
Afferent Nör.
Merkezin değerlendirmeleri ve uyarıları ise,
Motor Sinirler (efferent nöronlar) (Duyu sinirler) Efferent Nör.
aracılığıyla belli kaslara (düz kas, kalp kası) (Motor Sinirler)
bezlere, organlara ve dolayısıyla bunların
ait olduğu sistemlere iletilirler.
Otonom Sinir Sistemi
(Homeostatik Dengeleme)
- Alt sistemler;
- Parasempatik sinirler
- Sempatik sinirler
Örnekler;
Adrenerjik; Kolinerjik;
Birinci nöron;
Merkezi sinir sisteminin içerisinde yer
alır ve aksonu (sinir uzantısı) merkezi
sinir sistemini terk ettikten sonra,
yoluna kesintisiz olarak devam
etmeyip, otonom sinir ganglionu
(ganglia) olarak nitelenen düğüm /
kesişim noktasında sonlanır (pre-
sinaptik uç).
Otonom sinirler;
H
N
Beyincik, beynin ikinci büyük parçasıdır. Beyin yarım kürelerinin arkasında ve altında,
pons ve medulla oblangatanın arkasında, occipital lobun altındadır.
Kafa arka çukuruna yerleşmiştir. 125-150 gr ağırlığındadır.
İki yarım küreden oluşmaktadır. Bu iki yarım küre arasında vermiş denilen
bölüm vardır.
Dış kısmı, gri madde; iç kısmı, ak madde içerir.
Ak madde boz madde içinde dallanmalar yaparak
hayat ağacı adını alır.
Serebellumdan gelen sinir lifleri thalamusa, oradan da serebral kortekse
geçer.
Eklem, tendon ve kas reseptörlerinden gelen sinyalleri alır. Korteks
serebri ile hareketleri kontrol eder.
Denge ve duruşun korunmasına yardımcı olur
Motor aktivitelerin koordinasyonunu belirler.
İç kulaktaki denge merkezi ile birlikte vücudun dengesini sağlar.
Motor öğrenme süreçlerini aktif olarak yürütür.
Beyinciğin içinde çok sayıda ve çeşitte hücre yer alır. Özellikle Purkinje ve granül
hücreleri çok düzenli bir yerleşim içinde bulunurlar.
Beyinciğin katman katman nöronlardan oluşan hiyerarşik yapısı çok gelişmiş bir
sinyal işleme kabiliyeti kazandırır. Buradaki sinyaller çoğunlukla hareketleri
düzenlemekle ilgilidir.
BEYİN LOBLARI
Beyin yarım kürelerinin dış yüzeyinde sulcus centralis(rolando oluğu ), sulcus
lateralis cerebri (sylvius yarığı), sulcus parieto–occipitalis, sulcus calcarinus ve
sulcus cinguli gibi önemli oluklar bulunur.
Her yarım küre dört ana loba ayrılmıştır.
Frontal, parietal, temporalve oksipital olmak üzere her lobun farklı işlevleri
vardır. Bu loblar, adlarını komşu oldukları kafa kemiklerinden alır.
Frontal Lob (Alın lobu):
Yan kafa lobunu, önde rolando oluğu, aşağıda sylvius yarığı, arkada ise sulcus
parietooccipitalis sınırlar. Bu lob üzerinde duyu merkezlerinin yanı sıra
duyuların değerlendirildiği öğrenme, hafıza ve mantık gibi merkezlerde bulunur.
Temporal Lob (şakak lobu):
Yukarıda sylvius yarığı ile sınırlandırılan bu lob ile art kafa lobu arasında belli bir
sınır yoktur. Bu lob üzerinde işitme duyusunun alınması ve düzenlenmesi ile ilgili
temel işitme merkezleri bulunur. Koku ve tat merkezleri de temporal lobda yer
alır.
Hipokampus:
Uzaysal ve uzun süreli hafıza
Öğrenme
Amigdala:
Duygusal hafıza
Dikkat
Ödüllendirme
Duygusal reaksiyonlar
Görme ve korku yanıtı
Singulat girus, forniks: Öfke, hiddet, heyecansal fonksiyonlarla ilgilidir.
