Download as ppt, pdf, or txt
Download as ppt, pdf, or txt
You are on page 1of 81

EKLEM VE BAĞ

DOKUSU
HASTALIKLARI
Romatoid Artrit

Eklemlerin iç yüzlerini etkileyen iltihabi bir


hastalıktır.
Romatoid artrit yalnız eklemleri değil bütün vücudu da
etkileyebilir.
Şekil bozukluğuna neden olabildiği için çeşitli sakatlıklara
yol açabilir.
Hastalık bütün eklemleri etkileyebilir, ancak en çok el ve
ayak bileklerinin küçük eklemlerinde gözlenmektedir.
ETYOLOJİ

 Genetik özellikler
 İnfeksiyonlarn rolü
 Otoimmünite
 Diğer bulgular
KLİNİK ÖZELLİKLERİ
EKLEM BULGULARI

 Eller
 Dirsekler
 Omuzlar
 Kalça
 Diz
 Ayak bileği
 Ayak
 vertebralar
EKLEM DIŞI BULGULAR

 Laboratuar bulguları  Romatoid vaskülit


 Nodüller  Böbrek bulguları
 Akciğer bulguları  Karaciğer bulguları
 Kardiyak bulgular  Kas grupları
 Göz bulguları  Radyolojik bulgular
 Nörolojik bulgular
RA’NIN TANISI

 Sabah tutukluğu
 En az 3 eklemde artrit
 Simetrik artrit
 El eklemlerinde artrit
 Romatoid nodül
 Romatoid faktör (RF)
 Radyolojik değişiklikler
TEDAVİ

 MEDİKAL TEDAVİ
 REHABİLİTATİF TEDAVİ
 CERRAHİ MÜDAHALE
MEDİKAL TEDAVİ

 KULLANILAN KLASİK NSAİ’LER


 İndometasin
 Diklofenak
 Aspirin
 NSAİ’LERİN YARARLI ETKİLERİ
 Analjezik
 Antipiretik
 Antiinflamatuar
 Antitrombosit etki
 NSAİ’LERİN YAN ETKİLERİ
 Bulantı
 Kusma
 Dispepsi
 Pepdik ülser
 Nötropeni
 Trombositopeni
 Aplestik anemi
 Hemolitik anemi
 Ürtiker
 Stomatit
 Kulak çınlaması
 İşitme kaybı (en sık salisilatlarda rastlanır)
 KORTİKOSTEROİDLER
 Prednizon
 Prednizolon
 Metilprednizolon
 KORTİKOSTEROİDLERİN YAN ETKİLERİ
 Trunkal obesite
 Aydede yüz
 Bufalo boyun
 Ekimoz peteşi
 Akne, kıllanma
 Osteoporoz
 Gastrik ülser
 Hiperglisemi
 Çocuklarda büyümeyi baskılar (Uzun süre kullanımlarda)
 DMARDLAR
 Mtx (metatroksat)
 Klonakin
 Salozoprin

EN SIK OLARAK KULLANILAN MTX’TİR


 MTX’İN YAN ETKİLERİ
 HALSİZLİK
 BULANTI
 KUSMA
 ORAL ÜLSERLER
 KEMİK İLİĞİ BASKILANMASI
 KARACİĞER FİBROZU

 GEBELERDE VE EMZİKLİLERDE KULLANILMAMALIDIR


 DİĞER İLAÇLAR
 ALTIN TUZLARI
 D – PENİSİLAMİN
 AZATİODRİN
 SİKLOFOSFAMİD
 SİKLOSPORİN
 LEFLUNOMİDE
TEDAVİNİN AMACI
HASTALIĞIN GİDİŞATI VE HASTANIN
GENEL İŞLEVSEL DURUMU

 1. EVRE: Hasta her türlü işini kendi yapar


 2. EVRE: Hasta işini ve kendi bakımını yapar. Ancak bazı
aktivitelerini kısıtlamak zorunda kalır
 3. EVRE: Hasta kendine bakabilir. Ancak iş ve işdışı
hayatında aktivitesi artık kısıtlıdır
 4. EVRE : Hasta her şeyi ile yatağa ve tekerlekli
sandalyeye bağımlıdır
Sistemik Lupus Eritematozus
(SLE)
Sebebi bilinmeyen cilt, eklem, böbrek, kalp zarı, akciğer zarı gibi bir çok
doku ve organ iltihabına bağlı çok sayıda bulgularla giden, değişik seyir
gösteren ve çeşitli bağışıklık sistemi (immünolojik) anomalileriyle
karakterize otoimmun, kronik sistemik bir hastalıktır.
Anormal immün cevap

