Professional Documents
Culture Documents
GENEL FARMAKOLOJİ
GENEL FARMAKOLOJİ
birleşmesinden oluşmuştur.
ilacı saptar.
sokulurlar.
İlaç iki kısımdan meydana gelir;
1)Etkin madde (drog): Canlıda fizyolojik etki gösteren bir veya birkaç kimyasal maddeler karışımıdır.
2)Taşıyıcı (sıvağ): Etkin maddenin hasta tarafından kolay alınabilmesi veya iyi doze edilebilmesi için katılan
Fizyolojik sistemleri veya patolojik olayları kullananın yararı için değiştirmek veya incelemek amacıyla
Genel adı (= jenerik ad): WHO tarafından standardize edilen, tıp, eczacılık, sağlık ile ilgili öğrenimde
Kimyasal adı: Uluslar arası Kimya Birliği’nin saptadığı-kimyasal yapıyı tanımlayan ad (ör.
Asetaminofen )
Ticari adı (= müstahzar, marka adı): Firmaların kendi ürünlerine verdikleri özel isimler (ör. Calpol)
Farmakovijilans
Sentez
Kültür
İzole organlar
Deney hayvanları
Klinik Denemeler
Faz 1 : 20- 80 sağlıklı gönüllüde yapılır. Bu fazda ilaç artan dozlarda verilerek insanın
Faz 2 : Yaklaşık 200 kişide (hastalığı bulunan) yapılır. İlacın optimal dozu, terapötik doz aralığı,
Faz IIIA, III. dönemin başlangıcından yeni ilâcın ruhsatlandırılıp pazarlanması için ilgili resmi
kuruluşla yapılan yeni ilâç başvurusuna kadar geçen süreyi ve dolayısı ile bu başvurunun dosyasına
giren Faz III çalışmalarının yapıldığı süreyi kapsar. Faz IIIB, başvurudan sonra ilâç pazarlanana
Klinik ilâç geliştirmenin pazarlama sonrası fazı: Genellikle piyasadaki diğer ilâçlarla ekonomik
maliyet ve yarar değerlendirilmesi yapılır. İlâca ait yeni endikasyonların, yeni veriliş yollarının
belirlenmesi ve yeni yaş grubuna uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili durumlarda Faz II ve Faz III
çalışmalar tekrarlanır.
Bir ilacın sentezinden ruhsatlandırılmasına kadar genellikle 6-10 yıl süre gerekmektedir.
İLAÇLARIN FARMASÖTİK ŞEKİLLERİ
İlaç etken maddeleri çeşitli yardımcı maddelerle karıştırılarak insana kolayca uygulanabilen
Ağızdan alınanlar
Tablet – Toz halindeki ilaçların çeşitli bağlayıcı maddelerle karıştırılarak özel makinalarda
sıkıştırılması ile elde edilir. Silindir, disk veya mercimek şeklinde olabilir. Mide-barsak
Kapsül: – Lezzet ve kokuları hoşa gitmeyen katı ve sıvı ilaçların kolay alınmasını sağlayan zeytin veya silindir
şeklinde jelatin muhafazalardır. Mide asidinden veya enzimlerinden bozulan ilaçlar keratin veya mide
sindirimine dayanıklı başka maddelerle kaplanmış kapsüller halinde hazırlanırlar, bunlar barsakta açılır ve
barsak kaplamalı kapsüller adını alırlar.
Kaşe: – Lezzet ve kokuları hoşa gitmeyen ilaçları koymak için hazırlanmış, nişastadan yapılan yassı
silindirik şekilli muhafazalardır. Örn.: Gripin
Toz – Sentetik veya doğal kaynaklı çeşitli ilaçlar toz haline getirilerek kaşık veya diğer ölçeklerle ağızdan
alınırlar.
