Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 18

3.

ÜNITE
15. YÜZYIL-17. YÜZYIL
FELSEFESI
ÜNİTE KONULARI
3.1. 15. YÜZYIL-17. YÜZYIL FELSEFESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
3.2. 15. YÜZYIL-17. YÜZYIL FELSEFESİNİN AYIRICI NİTELİKLERİ
3.3. 15. YÜZYIL-17. YÜZYIL FİLOZOFLARININ FELSEFİ
GÖRÜŞLERİNİN ANALİZİ
3.4. 15. YÜZYIL-17. YÜZYIL FELSEFESİNİN DÜŞÜNCE VE
ARGÜMANLARINI DEĞERLENDİRME

•TEMEL KAVRAMLAR
Hümanizm •Bilim •Ütopya •Akıl
Krallıklar dönemi..Yeni bir çağ

başlıyor..Karanlık dönem sona eriyor..

RÖNESANS ÇAĞI BAŞLIYOR…


*RÖNESANS FELSEFESİ Orta çağ
ile Yeni çağ arasında bir geçiş
dönemidir. Rönesans , yeniden doğuş
demektir. Yeniden doğan Antik çağın
tutumudur. Yani bireyselliğin ,
yaşanan dünyaya önem vermenin ,
demokrasinin ,bilimin , dogma ‘ nın
yerine aklın yeniden
canlandırılmasıdır.1400'lü yıllarda
İtalya'nın Floransa kentinde
başlamıştır.
 MS 2-15. yüzyıl arasında Avrupa’da egemen olan
düşünsel yapı, 12. yüzyılla birlikte değişime uğramaya
başlamıştır. Bu değişime yol açan temel unsur, toplumsal
hayatta yaşanan gelişmelerdir.

 15. yüzyıla gelindiğinde ilk olarak İtalya’da kendini


hissettiren bu durum, zamanla Avrupa coğrafyasını
sarmıştır. Avrupa’da yaşanan bu döneme Rönesans adı
verilir.

 Rönesans “yeniden doğuş” anlamına gelmektedir.


Yeniden doğuş, MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin yeniden ele
alınmasını işaret eden bir kavramdır.
Bu yüzyıl felsefesinin aklı temele alan yapısı,
Rönesans’ın esin kaynağı olmuştur.

 Bu dönemde bir yandan MS 2-15. yüzyıl


düşüncesinin etkileri görülmüş bir yandan da
modern düşüncenin ilk örnekleri ortaya çıkmıştır.

 Avrupa’da bilimsel gelişmelerin felsefeye


uygulandığı, din felsefesinden uzaklaşıldığı ve
bilim felsefesine yaklaşıldığı görülmüştür
Sözcük anlamı Yeniden Doğuş olan
Rönesans, Orta Çağ düşüncesine karşı
15. yüzyılda ortaya çıkan bir yenilenme
ve değişme etkinliğidir. Rönesans
felsefesi ise din merkezli felsefe değil,
insanı merkeze alan bir felsefedir.
Dogmatik ve eleştiriye kapalı değil,
eleştireldir.
3.1. 15. YÜZYIL - 17. YÜZYIL FELSEFESİNİN
ORTAYA ÇIKIŞI
 15-17. yüzyıl, bilgi alanlarında hızlı ve köklü değişikliklerin
olduğu bir dönemdir. Bu değişiklikler, bilgi alanları üzerinden çeşitli
şekillerde topluma yansımış ve zamanla benimsenip bir yaşam
kültürü hâlini almıştır.
 Bu değişimlerin izlerini sürebilmek ve dönemin felsefesini
anlayabilmek için 12. yüzyıl çeviri faaliyetlerine ve MS 2-MS 15.
yüzyıl felsefesinin etkilerine bakmak gerekir.
T ablo 3.1: 15. Y üzyıl-17. Y üzyıl D üşünürleri ve F ilozoftarı

1400

Machiavelli (Makyevelli) (1469-1527)


N. Copernicus (Kopernik) (1473-1543)
FİLO ZO FLAR I

T. More (Mor) (1478-1535)

1500
15. YÜ ZY IL – 17. Y Ü ZYIL D Ü ŞÜN ÜR LE R İ VE

Montaigne (Monteyn) (1533-1592)

F. Bacon (Beykın) (1561-1626)


W. Shakespeare (Şekspir) (1564-1616)

G. Galilei (Galileyi) (1564-1642)


T. Hobbes (Habs) (1588-1679)

R. Descartes (Dekart) (1596-1650)

1600

Pascal (Paskal) (1623-1662)


Spinoza (Sipinoza) (1632-1677)

J. Locke (Lak) (1632-1704)

I. Newton (Nivtın) (1643-1727)

Leibniz (Laypniz) (1646-1717)

1700
15. Yüzyıl-17. Yüzyıl Düşünürleri ve Filozofları
- Machiavelli (Makyevelli) (1469-1527)
- Nicolai Kopernik (Kopernik) (1473-1543)
- Thomas More (Mor) (1478-1535)

- Montaigne (Monteyn) (1533-1592)


- Francis Bacon (Beykın) (1561-1626)
- William Shakespeare (Şekspir) (1564-1616)
- Galilei Galileo (Galile) (1564-1642)
- Thomas Hobbes (Habs) (1588-1679)
- Rene Descartes (Dekart) (1596-1650)

- Pascal (Paskal) (1623-1662)


- Spinoza (Sipinoza) (1632-1677)
- John Locke (Lak) (1632-1704)
- Isaac Newton (Nivtın) (1643-1727)
- Leibniz (Laypniz) (1646-1717)
12. YÜZYIL ÇEVİRİ FAALİYETLERİNİN 15. YÜZYIL-17. YÜZYIL
FELSEFESİNE ETKİSİ

 12. yüzyıla doğru İslam dininin geniş bir coğrafyaya yayılması, beraberinde bilim ve
felsefenin de bu coğrafyalarda gelişmesini sağlamıştır.

