Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 52

BEYİN TEMELLİ

ÖĞRENME KURAMI
BEYNİN DIŞ YAPISI
BEYNİN DIŞ YAPISI
Beynin bu dış yüzeyi serebral korteks olarak anılır.
Orijinal rengi gridir. Çok sayıda girinti ve çıkıntıdan
oluşur. Bu şekildeki yapısı onun kafa tası içerisinde
daha fazla yer kaplaması ve tam olarak oturması için
dizayn edilmiştir.

Burada farklı renklerle ifade edilen bölgeler serebral


korteksin loblarıdır. Adlarını bulundukları bölgelerdeki
kafatası kemiklerinin adlarından almışlardır. Örneğin
frontol lob, frontal kemiğin arkasında kalan lobdur.

Serebral korteks sinir sisteminin en karmaşık


bölümüdür. Çünkü bu bölgede 100 milyar civarında
sinir hücresi (nöron) bulunmaktadır.
BEYNİN DIŞ YAPISI
Beynimizin sağ ve sol loblarıyla, vücudumuzun sağ ve
sol tarafı arasında çapraz bir bağlantı vardır. Sağ
gözümüzün görüş alanına giren görsel bir uyarıcı
beynin sol tarafında işlenir. Yani sağ tarafımızdan gelen
görsel uyarıcı sol oksipital lobda işlenir. Sağ göze bağlı
optik sinirlerle elektrik sinyali olarak taşınan görsel
uyarıcı sol oksipital lobda işlenir.

Sağ bacağımıza bir cisim temas ediyorsa bu cismin


sıcaklığı, temasın şiddeti bu bölgedeki reseptörlerce
algılanır ve sinirler vasıtasıyla serebral korteksin sol
tarafına ulaştırılır. Bu şekilde sıcaklığı hissederiz.

Motor bilgiler de bu şekildedir. Serebral korteksin sol


tarafı vücudumuzun sağ tarafındaki iskelet kasları
yönetiyor. Serebral korteksin sol tarafından verilen
komut üst motor nöronlar üzerinden sağ kas sinirlere
iletilir.
BEYNİN DIŞ YAPISI

Serebral korteksin üç temel işlevi vardır.

1- Duyusal motor (sensory-motor) işlevleri


yürütmek
2- Beynin farklı bölgelerinden gelen bilgileri
birleştirerek, ilişkilendirmek. Yani bilgi işlem
merkezi.
3- Serebral korteksin sağ ve sol her iki tarafında
da dikkat etmemizi sağlayan bölgeler vardır. Bu
bölgeler sayesinde bir çok uyarıcı içerisinden bazı
uyarıcılara dikkat edilir.
BEYNİN DIŞ YAPISI
Frontal Lob 3 bölümden oluşur.

1- Motor korteks (Vücut hareketlerinden sorumludur)


Bir beyin ameliyatı sırasında motor kortekse girip bu
bölgeyi uyarırsanız kişinin elini ya da bacağını oynatmasını
sağlanabilir.

2- Prefrontal korteks (lob): Düşünme (yaratıcı düşünme,


eleştirel düşünme, somut-soyut düşünme), mantık
yürütme, karar verme, muhakeme etme, sorgulama,
problem çözme gibi işlemler prefrontal kortekste
gerçekleşir. Öğrenmeden sorumlu alandır.

Ayrıca beynin diğer bölgelerini yönetmeye ve


denetlemeye yarar.

3- Broca lob: Konuşma işlemini sağlayan alan


BEYNİN DIŞ YAPISI
Prefrontal bölge insanı insan yapan bölgedir. Burası
akıllıca davranışlardan sorumludur. Hayvanlarda bu beyin
bölgesi bulunmaz. Bu nedenle hayvanlar entelektüel
davranışlar gösteremezler.
BEYNİN DIŞ YAPISI
Parietal Lob

Somatosensory Korteks: Duyu organlarından gelen


dokunma ve tat gibi uyarıcılar ilk buraya gelir. Dış
uyarıcının acı mı, tatlı mı, sıcak mı, soğuk mu olduğuyla
ilgili hislerimiz burada oluşur. Örneğin motor korteks
masadaki kahva fincanını almak için yapacağımız vücut
hareketlerini koordine ederken somatosensory korteks
aldığımız fincandaki kahvenin ne kadar sıcak olduğunu
hissetmemizi sağlar.