Pastil: – Ağız içinde bekletilerek eritilen, genellikle ağız boşluğundaki hastalıkların tedavisinde kullanılan
bir ilaç şeklidir
Diğer Yollardan
Supozituvar: – Rektuma uygulanmaya özgü, kakao yağı, hidrojenlenmiş bitkisel yağ veya gliserin-jelatin-su
karışımı gibi oda sıcaklığında katı, vücut sıcaklığında eriyen sıvı yağlar ile hazırlanan koni şeklindeki farmasötik
şekillerdir.
Ovül: – Kadınlarda vajinaya uygulamak üzere hazırlanmış supozituvarlara benzeyen farmasötik şekillerdir.
Transdermal terapötik sistem (TTS): – Etkili maddenin bir flaster içine yerleştirilmesiyle hazırlanan
farmasötik şekillerdir. Göğüs ya da kulak arkasına yapıştırılarak ilacın ciltten absorbsiyonu sağlanır.
Nicotinell®TTS
Solüsyon: Etkin maddelerin su veya başka bir çözücüde çözülmesi suretiyle elde edilir.
solüsyonlar intravenöz olarak veya cilt altına enjekte edilmezler. Çözelti halinde çabuk bozulan ilaçlar steril ampul
veya küçük şişe içinde kuru toz halinde hazırlanırlar. Kullanılacakları zaman steril çözücü ilave edilerek uygulanırlar.
Süspansiyon ve Emülsiyon: – Birbiri içinde çözünmeyen iki fazlı sistemlerdir. Emülsiyonlarda her iki faz da sıvı,
süspansiyonlarda ise bir faz sıvı, diğer faz katıdır. Süspansiyon, katı ilaçların bir sıvı içinde ufak partiküller halinde dağılması
Şurup: – %60 dan fazla şeker içeren sıvı preparasyonlardır. Şeker miktarları yüksek olduğundan içlerinde bakteri veya
mantarlar üreyemez. Yalnız diabetli hastalarda bu konu dikkate alınarak diyet ayarlanmalıdır. % 64 şeker içeren şuruba basit
göz damlası burun ve kulak damlası gibi dıştan kullanılan şekilleri de vardır.
Merhem (Pomad): – Etkin maddelerin vazelin, lanolin gibi sıvağlar ile karıştırılması suretiyle hazırlanan,
adı verilir.
İlaçların belirli bir yerde etki gösterebilmesi için orada belirli bir konsantrasyonda bulunması gerekir.
Bu konsantrasyona Minumum Etkin Konsantrasyon (MEK) denir. İlaç verilirken miktarları ve
uygulama yerleri o şekilde saptanmalıdır ki, aktif madde etki yerine MEK de ulaşabilsin.
İlaçların uygulama yerleri, ilacın verilmesiyle elde edilecek amaca göre iki gruba ayrılır;
Lokal
Sistemik
Epidermal Uygulama
uygulanabilirler.
altında ise ilacı sistemik olarak oral veya enjeksiyonla vermek gerekir.
İntrakutan Uygulama
Lokal anestezik ilaç uygulaması gibi durumlarda uygulanan kullanımı kısıtlı bir uygulama
Göz veya göz kapaklarının konjuktival kısımlarındaki infeksiyonların tedavisinde, çeşitli amaçlarla
gözde miyozis veya midriyazis gibi lokal etkiler oluşturmada, göz içi basıncını düşürmede veya
Göze uygulanan oftalmik preperatlara “kolir” adı verilir ve steril olarak uygulanmalıdır.
Kulak İçine Uygulama ( Otik )
uygulanmalıdır.
