Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 42

Sermaye Piyasası Hukuku

Sermaye Piyasası Hukukunun Tanım

Sermaye piyasası hukuku, sermaye piyasasını düzenlemeye


yönelik devlet otoritesi müeyyidesi ile desteklenmiş kurallar
bütünü olarak tanımlanabilir.
Sermaye piyasasının işleyişi sırasında tarafların karşılaştığı
uyuşmazlıklar genellikle özel hukuk karakterlidir. Fakat sermaye
piyasası hukukunun ana kaynağını teşkil eden SPK ağırlıklı olarak
kamu hukuku karakterli hükümler içermektedir. Bu nedenle
sermaye piyasası hukuku hem kamu hukuku hem özel hukuk
kurallarını kapsayan karma nitelikli bir hukuk dalıdır.
Sermaye piyasasında yapılan tüm düzenlemelerin genel amacı,
sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve
rekabetçi bir ortamda işleyişini sağlamaktadır. Ayrıca,
yatırımcıların aldatılmalarının önlenmesi, hak ve menfaatlerinin
korunması da önem taşımaktadır. Piyasanın gelişmesi ve
büyümesi de yapılan hukuki düzenlemelerin ileriye dönük bir
hedefi olarak açıklanabilir.
Sermaye piyasasının güvenli, verimli ve istikrarlı biçimde
çalışması için sermaye piyasası hukukunda cezai, idari ve
hukuki sorumluluğa yer verilmiştir. Cezai yaptırımları uygulama
yetkisi mahkemelere aittir. İdari yaptırımları uygulama
konusunda yetki Sermaye Piyasası Kuruluna aittir.
Sermaye Piyasası Hukukunun Kapsamı

Sermaye piyasası hukukunun kapsamını, menkul kıymetler ve


diğer sermaye piyasası araçlarının ihraç ve halka arzı, bunları
ihraç eden şirket ve kurumlar ile özellikle halka açık anonim
şirketeler, söz konusu finansal enstrümanların alınıp satıldığı
piyasalar, piyasada gerçekleşen alım satım işlemlerine aracılık
eden kuruluşlar, piyasanın işleyişinde görev ve fonksiyon
üstlenen diğer kurumlar ve nihayet tüm piyasanın işleyişini
denetlemek ve düzenlemekle yetkili kılınan kamu otoritesinin
yetkilerine ilişkin hukuki düzenlemeler oluşturur.
Sermaye Piyasası Hukukunun Kaynakları

1. Anayasa
Sermaye piyasası hukukunun kaynakları arasında ilk olarak
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yer almaktadır. Anayasa’nın 167.
maddesinde, devletin, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet
piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve
geliştirici tedbirleri alabileceği hükme bağlanmıştır.
2. Sermaye Piyasası Kanunu
Sermaye piyasası hukukunun Anayasa’dan sonra en önemli ve
doğrudan kaynağı 6362 sayılı SPK’dır. Sermaye piyasası ile ilgili
en kapsamlı düzenlemeler bu kanunda yer alır. 6.12.2012
tarihinde kabul edilen SPK, 30.12.2012 tarihinde Resmi
Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
3. Türk Ticaret Kanunu
TTK’da da sermaye piyasası ile ilgili düzenlemeler vardır.
Elbette özel düzenlemeler olması sebebiyle SPK öncelikle
uygulanır. Ancak TTK hükümleri, SPK’da hüküm bulunmayan
hallerde uygulama alanı bulur. Esasen sermaye piyasasının
temel düzenleme alanlarından birini oluşturan halka açık
anonim şirketin kuruluşu, genel kurul toplantıları, iptal davaları,
pay sahipliği hakları gibi temel yapısı ve işleyişi TTK’da
düzenlenmiştir.
4. Yönetmelikler
Sermaye piyasası kaynakları arasında kanun metinlerinden
sonra yönetmelikler de bulunur. Bu yönetmeliklere örnek
olarak Borsalar ve Piyasa İşleticilerinin Kuruluş, Faaliyet,
Çalışma ve Denetim Esasları Hakkında Yönetmelik, Borsa
İstanbul Kotasyon Yönetmeliği ve Yatırımcı Tazmin Merkezi
Yönetmeliği verilebilir.
5. Tebliğler
Kurul, SPK’da yer alan maddelerin uygulama esaslarını
belirlemek üzere tebliğler çıkarmaktadır. Bu tebliğler, kanunun
yanında, sermaye piyasasındaki başlıca düzenleyici metinler
olup, bu anlamda sermaye piyasası hukukunun kaynakları
arasında önemli bir yere sahiptir. Tebliğle düzenleme, sermaye
piyasasının teknik ve dinamik bir alan olması, değişikliklere ve
yeni durumlara hızlı uyum zorunluluğunun bulunması
bakımından etkili bir metottur. Tebliğler yetkili idare organı
tarafından kolay bir şekilde çıkarılmakta ve ihtiyaçlara göre
değiştirilebilmektedir.
6. Kurul İlke Kararları
Kurul, tebliğler yanında, ilke kararları da alabilmektedir.
İlke kararlarının özelliği, sadece tek bir işlem için alınmış
karar niteliğinde olmayıp, benzer işlemler için geçerli,
idarenin düzenleyici işlemleri niteliğinde olmalarıdır.
7. İçtihatlar (Mahkeme Kararları)
Sermaye piyasası hukukunun da önemli kaynaklarından birisi
içtihatlardır. İçtihatlar, kanun ve diğer düzenlemelerin
mahkemelerce nasıl yorumlandığını göstermesi bakımından
önemlidir.
Sermaye Piyasası Hukukunun İlkeleri

