Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 82

Sosyal Psikoloji - 3.

Ders:

“KONFORMİTE VE İTAAT”

Mimar Sinan Üniversitesi


Sosyoloji Bölümü
Ayten Deniz Tepeli
KONFORMİTE
BASİTÇE,
«GRUP BASKILARINA BOYUN EĞMEK»TİR.
Davranışlarımız üzerinde kimlerin, hangi rollerin etkisi
olur?
Nasıl?

Çoğunluk insanın fikrini değiştirmede gerçekten etkili


midir?

Kişiler hangi şartlarda fikirlerini değiştirir, hangi


şartlarda değiştirmeye direnir?

Çoğunluğun baskısı ortadan kalktığında değiştirdiği


davranış/görüş sürer mi?
Sosyal Etki
Yukarıdaki sorular sosyal etkinin biçimlerini anlatır.

Sosyal etki: Bir kişinin başkalarının sosyal yargı, tutum ve


fikirlerine maruz kalması sonucunda kendi düşüncelerinde, tutum
ve kararlarında ortaya çıkan değişikliklerdir (Avarmaet, 1991).

Sosyal etki ile ilgili en sık incelenen fenomenler: uyma


davranışı veya çoğunluğun etkisi, konformite, azınlığın etkisi,
itaat.
• Bir sonraki seçimlerde öğrenim haklarının
iyileştirilmesi için kime oy vermelisiniz?

• Hocanıza nasıl hitap etmelisiniz? “Hocam?”,


“Deniz Hocam?”, “Deniz Hanım?”, “Deniz?”

• Böreği çatalla keserek mi yemeli yoksa


peçeteyle tutup ısırarak mı?
Medyanın Sosyal Etkisi ve
Konformitedeki Rolü
• Psikolojik hastalıkları yaymakta güçlü bir rolü
vardır: tv, radyo, internet bilgiyi hızlıya yayar
• Bulaşmayı önleyecek gücü vardır; mantıklı
açıklamalar sunarak belirsiz ve tuhaf durumları
açıklayabilir.
Tarihçe

Sosyal Psikoloji araştırmaları bu kavramlarla 2. Dünya Savaşı sonrasında
ilgilenmeye başladı.


Bunda özellikle de Amerika ve Avrupa’nın yeni dünya düzeninde
çoğunluğun kararlarını sürekli kılmayı gerektiren,
farklı görüşlerin güce desteği engellemesine izin vermeyen,
genel politikayı istediği yönde ilerletmek isteyen,
çoğunluğun oluşturduğu şartların farklı düşünce ve tutumları etkisi altında
tutabilmeyi ve bunu
sürdürmeyi amaçlayan,
bu yüzden de destekleyici bilimsel bilgiye ihtiyaç duyan tavrının etkisi
büyüktür.
Tarihçe

1960'lardan sonra ise kurulu düzeni
sorgulayan,
karşı çıkan hippiler, aktivistler vb
grupların tavrı ve alternatif yaşamları
her yeri etkisi altına almaya başlar;
bu durum çoğunluğun karşısında
azınlıkta kalan fikir ve hareketlerin,
kendilerini direkt davranışlara
yansıtmasalar da, bir süre sonra
toplumda veya en azından sıradan
insanların düşüncelerinde çeşitli
değişimler yaşatabileceğini gösterir.
Normların ve Sosyal Etkinin Şekillenmesi

Sosyal etki insanlar üzerinde gücünü sosyal kurallar veya grup
normları (tanımlayıcı/buyurucu) üzerinden gösterir.
Farklı durum ve ilişkilerde farklı normlara uyulur.
Örn: Arkadaşınıza nasıl davranmanız gerektiği ile ailenize nasıl
davranmanız gerektiği farklıdır. Veya dersteyken, kantinde olduğu
gibi davranamazsınız. Bu durumlarda farklı sosyal kurallar işler.


Sosyal kurallar Muzaffer Şerif'e göre belirsizliğin yaşandığı
şartlarda davranışa yol göstermek için ortaya çıkar. Çünkü insanlar
yaptıkları, düşündükleri, hissettikleri şeylerin doğru/uygun
olduğundan emin olma ihtiyacı içindedir. Bu yüzden diğerlerinin
davranışlarına bakarak bir muhtemel davranışlar yayılımı, bir
“referans çerçevesi” oluştururlar.

Bu referans çerçevesinin merkezinde veya ortalama bir yerlerinde kalan
durumları diğer durumlara göre daha geçerli/doğru olarak algılar insanlar.
Örn: Daha önce benzer yaşantıların olmadığı, ne yapılır, nereye gidilir
bilinmeyen üniversitedeki ilk günlerinde öğrenciler genellikle diğer
öğrencileri seyrederek kendilerine bir referans çerçevesi çıkarır.


Muzaffer Şerif'in Algı deneyi (1936) sosyal normların belirsizliğin
yaşandığı şartlarda davranışa yol gösterdiğini ortaya çıkarır.
Algı Deneyi, Sherif, 1936
(The Autokinetic Effect)
Denekler tamamen karartılmış bir
odada bir ışığın sağa/sola ne kadar
hereket ettiğini tahmin etmek
zorundaydılar. Gerçekte ışık hiç
hareket etmiyordu (Karanlık bir
odada beş metre uzaklıktan ışığı
hareketli görmek otokinetik etki
denilen illüzyondan başka bir şey
değildi-ancak bir belirsizlik
vardı-).
• Şerif deneklerin önce yarısını odaya tek başına aldı, denekler
kendilerine ait bir referans çerçevesini kullanarak tahmin ettiler.
• 3 gün sonraysa denekler odaya ikili veya üçlü olarak girdiler; bu
sefer denekler birbirlerinin referans çerçevesini kullanmaya
başladılar.

