Professional Documents
Culture Documents
Sosyal Psikolojiye Giriş - Ders 6 Konformite Ve Itaat
Sosyal Psikolojiye Giriş - Ders 6 Konformite Ve Itaat
Ders:
“KONFORMİTE VE İTAAT”
Bunda özellikle de Amerika ve Avrupa’nın yeni dünya düzeninde
çoğunluğun kararlarını sürekli kılmayı gerektiren,
farklı görüşlerin güce desteği engellemesine izin vermeyen,
genel politikayı istediği yönde ilerletmek isteyen,
çoğunluğun oluşturduğu şartların farklı düşünce ve tutumları etkisi altında
tutabilmeyi ve bunu
sürdürmeyi amaçlayan,
bu yüzden de destekleyici bilimsel bilgiye ihtiyaç duyan tavrının etkisi
büyüktür.
Tarihçe
1960'lardan sonra ise kurulu düzeni
sorgulayan,
karşı çıkan hippiler, aktivistler vb
grupların tavrı ve alternatif yaşamları
her yeri etkisi altına almaya başlar;
bu durum çoğunluğun karşısında
azınlıkta kalan fikir ve hareketlerin,
kendilerini direkt davranışlara
yansıtmasalar da, bir süre sonra
toplumda veya en azından sıradan
insanların düşüncelerinde çeşitli
değişimler yaşatabileceğini gösterir.
Normların ve Sosyal Etkinin Şekillenmesi
Sosyal etki insanlar üzerinde gücünü sosyal kurallar veya grup
normları (tanımlayıcı/buyurucu) üzerinden gösterir.
Farklı durum ve ilişkilerde farklı normlara uyulur.
Örn: Arkadaşınıza nasıl davranmanız gerektiği ile ailenize nasıl
davranmanız gerektiği farklıdır. Veya dersteyken, kantinde olduğu
gibi davranamazsınız. Bu durumlarda farklı sosyal kurallar işler.
Sosyal kurallar Muzaffer Şerif'e göre belirsizliğin yaşandığı
şartlarda davranışa yol göstermek için ortaya çıkar. Çünkü insanlar
yaptıkları, düşündükleri, hissettikleri şeylerin doğru/uygun
olduğundan emin olma ihtiyacı içindedir. Bu yüzden diğerlerinin
davranışlarına bakarak bir muhtemel davranışlar yayılımı, bir
“referans çerçevesi” oluştururlar.
Bu referans çerçevesinin merkezinde veya ortalama bir yerlerinde kalan
durumları diğer durumlara göre daha geçerli/doğru olarak algılar insanlar.
Örn: Daha önce benzer yaşantıların olmadığı, ne yapılır, nereye gidilir
bilinmeyen üniversitedeki ilk günlerinde öğrenciler genellikle diğer
öğrencileri seyrederek kendilerine bir referans çerçevesi çıkarır.
Muzaffer Şerif'in Algı deneyi (1936) sosyal normların belirsizliğin
yaşandığı şartlarda davranışa yol gösterdiğini ortaya çıkarır.
Algı Deneyi, Sherif, 1936
(The Autokinetic Effect)
Denekler tamamen karartılmış bir
odada bir ışığın sağa/sola ne kadar
hereket ettiğini tahmin etmek
zorundaydılar. Gerçekte ışık hiç
hareket etmiyordu (Karanlık bir
odada beş metre uzaklıktan ışığı
hareketli görmek otokinetik etki
denilen illüzyondan başka bir şey
değildi-ancak bir belirsizlik
vardı-).
• Şerif deneklerin önce yarısını odaya tek başına aldı, denekler
kendilerine ait bir referans çerçevesini kullanarak tahmin ettiler.
• 3 gün sonraysa denekler odaya ikili veya üçlü olarak girdiler; bu
sefer denekler birbirlerinin referans çerçevesini kullanmaya
başladılar.
• Hatta başlangıçta bireye benzer kişiler olduğunda ve bunlar grup baskısıyla karşılaşmayıp
kendi görüşlerinde kalırlarsa grupla karşılaşan ve dönüşüm geçiren bireyin etkilenmiş
olduğuna daha fazla inanabiliriz.
Konformite – Uyma Davranışı
• Önemli olan davranış tek biçimliliğiyle, yani grup baskısı
olmaksızın grupla benzer davranış gösteriyor olmakla bu
durumu ayırt etmektir.
• Algı görevi, kıyas noktası alınan bir doğru parçasına göre diğer 3 doğru
parçasının uzunluklarını tahmin etmektir.