Parietal lob aynı zamanda mekânsal algılamadan, çevreyi


üç boyutlu algılamadan sorumludur. Örneğin kahve
fincanını almak için hareketimi planlayan prefrontal lob,
planı uygulan motor korteks iken fincanın tam olarak
nerede olduğunu algılayabilmemi sağlayan ise parietal
lobdur.
BEYNİN DIŞ YAPISI
Oksipital Lob

Gözlerimizle aldığımız görsel uyarıcılar sinir


ağları yoluyla elektrik sinyalleri şeklinde
oksipital loba gelir ve görüntüyü burada
görürüz.

Temporal Lob
Kulaklarımız vasıtasıyla aldığımız işitsel uyarıcılar
sinir ağları yoluyla elektrik sinyalleri şeklinde
temporal loba gelir ve sesi burada duyarız.

Vernice Alanı: Dilin algılanması ve


yorumlanmasından sorumludur.
BEYNİN İÇ YAPISI

Beyin Sapı

Pons ve Medula’dan oluşur. Solunum ve nabız


gibi işlevleri kontrol eder. Vücudumuzun farklı
yerlerinden gelen sinir ağlarının birleşip
beyindeki sinir ağlarıyla bağlandığı yerdir.
Vücudun sağ tarafından gelen görsel uyarıcının
beynin sol yarım küresine aktarılmasını sağlar.

Uyanıklık durumunu kontrol eder. Eğer bu bölge


zarar görürse koma durumu görülür.
BEYNİN İÇ YAPISI

Beyincik

Beyzboll topu büyüklüğündedir. Hareketlerin


düzenlenmesi ve koordinasyonundan
sorumludur. Örneğin koşarken topa vurmamızı
sağlayan beyinciktir. Bu bölge hasar görürse
hareket ve dengede problem oluşur. Beyincik
alkolden etkilenir. Aşırı düzeyde alkol alındığında
beden hareketleri dengesizleşir.
BEYNİN İÇ YAPISI

Talamus

Talamus beyinde iki adettir. Heri ik lobda


yumurta şeklinde yanyana durur. Talamus
aktarma istasyonu olarak görev yapar. Dış
uyarıcılar duyu organları vasıtasıyla alındıktan
sonra talamusa gelir. Daha sonra işlenmek üzere
ilgili bölümlerine gönderilir. Bütün duyusal
bilgiler önce talamustan geçer. Tek istisna koku
duyusudur. Beyinden vücuda giden motor
hareket komutları da yine talamustan-beyiin
sapına oradan da omuriliğe yönlendirilir.
BEYNİN İÇ YAPISI

Amigdala
Limbik sistemin bir parçasıdır. Limbik sistem
duygularımızın düzenlenmesinden sorumlu
sistemdir. Amigdala her iki lobda birer tane
bulunur. Öfke merkezimizdir. Amigdala uyarılırsa
öfke-şiddet, korku-kaygı duyguları oluşur. Şayet
her iki amigdalanın işlevi yok edilirse
yumuşama, dinginlik hissi oluşur. Yine amigdala
zarar görüp işlevini kaybederse aşırı gevşeklik,
laubalilik, gevezelik, aşırı yeme, aşırı cinsellik
dürtüsü oluşur. Düşünmeden eyleme geçme,
korkusuzluk gibi durumlar da ortaya çıkıyor.
BEYNİN İÇ YAPISI

Amigdala
Kaygı bozukluğu yaşayan (anksiyete) hastalara
genellikle benzodiazepin içerikli ilaçlar verilir. Bu
ilaçlar alkol alınması durumundaki etkiyi
olulşturur. Alkol alan kişide de yumuşama,
gevezelik, aşırı cinsellik gibi davranışlar görülür.
BEYNİN İÇ YAPISI

