Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 18

Çağdaş Öğrenme Teorilerinin Öncüleri

Dr. Ozan Esendemir


Öğrenme Teorisi ve Felsefe

• Öğrenme; bilginin kökeni, doğası, sınırları ve yöntemlerini inceleyen bilgi felsefesi


(epistemoloji) başlığı altında tartışılmaktadır.
• Nasıl bilebiliyoruz?
• Yeni bir şeyi nasıl öğrenebiliriz?
• Bilginin kaynağı nedir?s
Akılcılık (Usçuluk)

• Bilgi, duyulara başvurmadan mantıktan türer


Aristocles’in (Platon) (BCE. 428/427 or 424/423 – BCE. 348)
Bilgi ve Öğrenme Teorisi

• Aristocles mutlak bilginin olanağını, hiyerarşik bir ontolojik sistemin karşısına, bu


hiyerarşik yapının bölümlemesine benzer bir bölümleme sergileyen, hiyerarşik bir
epistemolojik sistem koyarak kurar.
• Aristocles’in epistemolojisinin temelinde varlıkların gerçeklik düzeylerine göre
sınıflandırılması ile bu sınıflandırmanın ortaya çıkardığı hiyerarşik yapı temelinde bilme
türlerinin sınıflandırılması yatar.
• Bir tarafta gerçeklik düzeylerine göre sınıflandırılmış bir varlık alanı, diğer tarafta ise, bu
varlık sınıflarından hangisini kendine bilgi nesnesi olarak edindiğine göre değişen, ve
böylelikle, doğruluk düzeylerine göre sınıflandırılmış bir bilgi alanı vardır.
• Aristocles’e göre varlıklar gerçeklik düzeylerine göre dört grup altında sınıflandırılır: gölgeler
ile yansımalar (eikones), bu gölge ve yansımaların nedeni olan tikel nesneler, matematik ve
geometrinin varsayımsal nesneleri ve İdealar (eidos).
• Bu dört grubun ilk ikisi, görünür dünyayı oluştururken, son ikisi kavranır dünyayı oluşturur.
• Aynı şekilde, bu varlık sınıflandırmasına karşılık gelen, dört bilgi düzeyi vardır; tahmin
(eikasia), inanç (pistis), akıl yürütme (özellikle matematik ve geometri gibi konularda)
(dianoia), saf akılla kavrama (noesis).
• Bu bilme düzeylerinden, görünür dünyadan elde edilenleri genel olarak sanı (doxa), görünür
dünyadan elde edilenleri ise bilgi (episteme) olarak kabul edilir
Aristocles’un varlık alanı
• Bilgimizin nesneleri, görünür dünya alanına düşen varlıklar olduğunda bilme düzeyimiz genel olarak
sanı (doxa) olurken, bilgimizin nesneleri kavranır dünya alanına düşen varlıklar olduğunda bilme
düzeyimiz genel olarak saf akılla kavrama (episteme) olur.
• Sanı alanındaki ilk nesne grubunu gölgeler, yansımalar, imgeler vb. kendi başlarına var olamayan
ancak başkaca şeylerin varlığı sayesinde var olabilen şeyler oluşturur. Bu türden nesneler, bilme
nesnemiz olduğunda, bilme düzeyimiz tahmindir (eikasia). Eğer bilme nesnemiz bu gölge ve
yansımaların ait oldukları nesnelerin kendileriyse, bu durumda bilme düzeyimiz inançtır (pistis).
• Örneğin, üçgene ilişkin bilgimiz sadece üçgen bir nesnenin fotoğrafını görmüş olmamıza dayanıyorsa,
bu durumda üçgene ilişkin bilgimizin düzeyi tahminken, eğer bilgimiz üçgen olan bir üçgen nesneyi
bizzat deneyimlemiş olmaya dayanıyorsa inançtır.
• Insanların geometri ve aritmetikle uğraşırken, kendi disiplinleriyle ilgili sorgusuz
sualsiz kabul ettikleri bazı şeyler olduğunu bildiğini düşünüyorum. Tek sayılar ve çift
sayılar, [geometrik] şekiller ve üç tür açı ve buna benzer şeyler. Bunları bilinen şeyler
olarak kabul edip, varsayımları haline getirirler. Kendilerine ya da başkalarına bunları
açıklama ihtiyacı hissetmezler. Bunların herkes için açık olduğunu düşünürler.
Bunlardan başlarlar, akıl yürütmelerinin geri kalan adımlarını geçerek, sonunda, kabul
edilmiş adımlar aracılığıyla, başlangıçta araştırmak için belirlemiş oldukları şeye
ulaşırlar (Plato, 2018, 510c-d. Burada Sokrates, Glaukon ile konuşuyor).
• bu işlerle uğraşan insanların varsayımlar kullanılıyor olmaları, akıl yürütmelerinde,
ilgilendikleri şeyin ideasını değil de, onun görünür biçimlerini ya da şekillerini
kullanıyor olmaları, onların bilme düzeylerinin akıl yürütmede kalmasına neden
oluyor. Ruh ki, akıl sahibi olan ve dolayısıyla bilme yetisine sahip olan tek varlık
odur, varsayımlara takılır kalır ve onların ötesine geçip, o varsayımları
temellendirecek olan İdeaların bilgisine ulaşamaz.
Aristocles’a göre bilgi