Öte yandan oksitosin, vazopresin ile GnRH analogları çözelti veya toz halindeki preparatları sprey
Uygulama 3. ve 4. lumbal vertebralar arasındaki aralıktan kalınca ve uzun bir iğne ile girilir. Enjekte
edilecek solüsyonun hacmine eşit hacimde serebrospinal sıvı dışarı çekildikten sonra enjeksiyon
Vajina ve uterus serviksinin iltihaplarında ilaçlar vajinal tablet, vajinal süpozituvar (ovül), vajinal krem ve jel
gibi çeşitli farmasötik şekillerde vajina ve uterus serviksine uygulanabilirler. Bu tür preperatlarda çoğunlukla
Anüs ve rektumun yüzeyel hastalıklarında (hemoroid, anal fissür, polip vb.) ilaçlar lokal etki sağlamak
İlacın sindirim kanalı (mide barsak kanalına) verilmesi ve böylece bu kanadan mukozal
İlacın ağızdan yutulmak suretiyle alınması şeklindedir. En sık kullanılan ilaç veriliş yöntemidir.
Özellikle uzun süreli ilaç kullanımında pratiktir ve hasta uyunç problemi oluşturmaz.
Fizikokimyasal özellikleri nedeniyle bu yolla verildiklerinde absorbe edilmeyen veya mide barsak
Ayrıca bulantı kusması olan veya bilinci yerinde olmayan hastalara bu yolla ilaç verilmez. Oral
Dil altı veya yanak mukozasına ilaç uygulamak yolu ile sistemik etki elde edilebilir. Ağız mukozası lenf
ve kan damarlarından son derece zengin olduğu için bu şekilde alınan ilacın karaciğerden geçmesi
Ayrıca ilaç mide barsak kanalı ve/veya karaciğerden ilk geçiş etkisinden de kurtulacaktır. Presistemik
İlaçlar rektuma ya lokal ya da sistemik etki oluşturmak için kullanılırlar. Sistemik etki için rektal yolla
ilaç uygulaması genellikle bebeklerde veya bulantı-kusma hallerinde ya da mideyi tahriş eden ilaçların
bu yolla uygulanabilir.
Parenteral yolla uygulanan ilaçlarda biyoyaralanımın tam olduğu (% 100) kabul edilir.
Uygulamayı yapacak sağlık personeline ihtiyaç, acı veren bir uygulama olması, parenteral
Biyoyararlanım tamdır.
Acil etki istendiği zaman veya ilaç biyolojik membranları geçemeyen bir kimyasal yapıya sahipse tercih
İntravenöz uygulamada ilaç, birkaç dakikalık süre içinde yavaş olarak enjekte edilmelidir
Subkütan injeksiyon (SC)
Subkütan enjekte edilen solüsyonlar buradan gevşek yağ doku içinde yayılıp absorbe edilirler.
Ciltte gerilme ve ağrı oluşturmaması için en fazla 2 ml ilaç bu yolla enjekte edilebilir .
İntramuskuler (kas içi) enjeksiyon (IM)
İlaçların kas içine uygulanmasıdır ve genellikle gluteal veya gerektiğinde deltoid kasa ya da vastus
Kas içine injekte edilen ilaç hacmi 5 ml’yi geçmemelidir. Ancak 10 ml’lik bir solüsyon ikiye
Doku içine uygulamada absorpsiyon hızını kısıtlayan en önemli faktör ilaç uygulama bölgesinden
Alveollerin çok geniş bir yüzey alanına ve son derece geçirgen bir epitel membranına sahip olup akciğer
kan akım hızı çok yüksektir. Bu nedenle inhalasyon ile uygulanan bir ilaç çok hızlı absorbe edilebilir.
Aerosoller genellikle ilacı belli bir basınçta tutan ve inhalatör denen özel alüminyum kutular içinde
Absorbsiyon
Dağılım
Metabolizma
Eliminasyon
ABSORBSİYON
Organizmaya herhangi bir yoldan alınan ilacın etkisini gösterebilmesi için bulunduğu yerden
emilip kan ya da lenf dolaşımına karışarak hedef organdaki reseptörüne ulaşması gerekmektedir.
İlaç Absorbsiyonunu Etkileyen Parametreler;
Molekül Büyüklüğü
İlaçların molekül büyüklüğü ile absorpsiyon hızları ters orantılı bir ilişki gösterir.
absorpsiyon hızlanır.
