kadın hakları insan haklarıdır.« -Hillary Clinton Feminizm Nedir? Feminizm, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunan bir sosyal ve politik harekettir. Feodalizmin bitmesi ve kapitalizmin gelişmesiyle birlikte kendilerini toplum tarafından sosyolojik olarak dışlanmış gören orta sınıf kadınlarının çıkarttığı bir harekettir. Feminizm, kadınların toplumdaki eşitsizlik, cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel istismar gibi konularda mücadele etmelerine yardımcı olmayı amaçlar.
Kadınlar, tarih boyunca, özgürlük ve hakları için mücadele
verdi. Ancak bir akım olarak feminizm, 19. Yüzyılda Batı ülkelerinde ortaya çıkmış ve dünyanın her yerinde etkili olmuştur.
Feminizm terimini ilk kullananın Charles Fourier olduğu
düşünülür. Feminizm, ortaya çıkışından itibaren farklı dalgalar halinde ilerledi.
İlk Feminist Dalga
Batı dünyasında 19. ve 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan
feminist hareket ve düşünce dönemidir. İlk feminist dalga, oy, eğitim ve mülkiyet hakkı için mücadele verdi. Birinci feminist dalga, aynı zamanda, varlığı, kimliği ve emeği özel alana hapsedilmiş olan kadınların kamusal alanda yer alma ve bu alanı dönüştürme mücadelesiydi. Fransız yazar ve düşünür Simone de Beauvoir’in burada önemi çok fazladır. İkinci Cins adlı kitabı yazdığında kendisini feminist olarak tanımlamıyordu ancak erkek egemenliğinin çok kapsamlı bir analizini yapmıştı. Bu kitap on yıl sonra başlayacak olan ikinci dalga feminizmin en önemli ilham kaynağı oldu. Beauvoir, feminizm açısından çok önemli bir tespitte bulunmuştu: Kadın doğulmaz, kadın olunur. Bu, cinsiyetin, biyolojik bir özellik olmayıp toplumsal bir örüntü olduğunun ilk kez ifade edilmesiydi. Birinci dalga feministler sokak gösterisi, imza kampanyası, şiddet gibi alışıldık politik mücadele yöntemlerini kullanmıştı. İkinci Feminist Dalga Başta ABD'de olmak üzere Batıda erken 1960'larda başlayıp 1970'lerin son yıllarına kadar süren feminist faaliyetleri içeren bir dönemi kapsar. Birinci dalga feminizmin eşitliğin başta olmak üzere hukuki engellerini devirmeye vurgulu olmasına karşın ikinci dalga feminizm çeşitli sayıda sorun ile ilgileniyordu: resmî yasal eşitsizlikler, cinsellik, aile, iş yeri ve belki bu sorunların en tartışmalısı olan üreme hakları. Feminist eylemciler ABD Anayasası’na «Eşit Haklar Değişikliği»’ni eklemeye çalıştılar, ancak bu Kongrece kabul edilmedi. Birçok feministe göre ikinci dalga feminist asrı, "Feminist Seks Savaşları" ve cinsellik ve pornografi gibi konulara ilişkin feministler arası tartışmalar nedeniyle sona ermişti. Üçüncü Feminist Dalga Üçüncü dalga feminizm, çok sayıda farklı feminist faaliyet ve araştırma kolundan oluşur. Tam olarak sınırları tartışmalı olsa da genelde 1990'ların sonunda başlayıp günümüze dek geldiği kabul edilir. Feminist olmayı yeniden tanımlaması çerçevesinde "bireysel" bir harekettir. İkinci dalga feminizmin başarısızlığı olarak değerlendirilen konulara ve 1960'larla 80'ler arasında kurulan örgütler ve hareketlere tepki olarak ortaya çıktı. "Üçüncü dalga" terimi Rebecca Walker tarafından queer ve beyaz olmayan kadınlara odaklanmayı göstermek için ortaya atıldı. Feminizm Akımları Liberal Feminizm Bunlara göre kadın ve erkek eşit olmalıdırlar. Kadın erkeğin girdiği her alana girmelidir. Kadın her alanda özgür olmalıdır. Sosyalist Feminizm Kadın, zaten ev içinde çalışıyor ve bir şeyler üretiyor; bunun karşılığını alması gerekiyor. Sosyalist feminizm, ataerkil sistemi cinsel politikanın adı olarak tanımlayan feminizm koludur. Ataerkillik kadının konumunun anlaşılması için kapitalist sistemle birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. Radikal Feminizm Sadece kadınların çalışabileceği kuruluşların olmasını, erkeklerle aynı yolda bile yürünemeyeceğini savunurlar. Radikal feminizm, kadınların ezilmişliğini; onların cinsiyetlerinin baz alınarak alt sınıf olarak kategorize edildiği temel bir politik ezilmişlik olarak tanımlar. Yanlış Bilinen Şeyler 1. Feministler “erkekleşmiş” ve “dişiliğini yitirmiş” kadınlardır.
Feministlerin “erkekleşmiş” olduğu iddiası, en temel insan
haklarını sadece erkek cinsinin hakları olarak gören ve bu hakları ancak erkeklerin icra etme hakkı olduğuna inanan ataerkil düşüncenin sonucu oluşmuş bir iddiadır.
2. Feministler kadınların üstünlüğünü savunurlar.
Feministler kadınların üstünlüğünü değil, sahip olmaları gereken
olanakları, fırsat eşitliğini ve toplumsal adaleti savunur.
3. Feministler erkek düşmanı, koca/sevgili bulamamış çirkin
kadınlardır.
Bir düşünce sistematiği olarak feminizm tekil olarak erkekler ile
uğraşmaz. Feminizm bir öfke hareketi değil, bir adalet arayışıdır. Dolayısıyla da feminist olmanın koca ya da sevgili bulmakla alakası yoktur. Biz yaşasın feminizm diyelim ve yeryüzü eşit ve özgürlük temeli Beni dinlediğiniz için üzerine kurulu teşekkür ederim. aşklar Hazırlayan: yaratıncaya Ad ve soyad: Sude Topçu kadar yaşasın Sınıf: 11/F kadın dayanışması ve Numara: 806
kadın mücadelesi! Kaynakça https://tr.m.Wikipedia.org https://feministbellek.org https://www.neoldu.com https://kadem.org.tr https://onedio.com