Bulbus olfaktorius: Koku – hafıza ilişkisi
Limbik sistemin görevleri (Özet):
Talamus: Beyin zarı (serebral korteks) ve orta beyin arasında yer alan talamus,
beynin içinde orta hat şeklinde eşleştirilmiş simetrik bir yapıdır. Bu yapı, duyuların
ve motor sinyallerinin beyin zarına aktarımı için sorumludur.
Amigdalanın İşlevi:
Davranışsal bilinç alanı gibi çalışmaktadır.
Kişinin çevresi ve düşünceleri ile ilgili anlık durumunu limbik sisteme
bildirir.
Bu sayede amigdala, her duruma uygun davranış yanıtı oluşturur.
LİMBİK SİSTEM
Amigdala, limbik halkanın altında, beyin sapının üzerinde bulunan ve birbirleri ile
bağlantılı yapılardan oluşan badem şeklinde bir kütledir.
Amigdala, Latincede "badem" anlamına geldiğinden dolayı bu isimle adlandırılmıştır.
Amigdala her iki temporal lobun derin kesiminde yer almaktadır. Özellikle
saldırganlık ve korku gibi duyguların belli çevresel durumlarla ilişkilendirilmesini
sağlamakta ve kişinin değişik sosyal durumlara uygun davranışlar göstermesini kontrol
etmektedir.
Amigdala olaylar ve duygular arasında bağlantı kurulmasında ve duygusal belleğin
kodlanmasında etkin görev alan bir bölgedir. Beynin sağ ve sol yarısında bulunan
amigdala çekirdeklerinin her ikisi birden tahrip olursa, korku ve heyecan kaybolur,
olayların duygusal anlamını değerlendirmekte inanılmaz bir yetersizlik, hatta
"duygusal körlük" denilen durum ortaya çıkar. İnsanlara özgü bir duygusal bir işaret
olan gözyaşı, amigdala ve bağlantılı olduğu singulat girus tarafından başlatılır.
Hipokampus
Hipokampus şekil olarak deniz atına benzediği için yunanca, deniz atı anlamına gelen
hippocampus adı verilmiştir. Hipolampus, temporal (şakak) lobun merkezinde yer alıp,
hafızadan ve öğrenmeden sorumludur.
Hemen her türlü duyusal uyarı (görme, işitme, koku, dokunma, iç organ duyuları vs.)
hipokampusu aktive eder. Özellikle hipokampusun kısa süreli hafıza ile ilgili olduğu
bilinmektedir. Kısa süreli hafıza, yeni bilgilerin depolanma kapasitesini ifade etmektedir. Bu
nedenle mekanizma ne olursa olsun sağ ve sol hipokampus olmadan sözlü (verbal) veya
sembolik uzun süreli anıların kalıcı olması mümkün değildir.
Diğer yandan, sağ hipokampus görsel, sol hipokampus ise sözel hafıza ile ilgili
fonksiyonlarda daha fazla aktivite göstermekte ve bu bölgelerin lezyonlarında da ilgili
hafızalarda kayıp gelişmektedir.
Hipatalamus
Hipotalamus, küçük bir kesme şeker büyüklüğünde olup, talamusla hipofiz salgı
bezinin arasında yer almaktadır. Sinir sistemiyle hormonal sistem arasındaki
bağlantı hipotalamus tarafından gerçekleştirilir.
Hipotalamus; beden ısısı, açlık, susuzluk, annelik davranışları, doğum ve süt
salgılama, uyku ve cinsellik gibi içgüdüsel davranışları yönetir.
Hipotalamus insan ya da hayvan vücudunun esas fonksiyonlarını, vücudun
ihtiyaçlarına göre yapılmasını sağlar. Vücut suyunun, vücut ağırlığının ve vücut
sıcaklığının normal durumlarda muhafazasını kontrol eder, stresli durumlara karşı
reaksiyon gösterir.
Kısaca bütün vücut organlarının fonksiyonlarında düzenleyici görevleri vardır ve
homeostasisi sağlar.