Hiperaktif Hiperaktif Kontrol


B hücresi T hücresi mekanizmalarında yetersizlik

Patojenik antikorlar
Patojenik immünkompleksler
Oto reaktif T hücreleri

Doku ve organ hasarı


 Çevresel faktörlerin genetik yatkınlığı olan bireylerde
immun düzenlenme bozukluğunu tetikleyerek rol
oynadığı düşüncesi ağır basmaktadır.
 Bu faktörler içerisinde özellikle viruslar, UV ışığı ve
ilaçlar sayılabilir.
KLİNİK BULGULAR

SLE’nin tipik başlangıcı sadece birkaç hastada görülür. Daha sık olarak
hastalarda önceleri yorgunluk ve eklem iltihabı gibi bir veya iki bulgu
vardır
 Hastalardaki tutulan organlar değişiktir ve tutulan organ
sistemine göre hastalığın şiddeti değişir.
 SLE alevlenme ve düzelme ya da inaktif hastalık
dönemleriyle karakterizedir.
 Tanı konduğunda çoğu hastada yorgunluk, ateş ve kilo
kaybı gibi temel bulgular vardır.
 SLE’li hastaların yaklaşık %90’ında ilk semptom artrit (eklem iltihabı)
veya artralji (eklem ağrısı) dır.
 Tipik olarak el parmakları eklemleri, el bileği, dirsek ve ayak bilekleri
tutulabilir.
 Çoğunlukla simetriktir.
 Sabah katılığı hastaların %50’sinde bulunur.
 Eklemdeki iltihabi bulgular geçici olabilir veya kronikleşebilir.
 SLE artritinde (romatoid artrit hastalığı için tipik olan) yıkıcı
değişiklikler genellikle bulunmaz.
 Deformiteler muhtemelen kronik eklem tutulumuna bağlıdır.
 Kas ağrısı hastalığın başlangıcında hastaların 1/3’ünde bulunur,bir
kısım hastada kas hassasiyeti vardır.

MUKO-KUTANÖZ BULGULAR - 1

LE Spesifik Lezyonlar LE Nonspesifik Lezyonlar


Akut Pannikülit
Malar rash Ürtikeryal lezyonlar
Generalize eritem Vaskülit
Büllöz LE Livedo retikülaris
Subakut Kutanöz Lupus Oral lezyonlar
Anüler-polisiklik Alopesi
Papüloskuamöz
Kronik lupus
Lokalize diskoid
Generalize diskoid
Lupus profundus
KAS-İSKELET SİSTEMİ BULGULARI

 Artrit/artralji: % 90-95, artrit % 50


 Poliartiküler-simetrik
 Sabah tutukluğu (+)
 Deformite % 10 ( kuğu boynu, ulnar deviasyon)
 Subkutan nodül % 5-10
 Erozyon görülmemesi karakteristik
 Myalji, ALT-AST yüksekliği % 30
KARDİYOVASKÜLER BULGULAR

 Pankardit
 Myokardit
 Endokardit
SLE AKCİĞER TUTULUMU

Plevral tutulum: en sık


Plöretik ağrı: % 45-56
Plevral efüzyon: % 16-30
 Akut lupus pnömonisi: %1-9
 Akut pulmoner hemoraji: % 1-2
 Diffüz intertisiyel AC hastalığı:
%3
 Pulmoner emboli: % 5-10
 Pulmoner hipertansiyon: %1
Enfeksiyon
HEMATOLOJİK BULGULAR
 Anemi: % 80
Kronik hastalık anemisi
Fe eksikliği anemisi
Hemolitik anemi % 10
 Lökopeni: % 15- 20
 Lenfopeni: % 80-85
 Trombositopeni: % 30-40, 50 000 altı % 5, AFA ilişkili
SLE SANTRAL SİNİR SİSTEMİ
BULGULARININ SIKLIĞI

