Konu. Görsel Kültür Nedir

You might also like

Download as pptx, pdf, or txt
Download as pptx, pdf, or txt
You are on page 1of 23

GÖRSEL

KÜLTÜR NEDİR?
■ Disiplinlerarası çalışma yöntemlerinin benimsendiği postmodern
sanat eğitimin bir başka araştırma alanı, görsel kültürdür. Bu
alan postmodern sanat eğitimi kapsamında oldukça geniş bir yer
tutmaktadır.
■ Öncelikli olarak görsel kültür terimini ilk olarak kim ve nerede
kullanmıştır sorusu sorulduğunda, yanıt olarak Duncum, Evans ve
Hall (1999), görsel kültür teriminin ilk olarak Svetlana Alpers
[Kaliforniya Üniversitesinde sanat tarihi profesörü] tarafından
1983 yılında yaptığı bir çalışmasında kullandığını ifade etseler de
Elkins, bu kavramı Michael Baxandall’ın [Kaliforniya
Üniversitesi sanat tarihi profesörü] 1972’de yaptığı bir
çalışmasında kullandığını belirtir (Stankiewicz, 2004:5-6).
■ Görsel Kültür terimindeki görsel ve kültür sözcükleri kendi
başına değerli ama bir arada iken birbirinden oldukça farklı ve
daha ileri eleştirel düşünceyi destekleyecek kadar güçlü olan
öğeleri kapsar ve bir araya getirir.
■ Öncelikli olarak Görsel Kültür, görme ve kültür kavramları
üzerinden irdelenmelidir. Berger (1995:7) Görme Biçimleri adlı
kitabında sözlerine ilk olarak şu cümleyle başlar; “Görme
konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce
bakıp tanımayı öğrenir”. Bu anlamda, görme eylemi dünyayı
algılamamızın ilk adımıdır.
■ İnsanlığın başlangıcından bu yana her çağ kendini özgün bir
dille ifade etmiştir. Antik çağ, söylencelerin ve mitsel
anlatımların çağı olmuştur. Bu çağın egemenliğinde anlam, Söz
ve onun kurallarıyla oluşturulmaktaydı. Ortaçağ’da sözün
uçuculuğuna karşın Yazı’nın kalıcılığı otoritenin ve gücün
simgesi haline gelmişken; Aydınlanma çağıyla gelişen edebi
anlatım ve matbaanın icadı, yazılı dilin özgürlüğünü de
beraberinde getirmiştir.
■ Yazı, o dönemde anlam ve anlatımın kurulmasında mutlak
egemendir, ancak daha sonra teknolojinin hızla gelişmesiyle,
önce fotoğraf makinesinin, ardından sinema ve televizyon gibi
hareketli görüntüleri saptayan araçların icadıyla, dünya
imgelerin ve görsel kültürün egemen olduğu ve hızla akıp giden
bir sürecin içine girmiştir (Parsa, 2007:1).
■ Acar (2008) bu süreci, Tersten Perspektif adlı kitabın yazarı
Pavel Florenski’nin yazılarından yola çıkarak şöyle yorumlar;
Antik Yunanla birlikte göz merkezli dünya bin yıllar boyunca
egemenliğini sürdüren, duyulan (sözel) dünyanın yerini almıştır.
Tarihin bundan sonrası görsel bir dünya olarak biçimlenecek ve
20. yüzyıl ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte
"dünya için göz"ün yerini "göz için dünya" tasarımları alacaktır.
■ Kültür kavramının tanımını yapmak ise oldukça güçtür, çünkü
kültür, çok sayıda anlama sahip bir sözcüktür. Geniş bir tanım
yapmak gerekirse kültür, insanın ortaya koyduğu, içinde insanın
varolduğu tüm gerçekliktir (Uygur, 2006:17). Bu geniş tanımdan
sonra, Malcolm Bernard’ın Görsel Olan ve Kültürel Olan
kavramlarının, görsel kültür bağlamındaki tanımı önemlidir;
Geniş anlamda görsel olan görülebilen her şeydir.
■ Görsel kültür anlamında daraltıldığında; insanlar tarafından
üretilmiş, yorumlanmış ya da meydana getirilmiş, işlevsel,
iletişimsel ve/veya estetik amacı olan her şeydir. Başka bir
anlatımla; güzel sanatlar, resimler ya da imgelerdir. Kültürel
olan ise en geniş tanımıyla, bir grup insanın günlük amaçları ve
uygulamaları veya yaşam şekilleri ya da birden fazla kimseye
anlamlı gelen herhangi bir şeydir. Kısacası, seçkin kültürden
halk kültürüne, çok boyutlu kültürden tek boyutlu kültüre
uzanan geniş bir yelpaze olarak tanımlanabilir (Bernard,
2002:26-36).
■ Bir kültürün, görsel olması için, yine de, yalnızca görsel bir
boyuttan daha fazlası gereklidir. Görsel bir kültürde insanlar
temel olarak ya da en azından önemli derecede, gördüklerinden
öğrenirler. Pek çok dönem ve mekan, iletişim ve hatta toplumun
kendisinin temelde insanların birbiri için diğer biçimlerde
duymayı ya da hissetmeyi düşündüğü biçimde değil de, görmeyi
düşündüğü biçimlerin olduğu görsel kültüre sahiptir (Silvers,
2004:19). Bu açıdan bakıldığında, her kültürün kendi anlamları
ve görselleri olduğu düşünülebilir ve dolayısıyla her kültürün
kendi görsellerini yarattığı söylenebilir.
