Professional Documents
Culture Documents
Pozitif Psikoterapi - Bağımlılık
Pozitif Psikoterapi - Bağımlılık
Pozitif Psikoterapi - Bağımlılık
psikoterapi perspektifinden
değerlendirilmesi
Bağımlılık
• Bağımlılık, bir maddenin amacı dışında ve o maddeye karşı
gelişen tolerans sonucu, gittikçe artan miktarlarda alınması,
kişinin yaşamında sorunlara neden olmasına rağmen
kullanımının sürdürülmesi ve madde alımı azaltıldığında veya
bırakıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ile giden
klinik tablodur.
Pozitif Psikoterapi 1
• Pozitif Psikoterapi 1960’ların sonlarından başlayarak Prof. Nossrat
Peseschkian ve çalışma arkadaşları tarafından Almanya’da geliştirilmiştir.
• Avrupa Psikoterapi Birliği tarafından psikoterapi metodu olarak
onaylanmaktadır ve eğitim yönelimli enstitüsü (Wiesbaden Psikoterapi
Akademisi) doktorlara, psikologlara ve sosyal çalışmacılara mezuniyet
sonrası eğitim vermek üzere Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından
yetkilendirilmiştir.
• Pozitif psikoterapinin geniş bir coğrafyada farklı kültürlerde kullanılan bir
yaklaşım olduğu görülmektedir: 40’dan fazla ülkede Almanya’da bulunan
Dünya Pozitif Psikoterapi Derneğine (WAPP) bağlı Pozitif Psikoterapi
Merkezleri bulunmaktadır.
Pozitif Psikoterapi 2
• Pozitif Psikoterapinin psikolojik yardım alanının yanında endüstri (iş), eğitim, aile
hekimliği olmak üzere pek çok farklı ortamda kullanıldığı görülmektedir. Psikolojik
yardım alanında, çocuklarla danışma, ergenlerle danışma, bireysel danışma,
grupla psikolojik danışma ve aile danışması çalışmalarında kullanıldığı
görülmektedir.
• Pozitif Psikoterapi insancıl, psikodinamik, kaynak-yönelimli, çatışma çözme odaklı
bütünleyici ve transkültürel bir yaklaşım olarak sunulmaktadır. Bu özelliği ile
Pozitif Psikoterapi orijinal bir yaklaşıma sahiptir.
• Bunun yanında Pozitif Psikoterapinin diğer bir orijinal özelliği, pozitif psikoterapide
hikayelerin; atasözlerinin, bilge sözlerin ve metaforların terapist ve hasta/danışan
arasında aracı olarak kullanılmasıdır.
• Pozitif Psikoterapide temel amaç bireyin asıl kapasitelerini geliştirmesine ve günlük yaşamında
dört yaşam alanında (beden, başarı, ilişki ve gelecek/fantezi/maneviyat) dengeyi sağlamasına
yardımcı olmaktır.
• Pozitif psikoterapi, insanların sevme ve bilme olmak üzere iki önemli kapasiteyle dünyaya
geldiklerini savunur.
• Bilme kapasitesi, kendisini ikincil yeteneklerle gösterir. Düzen, temizlik, dakiklik, kibarlık,
dürüstlük, güvenirlik, tutumluluk, itaat, adalet ve sadakat gibi yetenekler ikincil yetenekler
kapsamında değerlendirilmektedir.
• Sabır, zaman, sevgi, güven, inanç, umut, ilişki ve yumuşaklık/cinsellik ise birincil yetenekler
kapsamında değerlendirilmektedir.
• Bu terapi anlayışı, ruhsal bozukluklarının nedenlerini yeteneklerinin gelişmemişliğinde ya da
çok fazla geliştiğinde aramaktadır.
• Psikoterapi, yeteneklerin optimal düzeyde kullanılmasına odaklanmaktadır.
Pozitif psikoterapinin üç önemli ilkesi
Pozitif psikoterapinin üç önemli ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeler; Denge,
Konsültasyon ve Umuttur.
• Danışanın, beden, başarı, ilişki ve gelecek/fantezi/maneviyat gibi boyutlarda
dengeli bir yaşam sürdürmesi denge modeli anlamına gelmektedir.
• Konsültasyon ilkesi, danışanın sorunlarını çözmesinde çevresindeki bireylerle
işbirliği kurulması anlamına gelmektedir.
• Umut, ise danışanlarının sorunlarını çözülmesinde yetenekli bireyler oldukları ve
sorunların çözülebileceğine yönelik inançlarının olması anlamına gelmektedir.
Pozitif psikoterapi, beş aşaması