 Serebral vaskülit % 10
 Tıkayıcı lezyon % 5-10
 Başağrısı % 15
 Algılama bozukluğu % 50
 Organik beyin sendromu %5
 SSS enfeksiyonu %1
 Kanama(düşük platelet) %2
 Reaktif depresyon %20-40
GASTROİNTESTİNAL BULGULAR

 Karın ağrısı: disfaji, ösefagial spazm, reflü


 Pankreatit: % 1-2, ilaç, vaskülit
 Asit: hipoalbüminemi, serozit
 Perforasyon
 KC enzimlerinde yükselme: NSAİİ, aktif hastalık,
hepatik vaskülit nadir, otoimmün hepatit
 Sarılık: % 1-4, OİHA, otoimmün hepatit
 Hepatomegali % 10 - 30
 Splenomegali % 20
hemolitik anemi ile korele değil
soğan kabuğu görünümü: arterit
 Mezenterik vaskülit
DİĞER LABORATUAR BULGULARI

Sedimentasyon yüksekliği: % 100


 Hipergamaglobulinemi: % 80
 RF pozitifliği: % 15-30
 Kryoglobulin: % 10
 Kompleman düşüklüğü
 Yalancı pozitif VDRL: % 20
 CRP yüksekliği: % 10-50
 AFA: % 30-40
 Hastaların %50-60’ında fotosensitivite (ışık duyarlılığı)
bulunur.Güneş ışınları ile cilt lezyonlarında artış yanında
sistemik bulgularda da artış görülebilir.
 Hastaların yaklaşık %20’sinde göz bulguları oluşur.
Retinal (göz dibi) vaskülit sık değildir ancak körlüğe yol
açabilir.
TANI

Eklem ağrıları ile birlikte multi sistem hastalığı olan kişilerde SLE’den
şüphelenilmelidir.
TEDAVİ

 Kortikosteroid:
Prednizolon 60 – 100
mg/gün Megadoz steroid 1 gr/gün
(3 gün)
 Enfeksiyon ekarte edilmeli
 Plazmaferez
 Antikoagülan tedavi (Varfarin, INR
>3 olacak şekilde, tromboemboli
riskini azaltır)
Skleroderma

Skleroderma kelimesinin anlamı sert deridir. Fakat sklerodermalı


birçok kişinin sadece derilerinde değil, vücudun diğer bölümlerinde de
problemleri vardır. Bu nedenle sklerodermanın, ikinci bir adı vardır;
“sistemik skleroz”.
 Tam iyileşme olmamasına rağmen uygun tedavi ve
bakım ile sklerodermalı kişilerin üretken ve dolu dolu
bir hayat geçirmeleri mümkün olabilir.
 Yine de hareketlerinde bazı kısıtlamalar olabilir.
Etyolojisi

 Sklerodermanın nedeni bilinmiyor.


 Sklerodermalı kişilerin bağ dokusu hücreleri kollajen adı verilen
proteini çok fazla üretir.
 Kollajen vücudu bir arada tutmak için gereklidir; fakat çok fazla
olursa vücut sertleşir ve işlevini uygun yapamaz.