• Denemeler ilerledikçe de birbirlerine benzer tahminlerde


bulunmaya başladılar; tek başlarına olduklarında da başlangıçtaki
kişisel çerçevelerini bıraktılar.

• Tek başlarına iken de beraberce oluşturdukları çerçeveyi belirsiz


bir ortamda bilgi kaynağı olarak kullanmaya devam ettiler.
KONFORMİTE – Uyma Davranışı
• Konformite tanımı bireyin
kendi konumunu grubun
doğrultusunda değiştirmesini
vurgular.

• Bireyin önceden gruptan


farklı düşünürken, sonra
grupla karşılaşması ve
kendi düşüncesini
değiştirmesi durumunda
onun gruptan etkilendiğini
düşünebiliriz.

• Hatta başlangıçta bireye benzer kişiler olduğunda ve bunlar grup baskısıyla karşılaşmayıp
kendi görüşlerinde kalırlarsa grupla karşılaşan ve dönüşüm geçiren bireyin etkilenmiş
olduğuna daha fazla inanabiliriz.
Konformite – Uyma Davranışı
• Önemli olan davranış tek biçimliliğiyle, yani grup baskısı
olmaksızın grupla benzer davranış gösteriyor olmakla bu
durumu ayırt etmektir.

• Diğerleriyle birlikteyken gruba uyan, ama kendi içinde grupla


hemfikir olmayan bir birey, gruptan uzaklaşınca kendi
görüşünü sürdürebilir.

• Ancak hem diğerlerinin önünde hem de tek iken gruba yaklaşan


birey, grup baskısı ortadan kalkınca da yeni görüşünü
sürdürebilir.
Gündelik Hayatta Konformite
Gündelik Hayatta Konformite
• Kalabalık bir gruptaki bir kişinin, herkesin sipariş ettiği yemeği
pek sevmemesine rağmen, aynı yemekten sipariş etmesi.
• Sorulan soruya kişinin grubundaki diğerlerinin verdiği cevabı,
yanlış olduğundan kuşkulansa bile, cevabını tam bilmediğinden
tekrarlaması.
• Birinden hiç de hoşlanmadıklarını konuşan bir gruptaki bir
üyenin, o kişiyi aslında hoş bulsa da bu görüşünü gizlemesi,
diğerlerine o kişiden onun da hoşlanmadığını söylemesi.
• Hocanın sorduğu bir soruya cevabı olan bir öğrencinin, sınıfta
kimseden ses çıkmıyor diye cevabını söylememesi.
Günlük hayatta konformite
• Her alanda moda:
- politika,
- sanat,
- giyim,
- yiyecek içecek,
- spor,
- TV pogramları
• Beden ölçüleri
• İşte patronlara uyma
• Jüriler
• Propaganda (konformitenin karanlık tarafı)
• Oy verme
• Haberleri doğru kabul etme
• Tehlike durumları
Sosyal Etkinin Karanlık Tarafı
• Propaganda:
• Başkalarının düşünce ve eylemlerini manipüle etmek için
sistematik girişimler
• Bilgi sağlayıcı sosyal etki. Yanlış bile olsa, sahip olunan
eski bilgi ve inançlara dayandığından etkilidir.
• Normatif sosyal etki. Empoze edilen bilgileri kabul etmeme
halinde toplumdan dışlanma ve reddedilme
Bilgi Sağlayıcı Sosyal Etkiye
Direnmek İçin
Kendinize kritik sorular sorun:
• Diğerleri durumla ilgili benden daha çok bilgi sahibi mi?
• Konuyla ilgili bilgi sahibi olan bir uzman var mı etrafta?
• Diğerlerinin davranışları mantıklı görünüyor mu?
• Onlar gibi davransam, sağduyuma ters düşer mi? İçsel etiğime
uyar mı? Doğru ve yanlış anlayışıma uyar mı?
Crocs, 2007
Çirkin spor ayakkabı modası
İlk Konformite Araştırmaları
Asch Deneyi (1956):
• Görünüşte görsel algıyı konu alan bir deneye katılacak kişiler bir araya
getirilmiştir.

• Algı görevi, kıyas noktası alınan bir doğru parçasına göre diğer 3 doğru
parçasının uzunluklarını tahmin etmektir.

• 18 deneme yapılır; her birinde 3 çizgiden 1’i, kıstas çizgiyle aynı uzunluktadır
ve çizgiler yan yana olduklarından 3 çizgiden hangisinin kıstasla aynı uzunlukta
olduğunun saptanması kolaydır.

• Deney grupları 7-9 kişiden oluşur, ancak her grupta sadece 1 kişi gerçek
denektir. Diğerleri 18 denemenin 12’sinde sözbirliğiyle yanlış cevap veren sahte
deneklerdir.
Asch Deneyi (1956):
Asch Deneyi (1956):
• Denekler yarım daire
şeklinde oturtulmuştur.

• Tüm sahte denekler resmi ilişki kurmuş, birbirlerinin tepkilerine herhangi


bir olumsuz veya şaşkın tepki göstermemişlerdir.