1. Kamuyu Aydınlatma/Şeffaflık
Kamuyu aydınlatma ya da şeffaflık ilkesi, sermaye
piyasası hukukunun en temel ilkelerinden biridir. Ancak
şeffaf bir ortamda yatırımcı özgür iradesiyle yatırıma
karar verebilir. Şeffaflık ilkesi, piyasaya katılanların
yapmak istediği işlemlerle ve bu işlemleri
gerçekleştireceği kimselerle ilgili bütün bilgilerin
kendisine sağlanmasını gerektirir.
Kamuyu aydınlatma ilkesi ile şeffaflık ilkesi arasında bir ilişki
olmasına karşın bu iki ilke aynı değildir. Kamuyu aydınlatma,
belirli bilgilerin belirli formatlarda kamuya sunulmasını,
şeffaflık ise işlem yapanların ve işlemlerin görünebilir ve
anlaşılabilir olmasını gerektirir.
Şeffaflık ilkesinin amacı, yatırımcının yatırım yapacağı
sermaye piyasası araçlarının iyi ve kötü yönlerini
tanıyabilmesidir. Yatırımcı, önceden edineceği bu bilgilerle
kendisi için en elverişli ve avantajlı yatırımı yapabilecektir.
Kamunun aydınlatılması bir defalık bilgi vermekten ibaret
değildir. Bu bilgi verme ve aydınlatma süreklilik arz eder.
Kamuyu aydınlatma, değişik şekillerde halka açık şirketlere
getirilmiş sürekli bir yükümlülüktür.
Kamunun aydınlatılması için “Kamuyu Aydınlatma Platformu”
adı verilen özel bir platform oluşturulmuştur. Halka açık
şirketlerin genel kurul toplantılarının KAP’ta ilan edilmesi
gerekir. Borsaya, kamuyu aydınlatma yükümlülüklerinin yerine
getirilmesine ilişkin görevler verilmiştir. Bütün bu
düzenlemeler kamuyu aydınlatma ilkesinin SPK’ya yansımış
özel görünümleridir.
2. Piyasanın Denetim ve Düzenlemeye Tabi Olması
Sermaye piyasası hukukunda öne çıkan diğer bir ilke, bağımsız
bir idari otoriteye geniş denetleme ve düzenleme yetkisinin
tanınmasıdır. Bunun nedeni ise, yatırımcıyı korumak için şeffaflık
ya da kamuyu aydınlatma ilkesinin önemli olmasına karşın yeterli
olmamasıdır. Çünkü bir kere yatırımını yapan bir yatırımcı için
artık şirketin kötü yönetimi ya da ekonomik olarak kötü duruma
düşmesi hallerinde şeffaflık ya da kamuyu aydınlatma ilkesi işe
yaramaz.
Şeffaflık ilkesinin yetersizliğini gören kanun koyucu, çok geniş
yetkiler tanıdığı Kurul’u sermaye piyasasını denetleme,
düzenleme ve müdahale yetkileri ile donatarak bu eksikliği
gidermeye çalışmıştır. Kurul, sermaye piyasasını bütün
yönleriyle düzenleyebilmektedir. Sermaye Piyasası Kurulu bu
anlamda bağımsız idari otoritedir.
3. Sermaye Piyasası Faaliyetlerinin İzne Tabi Olması
Sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak için Kurul’un
iznine ihtiyaç vardır. Sermaye piyasası faaliyetleri, sermaye
piyasası kurumlarının SPK kapsamındaki faaliyetleri, yatırım
hizmetleri ile bunlara ek olarak yapılan yan hizmetlerdir.
Bunlara yatırım faaliyet ve hizmetlerinin izne tabi olması,
sermaye piyasası kurumlarının kuruluşlarının izne tabi
olması, borsaların, merkezi saklama ve takas kuruluşlarının
kurulmasının izne bağlı olması örnek olarak verilebilir.
Sermaye piyasası faaliyetlerinin izne tabi kılınmasının nedeni,
ehliyetsiz kişi ve kuruluşların piyasada faaliyet göstererek
yatırımcıları aldatmalarının önüne geçmek, yatırım faaliyet ve
hizmetlerinin belirli bir kalite ve uzmanlık düzeyinde,
mevzuata uygun olarak ve sorumluluk hükümleri altında
yürütülmesini sağlamaktır.
4. Yatırımcının Tazmini
Sermaye piyasasının genel amaçlarından biri de yatırımcının
korunmasıdır. Bu nedenle sermaye piyasası mevzuatında birçok
düzenleme bulunmaktadır. Ancak bütün önleyici tedbirlerin işe
yaramadığı ve yatırımcının zarara uğradığı belli hallerde bu
zararın bir ölçüde karşılanması için bir merkez ve ayrıca bir fon