 Sklerodermada küçük kan damarları da hasar görür.
 Aşırı kollajen yapımı ile damar değişiklikleri arasında bir
bağ olabilir.
 Aşırı kollajen yara izi dokusuna benzer.
 Etkilediği vücut bölümünde kalınlaşmaya ve sertleşmeye
neden olur.
 Skleroderma değişken, yavaş ve uzun dönem bir hastalıktır.
 Genellikle yavaş başlar, birkaç yılda gittikçe kötüleşir ve ondan sonra
durağan hale gelir.
 Bazen daha hızlı ilerler. Ara sıra kendi kendine iyileşiyor gibi
görünebilir.
 Şiddeti ve etkileri değişkendir.
 Sklerodermanın erken bir belirtisi Raynaud fenomeni olarak adlandırılan
soğuğa aşırı duyarlılıktır.
 Raynaud fenomeninde kan damarları büzülür veya daralır.
 Bazen kişinin soğuk bir odaya girmesi veya buzdolabına uzanması bu
durumun oluşması için yeterlidir.
 Raynaud’lu birçok kişide skleroderma gelişmez; fakat
sklerodermalıların çoğunda, hastalıklarının bazı evrelerinde
Raynaud görülür
 Sklerodermanın diğer bir erken belirtisi de, özellikle sabahları, el ve
ayakların şişmesidir.
 Cilt parlak hale gelebilir ve olağan cilt kırışıklıkları görünmeyebilir.
 Yüz cildi sert görünebilir.
 Bazen küçük kan damarlarının daralması sonucu parmak ülserleri oluşur.
 Bazı kişilerde vücudun farklı bölgelerinde küçük, beyaz kalsiyum
birikintileri de gelişir.
 Skleroderma eklemlerin iltihabına da neden olabilir. ağrı, sertlik, şişlik,
ısı artışı ve hassasiyet
 Bazen kas güçsüzlüğü sklerodermanın erken bir belirtisidir.
 Hastalık iç organların bağ dokularını da etkileyebilir.
 sindirim sistemi tutulursa yemek borusu kasları zayıflayabilir.
 Yutma etkilenir, bu nedenle yiyecekleri mideye indirmek zorlaşır.
Tedavi

 Egzersiz, cilt bakımı ve durumu kontrol etmeye veya yeni sorunları


tedavi etmeye yardımcı olan çeşitli ilaçları içerir.
Sjögren Sendromu

 Sjöğren sendromu, kronik eklem (kronik artrit), göz kuruluğu


(Keratoknojoktivitis sikka, kseroftalmi) ve ağız kuruluğu
(Kserostomi) ile özelleşen bir hastalıktır.
 Üç değişiklikten ikisi ya da üçünün bulunması halinde,
sjögren sendromu teşhisi konulabilir.
 Hastaların yarısında romatoid artrit bulunur.
 Hastaların % 90′dan fazlası kadındır.
 Daha çok orta yaşlarda ortaya çıkar
Etylojisi

 Nedeni bilinmiyor.
 Genetik, viral enfeksiyon ve hormonların etkili olduğuna dair
kanıtlar bulunmaktadır.
Bulgular

 Kuru Ağız
 Kuru Gözler
 Şişmiş Tükürük Bezleri
 Diş Çürükleri
 Ağız İçinde Mantar Enfeksiyonu
 Kuru Burun, Boğaz ve Akciğerler
 Vajinanın Kuruluğu
 Yorgunluk
Tedavi

 Sjögren sendromu için kesin tedavi bulunmamaktadır.


 Fakat belirli tedaviler bulguları rahatlatıp daha konforlu ve verimli bir
hayat sağlamaya yardım edebilir.
 Sjögren Sendromu herkesi farklı etkilediğinden dolayı, tedavi planı
özel ihtiyaçlara göre düzenlenmelidir.
ANKİLOZAN
SPONDİLİT
Ankilozan Spondilit

 Aksiyel iskelet ve sakroiliak eklemleri tutan,


 Vertebral kolonda inflamasyonla karakterize,
 İleri derecede hareket kısıtlılığına yol açabilen
 Kronik,
 Sistemik,
 İnflamatuvar
hastalıktır
 Gut
 Behçet
 MS ile birlikte görülebilmektedir
Patogenez

 AS’in patogenezi tam olarak bilinmemektedir.


 HLA-B27 başta olmak üzere çeşitli çevresel faktörlerle
etkileşmesi sonucu ortaya çıkan inflamasyon sonucu
gelişmektedir.
 Bakteriyel infeksiyonlar (Campylobacter, Chlamidya,
Salmonella ve Shigella)
Belirti ve Bulgular

İskelet Bulguları
 Bel Ağrısı ve Tutukluğu
 Entezit
 Sakroiliit
 Kök Eklem ve Periferik Eklem Tutulumu
 Osteoporoz
Bel Ağrısı ve Tutukluğu