• Bilgi, öncelikle, var olana ilişkin olmalıdır


• Aristocles’e göre, bilginin taşıması gereken ikinci nitelik ise yanılmazlıktır
(infallibility); bilgi yanılmaz olmalıdır.
Rene Descartes (1596-1650)

• Şüphe bir sorgulama yöntemidir.


• Böylece, kesin doğrulara ve şüphe götürmeyecek sonuçlara ulaşılır
• Dış dünya mekaniktir
• İnsanların muhakeme yetenekleri farklı yönleridir
• İnsan ruhu ya da düşüncesi bedenin mekanik hareketlerine etki eder
Immanuel Kant (1724-1804)

• Dış dünya düzensizdir ancak zihin onları yapılandırır


• Zihin dünyayı duyular aracılığıyla algılar ve onu öznel, doğal kanunlara göre
değiştirir.
• Dünya aslında hiçbir zaman varolduğu gibi bilinmez, ancak algılanabilir.
• Bilgi, dünyadan alınıp zihin tarafından yorumlanması açısından deneyseldir.
Özet olarak Akılcılık

• Bilgi zeka aracılığıyla artan bir doktrindir (öğreti).


• İnsanların duyumsal bilgileri aldıkları bir dış dünya olsa da fikirler zihnin çalışmaları
sonucunda meydana gelir.
• Aristocles, bilgi yalnızca saf akılla edinilir
• Decartes ve Kant, bilgi dünyadan edinilen bilgi üzerine etki eder.
Aristoteles (c. MÖ 384 – c. MÖ 322)
Deneycilik

• Deneyim tek bilgi kaynağıdır.


• Madde ve zihin arasında bir ayrım gözetmez.
• Zihin tarafından meşru (tutarlı ve değişmez) olarak yorumlanan insanın duyu izlenimlerinin
temeli dış dünyadır.
• Doğanın kuralları duyumsal izlenimlerle keşfedilmez.
• Zihin verileri çevreden topladığı için kurallar mantık yoluyla öğrenilir.
• Aristoteles, bilginin ve düşüncelerin dış dünyadan bağımsız var olamayacığını düşünür.
• Dış dünya tüm bilgilerin ana kaynağıdır.
• Bir nesnenin ya da fikrin anımsanması (bellek fikrine dikkat!), benzer olan, farklı olan
ya da asıl nesne ya da düşünceye göre yakın zamanda veya mekanda deneyim edilen
diğer nesne ve düşünceleri anımsanmasını tetikler.
• Böylece, nesneler ve düşünceler ne kadar sık birleştirilirse birinin anımsanması
diğerinin anımsanmasını kolaylaştırır.
John Locke (CE. 1632-1704)

• Doğuştan gelen düşüncelerin olmadığı gibi, tüm bilgiler iki çeşit deneyimden
meydana gelir:
• Dış dünyanın duyumsal izlenimleri
• Kişisel bilinçlilik
• Doğumunda insanın zihni boş bir levhadır (tabula rasa).
• Fikirler, duyumsal izlenimler, bunlar üzerine kişisel algılama ile edinilir.
• Zihin farklı yollarla birleştirilmiş fikirlerden oluşur.
• Bu sebeple, fikirler basit birimlere ayrılarak anlaşılabilir.
• Nesnelerin birincil özellikleri: büyüklük, formu, ağırlık ve miktar gibi
• Nesnelerin ikincil özellikleri: renk, ses, tat gibi
Deneycilik Özet

• Berkeley (1685-1753), David Hume (1711-1776), Stuart Mill (1806-1873) diğer


öncülerdir.
• Fikirler deneyimlerden gelir.

You might also like