Lipofilik
Lipofilik demek, yağda çözünür demektir. Hidrofilik ise suda çözünür anlamına gelir.
Lipofilik olan, yani yağda çözünen maddeler lipid yapıdaki membranları kolaylıkla geçerlerken; hidrofilik
Disintegrasyon: Uygulanan katı farmositik şeklin bütünlüğünü kaybetmesi, yani ufak parçacıklara
ayrılmasıdır.
Dissolüsyon: Ufak parçacıklara ayrılan ilaç molekülünün absorbe edileceği yüzeye ulaşabilmesi için mide-
barsak sıvısı içinde bir miktar çözünmesidir
İyonizasyon
Ortamın pH sının düşmesi ile asidite artar, zayıf asit ilaçların non-iyonize olan kısmı artar ve
absorbsiyonu kolaylaşır.
pH = 7.0 nötr
pH > 7 bazik
pH< 7 asidik
Asit madde asit ortamda çevreye hidrojen iyonu veremediği için iyonlaşamaz. Yani noniyonize = lipofilik
Pasif difüzyona uygun bir membranla ayrılmış olan iki ayrı vücut kompartmanında dağılan bir maddenin her
bir kompartman içinde denge halindeki konsantrasyonu; eğer kompartmanlar arası pH farkı mevcutsa eşit
Yani asidik maddeler bazik ortamda, bazik maddeler ise asidik ortamda konsantre olurlar. Buna iyon tuzağı
nedir.
Vücut sıvıları pH
Kan 7.4
Jejenum 7.75
İdrar 5.5
İyon tuzağından en fazla faydalanılan durum ilaç zehirlenmeleridir.
Örneğin asit bir madde ile zehirlenmede idrar alkali yapılır. Böylelikle tübüler sistemde asit maddenin
iyonizasyonu artırılmış olur. Yani asit madde tübüler sistemde hidrofilik olarak bulunur. Hidrofilik olduğu
Doku Perfüzyonu
Şok, hipotansiyon, konjestif kalp yetmezliği, arter tıkanıklığı gibi durumlarda dokud kanlanmanın
İlaç ne kadar geniş yüzeye uygulanmış ve bu yüzey ne kadar geçirgen ise absorbsiyon hızı o kadar fazladır.
Mide boşalmasını geciktiren durumlar (yağlar, sıcak besin, katı besin, hastalıklar) absorbsiyonu azaltır.
Diyarede bağırsaktan geçiş hızlanır ve absorbsiyon azalır.
Biyoyararlanım
Absorbsiyon gerektiren genellikle oral yoldan uygulanan bir ilacın içindeki aktif maddeyi ne
hızda ve ne oranda kana verdiğidir.
BY’nin %100 kabul edildiği tek yol IV enjeksiyondur. Uygulanan dozun tümü sistemik
dolaşıma geçer.
Enterohepatik Siklus
Oral yoldan alınan ilaçlar, barsaktan emildikten sonra vena porta aracılığı ile karaciğere ulaşır sonra
metabolize edilir ve safra yolları ile ince barsağa atılır. Burdan bir kısmı feçesle dışarı atılırken bir kısmı
GİS mukozasından emilen ilaç molekülleri kapillerlerden portal dolaşıma girerler ve portal dolaşım içinde
karaciğerden geçerken çoğu ilaç burada yıkılır ve ilaç mokeküllerinin tümü sistemik dolaşıma (vena cava
inferior) ulaşamaz. Bu olaya ilk geçiş etkisi denilir. Bu tip ilaçlar KC’den geçmeyi gerektirmeyen yollardan
Absorbsiyonun kinetiğini saptamada iyi yol, bir ilacın zamana karşı konsantrasyon grafiğini / eğrisini
çizmektir. Bu grafiği çizebilmek için, herhangi bir ilaç uygulandıktan sonra belirli zaman aralıklarında kan
örneği alınarak, ilacın bu zamanlardaki plazma konsantrasyonu saptanır. Bu elde edilen konsantrasyon değerleri
Konsantrasyon profilini gösteren bu eğri, ilacın veriliş yoluna ve dozuna göre de değişiklik gösterir.