Hipocampus
Limbik sistemin bir parçasıdır. Limbik sistem
duygularımızın düzenlenmesinden sorumlu
sistemdir. Hipocampus her iki lobda birer tane
bulunur. Kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun
süreli belleğe aktarılmasını sağlayarak hafızanın
oluşumunu sağlar. Bu bölgesi zarar gören
insanlar hafızalarına yeni şeyler eklemekte
zorluk yaşarlar. Yaşantılar ve deneyimler
unutulur gider. Hafızaya yeni şeyler eklenmese
de eski hafıza aynen kalır. Uzun süreli hafıza bu
durumdan etkilenmez.
BEYNİN İÇ YAPISI
Hipotalamus
Hipo altında demektir. Hipotalamus, talamusun
altında demektir. Beynin toplam hacminin
%1’inden azını teşkil eder. Fasulye tanesi
kadardır. Otonom sinir sistemini düzenler. Korku
veya tehdit anında vücudumuz otomatik bazı
tepkiler verir. Göz bebeğinin büyümesi, ağız
kuruluğu, nefesin artması, kalp atışının
hızlanması gibi. Bütün bunları otonom sinir
sistemi yapar. Hipotalamus bunu düzenler
Tehlike anında savaşmamız mı yoksa kaçmamız
mı gerektiğine karar verir. Endokrin sistemini
düzenler. Salgıları tetikleyerek hormonların kana
karışmasını sağlıyor. Adrenalin hormonunu
düzenler. Açlık, susuzluk, cinsellik, uyku gibi
temel güdüleri de düzenler.
LİMBİK SİSTEM
Limbik Sistem
Bu sistem hayvani beyin olarak da telaffuz edilir. Hayvan beyniyle ortak noktamızdır.
Duygularımızın oluşmasından sorumludur. Nefret, şiddet, korku, mutluluk, haz, sevgi,
saldırganlık gibi. Temel içgüdülerimiz buradadır. Dışarıdan bir tehdidin algılanması
durumunda kaçmak ya da kızıp cevap vermek limbik sistemde oluşur. Dopamin, östrojen,
testesteron hormonu ile çalışır. Limbik sistem hazzı seçer. Bir kişiyi ikna etmek istiyorsan
ona haz vaat etmelisin.

Limbik sistem prefrontal bölgedeki haz merkezi ile bağlantı halindedir. Bu bağlantı limbik
sistemde oluşan hazzın bilinç seviyesine ulaşmasını sağlar. Ayrıca bu bağlantılar prefrontal
bölgede oluşan entelektüel hareketlerden limbik sistemi haberdar eder. Böylelikle keman
çalmak, müzik dinlemek, bilimsel aktivitede bulunmak, sınavlarda başarılı olmak gibi
durumlardan limbik sistemin haz alması sağlanır.
LİMBİK SİSTEM
Limbik Sistem
Ergenlikte büyüme ve cinsiyet hormonlarının etkisiyle
limbik sistem daha aktiftir. Mantıklı düşünme ve karar
verme bölgesi olan prefrontal lobun etkisi daha azdır. Bu
nedenle ergenlerle eleştirel bir şekilde konuşmak ve
anlaşmak çoğu zaman zordur. Çünkü bu tür eylemleri bir
tehdit olarak algılayacaktır. Bu durumda tartışmak, kavga
etmek, şiddet gibi davranışların görülme ihtimali daha
yüksektir. Ergenlerin (18-25 yaş) aldığı kararlarda
genellikle limbik sistem baskındır. Evlilikte özellikle
LİMBİK SİSTEM
Limbik Sistem ve Amigdala
Limbik sistemde en temel parçalardan biri de
amigdaladır. Korku, nefret, kin duygusu
buradadır. Tehdit durumunda amigdala uyarılır.
Göz bebekleri büyür. Tüyler diken diken olur.
Kalp atışları oluşur. Savaş ya da kaç durumu
oluşur. Şayet amigdala yeterince çalışmazsa
soğukkanlı olma durumu ortaya çıkar.
Psikopatlarda amigdalanın yeterince
çalışmadığı bulunmuştur. Duygu körlüğü vardır.
Empati yoktur. Soğukkanlı bir şekilde, acıma
hissi olmadan karşıdakine zarar verebilirler.
Nabızları düşüktür. Psikopatlık genetiktir. Psikopat çocuk
iyi bir ailede büyütülürse psikopatlık geni ortaya çıkmıyor. Kötü
bir ailede büyümüşse, çocukluk travması yaşamışsa genler
aktive oluyor ve terminatörler ortaya çıkıyor.
LİMBİK SİSTEM
Limbik Sistem ve Amigdala
Psikopatlık genleri (mao geni, oksitosin geni
gibi), eğer kişi iyi çevrede, doğru alanda
yetiştirilirse kişiyi savaşçı cesur bir asker, yırtıcı
bir iş adamı, yılmayan bir bilim adamı,
soğukkanlı bir cerrah yapmaktadır. Kötü
çevrede büyümüşse öç almaya çalışan
soğukkanlı bir terminatör yapar. Her ikisini de
yapan aynı gendir. Banki jumping yapanlar ip
cambazları gibi insanlarda da amigdala tam
çalışmaz ve psikopatlık genleri vardır. Herkesin
korktuğu bir şeyden korkmama söz konusuysa
limbik sistemde bir arızanın olduğu söylenebilir.
LİMBİK SİSTEM