NÖROTRANSMİTTERLER
Tubero-infundibular yolak:
Sağ Hemisfer
• Devamlıdır, zihinsel ağırlıklıdır, planlıdır, duyguları kontrol eder,
analitiktir, mantıksaldır, isimleri hatırlar, rasyoneldir.
• Problemleri çözer, zaman yönelimlidir, işitsel ve görsel yollarla öğrenir,
yazmayı ve konuşmayı kontrol eder, sözlü talimatlara uyar, düşünerek
konuşur ve öğrenir.
• Doğru/yanlış, çoktan seçenekli ve denkleştirme testlerini tercih eder,
kontrollüdür, farklılıkları arar, matematiksel ve somut düşünür, dilde
odaklanır, bir defada bir şey düşünür.
Sol Hemisfer
• Bütünseldir, sezgiseldir, duygusaldır, kendiliğindendir, duyguları serbest
bırakır, yaratıcıdır, tepkiseldir, daha soyuttur, yüzleri hatırlar.
• Mekana yönelimlidir, dokunsal yollarla öğrenir, çizmeyi ve nesneleri
kullanmayı tercih eder, yazılı ya da gösterilen talimatlara uyar, resmeder,
deneme testlerini tercih eder.
• Benzer nitelikleri arar, müzikal yeteneklere sahiptir, eşzamanlı biçimde
düşünür.
Telencephalon beyin hemisferleri (cortex cerebri) ve subkortikal
çekirdeklerden meydana gelir.
Telencephalon; hafıza, konuşma, bilinçlilik, motor aktiviteler ile duyu algıları
gibi tüm zihinsel fonksiyonların yapıldığı yerdir.
• İki nokta duyusu ayrımı. Dokunulan bir şeye bakmadan tek mi iki parçalı mı olduğunu ayırt etme.
• Dokunma hissinin geldiği yeri belirleme.
• Duyusal verilerin beynin diğer alanları ile entegrasyonu.
• Görsel-uzaysal yön tayini ve muhakeme. Yol tariflerini izleme, harita okuma, yolda karşılaşılan
beklenmedik engelleri aşma gibi durumlarda parietal lob devreye girer. Bunların yanında
propriyosepsiyon denilen vücudun değişik kısımlarının pozisyonunu bilme hissinde de önemlidir.
Örnek olarak gözlerimiz kapalıyken işaret parmağının ucu ile burna dokunabilmek propriyosepsiyon
duyusu ile olmaktadır.
• Görme ile ilgili bazı fonksiyonları oksipital lobla beraber yürütür.
• Sayısal ilişkileri değerlendirmek, görülen nesnelerin adedini bilmek.
• Görülen ve hatırlanan nesnelerin büyüklük, şekil ve yerleşimini değerlendirmek.
• Görsel dünyanın haritalandırılması. Parietal lobdaki özel kısımlar görsel dünyanın haritası olarak
fonksiyon görür.
• El, kol ve göz hareketlerinin koordinasyonu.
• Lisanla ilgili süreçler.
• Dikkatin koordinasyonu.
Parietal Lobdaki Bazı Önemli Yapılar
• Postsantral girus: Bu bölge beynin primer duyusal korteksidir. Duyusal homonkulus denilen vüudun
duyusal verilerinin işlendiği, her vücut kısmının belli bir korteks alanı ile temsil edildiği bir bölgedir.
Brodmann’ın 3,1,2. alanı olarak da bilinir.
• Posterior parietal korteks: Hareketlerin koordine edilmesi ve uzaysal muhakemede hayati rol oynar.
Otomobil kullanırken yola fırlayan bir hayvan gibi yeni uyarıların tetiklediği dikkati sağlar.
• Superior parietal lobül: Çevreye göre kişinin kendisinin ve diğer nesnelerin oryantasyonunu kurmasını
sağlar. Ellerden de belirgin uyarı aldığı için ince becerileri koordine etmeye yardım ettiği düşünülmektedir.
