Professional Documents
Culture Documents
Ders - İslam Tarihi
Ders - İslam Tarihi
Genel bilgiler
1
Tarih Kelimesinin Kökü
Tarih kelimesinin Arapçaya sonradan girmiştir. Bu kelime eski Arap şiirlerinde
ve Kur’an’da yoktur. Sami dillerindeki ( ( ) ﺭﺥ ﺃe-r-h) kökünden türemiştir. Bir
olayın, bir şeyin vaktinin tayin edilmesi demektir.
Tarihin Sözlük ve Terim Anlamı
Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün; toplumları, milletleri,
kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek
anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla
bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi
iç sorunlarını inceleyen bilim.
Yer ve Zaman
İlk zamanlarda tarih kelimesi, takvim yani kronoloji anlamında kullanılmıştır.
Doğum tarihi gibi. Kronoloji tarih ilminin en önemli unsurudur. İkinci önemli
unsur ise mekandır. Bunlar bilinmeden olaylar sağlam bir yere yerleştirilemez.
İslam Tarihçiliği
Tarih kelimesi bugünkü anlamda terim olarak II / VIII. yüzyıl başlarında İslam
tarihçiliğinin oraya çıkmasıyla birlikte kullanılmaya başlanmıştır.
Önceleri tarih yerine ahbâr (haberler) tarihçi yerine ahbârî kelimeleri
kullanılıyordu.
Adında tarih sözcüğünü taşıyan ilk kitap Avane b. el-Hakem (ö.147/765)’in
Kitabü’t-Tarihidir.
2
Kur’an ve Tarih
Kur’an yalnız iman, ibadet ve ahlakla ilgili konulardan bahsetmez. Çok sayıda
ayette: geçmiş kavimlerden, devletlerden, kültürlerden, dinlerden ve milletlerden ve
peygamberlerden de söz eder.
Kur’an’da “esâtîr” kelimesi geçmekte ve bunun tekili olan üstûre ile historia birbirine
çok benzemektedir. Bu kelime ile tarih kastedilmiş olmalıdır.
Kur’an’da İslam öncesi dönemle ilgili olarak verilen bilgiler, yer ve zaman
unsurundan yoksundur. Bundan dolayı bu bilgilere tam bir tarih bilgisi diyemeyiz.
Esasen bu haberlerden maksat, tarih bilgisi vermek değil geçmişten insanların ibret
almalarını ve ders çıkarmalarını sağlamaktır.
Kur’an’da Hz. Peygamber’in karşılaştığı zorluk ve engeller hakkında geniş bilgiler
bulunmaktadır.
23 senede inen ayetler, onun sağlığında iken hurma yaprağı, deri vb. şeylere
yazılmış, Hz. Ebubekir zamanında ise kitap haline getirilmiştir. Hz. Osman
zamanında çoğaltılarak vilayetlere gönderilmiştir. Bugün elimizde bulunan Kur’an
bu ilk nüshadan çoğaltılmıştır.
Hadis ve Tarih
Hadisin kelime anlamı haber veya sözlü rivayettir. Hadisle yakından ilgili diğer bir
kelime ise sünnettir (Sözlü, fiilî ve takrirî).
3
Ashab Hz. Peygamberle görüşüp konuşmuş, bizzat şahit olduklarını Tâbiûn’a,
onlar da Tebeu’t-Tâbiûn’a aktarmışlardır. Müslümanlar hadis ve sünneti
Kur’an’dan sonra ikinci temel kaynak olarak kabul etmişlerdir.
• İlk İslam tarihçileri rivayetçi yani nakilcidir. Onlara göre tarihçinin görevi olayları
en doğru biçimde nakletmektir. Yorum okuyucuya aittir.
• Modern tarihçi ise, bir olay hakkındaki mevcut ve çelişkili bilgileri karşılaştırarak
okuyucuya en doğru olanı sunmak ister.
• Tarihçi yorum yaparken tarafsız olmaya çalışmalı ve bilgilerini belgelere
dayandırmalıdır. Yorumlar bilgileri gölgede bırakmamalıdır.
• İbn Haldun’a göre tarih
• İbn Haldun tarihi “yolu kutsal, faydası çok, gayesi şerefli bir ilim” olarak
tanımlar. Tarihin kapsama alanını ise şu tarih tanımı ile tayin eder: “Tarih,
geçmiş insan topluluklarının durumlarını, âdetlerini (ahlâk), peygamberlerin
hayat hikâyelerini (siyer), hükümdarların devlet yönetimi ve siyasetlerini bize
anlatan, bu konuda bizi bilgili kılan disiplindir.”
Tarih: düşünmek, araştırmak ve olup biten olayların nasıl ve niçin meydana
geldiklerini ayrıntılarıyla ortaya koymaktır. Bu ise derin bilgiyi gerektirir.