Limbik Sistem ve Amigdala


Psikopat insanlar toplumun %1’ini oluştururlar
ve onları çocuklukta fark etmek mümkündür.
Eğer çocuk hayvanlara eziyet ediyorsa, 7-8
yaşına kadar uykuda altını ıslatıyorsa, sosyal
ilişkilerde zorlanıyorsa, başkalarına zarar verme
eğilimi varsa, hiperaktivite varsa psikopatlık
geni taşıma ihtimali ve buna bağlı amigdalanın
düzgün çalışmama ihtimali çok yüksektir. Beyin
mR’larında psikopatlık tespit edilebilmektedir.
LİMBİK SİSTEM
1914 yılında kuliver adındaki adam beyinden
Maymun deneylerinde amigdalayı keserek
çıkarmıştır. Bu durumda maymunlarda korku
duygusu kalmamıştır. Yılan, bütün memelilerin
genetik olarak aktararak getirdikleri bir
korkudur. Bütün memeliler yılandan korkar.
Amigdalası alınan maymun ise yılandan
korkmamış ve yılanı eline almış, ısırmış ve
yemiştir. Fare deneylerinde de aynı sonuçla
karşılaşılmıştır. Amigdalası alınan fareler
kediden korkmamaktadırlar. Korkunun belirtisi
olan fiziksel belirtilere rastlanılmamıştır.
LİMBİK SİSTEM (SOSYOPATLIK-PSİKOPATLIK)

Sosyopatlarda limbik sistem çalışır. Karısını


döver, hırsızlık yapar, suç işler ama bunları
korkarak yapar. Sonuçlarını bilir. Çünkü limbik
sistem ve amigdala çalışır. Cezadan korktukları
için yalan söyleme çok yaşanır. Tehdit anında,
köşeye sıkıştırıldıklarında hemen öç almak
isterler.