• Biri hariç sahte denekler en önde söz alacak şekilde yerleştirilmişlerdir ve


gerçek denek hep sondan bir önce sıra almıştır. Sahte denekler hep deneye
ilk kez katılıyormuş gibi davranır.

• Bir kontrol grubunda da deney tekrarlanmış ve bu grupta gerçek denekler,


grup baskısıyla karşılaşmadan tek başlarına tahminde bulundurulmuştur.
Asch Deneyi (1956):

Sonuçlar:
• Kontrol grubu deneklerinin doğru çizgi bulmadaki hata oranı %5’in
altındayken, grup baskısıyla karşılaşan deneklerde hatalı cevap verme oranı
%37’dir.

• Deneklerin %75’i en azından bir kez çoğunluğa uyarak yanlış cevap


vermiştir.

• Deney bittikten sonra yanlış cevap veren deneklerle yapılan mülakatlarda


deneklerin büyük kısmı, diğerlerinin hepsinin hemfikir olması yüzünden
kendi yargılarından şüphe ettiklerini bildirmiştir. Bir kısım denek de,
dışarıda kalmamak için grupla aynı kararı verdiklerini söylemiştir.
Çok az sayıda denekse grupla aynı şeyi gördüğünü söylemiştir.
Konformite baskısı

Yanlış cevap Yanlış cevap


veren sahte veren sahte
denek denek

Yanlış cevap
Yanlış cevap
veren sahte
veren sahte
denek
denek

Yanlış cevap
veren sahte Yanlış cevap
denek veren sahte
Gerçek denek

denek
• Giderek gelişen onaylanmama korkusu, endişe ve yalnızlık hisleriyle
belirsizlik ve kendinden şüphelenme hali yaşanmasının uyma/konformite
davranışını arttırdığı düşünülmüştür.

• Asch deneklerin diğerlerince onaylanmama korkusu yaşamadıklarında nasıl


cevap vereceklerini de incelemiştir:
Sahte deneklerin tahminlerini açıkça sözel olarak verdikleri, gerçek
deneğinse yazılı olarak verdiği bir deney ortamı yaratmıştır. Bu durumda
uyma davranışının %12.5’a düştüğünü görmüştür.

• Deutsch ve Gerard da, yapılan işin açık ve belirgin olduğu, deneklerin


birbirini görmediği ve cevaplarını tek başlarına verdikleri durumlarda uyma
baskısının tamamen ortadan kalktığını göstermiştir (1955).
Eleştiriler:

- Sahte denek kullanımı zorluklar yaratır:

- Aynı denekleri her deneyde kullanmak güçtür.

- Ayrıca bir sahte deneğin deneyin her aşamasında her deneğin


karşısında tıpatıp aynı davranışları gerçekleştirmesi güçtür.

- Kullanılan uyaranlar sadece görsel malzemelerdir; soyut


konuların tartışılmasında da aynı konformite etkisinin
yaşanacağına dair genelleme yapılamaz.
Eleştiriler

- Denek konusu katılımcıların genellikle çok önemsediği,


bağlı hissetmediği bir görsel konudur.

- İnsanların görüşlerinin zaten çoğunluğun veya azınlığın


görüşüne uyduğunun uygulama öncesi söylenmesi (ki bu
manipulasyon da sayılabilir) durumunda neler olabileceği
araştırılmamıştır.

- Bildirilen görüşlerin gerçek davranışlara dönüşüp


dönüşmeyeceği meçhuldür.
Konformiteyi Belirleyen Etmenler
- Grubun sayıca büyüklüğü

- Grubun baskısına uğrayan bireyin özellikleri

- Baskı kaynağı olan grubun özellikleri

- Birey ile grup arası ilişkilerin nitelikleri

- Bilgi sağlayıcı etkinin olması

- Gruptaki yer & sosyal kabul görmüş olma


Konformiteyi Etkileyen
Bireysel Özellikler
• Bireyin grup baskısıyla karşılaşmadan önce kazanmış olduğu
eğilimlerin grup baskısına nasıl tepki vereceğinde rol oynadığı
düşünülür.

• İlkel toplumlarda yapılan görsel algı deneylerinde, ziraatla


uğraşan toplumların daha çok uyum davranışı gösterdiği, avcılık-
balıkçılıkla uğraşan toplumlarınsa daha az konformist davranış
gösterdiği görülmüştür.
Konformiteyi Etkileyen
Bireysel Özellikler
• Çağdaş toplumların karşılaştırılmasında ise Norveçlilerin Fransızlara
göre daha çok uyum davranışı gösterdiği saptanmıştır (ancak
Fransızların neden göstermediğine dair belirgin sonuçlar
bulunamamıştır).

• ABD, İsrail, Rusya ülkeleri (çocukların yaşıtları onları yaramazlık


yapmaya ittiklerinde nasıl davranacağı sorusunu içeren)
karşılaştırmasında ise Rus çocukların daha az konformist davranış
gösterdiği, ancak konformist davranış gösteren bireylerinse daha çok
yaşıtlarından etkilendiği bulunmuştur.
Konformiteyi Etkileyen
Bireysel Özellikler
• Cinsiyetle ilgili ilk konformite araştırmaları kadınların erkeklerden daha çok
uyma davranışı gösterdiğini söylerken, yakın yıllardaki araştırmalar bu
sonuçları doğrulamamıştır.

