Klasik Dönemin Başlangıcı • Avrupa müzik tarihinde klasik dönem, aşağı yukarı Aydınlanma sürecine rastlamaktadır. Müzikte, MS 4 ve 5. yüzyıllardan itibaren neredeyse tamamen kilise etkisi ve kontrolünde varlığını sürdüren müzik, klasik döneme, yani Johann Sebastian Bach’ın ölüm tarihi olan 1750 yılına kadar kilise etkisinde kalmayı sürdürür. Barok dönem için, kilise kaynaklı müziğin zirve yaptığı dönem de diyebiliriz. Klasik Dönemin Başlangıcı • 1750 yılında Bach’ın ölümüyle müzikte barok dönem sona erer ve klasik dönem olarak adlandırılan dönem başlar. Barok, bir saray süsleme sanatı olarak kabul edilir, aslında bir mimari tarzdır fakat müzikte de rönesans sonrası ve klasik öncesi dönem “barok” olarak adlandırılır. Avrupa müziğinde klasik dönemin temellerini atan da Bach’ın çocuklarıdır. Klasik Dönemin Başlangıcı
• Barok dönem müziklerinin özellikleri, klasik dönemde
değişmeye başlar. Avrupa müzik tarihinde “klasik dönem” olarak adlandırılan dönemin, barok dönemin en önemli bestecisi Johann Sebastian Bach’ın ölüm tarihi olan 1750 yılında başladığı ve klasik dönemin en önemli bestecilerinden Ludwig Van Beethoven’in ölüm tarihi olan 1827 yılında sona erdiği kabul edilmektedir. Klasik Dönemin Başlangıcı • Klasik dönem, Avrupa’da müzik sanatının kilise etkisinden uzaklaştığı, Aydınlanmanın da etkisiyle değişime uğradığı dönemdir. Rönesans sonrası ve erken barok dönemde yükselmeye başlayan operanın, Willibald Gluck’un getirdiği yeniliklerle değişmesi, başta Joseph Haydn olmak üzere Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig Van Beethoven’in müzik sanatının ufuklarını genişletmesi, klasik dönemin en belirgin özellikleri arasında sayılabilir. Barok dönemin sonlarına kadar devam eden kilise etkisi ve müzikteki tekdüzelik, klasik dönemle birlikte geride kalır ve Avrupa müziği yeni ve coşkulu melodilerle çeşitlenmeye başlar. Klasik dönem “Haydn- Mozart Çağı”, “Piyano Çağı” gibi tanımlamalarla da anılmaktadır. Wolfgang Amandeus Mozart • 7 Ocak 1756 tarihinde doğan müzisyenin uzun ismi Wolfgang Amadeus Mozart’tır. Çocukluk dönemlerinde daha çok Wolfgang Amadeus olarak bilinen bu yetenekli çocuk müziği ve eserleri ile evrensel bir boyut kazandıkça Mozart olarak isim yapmıştır. Salzburg Avusturya’da dünyaya gelen Mozart müzisyen bir ailenin içinde büyümüş, bu sebeple yeteneği de çok erken yaşta babası tarafından keşfedilmiştir. Babası Leopold Mozart Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası’nda keman çalan, aynı zamanda kendi keman metotlarını geliştiren dönemin Avusturya’daki saygıdeğer müzik otoritelerinden biridir. Çocuklarını müzik konusunda yetiştiren Leopold Mozart, küçük oğlu Wolfgang Amadeus’un yeteneğini henüz 3 yaşında iken keşfetmiştir. Duyduğu müziği anında hafızasına kaydedebilen Wolfgang ile özel olarak ilgilenmeye başlamış piyano, keman, kilise orgu gibi enstrümanları çalmayı öğretmiştir.