Psikopatlarda amigdala genetik olarak tam


çalışmadığı için korku duyguları yoktur. Hemen
öç almazlar. Soğukkanlı şekilde plan yapıp öç
alırlar.
FRONTAL LOB VE LİMBİK SİSTEM
Frontal lobun beynin bazı diğer bölgelerini
denetlediği ve yönettiğini daha önce
söylemiştik. Frontal lobun baskıladığı,
denetlediği bölgelerden birisi de limbik
sistemdir. Frontal lob, limbik sisteme sen çok
öfkelendin, onu dövmek istiyorsun ama, bunu
yaparsan başın belaya girer, pişman olursun,
yaptığın davranış insani değil der. Bu süperego
id mücadelesine benzer. Frontal lobu
geliştirmenin yolu düşünmek ve entelektüel bir
yaşamdır. Bilimle ya da sanatla uğraşmaktır.
FRONTAL LOB VE LİMBİK SİSTEM
Limbik sistem içerisinde hedoni (haz)
bölgelerimiz vardır. Bir şeyi yapıp
yapmayacağımızda ondan haz alıp
almayacağımız birinci derecede etkilidir. Haz
verirse yaparız. Stres verirse kaçarız. Ancak her
durumda hazza göre davranmayız. Frontal lob
bunu da denetler. Limbik sistemin sana
Kuru fasülye yeme hazzını yaşamak için 40 km
lik yola gitmeni söylese de frontal lobun bunu
çok mantıklı görmez. 40 km lik mesafe yol
gitmenin akılcı olmadığını söyler.
FRONTAL LOB VE LİMBİK SİSTEM
Korkunun ve öfkenin çok ağırlıkta, çok baskın
olduğu durumlarda frontal lob limbik sistemi
denetleyemez. Örneğin ani bir köpek
saldırısında frontal lob devreye girip mantıklı
bir davranış yapmamızı sağlayamaz. Bunun
yerine kaçma içgüdüsü baskındır. Hayatta
kalmayla ilgili konularda limbik sistem
baskındır. Telefon dolandırıcılıklarında korku
çoğu zaman baskın gelir ve mantıklı
düşünemeyiz. Çünkü limbik sistem devreye
girer ve parayı ver ve kurtul der. Ne kadar
entelektüel olsanız da limbik sistem bu
durumlarda karar verir.
SİNİR HÜCRELERİ (NÖRONLAR)