4
Hicrî Takvim
Medine'de İslam devletinin kurulmasından Hz. Ömer devrine kadar
Müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre
zamanlarını tayin etmekteydiler. Meselâ; Fil olayı, ficâr savaşı, zelzele yılı,
veda haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı olarak
kabul edilmekteydi. Ancak bu, zaman zaman karışık bir durum arz ediyordu.
Yemen Valisi Ya'lâ b. Ümeyye, Hz. Ömer’e gün, ay ve yılı belli olmayan bir
mektup gönderir. Aynı şekilde yılı belli olmayan fakat vadesi Şaban ayı olarak
kaydedilen bir senet, Basra Valisi Ebû Musa el-Eşarî'ye getirilir. Senedin yılı
kesin olarak tespit edilemeyince arada bir anlaşmazlığın çıkması konunun
önemini ortaya çıkarır.
Hz. Ömer, bu karışıklığı gidermek amacıyla konuyu diğer sahabelerle istişare
etti. Bu sırada meydana gelen olay konunun önemini daha da arttırdı.
Sahabe, takvime başlangıç tayin ederken Hz. Peygamber’in doğumu, ilk vahyin
gelişi, vefatı gibi seçenekler üzerinde durulmuş ve sonunda hicret olayı
üzerinde karar kılınmıştır.
Hz. Peygamber Rebiyülevvel ayında hicret etmişti. Ancak kamerî yıl Muharrem
ayı ile başladığından tarih iki ay geri alınıp Hicrî takvimin başlangıcı 16
Temmuz 622 olarak tespit edilmiştir.
5
Tarihin faydası
Tarih yalnız geçmişi gözler önüne sermekle değil, aynı zamanda günümüze ve
geleceğimize ışık tutmakla bir anlam kazanır. Tarihçinin görevi geçmişe özlem
duymak veya geçmişin baskısından kurtulmak değil, günümüz gerçekleri
hakkında en doğru hüküm verilmesine yardımcı olmaktır.
Geçmişini bilmeyen, yani kendini tanımayan bir toplum tıpkı hafızasını
kaybetmiş, akıntıya kapılmış gibidir. Bütün insanların geçmişten cesaret almaya
onu öğrenmeye ve bu suretle tecrübe kazanmaya ihtiyacı vardır.
Tarihteki başarıların insana verdiği güven duygusu yanında pratik birtakım
faydaları da vardır. Zira insanlar bu sayede, sadece kendi tecrübelerinden değil,
öncekilerin tecrübelerinden de istifade ederler. Bu ise onların yazıp bıraktıkları
eserler, yani tarihî kaynaklar sayesinde olur.
Eski tecrübeler ise günümüze ve geleceğe ışık tutar, yeni gelişmelere yön verir.
Yöneticiler, eski idarecilerin yönetimde nasıl bir yol izlediklerini, başarılarını ve
başarısızlıklarını ancak tarih kitaplarını okuyarak öğrenebilirler ve kendi
yönetimlerinde bu bilgilerden yararlanabilirler.
Mehmet Âkif’in geçmişin tecrübelerinden hakkıyla yararlanılamadığını veciz bir
şekilde ifade etmiştir.
6
o İslam Tarihinin Faydası
İslam tarihi ve Hz. Muhammed’in hayatının doğru olarak bilinmesinde
Müslümanlar için büyük yararlar vardır. Çünkü İslam tarihi, İslam dini tarihinin
ayrılmaz bir parçasıdır. Öte yandan peygamberin ve onun yakın arkadaşlarının
yaşantı ve davranışlarından örnek ya da ibret alınacak pek çok şey
bulunmaktadır.
o Sömürgecinin metodu
8
Dört halife dönemine anlaşma metinleri vardı.
İşte ilk İslam tarihçileri bütün bu kaynaklardan yararlanmışlardır.
İlk İslam tarihçileri Hicaz ve Yemenlilerden çıkmıştır. Hicazlılar ensab, siyer ve
megazi çalışmaları yaparken, Yemenliler, Yemen ve İsrailoğulları tarihi hakkında
haberler vermişlerdir. Bu ikinci grup haberlere hurafe ve menkıbeler karışmış
durumdadır.
Medine Tarih Ekolü: Mekke ve Medine şehirlerinde oturan tefsir, hadis ve fıkıh
ile uğraşan din bilginleri.
Irak Tarih Ekolü: Basra ve Kûfe’de oturup: hadis, şiir, dil, folklor ve ahbârla
ilgilenmişlerdir.
Dört halife ve Emeviler zamanında Medine, Basra ve Kûfe en önemli ilim
merkezleriydi.
Medine bir asır devam eden çalışmalardan sonra Vâkidî ile birlikte gerçek bir
tarih ekolü hâline geldi. İki ekol birleşerek klasik İslam tarihçiliği geleneğini
oluşturdular.