kurulmuştur. Bu merkezin adı Yatırımcı Tazmin Merkezi’dir. Bu
merkezin asıl amacı, yatırımcının belirli şartlar altındaki
zararlarının karşılanarak, sermaye piyasasına olan güvenin
korunmasıdır.
Yatırım kuruluşlarının sermaye piyasası faaliyetlerinden
kaynaklanan nakit ödeme veya sermaye piyasası araçlarını
teslim yükümlülüklerini yerine getirmediği ya da kısa sürede
yerine getiremeyeceğini tespit etmesi halinde Kurul 3 ay
içinde yatırımcıları tazmin kararı alabilir. Sadece ödeme
yetersizliği ya da sermaye piyasası araçlarını teslim
yükümünde gecikilmesi, yatırımcıların tazmini için yeterli
değildir. Merkez’den bir talepte bulunulabilmesi için aynı
zamanda söz konusu yatırım kuruluşu hakkında Kurul
tarafından yatırımcıları tazmin kararı verilmelidir.
Yatırım kuruluşlarının Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne katılması
zorunludur. Yatırım tazmininden her bir hak sahibi yatırımcı,
azami yüz bin Türk Lirası tazminat alabilir. Bu sınır, hesap sayısı,
türü ve para birimine bakılmaksızın, bir yatırımcının aynı
kuruluştan olan taleplerinin tümünü kapsar. Yatırımcının zararı,
yazılı talep üzerine 3 ayda ödenmek zorundadır. Zorunlu
hallerde bu süre 3 ay daha uzatılabilir. Yatırımcının tazminat
talebi, yatırım tazmin kararının ilanından itibaren bir yıl içinde
zamanaşımına uğrar.
5. Kurumsal Yönetim
Kurumsal yönetim, sorumluluk, hesap verilebilirlik, şeffaflık ve
adil olmak gibi etik kavramları öne çıkaran ve ilke haline
getiren yönetim biçimidir. Tüm çıkar gruplarına eşit muamele
yapılması, bilgilerin hissedarlarla ve ortaklarla eşit olarak
paylaşılması, yürütülen faaliyetlerin hesabının verilebilmesi ve
toplum değerlerini yansıtan kurallara saygılı olunması
kurumsal yönetimin temel prensipleridir.
Kurumsal yönetimin çıkış nedeni, şirketlerin yönetiminin
karmaşıklaşması ile pay sahibi ile yönetim arasındaki
yabancılaşmanın engellenmesidir. Kurumsal yönetim ilkeleri
şirket katılımcıları arasındaki ilişkileri çeşitli kurallara bağlar.
Kurumsal yönetim ilkelerinin büyük çoğunluğu yönetim
kuruluna ilişkindir. Kurumsal yönetim anlamında kabul gören
ilkeler ŞEFFAFLIK, HESAP VERİLEBİLİRLİK, SORUMLULUK VE
ADİLLİKTİR.
ADİLLİK, şirket yönetiminin bütün hak sahiplerine karşı eşit
davranmasını ifade eder. İlke azınlık hissedarlar ve yabancı
ortaklar da dahil olmak üzere bütün ortakların haklarının
korunmasını gerektirir. Kurumsal yönetimin gereği, azlık-
çokluk gözetilmeksizin hissedarlık haklarının korunması ve bu
hakların kullanılabilmesi ve kolaylaştırılmasıdır.
SORUMLULUK, şirket yönetiminin tüzel kişilik adına yaptığı
tüm faaliyetlerin ilgili mevzuata, esas sözleşmeye, şirket içi
düzenlemelere, toplumsal ve etik değerlere uygunluğunu ve
bunun denetlenmesini ifade eder. Görevden kaynaklanan
yükümlülüklere tam bağlılığı ve bunları gereği gibi yerine
getirmeyi ifade eder.
ŞEFFAFLIK, ticari sır niteliğindeki ve henüz kamuya
açıklanmamış bilgiler hariç olmak üzere, şirket ile ilgili finansal
ve finansal olmayan bilgilerin zamanında, doğru, eksiksiz,
anlaşılabilir, yorumlanabilir, düşük maliyetle kolay erişilebilir
bir şekilde kamuya duyurulmasıdır.
HESAP VERİLEBİLİRLİK, yönetim kurulu üyelerinin esas
itibariyle anonim şirket tüzel kişiliğine ve dolayısıyla pay
sahiplerine karşı olan hesap verme zorunluluğunu ifade
etmektedir. Hesap verilebilirlik, yönetimin şeffaflığına,
doğruluğuna, kararların açıklanabilirliğine, kararların bir haklı
sebebi, adil temeli olduğuna gönderme yapmaktadır.
Sermaye Piyasası Hukukunda Önem Taşıyan Kavramlar