Beyin kafatası içerisinde yer alan yağ oranı


yüksek bir organdır. Protein ve şeker ihtiva eder.
Bu haliyle diğer böbrek ya da karaciğerden farklı
değildir. Beyni diğer organlardan ayıran fark
beyni oluşturan nöron hücrelerinin yapısının
diğer organları oluşturan hücrelerin yapısından
farklı olmasıdır. Vücuttaki diğer hücreler kutu
şeklini andırırken nöronlar dallı budaklıdır.
Nöronlar elektrik akımını iletecek şekilde
yaratılmışlardır. Zira beyin elektrikle çalışır.
Doğduğumuzda beynimizde 100 milyar nöron
vardır.
SİNİR HÜCRELERİ (NÖRONLAR)
SİNAPSLAR
Elektrik akımının bir sinir
hücresinde diğer nörona
geçişinin sağlandığı bölgedir.
Nöronun akson uçlarına gelen
elektrik akımı burada kimyasal
salgılara dönüşür ki --biz bunlara
nörotransmitter diyoruz- iletim
bu kimyasal salgının diğer
nöronun dentritine geçer.
Burada tekrar elektrik enerjisine
döner. Sinaps boşluğu
milimetrenin 50 binde biri
kadardır.
MOTOR NÖRONLAR
MOTOR NÖRONLAR
BAĞLANTI NÖRONLARI
Beynin kendi içinde farklı bölgeleri
arasındaki bağlantıları sağlayan
nöronlardır. Örneğin pariatel lobla,
frontal lob arasında. Limbik sistemle
frontal lob arasında gibi. Merkezi
Sinir Sistemini oluşturur. Merkezi
Sinir Sistemi aslında bilgi işlem
merkezidir.
BEYİNDE ÖĞRENME NASIL OLUŞUR
Öğrenme dediğimiz şey merkezi sinir
sistemimizde yer alan nöronların
birbirleriyle bağlanarak nöral ağlar
oluşturmasıdır. Bu tıpkı
yapılandırmacılıkta geçen şemalar
gibidir. Örneğin bisiklet kullanmayı
nöronların birbirine bağlanması ve
gidiş geliş yolu belli olan bir ağ
oluşturmasıyla olur. Oluşturulan her
nöral ağ yeni öğrenmeye karşılık
gelir.
BEYİNDE ÖĞRENME NASIL OLUŞUR
Bir şeyler öğrendiğimizde elektriksel
mesajlar bir nörondan bir nörona
defalarca seyahat eder. Bu sayede
beyin nöronlar arasında bağlantılar
ve yollar oluşturmaya başlar. Bu
bağlar ve yollar aslında bilgiyi
içerisinde barındıran şemalardır.
Bağların oluşması öğreneceğimiz
şeyle ne derece meşgul olduğumuzla
ilgilidir. Bisiklet kullanmayı ne kadar
çok denerseniz bu bağlar daha iyi
oluşacaktır.
BEYİNDE ÖĞRENME NASIL OLUŞUR
Beynimizde ne kadar çok nöral ağ
oluşturmuşsak o kadar çok
öğrenmişizdir demektir. Nöral ağların
oluşturulması için de yeni yaşantılar
ve deneyimler önemlidir. Ne kadar
çok yaşantı, ne kadar çok çevresel
uyarıcı o kadar çok nöral ağ
demektir. Uyarıcı yoksunluğu ise ağ
oluşumunu engeller. Bilimle,
felsefeyle mantıkla ne kadar çok
meşgul olur ne kadar çok
düşünürseniz. Yine nöral ağlar
artacaktır.
NÖRON AĞLARI
Her yeni öğrenmede nöron hücreleri arasındaki
bağlantılar artar ve bu ağlar genişler. Sinir
hücreleri proteinden oluşur. Düşünsel boyutu
olan bir eylem içerisinde olduğumuz zaman
beynimizdeki protein sentezi artar ve sinir
hücreleri bağları da artar. Yapılan bazı
araştırmalarda yaz tatiline giden bazı çocuklarda
beynin %10 küçüldüğü belirlenmiştir. Kendi içine
kapalı, sosyal iletişimi olmayan, okumayan yeni
yaşantılar geçirmeyen, düşünmeyen insanlarda
da beyin küçülmektedir.
NÖRON AĞLARI
Nörofizyolojik kurama göre neye dikkat ediyor,
neyi algılıyor, neyle meşgul oluyorsan, zamanını
en çok neyle geçiriyorsan beyninde en çok
bununla ilgili nöronal ağlar oluşur. Çevrende
bilimsel düşünen, bilimle ilgili konularda seninle
tartışan, konuşan, bilimle ilgili sorular soran
insanlar varsa beynin bilim adamı formatı alır.
Gününü dedikoduyla geçiriyorsan, dedikoducu
insanlarla geziyor ve konuşuyorsan beynin
dedikoducu insan formatı alır. İnsan bulunduğu
çevreye dönüşür.
ZEKA VE YETENEK
Zeka, nöronlar arasındaki
bağlantıları, yolları ve ağları
kurmadaki hız zekadır. Bu hız
kalıtsaldır. Zeka, anne ve babadan
eşit oranda geçer. Yani anne
zekası+baba zekası/2’dir. İstidat
(yatkınlıkta) genetik faktörler bir
miktar etkiliyken, yetenekte çevresel
faktörler etkilidir. Yani Motzart’ın
çocuğu olmak çok iyi bir besteci ya
da piyanist olacağın anlamına
gelmez. Ancak mozartın öğrencisi
olmak bu anlama gelir.
ZEKA VE YETENEK
Motzart müzisyen bir ailenin
çocuğuydu. Müzik sesini anne
karnında duydu. İlk kez piyano
tuşuna iki yaşında bastı. Çok iyi bir
müzik eğitimi akdı. Dolayısıyla
yeteneğin oluşumunda çevrenin
etkisi büyüktür. Yeteneğin
oluşmasında çevresel faktörler
etkilidir. Ne kadar çok tecrübe
ederseniz sinir hücreleri ağları
genişler, birbiriyle bağlantı sayısı
artar ve profesyonel düzeyde
öğrenirsiniz. 10 bin saat örneği
ZEKA VE YETENEK
Ancak bazıları piyano çalmayı çok
kısa sürede öğrenirken bazıları daha
uzun tecrübeler sonunda öğrenir. Bu
zeka faktöründen kaynaklanır.
ÖĞRENME VE STRES
Stres organizmanın haz yaratan uyarıcıların
tersine, istenmeyen, hoşlanılmayan, rahatsızlık
duyulan uyarıcılara maruz kalması durumudur.
Organizmada haz yaratan durumun
engellenmesidir. Erken kalkmak strestir. Aç
kalmak strestir. Kilolu olmak strestir. Sürekli
birisini dinlemeye çalışmak dinlediğiniz şeyden
haz almıyorsanız strestir. Bu tür uyarıcı ve
yaşantılar böbrek üstü bezlerinin kortizol
salgılamasına neden olur. Kortizol stres
hormonudur. Kortizol sinir hücrelerini öldüren
ve aralarındaki bağı koparan, budayan bir
etkiye sebep olur. Stres anında bilinç kaybolur.
ÖĞRENME VE STRES
Uzun süreli stres durumlarında» ki uzun süreli
stres depresyona neden olur» örneğin 10 yıllık
bir stres halinde kortizol seviyesi sürekli yüksek
olduğundan beyindeki sinir hücreleri sayısı
yarıya iner. Stres, şiddet ve baskı altında
ortamında yaşayan çocukların zekalarının
gerilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Stres, serebral korteksin incelmesine ve beynin
küçülmesine neden olur. Limbik sistemi ön
plana çıkarır.
ÖĞRENME VE STRES
Sinir hücreleri nin ölmemesi ve aralarındaki
bağların yok olmaması için stresin, yani
kortizol hormonunu baskılayacak farklı
hormonların salgılanması gerekir. Bu
hormonlar dopamin ve endorfindir. Bu
hormanlar beyindeki hedoni (zevk) merkezini
uyarır. Kortizol salınımını durdurur. Örneğin
ders çalışırken kortizol hormonu salgılanır.
Bunu önlemek için yemek ya da çikolata yeriz
ki bunlar endorfin hormonu salgılanmasına
neden olur. Kortizol hormonu salgılanması
azalır ve durur.
ÖĞRENME VE STRES
Hedoni ve zevk almak öğrenme açısından istenilen bir
şeydir. Ancak zevkin fazlası bağımlılık yapar. Örneğin
hareket eden şeyler beyinde endorfin ve dopamin
üretir. Televizyon, cep telefonu, bilgisayardaki video ve
oyunlar zevk oluşturur. Çocuk bunlarla bir kere bile
oynasa zevkle öğrenir ve bir daha oynamak ister.
Ancak sürekli bunlarla vakit geçirmek alınan zevkle
birlikte bağımlılık yaratır ve birçok olumsuz sonuçlar
doğurur. Bu nedenle buna ilişkin nöral ağların
oluşmaması için birkere bile çocukla
tanıştırılmamalıdır. Bunun için de ana-babaların
çocuğun önünde bunlarla meşgul olmamaları
gereklidir. Çünkü insan bulunduğu çevreye dönüşür.
ÖĞRENME VE STRES

