Professional Documents
Culture Documents
Faruk Nafiz Çamlıbel
Faruk Nafiz Çamlıbel
ÇAMLIBEL:
HAYATI,
EDEBİ KİŞİLİĞİ,
SANAT
ANLAYIŞI VE
ESERLERİ
YAŞAMI
Faruk Nafiz Çamlıbel, İstanbul’da 18 Mayıs
1898’de doğmuştur. Annesi tüccar Necati Bey’in
kızı Fatma Ruhiye Hanım, babası Orman
Bakanlığı memurlarından Süleyman Nazif
Bey’dir. İlköğrenimini Bakırköy Rüştiyesi’nde,
ortaöğrenimini Hadika-i Meşveret İdadisi’nde
sürdürmüştür. Üniversite eğitimi için önce tıp
fakültesine giren şair, bu okulun karakterine
uygun olmadığını görünce dördüncü sınıfta bu
okuldan ayrılmıştır. İleri gazetesinin yazı
işlerinde görev üstlenen Çamlıbel, Anadolu’yu
gezmiştir. Kurtuluş Savaşı sona erince de, 1922
yılında Ankara’ya geçmiştir. 1922-1924
yıllarında Kayseri Lisesi’nde edebiyat
öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra Şark
Vilayetleri Tetkik Cemiyeti üyesi olması
1922-1946 yılları arasında Ankara Muallim
Mektebi, Ankara Kız Lisesi, İstanbul Kabataş
Lisesi ve Amerikan Kız Koleji’nde edebiyat
öğretmenliği görevini üstlenmiştir.1931’de Ankara
Kız Lisesi’nde coğrafya öğretmenliği yapan Azize Hanım
ile evlenmiştir. Bu evlilikten İsmet ve Yeliz adında iki
çocuğu dünyaya gelmiştir.Şiire tıp fakültesi
öğrencisiyken ilgi göstermeye başlamıştır. İlk
yazılarını Peyam-ı Edebi, Edebiyat-ı Umumiye,
Yeni Mecmua, Şair, Ümit, Büyük Mecmua, Nedim,
Edebi Mecmua, Yarın ve Temaşa dergilerinde
yayımlamıştır. Ustalık dönemi şiir ve yazıları ise,
Anadolu, Yavuz, Türk Yurdu, Güneş, Hayat,
Meşale, Anayurt, Muhit, Yedigün dergilerinde
okuyucuyla buluşmuştur. Son şiirleri Kubbe Altı
Akademi Mecmuası’nda “İsimsiz Kıtalar” adıyla
yayımlanmıştır. Karikatür ve Akbaba dergilerinde
Çamdeviren, Akıllı Ozan, Kalender, Deli Ozan
1933 yılında Kayseri Lisesi’nden
öğrencisi Behçet Kemal ile
birlikte yazdığı sözler, Cemal
Reşit Bey tarafından bestelendi
ve eser, cumhuriyetin 10. yıl
kutlamaları için düzenlenen marş
yarışmasını kazandı.
Canavar (1925)
Özyurt (1932)
Akın (1932)
Kahraman (1933)
Yayla Kartalı (1945)
ROMAN:
Elimi
. beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü, bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
ÇOBAN ÇEŞMESİ Vefasız Aslı'ya yol
Derinden derine ırmaklar gösteren bu, Kerem'in
ağlar, Uzaktan uzağa sazına cevap veren bu,
çoban çeşmesi, Ey suyun Kuruyan gözlere yaş
sesinden anlıyan bağlar, gönderen bu... Sızmadı
Ne söyler şu dağa çoban toprağa çoban çeşmesi.
çeşmesi. "Göynünü Leyla gelin oldu, Mecnun
Şirin'in aşkı sarınca Yol mezarda, Bir susuz yolcu
almış hayatın ufuklarınca, yok şimdi dağlarda,
O hızla dağları Ferhat Ateşten kızaran bir gül
yarınca Başlamış akmağa arar da, Gezer bağdan
çoban çeşmesi..." O bağa çoban çeşmesi, Ne
zaman başından aşkındı şair yaş döker, ne aşık
derdi, Mermeri oyardı, ağlar, Tarihe karıştı eski
taşı delerdi. Kaç yanık sevdalar. Beyhude
yolcuya soğuk su verdi. seslenir, beyhude çağlar,
Değdi kaç dudağa çoban Bir sola, bir sağa çoban
çeşmesi. çeşmesi...
FİRARİ