1. Sermaye Piyasası Araçları


Sermaye piyasası araçları, menkul kıymetler ve diğer sermaye
piyasası araçlarından oluşmaktadır. (SPK m. 3)
2. Menkul Kıymet
Menkul kıymetler, para, çek, poliçe ve bono hariç olmak
üzere, paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu
paylara ilişkin depo sertifikalarını, borçlanma araçları
veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelire dayalı
borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo
sertifikalarını ifade etmektedir.
3. Diğer Sermaye Piyasası Araçları
SPK’ya göre menkul kıymetler dışında kalan ve bu
kapsamda olup olmadıkları Kurulca belirlenen araçlardır.
Yasal düzenlemede türev araçlar ve yatırım
sözleşmelerinin, diğer sermaye piyasası araçları
kapsamında olduğu vurgulanmıştır.
4. İhraç
İhraç, sermaye piyasası araçlarının ihraççılar tarafından
çıkarılıp, halka arz edilerek veya halka arz edilmeksizin
satışıdır.
5. İhraççı
İhraççı, sermaye piyasası araçlarını ihraç eden, ihraç
etmek üzere Kurula başvuruda bulunan veya sermaye
piyasası araçları halka arz edilen tüzel kişiler ve Kanuna
tabi olan yatırım fonları olarak tanımlanmaktadır.
6. Halka Arz
SPK m. 3’e göre halka arz, sermaye piyasası araçlarının
satın alınması için her türlü yoldan yapılan genel bir
çağrıyı ve bu çağrı devamında gerçekleştirilen satışı
ifade etmektedir.
7. İzahname
Sermaye piyasası araçlarının halka arzında, mevzuat
uyarınca açıklanması gereken bilgilerin yer aldığı
belgeye izahname denir. Bu belgede özellikle ihraççı ve
ihraç edilen sermaye piyasası aracına ilişkin bilgilere yer
verilmek suretiyle, ilgililerin yatırım tercihlerinin bilinçli
olarak şekillenmesi hedeflenmektedir.
8. Halka Açık Anonim Şirket
HAAŞ, SPK’da payları halka arz edilmiş olan veya halka
arz edilmiş sayılan anonim şirketler olarak
tanımlanmıştır. Bir anonim şirketin HAAŞ olabilmesi için,
halka arz edilmiş olan sermaye piyasası aracının mutlaka
pay/hisse senedi olması gerekir. Anonim şirket pay
dışındaki bir sermaye piyasası aracını halka arz etmişse,
HAAŞ statüsünü kazanamaz.
Anonim şirketlerin halka açık hale gelmesinin bir diğer yolu,
payların halka arz edilmiş sayılmasıdır. Payları borsada işlem
gören ya da pay sahibi sayısı 500’ü aşan anonim şirketlerin