Yapılan araştırmalar uzun süreli yaşanılan stres


durumlarının hipocampusu (bellek merkezi) ve frontal
lobu küçülttüğünü tespit etmişlerdir. Bellek
merkezinin küçülmesi çok daha sınırlı sayıdaki bilginin
uzun süreli hafızada depolanmasına neden olmaktadır.
Stres altında ve anne-babası sürekli kavga eden bir
ailede büyümüş çocuğun frontal lobu da küçüldüğü
için muhakeme, mantık yürütme gibi entelektüel
becerileri de sınırlıdır. Bununla ilgili bulgular genellikle
II. Dünya savaşı sonrası yapılan araştırmalarda tespit
edilmiştir. Ordular arası savaş ile anne-baba arasındaki
savaş etkileri bakımından aynıdır.
YAŞ VE ÖĞRENME
Bir insanın beynindeki sinir hücresi sayısı anne
karnında en fazladır. Ergenliğe kadar bazıları budanır.
Ergenlikte tekrar yükselir. Ergenlikten sonra bu
hücrelerin sayısı yarıya düşer. Dolaysıyla bebeklikte ve
ergenlikte öğrenmek daha kolaydır. Bebekler 4 yaşına
kadar ikinci bir dili ana dili gibi öğrenir. Eğer ortamda
ikinci dil konuşuluyorsa, çocuk sürekli İngilizce TV
kanallarını izlerse, İngilizce müzik dinlerse
kendiliğinden ikinci dili öğrenir. Buna kendiliğinden
öğrenme denir. Ergenlik de beynin öğrenmeye en açık
zamanıdır. Sinir hücreleri sayısı çoktur çünkü. Dil,
bilim, sanat öğrenmek daha hızlı ve kolaydır.
Ergenlerin öğrenme kapasitesi yüksektir.
YAŞ VE ÖĞRENME