 AS’in en karakteristik ve en sık ortaya çıkan belirtisi,


sinsi başlangıçlı ve künt özellikli kronik omurga ağrısı ve
tutukluktur.
 Hastaların %75‟inde ilk belirti bel ağrısıdır .
 40 yaşından önce başlar,
 Sinsi başlangıç gösterir,
 En az 3 sürer,
 Sabahları ve uzun süre istirahatten sonra bel ağrısının ve
tutukluğu artar, egzersiz ile düzelir,
 Sabah tutukluğu 30 dakikadan fazla sürer
Kök Eklem ve Periferik Eklem
Tutulumu

 AS’de en sık tutulan omurga dışı eklemler kuşak veya


kök eklemlerdir.
 Artrit hastaların yaklaşık %30’ unda görülür ve hastalığın
herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir.
 Kalçalar genellikle bilateral
 Tipik olarak kalça, dizler, ayak bilekleri ve
metatarsofalangeal eklemler gibi alt ekstremite
eklemleri tutulur
İskelet Dışı Bulgular
 Genel Semptomlar
 Göz Bulguları
 Kardiovasküler Bulgular
 Akciğer Bulguları
 GİS bulguları
 Nörolojik Bulgular
 Böbrek tutulumu
Genel Semptomlar

 Yorgunluk,
 Kilo kaybı,
 Düşük dereceli ateş
Göz Bulguları

 Akut anterior üveit


 Göz inflamasyonu başlangıcı tipik olarak tek taraflı, ani
başlangıçlı, belirgin kızarıklık, fotofobi ve ağrının eşlik
ettiği bir üveit tipidir.
 Tekrarlayıcıdır
 Her yeni atak farklı bir gözde gelişebilir.
Kardiovasküler Bulgular

 klinik olarak sessiz olabilir


 Kapak disfonksiyonları (aort ve mitral kapak
regurjitasyonu),
 Asendan aortit,
 Kardiyomegali
 Perikardit
 Aort yetmezliği
Gastrointestinal Bulgular

 AS’li hastaların %5-10’unda inflamatuvar barsak hastalığı


(Chron),
 %50-60’ında subklinik intestinal inflamasyon
görülmektedir
AS Tedavisinin Amaçları

a) Deformitelerin engellenmesi,
b) Eklem hareketliliğinin sağlanması ve korunması,
c) Ağrı ve tutukluğun giderilmesi,
d) Hastanın; hastalığın gelişimi, evreleri ve tedavisi
konularında bilinçlendirilmesi ve tedaviye aktif katılımı
konusunda ikna edilmesi,
e) Sistemik komplikasyonların erken tanısı ve tedavisi,
f) Yaşam kalitesinin arttırılması şeklindedir
Farmakolojik Tedavi

 NSAI
 DMARD (sülfosalazin, mesalazin ve metatreksat )
 Anti-TNF α
 Kortikosteroid
Non-farmakolojik tedavi

 Hasta eğitimi,
 Düzenli egzersiz programı
 Fizik tedavi
Hasta Eğitimi

 Sıcak uygulamalar, egzersizin önemi, hastalığın seyri ve


ilaç tedavisi
 Aktif inflamasyon dönemlerinde ağır egzersizden
kaçınılması, ağır kaldırılmaması, fleksiyon hareketinden,
uzun süre oturma ve yürüyüşlerden kaçınması
konularında hastanın bilgilendirilmesi.
 Hastalar düz bir sandalyede dik oturması,düzenli
germe, nefes alma egzersizleri ve yüzme önerilmelidir
 Hastalar enaz 20 dakika yüzükoyun yatmalı, ince yastık
kullanmalı
OSTEOPOROZ
 Osteoporoz, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun
mikro yapısının bozulması sonucu, kemik kırılganlığının
ve olasılığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet
hastalığıdır
Primer osteoporoz

 Tip 1 OP’da (postmenapozal OP)


