kişilerin temel hak ve özgürlüklerini konu alan hukuk dalıdır. Anayasa hukuku bir kamu hukuku dalıdır. Anayasa; bir devletin kuruluşunu, örgütlenişini, temel organlarının işleyişini ve birbirleri ile olan ilişkilerini, devlet iktidarının el değiştirmesini düzenleyen ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan kurallar bütünüdür. Anayasa hem siyasal hem de hukuksal bir belgedir. Devleti kuran ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini koruyan başlıca belge olduğu için siyasaldır. Ayrıca siyasal sistemi doğrudan etkileyen başta seçimler ve siyasal partiler olmak üzere birçok siyasal kurum ve kural doğrudan anayasada düzenlenmiştir. En üst hukuk normu olduğu için anayasa hukuksaldır. Başta kanunlar olmak üzere bütün hukuk kaynakları anayasaya uygun olmak zorundadırlar. Maddi anlamda anayasa devletin temel erklerinin kuruluşunu ve işleyişini belirleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Bu anlamda bir kuralın anayasa kuralı olup olmadığına o kuralın içeriğine, neyi düzenlediğine bakılarak karar verilir. Bir kural, içerik bakımından devletin temel erklerinin kuruluşuyla veya işleyişiyle ilgili ise o kural anayasal niteliktedir. Şekli anlamda anayasa ise normlar hiyerarşisinde en üst sırada bulunan öteki kanunlardan farklı ve daha zor bir yöntemle değiştirilebilen hukuk kurallarıdır. Bu anlamda bir kuralın anayasa kuralı olup olmadığına onun içeriğine bakılmaksızın o kuralın bulunduğu yere ve yapılış veya değiştiriliş biçimine bakılarak karar verilir. Eğer bir kural normlar hiyerarşisinde en üst basamakta yer alıyorsa ve kanunlardan daha zor bir yöntemle değiştirilebiliyorsa, içerik olarak neye ilişkin olursa olsun bir anayasa kuralıdır. ANAYASACILIK DÜŞÜNCESİ VE DOĞUŞU Normlar hiyerarşisinde kanunların üstünde bulunması ve onlardan daha zor bir şekilde değiştirilebilen kanunların yapılması gerektiği düşüncesine anayasacılık düşüncesi denir. Kanunların üstünde yer alan ve onlardan daha zor bir usulle değiştirilebilen kurallar yapma düşüncesi insanlık tarihinde ancak 1700’lerin sonlarında ortaya çıkmıştır. Anayasacılık düşüncesinin doğmasının nedeni devlet iktidarının sınırlandırılması ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin devlet karşısında güvence altına alınması isteğidir. Zira anayasa sayesinde devlet iktidarının nereye kadar kullanılabileceği, nereden öteye geçemeyeceği; bireylerin ise bu iktidara karşı hangi haklara sahip olduğu kuşkudan uzak biçimde saptanmış olur. Dünyanın ilk anayasası 1787 Amerika Birleşik Devletleri Anayasasıdır. İkinci Anayasa 1791 tarihli Fransa Anayasasıdır. ANAYASA TÜRLERİ 1. Yazılı Anayasa – Yazısız Anayasa Ayrımı Yazılı anayasa, bir anayasa içinde olması düşünülebilecek kuralların yetkili bir organ tarafından belirli bir belge içinde toplanmasıdır. Yazılı anayasaların yapılmasının sebebi yönetenlerin yetkilerini belirli kurallara bağlayarak sınırlamak ve bunlar karşısında yönetilenlerin haklarını ve özgürlüklerini yine açık kurallarla düzenleyerek güvence altına almaktır. Yazısız anayasa, toplum içinde uzunca bir süre kesintisiz olarak tekrarlanan ve bağlayıcı olduğuna inanılan uygulamalardan oluşan anayasadır. Yazılı anayasanın karşıtıdır. Yazısız anayasa “teamüli anayasa” veya “geleneksel anayasa” olarak da adlandırılmaktadır. Yazısız anayasanın ene önemli örneği İngiliz Anayasasıdır. 2. Yumuşak Anayasa – Sert Anayasa Ayrımı Yumuşak anayasa normal kanunlarla aynı usullerle ve aynı organlarca değiştirilebilen anayasa olarak tanımlanmaktadır. Yazısız anayasalar niteliği gereği yumuşak özelliktedirler. Örneğin İngiltere Anayasası yazısız olması nedeniyle yumuşak niteliktedir Bir anayasanın yumuşak nitelikte olup olmadığı iki biçimde anlaşılır. Anayasa ya açıkça olağan yasalar gibi değiştirilebileceğini hükme bağlar ya da değiştirilmesi konusunda hiçbir hüküm içermez. Bu anayasalar da bu konuya ilişkin bir düzenleme yer almadığı için anayasanın normal kanunlar gibi değiştirilebileceği kabul edilmektedir. Yumuşak anayasa sisteminde yasama organı normal kanun yapar gibi anayasayı değiştirebilmektedir. Yumuşak anayasa sisteminde anayasanın üstünlüğü ilkesini uygulamak çok zordur. Çünkü bu sistemde anayasalar herhangi bir kanunla değiştirilebilir. Sert (Katı) anayasa normal kanunlardan daha farklı organlarca ve daha zor yöntemlerle değiştirilebilen anayasalardır. Yazılı anayasaların büyük çoğunluğu katı niteliktedir. Ancak bu durum bütün yazılı anayasaların katı nitelikte olduğu anlamına gelmez. Yazılı ama yumuşak nitelikte anayasalarda vardır. Örneğin 1921 Anayasası yazılı olmasına rağmen değiştirilme yöntemi öngörmediği için yumuşak bir anayasadır. Bir anayasa da değiştirilemeyecek maddelerin olması, halkoylaması usulüne yer vermesi, değiştirilmesi için özel çoğunluk aranması anayasanın sert anayasa olduğunun göstergelerinden birkaçıdır.