Ergenlikten sonra öğrenme kapasitesi azalır. Çünkü


sinir hücreleri sayısı yarıya düşer. Ancak mevcut sinir
hücreleri arasında kurulmuş bağ sayısı ergene göre
daha fazladır. Bu durum yaşlıların bilgilerinin,
becerilerinin ve öğrenme yetilerinin ergenlerden daha
iyi olmasına neden olur. Buna deneyim, bilgelik denir.
Üstelik yaşlılarda zihinsel aktivite, düşünme, okuma
devam ettiği müddetçe mevcut sinir hücreleri
arasında bağ oluşturma işi yani öğrenme devam eder.
DUYGULAR VE ÖĞRENME
Her yaşta her şey öğrenilir. Ancak öğrenmenin
tetikleyicisi duygulardır. Duygular ise limbik sistemin
işidir. Limbik sistem çalıştırılmadan, duygu oluşmadan
öğrenmek güçtür. Bu duyguların en önemlileri
mutluluk (haz), istek, arzudur. Bellek de duyguyla
çalışır. Bellek anıları o olaylarda yaşadığın duygularla
birlikte saklar. Kalabalık bir düğünde seni güldüren,
mutlu eden kişiyi hatırlarsın, ya da seni kızdıran,
öfkelendiren olay ve kişileri daha kolay hatırlarsın.
Amigdala ile hipocampus yanyanadır. Duygu ile hafıza
merkezi yanyana. Sizce tesadüf mü?
BESLENME VE ÖĞRENME
Beyin elektrik akımları ve kimyasal akımlarla çalışır.
Beyindeki bu elektro-kimyasal akışı sağlayan glikozdur.
Beynin besini glikozdur. Glikoz vücutta iki şekilde
oluşur. Bir karaciğer tarafından oluşturulur. İki
gıdalardan alırız. Dışarıdan gıda ile alınan nişasta,
bağırsakta parçalanır ve glikoz molekülüne dönüşür.
Bu molekül beyine enerji sağlar. Uzun süreli üst düzey
düşünme sırasında (örneğin 6 saatlik bir satranç
müsabakası) Karbonhidrat eğer dışarıdan alınmazsa
beyin için sadece karaciğerin ürettiği glikoz yeterli
olmaz. Kandaki şeker tükenir, bu durumda beyin
vücuttaki yağları kullanır. Yoğun zihinsel bir faaliyette
kandaki şeker tükenir ve vücut yağ yakmaya başlar ve
insan kilo verir.
BESLENME VE ÖĞRENME
Tek taraflı beslenme doğru bir beslenme tarzı
değildir. Beynin etkin bir şekilde çalışması için
besine özellikle de glikoza ihtiyacı vardır. Bu
nedenle protein, karbonhidrat ve yağ içeren
besinlerin dengeli bir şekilde alınması gereklidir.
Günümüzde kilo vermek için bazı diyetler
önerilmektedir. Mesela protein ağırlıklı
beslenme gibi. Bu diyette karbonhidratlı
yiyeceklerin tüketilmesi yasaktır. Bu kilo
verdirmeyi sağlasa da beynin gıdası olan
glikozun alımını engellediğinde öğrenmeyi
olumsuz yönde etkiler.
BESLENME VE ÖĞRENME

Anne sütünde beyni büyüten ve geliştiren


yüzlerce büyüme faktörü vardır. Bu büyüme
faktörleri beynin büyümesini de (özellikle
frontal lobun) sağlar. 1 yaşına kadar anne
sütüyle beslenen çocuklarda beyin gelişimi çok
iyidir. Entelektüel becerileri bu çocukların daha
fazladır.
DİL VE ÖĞRENME

İkinci bir dil öğrenmenin tıpkı anne sütünde


olduğu gibi frontal lobun gelişmesi ve
büyümesine, nöronal ağların daha hızlı bir
şekilde birbirine bağlanmasına yol açtığına
ilişkin bilimsel araştırmalar mevcuttur. Ne kadar
çok dil bilinirse nöron ağları çok daha hızlı bir
şekilde oluşur ve çok sayıda nöron ağları oluşur.

You might also like