payları halka arz olunmuş sayılır ve HAAŞ statüsünü kazanırlar.
*Bankalarda ortak sayısı 500’ü aşsa bile, banka HAAŞ statüsünü
kazanamaz. Bankalar ancak paylarını halka arz etmek yoluyla
halka açık hale gelebilecekleri gibi, paylarının borsada işlem
görmesi halinde de HAAŞ statüsünü kazanırlar.
9. Kayıtlı Sermaye
Kayıtlı sermaye, anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde
hüküm bulunmak kaydıyla, yönetim kurulu kararıyla Türk
Ticaret Kanunu’nun sermayenin artırılmasına ilişkin
hükümlerine bağlı olmaksızın pay çıkarabilecekleri azami
miktarı gösteren, ticaret sicilinde tescil edilmiş sermayeleridir.
SPK’ya göre anonim şirketlerin kayıtlı sermaye sistemine
geçebilmesi için bu konuda;
• Esas sözleşmelerinde hüküm bulunmalıdır.
• Sermaye Piyasası Kurulundan bu sisteme geçiş için izin
alınmış olmalıdır.
• Genel Kurul tarafından yönetim kurulunun
artırabileceği sermaye tavanı belirlenmelidir.
Kayıtlı sermaye sisteminde genel kurul tarafından belirli bir
sermaye tavanına kadar yönetim kuruluna 5 yıllığına sermaye
artırımı yetkisi verilmektedir. 5’inci yıldan sonra yönetim
kurulunun sermaye artırım yetkisi son bulur ve yeniden genel
kurul tarafından yetkilendirilmesi gerekir. Yönetim kuruluna
verilen yetki sermaye artırım yetkisi olup sermaye azaltma
yetkisi bulunmaz.
Kayıtlı sermayeli anonim şirketlerde üç farklı sermaye türü
bulunmaktadır. Bunlar başlangıç sermayesi (taban sermaye),
çıkarılmış sermaye ve kayıtlı sermaye (tavan sermaye)dir.
Başlangıç sermayesi, kayıtlı sermayeli anonim şirketlerin
kuruluşta sahip olmaları zorunlu olan asgari sermayeleridir. Bu
asgari sermaye Kurul tarafından 100 bin TL olarak
belirlenmiştir. Kayıtlı sermaye sistemini benimseyebilmek için
bu sermayenin tamamı ödenmiş olmalıdır.
Çıkarılmış sermaye, kayıtlı sermayeli anonim şirketlerin satışı
yapılmış paylarını temsil eden sermayeleridir. Bu sermaye
yönetim kurulu kararıyla artırılan sermayeyi ifade etmektedir
ve çıkarılmış sermaye de Ticaret Sicili’ne tescil ve ilan edilmek
zorundadır.
Kayıtlı sermaye, yönetim kuruluna verilen yetki çerçevesinde
sermaye artırımı yapılabilecek tavan miktarı gösteren
sermayedir.

You might also like