Konsantrasyon – zaman eğrilerinin matematiksel olarak değerlendirilmesinde ve karşılaştırılmasında farmakokinetik olarak 3
parametre kullanılmaktadır:
Tmax: İlaç uygulandıktan sonra absorbsiyon hızı = Eliminasyon hızına eşit oluncaya kadar, yani kandaki ilaç
konsantrasyonu maksimuma ulaşıncaya kadar geçen süreye denir.
Cmax: İlacın kanda ulaştığı maksimum konsantrasyondur.
Eğri Altındaki Alan (EAA): İlaç konsantrasyonunun zamana karşı çizdiği tüm eğrinin altında kalan alandır.
Oral uygulamada, ilk önce kandaki ilaç konsantrasyonu artar. Çünkü absorbsiyon hızı, eliminasyon hızından
fazladır (İlaç absorbe edilirken aynı zamanda da elimine edilir, eliminasyon ilaç kanda belirir belirmez, yani
sıfırıncı anda başlar). Bir süre sonra absorbsiyon hızı eliminasyon hızına eşit olur. (İlacın kan konsantrasyonu
arttıkça eliminasyon hızı artar) Bu durumda eğri tepe noktasına ulaşır. Bu noktadan sonra ilacın absorbsiyon
hızı azalır (çünkü bu zamana kadar ilacın büyük bir kısmı absorbe edilmiştir). Sonuçta eliminasyon hızı
absorbsiyon hızından daha büyük olur ve eğri giderek iner.
DAĞILIM
İlaçların vücutta dağılımı; ilacın kan dolaşımından hücreler arası alana veya hücre içi sıvıya geçmesidir.
İlaçların vücutta dağılımı eşit değildir. Bazı ilaçların belli doku ve organlara karşı özel ilgisi vardır.
İnterstisyel sıvıya geçiş, organın veya yapının içinden geçen kan akımının hızına göre değişen hızda olur (Örn:
kalp, akciğerler, böbrekler, karaciğer gibi fazla kanlanan organlara geçiş hızla, yağ, cilt, kemikler ve iskelet kası
Doku Perfüzyon Hızı : Dokudan geçen kan akım hızıdır. Fazla kanlanan dokuya geçiş hızlıdır.
yapar.
Lipoproteinler
Kinidin ve tetrasiklin
Plazma proteinlerine bağlı ilaç;
Dolayısı ile diğer vücut sıvılarına geçemez, dağılan ilaç serbest ilaçtır.
Beyin, ilaç etkisine karşı kendini koruyacak bir yapıya sahiptir (kan- beyin engeli).
yüksek konsantrasyonda alkol gibi etkenler kan beyin bariyeri gevşetirler ve kapillerlerin
permeabilitesini arttırırlar.
Sekestrasyon
İlaçların dokularda bazı hücre içi veya hücre dışı yapılara sıkı şekilde bağlanmalarıdır.
Lipidlerde çözünürlüğü yüksek maddeler alındıklarında , başlangıçta beyin, kalp, böbrek gibi fazla kanlanan
dokularda toplanırlar. Daha sonra daha az kanlanan yağ dokusu, kas dokusu gibi dokulara çekilip toplanırlar.
Redistribüsyon ilaçların etki yerlerinden uzaklaşmasına ve etkinin sona ermesine neden olur.
Biyotransformasyon sonucu ilaçlar genellikle daha az etkili veya etkisiz bileşikler haline getirilir. Bu
Üçüncü Faz (Faz 3) Reaksiyonları : Transport proteinleri ( örn. P-glikoproteinler ) aracılığı ile gerçekleşir
Enzim İndüksiyonu
İndüksiyon enzim sentezinde artma şeklinde olur. Buna bağlı olarak bu enzimle metabolize olan ilacın
biyotransformasyonu artar. Böylece düzeyi de azalır. Bir diğer olasılıkda enzimatik yolun değişmesidir.