Östrojen yetersizliğine bağlı kemik
yıkımı artmakta, kalsiyum
metabolizmasında değişiklikler ve
kalsitonin salınımında azalma ortaya
çıkmaktadır.
 Yaşa bağlı senil OP’da öncelikle
osteoblast aktivitesinde azalma
formasyonda azalmaya neden olmakta,
daha sonra kalsiyum absorbsiyonu
azalmaktadır. Diyetle alınan kalsiyumun
da azalmasının olaya katkısı vardır.
70
 2-Sekonder OP:
-Endokrin nedenler: Hipogonadizm, Hipertiroidi, Hiperparatiroidi,
Cushing hastalığı, Diabetes Mellitus, Steroid alımı
-Gastrointestinal: Gastrektomi, Primer Bilier Siroz, Çölyak hastalığı, Ağır
malnütrisyon
-İlaçlar: Heparin, Steroid, Antikonvülzanlar, Metotreksat, Siklofosfamid,
Lityum, Siklosporin, Alüminyum, menapoz öncesi kullanılan
Tamoksifen
-Diğer: Alkolizm, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, Skorbüt

71
Risk Faktörleri
Yaşlılık Hormonal
İntestinal kalsiyum emiliminde azalma Kadın cinsiyet
Paratiroid hormonda yükselme Erken menopoz
Kalsitoninde azalma Geç menarş
Kemik multisellüler ünitenin yaşlanması Nulliparite
Egzersize bağlı amenore

Genetik ve ırk Beslenme


Ailede osteoporotik kırık hikayesi Düşük kalsiyum ve D vitamini alımı
Düşük doruk kemik kütlesi Proteinden zengin diyet
Beyaz ırk Yüksek sodyumlu gıda tüketimi
Sarışın, ince ve solgun derili olma
Düşük vücut ağırlığı (< 58 kg)
Monozigot ikizlerde anne ve kızlarında
uyumluluk
Risk Faktörleri
İlaçlar ve Hastalıklar İmmobilizasyon
Glikokortikoid kullanımı Herhangi bir inaktivite
Tritoksikoz Yaşam stili
Hiperparatiroidizm Sedanter yaşam
Diabetes Mellitus Sigara, alkol kullamını
Malign hastalıklar Fazla kahve tüketimi
Romatizmal hastalıklar Güneş ışığına az maruz kalma
Heparin
Antikonvülsanlar
Metotreksat
Diğer (KOAH, Bağırsak
hastalıkları, organ
transplantasyonu)
Osteoporozun Patofizyolojisi

 Optimal zirve kemik kitlesine ulaşamama

 Artmış kemik rezorpsiyonu

 Azalmış kemik yapımı


Osteoporotik fraktürlerin sıklıkla görüldüğü yerler
TANI

 Kemik ölçümleri hızlı, kolay yapılabilen


testlerdir. Çok çeşitli yöntemler var ise de
en çok DEXA (Dual photon X-ray
absorbsiyometre) kullanılmaktadır.

 DEXA ile kemiğin % 1-2'lik kaybı bile


değerlendirilebilir. Osteoporoz tanısında ve
tedavinin takibinde hekim önerisi ile
kullanılmalıdır.
Direkt radyografi ile kemik yoğunluğu
azalması tespit edildiğinde kemiğin en az
% 30'u kaybedilmiştir.
Tedavi:

1- Kemik resorbsiyonunu önleyen (antiresorbtif) ilaçlar: Bu


amaçla östrojen, kalsitonin, bifosfonatlar, D vitamini ve
kalsiyum kullanılmaktadır.
2- Kemik formasyonunu arttıran ilaçlar; sodyum floride,
paratiroid hormonu ve büyüme faktörleri
kullanılmaktadır.
Osteoporoz profilaksi ve
tedavi-1
Yaşam tarzı değişimi

 Kalsiyum ve D vitamini replasmanı

 Kemik rezorbsiyon inhibitörleri

 Estrojen
 Bisfosfanatlar
Osteoporozda egzersizin
etkileri:
 Kemikler üzerine stres bindirerek kemik kitlesini arttırır ve
kuvvetlenmesini sağlar.
 Oluşturduğu impulslar ile osteoblastları stimüle eder.
Kollajen sentezini arttırır ve kalsiyumun kemikte
yerleşmesine yardımcı olur.
 Kemiğin gücünü sağlayan yapıları uyararak kırılma noktasını
yükseltir.
 Çevredeki yumuşak dokuları ve kasları güçlendirir.
 Östrojen seviyesini arttırır.
 Beta endorfinleri arttırmak suretiyle ağrıyı azaltır.
 Postürün korunmasını sağlar, deformitelerin oluşmasını ve
obeziteyi engeller

You might also like