Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 10

Thorstein Veblen (1857-1929)

Veblen toplumu, çöken veya gelişen, daima değişen ve yeni


durumlara uyum sağlayan ya da sağlayamayan, hayli karmaşık
bir organizma olarak gördü. Veblen’in analizi, Marx’ınki gibi, her
yönden tarihsel bir yönelime sahipti.
Veblen’e göre insanlık tarihi, toplumsal kurumların evriminin
tarihiydi. İnsan davranışı, tarihteki tüm çağlarda ortak olan,
belirli ayırt edilebilir kalıplara dayanmaktaydı.

İnsanları diğer hayvanlardan ayıran, kesinlikle kültür ve


toplumsal kurumlardı.
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında, kapitalizm önemli ve temel
nitelikte bir dönüşüm geçirdi. Her ne kadar sistemin temelleri değişmeden
kaldıysa da, sermaye birikim süreci büyük anonim şirketler içinde
kurumsallaştı.

Özel bir öneme sahip iki değişim, bu kurumsal dönüşümün sonuçları


arasında yer almaktaydı. Birincisi, sermayenin uluslararasılaşmasıydı. .
İkincisi, kapitalist sınıfın yapısındaki bir değişimdi. Kapitalist toplumsal, siyasi
ve ekonomik egemenliği değişmeden kalmış olsa da, birikim sürecinin
kurumsallaşması, kapitalistlerin çoğunluğuna, kendi konumlarını sadece pasif
bir şekilde, malının başında durmayarak sürdürebilmeleri imkanını tanıdı.
Veblen’in Neoklasik İktisadı Eleştirisi
Neoklasik iktisadın, insan doğasına ve toplumsal kurumlara ilişkin,
tamamen, tarihsel olmayan ve basitleştirici bir bakışa sahip olması

Her şeyi rasyonel, bencil, maksimizasyoncu davranış bakımından


açıklamaya kalkmakla, aslında neoklasik iktisat hiçbir şey açıklamamaktaydı

Neoklasik teori: birincisi, sermayenin fayda ürettiğine dayanarak,


sermayenin getirisini haklı çıkarmak; ikincisi, bütün gelirleri mülkiyetin
katkıları ile açıklamak; üçüncüsü, rekabetçi bir kapitalist bir sistemde,
toplumsal uyumun doğal ve normal bir durum olduğunu göstermek
Üretim toplumsal ve kültürel
Üretim toplumsaldır; tek tek üretim faktörlerinin katkısıyla açıklanabilir
bir şey değildir
Üretim, insanların içinde bilgi ve becerileri paylaştığı, bunları nesilden
nesle aktardığı ve doğayı insan ihtiyaçları ve yararına uygun hale
getirme sürecinde toplumsal işbirliği içine girdiği, toplumsal bir süreçti.
Bu sürecin ayrıştırılması ve sürecin farklı unsurlarının toprak, emek ve
sermaye olarak kategorize edilmesi, kapitalizme özgü tarihsel bir
olguydu sadece.
Kapitalizmdeki Uzlaşmaz İkilik
Veblen, toplumsal psikoloji açısından, davranışlarına kahramanlık
eğiliminin veya yağmacı içgüdünün egemen olduğu bireyler ve sınıfları;
davranışlarına ustalık içgüdüsünün, ebeveynlik eğiliminin ve aylak
merak geliştirmenin egemen olanlardan ayırdı.

Veblen, iktisat açısından, “ticari girişim” olarak nitelediği güçler ile


“sanayi” olarak nitelediği güçler arasında da aynı ikiliği görmüştü.
Sosyoloji açısından bu ikilik, “aylak sınıfın” “törensellik” ve
“sportmenlik” özellikleri ile “sıradan insanın” daha yaratıcı ve işbirliğine
dayanan özellikleri arasında ifade bulmaktaydı
Özel Mülkiyet, Sınıflara Bölünmüş Toplum
Sınıfsal yapının temelinde özel mülkiyet kurumu bulunmaktadır. Veblen,
özel mülkiyete “doğal haklar” yaklaşımını reddederek başladı.

Veblen, daima, üretimin, hiçbir zaman bireysel bir süreç olmadığını, her
yerde ve her dönemde toplumsal bir süreç olduğunu ısrarla dile getirdi
Ustalık içgüdüsü ve yağmacı içgüdü
Ustalık iç güdü, yağmacı içgüdüden daha eski ve daha temeldir

“İnsan yaşamı, faaliyettir ve insan faaliyette bulunurken, bu nedenle


düşünür ve hisseder”

Beşeri toplumun en erken aşamalarında . . . ırkın hayat alışkanlıkları


ihtilaflı ve yıkıcı olmak yerine, zorunlu olarak, hâlâ barışçıl ve endüstriyel
nitelikteydi
İki ekonomik sınıf ve kadınlara boyun
eğdirme
İki ekonomik sınıf: endüstriyel işlerle uğraşanlar ve savaş, yönetim, spor ve
dini ayinlerle meşgul olanlar

Sınıfsal olarak bölünmüş bir toplum, yağmacı bir toplumdu


Yağmacı toplum, işçileri sayısız aşağılamaya ve baskılara maruz bırakarak,
ustalık içgüdüsünü kısma ve güdük bırakma eğilimindeydi; ve böyle
yaparak, ustalık içgüdüsünde kendini gerçekleştirmenin tatlı duyguları içkin
bir şekilde var olmasına rağmen, birçok işi can sıkıcı hale getirdi.
Kadınlara boyun eğdirme de, özel mülkiyet ve yağmacı kültürle bağlantılıdır.
Ticari Girişimin Endüstri Üzerindeki
Egemenliği: Sabotaj
Kapitalizm . . . ustalık güçlerinin aslen çok hızlı bir şekilde geliştiği “yarı
barışçıl” bir toplum olarak doğmuştu. Fakat zamanla, ustalık güçleriyle
yağmacı kahramanlık güçleri, bir mücadele içine hapsoldular.

Kâr elde etmek ya da ticari girişim, endüstriden veya ustalıktan


tamamen kopuk bir davranış biçimi ortaya çıkardı

Ticari girişimin endüstri üzerindeki denetiminin doğası, Veblen


tarafından tek bir terimle tarif edilmekteydi: “sabotaj”. Ticari girişim kâr
uğruna endüstriyi sabote etti
Taklitçi tüketim
Yağmacı içgüdünün egemenliği; ticari faaliyetin endüstriyel faaliyet üzerindeki
belirleyiciliği, toplumu da sabote eğilimindedir

Ancak insanların yağmacı içgüdü kültürüne boyun eğmesinin nedenleri vardır;


toplum sadece zora dayalı olarak baskı altında tutulmaz

Taklitçi tüketim
Milliyetçilik
Yiğitlik
Kadınlara boyun eğdirme

You might also like