Fenitoin, karbamazepin
Enzim İnhibisyonu
İndüksiyonun tersine, enzim inhibisyonu hızla oluşur. Buna bağlı olarak kan düzeyi hızla yükselir ve ana
Greyfurt suyunun içilmesinin ardından, felodipin ve terfenadin metabolizması güçlü bir şekilde inhibe olur.
İLAÇLARIN ATILIMLARI
İlaçların atılımlarında böbrek en önemli yoldur. Karaciğer ayrıca ilaçların atılmasında en önemli ikinci
yoldur ve bazı ilaçlar karaciğer tarafından safra yoluyla atılır. İlaçların diğer atılım yolları arasında akciğer
Birim zamanda ilaçtan arınan sanal plazma hacmidir (ml/dak). Klerens eliminasyonla ilgili bir ölçüt olup işlemin
Renal klerens: Birim zamanda herhangi bir ilaçtan böbrekler aracılığı ile temizlenen sanal plazma hacmidir.
Hepatik klerens: İlacın KC’de metabolize olması veya safraya itrahı sonucu birim zamanda ilaçtan arınan sanal plazma
hacmidir.
Vücutta metabolize edilen ilaçlar çeşitli şekillerde atılırlar :
1. Karaciğerden safra içine atılım : Bazı ilaçlar ve bunların metabolitleri karaciğer hücreleri tarafından safra içine
Safra yoluyla pasif difüzyonla itrah edilen ilaçlar, genellikle polar, iyonize ve büyük moleküllerdir. Safra yoluyla
barsağa atılan ilaçların bir kısmı mikroorganizmalar tarafından hidrolize edilir. Serbest hale gelen ilaç, tekrar reabsorbe
a) Glomerüler Filtrasyon
b) Tübüler Sekresyon
Glomerüler Filtrasyon:
İlacı içeren plazmanın filtrasyon membranından ultrafiltrasyonla süzülerek Bowman Kapsülü aralığına
geçmesidir.
İlacın böbreklerden filtrasyonu pasif difüzyon ile gerçekleşir ve glomerüllerdeki basınca ve plazmadaki serbest
ilaç konsantrasyonuna bağlıdır. Plazma proteinlerine bağlı ilaçlar glomerüllerden filtrasyona uğramazlar.
Her iki böbrekte bir dakikada oluşan glomerüler filtrat miktarına glomerüler filtrasyon hızı denir.
Tübüler Sekresyon:
Proksimal tübüllerde meydana gelir. Aktif transport mekanizması rol oynar. Atılım mekanizmasındaki geçiş
konsantrasyon gradyanının tersi yönünde olur.
Katyon transport sistemi: Prokainamid, TEA,simetidin gibi bazik ilaç veya maddeler,
Anyon transport sistemi: Penisilin G, salisilik asid, probenesid, siprofloksazin gibi asid karakterde ilaçlar, ürik
organlardır. Çok geniş bir alveolar yüzeye (200 m2) sahip olduklarından önemli miktarlarda gaz ve uçucu
maddeler buradan pasif difüzyonla alveolar boşluğa elimine olurlar ve oradan da dışarı atılan havayla
atılırlar. Akciğerlere ilaçların taşınma hızı böbrek ve karaciğere oranla daha fazladır.
4. Salya içinde itrah : Bazı ilaçlar tükrük bezlerinden pasif difüzyonla salya (tükrük) içine geçerek onun içinde
atılırlar.
5. Süt içinde itrah : Emziren annenin aldığı ilaçların sütte toplanıp buradan atılırlar ve bu yolla da bebeğe
geçebilir. Sütün pH sı asidik olduğu için zayıf alkali olan ilaçlar süte daha çok geçerler.
istanbulkentedu