Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 24

Boşaltım Sistemi Fizyolojisi

Hasan KAZDAĞLI

1
Boşaltım sistemi (üriner sistem)
• Homeostasise katılan en önemli organ
sistemlerinden biridir.
• Vücut sıvılarının hacim ve içeriğinin kontrolü
• Kan basıncının düzenlenmesi
• pH nın, su ve elektrolit dengesinin
düzenlenmesi,
• Kanın, hücrelerde metabolizma sonucu
oluşan ve kana verilen atık ürünlerden
arındırılması
• Düzenleyici hormon ve enzimleri
salgılamak üriner sistemin fonksiyonlarıdır.
Böbreklerin yapısı
• Korteks:Böbreğin
dış bölümü
• Medulla:Böbreğin orta
bölümü
• Hilus: Renal
arter,
renal ven ve üreter
pelvisinin çıktığı
bölüm

5
Böbreğin fonksiyonel
birimi: Nefrondur
• Her böbrekte yaklaşık
1,250,000
nefron bulunur.
• İdrar nefronda oluşur,
toplayıcı kanallara,
minör ve majör
kalikslere ve üretere
geçer

6
Nefronun yapısı
• Damarsal yapı
(glömerül) ve
tübüler yapılardan
oluşur.

Her bir nefron sıvıyı
süzen körpüskül ve uzun
bir tübülden oluşur.

Tübül; proksimal kıvrımlı
tübül, Henle kulpu, distal
kıvrımlı tübül ve toplayıcı
kanallardan oluşur.

Nefronlar kortikal (%85)
ve Jukstamedüller (%15) 7
olmak üzere ikiye ayrılır.
Nefronon Bölümleri: Renal Korpüskül
• Kan böbreklere renal
arterler aracılığı ile
gelir, afferent arteriol
olarak filtrasyon
işleminin yapılacağı
bölgeye gelir, orada
glömerül adlı yapıyı
oluşturur. Glomerül
filtrasyonun
başladığı yerdir.
Filtre olan kan daha
sonra efferent
arteriol ve renal veni 8
Glomerülleri oluşturan kapillerler büyük
çaplı porlar içerirler. Bu porlardan suda
eriyen maddeler geçer, hücreler geçemez.

9
Nefrondaki Tübüler yapılar
• Proksimal kıvrımlı tübül:
besin maddeleri ve bazı
iyonları geri emer.
• Henle kulpu: Kulpun
ince kısmı korteksten
medullaya inip tekrar
kortekse döner.
• Distal kıvrımlı tübül: ADH
ve Aldesterona
duyarlıdır.
• Toplayıcı kanallar
10
Glömerülleri oluşturan kapiller ile normal kapillerler
birbirlerinden farklıdırlar:
• İki atardamar arasında
yer almış yapılardır.
• Kapiller kan basıncı
sistemik kapiller kan
basıncından 2 kat fazladır
ve kapiller boyunca
sabittir. 60 mm Hg.
• Glomerül kılcallarında
yalnız süzülme olur,
geri emilim olmaz.
• İki katlı epitelle
örtülüdürler.
11
İDRARIN OLUŞUMU
• İdrar nefronda 3 aşamada oluşur.

