Birlik Komitesi yönetime el koymuş, kabul ettiği 1 sayılı kanunla 1924 Anayasasının birçok hükmünü değiştiren geçici bir anayasa düzeni kurmuştur. Bu anayasaya göre: Milli Birlik komitesi TBMM’nin yetkilerine sahiptir. Komite, yasama yetkisini bizzat, yürütme gücünü de Devlet Başkanınca atanan ve Komite üyelerince uygun görülen Bakanlar Kurulu eliyle kullanacaktır. MBK, bakanları denetleyip istediği takdirde onları değiştirebilecektir. Düşürülen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanları, eski iktidar milletvekillerini yargılamak üzere Yüksek Adalet Divanı kurulacaktır. Geçici Anayasaya göre Devlet başkanlığı makamı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başkomutan ve MBK Başkanlığı sıfatlarını kendisinde birleştirmiştir. Yüksek Adalet Divanı Cumhurbaşkanını, Başbakanı, bakanları ve Demokrat Parti milletvekillerini tutuklamış ve Divan çok sayıda ağır hapis, ömür boyu hapis ve ölüm cezası vermiştir. 2. Kurucu Meclis MBK, ilk günlerden itibaren yeni bir anayasa yapma çalışmalarına başlamış ve öğretim üyelerinden oluşan İstanbul Komisyonunu anayasa tasarısı hazırlaması yönünde görevlendirmiştir. Bu komisyonun tasarısı kabul görmeyince daha sonra anayasanın temsil özelliği daha fazla olacak bir organca hazırlanmasına karar verilmiştir. Bu amaçla MBK 13 Aralık 1960’da kabul ettiği yasa ile bir kurucu meclis kurulmasına karar vermiştir. Ülkemizde 1960 ve 1981’de kurulan Kurucu Meclisler, anayasayı yapmanın yanında yasama yetkisini de kullanmıştır. Kurucu meclis iki kanattan oluşmuştur. 1) Milli Birilik Komitesi MBK daha geniş yetkilere sahiptir. Bakanların atanması ve görevden alınması yetkileri yine bu organın elindedir. 2) Temsilciler Meclisi Temsilciler Meclisi genel oya dayanmamıştır. Üyelerin bir bölümü iki dereceli seçimle gelen kişilerden, bir bölümü siyasi partilerin seçtiği temsilcilerden, bir bölümü de çeşitli organlardan gelen üyelerden oluşmuştur. Bir kısım üyeler ise doğrudan Devlet Başkanı ve MBK tarafından seçilmiştir. Temsilciler Meclisine Demokrat Partiden üye alınmamıştır. Kurucu Meclis bir süre sonra anayasayı yapmış ve Anayasa halkoyuna sunularak % 61,5 kabul oyu ile kesinleşmiştir. Halkoylaması ile yarı doğrudan demokrasinin bir aracı hukukumuzda yer bulabilmiştir. 15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra TBMM 25 Ekim 1961’de toplanmış, böylece MBK dönemi sona ermiştir. 3. 1961 Anayasasının Temel Özellikleri 1) Türkiye devletinin bir cumhuriyet olduğu ilkesi tartışmasız ve görüşmesiz olarak kabul edilmiştir. 2) Milliyetçilik kavramına yer verilmemiş, başlangıç bölümünde Türk milliyetçiliği ve milli devlet ilkeleri benimsenmiştir. Anayasa; halkçılık, devletçilik ve inkılapçılık ilkelerine yer verilmemiştir. 3) İnsan haklarına dayana devlet, demokratik devlet, sosyal devlet, hukuk devleti gibi ilkeleri kabul etmiştir. Bu ilkelerden hukuk devleti ilkesi gibi bazılarının temelleri eski anayasalarımızda mevcut iken sosyal devlet ilkesi tamamıyla bu anayasanın bir yeniliğidir. 4) Meclisi tek yetkili organ olmaktan çıkarıp, Anayasadaki organlardan birisi haline getirmiştir. 5)Seçmen yaşını belirtmemiş ancak seçimlere hâkim olacak ilkeleri açıkça düzenlemiştir. Hukuk devletine açıkça yer vermeyen 1924 Anayasasının tersine hukuk devletinin gerekli unsurları bu anayasada açıkça düzenlenmiştir. 