■ Günümüz kültürü, yoğunluklu olarak görsel kültürdür. Görme
eylemi, yaşamın her alanını etkilemekte ve yön vermektedir.
Kısacası, yaşamımız tam anlamıyla görsel imgelerle işgal
edilmiştir.
■ Görsel kültürün önemli anahtarlarından biri olan imge, Berger’e
(1995:9-10) göre, ilk kez ortaya çıktığı yerden ve zamandan –
birkaç dakika ya da bir kaç yüzyıl için- kopmuş ve saklanmış bir
görünüm ya da görünümler düzenidir.
■ İmgeler başlangıçta o anda orada bulunmayan nesneleri,
insanları, şeyleri vb. gözde canlandırmak amacıyla yapılmıştır.
Zamanla, imgenin canlandırdığı şeyden daha kalıcı olduğu
anlaşılmıştır. Bu nedenle, imge bir nesnenin ya da kişinin bir
zamanlar nasıl göründüğünü –böylece konunun eskiden
başkalarınca nasıl göründüğünü de- anlatmaktaydı. Daha
sonraları imgeyi yaratanın kendine özgü görüşü de, yaptığı
kaydın bir parçası olarak kabul edilmiştir.
■“Her imgede bir görme biçimi yatar. Fotoğraflarda
bile. Çünkü fotoğraflar çoğu zaman sanıldığı gibi
mekanik kayıtlar değildir. Her bir fotoğrafa
baktığımızda, ne denli az olursa olsun, fotoğrafçının
sınırsız görünüm olanakları arasından o görünümü
seçtiğini fark ederiz. Rastgele aile fotoğraflarında da
böyledir bu. Fotoğrafçının görme biçimi konuyu
seçişine yansır. Ressamın görme biçimi, bez ya da
kağıt üstüne yaptığı imlerle yeniden canlandırılır. Her
imgede bir görme biçimi yatsa da bir imgeyi
algılayışımız ya da değerlendirişimiz aynı zamanda
görme biçimimize bağlıdır” (Berger, 1995:10).
■ Berger’in söz ettiği görme biçimi, görsel kültür için önemli bir
ayrıntıdır. Kevin Tavin (2011), Berger’in görme biçimi ifadesini,
farklı bakma pratikleri olarak dillendirir. Tavin’e göre bakmak,
içinde amaç ve yön barındıran bir etkinliktir; “Bakarız ve
gördüğümüz şeyleri nasıl yorumlayacağımızı öğreniriz. Görmek,
gözleri açmakla ilgili bir eylem değildir, görmek güç ve güç
ilişkileri içerir; Ne zaman görmek, ne zaman görülmek
istiyoruz?” (Tavin, 2011: Çalıştay Notları).
■ Mirzeoff’a göre, deneyimleri resimleme ya da görselleştirme
eğilimimiz yüzünden görsel bir kültüre sahibiz; onun için,
görsellik etki alanı açısından hem küreseldir hem de sıradan,
günlük yaşamın bir parçasıdır (Duncum, 2002:15).
■ Günümüzde imgeler iyice çoğaldı ve artık onları ürettiğimiz
kadar onlar tarafından da üretiliyoruz; gazatelerde ve internette
gördüğümüz haberlerin fotoğrafları, televizyonda izlediğimiz
televizyon programları, dünya haberleri, popüler diziler, filmler
ya da müzik kanallarında durmadan dönen video-klipler,
etrafımızı saran reklam panoları, vitrinler, siber mekânda
kolayca uşlaşılabilen dijital vb. hareketli hareketsiz tüm
görüntüler (Saybaşılı, 2007:21-22).
■ Kısacası, tüm bu görüntüler gün geçtikçe daha fazla ve hızlı bir
şekilde yaşamımızın içine girmekte ve daha da ötesi günlük
yaşamımız olmaktadır. Örneğin, filmler artık geleneksel olarak
sinemalarda değil, bir uçak ya da otobüs yolculuğunda cep
telefonları, dizüstü bilgisayarlar, tabletler vb. dijital teknolojiler
aracılığıyla izlenmektedir.
■ Saybaşılı’ya göre (2007:27), görsel kültür, görmek ve bilmek
arasındaki ilişkinin yeniden kurulmasıdır. Çünkü bakmak ve
görmek birbirini tamamlar. Tanımlayan çözümleyen ve eleştiren
bakma eylemi, dünya hakkında özgün ve yaratıcı yorumuyla
bilgi üretme konusunda merkezi bir öneme sahiptir. Bilgi
üretiminin diğer kaynağı imgeler ise, asıl görüneni değil,
bunların temsillerini gösterir.
■ Leppert (2002:14) göre, ister fotoğraf, ister film ya da video,
isterse de resim olsun, imgelere bakıldığında görünen şey insan
bilincinin ürünüdür. Birey çevresinde gördüğü her imgeyi
belleğine kaydeder. Tüm bu imgeler belleğinde bir araya
geldiğinde, dünyayı bir biçimde anlamlandırmaya başlar ve
yaşamı bu imgelere yüklediği anlamlarla değerlendirir. Bu
ortamda kullanmayı öğrendiği dil ve içinde yaşadığı kültürün
kodları bir araya geldiğinde birey, anlamlandırdığı imgelerle
kültürünü birleştirerek yeni anlamlar oluşturur. İmgelerle
kültürel gerçeklerin birleşmesi sonrası meydana gelen bu güçlü
dil, görsel kültürün temelidir.
■ Görsel kültür kapsamında ele alınan görsellerin kendisi değil,
temsil niteliği taşıyan bu görsellerin bireyin yaşadığı kültür için
ve dünya için ne tür anlamlar ürettiğidir (Türkkan, 2008:14).
Kaynaklar