• Deneklere yargıda bulunmaları istenen konuyla ilgili farklılıklar bunda rol


oynar:
- Erkeksi uyaranlar kadınlara verildiğinde kadınların daha çok uyma
davranışı gösterdiği,
- Tersinin erkekler için geçerli olduğu,
- Nötr uyaranlar durumunda ise anlamlı bir farklılaşma olmadığı da
bulunmuştur.
Konformiteyi Etkileyen
Grup Özellikleri
• Grubun büyüklüğü konformitede etkilidir. Gruptaki çoğunluğu oluşturan kişi
sayısı 3’e ulaştığında konformite artmakta, ancak 3’ten itibaren ya sabit
kalmakta ya da gideren azalan miktarlarda artmaktadır.

• Grup büyüdükçe konformitenin çok artmaması, gerçek deneklerin çoğunluğu


bağımsız kişilerin toplamı değil de bir bütün olarak görmesiyle ilgilidir.

• Sözbirliğinin gerçek denek dışında bir denek tarafından bozulduğu durumlarda


uyma davranışı düşmüştür.

• Bu hem sözbirliğini bozan kişinin başka bir hatalı cevap vermesi durumunda da,
gerçek denekle aynı cevabı vermesi durumunda da aynı şekilde geçerli olmuştur.
Konformiteyi Etkileyen
Grup Özellikleri
• Ancak bu bulgular daha çok algısal kararlarda geçerlidir. Hem algısal
tahminler hem de kanaat bildirme durumlarında (örneğin, “gençlere verilen
eğitim gereğinden fazladır”), sadece sözbirliğinin bozulması değil, denekle
aynı fikirde olmak uyma davranışını azaltmaktadır. Çünkü ona sosyal destek
sağlar.

• Deneğin sosyal müttefiği onu hem grup cezasından korur, hem de uyaran-iş
konusunda bilgi sağlar.

• Müttefiğin ilk sırada söz alması da asıl deneğin ilk görüşünü


pekiştirdiğinden uyma davranışını azaltır.

• Sosyal desteğin olması deneğin gruptan gelebilecek cezalara ilişkin


korkusunu azaltır ve uyaranın algılanma biçimini etkiler.
Birey-Grup İlişkisinin Özellikleri
• Birey-grup ilişkisinin birey ve grubun ödül-takdir açısından karşılıklı
bağımlılık düzeyi, bireyin grup tarafından çekilme derecesi ve grupça kabul
düzeyi, grup içinde bireyin statüsü gibi özellikleri konformiteyi belirler.

• Grup üyelerinin ortak bir ödüle yönelik çalışmaları durumunda konformite


bireysel bir ödüle yönelik çalışmalarından daha yüksektir. Bunun nedeninin,
bazı kanıtların bireylerin sapmalarının grubun amaçlarına ulaşmasını
önleyecek bir engel olarak görülüp cezalarının da sert olacağının
düşünülmesi olduğu düşünülür.

• Bazı araştırmalar birey için grup ne kadar cazipse konformitenin o kadar


artacağını söylese de, bunda bireyin grup tarafından kabul edilme
konusundaki inancının fazla olması etkilidir.
• Orta düzey sosyal konumlu kişilerin, yüksek veya alt konumlu
kişilere göre daha çok uyma davranışı göstereceği beklenir.

• Ancak alt konumdakiler bazen konformiteyle gruptaki


konumlarının iyileşeceğini umabilir, ayrıca üst konumlular da
grupta prestij kaybından endişe duyduklarından uyma davranışı
gösterebilir.

• Ancak grup-birey ilişkisinin zaman içinde anlamlı şekilde


değişebileceği unutulmamalıdır. Birey ve grubun karşılıklı
bağımlılık derecesi, gruba duyulan ilgi, grup tarafından
benimsenme duygusu ve bireyin konumu sabit kalmamaktadır.
Hipster Effect😊
• Anaakım kültürü reddetmenin de nihayetinde konformite haline gelmesi.
• Kendini farklı hissettiğini görünümde yaptığı değişikliklerle vurgulamak
isterken, yalnız olunmadığının, birçok kişinin de benzer seçimler yaptığının, bu
yüzden aşağı yukarı aynı görünüldüğünün anlaşılması.
• Üyeler anaakımı reddeden diğerleriyle senkronize olur.
• Toplulukta eşit oranda hipsterlar ve konformistler varsa, tüm popülasyonun
farklı trendler arasında rasgele gidip geldiği görülür.
Konformitenin Yarar Etkileri
(Deutsch & Gerard, 1955)

• Bilgilendirici sosyal etki: Belirsizlik içeren


durumlarda insanlar doğru kararlar vermek
için başkalarına güvenirler ve kendi
algılarındaki eksiklikleri/sorunları
giderebileceklerini düşünürler.

• Normatif-kuralsal sosyal etki: İnsanlar


diğerleri tarafından tuhaf, uyumsuz vb.
olarak etiketlenerek dışlanmamak için
başkalarının görüşlerinden etkilenir ve
onların kararlarını benimserler.
Konformitenin Bilgi Sağlayıcı Etkisi
• Festinger (1954) insanların gerçekliğe dair algılarının doğru olup
olmadığını değerlendirmek üzere motive olduğunu söyler.
İnsan çevresi üzerinde kontrol sahibi olmak, bunun için de
çevreyle ilgili algısının doğru/geçerli olup olmadığından, yani
diğerlerinin de kendisi gibi düşündüğünden emin olmak ister.