6) Anayasanın üstünlüğü ilkesini daha açıkça vurgulamış ve kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek amacıyla Anayasa Mahkemesini kurmuştur. Ayrıca hâkimlerin bağımsızlığını sağlamak üzere Yüksek Hâkimler Kurulunu getirmiştir. 7) Anayasa, kuvvetlerin yumuşak ayrılığını benimsemiş ve parlamenter sistemi kabul etmiştir. Özellikle yargı bağımsızlığı bütün güvenceleri ile gerçekleştirilmiştir. 8) Çoğulcu toplum yapısı geliştirilmiştir. Sivil toplum örgütlerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. 9) Devlet iktidarının sadece yatay düzeyde değil dikey düzeyde de paylaşılmasına önem veren 1961 Anayasası yerel yönetimleri de güçlendirmiştir. 10) Sosyal haklar ve ödevler ilk defa sistematik olarak düzenlenmiştir. 11) Milli Güvenlik Kurulu ile Diyanet İşleri Başkanlığı ilk kez 1961 Anayasasında düzenlenmiştir. Sayıştay yargı içerisinde değil yürütme içinde düzenlenmiştir. 4. 1961 Anayasasının Uygulanması 1) 12 Mart Muhtırası 1960’ların sonlarına doğru ortaya çıkmaya başlayan siyasal şiddet ortamının ve terör eylemlerinin önlenememesi Anayasaya yöneltilen suçlamaları arttırmıştır. 12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bir muhtıra vererek ordu desteğinde bir partilerüstü hükümet kurmuş ve Anayasada değişiklikler yapılması gündeme gelmiştir. 2) Anayasa Değişiklikleri 1961 Anayasasında 1969–1974 yılları arasında yedi kez değişiklik yapılmıştır. Fakat bu dönemde yapılan en önemli değişiklikler 12 Mart döneminde çıkarılan yasalar olmuştur. Bu anayasa değişiklikleri ile: Yürütme güçlendirilmiştir. Buna göre: Bakanlar Kuruluna ilk kez kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilmiştir. BK, kanuni sınırları içinde vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin saptanmasında yetkili kılınmıştır. TBMM’nin gensoru yetkisini kullanması sınırlandırılmıştır. Üniversite özerkliği zayıflatılmış ve TRT’nin özerkliği kaldırılmıştır. MGK’nın etkisi arttırılmıştır. Kurulun yardımcılık etmek görevi tavsiye vermek biçiminde değiştirilmiştir. Sıkıyönetim sebepleri arttırılmış ve askeri otorite güçlendirilmiştir . Temel hak ve özgürlükler sınırlandırılmıştır. Buna göre: Temel hakların sınırlandırılmasında genel sınırlama sebepleri kategorisi kabul edilmiştir. Bazı temel haklara özel sınırlama sebepleri getirilmiştir. Hâkim kararı olmadan gazete toplatılabilmesi, tutuklanan kişinin en yakın mahkemeye gönderilme süresinin 48 saate ve toplu suçlarda onbeş güne çıkarılması, belli hallerde derneklerin hâkim kararı olmadan faaliyetten men edilebileceği, memurların sendika üyesi olamayacakları, üniversite öğretim üyelerinin siyasi partilere üye olmalarının yasaklanması gibi. Yargı denetimine sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre: Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kurulmuş ve askeri yargının alanı genişletilmiştir. Devlet güvenlik mahkemeleri kurularak bu mahkemelerin üyelerinin atanmasında Bakanlar Kurulunun aday göstermesi usulü benimsenmiştir. Anayasa Mahkemesinin anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından denetleyebileceği ve Mahkemeye TBMM’de grubu bulunmayan partilerin dava açamayacakları kabul edilmiştir. Adalet Bakanının Yüksek Hâkimler Kuruluna oy sahibi olarak katılması sağlanmıştır.