■ Acar, B. (2008). "yazılı kültür"e karşı "görsel kültür", Uzun Hikaye, Öykü, inceleme ve eleştiri blogu,
http://www.uzunhikaye.org/icerik/yazili-kulturekarsi-gorsel-kultur adresinden 03.02.2012 tarihinde alınmıştır.
■ Berger, J. (1995). Görme Biçimleri. 6. Baskı. Çeviren: Yurdanur Salman, İstanbul: Metis Yayınları.
■ Bernard, M. (2002). Sanat, Tasarım ve Görsel Kültür. İstanbul: Ütopya Yayınevi.
■ Duncum, P. (2002). Visual culture art education: Why, what and how?. İnternational Journal of Art& Design
Education, 21, 14-23. 16 DEC 2002 | DOI: 10.1111/1468-5949.00292
■ Leppert, R. (2002). Sanatta Anlamın Görüntüsü. 1. Baskı. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
■ Parsa, A. F. (2007). İmgenin gücü ve görsel kültürün yükselişi. Fotoğrafya Dergisi, 19, 1-10.
■ Silvers, A. (2004). Pedagogy and Polemics: Are Art Educators Qualified to Teach Visual Culture?, Arts Education
Policy Review: Routledge, Vol.106. No.1, September/October, pp. 19-24.
■ Saybaşılı, N. (2007). Görsel Kültür Özel Sayısı. Toplum Bilim. Sayı 22. Sayfa 17-33.
■ Stankiewicz, M. A. (2004). A Dangerous Business: Visual Culture Theory and Education Policy. Art Education and
Visual Culture Studies [Symposium]. 105 (6), 5–13 (July-August).
■ Türkkan, B. (2008). İlköğretim Görsel Sanatlar Dersi Bağlamında Görsel Kültür Çalışmaları: Bir Eylem Araştırması.
Yayımlanmamış Doktora Tezi. Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
■ Uygur, N. (2006). Kültür Kuramı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

You might also like