 Bu durum, Bağdat, Tunus, Toledo, Sicilya, Solerno gibi yerleri bilim ve felsefenin
merkezi konumuna getirmiş; astronomi, tıp ve felsefe gibi alanlarda gelişmeler olmuştur.
Görsel 3.1: Zeytuniye Üniversitesi, Tunus, MS 732 İbn Haldun
 12. yüzyıldan itibaren Batı; ilk olarak İslam ilimleri, Antik Yunan, Hint ve Mısır
eserlerini Arapçadan kendi dillerine çevirmeye başlamıştır.

 Müslüman, Yahudi ve Hristiyanların bulunduğu mütercim bir grup tarafından


Aristoteles’in “Metafizik”, İbn Sînâ’nın “el- Kanun fi’t Tıp” ve Sahl b. Bişr’in “Astronomi
Risalesi”, İbn Rüşd’ün “Aristoteles Şerhleri” gibi bilim ve felsefe eserleri öncelikle
çevrilmiştir.

 Çeviri merkezlerinin kurulmasıyla Batı’da İslam filozoflarının görüşleri 17. yüzyıla


kadar güçlü etkisini sürdürmüş ve üniversitelerde “İbn Rüşdcülük”, “Avicenna Ekolü” gibi
adlandırılmalar yapılmıştır.

İbn Sînâ
 Genel olarak çeviri
hareketleri 12. yüzyılda
Afrikalı Konstantin’in
Tunus’tan getirdiği tıp
alanındaki eserleri
Salerno’da Latinceye
kazandırmasıyla
başlamıştır.

 Zamanla çeviri hareketi


Almanya ve Fransa’ya
yayılarak 14. yüzyılda
bütün Avrupa’yı etkisi
altına almıştır.
Afrikalı Konstantin
 Bu etkinin oluşumunda Anadolu coğrafyasının da payı vardır.
Yunancadan Farsçaya çevrilen eserler, Tebriz ve Trabzon üzerinden
Anadolu ile Bizans’a geçmiştir.

 Ayrıca ünlü matematikçi ve astronom Nasreddin-i Tusî’nin İslam


âlimlerince problemleri çözülmüş olan trigonometriye yönelik
eserinin ilk kez Osmanlı Dönemi’nde çevirisi yapılmıştır.

Nasreddin-i Tusî
 Çeviri hareketinin
yoğun olarak 16-17.
yüzyılın sonlarına kadar
devam ettiği
görülmektedir. İki
kültürün etkileşimi,
Antik Yunan
felsefesinin neredeyse
tamamının Batı
tarafından
öğrenilmesini sağlamış
ve dolayısıyla
Rönesans’ın ortaya
çıkmasının
nedenlerinden biri
olmuştur.
İbn Sînâ’nın uçan adam metaforunda gözleri kapalı,
kulakları işitmeyen, bedeninin herhangi bir noktası
kendisine değmeyen, havada öylece salınan bir adam
tasavvur edilir. Adam, bedene sahip olduğunu bilmiyor
ancak düşünüyor, düşündüğünü bilerek düşünüyor. Var
olduğunu, bir başkasının onun varlığını onaylamasına ve
kendisini inandıracak bir başka bilince gerek duymadan
düşünüyor.
UYGULAMA
 Aşağıdaki metni okuyup metinden hareketle verilen soruyu cevaplayınız.
 17. yüzyılda yaşamış filozof Digby, İbn Sînâ’nın ruh hakkındaki düşüncelerini ve
onun uçan adam metaforunu yakından takip eder. Metaforda gözleri kapalı, kulakları
işitmeyen, bedeninin herhangi bir noktası kendisine değmeyen, havada öylece salınan
bir adam tasavvur edilir. Adam, bedene sahip olduğunu bilmiyor ancak düşünüyor,
düşündüğünü bilerek düşünüyor. Var olduğunu, bir başkasının onun varlığını
onaylamasına ve kendisini inandıracak bir başka bilince gerek duymadan düşünüyor.
 “Digby, İbn Sînâ’ya ait ruhun bedenden ayrı varlığı olduğu ve ruhun varlığının
farkında olduğuna dair kanıtlarını inceler. İbn Sînâ’dan esinlendiği şey “uçan adam”
metaforudur. Kaleme aldığı denemesinde İbn Sînâ’nın Latinceye çevirilen ‘Almahad’
ve Descartes’ın ‘Metod’ eserinde aynı tespitin bulunduğuna dikkat çeker. İkisi de aynı
şeyi kastederek şöyle demektedir. Benliğimi yürümemi, konuşmamı, düşünmemi
sağlayan kişiden (bedenden) soyutlasam; bacaklarım ve dilim olmayıp da
yürüyemesem ama hayatta olsam bana sadece zihnim karşılık verecektir. Sonuçta aynı
şey olarak kaldığımı, benliğimin kaybolmadığını bilirim.”
Veysel Kaya, İbn Sînâ’nın Batı Dünyasındaki Etkileri
 Soru
 Digby’nin yorumundan hareketle filozofların düşüncelerinin biçimlenmesinde
çevirinin etkisini tartışınız.

You might also like