1. Filtrasyon
2. Geri emilme (reabsorbsiyon)
3. Salgılama (ekskresyon)

12
Filtrasyon
• İdrar oluşumunun ilk basamağıdır.
• Afferent arteriyol ile glomerul kapiller yumağına
ulaşan kanın; proteinleri ve hücreleri dışındaki tüm
elemanları bowman kapsülü içine süzülür.
• Süzüntünün içeriği proteinler dışında hemen
hemen plazmanın yapısı ile eşdeğerdir
(=ultrafitrat).
• Glomerul kapillerlerindeki filtrasyon hızı, birim
zamanda süzülen plazma miktarı olarak
tanımlanır. GFR nin normal değeri 125 ml / dk
dır.Buradan anlaşılan normalde böbreklerin
dakikada 125 ml plazmayı filtre ettikleridir. 13
Glomerüler filtrasyon hızı -GFR
 GFR - Birim zamanda glomerüllerden filtre edilen total
hacim.
125 ml/dk veya 180 L/gün
 Filtrasyon Fraksiyonu - GFR’nın renal plazma
akımına oranı - normalde %20
Glomerüler Fİltrasyon Oranı (GFR)
• Dakikada 125 ml olan filtrasyon miktarı günde 180
litreye eşdeğerdir.
• Kanın plazma hacminin 3 litre olduğu dikkate
alınacak olursa, bir günde kan plazmasının
böbrekler tarafından 60 kez (180 / 3 =60) filtre
edildiği anlaşılmaktadır.
• Böbreklerin filtre edilen plazma miktarı bu kadar
yüksek iken günde çıkarılan idrar miktarı ortalama
1-1,5 litre kadardır. Buradan süzüntünün % 99
unun tübülüsleri geçerken geri emilerek tekrar
kana verildiği anlaşılmaktadır.
GFR REGÜLASYONU
Otoregulasyon (jukstaglomerüler
apparatus rol oynar)
Hormonal regülasyon
a)Renin- anjiotensin sistemi
b) Atrial Natriüretik peptit (kalbin
atriyum duvarının gerilmesi ile
salgılanır.)
Nöral regulasyon: Stress
hormonları afferent
arteriolleri daraltır, GFR ↓

17
Anjiotensinojen
GFR düzenlenmesi
• Jukstaglomerüler Aparatus ve
Renin-anjiotensin sistemi rol
oynar.
• Kan hacmini, kan basıncının ve
glomerüler kapillerleri içindeki
basıncın düzenlenmesi yönünde
çalışan bir sistemdir.
• Jukstaglomerular apparatus nefronun
glomerul yumağına yakın bir yerde
yerleşmiştir. Nefronlarda distal
tübülüsün ufak bir bölümü afferent ve
efferent arteriyolün arasındaki bir
bölgeden geçer ve arteriyollerle deği
halindedir.
18
• Anjiotensin II kuvvetli vazokonstriktör etkiye
sahip bir maddedir. Efferent arteriyolü kasarak
glomerul kapillerlerindeki basıncı yükseltir.
Anjiotensin II aynı zamanda sistemik
dolaşımdaki arteriyolleri de kasarak kan
basıncını yükseltir.
• Anjiotensin II bu etkilerine ilaveten adrenal
korteksten aldosteron salgısını uyararak tuz ve
su tutulmasını artırır.
• Hipotalamusa etki ederek ADH salgısını ve
susama hissini uyarır.
• Bütün bunların sonucunda kan basıncı
yükseltilip ekstrasellüler sıvı hacmi artırılmış
olur.
Geri Emilim (Reabsorbsiyon)
Filtrat içindeki su ve suda erimiş maddeler basit difüzyon ve
aktif taşınma gibi bilinen taşınma yöntemleri ile önce tübülüs
epitel hücrelerine buradan da kana geri emilirler. Maddelerin
geri emilmeleri organizmanın gereksinmesi doğrultusunda
düzenlenmektedir.
Geri emilimin % 60-90'ı proksimal tübülüs bölgesinde
yapılmaktadır. Bu bölgede geri emilen maddeler,
(glikoz,aminoasitler, madensel tuzlar, vitaminler, iyonlar, üre
ve ürik asidin bir kısmı) yarattıkları ozmotik güç ile bir miktar
suyun da geri emilimini sağlarlar.
Tübülüslerde geri emilemeyen madde miktarının artması
(kreatinin, sülfat, NH3, üre ve ürik asitin diğer kısmı) suyun
geri emilimini azaltarak diüreze neden olur.
Diüretik ilaçlar, bazı maddelerin geri emilimini engelleyerek,
mannitol ise tübülüslerden reabsorbe olamadığı için diüreze
neden olmaktadır. 22
• Bazı hormonlar tübülüslerden geri emilecek
maddeler üzerine etkilidirler. Bunlardan
aldosteron böbrek üstü bezinden salgılanır,
distal tübülüs bölgesine etki ederek Na+
iyonunun geri emilimini artırırken K+ ve H+
iyonunun idrar ile atılmasını hızlandırır.
• ADH ise distal tübül ve toplayıcı kanalların
suya olan geçirgenliğini kontrol etmektedir.
Kanın ozmolaritesi artınca hipofiz arka
lobundan ADH salgılanır. ADH varlığında
toplayıcı kanallarda suyun geri emilimi artar
ve konsantre idrar çıkarılır. ADH
yokluğunda idrar ile çıkan su miktarı arttığı
için idrar dilüedir. 23
Tübülüslerden aktif taşınma ile geri emilen