• İnferior parietal lobül: Gerschwind bölgesi olarak da bilinen bu alan yüz ifadelerini ve duyguları
değerlendirmeye yardım eder. Dil işleme, basit matematiksel işlemler, vücut algısı gibi farklı alanlarda da
görevleri olabilir. Angular ve supramarginal girus da buradadır.
Beynin her bir alt bölgesi diğer kısımlarla ve vücutla ilişkide olarak
fonksiyonlarını gerçekleştirir. Parietal lob da çalışabilmek için tüm vücuttan
gelen duyusal verileri kullanır. Sürekli gelen çeşitli duyusal uyarılar parietal
lobda anlamlandırılır. Oksipital lobla da güçlü bağlantılar kurar. Böylece görsel
algı ve yön tayini gibi fonksiyonlar gerçekleştirilir. Beyin kabuğunun farklı
kesimlerinin fonksiyonları ömür boyu sabit kalmaz. Tecrübeye dayalı olarak
değişebilir. Beyin hasarı olduğunda sağlam kesimler hasarlanan kesimlerin
görevlerini üstlenebilir. Beynin adaptasyon yeteneğine plastisite denilir. İnme,
travma gibi sorunlardan sonra erken dönemde fizik tedavi ve rehabilitasyon
görmek iyileşme oranını arttırır.
Hasarında Ne Olur?
Parietal lob hasarına bağlı oluşan belirtiler hasarın yeri ve büyüklüğüne göre
değişir. İyileşme süreci ise nedene, tanının ne kadar erken konulduğuna ve
uygulanan tedaviye bağlıdır. İnme, beyin kanaması, travma, tümör, enfeksiyon
gibi nedenler beyin hasarına yol açabilir. Parietal lob hasarında şu gibi belirtiler
görülebilir:
•Sağ parietal lob hasarında kişi vücudunun sol yarısına dikkat edemeyebilir.
İhmal sendromu denilen durumda çevrenin ve vücudun bir yarısı ihmal edilir.
Saat çizme ve yıldız silme testi gibi yöntemlerle değerlendirilebilir.
•Sol parietal lob hasarında Gerstmann sendromu görülebilir. Kişi yazma,
hesaplama, lisan gibi becerilerde kayıp yaşayabilir. Sağ ve solu ayırt edememe,
parmaklarını tanıyamama da ayırt edici bulgulardır.
•Her iki parietal lobu etkileyen hasarlar Balint sendromuna neden olabilir.
Hareket becerileri ve görsel dikkat bozulur. Kişi gözlerini istemli şekilde
sabitleyemeyebilir. Bir manzaranın bileşenlerini birbirine entegre etmede
zorlanabilir, nesneye bakmadan uzanıp kullanamayabilir.
3., 1. ve 2. Alanlar: Adından da anlaşılacağı gibi 3 alan ortak
olarak bir görevi yerine getirdiği için bu alanlar bir arada
anılıyorlar. Fakat bu alanlara neden "1-2-3" denmemiş, kimse
tam olarak bilmiyor. Aslında 3-1-2 denmesinin nedeni beynin
arka kısmından ön kısmına doğru gelindiğinde sırasıyla 3., 1. ve
2. alanlarla karşılaşıyor olmanız. Ancak neden Brodmann
bunları doğru sırayla belirlememiş, bilmenin bir yolu yok. Bilim
insanları, Brodmann'ın beyni keserken belli bir açıyla
kesmesinden ötürü öncelikle ortadaki alanlar karşılaştığını ve
bu yüzden buraya "1" dediğini düşünüyorlar. Bunun çok da
önemi yok aslında. Sonuç olarak 3-1-2 alanı olarak bilinen bu
üçlü alanın görevi Birincil Dokunsal Alan olması. Yani
vücudunuzdaki dokunma reseptörlerinden gelen bilgilerin
değerlendirilmesi bu bölgede yapılıyor. Dokunarak cisimleri
algılayabilmenizi sağlayan bölge burası.