• 18 deneme yapılır; her birinde 3 çizgiden 1’i, kıstas çizgiyle aynı uzunluktadır
ve çizgiler yan yana olduklarından 3 çizgiden hangisinin kıstasla aynı uzunlukta
olduğunun saptanması kolaydır.
• Deney grupları 7-9 kişiden oluşur, ancak her grupta sadece 1 kişi gerçek
denektir. Diğerleri 18 denemenin 12’sinde sözbirliğiyle yanlış cevap veren sahte
deneklerdir.
Asch Deneyi (1956):
Asch Deneyi (1956):
• Denekler yarım daire
şeklinde oturtulmuştur.
Sonuçlar:
• Kontrol grubu deneklerinin doğru çizgi bulmadaki hata oranı %5’in
altındayken, grup baskısıyla karşılaşan deneklerde hatalı cevap verme oranı
%37’dir.
Yanlış cevap
Yanlış cevap
veren sahte
veren sahte
denek
denek
Yanlış cevap
veren sahte Yanlış cevap
denek veren sahte
Gerçek denek
denek
• Giderek gelişen onaylanmama korkusu, endişe ve yalnızlık hisleriyle
belirsizlik ve kendinden şüphelenme hali yaşanmasının uyma/konformite
davranışını arttırdığı düşünülmüştür.
• Bu hem sözbirliğini bozan kişinin başka bir hatalı cevap vermesi durumunda da,
gerçek denekle aynı cevabı vermesi durumunda da aynı şekilde geçerli olmuştur.
Konformiteyi Etkileyen
Grup Özellikleri
• Ancak bu bulgular daha çok algısal kararlarda geçerlidir. Hem algısal
tahminler hem de kanaat bildirme durumlarında (örneğin, “gençlere verilen
eğitim gereğinden fazladır”), sadece sözbirliğinin bozulması değil, denekle
aynı fikirde olmak uyma davranışını azaltmaktadır. Çünkü ona sosyal destek
sağlar.
• Deneğin sosyal müttefiği onu hem grup cezasından korur, hem de uyaran-iş
konusunda bilgi sağlar.
UYMA
(en zayıf konformite formu)
ÖZDEŞLEŞME
(uymadan daha derin,
ancak içselleştirmeden zayıf)
İÇSELLEŞTİRME
(en derin konformite formu)
KONFORMİTENİN TÜRLERİ
• UYMA: Sadece o grubun içindeyken grubun onayını almak veya
gruptan dışlanmamak için o grubun kurallarına ve yaptıklarına
uyma, grup dışındayken bunu sürdürmeyebilme (kaygıdan, düşük
kendine güvenden, bilgi eksikliğinden veya kriz içeren durumları
atlatma ihtiyacından kaynaklanabilir).
• Denekler şikeli bir kura sonucu öğretmen rolüne, sahte denekler ise öğrenci
rolüne verilmiştir. Sahte denek koluna bir elektrot bağlanarak bir sandalyeye
kemerle bağlanmıştır.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
• Öğretmene öğrenciye birtakım sözcük çiftleri okuduktan sonra öğrencinin
hatırlayıp hatırlamadığını kontrol etmesi ve her hata yapışında elektrik şoku
vermesi istenmiştir.
• Elektrik şoku 15-450 volt arasındadır, 15’er voltluk 30 düğme vardır. Şok
seviyeleri çeşitli şekillerde açıklanarak anlamlı hale sokulmuştur: “hafif
şok(15-60 volt)”, “çok kuvvetli şok(240 volt)”, “tehlikeli şok(420 volta
kadar)” ve en son “XXX”. Şokun gerçekten verildiğini göstermek için de
deneğe 45 voltluk örnek şok verilmiştir.
• Deney boyunca öğrenci çeşitli hatalar yapmış ve yaptığı her hatada şok
düzeyinin arttırılması için deneğe talimat verilmiştir. Denek şok vermeyi
reddettiğinde devam etmesi için emir verilmiştir. Öğrenciye en üst düzeyde
şok uygulandıysa veya denek tamamen şok vermeyi reddediyorsa deneye
son verilir.
Milgram’ın Otorite Deneyi(1974)
Sonuçlar:
• Devam etme talimatı deneyci değil, odada bulunan sadece görevli birince
verildiğinde de itaat oranı düşmüştür.
• Ancak gerçek denek yerine şok verme işlemini yapmaya sahte denek gönüllü
olduğundaysa itaat oranı %92 olmuştur.
•Bierbauer içinde psikiyatristlerin de bulunduğu çeşitli
meslek gruplarından kişilere Milgram’ın deneyini anlatarak
“siz olsaydınız ne yapardınız?” diye sormuştur.