• Bu güdülenimle insan kendine bir kıyas noktası arar; iki kaynağı


vardır: Kendi algıları ve başkalarının ne söylediği. Bunlardan
birini seçmesi gerekir.
Konformitenin Bilgi Sağlayıcı Etkisi

• Bilgilendirici etkiye 3 temel şey yol açar:

- Cevapların o anda test edilebilir olması (2x2=4, vb.)


- Cevapları o anda doğrulanmasa da, ilke olarak
doğrulanabilen, diğerlerinin daha çok bilgi sahibi
olabileceğine inanılan sorular (“ilk defa insanlar uzaya ne
zaman gitti?”)
- İlke olarak doğrulanamayan sorular (“Mozart ve
Beethoven’dan hangisinin müziği daha güzeldir?” “Tanrı
var mıdır?” vb. )
• Doğrulamanın hemen yapılabilmesiyle hiç
yapılamadığı uç durumlarda konformite etkisi
zayıftır.
Bireyin diğerlerinin daha bilgili olduğuna inandığı
durumlarda ise yüksektir.
Konformitenin Bilgi Sağlayıcı Etkisi
• Kişinin gerçeğe dair bir algıya sahip olma arzusuyla diğerlerinin yargı ve görüşlerine
uymaya yönelmesi bilgi sağlayıcı sosyal etkinin sonucudur. Bu gerçek bir sosyal
etkidir. Kişi diğerlerine uyma kararını tek başına almıştır. Bu durumlarda gerçekliğin
belirsizliği ve belirsizliği ortadan kaldırma motivasyonu etkilidir.
• Örneğin, suyun 100 derecede kaynayacağı inancı test edilebilirdir; ama bir ülkenin
silahsızlanmaya gitmesi gerektiği gibi bir inanç, fiziksel olarak test edilemez, ancak
başka görüşlerle tartışılabilir.
• Diğerleri de böyle düşünüyorsa rahatlanır, çünkü hemfikir olmak, olmamaktan daha
rahatlatıcı bir durumdur.
Konformitenin Kuralsal Etkisi
• Grup tarafından ödüllendirilme/cezalandırılma durumları da konformiteyi belirler.
Konsensustan ayrılan bireyler, olumsuz bir şekilde değerlendirilme ve grup
tarafından dışlanma beklentisi içindedir.

• Asch’in deneyi bu etkinin sonuçlarını gösterir. Diğer kişilerle uyuşmazlığımız bizi


dışlanmaya/sevilmemeye kadar götürebilir; uyuşma hali ise gruptaki yeri
sağlamlaştırır. Bu yüzden güçlü bir kuralsal etki yüzeysel bir baş eğme yaratır.

• Kuralsal etki daha çok deneklerin tepkilerini diğerlerinin önünde


ortaya koyduklarında geçerlidir.
Ayrıca deneklerin ileride de
gruptaki kişilerle iletişime gireceklerini
düşündükleri durumlarda daha güçlüdür.
KONFORMİTENİN TÜRLERİ

UYMA
(en zayıf konformite formu)

ÖZDEŞLEŞME
(uymadan daha derin,
ancak içselleştirmeden zayıf)

İÇSELLEŞTİRME
(en derin konformite formu)
KONFORMİTENİN TÜRLERİ
• UYMA: Sadece o grubun içindeyken grubun onayını almak veya
gruptan dışlanmamak için o grubun kurallarına ve yaptıklarına
uyma, grup dışındayken bunu sürdürmeyebilme (kaygıdan, düşük
kendine güvenden, bilgi eksikliğinden veya kriz içeren durumları
atlatma ihtiyacından kaynaklanabilir).

• ÖZDEŞLEŞME: Gruba ait olmak için görüşlerini ve davranışlarını


grubunkiler doğrultusunda değiştirme. Gruptan ayrıldıktan sonra
kendi düşünce ve davranışlarına geri dönme

• İÇSELLEŞTİRME: Dönüşme. Grubun düşünce ve davranışlarının


kişininkiler haline gelmesi. Kişinin gruptan ayrılsa bile bunları
sürdürmesi.
Eleştiriler:
• Araştırmalarda toplum
çoğunluk fikrinin
değiştirilemediği,
oldukça durağan ve dengeli bir
yapıymış gibi ele alınmaktadır.

• Sosyal etki de bireylerin ve azınlığın sayıca üstün olan çoğunluğa


uyması anlamına gelmektedir. Azınlığın etkisi önemsememekte gibidir.

• Grupların doğasının da heterojen olduğu, farklılıkları potansiyelinde


taşıdığı göz ardı edilmektedir.
• Bireylerin neden bazı durumlarda uydukları, ancak bazı
benzer durumlarda uymadıkları incelenmemiştir.

• Grupla özdeşleşme oranlarının uyma davranışına etkisi de


yeterince incelenmemiştir.