maddeler için bir eşik değer söz konusudur. Bu
duruma en iyi örnek glukoz taşınmasıdır. Kan
glukoz konsantrasyonu normal olduğu zaman
glomeruslardan filtre olan glukozun hepsi
prosimal tübülüs bölgesinde aktif taşınma ile geri
emilir ve idrara hiç glukoz çıkmaz. Kan glukoz
konsantrasyonu normalden yüksek (180-200
mg/dl) olduğu zaman aktif taşımada görev alan
taşıyıcı moleküllerin doygunluğa erişmesi
sonucu glukozun fazlası geri emilemez ve
glukoz idrara çıkar. Geri emilemeyip tübülüs
sıvısı içinde kalan glukoz fazlası, ozmotik güç
yaratarak suyuda beraberinde sürükler. Diabetli
hastalarda poliüri görülmesinin nedeni de budur.
Salgılama = Ekskresyon
• İdrar oluşması sırasında bazı maddeler
oğrudan tübülüs epitel hücreleri tarafından
tübülüsler içine salgılanmaktadır. Amonyak,
H+ ve K+, Penisillin bu tip maddelere iyi bir
örnektir. Bazı maddeler ise hem glomerul
filtrasyonu yolu ile hem de ekskresyon ile
idrara çıkmaktadır. Bu tip bir maddeye en iyi
örnekse kreatinin dir.

26
• İdrarın yapısı
• Üre ve ürit asit gibi nitrojen içeren artıkların en önemli
boşaltım yeri böbreklerdir. Nitrojen artıklarının en
önemli kaynağı proteinler ve purin bazlarıdır.
• Proteinlerin yıkımı ile oluşan ürün amonyaktır (NH3).
Amonyak, hücreler için çok toksik bir maddedir, bu
nedenle karaciğerde üre haline dönüştürülür ve üre
böbrek tarafından atılır.
• Purin bazlarının yıkım ürünü ise ürik asittir.
• Sağlıklı bir insanın idrarında su, üre, ürik asit,
kreatinin K+,Na+,CL-, fosfat ve sülfatlar bulunur.
• Kan hücreleri, plazma proteinleri, yağlar bulunmaz.
• 27
BÖBREKLERİN ASİT-BAZ DENGESİNE
ETKİLERİ
• Böbrekler organizmanın asit baz
dengesinin düzenlenmesinde önemli
• paya sahip organlardır.
Vücut sıvılarında hidrojen iyonu konsantrasyonu arttığı, diğer
bir deyişle pH azaldığı zaman (asidoz), böbrekler idrar ile
hidrojen
NH3 + H+iyonu
= NHatılmasını
4
hızlandırırken
aynı anda kanda bikarbonat (HC03) iyonunun kons.
yükseltmek için bikarbonatın reabsorbsiyonunu artırırlar.
• H20 + CO2 = H2CO3  H+ + HCO3
• pH yükselmelerinde ise (alkaloz) idrar ile bikarbonat atılımını
hızlandırırlar.
• Vücut sıvılarının pH ı çok dar sınırlar içinde değişmez
tutulmaya çalışılırken idrarın Ph’sı 4.5 ile 8.0 arasında değişim
göstermektedir.
28

You might also like