4. Alan:
3-1-2 alanlarının biraz önünde bulunan bu alan, beynimizin Birincil Motor Alanı olarak
bilinmektedir. Serebrumun frontal lobu içerisinde yer alır. 4. alan ile 3-1-2 alanları arasındaki
ayrım çıkıntısına (girus) postcentral gyrus adı verilir. 4. alan, istemli kas hareketlerimizin
hemen hepsini kontrol eder. Bu hareketlerin kararlarının alınmasına yardımcı olur. Bunun için
birçok diğer alanla birlikte çalışır. Lezyonlarında vücudun karşı yarımında kas kuvvetinde
azalma (hemiparezi) veya felç (hemipleji, hemiparalizi) görülür.
6. Alan:
Motor hareketlerin planlanmasında ve başlatılmasında rolü vardır. Temel işlevi, geçmiş
deneyimler ile elde edilen motor aktiviteleri depolar. Çeşitli uyarılara cevaben oluşacak istemli
motor hareketleri planlar ve bu hareketleri başlatır. Hareket başladıktan sonra, primer motor alan
hareketi yürütür. Premotor alanın bazal ganglionlarla koordineli bir şekilde, rutin motor
hareketlerin gerçekleştirilmesi ve motor beceri kazanmada etkili olduğu düşünülmektedir.
Dominant hemisferdeki premotor alan lezyonlarında kontralateral elde apraksi görülebilir (belli
bir amaca yönelik bir hareketin yapılamaması). Örneğin, elini burnuna değdirmesini istediğiniz
hasta bunu anladığı halde yapamaz, ancak birkaç dakika sonra burnunu kaşımak için elini
burnuna götürebilir.
5. Alan: Beynimize gelen, dokunmaya ait birçok veriyi birbirine bağlayarak, dokunmayla ilgili
bilincimizin oluştuğu bölgedir. Yani dokunduğunuzda bir cismi algılayın, bilinçli olarak ne olduğunu
fark etmenizi sağlayan bölge burasıdır. Bu alanda meydana gelecek hasarlar sonucunda insanlar
cisimlere dokunduklarını anlarlar; ancak dokundukları şeyin ne olduğunu anlamakta güçlük çekerler
veya hiç anlayamazlar. Dolayısıyla bu bölge, bize bilincin beynin sıradan bir etkisi olduğunu
göstermekte ve fiziki hasarların fiziki sonuçlarının, bilincimizin, benliğimizin, farkındalığımızın
tamamen somut olgular olduğunu ispatlamaktadır. 5. alan, tahmin edilebileceği gibi, "ilişkilendirme
alanlarından" biridir ve Dokunsal İlişkilendirme Alanı olarak geçer.
Prefrontal alan;
• Brodmann’ın 9,10,11 ve 12. alanlarına uyan bu merkez, frontal lobun ön
bölümde yer alır.
Duygular, kişilik, karar verme yeteneği, mantıklı düşünme, ileri görüş, problem
çözme işlevlerini idare eden yerin prefrontal alan olduğu düşünülmektedir.
Lezyonlarında, frontal lob sendromu gelişir (Phineas Gage sendromu); problem
çözmede yetersizlik (amaca odaklanmada, karar vermede ve yargıda bozukluk
var) ve emosyonel bozuklular (tuhaf, uygunsuz sosyal davranışlar, terbiyesiz
konuşma gibi) görülür.
Duyusal konuşma alanı (Wernicke alanı);
• Brodmann’ın 39 (gyrus angularis) ve 40. (gyrus supramarginalis) alanlarını, bunlara
yakın parietal lob bölümlerini ve temporal lobdaki 22. alanı kapsar
• Bu alan, yazılan, okunan ve konuşulan kelimeleri anlamamızı sağlar.
• Cevap oluşturulması gerektiğinde, Wernicke alanından kalkan uyarılar fasciculus
arcuatus aracılığıyla Brocca (motor konuşma merkezi) merkezini uyarırlar.
• Bu bölgenin lezyonlarında Duyu tipi afazi (Wernicke afazisi) gelişir Lisan bozulur,
objelerin isimleri söylenemez, hastayı muayene eden hekimin söylediği kelimeler
tekrarlanamaz. Brocca alanı sağlam olduğundan, kelimeler sözlü ya da yazılı
oluşturulabilir, ancak konuşmada ve yazıda kelime dizimleri bozuk, içerik anlamsızdır.