• Kişilerin kendi kafalarındaki uyma, grup ilişkisi, itaat ile


ilgili normların uyma davranışını nasıl etkilediği yeterince
incelenmemiştir.
AZINLIK ETKİSİ
• Freud’un psikanaliz kuramı ilk başlarda kuvvetli şekilde
reddedilmişken, Freud ve arkadaşlarının hiç vazgeçmeden
ısrarla teorilerini savunmaları, hüküm süren adetlerle değer
çatışması yaratmak ve tartışmaktan kaçınmamaları gibi
tutumlarıyla Batı kültürünü etkilemeyi başarmıştır.
• Darwin’in doğal seleksiyon kavramı ve evrim
teorisi de başta kabul görmemiştir.
• Grupların hiçbir zaman homojen olmaması, hep potansiyel
bölünmeleri içinde taşıması, gruptan sapan üyelerin yeterince
ikna edici, tutarlı, değişmez hal ve tutumlarıyla azınlığın
çoğunluğu etkileyebileceğini gösterir.
Moscovici Deneyi (1969):

• Moscovici yaptığı renk testinde 6’şar kişilik gruplar halinde bir


araya getirdiği deneklere renk gösterip hangi renk olduğunu
sormuştur.

• Gösterdiği 36 renk saydamlarının hepsi aslında tonu değişen


mavidir.

• Her zaman 2 denek sahtedir ve tek bir denemede tutarlı bir


şekilde slaytların yeşil olduğunu, diğer denemede ise tutarsız
olarak 24 kere yeşil, 12 kez mavi olduğunu söylerler.
Moscovici Deneyi

• Kontrol grubunda gerçek denekler hiç yeşil cevabı vermemiştir.

• Deney grubunda ise gerçek denekler tutarsızlık şartında


%1’den düşük yeşil cevabı vermiş, tutarlılıkta ise %33’ü en az
1 kez yeşil demiştir (toplamda %9’u yeşil der).
AZINLIK ETKİSİ
• Azınlık etkisinin çoğunluğu etkileme kabiliyetini belirleyen
unsurun azınlığın tutarlılığı olduğu düşünülür.

• Tutarlılık çoğunluğun sebep atıflarında değişikliğe yol açabilir;


azınlığın sözbirliği halinde algılanması ve zaman içerisinde
değişmeyen pozisyonu, çoğunluk üyelerinin zihninde bu azınlık
üyelerinin gelip geçici bir kapris değil, belli bir özü-değeri olan
bir şey için direndiklerini düşündürmeye başlayabilir.
• Azınlık ileri sürdükleri sebepler yüzünden kişisel veya
maddi zararları göze alıyorsa, yaptıkları yatırımın çokluğu
çoğunluk tarafından daha çok ciddiye alınabilir.

• Azınlığın kendi görüşünü tartışırken gösterdiği


katılık/esneklik grubun diğer üyelerinde dogmatik/boyun
eğmez görülme riski taşıyabilir, ancak hem tutarlı hem
esnek tartışıyorsa, mantık ve açık görüşlülük de taşıyorsa
olumlu algı oluşturabilir.
İTAAT
• Bireyin yasal olan/sayılan bir otoritenin
doğrudan emrine boyun eğerek davranışını
değiştirmesidir.

• İtaat biçimindeki sosyal etkide kaynağı ile hedef


arasında konum farkı vardır. Kaynak etkide
bulunmak ister ve hedefinin boyun eğişini
denetler.

• Nazilerin sivil halka karşı uyguladıkları sistemik


vahşet gibi bazı tarihsel itaat örnekleri,
günümüzde karşılaşılan konformite olguları
kadar önemli sayılır.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)

• Yahudi Soykırımı sonrası


• “Kötülüğün sıradanlığı” & Nuremburg savunması (Nazi
subaylarının sıklıkla eylemlerini “sadece emirlere uydum”
diye açıklaması)
• Hepimizin içinde emirlere uymak gerektiğinde ortaya çıkan
bir “canavar” olduğu.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
• Bir kişinin hangi şartlarda bir otoriteden emir aldıktan sonra diğerine
elektrik şoku verebileceğini belirlemek üzere bir düzen hazırlamıştır.

• Deneklere öğrenme ve hafıza ile ilgili bir araştırma yapılacağını ve


katılacaklara 4 dolar verileceğini söyleyen bir gazete ilanı hazırlanmıştır.

• Katılımcılar 20-50 yaşlar arasında değişmektedir; laboratuara geldiklerinde


cezanın öğrenme üzerindeki etkisinin incelendiği söylenmiştir.

• Denekler şikeli bir kura sonucu öğretmen rolüne, sahte denekler ise öğrenci
rolüne verilmiştir. Sahte denek koluna bir elektrot bağlanarak bir sandalyeye
kemerle bağlanmıştır.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
• Öğretmene öğrenciye birtakım sözcük çiftleri okuduktan sonra öğrencinin
hatırlayıp hatırlamadığını kontrol etmesi ve her hata yapışında elektrik şoku
vermesi istenmiştir.

• Elektrik şoku 15-450 volt arasındadır, 15’er voltluk 30 düğme vardır. Şok
seviyeleri çeşitli şekillerde açıklanarak anlamlı hale sokulmuştur: “hafif
şok(15-60 volt)”, “çok kuvvetli şok(240 volt)”, “tehlikeli şok(420 volta
kadar)” ve en son “XXX”. Şokun gerçekten verildiğini göstermek için de
deneğe 45 voltluk örnek şok verilmiştir.

• Deney boyunca öğrenci çeşitli hatalar yapmış ve yaptığı her hatada şok
düzeyinin arttırılması için deneğe talimat verilmiştir. Denek şok vermeyi
reddettiğinde devam etmesi için emir verilmiştir. Öğrenciye en üst düzeyde
şok uygulandıysa veya denek tamamen şok vermeyi reddediyorsa deneye
son verilir.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
Sonuçlar:

• Denekle öğrencinin ayrı iki odada olduğu ve öğrencinin 300 volt


yediğinde duvara çarptığı, 315 volttan sonra ise odadan hiçbir sesin
gelmediği durumda en fazla itaat edildiği(%65) görülmüştür.

• Bitişik odadaki öğrencinin acıdan kıvranan seslerinin duyulduğu


ikinci şartta itaat oranı daha azdır.

• Deneğin şoku verebilmek için öğrencinin kolunu metal plakaya kendi


eli ile koymak zorunda olduğu şartta itaat oranı %30’dur.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
• Öğretmene emirler deneyci tarafından telefonla verildiğinde itaat oranı
düşmüştür.

• Bu deney Yale dışındaki daha az bilimsellik özelliği taşıyan bir kurumda


yapıldığında da itaat oranı düşmüştür.

• Devam etme talimatı deneyci değil, odada bulunan sadece görevli birince
verildiğinde de itaat oranı düşmüştür.

• Deneğin dışında odada emri uygulamama yanlısı olduğunu belirten biri


olduğundaysa itaat oranı en anlamlı oranda düşmüş, deneklerin %90’ı şok
vermeyi reddetmiştir.

• Ancak gerçek denek yerine şok verme işlemini yapmaya sahte denek gönüllü
olduğundaysa itaat oranı %92 olmuştur.
•Bierbauer içinde psikiyatristlerin de bulunduğu çeşitli
meslek gruplarından kişilere Milgram’ın deneyini anlatarak
“siz olsaydınız ne yapardınız?” diye sormuştur.

•Çoğunluk itaat etme oranlarının az olacağını, en fazla 130


voltluk şok vereceklerini söylemiştir. Bu durum üniversite
öğrencileri arasında denendiğindeyse şok verme oranı 260
volta kadar çıkmıştır; bu oran gerçek deneklerin
uyguladıkları orandan düşüktür. Üstelik kaç volt elektriğin
insanı öldürdüğünü bilmemektedirler.
Stanford Hapishane Deneyi (1971)
• Denekler rasgele “gardiyanlar” ve “mahkumlar” olarak ikiye ayrılır
ve bir hapishane ortamına yerleştirilir.
• Gardiyanlara detaylı yönlendirmeler yapılmış, istedikleri şekilde
kullanabilecekleri söylenmiştir:”Sado-yaratıcı fikirler”
• Gardiyanlar bir süre sonra o kadar sertleşir ki iki hafta sürmesi
planlanan deney 6. günde durdurulur.
• İnsanlar daimi bir otorite olmadan da kendilerine verilen rollerine
uyduklarını ve net talimat olmasa da rollerinden beklenen talimatlar
geliştirdiklerini ileri sürer.
• Zimbardo’nun deyişiyle “gardiyan acımasızlığı “gardiyan”
üniformasını giymenin ve o role atfedilen gücü uygulamanın doğal
bir sonucudur”.
NEDEN İTAAT EDERİZ?

- Denekler ve insanların büyük kısmı otoriteye itaatin


mükafatlandırıldığı uzun bir geçmişe sahiptir; otoritenin
meşru ve güvenilir olduğunu umar.

- İnsanlar ancak kendilerini bağlayan eylemlere yönelirler.

- Kişi ortamdaki davranıştan kendini sorumlu tutuyorsa itaat


oranı azalır; ancak üst mevkileri sorumlu tutuyorsa itaat
artar.
NEDEN İTAAT EDERİZ?
• Milgram’ın otorite deneyinde denekler hiç düşünmeden itaat ediyor
değildir; onlar deneyci tarafından önemli ve yenilikçi bir bilimsel
çalışmaya katkıda bulunacaklarına ikna edilmiştir aslında. Onlara
katkılarının insanların nasıl daha etkili öğrenebileceklerine dair bilgiyi
genişleteceği söylenmiştir.
• Bu onların kimliğinin içindeki canavar parçayla alakası olmayan bir
parçadır.
• İtaat edip diğerlerine büyük zarar verenlerin bunu kimliklerinin daha
pozitif taraflarından hareketle, yani bilimsel çalışmayla özdeşleşerek ve
ilerlemeci bir amaca hizmet ettiklerini düşünerek yaptıklarını gösterir.
• “Çoğunluğun iyiliği” için bunu yapmak verilen bütün zararı makul
çıkarmaktadır.
• Yine de zarar verici davranışı gerçekleştirmişlerdir.
• Bazı gardiyanlar mahkumlara ciddi baskı uygulayıp yoğun
aşağılamışlardır, kimse engel olmamıştır.
• Bireysel acımasızlık evrensel olmayabilir; ancak
gardiyanlar arasında hızlıca acımasız bir kültür gelişmiştir
ve tartışılmamıştır bile.
• yozlaşmış ve istismarcı çevreler tam da böyle
gelişmektedir.
“The Experiment” - BBC Prison Study

• Alex Haslam & Steve Reicher


• Gardiyanlara hiçbir yönerge verilmemiştir.
• Gardiyanların kısa sürede güç uygulamakta isteksiz oldukları ve
otoritelerini kullanmadıkları görülmüş, bu da mahkumların üstünlüğü
almasını sağlamıştır.
• Acımasızlık ve şiddetin uygulayanın dikkatini çekecek şekilde sunulan
ilerlemeci uygulamalar ve liderlikle ortaya çıkarıldığını gösterir.
• Sosyal özdeşleşme, etkili koordinasyon, eşitlikçi liderlik ve
organizasyonel verimlilik için uğraşlar mahkumların amaçlarını
gerçekleştirmelerine ve inançlarını sosyal bir gerçekliğe çevirmelerine
etki etmiştir.
Sosyal Medya
Kullanımının Konformiteye Etkisi
• Herkesle bağlantılı olmak, konformiteyi bir mesele haline getirir. Yüzlerce
arkadaşı online iken ve paylaşılan görüşler orada sabit kalacakken, tuhaflığı
veya uyumsuzluğuyla dikkat çeken olmak tercih edilmez.
• Bir araba, mücevher tasarımı yapılması, ardından tasarımla ilgili fikirlerin
sosyal medyadaki kişilere sunulmasıyla gelen geribildirimlere göre yeniden
düzenlendiği durumlarda tasarımlardan tatmin olma oranının kontrol grubuna
göre hep daha düşük olduğu bulunmuştur.
• Sosyal medyanın yenilikçilik ve bireysel yaratıcılık becerilerinde azalmaya
neden olabildiği de bulunmuştur.
• Bir yandan sosyal medyanın farkındalığı ve harekete geçmeyi arttırma
faydaları da konformite yaratma riski kadar etkilidir.
Konformite ve itaatin sonuçları
• Birey açısından konformitenin hem olumlu, hem olumsuz
sonuçları vardır.

• Konformite karmaşık ve değişken bir çevrede, kesinlik içinde


davranabilmeye, belirsizliği gidermeye yardımcı olur.

• Onaylanma ve benimsenme için yararlı bir stratejidir.

• Öte yandan birey diğerlerinden farklılaşmak ve kendini tekil


hissetmek istiyorsa, konformite elverişli bir davranış biçimi
değildir.
• Grup açısından da konformitenin avantajları ve dezavantajları
vardır:

- Grubun varlığını sürdürmesine ve grup üyelerinin takışmadan


birbirleriyle ilişkide bulunmalarına imkan sağlar.

- Grubun normlarını değiştirmesi gereken durumlarda ise


konformite elverişli bir davranış biçimi değildir;
grubun amaçlarına ulaşma kapasitesini
zayıflatır ve hatta varlığını tehdit eder.
• İtaat eden bir personelin doğru bir davranışta bulunma ve
ödüllendirilme olasılığı daha yüksektir.

• Oysa itaatsizlik eden personel ayrıcalıklarını, özgürlüğünü hatta


hayatını kaybetme tehlikesi yaşar.

• Öte yandan itaat etmeyen personel bazen daha doğru tepkiler


ortaya koyabilir.
Ayrıca bazı otoriteler itiraz etme cesaretine sahip çalışanlarına
daha saygınlıkla davranabilmektedirler.
• Otorite açısından da itaat olumlu ve olumsuz yanlar taşır:

- Emirlerine itaat edildiğini görmek otoritenin, güçlü biri olduğu


hakkındaki imgesini ve yüksek konumdan biri olarak
algılanmasını pekiştirir.

- İtaatin otorite açısında olumsuz sonuçları, kendi altında


çalışanların hatalarından sorumlu tutulmak ve diğerlerine
yüklediği davranışları yapma kapasitesini yavaş yavaş
kaybetmekle ilgilidir.
• Otoriteyle ilişkiler geniş toplumu da ilgilendirir.

• Bazı hallerde itaatkar kişiler doğru davranışları yaparak grubun


amaçlarına ulaşmasına yardımcı olabilirler.

• Diğer bazı hallerde, itaatkar kişiler uygun olan ve olmayan


emirleri ayırt etme kapasitelerindeki azalma nedeniyle grubun
amaçlarına ulaşmasını engelleyebilirler.
Sonuç olarak,

•Konformite ve itaatin iyi veya kötü olduğuna karar vermek


karmaşık bir durumdur.

•Bu sorunun cevabı, durumlara göre değişen bir takım özgül


etmenlerin ve çelişik ya da eşdeğerli amaçların göreceleri önemi
konusundaki değer yargılarının bilinmesine bağlıdır.
Çoğunluk Etkisinden
Azınlık Etkisine…
• Moscovici’ye göre; toplumun, bireyleri genel bir modele uymaya
dönük tüm zorlamalarına rağmen,
azınlıklar ve normlardan sapanlar,
hem baskıya direnmeyi,
hem de yeni yaşama, düşünme, davranma tarzları yaratmayı
ve çoğunluğun bunlara katılmasını sağlamayı başarmaktadır.

• Normdan ayrılmalar, her zaman sapma olarak alınamaz; yenilik


(innovation) norm dışı davranışla yakından ilişkilidir.
Kendimiz hakkında
düşünebileceklerimiz…
• Hangi durumlarda kendi başımıza, kendi fikirlerimize göre
hareket ediyoruz?
• Hangi durumlarda başkalarının fikirlerinden yardım alıyoruz?
• Kendi davranışlarımızı açıklarken nelerden etkilendiğimiz
hakkında dürüst olabiliyor muyuz?

You might also like