5 yaşlarında iken çaldığı müzikleri babası notaya dönüştürmüş ve böylelikle
Wolfgang Amadeus Mozart ilk bestelerini yapmaya başlamıştır. Bu bestelerin ardından babası onu Avrupa turnesine çıkararak bu benzersiz yeteneği herkese tanıtmıştır. Çocuk yaşından itibaren Mozart artık klasik müziğin dahi çocuğu olarak gittiği her yerde hayranlık uyandıracak ve adını tüm dünyaya duyuracaktır. Wolfgang Amadeus Mozart’ın Sanat Hayatı • Babası ile birlikte çıktığı Avrupa turnesi 3,5 yıl sürdü. Bu süre içerisinde Viyana, Paris, Londra, Münih, Prag gibi Avrupa başkentlerini gezen Mozart sadece yeteneğini başkalarına sergilemekle kalmayıp bugünkü ölümsüz eserlerinin temellerini de o yıllarda atmıştır. Birçok ünlü müzisyenle tanışmış ayrıca İtalyan çelist Gioyanni Battista Cirri ile aynı sahneyi paylaşmıştır. Johann Sebastian Bach, Mozart’ın en çok hayranlık duyduğu ve etkilendiği isimdir. İmparatorluk saraylarında verdiği konserler ile devlet otoriteleri üzerinde hayranlık uyandıran Mozart 1767 ve 1769 yılları arası dönemi Viyana’da geçirmiştir. Bu dönemde geçirdiği çiçek hastalığı sebebiyle Salzburg’a dönmüşler iyileşmesinin ardından henüz 12 yaşında Salzburg Saray Orkestrasında başkemancılık gibi önemli bir göreve getirilmiştir • Ardından İtalya turnesi gelir. Roma, Milano, Napoli, Venedik, Bologna gibi İtalya’nın önemli şehirlerinde verdiği konserlerin yanı sıra Bologna Flarmoni Akademisi’ne giren Mozart müzik bilgisiyle de adından söz ettirmiştir. Papa tarafından “Altın Mahmuz Şövalye Nişanı” ile onurlandırılan genç müzisyen İtalyan aristokrat aileleri tarafından da yoğun ilgi görmüştür. Bu dönemde farklı zamanlarda üç kez İtalya’ya giden Mozart 21 yaşında iken Almanya’ya gitmiş bir yandan bestelerine devam ederken bir yandan piyano dersleri vererek geçimini sağlamıştır. Bu dönem yaşadığı hüzünlü aşk hikayesi sonraki dönemde bestelediği eserlerinde etkisini göstermiştir. 1780 yılında ilk büyük operası olan İdemeneo’yu Münih’te sahnelemiştir. 1781 yılında başpiskopos ile ters düşünce Salzburg’dan ayrılarak Viyana’ya gitmiştir. Viyana’da aynı zamanda Beethoven’ın da hocası olan Franz Joseph Haydn ile tanışıp birlikte yaylı kuartet çalmışlar ve Mozart’ın yeteneği Haydn tarafından da takdirle karşılanmıştır. Viyana’da olduğu dönem Avrupa’da Türklerin adından söz ettirdiği dönemlerdir. Her zaman farklı kültürleri ve müzikleri inceleyen ve çalışmalarında bu zenginlikleri sentezleyen Mozart’ın bugün hala bazı resmi davet ve tanıtımlarda kullanılan Rondo Alla Turca (Türk Marşı) ile büyük ses getiren Saraydan Kız Kaçırma operası usta müzisyen tarafından bu dönemde bestelenmiştir. 1782 ve 1785 yılları arasında Mozart klasik müzikte öncülük ettiği solo piyano konçertoları ile ön plana çıkar. Bu tarihten sonra konserlerden çok bestelerine ağırlık verecektir. Ardından müziğini barok tarzıyla birleştirerek “Sihirli Flüt” isimli operasıyla büyük bir başarıya daha imza atmayı başarmıştır. 1786 “Figaro’nun Düğünü” başarılı kariyerinde çok ses getiren diğer operasıdır. 5 yaşında itibaren beste yapmaya başlayan henüz 12 yaşında geldiğinde 50’yi aşkın bestesi olan ve yaşamının son 10 yılında ölümsüz eserlerine imza atmıştır. 1791 yılında yaşama veda ettiğinde 20 opera, 51 senfoni, 25 piyano konçertosu, 60’dan fazla sonat ve yaylılar dörtlüsü için bestelediği eserleriyle 35 yıllık kısa yaşamında 600’ü geçkin eser bırakmıştır. Mozart’ın Özel Yaşamı • Çocuk yaştan itibaren babasıyla birlikte sürekli turnelerde olan Mozart’ın müzik dışında bir okul hayatı olmamıştır. Özel yaşamı ile ilgili sınırlı bilgi bulunan Mozart’ın babası tarafından onaylanmayan bir evlilik yaptığı bilinmektedir. Almanya’da yaşadığı dönemde müzisyen bir aile olan Weber’lerin evinde kiracı olarak oturdu. Weber’in büyük kızı Aloysie ile yaşadığı aşk hüsranla sonuçlandı. Opera sanatçısı olmak isteyen Aloysie’ye müzik dersleri veren Mozart Paris konserleri dönüşü evlenmek istiyordu ancak bu isteğini gerçekleştiremedi. 1781 yılında Viyana’da Weber ailesi ile karşılaşan Mozart, bu kez ailenin küçük kızı Constanze ile evlenmek istedi. Babasının tüm karşı çıkmalarına karşın bu evlilik gerçekleşti. Evliliğinde istediği mutluluğu yakalayamadı. Saraya hizmet eden bir yaşamdan ziyade daha özgür olmayı yeğleyen Mozart, saray hizmetinden bu sebeple ayrılmış ancak bu durum maddi zorlukları da beraberinde getirmiştir. Mozart bu kadar üne sahip olmasına rağmen maddi olarak çok rahat bir yaşam sürememiştir. Yaşadığı ateşli bir hastalık sonucunda 1791 yılında Viyana’da yaşama veda eden Mozart’ın mezar yeri tam olarak bilinmemektedir. Seslere karşı duyarlılığı ve duyduğu bir müziği hafızasına kaydedebilmesi onun müzik dehasını açıklayan en önemli özelliklerinden biridir. Dinlediğiniz için teesekkürler