Duysal assosiasyon alanı
• Brodmann’ın 5 ve 7. alanlarına uyar.
• Hemisferlerin dış yüzünde lobulus parietalis superior’u, iç yüzünde precuneus’u kapsar.
Duyuların analizini, integrasyonunu ve hafızalanmasını sağlar.
• Temel işlevi, kortekse ulaşan duyuları incelemek, sentez yapmak ve şuurlandırmaktır.
Örneğin, kişi bu alan sayesinde gözleri kapalı iken eline aldığı bir cismi tanıyabilir
• Bu bölgenin spesifik lezyonlarında, hasta genel duyuyu algılar ancak yorumlayamaz
(agnosia).
Tad merkezi • Brodmann’ın 43. alanıdır • Gyrus postcentralis’in en
alt bölümünde küçük bir alandır • Lezyonlarında dilin karşı tarafında
tad kaybı ortaya çıkar
17. Alan (area striata); sulcus calcarinus’un iki yanında yer alan primer görme
alanıdır, 18. Alan (area parastriata); primer görme alanından gelen görme
uyarıları ile geçmiş görme deneyimleri arasında ilişki kurar, böylece kişi
gördüğünü değerlendirir, hafızaya alır. Renk görme bu alanın işidir 19. Alan
(area peristriata); Görüntü yakalandıktan sonra cismin takip edilmesinde
görevi vardır
Primer görme alanınının tek taraflı olarak hasarlanmasına neden olan
lezyonlarında ise “kontrlateral homonim hemianopsi” (her iki görme alanının
karşı tarafa düşen yarımlarının görülmemesi) ortaya çıkar. Bu bölgenin
bilateral lezyonlarında ise ‘kortikal körlük’ ortaya çıkar.
18 ve 19. alan lezyonlarında “visual agnosia” adı verilen klinik tablo ortaya
çıkar.Visual agnosia, tüm görme yollarının sağlam olmasına rağmen hastanın
gördüğü bir objeyi tanıyamaması durumudur. 19. alanın bilateral lezyonlarında
göz hareketlerinin koordinasyonunda kayıp meydana gelebilir
Lobus Temporalis
•Fossa cranii media’da
•Sulcus lateralis’in aşağısında
–Gyrus temporalis superior
Primer işitme alanı, sekonder işitme alanı ve Wernicke alanı olmak üzere üçe ayrılır:
Primer işitme alanı, ön tarafı düşük frekanslı sesleri, arka tarafı yüksek frekanslı sesleri
duymayı sağlar.
Sekonder işitme alanı, primer işitme alanının arkasında bulunur. Diğer alanlarla
asosiyasyon (birleşme) yapar ve anlamayı sağlar.
Lobus Occipitalis
• Plexus sacralis’den
kaynaklanan sinirler
pelvik kaslar ve alt
ekstremitedeki yapıların
(siyatik sinir)
inervasyonunu sağlarlar.
• Ayrıca parasempatik
sistem inervasyonu
N. ISCHIADICUS
İnsandaki en uzun ve en
kalın sinirdir
•Hamstring kasların,
bacak ve ayağın tüm
kaslarına motor lifler
götürür.
•Bacağın dış yan ve arka,
ayağın tamamının
derisinin duyusunu alır.
Plexus Pudendalis (Edep siniri):
2., 3. ve 4. sakral sinirlerin ön dallarının birleşmesinden
oluşur.
Dış genital organlar, pelvis ve perineye dallar verir.
Plexus Coccygeus:
N. Coccygeus siniri ile 5. sacral sinirin ön dallarının
birleşmesiyle oluşur.
Coccygeus bölgesi derisine ve anüsün arka kısım derisine
dallar verir.
KRANİAL SİNİRLER
• 12 çifttir
• Kafatası tabanındaki deliklerden geçerek kafatası içine girer ya da dışına çıkarlar
Görevleri: